Sınav dönemi ve sınava hazırlık süreçleri öğrenciler için son derece yorucu ve stresli dönemler oluyor. Sınav stresi ile mücadele etmenin her öğrenci için kolay olmadığı biliniyor. Bu noktada; ailelere büyük bir iş düşüyor. Sınava hazırlanan bir öğrencinin ailesinin de tüm sürece dahil olması ve tüm parametrelere hazır olması gerekiyor. Birçok bilimsel araştırma ailelerin çocukların sınav kaygısı üzerinde olumsuz etki yaratabileceğini gösteriyor. Ailelerin çocuğa yönelik tutum ve davranışları sınav stresini tetikliyor. Bu nedenle öğrencilerin başarılarının düşmesi söz konusu olabiliyor. Bu anlamda; ailelerin öğrenci üzerindeki sınav baskısını arttıracak tutum ve davranışlardan kaçınması gerekiyor.

aba Psikoloji bu noktadan yola çıkara; sınav dönemi ve hazırlık süreçlerinde yalnızca öğrencilere destek vermiyor. Kariyer planlama, süreci boyunca aileleri de çeşitli konularda destekliyor. Öğretmenlerin ve danışmanların da süreç içerisinde son derece önemli bir role ve etkiye sahip olduğu biliniyor. Bu nedenle; öğretmenlerin de bazı konularda desteklenmesi gerekebiliyor. aba Eğitim ve aba Academy’nin uzman kadrosu öğrenme metotları ile ilgili çalışmalar yürütüyor. Öğrenme biçimleri ve öğrenme süreçlerini iyileştirebilecek metodolojilere bağlı kalarak süreci yönlendiriyor. Ancak her öğretmenin süreç içerisinde benzer biçimde hareket etmediği biliniyor.

Nöropsikoloji ile ilgili çalışmaların son dönemlerde hız kazandığı ve bu konuda önemli araştırmalara imza atıldığı biliniyor. Bu alanda önemli gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmeler öğrenme süreçleriyle de yakından ilişkilendiriliyor. Sınav dönemi ve sınava hazırlık süreçlerinde bu gelişmelerden de yararlanmak gerekiyor. Öğrenme yöntemlerini bu doğrultuda yapılandırabilmek önem taşıyor. Beyin Temelli Öğrenme ile yaklaşımları yakından izlemek ve öğrenim süreçlerini bu doğrultuda şekillendirmek de avantaj sağlıyor.

Her öğrencinin farklı bir yöntem ve hızda öğrendiği biliniyor. Beyin Temelli Öğrenme ile ilgili yaklaşımlardan ve stratejik yetenek yönetimi uygulamalarından yararlanarak bu konuya odaklanmak gerekiyor. Öğrencinin hangi ortamda, nasıl öğrenebildiğine odaklanarak kariyer planlama sürecini yürütmek gerekiyor. Öğrencinin hangi araçlarla çalışacağı, dijital platformlardaki hangi içeriklerden yararlanacağı da bu şekilde tespit edilebiliyor. Bu sayede konuya dair ince detaylara ulaşmak ve doğru yönlendirmeleri yapmak mümkün hale geliyor.

Sınav Dönemi ve Hazırlık Süreçlerinde Öğretmenler Nasıl Bir Rol Oynuyor?

aba Psikoloji’nin sınav dönemleri boyunca yalnızca öğrenci ve aileleri değil; öğretmenleri de desteklediği biliniyor. Çünkü sürecin en önemli öğelerinden biri de öğretmenler oluyor. Öğrencilerin ilgi alanlarına ve öğrenme yöntemlerine dair tüm verilen öğretmenlere de aktarılması sürece katkı sağlıyor. Aynı zamanda aba Eğitim ve aba Academy’nin uzman kadrosu da süreç içerisinde etkin bir rol oynuyor. Kadroda yer alan eğitimciler de bu detayları dikkate alarak öğrencilere belirli bir hazırlık programı oluşturuyorlar. Eğitimciler yalnızca öğrencinin akademik başarısını yükseltmeye değil odaklanmıyor. Kendilerine en uygun alanda konumlanabilmeleri için çaba gösteriyorlar.

Doç. Dr. Gamze Sart’ın sınav dönemi ve hazırlık sürecinde olan öğrencilerin SAT derslerini yürüttüğü biliniyor. SAT sınavı, öğrencilerin akademik yeterliliklerini geliştirmekle kalmıyor. Bunun yanında; öğrencinin, öğrencinin hızlı okuma, hızlı kavrama gibi önemli becerilerini geliştirmede yardımcı oluyor. Yani öğrencinin derslerinin yanı sıra; yatkınlıkları hakkında da ipuçları barındırıyor. Öğrenciyi daha iyi tanımak ve konumlandırabilmek adına bu dersler Doç. Dr. Gamze Sart tarafından yürütülüyor.

Kısacası, aba Psikoloji’de genel yapı itibariyle danışanlar yalnızca öğrencilere odaklanmıyor. Bununla birlikte; anne – babaları ve öğretmenleri de devreye alıyor. Çünkü aslında anne – baba ve öğretmenler çocuğun içinde bulunduğu ekosistemin önemli parçalarını oluşturuyorlar. Bu ekosistem aile ve öğretmenlerle sınırlı kalmıyor. Aynı zamanlarda öğrencilerin eğitim aldığı okullardaki psikolojik danışmanlık ve rehberlik servisleriyle de iş birliği yapılıyor. Böylelikle; öğrencinin doğru alanlara yönlendirebilmesi noktasında, gerekli verileri aktarabilmek, okulu sürecin içerisinde tutabilmek mümkün oluyor. Aynı zamanda öğrencinin yaşadığı sınav stresi ile ilgili ortak bir çalışma yürütmek mümkün hale geliyor.

Sınav Dönemi ve Hazırlık Süreçlerinde Arkadaşlık İlişkileri Nasıl Bir Etkiye Sahip?

Öğrencinin içinde bulunduğu ekosistemde ait olduğu gruplar ve arkadaşlar da önemli bir noktada bulunuyor. Zaman zaman stratejik yetenek yönetimi uygulamaları sırasında bu konuyu da değerlendirmek gerekiyor. Çünkü öğrenciler bu konu ile ilgili kaygı yaşıyor olabiliyor. Arkadaş kaygısının yaşandığı durumlarda aynı sınıftan üç öğrenciye aynı anda danışmanlık vermek söz konusu olabiliyor. Böylece; onlar arasındaki kolabrasyonu ve kooperasyon gözlemlenebiliyor ve birlikte çalışma fırsatları yaratılabiliyor.

Bazı durumlarda ise yaratılan bu çalışma ortamının ya da arkadaşlık ilişkilerinin öğrenciyi olumsuz etkilediği görülüyor. Bu noktada; anne ve babayı uyararak negatif etkinin minimize edilmesi konusunda çeşitli önlemler alınabiliyor. Öğrencinin zorbalığa maruz kalması söz konusu ise daha farklı bir çalışma ortamı yaratılması sağlanabiliyor.

Sonuç olarak; sınav dönemlerinde bütünsel bir yaklaşıma bağlı kalmak gerekiyor. Süreci yakından takip ederek; öğrencinin gelişimini bütünsel olarak takip etmek önem taşıyor. Öğrenciler öğrenme süreçlerinde her 21 günde bir yeni bir yapılanma içerisine giriyor. Bu 21 günlük çalışmalar ile öğrencinin gelişim süreçlerini izlemek ve katkı sunmak mümkün olabiliyor

Sınav dönemi ve hazırlık süreçleri hakkında bilgi alabilmek için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sorularınız için Doç. Dr. Gamze Sart ve aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Psikoloji, eğitim ve kariyere dair daha fazla içeriğe ulaşmak için YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

Sınav motivasyonu sınava hazırlık sürecinde ve sınav boyunca mevcut potansiyelin performansa dökülmesini destekliyor. Motivasyonu yüksek olan öğrenciler sınavdan başarılı sonuçlar almak için daha planlı ve programlı çalışıyor. Motivasyon beraberinde disiplin, düzen ve istikrar da getiriyor. Tüm bunlar bir arada sürdürülebildiğinde beklentiyle uyumlu sonuçlar almak mümkün hale geliyor. Ancak bu motivasyonu üretebilmenin ve sürdürebilmenin de bir takım ön koşulları var.

Motive olmayı istemek veya motivasyona ihtiyaç duymak motive olmak için yeterli olmuyor. Motivasyon eksikliği yaşayan pek çok öğrenci için dikkat dağınıklığı, erteleme, düzenli çalışamama gibi başarıyı engelleyici etkenler çoğalıyor. Zaman baskısı, zamanı verimli kullanamama, sınav stresi, gelecek kaygısı ve hatta öfke, umutsuzluk açığa çıkabiliyor. Sınav motivasyonu olmayan öğrenciler motivasyon eksikliklerinin beraberinde getirdiği başarısızlık dışında çevresel faktörlerle de mücadele ediyor.

Ebeveynlerin, okulun, öğretmenlerin, arkadaşların ve sosyal çevredeki diğer bireylerin söylem ve baskıları da sürece eklenebiliyor. Tüm bu olumsuz katkılar bireyin daha fazla motivasyon kaybı yaşamasına ve sınava yönelik olumsuz duygu ve düşünceler geliştirmesine neden oluyor. Sınava motive bir şekilde çalışan bireylerde ise performans potansiyelle uyumlu ilerliyor. Bu bireyler olumsuz faktörlerle, stres ve zorluklarla çok daha kolay baş edebiliyorlar.

Çoğunlukla motivasyonları içsel kaynaklı oluyor ve dışarıdan gelen negatif etkilerden daha az etkileniyorlar. Peki sınava yönelik motivasyonu artırmak için sınava hazırlık sürecinde neler yapmalıyız? Sınavda başarılı olan ve sınava hazırlık sürecini daha sağlıklı geçiren bireyler nasıl motive oluyor? Yazımızın devamında detaylı bilgiye erişebilirsiniz.

Sınav Motivasyonu için Hayal Kurma Becerinizi Kullanın

İlk ve en önemli motivasyon artırıcı olarak hayal kurma becerinizi kullanmanızı öneriyoruz. Bu becerinin sınava hazırlık sürecinde olumlu şekilde kullanılması başarıyı ve motivasyonu artırıyor. Başarı elde etmek için hep çok para harcayacağımız ve çok yorulacağımız şeyler yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Motive olmak için yapmamız gerekenlerde de aynı beklentiye kapılabilirsiniz. Bu beklentiyle yazıyı okumaya başladıysanız hayal kurma önerisi size geçersiz gibi gelebilir.

Oysa zihnimizi neye koşullandırırsak bize sunacağı performansta koşullanmamızla benzer olacaktır. Pek çok kişisel gelişim ve zihin kitabı benzer söylemlerle doludur. Ancak burada kuracağınız hayal sizi eyleme geçmeye yönelik motive edecek bir hayaldir. Yani itekleyici güçtür. Sadece hayal kurarak başarılı olmak elbette ki mümkün değildir. Başarılı olmak için Türkiye gerçekliğinde çok ama çok çalışmanız gerekebilir.

Ancak çok çalışmak için ihtiyacınız olan sınav motivasyonu hayal kurma tekniği ile artırılabilir. Önyargılarınızı, sizi ketleyen inanışlarınızı ve diğerlerinin görüşlerini bir kenara bırakın. Geleceğinizden ne bekliyorsunuz? Nasıl bir eğitim, nasıl bir kariyer ve nasıl bir yaşam sürmek istiyorsunuz? Tüm bunları gözünüzde canlandırın. Bu o kadar detaylı bir canlandırma olsun ki hayalinizi adeta yaşıyormuşsunuz gibi hissedin.

Bu hayali somutlaştırabilir, kendinize bir hayal panosu da hazırlayabilirsiniz. Hayalinizi yazıya, resme de dökebilirsiniz. Bunu yaptıktan sonra motivasyonunuzdaki değişimi değerlendirin. Örneğin; Boğaziçi üniversitesinde okumak istiyor olabilirsiniz. Öyleyse kendinizi Boğaziçi üniversitesini kazanmış olarak hayal edin. Elinize ulaşan sınav sonuç kağıdını hayal edin. Okula kayıt için gittiğinizi, bahçesinde dolaştığınızı, akademisyenlerle tanıştığınızı hayal edin. Okulun şenliklerini, ders aralarını, arkadaş gruplarını hayal etmeye çalışın.

Şimdi hedefiniz size çok daha parlak, ulaşılmaya ve uğrunda uğraşılmaya değer görünüyor olmalı. Bunu her gün yapmaya özen gösterin. Karamsarlığa kapıldığınızda, yorulduğunuzda veya inancınızı yitirdiğinizde tekrar edin.

Sınav Motivasyonu Kazanmak için Hedef Belirlemeyi Ertelemeyin

Hedef belirleme süreci sıklıkla ihmal edilen ve son dakika aceleye bırakılan bir süreçtir. Oysa hedef belirlemeye olabildiğince erken başlamak ve detaylı bir planlama yapmak gerekir. Hedef belirlerken öğrencinin karakteristik özellikleri, ilgi ve beceri alanları, zeka alanı göz önünde bulundurulmalıdır. Öğrenme stili, zaman yönetimi becerisi, çalışma ortamı ve öğrenme kaynakları da hedef belirleme sürecinde dikkate alınmalıdır.

Tüm bu faktörler göz önünde bulundurularak hedef belirlendiğinde hedefe ulaşmak daha kolay ve keyifli hale gelmektedir. Belirlenen amaç kişinin kendi istek, beklenti ve becerileriyle uyumlu olduğunda ulaşmaya yönelik istekte artmaktadır. Hedef belirleme sürecinin önemli bir aşaması da hedefi kısa ve uzun vadeli hedeflere bölerek planlamaktır. Büyük hedefin küçük hedeflere bölüştürülmesi sınav motivasyonu sağlayacaktır.

Çünkü bu sayede öğrenci performansına yönelik sonuçları daha iyi görebilir ve zamanında gerekli müdahaleyi yapabilir. Uzun vadeli hedefler için hazırlanmak çoğu zaman motivasyon kaybına yol açmaktadır. Örneğin bir yıl sonra olacak bir sınava yapacağımız hazırlığın motivasyonu ile yaklaşan sınavın motivasyonu aynı olmayacaktır. Dolayısıyla Uzun vadeli hedefimiz sınavda başarılı olmak ise bu hedefi küçük hedef parçalarına bölüştürebiliriz.

1 ay boyunca konu tekrarı yapmak ve ay sonunda denemeden alacağı puanı 50 puan artırmak kısa vadeli bir hedef olabilir.

Sınav Motivasyonu için Olumsuz Kıyaslamalardan Kaçının

Özellikle herkesin tatil yapıp dinlendiği hafta tatillerinde, sömestr ve yaz tatillerinde çalışıyor olmak motivasyon kırıcıdır. Öğrenciler çoğunlukla “Ben neden çalışmak zorundayım, onlar gezip eğlenirken ben niye konu tekrarı yapıp soru çözüyorum!” diyebilirler. Bu kıyaslamayı yapan herkes benzer duygulara kapılır ve geçici süreli de olsa motivasyon düşüklüğü yaşayabilir.

Olumsuz rekabet ve olumsuz kıyaslamalar motivasyonun önündeki önemli engellerdir. Ve çoğunlukla bu engelleri bir dizeriz. Hayatın hepimiz için adil olmadığını, biz bu kadar çok çalışırken çalışma zorunluluğu hissetmeyenlerin daha şanslı olduğunu düşünebiliriz. Evet koşullar herkes için eşit olmayabilir. Başarılı olmak için sizin çok çalışmanız gerekirken bir başkasını başarılı olmaya ihtiyaç duymuyor olabilir. Ancak bu durum sadece ekonomik farklılıklar kaynaklı değildir.

Aslında sınav sistemi ayrım gözetmeksizin herkes için eşittir. Ancak sınav sonucunun yeterince iyi olması herkes için aynı anlama gelmemektedir. Kimi öğrencinin sınav motivasyonu barajı geçmek ve herhangi bir üniversiteyi tercih edebilmek olabilir. Bir başkasının hedefi iyi bir üniversiteyi ve bölümü kazanmak olabilir. Bir başkasının hedefi burs almak olabilir. Dolayısıyla sınav herkes için aynıdır ancak sınava yüklenen anlamlar farklıdır.

Siz bugün çalışma temponuzla sınava sizden daha az efor harcayan bir öğrencinin önüne geçebilirsiniz. Bugün koşullarınız birbirinden çok farklıyken azminiz, seçimleriniz ve performansınızla yarın benzer ve hatta daha iyi koşullara erişebilirsiniz.

Sınav Motivasyonu Sağlamak İstiyorsanız Dinlenmeye Zaman Ayırmayı Unutmayın

Sınava hazırlık sürecinde başarılı olmak için ilk gözden çıkarılan şey mola ihtiyacıdır. Ders çalışmak ve daha iyi sonuçlar elde etmek için kitapların üzerinde uyuyan, çalışma masasında yemek yiyen nice öğrenci vardır. Bu öğrenciler daha çok çalışmak için sosyal etkinlere katılmaz, keyif aldığı etkinliklere zaman ayırmaz. Sınava hazırlık sürecine giren öğrenciler bir anda ilgi alanlarını, sosyal çevrelerini ve hobilerini rafa kaldırırlar.

Ancak sıklıkla unutulan önemli bir konu var ki dikkat süremiz sandığımız kadar uzun değil. Etkin dinleme yapıp, dikkatimizi dağılmaksızın sürdürebildiğimiz süre ortalama 30 dakika. Ancak ağır konularda veya zihnen, bedenen yorgun olduğumuz zamanlarda bu süre daha da kısalabilir. Sanılanın aksine mola vermek, dinlenmek ve keyif veren faaliyetlere zaman ayırmak sınav motivasyonu için önemlidir.

Dinlenmiş, eğlenmiş bir birey deşarj olur ve daha iyi çalışmak üzere motive olur. Üstelik mola verebileceğini ve kendine zaman ayırabileceğini bilmek çalışma sürelerinin daha verimli geçmesini sağlar. Bir zaman yönetimi tekniği olan Pomodoro tekniğini kullanarak molalarını daha verimli planlayabilirsiniz. Ayrıca zamanınızı daha verimli kullanarak da motivasyonunuzu artırabilirsiniz. Zaman hepimiz için eşit olsa da bu zamanı nasıl değerlendirdiğimiz oldukça özneldir.

Birimiz çok hızlı öğrenirken birimiz daha yavaş öğrenebiliriz. Birimiz her koşulda odaklanabilirken bir diğerimizin dikkati kolayca dağılabilir. Zaman yönetimi teknikleri bize zamanı daha verimli kullanmayı öğretir. Bu sayede derslere, ders dışı etkinliklere ve kendi bireysel ihtiyaçlarımıza daha fazla zaman ayırabiliriz. Kanban Tekniği ile Zamanınızı Daha Kolay Organize Edebilirsiniz! Ve Zaman Baskısı Yaşamamak İçin Öneriler yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Sınav Motivasyonu için Konfor Alanınızdan Çıkın

Hepimiz konfor alanımıza yeterince düşkünüz. Özellikle pandemiyle beraber evde geçirdiğimiz sürenin artması konfor alanımızın kullanımını da artırdı. Dolayısıyla sınava hazırlık sürecinde konfor alanından uzaklaşmak da zorlaştı. Peki nedir konfor alanından çıkmak ve neden çıkmak istemiyoruz? Derslerinize çalışma masasında değil de yatağınızda mı çalışıyorsunuz? Çalıştığınız alanda müzik de dinliyor, film de izliyor, yemek de yiyor, kitapta mı okuyorsunuz?

Ders çalışırken sizi zorlayan soruları, konuları erteliyor veya yapmıyor musunuz? Başarı elde etmek için çalışmanız gereken sürenin altında mı çalışıyorsunuz? Uykunuzdan, dizi ve film alışkanlıklarınızdan, ilgilerinizden ve hobilerinizden kısamıyor musunuz? Örnekleri daha çoğaltabilecek olsak da bunların bir kısmını yapmakta zorluk yaşıyorsanız konfor alanınızdan çıkamıyorsunuz demektir.

Oysa başarı da pek çok güzel şey için özen, özveri ve emek ister. Emek vermeniz, çabalamanız ve beklediğiniz sonuçlara ulaşabilmeniz için konfor alanınızdan uzaklaşmalısınız. İlerde daha konforlu bir hayat sürebilmek, kariyerinizde, mesleğinizde daha mutlu olmak için konfor alanınızı daraltmalısınız. Konfor alanınızdan tamamen vazgeçmemeli ancak bu alana ayırdığınız zamanı yeniden gözden geçirmelisiniz.

Sınav Motivasyonu için Profesyonel Destek Alın

Sınava hazırlık sürecinde tüm çabanıza rağmen olumsuz duygularla ve sınav stresiyle başa çıkmakta zorluk yaşayabilirsiniz. Aynı şekilde hedef belirleme, planlı çalışma, zamanı verimli kullanma becerilerinde de desteğe ihtiyaç duyabilirsiniz. Sınav başarınızı düşürecek ve motivasyonunuzu olumsuz etkileyen konularda psikolojik destek talep edebilirsiniz. Aynı şekilde sınava hazırlık sürecinde daha bilinçli hazırlık yapmak için profesyonel kariyer desteği de alabilirsiniz.

Sınav motivasyonu sağlamada size yardımcı olacak kişi/kurum bu konuda ne kadar deneyimli? Verdiği bilgiler bilimsel kanıtlara dayalı mı, güncel mi ve uluslararası düzeyde geçerliliği var mı? Kariyer hedefi belirleme süreçlerinde kaç kişiye destek vermiş ve başarı oranları nedir? Ve daha pek çok alt detayı bilmeniz alacağınız hizmetin kalitesiyle ilgili ön bilgi edinmenizi kolaylaştıracaktır.

Aba Psikoloji, Aba Kariyer ve Aba Yurtdışı Eğitim iş birlikleri ile kariyer belirleme sürecinizde size profesyonel destek sunmaktadır. Aba Psikoloji de danışanlarımızın kariyer planını çıkarırken Stratejik yetenek yönetimini kullanıyoruz. Bu yöntem sayesinde bireylerin gelişim alanları çıkarılır ve gelişim süreçleri planlanır.  Kısa ve uzun vadeli hedefler belirlenir ve bu hedeflere en verimli şekilde nasıl ulaşılabileceğinin planları belirlenir.

Tüm bu planlar çıkartılırken de kişilerin ulaşabilecekleri en iyi performansa ulaşmaları amaçlanır. Stratejik yetenek yönetimi testinde başta WISC-V olmak üzere 8 farklı psikolojik test uygulanır. Bu testlerin sonucunda kişiye özel bir stratejik plan oluşturulur.

Öğrencilerin sosyo – ekonomik ve kültürel çevrelerini de değerlendirilerek oluşturulan plan, 3, 6, 12 ve 24 aylık hedefleri ve öngörüleri kapsar.  Sınav motivasyonu sağlamanız için kurumumuzda psikologlar ve eğitimciler iş birliği içinde çalışır.

 

Read More

Meslek seçiminde kararsızlık yaşamak özellikle sınava hazırlık dönemlerinde motive olmayı zorlaştırıyor. Seçim yapamamak net bir hedefe odaklanamamaya neden oluyor. Ve bu durumda da dikkat çeldiricilerle başa çıkmak zorlaşıyor. Seçim yapmadan sınava hazırlanmaya çalışan öğrenciler için alan, bölüm, okul seçimi yapmak da pek kolay olmuyor. Öğrenciler karar verememe nedeni olarak sıklıkla belirsizlikleri, gelecek kaygılarını veya alternatif çokluğunu öne sürüyor.

Oysa meslek seçmekte zorluk yaşamanın altında yatan ve farkında olunmayan pek çok faktör var. Kendini yeterince tanımama, potansiyeline performansına güvenmeme, bilgi eksikliği, kulaktan dolma veya gerçekdışı bilgiler bunlardan bazıları. Kimi öğrenciler için özel bir hedef belirlemektense genel bir hedefe odaklanmak daha mantıklı kabul edilebiliyor.

Bir alana, okula veya mesleğe yönelmektense en iyi puanı almaya odaklanabiliyorlar. Böylece sınavdan alacakları sonuçla istedikleri okul ve mesleği tercih edebilmeyi hedefliyorlar. Ancak genel hedeflerde de tıpkı meslek seçiminde kararsızlık yaşayanlarda olduğu gibi motivasyonun kolayca düştüğünü görüyoruz. Yine bu öğrenciler için de en ufak başarısız deneyimler kolayca hedeften uzaklaşabilmeye neden olabiliyor.

Ailelerin seçim sürecinde kendi istek, beklenti ve kararlarını gencin kararlarının önünde tutmaları da seçim sürecini zorlaştırıyor. Gencin istekleri ailenin beklentileriyle örtüşmüyorsa motivasyon ve performans doğrudan düşüyor. Yani seçim sürecinde kararsızlık yaşamak veya kendi mesleki kararlarını alamıyor olmak başarı önünde engel oluşturuyor.

Peki seçim yaparken kararsızlık yaşamamak için ne yapabiliriz? Başarılı ve mutlu olabileceğimiz bir mesleğe yönelmek için seçim sürecinde nelere dikkat etmeliyiz? Seçim yaparken kimlerin veya neylerin etkisinde kalmaktan kaçınmalıyız? Yazımızın devamında sorulara yönelik detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz. Hangisi Daha Doğru: Sınav Sonucuna Göre Hedef Belirlemek mi Hedefe Göre Sınava Hazırlanmak mı? Yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Meslek Seçiminde Kararsızlık Yaşayanlar İçin 5 Önemli Öneri

Kararsızlık başarının önündeki en önemli engellerden biri. Karar vermeyi zorlaştıran veya engelleyen faktörlerse çoğunlukla dışarıda aranıyor. Oysa sağlıklı, nitelikli ve bilinçli kararlar verebilmenin püf noktası kendini iyi tanımaktan geçiyor. Bir meslek seçmek geleceğimize bugünden önemli bir yön vermeyi sağlıyor.

Bir meslek seçtiğimizde eğitim alacağımız okulu, şehri, ülkeyi, bölümü, sosyal çevremizi, potansiyel ailemizi ve yaşam standartlarımızı da belirliyoruz. Dolayısıyla seçim yaparken önceliğimiz Kendimizi tanımak olmalı. Aşağıda seçim yapmakta zorlanan bireylerin karar sürecini destekleyecek öneriler yer almaktadır.

1.     Meslek Seçiminde Kararsızlık Yaşamamak İçin Kendinizi İyi Tanıyın

Karar vermeden önce zaman ayırmanız gereken en önemli önerimiz kendinizi tanıma süreciniz olacak. Nasıl bir mizaca sahipsiniz? İletişim kurmaktan veya insanlarla çalışmaktan hoşlanır mısınız? İşiniz masa başı mı olsun istersiniz yoksa hareket halinde olacağınız bir iş mi tercih edersiniz? Düzenli mesai saatleri mi tercih edersiniz esnek çalışma düzeni mi?

Yaratıcılığınızı kullanabileceğiniz bir iş mi tercih edersiniz? Sizin için bir meslekte en önemli olan şey nedir; elde edeceğiniz gelir mi, mesleğinizden duyacağınız manevi tatmin mi? Prestij mi, konfor mu, yüksek standartlar mı istersiniz? Bu sorular da verilebilecek cevaplarda çeşitlendirilebilir. Tüm bunlar ve daha fazlasına vereceğiniz yanıtlar seçim sürecinizi kolaylaştıracaktır.

Ancak kendinize hangi soruları soracağınızı veya hangi yanıtların size daha uygun olacağını bulmakta zorlanabilirsiniz. Bu noktada meslek seçiminde kararsızlık yaşamamak için profesyonel bir destek alabilirsiniz. Bir rehberlik öğretmeniyle, kariyer danışmanıyla veya mentörle görüşebilirsiniz. Bir kişilik testine ve ayrıca mesleki ilgi envanterine katılabilirsiniz. Alacağınız sonuçlar üzerine ilgili uzmanlardan tavsiyeler alabilirsiniz. Yine sonuçlar üzerine içsel bir değerlendirme yapabilirsiniz.

Çıkan sonuçları sizi iyi tanıyan aile bireylerinizle veya öğretmenlerinizle, arkadaşlarınızla değerlendirebilirsiniz. Böylece karar sürecinde dikkate almanız gereken en önemli aşamalardan birini tamamlamış olacaksınız. Bu kısmı tamamladığınızda mesleki yöneliminize yönelik zihninizde fikirler oluşmaya başlayacaktır. Şimdi bu fikirleri biraz daha belirginleştirmeli, detaylandırmalı ve ne kadar size uygun olduğunu değerlendirmelisiniz.

2.     Meslek Seçiminde Kararsızlık Yaşamamak İçin İlgi ve Becerilerinizi Keşfedin

Kararsızlık yaşayan öğrencilerin sıklıkla yaşadığı problemlerden birisi de kendilerine keyif veren herhangi bir ilgilerinin olmayışıdır. Bir diğer faktör ise sahip oldukları becerileri henüz keşfetmemiş veya geliştirmek için çalışmamış olmalarıdır. Oysa meslek seçimi yaparken ilgi ve becerilerini dikkate alan bireylerin mesleklerinde daha mutlu olduğu gözlenmektedir. Mesleğiyle ilgi ve beceri alanlarını ilişkilendiren bireyler çalışma hayatlarından daha fazla keyif almaktadır.

İlgi ve beceri alanlarımızı sıklıkla hobilerimizle sınırlı tutarız. Sadece artık zamanlarımızda bu alanlara zaman ayırırız. Dolayısıyla da meslek seçimi gibi önemli bir süreçte bu alanlardan faydalanmak aklımıza gelmez. Oysa ilgi ve becerilerimize yönelik çalışmalar yapmamız bizi psikolojik, bilişsel, sosyal, fiziksel açıdan çokça besleyebilmektedir. Dolayısıyla meslek seçiminde kararsızlık yaşamamak için İlgi ve beceri alanları keşfedilmeye çalışılmalıdır. Keşif süreci ise hiç kolay değildir.

Erken yaşam döneminden itibaren gerek evde ve gerekse okulda çocuğa alternatif zenginliği sunulmalıdır. Deneme yanılma yoluyla çocuk ilgi ve becerilerini keşfetmelidir. Erken yaşlarda bu mümkün olmadıysa bile profesyonel destekle birlikte de bu ihtiyaçlara yanıt bulunabilir. İlgi ve Beceri Alanları Meslek seçimini ve Kariyeri Nasıl Etkiliyor? Yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

3.     İşin Uzmanlarıyla Görüşün, Fikir Alın, Gözlem Yapın

Karar vermeyi kolaylaştıran ancak sıklıkla ihmal edilen bir diğer konu ise mesleklere yönelik yeterince araştırma yapmamış olmaktır. Her öğrencinin zihninde birkaç meslek olabilir. Bu meslekler belirlenirken ailenin istek ve beklentileri, dönemin popüler meslekleri veya bize yakıştırılanlar etkili olabilir. Oysa meslek seçiminde kararsızlık yaşamamak için mesleklerle ilgili bilgi edinmek gerekir. Kitabi veya tanımsal bilgilere internetten veya basılı kaynaklardan ulaşılabilir.

Seçim sürecini kolaylaştıransa bu meslekleri yapmakta olan bireylerle görüşmek onların karar süreçlerini dinlemek olabilir. Bu mesleği seçmelerinde etkili olan ne olmuş? Bu mesleğin en güzel yanları neler? Bu mesleği seçerseniz karşılaşabileceğiniz zorluklar neler? Bu mesleği size ne kadar önerirler?

Bu mesleği seçerseniz gelecekte sizi nasıl bir mesleki yaşam bekliyor olacak? Bu soruların yanıtlarını arayabilirsiniz. Görüştüğünüz kişileri network ağınıza ekleyebilir, mesleğe yöneldiğinizde mesleki iletişiminizi sürdürebilirsiniz.

4.     Güncel, Bilimsel Bilginin Peşinden Gidin

Meslek seçiminde kararsızlık yaşamamak için yapılabilecek bir diğer çalışma mesleklerle ilgili güncel, bilimsel bilgilere erişmektir. Yapmak istediğiniz işe yönelik bir meslek kolunun veya üniversite eğitiminin olmadığını düşünüyor olabilirsiniz. Seçmek istediğiniz meslekte iş bulmanızın zor olacağını veya yaşadığınız bölgede bu işin yapılamayacağını düşünüyor olabilirsiniz. Yönelmek istediğiniz meslek henüz yeni bir meslek dalına ait olabilir ve çevrenizde bu işi yapan kimse olmayabilir.

Tüm bunlar seçim yapmanızı zorlaştırıyor olabilir. Meslek seçerken mutlaka mesleklerin geleceği ve geleceğin meslekleri dikkate alınmalıdır. Mesleki alternatiflerinizi belirlediğinizde bir uzmandan destek alarak veya detaylı araştırma yaparak önyargı ve kaygılarınızı azaltabilirsiniz. Başarılı Bir Kariyer İçin Tercih Yapmadan Önce Geleceğin Meslekleri ve Mesleklerin Geleceği İyi Bilinmeli yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

5.     Meslekleri Deneyimleyin, Mesleki Kitaplar Okuyun, Çalışma Alanlarını Ziyaret Edin

Bir mesleğe karar verirken çoğunlukla mesleğin getireceği avantajlara odaklanır, güzel yönleriyle kendimizi motive ederiz. Ancak her mesleğin kendi içinde taşıdığı zorlukları da bulunmaktadır. Bu zorlukları deneyimlemek, gözlemlemek veya tecrübe etmiş birinden dinlemekse fikirlerimizi değiştirebilir. Staj programları çoğunlukla üniversitede verilmektedir. Oysa Meslek seçiminde kararsızlık yaşamanın önüne geçmek için üniversiteye başlamadan önce de staj yapılmalıdır.

Tabi bu noktada iş verenlerin üniversite öğrencilerini tercih ediyor olması bir dezavantaj olacaktır. Mümkünse seçim yapmadan önce ilgi duyulan ve yönelmek istenen mesleklerde staj yapılabilir. Mümkün olmuyorsa bu mesleğe yönelik eğitim kitapları, araştırmalar, akademik yayınlar okunabilir. Mesleğin sürdürüleceği çalışma alanlarına ziyaretler yapılabilir; hastane, şantiye, fabrika, atölye gibi. Bu deneyimlerle kararınızı güçlendirebilir veya kararınızda değişikliğe gitme kararı alabilirsiniz.

Ayrıca mesleği yapmakta olan, alanında başarılı isimlerle de görüşebilirsiniz. Görüşeceğiniz kişileri mesleğinde başarılı ve mutlu kişilerden seçmeniz öncelikle önerilmektedir.

Meslek Seçiminde Kararsızlık Yaşayanlar için Kariyer Danışmanlığı Önemli Bir Destek

Meslek seçiminde kararsızlık yaşamak oldukça olağandır. Hatta pek çok açıdan faydalıdır. Kararsızlık yaşamak bireyi araştırmaya, öğrenmeye ve tecrübe etmeye yönlendirecektir. Bu sayede gencin mesleklere ilgisi artacak, doğru mesleği seçebilmek için kendisine yönelik keşfi de başlayacaktır. Ancak meslek seçimi yapabilmek günümüz koşullarında bireysel çabayla yeteri kadar verimli sonuç veremeye bilmektedir.

Bunun en önemli nedeni artan üniversite sayıları ve istihdam olanağı düşük olduğu halde aynı bölümlerden her yıl sayısız mezun verilmesidir. Gençler sınırlı meslek repertuarına sahip. Popüler olan ve çok tercih edilene yönelme eğilimleri oldukça yüksek. Oysa popüler olan pastadan payımıza düşecek parçanın da küçülmesine neden olabiliyor. Dolayısıyla özelliklede günümüzde profesyonel desteğin önemi artıyor.

Aba psikoloji olarak biz danışanlarımıza kariyer planı çıkarırken stratejik yetenek yönetimi ile çalışıyoruz. Uyguladığımız IQ, EQ, dikkat, algı, yetenek ve kişilik testleriyle çocuk, genç ve yetişkin danışanlarımızın potansiyellerini keşfediyoruz. Kullandığımız psikolojik yöntemlerle danışanlarımızı daha iyi akademik sonuçlar alabilecekleri şekilde yönlendiriyoruz. Danışanlarımızın akademik eksiklerini tespit ederek gideriyor, dünyanın en seçkin kurumlarında eğitim almalarını sağlıyoruz.

Böylece yaptığımız çalışmalarla danışanlarımızın meslek seçiminde kararsızlık yaşamalarının da önüne geçmiş oluyoruz. Mesleklerin geleceği ve geleceğin meslekleri hakkında danışanlarımızı ve ailelerini bilgilendiriyoruz. Böylece öğrencinin bakış açısını genişletiyor, iş hayatıyla ilgili farkında olmadığı çalışma alanlarını da bilgisine sunuyoruz. Meslek Seçiminde Kariyer Danışmanlığı ve Psikolojik Danışmanlık yazımızı da okuyabilirsiniz.

 

Read More

Sınav motivasyonu sınavdan alınacak sonucu büyük ölçüde etkiliyor. Motivasyon düşüklüğü performansı doğrudan etkilerken motive olabilmek başarı olasılığını artırıyor. Sınava hazırlık sürecinde içsel veya çevresel pek çok faktör motivasyonu ve dolayısıyla da performansı etkiliyor. Hatalı alan, bölüm ve meslek seçimi, gerçekdışı beklentiler, sınava yüklenen anlam motivasyon kaybına yol açabiliyor.

Sınav sonucunun kişiliğe atfedilen bir değer olarak algılanması, hatalı ebeveyn tutumları, mükemmeliyetçi kişilikler motivasyonu etkiliyor. Tüm bu olumsuz etkenler sonucunda sınav gerçek anlam ve amacından uzaklaşarak bir stres ve kaygı unsuru haline dönüşüyor. Böylece öğrenciler sınavı bir rekabet aracı, üzüntü kaynağı ve galip gelemeyecekleri bir mücadele olarak görüyor.

Peki sınav motivasyonu geliştirilebilir mi? Motive olmak ve motivasyonu artırmak için neler yapılabilir? Sınava daha iyi hazırlanmak için alınabilecek profesyonel destekler neler? Yazımızın devamında detayları bulabilirsiniz. Başarılı Bir Kariyer İçin Öğrencilik Yılları Nasıl Daha Verimli Geçirilebilir? Yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Hedefinizi Doğru Belirlediğinizde Sınav Motivasyonu Doğrudan Artar

Hedef belirleme süreci sıklıkla ihmal edilen ve son dakika aceleye bırakılan bir süreçtir. Oysa hedef belirlemeye olabildiğince erken başlamak ve detaylı bir planlama yapmak gerekir. Hedef belirlerken öğrencinin karakteristik özellikleri, ilgi ve beceri alanları, zeka alanı göz önünde bulundurulmalıdır. Öğrenme stili, zaman yönetimi becerisi, çalışma ortamı ve öğrenme kaynakları da hedef belirleme sürecinde dikkate alınmalıdır.

Tüm bu faktörler göz önünde bulundurularak hedef belirlendiğinde hedefe ulaşmak daha kolay ve keyifli hale gelmektedir. Belirlenen amaç kişinin kendi istek, beklenti ve becerileriyle uyumlu olduğunda ulaşmaya yönelik istekte artmaktadır. Hedef belirleme sürecinin önemli bir aşaması da hedefi kısa ve uzun vadeli hedeflere bölerek planlamaktır. Büyük hedefin küçük hedeflere bölüştürülmesi sınav motivasyonu sağlayacaktır.

Çünkü bu sayede öğrenci performansına yönelik sonuçları daha iyi görebilir ve zamanında gerekli müdahaleyi yapabilir. Uzun vadeli hedefler için hazırlanmak çoğu zaman motivasyon kaybına yol açmaktadır. Örneğin bir yıl sonra olacak bir sınava yapacağımız hazırlığın motivasyonu ile yaklaşan sınavın motivasyonu aynı olmayacaktır. Dolayısıyla Uzun vadeli hedefimiz sınavda başarılı olmak ise bu hedefi küçük hedef parçalarına bölüştürebiliriz.

1 ay boyunca konu tekrarı yapmak ve ay sonunda denemeden alacağı puanı 50 puan artırmak kısa vadeli bir hedef olabilir.

Planlı Çalışmak ve Gelişimi Takip Etmek Sınav Motivasyonu için Önemli

Motivasyon artırma adımlarından bir diğeri de planlı çalışmak ve gelişim sonuçlarını takip etmektir. Hedefimiz ne kadar belirgin ve ne kadar parçalara bölünmüş olsa da iyi bir çalışma programı olmadan disiplinli çalışmak mümkün değildir.

Kısa ve uzun vadeli hedefler belirlendikten sonra bu hedeflere ulaşabilmek için çalışma çizelgeleri hazırlanmalıdır. Günde kaç saat çalışılacak, hangi konulara bakılacak ve kaç soru çözülecek gibi alt detaylar belirlenmelidir.

Zaman Yönetimi Teknikleri Mutlaka Öğrenilmeli

İyi bir ders planı hazırlamak kadar bu plana sadık kalabilmekte önemlidir. Çoğu öğrenci günde ne kadar ve neye çalışması gerektiğini bilir. Ancak çalışmayı sıklıkla öteler ve enerjinin en düşük olduğu saatlere kadar çalışmayı erteler. Ardından bastıran uyku ve yorgunlukla çalışmaya yetersiz zaman bırakılır. Kimi öğrenciler ise çok fazla çalışır, ayrılması planlanandan çok daha fazla zamanı çalışmaya ayırır.

Bu da zaman içerisinde ders dışı faaliyetlere hiç zaman ayrılamamasına neden olur. Bazı öğrenciler ise ders çalışmayı da mola yapmayı da yemek yemeyi de aynı ortamda yapar. Dolayısıyla ders çalışırken kolayca dikkat dağılabilir veya molalardan derse dönmek zorlaşabilir. Sınav motivasyonu için iyi bir zaman yönetimi becerisi edinilmelidir.

Bu beceri düzenli çalışmanın yanı sıra sosyal faaliyetlere ve kişisel zamana da vakit yaratacaktır. Bu da öğrencinin zaman baskısı yaşamasının ve “yeterli zamanım yok, yetiştirmem mümkün değil!” gibi olumsuz düşüncelere kapılmasının önüne geçer. Kanban Tekniği ile Zamanınızı Daha Kolay Organize Edebilirsiniz! Ve Zaman Baskısı Yaşamamak İçin Öneriler yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Öğrenme Stiline Uygun Ders Çalışılmalı

Motivasyon artırmanın bir diğer etkili yolu ise öğrenme sitilini bilerek ders çalışmaktır. Öğrenciler sınava hazırlık sürecinde çoğunlukla ezbere dayalı öğrenme yöntemlerini kullanmaktadır. Oysa öğrencinin öznel öğrenme stilini öğrenmesi ve bu stile uygun çalışması bilgi kalıcı hale getirmektedir. Yani ezberlenerek öğrenilen bir bilgi sınav sonrası kolayca unutulurken öğrenme stiline uygun kazanılan bilgi ömürlük olabilmektedir.

Sınav motivasyonu kazanmak için öğrenme stilinizi profesyonel destek alarak öğrenebilirsiniz. Okul rehberlik biriminizden veya varsa kariyer ofislerinden de bu konuda destek alabilirsiniz.

Beyin Temelli Öğrenme ve Eğitimdeki Rolü yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Sınav Motivasyonu İçin Ödüllerden Faydalanılmalı

Sınava hazırlık süreci yoğun ve yorucu bir tempo içermektedir. Bu tempo içerisinde ödül en çok ihtiyaç duyulan ama en az verilen motivasyon kaynağıdır. Ödülleri hem çok severiz hem de ödüllendirmeyi ihmal ederiz veya ödülleri çoğunlukla dışarıdan, başkalarından bekleriz. Kendimizi örselemekte ve cezalandırmakta ise son derece bonkör davranırız. Bu olumsuz tutum ise sınava yönelik motivasyonumuzu zedeler.

Oysa başarılarımızı, başarmak üzere gösterdiğimiz çabayı ödüllendiriyor olmamız gerekir. Kendimizi taktir etmeyi, kendimize teşekkür etmeyi ve kendimizi yüreklendirmeyi ihmal etmemeliyiz. Ödüllerin pahalı hediyeler veya akla gelmeyecek şeyler olmasına da gerek yok. Sevdiğiniz bir yemeği kendinize ısmarlamanız, ders sonrası izlemek istediğiniz bir filme veya bir arkadaş etkinliğine zaman ayırmanız da ödül olabilir.

Aslında ödüllerinizin niteliğini ve niceliğini belirleyecek olan sizi neyin motive ettiğine göre değişiklik gösterecektir.

Sınav Motivasyonu için Olumsuz Düşüncelerle Başa Çıkmayı Öğrenmelisiniz

Olumsuz düşünceler kar topu gibidir. Ardı arkası kesilmeden bu düşüncelere yeni olumsuz düşünceler eklenir ve hızla olumsuzluk etkisi büyür. Kimi zaman çevremizden duyduklarımız veya çevremizde gördüklerimiz kimi zamansa kişisel deneyimlerimiz olumsuz düşünceleri tetikler. “Başarılı olamayacağım, sınav çok zor, süre çok kısa, yetiştirmem mümkün değil, yeterince iyi değilim!” gibi.

Sınava yüklediğimiz tüm bu anlamlar sınavın gerçek tanımının çok dışında ve tamamen özneldir. Sınav bilgiyi ölçümleme tekniğidir. Herkes için sorularda, sonuçları hesaplama yöntemleri de eşit ve adildir. Sınavın zorluğunu belirleyen sınava hazırlık sürecinde verdiğimiz emektir. Sınava iyi hazırlanan, bol soru çözen, denemelerle zaman kullanım pratiğini geliştiren bir öğrenci için sınav zor olmayacaktır.

Ancak yine de yeterince emek verip, iyi bir hazırlık yapan öğrencilerde de sınav stresi gelişebilmektedir. Bu öğrencilerin olumsuz düşüncelerini bekleyen çevrenin gerçekdışı beklentileri ve mükemmeliyetçi kişilik özellikleridir. Dolayısıyla sınav motivasyonu olumsuz yönde gelişmektedir. Bu durumda olumsuz düşüncelerle başa çıkmak için etkili bir yöntem Lazarus’un stresle baş etme modelidir. Lazarus’un Modeline Göre Stres Yaşadığınızda Şu 3 Sorunun Cevabını Arayın;

Stres ve kaygı uyandıran bir durumda kendinize şu 3 soruyu sormanız kontrolün hala sizde olduğunu, rahatsızlık veren duygu ve düşünce ile başa çıkabileceğinizi size hatırlatacak.

  1. Şu an ne oluyor? (Bu bir olay ya da bir düşünce, duygu, dürtü olabilir)
  2. Bu olan benim için tehlikeli mi?
  3. Peki bununla başa çıkabilir miyim?

Birinci soruda kişi olayı kendi algılayışına göre ele almalıdır. İkinci soruda bu olayın kendisi için tehlikeli olup olmadığını değerlendirmelidir. Üçüncü soruda ise tehlike söz konusu ise başa çıkmak için sahip olduğu kaynakları değerlendirmelidir.

Burada sahip olunan fiziksel (bireyin sağlığı, enerjisi ve dayanma gücü vb.), sosyal (somut ve duygusal destek), psikolojik (inançlar, problem çözme becerileri, benlik saygısı, ahlaki değerler vb.) ve maddi (para, aletler vb.) başa çıkma kaynakları değerlendirilmelidir. Performans Kaygısı Akademik ve Profesyonel Kariyeri Olumsuz Etkiliyor!  Yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Boş Zaman Etkinlikleri Planlamak Da Sınav Motivasyonu Sağlıyor

Tıpkı ödüllendirme gibi mola vermek de sınava hazırlık sürecinde ihmal edilen bir ihtiyaç. Öğrenciler sınava hazırlık yıllarını sıklıkla tüm sosyal faaliyetlerden ve boş zaman etkinliklerinden uzak geçiriyor. Dinlenmeye de yeterince zaman ayırmıyorlar. Sonuç olarak deşarj olmak mümkün olmuyor. Yaşadıkları yoğun zihinsel, fiziksel ve duygusal yorgunluk sınava yönelik tutumlarını da olumsuz etkiliyor.

Mola vermenin veya ders dışı faaliyetlere zaman ayırmanın önemli bir zaman kaybı olduğuna yönelik bir yanılgı var. Oysa zihnimizin bir dikkat süresi var ve bu süreyi aştığımızda verimli çalışmak mümkün olmuyor. Yine uyumak, beslenmek gibi fizyolojik ihtiyaçlarımız kadar sosyal ve duygusal ihtiyaçlarımız da var. Doğada yürüyüşe çıkmak, müzik dinlemek, arkadaşlarla vakit geçirmek, sohbet etmek deşarj olmamızı sağlıyor.

Böylece yenileniyor, enerji buluyor ve sınav motivasyonu ile derse çok daha motive şekilde dönebiliyoruz. Aksi halde sınava hazırlık süreci sadece ders çalışarak geçirildiğinde bilinçaltımıza sınavın özgürlük kısıtlayıcı olduğunu öğretiyoruz. Bu da bize sınava hazırlanmanın korkunç olduğunu, mahkum gibi olacağımızı ve pek çok keyifli faaliyetten uzak kalacağımızı hatırlatıyor.

Oysa sınavlarda derece yapan öğrencilerin sınava hazırlanırken ilgi ve beceri alanlarını ihmal etmediğini görüyoruz. Sınav başarısı için ders çalışmanın yanı sıra sanat, spor gibi ilgi alanlarına zaman ayırdıklarını görüyoruz.

Sınav Motivasyonu İçin Psikolojik Destek ve Kariyer Danışmanlığı Alabilirsiniz

Sınava hazırlık sürecinde tüm çabanıza rağmen olumsuz duygularla ve sınav stresiyle başa çıkmakta zorluk yaşayabilirsiniz. Aynı şekilde hedef belirleme, planlı çalışma, zamanı verimli kullanma becerilerinde de desteğe ihtiyaç duyabilirsiniz. Sınav başarınızı düşürecek ve motivasyonunuzu olumsuz etkileyen konularda psikolojik destek talep edebilirsiniz. Aynı şekilde sınava hazırlık sürecinde daha bilinçli hazırlık yapmak için profesyonel kariyer desteği de alabilirsiniz.

Sınav motivasyonu sağlamada size yardımcı olacak kişi/kurum bu konuda ne kadar deneyimli? Verdiği bilgiler bilimsel kanıtlara dayalı mı, güncel mi ve uluslararası düzeyde geçerliliği var mı? Kariyer hedefi belirleme süreçlerinde kaç kişiye destek vermiş ve başarı oranları nedir? Ve daha pek çok alt detayı bilmeniz alacağınız hizmetin kalitesiyle ilgili ön bilgi edinmenizi kolaylaştıracaktır.

Aba Psikoloji, Aba Kariyer ve Aba Yurtdışı Eğitim işbirlikleri ile kariyer belirleme sürecinizde size profesyonel destek sunmaktadır. Aba psikoloji’de danışanlarımızın kariyer planını çıkarırken Stratejik yetenek yönetimini kullanıyoruz. Bu yöntem sayesinde bireylerin gelişim alanları çıkarılır ve gelişim süreçleri planlanır.  Kısa ve uzun vadeli hedefler belirlenir ve bu hedeflere en verimli şekilde nasıl ulaşılabileceğinin planları belirlenir.

Tüm bu planlar çıkartılırken de kişilerin ulaşabilecekleri en iyi performansa ulaşmaları amaçlanır. Stratejik yetenek yönetimi testinde başta WISC-V olmak üzere 8 farklı psikolojik test uygulanır. Bu testlerin sonucunda kişiye özel bir stratejik plan oluşturulur.

Öğrencilerin sosyo – ekonomik ve kültürel çevrelerini de değerlendirilerek oluşturulan plan, 3, 6, 12 ve 24 aylık hedefleri ve öngörüleri kapsar.  Sınav motivasyonu sağlamanız için kurumumuzda psikologlar ve eğitimciler işbirliği içinde çalışır.

 

Read More

Pandemide üniversite sınavına hazırlanmak tüm öğrenciler için zorlu bir deneyim oldu. 2020 yılında pandemi koşullarında yapılan ilk sınavdan sonra 2021’de de aynı koşullardan geçiyoruz. Öğrenciler için bu dönemde YKS gibi önemli bir sınava hazırlık yapmanın pek çok zorluğu var. Elbette sosyal hayatın kısıtlanması, yüz yüze eğitimdeki sınırlılıklar dezavantaj olsa da avantajları da var.

Bu yazımızda pandemide üniversite sınavına hazırlanmak hangi açılardan zor, dezavantajlar nasıl avantaja çevrilebilir, psikolojik sağlamlık için neler yapılabilir paylaşıyor olacağız.

Pandemide Üniversite Sınavına Hazırlanmak ve Zorlukları

Evde Zaman Yönetimi Zorlaştı

Sınava hazırlık sürecinde evde olmak bir açıdan avantaj olsa da her öğrenci için durum aynı değil. Kalabalık ailelerde, küçük evlerde özelliklede kendine ait bir çalışma alanı olmayan öğrencilerin sınava hazırlanması zorlaştı. Küçük kardeşleri olan, çalışan anne, baba nedeniyle evde farklı sorumluluklarla ilgilenmek zorunda kalan gençlerimiz var. Çalışma alanı olmayan veya evde tüm gün televizyon açık olan öğrencilerin dikkatini toplaması kolay değil.

Önemli bir öğrenci grubu ise ev içerisinde dinlenme ve çalışma sürelerini organize etmekte güçlük yaşıyor. Bu nedenle öğrencilerin önemli bir kısmı aile bireylerinin uykuya çekildiği geç saatlerde ders çalışmayı deniyor. Ancak gündüz online dersler, akşam sınava hazırlık temposu içerisinde dinlenme imkanı bulamayan öğrenciler yoruluyor.

Yorgunluk, uykusuzluk en önce dikkat sürelerine ve motivasyona zarar veriyor. Dolayısıyla içsel veya dış etkenlerle zamanı organize edemeyen gençlere pandemide üniversite sınavına hazırlanmak dezavantaj oluşturuyor. Zaman yönetimi becerinizi geliştirmek için Zaman Baskısı Yaşamamak İçin Etkili Zaman Yönetimi Teknikleri yazımızdan faydalanabilirsiniz.

Evde Dikkat Dağıtıcılarla Daha Fazla Bir Aradayız

Televizyon, tablet, oyun konsolları, internet ve tabi aileyle evde olmak dikkatin kolay dağılmasına neden oluyor. Derslere ağırlıklı online hazırlık yapıyor olmak bilgisayar kullanımını artırdı. Aynı şekilde uzun süre bilgisayar kullanımı ekranın getirdiği fiziksel ve zihinsel yorgunluğu da artırdı. Öğrenciler akranlarıyla haberleşmek için, kaygılarını ve motivasyonlarını paylaşmak için de daha fazla telefon, internet kullanıyor.

Tabi her şeyden önce herkesin ev düzeni farklı. Öğrencilerin ders çalıştıkları ve çalışmaya motive oldukları saatler de farklı. Dolayısıyla öğrenciler iletişimde kalabilmeye çalışırken birbirlerinin çalışma tempolarını da istemeden engelleyebilir hale geldiler. Biri gündüz daha verimli çalışıp akşam saatlerinde arkadaşlarıyla konuşmayı planlarken başka birinin düzeni tersi olabiliyor. Çalışmayı bitirmiş olanın iletişime geçtiği arkadaşı çalışmanın tam ortasında olabiliyor.

Dolayısıyla da iletişim ihtiyaçları çalışma programlarını bozabiliyor. Bu nedenle öğrencilerin dikkat dağıtıcılara çalışma sürelerinde “Hayır” diyebilmesi gerekiyor. Arkadaş sohbetleri gibi ihtiyaçların molalara ya da çalışma sonralarına bırakılması gerekiyor. Akademik Başarı İçin Teknoloji Nasıl Daha Verimli Kullanılabilir , Sınava Hazırlık Sürecinde İnternet ve Teknoloji Bağımlılığı ile Başa Çıkma Önerileri yazılarımız dikkat dağıtıcılarla başa çıkmanıza yardımcı olabilir.

Tüm bu etkenler dolayısıyla verimli ders çalışmayı da olumsuz etkiliyor. Zamanı organize edemeyen, dikkat dağıtıcılarla başa çıkamayan öğrencilerin verimli ders çalışması da zorlaşıyor. Dikkat Egzersizleri ile Verimli Ders Çalışma yazımız bu noktada sizin için faydalı olabilir.

Pandemide Üniversite Sınavına Hazırlanmak Kimi Öğrenciler İçin Motivasyon Kaybı Yaratıyor

Arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle bir arada çalışamayan, heyecanını, kaygısını paylaşamayan öğrencilerin motivasyonu da olumsuz etkilendi. Özellikle takım içerisinde daha verimli çalışabilen öğrenciler için çalışma arkadaşlarından uzak kalmak verimli çalışmayı zorlaştırdı. Üniversite gezilerine katılamamak, yeterli rehberlik desteği alamamak bu öğrenciler için büyük bir dezavantaj oldu. Aynı şekilde üniversitelerin de online eğitime geçiş yapması öğrencilerin üniversite tercihine bakış açısını değiştirdi.

Öğrencisi olmak istedikleri, hedefledikleri okulların 1 yıldır eğitimi uzaktan sürdürmesi motivasyon kırıcı oldu. Örgün eğitime geçişteki belirsizlik öğrencilerin motivasyonunu olumsuz etkiledi. Aynı şekilde pek çok üniversitedeki uzaktan eğitim sistemlerinin yetersizliği de öğrencilerin üniversite seçimine bakışını değiştirdi. Dolayısıyla pandemide üniversite sınavına hazırlanmak özellikle grup çalışmasından verim alanların motivasyonunu düşürdü. Motivasyon Eksikliği Nedenleri ve Sınava Hazırlanırken Motivasyon Artırma Teknikleri yazılarımızdan faydalanabilirsiniz.

Aileyle Bir arada Olmak Öğrencilerin Üzerindeki Baskıyı Artırdı

Aileler de en az öğrenciler kadar sınava hazırlık sürecinde stres yaşıyor. Aileler çocuklarının iyi bir gelecek inşa etmesini ve dolayısıyla sınava en iyi şekilde hazırlanmalarını istiyor. Bu arzuları da kimi zaman gerçekdışı beklentilere dönüşebiliyor. Bu beklentilerden birisi de çocukların aralıksız çalışmalarını bekliyor olmaları. Oysa hepimizin belli bir dikkat süresi var. Bu süreyi aştığımızda yaptığımız çalışmalardan verim almamız mümkün değil.

Ancak pek çok öğrenci aileye bunu ifade etmekte zorluk yaşıyor. Gençler “yeterince çalışmıyorsun” lafını duymamak için daha fazla çalışıyor veya çalışıyormuş gibi yapabiliyor. Bu da gençlerin üzerinde ciddi bir psikolojik baskı yaratıyor. Öğrenciler zihnen ve bedenen yeterince dinlenemiyor, motive olamıyor ve dikkat dağınıklığı yaşayabiliyorlar. Dolayısıyla pandemide üniversite sınavına hazırlanmak ailenin gerçekdışı beklentileri nedeniyle zorlaşıyor.

Sınava Hazırlanırken Motivasyon Artırma Teknikleri: Aileler Ne Yapabilir? Ve Kariyer Planı Yaparken Sorumluluk Kimde Olmalı? Gençlerde mi Ailelerde mi? Yazımızdan aileler faydalanabilir.

Pandemide Üniversite Sınavına Hazırlanmak Gelecek Kaygısını Artırdı

Gençler için üniversiteye hazırlık yoğun gelecek kaygısı yaşanan dönemlerden birisi. Bu dönemde seçilen mesleğin doğruluğundan emin olamamak, “sınavı kazanabilecek miyim? Üniversiteyi başarıyla bitirebilecek miyim? Mezuniyet sonrası iş bulabilecek miyim?” ve benzeri düşüncelerle gençlerin geleceğe yönelik kaygıları artıyor. Ancak pandemi mevcutta olan gelecek kaygısını daha da tetikledi.

Bunun en büyük nedeni pandemi koşullarının mesleklere, çalışma şekillerine ve tabi ki istihdama yönelik etkisi.

İşsizliğin artması, pek çok meslek dalında uzaktan çalışmaya geçilmesi gelecek kaygısını besledi. Aynı şekilde üniversitelerde pandemi kaynaklı uzaktan eğitime geçilmesi eğitimden alınacak verime yönelikte kaygı yarattı. Pek çok meslek için uzaktan eğitim dezavantajlı olurken, pek çok üniversite de uzaktan eğitime geçişte zorluk yaşadı.

Öğrenciler üniversite tercihi yaparken üniversitenin eğitim kalitesinin yanı sıra uzaktan eğitimi nasıl yönettiklerine de dikkat etmek zorunda kaldı. Dolayısıyla pandemide üniversite sınavına hazırlanmak mevcutta var olan gelecek kaygısını daha da artırdı. Gelecek Kaygısı Meslek Seçimini Etkiliyor ve Üniversite Öğrencilerine Gelecek Kaygısı ile Başa Çıkma Önerileri yazılarımızdan konuyla ilgili faydalanabilirsiniz.

Pandemide Üniversite Sınavına Hazırlanmak Ayrılık Anksiyetesini Tetikledi

Çocukluktan itibaren ayrılık anksiyetesi geliştiren bireylerde kaygı bastırılabilir ya da kontrol edilebilir düzeyde tutulabilir. Ancak üniversite dönemi getirdiği yaşam değişiklikleri ile anksiyetenin daha yoğun hissedilmesine neden olacak bir dönemdir. Genç bu yaşam döneminde sadece aileden ayrılmak zorunda kalmayacak, kendi ayakları üzerinde de durmaya çalışacaktır. Yeni ilişkiler geliştirecek, kendini insanlara tanıtacak, onlara güven verecek ve güven duymaya da ihtiyaç duyacaktır.

Bu dönem herkes için kaygı verici olsa da kaygılı ve güvensiz kişiliklerde daha güçlü hissedilebilmektedir. Pandemi kaygılarımızı, zarar görme ya da sevdiklerimizi kaybetme korkularımızı epey tetikledi. Bulaşma korkusu veya evdeki büyük aile bireylerine bulaştırma endişemiz epey yükseldi. Dolayısıyla üniversite sınavına hazırlık süreci de bu kaygıdan nasibini aldı elbet. Gençler, uzak şehirleri ya da farklı ülkeleri tercih etmede zorluk yaşamaya başladı.

Pandemide gelen kısıtlamalar ülkeye giriş çıkışlara da etki etti. Dolayısıyla uzakta olmak belki de uzun süre aileyle bir arada olamamaya neden olabilir halde geldi. Aynı şekilde ailenin sağlık sorunu olması halinde de uzakta olmak ailenin yanında olabilmeyi zorlaştıracak. Gençler tercih sürecinde en iyiyi düşünmek kadar en kötüye de odaklanıyor. Dolayısıyla pandemide üniversite sınavına hazırlanmak gençler için ayrılık anksiyetesini de etkiledi.

Ayrılık Anksiyetesi Üniversite Seçimini Etkiliyor yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Pandemide Üniversite Sınavına Hazırlanmak Deşarj Olmayı Zorlaştırdı

Pandemiyle beraber gelen kısıtlamalar gençlerin sosyal aktivitelerden kadar hobilerinden de uzak kalmasına neden oldu. İlgi ve beceri alanlarına yönelik aktivitelere katılamayan, yeterince faaliyette bulunamayan gençler sınav sürecinde deşarj olamıyor. Herkesin evinde ilgi alanlarına yönelik çalışmalar yapacak alan, olanak bulunmuyor. Evde yapılabilecek etkinlikler de herkese aynı oranda keyif vermeyebiliyor. Ya da evde bir arada yaşamak konfor alanlarımızın kullanımını zorlaştırabiliyor.

Tiyatro, sinema, turistik geziler, konserler, spor, sanat faaliyetlerimiz çok uzun zamandır durdu. Oysa ilgi alanları, sosyal faaliyetler, spor, sanat etkinlikleri tüm hafta biriken negatif enerjimizi boşaltmamızı sağlıyor. Yeterince deşarj olamayan gençlerin biriken negatif enerjisi kaygılarını ve olumsuz düşüncelerini besliyor. Dolayısıyla pandemide üniversite sınavına hazırlanmak gençlerin deşarj olmasını da zorlaştırıyor.

Pandemide Üniversite Sınavına Hazırlanmak Profesyonel Destekle Çok Daha Verimli Olabilir

Pandemide üniversite sınavına hazırlanmak zaman yönetimi, motivasyon, dikkat, kaygıyı yönetme açısından profesyonel destek ihtiyacını doğuruyor. Bu dönemde geleceğin mesleklerini ve mesleklerin geleceğini bilmek öğrenciler ve aileler için çok önemli. Aynı şekilde zeka alanını bilmek, ilgi ve beceri alanlarını tespit etmek meslek seçimini etkiliyor. Aba psikoloji olarak stratejik yetenek yönetimi ile geleceğine yön vermek isteyen danışanlarımıza kariyer danışmanlığı veriyoruz.

Bu yöntem içerisinde uyguladığımız IQ, EQ, dikkat, algı, yetenek ve kişilik testleriyle danışanlarımızın potansiyellerini keşfediyoruz. Kullandığımız psikolojik yöntemlerle danışanlarımızı daha iyi akademik sonuçlar alabilecekleri şekilde yönlendiriyoruz. Danışanlarımızın akademik eksiklerini tespit ederek gideriyor, dünyanın en seçkin kurumlarında eğitim almalarını sağlıyoruz. Gelecek kaygısı yaşamamaları için akademik hayat ve kariyere yönelik belirsizliklere yönelik profesyonel bilgilerimizi paylaşıyoruz.

Sınava hazırlık sürecinde mentorluk desteği isterseniz mentorloops hakkında da bilgi alabilirsiniz.

Pandemide üniversite sınavına hazırlanmak pek çok zorluk taşısa da ne istediğinizi bildiğiniz sürece başarı sizinledir. Bu süreçte zamanı yönetmek, ne istediğinizi bulmak, motive olmak, karar vermek ve uygulamaya geçmek zor olabilir. Aynı şekilde kariyerinizle ilgili kararlarda ailenizle de ortak noktada buluşmakta zorluk yaşayabilirsiniz. Aba Psikoloji’den kariyer danışmanlığı, bireysel ve aile danışmanlığı alabilirsiniz.

Read More

LGS’ye hazırlık sürecinde akran zorbalığı yaşayan öğrencilerde bilişsel, fiziksel ve duygusal gerilemeler görülebilmektedir. Ayrıca okula gitmekten korkma, devamsızlık yapma, daha sık hasta hissetme, okul değiştirmeyi düşünme gibi yaygın kaçınma belirtileri de görülebilir. Zorbalığa uğrayan öğrencilerin kendilerini okul ortamında güvende hissetmemesi ve aidiyet duygularının gelişmemesi okula yönelik algılarını negatif etkilemektedir.

LGS’ye hazırlık sürecinde akran zorbalığı yaşayan çocuklar, eğitim hayatlarının bu önemli döneminde akademik olarak da olumsuz etkilenmektedir. Dikkat eksikliği, konsantrasyon güçlüğü, öğrenmede zorluk, yoğun kaygı ve stres zorbalığa maruz kalan çocukların okul başarısını düşüren etkenlerdir.

Bu zor koşullar içerisinde zorbalığa maruz kalan çocuklar aile desteğine, rehberlik hizmetine, okulun önleyici önlemler almasına ihtiyaç duyar. LGS’ye hazırlık sürecinde akran zorbalığı yaşayan öğrenciler kalıcı ruhsal yaralar almamak için psikolojik destek almaya da yönlendirilmelidir.

Okullarda Akran zorbalığı 3 farklı şekilde karşımıza çıkıyor

  1. Fiziksel zorbalık: vurma, itme gibi kişinin canını yakmaya yönelik fiziksel temas yoluyla zarar veren davranışların olduğu zorbalık.
  2. Sözel zorbalık: Sözel olarak rahatsız etme, lakap takma, hakaret etme, alay etme gibi rahatsızlık verici sözlü saldırıları içeren zorbalık.
  3. İlişkisel zorbalık: hedef alınan kişinin arkadaşlık ilişkilerini bozma, kişiyi gruptan dışlama ve hakkında dedikodu çıkarma, görmezlikten gelme gibi kişinin sosyal konumuna, ilişkilerine ve ait olma duygusuna zarar verme amacıyla gerçekleştirilen zorbalık.

Akran zorbalığı kimi zaman bireysel, kimi zamanda sosyal bir grup içinde ortaya çıkabiliyor. Gruptaki öğrenciler doğrudan ya da dolaylı olarak zorbalığa katılıyor ya da zorbalıktan etkileniyor.

Z Kuşağı Cinsel ve Sanal Zorbalığa Daha çok Maruz Kalıyor!

Teknolojinin hızla ilerlemesi ve sosyal medyanın en sık kullanılan iletişim aracı haline gelmesi Z kuşağını oluşturan günümüz gençlerinin farklı zorbalık türlerine maruz kalmasına neden oluyor. Fiziksel, sözel ve ilişkisel zorbalığın dışında sanal zorbalık akranlar arasında yaygın olarak görülüyor. Özellikle günümüz pandemi koşullarında çocukların sosyal medyayı daha yoğun kullanması sanal zorbalığın bir eğlence aracı haline dönüştürülmesine neden oluyor.

Cinsel zorbalık ise etek kaldırma, eteğin altından fotoğraf çekme, pantolon indirme gibi kişinin mahremiyetini hiçe sayan zorbalık türü olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca cinsel zorbalıkta elde edilen görüntüler sanal zorbalığa taşınarak öğrencinin mahremi sosyal medya üzerinden de izni olmaksızın paylaşılabiliyor.

Bu Yaşlara Dikkat, Akran Zorbalığı En Çok 11-13 Yaş Aralığında Görülüyor!

Yapılan araştırmalar LGS’ye hazırlık sürecindeki 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin daha fazla zorbalık yaptığını göstermektedir. Ergenlik dönemi belirtilerinin yoğunlaştığı bu dönemde bireyin karakter geliştirme, benliğini keşfetme, hayatına yön verme, duygularını tanıma ve özerkleşme çabası içerisinde olduğu görülmektedir. Bu dönemde çocukluktan genç yetişkinliğe geçerken duygusal, bilişsel ve fizyolojik olarak önemli değişiklikler yaşanır. Çocuklar bu bireyleşme süreci içerisinde kendilerini daha iyi keşfedebilmek ve akranlarıyla benzer gelişim gösterebilmek için ailelerinden uzaklaşarak arkadaşlık ilişkilerine yönelme eğilimindedir.

Bu dönemde gençler ana-baba ve çevresine sıklıkla ters düşer, sınırları genişletebilmek kuralları zorlar ve toplumsal normlara sık sık baş kaldırır. Aile ilişkilerinin yapısına, sosyal çevrelerine ve karakteristik özelliklerine göre gençler kabul edilme ve toplumda saygın bir yer edinme ihtiyacıyla zorbalığa yönelebilirler.

Mağdurlar Akran Zorbalığına Neden Karşı Çıkmıyor

Akran zorbalığına maruz kalan çocukların kaygı, içe dönük öfke, çaresizlik, değersizlik, yalnızlık gibi olumsuz duyguları daha yoğun yaşadıkları görülmektedir. Zorbalık sonucu depresyon, anksiyete, düşük benlik saygısı görülen bu çocuklarda okula gitmek istememe ve düşük akademik başarı gibi sorunlar görülmektedir. Zamanla tekrar eden mağduriyet, bu duyguların şiddetlenmesine ve çocukların çaresizlik duygusu ile zorbalığa boyun eğmelerine neden olmaktadır.

Öğrencilerle yeterince ilgilenilemeyen kalabalık okullar, yetersiz rehberlik hizmetleri zorbalığın fark edilmemesine neden olmaktadır. Kalabalık ailede çocuk olmak, hatalı ebeveyn tutumu, aile için problemler ve ekonomik yetersizlikler de zorbalığa maruz kalma ihtimalini artırmaktadır. Bu koşullar içerisinde öğrenciler gerek okul içerisinde gerek ailede yardım arayışına girmemekte ve mağdur rolünü üstlenmektedir.

Cinsiyete Göre Zorbalık Türleri Değişiklik Gösteriyor!

Zorbalık davranışı kız ve erkek öğrencilerde ve her sınıf seviyesinde ortaya çıkabiliyor. Ancak görülen zorbalık davranışının türü cinsiyete ve sınıf seviyesine göre fark gösteriyor. Erkek öğrenciler fiziksel zorbalığı kız öğrencilere göre daha çok uygularken, kızlar sözel ve ilişkisel zorbalığı daha çok kullanıyor.

Akran Zorbalığının Temelleri Ev’de Atılıyor

Zorbalık eden çocukların ev yaşamlarında zorbalığa uğradığı ve benzer davranışları okul yaşamında da kendilerinden daha güçsüz olanlara uygulayarak boşalım yaşadıkları görülmektedir. Aile içinde şiddete tanık olan ve maruz kalan çocuklar hem daha faza akran zorbalığı yapıyor hem de daha fazla akran zorbalığına maruz kalıyor. Ebeveynlerin birbirlerine uyguladığı ya da evdeki diğer kişilere uygulanan zorbalık çocukların zorbalığa karşı çıkmamayı öğrenmelerine neden oluyor.

Ebeveyn Tutumu da Zorbalığı Nedeni Olabiliyor

Akran zorbalığı üzerine yapılan çalışmalar ebeveyn tutumlarının zorbalığı besleyen etkisi olduğunu gösteriyor. Bu doğrultuda çocuklarına sevgi göstermeyen, reddedici, katı, otoriter ve cezalandırıcı anne baba davranışlarının zorbalık olaylarına katılımda etkili olduğu söylenebilir.

Yapılan araştırmalar zorba çocukların otoriter anne babalarla yetişmiş olma olasılığının yüksek olduğunu ve babalarını annelerinden daha güçlü algıladıklarını göstermektedir. Yine zorba çocukların müsamahakâr, hoşgörülü annelere ve sert cezalar veren otoriter babalara sahip oldukları da araştırmalar sonucu görülmektedir. Zorba çocukların yetiştiği aile modellerinde yetiştirme tarzı olarak baskıcı otoriter tutumun egemen olduğu veya İlgisiz, ihmalkar, reddeden ya da aşırı kontrolcü ebeveyn tutumlarının yer aldığı görülmektedir.

Mağdurların Aileleri de Tutumlarını Gözden Geçirmeli

LGS’ye hazırlık sürecinde akran zorbalığına maruz kalan öğrencilerin de yetiştirildiği ebeveyn tutumları mağdur rolünü üstlenmelerine zemin hazırlayabiliyor. Mağdurlara baktığımızda özellikle erkek kurbanların anneleriyle olan ilişkilerinin daha yoğun olduğu ve anneleri tarafından aşırı koruyup kollandıkları görülüyor. Akran zorbalığına maruz kalan erkek çocukların daha baskıcı otoriter ebeveyn tutumları ile yetiştirilip, özgüvensiz, kendini ifade edemeyen, kaygılı, korkulu ve içe kapanık bir karakter geliştirmiş çocuklar oldukları da yapılan çalışmalarda görülmektedir.

Yine zorbalığa maruz kalanların da ev ortamında zorbalık gördüğü ve ses çıkaramadığı için okul ortamındaki zorbalığı normalleştirdiği görülmektedir. Ayrıca mağdur ebeveynlerinin, aşırı kontrolcü olması da çocukların sosyal ortamlarda pasif roller üstlenmelerine, girişken olmamalarına ve özerklik geliştirememelerine neden olmaktadır.

Doğru Ebeveyn Tutumu Çocukları Zarar Görmekten Koruyor

Demokratik – hoşgörülü ebeveyn tutumu ile yetişen çocukların akran zorbalığına maruz kalma olasılıkları daha düşüktür. Sevgi gören, ihtiyaçları karşılanan, söz hakkı olan, bireyliğine saygı gösterilen çocuklar zorbalığa karşı sessiz kalmıyor ve ailelerinden ya da okuldaki resmi makamlardan destek talep ediyorlar. Öyleyse aileye düşen en önemli görev çocuklarını hangi ebeveyn tutumuyla yetiştirdiklerini dürüstçe kabul etmek ve değiştirmeleri gereken ebeveyn davranışları var ise değiştirmek.

Aile İçinde Problem Çözme Becerileri Geliştirilmeli

Çocuklar bu dönemde ev içinde gördükleri rolleri sosyal yaşamda taklit ederek varlık gösterirler. Davranış ve tutumları, en önemlisi de problem çözme becerileri noktasında aile yapılarındaki gibi hareket ederler. Aile içinde şiddete tanık olan çocukların problemleri çözmek için şiddeti çözüm kabul etmesi zorbalığı doğurmaktadır. Ailelerin problem çözme becerilerini değiştirmesi ve çocuklarına doğru rol model olabilmeleri gerekir. Çatışmaların sağlıklı yollarla çözüldüğü bir ortamda büyüyen çocuğun karşılaştığı problemleri çözerken şiddete daha az başvurması beklenmektedir.

Akran Zorbalığı İle Mücadelede Aile, Öğretmen, Okul Yönetimi ve Rehberlik Biriminin İşbirliği Gerekir

İster zorba ister kurban olsun, akran zorbalığındaki roller çoğunlukla aile içerisinde öğrenilir. Öyleyse bu süreçte büyük pay aileye düşüyor. Ancak akran zorbalığı ile mücadelede okul yönetiminin, rehberlik biriminin ve öğretmenlerin de rolü büyük. Okullarda daha fazla farkındalık çalışmaları yapılmalı, öğrenciler akran zorbalığının olumsuz sonuçları üzerine bilgilendirilmeli, mağdurların kendilerini nasıl koruyabileceği öğretilmelidir. Öğrencilerin rehberlik birimi ile bir araya gelme sıklığı artmalıdır. Akran zorbalığı uygulayan öğrencilere de psikolojik destek verilmeli, zorbalık davranışının altında yatan nedenler araştırılarak iyileştirici çalışmalar yapılmalıdır.

Okullar kültür, sanat, bilim alanlarında daha faal olmalı, öğrenciler boş vakitlerini verimli geçirerek enerjilerini atabilecekleri pozitif etkileşim alanları bulabilmelidir.

LGS Başarısından Önce Psikolojik Sağlamlılık Hedeflenmeli

LGS’ye hazırlık sürecinde akran zorbalığı gören öğrencilerden sınav başarısı beklenilmemelidir. Aile tutumlarını değiştirmeli, çocuğunu daha çok dinlemeli ve çocuğundaki duygusal, davranışsal değişiklikleri takip etmelidir. Aileler pozitif etkileşimin ve paylaşımın daha fazla olduğu bir aile ortamı inşa etmelidir. Sınav başarısının elde edilebilmesi için önce zorbalık üzerine gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Öğrencilerin ihtiyaç duyduğu psikolojik destek ve kariyer danışmanlığı zaman kaybedilmeden karşılanmalıdır.

 

 

Read More

Sınavlara psikolojik olarak hazırlanmak en az yeterli bilgi edinmek kadar önemli… Akademik anlamda yeterli donanıma sahip olsanız bile psikolojik hazırlığınız tam değilse başarı oranınızın düşmesi söz konusu olabiliyor. Sınava hazırlık süreci genel olarak öğrencilerin zihinlerinin sürekli derslerle meşgul olduğu ve rahatlamaya ihtiyaç duydukları dönemler oluyor. Bu anlamda stres yaratabilecek her türlü kaynaktan uzaklaşmak ve başarıya odaklanmak aslında başarının ilk adımı olarak düşünülebilir. Peki; sınavlara psikolojik olarak hazırlanmak için neler yapılabilir?

Kendinize İnanın

“İnanmak başarmanın yarısıdır” sözünün sınav dönemleri için de oldukça uygun olduğunu söyleyebiliriz. Kendinize inanmanız sınav başarınızın yükselmesine katkı sunabilir. Akademik anlamda hazırlığınızı tam olarak yaptığınızdan eminseniz kendinize güvenmemek için hiçbir sebebiniz yok demektir.  Buna karşılık; kaygıya kapılır, başarısızlığa ve olumsuz düşüncelere odaklanırsanız bu durumun sınav stresinizin artmasına yol açabileceğini ve sınav başarınızın düşmesine neden olabileceğini unutmamalısınız.

Sınavlara Psikolojik Olarak Hazırlanmak: Sınav Son Çareniz Değil

Sınavlar elbette hayatımızda önemli bir yere sahip… Eğitim ve kariyer hayatımızın büyük bir kısmını sınavlar oluşturuyor. Ancak herhangi bir sınavda başarısız olmanız daima başarısız olacağınız ya da başarısızlığın telafisi olmadığı anlamına gelmiyor. Girdiğiniz herhangi bir sınavın sizin için son çare olduğu hissine kapılmayın. Başarısız olduğunuzda hatalarınızdan ders çıkarın ve yolunuza yeniden azimle devam edin. Hedefinize ulaşabileceğinize olan inancınızı kaybetmeyin

Ders Dışı Aktivitelere Zaman Ayırın

Sınava ve başarıya odaklanmak elbette kritik öneme sahip… Ancak bu süreçte zaman zaman durup dinlenmeye ve rahatlamaya da ihtiyaç var. Bu noktada ders dışı aktivitelere zaman ayırmak hem fiziksel hem de psikolojik açıdan rahatlamanıza yardımcı olabilir. Aynı zamanda zihninizin rahatlaması stresten uzaklaşmanıza ve motivasyonunuzun artmasına da katkı sunacaktır.

Sınavlara Psikolojik Olarak Hazırlanmak: Sınav Öncesinde Sağlığınızı Koruyun

Fiziksel sağlığınızın bozulması psikolojik anlamda sizi olumsuz etkiler. Sınava birkaç gün kala ders çalışma sıklığınızı azaltın. Daha çok dinlenip daha az çalışacağınız bir plana yönelin. Uykunuzu belirli bir düzene oturtun. Hafif ve sağlıklı beslenin. Düzenli yürüyüş ve egzersizlere vakit ayırın. Zihninizi boşaltmanıza yardımcı olabilecek aktivitelere ve hobilerinize zaman ayırın.

https://www.youtube.com/watch?v=WbHMKNNyy04

Sınavlara psikolojik olarak hazırlanmak, sınav stresi ile mücadele ve sınavlara hazırlık süreçleri hakkında daha detaylı bilgi edinmek için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sorularınız varsa ya da desteğe ihtiyaç duyuyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz. Eğitim, kariyer ve psikolojiye dair daha fazla içeriğe ulaşmak için YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

Sınavlara hazırlanma dönemleri stres yaşanan önemli bir dönemlerdir. Bu dönemlerde stres yönetimini bilmek ve doğru uygulamak başarının anahtarı olmaktadır. Sınavın türünün ne olduğu aslında yaşananlar açısından çok da fark etmemektedir. AP sınav sürecinde 12.sınftaki öğrencilerimizin ciddi anlamda stres yaşadıklarına tanık oluyoruz. Çünkü 12.sınıftaki öğrencilerin AP sınavlarından aldıkları yüksek puanlar sayesinde, eğitim alacakları üniversitelerin şartlarını sağlamaları mümkün olacaktır.

Bu tarz önemli bir durumun söz konusu olması öğrencilerin stres seviyesini ciddi anlamda artırmaktadır. Örneğin yakın zamanda UC Berkeley’den kabul alan iki öğrencimiz oldu. Bu öğrenciler hazırlık sürecinde zaman yönetiminde sıkıntı yaşayan, süreci sürekli sorgulayan ve ciddi anlamda stres yaşayan öğrencilerden olmuştur. Ancak tüm bunlara rağmen önemli bir başarı elde etmişlerdir.

Sınavlara Hazırlanma Süreci Stresli Olabiliyor

Sınavlara hazırlanma dönemi öğrenciler için stresli geçen zorlu bir dönem olabilmektedir. Bu süreçte pek çok öğrenci psikopatolojik anlamda sıkıntı yaşayabilmektedir. Bu durumlar geçici olarak görülmektedir. Bunun sonucunda mide bulantısı, gece uyuyamama sorunları, tikler ortaya çıkmaktadır. Bu tarz kaygıya sebebiyet veren durumlar öğrenciler için üstesinden gelinmesi kolay olmayan durumlardır. Bilindiği gibi her sınav bir heyecan ve heyecan noktasıdır. Yani hangi sınava girilirse girilsin, kaç yaşında olunursa olunsun sınav heyecanı muhakkak yaşanmaktadır. Bu durum sınavların her insana baskı oluşturan bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir.

Pandemi Dönemi Eğitimi de Etkiledi

Pandemi dönemi ile birlikte eğitim de ciddi anlamda değişikliğe uğramıştır. Bu durum eğitim sisteminin tümüyle değişmesine neden olmuştur. Bu süreçte College Board tarafından yapılan çalışmalar her ne kadar eleştirilse de bu çalışmaların takdir edilmesi gerekmektedir. Bu dönemde açık kitap, açık kaynak sunarak öğrencilere destek olmak, eğitim adına önemli bir adımdır. Ancak her ne olursa olsun sınav her zaman sınavdır. Sınav kağıdına isim soy isim yazıldıktan sonra sınavı olumlu bir sonuca götürmek önemlidir. Bir konuyu bilmek sınavdaki soruyu da bilmek anlamına gelmemektedir. Öğrencilerin bu aşamada görülen en büyük eksiklikleri soru üzerinden kendilerine yeterince simülasyon yapmamış olmalarıdır. Bu nedenle soruların üzerinden giderek çalışmak, öğrencilerin sınav kaygılarını da azaltacaktır.

Sınavlara hazırlanma konusunda bilgi ve destek almak için aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Farklı konularda bilgilendirici videolara ulaşmak için Doç. Dr. Gamze Sart’ın YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Read More

Bazı öğrenciler sınav dönemlerinde duraksamalar yaşamaktadır. Duraksamalar sınav düzeninin ve hayat biçimimizin değiştiği dönemde öğrenciler arasında daha sık yaşanan bir durum haline geldi.Çalışma düzeni nasıl oluşturabilirim? Nereden başlamalıyım?” öğrencilerin bazılarında soru işareti yaratmaktadır. Bu soru işaretlerinden dolayı çalışmak yerine vakitlerinin çoğunu düşünerek harcarlar. Çok fazla konu var hangisinden ve nasıl başlamalıyım diyen öğrencilerin bir çalışma düzeni edinmeleri ve günlere göre planlamaları gerekir. Planı yaptıktan sonra plana olabildiğince bağlı kalarak çalışmalar yapmaları hem rahatlatacaktır hem de beraberinde başarıyı getirecektir. Planlamayı nasıl yapacakları ve çalışma düzenini nasıl kontrol altına alacaklarını anlatan bir blog yazısıyla kafası karışık öğrencileri desteklemek istedik.

Çalışma Düzeni için Plan Yapmak

Her şey planlamakla başlar. Öğrencilerin yaptığı hatalardan birisi planlar yapıp uyamadıkları zaman plandan vazgeçmeleri ve bunun işe yaramadığını düşünmeleridir. Çalışma düzeni oluşturmak adına yalnızca plan yapmanın bile işe yarar bir tarafı vardır. Siz fark etmeseniz de plan yaptığınız için yapacaklarınızın bir kısmı zihninize işliyor. Özellikle yazarak plan yaptığınızda yapacaklarınızın zihninizde daha da netleşecektir. Yazmak düşünmek demektir. Yazma eylemi düşünülerek yapılır bu nedenle yazarken bazı kararsızlıklarınızı elimine etmiş olursunuz. Her kafa karışıklığı yaşadığınızda yazdığınız plana dönüp bakmak rahatlatacak ve belki de daha iyi çalışmanızı sağlayacaktır.

Düzen için Nasıl Plan Yapılmalı?

Çalışma düzeni için plan yaparken alternatifler göz önünde bulundurulmalıdır. Bu ne demek? Çoğu öğrenci o gün için yaptıkları plana sıkı sıkı uymayı kendilerinden beklerler. Ancak planlar genelde gerçekçi değildir. Çünkü hepimiz kendimizden en iyisini bekleriz. Bu yüzden olabilecek en iyi ve en çok çalışma planını oluştururuz. Ancak o günkü motivasyonumuz ve farklı sebeplerden dolayı işler planlandığı gibi gitmeyebilir. Evdeki planlar çarşıya uymayınca da başarısız olacağınızı düşünerek kaygılanabilirsiniz.  Bu nedenle tek bir plan değil A, B, ve C planları oluşturulmalıdır. Bu planlama yöntemiyle çalışma düzeniniz yoluna girecektir.

Çalışma düzeni içindeki A planına göre kesin yapacağınız konu çalışmaları ve test çözümleri olmalıdır. Bunlar kendinizi tanıyarak oluşturulmalıdır. Kesin olarak kaç test çözebilir ya da kaç konu çalışabilirsiniz? Bunun üzerinde düşünerek A planını yapın. B planı bunun bir üst versiyonu olarak A planına ortalamada yapabileceğiniz kadar birkaç konu çalışması ve test daha eklenmiş halidir. C planı ise birkaç konu daha ekleyerek bir günde maksimum yapacağınız çalışmadır. Bu noktada A planını kesin yapmak hedefken A planı rahatça yapılırsa B’ye geçilebilir. Hala enerjiniz varsa C planı da uygulanabilir. Ancak önemli olan C’ye kadar tüm programları bitirmek adına kendimizi hırpalamamamız. A planını yapmak kesin yapmamız gereken hedeftir. Yapılamayan B, C planları bir sonraki günün A planına yerleştirecek görevlere dönüşürler.

Çalışma düzeni içerisinde öncelik sırasına göre A, B ve C planlarının oluşturulması önemlidir. Hangi konuların daha çok çıktığı, hangilerinin daha önemli olduğuna göre A,B ve C planı yapılmalıdır. A planına en mühim ve önemli olanlar ya da B ve C’yi tamamlamadan önce yapılması gerekenler eklenmelidir. Yani örneğin, A planına konu çalışmak eklenirken B planına test çözmek eklenebilir. C planına ise yanlışın çok çıktığı konuları tekrar etmek eklenebilir. Ancak belirttiğimiz gibi B ve C planları uygulanamadıysa bir sonraki gün B planındaki test çözme yapılmalı ve yetişirse de C planı uygulanmalıdır. Sıra bozulmadan yapılamayanlar bir sonraki güne kaydırılmalıdır.

Psikoloji ile ilgili farklı konularda bilgi edinmek için aba Psikoloji YouTube kanalını takip edebilirsiniz.

Read More

Pandemi sürecinden sonra eğitim sistemindeki değişimler yeni sınav düzeninin oluşmasına yol açtı. Sınavlar online yapılmasa bile eğitimin çoğu okulda online ya da yarı online sürdürülmesi bazı değişikliklere sebebiyet verdi. Online dinlenilen derslerden öğrenilenlerle sınavlara hazırlanmak kadar maskelerle sınava girmek değişikliklere yol açtı. Bazı öğrenciler değişimlere kolayca uyum sağlarken kimisi bu konuda bazı uyum problemleri yaşayabilir. Bu uyum problemlerinin sınavlara yansımaması adına neler yapılabileceğini ve yeni düzene uyum sağlamak konusunda bazı yöntemleri blog yazımızda paylaşmak istedik.

Bireysel Çalışmaların Önemi

Yeni sınav düzeni bireysel çalışmaların önemini arttırdı. Yeni şartlarda öğretmenler ne kadar çabalasa da ders anlatmak daha zor hale geldi. Öğrencinin kendi iç motivasyonu ve bireysel çabası önem kazandı. Bu nedenle sınavlar için öğrencinin kendi iradesiyle çalışmalar yapması gerekir. Okul sınavları ya da üniversiteye, liseye geçiş sınavları fark etmeksizin öğrencilere düşen yük arttı. Uyum sağlamak adına her gün düzenli çalışabilmek, en azından işlenen konuları tekrar etmek faydalı olacaktır.

Sınav Anına Uyum Sağlama

Yeni sınav düzeninde çoğunlukla maskeliyken sınava girilmektedir. Bazı öğrencilerde bu bile bir endişe kaynağı olabilir. Özellikle astım gibi nefes almakta zorluk çekme problemleri olan öğrenciler maskeli içerde bulunmaktan daha fazla rahatsızlık duyabilirler. Astım benzeri rahatsızlıklara sahip olan kişilerin öğretmenleriyle konuşarak pencerenin yakınına otururlarsa daha faydalı olacaktır. Öğretmenler de bu tür sağlık problemlerini bilerek ona göre sınav ve sınıf düzeni oluştururlarsa dersler ve sınavlar daha verimli geçecektir. Herhangi bir nefes ya da kalple ilgili problemi olmayanlar sınav öncesi çeşitli nefes egzersizlerinden faydalanabilirler.  Burundan 2’ye kadar sayarak nefes aldıktan sonra 4 sayıda nefesi vermek hem stresi azaltacaktır hem de nefesle beynin tazelenmesini sağlayacaktır. Beyine daha çok oksijen gittiği için zihin sınava hazır olacaktır.  Bunun yanı sıra sınavda nefes alma problemlerine karşın da öncesinde bu basit nefes egzersizini yapmak etkili olacaktır.

Derslerde Yeni Sınav Düzeni

Sınavlar için derste öğrenilenler faydalıyken eğitim sistemindeki ve virüsün getirdiği global değişimler dersleri dinlemekte bazı zorlanmalara sebep oldu. Yeni sınav düzeninde dersleri dinleyebilmek öğrencilere zor gelmiş olabilir. Öğrencilerde odaklanma problemlerinin görülmesi yalnızca derslerde ve okullardaki değişimlerden kaynaklanmamaktadır. Aynı zamanda dünyadaki global değişim yalnızca öğrencilerin değil hepimizin hayat biçimindeki büyük farklılıklar yarattı. Bu nedenle günlük hayattaki değişimden kaynaklı isteksizliklerle beraber odaklanmakta zorlanmalar olabilir. Dolayısıyla sınavlara hazırlanma süreci de çoğu öğrenci için sıkıntılı geçebilir. Öğrencileri öğretmenlerin motive etmesi arada bir geleceğe dair umutlu konuşmalar yapması, geleceğe dair hayal kurmalarını sağlamaları çocukların heveslerini arttırarak odaklanmalarını kolaylaştıracaktır. Öğrencilerin odaklanamadıkları noktalarda kendilerini zorlamadan bireysel çalışmalara yönelmeleri onlara özgürlük alanı tanıyacaktır.

Read More