YKS sınav gününe çok az bir zaman kaldı. Kalan konuları yetiştirmek için uykusuz kalarak çalışmak çoğu öğrencinin vazgeçilmezidir.

“Daha fazla tekrar yapmam gerekiyor.”

“Uyursam yetiştiremem.”

“Acaba biraz uykusuz kalıp tamamlayamadığım konuları mı tamamlasam?”

YKS sınav öğrencilerinin yanıldıkları düşünce biçimlerine örnektir yukarıdaki cümleler. Bu düşüncelere uyarak hareket etmek faydadan çok zarara neden olacaktır.

YKS’ye son günler kala rehber niteliğinde “YKS’nin Son Haftası Nasıl Değerlendirilmeli?” blog yazımızda uykuya dikkat etmenin öneminden bahsetmiştik. Uykunun sınav başarısı için mühim olduğunu daha iyi anlatabilmek için ayrı bir blog yazısı yazmak istedik.

Uykusuzluğun özellikle son dönemde neden bu kadar zararlı olabileceğini maddeler halinde anlatmak istedik.

YKS Sınav Öncesi: Düzenli Uykunun Önemi

Konsantrasyon için Uyku

Daha fazla çalışabilmek için uykusuz kalmanız bildiğiniz şeyleri de yapamamanıza sebep olabilir. Sınavın yalnızca başarıyı ölçtüğünü düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Özellikle Türkiye eğitim sisteminin sınav formatında ölçülen yeteneklerden birisi de konsantrasyondur. Eğer yeteri kadar uyumazsanız dikkatsizlik hataları yapma oranınız artacaktır.

Odaklanmayı kolaylaştırmak adına yapılabilecek diğer uygulamalar için Aba Psikoloji kanalımızdaki “Sınav Döneminde Odaklanmayı Kolaylaştırma” adlı videomuza aşağıdan izleyebilirsiniz.

Anlamak için Uyku

Okuduklarımızı etkin bir şekilde anlayabilmemiz için uykumuzu iyi almış olmalıyız. Uykusuz kalarak vakit kazanmaya çalışırken tersine vakit kaybedebilirsiniz. Uykusuzluk yüzünden algınız düşecektir ve anlamak zorlaşmaya başlayacaktır. Bu da sizi sınavda ve çalışmalarınızda yavaşlatacaktır. Saatlerce uykusuz kalmak daha çok çalışmayı hayal ederken daha az, üstelik daha verimsiz, çalışmanıza neden olacaktır.

Bilgileri Pekiştirmek için Uyku

Araştırmalar sonucu uyku esnasında bildiklerimizin pekiştirildiği bulunmuştur. Bilgilerinizin zihninizde daha iyi oturması ve sınav esnasında bilgileri hatırlayabilmeniz için uykunuzu almış olmanız gerekir. YKS sınav öncesinde uykunun yeterli miktarda alınması son derece önemlidir.

Stres Kontrolü için Uyku

 Uyku fiziksel bir ihtiyaçtır. Uyumayarak ilkel beynimizi aktive ediyoruz. Öfke, sinir ve stresle bağlantılı olan beyin bölgesi amigdala uykusuz kalındığında aktive olur. Böylelikle bu duygularınız artar. Zaten var olan YKS sınav gerginliğini arttırmak için tetikleyici bir faktör olur uykusuz kalmak.

YKS Sınav Öncesinde Nasıl Bir Uyku Düzenine Sahip Olunmalı?

Uyuduğunuz miktar kadar uyuduğunuz saat de önemlidir. Kalan son günler boyunca kalkma ve uyunma saatlerinizin düzene girmesi sınav performansına yansıyacaktır. Özellikle akşam saatlerinde salgılanmaya başlayan vücut ritmimizi korumamızı sağlayan melatonin hormonu gece 2:00 ve 4:00 arasında tavan yapmaktadır. Aynı zamanda araştırmalar 8 saat uyumanın da beynimizin daha aktif çalışması için gerekli olduğunu söylemekte. Bu sebeple gün içerisinde daha aktif olabilmek için 11 gibi yatmanızda ve saat 7 gibi uyanmanızda fayda var. Son günlerde benzer saatlerde uyuyup benzer saatlerde kalkmanız ve vücudunuzu uykusuz bırakmamanız YKS sınav esnasındaki başarınızı yükseltecektir.

Read More

Sınavların son haftasında ne yapılması gerektiği en çok tartışılan konulardan biridir. “Çalışmaya devam mı etmeliyim? Biraz kafamı dağıtıp dinlenmeli miyim? Son tekrarlarımı nasıl yapmalıyım?”. Özellikle sınava son bir hafta kala bu tip düşünceler öğrencilerin zihinlerini karıştırır. En başarılı öğrenciler bile sınavın yaklaşmasıyla birlikte kendilerine olan güvenlerinde sarsılmalar yaşayabilirler. Öğrencilerin stres ve gerginlik oranları artma eğilimi gösterir. Peki bu neden oluyor? Neden sınavın son dönemleri bu kadar geriliyoruz ve zorlanıyoruz? Bu sorunun cevabıyla beraber özellikle YKS için son dönemde yapılan çalışmaların ne şekilde olması gerektiğini, sınav gerginliğiyle nasıl baş edebileceğimizden bahsettik. Son olarak aileleri de unutmayarak ailelerin desteğinin ne şekilde olması gerektiğine de blog yazımızda değindik.

Neden Son Dönemler Bu Kadar Geriliyoruz?

Bir tarım işçisi gibi dört yıl boyunca ektiniz ve biçtiniz. Şimdi ise emeklerinizin meyve vermesini bekliyorsunuz. Arkasında bu kadar emek yatan yılların ardından ektiklerinizin filizlendiğini görme isteğinizin artması kadar doğal bir şey yok. Başarılı olmaya odaklanmış dört koca yılın ardından tek bir gün ve sayılı saatte tüm potansiyelinizi göstermeniz bekleniyor. Ve bu potansiyeli göstermeniz gereken zaman geldi çattı. Maratonun son haftasına girdik. YKS gibi bir sınavın sizi heyecanlandırmamasını beklemek gerçek dışı bir beklenti olurdu. Elbette ki gerileceksiniz. “Sakin ol” diyenlere aldırış etmeyin. Biz Aba Psikoloji ekibi olarak öğrencilerimizin yanındayız ve onları anlıyoruz. Önemli olan gerginliği ortadan kaldırmak değil çünkü bu mümkün değil. Önemli olan bu gerginliğinizin sınav performansınızı olumsuz yönde etkilememesi sağlamak.

Son Hafta Gerginliğini Nasıl Kontrol Altına Alırız?

Son bir haftalık süreçte aslında yapmanız gereken en önemli şey gerginliğinizi kontrol altına almaktır. Bu yüzden öncelikle ihtiyaçlarınızı atlamadan bu bir haftayı geçirmeniz en faydalısı olacaktır. Gerginliğinizi kontrol altına almak için dikkat etmeniz noktaları sizin için listeledik.

Son Hafta Uykusuzluğa Dikkat!

Elbette ki son tekrarlarınızı yapmanın ve denemelere devam etmenizin faydası olacaktır. Fakat son bir hafta dinlenmeye ihtiyaç duyduğunuzda aksatmadan molalar vermeniz oldukça değerli aslında. Belki de son dönem kendinizi daha çok hırpalama eğilimi göstereceksinizdir. Bu sınav öğrencilerinde sık sık görülen bir durumdur. Yetişmeyen konuları yetiştirmek için saatlerce ayakta kalma eğiliminiz olabilir. Fakat aslında yaşadığınız uyku bozuklukları gerginliğinizi arttıracaktır. Bedeninize sahip çıkarak uyumaya ihtiyaç duyduğunuz an bırakın.

Son Hafta Beslenme Düzeninizi Korumanız Önemli

Son dönemde besin değerlerinizin yerinde olması en iyi performansınızı sergilemenizde etkin rol oynar. Beslenme sınav öğrencileri tarafından atlanabilen bir konu. Özellikle son günler test çözmek ve çalışmaya ağırlık veren öğrenciler soru çözmekten başlarını kaldıramaz hale gelebiliyorlar. Bunun sonucunda yeme düzenleri de olumsuz etkileniyor. Çalıştıklarınızı işleme sokan merkez beyindir. Beynin çalışması ve en iyi performansınızı sergileyebilmesi için beslenmenize dikkat etmeniz gerekir.

Dinginlik Sağlayacak Aktiviteler Yapın

Her gün meditasyon, yoga ya da yürüyüş yapmak, dinlendirici müzikler dinlemek zihninizi ve psikolojinizi koruyacaktır. Beden ve zihin bir bütündür. Son haftayla birlikte gerginliğiniz bedeninize yansımasını daha çok hissedeceksinizdir. Bedensel dinginlik sağlayacak aktiviteler bedeni dinlendirirken zihni de rahatlatacaktır.

Düşen Netlerinize Aldırış Etmeyin

Son hafta netlerinizde düşme gözlemleyebilirsiniz. Sakın buna aldırış etmeyin.  Netlerin son dönemde düşmesi YKS sınavına giren öğrencilerde sıkça rastlanan bir durumdur. Daha önce de söz ettiğimiz gibi sınava verdiğimiz değerden ötürü zaman kısıtlandıkça gerginliğimiz artıyor. Haliyle gerginliğimiz denemelerimize yansıyor. Burada yapmanız gereken net düşüşlerinin gerginlikten olduğunu kabul etmeniz ve gerginliğinizi azaltacak çalışmalara ağırlık vermeniz. “Sınav Kaygısı ile Nasıl Başa Çıkılır?” (https://abapsikoloji.com/sinav-kaygisi-ile-nasil-basa-cikilir/) adlı yazımızdan bu konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi elde edebilirsiniz.

Duygularınızı Paylaşın

Duygularınızı güvendiğiniz yakınlarınızla paylaşmanız hafiflemenizi sağlayacaktır. Bazen çözüm sadece anlatmaktadır. Birilerinin sizi anladığını hissetmeye ihtiyacınız olabilir. Yakınınızdakinin desteği hem içinizi ısıtacaktır hem de son günlerin yarattığı ağırlığı üstünüzden alacaktır.

Doğaya Karışın

Açık havada yürümek, varsa ormanlık, yeşillik alanlarda vakit geçirmek rahatlamanız için bire birdir. Toprağa yalın ayaklarınızla basın. Fazla basit gelebilir ama deneyince etkisini göreceksiniz. Buna topraklanmak adı verilmektedir. Topraklanmanın bedeni fiziksel ve zihinsel olarak dengelemek için doğayla bağ kurulmasıdır. Doğaya ait olmayan bir canlı yoktur. Biz bazen doğadan çok uzak kalıyoruz. Özellikle de böylesine yoğun zamanlarımızda. Yeşil bir alanda nefes almak ve küçük bir gezinti gerginliğinizi üzerinizden alacaktır.

Son Hafta Öğrenciler Ne Yapmalı?

Son hafta ne yapılmasının daha iyi olacağı en çok zihni kurcalayan soru işaretidir. Kafa karışıklığını gidermek için en faydalı olabilecek önerilerle yardımcı olmak isteriz. Yapılan bilimsel araştırmalara dayanarak yapmanız gerekenleri analiz ettik.

Dinlenmeyi İhmal Etmeyin

Yukarıda da değindiğimiz gibi fiziksel durumunuz da sınav performansınız üzerinde etkilidir. Bu nedenle son dönem hiç durmaksızın aralıksız çalışmanızı değil. Öncelikli olarak dinlenmeyi ihmal etmemenizi öneririz. YKS yalnızca bilginizi değil dikkatinizi de ölçen bir sınavdır. Dikkatli olabilmeniz için iyi dinlenmiş olmanız gerekir.

Denemelere Ağırlık Verin

Dinlenin diyoruz ama aynı zamanda kendinizi hırpalamadan günlük düzenli deneme çözümlerine ağrılık vermenizi öneririz. Hepimizin bildiği gibi YKS bir test sınavı. Bu yüzden son dönemlerde örnek denemeler çözmeniz en faydalısı olacaktır. Zihniniz böylelikle aktif kalacaktır.

Son Hafta Yeni Konular Öğrenmeye Çalışmayın!

Sınavın son haftası yeni konular öğrenmeye çalışmak iyi bir fikir değil. Yeni konular bildiğiniz bilgilerin karışmasına neden olabilir. Bildiğiniz konuları tekrar etmek ve yanlış yaptığınız soruların cevaplarını öğrenmeniz bu aşamada en faydalısı olacaktır.

Olumluya Çağrışım Yapın

Olumlunun gerçekleştiğini ve gerçekleşeceğini hayal etmek, başarıya inanmak son hafta için kritiktir. Son hafta netlerinin düşüş sebebi belirttiğimiz gibi sınava duyulan kaygı ve korku halidir. Bu korku ve kaygı haliyle baş etmenin en etkin yollarından biri de olumluyu çağırmaktır. Bol bol yatmadan önce başardığınızı hayal edin. Kendinize başaracağınızı söyleyin.

Kendinize Neye İhtiyacınız Olduğunu Sorun

Fiziksel ve zihinsel ihtiyaçlarınız karışmış durumda olabilir. Mantığınız ve kalbiniz farklı şeyler söylüyor olabilir. Gerçekten neye ihtiyacınız olduğunu bilmeniz, potansiyellerinizin farkında olmanız kendinizi gereksiz zorlamamanızı sağlayacaktır. Son dönem olaylara gerçekçi bakmamız gerekiyor. İhtiyacınıza ve potansiyelinize göre günlerinizi geçirin. Canınızın çalışmak istememesiyle başka şeyler yapmaya ihtiyaç duymak arasında fark vardır. Çalışmaya odaklanamayacak durumdaysanız o an çalışmanızın bir anlamı olmayabilir. Kontrollü şekilde bırakın ve biraz dinlendikten sonra çalışmaya dönün. Öte yandan saatlerce hiç durmadan çalışmanın sizi yorsa da gerekli olduğunu düşünmeniz mantıklı bir yaklaşım değil. Dinlenmek de bir ihtiyaçtır. Saatlerce aralıksız çalışmanız, boşu boşuna masa başında vakit geçirmeniz anlamına gelebilir.

Son Hafta Pişmanlıkların Zamanı Değil

Son hafta pişmanlıklar artabilir. Daha çok çalışabilmiş olmayı, daha çok soru çözmeyi diliyor olabilirsiniz. Fakat geçmiş pişmanlıkların zamanı değil. Elinizde olanlara odaklanmanız gereken sayılı günlerdeyiz. Elinizdekilerle yapabileceklerinizi iyi değerlendirerek cebinize topladığınız deneyimleri en etkili şekilde kullanmanın yollarını araştırın. Ne olursa olsun, kendinize elinizden geldiği kadar çalıştığınızı hatırlatın. Sınırlı zaman ve sınırlı süreli bir çalışmadan söz ediyoruz. Her şeyin bir sınırı var. İnsanın da sınırı olduğu gibi… Mükemmel olamayız. Daha fazla çalışsaydınız da bu süreçte gerektiği kadar çalıştığınızı hissetmeyecektiniz. Yüksek hedefler pişmanlık yanılgısına düşürebilir. Sınırları ve kusurları olan bir birey olduğunuzu aklınızda bulundurun.

Sınavın Ölüm Kalım Meselesi Olmadığını Kendinize Hatırlatın

Kabul ediyoruz: YKS öğrencilerimizin geleceğini belirleyen en önemli sınavlardan birisi. Ancak sınavın önemini bilirken gözde büyütmemek de önemli. Son günler sınavın değerini gözünüzde daha da büyütme eğilimi gösterebilirsiniz. Hiçbir şeyin sizden daha değerli olmadığına inanın. Kendi potansiyelinizin birkaç saate sığdırılmış bir anla ölçülemeyeceğini unutmayın. Başarısız olmanız sizi hayatın her alanında başarısız kılmayacaktır. Sınav başarısı dışında sizi siz yapan pek çok güzel özelliğiniz var.

Son Hafta Ailelere Düşen Sorumluluklar

Sınav performansı sadece öğrencinin değil ailelerin yaklaşımından da etkilenir. Sınava giren öğrencilerin kendileri kadar etrafındakilerin de performansları üzerinde etkisi olacaktır. Bu nedenle ailelerimizin de son hafta yapmaları gerekenleri blog yazımızda değinmek istedik.

Ebeveynlerin Stres Kontrolü Yüksek Olmalı

Yaşanılan kırılmaz bir döngü var. Ebeveyn stres yapınca gençlerimiz de stres altında hissediyor, gençlerimiz stres olunca ebeveyn de stres altında hissediyor. İkisi birden stres üreterek birbirlerinin streslerini arttırıyorlar. Bu nedenle gençlerimizin başarışı için ebeveynlerin stres yönetimleri sağlanmalı. Sizin korkmanız evladınızın da korkusunu tetikliyor. Endişelenmenizi anlıyoruz. Yalnızca özellikle sınava son bir hafta kala bu stresinizi ona olabildiğince yansıtmamaya çalışın.

Destekleyici Davranın

YKS öğrencilerinin yaşları gereği duygularını ifade etmekte zorluk çekebilirler ve en yakınları aileleriyle bile iletişim kurmakta zorlanabilirler. Bu noktada ebeveynlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Çocuğun ruhsal ihtiyaçlarını kontrol etmek son hafta sizin göreviniz. Onu dinlemeye ve anlamaya çalışın. Baskı altında hissettiğinde yanında olduğunuzu ve her ne olursa olsun yanında olacağınızı dillendirmekten çekinmeyin. Maddi, manevi imkanlarınızı ve desteğinizi doğru bir dille dile getirmeniz rahatlamasını kolaylaştıracaktır.

Baskıcı Davranmayın

Son haftalar öğrencilerimizin üstündeki baskı tavan yapmaktadır. Eğer çocuğunuzun çalışmadığını gördüğünüzde ya da  onu düzensiz bulduğunuzda zorlama eğilimi gösterirseniz stresi artacaktır. Bu bir hafta boyunca sınav konusunda karışmamaya çalışın. Onun yerine düşünmeyin. Kendi bildiğini yapması daha faydalı olacaktır bu dönem için. Siz yalnızca yardıma ihtiyacı olduğunda onun yanında olacağınızı gösterin.

Anne-Baba Olarak İş Birlikçi Davranın

Ebeveynlerin kafa kafaya vererek manevi ve maddi konuları konuşmasının tam zamanı şuan. Anne-baba olarak olabilecek aksilikleri tartışın. Çocuğunuzun heyecandan ya da dış faktörlerden sınavda beklediği performansı gösteremeyebileceğini kabullenerek B ve C planları yapın. Böyle bir durumda finansal olarak ne kadar destek olabileceğiniz konusunu ilk önce anne baba olarak çocuğu işin içine karıştırmadan kendi aranızda konuşmanız gerekir. Durum analizi yaptıktan sonra sınava son hafta kala çocuğunuzu rahatlatmak için desteğinizi dile getirmeniz etkili olacaktır.

Beklenmedik Durumlara Karşı Hazırlıklı Olun

Son günler beklenmedik sonuçlarda maddi olarak karşılayamayacağınız durumlar söz konusuysa çocuğunuza ikinci bir şans daha vermek üzerine düşünmenin tam zamanı. Şuan geçtiğimiz dönemin zor bir dönem olduğunu hatırlayarak anlayışlı davranın. Korona süreci hepimizi olduğu kadar çocuklarımızı da etkiledi. Evden, bu koşullarda çalışmak YKS öğrencilerimiz için kolay olmadı. Gerekirse çocuğunuza bir şans daha vermenizi öneririz. Bir yıllık tekrardan hazırlık büyük bir kayıp olmayacaktır. Eğer bunu kabul edebiliyorsanız  önce çocuğunuzun ebeveyni olarak kendi aranızda konuşun. Ardından eğer iki taraf için de uygunsa çocuğunuza desteğinizi gösterin. Ortak kararınız doğrultusunda  destek olduğunuzu ve bir kere daha hazırlanmak isterse yanında olduğunuzu sözlü olarak iletin. Bu çocuğunuza güvence verecek ve stresini azaltacaktır.

Daha fazla bilgi edinmek için YKS’nin son 21 gününün önemini anlatan Aba Psikoloji youtube kanalı videomuzu aşağıdan izleyebilirsiniz.

Read More

Dünyanın en güzel duygularından biri olan anne babalık sürecinde,  sağlıklı bir bebek beklerken, bedensel veya zihinsel kısıtlamaları olan bir çocukla karşılaşmak ebeveynler için yıkıcı olabilmektedir. Öncelik çocuğun tedavisine bir taraftan başlamakken bir taraftan da ebeveynleri desteklemek olmalıdır. Engelli bireylerin aileleri ilk başlarda ne yazık ki durumu kavrayabilmek ve kabullenebilmek anlamında büyük sorunlar yaşamaktadır. Engelli bireylere karşı davranışlarda dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır.

Engelli Bireylerin Aileleri ve Geçirdikleri Aşamalar Nelerdir?

Bu durumu ilk öğrendiklerinde aileler; doktorun uzmanlığını sorgulamak, suçlu olarak birilerini görmek gibi olağan tepkiler verebilmektedir. Daha sonra durumu kabullenmek ve tedaviye başlamak sırasıyla ilerleyen bu süreç, bazı ailelerde farklılık gösterse de en sık karşılaşılan tablo bu şekildedir. Ailelerin bu süreçte ilk öğrenmeleri gereken şeyse, beynin kendini tedavi etme ve normale dönmek için çabalayacağıdır.

Bu tarz özel bir çocuğa sahip ailelerin psikolojik destek almaktan çekinmemeleri gerekmektedir. Eğitim ve dış müdahalelerle çok daha iyi bir sonuç alınabileceğini unutmamak gerekir. Maddi ve manevi anlamda zorlu bir süreç olduğunun bilincindeyiz. Fakat şunu da unutmamak gerekir ki, hem devletin bu sorunları yaşayan ailelere desteği, hem de ebeveynlerin aileleri bu süreçte aileye destek veren en önemli iki unsurdur. Ne kadar ağır bir engel olursa olsun, eğitimin ve çocuğun alacağı psikolojik desteğin yardımıyla büyük bir yol kat etmek mümkündür.

Engelli Bir Bebeğe Sahip Ailelerin Yaşadığı Sorunlar Nelerdir?

Fiziksel ya da ruhsal engeli olan bir bebeğe sahip olacağını öğrenen ailelerde ilk olarak öne çıkan problem, eşlerin sık kavga etmeleri ve hatta boşanmaya kadar gidebilmeleri sayılabilir. Çevrenin verdiği olumsuz tepkilerle başa çıkmak, diğer tarafta çocuğun eğitimi ve bakımı gibi zorlu görevlerle ilgilenen aileleri daha fazla yıpratmaktadır. Böyle bir durumda rehberlik hizmeti veren özel veya kamu kuruluşlarından yardım almayı ihmal etmemek gerekmektedir. Ayrıca bunun dünyanın sonu olmadığını bilmek, rutin hayata devam edebilmek gerekir. Unutulmamalı ki, ebeveynler ne kadar güçlü olursa, çocukları o denli bu sorunla baş edebilmektedir.

Ayrıca özel bir çocuğa sahip olmak sizi olduğunuzdan daha da güçlendirecektir. Elbette bir sihirli değnek yok ve çocuğunuzun engeli ortadan kalkmayacak. Fakat gidilebilir en son noktaya ulaşmaya çalışmak için vazgeçilmemelidir. Ne kadar zor bir durumda olursanız olun, arada bir nefes almak için kendinize izin vermeniz gerekmektedir. Bu bir adım geri çekilip iki adım öteye atlamaya benzetilebilir.

Engelli bireylerin ailelerine yönelik rehberlik hizmeti veren Aba Psikoloji her türlü psikolojik problemde olduğu gibi, bu konuda da çocuklara ve ailelerine destek vermektedir. Ayrıca eşlerin engelli çocukları için aralarında nasıl bir problem olursa olsun, birlikte hareket edip doğru kararlar alabilmek için istişare etmeleri gerekmektedir. Engellilik ve aile tutumları çok daha geniş kapsamlı bir konu olsa da kısaca değinmeye çalıştık.  Daha fazla bilgi için Aba Psikoloji sosyal hesaplar veya iletişim numarasından bizlere ulaşabilirsiniz.

Read More

Dijital ortamda eğitim son dönemlerde iyice yaygınlaştı. Hayatımızın büyük bir kısmını içine alan sınavlar, hep bir koşuşturma ve telaş içerisinde geçmektedir. Sınavlara hazırlanma süreçleri, öğrenilenlerin pekiştirilmesi, stres sebebiyle bildiklerini yapamamak gibi bir çok sorunu da beraberinde getirmektedir. Böyle durumlarda kişilerin kendilerine özgü çözümleri bulunmakla beraber, asıl sorun kaygı problemini ortadan kaldırmaktır.

Dijital Ortamda Eğitim: Dijital Ortam Desteği Nedir?

Sadece bireyin kitaplar üzerinden giderek değil, internet üzerinden konuları dinleyerek, soru çözümleri yaparak, anlamadığı yerleri tekrar tekrar dinleme imkanı sunan bu ortamın dikkatle kullanılması gerekmektedir. Videolar, yazılı araştırmalar ve soru çözümleri yaparken yanlış yaptığınız soruyu anında görebilmek oldukça değerlidir. Eğitimcilerin de bu alanda varlıklarını göstermeleri sebebiyle, hocaya direk ulaşmak, aynı uygulamaları kullanarak süreci daha iyi yönetebilmenizi sağlamaktadır.

Dijital Ortamın Sunduğu Avantajlar Nelerdir?

Evin rahatından ayrılmadan en azından belirli kıyafet giyme zorunluluğu olmadan, üstelik anlamadığınız yerleri tekrar dinleme imkanı sunduğu için oldukça yararlıdır. Sınav kaygısına yol açan etkenlerden bir tanesinin sınıf ortamı olduğu düşünülürse, evde sınav soruları çözmek bu kaygıyı azaltacaktır. Ayrıca başınızda bir gözetmen olmayışı sebebiyle çok daha özgür hissedebilmek başka bir avantajı da beraberinde getirmektedir.

Dijital Ortamda Eğitim: Evde YGS’ye Çalışmak Nasıl Olmalıdır?

Özellikle lise giriş sınavlarının yaklaşmasıyla daha çok sorulmaya başlanılan bu sorunun cevabı niteliğinde önerilerimiz olacak. Zaman kalmadıysa son bir tekrar yapmaya uğraşmak vakit kaybına yol açacaktır. Bunun için özellikle online sınav soruları çözmek işinizi daha da kolay bir hale getirecektir. Yanlış olan soruların cevaplarına anında ulaşabilmek, eksik olduğunuz konulara göz atma anlamında yardımcı olacaktır.

Evde Sınava Hazırlanmak ve Bu Süreçte Karşılaşılan Sorunlar Nelerdir?

İster lise, ister üniversite ve ister başka bir sınava hazırlanıyor olun, süreci başarıyla yönetmeniz gerekmektedir. Gamze Sart hocamızın söylediği “Konuyu bilmek, soruyu bilmek anlamına gelmiyor.” cümlesi oldukça önemlidir. Çünkü soru pratiği yapmadığınızda, salt bilgi sınavlarda çok da yardımcı olmayacaktır.

Başka bir sorun olan ev ortamının verdiği aşırı rahatlık sebebiyle, kişinin kendini tamamen rahat bırakması ve konsantrasyondan uzaklaşmasıdır. Bazı bireylerin avantaj olarak gördüğü ev ortamında hazırlanma konusu, bazı bireylerde ise dezajantaj olarak karşımıza çıkmaktadır. Fakat yaşadığımız çağda, özellikle içinden geçtiğimiz süreç sonrasında eğitimin tamamen dijital ortamlar vasıtasıyla devam ettirilebileceği gündemdedir. Bu sebeple dijital ortamda eğitim ve dijital ortamda sınava hazırlanmak konusu oldukça önem taşımaktadır.

Sınav Kaygısı Sürecinde Aile Desteği Nasıl Olmalıdır?

Sınavlara evde hazırlanan bireylerin ilk olarak sessiz ve derli toplu bir alana ihtiyacı vardır. Bu bağlamda aile desteği ön plana çıkmakta ve sınava hazırlanan kişiye yardım etme açısından bu ortamı kişilere sunmaları oldukça önemlidir. Zaten sınav kaygısı yaşayan, “acaba başarabilecek miyim?” gibi korkularla baş etmeye çalışan bireylere, ailelerin baskı kurması, üzerilerinde daha büyük sorumluluklar eklemesi negatif sonuçlar almaya sebep olacaktır. Sınav kaygısıyla nasıl başa çıkılır isimli videomuzu izlemek izlenecek yöntemler hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmanız konusunda yardımcı olacaktır.

Sınava hazırlanan bireyler kadar, ailelerinin de desteğe ihtiyacı vardır!

Kaygı bozuklukları konusunda, çocuklar kadar ailelerde -haklı olarak- sınav kaygısı yaşamaktadır. Özellikle günümüzde hayatımızı sınavların yönettiği gerçeği düşünülürse, istedikleri yerleri kazanamayacakları korkusu aileleri de sarmaktadır. Burada önemli olan kendi kaygılarını çocuklarına yansıtmamaları gerektiğinin bilincinde olmaktır.

Aba Psikoloji olarak sadece LGS veya Üniversite sınavına hazırlanan bireylere değil, bu tarz kaygılar yaşayan ailelere de Psikolojik Destek hizmeti sunmaktayız. Kaygı bozukluğu sorununu halleden bireylerin, sınavlarında çok daha yüksek başarılar aldığı kanıtlanmıştır. Bu yüzden bu problemi aşabilmek için destek almak, sınav başarısını katlayacak bir yöntemdir.

Read More

Bir çok kişinin aslında tam olarak bilgi sahibi olmadığı, kendilerince çeşitli adlandırmalar yaptığı bir bozukluk olan otizm nedir? Sorusuna verilecek yanıt; kendi içinde çeşitlilik gösteren bir tür fiziksel ve nörolojik etkileri olan bir rahatsızlık olduğudur. Konuya açıklama getirmeden önce belirtmek istediğimiz konu Otizmli kişilerin hepsinin zihinsel engelli muamele görmemesi gerektiğidir. Genellikle üç yaşında belirtilerin anlaşılmasıyla başlayan bu süreç, çocuğun etrafıyla ilişki kuramamasıyla anlaşılmaktadır. Otizmin klasik tanımlarından daha farklı ve daha tatmin edici bir cevap almak isteyenler için Prof. Dr. Barış Korkmaz “sosyal temas yokluğu” şeklinde açıklamaktadır.

Otizm Nedir? Otizm Teşhisi Nasıl Konulur?

Otizm nedir sorusu kadar otizm teşhisinin nasıl konulduğu da merak edilmektedir. Çocuğun geç konuşması veya konuşamaması, göz teması kuramaması, çağrıldığında tepki vermemesi ve basit motor becerilerini yapamamasıyla ailenin kaygı duyması başlar. Genellikle bir süre kendiliğinden geçmesi beklenir. Ailenin artık endişeye düşmeye başlamasıyla başvurulan hekimin basit bazı testler uygulayarak tanı koyması oldukça kolaydır. Bu konunun tam olarak açıklığa kavuşması için uzman bir psikologdan yardım alınmalıdır.

Otizm Tedavi Edilebilir Mi? Veya Nasıl Tedavi Edilir?

Otizmin etkinliği kanıtlanmış bir ilaç tedavisi yoktur. Yalnızca otizme eşlik eden diğer rahatsızlıklar için (öfke kontrolü bozukluğu, uyku bozuklukları, davranış bozukluklar, dikkat dağınıklığı vb.) Doğru programlanmış eğitimler sayesinde bireylerin iletişim problemlerini kısmen de olsa aşması mümkündür. Davranış bozuklukları tamamen çözülemese de en aza indirgenebilir. Konuşma bozuklukları ilk başta çözülmesi gereken sorundur. Çünkü birey kendini ifade edemedikçe öfke patlamaları, davranış bozuklukları tedavi edilemez.

Otizm Nedir? Otizm Tedavisinde Aile Desteği Nasıl Olmalıdır?

Sadece çocuğun eğitilmesinin yeterli olmadığı bir davranış bozukluğu olan otizmin, ailenin de eğitimiyle desteklenmesi gerekmektedir. Eğitim ve tedavi süreci uzun soluklu bir süreç olduğu için, aileler bilgilendirilmeli olmuş ve olacak şeylere karşı hazırlanmalıdır. Teşhisi koymakta ilk gözlemler ailelere ait olduğu için, ebeveynlerin çocuğunu dikkatle takip etmesi ve sorun olarak gördüğü şeyleri ilgili hekime bildirmesi önemlidir.

Otizmin Teşhis Edilebileceği Yaş Aralığı Nedir?

Çok daha erken dönemlerde teşhis edilebilen otizm için en uygun yaş aralığı 3 ile 4 yaşlarıdır. Dikkatli ebeveynlerin, bebeğin sekizinci aylarından itibaren tanı konulması açısından doğru teşhisleri olabilmektedir. Üç yaşına kadar olan süreçte tanı koyabilmek için etkin testler bulunmasına rağmen, beyin gelişiminin zirveye ulaştığı üç dört yaşlarını beklemek daha doğru bir karar olacaktır.

Beyin yaşamı boyunca kendini geliştirmeye açıktır. Doğru planlama, eğitim, aile bilinçlendirilmesi gibi etmenler sayesinde %100 bir iyileşme gerçekleşmese bile, başlanılan noktadan çok daha iyi seviyelere gelebilir.

Read More

Otizm spektrum bozukluğu farkındalığının giderek arttığı son dönemlerde, en çok merak edilen Otizm Nedir? Sorusunun aslında tam tanımı çok uzun olmakla birlikte, doğuştan gelen nörobiyolojik rahatsızlık çeşidi denilebilir. Tam açılımı otizm spektrum bozukluğu olan bu kavram kısaca otizm olarak anılmaktadır. Bu yazımızda Otizm hakkında bilinmesi gerekenler nelerdir? sorusunu inceleyeceğiz.

Otizm Spektrum Bozukluğu Kalıtsal Mıdır?

Bu konuda yapılan çok sayıda araştırma neticesinde kesinliği kanıtlanmış olan bir konu olan kalıtsallık, hala genetik bilimciler tarafından araştırılmaya devam edilmektedir. Ebeveynlerin soy ağacında karşılaşılması durumunda, çocukların gelişim süreci çok daha sıkı takip edilmeli ve bu seçenek göz ardı edilmemelidir. İlk 18 ayda tanı konulabilse de özellikle üç yaş döneminde çok daha net bir sonuç almak mümkündür.

Otizmin Erkek Çocuklarda Daha Sıklıkla Görüldüğü Doğru Mudur?

Yapılan araştırmalar sonucu erkek çocuklarında kızlara oranla daha sık karşılaşıldığı kanıtlanmış olan bu rahatsızlık, kız çocuklarına oranla 5 kat daha fazla karşılaşılmaktadır. Dünya nüfusunda yoğunluğu %1 oranında olan ve tam olarak nedeni bilinmeyen bu rahatsızlık hakkında, nörolojik ve psikolojik araştırmalar devam etmektedir. X genini daha çok zeka ve davranışları etkilemektedir.  Kadın beyninde çift x kromozomu olduğu halde erkek beyninde tek x kromozomu olması, dolayısıyla bir tanesinin bozuk olması halinde sistemin çökmesi durumu bunun bilimsel açıklamasıdır.

Otizm Spektrum Bozukluğunda Tanı Neden Çok Önemlidir?

Bir önceki yazımızda kısmen de olsa açıkladığımız belirtileri fark ettiğinizde, ne kadar erken tanı konulursa, tedavi süreci o kadar erken başlar. Bu hastalığa eşlik eden zihinsel engellilik sıklıkla karşılaşıldığı için, eğitimin yanı sıra ilaç kullanılması da gerektirmektedir. Bu sebeple her hastalıkta olduğu gibi bu rahatsızlık için de erken tanı oldukça büyük önem arz etmektedir. Ayrıca verilecek eğitimde otizmin derecesi ve hangi çeşidi olduğu da farklılıklar göstereceği için, doğru tanı doğru tedavi için önemli bir yol gösterici olacaktır.

Otizm Spektrum Bozukluğu: Otizm Çeşitleri Nelerdir?

Genel olarak üç kısımda incelenen otizm spektrum bozukluğu klasik otizm, asperger sendromu ve atipik otizm olarak adlandırılmaktadır. Klasik otizmde yaygın olarak zihinsel engellilik görülmektedir. Asperger sendromunda ise; zeka sorunları değil, daha çok davranış bozuklukları görülmekteyken, atipik otizmde iki türden de belirtiler görülebilmekte fakat her iki tipe de tam olarak uymamaktadır. Son yıllarda ismini daha sıklıkla duymaya başladığımız Asperger sendromu tanısı konmuş kişilerin, normal gelişim gösteren bireylerle aralarında çok büyük farklar olmadığını da belirtmek isteriz.

Aba psikoloji olarak otizmle ilgili ailelere ve bireylere destek sağlamaktayız. Otizmle ilgili daha detaylı bilgiye sahip olmak için Prof Dr. Barış Korkmaz’ın “Ah Şu Otizm” kitabını incelemek faydalı olacaktır.

Read More

Mayıs ayıyla birlikte üniversiteye ve liseye giriş sınavları için önemli ve kritik bir döneme giriyoruz. YKS ve LGS sınavı yaklaşıyor. Son zamanların nasıl değerlendirildiği sınav performansını yüksek oranda etkileyecektir. Endişelenmeyin, bu süreci nasıl en verimli şekilde yöneteceğiniz konusunda yanınızdayız.

Düzenli Çalışma Planı

Sadece YKS ve LGS için değil, tüm sınavlar için düzenli çalışma planına sahip olmak başarıyı yüksek oranda arttıracaktır. Koca müfredatın gözünüzde büyümemesi için konuları günlere ve haftalara bölmeniz mantıklı bir strateji olacaktır.

  • Kalan zamanınızı göz önünde bulundurarak bu süreçte bitirebileceğiniz kadar konuyu gerçekçi olarak hesaplayın.
  • Ajanda tutun. Çalışmanız gereken konuları böldükten sonra günlük ve haftalık planlar hazırlayın.
  • Tamamlayamayacağınız konu eksikleriniz varsa çok çıkan soru ve konulara daha çok ağırlık verdiğiniz bir program yapın. Her konuyu bilmenizden ziyade stratejik davranmanız size net kazandıracaktır.
  • Listenizde az bildiğiniz ya da bilmediğiniz konularla ilgili çalışma planı yaparken bildiğiniz konuları da tekrar etmeyi planlamayı unutmayın.

Ne kadar sıklıkla ara verilmeli?

Ara vermek hassas bir konudur. Çalışmanızın verimini arttırmak için önemliyken çalışma düzeninize zarar vermemesini sağlamak iyi bir düzen ve denge gerektirmektedir.

  • Bir konuyu çalışırken aralarınızın çalıştığınız süreden daha az olmasına özen gösterin. Örneğin her 40 dakikada 5-10 dakikalık aralar verin.
  • 1 saatten fazla ara vermeden çalışmayın. Zihninizin sınırları var. 1 saatten fazla hiç ara vermeden çalışmanız odaklanma problemi yaşamanıza neden olacaktır. Dikkatinizi tekrar toplamanız için küçük bir ara vermekte fayda var.
  • Verdiğiniz aranın uzunluğundan emin olmak ve çalışma düzeninizi korumak için mutlaka süre tutun.
  • Her kalkmak istediğinizde ne olursa olsun çalışmak için planladığınız süre bitene kadar kalkmayın. Sıkılsanız dair masadan kalkmayın. İlla yeni bir konu çalışmanıza gerek yok sıkıldığınızda. En azından konuyla ilgili daha önce aldığınız notları tekrar okuyun. Burada önemli olan planladığınız saat düzenlemesine uyum sağlamak Kalkmamanız oluşturduğunuz saat düzenine gün geçtikçe daha rahat adapte olmanızı sağlayacak.

Çalışmalarınıza Renk Katmanın Önemi

 Elinize kağıdı kalemi alıp defalarca yazmak ya da aynı metinleri tekrar tekrar okumak sizi sıkacak ve yoracaktır. Zaman zaman alternatif çalışma yöntemleri uygulamanız motivasyonunuzun düşmesini engelleyecek ve öğrenmenizi kolaylaştıracaktır.

Alternatif çalışma yöntemleri:

  • Arkasında terimlerin tanımları yazan renkli oyun kartları hazırlayarak kendinizi test edin.
  • Çözemediğiniz soruları bir kavanozda biriktirip ara ara onları incelemek, tekrar çözmeye çalışın.
  • Alt alta sıralanan bir liste yapmak yerine konularla ilgili aşağıdaki gibi bir zihin haritası hazırlayın.
  • Konuyla ilgili videolar izleyerek çalışın.
  • Arkadaşlarınızla görüntülü konuşarak birbirinize bildiğiniz konuları anlatın.
  • Sesli okuyarak çalışın.
  • Ezberlemesi zor gelen şeyleri melodik ezberlemek ezberlemenizi kolaylaştıracaktır.

Zeynep Bengisu ÇETİN

Read More

Genç olmanın doğasındaki düşünce: “Kimse beni anlamıyor.“ Özgür ruhları anlamak zor gelirken bir de onları kısıtlayarak evde tutmalıyız… Kişilik karmaşalarının içerisinde oradan oraya savrulmak genç olmanın doğasında var. Hadi bir de özel koşullardan ötürü özgür bir ruhun kanadını kestiğimizi düşünelim: “Artık dışarı çıkamıyorsun.”

Onlar için kolay olmadığı kadar evdeki otorite için de kolay değil… Bu durumda ebeveynlerin ne yapması gerektiği oldukça tartışmalı.

“Onunla nasıl baş edeceğiz şimdi?” “Onu zorlamalı mıyım?” “Karışmamam mı gerekir?” “Benimle iletişimi güçlü değil, nasıl iletişim kurmalıyım?” “Odasından çıkmıyor, bizimle iletişime geçmek istemiyor.” “Uyku ve yeme düzeni çok bozuldu bu konuda ne yapmalıyım.”

Maalesef bu soruların tek bir cevabı yok. Her ergenlik çağındaki birey her insan gibi farklı düşüncelere sahiptir. Hepsinde işe yarayacak bir çözüm bulmak imkansız… Fakat fikirlerine, kişiliğine ve durumu algılayış biçimine göre sizi nasıl davranmanız gerektiğiyle ilgili sonuca ulaştırabiliriz!

Farklı Davranış Örüntüleri

Temelinde ergenlik çağındaki bireyler sosyalleşme ihtiyacı duyarlar ve kendilerini kanıtlama iç güdüsü içerisindedirler. Bu sebeple eskiden olsa eve kapanmak her genç bireye zor gelir diyebilirdik.  Yalnız artık durum farklı. Sosyal medyayla iç içe yaşadığımız bu çağda bazısına evde kalmak daha cazip bile gelebilir.

Diğer bir yandan gençlerin geçirdiğimiz döneme bakış açıları da kişisel farklılıklar gösterecektir. Bazı gençler hiç panik yapmazken, bazısı çeşitli sebeplerden korku ve endişe besleyebilir. Örneğin özellikle sosyal yönleri güçlü çocukların: “Zaman kaybediyorum!” diye düşünmesi ya da yarım kalan planlarına üzülme eğilimi göstermesi beklenen bir durumdur.

Ne Düşündüğünü Anlamaya Çalışın

Farklılıkların olması ebeveynleri olarak sizi korkutmasın. Buradaki kilit nokta genç olmanın ortak özelliği “kendilerini kanıtlama iç güdüsü” dür.   Kendilerini değerli hissetme ihtiyacı duyan gençlere ilk uygulamanız gereken taktik durumla ilgili düşüncelerini sormak duygularını anlamaya çalışmak olmalıdır.

 Yargılamayın

Duygularını açıklarken daha çok olumsuz duygular içerisinde olduğunu ve geleceğe ümitsiz baktığını fark edebilirsiniz. Böyle bir durumda yargılamayın. Böyle hissetmek için birçok geçerli nedeni olduğunu anlamaya çalışın. Ergenlik döneminde yapmak istenilen şeyleri yapmak bir ihtiyaçtır. Ergenlik kimlik arayışıdır. Yani gençler yapmak istenilen her türlü etkinliği yaparak özünün neyden beslendiğini bulmaya çalışır bu süreçte. Hareket alanı kısıtlandığı için büyük ihtimalle olumsuz duyguları artacaktır. Onu anlamaya çalışın. Olumsuz duyguları eleştirmek yerine onu anladığınızı ve üzücü bir durum olduğunu belirtin. Ardındansa geleceği ve şuanı kapsayan umut verici cümleler kurmaya çalışın:

“ Her şey düzelecek, merak etme. “

“ Hepimiz yapmak istediklerimizi yapamıyoruz, hepimiz için zaman durdu. Yalnızca sen değil arkadaşlarında aynı durumdalar. ”

“ Güven bana gerekli önlemleri aldığımız sürece bugünleri de sağlıklı bir şekilde atlatacağız.”

Bağlılık, Yeterlilik ve Özerklik İhtiyacını Karşılayın

Bu üç psikolojik ihtiyacı sakın unutmayın. Özellikle gençler bu üç psikolojik ihtiyaca yoğun bir şekilde gereksinim duymaktadırlar.

Bağlılık için aile ruhunu yansıtmanız, çocuğunuzun yanında olduğunuzu hissettirmeniz yetecektir.

Yeterlilik için ona çocuk gibi davranmayın. O artık bir çocuk değil. Basit sorumluluklar konusunda uyarmayın. Mesela ona kalkmasını söylemeyin. Aslında bu süre aynı zamanda onların sorumluluk alıp almadıklarını gözlemlemenizi sağlayacaktır.

Özerklik için gerekli oranda özgürlük alanı sağlayın. Emir verici cümleler kurmayın. Ona günlük planını sorun. Ardından yapması gerektiğini düşündüğünüz bir sorumluluk varsa (örneğin ev işlerine yardım etmesi gibi) planına bunu da ekleyebilir misin diyerek kibarca rica edin. Sorumluluğun içinde onu boğmayın. Fakat  kendi ayaklarının üstünde durmayı öğrenmeye başladığı gençlik döneminde sorumluluk almayı öğrenmesi gerekmektedir. Kolay ve az miktarda, rica yoluyla görevler vermekten çekinmeyin.

Plan Yapması İçin Yönlendirin

Okulun olmaması onu plansızlığa itebilir ve düzeni bozulabilir. O artık yetişkinlik için ilk adımlarını atmış bir birey. Bu yüzden onun planını siz oluşturamazsınız. Bunun yerine onu plan yapmaya yönlendirebilirsiniz. Sabahları ya da akşamları gün içerisinde neler yaptığını sorun, bu onu günlerini düşünerek değerlendirmeye itecektir. Sorumluluklarının yerinde saymadığını hissedecek ve plan yapmaya kendiliğinden yönelecektir.  Örneğin meraklı bir şekilde online derslerinde ya da kendi kendine çalışırken ne çalıştığını, neler öğrendiğini sormak bu bağlamda işe yarayabilir.

Zamanını Sürekli Verimli Geçirmesine Gerek Yok

Gerginlik ve kaygı duyulan süreçlerde ,yaş grubu fark etmeksizin, sürekli kendimizi bir şeyler yapmaya zorlamak doğru değildir. Süreç içinde gençlerin zamanını sürekli verimli geçirmemesi beklenen ve hatta önerdiğimiz bir durum. Ara sıra bırakın ne istiyorlarsa onu yapsınlar. Yalnızca tek yönlü etkinliklere ağırlık vermemesi konusunda dikkatli olun. Özellikle sürekli internetle vakit geçiriyorsa değişik yöntemler uygulamakta fayda var. Her gün ailecek oynayabileceğiniz eğlenceli bir kutu oyunu oynamak güzel bir çözüm olabilir.

Read More

Yetenek Yönetimi 21.Yüzyılda bireylerin kendi yol haritalarını doğru bir şekilde belirlemede önemli bir rol oynuyor. Kendi ilgi alanlarımızı, bilgi ve becerilerimizi keyfederek hangi mesleklerde daha başarılı olabileceğimizi ortaya koyan bir sistemdir. Özellikle öğrenciler ve anne babaların çocuklarının hangi alanlarda iyi olduklarını, becerilerini bilmeleri gerekiyor. Böylelikle çocukların erken yaşta doğru mesleklere yönlendirilmesi ve hayatları boyunca istedikleri alanda başarılı olmalarını getirir. Bu süreçte, örneğin; Lise çağındaki öğrencilerin üniversiteyi hangi ülkede okuyacağına veya hangi bölümü okuyacağına karar vermeleri gerekir.

Bu belirlemelerden sonra öğrencilerin okul dışı faaliyetlerinde de becerileri ölçülmelidir. Örneğin; spor, müzik, tiyatro bunlardan bazıları. Bu alanlarda bireylerin ne kadar başarılı oldukları veya hangi alanda ilgisinin olduğu da ölçülerek bu süreç yönetilmelidir. Yetenek Yönetimi, tüm bu süreçleri takip ederken, aynı zamanda 21.yy da ’da hangi mesleklerin revaçta olduğunu veya ilerleyen yıllardan hangi alanların en popüler ve gerekliliği arttıracak mesleklerin olduğunu da tespit eder. Böylelikle, bireyleri bu süreçte daha bilinçli ve ileriye dönük istekleri konusunda da doğru yönlendirmeyi sağlar. Bu sürecin en önemli aşaması, bireylerin tüm bu süreci belirli periyotlarda tamamlaması ve sonuca gidilmesini sağlamaktır. Bu periyotları biz 3,6,12,24,48,72 aylık süreçlerde takip ediyoruz. Bu süreçlerde bireylerin eksik alanları ve bu alanlarda kendilerini nasıl geliştirebilecekleri belirlenmiş oluyor. Böylelikle bireyler tüm bu sürecin sonunda kendine daha iyi bir vizyon çizebiliyor, hangi alanlarda başarılı olduğunu görebiliyor ve bununla paralel olarak istediği meslekleri kendisi rahatlıkla seçebilir hale geliyor.

Bu süreçte bir diğer önemli unsur ise, kişilerin bireysel gelişimlerini göz önünde bulundurmaktır. Burada biz, süreç boyunca bunu göz önünde bulundurarak bireylerin gelişimi sırasındaki farklılıkları da takip ediyoruz. Çünkü her bireyin gelişim ve değişime karşı olan farkındalığı, değişim gösterdiği unsurları farklıdır.

Yetenek Yönetimi ile ilgili daha fazla bilgi almak için YouTube videomuza göz atabilirsiniz.

Read More

Stratejik Yetenek Yönetimi öğrencilerin yeteneklerini ortaya çıkartan bir yöntemdir. Özellikle İngiltere, Amerika, Japonya gibi ülkelerde stratejik yetenek yönetimi sistemi uygulanmaktadır. Bu yöntem sayesinde, kişiler yeteneği olduğu mesleklere yönlenebiliyor ve işletmecilerde bu anlamda yeteneği olan kişileri işe alabiliyorlar. Böylelikle daha verimli ve dinamik bir çalışma sistemi elde edilebiliyor.

Stratejik Yetenek Yönetimi, özellikle 6-12 yaş, 12-18 yaş, 18-25 ve 25 yaş üzeri gençlerin kabiliyet ve yeteneklerini ortaya çıkarmak gerekiyor. Bu yaş aralıkları, gelişim ve dinamizmin en verimli zamanlarıdır. Bu nedenle yetenek yönetiminin çocuklarda ve gençlerde iyi bir şekilde analiz edilip saptanması, gelecekteki hayatları için önemlidir.

Stratejik Yetenek Yönetiminde en önemli unsurlardan biri saptamadır. Bu nedenle öğrencilerin yeteneklerini doğru saptayabilmek için bazı psikolojik testler bulunuyor (IQ&EQ, Liderlik, Girişimcilik veya İnovasyon gibi). Bu testler kişinin yetenek ve becerilerini belirleyen testlerdir. Bu testler eğitimciler için sadece ön bir değerlendirmedir.

Öğrencilerin özellikle ilkokul çağlarından itibaren bedenen, ruhen ve beynen birçok konuda gelişim gösterirler. Bu gelişimleri nasıl değerlendirip gerçek istek ve becerilerini ortaya çıkaracaklarını bilmeleri gerekiyor. Bu anlamda Stratejik Yetenek Yönetimi, öğrencilerin ilkokul, orta okul ve Lise çağlarında hangi üniversitede okuması gerektiğini, hangi ülkeyi seçmesi gerektiğini sonrasında da öğrencilere eğitimine yön verecek stratejiler belirlemektedir.

Stratejik Yetenek Yönetimi, gelişen bu global dünyaya öğrencileri entegre etmek için kendilerini keşfetmelerini ve doğru bir eğitim hayatı ile iş dünyasına da hazırlanabilmelerini hedeflemektedir.

Konu ile ilgili daha fazla bilgi almak için Doç. Dr. Gamze Sart’ın YouTube videosuna göz atabilirsiniz.

Read More