Zaman yönetimi her alanda bireyler tarafından uygulanması gereken bir husustur. Doğru zaman yönetimi ile yaşam başarısını artırmak mümkündür. Öğrenciler için başarının önemli bir kriteri sınavlar olduğu için, zaman yönetim ile sınavlarda başarılı olmak hedeflenmektedir. Zamanın doğru bir şekilde yönetilmesi ile sınavlardan yüksek puan almak mümkündür.

Zaman yönetimi aslında ajanda yönetimi ile paralel giden bir konu olmaktadır. Zaman yönetimi ile bir öğrencinin günü, gün içerisinde yer alan saatleri ve dakikalarını iyi hesaplaması sağlanmaktadır. Öğrenci bu hesaplamaları doğru bir şekilde yaparak planlamalıdır. Planlama kapsamında ders çalışma saatleri arasında yapılacak aktivitelerin neler olduğunu belirlemesi de gerekmektedir. Ders dışındaki aktivitelerin kalitesinin artırılması için nasıl bir yol alınması gerektiği de doğru ayarlanmalıdır.

Doğru Zaman Yönetimi Nasıl Yapılmalı?

Zaman yönetimi örnek olaylar incelendiğinde, her başarılı olayda zamanın tüm yönleriyle dikkate alınarak olayların o şekilde planlandıkları görülmektedir. Öğrencilerin zaman yönetimi kapsamında; yıllık, aylık, haftalık, saatlik hatta dakikalık plan hazırlamaları, sınav içerisindeki zaman yönetimlerini de etkilemektedir. Öğrencilerin sınava girdiklerinde sınav süreçlerini nasıl yönettikleri son derece önemlidir.

Yani öğrenci yalnızca sınav öncesinde değil sınav döneminde ve sınav anında da zamanını doğru bir şekilde yönetebilmelidir. İnsan beyni, yapısı gereği planlamaya uygundur. Yani takvimle ya da zaman planlamaları ile beynin etkili bir şekilde çalıştığı görülmektedir. Kariyer çalışmalarında da 21 günlük tekrar süreleri bu anlamda oldukça önemlidir. 21 gün boyunca tekrar edilen bir eylemin alışkanlık haline dönüştüğü kanıtlanmıştır. Öğrencilerimizin kariyer planlarını yaparken aylık, 3 aylık, 6 aylık, yıllık ve 6 yıllık kariyer planları yapmaktayız.

Zaman Yönetiminde 24 Saatin Önemi

Doğru zaman yönetimi söz konusu olduğunda insan yapısının 24 saatlik bir süreye uygun yapıda olduğunu söylemeliyiz. Bu süre güneşin doğmasından batmasına kadar geçen 24 saatlik dilimi anlatmaktadır. Yapılan araştırmalarda güneşi görmeyen insanların dahi 24 saatlik zaman dilimlerine göre hareket ettikleri görülmüştür. Bu süreç yapısal bir süreçtir. Bazı öğrenciler gece öğrenmeyi alışkanlık haline getirmiştir. Bazıları da sabah erken saatlerde ders çalışmayı sevmektedir. Öğrencilerin başarıları da kendi yapılarına göre değişebilmektedir. Öğrenciler hangi saatlerde daha verimli ders çalıştıklarına inanıyorlarsa o saatlerde çalışmalıdır.

Doğru zaman yönetimi konusunda bilgi ve destek almak için aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Yurt dışında eğitim almak için ihtiyaç duyulan sınavlar hakkında bilgi edinmek için aba Yurt Dışı Eğitim YouTube kanalına abone olabilirsiniz. Farklı konularda bilgilendirici videolara ulaşmak için Doç. Dr. Gamze Sart’ın YouTube kanalını takip edebilirsiniz.

Read More

Çoklu zeka kuramı 1983 yılında ortaya atılan bir modeldir. Kuramla ilgili çalışmalar Howard Gardner tarafından yapılmıştır. Howard Gardner’a göre zeka tek ve dominant olan bir yetenek olarak kabul edilmemelidir. Zeka, farklı ve özel boyutlardan meydana gelen bir yapıya sahiptir. Bilişsel yeteneklerin geniş bir yelpazeye sahip olduğu belirtilmektedir. Bilişsel yetenekler arasında sanıldığı gibi güçlü bir ilişki bulunmamaktadır.

Bilişsel yetenekler arasında zayıf bir korelasyonun olması, bir yeteneğe sahip olan kişinin diğer kabiliyete de sahip olmayabileceğini göstermektedir. Çarpım tablosunu çok iyi yapan bir çocuk başka bir işte başarılı olmayabilir. Bu durum o çocuğun başarısız olduğu ya da zekasının yetersiz olduğu anlamına gelmez. Bu kuram Gardner tarafından ortaya atıldığından beri çok ciddi eleştirilere maruz kalmıştır.

Çoklu Zeka Kuramı Neden Eleştirilmiştir?

Çoklu zeka kuramı bilişsel yetenekler arasında ilişki olmadığını belirttiğinden dolayı eleştirilen bir kuram olmuştur. ÇOKLU Zeka KURAMI Öğretim İlke ve Yöntemleri mevcut zeka testlerinden elde edilen sonuçlarla farklı bir seyir izlemektedir. Elde edilen psikometrikler de Gardner’ın öne sürdüğü kuramdan farklı sonuçlar vermektedir. Mevcut zeka testleri ile elde edilen sonuçlara göre bilişsel yetenekler arasında yüksek bir ilişki bulunmaktadır. Ancak pek çok eğitimciye göre kuramın uygulamalı değerinin yüksek olduğundan bahsedilmektedir. Gardner’a göre her insanın kendi zekasını farklı bir biçimde kullanma yeteneği bulunmaktadır.

Kuramda Görsel Zeka İle İlgili Açıklamalar Önemli

Kuramda anlatılan hususlar doğru bir noktayı açıklamaktadır. Kuramda görsel zeka ile ilgili verilen bilgiler son derece önemlidir. Yetenek ve İlgi, kuram kapsamında karıştırılan hususlardandır. Örneğin bir insanın dil beceresi olmayabilir ancak insanın bu konuya ilgisi olabilir. İlgisi olan insanın dil becerilerine yönelme durumu görülebilir. Bir bireyin herhangi bir konuda hem ilgisi hem de yeteneği bulunuyorsa bu ideal bir durum olmaktadır. Bu durumdaki birey, ilgi ve yeteneğinin olduğu alanda müthiş işler çıkarabilmektedir. Bir insanda;

  • Genetik miras olan kabiliyet,
  • Eğitim ile elde edilen ihtisaslaşma,
  • Zaman yönetimi ve iletişim sonucunda oluşan beceriler,
  • İlgi alanları bulunabilir.

Bu dört farklı unsurun hepsine birden sahip olan insanlar mevcut alanda çok önemli konumlara ulaşabilmektedir. Leonardo da Vinci olmak için alandaki bu dört farklı özelliğe birden sahip olmak gerekmektedir.

Çoklu Zeka Kuramı uygulama örnekleri hakkında daha detaylı bilgi almak için aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Psikoloji ile ilgili bilgilendirici içeriklere ulaşmak için aba Psikoloji blog sayfasına göz atabilirsiniz. Farklı konularda eğitici videolara ulaşmak için Doç. Dr. Gamze Sart’ın YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Read More

2 yaş krizi çocuklar için oldukça önemli sayılan bir dönemdir. Çocuklar bu dönemde bebeklikten çıkarak kendilerini ailesine birey olarak kabul ettirmektedirler. Bu dönemin aileler için yorucu bir dönem olduğunu söylemek doğrudur. Ayrıca bu durum çocuklar için de yorucu bir dönemin habercisidir. Bu dönemi, çocuklar için bireyselleşmenin başlangıcı olarak belirtmek mümkündür. Çocuklar bu dönemde ergenlik dönemi gibi farklı davranışlar sergilemektedir.

Bu dönemde çocukların; öfke, sinir, inat, hiçbir şeyi kabul etmeme gibi davranışlarda bulunduklarına tanık olmaktayız. 2 yaş sendromu yaşayan anneler bu süreci dikkatli bir şekilde yürütmelidir. Çocuklar bu dönemde kendilerini çevreye kanıtlama çabası içerisine girmektedir. Bunun için anne ve babanın kontrolünden çıktıkları görülmektedir.

2 Yaş Krizi Sürecinde Nasıl Davranılmalı?

Bu sendrom süresince çocuklarda ciddi anlamda saldırgan tavırlar görülmektedir. Anne ve baba bu dönemde çocuklarının şımardıklarını düşünerek sinirlenebilmektedir. Çocuk da kendi davranışlarına karşılık bir öfke gördüğünde daha da saldırgan davranabilmektedir. Bu süreç çocuğun karakteri ya da kalıcı olarak sergilediği bir davranış değildir. Aileler tarafından bu sürecin geçici bir süreç olduğu bilinmelidir. Ailelerin bu dönemde çocuklara doğru davranışlarla yaklaşmaları gerekmektedir. Çocukların bu dönemdeki bazı hareketleri tolere edilebilirken bazı davranış kalıpları için de kesin sınırlar çizilmelidir. 2 yaş sendromu ne yapılmalı sorusuna bu sürecin geçici bir süreç olduğu ve ailelerin paniğe kapılmamaları gerektiği cevabı verilebilir.

Artı İki Yaş Krizi Ne Anlama Gelir?

Artı iki yaş krizi insanların hayatlarında her 7 yıllık gelişim dönemlerine sahip oldukları, bu gelişim döneminin üzerine iki yaş eklendiğinde insanların bu yaşlarda kriz yaşadıklarını anlatmaktadır. Çocukların 0-7 yaş arasında fiziksel anlamda gelişim gösterdikleri görülmektedir. Yeni doğan bir çocuğun iki yıl sonra 2 yaş krizi yaşadığı görülmektedir. Bu sürece 7 yıl eklendiğinde de farklı bir kriz dönemi olan 9 yaş dönemi yaşanmaktadır. Her yedi yıl artı iki yıl kriz dönemleri olarak insan hayatına ve gelişimine etki etmektedir.

2 yaş sendromu ve artı iki yaş krizi hakkında detaylı bilgi ve destek almak için aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Farklı konularda bilgilendirici videolara erişmek için Doç. Dr. Gamze Sart’ın YouTube kanalına abone olabilirsiniz. Psikoloji ile ilgili içeriklere ulaşmak için aba Psikoloji blog sayfasını takip edebilirsiniz.

Read More

Bağlanma teorisi nedir sorusu akademik literatürde ayrıntılı bir şekilde açıklanmaktadır. Bağlanma teorisinin 4 farklı davranış biçimi ile karşımıza çıktığını görmekteyiz. Bağlanma teorisi bireylerin davranışlarını ve sonuç olarak da kariyerlerini ciddi anlamda etkilemektedir. Teoriye göre bir birey başka bir kişiden yakınlık görmek istemektedir ve o kişi bireyin yanında olduğunda birey kendisini güvende hissetmektedir.

Bu konuda ilk araştırmalar John Bowlby tarafından yapılmıştır. Bilindiği gibi insanlar sosyal birer varlıktır. Diğer insanlarla etkileşim halinde olan insanlar bu sayede diğer insanlarla sosyalleşmektedir. Yani insanlar arasında ilişki yalnızca temel ihtiyaçlar kapsamında sürdürülmemektedir. Hatta bağlanma teorisine katkı sağlayan bazı kuramcılarla teorinin farklı etkileri de açıklanmıştır.

Bağlanma Teorisi Nedir? Hayatımızı Nasıl Etkiliyor?

Bağlanma teorisi nedir sorusu kadar teori ile ilgili gelişen diğer kuramlar da merak edilmektedir. Bağlanma teorisi ile ilgilenen diğer kuramcılara göre bireylerin çocukken anne ya da babaları ile yaşadıkları bağlanma ilişkisi ileride diğer insanlarla kuracağı ilişkiyi etkilemektedir. Yani ileriki yaşantısında bireyin diğer insanlardan olan beklentileri, küçüklüğünde annesiyle kurduğu ilişkinin şekline göre biçimlenmektedir. Bağlanma duygusu tek taraflı bir ilişki değildir.

Bağlanma duygusunun iki taraflı ve iki tarafın da fayda sağladığı bir ilişki olduğu görülmektedir. Yeni doğan bir bebeğin çok sayıda ihtiyacı bulunmaktadır. Anne ve babası sayesinde bu ihtiyaçlarını giderebilmektedir. Anne ve babalar da çocukların kendilerine ihtiyaç duydukları zamanlardaki bakımını bir görev olarak algılamamaktadır. Anne ve babalar çocuklarının bakımından her zaman mutluluk duymaktadır. Yetişkin bağlanma stilleri farklılık göstermekle birlikte temel olarak aynı mantığa sahiptir.

Bowlby Bağlanma Kuramı Bebeklik Sürecinde Nasıl İşlemektedir?

Bowlby bağlanma kuramı bebeğin ilk yıllarda annesi ile olan ilişkisine farklı anlamlar da yüklemektedir. Yani bebek annesinden süt emdiğinde bunu yalnızca karnı aç olduğu için yapmamaktadır. Bebek kendisini huzursuz hissettiğinde ya da stres yaşadığında da emme eylemini yaparak rahatlık elde etmektedir. Bebekler bu davranışın ileriki yaşlarda yapılamayacağını bildikleri için emme eylemini zamanla parmaklarını emerek ya da nesneleri emerek yerine getirirler. Bebekler bazen anneleri ile göz teması kurmak isterler. Bowlby bağlanma Kuramı evreleri bu aşamada bebeklerin anneleriyle göz teması kuramadıkları zaman ağlayabildiklerini anlatmaktadır. Anneler bebeklerini severken dahi farklı bir temasla bu sevgiyi bebeklerine hissettirmektedirler. Anneler yavaş dokunuşlarla bebeklerini sevmektedir. Bebekler de kendilerine has sevimli seslerle annelerine karşılık vermektedir.

Bebeklerin ağlamaları da anne ve babaya verilen bir sinyaldir. Yapılan araştırmalara göre bebeklerin ağlama seslerindeki niteliksel farklılıklar verilen mesajı belirlemektedir. Örneğin çok şiddetli ve ani olan bebek ağlamaları bebeğin acı duymasından kaynaklanmaktadır. Ağlama yavaş yavaş ve giderek artan şiddetteyse de bebeğin acıktığı ya da altını ıslattığı durumlar görülmektedir. Bağlanma teorisi kitap olarak yayımlanan bazı kaynaklarda konuyla ilgili farklı açıklamaları da aktarmaktadır. Bebek ve anne ilişkisi maymunlar üzerinde de gözlemsel olarak incelenmiştir.

Bağlanma teorisi nedir sorusu hakkında detaylı bilgi almak için aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Farklı konularda bilgi edinmek için Doç. Dr. Gamze Sart’ın YouTube kanalına abone olabilirsiniz. Psikoloji ile ilgili diğer konular hakkında içeriklere ulaşmak için aba Psikoloji blog sayfamızı inceleyebilirsiniz.

Read More

Bazı öğrenciler sınav dönemlerinde duraksamalar yaşamaktadır. Duraksamalar sınav düzeninin ve hayat biçimimizin değiştiği dönemde öğrenciler arasında daha sık yaşanan bir durum haline geldi.Çalışma düzeni nasıl oluşturabilirim? Nereden başlamalıyım?” öğrencilerin bazılarında soru işareti yaratmaktadır. Bu soru işaretlerinden dolayı çalışmak yerine vakitlerinin çoğunu düşünerek harcarlar. Çok fazla konu var hangisinden ve nasıl başlamalıyım diyen öğrencilerin bir çalışma düzeni edinmeleri ve günlere göre planlamaları gerekir. Planı yaptıktan sonra plana olabildiğince bağlı kalarak çalışmalar yapmaları hem rahatlatacaktır hem de beraberinde başarıyı getirecektir. Planlamayı nasıl yapacakları ve çalışma düzenini nasıl kontrol altına alacaklarını anlatan bir blog yazısıyla kafası karışık öğrencileri desteklemek istedik.

Çalışma Düzeni için Plan Yapmak

Her şey planlamakla başlar. Öğrencilerin yaptığı hatalardan birisi planlar yapıp uyamadıkları zaman plandan vazgeçmeleri ve bunun işe yaramadığını düşünmeleridir. Çalışma düzeni oluşturmak adına yalnızca plan yapmanın bile işe yarar bir tarafı vardır. Siz fark etmeseniz de plan yaptığınız için yapacaklarınızın bir kısmı zihninize işliyor. Özellikle yazarak plan yaptığınızda yapacaklarınızın zihninizde daha da netleşecektir. Yazmak düşünmek demektir. Yazma eylemi düşünülerek yapılır bu nedenle yazarken bazı kararsızlıklarınızı elimine etmiş olursunuz. Her kafa karışıklığı yaşadığınızda yazdığınız plana dönüp bakmak rahatlatacak ve belki de daha iyi çalışmanızı sağlayacaktır.

Düzen için Nasıl Plan Yapılmalı?

Çalışma düzeni için plan yaparken alternatifler göz önünde bulundurulmalıdır. Bu ne demek? Çoğu öğrenci o gün için yaptıkları plana sıkı sıkı uymayı kendilerinden beklerler. Ancak planlar genelde gerçekçi değildir. Çünkü hepimiz kendimizden en iyisini bekleriz. Bu yüzden olabilecek en iyi ve en çok çalışma planını oluştururuz. Ancak o günkü motivasyonumuz ve farklı sebeplerden dolayı işler planlandığı gibi gitmeyebilir. Evdeki planlar çarşıya uymayınca da başarısız olacağınızı düşünerek kaygılanabilirsiniz.  Bu nedenle tek bir plan değil A, B, ve C planları oluşturulmalıdır. Bu planlama yöntemiyle çalışma düzeniniz yoluna girecektir.

Çalışma düzeni içindeki A planına göre kesin yapacağınız konu çalışmaları ve test çözümleri olmalıdır. Bunlar kendinizi tanıyarak oluşturulmalıdır. Kesin olarak kaç test çözebilir ya da kaç konu çalışabilirsiniz? Bunun üzerinde düşünerek A planını yapın. B planı bunun bir üst versiyonu olarak A planına ortalamada yapabileceğiniz kadar birkaç konu çalışması ve test daha eklenmiş halidir. C planı ise birkaç konu daha ekleyerek bir günde maksimum yapacağınız çalışmadır. Bu noktada A planını kesin yapmak hedefken A planı rahatça yapılırsa B’ye geçilebilir. Hala enerjiniz varsa C planı da uygulanabilir. Ancak önemli olan C’ye kadar tüm programları bitirmek adına kendimizi hırpalamamamız. A planını yapmak kesin yapmamız gereken hedeftir. Yapılamayan B, C planları bir sonraki günün A planına yerleştirecek görevlere dönüşürler.

Çalışma düzeni içerisinde öncelik sırasına göre A, B ve C planlarının oluşturulması önemlidir. Hangi konuların daha çok çıktığı, hangilerinin daha önemli olduğuna göre A,B ve C planı yapılmalıdır. A planına en mühim ve önemli olanlar ya da B ve C’yi tamamlamadan önce yapılması gerekenler eklenmelidir. Yani örneğin, A planına konu çalışmak eklenirken B planına test çözmek eklenebilir. C planına ise yanlışın çok çıktığı konuları tekrar etmek eklenebilir. Ancak belirttiğimiz gibi B ve C planları uygulanamadıysa bir sonraki gün B planındaki test çözme yapılmalı ve yetişirse de C planı uygulanmalıdır. Sıra bozulmadan yapılamayanlar bir sonraki güne kaydırılmalıdır.

Psikoloji ile ilgili farklı konularda bilgi edinmek için aba Psikoloji YouTube kanalını takip edebilirsiniz.

Read More

Sınav konuları çalışılırken öğrencilerin sık sık yaptığı klasik hatalar vardır. Eğer sen de  “Çok çalıştım ama yapamıyorum.” diyen bir öğrenciysen mutlaka çalışma yönteminde bir problem vardır. Öğrencilerin en sık yaptığı hatalardan birisi konu çalışırken kitap okumalarını çok fazla yapmalarıdır. Ancak psikoloji biliminde öğrenmeyle ilgili araştırmalarda İngilizce’de “retrieval (geri alma)” olarak tanımlanan bildiklerimizi hatırlamayı güçlendirmenin en etkili yöntem olduğu görülmüştür. Retrieval’ı güçlendirmek bildiklerimizi daha rahat hatırlamamızı sağlayacaktır. Bilgimizi kuvvetlendirecektir.

Sınav Konuları için “Retrieval”ın Önemi

Retrieval ‘ın ne olduğunu tam olarak açıklamak nasıl çalışmanızın en faydalısı olduğunu daha iyi anlamanızı sağlayacaktır. Sınav konuları söz konusu olduğunda hazırlık sürecindeki çalışmalarda retrieval’ı güçlendirecek aktiviteler yapmak en etkili olan yöntemdir. Hafızayla ilgili yapılan araştırmalarda bir bilgiyi hatırlamak için o bilginin beyinden “geri alınması” gerektiği bulunmuştur. Sıklıkla “dilimin ucunda” durumunu yaşarız ancak bilgiyi bir türlü hatırlayamayız. Bu durumun nedeni bir bilginin yeterince hatırlanmamasıdır ama beynimizin bir yerinde yer edinmesidir. Sık tekrarlar retrieval’ı güçlendirecektir. Beyinin bilgiyi sindirmesi ve tekrardan o bilgiyi hızlıca kullanabilmesi için sıklıkla tekrar edilmesi gerekir. Sınavlarda da hatırlanması gereken büyük bir bilgi yoğunluğu vardır. Bu nedenle retrieval’ı güçlendirmek sınavlar için bilgileri hatırlama konusunda büyük fark yaratacaktır.

Konular Nasıl Çalışılmalı?

Sınav konuları çalışılırken öğrenciler bazen konu çalışmalarına daha fazla ağırlık vermektedir. Fakat bu yanlış bir uygulamadır. Önemli bir yarışma için hazırlanan satranç oyuncusundan örneklendirerek kafamızda netleştirelim.  Satranç oyuncusu daha çok satrançla ilgili kitaplar mı okur bu süreçte yoksa bol bol pratik mi yapar? Bol bol pratik yapar. Benzer koşullarla karşılaşınca ne yapması gerektiğini anlamak için bol bol başkalarıyla oynayarak bunu deneyimler. Elbette kitapları da okur yeni taktikler öğrenmek için ama daha çok oyun oynayarak o taktikleri kullanarak kendini büyük turnuvaya hazırlar. Aynı şekilde sınavlara çalışırken de yapılan hatalardan en büyüğü okumalara çok fazla ağırlık vermektir. Peki konuları okumak yerine nasıl çalışılmalıdır?

Sınav konuları ile ilgili yeterli bilgi öğrenildikten sonra o bilgileri tekrar etmeniz gerekir. Ne kadarını hatırlıyorsunuz? Hatırlayamadıklarınızı not alarak onların üzerine ağırlık vermelisiniz. Sizin için terimleri öğrenmek önemli olansa terimlerle ilgili hatırlamak adına haritalar oluşturmak, soru kartları yapmak etkili olacaktır. Kendinize yazdığınız kelimeleri sorarak kendinizi test edin. Kendinize ya da bir başkasına öğrendiklerinizi anlatmaya çalışın. Sınavınız yazılıysa sınavda çıkacağını düşündüğünüz soruları yazın ve sınavdaymış gibi cevapları yazmaya çalışın. Eğer testse bol bol deneme çözerek pratik yapın. Unutmayın hazırlandığınız şey sınavın kendisi sınav konuları ile ilgili kitap yazmak değil. Bu nedenle gerekli konu çalışmasını yaptıktan sonra sınavın kendisini pratik etmeye ağırlık verin. Pratiklerinizde sıklıkla eksik çıkan konular varsa onlara dönüp tekrar ettikten sonra yeniden soru çözmeye çalışın.

Sınavlara hazırlık sürecinde yapılması gerekenler hakkında bilgi verici videolara ulaşmak için aba Psikoloji’nin YouTube kanalını takip edebilirsiniz.

Read More

Sınav stresinin öğrenciler üzerindeki fiziksel etkileri belki de psikolojik etkilerden çok daha fazladır. Çoğu öğrenci sınav anında ve sürecinde farkında olmadan bile bu fiziksel belirtileri gösterebiliyor. “Nedenini anlamadım ama çok heyecanlandım.” ,“Sanki o an oradaki ben değildim.” gibi cümleler öğrencilerden sık sık duyulanlardandır. Ancak aslında, sınavdan dolayı oluşan fiziksel sıkıntılar psikolojik nedenlerden ortaya çıkmaktadır. Bunları engellemenin tek yolu psikolojik yaklaşımı ve psikolojik sağlamlığı geliştirmektedir.

Hazırlık Süreci: Sınav Stresinin Öğrenciler Üzerindeki Fiziksel Etkileri

Sınav stresinin fiziksel etkileri sınava hazırlık sürecinde kendini göstermeye başlar. Aslında iyi bir gözlemci olan öğrenciler bu stresi sınav öncesinde fark ederek sınavda aksilik çıkmaması adına çalışmalar yapabilirler. Sınav stresini yoğun yaşayan öğrenciler hazırlık sürecinde uykusuzluk, çok yemek yeme ya da yeme içmeden kesilme davranışları gösterebilir. Özellikle sindirim sisteminin stresten sıklıkla etkilendiği gözlemlenmektedir. Kabızlık ya da ishal gibi problemler stresli dönemlerde kişinin metabolizmasının yapısına göre değişkenlik göstererek ortaya çıkabilir. Bunun dışında baş ağrıları mide bulantısı gibi belirtiler de sınav stresi doğrultusunda ortaya çıkabilen sıkıntılardandır. Kişinin kendini gözlemlemesi bu problemlerin stres kaynaklı olduğunu anlamasında oldukça önemlidir. İç görüsü yüksek bireyler bu problemlerin kökenini daha iyi anlayacaktır.

Sınav Günü: Sınav Stresinin Öğrenciler Üzerindeki Fiziksel Etkileri

Sınav gününde sınav stresinin fiziksel etkileri sınav sonucunu etkileyebilir. Sınav anında heyecanlanmak ellerin titremesine neden olabilir. Ellerin titremesi soruları çözerken kalemi aktif kullanmayı engelleyebilir ve odaklanmayı bozabilir. Kişi ellerinin titrediğini fark ettikçe daha da stres olarak kaygıdan kağıda odaklanamayabilir. Sınav anında yaşanan stresten dolayı terleme ve karın ağrısı gibi hastalık belirtileri yaşayan öğrenciler de bulunmaktadır. Hatta stresin ileri boyutunu yaşayan bazı öğrenciler sınav anında panik atak bile geçirmektedirler. Ayrıca bu tip stres unsurları dikkat dağıtıcı niteliktedir. Kişi hali hazırda stresliyken zihin akılda dönen stres unsurlarıyla oyalanmaktadır. Üstüne vücut sistemi stresle savaş halinde olduğu için belirtiler gösterirken sınav anında kalabilmek ve soruları sağlam kafayla çözmek zorlaşır.

Sınav Stresinin Fiziksel Etkileri için Öneriler

Sınav stresinin öğrenciler üzerindeki fiziksel etkileri stresi somut olarak anlamamız ve tanımlamamız açısından değerlidir. Aslında yaşanan krizi fırsata çevirmek adına fiziksel belirtiler bir şanstır. Öncelikle kişinin kendini gözlemlemesi daha önce yaşamadığı bazı durumları deneyimlediğini fark etmesi gerekir. Sınav öğrencileri kendilerine yönelme ve öz bakım konusunda sıkıntılar yaşayabiliyor. Özellikle önemli yerleştirme sınavlarına hazırlanan öğrenciler fiziksel ihtiyaçlarını bir kenara bırakıp kendilerini olabildiğince çok çalışmaya verebiliyorlar.

Ancak stres metabolizmayla alakalıdır. Metabolizmayı sağlam tutmak da dinlenmekten, iyi beslenmekten ve eğlenmekten geçer. Bu üçlü konusunda dikkatli olmak adına günlük çalışma saatleri ve kendimizle ilgilenme saatleri planlı hale getirilebilir. Sınav stresinin fiziksel belirtilerine karşı farkındalık yaratarak günü yazmak, planlamak ve ihtiyaçlarımızı göz ardı etmemek faydalı olacaktır. Sınav öncesinde öz bakımı sağlamak,  düzenli uyku ve beslenmeyle strese karşı biyolojik bağışıklık kazanma psikolojik yıpranmaya da iyi gelecektir. Diğer bir yandan sınav anındaki strese karşı ekstrem tepkilerinin ortaya çıkmasında da engelleyici olacaktır.

Konu hakkında detaylı bilgi almak için aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Farklı konularda bilgi edinmek için Doç. Dr. Gamze Sart’ın YouTube kanalına abone olabilirsiniz. 

Read More

LGS sınav motivasyonu sınavda başarılı olmak isteyenler için son derece önemli. Sınav motivasyonu sınav başarısını yakından etkileyen bir durum. Sınava hazırlık aşamasında motivasyonunu kaybeden öğrenciler, sınav hazırlıklarından yeterli verimi alamıyor. Bu süreçte sınava ve hazırlık sürecine yeterli şekilde motive olmak önemli. Zaman zaman motivasyon kayıplarının yaşanması normal olmakla birlikte yine de tedbir almakta fayda bulunuyor.

Öncelikle kafamızda yer edinen olumsuz düşüncelerden kurtulmamız gerekiyor. Bir galibiyetin öncelikle düşünce ile kazanılabileceği unutulmamalı. Olumlu düşünmek ve yeterli hazırlık yapmak, sınavdan istenen sonucu almak için yeterli. Beklenmeyen mental durumlar için profesyonel bir destek alınabileceği gibi bazı yöntemler de sürecin hafif atlatılmasına katkı sağlıyor.

LGS Sınav Motivasyonu İçin Neler Yapılabilir?

LGS sınav motivasyonu için öncelikle bir amaç belirlemek gerekiyor. Amaç ya da hedef, sınava odaklanmayı kolaylaştıran somut bir olgu sayılabilir. Yani nereye ulaşmak istediğinizi ortaya koyduğunuzda tüm benliğiniz ile o hedefe ulaşmak için çaba harcamaktasınız. Bu süreç bilinçli bir şekilde değil de kendiliğinden yaşanan bir durum. Bu nedenle herhangi bir hedef için amaç belirlemek, hedefe ulaşmada oldukça önemli.

Hedef belirledikten sonra hedefe ulaşmak için nasıl bir program yapılması gerektiği ortaya koyulmalı. Yapılan program dahilinde çalışmalara verimli bir şekilde başlamak gerekiyor. LGS sınavı için yeterli ders çalışma süresi belirlendikten sonra öğrencilerin kendilerine yeterli dinlenme süreleri de bırakmaları lazım. Ders dışında sosyal aktivitelere zaman ayırmak oldukça yararlı sonuçlar sağlıyor.

Sınav Hazırlık Sürecinde Neler Yapılabilir?

Yüksek LGS puanı almak isteyen öğrenciler sınav sonuna kadar tüm süreci doğru bir şekilde yönetmeli. Bu aşamada motivasyonun son ana kadar korunabilmesi gerekiyor. Ders dışı aktiviteler yeterli süre çerçevesinde ihmal edilmemeli. Ağır olmayan sporları yapmak ve arkadaşlarla motive edici sohbetler yapmak da sürece katkı sağlıyor. LGS skoru yapmak isteyen öğrenciler sınava hazırlık aşamasında motivasyon sorununu ciddi seviyede yaşadıklarını düşünüyorlarsa profesyonel destek almaları olumlu sonuçlar sağlayabilir. Bu aşamada doğru zamanda alınan destek, öğrenci performansına ciddi düzeyde katkıda bulunmakta.

LGS sınav motivasyonu konusunda destek almak için aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Sınavlar hakkında bilgi edinmek için aba Yurt Dışı Eğitim YouTube kanalını takip edebilirsiniz. Farklı konularda bilgilendirici videolara ulaşmak için Doç. Dr. Gamze Sart’ın YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Read More

LGS stresten korunma yöntemleri doğru uygulandığında öğrencilerin sınava ilişkin mental yaklaşımları olumlu hale gelebiliyor. LGS süreci bilindiği gibi disiplinli ve özverili çalışmayı gerektiren bir süreç. Bu neden işin ciddiyetine göre sınava hazırlık yapmak gerekiyor. Bu süreçte öğrencilerin stres yaşadıkları, sınavdan başarısızlık olacaklarına dair korku taşıdıkları ve özgüven eksikliğine sahip oldukları görülüyor.

Sınava hazırlık aşamasında görülen psikolojik durumlar, sınav aşamasında da öğrencilerin performansını aşağıya çekiyor. Bu süreçte basit birkaç teknik uygulayarak stresi azaltmak imkan dahilinde. Basit nefes teknikleri, rahatlamayı sağlamada birebir aslında. Öncelikle öğrencilerin doğru nefes alıp verdiklerinden emin olması gerekiyor. Çünkü çoğumuz yanlış nefes alıp verdiğimiz için, soluklanma eyleminin sonuçlarını da tam olarak elde edemiyoruz.

LGS Stresten Korunma Yöntemleri Arasında Doğru Nefes Alma

LGS stresten korunma yöntemleri söz konusu olduğunda belki de en basit uygulama doğru nefes alıp verme uygulaması. Bu anlamda nefesin karın boşluğunda birikmesi gerekiyor. Göğüs kafesi dışında karın boşluğunda biriken nefes, soluklanma süresini ve kalitesini artırıyor. Bu nefes alıp verme yöntemi birkaç kez uygulandığında da stresi azaltabildiği kanıtlanmış durumda.

Hatta bazı popüler sporcuların da müsabaka sırasında önemli bir pozisyon öncesinde derin bir nefes aldıklarını görebilmekteyiz. Bu durum tamamen stresi azaltmaya yönelik uygulanan basit bir terapi aslında. Sınav stresine sahip olan öğrenciler, bu stresi yoğun olarak hissettikleri aşamada doğru nefes yöntemi ile rahatlayabilir.

Doğru Nefes Almak İçin Neler Yapılmalı?

Sınav anında beliren stres, öğrencinin fizyolojik olarak rahatsızlanmasına dahi yol açabilir. Bu nedenle stresi ya da stresin olumsuz etkilerini hisseden öğrenci, nefesini derin bir şekilde, karın boşluğunu dolduracak kadar almalı. Alınan nefes, diyafram kası aracılığı ile önce göğse sonra da soluk borusu aracılığı ile dışarı verilmeli. Nefes egzersizleri 10 tekrar şeklinde yapılabilir. Sınav stresini, sınava az bir zaman kala hisseden öğrenciler de stresin sonuçlarından olumsuz anlamda etkilenmekte. LGS sınav yeri belli olan öğrenciler, sınav günü erken gelerek ya da sınavdan önceki bir tarihte sınav alanına gelerek ortama alışabilir. Sınav alanında hafif tempoda yürümek öğrencilere iyi gelecektir. Bu tarz hazırlıklar sınav anında ya da sınav öncesinde oluşan stresi ortadan kaldırmakta.

Her şeye rağmen stres ve stresin etkilerinden kurtulmak mümkün olmuyorsa LGS stresten korunma yöntemleri konusunda destek almak için aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Ayrıca sınav stresi ile ilgili videolara ulaşmak için de aba Psikoloji YouTube kanalını takip edebilirsiniz. Farklı konularda bilgilendirici videolara ulaşmak için Doç. Dr. Gamze Sart’ın YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Read More

LGS hazırlık süreci her anlamda, öğrenci ve velilerin zorluk yaşayabilecekleri bir dönem olma özelliğine sahip. Öğrencilerin eğitim yaşamını ve hatta gelecekteki meslek hayatını dahi etkileyecek olan LGS süreci, ciddiye alınması gereken bir maraton. Bu süreçte öğrencilerin mental anlamda sıkıntılar yaşadıklarına tanık olmaktayız. Hayatlarının sonraki aşaması için önemli olan bu süreçte yaşanan mental durumlar normal karşılanmalı.

Çünkü LGS sonuçları itibarıyla oldukça önemli bir sınav. Bu süreçte anne ve babaya, çocuklarına her durumda ve her sonuçta destek olduklarını hissettirmeleri gerekiyor. Yani anne ve babanın çocuklarına olan sevgilerinin kaynağının yalnızca çocuğun başarıları olmadığı hissettirmeli. Bu duyguyu, anne ve babadan hisseden çocuk ise mental olarak kendini daha rahat hissediyor.

LGS Hazırlık Sürecin Mental Rahatsızlıklar Neden Dikkate Alınmalı?

LGS hazırlık süreci başlı başına ciddiye alınması gereken yoğun bir dönem. Bu dönemde sınava hazırlanan çocuklarda görülen ruhsal durumlar, sınav hazırlık süreçlerine doğrudan etki ediyor. Yani farkında olmadan sınav stresi yaşayan bir çocuk, sınava hazırlanırken çok verimsiz bir ders çalışma süreci geçiriyor. Sınav hazırlık süreci az kayıplarla atlatılsa bile mental sorunlar, sınav anında öğrencilerin yakasını bırakmayabiliyor.

Bu durumda öğrenci, bildiklerini unutuyor ve sınavı stresli bir şekilde tamamlıyor. Uzun süreli çalışmalar ve emekler de sırf mental sorunlar yüzünden heba oluyor. Hatta ruhsal durumlar öğrencide fiziksel sorunlara da yol açabiliyor. Sınav anında mide bulantısı, baş dönmesi, kalp çarpıntısı, ağız kuruluğu ve aşırı bitkinlik durumları da görülebiliyor. Bu durumdaki bir öğrenciden de yüksek bir sınav performansı beklemek doğru olmuyor.

Peki Bu Süreçte Ne Yapılmalı?

Öncelikle yaşanan bu sorunların kalıcı olmadığını bilerek gerekli tedbirleri almak tavsiye edilebilir. Bu süreçte veliler öğrencilere baskı yapmadan onlara destek olduklarını hissettirmeli. Başarılı ya da başarısız olmalarının onlara olan sevgilerinin kaynağı olmadığını anlatmalı. Ayrıca veliler çocukların sınav müfredatına eksiksiz olarak hazırlanmalarını da sağlamalı. Bu süreçte çocuklarda görülen sorunlar, sınav hazırlık sürecine ciddi etkide bulunuyorsa profesyonel bir destek almak faydalı olabilir. Profesyonel destek sayesinde öğrencilerin sınav verimlilikleri yükselecektir.

LGS hazırlık sürecinde mental destek konusunda yardım almak için aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Farklı konularda bilgilendirici videolara ulaşmak için Doç. Dr. Gamze Sart’ın YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Yurt dışında eğitim almak isteyen öğrenciler de, konu hakkında bilgi edinmek için aba Yurt Dışı Eğitim YouTube kanalını takip edebilirler.

Read More