2 Yaş Sendromu Nedir?

2 yaş sendromu, gelişim sürecinde olan çocukların, bebeklikten çıkıp artık birey olduklarını kabul ettirme dönemine verilen isim ve büyüme sancıları sürecine verilen genel bir isimdir. Bu süreç genellikle 18. ve 36. aylar arasında görülür. Bu sendrom anneler ve babalar aynı zamanda çocuklar için de yorucu ve stresli bir dönemdir. Çocuklar, bu süreç içerisinde henüz iletişim becerileri ve dil gelişimi kendilerini ifade edecek kadar gelişmediği için bir sonraki süreç olan ergenlik döneminden hemen önceki süreçte her şeye hayır deme, istediğini elde edene kadar huzursuz davranma ve ağlama, öfke nöbetleri, inatçı davranışlar, agresif tavırlar, bağırma gibi davranışlar sergilemektedir. Bu süreçte anne ve babaların çocuklarını dikkatli eğitmesi, onu anlaması, empati kurması ve bunun normal bir süreç olacağını kabullenerek, geçeceğinin bilinciyle sabırlı davranması gerekmektedir.  Çocuklar, bu dönemde anne ve babalarına artık bebek olmadığı kanıtlamak, dış dünyaya da artık bir birey olduğunu kabullendirmek, ebeveyn kontrolünden çıkmak istemektedir. Anne ve babaların en çok yaptığı hata ise bu dönemdeki çocukların gereğinden fazla agresif tavır sergilediğini, sürekli kapris yaptığını hatta şımarık huylarının başladığını düşünerek çocuklarına öfkeli yaklaşımlarıdır. Bu davranış ailenin zıtlaşmasına ve ebeveyn ile çocukların arasının açılmasına neden olabilir. Çocuklar anne ve babaların zıtlaştığını, öfkelendiğini görünce daha agresif bir tavır sergiler ve aradaki gergin duygu durumu gittikte artar. Ebevenylerin unutmaması gereken bir şey vardı o da, bu süreç geçicidir ve normal karşılanmalıdır. Hiçbir çocuğun karakterine bu işlemeyecek olup, süreci çocuğun psikolojisine zarar vermeden atlatmaları gerektiğini unutmaması gereken anne ve babalar için sabırlı olmalarını öneririz. 2 yaş sendromu genel olarak yukarıda anlatılanların yaşanıldığı bir dönemdir. Peki bu süreçte ebeveynler nasıl yaklaşmalıdır?

2 Yaş Sendromunda Anne ve Babalar Nasıl Davranmalı?

Anne ve babaların en dikkat etmesi gereken şey ise gelişim sürecinde olan çocuğun sağlıklı bir şekilde bu süreci atlatabilmesi için onu ne çok sınırlandırmak ne de tamamen özgür bırakmak gerekir. En sık yapılan hata ise her davranışını eleştirmek ve kısıtlamaktır. Bu çocuğun kendine olan özgüvenini ve kişilik gelişimini olumsuz etkilemektir.  Çocuğunuz ile iletişime geçerken onu sakinleştirebilecek ses tonunda, sabırlı bir tavırla sakin cümleler kurmalı, onu anladığınızı dile getirerek net ve basit cümleler ile iletişim kurmanızı öneririz. İroni anlam içerek cümlelerin tam olarak algılanamayacağı için çocuğunuzda öfke uyandırabilir. Ne anlatmak istiyorsanız sade ve basit bir dil kullanmanızı öneririz.

Çocuklar ile geçireceğiniz zaman her zamankinden daha önemli olduğu bir süreç içerisinde olduğunuzu unutmamalısınız. Çocuğunuzla bireysel olarak zaman geçirmek, oyun oynamak ve oyun oynarken bürünülen rol ile çocuğunuza eğitim verilmesi gerekmektedir. Çocuğunuzla iletişime geçmek istediğiniz zaman yukarıda kalarak ses tonunuzu ayarlamayarak uyarmak yerine, çocuğunuzun boy hizasına gelerek sakin bir sonuyla gerekli uyarıları yapmanızı öneririz. Bu tavrınız sonucunda çocuğun çıkaracağı ders onu dikkate aldığınız ve bir birey gibi onu önemsediğinizi hisseder. Çocuğunuzun sakinleşmesi ve öfke nöbetli geçirmemesi  için onun başa çıkabileceği sorumluluklar ve görev verin ve başarılı olması durumunda onun öz güvenini tazeleyecek şeyler söyleyerek cesaretlendirin. Çocuğunuzla sadece evde değil dışarıda da zaman geçirmeniz gerekmektedir. Enerjisini atmasına izin verin, tehlikeli olmalı sürece düşmesini sonrasında ise kendisinin kalmasına izin verin ve cesaretlendirin. Israrla yapmak istediği bir aktivite var ise siz de ısrar edip vazgeçirmek yerine dikkatini başka bir yere çekerek ısrarından uzaklaştırın. Bu süreçte dikkat dağınıklığı keşif açlığı yüksek olduğundan odak noktasını çok hızlı değiştirebilirsiniz.

 

 

Read More

Gelişen teknoloji ve her evde bulunan internet, bilgisayar, tablet gibi zamanın getirdiği ihtiyaçlar doğrultusunda kullandığımız aletlerin doğru kullanılması ve sorumlu ebeveynler olarak sağlıklı kullanılmasını çocuklarımıza öğretmemi gerekmektedir.

Çocukların en çok zaman geçirdiği sosyal medya sonrasında ise oyunlar gelmektedir. Hatta bazı çocuklar için oyunlar ilk sıradadır diyebiliriz. Bazı uzmanların yaptığı açıklamalarda gelişim sürecinde olan çocukların çok fazla oyun oynamasının beyin gelişimini olumsuz etkilediği savunurken aynı fikre katılan anne babalar da bu zamanı kayıp olarak görmektedir. Özellikle oynanan oyun kategorileri sıkı takip edilmelidir. Şiddet ve savaş oyunu içeren oyunların gelişim sürecinde bulunan çocukların şiddete eğilimi olabileceği söylenirken, geçirilen uzun zamanlar sonucu asosyal bir çocuk olarak bu zamanı geçirdiklerini de bir gerçektir. Aynı zamanda uzmanlar çocukların teknoloji ve oyunlarla zaman geçirmelerinin bir çok yararı olduğunu ve yaratıcılıklarını da geliştirdiğini öne sürmektedir. Bilgisayar oyunları çocukların geçirdiği zaman süresince beyin gelişimini desteklediğini ve daha sürreal düşünmelerine katkı sağlamaktadır. Uzmanların yaptıkları açıklamalar ise şöyledir; ‘Bilgisayar oyunları beyninizi değiştiriyor’. Video oyunları oynamak beynin fiziki yapısını; okumayı öğrenmek, piyanoyu çalmak veya bir harita kullanarak gezinmekle aynı şekilde değiştirir. Çok egzersiz yapmanın kasları geliştirdiği gibi, güçlü konsantrasyon ve dopamin gibi nörotransmitter dalgalanmaları, beyindeki sinirsel devreleri güçlendirir. ‘ Bu konuda iki ayrı düşünceye sahip olan uzmanların farklı araştırmalarını ve sonuçlarını inceleyebilirsiniz. Genel olarak çocukların üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri şu şekilde özetlenebilir.

Çocuklar Üzerindeki Olumlu Etkileri

  1. Koyduğu hedefe ilerleme ve azim: Çoğu oyunlar bilindiği gibi adım adım ilerlemelidir. Bu süreçte oyunlarla zaman geçiren birey istediği hedefe ulaşana kadar zaman geçirmesi gerçek hayatta da hedef koymak ve ona ulaşmak konusunda aslında tecrübelilerdir.
  2. Pratik Düşünme: Oyun oynayan birey oyun sırasında hızlı davranmak ve zaman kaybetmeme odaklı zaman geçirdiğinden hızlı düşünerek sonuca ulaşma konusunda kendini eğitmekte olup kendini bu yönde gerçek egzersizlerle geliştirmektedir. Özellikle savaş ve aksiyon oyunlarında stres altında karar verme ve doğru karar verme konusunda tecrübe eden beyin, gerçek hayatta da aynı hızda karar vermesine ve doğru kararı vermesi konusunda yardımcı olacaktır.
  3. Çoklu Hedeflerin Yönetilmesi: Strateji oyunlarında oyuncuların sahip olması gereken bir özelliktir. Verdiği kararların sonuçlarını düşünerek karar vermeli ve bir çok ihtimali düşünerek ilerlemesi gerekmektedir.
  4. Fiziksel Olarak El ve Göz Koordinasyonu: Çoğu oyunda ekranı takip ederken eller ile Mouse ve klavye kontrolü yapılması ve doğru hamleler yapması için doğru aksiyonlar alması gerekmektedir. Bu da bireyin fiziksel olarak koordinasyonunu geliştiren bir aktivitedir.
  5. Mantık Kullanarak Çözüme Ulaşma: Genellkle bulmaca çözen çocuklarda mantıklı cevapları bulmak sürekli beyin egzersizi yapmaya neden olduğundan gerçek hayatta da mantıklı düşünmesine katkı sağlamaktadır.

Çocuklar Üzerindeki Olumsuz Etkileri

  1. Bağımlılık: Geçirilen uzun zamanlar sonucu gelişim çağında olan bir çocuğun hayatından büyük bir alana sahip olan oyunlar çocukların bağımlı olmasına ve oyunların hayatının bir parçası haline gelmektedir.
  2. Vakit Kaybı ve Akademik Başarısızlık: Çocuklar oyun oynamak için ayırdığı zaman içerisinde ödevlerini yapması gerekmekte veya ilgili sorumluluklarını yerine getirmesi gerekirken, bu sorumluluklarına ayıracağı zamanı oyun oynayarak geçirdiği için akademik başarısızlıklar zamanla boy gösterecektir.
  3. Gerçeklik Duygusunu Kaybetme: Gelişim çağında ve duygularının çok hassas olduğu dönemlerde oyunlarla çok zaman geçiren gençler gerçek hayatın gerçek duygularından yoksun büyüdükleri için gerçek dünya ve duygular ile dijital dünyadaki duygu ve gerçeklikleri karıştırması oldukça doğaldır.
  4. Asosyallik: Gelişim çağındaki çocukların iletişim becerilerini geliştirebilmeleri için geçireceği zamandan yoksun olarak büyümesi gerçek hayatla yüzleştiği zaman iletişime geçme konusunda sıkıntı çekecek olup bu da ilerleyen zamanlarda bireylerin asosyal olmasına neden olmaktadır.

Bilgisayar oyunlarının çocuklarda yarattığı etkiyi daha detaylı öğrenebilmek için Psikolog Deniz Yel’in videosuna göz atabilirsiniz.

Read More

Çağımızın getirdiği şartlar doğrultusunda akıllı telefon kullanımı insanların hayatında gereksinim haline gelmeye başlamıştır. Özellikle çocuklar için büyük riskler barındıran akıllı telefonları kullanım yaşı aileler için her zaman kafalarda bir soru işareti bırakmaktadır. Her ne kadar çağımızın ünlü düşünürleri ve teknoloji dünyasının devleri tarafından erken yaşta kullanımı önerilmese de (Örneğin, Bill Gates akıllı telefon kullanımının 14 yaşından önce olmaması gerektiğini savunmaktadır.) konuyla ilgili bilinen ve savunulabilecek kesin bir kullanım yaşı yoktur.

Gelişim uzmanları ve psikologlar teknolojik cihazların zekada, gelişimde ve özellikle sosyallikte sorunlar çıkardığını düşündüğü için, özellikle 6 yaş ve altı için direkt akıllı telefona maruz bırakılmamalarını önermektedir.  Maruz bırakılması durumunda da günde bir saatle sınırlandırılması ve eğitici programlar dahilinde kullanılması gerektiği savunulmaktadır.

Asıl üzerinde durulması gereken konu yaş değil telefonun “hangi şartlar altında” kullanıldığıdır.

Anne babalar çocuklarına ulaşmak ve çocukların çeşitli ihtiyaçlarında yardımcı olmak için çocuklarının telefon sahibi olmalarına ihtiyaç duyabilirler.  Akıllı telefon kullanmakla ilgili yapılan varsayımlar doğrultusunda insanlar özellikle çocuklar için akıllı telefonların zararlı olduğunu düşünmektedir. Fakat, aslında burada önemli olan telefonun nasıl ne için ve ne şekilde kullanıldığıdır.

Akıllı telefona sahip olan çocuklar için dikkat edilmesi gerekenler:

 

  • Çocuğunuzun izlediği içerikler kontrol altında tutulmalı ve yaşına uygun olarak seçilmelidir.
  • Belli koşullarda kullanılmaması kuralı olmalıdır. (Belli bir saatten sonra kullanmamak, yemek masasında kullanmamak, ödevler bitirilmeden kullanmamak vb.)
  • Günlük kullanım için anne babalar tarafından belirlenmiş saat sınırı olmalıdır.

Henüz akıllı telefonu olmayan küçük yaştaki çocuklar içinse anne babalar kendi akıllı telefonlarını kullandırma konusunda çocuklarına sınırlar koymalıdır:

  • Çocuğunuz her istediğinde akıllı telefonunuzu onunla paylaşmayın. Bazen çocuğunuza şu an veremeyeceğinizi sebebiyle birlikte açıklamalı ve bu tutumunuzdan ödün vermemelisiniz. Aksi taktirde çocuğunuz telefonu bir ihtiyaç haline getirip sizden her sıkıldığında, sürekli olarak telefonunuzu talep edebilir.
  • Eğitici içerikler seçiniz. Çocuğunuzun akıllı telefon yoluyla oynadığı oyunları ve izlediği filmlerin seçimini siz yapınız. Ne yazık ki internet üzerinden ulaşılabilecek yanlış bilgiler ve zararlı içerikler kaçınılmaz derecede fazla. Bu yüzden çocuğunuzun izlediği içerikleri çocuğunuza izletmeden önce izleyin ve sadece bu içerikleri izletmeye çalışın.
  • Gün içerisinde sınırlı sürede oynamasına izin verin. Bir günde birden fazla defa çocuğunuzun telefonunuza ulaşmasına izin vermemeye çalışın. Telefonu kullandığı zaman da saat sınırı çizin. Ona gün içerisinde telefonunuzla oynaması için sonsuz süre vermeyiniz.
  • Oyun indirmek, oyunu açmak ve telefonu kullanırken girebileceği alanları seçin ve kullanımla ilgili öğretici bilgiler verin. Çocuğunuzun yanlış içeriklere ulaşmaması ve kullanımda hatalar oluşmaması için çocuğunuzu bilgilendirin. Kullanım konusunda bildiklerinizi öğretin ve gireceği alanları bu yolla sınırlayınız.

 Konu ile ilgili daha fazla bilgi almak için Psikolog Merve Nuray’ın videosuna da göz atabilirsiniz. 

Read More

Sevgi insanları bir araya getiren mutlu, güvende, huzurlu ve sakin hissetmeyi sağlayan çok güçlü bir duygudur. Bu nedenle ortaya çıkan bu duygudan seven ve sevilen her iki taraf da yararlanır ve ruhsal açıdan bir doyum yaşar. Fakat, hayat her zaman istenildiği gibi düzen içerisinde devam etmiyor ve bazen kaygılanıp strese girerek enerjimizin azaldığı durumlar oluyor. Bu durumlarda sevgimizi özellikle en yakınımızda bulunan ve ilgi bekleyen çocuklarımıza yeterince hissettiremediğimiz oluyor. Ancak çocuklarımızı sevmek ve onların sevildiklerini bildiklerinden emin olmak oldukça önemli. Çocuklarımıza sevgimizi göstermenin en etkili yollarını sizin için derledik.

Sevginizi Sınırlamayın

Çocuğunuz gecenin bir yarısı uyandığında, kızınız veya oğlunuz bir dersinden başarısız olduğunda veya biriyle bir tartışma yaşadığında kendinizi suçlu hissederek hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Bu durumda öfkelenmek yerine kendi içinizde mücadele ederek çocuğunuza olan sevginizin sınırsız olduğunu ve çocuğunuzun her zaman yanında olduğunuzu göstermelisiniz. Sabretmek, emek vermek ve koşulsuz sevmek en büyük armağandır.

Birlikte Vakit Geçirin

Günlük koşuşturmalar içerisinde zaman çok hızlı akıp geçiyor ve çocuklar göz açıp kapayıncaya kadar büyüyor. Çocuklarınızın her anına şahit olmak, sevgi ve ilgi ile büyümelerini sağlamak için onları birinci önceliğiniz haline getirmeniz ve bunu hissettirmeniz gerekiyor. Bunun için akşamları veya hafta sonu birlikte aktiviteler yapmak, sinemaya gitmek, yürüyüşe çıkmak veya günün azından bir öğününde birlikte yemek yemek gibi onlarla birlikte olmak için her fırsatı değerlendirmelisiniz.

Dinleyin

Çocuklar bir şey anlattığında onları sabırla dinlemek, o anki hislerini anlamaya çalışmak ve konuya dahil olarak sorular sorup sohbet etmek onlara saygı duyduğunuzu ve sevdiğinizi göstermenin en iyi yollarından biridir. Onlarla konuşurken bağırmak yerine yumuşak bir ses tonu kullanmak da sevgiyi hissettirmek için iyi bir yöntem. Ayrıca çocuklardan oyuncaklarını toplamalarını, yemeklerini bitirmelerini veya ödevlerini yapmalarını istediğinizde emreden cümleler kurmak yerine komik mimiklerle ve mizahla anlaşmaya çalışmak da iyi bir ilişki kurmak için faydalıdır.

Fiziksel Temas Kurun

Sevgiyi göstermek için illa ki kelimelere ihtiyaç yoktur. Sarılmalar, yan yana geçerken şaka yollu temaslar, gıdıklamalar çocuk ve ebeveynleri arasında sevgiyi göstermenin fiziksel yollarıdır. Bazı ebeveynler veya bazı babalar fiziksel sevgi gösterirken zorlansalar da her çocuğun şefkate ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır.

Takdir Edin

Çocukların doğum günleri, mezuniyetleri veya okuldaki özel günlerinde onları kutlamak değerli hissetmelerini sağlar. Bu sayede sizin her zaman yanı başlarına olduklarını bilerek kendilerini güvende hissederler. Ayrıca çocuklarınıza yeri geldiğinde onlarla gurur duyduğunuzu ve inandığınızı ifade etmeniz özgüvenli ve kendi ayakları üzerinde duran bireyler olmaları için gereklidir.

Kaynaklar

Read More

Oyun, hem insanlarda hem de hayvanlarda doğal olarak gelişen bir fenomendir. Çocukların sağlıklı gelişiminde hayati bir unsurdur. Oyun yoluyla kendilerini eğlendirir, çevrelerindeki dünyayı keşfeder, fazla enerjiyi kullanır, kendilerini rahatlatır, duygularını ifade eder ve sosyal beceriler geliştirirler. Bir çocuk oyununu gözlemlemek size onun hakkında çok şey söyleyebilir ki bu oyun terapisinin zihinsel sağlık alanında değerli bir tanı ve tedavi aracı olmasının temel nedenlerinden biridir.

Kendini ifade aracı olarak oyun

Ebeveynler ve öğretmenler olarak, çocuklarımızı onları izleyerek anlamayı öğreniriz. Sorun yaşadıklarında nasıl davrandıklarını anlayabiliriz. Olaylar onlar için yolunda gitmediğinde çocuklar genellikle daha çok soruna yol açacak şekilde davranırlar; ne söylenirse tersini yaparlar. Çocuk oyunda ise, oyundan geri çekilebilir, bütün kuralları kendi yazıp kendi bozmak isteyebilir, başkalarının oyuna sık aralıklarla müdahale edebilir. Diğer bir deyişle çocukların, davranışlarında ve oyunlarında, mücadele ettiklerini ve yaşamlarında devam eden şeylerle başa çıkmadıklarını göstermelerinin birçok yolu vardır.

Oyun terapisi

Oyun terapisi, çocuklara duygularını ifade etme, bilgilerini gösterme ve problemlerle içten getirdikleri güç ile baş etme fırsatını yaratan bir terapi şeklidir. Dil becerileri bilişsel yeterlilikleri kadar hızlı gelişmediğinden, oyunda kelimelere dökemedikleri her şeyi gösterebilme imkânına sahip olurlar. Yaşlarına göre zengin sözel becerilere sahip olsalar da, oyun genellikle daha rahat ve daha konforlu bir ifade aracı gibi hissettirir. Aslında oyun çocuğun öğrendiği ilk dildir ve de kullanımı en kolay olandır!

Oyun terapisi için uygun yaşlar

Literatüre göre oyun terapisi 2 ve 12 yaşlarındaki çocuklar için uygundur. Bununla birlikte; oyun terapisi daha çok çocuklarla ilişkilendirilse de birçok terapist bu metodu yetişkin, çift ve aileleri tedavi ederken kullanır. Aslında oyun terapöti bir araç olduğu için belirli bir yaş sınırı yoktur.

Oyun terapisinin faydaları

Diğer terapi türlerinde olduğu gibi, oyun terapisi de olumsuz davranışları ve semptomları azaltmaya veya ortadan kaldırmaya ve pozitif olanları geliştirmeye ve arttırmaya yardımcı olur. Tabii ki, potansiyel faydalar bir çocuktan diğerine değişecektir.

Oyun terapisinin faydalarına dair yapılan araştırmalar, davranış bozuklukları, psikososyal sorunları, fiziksel ve öğrenme güçlüğü, konuşma ve dil sorunları gibi problemlere sahip çocukların oyun terapisinden olumlu etkilendiğini göstermiştir. Ek olarak, kaygı, istismar, aile içi şiddet, depresyon, keder ve kayıp ve travma sonrası stres yaşayan çocuklar oyun terapisinden fayda sağlamıştır.

References

Read More

Kardeşlik İlişkileri Neden Önemlidir?

Kardeşler çoğu zaman hayat boyu ilişkilerimiz olan tek insanlardır. Birçok insan için yaşam boyunca kaybolmayacak olan en iyi arkadaş anlamına gelir. Kardeşler çoğu zaman hayat boyu ilişkilerimiz olan tek insanlardır. Arkadaşlıklar sahci olabilir ama gelip geçebilir de, oysa ki kardeşlerin ilişkisi daimidir. Kardeş bağları birçok insan için hayatındaki en uzun ilişkilerden biri olarak kalır. Kardeş ilişkileri otantiktir. kardeşler genellikle aynı çevrede büyürler, aynuı ebeveynlere sahiptirler aşağı yukarı aynı deneyimlerden geçerler. Elbette günün sonunda birbirinden çok farklı bireyler haline gelirler. Kardeşlerimiz bizim aile ağacımızdır. Onlar bizim kim olduğumuzun yadsınamaz bir parçasıdır. Kardeşlerin arasındaki paylaşılmış olan ortak tarih onların ilişkilerinin biricikliğini yaratır.

Sağlıklı Kardeşlik İlişkileri Sürdürmek için Ebeveynler Neler Yapabilir?

Kardeşlikle ilgili düşüncemelerimşz kulaga ve kalbe çok hoş gelir elbette. Peki sağlıklı bir kardeş ilişkisi için neler yapabiliriz, neleri destekleyebiliriz? Bir çocuk kardeşi olacağını ögrendiğinden geride bırakılmış hissetmesin, kardeşiyle arasında sağlıklı bir bağlanma olsun diye neleri teşvik edebiliriz. Öncelikle bu fikre alıştırmaya erken başlayın. Ebeveynler, kardeşler arasındaki saygıyı her zaman özendirmelidir. Kardeşler arasındaki çatışmalarda olumsuz ve zararlı davranışları tolere etmeyin. Çocuklarınızın sizinle kaliteli zaman geçirmeleri için gerekli zamanı sağlayın. Kardeşler arası rekabet olmasını önlemek için ikisine de özel oldugunu ve onları çok sevdiğinizi hissettirin. 

Çocuklardan birini kayırmaktan, diğer bir deyişle favorileştirmekten kesinlikle kaçının. Kardeşlerin küskünlüğünün en yaygın sebeplerinden birisi budur. Çocuklarınızın her birine bire bir zaman ayırmayı sevdiğinizi ve her birine değer verdiğinizi bilmelerini sağlayın. Aile toplantıları için planlar yapın. Aylık veya haftalık… tüm ailenin bir araya gelip kaygılarını, duygularını ve düşüncelerini paylaşması herkese iyi gelecektir. Kardeşler arasında sağlıklı iletişimi teşvik edin. Anlaşmazlık varsa, onların sağlıklı bir şekilde çalışmasına izin verin. Onlara nasıl orta yolu bulabileceklerini, uzlaşabileceklerini ve nasıl kazan-kazan çözümleri bulabileceklerini öğretin.

Çocuklar büyüdükçe beraber bir şeyler yapmaları konusunda onları daha çok teşvik edin. 

Kardeşler Nasıl Davranabilir?

Kardeşler arasındaki en büyük kırgınlık kaynağı, bir ebeveynin diğer çocuğu daha çok sevdiğinin düşünülmesidir. Böyle bir durumda kardeşler birbirlerinin bakış açılarına önem vermeli ve dinlemelidir. Özel bir alana konuldugu düşünülen çocuk için de her şey göründüğü kadar kolay değildir. Kardeşinizle konuştuğunuzda, siyaset, din, hatta travmatik çocukluk anılarını yeniden canlandırmak gibi çekişmeye sebep olan  hiçbir şeyi masaya sohbet konusu olarak getirmeyin.Bazı konuların limit dışı olacağını kabul edin.

 

References 

https://www.psychologytoday.com/us/blog/teen-angst/201404/healthy-sibling-relationships

Read More

Oyun ve oyuncaklar, çocuklar için hem eğlence hem gelişim hem de iletişim araçlarıdır. Sağlıklı bir biçimde iletişim kuramayan çocuklar, bu ihtiyaçlarını oyuncaklar ve oyunlar aracılığıyla giderirler. Bunun farkına varılmasıyla da çocuklarla iletişimin bir yolu bulunmuştur ve saklı tuttuğu bazı konuları bile açığa vurması sağlanmıştır. Oyun terapisi bu iletişim yolunu kullanır.

Oyun Terapisi Nedir?

Çocuklar, yetişkinler gibi birçok ihtiyacı olan ve sorunlar yaşayan bireylerdir. Üstelik bu sorunlar giderilmediğinde içselleştirilerek tüm hayatlarını etkileyebilir. Sağlıklı bir iletişim becerileri de yetişkinlerle aynı olmadığı için de onlarla iletişim kurmada bazı farklı yöntemler kullanılır. Oyun terapisi de bu yöntemlerden biridir.

Oyun terapisi, çocukların oyun ve oyuncakları kullanarak kendilerini ifade etmesi ve bunun uzman bir kişi tarafından yorumlanması olarak tanımlanabilir. Bu süreçte terapi için kullanılan oyuncaklar özel olarak seçilir ve kendilerini güvenli hissedebileceği bir ortam sağlanır.

oyun terapisi

Oyun terapisinde yöntem çocuğun kendisini oyun terapistine açmasını sağlamaktır. Bunun için özel tasarlanmış bir oda kullanılır ve seanslara anne ve babalar katılmaz. Başlarda oyun terapisti sadece çocuğun güvenini kazanmayı hedefler. Çocuğun oyununa terapisti davet etmesiyle çocuk güvendiğini gösterir ve beraber süreç başlar. Bu süreçte kullanılan oyuncaklar, farklı anlamlar taşır. Örneğin vahşi hayvanlar, saldırganlık ve gücü ifade etmekteyken vahşi olmayanlar ise aile ve korunma gibi kavramları ifade eder. Bu tarz oyuncaklarla terapistle beraber oynamaya başlayan çocuklar da zamanla kendilerini terapiste açarak bazı durumların terapist tarafından yorumlanarak ortaya çıkmasını sağlar.

Oyun Terapisinin Faydaları Nelerdir?

Oyun terapisinin birçok olayın çözümünde ciddi kolaylıklar sağladığı biliniyor. Ailede yaşanan boşanma ve çatışma durumları, evlat edinilme durumu, aile içi şiddet ve sevdiği bir kişinin ölümü gibi atlatılması ve ifade edilmesi zor vakalar, bu yöntem sayesinde çözülebilir. Oyun terapisi sayesinde çocuklar, çeşitli duygularla tanışıp, sorunları çözüme ulaştırmanın ötesinde genel anlamda gelişim kaydeder. Bu faydalara da göz atacak olursak;

  • Oyun terapisi sayesinde çocukların ifade etmekte zorlandığı duygular daha rahat ifade edilir,
  • İnsanlarla olan ilişkilerinin daha sağlıklı olması sağlanır,
  • Yaşadıkları sıkıntıyla mücadele etme becerileri gelişir ve çözüm üretmeye yönelik olmaları sağlanır,
  • Kendilerine olan güvenleri artar ve bununla beraber sorumluluk almaya başlarlar,
  • Sınırların farkına varırlar ve bunları belirlerler,
  • Korkularını yenerler.

Oyun Terapisi ile İlgili Diğer Yazılarımız:

Read More

Çocukların bilişsel ve zihinsel gelişimi ile bedensel gelişimi birlikte devam ediyor. Bu nedenle okul eğitiminin yanı sıra bedensel gelişimi destekleyecek bir aktivite çocuğunuz için büyük önem taşıyor. Bu aşamada anne ve babalar çocukları için en uygun spor dalını seçmekte bazen zorlanabilir. Peki, ne yapmak gerekir?

Çocuğunuzun farklı spor dallarıyla tanışmasını sağlayın

Bunun için çocuğunuzu her hafta farklı bir kursa götürmeniz gerekmiyor. Bunun yerine televizyonda spor müsabakalarını izletebilir ya da canlı maç izlemeye götürebilirsiniz. Daha sonra izlediğiniz spor dalıyla ilgili neleri sevip neleri sevmediği üzerine kısa bir sohbet edebilirsiniz.

Seçimlerini hangi yönde yaptığını anlamak için onu dikkatlice dinlemeniz gerekiyor. Oyuncular ya da stratejiler üzerine konuşmayı biraz daha detaylandırmaya çalışın ve onu en çok heyecanlandıran spor dalını keşfetmeye çalışın.

Tercihlerini ortaya çıkarmasına yardımcı olun

Bazı çocuklar futbol, basketbol gibi takım olarak birlikte oynanan sporlardan daha fazla zevk alırken bazıları yüzme, tenis gibi birlikte yapılmasa da bir farklı anlamlarda ortaklık kurulan oyunlardan hoşlanır. Diğer taraftan bisiklet, cimnastik gibi çok daha bireysel sporlar da ilgisini çekiyor olabilir.

Vücut tipine göre çocuklarınızı sınırlandırmak yerine onların tercihleri üzerinden bir yol haritası çizin. İstediği şeyler yapmasına yardımcı olarak başarılı olması için yapabileceğiniz en iyi şeyi yapmış olacaksınız. Yalnızca sağlık kontrolünden geçerek onu kısıtlayacak ya da dikkat etmesi gereken şeyler olup olmadığını öğrenmenizde fayda var.

Onu teşvik edecek bir yol haritası çizin

Çocuğunuz ciddi anlamda bir sporla ilgilenmek için yeterince motive değilse, küçük adımlarla başlayabilirsiniz. Örneğin bisiklet, paten veya trambolin iyi bir başlangıç olabilir. Üstelik, ona eşlik ederek spor yapmayı daha çok sevmesine yardımcı olabilirsiniz.

Kendinizi ve çocuğunuzu popüler ve yaygın spor dallarıyla kısıtlamayın. Sık karşılaşmadığınız bir spor yapmak istese dahi onu desteklemek için elinizden geleni yapın. Günümüzde bale yapmak isteyen erkekler ve futbol oynamak isteyen kızlar hala kısıtlanmaya devam ediyor. Çocuğunuzun potansiyelini gerçekleştirmesi için diğer insanların değil, onun isteklerini ve beklentilerini dinlemeyi öğrenmeniz gerekiyor.

Read More

Yaz tatili başlıyor. Ortalama üç ay sürecek olan tatilin nasıl geçirilmesi gerektiği ise anne ve babalar için büyük bir soru işareti olmaya devam ediyor.

Bir taraftan bütün yıl boyunca yoğun bir tempoyla okula ve diğer faaliyetlere katılan çocuğunuzun yaz boyunca dinlenmesini isterken diğer taraftan bilgilerini pekiştirmesi ve unutmaması için düzenli olarak çalışması gerektiğini düşünüyorsanız, yalnız değilsiniz. Bu pek çok ebeveyn için zor bir durum.

Büyük olasılıkla çocuklar, bütün gün oyun oynamak, TV karşısında oturmak ve sokakta arkadaşlarıyla zaman geçirmek isteyecekler. Ancak, ebeveynlerin sorumluluğu alması ve çocukların zamanlarını en iyi şekilde yönetmesi gerekiyor. Nasıl mı?

Yaz tatilinde de hayatın devam ettiğini unutmayın

Yaz tatilinde çocuklar diğer mevsimlerdeki rutinlerinin dışına çıkarak yenilenir ve deşarj olur. Bu aşamada çocukların bir molaya ihtiyaç duyduğunu unutmamak gerekiyor. Buna karşın yaz tatilini hayata bir “dur” komutu verilmiş gibi yaşamak yerine, tatili hayatın bir parçası olarak geçirmek gerekiyor. Herkesin görev ve sorumlulukları yaz tatilinde de devam ediyor.

Çocuklar yaz tatilinde hiç ders çalışmazlarsa öğrendikleri bilgiler zayıflayabilir ve hatta bu bilgileri tamamen unutabilirler. Bu nedenle bilgileri yazın da kullanmaya devam etmeleri gerekiyor. Yaz tatilinde yeni bir bilgi öğrenmeye kısa bir ara verseler bile halihazırda öğrenmiş olduklarını tekrar etmeleri ve kendilerini geliştirmeleri önemli.

Çalışma ve eğlenme saatlerini planlayın

Yazın elbette çocuğunuzdan bütün gün masa başına oturup ders çalışmasını istemeyin. Diğer taraftan çalışacağı saatleri gelişigüzel ve anlık olarak belirlemesine de izin vermeyin. Yaz tatili için çalışma saatlerini tatilin en başından planlayın. Eğer farklı kurslara ve aktivitelere katılacaksa programına bunları da dahil edin.

Bu aşamada çocuğunuzla aktif bir iletişim halinde olmaya özen gösterin. Kararları ona bırakmasanız bile zamanını planlarken ona da fikirlerini sormayı unutmayın.

Bir ders programı oluşturun

Yaz tatilindeki çalışma saatlerini daha verimli ve işlevsel kılmak için çocuğunuzun hangi konulara çalışması gerektiğini de önceden belirleyin. Pekiştirmesi gereken ve anlamakta zorlandığı konulara ağırlık vermesini sağlayın. Böylece yaz tatilinin onlar için ilerlemenin ve öğrenmenin bir parçası olmasına yardımcı olabilirsiniz..

Read More

Northwestern Üniversitesi’nde görev yapan bir biyolog olan Nina Kraus, seslerin beyin üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduğuna dair uzun bir araştırma yaptı. Kraus’a göre, “Ses görünmez olabilir, ancak çok güçlü bir etkiye sahip. İyi ya da kötü yönde beyni ve öğrenme biçimimizi etkiliyor.”

Yapılan araştırmaya detaylı olarak bakacak olursak, öncelikle kulaktan içeri çeşitli sesler gönderildiğinde mikrosaniyeler içinde beynin ses tepki verdiği ortaya çıktı. Bu beyin dalgaları büyük ölçüde ses dalgalarına benziyordu. Seslerden bir anlam yaratmak, beynin sahip olduğu sayısal olarak en kompleks özelliklerden biri. Otizm de dahil olmak üzere dili ilgilendiren pek çok rahatsızlığın sesin beyindeki işleyişiyle ortaya çıkmasının sebebi de bu olarak görülüyor. Yani, beynin ses verdiği tepkiler beynin sağlığı ve öğrenme becerisi hakkında bilgi veriyor.

Kraus, bu tür bilgilerden yola çıkarak öğrenmeyi destekleyecek bir ses ortamının oluşturulabileceği sonucuna varıyor ve bu konuda bazı önerileri var.

Sessiz ortam sağlayın

Kronik uğultu birçok duyma ve öğrenme problemiyle alakalı olabilir. Beynin sese karşı duyarlılığı azalarak duyma gelişimini yavaşlatabilir. Yapılan araştırmalar, otobana bakan bir penceresi olan sınıfın, sessiz bir sınıfa göre öğrenmeyi negatif yönde etkilediğini gösteriyor.

Sesli okuma yapın

Çocuklar kendi kendilerine okumaya başlamadan önce diğerlerinden duydukları hikayeler aracılığıyla kelime dağarcıklarını ve işler belleklerini geliştirir. Bir hikayeyi anlamak için dinleyicinin sıralı olarak söylenenleri hatırlaması gerekir. Bu aşamada çocuklara okumayı öğrendikten sonra bile sesli okuma yapmak büyük önem taşıyor. Çünkü rutinlerinden çıkarak farklı bir dünya kurmalarını kolaylaştırıyor.

Çocukları enstrüman çalmaya yönlendirin

Müzik yapmak ve dil becerilerini geliştirmek arasında önemli bir bağlantı var. Çocuklara müzik eğitimi vermek bilişsel, duygusal ve eğitimsel sağlıklarını destekliyor. Örneğin, iki yıllık enstrüman eğitiminin sonunda beynin sesi algılayışına dair biyolojik değişimler görülüyor ve bu da dil gelişine katkı sağlıyor.

İkinci dil eğitimine yönlendirin

İki dilli bir çevrede yetişmek çocukların aynı anda iki dili de başarılı şekilde öğrenmesine yardımcı oluyor. İki farklı dil yapısını anlamlandırma becerisi beynin odaklanmasını güçlendiriyor.

Beyaz gürültüyü engelleyin

Çocukların uyumasına yardımcı olmak için bazı aileler, farklı sesler çıkaran araçlardan yararlanmayı tercih edebiliyor. Ancak bu araçlar anlamsız sesler çıkararak beynin sesi algılama devrelerinin gelişimine engel olabilir. Çünkü çocukların beyni sürekli olarak anlam arar ve anlamsız sesler beynin gelişimini olumsuz etkiler.

Read More