Başarı ve mutluluk gibi duygu durumumuz üzerinde önemli etkisi olan kavramlar, günümüzde son derece somut çerçeveler dahilinde tanımlanabiliyor. Çevremizde gerçekleşen olaylar, geçmişten gelen bilgiler bu tanımları içselleştirmemizde önemli bir rol oynuyor. Bu durumda, yaştan ya da durumdan bağımsız olarak biz de kendimizi içselleştirdiğimiz tanımlara göre eleştiriyoruz.

Belli ölçüde özeleştiri, çocukların ya da yetişkinlerin kendi davranışlarını değerlendirmesinde ve şekillendirmesinde olumlu bir etki yaratıyor. Diğer taraftan, önyargıya dönüşen bilgiler, zaman zaman kendimizi acımasızca eleştirmemize de ortam yaratabiliyor. İşte bu tür bir özeleştiri, başarıyı desteklemek yerine kaygı, endişe, korku gibi olumsuz olarak kategorize edebileceğimiz duygu durumlarına yol açıyor.

Çocukların kendini sevmeyi öğrenmesi çok önemli

Çocuklar başta olmak üzere tüm insanların kendisiyle kurduğu ilişki, tıpkı çevresindekilerle kurduğu ilişki gibi çok önemli. Bunun için anne ve babaların çocuklarına eleştirel yaklaşırken kendilerini yetersiz ve hatta suçlu hissettirecek şekilde davranmaması gerekiyor. Sürekli olarak yanlış bir şey yaptığını düşünen çocuk, sonunda kafasında bir genellemeye giderek başarısız biri olduğu kanaatine varma eğiliminde olur. Bu da kendine olan güvenini azaltır.

Peki, çocuklarınıza kendini sevmeyi nasıl öğretebilirsiniz? İçselleştirilmiş negatif deneyimler, kişilerin kendini eleştirirken acımasızlaşmasına neden olabilir. Bu nedenle, mindfulness bütün bir bakış açısını değiştirmeye yardımcı olabilir. Yanlış bir şey yapıldıysa buna doğru demek yerine, insanların bazen hata yapabileceğinden ve bunun son derece doğal olduğundan bahsedebilirsiniz. Yapılan hatanın bir kişiyi tanımlamayacağını, yalnızca bir yaşantı olduğunu çocuğunuza en iyi şekilde anlatmalısınız.

Başarı ile kendini sevmek arasındaki ilişki

Geçen haftaki yazımızda motivasyonun başarıya olan etkisinden bahsetmiştik. İşte, kendini sevmek direkt olarak motivasyonu etkilediği için başarıya da destek olur. Kendini sevmek için, kişinin kendini belli bir ölçüde eleştirmesi ve olumlu ya da olumsuz yönlerini keşfetmesi gerekiyor. Olumsuz yönlerine karşılık, olumlu yönlerinden duyacağı memnuniyet kişinin kendine dönük sevgisini arttırıyor. Bu da başarılı olabileceğine dair inancını güçlendiriyor.

Kendine güvenen, daha iyisini yapabileceğini ve hak ettiğini düşünen çocuklar potansiyellerini sonuna kadar kullanma eğiliminde oluyor. Böylece, dozunda özeleştiri ve kendini sevmek sonunda çocukları – kendi tanımları çerçevesinde – başarılı birer yetişkin haline getiriyor.