Dijital pazarlama, bilgisayar, tablet cep telefonu gibi elektronik ortamlarda ürün veya hizmetlerin tanıtıldığı pazarlama aracıdır. Son yıllarda tüketici davranışlarında dijital araçların kullanımına yönelik artış dikkat çekiyordu. Özellikle pandemiyle birlikte hem üretici hem de tüketici açısından pazarlamada dijital kaynakların kullanımına talep arttı. Dijital kaynaklar aracılığıyla üreticinin ulaşabildiği kitle alanı genişlerken, tüketicinin de ürün çeşitliliğine erişimi kolaylaştı.

Dijital kaynaklar aracılığıyla tekstilden gıdaya, elektronikten, kozmetiğe tüm ihtiyaçlara kısa sürede erişebilmek mümkün hale geldi. Üstelik yine dijital kaynaklar aracılığıyla ürünleri kıyaslamak, kullanıcı değerlendirmelerine bakmak, fiyat performans değerlendirmesi yapmak mümkün. Çalışan bireyler veya ürün çeşitliliğine fiziki ortamda erişemeyen kişiler için dijital pazarlama büyük avantaj sağlıyor.

Tüketici dijital kaynaklar aracılığıyla geniş ürün yelpazesine erişebiliyor, farklı ödeme yöntemlerini kullanabiliyor ve tüm bunları bulunduğu yerden yapabiliyor. Pazarlamada dijitalleşmenin yayınlaşması tüketici kadar üreticiye de avantaj sağlıyor. Üretici dijital kaynaklar aracılığıyla reklam verebiliyor, satış yapabiliyor, ürün tanıtabiliyor. Tüm bunlar üreticinin tanınırlığını, güvenirliğini ve ulaşılabilirliğini artırıyor. Dolayısıyla günümüzde üreticilerin ve satışçıların varlıklarını sürdürebilmeleri için dijital dünyaya adapte olmaları gerekiyor.

Dijitalleşmenin avantajları sadece üretici ve tüketiciye değil tüm hizmet veren ve hizmet alanlara fayda sağlıyor. Bu noktada neredeyse tüm meslek kolları dijitalleşmeden yararlanabiliyor. Günümüzde meslek alanınız ne olursa olsun dijital pazarlama tekniklerini kullanarak mesleğinizde öne çıkabilirsiniz. Yeteneğinizi, bilginizi, tecrübenizi Google, youtube, İnstagram ve benzeri platformlar aracılığıyla daha geniş kitlelere tanıtabilirsiniz.

Mesleğinizi yaparken online görüşmeler yapabileceğiniz Zoom, Teams gibi yüz yüze iletişim platformlarından faydalanabilirsiniz. Böylece sadece bulunduğun ilçe veya ilde değil, yaşadığınız ülkede ve hatta uluslararasında hizmet verebilirsiniz. İnsanların sizi veya markanızı takip edebilmesi ve daha yakından tanıması için profesyonel web sayfaları kurabilirsiniz. Online sipariş alabilir, randevu verebilir, satış yapabilirsiniz.

Dolayısıyla yaşadığımız çağda mesleğinizde iyi olmanız başarı elde edip sürekli kalabilmeniz için yeterli değil. Aranan, tercih edilen, rakipleri arasında öne çıkan biri olmak istiyorsanız dijital dünya ile yakınlaşmalısınız. Yapay Zeka Geleceğin Mesleklerine ve Mesleklerin Geleceğine Yön Veriyor yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Dijital Pazarlama Nedir? Neleri Kapsar?

Ürün ve hizmetleri tanıtmak için bilgisayarların, cep telefonlarının, diğer dijital ortam ve platformların internet ve çevrimiçi tabanlı dijital teknolojilerle kullanılmasıdır. Dijital alanda pazarlama teknikleri oldukça geniştir. İhtiyacınıza uygun yöntemleri öğrenebilir, mesleğinizi ve markanızı öne çıkarmak için profesyonel destek alabilirsiniz. Dijital kaynaklarla yapılabilecek pazarlama yöntemlerinden aşağıda kısaca bahsedilmektedir.

İlginizi çeken ve işlevsel bulduğunuz pazarlama türleriyle ilgili detaylı bilgi edinebilirsiniz. Dijital pazarlama uzmanlarıyla iletişim kurarak adınızı, markanızı veya mesleğinizi nasıl daha tanınır kılabileceğinizi öğrenebilirsiniz.

1.     Arama Motoru Optimizasyonu (SEO)

E-ticaret sitesinin arama motoru kurallarına uygun hale getirilerek ilgili aramalarda sonuçların en üst sıralarında olmasını sağlayan yöntemdir. Reklamdan ziyade daha organik bir çalışmadır. Sistemin mantığı doğru anahtar kelimelerin bulunması ve kullanılmasına dayanır. Okunurluğu ve bulunurluğu artırmak için ürün veya hizmetle alakalı içerikler belli bir mantığa göre yazılır.

2.     İçerik Pazarlaması

Bu teknikte amaç gelir elde etmekten ziyade güven ilişkisi oluşturmaya yöneliktir. Ancak bu haliyle de satışa ve gelir artışına doğrudan etkisi bulunmaktadır. Yeni müşterilerin güvenini kazanma ve mevcut müşterilerin de devamlılığını sağlamaya yönelik bir tekniktir. İçerik pazarlaması ile hedef kitlenin ilgisini çekmek, güvenini kazanmak, eğitim ve bilgi vermek gibi marka değerini artıran eylemler gerçekleştirilebilir.

3.     E-posta Pazarlaması

Dijital pazarlama türleri arasında spesifik hedef kitlelere doğrudan ulaşabilen en önemli yöntemlerden biri, e-posta pazarlamasıdır. Bu yöntemle ürün ve hizmet tanıtımının yanı sıra müşterilere teklif sunulup bilgi verilebilir. Ayrıca pek çok marka müşteri memnuniyeti ve sadakati için özel günlerde kutlama, tebrik mailleri göndermektedir.

4.     Sosyal Medya Pazarlaması

Sosyal medya pazarlaması, küçük işletmelerin dahi kolaylıkla kullandığı bir pazarlama yöntemidir. Bu yöntem aracılığıyla hizmet veya ürün alacak kişilere içerikle ilgili bilgi verilebilir, tanıtım yapılıp, satışa gidilebilir. Kampanyalar, mennuniyet yorumları ve kullanıcılar arası referanslar sosyal medyadaki pazarlama etkisini artırmaktadır. Sosyal medya pazarlaması düşük bütçe ile geniş kitlelere ulaşmayı sağladığı için sıklıkla tercih edilir.

Sosyal ağların sunduğu pazarlama araçları ile spesifik reklamlar oluşturulabildiği için maksimum verim sağlar. Ayrıca kullanıcılara yönelik İlgi alanı, yaş, cinsiyet, bölge gibi detayların ayarlanabilmesi doğru kitleye erişimi kolaylaştırmaktadır.

5.     Satış Ortaklığı

Kullanıcı tarafından yapılan reklam veya satış olarak tanımlayabileceğimiz her iki tarafa da kazanç sağlayan dijital pazarlama tekniğidir. Bu alanda pek çok aracı firma veya bireysel satış elemanı bulunmaktadır. Satış ortağı, pazarlama ya da önerme yöntemi ile ürün veya hizmetin satılmasını sağlar. Üretici üründen kazanç sağlarken satış ortağı da komisyon alır. Influencer marketing ve viral pazarlama yöntemleri de satış ortaklığı olarak değerlendirilebilir.

6.     İnfluencer Marketing

İnfluencer, son yıllarda sıkça duyduğumuz bir terim haline geldi. Bu pazarlama tekniğinden bahsetmeden önce influencer teriminin ne olduğunu açıklayalım. İnfluencerlar sosyal medya ve dijital kanallar aracılığıyla herhangi bir ürün veya servis hakkında paylaşımda bulunurlar. Bu paylaşımlarla deneyimlerini, memnuniyet veya eleştirilerini takipçilerine aktarırlar. Bu kişiler yaptıkları paylaşımlarla belli kişi veya grupların satın alma davranışlarını etkilerler.

Biz bu yöntemi uzun yıllar medya sektöründe, dergi, gazete, afiş ve bilboardlarda gördük. Toplumca beğenilen ve sevilen ünlü isimleri marka yüzü olarak izledik. Şimdi bu geleneksel pazarlama yöntemi yerini dijital pazarlama yöntemlerine bıraktı. Artık medyada gördüğümüz ünlülerin yanı sıra sosyal medya fenomenleri de sevilerek ve beğenilerek takip ediliyor. Onlar da sosyal medyanın ünlüleri oldular ve geniş kitlelere hitap ediyorlar.

Hizmet verenler, üreticiler ve büyük markalar artık marka yüzü olarak fenomenlerden destek alıyorlar. İşbirlikleri ile ürünlerinin tanıtımlarını sosyal medya kanallarında yaptırıyorlar. Hatta pek çok sosyal medya fenomenini artık televizyon reklamlarında da görebiliyoruz. Dijital dünyanın gücü artık çok büyük ve bu güce direnç göstermek gelecekte büyük maddi kayıplara yol açabilir.

7.     Yeniden Pazarlama (Remarketing)

Yeniden pazarlamanın e-ticaret siteleri için önemi büyüktür. Remarketing basit bir tanımla; ziyaret edilen bir sitenin, daha sonra ziyaret edilen başka bir sitede reklamının yayınlanmasıdır. Bu dijital pazarlama yöntemiyle e-ticaret sitelerinden alışveriş yapmadan çıkan kullanıcıların geri dönüp alışveriş yapması sağlanabilir.

8.     Arama Motoru Pazarlaması

Arama motoru pazarlaması, arama motorlarının sonuç sayfalarına reklam verme yöntemidir. SEO ile organik yollarla ulaşılabilen üst sıralara, arama motoru ile daha hızlı ve daha etkili bir şekilde ulaşılabilir. Fakat bu uygulama ücretlidir. Dolayısıyla başarısı bütçeye bağlıdır. E-ticaret siteleri için ayrıca bir önem taşır. Çünkü ilk sıradaki e-ticaret sitesinin ürün ve hizmet satabilme potansiyeli yükselir.

Dijital Pazarlama Mesleklerin Bugününü ve Geleceğini Nasıl Etkiliyor?

Pazarlamada dijital kaynakların önemini ve dijitalde pazarlama tekniklerini yazımızda kısaca özetledik. Peki dijital dünya mesleklerin bugününe ve geleceğine nasıl etki ediyor? Dijital dünyayla barışık olmanın avantajları ve mesafeli olmanın dezavantajları neler? Biraz da bu konulardan bahsedelim. Z kuşağını oluşturan bugünün gençleri teknolojinin ve internetin içine doğdular. Onlar için dijital kaynaklar iletişim kurmanın en temel aracı.

Onlar kendilerini, bilgilerini, yeteneklerini, duygu ve düşüncelerini dijital ortamda çok daha iyi ifade edebiliyorlar. Yenilikleri hızla takip ediyor ve kendileri de yenilik üretebiliyorlar. Z kuşağında yeniliğe, değişime ve öğrenmeye yönelik direnç oldukça az. Aksine meraklı, istekli ve çok daha girişkenler. Ancak Z kuşağı çoğunlukla bugünün öğrencilerini ve yeni mezunlarını kapsıyor.

Bu nesil zaten eğitim hayatlarında ve mesleklerinde dijital pazarlama tekniklerini verimli şekilde kullanabilir donanıma sahipler. Elbette ki karakteristik özellikler veya fırsat eşitsizlikleri gibi etkenler bu popülasyonun da dijital kaynaklardan faydalanmasını olumsuz etkileyebilir. Ancak geçmiş kuşaklara göre bu nesil çok daha şanslı. Y kuşağı ise arada kalmış bir nesil. Teknolojinin içerisine doğmadılar ancak teknolojinin gelişimiyle beraber onlar da gelişti.

Yeniliğe, öğrenmeye açık ve meraklı olanlar aradaki açığı kapatıp yeni nesil becerilerine yetiştiler. Ve onlar da mesleklerinde dijital pazarlama tekniklerini efektif şekilde kullanmaya başladı. Ancak günümüzde halen dijital kaynaklardan faydalanmayan, sosyal medya hesabı bulunmayan veya aktif olmayan bireyler, hizmet verenler ve markalar var. Oysaki hizmet veya ürün alacak herkes doğru adresi belirlemeye çalışırken ilk olarak dijital kaynaklara başvuruyor.

Dijital Kaynakları Tüm Meslek Grupları ve Markalar Verimli Şekilde Kullanabilir

Hepimiz arama motorunda araştırma yapıyoruz, sosyal medya hesaplarını kontrol ediyoruz, referanslara, öneri ve yorumlara bakıyoruz. Dolayısıyla yaptığınız iş her ne olursa olsun dijital dünyanın gücü göz ardı edilmemeli. Bugün bir otel işletmecisi, bir hekim, diyetisyen, antranör, öğretmen, psikolog, mimar, mühendis veya restaurant işletmecisi de dijital pazarlama tekniklerinden faydalanabilir. Mesleğinizi, yeteneğinizi, bilginizi veya ürününüzü dijital kaynakları kullanarak daha fazla kitleye sunabilirsiniz.

Kendinizle ilgili güvenilirlik, memnuniyet ve sadakat yaratabilirsiniz. Örneğin; bir diş hekimi diş bakımı veya diş tedavisi hakkında bilgiler paylaştığı bir video kanalı açabilir. Sosyal medya hesaplarında düzenli içerik oluşturabilir. Bunu bir diş hekimliği öğrencisi de yapabilir. Böylece erkenden ismini duyurmaya ve müşteri potansiyelini oluşturmaya başlayabilir.

Dijital Pazarlama Tekniklerine Uzak Kalan Bireyler ve Markalar İse Rekabet Ortamının Dışında Kalıyor

Dijital kaynakları mesleğinde kullanmaktan imtina eden bireylerin veya markaların ise maliyet kayıpları oldukça belirgin. Köklü firmalar dahi dijital kaynaklardan faydalanmadığında mevcut müşterilerinin dışına çıkmakta zorluk yaşayabiliyor. Gelecek yıllarda ise bu durum çok daha belirgin hale gelecek. Yine bir diş hekimi üzerinden örnek verelim. İster hastanede ister kendi kliniğinde hizmet veriyor olsun.

Hekimin ismini duyurabilmesi ve müşteri portföyünü artırabilmesi için tanınırlığa, güvenirliğe ve referansa ihtiyacı olacak. Kimse yeterince bilmediği ve hakkında referans da bulamadığı birine sağlığını emanet etmek veya para ödemek istemez. Doktor arayışında olan pek çok hasta seçim sürecinde sosyal medya hesaplarını ve arama motorunu kullanır. Çıkan sonuçlar hastanın seçimini belirgin şekilde etkiler.

Eğer hekimimiz dijital pazarlama tekniklerini kullanmıyorsa ve internet aramalarında hakkında yeterli bilgiye ulaşılamıyorsa dezavantajlı olur. Çünkü aynı bölgede hizmet veren ve dijital kaynakları daha efektif kullanan bir başka hekim ön plana çıkacaktır. İki hekim mesleğinde aynı nitelikte olabilir ve hatta dijital dünyadan faydalanmayan hekim çok daha deneyimli ve başarılı olabilir.

Ancak hizmet alacak kişinin seçimini diğer hekimden yana yapma olasılığı çok daha yüksektir. Tabi ki seçim sürecinde maliyet hesabı, ulaşım kolaylığı gibi diğer detaylarda etkilidir. Ancak dijital pazarlama tekniklerinin etkisi çok daha belirgindir.

Read More

Netlessfobi dijital çağın yol açtığı 3 psikolojik rahatsızlıktan biridir. Henüz literatürde yeterince bilgi yer almasa da özellikle Z kuşağı içerisinde oldukça yaygındır. İnternetsiz kalma korkusu olarak da bilinen bu hastalığa ek olarak nomofobi, fomo hastalıkları da görülmektedir. Dijital çağ ile sonradan tanışanlar yani dijital göçmenler için internet özgürlük anlamına geliyor.

İnternetle tanışana kadar insanlar yaşadıkları bölgeyle sınırlı olacak şekilde sosyal ilişki kurabiliyorlardı. İnternetle ise dünyanın her köşesinden insanla istedikleri zaman iletişime geçebilir hale geldiler. Bilgiyi edinebilmenin de sınırları genişledi. Matbu kitaplardan edinilen bilgi uluslararası düzeyde, evrensel dijital bir kitaplıktan edinebilir hale geldi. Z kuşağı içinse internet içine doğdukları ve farklı bir türünü bilmedikleri olağan bir iletişim hali.

İnternet sayesinde artık hepimiz zamandan ve mekandan bağımsız olarak iletişime geçebiliyoruz. Bunu yapabilmek için internet bağlantısı kurabileceğimiz bir dijital cihaza ve internet erişimine sahip olmamız yeterli.  Ancak bizi bu kadar özgürleştiren internet bir o kadar da bağımlı kılıyor. İnternetin sağladığı iletişim ve erişim kolaylığı yokluğunda da yoksunluk belirtileri gösterilmesine neden oluyor.

İnterneti kimi zaman iletişim kimi zaman eğlence kimi zaman bilgi edinme için kullanıyoruz. İnternetin kullanım amacı ve alanı oldukça geniş. İnternet ortamında her yaştan bireye ve her ihtiyaca hitap edecek içerik bulmak mümkün. Bu da pek çok insan için internetin yerinin doldurulması zor bir kaynak haline gelmesine neden oluyor. Özellikle pandemi sürecinde internet zaruri bir ihtiyaç halini de aldı.

Uzaktan eğitim, uzaktan çalışma düzenlemeleri ve sosyal hayatın kısıtlanması internetin önemini daha da artırdı. Peki Netlessfobi hangi belirtilerle kendisini gösteriyor? Kişiler üzerindeki olumsuz etkileri neler? İnternetsiz kalma korkusuyla başa çıkmak için neler yapılabilir? Yazının devamında detaylarıyla paylaşacağız.

Nomofobi (No Mobile Phobia) Akademik Başarıyı ve Kariyeri Olumsuz Etkiliyor ve FOMO (Fear Of Mising Out) Hastalığı ve Öğrenciler Üzerindeki Olumsuz Etkileri yazılarımızdan da faydalanabilirsiniz.

Netlessfobi Belirtileri Nelerdir?

İnternetsiz kalma korkusu yaşayan bireyler internet bağımlıları ile karıştırılabilmektedir. İnternet bağımlıları internet kullanım davranışlarıyla tanım alırlar. İnternetsiz kalma korkusu yaşayan bireylerde ise internet kullanım sıklığı ve süresi önemli değildir. Bu bireyler gün içerisinde interneti kullanmaya hiç ihtiyaçları olmasa dahi yokluğundan huzursuzluk duyarlar. Yani netlessfobi, internetin aşırı kullanımından öte kişinin internetin olmadığı bir ortamda kalamaması ve internet yoksunluğundan endişe duymasıdır.

İnternetsiz kalma korkusu yaşayan bireylerde aşağıdaki belirtiler görülebilmektedir.

  1. Kişinin 3’den fazla internet bağlantısına sahip akıllı cihazı bir arada kullanması ve bunlarla uzun zaman geçirmesi. (Laptop, tablet, telefon gibi)
  2. Günlük hayatta gittiği mekânlarda internet bağlantısının olmasına özen göstermesi,
  3. Günlük en az 8 saat süreyle online olması,
  4. İnternete bağlanma imkânı olmadığında hayatın durduğu düşüncesine kapılmak,
  5. İnternete bağlanma imkânı olmadığında sosyal ağlardaki yeni gelişmeleri kaçırmaktan ve tekrar yakalayamamaktan endişe duymak,
  6. Gece uyurken bile internete bağlanabilme özelliği olan akıllı cihazları ulaşabileceği mesafede bulundurmak,
  7. Sosyal medya hesaplarına ait mesaj, bildirim, beğeni, ses ve görüntülerden büyük bir haz duymak,
  8. Kısa süreliğine bile olsa internetten ayrı kalamamak,
  9. Yemek siparişi, alışveriş, fatura ödeme gibi günlük işlerini sürekli olarak internet aracılığıyla gerçekleştirmek,
  10. Günde sosyal amaçlı en az 20 bildirimde bulunmak.
  11. İnternet olmayan ortamlarda huzursuz olmak, internetsizlik neticesinde fiziksel tepkiler göstermek,
  12. Sürekli internet arayışı içerisinde olmak.

Tanı için yukarıdaki belirtiler örnek gösterilse de konuyla ilgili çalışmalar artıkça belirtilerde de farklılaşmalar olacaktır.

Netlessfobinin Olumsuz Etkileri Nelerdir?

İnternetten yoksun kalma korkusu bireyin duygu, düşünce ve davranışlarına yansımaktadır. İnternetsiz kalma korkusu yaşayan bireylerdeki olumsuz etkiler şu şekildedir;

  1. Sosyal medyada çok zaman geçirmenin sonucunda zorlaşan zaman yönetimi,
  2. Kişisel veya mesleki gelişime katkısı olmayan sitelerde gereksiz zaman geçirme,
  3. Kişisel uğraşlara gereğinden fazla zaman harcama,
  4. İşleri önceliklemede problem yaşama,
  5. Erteleme davranışında artış,
  6. İş yerinde artan sanal kaynatma,
  7. İşleri geciktirmede herhangi bir sorun görmeme,
  8. Aksayan işlerle ilgili bahaneler üreterek, sorunun internet kullanımıyla ilgili olmadığını ispat etmeye çalışma,
  9. Ödül ve ceza algısında farklılaşma,
  10. Dikkati sürdürme ve konsantrasyon güçlüğü,
  11. Umursamazlık ve empati eksikliği,
  12. İnternetin yoksunluğunda öfke, huzursuzluk, stres hissetme,
  13. İnternetin yokluğunda depresif duygu durum,
  14. Sürekli online oyun, kumar, bahis, spor ve benzeri takibi veya blog, sözlük, haber takibi,
  15. Online olunamayan sürelerde sosyal beceri eksikliği gösterme ve benzeri olumsuz etkiler görülebilmektedir.

Netlessfobik bireylerde internet bağımlılığı, teknolojik cihazlardan uzak duramama veya yeniliklerden haberdar olamama korkusu görülebilmektedir.

Örgütler Açısından Karşılaşılabilecek Olumsuzluklar

Çalışan bağlılığının düşük olduğu örgütlerde internet kullanımı bir kaytarma unsuru olarak kullanılabilmektedir. Yeterince çalışma motivasyonu olmayan bireyler için internette amaçsız gezinmek fazla ve sık sigara molaları gibidir. Ayrıca kurum içerisinde mutsuz olan birey örgütün diğer üyeleri için de motivasyon kırıcı olabilmektedir. Olumsuz örnek teşkil etmesi ve ekibi yavaşlatması da örgüte zarar vermektedir.

Kurum markasına, imajına yakışmayacak şirket içi görüntü ve videoların sanal ortamda paylaşılması da marka imajını zedelemektedir. Güvenli internet kullanımını bilmeyen, zararlı yazılımlara karşı yeterli önlem almayan çalışanlar da kuruma zarar vermektedir. Bu nedenle organizasyonun siber güvenliği, kişisel verileri ve bilgileri tehdit altında kalmaktadır.  Hacker saldırılarına ve casus yazılımlara davetiye çıkarılmaktadır. Sonuç olarak netlessfobik bireyler kuruma maddi ve manevi zarar verebilmektedir.

Öğrenciler ve Akademik Başarı Açısından Karşılaşılabilecek Olumsuzluklar

İnternetten yoksun kalma korkusu öğrencileri ve akademik başarıyı da olumsuz etkilemektedir. Başta zaman yönetimi eksikliği, erteleme davranışı ve dikkati sürdürme güçlüğü başarıyı olumsuz etkilemektedir. Ödevlerin, tekrarların zamanında yetiştirilememesi, ders içerisinde zihnin internet kullanımında olması performansı olumsuz etkilemektedir. Özellikle lise, üniversite sınavlarına hazırlık gibi önemli dönemlerde internet stresten kurtulmak için de kullanılabilmektedir.

Motivasyon eksikliği, hedefsizlik, gerçekdışı çevresel beklentiler de internet kullanım sıklığını artırabilmektedir. Ayrıca günümüz öğrencileri dijital çağın içerisine doğmaktadır. Dolayısıyla öğrencilerde ve genç nesilde internet yoksunluğu çok daha sık görülmektedir. Akademik Başarı İçin Teknoloji Nasıl Daha Verimli Kullanılabilir ve Sınava Hazırlık Sürecinde İnternet ve Teknoloji Bağımlılığı ile Başa Çıkma Önerileri yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Netlessfobi ile Başa Çıkmak İçin Öneriler

İnternetten yoksun kalma korkusuyla başa çıkmak için öncelikle kişinin internet ihtiyacının nedenleri ortaya çıkarılmalıdır. Ayrıca alternatif uğraşlar geliştirmesi desteklenmelidir. Bilinçli ve kontrollü internet kullanımının kazandırılması için bilişsel ve davranışsal çalışmalar yapılmalıdır. Bireysel psikolojik danışmanlık ve grup terapisi işe yaramaktadır. Yoksun bırakmak yerine amaçlı ve verimli internet kullanımı teşvik edilmelidir. Ardından ihtiyaç duyulursa kademeli yoksun bırakma uygulanarak internet kullanım sıklığı azaltılabilir.

Netlessfobi Kariyer Gelişiminizi ve Akademik Başarınızı Engelliyorsa Profesyonel Destek Alabilirsiniz

Dijital çağda akademik başarıyı ve kariyer gelişimini destekleyen pek çok kaynak mevcuttur. Ancak bu kaynaklar verimsiz ve hatalı kullanıldığında başarıyı da engellemektedir. Akademik hayatın erken yıllarından itibaren başarıda istikrarlı olabilmek kariyer gelişimine olumlu katkı sağlamaktadır. Bu nedenle erken dönem itibariyle çocuklara ve öğrencilere bilinçli internet ve teknoloji kullanımı aşılanlamlıdır.

İnternetten yoksun kalma korkusu duyuyor, akademik hayatınızın/ kariyerinizin bu nedenle olumsuz etkilendiğini düşünüyorsanız destek alabilirsiniz. Aba psikoloji olarak uzman kadromuzla psikolojik ve akademik olarak yaşadığınız zorluklar üzerine çalışıyoruz. Dijital çağın olumlu etkilerini bilinçli şekilde kullanmanızı desteklerken olumsuzluklarının kariyer gelişiminizi etkilemesinin önüne geçebilirsiniz.

Aba psikoloji uzman kadrosu her yaştan danışanına akademik ve mesleki danışmanlık sunuyor. Stratejik yetenek yönetimi çalışmamız ile kariyerinizi size en uygun şekilde planlıyoruz. Ayrıca uyguladığımız IQ, EQ, dikkat, algı, yetenek ve kişilik testleriyle çocuk, genç ve yetişkin danışanlarımızın potansiyellerini keşfediyoruz. Siz de Netlessfobi yaşıyor ve bunun başarınızı gölgelemesini istemiyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Nomofobi (No Mobile Phobia) akademik başarıyı ve kariyeri olumsuz etkileyen dijital çağ korkularından bir tanesidir. İnternet, telefon ve sosyal medya günümüzün vazgeçilmez parçaları haline geldi. Bu kaynaklara vazgeçemeyecek kadar önem atfetmek ise kullanıcılarda yoksunluk korkularının gelişmesini tetikledi. Bunlar internetten yoksun kalma korkusu, telefondan yoksun kalma korkusu ve sosyal medyadaki gelişmeleri kaçırma korkusudur.

İnternet yoksunluğu netlesfobi, telefondan yoksun kalma nomofobi, gelişmeleri kaçırma ise Fomo’dur.  Bu kaynaklardan yoksunluk stres ve kaygıya yol açarken, yoksun kalma ihtimali de korku vermektedir. Bu korkular dijital çağın ve hızla gelişen teknolojinin sonucu olarak özelliklede z kuşağı üzerinde etkilidir. Çoğunluğunu z kuşağının oluşturduğu dijital yerlilerde de bu korkulara sıklıkla rastlanabilmektedir.

Dünyada ve ülkemizde teknolojik ve dijital cihazların kullanımı günden güne artmaktadır. TÜİK’in araştırmalarına göre 83 milyon nüfusa sahip Türkiye’de neredeyse nüfusun tamamında telefon bulunmaktadır. Telefon kullanıcılarının da %91’inin internet bağlantısı bulunmaktadır. Telefon kullanım yaşı ise giderek küçülmektedir. Bu da öğrencilerin büyük çoğunluğunun telefon sahibi olduğunu göstermektedir.

2020 yılında tüm dünyada etkili olan covid-19 nedeniyle de kişilerin internet, sosyal medya ve mobil cihaz kullanımı artmıştır. Sosyal hayattan uzak kalmak sanal ve mobil kaynaklar ile sosyal medyanın önemini artırmaktadır. İnsanların gerçek sosyal etkileşim ortamlarında geçirdiği zaman sosyal medyaya, mobil cihazlara yönlendirilmektedir.

Eğlenmek, zaman geçirmek, iletişim kurmak, bilgi edinmek amacıyla kullanılan bu kaynaklar psikolojik rahatlama da sağlamaktadır. Ancak bu kaynakların kontrolsüz kullanımı akademik başarıyı ve kariyeri olumsuz etkilemektedir. Geniş tanımıyla Nomofobi nedir? Hangi belirtilerle kendini gösterir? Başarı üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir? Başa çıkmak için neler yapılabilir? Yazımızın devamında detaylarıyla paylaşacağız.

Nomofobi (No Mobile Phobia) Nedir?

Bireyin mobil cihaza (telefon, tablet, bilgisayar) erişemediğinde veya kullanamadığında açığa çıkan korkudur. Bu korku yoksun kalındığında da yaşanabilir, yoksun kalma ihtimali söz konusu olduğunda da. Telefonun çalışmaması, bir yerde unutulması, çekmemesi, kullanılabilir durumda olmaması, zarar görmesi korkuyu tetiklemektedir. Telefon kullanımının yasak olduğu veya erişimin sınırlı olduğu ortamlar da korkuyu geliştirmektedir.

Nomofobi günün her anında açığa çıkabilmekte ve sürekli kontrol etme ihtiyacı ile kendini göstermektedir. Telefon çalmasa dahi elinde tutma, ekranını açma ihtiyacı duyulur. Bireyin yaşadığı yoğun kaygı ve korku odaklanmayı ve dikkati sürdürmeyi zorlaştırmaktadır. Akıllı telefonlardan internete girebilmek, fotoğraf- video çekebilmek, uygulama ve eklentilerle işlevselliğini artırmak telefonun değerini artırmaktadır.

Birey telefonuyla keyifli zaman geçirebilmekte, kendini güvende hissetmekte ve istediği an istediği bilgiye ulaşabilmektedir. Dijital cihazlara duyduğumuz güven önemli bilgilerin dahi zihnimizden silinmesine neden olabiliyor.

Eskiden çok daha fazla telefon numarasını, adresi, özel günü aklımızda tutabiliyorduk. Şimdi ise telefon rehberleri, hatırlatıcılar, navigasyonlar bu görevleri üstleniyor. Bu da telefonlara ve akıllı cihazlara olan ihtiyacımızı artırıyor. Bu ihtiyacın büyüklüğü ise yoksun kalma ihtimalimizin yarattığı korkuyu ve kaygıyı artırıyor.

Nomofobi Hangi Belirtilerle Kendisini Gösterir?

Telefondan yoksun kalma korkusu yaşayan bireylerde aşağıdaki düşünce ve davranışlar sıklıkla görülmektedir;

  • Uyumadan önce telefonla zaman geçirmek, kontrol etmek.
  • Telefonla aynı odada ve kolay erişilebilecek bir mesafede uyumak (yastık altı, baş ucu gibi).
  • Uyanır uyanmaz ilk iş olarak telefonu kontrol etmek.
  • Telefon olmaksızın evden, bulunulan yerden uzaklaşamamak.
  • Sık sık telefona temas etmek, mümkünse elinde tutmak veya üzerinde taşımak.
  • Telefonu hiç kapatmamak, kapalı kalan süreye katlanamamak.
  • Bir ya da daha fazla akıllı cihaza sahip olmak ve yukarıdaki davranışları hepsi için uygulamak.
  • Telefon ve varsa yoğun olarak kullanılan diğer akıllı cihazların şarj aletlerini yanında taşımak.
  • Şarj edememe ihtimaline karşılık piriz gerektirmeyecek şekilde şarj bankaları taşımak. Yedekli olmak.
  • Telefonun/ akıllı cihazın kaybolması, zarar görmesi, unutulması, kullanılabilir durumda olmaması ihtimallerine yönelik korku duymak. Sıklıkla bu düşüncelere kapılmak ve önlem almaya çalışmak.
  • Şarjının, kontörünün bitmesi, kapsama alanı dışında olması, fatura kaynaklı kapanması ihtimallerine karşı önlem almak.
  • Telefonun çekmeyeceği veya kullanımının yasak/sınırlı olduğu ortamlara girmekten kaçınma.
  • Telefon çalmadığı halde bildirim/arama/mesaj var mı diye telefonun sık sık kontrol edilmesi.
  • Akıllı cihazların kullanımı nedeniyle fazla miktarda para harcanması (model yükseltme, internet kota aşımı, fatura aşımı ve benzeri nedenlerle)

Nomofobi (No Mobile Phobia) Hastalığı Akademik Başarıyı ve Kariyeri Nasıl Etkiliyor?

Telefondan yoksun kalma korkusu en başta bireyin derse veya meşgul olduğu işine odaklanmasını zorlaştırıyor. Telefonu sık sık kontrol etme ihtiyacı duymak dikkatin kolayca dağılmasına neden oluyor. Her kontrolde farklı sürelerle kişinin meşguliyeti de bölünüyor. Farkına varmadan telefonda veya akıllı cihazda ihtiyacın dışında vakit geçirmek ise zaman yönetimini zorlaştırıyor. Telefonla gereğinden fazla ve verimsiz zaman geçirmek üretkenliği ve yaratıcılığı olumsuz etkiliyor.

Aynı zamanda sosyal iletişimde de azalma eğilimi görülüyor. Telefonuyla gereğinden çok zaman geçiren kişilerin ilgi odağı telefon olduğu için çevrelerine duydukları ilgi ve farkındalık da zamanla azalıyor. Odaklanamamak ve dikkati sürdürememek öğrenmeyi zorlaştırıyor. Eksik ve/veya hatalı öğrenmelere neden olabiliyor. Bu da kişinin hata yapmasına yol açabiliyor. Akademik hayatta bunun sonuçlarını yazılı, sözlü veya çoktan seçmeli sınavlardan alınan sonuçlarda görebiliyoruz.

Kişi nomofobi nedeniyle potansiyelinin altında performans sergiliyor. Zaman yönetimi zorlaşıyor, ödevleri, projeleri yetiştirmek zorlaşıyor, sorumluluklar aksıyor. Zihin neredeyse hiç dinlenmiyor. Yatmadan hemen önce ve uyandıktan hemen sonra telefona bakmak gün içerisinde edinilen diğer bilgilerin de işlevini azaltıyor. Zihin son gördüğü bilgiyi gece boyunca işlerken zihnin en açık olduğu güne başlangıçta da verimsiz bilgiyle doluyor.

Mobil kaynaklardan yoksun kalma korkusu kariyeri de olumsuz etkiliyor. Özellikle kişinin borsa, finans yatırımları varsa, şans oyunu, at yarışı gibi uğraşları varsa risk artıyor. Para kazanacak veya kaybedecek olma ihtimali kullanım sıklığını yükseltiyor. Yine kişinin mesleği ve/veya kariyeriyle ilgili gelişmeleri kaçırma korkusu varsa da telefon/akıllı cihaz kullanımı artıyor.

Önemli bir gelişmeyi kaçırıyor muyum? Meslektaşlarım benden farklı ne yapıyor? Geri kaldığım bir gelişme olursa bu kariyerimi nasıl etkiler? Ve benzeri düşünceler de nomofobiyi tetikliyor. Bu noktada birbirinden ayrı tanımlanıyor olsa da fomo ve netlesfobi ile doğrudan ilişkili oldukları görülüyor. Zaman yönetiminin zorlaşması, dikkat dağınıklığı, sosyal etkileşim azlığı kişinin kariyerinde ilerlemesini, başarı elde etmesini zorlaştırıyor.

Nomofobi (No Mobile Phobia) Akademik Başarınızı ve Kariyer Gelişiminizi Olumsuz Etkilemesin

Nomofobi ile başa çıkmak için bireysel farkındalık ve özdenetim çalışmaları yapabilirsiniz. Bir bağımlılık çeşidi olan bu yoksunluk türüyle bireysel mücadelede zorlanmanız halinde psikolojik destek de alabilirsiniz. Tedavi sürecinde korkularınızı tetikleyen düşünceler üzerine çalışılır ve davranış ödevleri düzenlenebilir. Akıllı cihazların kullanımıyla ilgili otokontrol çalışmaları yapılabilir. Zamanı ve teknolojiyi verimli kullanma becerisi geliştirilebilir. Akademik Başarı İçin Teknoloji Nasıl Daha Verimli Kullanılabilir ve Sınava Hazırlık Sürecinde İnternet ve Teknoloji Bağımlılığı ile Başa Çıkma Önerileri yazılarımıza bakabilirsiniz.

Yeni ve keyifli uğraşlar edinmek de akıllı cihazlarla geçirilen süreyi azaltmaktadır. Zihninizi dinlendirebileceğiniz meditasyon, yoga, nefes çalışmaları gibi egzersizlere yönelebilirsiniz. Elinizi meşgul edeceğiniz kil, toprak, el işi, resim gibi aktivitelere de yönelebilirsiniz. Pandeminin Olumsuz Etkileri ve Verimli Zaman Geçirme Önerileri yazımıza da bakabilirsiniz.

Günümüzde öğrenci olan ve kariyerini planlayan her bireyin başarılı olmak için daha bilinçli, hızlı ve etkili yol alabilmesi gerekiyor. Nomofobi ise bu süreci olumsuz etkiliyor.

Telefondan yoksun kalma korkusu duyuyor, akademik hayatınızın veya kariyerinizin bu nedenle olumsuz etkilendiğini düşünüyorsanız destek alabilirsiniz. Aba psikoloji olarak uzman kadromuzla psikolojik ve akademik olarak yaşadığınız zorluklar üzerine çalışıyoruz. Dijital çağın olumlu etkilerini bilinçli şekilde kullanmanızı desteklerken olumsuzluklarının kariyer gelişiminizi etkilemesinin önüne geçebilirsiniz.

Aba psikoloji uzman kadrosu her yaştan danışanına akademik ve mesleki danışmanlık sunuyor. Stratejik yetenek yönetimi çalışmamız ile kariyerinizi size en uygun şekilde planlıyoruz. Ayrıca uyguladığımız IQ, EQ, dikkat, algı, yetenek ve kişilik testleriyle çocuk, genç ve yetişkin danışanlarımızın potansiyellerini keşfediyoruz. Siz de Nomofobi hastalığının başarınızı gölgelemesini istemiyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz.

 

Read More

Dijital çağda öğrenci olmak Z kuşağı bireyleri için hiç kolay değil. Çünkü dijital çağ bu kuşağın doğrudan içine doğduğu çağ. Z kuşağı hayata gözlerini açtığı günden bu yana teknolojiyle ve dijital kaynaklarla birlikte büyüyor. Adeta el ele gelişiyor ve değişiyorlar. Dolayısıyla dijital dünya içerisinde büyüyen bu çocukların en iyi bildiği şey teknoloji ve dijital kaynaklar.

Onlar daha emeklemeden, konuşmaya başlamadan teknolojik cihazları kullanıyor dijital içeriklere maruz kalıyorlar. Öyleyse dijital çağda öğrenci olmak eğitimin, öğretimin ve öğrenme kaynaklarının da dijital çağa uyması gerekiyor. Sadece eğitim methodları ya da kullanılan kaynaklar değil, eğitim veren öğretmenler de dijital çağı yakalayabilmeli.

Eğitim, kullanılan kaynaklar ve eğitimciler dijital çağa ayak uyduramadığında dijital çağda öğrenci olmak zorlaşıyor.

Dijital Çağda Öğrenci Olmak Z Kuşağı İçin Neden Zor

Bilim ve teknoloji hızla ilerlese de henüz eğitim sistemimiz, eğitim kaynaklarımız dijital çağın hızını yakalayamadı. Nüfus ve eğitim alan öğrenci sayısının yüksekliği, ekonomik refah düzeyi eğitimde dijital kaynakların kullanılabilmesini sınırlandırıyor.

Özel okullar ve büyükşehir okulları bu konuda biraz daha iyi durumdalar. Ancak özellikle kırsal bölgelerde, sanayileşmenin olmadığı şehirlerde eğitim kaynakları yeterli değil. Dijital kaynakların sınırlı olması zaman yönetimi, dikkat süresi açısında bu öğrencilerin başarısına katkı sağlıyor. Fakat dijital öğrenme sistemlerinden mahrum kalmaları mevcut potansiyellerini göstermelerinin önüne geçebiliyor.

Öğretmenlerin dijital çağ yaşı da öğrenmeyi etkiliyor. Dijital çağ yaşı ne demek? Genç öğretmenler teknoloji ve dijital kaynakları kullanma konusunda daha yatkın olabiliyorlar. Ancak teknolojinin içerisine doğmayan, dijital kaynaklarla büyümeyen Z kuşağı dışında kalan diğer kuşaklar bu konuda zorlanabiliyorlar. Tabi burada asıl belirleyici olan öğretmenlerin hangi kuşağa ait olduğu değil.

Emekliliğine yaklaşmış bir öğretmen de pek tabi ki dijital kaynakları kolayca kullanabilir. İşte dijital çağ yaşı da bu noktada devreye giriyor. Teknoloji ve dijital kaynaklarla ilgilenilen süre kişinin dijital yaşını belirliyor.

Dijital çağa geçiş döneminde doğmuş bir birey imkansızlıklar ya da ilgi eksikliği nedeniyle dijital alanda kendini geliştirmemiş olabilir. Daha ileri yaşlarda biri ise teknolojiyle geç tanışmasına rağmen ilgisi ve merakı sayesinde kendini geliştirebilir. Dolayısıyla dijital çağda başarılı öğrenciler yetiştirebilmek için dijital çağı yakalamış öğretmenler gerekiyor.

Dijital Çağda Öğrenci Olmak Akademik Başarı İçin Pek Çok Alanda Özveride Bulunmayı Gerektiriyor

Günümüzde hala sınavlar kağıt kalem ile yapılıyor. Dolayısıyla dijital çağda öğrenci olmak dijital alışkanlıklara rağmen geleneksel bilgi ölçme yöntemlerine uyum sağlamayı gerektiriyor. Bunu başarmak kolay olmasa da başarılı olmak isteyen öğrencilerin bu uyum için çabalaması gerekiyor.

Sadece sınavlar değil derslerin de büyük bölümü dijital kaynaklarla sürdürülmüyor. Eğitim de henüz hala yeterince interaktif değil. Oysa bu dönemin öğrencilerinin dikkatlerini sürdürebilmesi için interaktif anlatıma ihtiyacı var. Tüm bu eksiklikler nedeniyle dijital çağda öğrenci olan bireylerin dikkat sürelerini geliştirmeye ihtiyacı var. Aksi halde derslerde kolaylıkla dikkatleri dağılabilir, okuduklarını ya da dinlediklerini takip etmekte zorlanabilirler.

Bunu yapabilmek için dijital kaynakların kullanım sürelerini düzenlemek gerekiyor. Yine dijital kaynaklar kadar kitap, dergi, defter gibi matbu kaynakların kullanımına da önem verilmeli.

Sosyal medya, oyun konsolları, ilgi çeken internet sayfaları keyifli vakit geçirmenizi sağlıyor. Ancak kimi zaman dijital kaynaklarla geçirdiğimiz zamanın büyüklüğünün farkına varamıyoruz. Zamansa en değerli kaynağımız. Zamanı verimli kullanmaya özellikle öğrencilik yıllarımızda çok ihtiyacımız var. Çünkü bu yıllar sadece eğitim aldığımız, yeni bilgiler edindiğimiz yıllar değil. Öğrencilik yıllarımız aynı zamanda yaşam standartlarımızı belirleyecek kariyer gelişimimize yatırım yaptığımız yıllardır.

Dijital Kaynakları Bilinçli ve Verimli Kullanmak Başarıyı Destekliyor

İnternet ve teknoloji ile aranıza mesafe koymanız güç olabilir. Ancak bu kaynakları daha bilinçli ve işlevsel şekilde kullanabilirsiniz. Online eğitimlere katılabilir, zorlandığınız derslerle ilgili videolar izleyebilirsiniz. Online deneme sınavlarına katılabilir performansınızı gözlemleyebilirsiniz. Arkadaşlarınızla online birbirinize iyi olduğunuz konularda ders anlatabilirsiniz. Mesajlaşmalarınızda soru cevaplar yapabilir, sohbet ederken öğrendiklerinizi pekiştirebilirsiniz.

Dijital çağda öğrenci olmak hareketsizliği de beraberinde getiriyor. Özellikle pandemi sürecinde çok fazla evlerde kaldık ve dijital kaynaklarla geçirdiğimiz süre de artı. Çünkü eğitim de online ilerliyor. Evde zaman geçirecek yeterli aktivite alanımız olmadığı için hareketsiz ve ekran karşısındayız. Ancak hem bilişsel hem fiziksel gelişim çağında olmanız hareket etmenizi gerektiriyor.

Fiziksel egzersiz yapan, temiz havada yürüyen, nefes çalışmaları yapan öğrenciler negatif enerjilerini kolaylıkla atıyorlar. Uyku ve beslenme düzenine dikkat eden, egzersizi de hayatından eksik etmeyen çocuklar çok daha kolay öğreniyor ve daha başarılı oluyorlar.

Dijital Çağda Öğrenci Olmak Geleceğin Meslekleri ve Mesleklerin Geleceğini Bilmeyi Gerektiriyor

Dijital çağda öğrenci olmak kısa ve uzun vadeli hedefler belirlemeyi gerektiriyor. Hedef belirleyebilmek ise bireyin kendini iyi tanımasını, ilgi ve beceri alanlarını keşfetmesini gerektiriyor. Ayrıca bireyin sosyo-ekonomik koşullarını da göz önünde bulundurması gerekiyor. Bulunduğumuz yüzyılda kariyer fırsatları ayağımıza gelmiyor. Çok iyi eğitimlerle bezenmiş, olağanüstü özgeçmişler dahi işverenlerin dikkatini çekmeyebiliyor.

Gelecekte bu rekabet daha da artacak ve iş bulmak zorlaşacak. Kariyer fırsatlarını yakalayabilmek için iyi bir eğitimin dışında, doğru mesleği seçmek, kişisel ve mesleki gelişime önem vermek gerekiyor.

Bu noktada öğrencilerin geleceğin mesleklerini ve mesleklerin geleceğini bilmesi gerekiyor. Bu bilgi sayesinde hedefledikleri mesleğin gelecekteki potansiyelini değerlendirmiş oluyorlar. Kolay iş bulabilir miyim? Mesleğimde yükselebilir miyim? Kariyer fırsatlarını yakalamak için şimdiden neler yapabilirim? Sorularının olası yanıtlarını değerlendirmiş oluyorlar. Kimi zamanda öğrencinin mesleki hedefi gelecekte rolü olmayacak bir mesleğe yönelik oluyor. Bu durumda da öğrenciye hedefiyle paralel niteliklerde yeni hedefler ve meslek planları çıkarılabiliyor.

Dijital Çağda Öğrenci Olmak Kariyer Danışmanlığı ile Çok Daha Kolay

Aba Psikoloji olarak, danışanlarımıza daha iyi bir akademik yol izleyebilmeleri için yardımcı oluyoruz. Uyguladığımız IQ, EQ, dikkat, algı, yetenek ve kişilik testleriyle çocuk, genç ve yetişkin danışanlarımızın potansiyellerini keşfediyoruz. Kullandığımız psikolojik yöntemlerle danışanlarımızı daha iyi akademik sonuçlar alabilecekleri şekilde yönlendiriyoruz. Danışanlarımızın akademik eksiklerini tespit ederek gideriyor, dünyanın en seçkin kurumlarında eğitim almalarını sağlıyoruz.

Dijital çağda öğrenci olmak artık çok daha bilinçli kariyer hedefleri belirlemeyi gerektiriyor. Stratejik yetenek yönetimi ile uyguladığımız kariyer danışmanlığı bulunduğunuz çağın beklentilerini karşılamanızda size destek olacaktır. Detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilir kariyerinize bilinçli yön verebilirsiniz.

Read More