Yüz yüze eğitim 6 Eylül Pazartesi günü tüm kademelerde ve tam zamanlı olmak üzere başlıyor. Pek çok kademede eğitim ve öğretim son iki yıldır online ve uzaktan sürdürülüyordu. Yüz yüze devam ettirilen eğitim kademelerinde ise kısıtlamalar getirilmiş ve seyreltilmiş eğitim modeli uygulanmıştı.

Sınıflardaki öğrenci sayıları azaltılmış, kapalı alan ve temas gerektiren etkinliklere de ara verilmişti. Bu yılsa alınan yeni önlemler, artan aşılamalarla yeni eğitim dönemine yüz yüze başlama kararı alındı. Öğrenciler okul ortamını, akranlarıyla bir arada olmayı ve sosyal yaşamı çok özlediler. Dolayısıyla eğitimde sınıflara dönülecek olması öğrenciler için coşkulu ve heyecan verici bir haber oldu.

Ancak iki yıldır uzaktan devam eden eğitimde yüz yüzeye dönmek endişeleri de beraberinde getiriyor. Özellikle ebeveynler okulların açılıyor olmasıyla ilgili kaygı ve endişelerini çocuklara yansıtabiliyor. Nasıl korunacağız? Almamız gereken önlemler neler? Çocukların kaygı ve korkuları nasıl giderilebilir? Ve benzeri konularda merak edilen cevaplara yazının devamında ulaşabilirsiniz.

Pandemide Öğrenci Olmak: Daha İyi Hissetmek için Beslenme ve Aktivite Önerileri yazımızdan faydalanabilirsiniz. Ayrıca Pandemi Sürecinde LGS’ye Psikolojik Hazırlık Nasıl Yapılmalı? Ve  Pandemide Üniversite Sınavına Hazırlanmak yazılarımıza da bakabilirsiniz.

Yüz Yüze Eğitim Duygusal, Bilişsel ve Sosyal Gelişim İçin Oldukça Önemli

Akranlarla iletişimde olabilmek, aynı sosyal ortamı paylaşmak, bir arada olabilmek çocuk ve gençler için ihtiyaç. İki yıldır bu ihtiyacın karşılanabilmesi için fiziksel alanlar sanal ortamlara taşındı. Yüz yüze sohbet ve etkileşimlerin yerini online görüşmeler veya mesajlaşmalar aldı. Bu çağın çocukları ve gençleri teknolojiyle kardeş gibi büyüyor. Dolayısıyla dijital platformlar onlara hiç de yabancı değil.

Ancak onlar için bile fiziksel mesafeler rahatsızlık verici boyutlara ulaştı. Öğrenciler okul ortamını, okul düzenini, öğrencilik rutinlerini, sınıflarını özledi. Bu özlemin altında yatan pek çok ihtiyaç faktörü var. Pandemiden önce pek çok öğrenci okulun bu denli önemli ve değerli olduğunun farkında değildi. Sınavlara hazırlanmak, zaman baskısı, müfredat ve benzeri nedenlerle okulun olumlu yönleri geri planda kalıyordu.

Oysa okul bilginin edinildiği bir ortamdan ibaret değildi. Okulda yüz yüze eğitim aracılığıyla öğrenciler sosyalleşirler. Farklılıklar içinde uyum yakalamayı, empati kurmayı, hoşgörüyü, paylaşmayı, saygı duymayı öğrenirler. Okul sayesinde öğrenciler kendilerini değerlendirebilirler, adeta okul bir ayna görevi görür. Bu sayede çocuk kendini akademik, sosyal, karakteristik açılardan değerlendirir, sınıflandırır ve derecelendirir.

Okul ortamında kurallar vardır, disiplin vardır. Ve öğrenciler kural ve disiplinden hoşlanmıyor gibi görünseler de sınırları belli bir organizasyon içerisinde kendilerini daha güvende hissederler. Tıpkı evimiz gibi okulumuzda da konuşulan ve konuşulmayan kurallar olsun isteriz. Bu kurallar bizim sınırlarımızı belirler. Bu sınırlara sadık kalmak bizi güvende tutar. Yüz yüze eğitim ile öğrenmek daha kolay hale gelir.

Online eğitime kıyasla dikkat süresi sınıf ortamında daha uzundur. Öğrenmeye yönelik motivasyon çoğu öğrenci için sınıf ortamında daha yüksektir. Doğrudan iletişim kurabilmek, göz kontağı kurmak, iletişimde beden dilini kullanabilmek etkileşimin kalitesini artırır. Okulun sağladığı tüm bu kazanımlar öğrencilerin duygusal, bilişsel ve sosyal açıdan gelişmesini destekler.

Yüz Yüze Eğitim Ailedeki Rollerin Karışmaması ve Günün Sağlıklı Şekilde Planlanabilmesi İçin Önemli

Pandemi sürecinde sağlığımızı riske atmaksızın eğitime devam edebilmenin en verimli yolu online eğitime geçişti. Ancak ilk geçiş sürecinde pek çok zorluk ve aksama yaşandı. Eğitimlere katılabilmek için evdeki çocuk sayısı kadar bilgisayara ihtiyaç duyulması, internet ihtiyacı bunların bir kısmıydı. Önemli bir diğer konu ise çalışan ebeveynlerin durumuydu.

İşe gitmek zorunda olduğu için evden eğitim alan çocuğunu emanet edecek kimsesi olmayan ebeveynler çok zorlandı. Evden çalışan ebeveynler içinse çocuklarla bir arada çalışmak kolay değildi. Küçük ama kalabalık hanelerde herkesin çalışmak için ayrı bir alana sahip olması mümkün değildi. Bunlar da beraberinde aksaklıklara neden oldu.

Dikkatler kolayca dağıldı ya ebeveynler işlerini aksattı ya öğrenciler derslerini, evdeki küçük çocukları oyalamakta çoğu zaman abilere, ablalara kaldı. Dolayısıyla ev içerisindeki roller bozuldu. Günlük rutinler ve planlamalar da aksadı. Uyku, uyanıklık saatleri, yemek saatleri, öğünlerin niteliği değişti. Fiziksel olarak yorgunluk yaşamayan bedenler için uykuya dalmak zorlaştı. Öz bakım ve kişisel hijyen azaldı.

Okula gidip yüz yüze eğitim alınan dönemlerde öğrencilerin belli bir uyanma ve uyku saatleri vardır. Sabah erken kalkmak, okula gitmek, okulda tüm gün sıralarda oturmak, teneffüslerde koşturmak ve akşam eve dönmek yorucudur. Bu yorgunluğun bir diğer anlamı ise düzen içeren bir rutine sahip olmaktır. Okula gitmeyen öğrenciler ise çoğunlukla derslere dakikalar kala uyanıyorlar.

Kahvaltıyı geciktiriyor, evde okuldakinden daha az hareket ediyorlar. Dolayısıyla bu durum uyku saatlerini ve beslenme alışkanlıklarını da bozuyor. Okul ise tüm aile bireylerinin eski rutinlerine dönmesini kolaylaştırıyor.

Pandeminin Olumsuz Etkileri ve Verimli Zaman Geçirme Önerileri ve Pandemiden Etkilenen Yakınlarınıza Siz de Psikolojik İlk Yardım Uygulayabilirsiniz! Yazılarımızdan da faydalanabilirsiniz.

Yüz Yüze Eğitim Tüm Avantajlarına Rağmen Aileleri Endişelendiriyor Olabilir

Okulları özledik, eski rutinlerimizi özledik, sosyal hayata karışmayı özledik. Ancak tüm özlemlere rağmen sağlıklı kalabilmek en büyük temennimiz. Ebeveynlerin en büyük endişesi virüsün okul ortamından öğrenciler aracılığıyla eve taşınması. Aşı yaygınlaşmış, pek çok birey aşılarını olmuş olsa da aşı hastalık kapmayı engellemiyor. Öğrencilerin önemli bir kısmı ise henüz aşılanmadı.

Bu da ebeveynlere “ya çocuğum hasta olursa?” veya “ya çocuğum hastalığı eve taşır ve risk grubundaki aile üyelerimizden biri için tehlike oluşturursa!” endişesi duyuyor. Hastalığa yakalanmak durumunda karantina sürecinde kaçırılacak derslerin nasıl telafi edileceği de başka bir soru işareti. Ancak herkesin en temel kaygısı yüz yüze eğitim sonrası hastalığı alma ve yayma ihtimali üzerinde yoğunlaşıyor. Tüm bu endişeler çocukların okulla buluşma sevincini gölgeliyor.

Özellikle çocuğu okula yeni başlayacak olan okul öncesi grubu velileri ve ilk öğretim velileri endişeli. Normalde de okula ilk kez gidecek olan çocuklar ve aileleri başlangıç öncesi yoğun kaygı duyabilirler. Ebeveynin farkında olmadan yansıttığı kaygılı haller çocuğun da kaygılarını pekiştirir ve zamanla çocukta okul korkusu, fobisi gelişebilir. Şimdi bu sürece birde pandemi faktörü eklendi.

Ailelerin okul, öğretmen seçerken gösterdiği hassasiyet şu an çok daha yüksek. Tabi hassasiyet ve beklentiler artıkça eğitime ayrılan bütçelerde de farklılaşmalar oluşabiliyor. Bu da ebeveynlerin karar sürecinde daha büyük zorluklar yaşamasına neden olabiliyor. Kimi veliler ise yüz yüze yerine eğitimin evden devam ettirilmesini tercih ediyor.

Anaokulu Seçimi Nasıl Yapılmalı? Yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Yüz Yüze Eğitim Beraberinde Okul Fobisini Tetikleyebilir Aileler Yapıcı ve Heveslendirici Olmalı

Hatalı ebeveyn tutumları, mizaç, gelişimsel özellikler, çevresel koşullar, rekabet ve kıyaslamalar okul fobisine neden olabilir. Çocuğun mizacı içe dönük, çekingen nitelikteyse okul korkusu gelişebilir. Ebeveynlerin mizaç özellikleri de okul sendromu gelişimini etkileyebilir. Ayrılık anksiyetesi; ebeveynlerin çocuktan ayrı kalmaya yönelik kaygıları çocuğun okula gitmek istememesine neden olabilir.

Çocuklar okula gittiklerinde ebeveynlerine üzüntü verdikleri için kendilerini üzgün ve suçlu hissedebilirler. Aynı durum pandemide okula başlayacak çocuklar için de geçerlidir. Ebeveynler çocuklarının okula gidecek olmasından duydukları üzüntü ve kaygıyı söz, davranış ve ifadeleriyle yansıtabilirler.

Sürekli hijyen kurallarını hatırlatmak, vücut kırgınlığı, hastalık belirtilerini hemen covid-19’a yormak çocukların doğal davranmasını engelleyecektir. Bu da öğrencinin kendi otokontrolüyle ev dışında, özellikle de yüz yüze eğitim ortamında davranabilmesini engeller. “Hasta olabilir veya hastalığı taşıyabilirim!” endişesiyle çocuk sınıf ve okul ortamında etkin hareket edemeyebilir. Ebeveynin kaygıları yoğunsa bu kaygıyı çocuğun veya gencin fark etmemesi mümkün değildir.

Kaygıyla başa çıkmak ebeveyn için mümkün olmuyorsa profesyonel destek alınabilir. Ancak kaygı kontrol edilebilir düzeylerdeyse kaygının varlığından verim elde edilebilir. Ebeveyn çocuk veya gençle temel kaygılarını paylaşabilir. Ancak kaygılar paylaşıldıktan sonra mutlaka bu kaygılarla nasıl başa çıkabileceği de paylaşılmalıdır. Aynı şekilde çocuk veya gence okulda olmanın sağlık açısından riskleri olsa da pozitif kazanımlarının da olduğu anlatılmalıdır.

Tedbirli davranılıp, alınan önlemlere dikkat edildiği sürece okulda olmanın son derece faydalı olacağı aktarılmalıdır. Okul Fobisi ve Ailelere Öneriler ve Okul Korkusu Nedenleri ve Okula Yeni Başlayacak Çocuklar İçin Ailelere Öneriler yazılarımızdan faydalanabilirsiniz.  Ebeveyn Tutumları ve Karakter Gelişimine Etkisi yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Yüz Yüze Eğitim Başlamadan Önce Çocuklar Detaylı Bilgilendirilmeli

Kaygıyla başa çıkmanın en güzel yolu kayıta dayalı, bilimsel bilgiler eşliğinde hatalı ve eksik bilgilerin kapatılmasıdır. Kaygının en büyük tetikleyici yanlış veya eksik bilgilerdir. Bu nedenle ebeveynler önce kendileri covid-19 sürecinde alınması gereken önlemleri öğrenmeli ve olası riskleri gerçek kaynaklardan tespit etmelidir. Ardından ebeveynler edindikleri bu bilgileri çocuklarının yaşlarına göre uyarlayıp, onlarla da paylaşmalıdır.

Bilgi paylaşımı yapılmadan önce okula yönelik heves uyandırmakta son derece önemlidir. Çocuk okula yeni başlayacaksa okul temalı hikaye kitapları alınıp okunabilir. Çocuğun okul tecrübesi varsa eski okul deneyimleri, okul arkadaşları, öğretmenleri ile ilgili sohbetler edilebilir. Amaç çocuğun okula gitmek için heveslenmesini sağlamak olmalıdır. Ancak çocuğun okula gitmeye istekli olmasında en büyük destek ebeveynin de gönüllü ve istekli olmasıdır.

Yüz yüze eğitim başlamadan kaygıyla başa çıkmak için mutlaka çocuğa covid-19 kapsamında alınması gereken önlemler anlatılmalıdır. Hatta evdeki tüm aile bireylerine ebeveynlerden biri tarafından eğitim dahi verilebilir. Videolar, görseller ve hazırlanabiliyorsa slaytlar, afişler eşliğinde eğitim planlanabilir. Bu eğitim ortamı bir etkinliğe çevrilip, aktivite gibi de dizayn edilebilir. Eğitim sonrası soru cevaplar, bilgi yarışmaları yapılabilir.

Sosyal mesafe, temizlik ve maske kullanımı konusunda bilgi paylaşılmalı. Yine küçük çocuklarda bu bilgilerin yerleşmesi ve kaygı uyandırmaması için oyun ve kitaplardan faydalanılabilir.

Yüz Yüze Eğitim Gelişen Ekran Bağımlılıklarıyla Mücadele Etmeyi de Kolaylaştıracak

Salgın döneminde eve kapanmamız, eğitiminde online olarak sürdürülmesi her yaş grubundan bireyin ekran kullanımını artırdı. Derslerin online olması, akranlarla sosyalleşmek için online platformların kullanılması, boş zaman etkinliklerinin de dijital kaynaklarla yapılması bağımlılık geliştirdi. Türkiye zaten ekran kullanım oranının oldukça yüksek olduğu bir ülkeyken ekran kullanım oranlarımız pandemiyle daha da arttı.

Yüz yüze eğitim başladığında önemli kazanımlardan birisi de ekran kullanımının okul saatlerinde minimuma inecek olması. Ancak yine de öğrenciler ekran kullanımını sınırlandırmakta zorluk yaşayabilirler. Oyun, ekran bağımlılığı gibi faktörlerle mücadele eden bireyler için aşağıdaki yazılarımız faydalı olabilir. Dijital Çağda Öğrenci Olmak ve Oyun Bağımlılığı Çocukların Gelişimini Nasıl Etkiliyor? Yazılarımızdan faydalanabilirsiniz.

 

Read More

Pandemide öğrenci olmak çocuk ve gençler için pek çok alanda yeni beceriler kazanma ve yeniliklere adapte olma ihtiyacını doğurdu. Bu süreç yetişkinler için de büyük değişikliklere ve uyum ihtiyacına neden oldu. Ancak öğrenciler geleceklerine yön verdikleri bu önemli dönemde uzun süreli pandemi koşullarına maruz kaldılar. Online eğitimler, sınavlara yönelik belirsizlikler, akranlarından uzak kalmak, karantina ve kısıtlamalar öğrencileri hepimizden çok etkiledi.

Bu süreçte öğrenciler akranlarıyla sosyalleşmek için sosyal medya, telefon gibi iletişim araçlarına mecbur kalıyorlar. Evde ekran karşısında ders dinleyerek öğrenmeye çalışıyorlar. Biriken enerjilerini atamıyor, ev ortamında fiziksel aktivite ihtiyacını karşılayamıyorlar. Geniş aile bir arada yaşanan, küçük çocukların olduğu evlerde ise öğrencilerin çalışabilmesi daha zor oluyor. Dolayısıyla pandemide öğrenci olmak çocuk ve gençlerin enerjisini düşürüyor, motivasyonlarını kırıyor.

Yazımızda öğrencilerin pandemi sürecinde kendilerini daha iyi hissetmelerine destek olacak beslenme ve aktivite önerilerimizi paylaşacağız.

Pandemide Öğrenci Olmak: Daha İyi Hissetmek İçin Beslenme Nasıl Olmalı?

Beslenmenin bağışıklık sistemi, öğrenme, dikkat ve fiziksel – ruhsal iyi oluşu desteklediği araştırmalarca desteklenmektedir. Dolayısıyla bu zorlu dönemde hepimizin ama özellikle de çocuk ve gençlerin beslenmeye önem vermesi gerekmektedir. İyi bir beslenme için dengeli beslenebilmek gerekir. Beslenme uzmanlarının sıklıkla vurguladığı ancak bizlerin çoğunlukla ihmal ettiği basit beslenme değişiklikleri büyük farklar yaratabilmektedir. Stres, kaygı gibi olumsuz duygular ilk önce beslenme düzenimizi etkilemektedir.

Mutsuz, stresli, öfkeli veya kaygılıyken beslenme ihtiyacımızı sınırlandırabilir ya da aşırı yemeye başlayabiliriz. Duygusal boşlukları anlık mutluluk ve enerji veren paketli gıdalar, çikolata ve türevleri, asitli içeceklerle doldurabiliriz. Stresi yarıştırmak, uyanıklığı sağlamak ve enerjimizi artırmak için kafein tüketimimizi artırabiliriz. Pandemide öğrenci olmak iyi hissetme ihtiyacını artırmaktadır. Ancak iyi hissetmek için ön koşul dengeli yani abartısız, kararında ve sağlıklı beslenmektir.

Sağlıklı beslenebilmek için ise karbonhidrattan az protein, omega 3 açıcından zengin besinler tüketmek gerekir. Lifli gıdalar, meyve ve sebzelerle besin zinciri tamamlanmalıdır. Ayrıca gün içerisinde su alımı ihmal edilmemelidir.

Protein ve Omega 3 Açısından Zengin Besinleri Öğünlerinize Düzenli Eklemelisiniz

Omega-3 vücut tarafından üretilemeyen ve dışarıdan yiyeceklerle alınması son derece önemli doymamış yağ asitlerinden biridir. Faydaları saymakla bitmeyen omega 3’ün eksikliğinde depresyon gelişebilmektedir. Dikkat ve hafızanın güçlendirilmesinde omega 3 oldukça etkilidir. Eksikliğinde ise unutkanlık ve dikkat dağınıklığı görülebilmektedir. Dolayısıyla pandemide öğrenci olmak yeterli omega 3 tüketimini gerektirmektedir. Özellikle soğuk sularda yaşayan deniz canlıları, ceviz ve semizotunda omega 3 yüksektir.

Kırmızı- beyaz et, balık, yumurta, süt, beyaz peynir, yoğurt, koyu yeşil bitkiler, kuru bakliyatlar, fındık, fıstık, badem gibi besinlerde de protein bulunmaktadır. Protein vücudun enerji ihtiyacını karşılar, kas oluşumunu destekler, güç verir, metabolizmayı hızlandırır. Yeterli protein alımı atıştırma ihtiyacını azaltır. Kemik gelişimine ve iskelet sisteminin korunmasına destek olur. Yorgunluk hissini azaltır.

Bol Su tüketilmeli

Pandemide öğrenci olmak tüm gün ekran karşısında ve yetersiz hareketle çalışmayı gerektiriyor. Dolayısıyla fiziksel yorgunluk artıyor. Ancak yorgunluk yetersiz sıvı alımının da bir belirtisi olabilir. Bu nedenle gün boyunca yeterince su içtiğinizden emin olmak yorgunluk hissini hafifletmeye yardımcı olacaktır. Kaliteli yaşam üzerine çalışmalar yapmış olan Spinoza özellikle yeterli su alımının iyi oluşu desteklediğini bulmuştur.

Spinoza günlük su ihtiyacını belirlemek için toplam kilo * 0,04 litre su formülünü vermektedir. Buna göre 60 kilo olan birinin günlük su ihtiyacı 2,4 litre su olacaktır. Bu suyu günün 4 dilimine bölerek tüketmek ise günlük su ihtiyacını dengeli karşılamayı sağlayacaktır. Suyun çok soğuk ya da çok sıcak olmaması, ph değeri, saklandığı şişe gibi faktörlerde suyun kalitesini belirlemektedir.

Su içimini kolaylaştırmak ve suyu farkındalıkla içmek için suyun içerisine limon damlatmak mindfulness açısından önerilmektedir. Su yerine başka içecekler tüketmek ise su ile aynı etkiyi kesinlikle göstermemektedir.

Su yerine tüketilen çay veya kahvenin değeri suyla aynı olmayacaktır. Su vücudun saf yakıtı, arındırıcısıdır. Su tüketiminizi artırarak hayatınızın en önemli değişimlerine ilk adımı atabilirsiniz. Su gün içerisinde tükettiğiniz fazla kafeinin ya da zararlı besinlerin de vücuttan hızlı atımını kolaylaştırmaktadır. Susuzluk, yorgunluk hissini artıracak, baş ağrısı, ciltte kuruluk, gerginlik yapacak ve dikkati de olumsuz etkileyecektir.

Su tüketiminin yanına ekleyeceğiniz bazı basit beslenme alışkanlıkları ile yaşamınızdaki kaliteyi yükseltebilirsiniz. En başta dikkat edilmesi gerekenler ise şeker ve karbonhidrat ürünlerinden uzak durmak olabilir. Bu tarz besinlerin yerine tüketeceğiniz protein ağırlıklı besinler ve su tüketimi sizlere yepyeni bir hayat sunacaktır.

Pandemide Öğrenci Olmak Karbonhidrat ve Paketli Gıda Alımını Artırıyor

Pandemide öğrenci olmak her canınız sıkıldığında, enerjiniz düştüğünde abur cubur tüketme ihtiyacı hissettirebilir. Paketli gıdalar, cips, şeker, asitli içecek ve benzeri ürünler anlık mutlu olmanızı sağlıyor olabilir. Ancak mutlu hissetmenin tek kaynağı zararlı besinler tüketmek değildir. Bu sağlıksız alışkanlığın yerine çok daha faydalı ve etkisi uzun sürecek alternatifler düşünebilirsiniz.

Tatlı ihtiyacınızı meyvelerden, atıştırma ihtiyacınızı kuruyemişlerden karşılayabilirsiniz. Evde kolayca hazırlayabileceğiniz lezzetli ve keyifli atıştırmalıklar, içecekler yapabilirsiniz. Gronala bar, meyveli ve sütlü içecekler, taze sıkılmış meyve-sebze suları gibi.

Paketli gıdalar, unlu mamuller, şeker, tatlı gibi besinler tüketildikten sonra vücutta istenmeyen tepkilere neden olur. Karbonhidrat açısından zengin beslenmek bireyin daha yorgun hissetmesine, çabuk acıkmasına neden olur. Karbonhidrat ağırlıklı beslenen bireylerde dikkati toplamak güçleşir. Acıkınca agresif davranışlar sergilenir. Daha hızlı kilo alınır ve kilo daha zor verilir.

Gergin, öfkeli, huzursuz davranışlar gösterilir. Hareketlerde ve faaliyetlerde yavaşlama söz konusudur. Mutsuz, enerjisiz ve depresyona meyilli tavırlar görülebilir.

Kahvaltı Öğünü Atlanmamalı

Kahvaltı günün en önemli öğünüdür ve aynı zamanda gece boyu dinlenen sindirim sistemi için de hafif bir başlangıçtır. Kahvaltı diğer besinlere bir ön hazırlık öğünü olarak da değerlendirilebilir. Ancak önemli olan kahvaltıda tüketilen besinlerin kalitesidir. Hamur işi, kızartma, şekerli yiyecekler yerine yumurta, peynir, avakado gibi daha sağlıklı besinler tercih edilmelidir. Güne suyla başlamak, öğünlerden önce su tüketmek de vücut için faydalıdır.

Pandemide Öğrenci Olmak Güneşle Adeta Yakalamaç Oynamayı Gerektiriyor

Pandemide öğrenci olmak çoğunlukla evde olmayı gerektirse de mümkün olabildiğince güneş alabileceğiniz saatleri verimli geçirmelisiniz. Yetersiz güneş alımı nedeniyle gelişen D vitamini eksikliği besinlerle de karşılanamamaktadır. Dışarıdan alacağınız D vitamini takviyeleri ve olabildiğince güneşe çıkmak iyi hissetmenize destek olacaktır. D vitamini eksikliği unutkanlığa, güçsüzlüğe, yorgunluğa neden olmakta ve bağışıklık sistemini de düşürmektedir.

Beslenmenize koyu renkli besinler eklemeniz, sağlıklı kuruyemişler tüketmeniz, düzenli et – balık yemeniz dengeli ve yeterli beslenme için gereklidir. Güneş almanız, yeterli su tüketmeniz, öğün atlamamanız da önerilmektedir. Karbonhidratlardan olabildiğince uzak durmak ve kahve tüketimini dengelemekte iyi hissetmenize destek olacaktır.

Pandemide Öğrenci Olmak: Daha İyi Hissetmek İçin Hangi Aktiviteler Yapılabilir?

Pandemide öğrenci olmak beraberinde yeterince hareket edemeyen bir çocuk ya da genç olmayı getiriyor. Çocuk ve gençlerin sokağa çıkma izni çoğunlukla ders saatleri içerisine denk geliyor. Dersten sonra ise tekrar yasak başlamış oluyor. Dolayısıyla öğrencilerin doğada, kırda, bahçede veya spor yapılabilecek herhangi bir yerde egzersiz yapabilme imkanı olmuyor. Bu da yeterince hareket edememelerine, hareketsizlik kaynaklı güçsüz düşmelerine neden oluyor.

Güçsüzlük enerjisizliği, enerjisizlik ise motivasyon kaybını ve erteleme ihtiyacını tetikliyor. Ancak bu dönemde kendinize hatırlatacağınız birkaç önemli bilgi ve yapacağınız ufak egzersizlerle daha iyi hissedebilirsiniz. Öncelikle umutsuzluğa kapıldığınız, mutsuz hissettiğiniz dönemlerde kendinize bunun geçici bir dönem olduğunu hatırlatın. Giderek azalan pandeminin olumsuz koşulları kademeli olarak hayatımızdan çıkacak. Ancak sizin fiziksel ve ruhsal olarak iyi hissedişinize her daim ihtiyacınız olacak.

Hatta pandemi bittiğinde enerjinizi geri kazanmaya çok daha fazla ihtiyaç duyacaksınız. Çünkü yeniden eski düzenlerinize geri dönebilmek için enerji harcayacaksınız. Dolayısıyla bugünü bugünle sınırlandırmadan geleceğin ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak ilerlemelisiniz. Evde olmanız pek çok faaliyetinizi kısıtlasa da evde de basit egzersizler yapabilirsiniz. Ev içerisinde belirlediğiniz bir süre boyunca yürüyebilir, yeterli alanınız yoksa olduğunuz yerde yürüme hareketi yapabilirsiniz.

Örnek için eğlenceli ve etkili çok sayıda program ve video bulabilirsiniz. Evde yine videolardan ve uygulamalardan yararlanarak yoga, meditasyon, pilates yapabilirsiniz. Pek çok profesyonel eğitmen bu dönemde gönüllü olarak ücretsiz canlı dersler veriyor. Belirlediğiniz ve beğendiğiniz eğitmenlerin derslerine online katılabilir, canlı yayın kayıtlarını dersi kaçırsanız da sonra izleyebilirsiniz.

Olumsuz düşüncelerinizle başa çıkmak, iyi hissetmek, rahat uyumak ve konsantre olmak için nefes egzersizi yapabilirsiniz. Mindfulness nefes çalışmalarını araştırabilir ya da hoşunuza gidecek farklı nefes egzersizlerini öğrenebilirsiniz. İnternette sayısız uygulama örneğine ulaşabilirsiniz. Mindfulness: Bilinçli Farkındalık Nedir? yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Su içmek kadar suda olmanın da faydası çok büyük. Olumsuz enerjinizden arınmak, vücudunuzu dinlendirmek için her gün düzenli duş alabilirsiniz. Güzel havalarda imkanınız varsa yüzebilirsiniz.

Beslenme ve Aktivite Alışkanlığı Kazanmak İçin Kendinize 21 Gün verin

21 gün kuralını pek çoğunuz duymuş olabilirsiniz. Kulağa uzun bir süre gibi gelse de 20 gün başarılı bir sonuç almak için oldukça kısa bir süredir. 20 gün boyunca kazanmak istediğiniz alışkanlıklarınızı uyguladığınızda 21. Gün alışkanlık kazanmış oluyorsunuz. Dolayısıyla ilk başlarda direnç gösterseniz de 21 gün sonra yeni alışkanlıklarınızı uygulamak sizin için çok daha kolay olacak.

21 gün beslenme düzeninize uymanız, egzersizlerinizi yapmanız vücudunuzun sizden isteyeceği yeni alışkanlıklar kazanmasını sağlayacaktır. Ayrıca düzenli uyku uyumalı, uyuma ve uyanma saatlerinizi dengeli ayarlamalısınız. Çok geç uyumak veya çok geç uyanmak uyku veriminizi düşürecektir. Uykudan hemen önce veya uyandıktan hemen sonra sosyal medyaya, internete bakmakta önerilmemektedir.

Bu süreçte iyi hissetmekte güçlük yaşıyor ve önerilerimizden de verim alamıyorsanız mutlaka profesyonel desteğe başvurmalısınız. Aba psikoloji de uyguladığımız IQ, EQ, dikkat, algı, yetenek ve kişilik testleriyle danışanlarımızın potansiyellerini keşfediyoruz. Kullandığımız alternatif psikoterapi yöntemleriyle danışanlarımızın hayat kalitesini artırmayı hedefliyoruz.

Pandemide öğrenci olmak kolay bir deneyim olmasa da yalnız olmadığınızı ve yaşadığınız sorunlara alternatif çözümler olduğunu kendinize hatırlatın. Detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. İçeriklerimizi takip etmek için Blog yazılarımızı ve YouTube kanalımızı takip edebilirsiniz.

 

Read More

Pandemi dönemiyle birlikte pek çok alışkanlarımız değişmiştir. Eskiden topluluk içerisinde rahat bir şekilde yaptığımız aktiviteler artık yerini daha bireysel aktivitelere bırakmıştır. Pandemi dönemi ders çalışma yöntemlerini de etkilemiştir. Her şeyden önemlisi var olan sorunları görebilmek gerekmektedir. Mevcut sorunları görerek bunları kabul etmemiz sorunun çözümünü kolaylaştıracaktır. Durumları değerlendirerek hakikat ne ise onu görmek en doğru olandır.

Yani herhangi bir durum ne kadar vahimse, romantik davranarak bu durumun olduğundan daha iyi olduğunu düşünmek yanlış bir davranıştır. Mevcut durumu kabul etmek gerekmektedir. İnsanlar için en önemli şey fiziksel sağlıktır. Bu nedenle insanlar fiziksel sağlık seviyelerini yüksek tutmalarına dikkat etmeleri gerekmektedir. Çünkü fiziksel sağlık, insanların psikolojik durumlarını da yakından etkilemektedir.

Pandemi Dönemi Ders Çalışmak İçin Doğru Yöntemler Tercih Edilmeli

Pandemi döneminde ders çalışmak için uzaktan eğitim metotları tercih edilmektedir. Eskiden sınıf ortamında sosyalleşerek ders dinleyen öğrenciler, artık tablet ya da bilgisayarları ile yeni bilgiler öğrenmeye çalışmaktadır. Bu dönemde yüz yüze eğitimin sonuçlarından biraz farklılık gösterebilmektedir. Günümüzde internet ortamında pek çok bilgiye ulaşılması öğrencilerin kaynak ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Bu dönemde öğrencilerin ders dışında, ev içinde kendi sağlıklarını korumaları da son derece önemlidir. Bunun için ev içerisinde dengeli beslenmeye, bol su tüketmeye ve spor yapmaya zaman ayırmak gerekmektedir. Ev içinde günde 2000-3000 adım atabilmek spor yapmak anlamında fiziksel sağlığa katkı sağlamaktadır.

Online Dersler Önemli

Bu dönemde online derslere katılmak yeni bilgi edinmek adına önemlidir. Gün içerisinde çok uzun sürelerde ve ara vermeden ders çalışmak önerilmemektedir. Evdeyken konu tekrarları ihmal edilmemeli, konuyla ilgili soru çözümleri de belirli bir program dahilinde yürütülmelidir. Bu dönemde psikolojik anlamda sağlıklı olmak için fiziksel sağlığın korunması önemlidir. Ders dışında da ev ortamında yapılabilecek aktiviteler ihmal edilmemelidir. Bulunduğumuz ortamları belirli aralıklarla havalandırmak sağlığımız açısından dikkat edilmesi gerekenler arasında bulunmaktadır. Bu dönemin de geçici bir süreç olduğu unutulmadan mevcut imkanlarla ders çalışma faaliyetlerine devam edilmelidir.

Pandemi döneminde ders çalışma yöntemleri hakkında bilgi edinmek için aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Yurt dışında eğitim almak için gerekli sınavlar hakkında bilgi edinmek amacıyla aba Yurt Dışı Eğitim YouTube kanalını takip edebilirsiniz. Farklı konularda bilgilendirici videolara ulaşmak için Doç. Dr. Gamze Sart’ın YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Read More

Pandemi sürecinden sonra eğitim sistemindeki değişimler yeni sınav düzeninin oluşmasına yol açtı. Sınavlar online yapılmasa bile eğitimin çoğu okulda online ya da yarı online sürdürülmesi bazı değişikliklere sebebiyet verdi. Online dinlenilen derslerden öğrenilenlerle sınavlara hazırlanmak kadar maskelerle sınava girmek değişikliklere yol açtı. Bazı öğrenciler değişimlere kolayca uyum sağlarken kimisi bu konuda bazı uyum problemleri yaşayabilir. Bu uyum problemlerinin sınavlara yansımaması adına neler yapılabileceğini ve yeni düzene uyum sağlamak konusunda bazı yöntemleri blog yazımızda paylaşmak istedik.

Bireysel Çalışmaların Önemi

Yeni sınav düzeni bireysel çalışmaların önemini arttırdı. Yeni şartlarda öğretmenler ne kadar çabalasa da ders anlatmak daha zor hale geldi. Öğrencinin kendi iç motivasyonu ve bireysel çabası önem kazandı. Bu nedenle sınavlar için öğrencinin kendi iradesiyle çalışmalar yapması gerekir. Okul sınavları ya da üniversiteye, liseye geçiş sınavları fark etmeksizin öğrencilere düşen yük arttı. Uyum sağlamak adına her gün düzenli çalışabilmek, en azından işlenen konuları tekrar etmek faydalı olacaktır.

Sınav Anına Uyum Sağlama

Yeni sınav düzeninde çoğunlukla maskeliyken sınava girilmektedir. Bazı öğrencilerde bu bile bir endişe kaynağı olabilir. Özellikle astım gibi nefes almakta zorluk çekme problemleri olan öğrenciler maskeli içerde bulunmaktan daha fazla rahatsızlık duyabilirler. Astım benzeri rahatsızlıklara sahip olan kişilerin öğretmenleriyle konuşarak pencerenin yakınına otururlarsa daha faydalı olacaktır. Öğretmenler de bu tür sağlık problemlerini bilerek ona göre sınav ve sınıf düzeni oluştururlarsa dersler ve sınavlar daha verimli geçecektir. Herhangi bir nefes ya da kalple ilgili problemi olmayanlar sınav öncesi çeşitli nefes egzersizlerinden faydalanabilirler.  Burundan 2’ye kadar sayarak nefes aldıktan sonra 4 sayıda nefesi vermek hem stresi azaltacaktır hem de nefesle beynin tazelenmesini sağlayacaktır. Beyine daha çok oksijen gittiği için zihin sınava hazır olacaktır.  Bunun yanı sıra sınavda nefes alma problemlerine karşın da öncesinde bu basit nefes egzersizini yapmak etkili olacaktır.

Derslerde Yeni Sınav Düzeni

Sınavlar için derste öğrenilenler faydalıyken eğitim sistemindeki ve virüsün getirdiği global değişimler dersleri dinlemekte bazı zorlanmalara sebep oldu. Yeni sınav düzeninde dersleri dinleyebilmek öğrencilere zor gelmiş olabilir. Öğrencilerde odaklanma problemlerinin görülmesi yalnızca derslerde ve okullardaki değişimlerden kaynaklanmamaktadır. Aynı zamanda dünyadaki global değişim yalnızca öğrencilerin değil hepimizin hayat biçimindeki büyük farklılıklar yarattı. Bu nedenle günlük hayattaki değişimden kaynaklı isteksizliklerle beraber odaklanmakta zorlanmalar olabilir. Dolayısıyla sınavlara hazırlanma süreci de çoğu öğrenci için sıkıntılı geçebilir. Öğrencileri öğretmenlerin motive etmesi arada bir geleceğe dair umutlu konuşmalar yapması, geleceğe dair hayal kurmalarını sağlamaları çocukların heveslerini arttırarak odaklanmalarını kolaylaştıracaktır. Öğrencilerin odaklanamadıkları noktalarda kendilerini zorlamadan bireysel çalışmalara yönelmeleri onlara özgürlük alanı tanıyacaktır.

Read More