Çocuk yetiştirmek konusunda her ebeveynin kendi tarzı vardır diyebiliriz. Bu işin doğrusunu yanlışını bilmek oldukça zordur. İşin içinde bir sürü faktör vardır. Çocuğun karakteri, ebeveynlerin karakteri, biyolojik faktörler, çevrenin etkisi gibi faktörlerin hepsi çocuğun ileriki yapısını etkiler. Fakat çocuk yetiştirirken ebeveynlerin dikkat etmesi gereken bazı temellerden bahsedebiliriz. Örneğin çocukla ebeveyn arasındaki bağlanma biçimlerinin çocuğun dış dünyayla olan bağlantısını etkilediği araştırmalar sonucunda desteklenmiş bir bulgudur. Daha çok ebeveyn olarak neleri yapmamanızın çocuk için daha iyi olacağını açıkladığımız bir blog yazısını okumaktasınız.

Çocuk Yetiştirirken Sınırlar

Sınırlar çocuk yetiştirirken ebeveynlerin en dikkat etmesi gereken konulardan biridir. Genel olarak çocukların güçlü, özgüvenli ama yardıma ihtiyacı olduğunda da insanlardan yardım isteyebilecek bir karakterde olmasını tercih ederiz. Böylelikle çocuğun ileriki hayatında hem insanlarla olan iletişim gücü, hem de kendi ayakları üzerinde durma yetisi yerli yerinde olacaktır. Bu kişilik özelliklerini belirleyen en önemli etkenlerden birisi ise erken çocukluk döneminde anne babayla olan sınırlardır. Anne babanın çocuğa öğrettiği sınırlar ileriki ilişkilerinde ve hayatında etkili olup çocuğun sorunları çözme biçimi üzerinde rol oynar.

Çocuk yetiştirirken ebeveynlerin sıklıkla yaptığı hatalardan birisi çocuğun güçlü olmasını sağlamak için her şeyi çocuğun kendi kendine yapmasını aşılamaya çalışmaktır. Buradaki ebeveyni, düştüğünde anne diye ağlasa bile çocuğunu tutup asla kaldırmayan ve çocuğun kendi kendine kalkmasını bekleyen anne gibi düşünebilirsiniz. Bazı ebeveynler de tersine çocuğun her sıkıntısında arkasında olmak gibi bir hataya düşmektedirler.

Bu örneği de düşen çocuğu her defasında kaldıran anne olarak hayal edebilirsiniz. İki ebeveynin yaptığı da aslında yanlıştır. İlk ebeveynin çocuğu etraftan yardım almayı bilemeyecek ve hatta belki de hep kendini yalnız hissedecektir. İkinci ebeveynin çocuğu ise sürekli başkalarının yardımını bekleyecek ve ileride sorunlarını tek başına çözmekte zorluk çeken birisi haline gelebilir. Çocuk yardıma ihtiyaç duyduğunda el uzatılmalı ama düştüğünde kendi kalkabilecek durumdaysa yerden kendi kendine kalkması beklemelidir.

Çocuk Yetiştirme Aşamasında İstikrarlı Davranmak

Çocuğun ileride güvenli şekilde dışarıyla bağ kurabilmesi için çocuk yetiştirirken ebeveynlerin istikrarlı davranması önemlidir. Ev içerisinde bazı kurallar olmalı ve o kurallar dahilinde davranmak gerekir. Mesela çocuğunuz yemek yemeden önce dondurma yemek için ağlıyor. Bir türlü susturamadığınız için bir süre sonra o dondurmayı vermeye kalkarsanız çocuk burada farklı bir düşünce yapısına girecektir.

Çocuk “ Çok ağladığımda bizimkiler ne istersem yapıyor. O zaman istediğim olana kadar ağlayacağım.” diye düşünerek, istedikleri için durmadan ağlayacaktır. Bir konuda çocuğa hayır diyorsanız o ‘Hayır’ı sonradan ‘Evet’e döndürmeyin. Her istediğini ağlayarak elde eden bir çocuk ileride de her istediğini zorlayarak elde edebileceğini düşünür. Fakat hayat böyle işlemiyor. Her istediğimiz gerçekleşmiyor. İstikrarlı davranarak çocuğun her istediğinin olamayacağını öğretmek ileride yıkım yaşamaması için değerli bir öğretidir.

Konu hakkında daha detaylı bilgi almak için Aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Ayrıca farklı konularda bilgilendirici videolara ulaşmak Doç. Dr. Gamze Sart’ın YouTube kanalını takip edebilirsiniz.

Read More

Otizm spektrum bozukluğunun kesin ve kalıcı bir tedavisi yoktur ancak erken tanı, bir ömür boyu sürecek ve tedaviyi destekleyecek eğitim süreci için büyük önem taşımaktadır. Üç yaşından önce teşhis konulan çocuklarda, özel eğitime bir an önce başlama imkânı vardır. Bu özel eğitimler haftada 20 ila 35-40 saatlik sürede olabilir. 

Otizm tedavisinde en etkili yöntemler özel eğitimler, davranış tedavileri, alternatif ve destekleyici tedaviler ve de gerekli görülürse ilaç tedavisidir.

Özel Eğitimler

Otizmli çocukların kendilerine özgü ihtiyaçları ve bu sebeple özel öğrenme gereksinimleri vardır. Özel eğitimler de, bu özel ihtiyacı karşılamaya yönelik en uygun çözümü sunar. Bu eğitimlerin etkisi çocuğun yaşına göre de değişkenlik gösterir. 

Erken çocukluk döneminde verilen eğitimler genelde bir eğitmen ile anne babasının ortak çalışması ile sağlanır. Dersler ilgili kurumlarda ya da gerekli görülürse evde devam ettirilir. Okul öncesi dönemde verilecek eğitimler genelde özel eğitim ana sınıflarında yapılır. İlkokul döneminde ise özel eğitim ihtiyacı olan çocuklar için bir istisna söz konusudur. 66 aylık zorunlu okula başlama yaşı, bu çocuklar için 78 aydır. 

Çocukluk döneminde gerekli eğitimleri alan çocuklar, genellikle lise döneminden sonra kaynaştırma programlarına dâhil edilirler. Bu programlar ile çocukları kendi yaşıtları ile aynı ortamda bulunması, iletişim yeteneklerini, sosyal becerilerini geliştirmeleri hedeflenmektedir.

Davranış Tedavileri

Davranış tedavileri alanında en yaygın yaklaşım uygulamalı davranış analizi, birçok araştırma ile desteklenen bilimsel kaynaklı bir yaklaşımdır. Bu uygulamaların en bilinenlerinden biri, otizm spektrum bozukluğu yaşayan birçok çocukta başarılı sonuçlar veren erken yoğun davranışsal uygulamadır. Bunun yanında oyun temelli, gömülü ve temel tepki öğrenimi kapsayan doğal öğretim yöntemi de vardır. 

Bu programların temel amacı, erken çocukluk döneminden başlayarak çocuklar için yaratılan pozitif öğrenme alanında, eğlenerek, keyif alarak öğrenim görmelerini sağlamaktır.  

Alternatif ve Destekleyici Tedaviler

Otizm tedavisinde bilimsel açıdan etkileri kanıtlanmamış olsa da alternatif yöntemler de kullanılmaktadır. Bunlar arasında, vücutta bulunmaması durumunda alınan tepkilere göre oluşturulmuş tedaviler vardır. 

Bazı araştırmalar bebeklik döneminde sıkça tüketilen buğday, arpa ve yulaftaki glüten ile sütteki kazein proteinlerinin otizme sebep olduğu iddiasını ortaya atmıştır. Bu sebeple alternatif yöntem olarak glüten/kazein diyeti uygulanmaktadır.

Varsayımdan öteye geçememiş olsa da kurşun, civa, alüminyum gibi ağır metallerin de otizme yol açtığı iddiası vardır. Ağır metallerden arındırma tedavisinde de vücut, erken çocukluk döneminde yapılan kızamık, kabakulak ve kızamıkçık aşılarının içinde bulunan ağır metallerden gerek bitkisel, gerek kimyasal yöntemlerle arındırılmaya çalışılır. 

Bunlara ek olarak otizmli çocukların bağırsak sistemlerinin hassas olması ve beslenmede çok seçici olmaları göz önünde bulundurularak başvurulan bir diğer tedavi yöntemi de vitamin ve mineral desteğidir. Bağırsak sağlığı ile beyin fonksiyonları arasındaki bağlantı da deneysel olarak kabul gördüğü için bu tedaviye de başvurulmaktadır.

İlaç Tedavisi

Günümüzde çok rağbet görmeyen bir yöntem olarak ilaç tedavisi de, sonuçları bilimsel olarak kanıtlanmamış bir tedavi yöntemidir. Ancak ilaçla kontrol altına alınabilecek dikkat bozukluğu, hiperaktivite, öğrenme ve davranış problemleri gibi durumlarda bu yöntem kullanılmaktadır.

Kaynakça:

  1. https://www.otizmvakfi.org.tr/
  2. https://www.cdc.gov/ncbddd/autism/treatment.html
  3. https://www.zicev.org.tr/905
  4. https://www.autismspeaks.org/what-autism/treatment/complementary-treatments-autism
Read More

Çocuklar, her birey gibi tatil vakti geldiğinde kendini rahatlamış ve hayalini kurduğu şeyleri yapacak şekilde özgür hisseder. Bu sebeple çocukların tatillerinde ders çalışmalarını beklemek, tatil zamanlarımızda işyerine çalışmaya gitmeye benzer ve bu da çok istenilen bir durum değildir. Hatta bunun adı tatil değildir!

Bu sebeple tatillerde çocukların ders çalışması konusunda, fazla abartıya kaçmadan bir orta yol bulunarak çözüme ulaştırmak gerekir.

Kendilerini özgür hissetsinler

Çocuklar, hayal dünyaları ve enerjileri çok yüksek bireylerdir. Bu sebeple tatillerinde bırakın istedikleri gibi eğlensinler ve oynasınlar. Oyunların da onların gelişimi için gerekli ve son derece etkili olduğunu asla unutmayın! Okul döneminde çocukların uzak kaldığı bazı aktiviteleri istedikleri sıklıkta ve uzunlukta yapmalarına fırsat tanıyın.

cocuklarin-yaz-tatilinde-ders-calismasi-gerekir-mi

Onlara bu konularda kısıtlamalar ve yasaklar koymanız, o aktiviteyi daha cazip hale getirecektir. Bu sebeple; yaz tatilinde çocuklarınıza ılımlı yaklaşarak makul şekilde bilgisayar oynamak ve gücü kalmayana kadar dışarıda arkadaşlarıyla oyunlar oynamak için izin verin. Çünkü okul dönemi boyunca hep bunların hayalini kurdular ve bu uğurda bazı fedakârlıklar gösterdiler.

Yaz tatilleri, çocukların okul dönemi boyunca hayatlarının bir parçası olacaktır. Bu sebeple bu zamanı çocukların doğru bir şekilde algılamasını da sağlamak gerekiyor. Okullar ilk tatile girdiğinde bazı şeylerde serbest bırakmak heveslerini almaları açısından önemlidir.

Fakat burada sonsuz bir izinden söz etmiyoruz. Çocukların okul döneminde edindiği bilgilerinin zayıflamasını engellemek ve varsa eksiklerini tamamlamak için ders çalışmaları da gerekiyor. Fakat daha önce de belirttiğimiz gibi fazla abartıya kaçmadan, orta yolu bularak!

Dikkat edilmesi gerekenler

Bu dönemin, çocuklara ait bir dönem olduklarını fark ederek onların kendilerine ait bir plan belirlemelerine izin verin. Kendi uyku düzeninde okul dönemine nispeten özgürlük tanıyın  ve zararı olmayacağını düşündüğünüz aktiviteleri yapmasına destek olun. Katılmak istediği bir aktivite ve spor branşı varsa, ona yardımcı olmanız aranızdaki bağı ve güveni de geliştirir.

Çocuğunuzun derslerindeki durumunu tekrar gözden geçirip, eksiklerini belirlemeniz faydalı olur. Yaz tatilinin sadece bu şekilde geçmemesi gerektiğini ona uygun bir dille aktararak, eksik olduğu konuları tamamlamaları ve bilgilerini unutmamaları için ders çalışması gerektiğini anlatın. Heveslendiği ve hayalini kurduğu şeyleri gerçekleştirmek ve bunları yaparken ebeveynlerinin de desteğini hissetmek, onların yeni okul dönemine daha enerjik ve daha konsantre bir şekilde başlamalarını sağlayacaktır.

Read More

Kaygı yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da baş etmesi zor bir duygudur. Hayal gücünü ve yaratıcılığı olumsuz duygulara odaklayan bu durum, sorunları ya da zorlukları yönetmeyi de zorlaştırır. Mükemmeliyetçilik olarak adlandırılan seviyeye ulaştığındaysa ortada bir sorun olmasa dahi yetersiz hissettirebilir.

Farklı duyguları hissetmek kaçınılmaz olsa da, baş etmekte zorlandığımız seviyeye ulaşması ortada müdahale edilmesi gereken bir durum olduğun habercisidir. Bu denenle çocuğunuz, yüksek seviyede kaygı hissediyorsa ona yol göstermeniz gerekir.

Cesaretini teşvik edin

Cesaret, zor zamanlarda ihtiyaç duyduğumuz becerilerden biridir. Üstelik, bir şeye cesaret ettiğimiz zaman başarısız olmayı da göze aldığımız anlamına gelir. Denemenin ve zaman zaman yanılmanın hayatı zenginleştirdiğini çocuğunuza öğretin.

Başarısızlığın doğal olduğunu anlatın

Zorlukları atlatmak zaman alabilir. Bu zaman içinde attığımız her adımda başarılı olamayabiliriz. Bu son derece doğal. Yapılması gerekense yeni yollar aramak. Çocuğunuza başarısız olduğunda, yeni bir yol aramanın ve çözüm odaklı yaklaşmanın önemini açıklamaya çalışın. Bugün kötü bir gün olabilir, ancak deneyerek iyi bir gün yaşanmasını sağlayabiliriz.

cocuk

Hataların faydalı olduğunu öğretin

Utanmak, çocukların da yetişkinlerin de önünde bir engele dönüşebilir. İnsanlar hatalı duruma düşmekten çekinerek utanabilir. Ancak hataların öğretici özelliğinin farkında olan çocuklar hata yapmaktan çekinmez. Büyük bir çelişkiyle karşılaşsalar bile bilgi ve becerilerini kullanmaya motive  olurlar.

Fikir almanın önemini vurgulayın

Her zaman her işi tek başımıza tamamlayamayabiliriz. Böyle zamanlarda bilgi ve fikir paylaşımı işi başarıyla tamamlamamızı sağlamaya yardımcı olur. Bu konuda yapabileceğiniz en iyi şey, uygun zamanlarda çocuğunuza fikrini sormak ve bu fikir üzerine konuşmak olacak. Çocuklar söylediklerinizdense yaptıklarınızı taklit ederek öğrenir.

“Öz sevgiyi” teşvik edin

Öz sevgi günümüzde önemi fark edilmiş duygulardan biri ve çocuklarımıza bunu öğretmemiz gerekiyor. Bazen hata yapmak ya da istemediğimiz bir deneyim yaşamak, başarısız ya da kötü olduğumuz anlamına gelmez, sadece başarısız veya kötü bir deneyim yaşadığımız anlamına gelir. Çocuğunuzun bunu bilmesi, öz sevgisini güçlendirir.

Ebeveynler için güzel ve doğru davranışları teşvik etmek kadar, olumsuz duygularla baş etmeyi öğretmek de çok önemli. Çocuklarınızın kaygılı oldukları anları fark etmek ve onlara ihtiyaç anlarında “fırsat eğitimi” vermek olumlu sonuç olmanıza yardımcı olur.

Read More

Öğretmenler için çok sayıda dikkat dağıtıcı konuşma ve hareketin bulunduğu bir ortamda mesleğini sürdürmek zor bir göreve dönüşebilir. Bu nedenle aslında, genel olarak öğrencilere yönelik olarak önerilen mindfulness öğretmenler için de hayatı değiştiren bir yönteme olarak karşımıza çıkıyor.

Öğretmenliğin, keyifli olduğu kadar stresli olduğuna şüphe yok. Bu günlük işin seyrinden kaynaklanabileceği gibi, zaman zaman baş etmesi zor durumlarla da karşılaşılmasından kaynaklanıyor. Bedeni ve zihni nefes ve hareket ile rahatlatarak, duyguları kontrol etmeye yardımcı olan mindfulness, tüm dünyada öğretmenlere öneriliyor. Çünkü aktif dinleme ve diğer öğretmenlerle, ebeveynlerle ya da öğrencilerle kurulan iletişimin ideal şekilde kurulmasını sağlıyor.

Farklı kültürlerden ve aile yapılarından gelen çocukların bir odada bir araya geldiği bir ortamda odaklanmayı sağlamak için mindfulness önemli ölçüde yol gösterici. Aynı anda farklı özellikler taşıyan bir kitleye hitap etmenin zorluklarını yönetebilmek için, öğretmenlerin kendi duygularını da anlık olarak yönetebilmesi gerekiyor.

ogretmen-mindfulness

Doğru zamanda doğru yönlendirme için: mindfulness

Öğrencilerin kendi arasında yaşanan istenmeyen olayların yanı sıra dersin akışında gerçekleştirilmesi gereken değişiklikleri yönlendirmek bu yöntem ile kolaylaşabilir. Çocuklarla sürekli birebir iletişimde olan öğretmenlerin, kendi hayatlarında yaşadıkları duygusal iniş çıkışlar da düşünüldüğünde kendi duygularını kontrol etmeyi öğrenmesi büyük önem taşıyor.

Her öğretmenin, gerçek anlamda sinirlerini yıpratan ve pozitif yaklaşımda bulunmakta zorlandığı durumlar olmuştur. Bir rol model olarak önemli bir görevi sürdüren öğretmenlerin, pozitif ve üretken olabilmesi zaman zaman zorlaşır. Diğer taraftan bazı öğrencilerin sosyal becerileri zayıf olabilir ve bu öğrenciyle bağ kurmak özel bir çaba gerektirebilir. Böyle zamanlar için mindfulness, öğretmenlerin hayatını kolaylaştırır.

Üstelik kendi duygularını yönetmeyi bilen bir öğretmen, çocuklara duygularıyla nasıl baş edeceklerini çok daha iyi öğretir. Öğretmenlerin tek görevi, teorik bilgileri aktarmak değil, aynı zamanda öğrencileri hayata hazırlamaktır. Mindfulness yöntemini uygulayan bir öğretmen, çocukları hayata hazırlamada da uygulamayanlara göre daha başarılı olacaktır.

Mindfulness hakkında bilgi ve deneyim sahibi bir kişi, olumsuz durumlarla çok daha iyi baş edebilir. Karşısındaki kişinin içinde bulunduğu durumla baş edemediğini fark ettiğinde, çok daha etkin şekilde destek verebilir.

Read More

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan bir çocuğa ebeveynlik yaparken farklı iletişim stratejilerine ihtiyaç duyabilirsiniz. İletişim, ebeveyn ile çocuk arasındaki ilişkide hayati önem taşır. Dikkat ya da duyusal açıdan zorluk yaşayan bir çocuk ile iletişim kurmak ise zaman zaman zor olabilir. Aşağıda DEHB’li çocuğunuzla iletişimi güçlendirmek için etkili stratejiler göreceksiniz.

Çocuğunuzun size dikkatini verdiği zamanları fark edin.

Çoğu insan duyulduğunu bilmek için göz teması beklentisi içine girer. Bununla birlikte, DEHB’li bir çocuğun zihni, diğer insanlara göre çok hızlı bir şekilde çalışır. Bu nedenle sizinle göz teması kurmayabilir veya göz temasını korumaya devam etmeyebilirler. Bu, dinlemedikleri anlamına gelmez. Tam tersine, birçok çocuk karşısındaki dinlerken farklı şeylerle ilgilenir. Çocuğunuzun size verdiği ipuçlarına dikkat edin ve size ne zaman dikkatini verdiğini keşfedin.

Kısa ve basit yönlendirmelerde bulunun.

Çocuklar kolayca bunalabilirler. Onlara bir şey öğretirken veya bir görevi yerine getirmelerini isterken, adım adım talimat verin. Ancak, tüm adımları bir kerede belirtmeyin. Onlara bir veya iki basit adım verin ve ardından her adım tamamlandığında bir diğerini söyleyin.

İletişim stratejileri oluşturun.

Çocuğunuzla iletişim kurmaya çalışırken yaratıcı olmanız gerekebilir. Örneğin, bir dinleme topu kullanabilirsiniz. Çocuğunuzdan sizi dinlerken topu tutmasını ve söz size geçtiğinde topu size vermesini isteyin. Çocuğunuzdan istediğiniz veya çocuğunuzun yapması gerekenleri belirtmek için görsel ipuçlarını da kullanabilirsiniz. Yatağın zamanı geldiğinde, onlara birlikte uyuduğu ayıcığı uzatabilirsiniz. Böylece birden fazla duyusuna hitap edebilirsiniz.

DEHB

Seçenek sunun.

Çocuklar ebeveynlerini, onlarla konuşmaktansa onlardan bir şey istediğinizi düşündüklerinde yok saymayı hızlı bir şekilde öğrenirler. Bununla birlikte, çocuğunuza bir seçenek sunduğunuzda, sizi dinlemesi daha kolay olur. Çoğunlukla kendilerini yavaşlatarak ve seçimleri tartmaya yönelirler. Böylece istedikleri kararı verebilirler. Örneğin, yatma saati geldiğinde “Yatma vakti geldi. Bu gece hangi pijamaları giymek istiyorsun – kırmızı olanlar mı yoksa mavi olanlar mı?” diye sorabilirsiniz.

Yumuşak konuşun ve sakin olun.

Sesinizi yükselttiğinizde, bu çocuğunuzu uyarabilir. Gerçekleştirmeye çalıştığınız şeylerin tam tersi bir sonuç verir, özellikle de çocuğunuz zaten heyecanlı veya kaygılıysa. Çocuğunuzla yumuşak bir ses tonuyla konuşun ve sakin olun. Çok fazla uyarıldıklarını düşünüyorsanız, uzaklaşın ve ilginç bulabilecekleri sessiz bir aktivite önerin. Bloklarla, renkli bir kule oluşturun veya bir bulmaca çözün. Sakinlik, onları olumlu yönde etkileyecektir.

Beklentilerinizi açıklayın.

Çocuğunuz kendilerinden ne beklendiğini ve ne beklenebileceğini bildiğinde, daha sakin ve uyumlu davranmaya yatkın hale gelir. Ödüllendirici olumlu davranış, gelecekteki işbirliğini de destekler.

Read More

Çocuğunuz büyürken onu yönlendirmek ve yetiştirmek için öncelikle onu anlamanız gerekiyor. Onun ihtiyaçlarını fark etmek ve giderebilmek için çocuğunuzun kendine özgü bir karakteri olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Küçük yaşlarda kendini bir yetişkin gibi ifade edemezken bile, bu karakteri çözümlemek ve çocuğunuzu anlamak sizin ebeveyn olarak görevleriniz arasında yer alıyor.

Çocukları anlamanın en temel yolu gözlem yapmaktır. Çünkü çocuklar kendilerini sözel olarak tam anlamıyla ifade edemez ve duygularını, ihtiyaçlarını davranışları yoluyla dışa vururlar. Onları uyurken, yemek yerken ya da oynarken gözlemleyin. Sürekliliği olan davranışlarını araştırın. En çok nelerden hoşlanıyor, ne zaman sıkılıyorlar?

Çocuklarınızla sohbet edin

Gözlem yapmanın yanı sıra çocuklarınızla konuşmak için zaman ayırmak, onlar hakkında bilgi almak ve bakış açılarını öğrenmek için çok değerli. Onlara sorular sorarak sizinle duygu ve düşüncelerini paylaşmalarına yardımcı olabilirsiniz. Bu hem aranızdaki bağı güçlendirir hem de çocuğunuzu daha iyi anlamanızı sağlar.

Detaylı bilgi alabilmek için çok genel sorulardansa biraz daha detay sorabilirsiniz. Örneğin, bugün okulda ne yaptığını değil, resim dersinde nasıl bir resim çizdiğini sorabilir ve bu resimle ilgili konuşabilirsiniz.

çocuğu anlamak

Diğerleriyle iletişimini gözlemleyin

Çocuğunuzun bulunduğu ortamda nasıl davrandığı, mevcut duygu durumuna ve karakterine dair pek çok şey söyler. Bunun için akrabalarınıza, arkadaşlarına, öğretmenlerine, hayvanlara karşı nasıl davrandığını inceleyin. Örneğin, çocuğunuz bir arkadaşına karşı agresif tavırlar sergiliyorsa, bu agresif tavrın altında yatan asıl sebebi bulmaya çalışabilirsiniz. Böylece çocuğunuzun yetiştirirken ileri dönük fayda sağlayabilirsiniz.

Çocuğunuzun gelişimini ve kendine öğrenme yöntemini anladığınız zaman, ona daha iyi fırsatlar sunabilirsiniz. Gelişiminin bir sonraki aşamasına geçmede daha büyük katkılarda bulunabilir ya da bir özel desteğe ihtiyacı varsa erkenden fark edebilirsiniz. Bunların yanı sıra beklentilerinizi ve sınırları çocuğunuzla konuşabilmek için de bu bilgilere ihtiyacınız var.

Her ebeveyn çocuğunu en iyi şekilde yetiştirmek ister. Bu konuda her ne kadar genel önerilerde bulunabilsek de her çocuk kendine özgüdür. Anne ve babalara düşen ise, çocuğu anlamak ve ona uygun iletişimi geliştirmektir. Ancak bu şekilde çocuğunuzu en iyi şekilde yetiştirebilir ve tüm ihtiyaçlarını karşılayabilirsiniz.

Read More

Kızınıza mavi kıyafetler alıyor musunuz? Oğlunuza hiç barbie bebek aldınız mı? Kızınızla tamir aletleri oyuncak seti almayı denediniz mi? Oğlunuz evcilik setinden hoşlanır mı? Cevaplar hayır ise sanırım çocuk yetiştirirken cinsiyet ayrımı yapmadan çocuk yetiştirmek konusunda bilgi edinmek faydalı olabilir.

Ebeveynler çoğunlukla cinsiyet ayrımı yaptıklarının farkına varmazlar. Fakat bazı durumlarda farkına varmadan ayrımcı tavırları olabilirler ve bu çocukların kimliklerini ve kendilerini inşa ederlerken karşılarına engel olarak çıkabilir.

Basit bir konu olarak görülen oyuncak seçimi çocuğun gelişimi açısından o kadar da basit bir konu değildir. Çünkü çocuklar için oyuncaklar sadece boş zaman aktivitesi değil, aynı zamanda da birer eğitim materyalidir. Başlı başına oyuncak seçimi çocuk gelişimi açısından oldukça önemli bir konu. Çocukların yaş ve gelişimine uygun seçilen oyuncaklar çocukların özgüvenleri ve insanlar ile olan iletişimini etkiler. Kendilerini oyuncaklar ve onlarla yarattıkları dünya ile ifade eden çocuklar için oyuncaklar önemli bir yer kaplar.

oyuncak secimi

Oyuncakların cinsiyeti var mıdır?

Evet, oyunların ve oyuncakların toplumsal birtakım cinsiyetleri vardır. Ve bu kadar masum görülen bu alan çocuklarımızın kendi kimliklerini inşa ederken önlerine birer engel olarak gelebilir. Pembe, mavi renklerin bu kadar cinsiyetlendirilmiş oluşu, bize cinsiyet ayrımı yapmadan çocuk yetiştirmeyi neredeyse imkansız hale geldiğini gösteriyor. Renklerden oyuncak seçimine kadar bu ayrım, çocuklar arasında bir cinsiyet hiyerarşisine dönüşebileceği için tehlikelidir. Oyuncaklar çocukların duygularını etkileyen ve diğer insanlarla iletişimlerini şekillendiren araçlardır.

Doğru oyuncak seçimi nasıl olmalı?

Oyuncaklar çocuklar için böylesine önemli bir noktadayken ve toplumsal cinsiyet rolleri her alanda olduğu gibi burada da pusudayken ebeveynler ne yapmalı?

Çocukların kendi dünyalarında cinsiyet ayrımı yoktur. Ayrımı yetişkin dünya kurmuştur ve çocukların aklını bulandırmak için öylece beklemektedir. Ebeveynler çocuklarına her renkten ve türden oyuncağı almalı, onların tercihlerine sunmalıdır. Tek yapmaları gereken budur. Çocuklar ilgi alanlarına göre ve keyifle oynayacakları oyuncakları kendileri seçecektir. Kendi tercihi ile bir oyuncağı seçebileceğini gören çocuğun gelişiminde bu özgürlüğün olumlu yansımaları görülür. Çevresinde hiçbir çocukla arasında ayrım olmadığını gören çocuk mutlu olur. Bu şekilde hem kendi cinsiyetini hem de diğer cinsiyeti kendi içinde ayrımcı bir yere koymaz.

Read More

Ergenlik döneminde bir çocuğa sahip ebeveynler genellikle, çocuklarıyla iletişim kurmakta zorlandığından şikayet eder. Tipik bir senaryodan bahsedelim: oğlunuzla ödevlerini yapmaması veya çok fazla oyun oynamasıyla ilgili konuşmak istiyorsunuz. “Biraz konuşabilir miyiz?” diye sorarak konuşmayı başlatıyorsunuz ve “İşte yine başlıyoruz” diyerek gözlerini deviriyor.

Doğrudan konuya girip, “Daha sorunlu olmalısın,” dediğinizde “Evet evet,” diyip umursamadığını belli ediyor. Bir süre sonra sabrınız taşıyor, iki taraf da öfkeleniyor ve belki çocuğunuz kapıyı çarpıp çıkıyor. Bunların hepsi, ergenlik dönemindeki çocukların yaşadığı evlerde olan olaylar. Peki, çocuğunuzda konuşabilmek ve iletişim kurmak için neler yapabilirsiniz?

Şunu söylemekten kaçının: “Konuşalım mı?”

Bir konuşmaya başlamanın en doğal yolu gibi görünse bile, “Konuşalım mı?” dediğiniz zaman çocuğunuzla konuşabilme olasılığınız azalıyor. Bu sözü duyduktan sonra gençler, genellikle kepenkleri kapatır ve iletişim kurmak için gerekli ortamı yaratmamak için ellerinden geleni yaparlar.

Bunun yerine bir şey söylemeden ve istemeden etraflarında dolaşın. Bir süre sonra konuşmayı kendisi başlatabilir ya da siz bir konuşma başlatabilirsiniz.

ergenlik dönemi

Söylemeyin, soru sorun

Onları en iyi şekilde yetiştirmek için çocuklarımıza sürekli nasıl konuşmaları, nasıl davranmaları gerektiğini söylüyor olabiliriz. Halbuki, söylemek yerine sormak çok daha etkili. “Daha fazla ders çalışman gerekir,” demek yerine “Sınav hazırlıkları nasıl gidiyor?” diye sormak gibi.

Ergenlik dönemindeki bir gence ne yapması gerektiğini söylemek büyük olasılıkla geri teper. Daha sakin ve ilgili bir şekilde sorduğunuz zaman kararı onlara bıraktığınız izlenimi veriyorsunuz. Böylece iletişim kurma şansınız artıyor.

İçten yanıt verin

Çocuğunuz açık davranmış ve size sınava hazırlanmadığı için dersten kalma ihtimali olduğundan yakınmış olabilir. Böyle bir durumda öfkelenip “Sana daha çok çalış, demiştim,” gibi bir cevap vermemeniz gerekiyor. Böyle zamanlarda çocuğunuzun sizden beklediği şey kendisiyle empati kurmanız. 

“Düşük not alma ihtimali can sıkıcı, değil mi?” gibi bir sözle onun duygularını anladığınızı gösterin. Gerçekten empati kurduğumuz zaman karşımızdaki kişi suçlu, utangaç ya da yargılanıyor gibi hissetmez. Bu da iletişim kurmanın önemli bir anahtarıdır.

Sen – Ben – Biz yaklaşımını izleyin

Her zaman çocuğumuzla aynı fikirde olamayız. Böyle zamanlarda ağzımızdan çıkan sözlere daha çok dikkat etmemiz gerekir. Sen – Ben – Biz yaklaşımı bu nedenle çok önemlidir. Peki nedir bu yaklaşım:

SENİ dinliyorum ve düşünceni anlıyorum.

BEN de kendi düşüncelerimi ortaya koyuyorum.

Bu konuya BİZ bir çözüm buluruz.

Bu sırayı takip ettiğiniz zaman, çocuğunuz onun düşüncelerine önem verdiğinizi anlayarak kendinin bu iletişimde saygı gördüğünü bilir. Saygı gördüğü bir iletişimi kurmaktan da kaçınmaz.

Read More

Çocukların ders çalışırken belli bir süreden sonra sıkılıp dikkatinin dağıldığını fark etmiş olabilirsiniz. Hatta oyun oynarken bile zaman içinde çocukların dikkati dağılır. Özellikle yeni bir şey öğrenirken odaklanma süreleri çok daha kısa olabilir. Böyle zamanlarda çocukları devam etmeye zorlamak pek verimli sonuçlanmayacaktır.

Çocukların dikkatini toplama süresi, genel olarak 40 dakika civarındadır. Ancak o sırada yapılan işe bağlı olarak bu süre uzayabilir ya da kısalabilir. Bu süre çocuğun yaşına bağlı olarak da değişiklik gösterir. Örneğin, 5-6 yaşındaki çocukların dikkatini bir şeye verme süresi 15 dakika kadar kısadır. Etrafta dikkat dağıtıcı ögeler olduğunda dikkatlerini çok daha zor toplayabilirler. 7 yaşına geldiklerindeyse bu süre yarım saate çıkar.

Mola süreleri de, odaklanma sürelerine bağlı olarak belirlenebilir. Belli bir süre legolarla oynadıktan ya da ders çalıştıktan sonra 5 ila 15 dakika arasında değişen bir mola verebilirsiniz. Mola süresinde çocuğunuzun çalışma ortamını terk ettiğinden emin olun. Bu sürede fiziksel aktivitede bulunan çocukların, tekrar çalışmaya döndüğünde daha iyi odaklandığı da artık bilinen bir gerçek.

odaklanma

Peki, çocuğunuzun odaklanma süresini arttırmak için neler yapabilirsiniz?

Siz odaklandıkça onlar da odaklanır

Çocukların dikkati dağılmadan, olabildiğince uzun süre çalışabilmeleri için sizin de onlarla birlikte odaklanmanız gerekir. Çocuğunuzla birlikte çalışırken, özellikle okul öncesi ve ilkokul yıllarında sürekli tekrar eden basit alıştırmalar sizin için de zor bir göreve dönüşebilir. Bir kelimeyi tekrar tekrar yazması gerektiğinde, bir metni tekrar tekrar okumaları gerektiğinde sıkıldığınızı hissedebilirsiniz.

Ancak onunla birlikte sürece aktif katılım gösterdiğiniz zaman çocuğunuz çok daha kolay odaklanır. Birlikte çalışıyor olmak onları motive eder ve yaptıkları işin önemli olduğunu hissederler. Legolarla oynarken bile çocuklarınızın sizin katılımınıza ihtiyacı var.

Dikkat dağıtıcı ögeleri ortadan kaldırın

Ebeveynlerin çocuklarının kendine has öğrenme ve odaklanma yollarını keşfetmesi çok önemli. Örneğin, bazı çocuklar acıktığı zaman dikkatlerini toplamakta zorlanabilir. Çocuğunuz da böyleyse, çalışmaya başlamadan önce hafif atıştırmalıklar hazırlayabilirsiniz.

Çocuklar, ne kadar enerji dolu görünseler bile dinlenmeye ihtiyaç duyarlar. Okuldan gelir gelmez ödev yapmak pek iyi bir fikir olmayabilir. Biraz dinlendikten sonra ödevlerini yaparken, etrafta dikkatlerini dağıtacak ögeler olmaması gerekiyor. Televizyonun açık olduğu bir odada ödev yapmaya çalışırken dikkati sürekli dağılıyorsa, bu son derece normal. Çocuğunuza tekrar tekrar odaklanmasını söylemek yerine ona daha izole bir çalışma ortamı yaratmayı deneyebilirsiniz.

Read More