Hedef belirleyebilme her yaştan birey için oldukça önemlidir. Doğru belirlenmiş hedefler hem kişilerin zamanı verimli kullanmasını sağlayacak, hem motivasyonlarına olumlu destek olacaktır. Hedefi olan bireyler kendilerini daha kolay organize edebilecektir. Ayrıca hedef belirlemek olumsuzlukları öngörmeyi kolaylaştıracaktır.  Bu sayede bireyler olası aksilikler için hazırlık yapacak ve olumsuz koşullarla daha kolay başa çıkabilecektir. Öğrenciler için hedef belirleme ise çok daha yaşamsal bir öneme sahiptir.

Öğrenciler İçin Hedef Belirleme Neden Bu kadar Önemli?

Pek çok yetişkin için öğrencilik yılları sorumluluğun az, hayat koşturmacasının düşük olduğu yıllar gibi görünse de işin özü öyle değildir. Aslında gelecek yılların başarılı, verimli ve mutlu geçebilmesi için öğrencilik yıllarının iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Kişiliğini tanımak, güçlü ve zayıf yönlerini keşfetmek, ilgi alanlarını bulmak ve bir mesleğe yönelmek bu dönemin en önemli hedefleridir. Meslek seçimi yapmak ise sadece bir mesleği belirlemek değil, gelecek hayatının yaşam koşullarını belirlemektir. Bu nedenle oldukça önemlidir ve iyi planlanmalıdır.

Gençler öğrencilik yıllarında okul başarılarını sağlamak, sınavlara hazırlanmak, alan seçmek, meslek belirlemek, mesleğe hazırlanmak gibi önemli kazanımlar için mücadele ederler. Gençlerin bu yıllarını verimli geçirebilmesinin en önemli koşulu ise başarılı hedefler belirleyebilmeleridir. Öğrenciler için hedef belirleme süreci ise kolay değildir. “Büyüyünce doktor olacağım” demek başarılı bir hedef sayılmaz. Hayallerimizi hedefe dönüştürebilmek için belirli sınırları olan, net, ölçülebilir, bizim ait olan, gerçekçi ve süresi belli bir hedef olması gerekir. Aksi halde belirgin olmayan hedefler kolayca ötelenebilir ya da vazgeçilebilir. Bir de hedeflere ulaşabilmek için küçük parçalara bölerek ilerlemek gerekir. Uzun vadeli bir hedefe ulaşmak için kısa vadeli hedeflerle ilerlemek gerekir.

Smart Hedef Methodu ile Öğrenciler İçin Hedef Belirleme Çok daha Kolay

Başarması zor ya da gerçekleşmesi için zaman uzunsa hedefimize ulaşmaya yönelik motivasyonumuz kolaylıkla düşer. Özelliklede öğrencilerin ilgilerini sürdürebilmesi ve motivasyonlarını artırabilmesi için somut, ulaşılabilir hedeflere ihtiyaç vardır. SMART (Akıllı) Hedefler bu ihtiyacı karşılayacak niteliktedir. Hem öğrenciler hem yetişkinler için uygulaması kolay, keyifli ve verimlidir. Peki Smart (Akıllı) Hedef Methodu Nedir?

Smart İngilizce bir kelimedir ve Specific, Measurable, Attainable, Realistic (Relevant), Time-Limited, (Trackable) Kelimelerinin baş harflerinden oluşmaktadır. Türkçesi açıklaması ise Özel, Ölçülebilir, Erişilebilir, Gerçekçi (Alakalı), Zaman kısıtlamalı (Takip edilebilir) şeklindedir. Şimdi ise Smart Hedef mothodunun her bir adımını Öğrenciler İçin Hedef Belirleme tekniği olarak kullanılabilecek şekilde açıklayalım.

Specific (Özel) Hedef Belirleme

Hepimizin hayalleri, istekleri vardır. Ancak pek azımızın gerçekleştirilebilir hedefleri vardır. “En iyi üniversiteyi kazanmak istiyorum” bir istektir ama başarılı bir hedef değildir. Bu isteğin hedefe dönüşebilmesi için daha somut ve ölçülebilir adımlara ihtiyaç vardır. Hedefinizin özelliklerini olabildiğince açık şekilde belirlemeniz gerekir. Bu hedeflere bakan herkes hedefin içeriğini sizinle aynı şekilde anlayabilmelidir. “X üniversitesini kazanmak ve Y bölümünü okumak istiyorum. Y bölümünü X üniversitesinde okuyabilmem için geçmiş yıllarda üniversiteye kabul kaç puanla olmuş araştırmalıyım. Denemelerdeki başarımı yükseltmeli, girmek istediğim bölüm ve üniversitenin beklediği netleri yapmalıyım.”

Measurable (Ölçülebilir) Hedef Belirleme

Öğrenciler için hedef belirleme ölçülebilir görevleri kapsayacak şekilde olmalıdır. Ölçülebilir bir hedef iseulaşılamayacak kadar iddialı olmamalıdır. Ancak kişinin kolay elde edeceği, başarmak için çaba harcamasına gerek olmayan bir hedefte olmamalıdır. Hedeflerimize erişmek kolay olduğunda potansiyelimizin altında işlerle kendimizi sınırlıyoruz demektir. Bu rehavete kapılmamıza ve kendimizi geliştiremememize neden olacaktır.

“Hedefime ulaşmak için çok çalışacağım” ölçülebilir bir hedef değildir. Bir öğrenci için 40 dakika ders çalışmak çok olabilir, bir başkası için 5 saat çalışmak çok olabilir. “Hedefime ulaşmak için düzenli çalışmalı, eksiklerimi belirlemeli, tamamlamak için destek almalı ve zamanımı iyi değerlendirmeliyim. Okul dışı günlük 4 saat çalışmalı, her hafta 3 deneme çözmeli ve hatalarımı düzeltmek için haftada 4 saat etüde katılmalıyım. Bu çalışma benim için yeterli olmazsa tekrar revize etmeli, çalışma sürelerimi düzenlemeliyim.” Ölçülebilir hedefler için adımların zorluğu kademe kademe artırılmalıdır. Bu şekilde öğrenci hem gelişiminin takibini yapabilir hem de ihtiyaç duyduğu şekilde adımlarında değişiklikler yapabilir.

Attainable (Erişilebilir) Hedef Belirleme

Hepimiz hedeflerimize kısa sürede ulaşabilmek isteriz. Hatta hayallerimize o kadar kapılırız ki gerçeklere geri döndüğümüzde üzüntü duyabiliriz. Motivasyonumuzu kaybetmemek için beklentilerimizi ve hedeflerimizi gerçekçi tutmalıyız. Örneğin; yeni iş kurmuş bir girişimcinin hemen rekabet grubu içerisinde ilk sıralara çıkması mümkün olmayacaktır. Ya da belli bir ücretle çalışan bir kişinin maaşının 20 katı bir ürünü birikimi olmadan hemen alabilmesi mümkün değildir. Aynısı öğrenciler için de geçerlidir.

Karne başarı puanı düşük olan bir öğrencinin tüm notlarını bir dönem içerisinde pekiye çevirmesi gerçekçi bir hedef olmayabilir. Ya da denemelerden çok düşük alan bir öğrencinin 1 haftalık çalışmayla denemeden full çıkarması mümkün değildir. Bunun yerine “önümüzdeki dönem tüm derslerden 1 er puan karne notumu artıracağım” ya da “bir sonraki denemede +20 net daha fazla yapacağım.” Daha erişilebilir bir hedef olacaktır. Kişinin motivasyonunu sağlamakta daha kolay olacaktır.

Realistic, Relevant (Gerçekçi ve Alakalı) Hedef Belirleme

Öğrenciler için hedef belirleme aynı zamanda gerçekçi ve kendisiyle ilgili alanlar üzerine olmalıdır. Hedef belirlerken smart hedef methodunu doğru uygulayabilmek kendine doğru sorular sorabilmeyi gerektirmektedir. “Üniversiteyi yurt dışında okuyacağım, mesleğimi de yurtdışında yapacağım.” Öğrencinin bu isteğinin bir hayalden öteye gidip akıllı bir hedef olabilmesi için öğrencilerin kendilerine sormaları gereken sorular olmalıdır.

Hangi ülkeye gitmek istiyorum? Bu ülkenin dilini biliyor muyum? Bu ülkede eğitim alacak ve yaşayacak kadar maddi gelirim var mı? İstediğim meslek vatandaşı olmadığım bir ülkede başarılı şekilde yapabilmem için uygun mu? Bu sorulara gerçekçi cevaplar verildiğinde kişinin isteğini yeniden gözden geçirmesi gerekir. Gerekli ön hazırlıklar yapılmalı, araştırılmalı, burs imkanları, aile desteği değerlendirilmelidir. Kişi bu değerlendirmeler sonrası hedefinden vazgeçebilir ya da hedefini daha gerçekçi, kendisiyle uyumlu şekilde güncelleyebilir.

Time-Limited, Trackable (Zaman kısıtlamalı ve Takip edilebilir) Hedef Belirleme

Öğrenciler için hedef belirleme takvime dökülebilir şekilde olmalıdır. Hedef belirlerken zaman kısıtlamasının olmaması, ne zaman başlayacak ya da bitecek bilmiyor olmak da kişinin motivasyonunu olumsuz etkilemektedir. Bunun yerine hedefinize ulaşmak için ne zaman çalışmaya başlayacağınızı ve ne zaman bitireceğinizi seçebilirsiniz. Bu sayede hedefinize ulaşmak için ne kadar verimli çalışıyorsunuz gözlemleyebilir, belirlediğiniz süreler içerisinde elde ettiğiniz sonuçlardan çalışma verimliliğini tespit edebilirsiniz. Verimliliği takip etmenin yolu sınav başarısı, deneme başarısı, derse verimli katılım sıklığı, proje notları üzerinden anlaşılabilir.  “Üniversite sınavına 4 ay var. Sınav tarihine 1 ay kalana kadar konularımı tamamlamalı, tekrarlarımı bitirmeliyim. Son 1 ay sadece deneme çözeceğim ve yanlış yaptığım sorulara yönelik konu tekrarları yapacağım.”

Öğrenciler İçin Hedef Belirleme Kariyerlerine Yön Verecek Şekilde Olmalıdır

Smart hedef belirleme methodu kullanımı kolay ve anlaşılır olsa da başarılı bir kariyer için hedef belirleme daha sistemli olmalıdır. Öğrenciler için hedef belirleme kısa ve uzun vadeli hedefler olarak planlanmalı, gelişim ölçümlenebilir olmalıdır. Bir hedefin kişiye özel, ölçülebilir, ulaşılabilir, gerçekçi, zamanlanmış olması hedefe ulaşmak için önemlidir. Ancak tüm bunların yanında başarılı bir hedef belirleyebilmek için öğrencinin çok yönlü değerlendirilmesi gerekmektedir. Karakteristik özelliklerine hitap eden, ilgilerinin, yeteneklerinin tespit edildiği, öğrenme stilinin belirlendiği, zeka türünü göz önünde bulunduran bir çalışma yapılmalıdır. Bu sayede kişiyle uyuşacak, onu elde etmek için motive edecek başarılı hedefler çıkarılmış olabilir.

Öğrenciler için hedef belirleme sürecinde profesyonel destek almak başarılı bir kariyer gelişimi için oldukça önemlidir. Stratejik Yetenek Yönetimi ile Kariyer danışmanlığı bireylerin bu ihtiyaçlarına cevap vermektedir, danışmanlık hakkında bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Kariyer hayatında fark yaratmak bilgi ve becerilerine güvenen, geleceğe umutla bakan ve hayat şartlarını iyileştirmek isteyen her bireyin öncelikli isteğidir. Ancak bu istek pek az kişi için gerçekçi bir hedefe dönüşebilmektedir. Başarılı olmak için bilgi ve beceriler yeterli olsa da fark yaratıp öne çıkabilmek için yetersizdir. Fark yaratmak için geliştirilmesi gereken beceriler vardır. Örneğin duygusal zeka gerektiren becerileri geliştirmek ya da özgüven geliştirmek, beden dilini iyi kullanmak, kar- zarar analizi yapabilmek gerekir. Yazımızın devamında öne çıkabilmek için geliştirilmesi gereken becerileri ve önerilerimizi detaylarıyla bulabilirsiniz.

Duygusal Zekanızı ve İletişim Becerilerinizi Geliştirin

Kariyer hayatında fark yaratmak ve başarılı olmak için mesleki bilgi ve yeteneğin dışında duygusal zeka gereklidir. Araştırmalar mantıksal zeka düzeyini (IQ) destekleyen duygusal zeka (EQ) düzeyi artıkça bireylerin başarılarının artığını desteklemektedir. Bu öngörü tüm meslekler için geçerli olmasa da insanla birebir etkileşimin gerektiği işlerde başarıyı etkileyen bir faktör haline gelmektedir. Hizmet, sağlık ve eğitim sektörü, öğretmenlik, liderlik, reklam ve pazarlama gibi çalışma alanlarında duygusal zekanın etkisinin belirgin hale geldiğini söyleyebiliriz.

Duygusal zeka; kişinin kendi duygularını anlaması, başkalarının duygularına empati geliştirmesi, ve kendi duygularını yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenleyebilme becerisidir. Ayrıca duygusal zeka hislerin ne olduğunu bilmek ve hisleri kullanarak iyi kararlar verebilmektir. Kariyerinizde Başarılı Olmak İçin Duygusal Zeka Becerilerinizi Geliştirin ve Duygusal Zeka Meslek Seçimi İçin Önemli mi? yazılarımızı da duygusal zekaya yönelik daha detaylı bilgi edinmek için okuyabilirsiniz.

Kariyer Hayatında Fark Yaratmak İçin Zaman Yönetimini Öğrenin

Zaman hepimiz için en değerli kaynak. Verimli kullandığımızda zaman, hem kariyerimizde hem kişisel yaşamımızda daha fazla fayda sağlamamıza katkı sağlıyor. Aynı şekilde zamanı verimli kullanamamakta işlerimizi yetiştiremememize, özel yaşama ve sosyal etkinliklere vakit bulamamamıza ve stres yaşamamıza neden oluyor. Kariyer hayatında fark yaratmak önemli ölçüde zamanı etkili kullanabilmekten geçiyor. Başarılı insanların hayatlarına baktığımızda iş dışı aktivitelerle de meşgul olduğunu, sosyal yaşamına, ailesine ve kendine vakit yaratabildiğini görüyoruz. Zamanı verimli kullanma teknikleri hakkında detaylı bilgi edinmek isterseniz Zaman Baskısı Yaşamamak İçin Etkili Zaman Yönetimi Teknikleri yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Olumsuzluklardan Ders Çıkarın

Yaşamın her döneminde en verimli, üretken, başarılı olduğumuz zamanlarda dahi olumsuzluklarla karşılaşmamız olağandır. Bizi güçlendiren, geliştiren ve yönlendiren de bu olumsuzluklardır. Kariyer hayatında fark yaratmak isteyen kişilerin karşılarına çıkan zorlukları ders çıkarmak ve daha iyisini başarmak için fırsat olarak görebilmesi gerekir. Olumsuzluklar karşısında kırıklığa uğramak, motivasyonu düşürmek kısa sürede pes edilmesine neden olacaktır. Oysa mükafat yılmadan, güçlenerek devam etmesini başaranlarındır.

Ne öğrencilik yıllarında ne acemilikle geçen ilk iş tecrübelerinde ne de kariyer gelişiminizde karşınıza çıkacak zorluklar sizi vazgeçirmemelidir. Kolay olan, emek istemeyen hiçbir iş tatmin edici değerde değildir. Çünkü kolay olan, çabuk elde edilen şeyler sizin mevcut potansiyelinizin altındaki hedeflerdir ve “başardım” duygunuzu pekiştirmeyecektir. Kendinize inanmanız ve zorlukları gelişiminize hizmet eden fırsatlar olarak görmeniz kariyerinizde fark yaratmanıza destek olacaktır.

Kariyer Hayatında Fark Yaratmak İçin Hedef Belirlemek Şart!

Hedef belirlemek eğitim hayatından başlayarak tüm kariyer basamaklarında başarılı olabilmek için baş role sahiptir. Hedef olmadan motivasyon olmaz, hedef olmadan azim olmaz. Hedef kişinin organize olması, kendini planlaması ve amacına yönelik çalışması için gereklidir. Kariyer hayatında fark yaratmak sizin hedefiniz ise eğer bu ana hedefe ulaşabilmenin en sağlıklı yolu kısa vadeli hedefler çıkarmaktır. İyi bir hedef ise kişinin beklentileri, potansiyeli ve gerçeklikle uyumlu olmalıdır.

Hedefin erişilebilir, uygulanabilir, ölçümlenebilir olması da kişinin kendini motive etmesi ve gelişimini takip edebilmesi için önemlidir. Ayrıca iyi bir hedef zaman aralığı konulabilen hedeftir. Hedefinizi gerçekleştirmek için ne kadar süreye ihtiyaç olduğunu, çalışmaya ne zaman başlanıp ne zaman finalize edilmesi gerektiğini de belirlemeniz gerekir. Eğer hala hedefinize ulaşmak için alt hedefleriniz yoksa ilk iş hedeflerinizi belirlemelisiniz.

Olumlu ve Olumsuz Yönlerinizle Kendinizi Tanıyın

Kendinizi tanımak, karakterinizin beğenilen ve sizi zora sokan yönlerini belirlemek kariyer hayatında fark yaratmak için oldukça önemlidir. Hepimizin olumlu ve gelişime açık yönleri vardır. Birde açığa çıkmasından çok hoşlanmadığımız ve kontrol altında tutmaya çalıştığımız yönlerimiz vardır. Stresi tolere edememek, rekabetçi olmak ya da rekabet altında çalışamamak, çekingenlik gibi. İş hayatında sizi zorlayabilecek yönlerinizi tespit etmeli ve onları başarılı şekilde kontrol edebilmek için destek alma fikrini değerlendirmelisiniz.

Aynı şekilde kariyerinizde öne çıkabilmek için güçlü yönlerinizi belirginleştirmeniz ve gelişime açık yönlerinizi de geliştirmelisiniz. Ancak tüm bunların dışında mesleğinizi, rolünüzü iyi seçmelisiniz. Karakteriniz, ilgileriniz, beceriniz, beklentiniz, değer yargılarınız ve inançlarınızla uyuşmayan bir iş kariyer hayatında fark yaratmak için ihtiyacınız olacak son şeydir.

Başarı Odaklı Olun Ama Mükemmeliyetçi Olmayın

Başarı odaklı olmak kariyerinizde öne çıkmanız için size destek olacaktır. Ancak birde başarıyı engelleyen gizli faktörler vardır ki onlardan en etkilisi mükemmeliyetçiliktir. Mükemmeliyet pozitif bir özellik gibi görünür. İşini kusursuz yapmak, rollerini eksiksiz yerine getirmek, en iyisini başarabilmek için gerekli olduğu yanılgısına kapılırız. Oysa gerçek öyle değil. Mükemmeliyetçi bireyler detaylarda boğulmaya eğilimlidirler.

Detaylara takılıp, en iyisini yapmaya çalışırken bir işe gereğinden çok daha fazla zaman ve efor harcarlar. Bu da zamanı verimsiz kullanmalarına, işlerini yetiştirememelerine, strese girmelerine neden olur. Daha fazla yorulur ve yaptıkları işlerden de tam anlamıyla keyif alamazlar. Kariyer hayatında fark yaratmak için mükemmeliyetçi olmak yerine başarılı olmak için gerektiği kadarını yapmaya odaklanın.

Kariyer Hayatında Fark Yaratmak İçin Analitik Düşünme Becerinizi Geliştirin

Analitik düşünme becerisi hangi işle meşgul olursanız olun oldukça önemlidir. Bireyin aklını doğru kullanabilmesi ve buna bağlı olarak okul, iş, sosyal yaşamında başarılı olabilmesini sağlayan önemli bir beceridir. Analitik düşünme sayesinde neden-sonuç ilişkisi kurulabilir. Analitik düşünce ile bir iş bütünden parçalara ayrılarak her parçanın değerlendirmesi yapılabilir. Karşılaştığımız problemlere karşı sağlıklı çözümler geliştirmemize yardım eder. Problemin çıkış noktası, sebepleri, doğurduğu sonuçlar, çözüm önerileri, olası sonuçlar gibi probleme dair alt başlıkları belirlememizi ve çözmemizi sağlar.

Analitik düşünme özellikle liderlik rolü gerektiren işlerde ve kendi işini kurmak isteyen bireylerde oldukça önemlidir. Riskleri hesaplamayı ve gerekli önlemleri almayı kolaylaştırır. Kariyer hayatında fark yaratmak için mutlaka analitik düşünme becerisinin geliştirilmesi gerekmektedir.

Stres ve Zorluklarla Başa Çıkma Becerilerinizi Geliştirin

Stres kontrol edilebilir düzeyde olduğu sürece bireyin verimliliği için yararlı olabilir. Stresin bu düzeyi olumlu stres olarak değerlendirilmektedir. Olumlu stres, yaşam dönemlerinde gerçekleşen önemli değişikliklerde kendini hissettirir. Okul kademelerindeki değişiklik, yeni bir işe başlamak, evlenmek, çocuk sahibi olmak, emeklilik gibi. Stres, değişiklik içeren bu yaşam koşullarına adapte olabilmek için gereklidir. Ancak stresin sıklığı ve yoğunluğu artığında ruh ve beden sağlığını olumsuz etkileyen önemli bir faktör haline gelir.

Günlük hayatta yaşanan her şey hepimiz için strese yol açabilir. Önemli olan bu duygu ile nasıl başa çıkabildiğimizdir. Zaman darlığı, önemli işlerin zamanında yetiştirilememesi, özgüven eksikliği gibi durumlar stres yapmak için yeterli nedenlerdir. Stresi ortaya çıkaran ise genellikle; “yetiştirememek”, “doğru yapamamak” ve “beklentiyi karşılayamamak” düşünceleri sonucunda gelişir. Kariyer hayatında fark yaratmak için mutlaka stres ve zorluklarla başa çıkma becerisinin geliştirilmesi gerekmektedir.

Kariyer Hayatında Fark Yaratmak İçin Özgüveninizi Geliştirin Girişken Olun

Özgüven, kişinin fiziksel, düşünsel ya da duygusal özelliklerine; dış görünüş, inanç, yetenek ve bilgisine yönelik sübjektif olarak yaptığı değerlendirmeler bütünüdür. En basit tanımıyla, bireyin kendine duyduğu güven olarak da nitelenebilir. Özgüven, hayatın ilk yıllarındaki temel ihtiyaçlarımızın karşılanmasından itibaren inşa edilir ve gelişimi hayat boyu devam eder. Kişinin sosyal ilişkileri, okul ve akademik başarısı, kariyer gelişimi ve hatta kariyerinin belirlenmesi özgüven ile doğrudan ilintilidir.

Özgüven eksikliği yaşayan bireyler sahip olduğu özelliklerin yeterliliğine karşı güven duymayan bireylerdir. Mevcut potansiyellerini sergilemekten çekinir, sosyal yaşam içerisinde kendini ifade etmekte zorlanır, utangaçlık ve çekingenlik belirtileri gösterebilirler. Bu noktada özgüven eksikliğinin potansiyelimizi keşfetme ve geliştirme açısından engelleyici bir güce sahip olduğunu görebiliriz. Kariyer hayatında fark yaratmak için mutlaka özgüveninizi geliştirin. Özgüven gelişimi için Kariyer Seçmeden Önce Özgüven Eksikliği ile Mücadele! yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Beden Dilinizi Etkili Kullanın

Beden dilinin etkili kullanımı kişinin güçlü yönlerini daha iyi ifade edebilmesini sağlar. Beden dilinin etkili kullanılması kişinin topluluk içerisinde saygınlık uyandırmasını ve geliştirilmesi gereken yönlerini de kamufle edebilmesini sağlamaktadır. Beden dili, kişinin kendini ifade ediş biçimini destekler, özgüveni besler ve insanlar üzerindeki pozitif etkiyi artırır. Kariyer hayatında fark yaratmak için mutlaka etkili beden dili kullanımı öğrenilmelidir. Duruşunuzdan, tokalaşmanıza kadar her detay sizin başarınızda rol sahibi olacaktır.

Kariyer Hayatında Fark Yaratmak İçin Geribildirim Alabilmeyi Öğrenin

Kültürümüzde geribildirim almayı talep etmek ya da vermek çok yaygın değil. Geribildirim vermenin kişileri rencide edeceğine yönelik bir yargı var. Ne liderler ekibini ne ekip çalışanları liderlerini ve ekip arkadaşlarını geribildirim ile besleyebiliyor. Oysa geribildirim almak kişinin gelişimini destekliyor. Beklentiyi karşılayıp karşılayamadığını öğrenmesini sağlıyor. Hangi yönlerini geliştirmeli, hangi yönlerini daha fazla belirginleştirmeli öğrenmiş oluyor. Hiçbirimiz mükemmel değiliz. Üstelik kendimizi değerlendirirken başkalarından çok daha fazla acımasız olma eğilimindeyiz. Çoğunlukla alabileceğimiz negatif geribildirimlerin çok daha sertlerini kendimize veriyoruz.

Ancak başarılarımızı yeterince taktir etmiyor, güçlü olan yönlerimizi çokta övmüyoruz. Kariyer hayatında fark yaratmak için gerek olumlu gerek olumsuz geribildirime açık olabilmek gerekiyor. Etkili geribildirim verme tekniklerini öğrenmeli ve geribildirim almaya da gelişimimiz için sıcak bakabilmeliyiz. Fark yaratmak istiyorsanız geribildirim almayı ekip arkadaşlarınızdan, ailenizden, liderlerinizden talep edin. Olumlu etkisini kısa sürede göreceksiniz.

Kariyer Hayatında Fark Yaratmak İçin Kariyer Danışmanlığı Almak Oldukça önemli

Yaşadığımız yüzyılın yaşam koşulları ağır, rekabet çok büyük ve öne çıkabilmek için bizden beklenenler de oldukça fazla. Öğrencilik yıllarından başlayarak tam anlamıyla içe sinen bir iş yapmaya başlayana kadar giden süreçte almamız gereken çok kritik kararlar var. Çoğunlukla bu kararların ne denli önemli olduğunu geç fark ediyor, hayal kırıklıkları ile yüz yüze kalıyoruz.

Gelecekte keşke dememek ve Kariyer hayatında fark yaratmak için daha erken aksiyonlar almak gerekiyor. Bu noktada ister öğrenci ister çalışan olsun her yaştan birey için potansiyeliyle uyumlu kariyer planı yapmak mümkün. Siz de fark yaratmak istiyor ama nereden ve nasıl başlayacağınızı bilmiyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz. Stratejik yetenek yönetimi ile kariyerinizde fark yaratın.

Read More

Kariyerinizde başarılı olmak için rakiplerinizden daha fazla mesleki bilgi ve tecrübe sahibi olmanız gerektiğini düşünebilirsiniz. Ancak kariyerinizde fark yaratmak ve başarılı olmak için mesleki bilginin dışında duygusal zeka gereklidir. Araştırmalar mantıksal zeka düzeyini (IQ) destekleyen duygusal zeka (EQ) düzeyi artıkça bireylerin başarılarının artığını desteklemektedir. Bu öngörü tüm meslekler için geçerli olmasa da insanla birebir etkileşimin gerektiği işlerde başarıyı etkileyen bir faktör haline gelmektedir. Hizmet, sağlık ve eğitim sektörü, öğretmenlik, liderlik, reklam ve pazarlama gibi çalışma alanlarında duygusal zekanın etkisinin belirgin hale geldiğini söyleyebiliriz.

Kariyerinizde Başarılı Olmak İçin Duygusal Zeka Nedir Öğrenelim

Shelton Skelton “Oğlum, bütün hayatını kolların ve ayakların belirlemeyecek. Hayatına asıl yön verecek olan beynin ve kalbindir. Bir şeyi gerçekten istiyorsan, bütün engelleri yenip ona ulaşabilirsin.” Sözüyle başarının tek ölçütünün mantıksal zeka olmadığını, mantıksal ve duygusal zekanın birbirini bütünlediğini söylüyor.

Goleman, 1995 yılında yayınlanan kitabında Duygusal zekaya yönelik yaptığım tanım ile Shelton Skelton’un sözleri birbirini destekliyor. Duygusal zeka; kişinin kendi duygularını anlaması, başkalarının duygularına empati geliştirmesi, ve kendi duygularını yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenleyebilme becerisidir. Goleman ayrıca duygusal zekanın hislerin ne olduğunu bilmek ve hisleri kullanarak iyi kararlar verebilmek olduğunu söylüyor. Ayrıca başarılı olmak için IQ’nun önemi büyük olsa da duygusal zeka IQ’nun tamamlayıcısı ve güçlendiricisi rolünü üstleniyor. En basit anlatımıyla duyguların akılcı kullanılması anlamına geliyor.

Yüksek Duygusal Zeka Gelişmiş Kişisel ve Sosyal Yetkinliklere Sahip Olmayı Gerektirir

Kariyerinizde başarılı olmak için ayrıca duygusal zeka sahibi bireylerin sahip olduğu “kişisel yetkinlik” ve “sosyal yetkinlik” becerisine sahip olmalısınız. Warren Bennis “Kendinizi tanıyıp ifade etmek onu inkar etmekten çok daha kolaydır ve başarırsanız liderlikle ödüllendirilirsiniz.” diyor ve Albert Einstein “Coşku, zekadan daha önemlidir.” Diyerek duygularımız üzerinde etkili olan kişisel yetkinliklere vurgu yapıyor.

Kişisel yetkinlik ise bireyin kendi duygularını, güçlü ve zayıf yönlerini, sınırlarını bilmesi ve anlaması anlamına geliyor. Kişisel yetkinlik sahibi bireyler kendi kapasitelerini bildikleri için altından kalkamayacakları işlere girişmiyorlar. Giriştikleri işlerde ne kadar risk almaları gerektiğini ya da nerede yardıma gereksinim duyabileceklerini biliyorlar. Bu da onların başarılı yatırımlar yapmasını ve zararı ön gördüklerinde erken önlem alabilmesini sağlıyor. Kişisel yetkinlik sahibi bireyler, özgüvene de sahiptirler; bu anlamda kendilerine yöneltilen eleştirileri tehdit olarak değil, kendilerini geliştirme fırsatı olarak görürler.

Mark Kay “Başarının sırlarından biri, geçici başarısızlıkların bizi yenmesine izin vermemektir.” Diyor ve Leonardo da Vinci “Engeller beni durduramaz, her bir engel kararlılığımı daha da güçlendirir.” Diyerek kişisel yetkinlik sahibi bireylerin duygu kontrollerinin yapıcı önemine adeta destek veriyor. Kişisel yetkinlik sahibi bireyler sahip oldukları olumlu ya da olumsuz duyguları yönetmeyi bilirler ve duygularını faydaya çevirirler. Bu yönü sayesinde duygusal zeka düzeyi yüksek biri başarısızlıkla karşılaştığında mantıklı ve soğukkanlı davranıp yapıcı çözümler üretebilir. Fiziksel, ekonomik, teknolojik ya da yönetimsel değişiklikler karşısında önyargısız durabilir ve kendini yeni duruma kısa sürede adapte edebilir.

Dolayısıyla Kariyerinizde başarılı olmak için kişisel ve sosyal yetkinliklerinizi geliştirmeye odaklanmanız gerekiyor. Sosyal yetkinlikler kişinin kendi duyguları üzerinde olduğu kadar karşısındakinin duygularını anlamada da yetkin hale gelmesini gerektiriyor. Sosyal yetkinliği olan bireyler başkalarının fikir ve duygularını anlıyor, tavırlarını onların ruhsal durumlarına göre düzenliyorlar. Özellikle ekip olarak çalışmayı gerektiren ya da açık ofis çalışılan iş alanlarında bu yetkinlik grup için değerli hale geliyor.

Kariyerinizde Başarılı Olmak İçin Duygusal Zeka Hakkında Daha Çok Bilgi Edinebilirsiniz

Duygusal zeka oluşumu kalıtımsal olduğu kadar çevresel faktörlerle de ilgilidir. Her birey dünyaya belli mizaç özellikleri ile gelir. Bu mizaç özelliklere öncelikle anne ve babanın sonrasında ise sosyal çevre içerisindeki diğer kişilerin verdiği ilgi ve tepkilere göre şekillenir. Bu çocuğun duygusal zeka gelişimidir. Yaşamın ilk yıllarından itibaren çevremizdeki diğerlerine duygusal mesajlar gönderir ve karşılığında duygusal cevaplar alırız. Bu mesajlara gelen duygusal cevapların üst üste tekrarı çocukların duygusal yapısını ve davranışlarını belirler. Çevreden gelen tepkiler ve mesajlarla oluşan beyindeki bağlantılar çocuğun geleceğini kalıcı olarak etkiler.

Kariyerinizde başarılı olmak için iyi bir duygusal çocukluk temeline sahip olmanız gerekir. İstenmeyen davranışa ailenin hoşgörülü ve cezadan uzak, sebep-sonuç ilişkisini anlatarak vereceği yapıcı tepki çocuğun özgüvenini geliştirecek, hatalarından ders almayı öğretecektir. Hataları nedeniyle cezalandırılan bir çocuk ise ceza almaktan korku duyacaktır. Hata yaparım endişesi ile girişimde bulunmayacak ve belki de hatalarını gizlemeye, örtbas etmeye çalışacaktır. Böyle olumsuz bir senaryoda duygusal zeka gelişmeyecek bireyin önceliği çok daha yaşamsal olan kendini koruma ihtiyacını gidermek olacaktır. Anne baba ve çocuklar arasında kurulan sıcak, güvenli ve kuvvetli bağ ile çocuklar duygularıyla baş edebilmeyi öğrenecektir.

Çocuklarının duygularını önemsemeyen ve duygusal ihtiyaçlarına karşılık vermeyen anne ve babalar, onların duygusal zekalarının yanı sıra zihinsel gelişmelerine engel olurlar. Aileleri tarafından önem verilmemiş, hayatlarına ilgi gösterilmemiş, sürekli eleştiriye maruz kalmış, anlaşılmamış ve ağır cezalar verilmiş çocuklarda duygusal zeka gelişmez. Aile içinde duygusal ihtiyaçlarına karşılık verilen, duyguları eleştiriye maruz kalmadan dinlenen çocuklar anne ve babalarına güven duyacaktır. Bu çocuklar duygu ve düşüncelerini daha kolay ifade edebilecek, kendilerini değerli hissedecek ve sevgi kazanmak için mükemmel olma ihtiyacı duymayacaktır.

Kariyerinizde başarılı olmak için erken yaşlardan itibaren sorumluluk almayı ve karar verebilmeyi öğrenmiş olmanız önemlidir. Yaşlarıyla uyumlu şekilde sorumluluk verilen ve kendisiyle ilgili konularda karar vermeye teşvik edilen çocuklarda zeka gelişimi daha iyidir. Kendilerini tanıyan çocuklar insanlarla olan ilişkilerinde kendilerini ifade edebilirler ve başkaları tarafından anlaşılmaları da kolay olur.

Kariyerinizde Başarılı Olmak İçin Duygusal Zeka Becerilerinizi Geliştirebilirsiniz

Duygusal zekanın artırılması doğuştan gelen özelliklere ve bu özelliklere çevrenin verdiği duygusal ve fiziksel mesajlara bağlı olsa da sonradan geliştirilebilir. Duygusal zekanın gelişmesinde anne baba ile kurulan güvenli ilişki, kullanılan ebeveyn stili, aile ortamı ve anne babanın karakteristik özellikleri önemlidir. Bunlar çocukluktan itibaren duygusal zeka için pozitif ya da negatif temel oluşturur. Anne babanın kendi duygularının farkında olması, empati yeteneği, değerleri, çevresel faktörlere ve olaylara yaklaşımı çocuğun duygusal gelişimi üzerinde etkilidir. Çünkü çocuklar ebeveynlerini model alma eğilimindedirler.

Kariyerinizde başarılı olmak için aşağıdaki adımlara yönelik farkındalık edinmeniz duygusal zeka becerilerinizi geliştirmenizde size destek olacaktır.

Kariyerinizde Başarılı Olmak İçin Önce Duygularınızın Farkına Varın

Duygusal zeka gelişimi için ilk önce bireyin duyguları üzerindeki farkındalığını geliştirmesi gerekir. Gün içerisinde gerek yaşadıklarımız gerek anımsadıklarımız ve karşılaştıklarımızla pek çok duygu yaşarız. Bu duyguların bir kısmı hoşumuza gitmeyen, yüzleşmek istemediğimiz duygular olabilir. Ve onlar üzerine düşünmeyip bastırmayı tercih edebiliriz. Ancak farkında olmadığımız ya da bastırmaya çalıştığımız duygular düşünce ve davranışlarımıza etki ederek verdiğimiz tepkilere yön verebilmektedir. Bu nedenle duygusal zeka gelişimi için bireysel olarak duygularımızın farkına varmamız gerekmektedir.

Duygularınızın Yönünü Belirleyen Düşüncelerinizdir, Düşüncelerinizi Tespit edin

William James “Benim kuşağımın yaptığı en büyük keşiflerden biri, insanın düşüncelerini değiştirerek yaşamını da değiştirebileceği gerçeğini bulmasıdır.” Diyerek düşüncelerin bireyin hayatındaki etkisini vurgulamıştır. Duygularımızın etkisi ile davranış ve tepkilerimizi düzenlediğimizi zannetsek de duygu ve davranışlarımız üzerindeki asıl etki düşüncelerimizin içeriğine aittir.

Örneğin; Öğretmeninin bir ödevle ilgili verdiği geri bildirim sonrası kırıklığa uğrayan bir öğrenciyi ele alalım. Ödevinde hatası olduğu için üzüntü duyuyor ve öğretmenine karşı kırıklık hissediyor olsun. Burada duygumuz üzüntü ve hayal kırıklığı. Ancak buradaki üzüntü ve hayal kırıklığı herkes için geçerli bir duygu değildir. Bir öğrenci için öğretmeninin vereceği geri bildirim gelişimi için değerlendirmesi gereken bir fırsat iken başka bir öğrenci için yıkıcı olabilir. Peki bu iki duygu arasındaki farklılığın nedeni nedir?

Hiç şüphesiz duygularımıza yön veren farkında olduğumuz ya da olmadığımız düşüncelerimizdir. Eğer geribildirim alırken öğrencinin zihninden geçen “öğretmenim ödevimi beğenmedi ve onun gözünde artık kusurlu biriyim” düşüncesi ise strese girecek üzülecektir. “Öğretmenim beni önemsiyor, eksiklerimi bulmamda bana yardım ediyor. Onun rehberliği ile çok daha başarılı olabileceğim” düşüncesi ise yapıcıdır. Böyle düşünen bir öğrenci hem kendisi hem öğretmeniyle ilgili olumlu duygular hissedecektir.

Kariyerinizde başarılı olmak için duygusal zeka becerilerinizi geliştirirken duygular kadar duygulara yön veren düşünceleri de tespit edebilmek gerekir. Duygularınızı fark etmekte ve altında yatan düşünceleri açığa çıkarmakta zorlanabilirsiniz. Bunu psikolojik destek alarak yönetmeniz çok daha kolay olacaktır.

Duygularınızın Etki Ettiği Davranışlarınızı Tespit Edin

Duygularımıza yön veren düşüncelerimizdir dedik. Ancak düşüncelerimizin yol açtığı duygular belli tepkiler vermemize ve davranışta bulunmamıza da neden olur. Bu davranışlar bazen pasifken bazen de eyleme dönük olabilir. Örneğin; öğretmeninden geribildirim alan öğrenci bu geribildirim sonunda kırıklığa uğrayarak ödevlerini yaparken heyecanını kaybedebilir, motivasyonu düşebilir ve ödev yapmayı reddedebilir. Ya da derse katılımı ve öğretmeni ile iletişimi azalabilir. Geribildirimi yapıcı alan öğrenci ise öğretmeninin desteğinden faydalanabilmek için ödevlerine daha çok asılabilir, öğretmenine kendi isteğiyle ödevlerini gösterip danışabilir. Derse katılımı artabilir.

Duygu ve düşüncelerimizin davranışlarımız üzerindeki etkisi oldukça büyüktür. Duygularınızın ve bu duygulara yol açan düşüncelerinizin farkına varmak davranışlarınızı düzenlemenize yardım eder. Duygu, düşünce ve davranışlarınıza odaklanarak yapacağınız öz farkındalık çalışmaları kendinizi geliştirmenize ve olduğunuz gibi kabul etmenize fayda sağlar.

Kariyerinizde Başarılı Olmak İçin Başkalarının Duygularını Fark Edin

Kariyerinizde başarılı olmak için kendi duygularınız üzerinde geçirdiğiniz bu farkındalık sürecini başkaları için de yapmaya çalışın. Objektif olarak çevrenizdeki insanların olaylara verdiği tepkilerin altında yatan nedenleri fark etmeye çalışın. Onlara karşı anlayış gösterin ve duygu, düşüncelerini yargılamadan dinlemeye çalışın. Onları dinlediğinizi, anlamaya çalıştığınızı hissettirin. Sözde değil gerçekten dikkatinizi ve zamanınızı ayırarak ilgi gösterin.

Kendi duygularınız ve başkalarının duyguları için yapacağınız bu farkındalık çalışmalarını tekrarlayın ve pratik yapın. Zamanla duygu, düşünce ve davranışlarınız üzerindeki hakimiyetiniz artacak. Başkalarına karşı empatiniz gelişecektir. Sosyal sorumluluk projelerine katılmak, duygu paylaşım gruplarında yer almak, psikodramaya başlamak ya da psikolojik destek almak da duygusal zeka gelişimi için yapılabilecek çalışmalardır.

Kariyerde elde edilecek başarı yaşamın pek çok alanına etki etmektedir. Aynı şekilde kariyerinizde yaşayacağınız başarısızlıklarda çok boyutlu mutsuzluklara neden olacaktır. Duygusal zeka gelişimi sadece kariyerinizde başarılı olmak için değil kişisel ve sosyal yaşamınızda da başarılı ve mutlu olmak için önemlidir. Duygularınız üzerinde hakimiyetiniz olmadığını hissediyor, ifade etmek ya da kontrol etmekte zorlanıyorsanız bizimle iletişime geçebilir, psikolojik destek alabilirsiniz.

Read More

Meslek seçimi yapmak neredeyse hayatınızın büyük çoğunluğunu kapsayacak çalışma şeklini, gelir kaynağını ve yaşam standardını belirlemektir. Holland’a göre meslek seçimi; bireyin motivasyonunu, bilgisini, kişiliğini ve yeteneğini yansıtan etkileyici bir eylemdir. Bir meslek seçmek sosyal ilişkilerden, beslenme ve uyku düzenine kadar her şeye etki edecek bir karardır. Bu nedenle bireylerin önceliği kişilik özellikleri ile uyumlu meslek seçimi yapmak olmalıdır.

Bireyler geleceğine yönelik böylesi önemli bir kararı verirken aceleci davranmamalıdır. Seçim yaparken kişilik özelliklerinden sonra mutlaka yetkinlikler, beceriler, beklentiler ve ilgi alanları da göz önünde bulundurulmalıdır. Meslek seçimi yaparken bu kriterleri göz ardı etmek bireyi mutlu olamayacağı bir hayata sürükleyecektir. Ayrıca mesleki ilerleme ve toplumsal fayda bağlamında da olumsuz etkileyecektir.

Kişilik Özellikleri ile Uyumlu Meslek Seçimi Yapmak İçin Ne Yapılmalı?

Günümüzde çalışma hayatının bireyin gününün büyük bir bölümünü alıyor hale gelmesi kişilik özellikleri ile uyumlu meslek seçimi yapmanın önemini artırdı. Artık günümüzün, haftamızın büyük çoğunluğu iş yerinde geçiyor ve kalan kısmının önemli bir bölümü de yolda geçiyor. Yapılan işin bu kadar vakit alıyor olması kişinin iş yerinde mesleğini icra etmesinin dışında bir hayat geçirmesini sağlıyor. İşimizde sosyalleşiyor, arkadaşlıklar geliştiriyor ve kimi zamanda hayatımızı paylaşacağımız kişileri seçiyoruz.

Meslek seçimini kişilikten bağımsız değerlendirdiğimizde bizden mesleki ve kişisel olarak beklenenleri karşılamakta zorluk yaşıyoruz. Örneğin daha içe dönük, masa başı sistem odaklı çalışmayı seven birinin pazarlamacı olması hem başarısızlığı hem de mutsuzluğu getirecektir. Bu kişinin sürekli insanlarla diyalog halinde olmasını beklemek onu zorlayacak ve zamanla kendine yönelik olumsuz düşünceler geliştirmesine neden olacaktır. Bu noktada kişilik özellikleri ile uyumlu meslek seçimi yapmak başarılı ve mutlu bir kariyer için şarttır.

Holland günümüzde en çok kullanılan meslek seçim teorilerinden biri olan Tipoloji Kuramı’nı geliştirmiştir. Bu kuramda kişilik tipleri; gerçekçi, araştırıcı, sosyal, gelenekçi, girişimci ve sanatçı olarak altı grupta toplanmıştır. Meslek seçimi yaparken bu kişilik tiplerinden de faydalanılabilmektedir. Ayrıca Duygusal Zeka Meslek Seçimi İçin Önemli mi? yazımızı okuyarak meslek seçiminizi duygusal zeka açısından da değerlendirebilirsiniz.

Hollan’ın Tipoloji Kuramına Göre Meslek Seçimini Etkileyen Kişilik Tiplerini Tanıyalım

Kişilik özellikleri ile uyumlu meslek seçimi yapabilmek için bireylere mesleki ilgi ve yetenek envanterleri uygulamak fikir vermesi açısından önemlidir. Ancak elde edilecek sonuçların verimli şekilde değerlendirilmesi için bakılması gereken bireye yönelik alt detaylar da olmalıdır. Bu nedenle kariyer danışmanlığı alırken bireyi çok yönlü değerlendirecek uygulamalar yapılmalıdır.

Sıklıkla yapılan kişilerin mesleki hedeflerini sorarak mesleki yönlendirme yapma hatası bireylerin kariyerini olumsuz etkilemektedir. Çünkü bireyler kendilerine bu soru yöneltildiğinde mesleki prestij algısı ile popüler olana ya da kendisine yakıştırılana yönelme eğiliminde olabilmektedir. Bu da yapılacak mesleki yönlendirmenin tek bir envantere ya da kişinin beyanına bırakılarak yapılmasının yeterli olmadığını göstermektedir.

Gerçekçi (Realistic) Kişilik ile Meslek Seçimi

Gerçekçi tipteki insanlar daha çok teknik işlerde çalışmaktadır. Tamir etmek, makine ve teçhizat kullanmaktan hoşlanırlar. Bu kişilik tipindeki bireylerin sorunlara bakış açısı da geliştirdikleri çözüm yolları da mekanik, sistem odaklıdır. Sosyal ilişkilerden keyif almaz, ikili ilişkilerde temasın olmadığı, mesafenin korunduğu, duyguların paylaşılmadığı ilişkiler geliştirirler. Teknik konuların dışında hayvancılık, tarım gibi işler de onların verimli çalışabileceği alanlardır.

Araştırıcı (Investigative) Kişilik Tipi ile Meslek Seçimi

Araştırıcı tipteki insanlar ise daha çok bilimsel çalışmalar yapmaktan keyif alırlar. Meraklı, soru soran, matematik yetenekleri gelişmiş ve olaylara daha çok mantıksal değerlendirmelerle yaklaşan kişilerdir. Bu kişilik tipinden ağırlıklı olarak araştırmacılar, bilim insanları çıkmaktadır. Sosyal ilişkiler onlar için zaman kaybı olabilir, bilimselliğe ya da araştırmaya hizmet etmeyen uğraşlar onlar için gereksiz olarak değerlendirilebilir. Sosyal ilişkileri de daha çok kendileriyle benzer ilgileri olan kişilerledir ve sosyalleşme konuları yine araştırma sonuçları odaklıdır. Kısa ve net konuşmayı severler.

Araştırmacı tipteki bireylerin dikkatleri oldukça yüksektir, uzun süre konsantre biçimde verimli çalışabilirler. Düşünce şekilleri daha soyuttur. Bazı doktorluk branşları, bilim dalları ve mühendislik gibi meslekler araştırmacı kişilik özelliğine sahip bireyler için uygun olabilir. Ancak Kişilik özellikleri ile uyumlu meslek seçimi yapılmadığında bireyin kendisiyle uyumlu olmayan bir alanda verimli ve mutlu olması mümkün değildir.

Sosyal (Social) Kişilik Tipi Meslek Seçimi

Sosyal tiptekiler tüm tipler arasında kendi dışında kalan diğerlerini de önemseyen ve onlar için üretmekten fayda sağlamaktan hoşlanan kişilerdir. Sosyal sorumluluk projelerinde aktif rol alan kişiler, dernek ve vakıf kurucuları, terapistler, sosyal çalışmacılar, insan kaynakları, öğretmenler bu gruba girebilir. İnsanlara yardım etmekten keyif alan, dost canlısı, sorumlu, nazik, karşılaştığı sorunları sosyal becerilerini kullanarak çözmeye çalışan ve eğitimi önemseyen bireylerdir.

Gelenekçi (Conventional) Kişilik Tipi ile Meslek Seçimi

Gelenekçi kişilik tipi ise büro işleri, muhasebeci, banka ve gişe memuru gibi meslekleri üstlenmekten hoşlanır. Risk almaktan hoşlanmaz, yeniliklere kolay adapte olamazlar. İşleyişin kolay kolay değişmediği, başlangıcı, bitişi belli olan, kendilerinden bir şey katmalarına gerek olmayan işler bu bireyler için caziptir. Görev insanıdırlar. Bu bireyler; kayıt tutma, dosya düzenleme, fotokopi çekme, verilen emirleri yerine getirme konusunda başarılıdır. Dürüst ve sakin yapılı insanlardır.

Kişilik özellikleri ile uyumlu meslek seçimi yapabilirlerse çalıştıkları yerden memnun olup emekli olana kadar burada kalabilirler. Gelenekçi kişilik tipine sahip bireyler dışa dönüklük ve yeni deneyimlere açıklık noktasında oldukça zayıftırlar. Bu kişiler dikkati kendi üzerine çekmekten sakınırlar. Sessiz sedasız kendisinden bekleneni yerine getirir, çalışma sürecinde motivasyon için övgü ya da taktire ihtiyaç duymazlar.

Girişimci (Enterprising) Kişilik Tipi ile Meslek Seçimi

Girişimci tipler ise dışa dönük özellikleri ile bilinirler. İşletmelerde yöneticilik rolünü üstlenmekten keyif alırlar. İnsanları ikna etme ve yönlendirme konusunda başarılıdırlar. Liderlik, kişiler arası ilişkiler ve iletişime önem verirler. Konuşkan, enerjik ve güler yüzlüdürler. Pazarlama, reklamcılık, rehberlik, yöneticilik, liderlik bu kişiler için uygundur. Aynı zamanda risk alma konusunda da cesaretli ve isteklidirler. Fırsat bulmaları halinde kendi işlerini kurabilir, yatırımcı olabilir ya da insanlara iş kurma noktasında fikir sunabilirler. Bu gruptaki bireylerin, daha çok ticaret yaptıkları gözlemlenmektedir. Kişilik özellikleri ile uyumlu meslek seçimi yapılmadığında girişimci bir bireyin de mesleki tatmin yaşaması diğer kişilik tipleri gibi mümkün olmayacaktır.

Sanatçı (Artistic) Kişilik ile Meslek Seçimi

Sanatçı kişilik tipi tipoloji kuramının son tipidir. En belirgin özelliği başkaları tarafından anlaşılması güç olmasıdır. Bu bireyler, düzenli ve rutin işlerden kaçınır, yaratıcılıklarını sunabilecekleri, hayal dünyalarını besleyecek işlere yönlendiğinde daha mutlu olurlar. Tiyatro, sinema, drama, yazarlık, müzik ve edebiyat gibi sanat dalları ile ilgilenirler.

Kişilik Özellikleri ile Uyumlu Meslek Seçimi Yapmak Neden Önemli?

Çalışmalar pek çok kişinin bir işe başlamadan önce, hangi alana dair ilgisi ve becerisi olduğundan habersiz olduğunu desteklemektedir. İnsanlar mesleklerine yönelik ilgilerinin olup olmadığını ya da karakterleriyle uyumlu olup olmadığını değerlendirmekte geç kalıyorlar. Ancak iş hayatına atılıp gerçek çalışma koşullarını tecrübe ettikten sonra bu farkındalığı kazanıyorlar. Fakat bu dönem, kariyere yeniden yön vermek ve büyük değişiklikler yapmak için oldukça geç bir dönem.

Kişinin kendini tanıması, güçlü ve zayıf yönlerini belirlemesi ve kişilik özelliklerini kabullenmesi meslek seçiminde önemli bir role sahip olmalıdır. Bireyler popüler olandan ya da kendilerine dayatılandan ziyade kendileriyle uyumlu olanı seçmeye yönelmelidir. Bu yönelim için ise gerekli olan birden fazla belirleyici etken vardır. Ailenin ebeveyn tutumu, alınan eğitim, ailenin eğitim düzeyi, sosyo-ekonomik düzey, ilgi alanlarını ve karakteristik özelliklerini bilerek yetişme bunlardan sadece bazılarıdır. Seçilen mesleğin cinsiyet açısından zorluğu olacak mı, gelecekte mesleğin değeri ne olacak karar verme sürecinde mutlaka değerlendirilmelidir.

İş hayatında kariyer planlaması ve kariyer başarısı hem bireyler hem de aileler için şüphesiz büyük önem taşımaktadır. Bu noktada bireylerin doğru ve etkili kararlar verebilmesi için profesyonel destek almaları kendilerine ve geleceğe yapacakları en değerli yatırım olmaktadır. Kişilik özellikleri ile uyumlu meslek seçimi yapmak için bizimle iletişime geçebilir Stratejik Yetenek Yönetimi ile Kariyer Danışmanlığı hizmetimizden faydalanabilirsiniz.

 

Read More

Meslek seçmek bir bireyin hayatında verdiği en kritik kararlardan biridir. Üstelik bu kararı verme dönemimiz de ergenlik çağı gibi hayatımızın zorlu dönemlerinden birine denk gelir. Pek çok alternatif içerisinde kişinin 40-50 yıl boyunca sürdüreceği bir mesleği belirlemesi gerekir. Bu önemli seçimi bireyin 14-15 yaşlarında yapmaya çalışması ise oldukça büyük bir sorumluluktur. Hele ki sorumluluk almaya ve özerk bir şekilde karar vermeye alışık değilsek bu süreç daha da zorlu hale gelebilir. Ailemiz ve çevremizdeki diğer kişiler karar sürecimizde etkin rol oynadığında onların doğruları ile kendi doğrularımız arasında kararsız kalabiliriz. “Hangi Mesleği Seçmeliyim Bilmiyorum!” Meslek seçimi yapmak için 14-15 yaş erken değil mi? üniversiteye kadar zamanım yok mu? diye düşünebilirsiniz.

Ancak Lise’nin 2. Yılına denk gelen 10. Sınıfta yapılacak alan seçimi de bir nevi meslek seçimidir. Çünkü alan seçimi sonrası bazı meslekleri seçebilme şansınızı kaybedersiniz. Bu yüzden kariyerinizle ilgili doğru bir seçim yapabilmek için lise yıllarınız bilinçli kararlar almanız gereken yıllardır.

Karar Vermek İçin Önce Kendinizi Tanıyın

“Hangi mesleği seçmeliyim bilmiyorum!” diyorsanız yapmanız gereken ilk şey kendinizi daha yakından tanımaya çalışmak olmalıdır. Doğru meslek seçimi için; bireyin kendini bilmesi, güçlü yönlerinin farkında olması, gelişime açık yönlerini desteklemesi, ilgi ve yeteneklerini keşfetmesi gerekir. Ancak bu birkaç saatlik ya da birkaç günlük bir süreç değildir. Her birey kendine özgü karakteristik özellikler, ilgi ve yetenek eğilimleriyle dünyaya gelir. Yaşam alanımız, cinsiyet, sosyo-kültürel ve ekonomik faktörler ile ebeveyn tutumlarımız ise bireysel eğilimlerimiz üzerinde olumlu ya da olumsuz etkide bulunur. Bu nedenle bizi biz yapan değerler çocukluğumuzdan itibaren ruhumuza işlenir.

Ancak bizler çoğunlukla bireysel özelliklerimizi bilerek, değerlendirerek ya da geliştirmeye çalışarak yetiştirilmiyoruz. “Ben kimim, hayattan ne bekliyorum, neyle mutlu olurum, benim için değerli olan ne?” bu soruların doğru cevaplarını bilmiyor ve üzerine de yeterince düşünmüyoruz. Hayatımızın meslek seçimi gibi önemli dönüm noktalarında karar vermemiz gerektiğinde ise kaygı yaşıyor, ne yapacağımızı bilmiyoruz. “Hangi mesleği seçmeliyim bilmiyorum!” kaygısını “Benim için en iyisinin bu olduğunu biliyorum” olarak değiştirmek istiyorsanız önce kendinizi tanımalısınız.

Mesleklerin Geleceğini Geleceğin Mesleklerini Öğrenin

Mesleklerle ilgili bilginiz günlük yaşamınızda karşılaştığınız ya da sıklıkla duyduğunuz meslek dallarından mı ibaret? Örneğin; doktor, eczacı, öğretmen, diş hekimi, avukat, pilot, bankacı ve benzeri mesleklere mi aşinasınız. Oysa bilgi sahibi olmadığımız ancak hayatın sürekliliği için gerekli olan pek çok meslek var. Her mesleğin ise gerektirdiği bilgi, ilgi ve beceri alanları var.

Aynı zamanda her yıl teknoloji ve bilimin ilerlemesi ile bazı meslekler etkinliğini yitirirken yepyeni meslekler de gelişmeye başlıyor. Şu an ismini bilmediğiniz ya da meslek gibi değerlendirmediğiniz pek çok çalışma alanı gelecek yılların popüler meslekleri olacak. Meslek seçimi yaparken uzun süre değerini sürdürecek ve kazanç getirecek mesleklere yönelmeniz önemli. Artan işsizlik oranları ve meslek içi rekabet bireylerin meslekleri çok daha iyi tanımasını gerektiriyor. Seçeceğiniz meslekte aranan ve tercih edilecek kişi olmak istiyorsanız zaman kaybetmeden kendinizi geliştirmelisiniz. “Hangi mesleği seçmeliyim bilmiyorum!” diyorsanız mesleklerin geleceğini, geleceğin mesleklerini öğrenerek karar verme sürecinizi başlatabilirsiniz.

Detaylı Araştırma Yapın, “Hangi Mesleği Seçmeliyim Bilmiyorum!” Kararsızlığından Kurtulun

Artık kendinizi büyük ölçüde tanıdınız, geleceğin popüler mesleklerini öğrendiniz, beklentilerinizi ve ihtiyaçlarınızı biliyorsunuz. Seçebileceğiniz meslekleri de listelediniz ve süreç karar aşamasına geldi. Ancak “Hangi mesleği seçmeliyim bilmiyorum!” belirsizliğini giderebilmek için yapmanız gereken birkaç önerimiz daha olacak. Şimdi seçeneklerinizden hangisinin sizin için en ideal meslek olduğunu değerlendirmeniz gerekiyor. Değerlendirme sürecinde detaylı araştırma yaparak meslekleri yakından tanımanız size oldukça yardımcı olacak.

Değerlendirme yaparken meslekle ilgili basılı ve internet kaynaklarından bilgi edinebilirsiniz. Meslek çalışanlarıyla LinkedIn üzerinden iletişime geçip sizinle tecrübe ve önerilerini paylaşmalarını isteyebilirsiniz. Mümkünse meslekleri yerinde değerlendirebilirsiniz. Okulunuzdan bu konuda destek alabilir, ilginizi çeken meslekler hakkında detaylı bilgi toplamak için şirketler, fabrikalar, araştırma merkezleri gibi işin yürütüldüğü alanlara ziyaretler yapabilirsiniz. Sorularınızı çıkartabilir ve meslek çalışanlarıyla röportajlar yapabilirsiniz. Hatta başkalarına da faydalı olmak için bu röportajları sosyal medya hesaplarınızda kişilerden izin isteyerek paylaşabilirsiniz. Sosyal medya hesaplarınıza meslek çalışanlarını sohbet için davet edip, ilgi duyanların da katılabileceği canlı yayınlar düzenleyebilirsiniz.

Seçtiğiniz mesleği yapabilmek için gerekli olan üniversite eğitiminiz hakkında bilgi toplayabilirsiniz. Hangi üniversitelerden eğitim alabiliyorsunuz, meslekte öne çıkmak için en iyi eğitim veren üniversiteler hangileri araştırabilirsiniz. Eğitim hayatında mutlaka okumanız gereken kitapları temin edip bu içeriklerin size ne kadar hitap ettiğini değerlendirebilirsiniz.

“Hangi Mesleği Seçmeliyim Bilmiyorum!” diyorsanız Staj Yapın, Meslekleri Yerinde Gözlemleyin

Bir mesleğin sizin için uygun olup olmadığını öğrenmenin en sağlıklı yolu mesleğin tecrübe etmektir. Lisedeyseniz mesleki stajlar yapabilmeniz çok mümkün olmayabilir. Ancak çoğu işin belli çalışma koşulları vardır. İş disiplini edinmek ve hangi çalışma koşulları sizin için daha uygun değerlendirmek için yaz tatilleri gibi boş vakitlerinizi çalışarak geçirebilirsiniz. Düşükte olsa para kazanmak, network geliştirmek ve çalışan becerilerini edinmek sizi çalışma hayatına karşı motive de edecektir.

“Hangi Mesleği Seçmeliyim Bilmiyorum!” diyorsanız Liseden başlayarak ilgi alanlarınızla uyumlu alanlarda iş deneyimleri edinebilirsiniz. Örneğin; insanlara yardım etmeyi seviyor, sosyal sorumluluk çalışmalarından mutlu oluyorsanız derneklere gönüllü çalışmacı olarak başvurabilirsiniz. Özel eğitim merkezlerinde, çocuk esirgeme kurumlarında ya da darülacezelerde gönüllü çalışabilirsiniz. Hesap yönetiminden hoşlanıyorsanız bir muhasebecinin yanında ya da bir mağazada, markette çalışabilirsiniz. Öğretmeyi seviyorsanız akranlarınıza ya da sizden daha düşük sınıflara özel ders verebilirsiniz. Seçenekleri ilgilerinize göre genişletebilirsiniz.

Üniversiteye geçtiğinizde ise mutlaka 1. Sınıf itibariyle mesleğinize yönelik çalışma alanlarını tek tek tecrübe etmelisiniz. Bunun için ara tatiller ve yaz dönemleri çok uygun olacak. Üniversitede staj yapmanız da daha kolay olacaktır. Eğitim gün ve saatleriniz düzenli bir işte çalışmaya uygunsa kısa dönemli değil uzun süreli staj programlarına da katılabilirsiniz. Seveceğiniz çalışma alanını bulduğunuzda hem daha yaratıcı, üretken ve keyifli çalışacak hem de pozitif enerjinizi karşı tarafa daha çok yansıtacaksınız. Bu olumlu tecrübe ile staj yaptığınız yerde bırakacağınız pozitif intiba size mezuniyet sonrası resmi bir iş teklifi olarak dönebilir.

“Hangi mesleği seçmeliyim bilmiyorum!” Diyorsanız Meslek Seçerken Kariyer Danışmanlığı Almalısınız

Bir meslek seçmek sadece gelir elde edeceğiniz bir işe yönelmek değildir. Bir meslek seçerken yaşam kalitenizi, sosyal çevrenizi, çalışma kültürünüzü, potansiyel ailenizi de seçmiş olursunuz. Yanlış seçim yapmanız tüm bu alanlarda da yaşayacağınız doyumu azaltacaktır. Çünkü hayatımızın neredeyse 40 yılı bir mesleği icra ederek geçmektedir ve bu insan yaşamı için oldukça önemli bir süredir. Üstelik günümüzün, haftamızın büyük bölümü de mesleğimizde geçmektedir. Kendimizi gerçekleştiremediğimiz, gelişemediğimiz, değer vermediğimiz bir işte mutlu olmamız güçtür. Bizden beklenen performansı sergileyebilmemiz de kolay değildir. Bütün bir günü başarısız, mutsuz geçiren bir birey için bir süre sonra “yetersizlik, değersizlik, başarısızlık” duyguları gelişecektir. Bu negatif duygular stresi, kaygıyı besleyecek ve psikolojik olarak bireyi zorlayacaktık. Bu duygular iş hayatı ile sınırlı kalmayacak bir süre sonra özel ve sosyal yaşama, aile içi ilişkilere de sirayet edecektir.

Başarılı, mutlu ve verimli bir kariyere sahip olmak hayatınızın her alanında verimli, mutlu ve motive olmanız için önemlidir. Sadece sınavda değil hayatın her alanında kazanan olmak için kariyerinizi erkenden planlamanızı öneriyoruz. “Hangi mesleği seçmeliyim bilmiyorum!” diyorsanız Stratejik Yetenek Yönetimi ile sizi, ilgi, yetenek ve yatkınlıklarınızı tanıyarak kariyerinizi planlayabiliriz. Detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilir, Aba psikoloji sayfasını ve Youtube kanalımızı da inceleyebilirsiniz.

 

Read More

Öğrenciler lisede önce alan sonra meslek seçimi yaparak iki önemli karar sürecinden geçerler. Aynı zamanda ergenlik dönemi sorunları da bireylerin bu dönemde mücadele ettiği bireysel konulardır. Aynı döneme denk gelen bu önemli konular gençlerin üzerindeki baskıyı artırmakta ve karar süreçlerinde dış faktörlerin etkili olmasına neden olmaktadır. Oysa alan seçimi meslek seçiminin ön hazırlık aşamasıdır. Alan seçiminin bilinçli yapılması bireylerin ileriki yaşamlarında hem başarılı hem de mutlu olmaları açısından son derece önemlidir.

Alan Seçimi Neden Önemli?

Alan seçimi öğrencinin kendisine sunulan dört alandan birini seçip eğitimine devam etmesi olsa da işin özü bu kadar basit değildir. Alan seçimi yapmak, bireyin gelecekte yöneleceği meslek için de bir ön hazırlık sürecidir. Çünkü alan seçimi sonrası öğrencilerin belli meslekleri seçebilmesinin önü kesilmiş olmaktadır. Bir meslek seçmek ise bireyin hayatının kalanında vaktinin büyük çoğunluğunu geçireceği çalışma sahasını belirlemesidir. Meslek seçimi ile bireyler sadece gelir kaynaklarını belirlememekte sosyal çevrelerini, hayat standartlarını, potansiyel eşlerini ve ilişkilerini de belirlemektedir. Meslek her şeyden önce bireyin yetenekleri kullanma, kendini geliştirme ve gerçekleştirme alanıdır. Bu nedenle alan seçmekle kalmaz olası mesleğinizi ve yaşam koşullarınızı da Lise döneminde belirlemiş olursunuz.

Alan Seçimi Yaparken Nelere Dikkat Edilmeli?

Gençlerin doğru karar verebilmesi için hem kendini hem de alanları tanıması ve buna göre alan seçimini yapması gerekmektedir. Seçim sürecine gelmeden önce kişinin kendi karakteristik özelliklerini fark etmesi, güçlü ve gelişime açık yönlerini belirlemesi, ilgi alanlarını ve yeteneklerini keşfetmesi gerekir. Bunlar çoğunlukla doğru mesleği seçebilmek için önemli olsa da doğru mesleği seçebilmek doğru alanı belirlemekten geçmektedir. Ayrıca öğrencilerin doğru alana yönelebilmeleri için çoklu zeka testine girerek hangi zeka türünde olduklarını öğrenmesi, görsel, işitsel, duyusal öğrenme stillerinden de hangisi ile daha iyi öğrendiğini tespit etmesi gerekir.

Alan seçiminde doğru karar verebilmek için seçim öncesi sayısal, sözel, eşit ağırlık ve yabancı dil alanlarını detaylarıyla değerlendirmek gerekir. Hangi alanda hangi dersler veriliyor incelenmelidir. Ayrıca o alandan mezun olan öğrencilerin hangi meslekleri seçebileceği de öğrenilmelidir. Alan seçimi yapmadan önce çok yönlü değerlendirme yapılmalı, öğrenciler mümkünse zeka, ilgi, yetenek testlerine katılmalıdır. Çünkü üniversite sınavında başarıyı belirleyecek olan seçilen alana yönelik cevaplanacak sorulardan elde edilecek performanstır. Alan dışı öğrencilerin bu alan sınavlarında başarılı olması oldukça zordur. Ayrıca alan dışından gelen öğrenciler için katsayılarda dezavantajlı konuma düşmelerine neden olmaktadır.

Gençler Neden Hatalı Alan Seçimi Yapıyor?

Gençlerin neden hatalı alan seçimi yaptığını anlamak için öncelikle seçim sürecini etkileyen içsel ve dışsal faktörleri değerlendirmek gerekmektedir. Bireylerin seçim süreçlerinde aşağıda sıralanan faktörler etkili olmaktadır;

  • Biyolojik, fizyolojik, davranışsal özellikler,
  • Genel ve özel yetenekler,
  • İlgi alanları, tutum ve değerler,
  • Geleceğe yönelik tercih ve beklentiler,
  • Özgüven ve benlik algısı,
  • Mantıksal ve duygusal zeka düzeyi,
  • Sosyal ilişkiler,
  • Aile yapısı, sosyo-kültürel ve ekonomik özellikler,
  • Çevredeki öğrenim olanakları ve çalışma alanları tercih sürecini etkilemektedir.

Seçim sürecini etkileyen faktörler biliniyor olsa da gençler çocukluktan itibaren kendilerini, ilgi ve yeteneklerini bilerek yetiştirilmemektedir. Pek çok çocuğun yatkınlıkları, ilgi ve becerileri vaktinde fark edilmediği için yetişkin yaşama yaklaştıklarında bu yatkınlıklar kaybolmaktadır. Fark edilmeyen, gelişimi için yeterince destek verilmeyen ilgi, beceri ve yatkınlıklar için lisede farkındalık geliştirmek oldukça geçtir. “Hadi şimdi kendini değerlendir ve kendin için en doğru kararı ver” denildiğinde öğrenci için karşılanması güç bir talep haline gelmektedir.

Ergenlik Sorunları Alan Tercihi Sürecinde Olumsuz Etki Edebilir

Ergenlik çağı, gençlerin çocukluktan getirdikleri özgüven eksikliği, düşük benlik algısı, kaygı, koşulsuz sevginin eksikliği etkisiyle daha şiddetli geçebilmektedir. Ergenlik döneminin getirdiği yoğun duygu, düşünce ve eksiklikler gençlerin bir hayatı etkileyecek alan ve meslek seçimine pozitif enerji ayırmalarını zorlaştırmaktadır. Üstelik bu dönemde gençler yoğun gelecek kaygısı yaşayabilmekte, geleceğin belirsizliği ve kendilerine yönelik yetersizlik atıfları ile gençlerin korkuları perçinlenebilmektedir.

Tüm bunların ışığında gençler karar vermekten çekinmekte, kararının getireceği sorun ve sorumluluklarla tek başına kalmak istememektedir. Bu nedenle karar sürecini riski ve sorumluluğu paylaşabileceği diğerlerine bırakmaktadırlar. Ailenin ya da okulun karar sürecinde etkin rol edinme isteği gençlerin kaygılarıyla örtüştüğünde karar aile ya da okul tarafından verilebilmektedir.

Gençler Alan Seçimi Yaparken Sorumluluk Almaktan Çekiniyor

Çocukluktan itibaren yeterince sorumluluk verilmemiş, kendi kararlarını alma noktasında desteklenmemiş öğrenciler Lisede de karar verememekte, sorumluluk almaktan çekinmektedir. Gencin kendini, ailenin çocuğunu yeterince tanımadan alan seçimi yapılması bir süre sonra yanlış bir seçim yapıldığının belirtilerini vermeye başlamaktadır. Alan seçiminde yeterince irdelenmeden verilen karar gençlerin akademik başarısında düşüşe neden olmaktadır. Öğrencilerde okula ve derslere ilgi kaybı, dikkat dağınıklığı, öğrenmede güçlük, sınav kaygısı, artan gelecek kaygısı, motivasyon düşüklüğü görülmektedir. Öğrencilerin giderek artan özgüven eksikliği seçimin yanlış olduğunun bir başka göstergesidir.

Bu öğrenciler için ders başarısını sağlamak çok zordur. Hem derse ilgilerinin hem de kendileriyle örtüşen, onları motive edecek bir meslek seçimlerinin olmayışı verimli çalışmalarına engel olmaktadır. Yeterince iyi öğrenemeyen ve ilgi de duymayan bir öğrencinin sınavda başarı sağlaması güçtür. Süre sınırı olan ve 4 yıllık bir eğitim içeriğinden sorumlu tutulan öğrencinin sınavdan başarılı olmasını beklemek polyanacılık olacaktır.

Hatalı Alan Seçimi Yapıldığında Değişiklik Yapmak Mümkün Olmayabilir

Alan seçimi 10. Sınıfta yapılmakta ve 11-12. Sınıflar ağırlıklı alan dersleri ile okutulmaktadır. Öğrencilerin alan seçiminde hata yaptıklarını fark etmeleri ise çoğunlukla seçim sonrası geçen 1 dönemin sonlarına yaklaşıldığında fark edilmektedir. Aslında öğrenciler hatayı çok daha erken fark etmektedirler. Ancak öğrencilerin değişiklik taleplerini dile getirecek kadar zorlandıklarını görmeleri bir dönem sonuna denk gelmektedir.

Pek çok okul kısa bir sürenin ardından alan değişikliğine sıcak bakmamaktadır. Bunun nedeni alan seçimi sonrası müfredatın alanlara göre farklılaşması ve öğrencilerin dahil olmadıkları alan derslerine yönelik eksiklerini tamamlamasının zor olmasıdır. Öğrenciler alan değişikliğine kabul edilse dahi açıklarını kapamak, diğer öğrencileri yakalamak ve çok kısa sürelerle temelini oturtmak zorundadır. Bu normalin 2-3 misli özveri ile çalışmayı gerektirmektedir. Aynı zamanda öğrencinin değişim sonrası sınıf ve öğretmen değişiklikleri olacak bu da yeni bir adaptasyon sürecini doğuracaktır.

Alan değişikliği sonrası eksik kapatma sürecinde zorlanan öğrencilerde yeni bir kaygı da baş göstermektedir. Yaşadıkları stres “ikinci kez yanlış yapmış olabilir miyim”, “ya bu alanda benim için uygun değilse” düşüncelerinin açığa çıkmasına neden olabilmektedir. Öğrencilerin bu süreçte yıpranmaması, en başından kendisi için en doğru kararı vermesi için iyi bir kariyer danışmanlığı alması gerekmektedir.

Hatalı Alan Tercihi Yapmamak için Yapabilecekleriniz

İlgi alanlarınızı keşfetmeye, beceri ve yatkınlıklarınızı geliştirmeye odaklanın. Geleceğe yönelik kısa ve uzun süreli hedefler belirleyin ve gelecekte nasıl bir hayat istediğinizi hayal edin. Dışarıdan gelen sesleri, korkularınızı ve önyargılarınızı bastırmaya çalıştığınızda iç sesinizin size söylemek istediklerine odaklanın. Geleceğe yönelik kaygılarınız en çok hangi konuda yoğunlaşıyorsa o konuda ailenizden, öğretmenlerinizden ya da bir profesyonelden destek alın. Yetersiz bilgi kaygının en büyük sebebidir. Geleceğinize yön verebilmek için alanlar, meslekler ve yapmanız gerekenlerle ilgili çokça bilgi toplayın. Eğer yapılmıyorsa okulunuzdan mesleki ilgi ve yetenek envanterlerinin uygulanmasını, tercih sürecinde size detaylı bilgi verilmesini ve alanların tanıtılmasını talep edin.

Edindiğiniz bilgiler sizin için yeterli değilse daha kapsamlı değerlendirme almak ve kariyerinizi planlamak istiyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz. Stratejik Yetenek Yönetimi ile kariyerinizi planlayabilir, ilgi, yetenek ve yatkınlıklarınızı birlikte belirleyebiliriz. Hatalı alan seçimi yapmamak başarılı bir kariyer planlamak için kariyer danışmanlığı almak gençlerin kendilerine, ailelerin çocuklarına verebileceği en değerli armağandır.

 

Read More

Meslek seçimi yapıldığında sadece yapacağınız işin koşullarını ve elde edeceğiniz maddi geliri belirlemezsiniz. Bir meslek seçtiğinizde aynı zamanda hayatınızın gidişatına da önemli bir yön verirsiniz. Özdenetim, iç motivasyon, empati ve sosyal beceri avantajları ile duygusal zeka sahibi bireyler meslek seçimi sürecinde daha başarılı kararlar verebilmektedir. Meslek seçimi hayatınızın her alanına etki eden önemli bir karar süreci olduğu için duygusal zeka bu kararda önemli rol edinmektedir. Yazımızda duygusal zekanın ve meslek seçimi üzerindeki etkilerini paylaşacağız.

Duygusal Zeka (EQ) Nedir?

Duygusal zeka ile ilgili farklı tanımlamalar bulunsa da en gelişmiş tanım Goleman tarafından yapılmıştır. Goleman duygusal zekayı; kendini motive etme, aksiliklere rağmen yılmama, dürtülerini kontrol ederek isteklerini erteleyebilme, ruh halini düzenleyebilme, zorlukların öğrenmeyi engellemesine izin vermeme, kendini başkalarının yerine koyabilme ve umut besleme olarak tanımlamaktadır. Duygusal zeka ve meslek seçimi arasındaki ilişki üzerine alan çalışmaları oldukça fazladır. Çalışma sonuçları duygusal zeka artıkça bireylerin; iş, özel – sosyal hayat ve eğitim alanlarında hedeflerine ulaşabilmek için duygularını yönetebildiklerini göstermektedir.

Duygusal Zeka (EQ) Mesleki Başarıyı Artırıyor

Mantıksal Zeka (IQ), bir kişinin akademik başarısını, mantık yanını ve duygusal olmayan zekasını temsil etmektedir. Araştırmalar bireylerin Mantıksal Zeka (IQ) düzeyleri yüksek olsa da Duygusal zeka (EQ)  yüksek olmadıkça bazı mesleklerde tam performans gösteremediklerini desteklemektedir. Zeki insanların öğrenme, kavrama, sentezleme becerileri yüksek olsa da başarılı olmak için IQ’nun yüksek olması yeterli olmamaktadır. Kişinin başarısını etkileyen zeka düzeyinin dışında, zamanı yönetme, stresle başa çıkma, organize olma, iletişim, empati gibi becerilerinin de gelişmiş olmasıdır. Bu beceriler ise duygusal zeka becerileridir. Dolayısıyla bireylerin IQ’sundan çok daha etkili olan duygusal zeka düzeyidir. Ancak duygusal zekanın başarı üzerindeki etkisi bu özelliklerin kullanılabileceği meslekler için geçerlidir.

İnsan odaklı çalışmayı gerektiren pazarlama, hukuk, danışmanlık, hekimlik, öğretmenlik, hizmet sektörü gibi alanlar için yüksek duygusal zeka sahibi olmak avantajdır. Mesleki başarıyı desteklemektedir. Yüksek duygusal zeka insan memnuniyetinin ön planda olduğu ve çalışma koşullarının stresli olduğu alanlarda kişinin daha kolay çalışabilmesine destek olmaktadır. Ancak duygusal zeka insanla çalışılmayan, masa başı işlerle, tüm gün raporlar analizlerle sürdürülen bir işte başarıyı belirleyici bir özellik değildir. Ancak kişinin kendini motive etmesi noktasında destekleyici bir özellik olarak rol edinebilir.

Meslek Seçimi Motivasyonları Sadece Gelir Odaklı Değildir

Meslek seçimi yaparken bireyin motivasyonu sadece para kazanmak değildir. Karar sürecinde bireyin değer yargıları, inançları, beklentileri, hedefleri, çalışma koşulları da rol oynamaktadır. Örneğin; seçilecek mesleğin bireyin kişilik özelliklerine, kültürel değerlerine ve yaşama bakış açısına da uygun olması gerekmektedir. Meslek her şeyden önce yetenekleri kullanma, kendini geliştirme ve gerçekleştirme aracıdır. Dolayısıyla maddi kazanç yüksek olsa da kendini değerli, verimli hissetmediği, yapıcı ilişkilerin olmadığı bir ortamda kişiler için para belirleyici değildir.

Duygusal zekası yüksek bireyler; gelişmiş özdenetim sahibi, yüksek iç motivasyonu olan, empati becerisi gelişmiş ve sosyal ilişkilerinde başarılı bireylerdir. Duygusal zekanın getirisi bu pozitif kazanımlar bireylere meslek seçiminde yardımcı olduğu gibi meslek başarılarında da etki etmektedir. İnsan odaklı işlerde çalışmayı, grup çalışmalarını, ekip olmayı severler ve takım içerisinde de başarılı işler çıkarabilirler. Olumsuz çalışma koşullarında dış motivasyona gerek duymadan kendilerini motive edebilecek kaynaklar bulabilirler. Empati becerileri sayesinde başarılı bir çalışan, ekip arkadaşı ve lider olabilirler. Sosyal becerileri sayesinde kişilerarasında denge kurabilir, sosyal grup içerisindeki problemleri yapıcı şekilde çözebilirler.

Meslek Seçimi Yaparken Kendilerini Tanıyarak Seçim Yaparlar

Yüksek duygusal zeka sahibi bireyler ilgilerinin ve profesyonel becerilerinin farkındadırlar ve meslek seçiminde bu ilgi ve becerilerle etkili iletişim kurabilmektedirler. Kişinin kendini, beklentilerini, ihtiyaçlarını biliyor ve önemsiyor olması meslek seçiminde kendisi için en doğru seçimi yapmasını desteklemektedir. Duygusal zekası yüksek bireylerin özdenetim sahibi olmaları meslek seçiminde dışarıdan gelen yönlendirmelerden bağımsız karar verebilmelerini sağlamaktadır. Bu bireyler neyi yapıp yapamayacaklarını bilmekte, başarısız olma ihtimalleri olan alanlarda mutsuz olacakları bilinciyle kararlarını iyi değerlendirmektedir.

Duygusal zekası yüksek birey için iş tatmini, mutluluk ve verim ne kadar önemliyse başarısız ve mutsuz olma riskini hesap etmekte o kadar önemlidir. Bu bireyler için sosyal etkileşimin az olduğu, masa başı, sistem üzerinden yürütülen işler cazip değildir. Yaratıcılıklarını kullanabilecekleri, fikirlerini paylaşabilecekleri, ekip ruhunun olduğu, pozitif ilişkilerin geliştirilebileceği çalışma ortamları onlar için daha değerlidir. Kendilerini nasıl motive etmeleri gerektiğini bildikleri gibi diğerlerinin de motivasyonunu önemser ve ilişkilerinde olumlu dil kullanma alışkanlığına sahiptirler.

Yüksek Duygusal Zeka Sözsüz İletişimde Farkındalığı Artırıyor

Yüksek duygusal zeka sahibi bireyler beden dillerini iyi kullanabildikleri gibi diğerlerinin beden dillerini de iyi okurlar. Bu onlar için iş hayatında yaşamsal bir fonksiyondur. Mülakatlarda görüştükleri uzmanın beden dilini anlayarak konuşmalarına yön verebilirler. İş hayatında yapacakları bir konuşma ya da sunum sırasında dinleyicilerin beden diline göre anlatımlarını geliştirebilirler. Ayrıca çevrelerinin kendilerini nasıl algıladığını da beden dili gibi sözsüz iletişim becerilerinden fark ederler. Kendileriyle ilgili algının olumlu olmadığı ya da ilk intibada olumlu izlenim edinemedikleri ortamlarda bulunmak istemezler.

Başkalarının Duygu ve Düşüncelerine Yön Verebilirler

Duygusal zekası yüksek bireylerin özgüvenleri yüksektir. Beden dillerini iyi kullanırlar. Duygu ve düşüncelerini etkili şekilde ifade edebilirler. İnsanların duygu ve düşüncelerini de etkileme kabiliyetleri yüksektir. Bu nedenle yönetici, lider, iş veren pozisyonlarında çalışabilir ya da koçluk, psikolojik danışmanlık, mentorluk, terapistlik yapabilirler.

Liderlik rolünü üstlendiklerinde birlikte çalıştıkları kişilerin iş tatminlerine ve çalışan bağlılıklarına olumlu yönde etki ederler. Hitabetleri güçlüdür, kelimeleri iyi seçerler. Topluma yön verecek liderler olabilirler. Duygusal zeka sahibi bireyler toplumsal konularda, sosyal sorumluluk projelerinde söz ve rol sahibi olabilirler. Bu alanlara yönelik faaliyet içerisinde olmaktan keyif alır kendilerini tamamlanmış hissederler.

Meslek Seçimi: Mutlu Olmadıkları Çalışma Koşullarını Değiştirir ya da Terk Ederler

Duygularını iyi anlayabilen ve yönetebilen yüksek duygusal zeka sahibi bireyler, seçtikleri kariyerin duygusal sonuçlarını da iyi tahmin ederler. Hoşa gitmeyen sorumluluklar ve görevlerle uzun süre çalışamaz ve bu tarz mesleklerden kaçınırlar. Bu bireyler mutsuz oldukları çalışma koşullarını değiştirmek ve yeni iş fırsatlarını değerlendirmek için zaman kaybetmeden iş aramaya yönelirler. Yüksek duygusal zeka sahibi bireyler, iş değişikliği öncesinde tüm kaynaklarını kullanarak çalışma ortamındaki olumsuzlukları düzeltmeye çalışırlar. Ancak yapının değişime uygun olmayışı ya da değişime direncin olması durumunda hemen harekete geçerler.

Kimi insanlar için maddi kazanç elde etmek daha önceliklidir. Yüksek duygusal zeka sahibi bireyler için ise öncelik iş tatmini, iş huzuru ve çalışan bağlılığıdır. Maddi kazanç ise tüm bu duygusal kazanımlardan sonra gelmektedir. Saygınlık görmedikleri, olumlu kişilerarası ilişkilerin yer almadığı, mobing, çalışan verimliliğinin suiistimali gibi olumsuz koşullar altında çalışmazlar. Ancak maddi beklentilerinin de farkındadırlar ve zamanla duygusal ve maddi ihtiyaçları arasındaki dengeyi kurarlar.

Yüksek Duygusal Zeka Sahibi Bireyler İçin Her Yaşta Kariyer Değişimi Mümkündür

Yüksek duygusal zeka sahibi bireyler bir mesleğin hayat boyu sürdürülecek önemli bir etkinlik olduğunun farkındadırlar. Meslek seçimi sürecinde kararlarını bu bilgiyi göz önünde bulundurarak verirler. Meslek seçiminde ya da çok daha erken dönemde örneğin lisede yapılan alan seçiminde hatalı bir tercih yapmış olabilirler. Ne kadar direnç gösterseler de seçimlerinde aile, öğretmen, okul görüşü etkili olmuş ve kendileriyle örtüşmeyen bir alana yönelmiş olabilirler. Ancak kariyerlerinde herkesten bağımsız karar verebilecek noktaya geldiklerinde değişikliğe gitmekten endişe duymayacaklardır.

İster lisede ister üniversitede ya da iş hayatlarında olsunlar, yüksel duygusal zeka sahibi bireyler kariyerlerinde radikal değişikliklere yönelebilirler. Pek çok insan için bu tarz keskin değişiklikler kaygı vericidir. Ancak bu bireyler için kar-zarar hesabı yaptıklarında değişiklik daha fazla umut veriyorsa denemekten çekinmezler. Mesleği değiştirmek kolay değilse, farklı bir alana geçilmiyorsa, bulundukları meslek grubu içerisinde farklı çalışma alanlarına yönelebilirler. Kendi işlerini kurabilir, hedefledikleri çalışma ortamını kendileri ve istihdam edecekleri kişiler için yaratabilirler.

Duygusal Zekayı ölçümlemek için birden fazla yöntem bulunmaktadır. Duygusal zeka (EQ) ya da Mantıksal Zeka (IQ) ölçümlerine katılmak, kariyerinizi belirlerken kişisel sonuçlarınızla planlama yapmak isterseniz bizimle iletişime geçebilirsiniz. Stratejik yetenek yönetimi ile kariyer planlaması yaparak kariyerinize birlikte çok daha başarılı bir yön verebiliriz.

Read More

İçinde bulunduğumuz 21. Yüzyılın yaşam koşullarını değerlendirdiğimizde rekabetin ön planda olduğu, öne çıkabilmek için çok çalışmanın, yenilikçi olmanın ve fark yaratmanın gerekli olduğu bir sistemde yaşıyoruz. İşsizlik oranları çok yüksek. İş bulmak zor, hele ki sevdiğin işi yapabilmek daha da zor. İş hayatına adım atmış olup da “işimi aşkla yapıyorum” diyebilen çalışana rastlamak da kolay değil. Oysa günümüzün hatta ömrümüzün büyük bölümü çalışarak geçiyor. Peki neden sevdiğimiz işleri yapmıyor ya da yaptığımız işleri sevemiyoruz? İşte bu noktada önemi hala yeterince fark edilemeyen kariyer seçimi öne çıkıyor.

Mutlu çalışanlara baktığımızda eğitim hayatının ilk yıllarından itibaren ilgilerine, yeteneklerine göre ilerlemiş, seçimlerini bu doğrultuda yapmış kişiler görüyoruz. Doğru kariyer seçimi yaparak başarılı olmakla kalmamış, çalışırken mutlu da olmuş insanlar çıkıyor karşımıza.

Yaşamın İlk Yıllarında Kariyer Seçiminin Yeri Var mı?

Yapılan araştırmalar çocukların karakter gelişimleri ile kişilik gelişimleri arasında ilişki olduğunu göstermektedir. Karakter gelişimi çocukların çevrelerini fark etmeye ve çevreleriyle etkileşime geçmeye başladıkları yaşamın ilk ayları itibariyle başlamaktadır. Dolayısıyla kariyer gelişimi için yaşamın ilk yılları itibariyle ailelerin çocuklarını bilinçli bir biçimde yönlendiriyor olması gerekir.

Konuşmaya başlayan 1-2 yaş çocuğunun merak duygusu fazladır bolca soru sorarak neden-sonuç ilişkisi kurmaya başlar. Yine 2 yaş çocuğu artık aileden kademe kademe bağımsızlaşarak benliğini sergiler ve kendi kararlarını vermeye, seçimlerini yapmaya başlar. 2-3 yaşlarında çocuklar daha sosyal ve aileleri dışındaki insanlarla etkileşim kurar hale gelirler. Yaşları ilerledikçe çevrelerindeki iş kollarını daha iyi fark etmeye başlarlar. Örneğin; hastanedeki doktor ve hemşireleri, otobüsteki şoförü, marketteki kasiyeri öğrenirler. Oyunlarına meslek rollerini de eklerler; öğretmen, doktor, aşçı, kuaför olurlar. Girdikleri rollerle mesleklerin ufak provalarını yaparlar.

İlköğretim Sürecinde Kariyer Gelişimi Nasıl Olmalı?

Çocuklar İlkokula başladıklarında yaşamlarının ilk 5 yılında ailelerinin karakteristik gelişimlerine verdikleri tepkiye göre bir karakter şekillendirmiş olurlar. Kimisi çok girişken, kimisi içe kapanık ve kimisi temkinli olabilir. Bu noktada ailenin çocuk üzerindeki etkisine artık öğretmenler ve okulun eğitim felsefesi de dahil olur. Öğrencilere ilköğretim itibariyle kariyer testleri yapılabilir, meslekleri tanıma amaçlı oyunlar oynatılabilir ve mesleki roller verilebilir. Mesleklerle ilgili filmler izletilebilir, bilgilendirme sunumları yapılabilir. Mesleklerle ilgili araştırmalar yapılıp sınıf içerisinde tanıtmaları istenebilir. Tüm bunların sonucunda öğrenciler daha ilkokul yıllarından itibaren “gelecekte ben ne olmak istiyorum?” sorusunun cevabını aramaya başlayabilir.

Lise’den Önce Kariyer Seçimini Belirlemeye Gerek Var mı?

Ülkemizde uygulanan Liseye Geçiş Sınavı (LGS) nedeniyle aslında kariyer seçimine lise tercihini yapmadan önce başlamak gerekiyor. Liseler eğitim modellerine göre kendi içlerinde farklılaşıyor; Fen Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi, Anadolu Lisesi, Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Anadolu İmam-Hatip Lisesi gibi kendi içlerinde liseler ayrışıyor. Bu ayrışma verilen eğitimin de farklılaşmasına neden oluyor. Dolayısıyla öğrenciler ilgilerine, yeteneklerine, bilgilerine göre beklentileriyle ve hedefleriyle uyuşan bir lise seçimi yapabilmeli. Doğru seçimi yapabilmek için Lise sınavına girmeden önce kariyer seçimi rotasını belirlemeye başlamakta fayda var.

Kariyer Seçimi Yapmak İçin Üniversiteyi Beklemek Geç Kalmaya Neden Olabilir

Ülkemiz eğitim sisteminde Lise’nin ikinci yılına denk gelen 10. sınıfın ikinci yılında bilgi, beceri, ve ilgi alanına göre alan seçimi yapılıyor. Bunlar sözel, sayısal, eşit ağırlık ve yabancı dil olmak üzere birbirinden farklı 4 alan. Okul başarısı yüksek olan öğrenciler çoğunlukla ilgilerine bakılmaksızın sayısal veya eşit ağırlık alanına yönlendirilirken, notları daha düşük olanlar sözel ve yabancı dil alanına yönlendiriliyor. İşte tüm hatada bu yönlendirme sırasında yapılmış oluyor. Bilinçli okullar ve aileler doğru kariyer seçimi yapabilmek için alan seçiminde mesleki ilgi envanterlerine, kişilik testlerine ve öğretmen değerlendirmelerine başvuruyor. Ama bu her okulda ne yazık ki aynı özende yapılamıyor.

Çocuk Başarılı İse En İyi Alana Yönlendirilmesi Doğru Değil Mi?

Bir diğer yanlışta bu düşünce ile karşımıza çıkıyor. İyi ya da kötü alan gibi bir ayrım olmamalı. Her alan çok değerli, her alanın yetiştirdiği meslekler var ve bu mesleklerin varlığı sayesinde hayatlarımızı kaliteli şekilde sürdürüyoruz. Aksi halde herkesin en popüler alan hangisi ise onu seçmesi ve en iyi meslekler hangisi ise onu yapması gerekir. Ancak çoğunluğa hitap eden bizim ilgi ve becerilerimizle uyumlu olmayabilir. Bazen ailemizin olmamızı uygun gördüğü ya da bize yakıştırdığı meslek bile bize uymayabilir. Nasıl ki moda herkesin giydiğini giymek değil kendine yakışanı giymektir. Doğru kariyeri seçmekte herkesin seçtiği değil sizin için en uygun olanı seçmektir.

Kariyer Seçimi Yaparken Neye Dikkat Etmeliyiz?

Bütün derslerde başarılı olan bir öğrenci düşünelim. Bu öğrenci size hangi alanı seçmesi gerektiğini sorsa ne önerirsiniz? Öğrencilerin ders başarısı da başarısızlığı kadar hatalı seçime neden olabiliyor. Her ne kadar lisede derslerin zorluk derecesi artmış olsa da başarılı olmayı seven öğrenciler yüksek performans göstererek tüm derslerde kendini kanıtlamaya çalışabilir. Ancak alan seçilip de ileri alan dersleri görülmeye başlandığında öğrenci zorlanmaya başlayabilir. İşte bu noktada devreye girmesi gereken zeka, kişilik ve mesleki ilgi testleridir. Okul başarısı ile istediği alanı seçebilecek bir öğrenci ilgisi, yeteneği, karakteri göz önünde bulundurulduğunda notlarından bağımsız tek bir alana yönlendirilmeye uygun olabilir.

Örneğin; Puan ortalaması ne olursa olsun bir öğrenci değerlendirmeler sonucunda sayısala değil de eşit ağırlığa uygun bulunabilir. lise eğitiminin ilk yılını başarısız geçirmiş başka bir öğrenci kariyer danışmanlığı sonrası aileye yapılacak ders takviyesi önerisi ile sayısal bölüme yönlendirilebilir.

Kariyerinizi Şansa Bırakmayın

Kariyer gelişimi yaşamın ilk yıllarından itibaren şekillenmeye başlasa da profesyonel anlamda bir seçim yapabilmek için LGS Hazırlık sürecinde kariyer danışmanlığı alınması gerekir. LGS sürecinde kariyer seçimi yapılmadan bir tercih yapıldıysa ilerleyen yıllarda hayal kırıklığı yaşamamak için üniversite sınavına hazırlık sürecinde kariyer seçimi yapılmalıdır. Öğrencilerin, ailelerin ve okulların Lise eğitiminin ilk yılı itibariyle kariyer seçimi konusunda çalışmalara başlaması gerekir. Bu seçimi Lise, üniversite ve hatta iş yaşamına başlarken alınacak danışmanlık desteğiyle de beslemek çok daha sağlıklı sonuçlar verecektir.

Read More

Üniversiteye hazırlık sürecinde çoğu öğrenci hem fiziksel hem de duygusal açıdan büyük güçlükler yaşamaktadır. Üniversite sınavına hazırlanma sürecinde özellikle lise son sınıfta olan öğrenciler çoğu sorumluluğu aynı anda göğüslemek zorunda kalmaktadır. Hem okul derslerinin yoğun olması ve okul sınavlarının olması hem de üniversite sınavlarına hazırlanma aşamasındaki ders çalışma yoğunluğu öğrencilerde panik havası oluşturmaktadır.

Okul sıralarında yoğun ders çalışma programlarını takip etmenin yanında, bir de sınavlara yönelik gelecek kaygısının olması da öğrencileri olumsuz anlamda etkilemektedir. Daha lise döneminde kendini göstermeye başlayan bu kaygılar, sınav dönemleri yaklaştıkça kendini daha fazla hissettirmektedir. Üniversiteye hazırlık yapan her bir öğrenci aslında aynı zamanda geleceğine yönelik önemli kararlar verme aşamasında olduğunun da farkındadır.

Sınava hazırlanan her bir birey, ileride hayatlarının en önemli parçası olacak meslek seçimini doğru bir şekilde yapmayı hedeflemektedir. Tüm bunları yaparken birey, aynı zamanda da psikolojik olarak güçlü kalmayı başarabilmelidir. Sınavlara hazırlık sürecinde nelerin gerekli olduğunun bilincinde olan öğrenciler, kendilerini psikolojik anlamda da dinamik hissedeceklerdir.

Üniversiteye Hazırlık Aşamasında Başarının Anahtarı: Motivasyon

Bilinçli olan her öğrenci hazırlık sürecinde başarı için nelerin gerekli olduğunu çok iyi bilmekte ve tahmin etmektedir. Başarının ilk anahtarı doğal olarak motivasyonu sağlamaktır. Bu motivasyonun yanında onu destekleyecek etkili bir ders çalışma rutininin de olması son derece önemlidir. Ayrıca motivasyona ek olarak, ders anlama kabiliyetini artırıcı yüksek bir dikkate sahip olmak da ders çalışma açısından oldukça etkilidir.

Üniversiteye hazırlık sürecinde özellikle çoğu öğrencinin yakındığı bir durum var ki, o da; ruhsal olarak kendilerini yorgun hissetmeleridir. Bu yorgunluğu ortadan kaldıracak en büyük silah ise; başarıyı olumsuz anlamda etkilemeyecek ama öğrencinin bir an önce harekete geçmesini sağlayacak ve onu ders çalışmaya itecek olan yeterli miktardaki kaygıdır. Bu küçük çaplı kaygı sayesinde öğrenciler ders çalışma adına azim göstererek, çalışma konusundaki kararsızlıklarını bertaraf edecek ve kaybettikleri motivasyonlarını tekrardan kazanacaklardır.

Öğrenciler kendilerine en uygun çalışma programlarını uzmanlar aracılığıyla oluşturdukları takdirde önlerini daha rahat görebilme imkanına sahip olacaktır. Düzenli ve disiplinli bir program sayesinde öğrenciler daha motivasyon sahibi bir şekilde çalışmaya başlayacaklardır. Çünkü bu disiplinli programlarla beraber öğrencilerdeki belirsizlikler azalmış olacak ve azalan belirsizlik durumu da motivasyonu arttıracaktır.

Üniversiteye Hazırlık Sürecinde Ailelerin Psikolojik Desteği Nasıl Olmalıdır?

Sınavlara hazırlanma yolunda olan her bir öğrenci için süreç az ya da çok zorlayıcı olmaktadır. Üniversiteye hazırlık uzun bir maraton olduğundan öğrenciler sık sık karamsarlığa düşmektedir. İşte tam da bu noktada aileler devreye girerek çocuklarının yanında olduklarını hissettirmelidirler. Ailelerin, özellikle öğrencilerin başarmalıyım, başarılı olmam lazım gibi kendilerine kurmuş oldukları baskıları hissetmeleri gerekmektedir. Bu durum sadece anne baba için geçerli olmamakta ailede bulunan her bir birey için dikkatli olunması gereklidir.

Çalışma saatlerinin anne ve babasına yeterli gelmediğini düşünen çoğu öğrenci hobilerine ya da sevdiği aktivitelere zaman ayıramamaktadır. Zaman bulsa bile zihninin hep bir köşesinde ders çalışmam lazım fikrinin varlığı ile hareket etmek zorunda kalan öğrenci için bu süreç ciddi anlamda zorlayıcı olmaktadır. Tüm bunlar göz önünde bulundurularak sınavlara hazırlanan öğrenciler için ailelerin daha ılımlı olması onları bu yolda oldukça rahatlatacaktır.

Gençlerin hissettikleri baskıların yanında ailelerde kendilerini baskı altında hissedebilirler. Çocuklarının hedeflerini gerçekleştirebilmeleri için maddi, manevi her türlü külfete katlanan aileler içinde baskı kaçınılmazdır. Üniversiteye hazırlık için gönderilen kurslar, aileleri mali yönden biraz zorlamaktadır. Maddiyatın yanında tekrardan hazırlanmayı düşünen öğrenciler ve aileleri için stresli dönemlerin yeniden başlayacak olması da baskının bir diğer yönü olmaktadır.

Kaygı, Yorgunluk ve Meslek Seçiminde Psikolojik Destek

Dünyanın her yerinde eğitimin olduğu gerçeği düşünülürse sıklıkla duyulan şey ‘sınav kaygısı’ kavramıdır. Sınava hazırlanan öğrencilerin sürekli karşılaştıkları bir durum olan tüm bilgilerin unutulması kaygısı ve sınav esnasında yaşanan boşluk hissi psikolojik desteklerle atlatılabilecek konulardandır. Ancak az da olsa sınava hazırlanan her öğrencide kaygının olması beklenen bir harekettir ve olması da gerekir. Çünkü öğrenciler sınava belirsizliklerle girerler ve bu belirsizliklerde kişide kaygıya yol açar.

Üniversiteye hazırlık sürecinde yaşanan bir diğer husus ise yorgunluktur. Yapılan araştırmalar ders çalışmanın bireyde yorgunluk oluşturacağı bir durumun olmadığını ispatlamaktadır. Zihin gün içerisinde yüklenen bilgilerden yorgun düşmemekte aksine daha zinde kalmaktadır. Yorgunluğun sebebi daha çok oturarak ders çalışmaktan kaynaklı kas ağrıları veya ders çalışmak yerine başka şeyler yapmayı tercih etme isteğinin zihinde bıraktığı duygusal yorgunluk olduğu ifade edilmektedir.

Sınava hazırlanan öğrencilerin zihinlerinde oluşturdukları pek çok geleceğe yönelik düşünceler bulunmaktadır. Bunların başında hangi üniversiteye yerleşeceğim sorusu gelmektedir. Bunun yanında gelecekte hangi mesleği seçmem gerekli gibi sorularla zihnini sürekli meşgul etmektedir. Özellikle öğrenciler emeklerinin karşılıklarını iyi bir meslek sahibi olarak ve para kazanarak almak istemektedir. Kısacası kişilerin meslek arayışları lise döneminden başlayarak hayatlarının her anında devam etmektedir.

Üniversiteye hazırlık aşamasında yaşanan tüm bu süreçler; kaygı, yorgunluk, meslek seçimi, aileler ile yaşanan çatışma, etkili ders planlaması gibi konular psikolojik destek almanın önemini de artırmaktadır. Bu psikolojik destekleri almak için tarafların psikolojik nöbetler yaşaması beklenmemelidir. Çünkü çoğu bireyde gizli yaşanan kaygı nöbetleri özellikle sınav dönemleri yaklaştıkça kendini göstermeye başlamaktadır. Bu durumda müdahale edilmesi zaman kısıtından ötürü fazla etkili olmayacaktır.

Üniversiteye hazırlık sürecinde neler yapılması gerektiği hakkında detaylı bilgi almak için aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Yurt dışında eğitim almak için gerekli olan sınavlar hakkında bilgi edinmek üzere aba Yurt Dışı Eğitim YouTube kanalına abone olabilirsiniz. Güncel konular hakkında özel olarak hazırlanmış videolara erişmek için Doç. Dr. Gamze Sart YouTube kanalını takip edebilirsiniz. 

Read More

Üniversite Bölümleri Neye Göre Seçilmeli?” adlı bloğumuzda bölüm seçiminin meslek seçimi üzerindeki etkisinden bahsetmiştik. Bölümünüzü seçerken mesleğinizi seçme yolunda ilk adımlarınızı atıyorsunuz. Bu nedenle üniversite seçim döneminde kaygılarınızın ve tedirginliklerinizin artması çok normaldir. Fakat endişelenmeyin eğer üzerinde düşünerek seçimler yaparsanız süreci doğru yöneterek gelecek yolunda doğru adımlar atmış olursunuz. Bu kritik seçim sürecinde Aba Psikoloji olarak destek olmak istedik. Öğrenciler meslek seçimi nasıl yapacakları konusunda sık sık kafa karışıklığı yaşadığı için yol gösterici nitelikte bir blog yazısı yazmak istedik.

Meslek Seçimi için Yetenek Analizi

Yeteneklerinizi analiz etmeniz meslek seçimini kolaylaştıracaktır. Biz insanların yetenekli olduğumuz işlerde başarılı, başarılı olduğumuz işlerde yetenekli olma eğilimimiz vardır. Başarılı oldukça da mutluluğunuz ve hayat kaliteniz artacaktır. Kendi sınırlarınızı ve yeteneklerinizi bilmeniz meslek seçimi için önemlidir.

Karakter Analizi

Sadece yetenekleriniz değil karakteriniz de meslek seçimi için gözden geçirilmelidir. Kendine, karakterine uymayan tercihler yaparak seçtikleri alandan pişman olan öğrencileri sıkça duymuşsunuzdur. Bunu engellemek için kişinin kendisini iyi tanıması gerekir. Fakat üniversite tercihlerinin yapıldığı dönem kişiliğin yeni oturduğu 18 yaş dönemine denk gelir. Gençler kendilerini yeni keşfetmeye başlarken aynı zamanda bu zorlu kararı vermeleri istenir. Yaşın verdiği kendini betimlemekte zorlanma yakınların tanımlarıyla daha da netleşebilir. Öğrencilerin etrafındaki kişilerin “Nasıl biridir?” sorusuna cevap vermeleri meslek seçimi konusunda öğrenciye yol gösterici olabilir. Öğrencilerin kendileri üzerinde düşünerek başkalarının da düşüncelerini objektif değerlendirmeyi başararak üniversite tercihlerinde etkili olan meslek seçimini başarıyla gerçekleştirebilirler.

Meslek Seçimi için Acele Etmeyin

Meslek seçimi yapmak üniversite tercihi için önemli desek de mesleğinizin her ayrıntısını seçin demiyoruz. Genel hatlarıyla sahip olmak istediğiniz mesleklere karar vererek seçim yapın. 15 adım ötesini henüz düşünmenin zamanı değil. Bazı öğrenciler kendilerini kısıtlayarak çok spesifik alanlara yönelebiliyorlar. Fakat özellikle 21. yüzyılda geleceğiniz için bunu yapmak pek de mantıklı olmayacaktır. Örneğin elektrik mühendisi mi yoksa inşaat mühendisi mi olmak istediğinizi seçmeniz gerekir bu aşamada. Ancak inşaat mühendisi olup hangi sektörde çalışacağınızı ayrıntılı şekilde belirlemeniz sizi şuan için sınırlayacaktır.

Mesleklere daha genel bir bakış açısıyla yaklaşmaya özen gösterin. Genel hatlarıyla alanın sizin ilginizi çekmesi, o alanda yapılan mesleklerin hoşunuza gitmesi üniversite seçim aşamasında beklenen meslek seçimidir. Örneğin avukat olmayı seçebilirsiniz. Bu seçimi yapmak için de adaleti sağlamaktan hoşlanmanız ve okumaktan hoşlanmanız yeterli olabilir ama ticaret hukuku üzerinde ilerleyen bir avukat olmayı seçmek için çok erken. Alanda derin kararlar almak için daha çok yolunuz var. Bazı şeyler de okurken şekillenecektir. Mesleğin ya da bölümün içerisindeki yöneliminiz bölümünüzü seçtikten sonra süreç içerisinde, üniversite hayatındaki deneyimlerinizle şekillenecektir. 21. Yüzyılda tek bir alana yoğunlaşmak pek de akıllıca olmayacaktır. Gelecek kendi alanını yaratanlarındır. Birden farklı alanla kendinizi beslemeniz her zaman için faydalı olacaktır. Fakat acele etmeyin. Farklı alanlara yoğunlaşabilmek için genelden özele doğru gitmek gerekir. Seçtiğiniz alanın yanında kendinizi nasıl geliştireceğiniz, ne konuda spesifik olarak ilerleyeceğiniz okurken şekillenecektir. Acele etmeyin.

Okul, üniversite seçimi veya meslek seçimi için aklınız karışıksa, kendinizi tanımakta zorluk çekiyorsanız Aba Psikoloji ekibi olarak danışanlarımızın yanındayız. Stratejik yetenek, IQ ve EQ testleri yoluyla mesleki yöneliminizi öğrenebilir; eğitim ve kariyer danışmanlığı yoluyla geleceğinize emin adımlarla şekil verebilirsiniz.

Read More