2 Yaş Sendromu Nedir?

2 yaş sendromu, gelişim sürecinde olan çocukların, bebeklikten çıkıp artık birey olduklarını kabul ettirme dönemine verilen isim ve büyüme sancıları sürecine verilen genel bir isimdir. Bu süreç genellikle 18. ve 36. aylar arasında görülür. Bu sendrom anneler ve babalar aynı zamanda çocuklar için de yorucu ve stresli bir dönemdir. Çocuklar, bu süreç içerisinde henüz iletişim becerileri ve dil gelişimi kendilerini ifade edecek kadar gelişmediği için bir sonraki süreç olan ergenlik döneminden hemen önceki süreçte her şeye hayır deme, istediğini elde edene kadar huzursuz davranma ve ağlama, öfke nöbetleri, inatçı davranışlar, agresif tavırlar, bağırma gibi davranışlar sergilemektedir. Bu süreçte anne ve babaların çocuklarını dikkatli eğitmesi, onu anlaması, empati kurması ve bunun normal bir süreç olacağını kabullenerek, geçeceğinin bilinciyle sabırlı davranması gerekmektedir.  Çocuklar, bu dönemde anne ve babalarına artık bebek olmadığı kanıtlamak, dış dünyaya da artık bir birey olduğunu kabullendirmek, ebeveyn kontrolünden çıkmak istemektedir. Anne ve babaların en çok yaptığı hata ise bu dönemdeki çocukların gereğinden fazla agresif tavır sergilediğini, sürekli kapris yaptığını hatta şımarık huylarının başladığını düşünerek çocuklarına öfkeli yaklaşımlarıdır. Bu davranış ailenin zıtlaşmasına ve ebeveyn ile çocukların arasının açılmasına neden olabilir. Çocuklar anne ve babaların zıtlaştığını, öfkelendiğini görünce daha agresif bir tavır sergiler ve aradaki gergin duygu durumu gittikte artar. Ebevenylerin unutmaması gereken bir şey vardı o da, bu süreç geçicidir ve normal karşılanmalıdır. Hiçbir çocuğun karakterine bu işlemeyecek olup, süreci çocuğun psikolojisine zarar vermeden atlatmaları gerektiğini unutmaması gereken anne ve babalar için sabırlı olmalarını öneririz. 2 yaş sendromu genel olarak yukarıda anlatılanların yaşanıldığı bir dönemdir. Peki bu süreçte ebeveynler nasıl yaklaşmalıdır?

2 Yaş Sendromunda Anne ve Babalar Nasıl Davranmalı?

Anne ve babaların en dikkat etmesi gereken şey ise gelişim sürecinde olan çocuğun sağlıklı bir şekilde bu süreci atlatabilmesi için onu ne çok sınırlandırmak ne de tamamen özgür bırakmak gerekir. En sık yapılan hata ise her davranışını eleştirmek ve kısıtlamaktır. Bu çocuğun kendine olan özgüvenini ve kişilik gelişimini olumsuz etkilemektir.  Çocuğunuz ile iletişime geçerken onu sakinleştirebilecek ses tonunda, sabırlı bir tavırla sakin cümleler kurmalı, onu anladığınızı dile getirerek net ve basit cümleler ile iletişim kurmanızı öneririz. İroni anlam içerek cümlelerin tam olarak algılanamayacağı için çocuğunuzda öfke uyandırabilir. Ne anlatmak istiyorsanız sade ve basit bir dil kullanmanızı öneririz.

Çocuklar ile geçireceğiniz zaman her zamankinden daha önemli olduğu bir süreç içerisinde olduğunuzu unutmamalısınız. Çocuğunuzla bireysel olarak zaman geçirmek, oyun oynamak ve oyun oynarken bürünülen rol ile çocuğunuza eğitim verilmesi gerekmektedir. Çocuğunuzla iletişime geçmek istediğiniz zaman yukarıda kalarak ses tonunuzu ayarlamayarak uyarmak yerine, çocuğunuzun boy hizasına gelerek sakin bir sonuyla gerekli uyarıları yapmanızı öneririz. Bu tavrınız sonucunda çocuğun çıkaracağı ders onu dikkate aldığınız ve bir birey gibi onu önemsediğinizi hisseder. Çocuğunuzun sakinleşmesi ve öfke nöbetli geçirmemesi  için onun başa çıkabileceği sorumluluklar ve görev verin ve başarılı olması durumunda onun öz güvenini tazeleyecek şeyler söyleyerek cesaretlendirin. Çocuğunuzla sadece evde değil dışarıda da zaman geçirmeniz gerekmektedir. Enerjisini atmasına izin verin, tehlikeli olmalı sürece düşmesini sonrasında ise kendisinin kalmasına izin verin ve cesaretlendirin. Israrla yapmak istediği bir aktivite var ise siz de ısrar edip vazgeçirmek yerine dikkatini başka bir yere çekerek ısrarından uzaklaştırın. Bu süreçte dikkat dağınıklığı keşif açlığı yüksek olduğundan odak noktasını çok hızlı değiştirebilirsiniz.

 

 

Read More

Ebeveynlik kolay bir iş değildir. Çocuğumuz olmadan bunun ne kadar zor olduğunu anlayamasak da, çok büyük ihtimalle etrafımızdaki anne babalardan ya da kendi ebeveynlerimizden “çocuğun olunca anlarsın” gibi cümleler duymuşuzdur. Geçmiş kuşakların her birinin ailevi sorunlarla baş etmek için kendi yöntemleri vardı. Geçen zamanla birlikte ebeveynliğe yepyeni standartlar, ikilemler ve zorluklar da eklendi. Elbette her şey zorlaşmadı, birçok kolaylık da kazanıldı diyebiliriz. 

Aslında, modern ebeveynlik çeşitli modern nedenlerle birlikte son derece zorlu hissettirebilir. Bazen çok fazla bilgiye sahip olmaktan, çok az tasarrufa, modern ebeveynlerin mücadeleleri gerçekten de var! Durum böyle olunca günümüzde ebeveynliğin ne kadar zor olduğu hakkında çok fazla şey duymamız da şaşırtıcı değil. 

Yaşam maliyeti gittikte yükseliyor.

Benzin fiyatlarından, bir ev sahibi olmanın bedeline, üniversite harç ücretlerinden, gıda ve giyim alışverişine kadar birçok tüketim alanında insanların alım gücü giderek düşüyor. Bugünlerde, her şey daha pahalıya mal oluyor. Maaşların arttığı doğru olsa da, yaşam masrafları ile aynı oranda arttığını söyleyemeyiz. Hayat bugünlerde çok daha pahalı. Bu nedenle, daha fazla insan mali açıdan, özellikle bakması gereken çocukları olan aileler, büyük mücadeleler veriyor. 

Çocuk Bakımının Yüksek Maliyeti

Aynı şekilde, uygun fiyatlı çocuk bakımı bulmak da basit bir iş değildir. Bir defada bir bakıcıya saatte 100-200 TL gibi paralar ödeyebilseniz de, bugünün ebeveynleri sadece işe gidebilmek için bakıcılara azımsanmayacak ücretler öderler. Günümüzde daha fazla ebeveyn ev dışında çalıştığı için çocuk bakımına olan ihtiyaç her zaman mevcut. Hatta eskiye nazaran daha fazla. Kadınların da iş hayatına girmesiyle birlikte bu alanda daha fazla talep olmaya başladı. Dolayısıyla uygun fiyatlı çocuk bakımı bulmak gittikçe zorlaştı.  

  Kadınların/annelerin birçok sorumluluğu üstlenmesi

Özellikle kadınlar hem çocuk bakımı hem de ev işlerinin çoğuyla ilgilenmek zorunda kalıyor. Tam gün işe sahip olan kadınlar için ise bu durum daha zor bir hal alıyor. Annelik ve babalık izinlerinin çok kısa olması, iş yerlerinin çalışanları için kreş imkânı sunmaması gibi sebepler de kadınların omuzlarındaki yükü ağırlaştırıyor. 

Sosyal Medya ve Mükemmel Olma Baskısı

Başkalarının dikkatlice ve özenle filtrelenmiş hayatlarına sosyal medya merceğinden bakıyoruz mükemmel olma baskısını hissediyoruz. Başkalarının güzel, gülümseyen, mükemmel aile anlarını görüyoruz ve eğer bizim gerçekliğimiz onlarınkinden farklıysa kötü ve mutsuz hissedebiliyoruz. Belki de bir şeyleri yanlış yaptığımızı düşünüyoruz. Ve hatta o insanların bizimle aynı günlük sıkıntıları paylaşmadıklarını düşünüyoruz.

References

Read More

Psikolojik testler birçok farklı amaç için kullanılabilir. Testler hitap ettikleri alanlar açısından farklı kategorilere ayrılabilirler.Genel olarak en yaygın sınıflandırma şu şekildedir; yetenek testleri ve kişilik testleri. Yetenek testleri ve kişilik testleri de kendi içlerinde alt gruplara ayrılır. Psikolojik testlerin genel-geçer bir şekilde uygulanabilmesi için birtakım kontrollerden ve testlerden geçmesi gerekir. Kendi içinde yapılan testler ve uygulamalardan sonra testlerin geçerlilik ve güvenilirliği o testin kullanabilmesi için uygun olup olmadığını söyler. Testleri uygulayan, bunun için gerekli sertifikaları almış kurumları bulmak oldukça mümkün. 

Çocuklara bu tür testlerin uygulanması birçok ebeveynde olumsuz ve negatif duyguları pekiştirebiliyor.

Bazı vakalarda, ebeveynler mevcut sıkıntıları görmezden gelmeye kadar gidebiliyor. Bu noktada çocuğa bakım veren kişinin, genelde bu kişiler anneler-babalar olur, kendini suçlu ve yetersiz hissetmemesi kritik bir öneme sahiptir. Bir birey yetiştirmek kolay bir iş olmadığı gibi bu süreçte meydana gelen problemleri kucaklamak da bir o kadar zor olabiliyor. Çocuk ve ebeveynlerin böyle bir sürece girmesi ebeveynlerin kendi travmalarını kaşıyabiliyor. Çocuğun öğretmenleri, ebeveynleri ve varsa aile danışmanı arasındaki işbirliği bu süreci herkes için daha kolay bir hale getirebilir. Öyle ki bazı durumlarda teşhisin gecikmesi olayları herkes için daha zor bir hale getirebiliyor. Öte yandan, testin uygulanmasının ne kadar gerekli olduğu, gerçekten bizi istediğimiz amaca götürüp götürmeyeceği bu işbirliği sayesine daha kolay saptanabilir. Ayrıca testi uygulayacak kişilerin çocuğa yaklaşımı da işbirliği kadar önemli bir etkiye sahip.

Çocuğun kendini rahat hissetmesi, yargılanmayacağını ve kıyaslanmayacağını bilmesi testin daha sağlıklı bir sonuç vermesi oldukça önemli. 

Gidilen kurumun çocuk dostu bir mekan olması, hem anne-babayı anlayan ve kaygılarını paylaşan hem de çocuğa karşı kucaklayıcı bir tutum sergileyen bir düzenleme içermesi işleri herkes için kolaylaştırır. Unutulmamalıdır ki herkes çocuğun iyiliği için oradadır kimse kimseyi vaka üzerinden yargılayacak ve suçlayacak değildir. Sonuç olarak amaçlanmak istenen çocukta gözlemlenen belirli bir davranış kalıbının nesnel ve standart bir şekilde ölçülmesidir.  Bu süreçte çocuğun hayatında olan herkesin, yani onu yetiştiren, onunla en çok vakit geçiren kişilerin ( öğretmeni, annesi, babası, bakıcısı, anneanne,babaanne, dede vs..) yorumları ve düşünceleri ilerisini yorumlamak açısından oldukça önemlidir. 

Read More

Hayatımızın her dönemi ve geçirdiğimiz her yıl elbette birbirinden farklı ve değerlidir. Ancak çocukluktan yetişkinliğe geçme sürecinde, yani ergenlik dönemi diye adlandırdığımız dönemde kişide hem fiziksel hem de ruhsal değişimler görülür. Ebeveynler çocuklarını tanıyamaz hale gelebilir. Bu yazımızda çalkantılarla dolu bu dönemi sağlıklı bir şekilde geçirmek için neler yapılması ve nelerden kaçınılması gerektiğini ele alacağız.

Ergenlik Dönemi Nedir? Çocuğu Nasıl Etkiler?

Ergenlik dönemi 12-13 yaşında başlayan, çocuğun birey olmaya başladığı ve yirmili yaşlara kadar devam eden bir gelişim sürecidir. Fiziksel ve zihinsel olarak değişimler yaşanır. Dış görünüş daha önemli hale gelir, beğenilme ve kabul görme arzusu artar. Çocuk bir sosyal çevrede yaşadığının farkına varır ve bu farkındalıkla arkadaş ortamında yer edinme, kendini kabul ettirme çabasına girebilir; zaman zaman yanlış arkadaşlıklar kurabilir. 

Arkadaşlarıyla daha çok vakit geçirme ve onlarla daha fazla paylaşımda bulunma eğiliminde olunur. Aileyle iletişimi ve paylaşımı azalabilir. 12-13 yaşına kadar onlara karşılıksız güven duyan çocuk, bu dönemde aileyle daha çok çatışmaya girebilir, onları eleştirmeye ve başka ailelerle kıyaslamaya başlar. Olumsuz tepkiler verme eğiliminde olabilir.

Mutlu Bir Ergenlik Dönemi için Aileye Düşen Görevler

Ergenlik çağına giren çocuk bedensel ve duygusal değişimlerle baş etmekte zorlanabilir. Bu noktada sağlıklı ve mutlu bir ergenlik dönemi için her şeyden önce aile desteği çok önemlidir. Bu dönem ebeveynler öncelikle çocuğa birey olma bilincini kazandırmalıdır. Çocuğun özgüvenli ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir karaktere sahip olmasını sağlayabilmelidirler. 

1. Çocuğunuzun arkadaş çevresine doğrudan müdahale etmeyin

 Bu dönemde çocuk farklı arkadaş çevrelerine adapte olmaya çalışacağından, bu sosyal çevre içinde yanlış arkadaşlıklar kurabilir. Ebeveynler bu durumda çocuğu eleştirmemeli, arkadaşlarını kötülememelidir. Çocuğa arkadaşlık ilişkilerinde yasaklar koymak, seçimlerine karışmak daha da olumsuz sonuçların doğmasına sebep olacaktır. Çünkü bu dönemde beğenilme ve kabul görme arzusunda olan çocuk için arkadaş grupları, kurduğu arkadaşlık ilişkileri her şeyden önemli olacaktır. Bu yüzden yasak koymak ve çocuğu kısıtlamak yerine ne için endişelendiklerini dürüstçe açıklamalı ve çocuğa arkadaşlığına dair farklı bir bakış açısı kazandırmayı hedeflemeli, çocuğun doğruyu görmesine izin vermelidirler.

2. Çocuğunuzun yetişkin bir birey olmaya ilk adımları attığını unutmayın

 Çocuk için bir diğer önemli konu da birey olma çabasıdır. Çocuk kendini yalnızlaştırabilir, aileden daha kopuk bir hayat sürdürmeye meyilli olabilir. Bu noktada çocuğun özel alanına ve mahremiyetine saygı gösterilmeli, hala küçük bir çocukmuş gibi himaye altına alınmaya çalışılmamalıdır. Ayrıca sorumluluk almasına izin verilmeli ve özgüvenini zedeleyecek davranışlarda bulunulmamalıdır. Çünkü ergenlik dönemindeki çocuk zaten duygusal olarak karmaşa ve hassasiyet içinde olacağı için, özgüven zedeleyici en küçük davranış bile çocuğun duygusal dünyasını altüst edebilir. 

3. Gerekirse profesyonel destek almaktan kaçınmayın

Ergenlikte karşılaşılan depresyon ciddi bir psikolojik rahatsızlıktır. Ergenlik dönemindeki bir bireyle yetişkin bir bireyin depresyon belirtileri farklılıklar gösterir. Bu depresyon vakalarında kendine zarar verme davranışları, madde kullanımı, istenmeyen hamilelikler ve intihara teşebbüsler görülebilmektedir.

Ergenlikte depresyon belirtileri şunlardır:

  • Üzüntü, ağlamaklı ruh hali, anlam verilemeyen ağlamalar 
  • En ufak meselelerde bile öfke patlaması yaşamak 
  • Huzursuzluk- durmaksızın hareket halinde olmak ya da fiziksel olarak yavaşlamak 
  • Olağan aktivitelere karşı ilgi ve zevk kaybı 
  • Her zaman ilişki içinde olduğu insanlardan, gruplardan kendini soyutlamak ya da kavgalı olmak 
  • Değersizlik hisleri, kendini suçlamak ve eleştirmeye odaklanmak
  • Reddedilmeye tahammülsüzlük, abartılmış bir güven arayışı 
  • Yavaşlayan düşünme, karar verme mekanizmalarında ve hafızada bozulmalar 
  • İntihar düşünceleri, söylemleri (Ölüm düşüncesi içeren her türlü söylem ciddiye alınmalıdır, şaka dahi olsa!)
  • Kendine zarar verme davranışları (Kesme, yaralama, yakma) 

Bu tür durumlarda aile her zaman çocuğa açıkça destek olacağını belirtmeli, çok soru sormaktan kaçınmalı ve en önemlisi tedavi ve yardım alma konusunda çocuğun yanında olmalıdır.

Kaynakça:

http://www.pudra.com/anne-cocuk/ergenlik-donemi/ergen-cocuklarin-aileleri-nelere-dikkat-etmeli-18778.htm

https://www.bengisemerci.com/cocuklarimizin-arkadaslari-ve-biz/

https://bilgihanem.com/ergenlik-nedir/

http://www.hurriyetaile.com/ergenlik/psikolojik-gelisim/ergenlikte-surekli-ofkeli-olmak-depresyon-belirtisi_20692.html

Read More

Anne ve babalar için çocuklarının yalan söylemeye başladığını fark etmek çok korkutucu olabilir. Diğer taraftan bu yalanları örtmekteki başarısızlıkları eğlenceli de gelebilir. Ancak bu yazıda biraz daha farklı bir konudan bahsedeceğiz. Çocuğunuzun yalan söylemesi bilişsel gelişimiyle ilgili ne söylüyor? Bu yazıda yalan söylemeyi içinde durduğu negatif çerçeveden alıp, bilişsel gelişimde çok önemli bir yapı taşının oluştuğunun bir ifadesi olarak olumlu bir yere koyacağız.

Çocukların yalan söylemeye başlaması, diğer insanların kendilerinkinden farklı düşünce ve inanışları olduğunu anladıklarını gösterir. Çocuğunuz artık inanışların gerçekleri yansıtmadığını, bunun yerine deneyimlere dayandığını artık biliyor. Soğuk su içmemesini istediğiniz çocuğunuz, siz orada değilken soğuk su içip size içtiği suyun soğuk olmadığını söyleyebilir. Çünkü görmediğiniz için suyun onun sözlerini gerçek olarak varsayacağınızı düşünür.

İnsanların zihninin nasıl çalıştığı konusundaki bu sofistike ve karmaşık bilgi uzun bir gelişimsel sürecin bir sonucudur. 4 yaşından önce herkesin zihninde aynı şeyler olduğunu düşünen çocuklar, suyun soğuk mu yoksa sıcak mı olduğunu görmeseniz de bildiğinizi düşüneceği için sizi aldatmaya girişmezler. Çünkü onların aklı gördüklerinin ve gerçekte olanların alternatiflerini düşünmek için henüz yeterince gelişmemiştir.

Saklambaç oynayan çocukları ele alalım. Belli bir yaşın altındaki çocuklar vücutlarının sadece bir kısmını gizleyerek saklandığını düşünürken daha büyük çocuklar saklanmacakları yeri özenle seçerler. Çünkü, küçükler kendileri görmediğinde kendisinin de görülmediğini sanırken büyükler orada değilmiş gibi yapabileceklerin yerlerin farkındadırlar.

İnançların öznelliğinin keşfi

Araştırmalara göre çocuklar inançların öznel olduğunu keşfettikten sonra kazanma stratejileri oluşturmakta da daha başarılı oluyor. Bir oyunu kazanmanın yollarını ve kazanmalarının önünde nasıl engeller olduğunu fark edebiliyorlar. Bunun yanı sıra rakiplerini yanıltacak adımlar atabiliyorlar. Diğer taraftan öznelliği henüz keşfetmemiş çocuklar aynı oyunu her gün de oynasalar sürekli kaybedebiliyor.

Elbette yalan söylemenin bilişsel gelişimle bağlantısı, çocukları yalana teşvik etmek gerektiği anlamına gelmiyor. Bu durum yalnızca çocuğun gelişimine dair bir mesaj verdiği için önemli. Yalan söylemeye başlayan çocuğunuza etkili iletişim için doğru söylemenin önemini, iyi ilişkiler geliştirmede yalan söylemenin olumsuz etki yaratacağını öğretmek gerekiyor. Başkalarının farklı şekilde düşünebileceği bilgisini daha çok empati kurmak için kullanması yönünde teşvik etmek büyük önem taşıyor.

Read More

Çocukların bilişsel ve zihinsel gelişimi ile bedensel gelişimi birlikte devam ediyor. Bu nedenle okul eğitiminin yanı sıra bedensel gelişimi destekleyecek bir aktivite çocuğunuz için büyük önem taşıyor. Bu aşamada anne ve babalar çocukları için en uygun spor dalını seçmekte bazen zorlanabilir. Peki, ne yapmak gerekir?

Çocuğunuzun farklı spor dallarıyla tanışmasını sağlayın

Bunun için çocuğunuzu her hafta farklı bir kursa götürmeniz gerekmiyor. Bunun yerine televizyonda spor müsabakalarını izletebilir ya da canlı maç izlemeye götürebilirsiniz. Daha sonra izlediğiniz spor dalıyla ilgili neleri sevip neleri sevmediği üzerine kısa bir sohbet edebilirsiniz.

Seçimlerini hangi yönde yaptığını anlamak için onu dikkatlice dinlemeniz gerekiyor. Oyuncular ya da stratejiler üzerine konuşmayı biraz daha detaylandırmaya çalışın ve onu en çok heyecanlandıran spor dalını keşfetmeye çalışın.

Tercihlerini ortaya çıkarmasına yardımcı olun

Bazı çocuklar futbol, basketbol gibi takım olarak birlikte oynanan sporlardan daha fazla zevk alırken bazıları yüzme, tenis gibi birlikte yapılmasa da bir farklı anlamlarda ortaklık kurulan oyunlardan hoşlanır. Diğer taraftan bisiklet, cimnastik gibi çok daha bireysel sporlar da ilgisini çekiyor olabilir.

Vücut tipine göre çocuklarınızı sınırlandırmak yerine onların tercihleri üzerinden bir yol haritası çizin. İstediği şeyler yapmasına yardımcı olarak başarılı olması için yapabileceğiniz en iyi şeyi yapmış olacaksınız. Yalnızca sağlık kontrolünden geçerek onu kısıtlayacak ya da dikkat etmesi gereken şeyler olup olmadığını öğrenmenizde fayda var.

Onu teşvik edecek bir yol haritası çizin

Çocuğunuz ciddi anlamda bir sporla ilgilenmek için yeterince motive değilse, küçük adımlarla başlayabilirsiniz. Örneğin bisiklet, paten veya trambolin iyi bir başlangıç olabilir. Üstelik, ona eşlik ederek spor yapmayı daha çok sevmesine yardımcı olabilirsiniz.

Kendinizi ve çocuğunuzu popüler ve yaygın spor dallarıyla kısıtlamayın. Sık karşılaşmadığınız bir spor yapmak istese dahi onu desteklemek için elinizden geleni yapın. Günümüzde bale yapmak isteyen erkekler ve futbol oynamak isteyen kızlar hala kısıtlanmaya devam ediyor. Çocuğunuzun potansiyelini gerçekleştirmesi için diğer insanların değil, onun isteklerini ve beklentilerini dinlemeyi öğrenmeniz gerekiyor.

Read More

Yaz tatili başlıyor. Ortalama üç ay sürecek olan tatilin nasıl geçirilmesi gerektiği ise anne ve babalar için büyük bir soru işareti olmaya devam ediyor.

Bir taraftan bütün yıl boyunca yoğun bir tempoyla okula ve diğer faaliyetlere katılan çocuğunuzun yaz boyunca dinlenmesini isterken diğer taraftan bilgilerini pekiştirmesi ve unutmaması için düzenli olarak çalışması gerektiğini düşünüyorsanız, yalnız değilsiniz. Bu pek çok ebeveyn için zor bir durum.

Büyük olasılıkla çocuklar, bütün gün oyun oynamak, TV karşısında oturmak ve sokakta arkadaşlarıyla zaman geçirmek isteyecekler. Ancak, ebeveynlerin sorumluluğu alması ve çocukların zamanlarını en iyi şekilde yönetmesi gerekiyor. Nasıl mı?

Yaz tatilinde de hayatın devam ettiğini unutmayın

Yaz tatilinde çocuklar diğer mevsimlerdeki rutinlerinin dışına çıkarak yenilenir ve deşarj olur. Bu aşamada çocukların bir molaya ihtiyaç duyduğunu unutmamak gerekiyor. Buna karşın yaz tatilini hayata bir “dur” komutu verilmiş gibi yaşamak yerine, tatili hayatın bir parçası olarak geçirmek gerekiyor. Herkesin görev ve sorumlulukları yaz tatilinde de devam ediyor.

Çocuklar yaz tatilinde hiç ders çalışmazlarsa öğrendikleri bilgiler zayıflayabilir ve hatta bu bilgileri tamamen unutabilirler. Bu nedenle bilgileri yazın da kullanmaya devam etmeleri gerekiyor. Yaz tatilinde yeni bir bilgi öğrenmeye kısa bir ara verseler bile halihazırda öğrenmiş olduklarını tekrar etmeleri ve kendilerini geliştirmeleri önemli.

Çalışma ve eğlenme saatlerini planlayın

Yazın elbette çocuğunuzdan bütün gün masa başına oturup ders çalışmasını istemeyin. Diğer taraftan çalışacağı saatleri gelişigüzel ve anlık olarak belirlemesine de izin vermeyin. Yaz tatili için çalışma saatlerini tatilin en başından planlayın. Eğer farklı kurslara ve aktivitelere katılacaksa programına bunları da dahil edin.

Bu aşamada çocuğunuzla aktif bir iletişim halinde olmaya özen gösterin. Kararları ona bırakmasanız bile zamanını planlarken ona da fikirlerini sormayı unutmayın.

Bir ders programı oluşturun

Yaz tatilindeki çalışma saatlerini daha verimli ve işlevsel kılmak için çocuğunuzun hangi konulara çalışması gerektiğini de önceden belirleyin. Pekiştirmesi gereken ve anlamakta zorlandığı konulara ağırlık vermesini sağlayın. Böylece yaz tatilinin onlar için ilerlemenin ve öğrenmenin bir parçası olmasına yardımcı olabilirsiniz..

Read More