Genç olmanın doğasındaki düşünce: “Kimse beni anlamıyor.“ Özgür ruhları anlamak zor gelirken bir de onları kısıtlayarak evde tutmalıyız… Kişilik karmaşalarının içerisinde oradan oraya savrulmak genç olmanın doğasında var. Hadi bir de özel koşullardan ötürü özgür bir ruhun kanadını kestiğimizi düşünelim: “Artık dışarı çıkamıyorsun.”

Onlar için kolay olmadığı kadar evdeki otorite için de kolay değil… Bu durumda ebeveynlerin ne yapması gerektiği oldukça tartışmalı.

“Onunla nasıl baş edeceğiz şimdi?” “Onu zorlamalı mıyım?” “Karışmamam mı gerekir?” “Benimle iletişimi güçlü değil, nasıl iletişim kurmalıyım?” “Odasından çıkmıyor, bizimle iletişime geçmek istemiyor.” “Uyku ve yeme düzeni çok bozuldu bu konuda ne yapmalıyım.”

Maalesef bu soruların tek bir cevabı yok. Her ergenlik çağındaki birey her insan gibi farklı düşüncelere sahiptir. Hepsinde işe yarayacak bir çözüm bulmak imkansız… Fakat fikirlerine, kişiliğine ve durumu algılayış biçimine göre sizi nasıl davranmanız gerektiğiyle ilgili sonuca ulaştırabiliriz!

Farklı Davranış Örüntüleri

Temelinde ergenlik çağındaki bireyler sosyalleşme ihtiyacı duyarlar ve kendilerini kanıtlama iç güdüsü içerisindedirler. Bu sebeple eskiden olsa eve kapanmak her genç bireye zor gelir diyebilirdik.  Yalnız artık durum farklı. Sosyal medyayla iç içe yaşadığımız bu çağda bazısına evde kalmak daha cazip bile gelebilir.

Diğer bir yandan gençlerin geçirdiğimiz döneme bakış açıları da kişisel farklılıklar gösterecektir. Bazı gençler hiç panik yapmazken, bazısı çeşitli sebeplerden korku ve endişe besleyebilir. Örneğin özellikle sosyal yönleri güçlü çocukların: “Zaman kaybediyorum!” diye düşünmesi ya da yarım kalan planlarına üzülme eğilimi göstermesi beklenen bir durumdur.

Ne Düşündüğünü Anlamaya Çalışın

Farklılıkların olması ebeveynleri olarak sizi korkutmasın. Buradaki kilit nokta genç olmanın ortak özelliği “kendilerini kanıtlama iç güdüsü” dür.   Kendilerini değerli hissetme ihtiyacı duyan gençlere ilk uygulamanız gereken taktik durumla ilgili düşüncelerini sormak duygularını anlamaya çalışmak olmalıdır.

 Yargılamayın

Duygularını açıklarken daha çok olumsuz duygular içerisinde olduğunu ve geleceğe ümitsiz baktığını fark edebilirsiniz. Böyle bir durumda yargılamayın. Böyle hissetmek için birçok geçerli nedeni olduğunu anlamaya çalışın. Ergenlik döneminde yapmak istenilen şeyleri yapmak bir ihtiyaçtır. Ergenlik kimlik arayışıdır. Yani gençler yapmak istenilen her türlü etkinliği yaparak özünün neyden beslendiğini bulmaya çalışır bu süreçte. Hareket alanı kısıtlandığı için büyük ihtimalle olumsuz duyguları artacaktır. Onu anlamaya çalışın. Olumsuz duyguları eleştirmek yerine onu anladığınızı ve üzücü bir durum olduğunu belirtin. Ardındansa geleceği ve şuanı kapsayan umut verici cümleler kurmaya çalışın:

“ Her şey düzelecek, merak etme. “

“ Hepimiz yapmak istediklerimizi yapamıyoruz, hepimiz için zaman durdu. Yalnızca sen değil arkadaşlarında aynı durumdalar. ”

“ Güven bana gerekli önlemleri aldığımız sürece bugünleri de sağlıklı bir şekilde atlatacağız.”

Bağlılık, Yeterlilik ve Özerklik İhtiyacını Karşılayın

Bu üç psikolojik ihtiyacı sakın unutmayın. Özellikle gençler bu üç psikolojik ihtiyaca yoğun bir şekilde gereksinim duymaktadırlar.

Bağlılık için aile ruhunu yansıtmanız, çocuğunuzun yanında olduğunuzu hissettirmeniz yetecektir.

Yeterlilik için ona çocuk gibi davranmayın. O artık bir çocuk değil. Basit sorumluluklar konusunda uyarmayın. Mesela ona kalkmasını söylemeyin. Aslında bu süre aynı zamanda onların sorumluluk alıp almadıklarını gözlemlemenizi sağlayacaktır.

Özerklik için gerekli oranda özgürlük alanı sağlayın. Emir verici cümleler kurmayın. Ona günlük planını sorun. Ardından yapması gerektiğini düşündüğünüz bir sorumluluk varsa (örneğin ev işlerine yardım etmesi gibi) planına bunu da ekleyebilir misin diyerek kibarca rica edin. Sorumluluğun içinde onu boğmayın. Fakat  kendi ayaklarının üstünde durmayı öğrenmeye başladığı gençlik döneminde sorumluluk almayı öğrenmesi gerekmektedir. Kolay ve az miktarda, rica yoluyla görevler vermekten çekinmeyin.

Plan Yapması İçin Yönlendirin

Okulun olmaması onu plansızlığa itebilir ve düzeni bozulabilir. O artık yetişkinlik için ilk adımlarını atmış bir birey. Bu yüzden onun planını siz oluşturamazsınız. Bunun yerine onu plan yapmaya yönlendirebilirsiniz. Sabahları ya da akşamları gün içerisinde neler yaptığını sorun, bu onu günlerini düşünerek değerlendirmeye itecektir. Sorumluluklarının yerinde saymadığını hissedecek ve plan yapmaya kendiliğinden yönelecektir.  Örneğin meraklı bir şekilde online derslerinde ya da kendi kendine çalışırken ne çalıştığını, neler öğrendiğini sormak bu bağlamda işe yarayabilir.

Zamanını Sürekli Verimli Geçirmesine Gerek Yok

Gerginlik ve kaygı duyulan süreçlerde ,yaş grubu fark etmeksizin, sürekli kendimizi bir şeyler yapmaya zorlamak doğru değildir. Süreç içinde gençlerin zamanını sürekli verimli geçirmemesi beklenen ve hatta önerdiğimiz bir durum. Ara sıra bırakın ne istiyorlarsa onu yapsınlar. Yalnızca tek yönlü etkinliklere ağırlık vermemesi konusunda dikkatli olun. Özellikle sürekli internetle vakit geçiriyorsa değişik yöntemler uygulamakta fayda var. Her gün ailecek oynayabileceğiniz eğlenceli bir kutu oyunu oynamak güzel bir çözüm olabilir.

Read More

Sınav anında heyecanlanmanıza şaşmamalı. Önemsediğiniz bir konu üzerine deneniyorsunuz. Bununla ilgili heyecan duymak oldukça doğal. Fakat heyecanınızdan sınav öncesi çalışmakta zorlanma, sınav anında terlemeler ve konsantrasyon problemi yaşadınız mı hiç? Öyleyse heyecanınız “sınav kaygısı”na dönüşmüş diyebiliriz. Sınav kaygısı semptomları kendini farklı şekillerde göstermektedir. Kişilerde sınav stresine bağlı olarak kolayca dikkatin dağılması ya da dış uyaranlara karşı rahatsızlık duyma, mide bulantısı, titreme, huzursuzluk, isteksizlik, strese bağlı tırnak yeme , uykusuzluk ve endişe gibi davranışsal semptomlar görülebilmektedir.

Sınav kaygınızı azaltacak fikirleri sizin için derledik:

1. Semptomlarınızı Belirleyin

Yukarda belirttiğimiz gibi sınav kaygısının bir çok belirtisi olabilir. Hangi belirtileri      yaşadığınızı belirlemek sorunu çözmek için oldukça önemlidir. Endişenizi tetikleyen arttıran ya da endişelendiğinizde ortaya çıkan fiziksel hassasiyetlerinizi, düşüncelerinizi ve davranışlarınızı inceleyin. Sınava yakın dönemlerinizi ve sınav anındaki düşüncelerinizi gözden geçirin. Mesela sınavlardan önce genelde kendinizi baygın ve yorgun hissediyor olabilirsiniz. Ardından aklınıza “Kesin başarısız olacağım”, “Yapamayacağım.”, “Çok zor olacak ve başarısız olacağım.”, “Daha önce neyi başardım ki zaten.”  Gibi cümleler geliyor olabilir. Bu gelecekle ilgili olumsuz varsayımlarınız ve kendinize güvensizlikleriniz düşüncelerinize yansıyor demektir. Son olarak sınav anında  başkalarını inceleyip onların yapabildiğini bir tek sizin yapamadığınızı düşünüyor olabilirsiniz. Bunlar sınav kaygısının gözle görülür semptomlarından bazılarıdır. Kendinizde belirtileri keşfettikten sonra onları en aza indirmek veya kontrol altına almak için ilk adımı atmışsınız demektir.

2. Semptomları Ortadan Kaldırmak için Sağlıklı Stratejiler Belirleyin

Her birey kendine özgüdür. Bir stratejinin herkesin işine yarayacağını söylemek pek de mantıklı değildi. Bu yüzden kişilerde beliren belirtileri saptamak endişenin altında yatan sebepleri anlamak için oldukça önemlidir. Sınav kaygısı yaşayan bireylerin farkında olmasalar da gelecek kaygıları da yüksektir. Bu gelecek kaygısının verdiği olumsuz ya da endişeli düşünceler sınav kaygısının yaşanmasını tetikler. Düşüncelerinizi değiştirmek ya da düşüncelerinize karşı pozitif argümanlar oluşturmak tamamen düşüncelerinizin sebebini bilmekten geçer. Kişiler ancak düşüncelerinin sebebini bildiği zaman strateji oluşturabilirler.

3. İmajinasyon (Görselleştirme) Teknikleri Kullanın

Sınava yakın dönemlerde rahat bir pozisyonda sakince kendinizi sınava girmiş gibi hayal edin. Güvendiğiniz ortamda bunu yapmanız  beyninizin sınavı “tehdit” olarak görme eğilimini azaltacaktır. Orta beyin bölgesi beynimizin “savaş ya da kaç”  tepkisini yönetmektedir. Beyniniz bir olayı ya da durumu tehdit olarak gördüğünde orta beyin bölgesi aktive olur. Tehlike hissettiğimiz anlarda beynin uyarısıyla birlikte vücudumuz adrenalin salgılar. Salgılanan adrenalin aslında iyi bir şeydir. Bizi tehlikelere karşı dinç, aktif ve dikkatli tutar. Fakat sınav kaygısı ve stres bu adrenalinin çok fazla salgılanmasıyla oluşur. Vücudumuz fiziksel, biyolojik ve psikolojik olarak aşırı tepki verir ve bu da olumsuz sonuçlanır. Görselleştirme tekniği adrenalin salgılamanızı ve “savaş ya da kaç” tepkisini fonksiyonel bir şekilde kullanabilmeniz için oldukça faydalı olacaktır.

4.  Kendinize Karşı Anlayış ve Şefkat Geliştirin

Endişe ve kaygı beslediğiniz durumlarda kendinizle konuşmalarınızda olumsuz cümleler geçmesi oldukça beklenen bir durumdur.

“Ben başarısızım.”

“Aptal olduğum için yapamıyorum.”

“Yeterince zeki değilim bu yüzden kötü notlar alıyorum ve almaya devam edeceğim.”

Gibi cümleler sizi sadece daha kötü hissettirecek ve endişenizi tetikleyecektir. Endişenizin tetiklenmesi de potansiyelinizin altında bir performans göstermenize sebep olacaktır. Çoğu sınav stresi yaşayan insanların tatmin etmeyen sonuçlar almaları streslerinden ötürüdür. Sınav stresi yaşıyorsanız muhtemelen çok başarılı bir insansınız. Başarılı olduğunuz için sınavın sizin üzerinizdeki etkisini önemsiyorsunuz fakat gereğinden fazla düşünüp endişeleniyor, kendinizi strese sokuyorsunuz.

Yukarıdaki cümleleri kurmak yerine kendinizle olumlu konuşmayı deneyin.

“ Kendimle gurur duyuyorum.”

“ Sınav için yeterince çaba gösterdim.”

“Sınav notum beni ve kim olduğumu tanımlamaz.”

“Bir kerelik ölçülen performansım başarısızlığımı simgelemez.”

Gibi cümleler kurmayı kendinize alışkanlık haline getirin. Bunun dışında size güvenen insanları düşünüp kendinizi onların inançlarıyla desteklemek ve geçmiş başarılarınızı düşünmek de kendinize olan güveninizi yerine getirecektir.

5. Sınava Bakış Açınızı Değiştirin

Bir durumu nasıl gördüğümüz tepkilerimizi ve duygularımızı etkilemektedir. Sınavın geleceğiniz üzerinde büyük ve değişmeyecek etkiler yaratacağını düşünmek sizi daha fazla kaygılandıracaktır. Sınavı deneyim ve bir macera olarak görün. Tek bir durumun sizi başarılı ya da kaybeden olarak tanımlamayacağının farkına varın. Her başarı hikayesi kendini farklı şekilde gösterir belki de bugün yaşadığınız başarısızlık sizi daha büyük başarılara götürecektir. Kayıpların kazanca dönüşeceği konusunda umudunuzu kaybetmeyin. Unutmayın hayatta telafi edilemeyecek hiçbir şey yoktur.

6. Psikolojik Destek Almaktan Çekinmeyin

Eğer kaygınızla tek başınıza baş etmekte zorlanıyorsanız destek almaktan çekinmeyin.

Sınav kaygısı Aba Psikoloji ekibimizin özel ilgi alanlarından biridir. Bu konuda yaşadığınız sıkıntılarınız için uzmanlarımız eşliğinde size uygun metotları keşfederek yardımcı oluyor, sınavlarınızın yoğunlaştığı stresli dönemlerinizde sizi yalnız bırakmıyoruz.

Read More