Bağlanma teorisi II. Dünya Savaşı sırasında John Bowlby tarafından geliştirilmiştir. Bu teoriye göre bebekler ile birincil bakım veren ebeveynleri arasındaki etkileşimin derecesi bağlanmanın kalitesini belirlemektedir. Bağlanmanın yetersiz ve sağlıksız olduğu durumlarda kendini tehlikede hisseden bebekte stres açığa çıkmaktadır.

Stres bakım veren tarafından giderilmediğinde ise bebeğin stresle başa çıkması mümkün olmamaktadır. Dolayısıyla yaşamın ilk yıllarında temel bakım veren ile kurulan bağın türü bireyin stresle başa çıkma becerisini de doğrudan etkilemektedir. Ayrıca problem çözme becerileri, özgüven, özsaygı da bağlanmaya göre şekillenmektedir. Ebeveyn ile kurulan bağ bireyin kendine yönelik güveni kadar başkalarını ne kadar güvenilir bulduğunu da etkilemektedir.

Bağlanma teorisi bağlanmanın yaşamın ilk yıllarına yönelik olduğunu söylese de etkileri yaşam boyu sürmektedir. Bireyin kendisini doğrudan etkileyecek, önemli kararlar, yaptığı seçimler kurulan bağın türüne göre farklılaşmaktadır. Kişinin öz benlik gelişimi, kendini algılayış biçimi doğrudan kariyer planını ve kariyer gelişimini de etkilemektedir.

Bağlanma Türleri Nelerdir? Hangi Bağlanma stili iyi bir kariyer gelişimini destekliyor? Başarıyı olumsuz etkileyen bağlanma stillerinin negatif etkilerini nasıl azaltabiliriz? Yazımızın devamında detaylarıyla paylaşıyor olacağız. Güvenli Bağlanma ve Kariyere Etkisi yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Bağlanma Teorisi 3 Farklı Bağlanma Türünden Bahseder

Bağlanma stilleri 3 ayrı kategoride değerlendirilmektedir. Bunlar Güvenli bağlanma, Kaygılı-kararsız bağlanma, Kaygılı-kaçınmacı bağlanma stilleridir.

Güvenli Bağlanma Nedir? Bireyin Yaşamını Nasıl Etkiler?

Yaşamın ilk anlarında bebek temek bakım verenine (çoğunlukla anne) bağımlı bir halde yaşar. Winnicot’ın da dediği gibi bir bebeğin varlığını sürdürebilmesi için ona bakan birinin olması gerekir. Temel ihtiyaçlar başkası tarafından karşılanmadığı sürece bir bebeğin kendine yetebilmesi mümkün değildir. Temel ihtiyaçlar yeme, içme, barınma, güvenlik, sevgi ve benzeri ihtiyaçlardır.

Bağlanma Teorisi, güvenli bağlanma için bu ihtiyaçların karşılanmasının dışında karşılanma süresinin, sıklığının ve miktarının da önemini vurgular. Bir bebeğin temel bakım verenine güven duyabilmesi için ihtiyaçlarının karşılanacağını öğrenmiş olması gerekir. Annesi tarafından temel ihtiyaçlarının yerinde ve zamanında karşılanacağını bilen bebek stres yaşamayacak, ihtiyaçlarında doyuma ulaşacaktır. Bebeğin fiziksel ihtiyaçları kadar önemli olan duygusal ihtiyaçlar da bakım veren tarafından göz ardı edilmemelidir.

Güvenli bağlanma belirtileri bebeklikten itibaren her yaş döneminde kendini gösterir. Ebeveyni ile güvenli bağlanma gerçekleştiren bebekler, çocuklukta ve yetişkinlikte çok daha özgüvenlidir. İletişim becerileri güçlü, empati kurabilen bireylerdir. Güvenli bağlanan bireylerin çocukluktan itibaren güvensiz bağlananlara göre olumsuzluklarla başa çıkma stilleri daha yapıcıdır. Daha az stres, kaygı, öfke ve yıkıcı davranış sergilerler. Olumsuz duygu ve dürtüleriyle çok daha kolay baş edebilirler.

Olumsuz duygu ve düşüncelerini daha yapıcı şekilde ifade edebilirler. Güvenli bağlanma geliştiren bireyler bebeklikten itibaren ebeveynlerinden daha kolay ayrılabilir, ayrılık anksiyetesi geliştirmezler. Korktuklarında ya da üzüldüklerinde ebeveynleri tarafından rahatlatılmayı beklerler. Ebeveynlerinden ayrı kaldıklarında ebeveynle yeniden bir araya gelindiğinde reddetme, itme veya yok sayma davranışı göstermezler. Ebeveynle sevgi dolu ilişki kurmaya devam ederler.

Güvenli bağ kuran çocuklar; olumlu benlik algısı geliştirirler. Kendilerine güvenirler. Stres yaratan durumlarda benlik algıları değişmez. Olumsuz durumlarla baş edebileceklerini bilirler. Sosyal olarak daha esnektirler, duygularını rahat bir şekilde ifade edebilir ve kontrol edebilirler. Duygularını kontrol edebildiğinde çocuklar, dikkatlerini öğrendiklerine daha rahat verebilmektedirler.

Güvenli bağlanma tarzı geliştirmiş çocuklar dikkatlerini daha fazla yoğunlaştırabilmekte ve dikkat kaliteleri de yüksek olmaktadır. Aynı zamanda daha meraklı olup öğrenmeye daha açık olurlar. Dolayısıyla bağlanma teorisi, sağlıklı karakter gelişimi ve başarılı bir kariyer için en önemli bağlanma türünün güvenli bağlanma olduğunu söylemektedir.

Kaygılı-Kararsız Bağlanma Nedir? Bireyin Yaşamını Nasıl Etkiler?

Bir başka bağlanma sitili ise kaygılı bağlanmadır. Burada da temel bakım verenle güvenli bağlanma söz konusu değildir. Temel bakım veren kişinin bebeğin yaşamında yeterince rol almadığı, etkileşimin yetersiz olduğu ilişkilerde gelişir. Bu ilişkide temel bakım veren bebeğin ihtiyaçlarını ihmal edebilir ya da erteleyebilir. Bu tarz bebekler annelerinin varlığında da yokluğunda da huzursuzluk belirtileri gösterir ve kolayca sakinleşemezler.

Bakımın düzensiz oluşu bebeğin de duygusal dengesini bozmaktadır. Kaygılı bağlanan bireylerin özgüvenleri oldukça düşüktür. İlgi eksikliği nedeni olarak çoğunlukla kendilerini görürler. Değersiz olmaları ya da yetersiz olmaları nedeniyle ihtiyaçlarının karşılanmadığı hissine kapılırlar. Ergenlik döneminde kaygı bozuklukları ortaya çıkabilir. Kendini ifade etmekte, duygu ve düşüncelerini paylaşmakta güçlük yaşarlar. Güvensiz bağlanan bireylerde ergenlik ve yetişkinlikte depresyona yatkınlık, sosyal anksiyete de görülebilmektedir.

Kariyer Seçmeden Önce Özgüven Eksikliği ile Mücadele! ve “Konuşurken Heyecanlanıyorum!” Sosyal Anksiyete ve Kariyer Gelişimi yazılarımızdan da faydalanabilirsiniz.

Kaygılı-Kaçınmacı Bağlanma Nedir? Bireyin Yaşamını Nasıl Etkiler?

Temel bakım veren bebeğin ihtiyaçlarını doğru anlamaz ve zamanında karşılamazsa bebek strese girer. Bu stres uzun sürdüğünde ve ihtiyaçların karşılanması bir düzene sokulamadığında kaçıngan bağlanma gerçekleşir. Bebek daha geç sakinleşir, daha fazla ağlar ve tehdit altında olduğunu hissederek strese girer. Bir süre sonra bu bebeklerde ihtiyaçlarının zamanında doyurulmayacağına yönelik inanç gelişir.

Anneleriyle ilişkileri zayıflar. Annenin varlığında da yokluğunda da bebek benzer tepkiler gösterir. Annenin gitmesi üzüntü ya da gelmesi heyecan yaratmaz. Bu bağlanma stiline sahip bireylerde çocukluktan itibaren antisosyal ve pasif agresif davranışlar görülür. Ergenlik ve yetişkinlikte güvene dayılı yoğun ilişki ve arkadaşlıklardan kaçınırlar. Çünkü çevrelerine güven duymaz, ilişkilerinde mesafeye ihtiyaç duyarlar. Kontrolleri dışında yakınlık girişimleriyle karşılaştıklarında stres yaşarlar.

Bağlanma stili ister kaygılı ister kaçınmacı olsun bağlanma teorisi güvensiz bağlanmanın bireyin karakter gelişimini olumsuz etkilediğini söylemektedir. Güvensiz bağlanmada özgüven, özsaygı, öz şefkat gelişmez. Bu bireyler bebeklikten itibaren daha öfkeli, yıkıcı davranışları olan, iletişim eksikliği yaşayan bireyler oluyor.

Ailenin olumsuz ebeveyn tutumları çocuğun olumsuz duygu ve düşüncelerini bastırmasına neden oluyor. Duygu ve düşüncelerini doğrudan ifade edemeyen bireylerde ise çocukluktan itibaren pasif agresif davranışlar görülüyor. Pasif Agresif Davranışlar Başarıyı Engelliyor ve Bilinçli Farkındalık ile Öfke Kontrolü yazılarımızdan faydalanabilirsiniz. Dolayısıyla güvensiz bağlanan, kaçıngan veya kararsız bireylerin seçimleri ve kariyerleri de olumsuz etkileniyor.

Bağlanma Teorisi iyi Bir Kariyer için Güvenli Bağın Önemini Vurguluyor

Bağlanma teorisi en sağlıklı bağlanma stilinin güvenli bağlanma olduğunu söylüyor. Güvenli bağlanma kuran bireyler daha sağlıklı seçimler yapıyor ve kariyerine başarılı yön verebiliyor. Güvenli bağ kuran bireyleri çocukluktan itibaren kendine ve potansiyeline güvenen, iç motivasyon sahibi bireyler oluyor. Başarısızlıklarında kırıklığa uğramak yerine hatalarından ders çıkarmaya çalışırlar. Başarısızlıkları kişisel gelişim için araç olarak kullanabilirler.

Stresle daha kolay başa çıkar ve daha yapıcı problem çözme becerileri geliştirirler. Sorumluluk sahibidirler, öz disiplinleri gelişmiştir. Erken yaşlardan itibaren kendi seçimlerini yapabilir, karar alabilirler. Dolayısıyla meslek, alan, okul seçimi gibi önemli konularda da yetişkin hayatta daha bilinçli seçimler yapabilirler. İletişim becerileri gelişmiştir, kendilerini duygu ve düşüncelerini iyi ifade edebilirler. Pasif agresif eğilimleri yoktur.

Yalnızlıktan da keyif alırlar, başkalarına bağımlılıkları yoktur. Dolayısıyla seçimlerinde de başkalarının etkisinde kolay kolay kalmazlar. Pozitif dil kullanırlar, iyi bir yönetici, iyi bir takım arkadaşı olabilirler. Geri bildirim almayı severler, aynı şekilde geri bildirim vermekten de çekinmezler.

Güçlü yönleri kadar güçsüz ve gelişime açık yönlerinin de farkındadırlar. İlgi ve beceri alanlarına önem verirler. İş ve özel hayat dengesini kurmaya, kendilerine ve sosyal yaşamlarına da zaman ayırmaya özen gösterirler.

Bağlanma Teorisi ile Yapılan Çalışmalar Güvensiz Bağlanma Stillerinin Kariyeri Pek Çok Açıdan Olumsuz Etkilediğini Gösteriyor

Bağlanma teorisi, güvensiz bağlanma stillerinin yani kaygılı-kararsız ve kaygılı-kaçınmacı bağlanmanın kariyeri negatif etkilediğini göstermektedir. Güvensiz bağlanan bireyler olumsuzluklarla ve stresle başa çıkmakta zorluk yaşamaktadır. Pasif agresif davranışlar baskındır. Öfke kontrolü düşüktür ve duygu, düşüncelerini ifade etmekte güçlük yaşarlar. Sorumluluk almaktan kaçınır, hata yapma kaygısı ile potansiyellerinin altında performans sergilerler.

Karar vermekte zorlanırlar ve karar verme sorumluluğunu da otoriteye bırakma eğilimindedirler. Bu nedenle karar mekanizması olmalarını gerektiren liderlik, yöneticilik gibi pozisyonlardan kaçınırlar. Böyle bir pozisyona getirilmeleri halinde pozisyonun hakkını vermekte güçlük çeker, yetersizlik hissederler. İyi bir lider, yönetici olmakta zorlanırlar. Empati ve iletişim becerileri zayıftır. Liderlik rolünü baskıcı otoriter tutumlar sergilemekle kotarmaya çalışabilirler.

Başkalarının ilgisini ve desteğini kaybetmemek için hayır demekte zorluk yaşayabilirler. Bunu yapamadıkları için zamanlarını ve işlerini organize etmekte zorluk yaşayabilirler. Bu da zaman baskısı yaşamalarına, işlerini yetiştirememelerine neden olabilmektedir. Bu durum yoğun stres altında çalışmalarına ve zamanla tükenmişlik sendromuna yakalanmalarına neden olabilmektedir. Depresyon, kaygı bozuklukları, sosyal anksiyete, yemek ve uyku sorunları, panik atak gibi psikoloji kökenli rahatsızlıklar da zamanla gelişebilmektedir.

Bağlanma Teorisi Seçimlerinize ve Kariyerinize Yön Verirken Olumsuz Etkilerden Kariyer Danışmanlığı ile Korunabilirsiniz

Bağlanma teorisi, yaşamın ilk 6 yılında temel bakım veren kişiyle kurulan bağın yaşamın tümünü etkilediğini ileriye sürüyor. Özellikle de doğumdan sonraki ilk üç yıl bebeğin bir bakım verene muhtaç durumda olması bu bağın önemini artırıyor.

Yaşamımızın hatırlamadığımız ilk üç yılının tüm hayatımız üzerinde bu kadar belirgin etkisinin olması inanılmaz. Ancak ilk üç yılın olumsuz etkilerini ilerleyen yıllarda tölere etmek de mümkün. Özgüven eksikliği yaşıyor, sorumluluk almaktan kaçınıyor, pasif agresif davranışlar sergiliyor, kendinizi ifade etmekte güçlük yaşıyor olabilirsiniz.

Seçimlerinizde başkalarının kararlarının belirleyici olmasına ihtiyaç duyuyor olabilirsiniz. Daha iyisini yapmayı arzu ediyor ancak performans noktasında potansiyelinizin altında kalıyor olabilirsiniz. Başkaları tarafından çok daha iyilerini yapabileceğiniz yönünde yüreklendiriliyor ama buna inanamıyor olabilirsiniz. Anlamsız şekilde kolay öfkeleniyor, çabuk pişman oluyor, otorite karşısında yoğun kaygı yaşıyor olabilirsiniz.

Değersizlik, yetersizlik algınız yüksek olabilir. Tüm bunların temelinde yatan güvensiz bağlanma olabilir. Bir uzmanla çalışarak yaşamınızın ilk 3-6 yılında sizi etkileyen bu bağ üzerine çalışabilirsiniz. Psikoterapi ve psikoeğitim ile bağlanma teorisi üzerine çalışabilir, olumsuz etkilerinden kurtulabilirsiniz. Kendinizle barışabilir, özgüveninizi, özsaygınızı artırabilirsiniz. Sosyal anksiyete, kaygı, panik atak, depresyon, tükenmişlik sendromu gibi kariyerinizi olumsuz etkileyen konular üzerine çalışabilirsiniz.

Kariyer planınızdan ve performansınızdan da memnun olmayabilirsiniz. Bu durumda da kariyer gelişiminize size uygun şekilde yön vermek için profesyonel kariyer danışmanlığı alabilirsiniz. Bizimle birlikte karakterinizi, ilgi ve beceri alanlarınızı, güçlü yönlerinizi keşfedebilirsiniz. Stratejik yetenek yönetimi ile kariyer planınızı belirleyebilir, mevcut kariyerinizi geliştirmeyi veya değiştirmeyi hedefleyebilirsiniz.

Aba Psikoloji olarak, danışanlarımıza daha iyi bir akademik yol izleyebilmeleri için yardımcı oluyoruz. Uyguladığımız IQ, EQ, dikkat, algı, yetenek, kişilik testleriyle çocuk, genç ve yetişkin danışanlarımızın potansiyellerini keşfediyoruz. Kullandığımız psikolojik yöntemlerle danışanlarımızı daha iyi akademik sonuçlar alabilecekleri şekilde yönlendiriyoruz.

Uzman kadromuzla bağlanma teorisi sonucunda kişisel, sosyal, mesleki gelişim noktasında açığa çıkan sorunlarla çalışıyoruz. Siz de destek almak için bizimle iletişime geçebilir, daha fazla yazı için Blog sayfamızı ve videolarımız için YouTube kanalımızı takip edebilirsiniz.