Okul Öncesi Dönemde Testleri Nasıl Uygulamalıyız?

Standardize edilmiş testler, son birkaç yılda gittikçe popülerleşmekte olan konulardan bir tanesi. Çoğu ebeveyn, çocuklarının gerçek öğrenme ile güvenilir bir şekilde ilişkisi olmayan testlere dayanarak yargılandıkları konusunda gayet anlaşılır bir endişe duyuyor. Hem devlet okulları hem de özel okullar her eğitim öğretim yılında standartlaştırılmış değerlendirmeler veya testler kullanıyor.

Standardize edilmiş testler güvenilirlik ve tutarlılık açısından bizi en doğru sonuca götüren testlerdir. Testlerin içeriğiyle ve mevcut durumla bağlantısıyla kaygılanmak ne kadar normalse söz konusu testlerin nasıl, ne şekilde, hangi atmosferde ve kimler tarafından uygulandığı da bir o kadar kaygılandırıcı bir durum olabilir. Ve bu durum okul öncesi çağında bir çocuk için oldukça önemlidir.

Testi Uygulayan Kişiyle İlgili Olarak;

Doğru değerlendirme ve ölçme araçlarını seçme süreci ve bu testleri uygulama süreçleri her erken çocukluk programı için değişir. Yine de bazı prensipler ve yönergeler şöyle sıralanabilir;

  • Değerlendiricinin çocuğu yakından tanıması gerekir; Değerlendirmeyi yapan yetişkinin çocukla süregelen bir ilişkisi olmalıdır. En ideali testi uygulayan kişini eğitimci olmasıdır.
  • Gözlemler süreklilik ve çeşitlilik içermelidir; Kapsamlı bir değerlendirme için, söz konusu çocuğu çeşitli etkinlikler içindeyken gözlemlemek gerekir. çocuğun ilerlemesini tam olarak görebilmek için bu gözlem durumu en az 6 ay devam etmelidir.

Wiatt III Testi Nedir Nasıl Uygulanmalıdır?

Wechsler Bireysel Başarı Testi (WIAT-III), 4 ve 19 yaşları arasında veya 11 aylıktan okul öncesi yaşlarına kadar uygulanan bir testtir. Ergenlerin, yüksekokul öğrencilerinin ve genç yetişkinlerin başarılarını değerlendirmek için kapsamlı ve bireysel bir şekilde uygulanması gerekir.

Wiat III testinin birçok bölümü bulunmaktadır.

  • Sözlü Dil puanı, çocuğun sözlü konuşma akıcılığının yanı sıra ayrıntıları dinleme yeteneğini ölçen görevlerde ne kadar iyi performans gösterdiğini gösterir.
  • Toplam Okuma puanı, bir çocuğun kelime tanıma becerilerini değerlendiren ve okuduğunu anlama becerilerini değerlendiren görevlerde ne kadar başarılı olduğunu gösterir.
  • Temel Okuma puanı, çocuğun hem gerçek hem de telafi edici kelimeleri kullanarak okuma görevlerinde ne kadar iyi performans gösterdiğini gösterir.
  • Okuduğunu Anlama ve Akıcılık puanı, çocuğun okuma ve metinlerin doğru anlaşılmasını gerektiren işler üzerinde ne kadar iyi performans gösterdiğini gösterir.
  • Yazılı Anlatım puanı, çocuğun harf oluşturma ve heceleme gibi temel becerileri ve yazılı kelime akıcılığı ve kompozisyon kompozisyonu gibi daha karmaşık becerileri değerlendiren görevlerde ne kadar iyi performans gösterdiğini gösterir.
  • Matematik puanı, çocuğun sayıları tanımlama ve yazma ve matematik hesaplamalarını çözme, matematiksel ifadeli soruları çözme ve verilen zaman diliminde cevapları hesaplama yeteneğini değerlendiren görevlerde ne kadar iyi performans gösterdiğini gösterir.

References

Read More

Erken Çocuklukta Testleri Uygulamak Ne Anlama Geliyor?

Okul öncesi yıllarında çocukların değerlendirmesi, bir çocuk hakkında bilgi toplama, bilgileri gözden geçirme ve daha sonra çocuğun anlayabileceği ve elde edilen verilerden öğrenebilecek düzeyde eğitim etkinlikleri planlamak için bilgileri kullanma sürecidir. 

Değerlendirme, yüksek kaliteli olmalı ve aslında erken çocukluk programının kritik bir parçasıdır. Eğitimciler bir değerlendirme yaptığında, söz konusu çocuğun hali hazırda ne yapabildiği ve bu testlerden yola çıkarak neler yapabileceği hakkında bilgi edinmek için çocuğu sistematik olarak gözlemler. 

Okul Öncesinde Çocukları Gözlemlemek ve Dökümantasyon Neden Önemlidir?

Çocuğun çalışmasını ve bir yıl boyunca gösterdiği performansı gözlemlemek ve belgelemek, eğitimcinin çocuğun büyümesi ve gelişiminin kaydını tutmasını sağlar. Bu bilgilerle, eğitimciler her çocuk için uygun bir müfredat ve etkili kişiselleştirilmiş öğretim planlamaya başlayabilir.

Bu değerlendirme kaydı aynı zamanda ebeveynlerle paylaşmak için harika bir araçtır. Böylece çocukların okuldaki ilerlemelerini takip edebilir, çocuklarının güçlü yanlarını ve zorluklarını anlayabilir ve öğrenmeyi evlerine yaymada nasıl yardımcı olabileceklerini planlayabilirler.

Psikolojik Testler ve Değerlendirmeler Neden Önemlidir?

Değerlendirme, eğitimcilere, ebeveynlere ve ailelere, çocuğun gelişimi ve büyümesi hakkında kritik bilgiler sağlar. Uygulanan psikolojik testler;

  • Tüm gelişimsel alanlarda bir büyüme kaydı sağlar: bilişsel, fiziksel / motor, dil, sosyal-duygusal ve öğrenmeye yaklaşımlar.
  • Ek desteğe ihtiyaç duyan çocukları belirler ve müdahale veya destek hizmetlerine ihtiyaç olup olmadığına karar vermenizde yardımcı olur
  • Eğitimcilere, bir çocuk için veya aynı gelişim evresinde olan bir grup çocuk için bireyselleştirilmiş talimatlar planlamalarında yardımcı olur.
  • Bir program içindeki güçlü ve zayıf yönleri ve programın çocukların hedeflerini ve ihtiyaçlarını ne kadar iyi karşıladığına dair bilgileri belirlemenize yardımcı olur.
  • Eğitimcileri, ebeveynleri ve diğer bakım sağlayan kişileri çocuğun en iyi sonuca varması için ortak bir paydaya davet eder ve işbirliği yapmak için bir zemin hazırlar.

Psikolojik Testleri ve Diğer Değerlendirmek Yöntemlerini Mevcut Programlara Nasıl Entegre Edebiliriz?

Doğru değerlendirme araçlarını seçme süreci ve bu testleri uygulama süreçler her erken çocukluk programı için değişir. Yine de bazı prensipler ve yönergeler şöyle sıralanabilir;

  • Değerlendirici çocuğu tanır; Değerlendirmeyi yapan yetişkinin çocukla önceden var olan bir ilişkisi olmalıdır. İdeal olarak değerlendirici eğitimcidir.
  • Gözlemler süreklilik ve çeşitlilik içermelidir; Kapsamlı bir değerlendirme için, çocukların çeşitli etkinliklerinde gözlemler yapılmalı ve bir çocuğun ilerlemesini tam olarak görebilmek için bu durum bir süre devam etmelidir.

References

Read More

Ergenlik Çağına Girerken…

Ergenlik, çocuğunuz için ve bir ebeveyn olarak sizler için de birçok değişikliği beraberinde getirir. Çocuğunuz artık çocukluktan yetişkinliğe geçiyor ve bununla beraber fiziksel, psikolojik ve duygusal değişimlerden de geçiyor. İnsan gelişiminde önemli yerleri olan böyle zamanlarda anne babalar da en iyi şekilde nasıl destekleyecekleri konusunda şüphelere düşebiliyor.

Ergenlik aslında sadece her çocuğun yaşadığı bir dizi doğal değişiklikten ibarettir. Bazı çocuklar bu değişikliklerle uğraşırken, bazıları da bütün bunlardan hiç endişe duymadan geçirmektedir. Çocukların yalnızca küçük bir yüzdesi, gelişimlerinin bu aşamasını aşırı kargaşalı şekilde atlatırlar.

Ergenlik Dönemindeki Bir Çocuktan Neler Beklemeliyiz?

Ergenlikteki değişiklikleri en kabaca haliyle fiziksel, cinsel, sosyal ve duygusal değişiklikler olarak kategorize edebiliriz. Ergenlik, çocuğun beynindeki değişikliklerle birlikte kızlarda yumurtalıklarda ve oğlanlarda testislerde seks hormonlarının salınmasına sebebiyet verdiğinde başlar. Bu değişiklikler genellikle kızlarda 10 veya 11 yaşlarında, erkeklerde ise 11 ila 13 yaşlarında ortaya çıkmaya başlar. Ancak bazı durumlarda veya bazı toplumlarda ergenliğe daha erken girmek de mümkün olabiliyor. Bu durumun birçok farklı sebebi olabilir; genetik, çevresel faktörler ve beslenme gibi. 

Öte yandan çocuğun ergenlik dönemini ne kadar süre yaşayacağını ise tam olarak kestiremeyebilirsiniz. Yani bitiş tarihi olan bir durum değildir. 18 aydan başlayıp 5 yıla kadar sürebilir. Genetik faktörler, beslenme alışkanlıkları ve diğer sosyal faktörler ergenlik çağının ne zaman başlayıp ne kadar süreceğini belirler

Sosyal ve Duygusal Olarak Ergenlerden Neler Beklemeliyiz?

Ani ruh hali değişiklikleri ve enerji seviyesi değişimleri, ergenliğin normal parçalarıdır; bağımsızlıklarını ilan etmek isterler ve bu konuda diretirler ancak aynı zamanda anne baba desteğine de çok ihtiyaç duyalar.

Çocuğunuz yeni dostluklar ve deneyimlerle birlikte kendi öz kimliğini inşa etmeye başlayacak. Mevcut arkadaşlıklarını nasıl yöneteceğiyle ilgili zorluklarla karşılaşacaktır. Ayrıca cinselliklerini keşfedecek ve romantik ilişkilenmelere adım atmak isteyecektir. Aslında her yetişkin bireyin de istediği gibi ergen çocuğunuzda anlayışla karşılanmak ve yargılanmamak ister. 

Çocuğunuz ayrıca nasıl göründüğüne ve yeni vücut değişimlerine karşı da duyarlı hale gelebilir. Gizlilik ve kişisel alan konusu onlar için çok önemli bir mesele haline gelebilir. Bu durumda onların kişisel alanlarına saygı duymalı ve alan açmalısınız. Özel hayatlarına çok müdahale etmeden ama aynı zamanda yanında olduğunuzu ona hissettirecek bir tutum edinebilirsiniz.

References

 

Read More

Howard Gardner’in Geliştirdiği Çoklu Zeka Testi Nedir?

Bir psikolog olan Howard Gardner, “Frames of Mind” (1983) adlı kitabında ilk kez bahsettiği çoklu zeka teorisini geliştirdi. Teori, zekanın tek bir ölçüm birimi olmadığını, bunun yerine çoklu katmanları olduğunu söylüyor. Aslında birçoğumuz için mantıklı bir durum. Herkes her konuda usta olamaz veya böyle insanlardan çok fazla yok. Bazıları matematik sihirbazları olabilir ancak sanattan hiç anlamazlar. Belirli bir konuda iyi olmadığımız akıllı veya zeki olmadığımız anlamına gelmez.

Gardner, herkeste sekiz tür zeka çeşidi olduğunu ve hatta orada daha fazla zeka katmanları olduğunu ileri sürdü.

Gardner’a Göre Çoklu Zeka Çeşitleri

Gardner’a göre kişi belirli bir zeka türünde beceri gösteriyorsa bu zeka türüne tek başına odaklanmamalıdır. Diğer zeka türlerini de geliştirmeye çalışmak için çaba sarf etmelidir fakat aynı zamanda en iyi performans gösterdiği alanı da beslemelidir.

Müzikal Zeka

Birçoğumuzun hayatında müzik notalarından, bestelerden, harmoniden ve uyumdan anlayan o kişiye rastlayabiliriz. Böyle kişiler şarkı söylemede, enstrümanları kolaylıkla öğrenmede, notaları okuyabilmede ve beste yapabilmede oldukça yeteneklilerdir.

Görsel Uzamsal

Bu zeka türü zihninizde bir resim çizme yeteneğinizle ilgilidir. En çok satan bilim kurgu yazarları, zihninde bir resim çizip çok iyi bir şekilde kağıda çevirebildikleri için büyük bir uzamsal yargıya sahip olanlardır. Ayrıca, mucitler icatlarını gözlerinin önüne kolay bir şekilde getirebilir ve bu da onların daha da ilerlemesine olanak sağlar.

Sözel Dilbilim

Sözel zekası yüksek olanlar kelimelerle arası mükemmel olanlardır. Hangi kelimeleri doğru zamanda kullanacaklarını bilirler ve ayrıca kelimeleri ezberleyebilirler. Söylediklerinizi hiç unutamayan bir arkadaşınız oldu mu? Sözel-dilbilimsel kategoride iyi olabilirler.

Mantıksal Matematik

Bu zeka türünde becerikli olan kişiler matematikte iyi olmaktan daha fazlasını yaparlar. Yüksek eleştirel düşünme becerisine sahip, mantık ve matematiği iyi bir şekilde harmanlayan kişilerdir.

Bedensel-Kinestetik Zeka

Yüksek bedensel zeka seviyesine sahip olanlar fiziksellik gerektiren her konuda iyilerdir. Başarılı sporcular bu zeka türü için örnek verilebilir.

Kişiler-Arası Zeka Türü

Bunlar dışa dönük olan kişilerdir ve grup çalışmalarında iyi çalışabilen insanlardır. Başkalarının ruh hallerini ve duygularını okuyabilirler.

İçsel Zeka Türü

Bu kişilerin öz farkındalığı yüksektir. Zayıf yönlerini tanıyabilir, bir duruma nasıl tepki vereceklerini bilir ve eylemlerini uzun vadeli ve kısa vadeli olmak üzere ayrıntılı olarak planlar ve harekete geçerler.

References

Read More

Hepimiz ara sıra odaklanmak, hareketsiz oturmak veya dürtülerimizi kontrol etmekle alakalı zaman zaman mücadele ederiz. Ancak dikkat eksikliği veya dikkat eksikliğiyle birlikte hiperaktivite bozukluğu olan bireyler bu tür durumlarla her gün uğraşmaktadır. Dikkat eksikliği kişinin benlik saygısını, sosyal, ailesel, iş ve okulla ilgili ilişkilerini ve çalışma yeteneğini ciddi anlamda sekteye uğratabilir. 

Neyse ki günümüzde geliştirilmiş tedaviler ve eğitim sayesinde bu tanıya sahip bireyler önemli gelişmeler kaydetmektedir.

Dikkat Eksikliği Nedir?

DEHB (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu), insanların davranışlarını kontrol etmelerini ve / veya dikkat etmelerini zorlaştıran nörobiyolojik bir hastalıktır. Genellikle çocuklukta teşhis edilir ve sıklıkla erişkinliğe kadar sürer.

Dikkat Eksikliğini Belirtileri Nelerdir?

DEHB’nin birincil semptomları odaklanma zorlukları, hiperaktivite (aşırı aktivite) ve dürtüsellik (sonuçları düşünmeden hareket etmek). DEHB olduğundan şüphe duyduğunuz çocuğun davranışları aşırı olmalı, 7 yaşından önce ortaya çıkmalı ve hayatındaki en az iki önemli alanı ciddi anlamla etkilemelidir. Örneğin; derslerini ve arkadaşlık ilişkilerini.

Hiperaktivite Olmayan Dikkat Eksikliği

Dikkat eksikliği bozukluğu (DEB), eğitime katılma zorluğu, okul çalışmalarına odaklanma, ödevlere devam etme, talimatları takip etme, görevleri tamamlama ve sosyal etkileşim gibi çeşitli davranış sorunlarına neden olan nörolojik bir hastalıktır.

Dikkat Eksikliği Olan Çocukların Temel Karakteristikleri

Hiperaktivite bileşeni olmayan DEB’li çocuklar sınıf etkinliklerinde sıkılmış veya ilgisiz görünebilir. Hayallere dalmaya ya da unutkanlığa yatkın olabilir, yavaş tempoda çalışabilir ve görevlerini eksik şekilde tamamlayabilirler.

Dikkat Eksikliği Olan Çocuğunuza Nasıl Yardımcı Olabilirsiniz?

DEB’u olan çocuklar yürütme işlevinde genellikle eksikliklere sahiptir: önceden düşünme ve planlama, dürtüleri kontrol etme ve görevleri tamamlama yeteneği gibi. Bu durumda, çocuğunuzun kademeli olarak kendi becerilerini edinmesini sağlarken yanında rehberlik etmeniz ve direktifleri sık sık tekrar etmeniz faydalı olacaktır. 

DEB’na sahip olmanın çocuğunuz için de zorlayıcı ve sinir bozucu olduğunu kendinize sürekli hatırlatırsanız, olumlu, destekleyici yollarla cevap vermeniz çok daha kolay olacaktır. Sabır, merhamet ve bol destek DEB’li bir çocuğun en çok ihtiyaç duyacağı şeylerdir.

Olumlu Bir Tutum Sürdürün

 Çocuğunuzun DEB’nun zorluklarını çözmesine yardımcı olmak için sahip olduğunuz en önemli araçlarınız olumlu tutumunuz ve sağduyunuzdur. Sakin olduğunuzda ve odaklandığınızda, çocuğunuzla bağlantı kurabilmeniz, onun da sakinleşmesine ve odaklanmasına yardımcı olmanız daha olası ve kolaydır.

References

Read More

Ergenlik, bir insanın hayatındaki en önemli geçit törenlerinden biridir. Çocukluktan genç erişkinliğe geçişin bir işaretidir. Ve bu süreç aslında bir değişim, karışıklıklar ve keşif zamanı anlamına da gelir. 

Yetişme sürecinde olan ergenler, ergenlik süresince hem zihinsel hem de fiziksel gelişmeleri ve değişimleri deneyimlerler. Bu nedenle, vücutlarındaki değişikliklerle birlikte gençler ergenlik döneminden geçerken birçok duygusal iniş ve çıkışlar yaşarlar.

Ergenlik Ne Zaman Başlar?

Kızlar için ergenlik 11 yaş civarında başlar. Bu nedenle, kızlar 14 ve 16 yaşları arasında fiziksel olarak olgunlaşır. Erkeklerde ergenlik yaşları 10 ile 14 yaş arasında başlar. Ve çocuklar fiziksel olarak 15 ya da 16 yaşlarında olgunlaşırlar. Her çocuğun gelişim özelliklerine, genetik ve çevresel faktörlere göre bazı farklılıklar oldukça normaldir.

Bazı çocuklarda ergenlik, ortalamanınkinden belirgin şekilde erken başlar. Erken ergenlik, kızlarda 6 yaşından önce ve erkeklerde 9 yaşından önce ortaya çıkar. Ayrıca, 14 yaşına kadar ergenlik belirtileri olmadığında ise bu duruma gecikmiş ergenlik denir.

Ergenlik Gençlerin Ruh Halini Nasıl Etkiler?

 Gençler için ergenlik yeni duygular ve hislerle dolu heyecan verici bir zamandır. Bu nedenle, gençlerin ruh halleri, dürtüleri ve vücutları bu durumlardan etkilenir. Ergenlik ilerledikçe, ebeveynler çocuklarının duygularının ve ruh hali değişimlerinin büyüdüğünü ve daha yoğunlaştığını fark edecektir. Gençlerin yaşadığı ruh hali, seks hormonlarının östrojen, progesteron ve testosterondaki dalgalanmalardan kaynaklanmaktadır.

Ergenlere Psikolojik Testler Uygulanırken

Psikolojik testlerin en temel amacı, mümkün olan en kesin ve eksiksiz teşhise ulaşmaktır. Her ne kadar bu, tüm tedavi merkezlerinin bariz ve temel bir hedefi gibi görünse de, tanıların yanlış yapılması tedavi planında büyük boşluklar yaratarak ilerde nüksetmelere sebep olur. Ya da mücadeleler karşısında gençleri savunmasız hale getirebilir.

Psikolojik Testlere Başvurmak Ne Zaman Gereklidir ve Önemlidir?

Ebeveynler bir durumu düzeltmek için pek çok şey yapmaya çalıştıklarında ve çocuklarında oluşmaya başlayan birtakım davranışlar tekrarı görmeye başladıklarında, özellikle çocukların notları sürekli olarak zayıf olduğunda veya korkutucu olan duygusal ve davranışsal sorunlar olduğunda testleri uygulamak üzere bir uzmandan yardım almak sağlıklı olabilir. 

Ergenler bazen test edilmenin bir parçası olmak istemezler. Damgalandıklarını ve ötekileştirildiklerini hissedebilirler. O yüzden bir teste başvurulurken bu fikrin çocuğa sunulma şekli önemlidir.

References

Read More

Sevgi insanları bir araya getiren mutlu, güvende, huzurlu ve sakin hissetmeyi sağlayan çok güçlü bir duygudur. Bu nedenle ortaya çıkan bu duygudan seven ve sevilen her iki taraf da yararlanır ve ruhsal açıdan bir doyum yaşar. Fakat, hayat her zaman istenildiği gibi düzen içerisinde devam etmiyor ve bazen kaygılanıp strese girerek enerjimizin azaldığı durumlar oluyor. Bu durumlarda sevgimizi özellikle en yakınımızda bulunan ve ilgi bekleyen çocuklarımıza yeterince hissettiremediğimiz oluyor. Ancak çocuklarımızı sevmek ve onların sevildiklerini bildiklerinden emin olmak oldukça önemli. Çocuklarımıza sevgimizi göstermenin en etkili yollarını sizin için derledik.

Sevginizi Sınırlamayın

Çocuğunuz gecenin bir yarısı uyandığında, kızınız veya oğlunuz bir dersinden başarısız olduğunda veya biriyle bir tartışma yaşadığında kendinizi suçlu hissederek hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Bu durumda öfkelenmek yerine kendi içinizde mücadele ederek çocuğunuza olan sevginizin sınırsız olduğunu ve çocuğunuzun her zaman yanında olduğunuzu göstermelisiniz. Sabretmek, emek vermek ve koşulsuz sevmek en büyük armağandır.

Birlikte Vakit Geçirin

Günlük koşuşturmalar içerisinde zaman çok hızlı akıp geçiyor ve çocuklar göz açıp kapayıncaya kadar büyüyor. Çocuklarınızın her anına şahit olmak, sevgi ve ilgi ile büyümelerini sağlamak için onları birinci önceliğiniz haline getirmeniz ve bunu hissettirmeniz gerekiyor. Bunun için akşamları veya hafta sonu birlikte aktiviteler yapmak, sinemaya gitmek, yürüyüşe çıkmak veya günün azından bir öğününde birlikte yemek yemek gibi onlarla birlikte olmak için her fırsatı değerlendirmelisiniz.

Dinleyin

Çocuklar bir şey anlattığında onları sabırla dinlemek, o anki hislerini anlamaya çalışmak ve konuya dahil olarak sorular sorup sohbet etmek onlara saygı duyduğunuzu ve sevdiğinizi göstermenin en iyi yollarından biridir. Onlarla konuşurken bağırmak yerine yumuşak bir ses tonu kullanmak da sevgiyi hissettirmek için iyi bir yöntem. Ayrıca çocuklardan oyuncaklarını toplamalarını, yemeklerini bitirmelerini veya ödevlerini yapmalarını istediğinizde emreden cümleler kurmak yerine komik mimiklerle ve mizahla anlaşmaya çalışmak da iyi bir ilişki kurmak için faydalıdır.

Fiziksel Temas Kurun

Sevgiyi göstermek için illa ki kelimelere ihtiyaç yoktur. Sarılmalar, yan yana geçerken şaka yollu temaslar, gıdıklamalar çocuk ve ebeveynleri arasında sevgiyi göstermenin fiziksel yollarıdır. Bazı ebeveynler veya bazı babalar fiziksel sevgi gösterirken zorlansalar da her çocuğun şefkate ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır.

Takdir Edin

Çocukların doğum günleri, mezuniyetleri veya okuldaki özel günlerinde onları kutlamak değerli hissetmelerini sağlar. Bu sayede sizin her zaman yanı başlarına olduklarını bilerek kendilerini güvende hissederler. Ayrıca çocuklarınıza yeri geldiğinde onlarla gurur duyduğunuzu ve inandığınızı ifade etmeniz özgüvenli ve kendi ayakları üzerinde duran bireyler olmaları için gereklidir.

Kaynaklar

Read More

Övgünün Gücü

Övgü güçlü bir şeydir. Bir öğrencinin öğrenmesini motive etme, rehberlik etme ve destekleme potansiyeline sahiptir. Ancak onu bambaşka bir yola da çıkarabilir. Övgülerimiz sonuçlara ve yeteneklere odaklandığında (“Çok zekisin!”, “Bu konuda gerçekten yeteneklisin!” gibi), sabit zihniyetin gelişimine katkıda bulunuyoruz aslında.

Sabit Zihniyetli öğrenciler performanslarını ne kadar “iyi” veya ne kadar “kötü” oldukları üzerine sabitleme eğilimindedir. Zekalarını ve kapasitelerini doğuştan ve değişmez olarak görüyorlar, bu yüzden kendilerini hangi konuda en rahat hissediyorlarsa onu yapıyorlar. Başarısızlık konusunda endişelidirler, bu da yeni bir şey denemeye o kadar da istekli olmadıkları anlamına geliyor. Sonuç olarak öğrenmeleri durgunlaşıyor.

İnsanları doğal yetenekleri için övmek yıkıcı etkiler yaratabilir.

Çocuklarımız becerilerin ve yeteneklerin ya sahip oldukları bir şey ya da sahip olmadıkları bir şey olduğunu düşünmeye başladıklarında ve başarısızlıkları tecrübe ettiklerinde ne olacak? Muhtemelen harap olacaklar. Sonuçta çok da iyi olmadıklarını düşünecekler. Çünkü doğuştan getirdikleri becerileri zaten onlardadır ya da değildir ve üstüne çalışılmazsa körelip gider. Öyleyse sonuçtan ziyade süreci övmek daha fazlasını yapma motivasyonunu ve gücünü verir çocuklara.

Sabit zihniyet ve büyüyen zihniyet

İnsan başarısı hakkındaki inançlara gelince, sabit bir zihniyet, örneğin zekânın neredeyse tamamen doğuştan olduğu inancıdır. Ya doğuştan akıllı ve zekisindir ya da değilsindir. Diğer taraftan, büyüme zihniyeti, başarının daha değişken olduğu ve zamanla zeka ve problem çözme yeteneklerinin geliştirilebileceği inancıdır. 

Çocuklara ne kadar akıllı ne kadar zeki olduklarını söylemekten ve değiştiremeyecekleri özelliklerini övmekten ziyade onlara çabalarının ne kadar değerli olduğunu, öğrenmeye ve başarmaya ne kadar yatkın olduklarını söylemeliyiz.

Öğrencileri yeteneklerinden ziyade çabaları için övdüğümüzde, zekâlarının dönüştürülebilir olduğunu anlamalarına yardımcı oluruz. Doğru eylem ve davranışlarla yeni beceriler kazanabileceklerini anlamalarına yardımcı oluruz.

Çocukların çabalarını överken…

Çabayı merkeze alan övgü çocuğunuzu motive etmek için harika bir yol olabilir. Söylediğiniz cümlelerin doğru şekilde hissedilmesi açısından bazı bileşenleri de cümlelerinizde kullanmanızda fayda var.

  • Samimiyet: Samimiyetsiz övgü, çocuğunuza onun daha iyisini yapabileceğine dair inancınızın olmadığını düşündürebilir. Aşırı gerçekçi olmayan övgü ise samimiyetsiz gelir ve çocuklar bunları hissetmek konusunda oldukça başarılıdır.
  • Gerçekçi standartlar: Çocuğunuzun çabalarını, büyümeyi ve hatalardan öğrenmeyi vurgulayacak şekilde övmeye çalışın. Bu, bir dahaki sefere başarılı olmak için ona çok fazla baskı uygulamaktan kaçınmaya yardımcı olabilir.

References

Read More

Sosyal medya bugünlerde hayatımızın merkezinde olan vazgeçilmezlerimizden biri haline geldi. 7’den 70’e hemen hemen herkes en az bir sosyal medya hesabına sahip. Özellikle milenyumdan sonra doğan ve teknolojinin gelişimi ile büyüyen nesil gün içerisinde eğlence, iş veya olup bitenlerden haberdar olup gündemi takip etmek için sosyal platformlarda bir hayli zaman geçiriyor. 

Neredeyse bağımlılık durumuna gelen sosyal medyada kullanıcılar sürekli aktif olma ve birkaç dakika önce kontrol etseler bile yeni paylaşılanları kaçırmamak için hesaplarını tekrar kontrol etme ihtiyacı hissediyorlar. Sosyal medyanın bu kadar aktif kullanılmasında akıllı cihazların teknik bakımdan oldukça donanımlı bir halde oluşu ile internete her an her yerden kolay ulaşabilme imkânı da etkili oldu. 

Görselliğin ve dikkat çekiciliğin ön plana çıktığı sosyal medya platformları üzerinden yaşanılan anı en güzel haliyle anlık paylaşma isteği yeni nesil arasında her geçen gün artıyor. Peki, yeni neslin sosyal medya kullanımındaki artışın sebepleri nelerdir? Bu sorunun cevabını öğrenmek için yazımızın devamını okuyabilirsiniz. 

Paylaşmak, İlham Almak ve Eğlenmek 

Yeni nesil yaşamlarını, yaptıkları şeyleri arkadaşları ile paylaşmaktan zevk alıyor ve hatta bazen sadece sosyal medyada yayınlamak için dahi bir yerlere gidip fotoğraflar çekiyorlar. Yemek yediğini, şu an nerede olduğunu göstermek, gezdiği yerlerde gördüklerini paylaşmak yeni nesil için eğlenceli ve sosyalleşmeyi sağlayan önemli aktarımlar olarak görülüyor. 

Kim Olunduğunun İfadesi

Sosyal medya yaşadığımız çağ özelinde bir kimliğe sahip olma ve var olmayı da karşılayan bir role bürünmüş durumda. Bu nedenle yeni nesil kim olduğunu fotoğraflar, yayınlar, paylaşımlar, retweetler ve hikayeler yoluyla ifade etme eğiliminde. Neleri paylaştıklarından ziyade kişiliklerini ve kimliklerini herkesin görmesi ve onları tanıması bu çağın gençlerine yeterli geliyor. 

Takipçiler ve Yorumlar 

Yapılan paylaşımlara gelen beğeni ve yorum sayısı yeni nesil için bir başarı ve gurur kaynağı olarak görülüyor. Takipçilerden gelen geri dönüşler aynı zamanda bir iltifat demek olduğundan genç neslin özgüveni ve kendilerine olan saygısı da sosyal medya hesaplarındaki arkadaş, beğeni ve yorum sayıları üzerinden artıp azalabiliyor. 

Olan Bitenden Her An Haberdar Olma

Yeni nesil olayları kaçırmaktan ve güncel konulardan geri kalmaktan tabir yerindeyse korkuyor. Sosyal medya siyasi konulardan magazin dünyasına kadar hemen her şeyi anında gösteriyor ve gündemden haberdar olmayı sağlıyor. Ayrıca sosyal medya sayesinde insanlar fiziksel olarak birbirlerinden uzakta yaşasalar da paylaşımları ile sanal da olsa mesafeleri aşıp beraber olabiliyorlar.  

Kaynaklar

Read More

Anlık başarılar için değil mutlak başarılar için her zaman plan, emek ve zamanı doğru yönetmeye ihtiyacımız vardır. Eğitim ve sosyal hayatınızda sizi Başarıya Taşıyacak İpuçları hakkında tüm bildiklerimizi aşağıdaki yazımızda size aktarıyor olacağız.

Başarılı Bir Birey Olmak

Eğitim hayatında veya sosyal hayatta başarılı olmak, tebrik ediliyor olmak psikolojik bir ihtiyaçtır. Başarıya ulaşmanın yolu ciddi bir zamandan ve plandan geçmektedir. Özellikle okul hayatı içerisinde olan öğrencilerin bu plana sadık kalması ilerleyen zamanlarda akademik eğitimlere ve istediği mesleği yapmasına sebep olur. Gelin sizlerle eğitim ve sosyal hayatınızda sizi Başarıya Taşıyacak İpuçlarını beraber inceleyelim.

Öncelikle Kısa Vadede Plan Yapın

Planlı yaşamaya başlayabileceğiniz bir döneme giriyorsunuz. Tüm ihtimalleri göz önünde bulundurarak yapacağınız planlar sizleri sürpriz sona değil zaten beklediğiniz ve daha önce düşündüğünüz bir sona, yani başarılı olmanın yollarına götürecektir. Bu planları kısa vadede yapmaya başlamak için gün içinde yapmaktan sorumlu olduğunuz şeyleri bitirmeye odaklanarak başlayabilirsiniz. Örneğin ders sırasında notlar almak, okuldan sonra tekrarlarınızı yapmak, ödevlerinizi yapmak, haftalık ders programı yapmak, gerekli araştırmalarınızı tamamlamak gibi… Daha sonrasında kendinize ait zamanınızı planlayabilirsiniz. Spor saatleriniz, yemek saatleriniz, sosyal aktiviteleriniz için ayıracağınız saatleriniz ve en önemlisi uyku saatleriniz belirli olsun. Uyku başarılı olmanız için vücudunuzu ve zihninizi dinlendiren en önemli şeylerden birisidir. Kaliteli uyku her zaman sabaha mutlu uyanmak ve güne güzel başlamak demektir. Sorumluluklarınızı yerine getirebilmeniz için ihtiyacınız olan motivasyonu kaliteli bir uyku geçirerek sağlayabilirsiniz.

Hedefleriniz İçin Doğru Zamanlar Belirleyin

Eğitim hayatında başarılı olmak istiyorsanız, her zaman hedefleriniz olmalı. Hedeflerinizi gerçekleştirebilmeniz içinse zamana ihtiyacınız olduğunu asla unutmayın. Planlayın! Hedefinize gidecek olan yolda geçirdiğiniz zaman sizi hedefinize zamanında ulaşmaya katkı sağlar. Ödevlerinizi, sınav takviminizi, projelerinizi önem sırasına göre doğru zamana yerleştirmeyi unutmayın. Sınav takviminizi karşınıza alın ve size en yakın olan sınavdan konu tekrarlarını ve eksik notları çıkarmaya başlayın, daha sonrasında aynı şekilde devam edin. Bu plan sınav zamanına yakın bir zamanda yapılan tekrarların unutulmasına ve taze bir şekilde sınava girmenize katkı sağlar.

Karşılaşacağınız Olumsuz Durumlara Hazırlıklı Olun!

Hayatınızı bir düzene soktunuz, dersleriniz, sosyal hayatınız planladığınız gibi gitmesi için elinizden geleni yapıyorsunuz. Unutmayın! Siz sadece kendi hayatınızı planlayarak ilerletiyorsunuz. Sizin sorumluluğunuz dışında gerçekleşen olumsuzluklara karşı hazırlıklı olun. Başarıya giden bu yolda ayağını takılacak, düşecek veya yara alacaksınız. Önemli olan bu yaşananlar doğrultusunda sizin çıkardığınız ders olmalıdır. Yaşadığınız her olumsuzluk size bir tecrübe katacak ve sizi bir adım daha ileriye atacaktır. Karşılaşacağınız olumsuz durumlara hazırlıklı olmanız sizi asla geriye atmamalı aynı zamanda ileriye itmek için bir neden olmalıdır.

Harekete Geçin ve Sabırlı Olun!

Planlarınız yapıldı, hedefleri gerektiği zamana bölündüyse şimdi tam zamanı. Harekete geçin! Hedefinize, istediğiniz üniversiteye veya istediğiniz mesleğe sahip olmanız için sabırlı olun. Kaygılarınızı ve başarısızlık korkunuzu bir köşeye bırakın. Bir işin içine girmeden size neler getireceğini bilemezsiniz. Kaygılarınız sizi her zaman geriye taşıyacağı için kaygılarınızdan kurtularak başarılı olmaya ve konulan hedefe ulaşmak için harekete geçin. Önce kendinize inanın daha sonra çevrenize de yapacağınızı inandırın. Size duyulan güven ve güç sizi daha iyi hissettirecektir. Gerekli olan motivasyonu çevrenizden de sağlayabileceksiniz.

Eğitim ve sosyal alanda sizi Başarıya Taşıyacak İpuçları nı size kısaca aktarmaya ve yardımcı olmaya çalıştık.

Kendinize inandığınız sürece anlayamayacağınız ders, başarılı olamayacağınız sınav ve kazanamayacağınız üniversite yoktur. Harekete geçin! Etkili ve verimli ders çalışma yöntemleri için buraya tıklayınız.

Read More