
Ergenlik dönemi, bireylerin kimlik geliştirme sürecinin merkezinde yer alan, aynı zamanda bedensel, zihinsel ve sosyal birçok değişimin yaşandığı kritik bir evredir. Bu dönem genel olarak üç aşamada ele alınabilir: Erken ergenlik (10-14 yaş), orta ergenlik (15-18 yaş) ve geç ergenlik (18 yaş üstü). Her aşama kendine özgü psikolojik ve sosyal gelişim özellikleri taşır. Gençler bu süreçte hem kendi iç dünyalarını anlamaya hem de dış çevreyle sağlıklı ilişkiler kurmaya çalışırlar. Ancak bu değişimlerin yoğunluğu, zaman zaman hem gencin hem de ailenin baş etmekte zorlanacağı duygusal dalgalanmalara neden olabilir. İçe kapanma, öfke patlamaları, dikkat dağınıklığı ya da motivasyon kaybı gibi durumlar sıkça gözlemlenebilir.
Gençlerin yaşadığı bu değişimlerin hangilerinin doğal gelişim sürecinin parçası, hangilerinin ise psikolojik destek gerektiren sinyaller olduğu bazen net şekilde ayırt edilemeyebilir. Özellikle akademik başarıda düşüş, sosyal ortamlardan uzaklaşma, tırnak yeme, uyku düzeninin bozulması gibi durumlar ciddiyetle ele alınmalıdır. Bu davranışları yalnızca "ergenliğe özgü" deyip geçmek, altında yatan önemli bir problemi gözden kaçırmak anlamına gelebilir.
Gözlem süreci bu noktada büyük önem taşır. Çocuğunuzun davranışlarını bir süre gözlemleyerek, değişimlerin süresi ve yoğunluğunu analiz edebilirsiniz. Eğer bu durumlar geçici değilse, zamanla artıyorsa ya da gencin günlük yaşamını, sosyal ilişkilerini ve akademik başarısını ciddi şekilde etkiliyorsa, profesyonel destek almak atılacak en sağlıklı adımdır.
Psikolojik destek, yalnızca sorunlar derinleştiğinde başvurulacak bir çözüm değil, gelişim sürecini sağlıklı şekilde desteklemenin güçlü bir aracıdır. Özellikle ergenlik döneminde alınan profesyonel yardım, gencin duygularını daha iyi tanımasını, ifade etmesini ve kontrol etmesini sağlar. Böylece özgüveni artar, stresle baş etme becerileri gelişir ve sosyal ilişkilerinde daha dengeli davranışlar sergileyebilir.
Aile bireylerinin kaybı, boşanma, şehir değişikliği, suistimal, travma ya da sosyal medya baskısı gibi dışsal etkenler de gençlerin ruh sağlığını doğrudan etkileyebilir. Bu tür durumlar karşısında gençlerin çoğu zaman ne hissettiklerini açıkça ifade edemediğini unutmamak gerekir. İçine kapanma, ani sinirlilik ya da yoğun kaygı gibi davranışlar bu duygusal yüklerin bir dışavurumu olabilir. Bu noktada profesyonel bir uzmanın yönlendirmesiyle hem genç birey hem de ailesi bu süreci daha sağlıklı yönetebilir.
Eğer çocuğunuzda son zamanlarda sosyal çevresine karşı ilgisizlik, akademik sorumluluklarını yerine getirmede isteksizlik, geleceğe dair yoğun endişe ya da fiziksel semptomlarla (baş ağrısı, mide bulantısı vb.) ortaya çıkan stres belirtileri gözlemliyorsanız, bunu bir sinyal olarak değerlendirmek gerekir. Profesyonel yardım almak, sadece mevcut sorunları çözmek değil, aynı zamanda gencin ileriki yaşamında karşılaşabileceği zorluklarla baş etmesine yardımcı olacak beceriler kazandırmak anlamına gelir.

Gençlerin gelişimi için uzmanlarımızdan destek alın. Formu doldurun, sizinle iletişime geçelim.
DETAYLI BİLGİ AL ➔İlgili Konular