Endüstri 4.0 Endüstri Devrimi veya 4. Sanayi devrimi olarak da bilinmektedir. Hakkında henüz yeterli çalışma ve girişim bulunmasa da 4. Sanayi devriminin önümüzdeki 20 yıl içerisinde aktif rol oynayacağı ön görülmektedir. Dolayısıyla bugünün ve geleceğin gençlerinin kariyerlerini inşa ederken endüstri devrimini de göz önünde bulundurmaları gerekmektedir.

Bu devrimin getireceği avantaj ve dezavantajlar okul öncesi dönemden itibaren daha bilinçli kariyer planlarını gerektirecek. Azalan iş gücü ve artan rekabet bugüne kıyasla iş verenlerin işe alım kriterlerini de artıracak. İş bulmak ve devamlılık sağlayabilmek için eğitimdeki kalitenin yanı sıra farklı donanımlar da gerekecek.

Kişisel gelişim en az mesleki gelişim kadar önemli olacak. Ancak bugünün koşullarından farklı olarak değişime en hızlı şekilde adapte olabilme becerisine sahip olmak gerekecek. Bu da sürekli yenilenmeyi ve yeniliklere ayak uydurabilmeyi gerektirecek. Geleneksel yöntemler, manuel işler yerini yeni akıllı sistemlere, robotiklere bırakacak. Teknolojiden, dijitalleşmeden, sanal sistemlerden uzak olanlar için adapte olmak zorlaşacak.

Eğitimin her kademesiyle birlikte, istihdam alanları da endüstri 4.0 ile değişecek. Değişim aslında çoktan başlamış olsa da çok daha belirgin hale gelecek. Sağlıklı bir adaptasyon süreci için ise erken dönemde hazırlık yapanlar avantajlı hale gelecek.

Peki endüstri devrimi nedir? Avantaj ve dezavantajları nelerdir? Eğitimi ve kariyeri nasıl etkileyecek? Daha kolay adapte olmak, çağı yakalamak ve hatta ilerisine geçmek için neler yapılabilir? Yazımızın devamında detaylarıyla paylaşacağız.

Endüstri 4.0 Nedir?

İlk olarak 2011 yılında Almanya’da düzenlenen bir teknoloji fuarında dile getirilen Endüstri 4.0, 4. Sanayi devrimi olarak da bilinmektedir. Siber – Fiziksel sistemler, nesnelerin interneti ve hizmetlerin interneti olmak üzere üç aşamalı bir sistemdir.  En açık tanımıyla teknolojiyle sanayinin entegre hale getirilmesinin hedeflenmesidir.

Siber-fiziksel sistemler insanla etkileşim gerektirmeyecek şekilde kendi başına çalışabilecek bir sistemi ifade etmektedir. Nesnelerin interneti, çok sayıda makinenin kablosuz şekilde birbiriyle iletişime geçebileceği sistemi ifade etmektedir. Robotlar bu gruba girmektedir. Hizmetlerin interneti ise internet üzerinden verilecek hizmetleri ve bunları sağlayan yazılımları ifade eder. Bir nevi siber-fiziksel sistemin insanlarla iletişime geçeceği sistem olarak düşünülebilir.

Bir alman projesi olarak hayata geçirilen bu hedef, Amerika, Japonya gibi gelişmiş ülkelerce de desteklenmektedir. Endüstrideki her devrim pek çok iş kolunun tahrip olmasına ve köklü üreticilerin zarar görmesine neden olmuştur.

Bunun en büyük nedeni gelişime ve değişime ayak uydurulamamış olmasıdır. Bunu tıpkı soyu tükenen canlılar gibi düşünebiliriz. İklimsel değişikliklere uyum gösterebilen canlılar türünün devamını sağlarken uyum sağlayamayan türler yok olmuştur. Endüstri 1.0 su ve buhar gücünün kullanılarak mekanik tesislerin kurulduğu sanayi devrimidir. Bu devrimi Endüstri 2.0 yani elektrik enerjisinin sanayide kullanılarak seri üretimin başladığı devrim takip etmiştir.

Endüstri 3.0 ise üretimin otomatize edildiği, bilgi teknolojinin devreye girdiği dönemi ifade etmektedir. Endüstri 4.0 ise siber fiziksel sistemlerin sanayide kullanımının hedeflendiği sanayi devrimidir. Bu devrimin hakimleri otomasyon sistemleri ve robotlardır. Şu an pek çok büyük üretici ve firma otomasyonları kullanıyor olsa da mevcut sistemler endüstri 3.0’ın getirileridir. 4. Sanayi devriminin kapsamı ise 3.0’dan çok daha geniş ve derindir.

4.Sanayi devrimi üretimin daha hızlı, pratik ve daha az israfla sağlanmasını hedeflemektedir. Bu devrim sanayi odaklı ve dolayısıyla sadece büyük ölçekli üretimi ilgilendiriyor gibi görünebilir. Ancak diğer tüm sanayi devrimlerinde olduğundan çok daha fazla sosyal yaşamı da etkileyeceği öngörülmektedir. Olumlu etkiler kadar olumsuz etkileri de beraberinde getireceği düşünülmektedir. Günümüzde de şimdiden olumlu ve olumsuz etkileri hissedilmektedir.

Endüstri 4.0’ın Avantaj ve Dezavantajları

4.sanayi devriminin ardından şimdiden sıklıkla karşılaştığımız yapay zekalar, akıllı sistemler çok daha yaygın hale gelecek. Üretimin süresi kısalacak, az zamanda çok üretim elde edilecek. Harcanan enerji ve dolayısıyla maliyet azalacak. Hata payı düşecek. İş kazaları azalacak. Her yerden bilgiye erişim ve sistem kontrolü mümkün olacak. Sistemi izlemek ve sisteme müdahale etmek kolaylaşacak. Bu da insanlara esnek çalışma alanları sunacak.

Daha çevre dostu bir üretim ortamı oluşturulacak. Büyük fabrikaların yaptığı işler küçük makineler tarafından yapılabilir hale gelecek. Alandan da tasarruf elde edilecek. Endüstri 4.0 sonucunda şu an hiç olmayan yepyeni iş kolları devreye sokulacak. Fabrikalar ve iş yerleri kadar evlerimiz de bu değişimden etkilenecek. Akıllı güvenlik sistemleri, iletişim araçları, mutfak araçları, temizli ürünleri ve benzerine erişim artacak.

Pek çok olumlu getirisi kadar 4. Sanayi devriminin yol açacağı olumsuzluklar da olacak. Yapay zekanın ve robotlaşmanın artması iş gücüne duyulan ihtiyacı azaltacak. Bu da robotların ve yapay zekanın devraldığı işleri yapan kişilerin işsiz kalmasına neden olacak. İşsiz kalan bireylere alternatif iş alanları veya adaptasyon eğitimleri verilmezse işsizlik oranları daha da yükselecek.

Artan nüfus ve azalan iş gücü gereksinimi alınan tüm önlemlere rağmen işsizlik riskini yükseltecek. Hareketsizlik artacak, bu da fiziksel sağlığı olumsuz etkileyecek. Sistemin hata vermesi veya durması halinde geleneksel/manuel yöntemlere uzak kalmak risk teşkil edecek.

Eğitimden, sağlığa kadar pek çok alanda endüstri 4.0’ın getirdiklerine adapte olamayan öğretmenler, doktorlar olumsuz etkilenecek. Sosyo-ekonomik farklılıklar insanlar arasındaki fırsat eşitsizliğinin daha da artmasına neden olacak.

Endüstri 4.0 Eğitimi Nasıl Etkiliyor?

Tüm sanayi devrimlerinde olduğu gibi 4. Sanayi devriminde de eğitim yeniliklerden ve gelişmelerden ayrı planlanamaz. Hatta değişimin nitelikli şekilde gerçekleşebilmesi için ön koşul doğru ve yeterli eğitimin verilebilmesidir.

Her Sanayi Devrimi Eğitimi de Beraberinde Geliştirdi ve Değiştirdi

Endüstri 1.0’da eğitim tarım toplumunun ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde öğretmenden öğrenciye verildi. Öğretmen bu bilgileri en sağlıklı şekilde aktarabilmek için önce kendisi edindi ve içselleştirdi. Endüstri 2.0’da ise eğitim sanayi odaklı teknolojinin gelişiminden etkilendi.

Endüstri 3.0’da teknoloji, dijitalleşme, sanal sistemler yaygınlaştı. Kendi kendine bilgiye erişebilme, bilgiyi işleyebilme mümkün hale geldi. Öğrenciler ve öğretmenler sanal ortamda da bir arada olabildi. Bilgiler dijital ortamda kaydedilip, düzenlenebildi. Online sınavlar, eğitimler, toplantılar mümkün hale geldi. Öğrenciler uluslararası kapsamda da bilgiyi edinebilir hale geldiler. Ekran başında kalarak dünyanın başka bir ucunda verilen bir konferansa, eğitime dahil olabilir hale geldiler.

Endüstri 4.0’la Eğitim Daha Nitelikli İş Gücü Yetiştirmek Üzere Gelişiyor

Endüstri 4.0 ile eğitim daha da gelişecek ve daha nitelikli iş gücü yetiştirmek hedeflenecek. Bugünden daha farklı olarak bilgi odaklı eğitim anlayışından beceri odaklı eğitim sistemlerine geçiş yapılacak. Ezberci eğitim azalacak. Eğitimde yeniliği tasarlayan, geliştiren, üreten, üretileni kullanılabilen bir iş gücü yetiştirmek hedeflenecek. Kas gücünün yerini beyin gücü alacak.

Eleştirel düşünebilen, fikrini ortaya koyabilen, rekabet içerisinde değil de uyum içerisinde çalışabilecek iş gücü yetiştirilecek. Varsayımlardan ziyade bilimsel bilginin ışığında hareket eden, yeniliği ve yenilenmeyi seven, yaratıcı, açık fikirli kişiler öne çıkacak. Sorumluluk sahibi olmak, bağımsız karar alabilmek daha önemli hale gelecek. Bireylerin dünya vatandaşı olarak yetişmesi sağlanacak.

Öğrencilerin Yeniliğe Ayak Uydurabilmesi için Öğretmenlerin de Değişmesi ve Gelişmesi Gerekecek

Öğrencilerin bu kapsamda yetiştirilebilmesi için eğitimcilerin de aynı vizyonda gelişime ve değişime açık olması gerekecek. Öğretmenler ezber veya konu anlatımı odaklı eğitim yerine uygulama odaklı eğitim sistemlerine geçecek. Öğrencinin bilgi edinirken ne, neden, nasıl sorgulamalarının yanı sıra daha farklı ne yapılabilirdi gibi çok yönlü düşünmeleri sağlanacak. Öğrencilerin dijital okuryazarlıkları pekiştirilecek, klasik ödevler yerine proje bazlı çalışmalar, saha araştırmaları yaygınlaşacak.

Teknolojinin verimli ve etkin kullanımı öğretilecek. Eğitim okulda öğretilenle sınırlı olmayacak, bireylerin yaşam boyu öğrenme gereksinimini içselleştirmeleri sağlanacak. Böylece okul öncesi eğitimden başlayarak ömür boyu bilginin kazanımı, geliştirilmesi hedeflenecek. İlgi, beceri ve yetenek alanlarının eğitim içerisindeki yeri ve önemi artacak. Çok yönlü olmak pekiştirilecek. Her birey mesleki veya kişisel gelişim alanlarında online eğitimlerle kendilerini geliştirecek.

Farklı zeka türlerine ve öğrenme yöntemlerine göre eğitim kaynakları geliştirilecek. Böylece herkesin kendi yöntemiyle bilgiyi en hızlı ve kalıcı şekilde edinebilmesi hedeflenecek. Endüstri 4.0 ile iyi bir eğitim almak ve kariyer planı yapmak daha öncelikli hale gelecek.

Bu da kariyer danışmanlarının, eğitim koçlarının ve mentorların önemini artıracak. Öğrenciler online, yüz yüze veya yapay zeka aracılığıyla bu ihtiyaçlarını karşılayabilecekler. Mentorle Kariyer Planlamak Gençlere ve Ailelere Kolaylık Sağlıyor yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Farklı öğrenme stillerine göre bilgiyi ölçmek mümkün hale gelecek. Bilgi ölçümü de daha güvenilir hale gelecek. Öğrenciler ve öğretmenler uluslararası düzeyde bilgiye erişebilecek, istedikleri yer ve zamanda dünya çapında bilgiye ulaşabilecekler. Böylece daha evrensel, çok kültürlü, girişken, yaratıcı, çözüm odaklı, lider, analitik düşünebilen gücü yetiştirilecek. Bu değişime ve gelişime ayak uyduramayanlar ise geri planda kalacak.

Endüstri 4.0 Stratejik Yetenek Yönetiminin Önemini Artırıyor

Endüstri 4.0’ın getireceği tüm bu yenilikler okul öncesi eğitimden başlayarak daha bilinçli seçimler yapmayı gerektiriyor. Bilinçli seçimler yapabilmek için ise bilinçli ebeveynler olabilmek gerekiyor. Ebeveynlerin ve geleceğini inşa etmesi gereken çocukların önümüzdeki yıllarda üzerindeki sorumluluk daha da artacak. Ailelerin bu yükü azaltmak ve hata payını düşürmek için mutlaka profesyonel hizmetlerden faydalanabilmesi gerekiyor.

Okul öncesi dönemde çocuğun ilgi ve beceri alanlarının keşfedileceği bir eğitim öncelikle planlanmalı. Aileler gerek ebeveyn tutumları gerek okul/faaliyet seçimleriyle çocuklarının karakter gelişimlerine destek olmalı. Okul Öncesi Dönemde Kariyer Planı Yapmak: Küçük Ayaklar Geleceğe Büyük Adımlar Atsın yazımızdan da faydalanabilirsiniz. Sorumluluk bilinci yüksek, kendi kararlarını alabilen çocuklar yetiştirilmeli. Ebeveynler kendi davranışlarıyla da çocuklarına bilinçli rol model teşkil etmeli.

Çocuklar farklı kültürlerle tanıştırılmalı, çok dilli yetiştirilmesi hedeflenmeli. Yabancı dil öğrenimi desteklenmeli. Teknolojinin bilinçli kullanımı öğretilmeli ve çocuklara teknolojik cihazlara erişim fırsatı da tanınmalı. Akademik Başarı İçin Teknoloji Nasıl Daha Verimli Kullanılabilir yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Endüstri 4.0 bugünün ve geleceğin gençlerinin çok daha bilinçli adımlar atmasını, seçimler yapmasını gerektiriyor. Mesleklerin geleceğini ve geleceğin mesleklerini bilmek, kariyer planını bu bilgi ışığında yapmak da oldukça önemli. Meslek seçiminiz ne olursa olsun teknolojiyle ve dijital dünya ile barışık olmalısınız. Evrensel kalabilmek için İngilizce ve mümkünse yaygın olarak kullanılan farklı dillere de hakim olabilmelisiniz.

Seçimlerinizde karakteristik özelliklerinizi, bilgi, beceri ve ilgilerinizi de göz önünde bulundurmalısınız. Zeka alanınızı, öğrenme stilinizi bilmek, güçlü ve gelişime açık yönlerinizi öğrenmek de oldukça önemli. Bu noktada erken yaşlardan itibaren eğitiminizin ve kariyer hayatınızın herhangi bir aşamasında kariyer danışmanlığı alabilirsiniz.

Aba psikoloji uzman kadrosu her yaştan danışanına akademik ve mesleki danışmanlık sunuyor. Stratejik yetenek yönetimi çalışmamız ile kariyerinizi size en uygun şekilde planlıyoruz. Ayrıca uyguladığımız IQ, EQ, dikkat, algı, yetenek ve kişilik testleriyle çocuk, genç ve yetişkin danışanlarımızın potansiyellerini keşfediyoruz. Endüstri 4.0’ın getireceği değişime ayak uydurmak ve kariyerinizi bu doğrultuda planlamak istiyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Akademik başarı için teknoloji çoğunlukla dikkat dağıtıcı, olumsuz bir kaynak olarak düşünülmektedir. Oysa teknoloji verimli kullanıldığında akademik başarıyı desteklemektedir. 21. Yüzyılda teknoloji hayatımıza hızla nüfus ederek vazgeçilmez bir parçamız haline geldi. Evimizin her köşesinde teknolojik cihazlar var, eğitimden sağlığa, ulaşımdan, iletişime her şeyde teknoloji bizimle. Teknolojinin avantajlarından sonuna kadar faydalanıyor ve hatta pek çok teknolojik kaynağı elimizden düşürmüyoruz.

Teknolojiyle olan ilişkimizin birde literatürde geçen adları var. Biz, yani teknolojiyle sonradan tanışanlar literatürde teknolojik göçmenler olarak geçiyoruz. Teknolojinin içerisine doğan Z kuşağı bireyleri ise literatürde teknolojik yerliler olarak geçiyor. Dolayısıyla ebeveynler ya da öğretmenler teknolojik göçmenler iken, çocuklar ve öğrenciler teknolojik yerliler oluyor.

Teknolojik göçmenler teknolojinin hızlı gelişimine ayak uydurmaya, yeni teknolojileri tanımaya, öğrenmeye ve hayatına katmaya çalışıyor. Bir kısmımız bu konuda oldukça başarılı iken bir kısmımız yenilikleri yakalamakta epey zorlanabiliyor. Biz, teknolojiyle sonradan tanışan kuşaklar teknolojinin olumsuz etkilerinden endişe duyuyoruz. Bu endişe ile çocukların teknoloji kullanımlarını sınırlandırmaya gidiyoruz.

Çocuklar ise teknolojinin içine doğuyor ve çocukların öğrendiği ilk dil teknoloji oluyor. Onların dönemi ile bizim dönemimiz çok farklı. Biz sokakta oynayarak büyüyen kuşakken onlar oyun ihtiyaçlarını, sosyal paylaşımlarını, sohbetlerini teknoloji aracılığı ile karşılıyor. Dolayısıyla akademik başarı için teknoloji kazanmaları ve geliştirmeleri gereken bir yaşam becerisi. Tıpkı yürümeyi, konuşmayı öğrenmek gibi teknolojiyi de öğrenmeleri gerekiyor.

Akademik Başarı için Teknoloji Eğitimde Önemli Bir Kaynak Haline Geldi

Teknolojinin hızla gelişimi, her alanda olduğu gibi, eğitim alanında da hayatımızın vazgeçilmezi haline geldi. Eğitim alanı teknolojideki hızlı gelişmelere ayak uydurmaya ve teknolojiyi eğitime adapte etmeye çalışıyor. Eğitim ortamları teknolojik gelişmelerin ışığında kendini sürekli yenilemeye çalışıyor. Tabi bu cihazların, kaynakların yanı sıra teknolojiyi kullanacak eğitmenlerin de kendini yenilemesini gerektiriyor.

Kara tahta ile başlayan eğitim hayatı günümüzde artık akıllı tahtalar ile devam ediyor. Eğitimde artık bilgisayar programları, sinevizyonlar, akıllı tahtalar, tabletler kullanılıyor. Ödevler öğrenci portalları üzerinden takip ediliyor. Teknolojik kaynaklarla sunumlar, projeler hazırlanıyor. Günümüzde öğrenciler teknolojiyi eğitim amaçlı yoğun şekilde kullanıyor. Eskiden bilgiyi kütüphanelerde tararken şimdi internet üzerinden makale taramaları yapılıyor.

Üniversitelerin ve pek çok kütüphanenin artık dijital arşivleri var. Dolayısıyla akademik başarı için teknoloji eğitimde güncelliği ve bilgiye hızlı erişimi kolaylaştırıyor.

Biz yetişkinler telefon, tablet, diz üstü bilgisayar gibi tüm dikkat dağıtıcı ögelere karşı bir savaş halindeyiz. Kimimiz kullanımı sınırlamak için efor sarf ederken bir kısmımız denetimi tamamen bırakıyor. Çoğunlukla teknoloji karşısında iki uç noktada ilerliyoruz. Oysa verim almak için teknolojinin bilinçli kullanılması gerekiyor. Teknoloji doğru şekilde kullanıldığında sınıf ortamındaki iletişimi destekliyor, efektif öğrenme ortamına destek oluyor.

Teknoloji; öğrencilerin öğrenme düzeylerini artırmaya, eksiklerini tamamlamaya, motivasyonlarını yükseltmeye yönelik kullanılabiliyorsa akademik başarıyı destekliyor. Teknoloji sayesinde öğrencinin derse, işlenen konuya karşı ilgisi ve tutumu olumlu gelişiyorsa teknolojiden verim alınıyor.  Bu koşullar sağlandığında akademik başarı için teknoloji doğru ve sağlıklı şekilde kullanılmış oluyor.

Aileler kimi zaman cezalandırmak kimi zaman ise teknolojinin olumsuz etkilerinden korumak için çocukları kısıtlıyor. Oysa teknolojinin ya da internetin olumsuz etkilerinden korumak için kısıtlamak ya da yasaklamak çözüm değil. Önemli olan doğru kullanıldığında pek çok avantaj elde edebilecekleri teknolojiyi nasıl kullanabileceklerini çocuklara öğretmektir. Yasaklamalar ve cezalar aksine teknolojinin zararlı kullanımını daha cazip hale getirmekte, merakı artırmaktadır.

Akademik Başarı için Teknoloji Nasıl Kullanılmalı?

2020 yılında küresel şekilde etkilendiğimiz salgın nedeniyle alınan önlemler eğitimde de farklılıklara gidilmesine neden oldu. Teknoloji çocukları korumaya çalıştığımız negatif bir uyaran olarak algılanırken bir anda eğitim teknolojiye bağımlı oldu. Dersler, sınavlar, ödevler her şey online platforma taşındı. Yüz yüze eğitim yerini evden online eğitime bıraktı. Dolayısıyla çocuklarda sınırlandırılmaya çalışılan ekran kullanımı zaruri şekilde artırılmak durumunda kaldı.

Bu dönemde internet ve teknolojinin nasıl faydalı kullanılabileceğini öğrenmek ebeveynler için bir ihtiyaç haline geldi. Bunca zaman kısıtlanan, ödül ya da ceza olarak kullanılan teknolojik kaynaklar temel eğitim aracı oldu. Peki aileler bu dönemde çocuklarına nasıl yaklaşmalı, teknolojiyi çocuklara nasıl sunmalı? Akademik başarı için teknoloji verimli şekilde kullanılabilir mi?

Akademik Başarı için Teknoloji Kullanılırken Ebeveynlerin Dikkat Etmesi Gereken Pek Çok Detay Var

Öncelikle çocukların internet ve teknoloji kullanımları denetlenmelidir. Hangi siteler ve kaynaklar sıklıkla ziyaret ediliyor çocuk çoğunlukla interneti ve teknolojiyi ne için kullanıyor takip edilmeli. Çocuklar için mutlaka ebeveyn filtreleri kullanılmalı ve üniversiteye kadar mümkün olduğunca çocuğun odasında bilgisayar bulundurulmamalı. Bilgisayar ve tablet mümkün olduğunca ortak kullanım alanlarında bulundurulmalı. Teknolojik cihazlar ebeveynin denetleyebileceği şekilde bu ortak alanlarda kullanılmalı.

Çocukların zararlı internet ve teknoloji kullanımları cezalandırılmamalı. Ceza yerine çocuğa olası zararları anlatılmalı ve bu kaynakları nasıl daha iyi kullanılabileceği öğretilmeli. Çocuğa ceza verilmesi davranışın saklanarak yapılmasına neden olabilmektedir.

Mutlaka çocuğun mola vermesi ve farklı şeylerle de ilgilenmesi sağlanmalıdır. Mümkünse gün içerisinde çocuğun basılı kitap ve dergiler okuması teşvik edilmelidir. Kağıt kalem ile not alması da çocuğun dijital ekran bağımlılığını engelleyecektir. Gün içerisinde çocuğun fiziksel ve sosyal gerçek yaşam aktivitelerine katılımı da desteklenmelidir.

Anne babalar ev içerisinde kendi internet, teknoloji kullanımlarıyla çocuklara rol model olmalıdır. Tüm bunlar sağlandığında akademik başarı için teknoloji ve internet daha verimli şekilde kullanılacaktır.

Unutulmamalı ki teknoloji yaşamımızın kaçınılmaz bir parçası haline geldi. Önemli olan teknolojiyi kısıtlamak değil onu efektif ve doğru şekilde kullanmak için kendimizi geliştirebilmektir. Teknoloji hızla gelişir ve her şey dijitalleşirken gelişime direnç göstermek geri kalmaya neden olacaktır.

Çağın beklentisini karşılayabilmek için dijital okur yazarlık becerisi kazanmak gerekiyor. Ayrıca teknolojiyi verimli kullanmak ve teknoloji kullanım becerisini de edinmek gerekiyor. Günümüzde her ne iş yapıyor olursa olsun teknolojiden faydalanan bireyler daha başarılı hale geliyor.

Kaynak Zenginliği ile Güncel Bilgilere Hızla Erişilebilir

Sürekli değişen ve gelişen dünyada, öğrenilen bilgilerin sabit kalması beklenemez. Sosyal bilimlerden fen bilimlerine kadar her alanda günden güne gelişmeler ve değişiklikler oluyor. Yapılan bilimsel çalışmalar ve araştırmalar kaynakların sürekli güncellenmesini gerektiriyor. Basılı kaynaklarla bu güncelliği korumak artık çok mümkün değil.

Dijital yayınlar, çevrimiçi makale ve kitaplar günümüzde çok daha güncel ve kullanışlı. Bu nedenle öğrenenin güncel bilgiye ulaşması ve gerekirse bu bilgiye eklemeler yaparak geliştirebilmesi önemlidir. Dolayısıyla akademik başarı için teknoloji öğrenciler için önemli bir kaynak oluşturuyor.

İnternet öğrenciler için güncel bilgilerini edinmeyi ve farklı öğrenme kaynaklarına ulaşmayı sağlıyor. Dijital kaynaklar çocukların her yerde her zaman öğrenebilmesini destekliyor. Bu sayede öğrenciler okulda, evde, yolda dahi bilgiye erişim sağlayabiliyorlar. Ancak bu kaynaklar sadece öğrenci için değil öğretmen için de kolaylık sağlıyor. Öğretmenler de internet aracılığı ile meslektaşlarının farklı uygulamalarını takip edebiliyor. Global düzeyde yapılan çalışma örneklerini temin edebiliyorlar.

Öğretmen ve öğrenciler teknoloji aracılığıyla her dilde kaynak ve kitaba her ortamda ve zamanda erişebiliyorlar. Teknolojik kaynaklar sayesinde okulda öğrendiklerini evde ya da yolda tekrar eme fırsatı buluyorlar. Eğitim videolarını tekrar tekrar izleyebiliyor, ses kayıtlarını dinleyebiliyorlar.

Akademik Başarı için Teknoloji Sayesinde Dijital Uygulamalar ile Öğrenme Desteklenebiliyor

Dijital uygulamalar öğrenmeyi hem eğlenceli hale getiriyor hem de destekliyor. Öğrencilerin öğrenme stillerine, zeka alanlarına ve son dönem trendlere göre hazırlanmış sınırsız dijital uygulama var. Bu uygulamalar bilgisayara, tablete ya da telefona kolayca indirilebiliyor. Bu sayede çocuklar öğrenirken keyif alıyor ve gelişimlerini istatiksel olarak görebiliyorlar. Akademik başarı için teknoloji öğrenmeyi eğlenceli hale getiriyor.

Uygulamalar çocukların motivasyonu için ödüllendirme dahi yapıyor, puan toplama, rozet kazanma, skoru arkadaşlarla paylaşma gibi özelliklerle öğrenme daha eğlenceli hale geliyor. Uygulamalara öğretmenler, sınıf arkadaşları davet edilebiliyor.

Dijital platformda sınıf, okul, takım gruplarına yönelik sosyal paylaşım grupları kurulabiliyor. Burada bilgi, içerik, doküman paylaşımları yapılabiliyor. Soru cevaplarla bilgi tekrar edilebiliyor, eksikler tamamlanabiliyor. Üstelik bu interaktif çalışma grupları öğrenmeyi daha keyifli hale getiriyor. Çocuklar sormaktan, sorgulamaktan ya da hata yapmaktan çekinmiyor.

Çevrimiçi Testler ve Sınavlarla Seviye Tespit Edilebilir

Akademik başarı için teknoloji eğitimde daha aktif olmaya fırsat veriyor. Dersin başına ve sonuna eklenen bilgi değerlendirme testleri öğrencilerin derse dikkatini artırıyor. Değerlendirilecek olmak çocukların ilgisini derse vermesini sağlıyor. Üstelik çevrimiçi anket ve testlerin sonuçlarının hemen alınabiliyor olması da öğrenmeye hemen etki ediyor. Çocuk neyi yanlış yaptığını hemen görüp düzeltmek için aksiyona geçebiliyor.

Derslerde uygulanabilecek beklenmedik mini sınavlar sınıf içindeki etkileşimi de artırıyor. İşlenen konular ve plan daha dinamik hale geliyor. Çevrimiçi sınavlar ve dijital değerlendirmeler öğrenciler kadar öğretmenler için de kolaylık sağlamaktadır. Ayrıca teknoloji sayesinde rutin işlemlerde daha kolay halledilebilir. Örneğin, yoklama almak, öğrencilerin notlarını kaydetmek gibi görevler çok kısa sürede ve az çabayla gerçekleşebilir.

Öğretmenlerin daha önce manüel olarak okuduğu sınav kağıtları ve hazırladıkları değerlendirme yazıları çokça vakitlerini almaktaydı. Dijital kaynaklar sayesinde öğretmenlerin de zaman yönetimi kolaylaştı. Bu önemli evrak yükünden arta kalan zamanlarda öğretmenlerde vakitlerini ve enerjilerini dersi verimli geçirmeye yöneltebilirler.

Aileler için de çocuğun okul içi performansını takip edebilmek büyük kolaylık. Öğrenci portalı sayesinde aileler sınav sonuçlarını, öğretmen değerlendirmelerini online takip edebiliyorlar. Ödevler, veliye gönderilen not ve öneriler de ailelerin okul içi gelişmeleri takip etmesini sağlıyor. Böylece akademik başarı için teknoloji aileleri de sürecin içine dahil ediyor.

Eğitim Videoları, Online Program ve Kurslarla Eğitim Desteklenebilir

Özellikle pandemiyle beraber yüz yüze eğitim ve kurslar olumsuz etkilendi. Ancak online eğitim ve kurslarla bu olumsuzluklar avantaja çevrildi. Eskiden okuldan sonra kursa gitmek ya da hafta sonları kurs programlarına katılmak çocuklar için yorucu ve zahmetliydi. Ulaşım en büyük problemdi. Her öğrencinin kolayca erişebileceği muhitlerde kursların olmaması, özel derslerin maliyetli oluşu çocukları ve aileleri zorluyordu. Çocuklar ya uzak mesafeleri göze alıp kursa gidiyor ya da kurs desteğine başvurmuyordu. Şimdi ise çevrimiçi pek çok eğitim ve kurs imkanı var. Ülkenin her köşesinden online özel ders alınabiliyor ya da öğrenciler online kurslara katılabiliyor. Akademik başarı için teknoloji öğrencilere eğitimde fırsat eşitliğini de getirdi.

Akademik Başarı için Teknoloji Önemli Bir Aracımız

Bugünün koşulları değerlendirildiğinde akademik başarı için teknoloji öğrenci, öğretmen ve ebeveynler için önemli bir araç. Bu araç verimli kullanıldığında başarıyı olumlu yönde desteklemesi kaçınılmaz. Ancak kimi durumlarda bu aracın kullanımı kontrolden çıkabiliyor ve zarar verici hale gelebiliyor. Teknolojinin zarar vermeye başladığı fark edildiğinde mutlaka profesyonel desteğe başvurulması gerekiyor. Aba psikoloji her yaştan bireye bu konuda profesyonel destek sunuyor.

Read More

Bugünün okul çağı çocukları ve sınava hazırlanan gençleri yaşadıkları yüzyıl gereği teknolojinin içine doğdular ve onunla el ele büyüyorlar. Pandemi nedeniyle eğitimin online olarak sürdürülmesi de internet ve teknolojik cihazların her evin zaruri ihtiyacı haline gelmesine neden oldu. Bu nedenle günümüzün teknolojisi ve yaşamsal koşulları internet ve teknoloji bağımlılığı noktasında en çok çocukları ve gençleri tehdit ediyor. Doğdukları koşullar içerisinde internet ve teknolojiye maruz kalma oranları daha yüksek olan bu popülasyon için bağımlılık riski çok daha yüksek.

İnternet ve teknolojik cihazlar denetimsiz, sınırsız ve amaçsız kullanıldığında, gündelik yaşamı ve sorumlulukları aksatıyor ve uzun süre kullanıldığında kişiye zarar veriyor. Kişiler bu bağımlılıktan fiziksel, sosyal, psikolojik ve zihinsel gelişimi olumsuz etkileyecek şekilde etkileniyor. Peki internet ve teknoloji bağımlılığı nedir? Nasıl gelişir ve özellikle sınava hazırlık sürecinde bağımlılık ile başa çıkabilmek için ne yapmak gerekir? Öğrenci ve ebeveynler için önerilerimizi yazımızın devamında paylaşıyor olacağız.

İnternet ve Teknoloji Bağımlılığı Nedir? Hangi Belirtiler ile Kendini Gösterir?

İnternet ve teknoloji bağımlılığı diğer bağımlılıklarda olduğu gibi kişinin bağımlısı olduğu ürüne ulaşamadığında yoksunluk yaşadığı bir durum olarak tanımlanmaktadır. İnternet ve teknoloji bağımlılığında başlıca belirtiler kullanım isteğinin önüne geçilememesi, kullanım için sıklıkla fırsat yaratma çabası ve uzak kalındığında gerginlik, öfke ve hatta saldırganlık davranışlarının görülmesidir.

Aşağıdaki belirtilerden birden fazlasını kendinizde görüyor ya da bu konuda çevrenizden geribildirim alıyorsanız bağımlılık ihtimalinizi değerlendirmeli ve psikolojik destek ihtiyacınızı gözden geçirmelisiniz.

  1. Yalnızca birkaç dakika ile başlayarak her seferinde planlandığından daha çok zaman harcamak.
  2. İnternette ve ekran karşısında geçirdiğiniz zaman hakkında çevrenize yalan söylemek.
  3. Uzun süre hareketsiz kalma ve ekrana bakma sonucu ağrı, uyuşma, gözlerde yanma gibi fiziksel şikayetler yaşamak.
  4. Sanal ortamda yüz yüze olduğunuzdan çok daha girişken, pozitif ve ilgi çekici bir karakter sergilemek.
  5. İnternet ve teknoloji kullanımı için uyku düzeninizi, yemek, kişisel bakım gibi temel ihtiyaçlarınızı aksatma.
  6. İnternet ve tablet, telefon, televizyon gibi teknolojik cihazlarınızdan uzak kaldığınızda gergin, savunmasız ve boşluktaymış gibi hissetmek.
  7. Sorumluluklarınızı, gerçek ilişkilerinizi aksatmak.
  8. İnternet ya da teknolojik cihazlardan uzak kalındığında da onları düşünmek ve neler kaçırdığını merak etmek.

Cep Telefonu ve Sosyal Medya Kullanımı da Bağımlılık Sebebi mi?

Sosyal medya kullanıcı sayısı gün gittikçe artıyor ve artık her yaştan kullanıcı sosyal medyaya dahil oluyor. Sosyal medyada geçen vaktin fazla olması ve diğer bağımlılık türlerinde görülen semptomların sosyal medya kullanımında da görülmesi sosyal medyayı internet bağımlılık alt nedenlerinden biri haline getiriyor.

  1. Eğer sosyal medya hesabınız boş kaldığınız zamanlarda ya da sıkıldığınızda aklınıza gelen ilk şeyse,
  2. Farkında olmadan girdiğinizi ve zaman geçirmeye başladığınızı gözlemliyorsanız,
  3. Amaçsız ve kontrolsüz şekilde uzun sürelerle zaman geçiriyorsanız,
  4. Paylaşım yapmak sizin için çok önemliyse,
  5. Gelen beğeni ve etkileşimler gerçek hayatta aldığınız taktirlerden daha çok haz veriyorsa,
  6. Gerçek arkadaşlıkların yerini sanal arkadaşlıklar ve takipçiler alıyorsa sosyal medya bağımlısı olma riskinizin yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

Cep telefonu bağımlılığı ise teknoloji bağımlılığının alt nedenlerinden biridir. Ve diğer bağımlılık semptomları cep telefonu bağımlılığı için de geçerli olmaktadır.

Sınava Hazırlık Sürecinde İnternet ve Teknoloji Bağımlılığı İle Başa Çıkmak için Risk Gruplarını ve Altında Yatan Nedenleri Bilmek Önemli

İnternet ve teknoloji bağımlılığı riski 12-18 yaş arasındaki ergenlerde çok daha yüksek. Ayrıca yapılan araştırmalar erkek kullanıcıların kadın kullanıcılara oranla bağımlılık düzeylerinin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu, sosyal fobi, depresyon veya ailede bağımlılığa yatkınlık söz konusu olduğunda da internet ve teknoloji bağımlılığı riski artıyor. Bir diğer risk faktörü ise sosyal ilişkiler ve sosyal becerilerdir. Aile içerisinde kendini güvende hissetmeyen, çatışma yaşayan, ebeveyn kaybı yaşamış, sevgi yoksunluğu olan kişilerde risk daha yüksek. Sosyal ilişkileri gelişmemiş ve okulda başarısız olan çocuklar interneti bir kaçış olarak görmektedir. Kendilerini sanal ortamda daha iyi ifade edebildiklerini düşünen bu çocuklarda internet ve teknoloji kullanım sıklığı pekişmektedir.

Başla bir risk faktörü ise aile içerisinde babanın fiziki ya da duygusal yokluğudur. Babasını kaybeden ya da babası sıklıkla ev dışında olan çocuk ve özellikle ergenlik dönemindeki erkekler için teknoloji bağımlılığı sık görülmektedir. İnternet ve teknoloji bağımlılığı olan arkadaş çevresine sahip olmakta bu gruba uyum sağlamak için bağımlılığa yönelmeyi beraberinde getirebilmektedir. Ayrıca model alma da bağımlılığı beraberinde getirebilir. Bireyler anne-babalarının, eğlenme, dinlenme ve sorunlarını unutma-çözme amacıyla teknolojiyi kullandığını gözlemlediklerinde benzer davranışları model alabilmektedir.

İnternet ve Teknoloji Bağımlılığının Neden Olduğu Fiziksel, Bilişsel, Sosyal ve Ruhsal Şikayetler

İnternet ve teknoloji bağımlılığı nedeniyle uzun süre ekrana maruz kalan kişilerde gözlerde yanma, boyun ve sırt ağrıları ile tutukluklar, beden duruşunda bozukluk, şekilsizlik, ellerde uyuşma ve kasılmalar ile halsizlik görülmektedir. Aynı zamanda internet ve teknoloji bağımlılığı olan bireylerin fedakarlık ettikleri ilk şey uykularıdır. Yetersiz uyku, hareketsizlik ve sürekli ekrana maruz kalma dikkat dağınıklığı, konsantrasyon güçlüğü ve zihinde karışıklık, hatırlamada güçlük gibi bilişsel etkilere neden olmaktadır. Sosyal alanda görülen şikâyetler ise yüz yüze iletişimde başarısızlık ve çekingenlik, sosyal aktivitelerden kaçınma, izolasyon olarak sayılabilir. İnternet arkadaşlıkları dışında gerçek arkadaşlık geliştirememe de bağımlılığın gelişmesine neden olan sosyal eksikliklerdir. Ayrıca internet ve teknoloji bağımlılığı olan okul çağı çocuklarında akademik başarıda düşüş, okulda uyum sorunları, devamsızlık, kuralları karşı geliş görülebilmektedir. Bu bireylerde ev içerisinde de çatışmalar vardır ve aile ile sorun yaşarlar.

İnternet ve teknoloji bağımlığı olan bireyler uyku fedakarlıklarından sonra beslenme ihtiyaçlarını da mümkün olduğunca ötelemekte, öğünlerini ekran karşısında tüketmektedir. Besin olarak hızlı hazırlayabilecekleri ve çabuk tüketebilecekleri yiyecekler tercih etmektedirler. Bu bireylerde zamanla psikolojik rahatsızlıklar belirgin hale gelmekte dikkat dağınıklığı, anksiyete, öfke ve depresyon görülebilmektedir.

Hedef Belirlemek İnternet ve Teknoloji Bağımlılığı İle Başa Çıkmak İçin Önemli

Özellikle pandemi sürecinde 20 yaş altı gençler ve çocuklar zamanlarının büyük bölümünü evde ve ekran karşısında geçiriyorlar. Ekran kullanımlarının bir nedeni ders dinlemek ve ödevlerini yapmak olsa da ciddi bir bölümü de ders dışı aktiviteler ile amaçsız ve verimsiz şekilde geçiyor. Bireylerin sınava hazırlık gibi önemli bir dönemde internet kullanımlarını sınırlayamamaları ve teknolojik cihazlardan uzak kalamamaları belli bir hedefe sahip olmamalarından kaynaklanıyor. Hedefsizlik zamanı etkin ve verimli değerlendirememeye neden oluyor. Odak noktalarında ulaşmaya çalıştıkları bir hedef olmayınca planlı programlı çalışmaya da ihtiyaç duymuyorlar.

Bu noktada ailelerin öncelik vermesi gereken çocuklarının kısa ve uzun vadeli hedefler geliştirmesine yardımcı olmak olmalıdır. Mesleki ilgi alanları ve gelecekte ne tarz işlerle uğraşmaktan keyif alabilecekleri üzerine araştırma yapmaya sevk edilebilirler. Aynı zamanda kişilerin kendi ilgi, bilgi, yetenek ve karakteristik özelliklerini de keşfetmesi ve hedeflerini bu değerlendirmeler sonrası belirlemesi daha sağlıklı karar vermesini sağlayacaktır. Hedef belirleme, meslek ve kariyer seçimi sürecinde profesyonel destek almak ve mesleki ilgi ve yetenek testine katılmakta bu noktada faydalı olacaktır. Aba Psikoloji ile iletişime geçerek meslek ve kariyer seçimi sürecinde size yardımcı olacak test ve uygulamalarımıza katılabilirsiniz.

İlgi Alanları ve Sosyal Uyum Becerileri Geliştirilmelidir

Gençlerin internet ve teknoloji bağımlılığı geliştirmelerinin en önemli nedenlerinden biri de sosyal beceri eksikliğidir. Çocukların akranlarıyla gerçek alanda sosyalleşebilecekleri fırsatlar yaratılmalıdır.

Çocukların ve gençlerin biriken enerjilerini sağlıklı bir şekilde boşaltabilecekleri, kendilerini ifade edebilecekleri, akranlarıyla sosyalleşebilecekleri ortamlara ihtiyaçları vardır. Ancak bu ortamlar hazırlanırken kolay erişilebilir, ekonomik ve kaliteli olmasına, gençlerin ihtiyaç ve beklentilerine uyumlu olmasına dikkat edilmelidir. İnternet bağımlılığının hızlı şekilde ilerlemesinin en önemli nedeni kolay ulaşılabilir, ekonomik ve ihtiyaca uygun olmasıdır. Bu noktada belediyeler, devlet kurumları, okul yönetimleri ve aileler iş birliği içerisinde olmalı ve bağımlılığa yönlendiren fiziki koşulların iyileştirilmesi için çalışmalıdır.

İnternet ve Teknoloji Bağımlılığı İle Mücadelede Aileler Ne Yapabilir?

Aileler internet ve teknoloji kullanımının sınırlandırılması ve denetlenmesi aşamasında zorluk yaşayabilmektedir. Özellikle eğitimin online sürdürülmesi ailelerin takip mekanizmasını zayıflatmakta ve çocuklarına kötüye kullanım noktasında bilgi verirken de yetersiz kalmalarına neden olmaktadır. Aileler denetleme noktasında kullanıma hiç izin vermeme ya da tamamen serbest bırakma olmak üzere iki uç arasında gidip gelebilmektedir. Oysa günümüz koşulları teknolojiden mahrum yaşamak için uygun değildir. Ailelerin kullanıma mani olmak yerine amaçlı, sınırlandırılmış ve kontrollü kullanıma müsaade etmesi gerekmektedir.

İnternet ve Teknolojik Aletlerin Kullanımı Sınırlandırılmalı

2 yaşından küçük çocukların internet ve ekrana maruz kalınan teknolojik aletlerle karşılaşması uygun değildir. Okul öncesi grubundaki çocuklar için 30 dakikayı geçmeyecek günlük internet kullanımı yeterlidir. İlköğretimin ilk 4 yılında ödevler dışında oyun ve eğlence için günlük 45 dakika zaman ayrılabilir. Takip eden yıllarda günde 1 saat kullanım uygundur. Lise çağında da internette günlük 2 saat ders dışı vakit geçirmek yeterlidir.

Nasıl ki uzun süre ders çalışılmasını önermiyor ve verim alabilmek için kısa molalar öneriyoruz internet ve teknolojik cihazlar için de aynı şey geçerlidir. Çocuklar uzun süre ekrana maruz kalmamalı, mutlaka sık sık ara vermelidir. Çocukların özellikle tv ve bilgisayar karşısında beslenmesine izin verilmemelidir.

Çocukların İlgi ve Yetenekleri Keşfedilmeli, Sorumluluklar Verilmelidir

Ailelerin çocuklarını ilgi ve yetenekleriyle uyumlu spor, sanat, kültür etkinliklerine katılmaya teşvik etmesi gerekmektedir. Çalışma ve günlük aktivite planı hazırlayabilir internet ve teknolojik cihazların kullanımını mola ve ödül olarak plana ekleyebilirsiniz. Unutulmamalıdır ki gününü verimli değerlendiren, görev ve sorumlulukları olan çocuklar için internet ve teknolojik cihazlarla ilgilenecek zaman ve enerji kalmayacaktır. Çocuğunuza sorumluluk vermekten, evdeki görevlere dahil etmekten çekinmeyiniz.

İnternet ve Teknoloji Bağımlılığı İle Mücadelede Ailenin Denetimi Çok Önemli

Çocukların internet kullanım alanlarını denetlemek için aile filtreleri kullanılabilir. Yine bilgisayar, tablet, telefon gibi teknolojik cihazlara yüklenen uygulamaların da çocuğun yaşına uygunluğu aile tarafından değerlendirilmelidir. Çocuklarınızın internette nelerle meşgul olduğunu daha iyi gözlemleyebilmek için bilgisayarın sabit bir alanda ve herkes tarafından erişilebilecek şekilde kullanılmasını sağlayabilirsiniz. Birlikte İnternet ve teknoloji bağımlılığı zararlarını anlatan yazılar, görseller, sloganlar hazırlayarak görebileceği yerlere asabilirsiniz.

Aileler çocuğu susturmak ya da problemleri çözmek için internet ve teknolojik cihazları ödül, hediye olarak kullanmamalıdır. İnternet ortamında kurulan arkadaşlıklar aile tarafında takip edilmeli, mümkünse bu kişilerle aile bireyleri de tanışmalıdır.

Psikolojik Destek İhtiyacı İhmal Edilmemeli

Hedef belirleme, gerçek sosyal ilişkiler geliştirme, pozitif aile ilişkileri yapılandırma ve sorumluluk verme bağımlılıkla mücadelede oldukça işlevseldir. Ancak İnternet ve Teknoloji bağımlılığı altında sıklıkla psikolojik nedenler yer almaktadır. Bu nedenle öncelikle altta yatan psikolojik faktörler tespit edilmeli ve bu noktalar tedavi edilmelidir. Bağımlılıkla mücadele sürecinde psikolojik destek almak için Aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Bilgisayar oyunları ve çocuklar üzerindeki etkileri sıkça tartışılıyor. Çocukluk, üzerinde işaretler bıraktığımız, coşku dolu, üretken, hayatla bir bütün olduğumuz, yaşama adanmış bir dönem… Bu dönem aynı zamanda hayata karşı tecrübesiz ve yanılabilir olduğumuz bir dönem. Çocukluk döneminde hayatı çoğunlukla deneme-yanılma yoluyla öğreniyoruz. Yaşadığımız çağda, çocuklarımız bu deneme-yanılma süreci içinde bilgisayar ve teknoloji ile tanışıyor. Ve ne yazık ki; bu masum keşfetme serüveni farkında olmadan bağımlılığa dönüşebiliyor. Teknoloji, bir fırsat olmaktan çıkıp çocuklar için tehlike halini alabiliyor. Zaman içinde bilgisayar ve internet bağımlılığı ile karşı karşıya kalınması söz konusu olabiliyor.

Aileler başlangıçta çocuklarının bilgisayar kullanmayı öğrenmesini keyifle izliyor. Hatta çocukların öğrenme süreci aileleri gururlandırıyor. Buna ek olarak; evde yerinden kalkmayan, oyuncaklarını dağıtmayan, sessizce bilgisayarın başında oturan bir çocuk olması anne-babalara daha rahat hissettiriyor. Bilgisayar ile ilgilenen ve bunun keyfine varan çocuk ise gerçek oyunlardan tat alamaz duruma geliyor. Gün geçtikçe bilgisayarda geçirilen süre artıyor ve ortaya bağımlılık çıkabiliyor. Kendilerini durdurmakta zorlanan çocuklar bilgisayar başında geçirdikleri süreyi kontrol edemiyor. Bu kontrolsüzlüğün sonu bağımlılık ile bitiyor.

Çocuklar Gerçek Hayatla Yüz Yüze Geldiklerinde Bocalıyorlar


Yalnızlığını teknolojik bir makine ile gideren çocuklar, zamanla ilişkileri de aynı mekaniklikle yaşamaya başlıyor. Biri ile ilişki kuramayan, bir diğeri ile varoluşsal anlamda gerçek bir buluşma yaşayamayan çocuklar yalnızlığa mahkum oluyor. Evden çıkmak istemiyor ve toplumdan uzaklaşmaya başlıyorlar. Bu yalnızlık evde de devam ediyor çocuklar ailelerinden de uzaklaşmaya başlıyorlar.

Bilgisayar ortamında sanal arkadaşlıklar kurup sanal sohbetler eden çocuklar, dışarı çıkma gereği duymuyorlar. Hareket etme, spor yapma gereği duymuyorlar.  Yetişkinlerden daha yorgun daha tahammülsüz ve sabırsız hale geliyorlar. Çünkü; doyasıya koşmadan, hoplayıp zıplamadan, düşüp kalkmadan büyüyorlar.

Gerçek hayattan kopan, tüm ilişkilerini ve iletişimi sanal ortama taşıyan çocuklar, gerçek hayatla yüz yüze geldiklerinde bocalıyorlar. Sanal dünyada alıştıkları ilişki tarzının gerçek hayatta işe yaramadığını görünce yeniden sanal dünyalarına dönmeyi seçiyorlar. Sonuçta, gerçekle teması olmayan, sanal bir nesil ortaya çıkıyor. Zamanla yalnızlaşan çocuklar, yalnızlıklarını gidermek için haz aldıkları şeylere daha fazla yoğunlaşıyorlar. Bunun sonucunda ise ortaya derin bağımlılıklar çıkıyor.

Bilgisayarda görüntülerin hızlı akışına, peş peşe gelen sahnelere alışan çocukların beyni okul hayatına adapte olmakta zorlanıyor. Çünkü beyin daha fazla uyarı istiyor. Öğretmenin ders anlatımı sıkıcı gelmeye başlıyor ve derse yoğunlaşmakta zorluk çekiyorlar. Bunun neticesinde ise motivasyon ve konsantrasyon problemleri ortaya çıkıyor.

Bilgisayar Oyunları: Bağımlılık Belirtileri

Birçok çocuk bilgisayar oyunları oynuyor ama bağımlı çocukların durumu farklılık gösteriyor. Çocuklar, ödev yapmaları ve ders çalışmaları gereken zamanı bilgisayar ile geçiriyorsa, bilgisayarı sosyal faaliyetlerine ve arkadaşlarına tercih ediyorsa, öğretmenleri çocuğunuzla ilgili farklılıklar gözlemliyorsa bağımlılıktan şüphelenmek gerekiyor. Bu durumda çocuğunuzun bilgisayar kullanımı ile ilgili adım atmanız gerekiyor. Doğru yöntemler kullanıldığı takdirde bilgisayar oyunları, zaman yönetimi, mesajları doğru algılama, eleştirel düşünme, görsel becerinin artışı, zihinsel kapasiteyi yükseltme ve stres altında soğukkanlı kalabilme becerisi gibi özelliklerin kazandırılmasına aracı olabiliyor. Önemli olan bilgisayar oyunlarını yasaklamak değil; doğru kullanmayı öğretmek… Bu noktada atılması gereken adımların ilki, çocuğunuzu ve yaşadığınız durumu kabullenip çözüm arayışına girmek…

Ailelerin Yaklaşımı Nasıl Olmalı?

Peki; ailelerin yaklaşımı nasıl olmalı? Bir çocuğa “Bilgisayar oyunları oynama!” demek hiçbir zaman gerçekçi olmaz. Çünkü; insanlarda yasaklanan şeylere karşı merak ve öğrenme iç güdüsü uyanır. Bu nedenle yasaklamak çözüm olmayacaktır. Yasaklamak yerine çocuğunuza bilgisayarı doğru kullanmayı öğretmeniz ve onu farklı alanlardaki hobilerle tanıştırmanız gerekiyor. Çocuklarımıza birçok konuda kural koymak zorundayız. Bazen bu kuralları uygularken “Hayır!” demek zorunda kalıyoruz. Ne sürekli “hayır” demek, ne de sürekli “evet” demek doğrudur. Bir tanesi çocuğun özgüvenini törpüler, diğeri ise özsaygısını.

Bilgisayar oyunları; macera oyunları, spor, yarış, zeka oyunları, savaş ve strateji oyunları gibi çeşitli içeriklerde olabiliyor. Şiddet ve saldırganlığa yönelik davranışlar yaşamın ilk yıllarında kazanılıyor. Bilgisayar oyunlarına bağımlılık ise zamanla hastalık haline dönüşüyor. Adam vurma ve öldürmenin çok olduğu oyunlara düşkünlük göstermenin, çocuklar için kızgınlık duygusunu artırdığı ve gerçek hayatta saldırgan davranışlar göstermeye yol açtığı düşünülüyor. Bu konuda ise en büyük görev elbette ailelere düşüyor.

Bilgisayar Oyunları: Çocuğunuz Hangi Oyunları Oynamalı?

Peki; çocuğunuz büyüdü ve bilgisayar oyunları oynamak istiyor. Çocuğunuzun hangi oyunları oynayabileceği biliyor musunuz? Öncelikle; uzmanlar çocukların 2 yaşından önce teknolojik hiçbir şeyle iç içe olmalarını önermiyorlar. 2-4 yaş arasındaki çocuklar için, renkler, sayılar, hayvanlar ve çiçekleri öğreten çok fazla hareketli görüntü ve ekran parlaklığı içermeyen oyunlar; 4-6 yaş arası çocuklar için, hafıza geliştirici ve sorumluluk kazandırıcı oyunlar; 6-8 yaş arası çocuklar için biraz daha karmaşık zeka oyunları, dil öğrenme oyunları, sorumluluk ve strateji oyunları, 8 yaş sonrası için ise strateji ve inşa oyunları öneriliyor.

Bilgisayar oyunları ve kullanımının çocuklar üzerindeki etkileri ile ilgili sorularınız için aba Psikoloji ile iletişime geçebilir, YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz. Psikoloji hakkında daha fazla içeriğe ulaşmak için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz.

Read More

Çağımızın getirdiği şartlar doğrultusunda akıllı telefon kullanımı insanların hayatında gereksinim haline gelmeye başlamıştır. Özellikle çocuklar için büyük riskler barındıran akıllı telefonları kullanım yaşı aileler için her zaman kafalarda bir soru işareti bırakmaktadır. Her ne kadar çağımızın ünlü düşünürleri ve teknoloji dünyasının devleri tarafından erken yaşta kullanımı önerilmese de (Örneğin, Bill Gates akıllı telefon kullanımının 14 yaşından önce olmaması gerektiğini savunmaktadır.) konuyla ilgili bilinen ve savunulabilecek kesin bir kullanım yaşı yoktur.

Gelişim uzmanları ve psikologlar teknolojik cihazların zekada, gelişimde ve özellikle sosyallikte sorunlar çıkardığını düşündüğü için, özellikle 6 yaş ve altı için direkt akıllı telefona maruz bırakılmamalarını önermektedir.  Maruz bırakılması durumunda da günde bir saatle sınırlandırılması ve eğitici programlar dahilinde kullanılması gerektiği savunulmaktadır.

Asıl üzerinde durulması gereken konu yaş değil telefonun “hangi şartlar altında” kullanıldığıdır.

Anne babalar çocuklarına ulaşmak ve çocukların çeşitli ihtiyaçlarında yardımcı olmak için çocuklarının telefon sahibi olmalarına ihtiyaç duyabilirler.  Akıllı telefon kullanmakla ilgili yapılan varsayımlar doğrultusunda insanlar özellikle çocuklar için akıllı telefonların zararlı olduğunu düşünmektedir. Fakat, aslında burada önemli olan telefonun nasıl ne için ve ne şekilde kullanıldığıdır.

Akıllı telefona sahip olan çocuklar için dikkat edilmesi gerekenler:

 

  • Çocuğunuzun izlediği içerikler kontrol altında tutulmalı ve yaşına uygun olarak seçilmelidir.
  • Belli koşullarda kullanılmaması kuralı olmalıdır. (Belli bir saatten sonra kullanmamak, yemek masasında kullanmamak, ödevler bitirilmeden kullanmamak vb.)
  • Günlük kullanım için anne babalar tarafından belirlenmiş saat sınırı olmalıdır.

Henüz akıllı telefonu olmayan küçük yaştaki çocuklar içinse anne babalar kendi akıllı telefonlarını kullandırma konusunda çocuklarına sınırlar koymalıdır:

  • Çocuğunuz her istediğinde akıllı telefonunuzu onunla paylaşmayın. Bazen çocuğunuza şu an veremeyeceğinizi sebebiyle birlikte açıklamalı ve bu tutumunuzdan ödün vermemelisiniz. Aksi taktirde çocuğunuz telefonu bir ihtiyaç haline getirip sizden her sıkıldığında, sürekli olarak telefonunuzu talep edebilir.
  • Eğitici içerikler seçiniz. Çocuğunuzun akıllı telefon yoluyla oynadığı oyunları ve izlediği filmlerin seçimini siz yapınız. Ne yazık ki internet üzerinden ulaşılabilecek yanlış bilgiler ve zararlı içerikler kaçınılmaz derecede fazla. Bu yüzden çocuğunuzun izlediği içerikleri çocuğunuza izletmeden önce izleyin ve sadece bu içerikleri izletmeye çalışın.
  • Gün içerisinde sınırlı sürede oynamasına izin verin. Bir günde birden fazla defa çocuğunuzun telefonunuza ulaşmasına izin vermemeye çalışın. Telefonu kullandığı zaman da saat sınırı çizin. Ona gün içerisinde telefonunuzla oynaması için sonsuz süre vermeyiniz.
  • Oyun indirmek, oyunu açmak ve telefonu kullanırken girebileceği alanları seçin ve kullanımla ilgili öğretici bilgiler verin. Çocuğunuzun yanlış içeriklere ulaşmaması ve kullanımda hatalar oluşmaması için çocuğunuzu bilgilendirin. Kullanım konusunda bildiklerinizi öğretin ve gireceği alanları bu yolla sınırlayınız.

 Konu ile ilgili daha fazla bilgi almak için Psikolog Merve Nuray’ın videosuna da göz atabilirsiniz. 

Read More

Toplumun her yaş grubunda durmadan artan teknoloji kullanım oranı görülmektedir. Özellikle küçük yaş gruplarında, çocuklarda ve ergenlerde, teknoloji kullanımı daha sık görülmektedir. Genç nüfustaki teknolojiye olan bağımlılık oranı giderek artmaktadır.

Diğer bağımlıklardaki gibi teknoloji bağımlılığı da beyinin kimyasal yapısını bozmaktadır. Zevk kimyasalı olarak bilinen “dopamin” mavi ekranların önünde geçirilen zaman boyunca artar. Böylelikle daha çok “dopamin” salgılamak için ekran karşısında daha çok zaman geçirmeye başlarız. Kendimizi ekran karşısından uzaklaştıramamaya başlarız. Böylelikle teknoloji bağımlılığı ortaya çıkar.

Üst düzey teknoloji çağına doğan ve bundan etkilenen bir çocuğun yaşadıklarını şöyle özetleyebiliriz.

Artık bir anne değil akıllı telefonlar çocuğa kitap okuyorlar. Çocuklar annenin sesinden öğrenmek yerine öğrendikleri her şeyi akıllı telefondan öğreniyorlar. Mavi ekranlardan hikayeler dinleyen, oyunlar oynayan çocuklar ekranda olanları takip etmekte zorlanıp yoruluyorlar. Teknolojik cihazlar onların yerine düşünüyor, onların yerine her şeyi yapıyor. Kaçınılmaz ki çocukların zihin kasları zayıf kalıyor çünkü düşünmeye, üretmeye, öğrenmeye ihtiyaçları yok… Nasıl olsa onların yerine düşünen ve her şeyi altın tepside sunan teknoloji ellerinin altında…

Peki bu bağımlılık çocuklarda ne gibi problemlere yol açabilir?

Teknoloji kurbanı çocuklarda bir çok psikolojik ve fiziksel problemler ortaya çıkabilir.

  1. Agresif davranışlar
  2. Uyku güçlüğü
  3. Odaklanma güçlüğü
  4. Okul başarısında düşüş
  5. Ödevleri ve görevleri erteleme isteği
  6. Depresyon
  7. Yalnızlık hissi
  8. Sırt ve baş ağrıları
  9. Göz yorgunluğu
  10. Ekstrem kilo kaybı veya obezite
  11. Sağlıksız beslenme düzeni
  12. Sosyal hayattan kopma

Ebeveynler çocuklarında görülen bu bağımlılığı nasıl engelleyebilirler?

Çocuğunuza teknolojiyi yasaklamayın! Teknolojiyi yasaklamak bir çözüm değildir. Bu yolla çocuğun bırakması daha güç bir hal alacaktır. Bu ona ceza gibi gelecektir ve sizinle iletişim sorunları yaşamasına sebep olacaktır. Bunun yerine giderek kullanım miktarını azaltmak ve günlük kullanım saati belirlemek daha etkili bir çözüm olacaktır.

  1. Öncelik sırasına göre davranmasını sağlayın. Çocuğunuz ödevlerini yapmadan, odasını toplamadan ya da belirli görevleri yerine getirmeden teknolojiyle uğraşmasına izin vermeyin.
  2. Çocuğunuzla teknolojik cihazlardan uzak vakit geçirin. Çocuğunuzla belli aralıklarla akıllı telefonlar elinizde olmadan vakit geçirmeniz sosyalliğinin artmasına ve teknoloji kullanımının azalmasına sebep olacaktır.
  3. Teknolojisiz bir gün belirleyin. Aile bireyleri olarak teknolojiyi kullanmayacağınız, hep birlikte vakit geçireceğiniz bir gün seçin. Her hafta o gün bu kurala uyulması çocukların teknoloji dışında da eğlenceli aktiviteler yapılabileceğini öğrenmesini sağlayacaktır. Aile içi iletişiminizin artmasını sağlayacaktır.
  4. Evin bazı bölgelerinde kullanımı kısıtlayın. Mutfak ve oturma odasında teknoloji kullanımını yasaklayın. Özellikle evin toplu yaşam alanlarında teknoloji kullanımını engellemek aile içindeki iletişimi arttıracaktır.
  5. Ebeveyn olarak kendi teknoloji kullanımınızı da sınırlayın. Çocuklar ebeveynlerini izleyerek öğrenirler. Siz teknoloji kullanımını kısıtlamadıktan sonra çocuğunuzu sınırlandırmak çocuğunuzda değişime yol açmayacaktır.

Çocuklar günde ortalama ne kadar saat teknolojiyle ilgilenmeli?

7 yaşından küçükken çocukların mümkün olduğunca teknolojik cihazlarla haşır neşir olmamasını öneririz. Aksi durumda teknolojik cihazlar bu yaş grubu için eğitici içerikler ve ebeveyn gözetiminde kullanılmalıdır. Özellikle bu yaş grubu için kullanılması durumunda günde 20-30 dakikayla sınırlandırılmalıdır. 3 yaşından küçükler için tehlikeli olduğunu söylemeden geçmeyelim.

7-10 yaş grubu için günlük 45 dakika süre verilmesi idealdir. 10’dan büyük çocuklar için belli bir saat dilimi önerilmemektedir ama belli bir oranda, çocuğun ihtiyaçlarına göre sınırlandırılması gerekir. Sınırlandırılmazsa bağımlılık riski yüksektir.

Çocuklarda Teknoloji Bağımlılığı ile ilgili daha fazla bilgi edinmek için videomuza göz atabilirsiniz. 

 

 

 

 

Read More