Çocukların öğrenme sürecinde bedenlerini kullanması, hedeften uzaklaştıklarını düşündürse de aslında önemli derecede olumlu etki yaratıyor. Yapılan araştırmalar, matematiksel hikaye anlatımında bedenlerini kullandıkları zaman çocukların farklı bakış açıları kazandığını ortaya koyuyor. Araştırma kapsamında bir grup öğrenci verilen problemi sesli okurken diğer grup okurken problemdeki hikayeyi canlandırdı.

Soru şuydu: iki hipopotam ve iki timsah bir hayvanat bahçesindedir. Hayvanat bahçesinin görevlisi hepsini aynı zamanda beslemektedir. Her bir hipopotama yedi balık verir. Timsahlara ise dört balık verir. Görevlinin hayvanları beslemek için kaç balığa ihtiyacı vardır?

Problemi sadece okuyan öğrencilerin çoğu ‘on bir’ cevabını verirler. Çünkü sorudaki ‘her bir’ ifadesini kaçırmışlardır. Hikayeyi canlandıranlar ise tüm detayları kolayca fark eder.

Akademik beceriler insan evrimi için çok yeni

Durumun daha detaylı bir açıklaması var. Günümüz dünyasında başarılı olmak için gerekli olan akademik beceriler, insan evrimi açısından insan beyninin yeni tanıştığı özelliklerdir. Nörobilimcilerin bulgularına göre, beynin öğrenmeyle ilgili kısmının temel bedensel fonksiyonları kontrol eden kısımla aynı. Bu çalışmalar, insan vücudu, çevresel etkenler ve öğrenme süreci arasındaki bağlantıya ışık tutuyor.

Maria Montessori, The Secret of Childhood (1936) adlı kitabında şöyle yazar: Hareket ya da fiziksel aktivite, dışarıdan alınan etkilere dayanan entelektüel gelişim için temel faktörlerden biridir. Hareket aracılığıyla, dış dünyayla iletişime geçeriz ve bu iletişim sayesinde soyut fikirleri bile algılayabiliriz.”

Doğada geçirilen zaman odaklanmayı kolaylaştırıyor

Çocuklar dünyayı keşfederken hareket ettikçe, dokunma yoluyla öğrenirler. Erken iki elin de kullanılmasını gerektiren eğitim, sağ ve sol beyin hemisferleri arasındaki hızlı iletişimi kolaylaştıran korpus kallosumun dayanıklılığı ile korelasyon kurar. Bir elin kullanılması ve beyindeki hızlı iletişim arasındaki bu bağlantı, müzik çalmayı öğrenmenin genellikle matematik yeteneği ile ilişkilendirilmesini bir mantığa dayandırır.

Çocukları ellerini kullanmaya teşvik etmek, öğrenme deneyimlerini güçlendirir. Elleri kullanmanın yanı sıra, sadece okumaktansa mimiklerle canlandırma yapmak da öğrenmeyi olumlu yönde etkiler.

Diğer taraftan öğrenmenin gerçekleştiği mekanın da önemi ortaya çıktı. Genel olarak doğada olduğumuz zaman yönlendirilmiş dikkatimiz, dinlenmeye ve tazelenmeye fırsat bulur. Bu da odaklanmayı yorgun bir kasa benzetebileceğimiz için büyük önem taşır. Bir araştırma kapsamında bir grup öğrenciden şehir içinde bir yürüyüş yapması istenirken, diğer bir gruptan doğa içinde yürüyüş yapmaları istenir. Sonuç olarak, geri döndüklerinde doğa yürüyüşçüleri, odaklanma konusunda çok daha iyi bir performans gösterir.