Gelecek kaygısı pek çok öğrencinin ortak sorunudur. Geleceğe yönelik belirsizlikler, gerçekdışı beklentiler, ihtiyaçlar, yaşam zorlukları, yaşanılan coğrafya ve ekonomik imkanlar kaygıyı beslemektedir. Pek çok öğrenci için geleceğe yönelik hayallerin ayağı yere basmaz. Ne zaman hayallerin hedefe dönmesi gerekir ve hedeflerin gerçekleşmesi için performans sergilenir o zaman gerçeklerle yüzleşilir.

Her insanın üretmek, zorluklara göğüs germek ve devam edebilmek için motivasyonunu besleyen hayalleri vardır. Bu hayaller özellikle uzak geleceğe yönelik olduğunda düşüncesi dahi kişiyi mutlu edebilmektedir. Ancak ulaşılabilir olmayan hiçbir hayal başarı için yeterli motivasyonu sağlamayacaktır. Gelecek kaygısı yaşayan bireylerin ya iyi planlanmamış hedefleri vardır ya da hedefleri ulaşılabilir düzeyde değildir.

Bir hedefi başarılı kılan, kişinin potansiyeliyle uyumlu, hayalleriyle örtüşen, ulaşılabilir ve ölçülebilir olmasıdır. Bu özellikleri karşılamayan hiçbir hedef birey için yeterli motivasyonu sağlamayacaktır. Motivasyon ise başarı elde edebilmek için ihtiyaç duyulan temel kaynaktır.

Bireyin gelecek kaygısını besleyen otomatik düşünceleri vardır; “Sınavda başarılı olabilecek miyim?, İş bulabilecek miyim? Kariyerimde başarılı olabilecek miyim? Geçimimi sağlayabilecek miyim? Kişisel gelişimime katkıda bulunabilecek miyim? İyi şartlarda yaşayabilecek miyim? Saygınlık edinebilecek miyim? Gibi. Bireyin bu sorulara net, kesin cevaplar veremiyor oluşu kaygısının gelişmesine neden olacaktır.

Yaşadığımız yüzyılda ekonomik koşullar, istihdam oranları, işsizlik yüzdesi geçim kaygısını ve dolayısıyla gelecek kaygısını beslemektedir. İyi eğitimlerle, kişisel ve mesleki gelişim örnekleriyle bezenmiş pırıl pırıl özgeçmişler bugün iş bulamamaktadır. Bin bir emekle hazırlanılan sınavlardan başarıyla çıkan nice öğrenci, üniversiteyi dereceyle bitiren nice genç mezuniyet sonrası işsiz kalabilmektedir. Dikkat Çeken Bir Cv için Kişisel ve Mesleki Gelişim Önerileri yazımızı da okumanızı öneririz.

Yabancı dil bilen, tecrübe sahibi, çok yönlü pek çok yetişkin bugün işsiz veya terfi beklemektedir. Potansiyelinin çok altında işler yapan, hayalleri yaşamın gerçekliğiyle uyuşmayan nice genç mesleki doyuma ulaşamamaktadır. Tüm bu gerçeklikler gelecek için hazırlık yapan öğrencileri ve iş hayatına hazırlanan genç yetişkinleri endişelendirmektedir.

Gelecek Kaygısı Ekonomik Koşullara Göre Şekillenmektedir

Dolayısıyla fark yaratmak gayesiyle büyük emek veren gençler için mevcut koşullar gelecek kaygısı yaratmaktadır. Kaygının yoğunluğu ise seçimlerimizi etkilemektedir. Geleceğe yönelik beklentiler ve temel ihtiyaçlar gencin meslek seçimine etki etmektedir. Geçim sıkıntısı yaşayan, bir an önce mezun olup iş hayatına atılması gereken genç ile ekonomik desteği olan gencin seçim süreci aynı olmayacaktır.

Ekonomik ihtiyaçlar bireyin daha hızlı para kazanabileceği, ustalaşma, tecrübe kazanma gerektirmeyecek işlere yönelmesine neden olacaktır. Uzun yıllar eğitim almayı ve/veya çıraklıktan başlamayı gerektiren işler ekonomik kaygıları olan bireylere göre değildir. Eğitim hayatında burs imkanı olan, ailenin ekonomik desteğine sahip ve/veya okurken çalışabilecek bireylerin seçimi ise gelecek kaygısı taşımayacaktır.

Gelecek Kaygısı Yaşamamak için Mesleklerin Geleceği, Geleceğin Meslekleri Araştırılmalıdır

Meslek seçimi yaparken geleceğe yönelik fikir edinebilmek için profesyonel danışmanlık almak oldukça faydalıdır. Seçim sürecinde doğru mesleğe yönelebilmek için bugünün popüler meslekleri ile sınırlı kalmamak gerekir. Bugünün meslekleri gelecekte de yeterli geliri getirebilir düzeyde olacak mı araştırılmalıdır. Aynı şekilde bugün popüler olmayan ancak gelecekte ön plana çıkacak mesleklerde araştırılmalıdır.

Üniversite eğitimine henüz başlamamış bir bireyin seçim yaparken en az 4-5 yıl sonra ön plana çıkacak meslekleri öğrenmesi gerekir. Bu bilgiyi edinebilmenin en sağlıklı yolu profesyonel destek almaktır. Bilimsel kanıtlar ışığında geleceğe yönelik mesleki bilgi toplamak seçim sürecinin verimliliğini artıracaktır.

Gelecek Kaygısı ile Başa Çıkmak için Kariyer Danışmanlığı Alabilirsiniz

Eğer yaşadığınız gelecek kaygısı ve stres düzeyiniz işlevselliğinizi bozacak düzeyde ise psikolojik destek almayı düşünebilirsiniz. Üniversite dönemi başarılı bir kariyer için ön hazırlık yapmanızı gerektiren oldukça önemli bir süreçtir. Mesleğe daha iyi hazırlanmak ve başarılı sonuçlar edinebilmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Aba psikoloji olarak kariyer planı çıkarırken stratejik yetenek yönetimi ile çalışıyoruz. Uyguladığımız IQ, EQ, dikkat, algı, yetenek ve kişilik testleriyle çocuk, genç ve yetişkin danışanlarımızın potansiyellerini keşfediyoruz. Kullandığımız psikolojik yöntemlerle danışanlarımızı daha iyi akademik sonuçlar alabilecekleri şekilde yönlendiriyoruz. Danışanlarımızın akademik eksiklerini tespit ederek gideriyor, dünyanın en seçkin kurumlarında eğitim almalarını sağlıyoruz. Stratejik Yetenek Yönetimi ile Gelecek Kaygınızı Yenebilirsiniz yazımızı okuyabilirsiniz.

Böylece yaptığımız çalışmalarla danışanlarımızın gelecek kaygısı yaşamalarının da önüne geçmiş oluyoruz. Mesleklerin geleceği ve geleceğin meslekleri hakkında danışanlarımızı ve ailelerini bilgilendiriyoruz. Böylece öğrencinin bakış açısını genişletiyor, iş hayatıyla ilgili farkında olmadığı çalışma alanlarını da bilgisine sunuyoruz. Üniversite Öğrencilerine Gelecek Kaygısı ile Başa Çıkma Önerileri yazımız da sizin için faydalı olabilir.

 

 

 

Read More

Gençler için gelecek kaygısı lise yıllarında kendini hissettirmeye başlasa da asıl kaygı üniversiteyi bitirirken başlamaktadır. Gençler, üniversite eğitimini tamamladıklarında artık öğrencilik rollerini tamamlamış ve toplumda nitelikli bir birey olmak için hayata atılmış olacaklar. Hayatın getireceği yeni koşulların belirsizliği, iş bulma, eğitim hayatında öğrendiklerini iş hayatında kullanabilme, gelir elde etme, geçimini sağlama, aile kurma vb. yeni gelecek sorumluluklar kişide kaygı yaratıcı etmenlerden bazıları olarak sıralanabilir. Her öğrenci yükseköğrenime devam etmez, dolayısıyla liseden sonra eğitime ara veren ve iş hayatına atılacak olan bir birey için gelecek kaygısı çok daha erken kendini gösterir. Gelecek kaygısı ile başa çıkmanın önemli bir destekçisi ise hiç şüphesiz ailedir. Peki aileler gençlerin gelecek kaygısı yaşamaması için ne yapabilir?

Doğru Ebeveyn Tutumu ile Yetişen Gençler Gelecek Kaygısı Yaşamıyor

Aile içerisinde söz hakkı olan, duygu ve düşüncelerini rahatlıkla dile getirebilen ve fiziksel-duygusal ihtiyaçlarına ebeveynleri tarafından karşılık verilen bireyler gelecek kaygısı yaşamıyor. Çocuklar bu aile yapılarında koşulsuz sevildiğini hissediyor. Sorumluluk alıyor. Sebep sonuç ilişkisini öğreniyor. Ceza yerine hatalarının sonuçlarından ders çıkarmayı öğreniyor. Kıyaslamalara maruz kalmıyor, kendini olduğu haliyle değerli ve özel kabul ediyor. Böyle bir aile yapısında çocuklar özgüvenli, sorumluluk sahibi, özdenetim sahibi, girişken, hoşgörülü ve vicdanlı yetişiyor. Uyum göstermeyi, zorluklarla çözüm odaklı şekilde başa çıkabilmeyi öğreniyorlar. Çocuğun sevilmesi, dinlenmesi, erken yaşlardan itibaren bireyselliğine önem verilmesi çocukların yetişkin hayatta kendini gerçekleştirme potansiyellerini artırıyor. Literatürde, çocukların bu özellikleri kazanabildiği sağlıklı aile modeline Demokratik, Destekleyici, Hoşgörülü aile tutumu adı verilmektedir.

Baskıcı, otoriter, cezalandırıcı ebeveyn tutumunda ise sağlıksız bir çocuk gelişimi söz konusu oluyor. Çocuk ebeveynlerinden beklediği sevgi ve ilgiyi koşulları karşıladığı sürece alabiliyor. Cezalar ve katı kurallar daha ön planda oluyor. Özellikle baba figürü ev içerisinde sıcaklık duyulmayan korku nesnesi olarak yer alıyor. Korkunun ve mesafenin egemen olduğu bu ailelerde çocuklar duygularını, düşüncelerini paylaşmaya çekiniyor. Hatalarını gizliyor ve cezalandırılmaktan korkuyor. Başarılı olamamak onlar için çok daha büyük bir kaygı nedeni. Geleceği düşündüklerinde hem bu aile ortamından uzaklaşma arzusu yaşıyor hem de ayakları üzerinden nasıl durabileceğine yönelik yoğun kaygı duyuyorlar.

Gevşek, aşırı hoşgörülü, tutarsız ebeveyn tutumlarında da benzer sağlıksız duygusal gelişim görülüyor. Gençler kişisel gelişimleri noktasında zorluk yaşıyorlar. Bu da gelecek kaygılarını perçinliyor. Aileler çocukları kaç yaşında olursa olsun ebeveyn tutumlarını değerlendirmeli, eğer çocuk yetiştirme stillerinde önerilmeyen bir yaklaşım fark ediyorlarsa kendilerini değiştirmek ve geliştirmek noktasında destek almalıdır.

Erken Yaşlardan İtibaren Sorumluluk Almayı Öğretmek Gerek

Erken yaşlardan itibaren aileler çocuklara yaşlarıyla uyumlu sorumluluklar vermelidir. Sorumluluk becerisi aile içerisinde öğrenilir, sosyal yaşam ve okul ise sorumluluk bilincini geliştirir. Aile içinde sorumluluk alma becerilerini geliştirme fırsatı bulamayan çocuklar aileden uzaklaşıp sosyal hayat, okul gibi bireysel olarak rol almaya başladığı ortamlara girdiğinde kendilerinden bekleneni yapmakta çok zorlanırlar. Evde ebeveynleri tarafından “O daha küçük yapamaz”, “Dur ben halledeyim, yalnız yapamazsın” gibi korumacı yaklaşılan çocuklara “yetersizlik” mesajı verilmektedir. Bu yaklaşımla büyüyen çocuklar okulda öz güveni düşük, kaygılı, unutkan, sorunlarını yardım alamadan çözemeyen, var olan kapasitesini kullanamayan çocuklar olur.

Daha ileri yıllarda lise, üniversite eğitimi içerisinde içe kapanık, özgüvensiz, çekingen, kendini ifade edemeyen ve yoğun gelecek kaygısı yaşayan bireylere dönüşürler. İş hayatı ve yetişkin hayat deneyimleri onlar için ürkütücüdür. Desteklenmeye ihtiyaç duyarlar. Mülakatlara, ilk iş günlerine ebeveynleriyle beraber giden adaylar bunun en üzücü örneğidir. İş hayatında karşılaştığı zorlukları ebeveynlerine ileten ve yöneticileriyle konuşmalarını isteyen gençlerle de sıklıkla karşı karşıya gelmekteyiz.

Kendi Kararlarını Alabilen Çocuklar Sorumluluk Almayı da Öğrenir

Çocuklarınızın özgüven sahibi olabilmesi, kendi sorunlarını tek başına çözebilmesi, duygu ve düşüncelerini rahatça ifade edebilmesi ve kendini gerçekleştirebilmesi için erken yaşlardan itibaren çocuklarınıza sorumluluk vermelisiniz. Çocuklarınızın denemeye yönelik isteklerini pekiştirmeli, “yapabilirsin, denemen çok güzel”, “her seferinde daha da iyi olacak”, “isteğini ve çabanı taktir ediyorum” gibi olumlu sözlerle desteklemelisiniz. Çocuğunuza mutlaka karar vermesi için iki, üç seçenek sunmalısınız; erken yaşlardan başlayarak kıyafetinden, yemeğine, oyuncağından, kitabına her konuda seçenekler sunarak onun kararı olmasını desteklemelisiniz. Kendi kararlarını alabilen çocuklar kararlarının getireceği sorumlulukları da öğrenmeye başlayacaktır.

Çocukların yaşları ilerledikçe evdeki sorumluluklarının artırılması da gelecek kaygısı ile baş etmelerini kolaylaştırır. Harçlığını yönetmek, para biriktirmek, birikimleri ile kendi ihtiyaçlarını karşılamak, tatil dönemlerinde kısa süreli iş tecrübeleri edinmek gibi roller verilebilir. Evde anne ve babanın yürüttüğü işlere destek olmaları istenebilir. Kariyerlerini planlamaları, geleceğe yönelik hedef belirlemeleri, öğrencilik rolü gereği sınavlara iyi hazırlanmaları ve gelecekleri için kendilerine yatırım yapmaları yönünde desteklenebilirler.

İlgi Alanlarını Keşfetmelerine Destek Olun

Bireylerin kendilerine uyan mesleği seçebilmesi ve gelecekte iş hayatlarında daha başarılı ve mutlu olabilmeleri için erken yaşlardan itibaren ilgi alanlarını keşfetmeleri gerekir. İlgi alanlarını keşfedebilmek ise büyük oranda ailenin bilinçli yönlendirme yapmasını gerektirir. Çünkü her çocuk belli yönelimlerle doğar. Çocuk bu yönelimini oyuncaklarıyla nasıl oynadığından başlayarak gösterir. Okul hayatında ise bu ilgiler yeni öğrenmelerle birlikte daha da gelişebilir ya da tamamen körelebilir. Çocuklar ilgi alanları desteklendiğinde hem öğrenme sürecinden daha büyük keyif alır, hem de daha yaratıcı ve üretken hale gelir.

Hareketli çocuklar fiziksel egzersizlerle enerjilerini boşaltabilecekleri sporsal aktivitelere yönlendirilebilir. Müzik ve danstan keyif alan çocuklar bale, dans ya da bir müzik aleti çalmayı öğrenmeye yönlendirilebilir. Taklitten hoşlanan bir çocuk tiyatroya, dramaya yönlendirilebilir. Konuşmayı seven bir çocuk sunucu, anlatıcı olarak rol alabilir. Ancak unutulmamalıdır ki ilgi alanlarını keşfetmek zaman alacaktır. Örneğin spora yönlendirilmiş bir çocuğun hangi spor dalında ya da müziğe yönlendirilmiş bir öğrencinin hangi enstrümanda daha mutlu ve başarılı olacağını bulmak zaman alacaktır. Bu süreci maymun iştahlılık olarak değerlendirmemeli, çocuğun ilgi alanını keşfetmesine fırsat verilmelidir.

Çocukluktan itibaren ilgi alanları keşfedilen çocuklar yetişkin hayata geldiklerinde kendilerini mutlu eden kaynakları tespit etmiş ve mümkünse bu ilgilerini iş hayatlarına da yedirmiş kişiler olurlar. Daha mutlu işler üretir, üretirken keyif alır ve bu keyfi tüm yaşam alanlarına yayarlar. Gençlerin gelecek kaygısı yaşamamaları için aileler erken yaşlardan itibaren çocuklarının ilgilerini fark etmesi ve desteklemesi gerekir.

Geleceğe Hazırlık Yapmalarını Teşvik Edin

Gelecek kaygısı ile başa çıkmanın en verimli yollarından biri de geleceğin yaşam standartlarını belirlemek üzere hazırlık yapmaktır. Eğer çocuğunuz henüz lise yıllarındaysa mesleki ilgi ve yeteneklerini öğrenmek üzere profesyonel destek alabilirsiniz. Çocuğunuza ilgileri, yetenekleri ve karakteri ile uyumlu bir meslek seçebilmesi için lisede doğru alana yönelmesine destek olabilirsiniz. Üniversite eğitiminde başarılı bir iş hayatı için yapması gerekenler noktasında bilgi verebilir, tecrübeleriniz bu konuda yeterli değilse yine profesyonel bir kariyer danışmanlığı alması için çocuğunuzu yönlendirebilirsiniz. Üniversite Öğrencilerine Gelecek Kaygısı ile Başa Çıkma Önerileri yazımızda üniversitede başarılı bir iş hayatı için gençlerin neler yapabileceğini detaylarıyla ele aldık. Bilgi edinmek için bu yazımızı da okuyabilir, çocuğunuz ile paylaşabilirsiniz.

Gelecek Kaygısı Yaşamamaları için Çocuklarınıza İyi Bir Rol Model Olun

Gelecek kaygısı ile başa çıkmanın bir diğer yolu da çocuklarınız için iyi birer rol model olmanızdır. Çocuklar iş hayatına yönelik algılarını, ev geçindirme, aile sorumluluğu alma gibi önemli rollere yönelik bilgiyi kendi ebeveynlerinin rollerini gözleyerek edinirler. Siz mesleğinize nasıl bakıyorsunuz, nasıl bir çalışma disiplininiz var ya da mesleğinize ne kadar değer veriyorsunuz? Maaşınızı nasıl yönetiyor, harcamalarınıza nasıl öncelik veriyorsunuz? Karşınıza çıkan zorluklarla nasıl başa çıkıyor, problemlerinizi nasıl çözüyorsunuz? Tüm bu sorulara vereceğiniz bireysel yanıtlar çocuklarınızın gelecek kaygısı ile başa çıkmalarını ya da kaygılarının artmasını sağlıyor olabilir.

İyi Gözlemleyin ve İyi Bir Dinleyici Olun

Gençler ailelerini hayal kırıklığına uğratmamak ya da endişelendirmemek için kaygı veren duygu ve düşüncelerini paylaşmak istemiyor olabilir. Özellikle ailesinden uzakta eğitim alan, yurtta ya da yalnız yaşayan, farklı şehirlerde bulunan öğrenciler gelecek kaygılarını daha fazla bastırabilmektedir. Ailenin maddi zorlukları söz konusu ise, gençlerin bir an önce iş hayatına atılıp para kazanmaları gerekiyorsa kaygı daha yoğun olabilir. Ailenin maddi ve duygusal desteği yetersizse gençlerin gelecek kaygısı daha da artmaktadır.

Çocuklarınızın geleceğe yönelik kaygılarını fark edebilmek için onlarla daha sık zaman geçirmeli, eğitim hayatlarına, sosyal yaşamlarına, arkadaşlık ilişkilerine ve hedef ve hayallerine karşı daha ilgili olmalısınız. Aranızdaki paylaşımlar artıkça sizleri konuşmak, duygu ve düşüncelerini paylaşmak için kendilerine daha yakın hissedeceklerdir. Unutulmamalıdır ki bir çocuğun ya da gencin hayatındaki güvenle sığınabildiğini ilk ve en sağlam limandır aile. Aile ilişkileri güçlü oldukça, aile hoşgörülü, sevecen, ilgili ve alakadar oldukça çocuğun hayatındaki bu öncelik değişmeyecektir.

Gelecek Kaygısı Devam Ediyorsa Profesyonel Destek İhtiyacını Göz ardı Etmeyin

Gelecek kaygısı ile başa çıkmak mümkün olsa da önlem almak için geç kalındığında, gençlerin hayalleri ile potansiyelleri örtüşmediğinde, geleceğe yönelik gerçekçi olmayan beklentilere kapıldıklarında, yeterince sorumluluk bilinçleri gelişmediğinde gelecek kaygısı profesyonel destek almayı gerektirecek aşamaya gelebilmektedir. Ailelerin gelecek kaygısıyla başa çıkmak için yeterli ilgisi, zamanı ve bilgisi olmadığında da destek ihtiyacı kaçınılmaz hale gelmektedir. Çocuğunuza iyi bir gelecek inşa etmek, gelecek kaygılarından arındırmak ve geleceğe yönelik gerekli hazırlıkları yapabilmek için stratejik yetenek yönetimi ile kariyer planı yapabilirsiniz. Bizimle tanışmak ve detaylı bilgi almak için iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Üniversiteye başlamak, bireyin hayatındaki diğer önemli dönüm noktaları gibi kaygı uyandırıcıdır. Çocukluktan ergenliğe geçen birey fiziksek, zihinsel ve duygusal farklılıklar yaşar, büyümenin de getirdiği artan sorumluluklar ile yeni bir döneme girilir. Bu yeni dönem kaygı uyandırır çünkü beraberinde pek çok bilinmezliği getirir. Birey tam bu yeni döneme alışmaya başlamışken bir yeni dönem daha başlar; meslek belirleme, kariyer sahibi olma. Bu yeni dönem de beraberinde alınması gereken yeni sorumlulukları getirir ve yepyeni bir belirsizlik süreci daha başlangıç gösterir. Gelecek kaygısı öğrenciler için önemli bir problemdir.

Başarılı olabilecek miyim, iş bulabilecek miyim, kendimi geçindirebilecek miyim? Bir aile kurabilecek, onların ihtiyaçlarını karşılayabilecek miyim? Bu yeni yaşam döneminde de sevilecek, değer görecek, “ben” olarak kabul edilebilecek miyim? Aslında yaşam döngüsünde yaşanan her önemli değişim bireye Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde sıraladığı ihtiyaçları karşılayıp karşılayamayacağının belirsizliğini yaşatır ve bu da kaygıyı doğurur. Tüm bu belirsizlikler ve geleceğin koşullarına yönelik beklentiler kişinin gelecek kaygısı içerisine girmesine neden olmaktadır.

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi (Maslow Teorisi) Nedir?

Maslow’un teorisine göre bireylerin içsel olarak karşılanmasına gereksinim duyduğu 5 temel ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçlar birey için büyük bir motivasyon kaynağıdır ve birey kendini hangi ihtiyaç basamağında hissediyorsa motivasyon kaynağı da o ihtiyacının karşılanıp karşılanmayacağına yöneliktir. Temel ihtiyaçlar karşılandıkça birey daha üst ihtiyaçların karşılığını aramaya başlar. Temel ihtiyaçlar karşılanmadığı durumda bireylerin daha yüksek ihtiyaçları karşılama çabaları ertelenmektedir. Maslow bireyin kişilik gelişiminin, bireyin içinde bulunduğu ihtiyaç kategorisinin niteliğine göre belirlendiğini söylemektedir. Yani birey için o an baskın olan gereksinimler hangi kategoriye ait gereksinimler ise kişinin kişilik gelişimi de bu kategorinin kişiye verebileceği yeterlilik düzeyinde olacaktır.

Örneğin; kıt kanaat geçinen bir ailenin üniversiteyi bitirmiş çocuğu, uzun dönem iş bulamamışsa bu kişinin önceliği iyi bir pozisyonda, yüksek maaş ve haklarla çalışacağı, saygınlık bekleyeceği üst düzey bir iş olmayacaktır. Bu birey hem geçimini sağlamak hem mesleki tecrübe edinebilmek için beklentilerini daha düşük tutarak iş arayışını sürdürecektir. Eğer arayış süreci uzun sürerse temel ihtiyaçlarının karşılanma ihtimali azalacağı için beklentisini değiştirerek belki de “ne iş olsa yapabilirim” beklentisine geçecektir. Buna karşılık mesleğini oturtmuş, belli bir tecrübeye ulaşmış kişi işinde motive olabilmek için maddi ya da pozisyona bağlı bir motivasyona ihtiyaç duyacak ve zam/pirim beklentisi ya da terfi arayışına girebilecektir.

Maslow’un belirlediği beş temel kişisel ihtiyaç aşağıdaki gibi sıralanabilir;

  1. Fizyolojik ihtiyaçlar (nefes alma, besin, yemek, su, cinsellik, uyku, sağlıklı metabolizma, boşaltım)
  2. Güvenlik ihtiyacı (beden, iş, kaynak, ahlak, aile, sağlık ve mülkiyet güvenliği)
  3. Ait olma, sevgi ihtiyacı (arkadaşlık, aile, cinsel mahremiyet)
  4. Saygınlık ihtiyacı (özsaygı, özgüven, başarı, başkalarına saygı duymak, başkaları tarafından saygı duyulmak)
  5. Kendini gerçekleştirme ihtiyacı (erdemli, yaratıcı, içten, problem çözücü, önyargısız ve hakikatleri kabul eder olmak)

Bireylerin üniversite mezuniyeti, ilk iş deneyimi, iş değişikliği, askerlik, evlilik, çocuk sahibi olma, emeklilik gibi önemli hayat döngülerinde de Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi gündeme gelmektedir. Bu yeni hayat döngüsü içerisinde temel ihtiyaçlarımı karşılayabilecek yeterlilikte olacak mıyım? sorusunun cevabına yönelik belirsizlik kişilerin gelecek kaygısı duymasına neden olmaktadır.

Peki Gelecek Kaygısı ile Başa Çıkmak İçin Ne Yapılabilir?

Öğrenciler için üniversiteyi kazandıktan sonra “kariyerimde ne yapacağım?” sorusunun cevabını bulamamak en büyük dert. Öğrencilerin büyük çoğunluğunun hayali üniversiteye gelene dek üniversiteyi kazanmak oluyor. Ama üniversiteyi kazandıklarında “biz şimdi ne yapacağız?” diyor ve adeta sudan çıkmış balığa dönüyorlar. Çünkü üniversiteye kadar sadece bu sınavı kazanmaya odaklanıyor sonrası için çoğunlukla bir plan yapmıyorlar.

Üniversiteyi kazanana kadar verilen emek ve yaşanan kaygı ne denli büyükse şu an gelece yönelik duydukları kaygının büyük olması da bir o kadar normal. Belli bir noktaya kadar bu kaygıyı hissetmek olumsuz değil aksine öğrenciler için oldukça faydalı. Kaygı her ne kadar bizi huzursuz eden bir duygu olsa da aynı zamanda bizi uyararak önlem almamızı ve hazırlık yapmamızı da sağlıyor. Kaygı hissettikçe bu duyguyu hafifletebilmek için çareler arıyoruz. Gelecek kaygısı hissedilmeye başlandığında da öğrenciler kaygıyla başa çıkmak için yöntemler geliştirirler. Aşağıda gelecek kaygısı yaşayan öğrencilerin bu duyguyla başa çıkmalarında yardımcı olacak önerilerimizi paylaşıyoruz.

Geleceğe Dair Somut Hedefler Belirlendikçe Gelecek Kaygısı Azalıyor

Üniversiteye hazırlanırken nasıl bir yol izlediniz? Örneğin; karakterinizle, ilgi alanlarınız, kişisel beklentileriniz ve yeteneklerinizle örtüşen, sevip mutlu olabileceğiniz bir meslek seçtiniz mi? eğer bu sorunun cevabı evet ise bugüne kadar oldukça başarılı bir strateji izlediğinizi söyleyebiliriz. Bundan sonrasında da benzer bir hazırlık yapmanız yani yeni dönem hedeflerinizi belirlemeniz sizin için son derece verimli olacak. Ancak bu süreci ilk başta bahsettiğimiz stratejiler ile geçirmediyseniz de endişe duymayın, iş hayatına yönelik şimdi yapabileceğiniz hazırlıklarla açığınızı olabildiğince kapatabilirsiniz.

Öncelikle üniversitenin ilk yılı balayı gibidir. Hedefine ulaşan ve istediği bir bölüm olsun olmasın artık bir üniversiteli olan öğrenciler yaşadıkları rahatlama ile bir rehavete kapılırlar. Üniversitenin ilk yılı çoğunlukla yeni ortamı keşfetme, arkadaş edinme, doğru yerde olup olmadığını değerlendirme ile geçmektedir. İkinci yılda ise farkındalık artar. İkinci yıl ayrışma yılıdır. Burada yöneleceğiniz alana göre ders seçmeye başlarsınız. Bu yıl aynı zamanda kariyerinizde fark yaratmak için ikinci bir yan dal da seçebileceğiniz bir yıl olmaktadır.

Özgeçmiş, Staj ve Yurtdışı Eğitim Fırsatları Önemli

Özgeçmiş yine ikinci yılın ikinci döneminde ağırlık verilmesi gereken yeni bir detay olarak çıkıyor karşımıza. Özellikle üçüncü sınıfın başında artık bir özgeçmiş oluşturmalısınız. Üçüncü sınıf çok kilit bir sınıf çünkü bu sınıf aynı zamanda üniversite yıllarının en verimli geçirilmesi gereken yılı. Dördüncü sınıf çok geç olduğu için üçüncü sınıfı öğrencilerin tabiri caizse dört karpuzu birden bir arada taşıması gereken bir yıl.

Üniversite yıllarınızda mutlaka her boşluğunuzu; yaz tatilleri, dönem tatilleri gibi stajlarla değerlendirmeye çalışın. Yapacağınız her staj mesleğinizi sürdürebileceğiniz çalışma alanlarını keşfetmenizi ve hangisinin size daha uygun olduğunu bulmanızı sağlayacak. Bu tecrübelerinizin sonucunda da kariyerinizin gelecek dönemini belirlemeye başlayacaksınız. Kariyer hedeflerinizi belirlemek ise gelecek kaygısı hissinizi hafifletecek.

Yine üniversite eğitiminiz içerisinde öğrenci değişim programlarını araştırabilir, eğitiminize yurtdışı eğitim tecrübesini de eklemeyi değerlendirebilirsiniz. Bu aşamada bütçe planlamaları da önemli hale gelecektir. Burs fırsatlarını da değerlendirebilirsiniz. Yurtdışı eğitim almak istiyor ancak gerekli hazırlıklar sürecinde nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız yurtdışı kariyer danışmanlığı alabilir ya da öğrenci ofisinizden destek talep edebilirsiniz.

Hedeflerinize Ulaşmak İçin Hazırlık Yapın Gelecek Kaygısı Yaşamayın

Hedefinizi belirginleştirdikten sonra artık bu hedefe erişmek için neler yapabileceğinizi araştırmak gerekiyor. Stajlarınızı verimli şekilde geçirdiyseniz staj yaptığınız yerlerde kendinize iyi referanslar toplamış olma ihtimaliniz çok yüksek. Burada iletişim becerinizin de iyi olması gerekiyor. Yine staj yaptığınız yerlerde mezuniyet sonrası istihdam olasılığınız olduğunu da unutmayın ve staj bağlantılarınızla ilişkilerinizi koparmayın.

İyi bir cv hazırlamak ve mülakat becerilerinizi geliştirmekte hedeflerinize ulaşmakta size yardımcı olacak. Olumsuz tecrübelerinizde motivasyonunuzu kaybetmeden nerede eksikleriniz olduğunu tespit edin. Eksiklerinizi iyileştirmeye odaklanmanız gelişmenizi daha da hızlandıracaktır.

Üniversitede eğitim aldığınız akademisyenlerle, asistanlarla, okul arkadaşlarınızla ve tabi ki staj yaptığınız bağlantılarla ilişkilerinizi sürdürmeye çalışın. Alanınızla ilgili seminerler, araştırmalar, konferanslara katılın ve network toplamaya odaklanın. Network ağınızın geniş olması iş bulma sürecinizi oldukça kolaylaştıracak.

Belirsizlikleri Netleştirmek Gelecek Kaygısı Duymanıza Engel Olacak

Öncelikle yeterli bilgi sahibi olmadığınız ve size kaygı veren her soru işaretini not edin. Sonrasında tüm sorularınızın cevaplarını arayın. Bu soruların mantıksız ya da gereksiz olduğunu düşünmeyin, eğer size kaygı veriyorsa sizin için mutlaka önemli detaylardır ve cevabını bulmanız da sizi rahatlatacaktır. İş bulma süreci, nerelere başvuru yapabileceğiniz, iş verenleri nasıl etkileyebileceğiniz, rakiplerinizin neler yaptığı, mesleki gelişim için sizden beklenenlerin neler olduğu gibi pek çok soruya yönelik cevapları araştırabilir araştırdıkça eksiklerinizi tespit ederek bir bir tamamlamaya çalışabilirsiniz. Yapacağınız tüm bu hazırlıklar gelecek kaygısı yaşamanızı engelleyecektir.

Etkili Problem Çözme Becerileri Geliştirmek Gelecek Kaygısı ile Başa Çıkmaya Yardım Ediyor

Ne kadar hazırlık yaparsak yapalım her şeyi erkenden kontrol etmemiz mümkün değil. Elbette ki hayatın akışı içerisinde karşımıza çıkacak yeni engeller, belirsizlikler ya da aksamalar olacaktır. Önemli olan karşılaştığımız güçlükler karşısında sergilediğimiz tutum ve onunla nasıl başa çıkmayı seçtiğimizdir. Eğer zorluklarla baş etmek için size uygun, yapıcı ve çözüm odaklı problem çözme becerileri geliştirebilirseniz bu becerileri mesleğinizde dahil olmak üzere tüm yaşam alanlarınızda kullanabilir hale gelebilirsiniz.

Gelecek Kaygısı Yaşamamak için Sorumluluk Almayı Öğrenin

Sorumluluk sahibi olmak bireylerin erken yaşam dönemleri itibariyle geliştirmeleri gereken önemli bir beceridir. Sorumluluk sahibi bireyler çok daha kolay özdenetim geliştirirler. Stresle daha rahat başa çıkar, görevlerini ve kendilerinden beklenenleri yerine getirebilmek için daha planlı ve programlı şekilde hareket edebilirler. Sorumluluk sahibi bireyler zamanı daha verimli kullanır, daha başarılı işler çıkarabilir, potansiyellerini gerçekleştirmekte daha az zorluk yaşarlar. Şimdiye kadar sorumluluk alma yönünüz çok fazla gelişmediyse bugünden itibaren sorumluluklarınız üzerine daha fazla eğilebilirsiniz. Sorumluluk sahibi bireyler işlerini başkalarına yaptırmak yerine bizzat kendileri yapan, sonuçlarıyla yüzleşen bireylerdir. Sorumluluk sahibi bireyler daha rahat karar verebilir, kendi hayatlarının kontrolünü ellerinde tutabilirler. Gelecek kaygısı yaşasalar dahi bu kaygıyı başa çıkabilecek düzeylerde tutabilirler.

Sosyal Destek ve Aile ile Pozitif İlişkiler Önemli

Gelecek kaygısı yaşayan bireyler için çevrelerinde onları destekleyen arkadaşlarının ve sıcak aile ilişkilerinin olması çok değerlidir. Geleceğin olumsuz yaşam ihtimalleri ve belirsizliği karşısında kaygılar ile başa çıkmada aile ve sosyal destek oldukça etkilidir. Sevildiğini ve desteklendiğini bilen, yalnızlık hissetmeyen bireyler başarmaya daha kolay odaklanır. Sevdiklerinin desteğiyle kendini gerçekleştirmeye yönelik inancı perçinlenir ve kendini bu süreçte daha güçlü hissedebilirler. Bu dönemde kaygılarınızı aileniz ve sosyal çevreniz ile paylaşmanız sizi hem rahatlatacak hem de size olan inanç ve desteklerini görmeniz size iyi gelecektir. Aynı zamanda benzer süreçlerden geçen arkadaşlarınızla etkileşim kurmanız da bu duyguların sadece size özel olmadığını gösterecek ve yaşadığınız kaygının olağan olduğunu fark etmek sizi daha da rahatlatacaktır.

Gelecek Kaygısı Yaşamamak İçin Kariyer Planınızı Erkenden Oluşturun

Eğer yaşadığınız gelecek kaygısı ve stres düzeyiniz işlevselliğinizi bozacak düzeyde ise psikolojik destek almayı düşünebilirsiniz. Üniversite dönemi başarılı bir kariyer için ön hazırlık yapmanızı gerektiren oldukça önemli bir süreçtir. Bu dönemde daha emin adımlar atmak, mesleğe daha iyi hazırlanmak ve başarılı sonuçlar edinebilmek için bizimle iletişime geçebilir stratejik yetenek yönetimi ile kariyer danışmanlığı hakkında detaylı bilgi edinebilirsiniz.

Read More