Kariyer seçimi, hayatımızın en önemli kararlarından biridir. Doğru meslek seçimi, kişisel tatmin, mutluluk ve başarıyı getirirken, hatalı meslek seçimleri stres, mutsuzluk ve pişmanlıkla sonuçlanabilir. Kariyer yolculuğunda belirsizliklerle karşılaşmak oldukça yaygındır ve bu belirsizlikler, çoğu zaman stres seviyesini artırarak yanlış kararların alınmasına yol açabilir. Bu blog yazısında, hatalı meslek seçimlerinden nasıl kaçınılacağını, kariyer alanındaki belirsizliklerin nasıl yönetileceğini ve bu süreçte destek almanın neden önemli olduğunu inceleyeceğiz.

Hatalı Meslek Seçimleri ve Sonuçları

Hatalı meslek seçimleri, bireylerin ilgi, yetenek ve değerleriyle uyumsuz kariyer yollarına yönelmeleriyle ortaya çıkar. Bu uyumsuzluk, zamanla iş tatminsizliği, motivasyon kaybı, verimsizlik ve duygusal tükenmişlik gibi olumsuz sonuçlara yol açabilir. Birçok kişi, toplumsal baskılar, aile beklentileri veya yanlış yönlendirmeler nedeniyle kendileri için uygun olmayan meslekleri tercih edebilir. Bu durum, bireylerin iş hayatlarında sürekli bir stres ve huzursuzluk yaşamalarına neden olur.

Kariyer Belirsizlikleri ve Stres

Kariyer belirsizlikleri, bireylerin gelecekteki iş hayatlarıyla ilgili net bir vizyona sahip olmamalarından kaynaklanır. Hangi mesleğin onlara uygun olduğunu, hangi alanda başarılı olabileceklerini ve gelecekte nasıl bir kariyer yolunda ilerleyeceklerini bilmemek, birçok kişi için büyük bir stres kaynağıdır. Bu stres, bireylerin karar alma süreçlerini olumsuz yönde etkileyerek yanlış meslek seçimlerine yol açabilir.

Stres, zihinsel ve fiziksel sağlığımız üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Uzun süreli stres, anksiyete, depresyon, uyku sorunları ve diğer sağlık problemlerine yol açabilir. Kariyer belirsizliği ile oluşan stres, sadece iş hayatımızı değil, aynı zamanda kişisel yaşamımızı da olumsuz etkiler. Bu nedenle, stres yönetimi ve doğru karar verme becerilerinin geliştirilmesi, hem profesyonel hem de kişisel hayatımızda dengeyi sağlamamıza yardımcı olur.

Stres ve Yanlış Kararlar: Kısır Döngüden Kaçınma

Stres altında alınan kararlar genellikle aceleci ve yüzeysel olabilir. Yoğun stres, bireylerin düşünme süreçlerini etkileyerek, uzun vadeli sonuçları göz ardı etmelerine ve anlık rahatlamayı sağlayacak tercihlere yönelmelerine neden olur. Bu durum, yanlış meslek seçimleri veya mevcut iş yerinde memnuniyetsizlikle sonuçlanabilir. Stres ve yanlış kararlar arasındaki bu kısır döngü, bireylerin hem kariyer hem de kişisel yaşamlarında sürekli bir huzursuzluk yaşamalarına yol açabilir.

Kariyer Stresini Yönetmek ve Doğru Kararlar Almak İçin Ne Yapmalıyız?

  1. Kendinizi Tanıyın: Kariyer yolculuğunuzda en önemli adım, kendinizi tanımaktır. İlgi alanlarınız, yetenekleriniz, değerleriniz ve kişilik özellikleriniz hakkında farkındalık sahibi olmak, size uygun meslekleri belirlemenize yardımcı olur. Bu farkındalığı geliştirmek için çeşitli kişisel değerlendirme testlerinden ve kariyer danışmanlarından faydalanabilirsiniz.
  2. Kariyer Danışmanlığı Alın: Profesyonel kariyer danışmanları, kariyer belirsizlikleriyle başa çıkmanıza ve stresinizi yönetmenize yardımcı olabilir. Kariyer danışmanları, sizinle birebir çalışarak, yeteneklerinizi ve ilgi alanlarınızı keşfetmenize, kariyer hedeflerinizi belirlemenize ve bu hedeflere ulaşmak için stratejiler geliştirmenize destek olur.
  3. Stres Yönetimi Tekniklerini Öğrenin: Meditasyon, yoga, düzenli egzersiz ve nefes teknikleri gibi stres yönetimi yöntemlerini öğrenmek, stres seviyenizi düşürmeye yardımcı olabilir. Stresli durumlarla başa çıkma becerilerinizi geliştirmek, daha bilinçli ve sağlıklı kararlar almanıza olanak tanır.
  4. Esnek ve Açık Olun: Kariyer yolculuğunuzda esnek ve açık fikirli olmak, belirsizliklerle başa çıkmanın anahtarıdır. Farklı kariyer seçeneklerini araştırın, yeni deneyimlere açık olun ve değişen koşullara adapte olmaya çalışın. Bu yaklaşım, size daha fazla seçenek ve fırsat sunar.
  5. Destek Ağınızı Güçlendirin: Aile, arkadaşlar ve meslektaşlar gibi destek ağları, kariyer stresini yönetmenize yardımcı olabilir. Yaşadığınız belirsizlikleri ve stresi paylaşarak, hem duygusal destek alabilir hem de farklı perspektiflerden bakış açıları edinebilirsiniz.

ABA Psikoloji Olarak Yanınızdayız

ABA Psikoloji olarak, kariyer stresini yönetmek ve doğru meslek seçimi yapmak isteyen bireylere profesyonel destek sunuyoruz. Kariyer danışmanlığı hizmetimiz ile, bireylerin ilgi ve yeteneklerini keşfetmelerine, kariyer hedeflerini belirlemelerine ve bu hedeflere ulaşmaları için gerekli adımları atmalarına yardımcı oluyoruz. Ayrıca, stres yönetimi ve kişisel gelişim alanlarında da danışmanlık hizmetlerimizle bireylerin daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmelerine katkıda bulunuyoruz.

Eğer siz de kariyer yolculuğunuzda belirsizliklerle başa çıkmak ve doğru kararlar almak istiyorsanız, profesyonel destek almak için bizimle iletişime geçin. ABA Psikoloji olarak, sizin yanınızda olmaktan mutluluk duyarız. Geleceğinizi güvenle inşa etmek için birlikte çalışalım!

Read More

Meslek seçimi, hayatımızdaki en önemli kararlardan biridir. Kariyer yolculuğuna başlarken hangi mesleğin bizi mutlu edeceğini, hangi alanda başarılı olacağımızı ve uzun vadede kendimizi nasıl bir iş hayatında görmek istediğimizi düşünmek zorundayız. Ancak bu önemli kararı alırken çoğu zaman unutulan ya da göz ardı edilen bir adım vardır: Kendini tanımak.

Kendini tanımadan yapılan bir meslek seçimi, sadece kariyer yolculuğunda değil, aynı zamanda kişisel tatmin ve mutluluk açısından da olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu yüzden, meslek seçiminden önce kişinin kendi yeteneklerini, ilgi alanlarını, değerlerini ve güçlü yanlarını keşfetmesi büyük önem taşır. Peki, meslek seçiminden önce kendini tanımak neden bu kadar kritiktir?

Kendini Tanımak Nedir?

Kendini tanımak, bireyin kim olduğunu, nelere ilgi duyduğunu, hangi alanlarda yetenekli olduğunu ve hayatta neyi başarmak istediğini anlamasıdır. Bu süreç, bireyin değerleri, ilgi alanları, güçlü ve zayıf yönleri, becerileri ve kişisel hedefleri gibi çeşitli faktörleri içerir. Kendi iç dünyasına bir yolculuk yaparak birey, hangi mesleğin onu tatmin edeceğini, hangi iş ortamında daha üretken olacağını ve ne tür bir kariyer yolculuğunun onu mutlu edeceğini daha iyi anlayabilir.

Meslek Seçiminden Önce Kendini Tanımanın Önemi

1. Doğru Yönlendirme ve Karar Verme

Meslek seçimi, genellikle hayat boyu süren bir yolculuğun ilk adımıdır. Yanlış bir meslek seçimi, kişinin yıllar boyunca mutsuz olmasına, iş tatminsizliği yaşamasına ve potansiyelini tam anlamıyla kullanamamasına yol açabilir. Kendini tanımadan yapılan bir meslek seçimi, dış etkenlere ya da geçici motivasyonlara dayalı olabilir ve uzun vadede bireyin gerçek isteklerini karşılamayabilir. Ancak kendini tanıyan bireyler, ne istediklerini ve hangi alanda başarılı olabileceklerini daha iyi anlayarak bilinçli kararlar alabilirler.

2. Yeteneklerin ve İlgi Alanlarının Keşfi

Kendini tanıyan bireyler, hangi alanlarda yetenekli olduklarını ve nelerden keyif aldıklarını daha iyi bilirler. Meslek seçiminde, sadece yeteneklerin değil, aynı zamanda ilgi alanlarının da göz önünde bulundurulması gerekir. İlgi duyulan bir alanda çalışmak, kişinin daha motive olmasına, işine daha fazla odaklanmasına ve daha başarılı olmasına katkı sağlar. Örneğin, bir kişi matematikte yetenekli olabilir ancak yaratıcı projelere daha fazla ilgi duyuyorsa, bu doğrultuda bir meslek seçimi yapması hem iş tatmini açısından hem de uzun vadeli başarı açısından daha avantajlı olacaktır.

3. Değerlerle Uyumlu Bir Kariyer

Her bireyin kendine has değerleri vardır. Bu değerler, bireyin yaşamda neyi önemsediğini ve neyin onun için anlamlı olduğunu belirler. Bir meslek, bireyin değerleriyle ne kadar uyumluysa, o meslekte uzun vadede başarılı ve mutlu olma olasılığı o kadar yüksektir. Örneğin, topluma fayda sağlamayı bir değer olarak gören bir birey, sosyal sorumluluk projelerinde ya da sivil toplum kuruluşlarında çalışarak bu değerini iş hayatına yansıtabilir. Kendini tanımak, bireyin değerlerini keşfetmesine ve meslek seçiminde bu değerleri dikkate almasına yardımcı olur.

4. Uzun Vadeli Tatmin ve Motivasyon

Meslek seçiminde kendini tanımak, bireyin uzun vadede tatmin olacağı ve sürekli olarak motive olacağı bir kariyer yolunu seçmesine olanak tanır. Kısa vadeli kazançlar ya da sosyal baskılar nedeniyle yapılan meslek seçimleri, bir süre sonra kişinin tatminsizlik yaşamasına ve işine olan ilgisini kaybetmesine neden olabilir. Ancak kendi ilgi alanlarını ve yeteneklerini keşfetmiş bireyler, uzun yıllar boyunca işlerine olan motivasyonlarını koruyabilirler.

5. Kariyer Değişikliği Sürecinde Kendine Güven

Kendini tanımak, sadece meslek seçimi yaparken değil, kariyer değişikliği sürecinde de büyük bir avantaj sağlar. İş hayatında birçok kişi, bir noktada kariyer değiştirme ihtiyacı hissedebilir. Bu süreç, belirsizliklerle dolu olabilir ve bireyin kendine güvenini sarsabilir. Ancak kendini tanıyan bireyler, hangi alanlarda başarılı olabileceklerini bildikleri için bu geçiş sürecini daha güvenle ve stratejik bir şekilde yönetebilirler.

 

Kendini Tanıma Süreci: Nereden Başlamalı?

Kendini tanımak, bir gecede gerçekleşen bir süreç değildir. Bu süreç, zaman ve emek gerektirir. Ancak doğru rehberlik ve stratejilerle bireyler, kendilerini daha derinlemesine keşfedebilir ve kariyer yolculuklarında daha sağlam adımlar atabilirler. İşte bu süreçte dikkat edilmesi gereken bazı adımlar:

1. Değerleri Keşfetmek

Kariyer seçiminde ilk adım, bireyin değerlerini belirlemesidir. Kişi, hayatta neyi önemsediğini, neyin onun için anlamlı olduğunu ve hangi değerlerin iş hayatında önemli olduğunu keşfetmelidir.

2. Yetenek ve Becerilerin Farkına Varma

Hangi alanlarda başarılı olduğunuzu anlamak, meslek seçiminde kritik bir faktördür. Kendinize şu soruları sorarak yeteneklerinizi keşfedebilirsiniz: Hangi alanlarda daha rahat ve başarılı oluyorum? Ne tür projeler beni heyecanlandırıyor? Hangi becerilerim diğerlerinden daha gelişmiş?

3. İlgi Alanlarını Belirlemek

İlgi duyduğunuz alanlar, iş hayatında motive olmanızı sağlayacak en önemli unsurlardan biridir. Sadece yeteneklerinize odaklanmak yerine, sizi mutlu eden ve ilginizi çeken alanları da keşfetmelisiniz.

4. Kişisel Testler ve Danışmanlık

Kendini tanıma sürecinde profesyonel yardım almak büyük bir avantaj sağlar. Kişilik testleri, yetenek testleri ve kariyer danışmanları, bireyin kendini daha iyi anlamasına ve potansiyelini keşfetmesine yardımcı olabilir.

ABA Psikoloji ile Kendini Keşfet ve Doğru Kariyer Yolunu Seç

ABA Psikoloji olarak, kariyer danışmanlığı alanında sunduğumuz hizmetlerle bireylerin kendilerini tanımalarına ve doğru kariyer seçimleri yapmalarına yardımcı oluyoruz. Uzman ekibimiz, kişiye özel testler ve rehberlik hizmetleri sunarak, bireylerin yeteneklerini, ilgi alanlarını ve değerlerini keşfetmelerini sağlıyor. Bu sayede, bireyler kendileri için en uygun meslekleri seçiyor ve iş hayatlarında başarıya ulaşıyorlar.

Kendini tanımadan meslek seçmek, riskli bir adım olabilir. Ancak kendinizi keşfettiğinizde, doğru kariyer yolunda ilerlemek ve iş hayatında tatmin olmak çok daha kolaydır. ABA Psikoloji’nin sunduğu kariyer danışmanlığı hizmetleri ile kendinizi keşfedin ve gelecekteki başarılarınızı inşa edin.

Sonuç

Kendini tanımak, meslek seçiminde başarılı olmanın en önemli adımıdır. Birey, yeteneklerini, ilgi alanlarını ve değerlerini keşfederek, kendisi için en uygun kariyer yolunu belirleyebilir. ABA Psikoloji olarak, bu süreçte bireylere rehberlik ediyor ve onların kariyer yolculuklarında en doğru adımları atmalarına yardımcı oluyoruz. Kendinizi keşfedin, doğru mesleği seçin ve iş hayatında başarıya ulaşın!

Read More

Günümüzde teknolojinin hızlı gelişimi, psikoloji alanında da büyük değişimlere yol açmıştır. Terapi süreçleri, teşhis yöntemleri ve psikolojik iyilik hali desteklenirken kullanılan yenilikçi teknolojiler, hem terapistlerin hem de danışanların işini kolaylaştırmış ve psikolojik müdahaleleri daha etkili hale getirmiştir. Bu blog yazısında, psikolojide kullanılan bazı önemli teknolojileri ve bu teknolojilerin sağladığı faydaları ele alacağız.

1. Teleterapi: Uzaktan Psikolojik Destek

Teknolojinin belki de en çok kullanıldığı alanlardan biri, teleterapidir. Teleterapi, danışanların fiziksel olarak bir terapistin ofisinde bulunmasına gerek kalmadan, çevrimiçi platformlar aracılığıyla terapi seanslarına katılmalarını sağlar. Bu teknoloji, özellikle pandemi döneminde büyük bir önem kazanmış ve yüz yüze terapiye erişim imkânı olmayanlar için önemli bir çözüm olmuştur.

Teleterapinin faydaları arasında, terapiye daha fazla erişilebilirlik ve esneklik sunması, danışanların kendilerini daha rahat hissettikleri ortamda seanslara katılmaları ve zaman açısından tasarruf sağlaması yer alır. Aynı zamanda, coğrafi kısıtlamaları ortadan kaldırarak, dünyanın dört bir yanındaki terapistlere ulaşmayı mümkün kılar.

2. Sanal Gerçeklik (VR) ile Fobilerin Üstesinden Gelmek

Sanal gerçeklik (VR) teknolojisi, psikolojik tedavi süreçlerinde son yıllarda büyük bir popülerlik kazanmıştır. Özellikle fobilerin tedavisinde kullanılan VR, danışanları kontrollü bir ortamda korktukları durumlarla yüzleşmeye teşvik eder. Örneğin, yükseklik korkusu, uçma fobisi veya sosyal kaygı bozukluğu yaşayan kişiler, VR gözlükleri sayesinde gerçekçi simülasyonlar içinde bu korkularıyla güvenli bir şekilde karşılaşabilir.

Bu teknolojinin en büyük avantajlarından biri, danışanın yaşadığı korkuyu veya kaygıyı güvenli bir ortamda kontrol edilebilir seviyelerde deneyimlemesi ve zamanla bu duygularla başa çıkabilme yeteneğini geliştirmesidir. Böylece, danışanlar tedavi sürecinde daha hızlı ilerleme kaydedebilir.

3. Duygu Tanıma Yazılımları ile Psikolojik Teşhis

Yapay zeka ve duygu tanıma yazılımları, psikolojik teşhis ve değerlendirme süreçlerinde büyük bir yenilik olarak karşımıza çıkıyor. Yüz ifadeleri, ses tonları ve vücut dili gibi ipuçlarını analiz eden bu yazılımlar, kişilerin duygusal durumlarını tespit ederek terapistlere önemli veriler sağlar. Örneğin, depresyon, kaygı bozukluğu veya travma sonrası stres bozukluğu yaşayan danışanların duygu durumları daha hızlı bir şekilde analiz edilerek tedavi süreci başlatılabilir.

Bu yazılımlar, insan faktörüne bağlı hataları en aza indirirken, daha objektif ve veri odaklı teşhislerin konulmasına olanak tanır. Ayrıca, terapistlerin danışanların duygusal tepkilerini daha iyi anlamalarına ve bu doğrultuda tedavi planlarını daha etkin bir şekilde oluşturmalarına yardımcı olur.

4. Biyogeribildirim (Biofeedback) Teknolojisi ile Stres Yönetimi

Biyogeribildirim teknolojisi, danışanların vücutlarının fizyolojik tepkilerini gözlemleyerek stres ve kaygı gibi durumlarla başa çıkma becerilerini geliştirmelerine olanak tanır. Bu teknoloji, kişinin kalp atış hızı, solunum hızı, cilt sıcaklığı ve kas gerginliği gibi biyolojik verileri analiz eder. Danışanlar, bu veriler aracılığıyla vücutlarının nasıl tepki verdiğini öğrenir ve bu tepkileri kontrol edebilmek için gerekli teknikleri uygularlar.

Stres yönetimi ve gevşeme teknikleri öğrenme sürecinde biyogeribildirim, danışanlara hem psikolojik hem de fizyolojik farkındalık kazandırır. Bu sayede, kişiler stresli durumlarda nasıl daha rahatlayacaklarını öğrenirler ve uzun vadede psikolojik iyilik hallerini artırabilirler.

5. Mobil Uygulamalar ile Günlük Psikolojik Destek

Akıllı telefonlar için geliştirilen mobil uygulamalar, psikolojik destek ve farkındalık sağlama konusunda önemli bir rol oynamaktadır. Farkındalık meditasyonları, nefes egzersizleri, stres yönetimi araçları ve kişisel gelişim içerikleri sunan bu uygulamalar, kullanıcıların günlük yaşamlarında mental sağlıklarını iyileştirmelerine yardımcı olur. Ayrıca, terapist desteği olmadan da kişinin kendi kendine uygulayabileceği teknikler sunarak, bireylerin daha bağımsız bir şekilde psikolojik sağlıklarını desteklemelerine olanak tanır.

Bu uygulamalar aynı zamanda terapistlerin danışanlarına belirli egzersizler veya teknikler önermesi için etkili bir yol sunar. Böylece, terapi seanslarının dışında da danışanlar kendi psikolojik süreçlerine aktif olarak katılabilirler.

6. Genetik Analiz ve Kişiselleştirilmiş Tedavi

Psikolojide gelecekte daha da yaygınlaşması beklenen teknolojilerden biri, genetik analizdir. Genetik analiz teknolojisi, bireylerin genetik yapısına dayalı kişiselleştirilmiş tedavi planları oluşturmayı mümkün kılar. Özellikle psikiyatrik ilaç tedavilerinde bu tür analizler, kişinin hangi ilaçlara daha iyi yanıt verebileceğini ve yan etkiler açısından daha az risk taşıyabileceğini belirlemekte yardımcı olur. Böylece, ilaç tedavilerinde deneme-yanılma süreci kısalır ve tedavi daha hızlı ve etkili bir şekilde sonuç verebilir.

 

Teknolojinin hızla gelişmesi, psikoloji alanında büyük bir dönüşüme yol açmış ve hem terapistlere hem de danışanlara önemli fırsatlar sunmuştur. Teleterapi, sanal gerçeklik, yapay zeka destekli duygu tanıma, biyogeribildirim ve mobil uygulamalar gibi teknolojiler, psikolojik tedavi süreçlerini daha erişilebilir, etkili ve kişiselleştirilmiş hale getirmektedir. Psikoloji ve teknoloji arasındaki bu güçlü etkileşim, gelecekte daha da yenilikçi çözümlerle devam edecek ve bireylerin mental sağlıklarını desteklemeye yönelik önemli adımlar atılacaktır.

ABA Psikoloji olarak, danışanlarımıza en güncel ve etkili teknolojilerle destek sağlamaya devam ediyoruz. Siz de psikolojik sağlığınız için bu teknolojilerden nasıl faydalanabileceğinizi öğrenmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Kariyer seçimleri, bireylerin yaşamlarında en önemli kararlarından biridir. Özellikle genç yaşlarda yapılan bu seçimler, kişisel ve mesleki hayatın temelini oluşturur. Ancak, doğru kariyer yolunu belirlemek sadece yeteneklere ve ilgi alanlarına bağlı değildir. Aynı zamanda psikolojik olarak bu süreçlere hazır olmak da kritik bir rol oynar. Bu yazıda, erken dönemde kariyer seçimlerinin önemi, psikolojik hazırlığın nasıl sağlanabileceği ve bölüm tercihleri yapılırken dikkat edilmesi gereken noktaları ele alacağız.

 

1. Kariyer Seçiminde Erken Dönemin Önemi

Erken yaşlarda yapılan kariyer seçimleri, bireylerin hayat boyu sürecek mesleki tatminini ve başarısını etkileyebilir. Bu nedenle, öğrencilerin kendilerini tanıma, ilgi alanlarını keşfetme ve güçlü yönlerini değerlendirme süreci önemlidir. Ancak bu süreçte aceleci davranmak veya baskılar altında seçim yapmak, uzun vadede pişmanlık getirebilir. Erken dönemde kariyer yönelimi, sadece kısa vadeli başarılar için değil, uzun vadeli mutluluk ve tatmin için de kritik bir adımdır.

Bireylerin kariyer yolculuğunda dikkat etmesi gereken en önemli unsurlardan biri, ilgilerini ve yeteneklerini keşfetmek için zaman ayırmaktır. Bu süreçte, kişisel farkındalık kazanmak ve gelecekteki iş yaşamında nasıl bir rol üstlenmek istediklerini anlamak, doğru seçimleri yapmalarına yardımcı olacaktır.

2. Psikolojik Hazırlığın Önemi

Kariyer seçimlerinde başarıya ulaşmak, sadece teknik bilgi ve becerilere sahip olmakla sınırlı değildir. Psikolojik olarak bu sürece hazır olmak, stresi yönetebilme, belirsizliklerle başa çıkabilme ve uzun vadeli hedeflere odaklanma becerilerini de gerektirir. Psikolojik hazırlık, özellikle gençlerin karşılaşabilecekleri baskılar, beklentiler ve toplumsal normlarla başa çıkmalarını kolaylaştırır.

Kariyer yolculuğunda karşılaşılan zorluklar, başarısızlıklar ve beklenmedik durumlar, bireylerin motivasyonunu olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, bu sürece psikolojik olarak hazır olmak, sadece başarılı bir kariyer başlangıcı değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir mesleki yaşam için de gereklidir. Gençlerin bu dönemde kendilerine güven duymaları, olası başarısızlıklara hazırlıklı olmaları ve zorluklarla başa çıkma stratejilerini geliştirmeleri büyük önem taşır.

3. Bölüm Tercihleri: İlgi Alanları ve Yeteneklerin Dengesi

Bölüm tercihi, kariyer yolculuğunun başlangıcındaki en önemli kararlardan biridir. Ancak bu kararı verirken, sadece iş bulma olanaklarına veya maddi getirilerine odaklanmak yeterli olmayacaktır. Gerçekten ilgi duyulan ve yeteneklerinizi en iyi şekilde kullanabileceğiniz bir alan seçmek, uzun vadeli başarı ve tatminin anahtarıdır. İlgi duyulan bir alan, kişiye mesleki tatmin sağlarken, güçlü yönlerinizin farkında olmak da bu alanda başarılı olmanıza katkı sağlar.

Gençlerin kendilerini hangi alanda görmek istediklerini anlamaları için deneyim kazanma süreçleri de önemlidir. Stajlar, part-time işler veya gönüllü çalışmalar, bölüm tercihlerinin daha bilinçli yapılmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, gençlerin bir bölüm seçerken, o alandaki iş olanakları, gelecekteki gelişim fırsatları ve kişisel gelişime katkıları gibi unsurları da göz önünde bulundurmaları gerekir.

4. Kariyer Seçiminde Aile ve Sosyal Çevrenin Rolü

Ailelerin ve sosyal çevrenin kariyer seçimlerindeki etkisi, gençlerin kararlarını doğrudan etkileyebilir. Aileler genellikle kendi tecrübelerine dayanarak çocuklarına yönlendirme yapar. Ancak, gençlerin kendi ilgi alanlarını ve potansiyellerini keşfetmeleri için özgür bırakılmaları önemlidir. Aşırı baskıcı ya da yönlendirici bir tutum, bireyin kariyer seçiminde yanlış tercihler yapmasına neden olabilir.

Ailelerin bu süreçte gençlere destekleyici bir yaklaşım sergilemeleri, onların özgüvenlerini artırır ve kendi kararlarını verebilmeleri için gerekli zemini hazırlar. Aynı şekilde, sosyal çevre de kariyer seçimlerinde büyük bir etkiye sahiptir. Gençlerin bu süreçte, çevrelerinin beklentileri ve toplumsal normlara uymak yerine kendi ilgi ve yeteneklerini ön planda tutmaları önemlidir.

5. Kariyer Danışmanlığı: Bilinçli Tercihler İçin Destek

Erken dönemde kariyer seçimleri yaparken, bir uzman rehberliğine başvurmak büyük bir fark yaratabilir. Kariyer danışmanları, bireylerin yeteneklerini, ilgi alanlarını ve potansiyel iş alanlarını belirlemelerine yardımcı olur. Özellikle psikolojik danışmanlık, bu süreçte gençlerin kaygılarını azaltmalarına ve daha bilinçli kararlar almalarına olanak tanır.

Kariyer danışmanları, ayrıca gençlerin uzun vadeli hedefler belirlemelerine, bu hedeflere ulaşmaları için stratejiler geliştirmelerine ve bölüm seçimleri sırasında karşılaşabilecekleri zorluklarla başa çıkmalarına destek sağlar. Bilinçli tercihler yapmak, gençlerin ileride karşılaşabilecekleri olası kariyer değişimlerine de daha esnek yaklaşmalarını sağlar.

 

Erken dönemde yapılan kariyer seçimleri, bireyin hayatının geri kalanını şekillendirir. Bu süreçte psikolojik olarak hazırlıklı olmak, ilgi ve yeteneklerin farkında olarak bölüm tercihleri yapmak ve dış baskılardan bağımsız bir şekilde karar verebilmek, başarıya giden yolda önemli adımlardır. Gençlerin, kariyer yolculuklarına başlarken kendilerini tanımaları, psikolojik dayanıklılık kazanmaları ve bilinçli tercihler yapmaları, uzun vadede hem mesleki hem de kişisel tatminlerini artıracaktır.

ABA Psikoloji olarak, gençlerin bu süreçte ihtiyaç duydukları rehberliği sunarak, onların en doğru kararları almalarına ve kariyer yolculuklarında başarılı olmalarına katkı sağlamaya devam ediyoruz.

Read More

Meslek seçimi yaparken nelere dikkat edilmeli? Geleceğin meslekleri neler olacak? Kariyer tercihi yaparken kariyer danışmanlığı almak neden önem taşıyor? Stratejik Yetenek Yönetimi, doğru meslek ve kariyer seçimini nasıl etkiliyor?

Meslek alanını belirlemek herkes için kritik konulardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Kariyer tercihleri, bireyin yalnızca çalışma hayatını değil; tüm yaşantısını etkiliyor. Bu anlamda bu süreçte doğru adımları atmak büyük önem taşıyor. Aksi halde bireyin bütün yaşamı boyunca mutsuz olması söz konusu olabiliyor. Yanlış alana yönelen birey potansiyelini gösteremiyor ve kendini gerçekleştiremiyor. Bu noktada; hem kendisi hem de çalıştığı alan için değer üretmesi mümkün olmuyor. Sonucunda yaşamından ve iş hayatından memnun olmayan bireyler ortaya çıkabiliyor.

Meslek Seçimi Yaparken Stratejik Yetenek Yönetimi Neden Önemli?

Bu noktada kariyer danışmanlığı almak bireylerin yararına olabiliyor. Doğru meslek tercihi yapabilmek için bireyin kendini iyi tanıyor olması kritik bir noktayı oluşturuyor. Bireyin ilgi alanları ve becerilerine bakmak gerekiyor. Elbette bu noktada; kariyer testlerinden yardım almak doğru bir adım oluyor. Çünkü bireyin tek başına yol haritası çizebilmesi her zaman kolay olmuyor. Aynı zamanda atılması gereken adımları doğru tespit edebilmek için uzman yardımı almak gerekiyor.

Uzmanlar tarafından yapılan Stratejik Yetenek Yönetimi uygulamaları ile bireyler doğru alanlara yönlendirilebiliyor. Kariyer testi uygulamaları bireylerin ilgi alanları, yetenek ve yatkınlıklarının doğru tespit edilmesini sağlıyor. Meslek seçimi konusunda gerekli ipucuna bu veriler aracılığıyla ulaşılabiliyor. Böylelikle birey; kendine en uygun alanı seçebiliyor. Bunun neticesinde alanında fark yaratması ve değer üretebilmesi mümkün hale geliyor. Birey hem iş hayatında hem özel hayatında başarılı ve mutlu olabiliyor. Bu anlamda yetenek yönetimi hem eğitim hem kariyer süreçleri için kritik bir rol oynuyor.

Bununla birlikte elbette geleceği okuyabilmek ve gelecekte ön planda olacak alanları da doğru tespit edebilmek gerekiyor. Çünkü dünya hızla değişiyor. Özellikle yaşadığımız yüzyılda teknoloji ve dijitalleşmenin etkileri her alanda hissedilebiliyor. Bu durum hiç şüphesiz meslek alanlarına da yansıyor. Meslekler şekil değiştiriyor ve yeniden yapılanıyor.

Meslek Seçimi ve Geleceğin Meslekleri

Her şeyin hızla değiştiği bir çağda bireylerin geleceği doğru okuyabilmeleri her zaman mümkün olmayabiliyor. Bu noktada bir uzman görüşü almak ve bu doğrultuda kariyer tercihi yapmak gerekiyor. Çünkü bireyin yatkınlıkları kadar gelecekte neler olacağı da önem taşıyor. Geleceğin meslekleri, toplumsal değişimler, ekonomik koşullar gibi birçok unsuru bu anlamda değerlendirmek gerekiyor.

Yakın gelecekte yapay zeka uygulamalarının birçok meslek alanını etkileyeceği öngörülüyor. Dijital pazarlama ve dijital medya alanlarında büyük sıçramalar bekleniyor. Bazı mühendislik alanları ön plana çıkarken bazılarının geri planda kalacağı düşünülüyor. Özellikle; uzay mühendisliği, yapay zeka mühendisliği gibi alanlar yükselişe geçiyor.  Meslek seçimi yapılırken tüm bu değişimleri dikkate almak gerekiyor. Mimarlık alanında sürdürülebilir çözümlere duyulan ihtiyaç artıyor. Hukuk alanında dijitalleşmenin etkisiyle bilişim hukukunun ön plana çıkacağı düşünülüyor. Makine öğrenmesi, data sciences, sanal gerçeklik gibi alanların yükselişte olduğu biliniyor. Tarım alanında klasik yöntemler yerini akıllı tarım uygulamalarına bırakıyor.

Tasarım alanının bugün olduğu gibi gelecekte de önemli bir konumda olacağı öngörülüyor. Bu anlamda tasarım alanında yetkinliği bulunan gençlerin becerilerinin geliştirilmesi ve doğru noktalarda konumlandırılması önem taşıyor. Eğitim alanında zaman ve mekan kavramları eskiye oranla önemini yitiriyor. Klasik yöntemler yerini yeni uygulamalara bırakıyor. Eğitimin ilerde büyük oranda dijital alana kayacağı düşünülüyor. Bu değişimin şimdiden başladığı kabul ediliyor.

Meslek tercihi ve kariyer seçimi yaparken tüm bu gelişmeleri ve daha fazlasını dikkatle değerlendirmek gerekiyor. Bireylerin bu değişimlere göre kendi becerilerini yapılandırmaları önem taşıyor. Aksi halde değişime ayak uydurmak mümkün olamıyor. Doğru seçimler, doğru yönlendirmeler ile bireylerin kendi alanlarında fark yaratmaları mümkün hale geliyor. Başarılı bir kariyerin anahtarı doğru seçimler yapmaktan geçiyor. Bu anlamda mutlaka uzman yardımı almak ve doğru bir yol haritası çizmek gerekiyor.

Meslek seçimi hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sorularınız için Doç. Dr. Gamze Sart ve aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Psikoloji, eğitim ve kariyere dair daha fazla içeriğe ulaşmak için YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

Çocuk eğitiminde ödül kullanımının davranışı ve bilgiyi pekiştirmede ne denli önemli olduğunu hepimiz biliriz. Ancak ödüllendirmenin eğitimde sağlayacağı fayda yerinde, kararında ve doğru mesajlarla verildiğinde artacaktır. Amacı dışında, kontrolsüz ve ölçüsüz şekilde verilen ödüller bir süre sonra cezaya dönüşebilir. Çocuğun bir davranışı veya başarısı için verilecek ödül çocuğun başarısının önüne geçmemelidir.

Aksi halde başarıdan alınan haz yerini kazanılan ödülden duyulacak hazza dönüşecektir. Ödülün daha keyifli olduğunu fark eden çocuk ödüllendirilen davranışı yeniden ödül almak için tekrar edebilir. Bu da çocuğun davranışı ödüle bağlı olarak gerçekleştirmesine yol açabilir. Ödülün sıklığı veya derecesi azaltıldığında yani daha az keyif verecek bir ödülle yer değiştirildiğinde çocuğun o davranışa yönelik motivasyonu düşebilir.

Üstelik ödülün gelmemesi halinde çocuk kendini başarısız ve değersiz de hissedebilir. Oysa dengeli bir biçimde, doğru, çocuğun yaşına ve yaptığı davranışa uygun kullanılan ödül çocuğun öğrenmesini kolaylaştıracaktır. Çocuğun beklentileri de yetişkinlerle benzerlik gösterir. Çocuk motive olabilmek ve motivasyonunu sürdürebilmek için ödüllere ihtiyaç duyar. Bu ödüller pekiştireç görevi görür.

Çocuk eğitiminde ödül dendiğinde çoğunlukla aklımıza pahalı hediyeler, oyuncaklar, çikolatalar, abur cuburlar gelir. Oysa çocuk taktir içeren cümleler, alkış, kucaklaşma, bir öpücük de ödüldür. Pahalı bir hediye yerine defterine yapıştırılacak bir sticker, çizilecek bir yıldız da ödüldür. Çoğunlukla çocuğun ödüle verdiği değeri belirleyende bizim ödülü kullanış şeklimizdir. Çocuk için değeri hissettirilerek verilen sticker, alelade şekilde verilen pahalı bir hediyeden daha değerli olacaktır.

Peki ödül tam olarak nedir? Neler ödül değeri taşımaktadır? Çocuk eğitiminde ne tür ödüllere yer verilmelidir? Ödüllendirme hangi durumlarda ceza etkisi yaratır? Çocuğun davranışını pekiştirmek için ebeveynler farklı neler yapabilir? Yazımızın devamında detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Çocuk Eğitiminde Ödül Nedir?

Ödül bir koşula bağlı olarak verilen ve belli bir davranışın ortaya çıkmasını pekiştiren nesne, davranış, söz veya etkinliktir. Verilen ödülün amaca hizmet edebilmesi için çocuğun yaşına, ödüllendirilecek davranışın niteliğine ve çocuğun ihtiyacına uygun olması gerekir. Örneğin; odasını toplama sorumluluğu kazandırmaya çalıştığımız 3 yaşındaki çocuğumuza ödül olarak tablet almak hatalı seçimdir.

Aynı şekilde çocuğa kazandırılmak istenen davranış, bilgi, sorumluluk da çocuğun yaşı ve kapasitesiyle uyumlu olmalıdır. 3 yaşında bir çocuğun okuma yazma öğrenmesini beklemek çocuğu zorlamak olacaktır. Ebeveynler ödül sistemine çoğunlukla çocuklar özerklik kazanmaya başladığında ihtiyaç duyar. Bebeğinin ilk kelimeleri, ilk adımları veya ilk ek gıda deneyimleri için ödül arayışında olan ebeveyn sanırım yoktur.

Çocuğumuzun gelişimine dair bu keyifli deneyimlerimizde büyük ödüllere, pahalı hediyelere değil kocaman gülümsemelere, alkışa, kucaklamaya yer veririz. Çocuğumuzda mutluluğumuzla ve karşılaştığı bu coşkulu tezahüratlarla motive olur. Ne zamanki çocuk büyümeye, ebeveyninin belirlediği sınırları genişletmeye çalışır o zaman çocuk eğitiminde ödül farklılaşır. İşte tamda bu noktada çocuğumuza sunduğumuz ödüllerin onun davranışı kazanmasına yetmeyeceğini düşünürüz.

Ebeveyne göre eskiden bir gülümsememizle, çırptığımız ellerimizle motive olan çocuk şimdi daha büyük beklentilere girmiştir. Örneğin; odasını toplamayı öğretmek istediğimiz çocuğumuza sepete kendi başına attığı oyuncakları alkışlamamızın yeterli gelmeyeceğini düşünürüz. Bunun yerine çocuğun beklenti ve ihtiyaçlarını değerlendirmeden rüşvet niteliğinde önerilerde bulunuruz. “Odanı kendi başına toplarsan televizyon izleyebilirsin. Oyuncaklarını sepete doldurursan dondurma yiyebilirsin.” Gibi.

Bu rüşvetler çocuğa istenen davranışı kazanmak yerine ödüle odaklanmayı öğretir. Kazandırılmaya çalışılan her davranışta çocuk daha büyük beklentilere girmeye başlar. Dolayısıyla çocuk eğitiminde ödül davranıştan önce değil sonra sunulmalıdır. Çocuk bir ödül geleceğini veya bu ödülün ne olduğunu bilmemelidir. Ödüllendirme sonrası çocuğa bu ödülün her seferinde verileceği algısı yaratılmamalıdır.

Çocuk Eğitiminde Ödül Değeri Taşıyan Davranış ve Sözler Neler?

Çocuğun sadece başarısını değil çabasını taktir edip övmek çocuk için en değerli ödüldür. Böylece çocuk başarıyı sevgi elde etme unsuru olarak değerlendirmez. Aksi halde çocuk kendini sevilebilir ve değerli hissetmek için başarılı olmaya odaklanır. Her başarısızlıkta özgüvenini ve öz değerini yitirmeye başlar.

Ödül mutlaka zamanında verilmelidir, çocuk aldığı ödülün nedenini bilmeli, davranışıyla ödül arasında ilişki kurabilmelidir. Ödül ne olursa olsun zamansız verildiğinde işlevini yitirecektir. Örneğin; hafta sonu ödevlerini eksiksiz yaptığı için çocuğu ödüllendirmek istiyorsak ödülü ödevlerini yaptığını fark ettiğimizde vermeliyiz. Ertesi gün verilen ödülün hiçbir anlamı kalmayacak, çocuk motive edilmiş olmayacaktır.

Aynı şekilde çocuğa davranışından önce ödülünü vermek de ödülün etkisini düşürecektir. Çocuk eğitiminde ödül maddi ağırlıklı değil manevi ağırlıklı olmalıdır. Övgü ve sevgi dolu sözler, taktir, teşekkür, sıcak bir kucaklaşma, bir öpücük, alkış ve benzeri davranışlar kullanılmalıdır. “Öğrenmek için ne kadar istekli olduğunu görüyorum. Çabalaman çok güzel, öğrenirken keyif aldığını görmek beni çok mutlu ediyor. Seninle gurur duyuyorum.” Gibi.

Çocuğa zaman ayırmak, birlikte oynamak ödül olarak sunulmamalıdır. Çocuk ebeveyninin ilgisini, sevgisini görmek, birlikte zaman geçirmek için bir şeyler başarmaya ihtiyaç duymamalıdır.

Çocuk Eğitiminde Ödül Hangi Durumlarda Cezaya Dönüşür?

Ödül istenen davranışın kazanılmasını desteklerken ceza da doğru kullanıldığında istenmeyen davranışın sönmesini kolaylaştırır. Ceza çocuk eğitiminde önemli bir yere sahiptir. Ancak cezanın ne sıklıkta uygulandığı, niteliği, amacı, kapsamı eğitimdeki etkisini farklılaştırabilmektedir. Önceliğimiz ödüllerle davranış kazandırmak, istenmeyen davranışları görmezden gelerek sönmesini beklemek olmalıdır. Cezalar asla şiddet içermemeli, çocuğu korkutmamalı, gerilemeye yol açmamalı, çocuğun canını yakmamalıdır.

Cezanın halk dilindeki kullanımı negatif yüklü olsa da çocuk eğitimindeki yeri olumludur. Örneğin; ödevlerini yapmasını istediğimiz çocuğumuz ödevlerini yapmıyor, hatırlatmalarımıza rağmen sorumluluk almıyorsa ceza kullanılabilir. Ancak burada verilecek ceza çocuğun keyif aldığı bir şeyi geçici süreliğine elinden almak olmalıdır. Ödevlerini yapmayan çocuğun ödevlerini aksattığı günlerde televizyon izleme hakkı kaldırılabilir.

Uykudan önce masal okunmasını seven çocuğun, uyku vaktinde yatağı girmeyi reddediyorsa masal dinleme hakkı kaldırılabilir. Ancak çocuk verilen cezanın neden verildiğini, bu cezanın ne zaman sonlanacağını bilmelidir. Dolayısıyla çocuk eğitiminde ödül ve ceza verirken mutlaka nedenleri de açıklanmalıdır. Ceza sevilen etkinlik, nesne veya davranışın sınırlandırılması olsa da bazen hatalı ödüller de cezaya dönüşebilir.

Ödül beklentisi yaratıp ödül verilmiyor veya ödüllendirme geciktiriliyorsa çocuğun motivasyonu düşer ve davranış sönebilir. Dolayısıyla ödüllendirmedeki gecikmeler ceza etkisi yaratabilir. Ödül, beklentiyle örtüşmediğinde ve çocuğu tatmin etmediğinde ceza niteliği taşır. Örneğin; küçük başarılarında büyük ödüller kazanan çocuk büyük bir başarıda küçük bir ödülle demotive olabilir. Veya verilen ödül çocuğun ilgi ve ihtiyaçlarıyla uyumlu değilse yine ceza etkisi yaratabilir.

Kız çocuğuna erkek oyuncakları almak (çocuğun ilgisini çekiyorsa alınabilir, ancak ilgisi yoksa motivasyon kaybı yaratacaktır). Çocuklarda ödül tutarlı olmalıdır. Çocuğun zaten yapmakta olduğu, yapabildiği bir şey için sonradan ödüllendirmede bulunmak çocuğu incitebilir. Daha önceki davranışlarının fark edilmediğini veya ne zaman yapıp yapmadığının bir öneminin olmadığını düşünebilir.

Çocuk eğitiminde ödül ve cezanın kullanımı istenen davranışların kazanılmasında oldukça önemlidir. Ancak çoğunlukla ödül ve ceza sistemi yanlış kullanılarak çocuğun duygusal ve davranışsal açıdan zarar görmesine yol açılır. Bu iki yöntem yanlış kullanıldığında kişilik, özgüven, öz değer zedelenebilmektedir

Read More

IELTS için motivasyon teknikleri çalışma düzeninizi sağlamak için etkili olacaktır. Herkes yüksek puan almak ister ama IELTS sınavından yüksek alabilenler düzenli çalışanlardır. Düzenli çalışmak için yüksek motivasyonu koruyabilmeniz gerekir. Motivasyon teknikleri IELTS sınavına daha azimli şekilde çalışarak başarılı olmanızı sağlayacaktır. Sınav anında bile yüksek motivasyona sahip olmak başarınız için önemlidir. Örneğin sınavın ilk bölümü olan listening (dinleme) kısmında birkaç soruyu cevaplayamadınız. Cevaplayamadığınız için sınavın zor olduğunu düşündünüz ve o an motivasyonunuz düştü. Sınavın gerisini iyi yaparak iyi bir sonuç elde etme şansınız varken motivasyonunuzun düşmesiyle birlikte kendinizi direk yenilgiye hazırlarsınız. Bu nedenle de otomatikman galip durumuna düşersiniz. İşte bu olası motivasyon düşüklüğünü yenmek IELTS sınavı için size birkaç teknik önereceğiz.

Motivasyon Teknikleri: İçsel Motivasyonu Çağırmak

En nihayetinde IELTS özel bir sınavdır. IELTS’e giriyorsanız yurt dışında lisans, yüksek lisans ya da doktora için giriyorsunuzdur. Eğitiminizi sürdürmek için illa IELTS’e girme zorunluluğunuz yok. Fakat siz IELTS’e girmek istiyorsanız bu özel bir amacınız olduğu anlamına gelmektedir. Demek ki özel bir programa girmek istiyorsunuz. Motivasyon teknikleri hakkında konuşurken motivasyonun iki türü olduğunu her zaman aklımızda bulundurmalıyız. Araştırmalara göre eğer yaptığınız bir eylemi dışsal yerine içsel motivasyonla bağdaşlaştırırsanız motivasyonunuzun yüksek kalması daha olası bir koşuldur.

İçsel motivasyon aynı sizin gibi bir özel amaca hizmet ettiği için yapılan işe motive olmaktır. Motivasyon teknikleri içinde içsel motivasyonu çağırmayı ekleyebiliriz. Kendiniz yurt dışıyla bağlantılı bir eğitim almak istediğiniz için IELTS’e giriyorsunuz. Etrafın zorlamasından değil de kendi isteğiniz bunda etkiliyse motive olmanız çok daha kolay olacaktır. Eğer etrafın isteği dahilindeyse de kendinize yurtdışında eğitim görmenin neler kazandıracağını hatırlatarak içsel motivasyonu çağırabilirsiniz. Her demoralize olduğunuzda bu sınavdan iyi bir başarı elde etmenin size kazandıracaklarını aklınızdan geçirin. Neden yüksek almak istediğinizi yüksek almanın kendiniz için neler getireceğini kendinize hatırlatın.

Başarmayı Hayal Etmek

Motivasyon teknikleri arasında başarmayı hayal etmek motivasyonu arttıracak bir uygulama sayılabilir. Başarıyı hayal etmek başarıya sizi yakınlaştıracaktır. Başardığınızı ve sonucunda elde ettiğiniz fırsatları gözden geçirin ve hayalini kurun. Bu düşünceler sizi çalışmaktan kaytarmak istediğiniz düşük motivasyonlu olduğunuz zamanlarda kurtaracaktır. Şuan IELTS sınavı için kalkıp dersin başına oturmak  zor gelebilir. Fakat bugünkü zorluklarla mücadele edişiniz ilerideki başarınızı belirleyecektir. Motivasyonunu yüksek tutmayı bilenler düşük motivasyona karşı savaşanlardır. Herkesin canının çalışmak istemediği ve motivasyonunu düştüğü zamanlar olacaktır. Ancak önemli olan kendinizi tanıyarak başarıyı hayal etmek ve içsel motivasyonu çağırmak gibi uygulamalarla motivasyonunuzu yüksek tutmayı başarabilmektir.

Konu hakkında destek almak için Aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. IELTS sınavına hazırlık aşamasında Aba Academy’nin uzman kadrosundan yardım alabilirsiniz. Yurt dışında eğitim almak için gerekli olan sınavlar hakkında bilgi almak için Aba Yurt Dışı Eğitim YouTube kanalını takip edebilirsiniz. Ayrıca bilgilendirici videolara erişmek için Doç. Dr. Gamze Sart’ın YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Read More