Yaratıcılık içinde yaşadığımız dönemde hiç olmadığı kadar büyük bir öneme sahip. Bütün meslekler, yaratıcı bir hale getirildiğinde başarılı sonuçlar veriyor, teknoloji en iyi ürünlerini teknik ekipman ve bilginin yanı sıra yaratıcılıkla güçlendirildiğinde veriyor. Bu nedenle, çocuğunuz büyüdüğü zaman ne olursa olsun yaratıcı olmaya belki şimdiden bile fazla ihtiyaç duyacak.

Peki, çocuğunuzun daha yaratıcı olması için onu nasıl desteklemeniz gerekiyor?

Hatalar Yapın

Hata yapmaktan korkan çocukların yaratıcı düşünmesi oldukça zordur. Çocuğunuz, hata yaparak sizi hayal kırıklığına uğratmamak için yaratıcı şeyler denemeyi bırakabilir. Bunu hissettiğiniz zaman ekstra çaba sarf edin ve kendiniz de hatalarınızı açıkça dile getirerek bunun utanılacak ya da korkulacak bir yanı olmadığını fark etmesini sağlayın.

Çabaları İçin Övün

Çocukları övmek biraz çelişkili bir konu, çünkü onları motive ettiği kadar iç motivasyonlarını bulmalarını engelleyebiliyor. Bu nedenle, dengeli bir şekilde çocuklarınızı övmeniz gerekiyor. Ona cesaret verin ama onu motive eden tek şeyin de sizden alacağı övgü olmamasını sağlayın.

Açık Fikirli Olun

Çocuğunuzu bağımsız düşünmeye teşvik etmek için ona bazı seçenekler sunun. Zaman zaman kuralları aşmasına izin verin. Sürekli olmadıkça, yemekten önce pasta yemek ya da mutfakta size yardım ederken ortalığı dağıtmak gibi.

Yaratıcı Bir Model Oluşturun

Çocuklarınız sizi taklit ederler. Bundan kaçış şansınız yok gibi gözüküyor. Bu nedenle siz de zevk aldığınız yaratıcı işleri ve zamanları onunla paylaşın. Yemek yapmak mı, şarkı söylemek mi, dans etmek mi? Her ne yapmaktan hoşlanıyorsanız, bunu zevk alarak yaptığınızı görmesini sağlayın.

Kendi Kendine Çalışmasına İzin Verin

Çocuğunuzun aktivite ya da boş zaman saatlerinin tamamını kontrol altına almaya çalışmayın. Zaman zaman bir adım geri çekilin ve kendi zamanını yönetmesi, istediği resmi çizmesi ya da istediği yazıyı yazmasına izin verin. (Elbette belli bir denetim dahilinde.)

Yaratıcılık Zamanları İçin Vakit Ayırın

Yaratıcı olmak, dağınık bir iş yapmak anlamına gelmez. Yaratıcı işler çıkarmak için belli bir program hazırlamak ve sistemli bir şekilde yaratıcı düşünmeye zaman ayırmak çocuğunuzun yaratıcılığını geliştirir.

Ekran Karşısında Geçen Zamanı Azaltın

Bunu çok sık duyduğunuzu tahmin edebiliyoruz. Ancak tekrar etmekte fayda var. Videolar ya da çizgi film izlenen saati çizim yapmak, pasta yapmak, bloklardan şehirler yapmak için kullanabilirsiniz. Bu size de iyi gelecek!

Read More

Çocukların bilişsel ve zihinsel gelişimi ile bedensel gelişimi birlikte devam ediyor. Bu nedenle okul eğitiminin yanı sıra bedensel gelişimi destekleyecek bir aktivite çocuğunuz için büyük önem taşıyor. Bu aşamada anne ve babalar çocukları için en uygun spor dalını seçmekte bazen zorlanabilir. Peki, ne yapmak gerekir?

Çocuğunuzun farklı spor dallarıyla tanışmasını sağlayın

Bunun için çocuğunuzu her hafta farklı bir kursa götürmeniz gerekmiyor. Bunun yerine televizyonda spor müsabakalarını izletebilir ya da canlı maç izlemeye götürebilirsiniz. Daha sonra izlediğiniz spor dalıyla ilgili neleri sevip neleri sevmediği üzerine kısa bir sohbet edebilirsiniz.

Seçimlerini hangi yönde yaptığını anlamak için onu dikkatlice dinlemeniz gerekiyor. Oyuncular ya da stratejiler üzerine konuşmayı biraz daha detaylandırmaya çalışın ve onu en çok heyecanlandıran spor dalını keşfetmeye çalışın.

Tercihlerini ortaya çıkarmasına yardımcı olun

Bazı çocuklar futbol, basketbol gibi takım olarak birlikte oynanan sporlardan daha fazla zevk alırken bazıları yüzme, tenis gibi birlikte yapılmasa da bir farklı anlamlarda ortaklık kurulan oyunlardan hoşlanır. Diğer taraftan bisiklet, cimnastik gibi çok daha bireysel sporlar da ilgisini çekiyor olabilir.

Vücut tipine göre çocuklarınızı sınırlandırmak yerine onların tercihleri üzerinden bir yol haritası çizin. İstediği şeyler yapmasına yardımcı olarak başarılı olması için yapabileceğiniz en iyi şeyi yapmış olacaksınız. Yalnızca sağlık kontrolünden geçerek onu kısıtlayacak ya da dikkat etmesi gereken şeyler olup olmadığını öğrenmenizde fayda var.

Onu teşvik edecek bir yol haritası çizin

Çocuğunuz ciddi anlamda bir sporla ilgilenmek için yeterince motive değilse, küçük adımlarla başlayabilirsiniz. Örneğin bisiklet, paten veya trambolin iyi bir başlangıç olabilir. Üstelik, ona eşlik ederek spor yapmayı daha çok sevmesine yardımcı olabilirsiniz.

Kendinizi ve çocuğunuzu popüler ve yaygın spor dallarıyla kısıtlamayın. Sık karşılaşmadığınız bir spor yapmak istese dahi onu desteklemek için elinizden geleni yapın. Günümüzde bale yapmak isteyen erkekler ve futbol oynamak isteyen kızlar hala kısıtlanmaya devam ediyor. Çocuğunuzun potansiyelini gerçekleştirmesi için diğer insanların değil, onun isteklerini ve beklentilerini dinlemeyi öğrenmeniz gerekiyor.

Read More

Çocukların öğrenme sürecinde bedenlerini kullanması, hedeften uzaklaştıklarını düşündürse de aslında önemli derecede olumlu etki yaratıyor. Yapılan araştırmalar, matematiksel hikaye anlatımında bedenlerini kullandıkları zaman çocukların farklı bakış açıları kazandığını ortaya koyuyor. Araştırma kapsamında bir grup öğrenci verilen problemi sesli okurken diğer grup okurken problemdeki hikayeyi canlandırdı.

Soru şuydu: iki hipopotam ve iki timsah bir hayvanat bahçesindedir. Hayvanat bahçesinin görevlisi hepsini aynı zamanda beslemektedir. Her bir hipopotama yedi balık verir. Timsahlara ise dört balık verir. Görevlinin hayvanları beslemek için kaç balığa ihtiyacı vardır?

Problemi sadece okuyan öğrencilerin çoğu ‘on bir’ cevabını verirler. Çünkü sorudaki ‘her bir’ ifadesini kaçırmışlardır. Hikayeyi canlandıranlar ise tüm detayları kolayca fark eder.

Akademik beceriler insan evrimi için çok yeni

Durumun daha detaylı bir açıklaması var. Günümüz dünyasında başarılı olmak için gerekli olan akademik beceriler, insan evrimi açısından insan beyninin yeni tanıştığı özelliklerdir. Nörobilimcilerin bulgularına göre, beynin öğrenmeyle ilgili kısmının temel bedensel fonksiyonları kontrol eden kısımla aynı. Bu çalışmalar, insan vücudu, çevresel etkenler ve öğrenme süreci arasındaki bağlantıya ışık tutuyor.

Maria Montessori, The Secret of Childhood (1936) adlı kitabında şöyle yazar: Hareket ya da fiziksel aktivite, dışarıdan alınan etkilere dayanan entelektüel gelişim için temel faktörlerden biridir. Hareket aracılığıyla, dış dünyayla iletişime geçeriz ve bu iletişim sayesinde soyut fikirleri bile algılayabiliriz.”

Doğada geçirilen zaman odaklanmayı kolaylaştırıyor

Çocuklar dünyayı keşfederken hareket ettikçe, dokunma yoluyla öğrenirler. Erken iki elin de kullanılmasını gerektiren eğitim, sağ ve sol beyin hemisferleri arasındaki hızlı iletişimi kolaylaştıran korpus kallosumun dayanıklılığı ile korelasyon kurar. Bir elin kullanılması ve beyindeki hızlı iletişim arasındaki bu bağlantı, müzik çalmayı öğrenmenin genellikle matematik yeteneği ile ilişkilendirilmesini bir mantığa dayandırır.

Çocukları ellerini kullanmaya teşvik etmek, öğrenme deneyimlerini güçlendirir. Elleri kullanmanın yanı sıra, sadece okumaktansa mimiklerle canlandırma yapmak da öğrenmeyi olumlu yönde etkiler.

Diğer taraftan öğrenmenin gerçekleştiği mekanın da önemi ortaya çıktı. Genel olarak doğada olduğumuz zaman yönlendirilmiş dikkatimiz, dinlenmeye ve tazelenmeye fırsat bulur. Bu da odaklanmayı yorgun bir kasa benzetebileceğimiz için büyük önem taşır. Bir araştırma kapsamında bir grup öğrenciden şehir içinde bir yürüyüş yapması istenirken, diğer bir gruptan doğa içinde yürüyüş yapmaları istenir. Sonuç olarak, geri döndüklerinde doğa yürüyüşçüleri, odaklanma konusunda çok daha iyi bir performans gösterir.

Read More

Mindfulness hepimiz için çok önemli bir pratik olarak, içinde bulunduğumuz anın farkında olmamızı sağlar. Böylece içgüdüsel tepkilerdense, tercih edilen ve makul tepkiler vermemiz mümkün hale gelir.

Çocuklar da Mindfulness ’ın yararlarından azade değil. Yapılan bir takım araştırmalar, mindfulness yöntemiyle çocukların dikkatini toplamak, sakinleşmek ve daha iyi kararlar vermek gibi becerilerini geliştirdiğini ortaya çıkarıyor. Peki çocuklarımıza mindfulness pratiği kazandırmak için neler yapabiliriz?

Kendi Mindfulness pratiğinizi oluşturun

Hiç dans etmemişseniz çocuğunuza bale öğretmeniz çok zor. Aynı şekilde çocuğunuza mindfulness öğretmek için kendinizin de bunu deneyimliyor olması gerekiyor. Günlük 10 dakikalık kısa meditasyon pratikleriyle başlayabilir ve kendi yönteminizi keşfedebilirsiniz.

Mindfulness’ı basitçe açıklayın

Mindfulness özellikle küçük çocuklar için anlaşılması zor bir kelime. Bu nedenle, çocuğunuz kelime dağarcığını göz önünde bulundurarak, sadece farkındalık olarak bile açıklayabilirsiniz. Biraz daha detaya inmek içinse duygularımızı, düşüncelerimizi, bedensel hissiyatlarımızı ve etrafımızda olan şeyleri, tam da şu an neler olduğunu fark etmemize yardımcı olduğunu söyleyebilirsiniz.

Müzik eşliğinde başlayın

Mindfulness pratiği süresince bir sese odaklanmak dikkati toplamak için ideal bir yöntemdir. Çeşitli çanlar, bir zil ya da belki yardımcı olacak bir uygulama kullanarak uygun bir ses yaratabilirsiniz. Çocuğunuza bu sesi duyduğu zaman ses tamamen yok olana kadar onu dinlemesini söyleyin. Bu genellikle 30 saniye civarında bir zaman alır.

Nefes pratiklerinde yol gösterin

Çocuklar için nefes pratiklerine uyum sağlamak oldukça zordur. Bunun için çocuğunuzun yere uzanmasını isteyin ve bir oyuncak alıp karnına yerleştirin. Nefes alıp verdikçe oyuncağın yükselip alçalışını izlemesini sağlayın.

Farkındalık yürüyüşleri yapın

Mindfulness çevrenizde olup bitenleri fark etmenizi sağlar. Bu pratiği edinmesi için çocuğunuzla birlikte farkındalık yürüyüşlerine çıkın. Mahallenizde ya da bir parkta tamamen sessiz bir yürüyüş yapın ve duyduğunuz sesleri dinleyin. Belki uzaktan gelen çocuk sesleri, belki kuş sesleri, belki de araba sesleri. Bunları ayrı ayrı dinleyin.

Her şeyin ötesinde basit ve eğlenceli bir seviyede tutmaya çalışın. Böylece çocuğunuzun mindfulness pratiğini sevmesini ve bunu deneyimlemek için gönüllü olmasını sağlayabilirsiniz.

Read More

Romantik akım, peşine düştüğü bireysel duygu ve düşüncenin gücü için yönünü doğaya çevirir. Özgür zihin ve yaratıcılığın; doğanın uyandırdığı duygularda, akılcı ve kurallar çerçevesinde bir bakış açısındansa el değmemiş doğada bulunabileceğine dair inanışın tarihi son derece uzun bir geçmişe dayanır.

Bugün, insanların büyük çoğunluğunun kapalı alanlarda ve online bir hayat yaşadığı düşünüldüğünde bu konuya bir kez daha vurgu yapmak gerekiyor. Son çalışmalar da beynimizin ve bedenimizin sağlıklı kalması için doğayla daha yakın ilişkide olmamız gerektiğini ortaya koyuyor.

Doğada olmak beynimizi ve vücudumuzu olumlu etkiliyor

Doğanın en önemli katkıları arasında anksiyete, saplantılar, stres gibi hayatı zorlaştıran durumları azaltması sayılabilir. Bu sayede kendimizi gerçekleştirmemizi, yaratıcılığımızı geliştirmemizi ve insanlarla kurduğumuz ilişkileri güçlendirmemizi sağlıyor.

Utah Üniversitesi’nden araştırmacı David Strayer, “İnsanlar, Thoreau’dan John Muir’e, diğer birçok yazara kadar geçen 100’lerce yıl boyunca doğadaki derin deneyimlerini tartışıyorlar,” diyor. “Şimdi ise beyinde ve vücutta değişiklikler yarattığını görüyoruz ve bu da doğayla etkileşime girdiğimizde fiziksel ve zihinsel olarak daha sağlıklı olduğumuzu gösteriyor,” diye devam ediyor.

Bu sonuçlara göre doğanın sağlığımızı koruduğu ortaya çıksa da, insanların- özellikle de çocukların – kapalı alanlarda çok daha fazla zaman harcadıkları bir dönemde yaşıyoruz. Doğanın beynimizi nasıl geliştirdiğine ilişkin bulgular, gerek doğal gerekse kentsel alanların korunması çağrısını destekliyor. Çünkü, bir şekilde, doğada daha fazla zaman geçirmemiz gerekiyor.

Yapılan bir araştırma kapsamında, kentsel bir ortamda ve doğal bir ortamda yürüyen katılımcılar, yürüyüş sonrasında azalmış ruminasyon göstermişler. Ayrıca beynin depresyon ve kaygı ile ilgili bölgesi olan subgenual prefrontal kortekste aktivitenin arttığını gösterdiler. Bu bulgular, doğanın ruh hali üzerinde önemli etkileri olduğunu fiziksel olarak da gösteriyor.

Teknolojiyi kullanırken bilişsel süreçlerimizin farkında olmamız gerekiyor

Bugün, dikkatimizi çekmek için tasarlanmış ve her yerde bulunan teknolojiyle yaşıyoruz. Ancak pek çok bilim insanı beynimizin bu tür bilgi bombardımanı için yapılmadığına ve normal, sağlıklı bir duruma geri dönmek için “zihin onarımı” gerektiren zihinsel yorgunluk, aşırılık ve tükenmişliğe yol açabileceğine inanıyor.

Buna karşılık, doğada olmanın, yaratıcılığa ve problem çözmeye daha açık olmamıza yardımcı olabilecek dikkat devrelerini yenilediğini düşünülüyor. Strayer’e göre, “Cep telefonu ile konuşurken, yazı yazarken, fotoğraf çekerken veya cep telefonunuzla yapabileceğiniz diğer şeyler sırasında, prefrontal kortekse dokunarak bilişsel kaynaklarda azalmaya neden oluyoruz.”

Read More

Zeka testlerindeki esasen bölümlerden oluşan bir formül kullanılarak hesaplandı. Bu yüzden, zeka katsayısı veya IQ skorları olarak biliniyorlardı. Hala IQ terimini kullansak bile, zeka testi skorları artık eski formüle dayanmıyor. Bunun yerine, bir öğrencinin testteki performansı, aynı yaş grubundaki diğer katılımcıların performansıyla karşılaştırarak değerlendirilir.

100 puan ortalaması, testteki ortalama performansı gösteriyor: Bu puana sahip öğrenciler, aynı yaştaki arkadaşlarının yarısından daha iyi performans göstermiş olurlar. 100’ün altındaki puanlar, testteki ortalama performansın altında olduğunu; 100’ün yukarısındaki puanlar ortalamanın üstünde bir performansı gösteriyor.

Zeka testleri ile okul başarısı arasında belirgin bir bağlantı var

Modern zeka testleri, Binet‘in orjinal amacını paylaşır: bireysel olarak öğrencilerin sınıfta ve benzeri durumlarda ne derece iyi performans göstereceğini tahmin etmek. Araştırmalar art arda zeka testlerinin performansının okul başarısı ile korele olduğunu gösteriyor.

Ortalama olarak, yüksek IQ puanına sahip çocuklar, standart başarı testlerinde de daha başarılı olmanın yanı sıra daha yüksek okul notlarına ve daha yüksek eğitim seviyesine sahip. Başka bir deyişle, IQ puanları bazen sapmalar olsa da okul başarısını öngörebilir.

Bunların yanı sıra zeka denildiğinde, aşağıdaki üç temel bilgi unutulmamalıdır.

Akademik Başarıya

Zeka mutlaka bir başarıya neden değil; onunla bağıntılıdır.

Yüksek IQ’lu öğrenciler genellikle okulda iyi performans gösterse de, sonuç olarak yüksek başarı, zekanın bir sonucudur diyemeyiz. Zeka, muhtemelen okul başarısında önemli bir rol oynamaktadır, ancak diğer pek çok faktör – motivasyon, eğitim kalitesi, aile kaynakları, ebeveyn desteği, akran grubu beklentileri ve benzeri faktörlerin rolü de yadsınamaz.

IQ puanları ile başarı arasındaki ilişkide birçok istisna vardır.

Çeşitli nedenlerle, yüksek IQ puanı olan bazı öğrenciler, sınıfta iyi performans göstermez ve diğer öğrenciler yalnızca IQ puanlarını göz önünde bulundurarak tahmin ettiğimizden daha yüksek seviyelere ulaşırlar.

IQ puanlarının sınırlı bir “raf ömrü” vardır.

IQ puanları, öğrencilerin okul başarılarını kısa bir süre öngörmek için makul bir iş çıkarabilir. Örneğin bir ya da iki yıl için. Özellikle okul öncesi dönemde veya erken ilköğretim yıllarında değerlendirilmişse, bu puana dayanarak uzun vadede başarı tahmininde bulunmanız önerilmez.

Read More

Bir çocuk size trafik ışıklarının neden kırmızı, sarı ve yeşil renkte olduğunu sorduğunda, “bilmiyorum” diyerek susturabilir, “kırmızı dur, yeşil geç anlamına gelir,” gibi bir açıklama yapabilirsiniz. Bu iki cevap da farklı bir yol çizer. Susturulan çocuk araştırma ve merak etmeye karşı cesaretini kaybederken, kendisine açıklama yapılan çocuk sormaya devam eder.

Yapabilecekleriniz bunlarla sınırlı değil. Soruyu ona geri çevirerek cevabı bulması için cesaretlendirebilirsiniz. Evet, çocukların çok fazla sorduğunu ve her zaman bu sorulara cevap verecek zamanınız olmadığını biliyoruz. Bunun için kendinizi kötü hissetmeniz gerekmiyor. Yine de elinizden gelenin en iyisini yaptığınızdan emin olun.

Başarının tanımını değiştirmemiz gerekiyor

Birçok anne ve baba çocuğunun geleceği konusunda endişeli. Türlü sınav sonuçlarına göre çocuklarının ne kadar başarılı olduğunu anlamaya çalışıyor ve gerekli gördükleri durumlarda onları kurslara gönderiyor. Fakat mesele şu ki, sınavlardan yüksek puanlar almaları onların en iyi işe girmelerini garantilemiyor ve onları müthiş insanlara dönüştürmüyor.

Çocukları bilgisayar geliştirir gibi yetiştirdiğimizi inkar edemeyiz. Üstelik birçok konuda bilgisayardan daha iyi olamayacaklarını bilmemize rağmen… Ancak insanlar sosyalleşen, ilişki geliştiren, toplulukta yer alan varlıklar ve bu nedenle başarı ile kastettiğimiz şeyin çalışan bir kod yazmak olmadığından emin olmamız gerekiyor. İnsan olmak bundan çok daha karmaşık.

İşbirliği

Eğer akıllı çocuklar yetiştirmek istiyorsanız, onlara çarpım tablosu ezberletmekten çok daha fazlasını öğretmeniz gerekecek. Her şeyden önce işbirliği yapmayı bilen, topluluk içinde yaşarken çeşitliliği kutsayan insanlar yetiştirmeye çalışın. Çünkü okulda ya da evde yaptığımız her şey bu bilginin etrafında temelleniyor.

İletişim

Öğrenilmesi gereken bir sonraki bilgi iletişim ve iletişimin önemi. İletişim için ihtiyacımız olan beceriler konuşma, yazma, okuma ve dinleme. Dinleme kısmının altını iki kez çizmekte fayda var. Çünkü bize iletişim kuracak kimse yokken iletişimin imkansız olduğunu hatırlatıyor.

İçerik

İçerik, iletişim kapsamındadır. İletişim kurmak için aktarılması gereken bir mesaja ihtiyacımız vardır ve bu mesajın bir bağlam içerisinde olması önemlidir. Yani, herhangi bir ses çıkararak anlaşılma olasılığımız sıfır değilse de, oldukça düşük.

Eleştirel düşünce

Eleştirel düşünce içeriğe ihtiyaç duyar. Elimizdeki içerik üzerine özgün bir algı yaratmamız ve bir bilgi topluluğunu kafamızda anlamlandırarak belli bir şekilde yönlendirmemiz gerekir.

Yaratıcı inovasyon

Aldığımız içeriği eleştirel düşünce süzgecinden geçirdikten sonra elimizde bazı bilgiler kalır. İşte, yaratıcı inovasyon bu bilgileri kendimize özgü bir şekilde kullanmamız anlamına gelir.

Özgüven

Son olarak da güvenli riskler almak için belli bir ölçüde özgüvene ihtiyacımız var. Hata yapmaksızın başarıya ulaşan hiç kimse yoktur. Çocuklarımıza bu bunu öğretmeli ve başarıya ulaşmak için cesur olmalarına destek vermeliyiz.

Read More

Yoga ve meditasyonun an içinde daha rahat hissettirmek dışında pek çok faydası olduğundan sıkça bahsedilmeye başladı. Yoganın kalp ritmi, anksiyete, depresyon, uyku problemleri gibi konularda ciddi anlamda fark yarattığı artık biliniyor. Yapılan yeni bilimsel çalışmaların sonuçlarına bakılırsa bunlar ve benzeri mindfulness egzersizleri stresle alakalı genlerde bile değişikliğe sebep olabiliyor.

Bu kapsamda farklı kişiler tarafından gerçekleştirilen 18 farklı çalışmanın sonuçları incelendi. Buna göre zihin – beden egzersizleri yapan 846 kişinin meditasyon, yoga ve nefes tekniklerine bedensel tepkilerine dair veriler elde edildi. Bu araştırma, zihin – beden egzersizlerinin iltihaba sebep olan genleri baskıladığını ortaya çıkardı.

İltihap, genel olarak vücudu enfeksiyonlara karşı koruyor olarak bilinse de stresin genellikle psikolojik olduğu günümüz toplumlarında, bedenin iltihaplanması kronik olabilir. Üstelik fiziksel ve zihinsel sağlığı olumsuz etkileyebilir. İşte, yoga ve meditasyon son bulgulara göre bunun önüne geçmenize yardım ediyor.

Bu egzersizleri düzenli olarak sürdürmek önemli

Aslına bakarsak, oturarak yaptığımız meditasyon, yumuşak ve geçişli hareketlerle yaptığımız yoga ve diğer egzersizler birbirinden oldukça farklı. Ortak yanları ise, hepsinde zihin ve bedenin aynı anda aktif hale getirilmesi. Bu faydaları sağlamak için en hareketli olanı tercih etmek değil, düzenli olarak bu egzersizleri uygulamak gerekiyor.

Bunun görece yeni bir araştırma alanı olduğunu söyleyebiliriz. Henüz çok detaylı bilgi sahibi olmasak da bu bilgiler aslında pek çok şeye ışık tutabilir. Örneğin, sağlıklı beslenme ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişikliklerinden benzer yararlar elde edilebilir.

Günde 15 dakikanızı sağlıklı genlere ayırın

Gerçekleştirilen çalışmaların sonuçlarına göre, zihin-beden müdahaleleri beynimiz DNA süreçlerini iyileştiren bir yol boyunca yönlendirme becerisine sahiptir. Diğer taraftan, bu araştırmalarla birlikte miras edilen genler statik olmadıkları gibi ve DNA etkinliğinin insanların kontrol edebileceği şeylere bağlı olabileceği de ortaya çıkıyor.

Tüm bu bilgiler gösteriyor ki, her geçen gün sağlıklı alışkanlıklar seçerek, sağlığımız için daha faydalı bir gen etkinlik kalıbı oluşturabiliriz. Tercih ettiğimiz ve ilgimizi çeken mindfulness pratiğini her gün yalnızca 15 dakika uyguladığımız zaman bile önemli sonuçlar elde edebiliriz.

Read More

Çocukların her biri, kendine has pek çok yeteneğe sahip. Ancak ne yazık ki, açığa çıkarılmayan bu yetenekler zamanla köreliyor ve yok oluyor. Çocuklarınızın potansiyellerini çıkarmanıza ve onları başarıya giden yolda desteklemenize ihtiyaçları var. İşte, bu nedenle çocuklar için dizayn edilmiş olan The Wechsler Intelligence Scale for Children®–Fifth Edition ya da kısaca WISC-V çocuklarınızın yeteneklerini zamanında keşfetmenize yardımcı oluyor. Şimdi gelin, biraz WISC-V’ten bahsedelim.

Çocuğunuza özel başarıya giden yolu keşfedin

Çocukları tanımak ve onlara kişisel çözümler sunmayı hedefleyen WISC-V kapsamında sözlü anlama, görsel uzam, akışkan zeka, kısa süreli hafıza ve işleme hızı gibi değerlendirmelere yer veriliyor. Testin sonuçları analiz edilerek çocukların bilişsel özelliklerinin bir haritası çıkarılıyor. Sonrasında yapılması gereken tek şey, bu harita üzerinde doğru yolu bulmak oluyor.

Başarılı bir akademik ya da profesyonel gelecek kurmak için herkes için izlenecek biricik ideal bir yol ne yazık ki yok. Bu nedenle kişiye özel hedefler ve kişilerin becerilerine uygun yöntemler çocuklara mutlu bir gelecek vadedebilir. Bu da sadece kişinin kendine has özelliklerinin, yeteneklerinin ve beklentilerinin gerçek anlamda anlaşılmasıyla mümkün olur. WISC-V, yeteneklerin keşfedilmesi yönünde dünya çapında en güvenilir test olarak görülüyor.

WISC-V ile öğrenme güçlüklerinin tanısı konabiliyor

Farklı öğrenme güçlüklerinden birine sahip olan kişiler, hem çocukluklarında hem de yetişkin dönemlerinde türlü sorunlarla karşılaşabilir. Oysa bunu yaşamamaları için gerekli olan tek şey, bu güçlüklerin tanısının zamanında konulması. Böylece, çocuklarınız ihtiyacı olan sosyal ve akademik plan çerçevesinde, yaşadığı zorlukların farkında olarak ve bunlara çözümler üreterek başarılı bir geleceğe sahip olabilir.

WISC-V sonunda bir puan değerine ulaşılır

Çocukların yeteneklerinin ve bilişsel özelliklerinin keşfedilesinde kullanılan WISC-V sonucunda 70 ile 160 arasında bir puan değeri ortaya çıkar. Ancak kariyer yönetiminin en iyi şekilde yapılması için, sonuçların analiz edilmesi ve profesyonel kişiler tarafından bir stratejiye dönüştürülmesi gerekiyor. Bu stratejinin, her bir çocuğun kendi sosyo-ekonomik durumunu ve kültürel çevresini göz önünde bulundurarak ona özel olarak hazırlanması çok önemli. Siz de profesyonel destek alarak çocuğunuz için WISC-V testi yaptırabilir ve onun hayallerine kavuşmasına destek olabilirsiniz.

Read More

Metacognition ya da diğer bir deyişle üstbiliş, öğrencilerin kendi öğrenme davranışlarını planladığı, izlediği, değerlendirdiği ve değişiklikler yaptığı süreçleri tanımlıyor. Metacognition ’ın genellikle, metacognitive (üstbilişsel) bilgi ve metacognitive  düzenleme olmak üzere iki farklı boyuta sahip olduğu kabul edilir.

Metacognitive bilgi, öğrencilerin öğrenme hakkında bildiği şeyleri ifade eder. Daha detaylı açıklamak gerekirse; öğrencinin kendi bilişsel yeteneklerine ilişkin bilgisi (ör. “Tarih dersinde en çok tarihleri ​​hatırlamakta zorlanıyorum”), öğrencinin belirli görevleri hakkındaki bilgisi (ör. “Bu bölümdeki karmaşık ifadelere yer veriliyor”), öğrencinin kendisine sunulan farklı stratejiler bilgisi (ör. “Önce metni tararsam genel anlamı anlamama yardımcı olur”) gibi örnekler kullanılabilir.

Metacognitive düzenleme ise, öğrencilerin öğrenmeyle ilgili yaptığı şeyleri ifade eder. Öğrencilerin bilişsel süreçlerini nasıl izlediklerini ve kontrol ettiklerini açıklar. Örneğin, öğrenci belirli bir stratejinin istediği sonuca ulaşamadığını fark edebilir ve sonrasında farklı bir strateji denemeye karar verir.

Süreç toplam üç aşamadan oluşur

  1. Planlama bu süreç için en önemli aşamalardan biridir. Bu aşamada öğrenciler öğretmenin belirlediği öğrenme hedefini değerlendirir ve göreve nasıl yaklaşacaklarını ve hangi stratejileri kullanacaklarını düşünürler. Bunu yaparken öğrencilerin kendilerine şu soruları sormaları yararlıdır:

“Yapmam istenen şey ne?”

“Hangi stratejileri kullanacağım?”

“Daha önce kullanmış olduğum, faydalı olabilecek herhangi bir strateji var mı?”

  1. İzleme aşamasında, öğrenciler planlarını uygulamaya başlar ve öğrenme hedeflerine yönelik olarak yaptıkları ilerlemeyi izlerler. Öğrenciler, gerekli durumlarda, kullandıkları stratejileri değiştirmeye karar verebilirler.
  2. Değerlendirme aşamasında, öğrenciler, kullandıkları stratejinin öğrenme hedeflerine ulaşmalarında ne kadar başarılı olduklarını belirler. Değerlendirme aşamasında şu sorular öğrencilere yardımcı olabilir:

“Ne kadar iyi yaptım?”

“Nasıl sorunlarla karşılaştım?”

“Bir dahaki sefer ne yapabilirim?”

“İyi stratejileri başka ne tür sorunlar için uygulayabilirim?”

Metacognitive

Metacognition, öğrenme üzerinde pozitif bir etkiye sahiptir

Metacognitive uygulamalar, öğrencilerin kendi ilerlemelerini izlemelerine ve sınıfta okurken, yazarken ve problem çözerken öğrenme süreçlerini kontrol etmelerine yardımcı olur. Sahip oldukları kısıtlamaların üstesinden gelebilen çocuklar, metacognitive stratejileri kullanarak potansiyellerini sonuna kadar kullanabilir ve daha fazlasını başarabilirler.

Read More