WISC Testi (Çocuklar için Wechsler Zekâ Ölçeği) okullar veya psikologlar tarafından 6-16 yaş arası çocuklara uygulanan IQ testidir. Sınavın amacı, bir çocuğun yetenekli olup olmadığını anlamak ve aynı zamanda öğrencinin bilişsel olarak güçlü ve zayıf yönlerini belirlemektir. WISC Testinin içinde bulunan alt testlerle birlikte testin uygulanma amacı çocuğunuzun değerlendirilme nedenine göre çevrimiçi olarak veya birebir görüşme şeklinde gerçekleştirilebilir. WISC-V’de 10 birincil alt test ve 6 ek alt test vardır. WISC–V, sözlü anlama, görsel uzam, akışkan zekâ, kısa süreli hafıza ve işleme hızı bileşenlerinden oluşan bir değerlendirmeyi kapsıyor. Genel olarak, tam sınav, verilen birincil ve ikincil alt testlerin sayısına bağlı olarak 65-80 dakika sürer. Wisc-v testi güvenilirliliği ve geçerliliği kanıtlanmış, sonuçları genellenebilen, birçok farklı örneklemde denenmiş ve istikrarlı sonuçlar veren dünyaca tanınmış testlerden biridir. WISC-V, zihinsel engellilik, üstün zekâlılık, öğrenme yetersizlikleri, uzmanlık programlarına yerleştirme ve klinik müdahalenin tanımlanması amacıyla kullanılabilir. 

Ek olarak Wısc-v testinin beşinci versiyonu danışan çocuk ve klinisyen arasında özel olarak yapılır. Bu işlem klasik olarak kâğıt kalem kullanılarak yapılır. Bazı durumlarda tablet de kullanılabilir. Wisc-v testinin son versiyonu toplamda 16 alt test içerir, ana başlıklarla sunduğu test sayısı ise 7’dir. 

Wechsler Çocuklar İçin Zeka Ölçeğinin Güvenilirliği

Bu test, kanıtlanmış güvenilirliği sayesinde çocuklar için entelektüel değerlendirme söz konusu olduğunda altın standartlara sahip bir testtir. Güvenilirlik çok önemli bir belirleyicidir. Belirleyiciliğini daha iyi anlamak açısından bir örnek vermek gerekirse; örneğin bir sınava giren katılımcının bu sınava her girdiğinde birbirine yakın, benzer puanlar aldığını düşünün. Bu şu anlama gelir; bu ölçek artık kendi içinde ( testleri ve alt testleri kastediyoruz) tutarlılığını kanıtlamıştır. 

Birçok araştırma bu testin beşinci versiyonunun güvenilirliğini güçlü bulgular ile kanıtlamıştır; bu, bir çocuğun alt testlerden aldığı puanların ve bu testin indeks ölçeklerinin güvenilir göstergeler olduğunu göstermektedir.

WISC-V testi ile çocuğu gelecekteki akademik başarısı ve potansiyeli öngörülebilir. Bu test, çocukla ilgili entelektüel kapasiteyi ölçerek ıQ’sunun ne seviyede olduğunu söyleyen testlerden biridir. Elde edilen sonuçlar çocuğun becerilerini ve yeteneklerini olumsuz etkileyen problemleri bulmanıza yardımcı olur. Böylelikle, erken müdahale programları geliştirmede uzmanlara ve anne-babalara yol gösterir. Erken müdahale bir çocuğun ilerde akademik ve sosyal olarak birçok sorunla baş edebilmesini kolaylaştırır.

REFERENCES

Read More

Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı bölümlerine yapılan başvuruların en sık sebeplerinden biri olan Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu nedir sorusuna 7 yaşından önce başlayan psikiyatrik bir sorun olduğu cevabı verilebilir. DEHB, gelişim sürecine göre normal karşılanmayacak şekilde dikkati çabuk dağılan, odaklanma sorunu ile unutkanlık yaşayan ve yaşıtlarından daha hareketli olan çocuklarda görülmektedir. Psiko-sosyal ve genetik etmenlerin neden olduğu düşünülen DEHB ile birlikte öğrenme bozukluğu, depresyon ve sosyal ilişkilerde uyumsuzluk gibi sorunlar da yaşanmaktadır. 

Erken tedavi ve Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu eğitimi ile çocukların davranış ve duygu durumlarında büyük ölçüde iyileşme sağlandığı bilinmektedir. Bunun yanında çocuğun ebeveyn ve öğretmenleri ile kuracağı doğru iletişim de tedavinin önemli bir parçası olarak görülüyor. Yazının devamında Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olan çocuklarla iletişimi güçlendiren yolları inceleyebiliriz.

Kısa Cümleler Kurun

DEHB’li çocukların dikkatleri kolayca dağılabilir. Bu sebeple çocuğunuzla konuşurken kısa ve net cümleler kurmaya özen gösterin. Çocuğunuzdan bir şey istediğinizde yapması gerekenleri adım adım söyleyin. İlk adımı gerçekleştirdiğinde ikinci adımı anlatın. Talimatlar şeklinde ilerlemek çocuğunuzun verdiğiniz görevin tamamını unutmadan yapabilmesini sağlar. 

Ödüller Verin, Seçenekler Sunun

Çocuğunuzdan bir şey yapmasını istediğinizde dinlemeyip sizi görmezden gelebilir. Örneğin yemeğini yemesi için ona seçenek sunarak pilav mı yoksa makarna mı yemek istersin diye sormak işleri kolaylaştırabilir. Ayrıca çocuğunuzla aranızdaki iş birliğinde “ödül” de etkilidir. Ödüllendirme iyi davranışın pekişmesini sağladığı gibi aynı zamanda çocuğunuz için motivasyon kaynağı olacaktır. 

Yapıcı ve Sabırlı Olun

Çocuğunuzun başarısızlıkları yerine tamamlayabildiği görevler ile öğrendiklerine odaklanın. Küçük meseleleri dert etmemek hem sizin huzurlu olmanızı hem de çocuğunuzun sakin kalmasını sağlayacaktır. Çocuğunuz evde bir şey kırıp döktüğünde de bunun DEHB sorunu sebebiyle olduğunun bilincinde olarak sabırlı olmalısınız. 

Düzenli Bir Ortam Yaratın

Çocuğunuzun organize olmasını sağlamak için öncelikle evinizdeki her eşyanın yeri belli olmalıdır. Düzenli ve sessiz bir ev çocuğunuzun odaklanmasını ve dikkatini toplayabilmesini sağlayacaktır. Ayrıca evinizde geçerli olan kuralları sürekli olarak sözel bir şekilde söylemek yerine bu kuralları basit ve kısa cümleler halinde kağıtlara yazarak evin birkaç noktasına asabilirsiniz. 

İletişim Yönteminizi Belirleyin

Çocuğunuzla iletişim kurarken göz teması kurmaya çalışın. Ondan bir davranışı yapmasını beklediğinizde ipucu da verebilirsiniz. Örneğin uyku vaktinin geldiğini ifade etmek için pijamalarını veya yemek vakti için en sevdiği kupasını göstererek iletişim sağlayabilirsiniz. Bunlara ek olarak çocuğunuza hikayeler okumak ve onunla okuduklarınız üzerine sohbet etmek de aranızdaki bağın güçlenmesini ve çocuğunuzun cesaretlenmesini sağlayacaktır. 

Kaynaklar

Read More

Başarının tanımı herkes için çok farklıdır. Kimileri okul, kimileri ise iş yaşamındaki ilerlemeleri başarı olarak görür. Başarı hayatın her anında beklentilerimize karşılayabilme gücümüzle doğru orantılı gelişen eylemlerin sonucudur. Öte yandan beklentilerimizi elde etmemiz için birtakım koşullar gereklidir. Bu koşulların çoğu ise yine kendi içimizde yani özümüzde saklıdır. Bu yazımızda başarılı olmak için gereken faktörler ve koşulların neler olduğuna değineceğiz. 

Ben Kimim Sorusunun Cevabını Bulun

Kendini tanıma yolunda nelerin sizi mutlu edip nelerin mutsuz ettiğini belirlemeniz başarıya ulaşmanızda oldukça önemli bir adımdır. Kendiniz tanımaya çalışırken ikinci olarak hangi alanlarda yetenekli olduğunuzu keşfetmelisiniz. Becerilerinizi doğru yerde kullanmanız sizi hızlıca başarıya götürecektir. Yetenekler haricinde başarı yolunda sizi yavaşlatan eksikliklerin belirlenmesi ve bu noksanlıkların tamamlanmaya çalışılması da başarılı olmak için gereken bir diğer aşamadır.

Hedefinizi Belirleyin, Plan Yapın ve Harekete Geçin

Bir hedef olmaksızın başarının elde edilmesi zordur. Hedef sizin tüm süreç boyunca motivasyon kaynağınız olduğu gibi aynı zamanda başlangıçtan itibaren tüm gelişiminizi görebileceğiniz bir göstergedir. Başarılı olmak için gerekenler kısa ve uzun vadeli planlamalardır. Bu planlar ilerlemeyi görmek ve hedefiniz dışındaki sapmaları önlemek için iyi bir yoldur. Tüm bunları yaptıktan sonra ise geriye kalan tek şey tüm cesaretinizi toplayarak bahane üretmeden harekete geçmek ve çalışmaya başlamaktır. 

Sosyal Olun ve Yetkinliklerinizi Geliştirin

Başarının gerçekleşmesi sizin kendinizi ne kadar geliştirdiğinize bağlıdır. Başarılı olmanın yolları salt çalışmak değil çalışırken aynı zamanda sosyal olup etrafın farkında olmaktır. Ayrıca yeni bir dil öğrenmek ve az bildiğiniz bir dili geliştirmek de hem okul hem iş hem de sosyal başarılarınız için önemlidir. Başarı için gerekli koşulları ve ortamı yaratmanız adına etkinliklere, workshoplara katılmak, yeni insanlarla tanışmak sosyalleşmenin bir parçası olarak faydalı sağlayacaktır.

Olumsuzlardan Kendinizi Kurtarın

Mükemmeliyetçi olmak olumlu bir durum gibi algılansa da aslında kişiyi başarıdan alıkoyan bir duygudur. Mükemmeli elde edememek pes etmenize neden olabilir. Ayrıca kendinizi diğer kişilerden yetersiz görmek de başarının gerçekleşmesini engelleyecektir. Başarı için istikrar ve kendine güven gereklidir. 

Mindfulness (Farkındalık) İle Gelen Başarı

Mindfulness ile duygularınızı bilinçli bir şekilde kontrol edebilme yetisi kazanırken stresle nasıl başa çıkacağınızı da öğrenebilirsiniz. Bu sayede olumsuz duygusal durumlar olmadan yeteneklerinizi geliştirebilir, motivasyonunuzu yükseltebilir ve kendinize olan güveninizi artırabilirsiniz. Özellikle odaklanma sorunu olan kişiler için oldukça faydalı bir yöntem olan mindfulness sayesinde öğrenme şeklinizi bulup başarı için gerekli koşulu da yaratabilirsiniz. 

Kaynaklar

Read More

Okul öncesi eğitimin vazgeçilmez etkinliklerinden olan el işi çalışmaları öğretmenler tarafından oldukça tercih edilen sınıf içi çalışmalardandır. Bu tür çalışmaların birçok faydası olsa da genel itibariyle önceden tasarlanan ve sonucu belli olan bir ürünü elde etmek için yapılan etkinlik araçlarıdır. 

Başka kelimelerle ifade etmek gerekirse el işi çalışmaları ürünü ortaya çıkarırken geçen ve yaratıcılığın en fazla olduğu zamana odaklanmaktansa sonuca yani ürünün bitmiş haline odaklanır. 

El işine bir alternatif olarak görünen süreç sanatı ise ürünün son haline değil yapım sürecine odaklanarak çocukların yaratıcılığını artırıyor. Süreç sanatı nedir sorusuna cevap bulmak bu sanatının okul öncesi eğitimdeki önemi ve çocuklar üzerindeki faydalarını öğrenmek için yazımızı okuyabilirsiniz. 

Motor Becerilerini Güçlendirir

Bir şey üretirken kil, boya, kâğıt, oyun hamuru gibi malzemelerle oynayan çocukların motor becerileri gelişir. Çocukların zihinsel gelişimlerinin de bir parçası olan motor becerisi kasların kuvvetlenmesini sağlar. Çocukların ayakkabı bağlama, çatal-kaşık tutma gibi gün içindeki basit ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri motor becerilerinin gelişimine bağlıdır. Süreç sanatı çocukların malzemelerle uzun süre oynamalarını ve ellerini kullanmalarını sağlıyor.

Yaratıcılıklarını Artırır

Önceden bir planlama yapılmadan tamamen yaratıcılık ve hayal gücüne dayalı olan süreç sanatında çocuklar oldukça özgürdür. Bu özgürlük sayesinde istedikleri gibi olmadığında küçük dokunuşlarla işleri üzerinde değişiklikler de yapabilirler. Bu durum onların yaratıcılıklarının gelişmesi haricinde problem çözme becerilerinin artmasını ve yeniliklere açık olmalarını sağlar. 

Yorumlama Yeteneği Kazandırır

Özellikle bu noktada ebeveynler çocukları ile onların ürettikleri ürünler üzerine konuşmalı ve çocuklarının yaptığı çalışmaları anlatması için onları teşvik etmelidir. Çocuklar olağan ve beklentiye uygun olmayan sıra dışı ürünler yapsalar da ebeveynleri onları sorgulamadan ve müdahale etmeden dinlemelidir. Ürünlerin yapım süreci ve malzemeler hakkında konuşmak çocukların yorumlama ve değerlendirme yetilerinin gelişmesine yardımcı olacaktır.

Kendilerini Keşfetmelerini Sağlar

Çocuklar malzemeleri ile bir sanat yaparken aslında hayal güçleri ile iç dünyalarını ortaya çıkarmaktadır. İstediği malzemeyi, rengi ve deseni kullanan çocuklar aynı zamanda kendilerini de keşfetmiş olmaktadır. 

Düşünüp Sorgulama Yetisi Kazandırır

Çocuklar önlerinde duran malzemelerle ne yapacakları konusunda hayal kurarken düşünür, sorgular ve bağlantılar kurar. Ev içindeki yaşam, sokakta tanık oldukları olaylar ile daha birçok ortam ve olayı bir arada kurgularken aynı zamanda sorgulama da yaparlar. Tüm bunlara ek olarak detaylara odaklanırken bütünü de görebilme süreç sanatının kazanımlarından bir diğeridir. 

Kaynaklar

Read More

Psikolojik testler birçok farklı amaç için kullanılabilir. Testler hitap ettikleri alanlar açısından farklı kategorilere ayrılabilirler.Genel olarak en yaygın sınıflandırma şu şekildedir; yetenek testleri ve kişilik testleri. Yetenek testleri ve kişilik testleri de kendi içlerinde alt gruplara ayrılır. Psikolojik testlerin genel-geçer bir şekilde uygulanabilmesi için birtakım kontrollerden ve testlerden geçmesi gerekir. Kendi içinde yapılan testler ve uygulamalardan sonra testlerin geçerlilik ve güvenilirliği o testin kullanabilmesi için uygun olup olmadığını söyler. Testleri uygulayan, bunun için gerekli sertifikaları almış kurumları bulmak oldukça mümkün. 

Çocuklara bu tür testlerin uygulanması birçok ebeveynde olumsuz ve negatif duyguları pekiştirebiliyor.

Bazı vakalarda, ebeveynler mevcut sıkıntıları görmezden gelmeye kadar gidebiliyor. Bu noktada çocuğa bakım veren kişinin, genelde bu kişiler anneler-babalar olur, kendini suçlu ve yetersiz hissetmemesi kritik bir öneme sahiptir. Bir birey yetiştirmek kolay bir iş olmadığı gibi bu süreçte meydana gelen problemleri kucaklamak da bir o kadar zor olabiliyor. Çocuk ve ebeveynlerin böyle bir sürece girmesi ebeveynlerin kendi travmalarını kaşıyabiliyor. Çocuğun öğretmenleri, ebeveynleri ve varsa aile danışmanı arasındaki işbirliği bu süreci herkes için daha kolay bir hale getirebilir. Öyle ki bazı durumlarda teşhisin gecikmesi olayları herkes için daha zor bir hale getirebiliyor. Öte yandan, testin uygulanmasının ne kadar gerekli olduğu, gerçekten bizi istediğimiz amaca götürüp götürmeyeceği bu işbirliği sayesine daha kolay saptanabilir. Ayrıca testi uygulayacak kişilerin çocuğa yaklaşımı da işbirliği kadar önemli bir etkiye sahip.

Çocuğun kendini rahat hissetmesi, yargılanmayacağını ve kıyaslanmayacağını bilmesi testin daha sağlıklı bir sonuç vermesi oldukça önemli. 

Gidilen kurumun çocuk dostu bir mekan olması, hem anne-babayı anlayan ve kaygılarını paylaşan hem de çocuğa karşı kucaklayıcı bir tutum sergileyen bir düzenleme içermesi işleri herkes için kolaylaştırır. Unutulmamalıdır ki herkes çocuğun iyiliği için oradadır kimse kimseyi vaka üzerinden yargılayacak ve suçlayacak değildir. Sonuç olarak amaçlanmak istenen çocukta gözlemlenen belirli bir davranış kalıbının nesnel ve standart bir şekilde ölçülmesidir.  Bu süreçte çocuğun hayatında olan herkesin, yani onu yetiştiren, onunla en çok vakit geçiren kişilerin ( öğretmeni, annesi, babası, bakıcısı, anneanne,babaanne, dede vs..) yorumları ve düşünceleri ilerisini yorumlamak açısından oldukça önemlidir. 

Read More

Kuşaklar doğdukları yıllar baz alınarak Baby Boomer, X, Y ve Z olmak üzere 4 gruba ayrılıyor. Bu grupların en genci bazılarına göre 1996’dan bazılarına göre de 2000’den sonra dünyaya gelen Z kuşağı. Peki Z kuşağı nedir? İnternet kuşağı olarak da anılan bu grup teknoloji çağının içine doğmuş bir grup olduğundan yaşayış ve dünyayı anlama noktasında önceki nesillerden farklı bir yerdeler. Bu farklılıklar aile içi ilişkilere de yansımış durumda. Bu nedenle iyi bir ebeveyn olmak için Z kuşağı anneleri ve babaları olarak onları tanımak ve onlarla iletişim kurmanın en iyi yollarını keşfetmek gerekiyor.

Z Kuşağının Dünyası

İnternetsiz bir dünyadan haberdar olmayan bu neslin zamanlarının büyük bir bölümünü geçirdikleri yer sanal ortam. Z kuşağının özellikleri olarak ilk akla gelen onların ders çalışırken önceki nesiller gibi kütüphanedeki ansiklopedileri taramak yerine internet sayesinde istedikleri tüm bilgiye tek tıkla ulaşabiliyor oluşları. Z kuşağı istediği filmi veya şarkıyı da sanal ortamdan buluyor. Z kuşağı arkadaşlarıyla da akıllı cihazları vasıtasıyla sohbet edip sosyalleşebiliyor. Kısaca Z kuşağından olan çocuklar için hayat önceki nesillere göre oldukça kolay ve hızlı.

Z Kuşağı Karakteri

Z kuşağı üyelerinin imkanlarının fazla olması onların özgür ve kendilerine güven duyan bireyler olmalarını sağlıyor. Kariyer odaklı ve fayda-zarar dengesini kurabilen bir nesil olan Z kuşağı kendilerini geliştirmek için oldukça hevesli. Hızla değişen ve sürekli ilerleyen teknoloji nedeniyle bu nesil kendini ispat etmek ve hıza ayak uydurmak için sürekli bir çaba içerisinde. Girişimci ve çabuk öğrenen Z kuşağını anlamak için belki de onların aynı zamanda geleceğin dijital dünyasını da kuracak bir nesil oluşunu kabul etmek gerekiyor.

Z Kuşağı Ebeveyni Olmak

Ebeveynler internetin olumsuz yanlarını düşünerek Z kuşağından olan çocuklarının sanal ortamda fazla zaman geçirmesinden endişeli. Bu konuda elbette haklılar. Ancak internet ve teknoloji doğru kullandırıldığında çocukların eğitimi ve geleceğin dünyasına hazırlanmaları için gerekli. Şöyle ki dijital çağda çocukları internetten tamamen mahrum etmek, çocuğa en az internetin olumsuz yanları kadar zarar verecektir.
Bu nedenle çocuğunuzu teknoloji eğitimlerine göndermek, onun girişimci yanlarını teşvik etmek ve interneti kontrollü şekilde kullanımına izin vermek en doğru yol gibi gözüküyor. Ayrıca başarı odaklı bir ruha sahip Z kuşağından çocuğunuzu motive etmek için ödüllendirmek ve onunla iletişimde doğal olan yüz yüze iletişimi kurmak da önemli bir diğer nokta.

Kaynaklar
https://www.parentmap.com/article/generation-z-how-raise-kids
https://www.egitimpedia.com/bir-kusagi-anlamak-z-kusagi-kimdir/
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/409590

Read More

Yetenekler bütünü olarak görülen uzamsal akıl yürütme eğitim, iş ve günlük hayatımızın işleyişinde önemli bir etken olarak görülüyor. Metaforları anlamak ve yorumlamak, yol bulmak veya zihinden tahmini hesaplamalar yapmak için uzamsal akıl yürütmeyi kullanıyoruz. Uzamsal sorunlara getirilen bir çözüm olduğu için uzamsal zekâ da deniliyor. Uzamsal zekâ tanımı olarak beynin sağ lopunun birincil işlevi olduğu söylenebilir.

Uzamsal akıl yürütme ve sayı duyusunun arasında paralellik ise oldukça yüksek. Yazımızın devamında uzamsal akıl yürütme nedir ve uzamsal zekâ nasıl geliştirilir gibi soruların cevaplarını bulabilirsiniz. 

Uzamsal Akıl Yürütme Nedir?

Bu konuda birçok farklı tanımlama yapılmış olsa da uzamsal akıl yürütmeyi en basit ve yalın haliyle bir şekli zihnimizde canlandırma becerimiz olarak açıklayabiliriz. Daha detaylı bir tanımlama yapacak olursak uzamsal akıl yürütme için kişinin görsel deneyimini yeniden oluşturabilmesi için çevresindeki görsellikleri algılama ve onlar üzerinde değişiklikler yaparak ilk algıladığından farklı bir şekil yaratma süreci de denilebilir. 

Uzamsal Akıl Yürütmeden Yararlanma

Uzamsal beceriyi kullanabilen kişiler zihinlerindeki görsel görüntü ve nesneleri yeniden düzenlenip dönüştürülebildiğinden STEM denilen bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında başarılı işler ortaya çıkarıyorlar. Uzamsal beceride nesneler ve şekiller 2 ve 3 boyutlu uzayda zihinsel olarak düzenleniyor. Uzamsal zekâ ile kişiler renk, çizgi, şekil, uzay ve kendi aralarındaki ilişkiyi yönlendirebiliyorlar. 

Bu duruma mimarlar ve mühendislerin bir yapı tasarlarken, heykeltıraşların bir eser yaparken, modacıların bir kıyafet tasarlarken ve kimyagerlerin molekülleri düşünürken uzamsal becerilerini kullanmaları örnek verilebilir. 

Uzamsal Akıl Yürütmenin Önemi

Kendimizi konumlandırmamız ve uzayda nerede olduğumuzu bilmememizin birçok yönden avantajı var. En basitinden hareket etmek için veya istediğimiz bir noktaya varabilmek için hayalimizde gideceğimiz yolu çizip rotamızı belirlememiz gerekir. Ayrıca en temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için araç gereç kullanabilmede de uzamsal yerimizi belirlememiz gerekir. 

Uzamsal Akıl Yürütme Nasıl Geliştirilir?

Zekanın geliştirilebildiği gibi uzamsal zekâ ve akıl yürütme de geliştirilebilmektedir. Uzamsal zekanın genetik ve cinsiyete bağlı olduğuna dair söylemler olsa da doğru egzersizler yapılarak olumlu sonuçlar elde edilebilmekte. Egzersizlikler uzamsal manada döndürebilme, nesneleri karşılaştırabilme ve dikkati yoğunlaştırabilmeyi öğrenmek için ideal. Uzamsal akıl yürütmenin geliştirilmesi bilişsel öğrenme, hafıza ve düşünebilme yetisi gibi beynin birçok alanında gelişmesini sağlıyor.

Uzamsal Akıl Yürütmeyi Geliştirme Yolları

Araç kullanmak uzamsal akıl yürütme becerisini geliştiren bir yöntemdir. Araçla hareket halindeyken çevredeki binaların, ağaçların ve tabelaların boylarına ve birbirlerine olan oranlarına dikkat ederek uzamsal algınızı geliştirebilirsiniz. Zekâ küpü, yapboz, satranç ve tetrisle oynamak veya çizimler yapmak, grafik programları kullanmak da sizi geliştirecektir. 

Kaynaklar

Read More

Hayatta mutlu ve başarılı olmak için çok çalışmak, odaklanmak, hobilere zaman ayırmak, öğrenmeyi asla bırakmamak gibi kriterler sayabiliriz. Ama tüm bunlardan önce sağlıklı bir vücut, bunun için de düzenli uyku şart. Bu yazımızda düzenli ve kaliteli uyku için kolayca uygulayabileceğiniz yöntemleri inceledik.

1- Kafein, Alkol ve Nikotinden Uzak Durun

Kafeinli ürünler uyku kalitesini olumsuz yönde etkiler. Bütün kahve severler kafeinin uyku kaçırma özelliği olduğunu bilir. Uyumadan 4-6 saat öncesinde kafein ve nikotin tüketimini kesmek daha kaliteli bir uyku sağlar. Alkolde ise durum daha farklıdır. Vücuda ilk girişinde uyku getirebilir ancak birkaç saat sonra uyku kaçırıcı bir uyaran olarak devreye girer. Alkol tüketimini maksimum 2 kadehte tutarak uyumadan önce en az 3 saat önce alkol alımını durdurmak daha iyi bir uyku için faydalı. Bu zararları ürünleri hiç tüketmemenin kaliteli bir uyku için çok daha faydalı olduğunu ve vücudu rahatsız eden horlama gibi durumları azalttığını hatırlatalım.

2- Ufak Değişikliklerle Odanızı Kaliteli Bir Uyku İçin Dekore Edin

Sessiz ve fazla ışık almayan ortamlar uykuya dalmanızı kolaylaştırır ve uyku kalitesini artırır. Koyu renkli perdeler, içeriğe ışık girmesini engeller. Koyu renk perde tercih etmiyorsanız göz bandı da kullanabilirsiniz. Ortopedik yatak ve ortopedik yastık kullanımı da vücudunuzun optimum koşullar altında dinlenmesini destekler. Oda sıcaklığını 18-23 derece arasında tutmanız da uykunuzu engelleyebilecek fazla sıcak ya da fazla soğuğa karşı önlem almanızı sağlar. Bilgisayar, televizyon gibi dikkat dağıtıcı objeleri yatak odanızdan uzak tutmanız da oldukça önemli. Bu yöntem sizi geç saatlerde uykunuzdan alıkoyan sürükleyici dizi ve filmlerden uzak tutar.

3- Uykuya Hazırlık Ritüeli Oluşturun

Her gün tekrar edebileceğiniz kolaylıkta bir ritüel oluşturabilirsiniz. Bunu uykudan önce hazırlık niteliğinde tekrarlamanız vücudunuzu uykuya alıştırır ve daha kolay uyumanızı sağlar. Duş, vücut sıcaklığınızı artırıp azaltarak optimum seviyeye getirir ve sizi kaliteli bir uykuya hazırlar. Yatmadan önce okuma ışığında kitap okumak ise gözlerinizi uyku için hazır hale getirir. Yatmadan önce ılık bir duş, birkaç sayfa okuma ve küçük bir bardakta hazırlanmış bitki çayı sizin için kaliteli uykuyu garantiler.

4- Beslenme ve Egzersizin Gücünü Unutmayın

Günlük düzende uygulayacağınız 10-15 dakikalık egzersizler kaslarınızı çalıştırır ve sizi daha sağlıklı bir vücuda kavuşturur. Düzenli beslenme ile desteklenen egzersizin ise uyku düzenlemesinde önemli bir yeri var. Uzun yıllardır uzmanlar kaliteli uyku ve egzersiz arasındaki ilişkiyi somut bir temele dayandırmak için araştırmalarına devam ediyor. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin araştırması konuyla ilgili şu bulguları sunuyor: Kişiler egzersizin uykuya dalmalarını kolaylaştırdığını, daha derin uyku sağladığını, sabah uyandıklarında kendilerini daha iyi hissettiklerini bildirmişlerdir (2). Özellikle sabah egzersiz yapıldığında ya da akşam geç saatte yapılan ve yoğunluğu fazla olan egzersizle uykunun daha olumlu etkilendiği bildirilmiştir (2). Japonya’da uzun yaşayan insanların yoğun olduğu bir bölgede, 60-93 yaşları arasındaki 788 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada (5), egzersiz ve günlük yürüyüşlerin iyi bir uyku için önemli bir faktör olduğu ortaya konmuştur. Ancak bu çalışmalarda elde edilen sonuçların olumlu görülmesinin, egzersizin yorgunluğa yol açmasının aynı zamanda uykuya yol açma şeklinde düşünülüyor olmasından, iyi uyuyan kişilerin ayrıca egzersize daha istekli olmasından ya da egzersiz yapan kişilerin kafein ve sigara kullanımından daha uzak durmalarından da kaynaklanabileceği belirtilmektedir.”

Buradan hareketle uyku ve egzersiz arasında karşılıklı bir ilişki olduğunu söyleyebiliriz.

5- Uyku Saatlerinizi Sabit Tutun

 

Günlük aynı saatte uyuyup uyanmanın uyku düzeni üzerinde doğrudan olumlu etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Bu düzen biyolojik saatinizin her gün aynı koşullara göre düzenlenmesini ve dolayısıyla da rahatça uyuyup uyanmanızı sağlar. Vücudunuz bu düzene alıştığında kendiliğinden uykuya dalacak ve hatta sabahları alarm yardımı olmadan kendiliğinden, dinç bir şekilde uyanacaktır.

Kaynak

http://geneltip.org/upload/sayi/46/GTD-00344.pdf 

http://healthysleep.med.harvard.edu/healthy/getting/overcoming/tips 

Read More

Otizm, 3 yaşına kadar başlayan ve ömür boyu devam eden gelişimsel bir bozukluk olarak tanımlanıyor. Otizmliler arasında öğrenme güçlüğü çekenler olduğu gibi normal ve hatta yüksek zekalı bireyler de vardır. Otizmli bireylerin duyuları oldukça gelişmiştir. Bu nedenle diğer insanları normal koşullarda rahatsız etmeyen ses, ışık gibi etmenler otizmli bireyleri oldukça rahatsız edebilir. İletişim konusunda etkin olamayan otizmli bireylerin genellikle içe dönük kişilikleri vardır. İkili ilişkileri sürdürme konusunda zorlandıklarından onlarla konuşurken en uygun yöntemi seçmek gerekir. Yazımında otizmli bireylerle nasıl iletişim kurulur sorusunun püf noktalarını okuyabilirsiniz. 

1. Basit ve Kısa Cümleler Kurun

Bire şey anlatırken basit cümleler kurmak otistiklerle iletişim kurarken onların sizi daha iyi anlaması için oldukça etkili bir yöntemdir. Ayrıca karşınızdaki kişinin dil ve anlama becerisine göre sözcüklerinizi seçmeli ve dolaylı anlatımlardan kaçınmalısınız. Yavaş konuşmak ve biraz ara vererek cümleler kurmanız da doğru otizmli bireylerle iletişim sağlamak için yararlı olacaktır.

2. Jest ve Mimik Kullanın

Otizmliler jest ve mimiklerini oldukça fazla kullanırlar. Bu nedenle onlarla sohbet ederken yüz ifadesi ve vücut dilinizi kullanmanız dikkatlerini çekecektir. Hem sohbete odaklanmaları hem de sizi daha iyi anlamaları için konuşma sırasında ses tonunuzu değiştirerek ilgilerini de çekebilirsiniz. Bunlara ek olarak konuşurken neşeli ve canlı olmanız da otizmli bireylerin ilgisini çekecek ve iletişimin süresini uzatacaktır. 

3. İletişim Kurmalarını Sağlayın

Sohbet esnasında otizmli bireyin de konuşmasını sağlamak için gözlerinin içine bakıp ona doğru eğilebilirsiniz. Bu bedensel hareketiniz ondan karşılık beklediğinizi gösterecektir. Ayrıca kaşlarınızı kaldırmak ve diğer yüz mimiklerinizi kullanmanız da işe yarayabilir. Otizmli birey söze başladığında onu dinlemeli, müdahale etmemeli ve kesinlikle sözünü bitirmesini beklemelisiniz. 

4. Çok Soru Sormadan İlgisini Çekmeye Çalışın

Otistik iletişim bozukluğu sorununu gidermek ve dil gelişimini sağlamak için onlara sadece gerektiği zaman sorular sorun. Çok soru sormak yalnızca karşınızdaki otizmli kişiyi rahatsız edip bunaltacaktır. Eğer merak ettiğiniz soruları yeri geldiğinde sorar ve bu merakınızı da ona yansıtabilirseniz karşılıklı iletişimi de başlatmış olursunuz. Ayrıca otizmlilerin yaptıklarını gözlemleyip o anki hareketlerinden tahminler yürüterek sohbet konusu da açabilirsiniz. Otizmlilerden size sadece kelimelerle karşılık vermesini beklemeyin onların çıkardıkları sesler de birer iletişim yöntemidir. 

5. Dikkatli Bir Dinleyici Olun

Konuşmakta zorlanan ve sadece birtakım sesler çıkarabilen bir otistik bireylerle iletişim kuruyorsanız onu anlamanız biraz zaman alabilir. Böyle bir durumda onu anlamadığınızı belli etmemeniz konuşmanın devam etmesi için son derece önemlidir. Anlamazsanız bile vücut hareketlerinizle iletişim halinde olduğunuz otizmli bireyin size ifade etmeye çalıştığı şeyi anladığınızı gösterin. Bu durum onun iletişime devam etmesini sağlayacaktır. 

Kaynaklar

Read More

Okula başladığımız günden akademik hayatımızı tamamlayana kadar yüzlerce sınava giriyoruz. Liseye giriş, üniversite sınavı, KPSS gibi sınavlar ise geleceğimizi belirlediğinden diğerlerine nazaran daha önemli oluyor. Hal böyle olunca çoğumuz sınav dönemlerinde oldukça stresli ve kaygılı oluyoruz. Farklı şekilde ifade etmek gerekirse stresimiz sınavın ve hatta başarımızın önüne geçiyor. 

Stres yeteri düzeyde olduğunda bizi motive edip güdüleyen bir duygu olsa da çoğu zaman yoğun strese maruz kalıyoruz ve bu durum sınavlardan düşük puanlar almamıza ve dolayısıyla başarısız olmamıza neden oluyor. Öte yandan kaygı ve stresle baş etme yolları hakkında bilgi edinerek bu duyguları yönetmek mümkün. Yazımızın devamında sınav stresini en aza indirmenin 10 yolunu hep birlikte öğrenebiliriz. 

1. Yeterince Çalıştığınızdan Emin Olun 

Sınav dönemi stres ve kaygıya neden olan en önemli durumlardan biri az çalışmaktır. Ders konularına büyük ölçüde hâkim olmadığınızda başarısız olacağınız korkusu strese neden olur. Bu nedenle kendinize güveninizi artırmak için sınavdan önce tekrar ve soru çözümleri yaparak tüm konuları iyice öğrenmelisiniz. 

2. Planlı Çalışın

Sınav konularını zamanında yetiştiremeyeceğinizi düşünmek de strese neden olmaktadır. Bu durumu ortadan kaldırmak için dersleri düzenli şekilde takip ederek günü gününe çalışmalısınız. Az zamanda çok işler yapmak yerine zamanında rahat bir şekilde çalışmak kaygılarınızın önüne geçecektir. 

3. Gerçekçi Hedefler Koyun

Yapamayacağınız derecede büyük hedefler koymak sınava dair korkularınızı artıracak ve motivasyonunuzu düşürecektir. Hatta bu durum vazgeçip çalışmayı bırakmanıza dahi neden olabilir. Bu nedenle kendinize uygun hedefler belirlemelisiniz. 

4. Şartlanmak Strese Neden Olur

Sınavdan mutlaka şu puanı almalıyım ya da şu okulu kazanmalıyım diye şartlanmak da yüksek kaygıya neden olur. Başarılı olacağınıza mutlaka inanmalısınız; ancak başaramamak da her şeyin sonu değildir. Başarısız olduğunuzda daha çok çalışmalı, öğrenmeli ve tekrar sınava girmelisiniz. 

5. Kendinizi Başkalarıyla Karşılaştırmayın

Sınav sonuçlarınızı başkalarının sonuçlarıyla karşılaştırmak kendinizi yetersiz görmenize neden olur. Bu durum sizin başarıya olan inancınızı azaltıp stresinizi artıracağından sadece kendinize ve sonuçlarınıza odaklanmalısınız. 

6. Olumlu Telkinlerde Bulunun

Sınava dair hazırlıklarınızı yaptığınızda kendi kendinize “yeterince çalıştım, elimden geleni yaptım” gibi cümleler kurmanız kendinizi telkin etmenizi ve sakinleştirmenizi sağlayacaktır. Stresle baş etme yolları kapsamında olumlu düşünmeyi öğrenerek kaygıyı da azaltabilirsiniz.

7. Sınav Anında Stresi Sınırlandırın

Sınav anında bazı soruları çözemeyip stres seviyeniz yükseldiğinde derin bir nefes alıp başka soruya geçin. Böylelikle stresiniz sizi ele geçirmeden siz onu kontrol altına almış olursunuz.

8. Spor Yapın

Yoga ve nefes teknikleri gibi stresle baş etme egzersizleri son derece etkilidir. Kaygılandığınızı düşündüğünüz zamanlarda yürüyüşe çıkmak, müzik dinlemek veya bir hobi ile ilgilenmek de stresle mücadelede etkili yöntemlerden bazıları kabul ediliyor. 

9. Beslenme ve Uykunuza Dikkat Edin

Sağlıklı beslenme ve yeteri kadar uyku stresin azalmasında etkilidir. Bu nedenle günlük beslenmenizde protein, sebze ve meyve gibi sağlıklı besinleri tüketmelisiniz.

10. Profesyonel Destek Alın

Stresle baş etme yöntemleri nelerdir sorusunun cevabını en iyi bu işin uzmanı verecektir. Bu nedenle kendiniz stresle başa çıkamayacağınızı anladığınızda bir uzmana danışarak profesyonel destek almalısınız.

 

Kaynaklar

Read More