Nörogelişimsel bozukluklar ya da Nörogelişimsel sorunlar sağlık konusunda oldukça fazla çalışma isteyen konulardır. Bu konuda yapılan açıklamalar ilk başta insanlarda karamsarlık oluşturabilir. Bunun sebebi ise bu bozuklukları ortadan kaldırabilecek ne bir ilaç ne de bir teknik henüz yoktur.

Fakat bu bozukluklar için söylenebilecek en iyi yorumlardan bir tanesi ise beynin kendini düzeltme kapasitesi ve kendini telafi etme kapasitesi olmasıdır. İnsan beyninim eksikliklerini ortadan kaldırmak için geliştirilmiş özel eğitsel teknikler bulunmaktadır.

İnsan beyninin yine bozuk işleyişinden kaynaklanan ruhsal sorunları düzeltebilmek için geliştirilmiş psikoterapi teknikleri de bulunmaktadır. Bunlar toplumsal tarihin ve kültürün bizlere mirasıdır. Bu yüzden bu bozukluklar için yapılacak çok fazla şey vardır.

Nörogelişimsel Bozukluklar İçin Yapılması Gerekenler

Nörogelişimsel bozukluklar tedavi için bazı aşamalara ihtiyaç duymaktadır. Bu durumları iyi bir şekilde organize etmek ve planlamak gerekiyor. Etkinlik derecelerini ölçmek gerekiyor. Ayrıca bunlara ek olarak en çok merak edilen konulardan bir tanesi ise bu bozuklukların tedavi yöntemi.

Pek çok insanın kafasında bu bozuklukların tedavisi ile alakalı pek çok soru işareti bulunmakta. Bu bozuklukları ilaç ile mi tedavi edelim yoksa psikoterapi yöntemi ile mi tedavi edelim diye sorular oldukça fazla sorulmaktadır.

Özel eğitim ile tedavi yöntemi de son dönemlerde merak edilen bir tedavi yöntemidir. Yani iki uç görüş bu bozuklukların tedavisi için görülmekte. Bir grup sadece ilaç kullanmayı öngörmektedir. Bu ve benzeri durumlar dikkat bozukluğu ve otizm gibi sorunlar içinde vardır.

Ama sadece ilaç kullanmaya teşvik eden grubun bakış açısı oldukça yanlıştır. Çünkü gelişimsel bozukluklar ortadan kaldıracak bir ilaç henüz piyasada yok. Bu yüzden sadece ilaç kullanımı ile bu sıkıntılarda kurtulmak olası bir durum değil.

Ama diğer bir grup ise ilaç kullanmadan tedavi etmeyi ön görüyor. Ama öyle sorunlar var ki o sorunlar ikincil gelişen sorunlar. Davranış sorunları, saldırganlık, kendine zarar verme, iştahsızlık ve uykusuzluk gibi sorunların ortadan kaldırılmasına en büyük yardımcı bazen ilaç kullanımı oluyor.

Sıklıkla tekrar eden epilepsi hastalığı ya da kendine zarar verme gibi durumlarda özellikle ilaç kullanımı oldukça yararlı olabiliyor. Bu durumlar ise bizlere ilacın önemini göstermektedir.

Hem İlaç Hem de Psikoterapi

İki grubunda artısı ve eksilerini göz önüne aldığımız zaman bizlere tedavi için bazı noktalar göstermekte. Bu da hem ilaç hem de psikoterapi tedavi yöntemlerinin eşit olarak ve ölçülü olarak kullanılmasıdır.

Belki hafif olan olgular eğitsel teknikler ile psikoterapi ile tedavi edilebilir. Daha zor ve ağır olan olgularda ise ilaç kullanılması daha gerekli hale getirilebilir. Dolayısıyla bu sorunlara yaklaşımın bilimsel bir yaklaşım olması gerekmektedir.

Tıp Dışı Terapiler

İlaç ve psikoterapi tedavilerinin yanı sıra Nörogelişimsel bozukluklar için yapılan en kötü yaklaşım tıp dışı yapılan terapilerdir. Maalesef tıp dışı terapilere çok fazla prim verilmekte. Örnek vermek gerekirse bitkisel ilaç kullanmanın daha etkili ve zararsız olduğu düşünülür.

Ama bilinmesi gereken şudur ki etkili olan her şeyin aynı zaman bir yan etkisi de bulunmaktadır. Bitkisel ilaçların da diğer uygulanan tekniklerin de yan etkileri bulunmaktadır. Bu tür tedavilerin yapılması için ekip olarak ve mümkün olduğunca uzman kişi gözetiminde tedavi yapılmalıdır.

Aba Psikoloji internet sitesi ve sosyal medya uygulamaları içerisinde bu ve benzeri konular ile alakalı hem bilgiler bulabilir hem de uzman kişilerde bu konular ile ilgili yardım alabilirsiniz.

Read More

Lise tercihi üniversite tercihi kadar umursanmayan bir tercih sürecidir. Halbuki 5. ve 8. sınıf aralığında mantıklı düşünme ve alan dersleri görmekle beraber öğrenciler kendilik bilincine ulaşırlar. Bu bilincin iyi yönetilmesiyle sağlanan özgüvenle beraber öğrenciler kişiliklerini oluşturmaya başlarlar. Kişiliklerinin oturduğu dönemin sonunda lise tercihi yaparlar. Bu nedenle kişiliğini kavramış öğrenciler lise tercihlerini daha bilinçli şekilde yapmaktadırlar. Özgüven gelişimini zedelemeden liseye geçiş dönemi olan ortaokul ve lise dönemini atlatan çocuklar hayatları boyunca başarıyı daha rahat yakalayacaklardır. Lisede bilinç seviyesini yükselterek bir takım hedefler edinmiş öğrenciler için hayatlarının ileriki döneminde kendilerine yol haritası çizmek özgüvenle seçimlerini yapmak daha kolay olacaktır.

Lise için Ne Zaman Hedef Belirlenmeli?

Lise sınavına girmeden önce 7. ve 8. sınıfta lise tercihi için hedef belirlemek öğrencilerin motivasyonlarını arttıracaktır ve onları çalışmaya teşvik edecektir. Fakat hiçbir şey için geç değil. Sonuçlar açıklandıktan sonra da hedef belirlemek mümkün. Lise için önemli olan çocuğun kişiliğine, başarılı olduğu ve sevdiği alanlara göre yönlendirilmesidir.

Lise Tercihi Nasıl Yapılmalıdır?

Kişinin temel dersleri öğrendiği ortaokul döneminde hangi alana daha yatkın olduğu ortaya çıkmaktadır. Öğrenci sosyal bilimlere mi fen bilimlerine mi yoksa dil alanına mı daha yatkın bunu anlamak için ortaokul başarısı göz önünde bulundurulabilir. Bu doğrultuda okullar araştırılarak çocuğu yönlendirmek önemlidir. Bunun dışında lise tercihi boyutunda özgüven dikkate alınmalıdır. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi özgüvenin bu dönemde sağlıklı bir şekilde korunması ileriki yılları olumlu yönde etkileyecektir. Bu anlamda öğrencilerin sosyal aktivitelere de önem veren liselere gitmeleri desteklenmelidir. Diğer bir dikkat edilmesi gereken nokta ise lisenin ortamının nasıl olduğudur. Yine özgüvenle örtüşen bir konu lisenin ortamıdır. Kişinin kendini rahat ve özgür hissedeceği bir lise ortamında okuması gelişimine katkı sağlayacaktır. Kendine olan güvenini korumasında etkin rol oynayacaktır.

Lise Tercihi Aşamasında Velilerin Rolü

Velilerin lise tercihinde üniversite tercihine göre çocuklarına daha çok destek sağlamaları gerekir. Kendi  kişiliklerini, benlik anlayışlarını yeni yeni oturtan ortaokul öğrencileri desteğe ihtiyaç duymaktadırlar. Etraflarında onları en iyi tanıyanlar da anne ve babalarıdır. Çocukların hangi alanlara daha fazla yönelimleri olduğunu, kişilik gelişimlerini en iyi inceleyecek olan bireyler anne ve babalarıdır. Bu nedenle ebeveynlerin özellikle lise tercihi için çocuklarının gidişatlarını incelemeleri ve tercih konusunda önerilerle desteklerini sağlamaları gerekir. Çocukların kendilerini keşfetmeleri için sorular sormaları, ne istedikleri konusunda çocuklara fırsat tanımaları kendilerini keşfederek doğru lise tercihleri yapmaları için etkili olacaktır.

Lise Tercihi Aşamasında Danışmanlık Almanın Önemi

Liseye geçmeden önce lise tercihi için danışmanlık hizmeti almak öğrencilerin ilerideki eğitim, kariyer hayatı ve sosyal gelişimi için faydalı olacaktır. Aba Psikoloji olarak liseye geçecek öğrencilere verdiğimiz destek daha çok özgüvenlerini korumalarına yöneliktir. Blog yazımızın başında da söz ettiğimiz gibi liseden önce ortaokul döneminde özgüven oluşumu gerçekleşmektedir. Bu nedenle Aba Psikoloji olarak bu dönem özgüveni destekleyici psikolojik destekler vermenin öneminin altını çiziyoruz. Özgüveni destekleyerek kişinin kendini tanımlamasını sağlamanın lise tercihi ve ileriki yıllardaki gelişim için daha verimli olacağını düşünerek lise öncesi bu alana yönelik destekler vermekteyiz.

Read More

Kariyer danışmanlığı birçok kişi tarafından iş hayatına başlamadan önce alınması gereken bir danışmanlık olarak bilinmektedir. Aslında üniversiteye başlamadan önce kariyer danışmanlığı alınması gerekir. Sıklıkla üniversite öğrencileri seçtikleri bölümden ve iş imkanlarından memnuniyetsizlik duymaktadır. Bunu önlemek için üniversiteye gitmeden önce danışmanlık alınmalıdır. Doğru eğitimle doğru zamanda danışmanlık alarak geleceğinizi kendinize uygun yönde şekillendirmek hayat kalitenizi ve mutluluğunuzu arttıracaktır.

Kariyer Danışmanlığı ne Zaman Alınmalıdır?

Kariyer yönetimi lise 1’den itibaren alınması gereken bir danışmanlıktır. Özellikle Lise iki süreci ve lise üçe başlarken ki dönem oldukça önemli. Öğrencilerin kendilerine uygun alan seçimini gerçekleştirmesi gerekiyor. Bu süreçten itibaren öğrencinin kendi yetenekli olduğu alanları tespit etmekle beraber mesleki eğilimini biliyor olması gerekir. Bunun için ise kariyer yönünden danışmanlık gereklidir.

Geç kaldıysanız da ne kadar erken o kadar iyi düşüncesiyle yaklaşmak gerekir. Kariyer yönetimi her zaman alınabilecek bir danışmanlıktır. Eğer üniversite seçim dönemindeki bir öğrenciyseniz de kariyer danışmanlığı almanız bu kritik seçim döneminizde daha sağlıklı tercihler yapmanızı sağlayacaktır.

Meslek Seçimi için Kariyer Danışmanlığı

Kariyer danışmanlığının asıl işlevi kişilerin kendilerini tanımalarını sağlayarak kendilerine uygun mesleği seçmelerini kolaylaştırmaktır. Daha önceki “Üniversite Seçiminden Meslek Seçimine Giden Yol” blog yazımızda mesleğin nasıl seçilmesi gerektiğinden bahsetmiştik. Çoğu kişi kendilerini ve yeteneklerini analiz etmekte zorlanır. Bunun için kişilerin destek alması mühimdir. Bu süreç aslında çeşitli testler ve incelemeler yoluyla yani kariyer için alınan danışmanlık ile kolaylaşabilir.

Üniversite Seçimi için Danışmanlık

Kariyeri etkileyerek bir diğer faktör ise mezun olduğunuz üniversitedir. Çok sevdiğiniz bir alanda okusanız bile üniversitenin eğitim yapısı ve sosyal çevresi geleceğinizi etkileyecektir. Eğer okuduğunuz üniversite karakterinize ve ilgi alanlarınıza uygun değilse mesleki başarınızı etkileyen üniversite başarınız olumsuz etkilenecektir. Doğru üniversiteyi seçmek çevre tarafından tanınan üniversiteyi seçmek değildir. Doğru üniversiteyi seçmek size uygun alanlarda çalışan akademisyenlerin ve kadronun olduğu, üniversite sisteminin karakterinize uygun olduğu üniversiteyi seçmektir. Bu anlamda kariyer yönetimi işinizi kolaylaştıracaktır. Lise döneminde kariyer danışmanlığı alanlar için kariyer danışmanları size uygun olan üniversiteleri de tespit etmektedirler.

Geleceğin Mesleklerine göre Kariyer Danışmanlığı

Kariyer için danışmanlık sadece size uygun olanı seçmekte destek olmaz aynı zamanda geleceğin teknolojisi ve yönelimine uygun seçimler yapmanızı sağlar. Hangi alanda yetenekli olursanız olun eğer ki seçtiğiniz meslek tipi geleceğin yapısına uygun değilse işsiz kalma olasılığınız olacaktır. Teknolojinin hızla ilerlediği dönemlerdeyiz. Birçok insan gücüyle yapılan iş daha şimdiden robotlar yoluyla yapılmaya başladı. Bundan dolayı eğer teknolojinin yönelimini öngörüp eğitim ve kariyer seçimleri yapmazsanız iş bulma sıkıntısı yaşayabilirsiniz. Kariyer danışmanlığı üniversiteden önce size gelecek 30 yılı öngörerek çıkarımlarda bulunur. Böylelikle lisede daha ilerlemek istediğiniz alanı seçmeden geleceğin yöneliminin karakterinizle harmanlanmasıyla doğru, size uygun seçimler yapabilirsiniz. Bu yüzden de üniversiteden önce kariyer danışmanlığı almak geleceğinizi yüksek oranda etkileyecektir.

Read More

Otizm hastalığı son dönemlerde tüm dünya üzerinde oldukça artmış bir durumda. Hatta birçok araştırmacı bu duruma oldukça şaşırmış durumda. Otizm zamanında on binde 1 olan bir hastalıktı. İlerleyen yıllarda iki bin beş yüzde 1 oldu. Fakat günümüzde ise her 68 kişiden birinde olabilecek bir hastalık durumuna gelmiş durumda.

Bu konu ile ilgili birçok tartışma bulunmakta. Bilim adamları ve araştırmacılar bu konu üzerinde bölünmüş durumdalar. Bu görüşlerde bir tanesi endüstriyelleşmenin, gıdalarda kullanılan katkı maddelerinin, aşıların, hava kirliliğinin ve bazı vitaminlerin yetersiz alınması sonucu bu hastalığın arttığı görüşüdür.

Fakat yapılan araştırmalar daha çok bu hastalığa ait duyarlılığımızın artmış olması ve bu hastalığın tanınma kriterlerinin gevşemiş olması ile daha bağlantılı olduğunu göstermekte. Otizm hastalığı 1940’lı yıllarda tanımlanmış bir hastalıktır. Fakat tarihi bulgular bu hastalığın daha da önceden olduğunu bize göstermektedir.

Dolayısıyla biz tanıdıkça daha önce zihinsel yetersizlik ya da zihinsel gerilik olan çocuklarda bile bu tanı içerisine girmekteler.

Otizm Hastalığı Artması

Bu konuda bazı uzman kişiler ise bu hastalık ile ilgili daha farklı düşünmekte. Görev söz konusu olduğunda beyindeki bir hastalığı ortaya çıkarmak ya da görünebilir olması daha olanaklıdır. Örnek verilecek olursa disleksi adı verilen okuma sorunu olan bir çocuğu okuma ile alakalı bir görev vermeseniz bu kusur ortaya çıkmayacaktır.

Modern yaşamın sosyal içeriklerinde karmaşıklık, ince nüanslar, getirdiği bazı sorumluluklar artık hafif otizm belirtileri olan kişileri de tanımamıza yol açmıştır. Bu da otizmin son zamanlarda artmasına neden olan olaylardan bir tanesidir.

Geç Yaşta Baba Olmak Otizm Sebebi Olur Mu?

Bu artışlara sebep olan bir diğer konun da artan baba yaşı olarak gösteriliyor. Bu konuda yapılan araştırmalar yaşlı babalarda kaliteli sperm sorunları olmasından dolayı kaynaklanabildiğini belirtmekteler.

Fakat bu konuyla alakalı da karşıt bir görüş bulunmakta. Geç yaşta evlenen erkekler belki otizmi genelini taşıyan, karşısındaki kişi ile ilişki kurma konusunda sıkıntı taşıyan ve bu sıkıntıları yıllar içerisinde tamamlayabildikleri için evlenmiş olan kişiler olabilir.

Dolayısıyla zaten otizm genini hali hazırda taşıyor olabilirler. Ama evlenebiliyor olmaları bununda aktarılıyor olmasına ve bu sayının artmasına neden olabilir.

Farklı Kültürler Arası Evlilikler Otizm Sebebi Olur Mu?

Otizmin artmasına sebep olarak gösterilen bir diğer sebep ise değişik uluslardan olan insanların evlenmesi. Bu durum ise şöyle açıklanıyor. Kendi kültüründe otizm özellikleri ile cazip görünmeyen ya da tuhaf gözükebilen bir kişi başka kültüre ait birisine daha olduğu gibi bir kişi olarak gözüne çarpabilir. Bu yüzden otizmli çocukların doğmasına olanak sağlayan bir sebep olarak gösterilebiliyor.

Otizm Hastalığı İçin Sebep Olan Diğer Etkenler

Otizm ile ilgili yıllardır yapılan araştırmalar bizlere pek çok sonuç çıkarmıştır. Bunun yanı sıra birçok çevresel faktör de yine otizme sebep olduğu bu araştırmalar ile ortaya çıkmış bir durum olarak karşımıza çıkıyor.

Özellikle bağışıklık sistemindeki hasarların otizm belirtilerine yol açtığı bulunmuştur. Enfeksiyonlar da aynı şekilde bu hastalığa sebep olmakta. İlerleyen yıllarda gelişen teknoloji ve elde edilen bilgiler bu hastalığın araştırılması için daha önemli bir hale geliyor.

Otizm Sıklığı

Otizm hastalığı sıklığı ilerleyen zamanlarda daha da artabilir. Bu artış belki de ilerleyen yıllarda her üç kişiden 1’i olarak bile değişebilir. Bu durum aslında hastalığın tanımının belirsizleşmesi ile alakalı bir durum.

Örneğin normal olarak nitelendirdiğimiz insanlar içerisinde bile otizm belirtileri gösteren insanlar bulunmakta. Bu yüzden bu alanda araştırmalar yapan önemli araştırmacılardan bir tanesi otizm spektrum bozukluğu yerine otizm spektrum durumları gibi bir yorum ortaya atmıştır.

Bu yorum otizm hastalık olarak değil bir durum olduğunu ifade etmektedir. Bu ve bunun gibi sebeplerden dolayı otizm hastalığı ilerleyen yıllarda güncelliğini daha da koruyacak bir durum olacaktır.

Otizm sıklığı hem genetik yanlarıyla hem de sosyal sonuçları nedeni ile tüm dünyada üzerinde sıkça durulacak bir konu. Bu yönde yapılan araştırmalar bizlere ilerleyen yıllarda daha farklı ve daha kesin bilgiler ulaştıracaktır.

Read More

Otizm spektrum bozukluğu farkındalığının giderek arttığı son dönemlerde, en çok merak edilen Otizm Nedir? Sorusunun aslında tam tanımı çok uzun olmakla birlikte, doğuştan gelen nörobiyolojik rahatsızlık çeşidi denilebilir. Tam açılımı otizm spektrum bozukluğu olan bu kavram kısaca otizm olarak anılmaktadır. Bu yazımızda Otizm hakkında bilinmesi gerekenler nelerdir? sorusunu inceleyeceğiz.

Otizm Spektrum Bozukluğu Kalıtsal Mıdır?

Bu konuda yapılan çok sayıda araştırma neticesinde kesinliği kanıtlanmış olan bir konu olan kalıtsallık, hala genetik bilimciler tarafından araştırılmaya devam edilmektedir. Ebeveynlerin soy ağacında karşılaşılması durumunda, çocukların gelişim süreci çok daha sıkı takip edilmeli ve bu seçenek göz ardı edilmemelidir. İlk 18 ayda tanı konulabilse de özellikle üç yaş döneminde çok daha net bir sonuç almak mümkündür.

Otizmin Erkek Çocuklarda Daha Sıklıkla Görüldüğü Doğru Mudur?

Yapılan araştırmalar sonucu erkek çocuklarında kızlara oranla daha sık karşılaşıldığı kanıtlanmış olan bu rahatsızlık, kız çocuklarına oranla 5 kat daha fazla karşılaşılmaktadır. Dünya nüfusunda yoğunluğu %1 oranında olan ve tam olarak nedeni bilinmeyen bu rahatsızlık hakkında, nörolojik ve psikolojik araştırmalar devam etmektedir. X genini daha çok zeka ve davranışları etkilemektedir.  Kadın beyninde çift x kromozomu olduğu halde erkek beyninde tek x kromozomu olması, dolayısıyla bir tanesinin bozuk olması halinde sistemin çökmesi durumu bunun bilimsel açıklamasıdır.

Otizm Spektrum Bozukluğunda Tanı Neden Çok Önemlidir?

Bir önceki yazımızda kısmen de olsa açıkladığımız belirtileri fark ettiğinizde, ne kadar erken tanı konulursa, tedavi süreci o kadar erken başlar. Bu hastalığa eşlik eden zihinsel engellilik sıklıkla karşılaşıldığı için, eğitimin yanı sıra ilaç kullanılması da gerektirmektedir. Bu sebeple her hastalıkta olduğu gibi bu rahatsızlık için de erken tanı oldukça büyük önem arz etmektedir. Ayrıca verilecek eğitimde otizmin derecesi ve hangi çeşidi olduğu da farklılıklar göstereceği için, doğru tanı doğru tedavi için önemli bir yol gösterici olacaktır.

Otizm Spektrum Bozukluğu: Otizm Çeşitleri Nelerdir?

Genel olarak üç kısımda incelenen otizm spektrum bozukluğu klasik otizm, asperger sendromu ve atipik otizm olarak adlandırılmaktadır. Klasik otizmde yaygın olarak zihinsel engellilik görülmektedir. Asperger sendromunda ise; zeka sorunları değil, daha çok davranış bozuklukları görülmekteyken, atipik otizmde iki türden de belirtiler görülebilmekte fakat her iki tipe de tam olarak uymamaktadır. Son yıllarda ismini daha sıklıkla duymaya başladığımız Asperger sendromu tanısı konmuş kişilerin, normal gelişim gösteren bireylerle aralarında çok büyük farklar olmadığını da belirtmek isteriz.

Aba psikoloji olarak otizmle ilgili ailelere ve bireylere destek sağlamaktayız. Otizmle ilgili daha detaylı bilgiye sahip olmak için Prof Dr. Barış Korkmaz’ın “Ah Şu Otizm” kitabını incelemek faydalı olacaktır.

Read More

Sınavların son haftasında ne yapılması gerektiği en çok tartışılan konulardan biridir. “Çalışmaya devam mı etmeliyim? Biraz kafamı dağıtıp dinlenmeli miyim? Son tekrarlarımı nasıl yapmalıyım?”. Özellikle sınava son bir hafta kala bu tip düşünceler öğrencilerin zihinlerini karıştırır. En başarılı öğrenciler bile sınavın yaklaşmasıyla birlikte kendilerine olan güvenlerinde sarsılmalar yaşayabilirler. Öğrencilerin stres ve gerginlik oranları artma eğilimi gösterir. Peki bu neden oluyor? Neden sınavın son dönemleri bu kadar geriliyoruz ve zorlanıyoruz? Bu sorunun cevabıyla beraber özellikle YKS için son dönemde yapılan çalışmaların ne şekilde olması gerektiğini, sınav gerginliğiyle nasıl baş edebileceğimizden bahsettik. Son olarak aileleri de unutmayarak ailelerin desteğinin ne şekilde olması gerektiğine de blog yazımızda değindik.

Neden Son Dönemler Bu Kadar Geriliyoruz?

Bir tarım işçisi gibi dört yıl boyunca ektiniz ve biçtiniz. Şimdi ise emeklerinizin meyve vermesini bekliyorsunuz. Arkasında bu kadar emek yatan yılların ardından ektiklerinizin filizlendiğini görme isteğinizin artması kadar doğal bir şey yok. Başarılı olmaya odaklanmış dört koca yılın ardından tek bir gün ve sayılı saatte tüm potansiyelinizi göstermeniz bekleniyor. Ve bu potansiyeli göstermeniz gereken zaman geldi çattı. Maratonun son haftasına girdik. YKS gibi bir sınavın sizi heyecanlandırmamasını beklemek gerçek dışı bir beklenti olurdu. Elbette ki gerileceksiniz. “Sakin ol” diyenlere aldırış etmeyin. Biz Aba Psikoloji ekibi olarak öğrencilerimizin yanındayız ve onları anlıyoruz. Önemli olan gerginliği ortadan kaldırmak değil çünkü bu mümkün değil. Önemli olan bu gerginliğinizin sınav performansınızı olumsuz yönde etkilememesi sağlamak.

Son Hafta Gerginliğini Nasıl Kontrol Altına Alırız?

Son bir haftalık süreçte aslında yapmanız gereken en önemli şey gerginliğinizi kontrol altına almaktır. Bu yüzden öncelikle ihtiyaçlarınızı atlamadan bu bir haftayı geçirmeniz en faydalısı olacaktır. Gerginliğinizi kontrol altına almak için dikkat etmeniz noktaları sizin için listeledik.

Son Hafta Uykusuzluğa Dikkat!

Elbette ki son tekrarlarınızı yapmanın ve denemelere devam etmenizin faydası olacaktır. Fakat son bir hafta dinlenmeye ihtiyaç duyduğunuzda aksatmadan molalar vermeniz oldukça değerli aslında. Belki de son dönem kendinizi daha çok hırpalama eğilimi göstereceksinizdir. Bu sınav öğrencilerinde sık sık görülen bir durumdur. Yetişmeyen konuları yetiştirmek için saatlerce ayakta kalma eğiliminiz olabilir. Fakat aslında yaşadığınız uyku bozuklukları gerginliğinizi arttıracaktır. Bedeninize sahip çıkarak uyumaya ihtiyaç duyduğunuz an bırakın.

Son Hafta Beslenme Düzeninizi Korumanız Önemli

Son dönemde besin değerlerinizin yerinde olması en iyi performansınızı sergilemenizde etkin rol oynar. Beslenme sınav öğrencileri tarafından atlanabilen bir konu. Özellikle son günler test çözmek ve çalışmaya ağırlık veren öğrenciler soru çözmekten başlarını kaldıramaz hale gelebiliyorlar. Bunun sonucunda yeme düzenleri de olumsuz etkileniyor. Çalıştıklarınızı işleme sokan merkez beyindir. Beynin çalışması ve en iyi performansınızı sergileyebilmesi için beslenmenize dikkat etmeniz gerekir.

Dinginlik Sağlayacak Aktiviteler Yapın

Her gün meditasyon, yoga ya da yürüyüş yapmak, dinlendirici müzikler dinlemek zihninizi ve psikolojinizi koruyacaktır. Beden ve zihin bir bütündür. Son haftayla birlikte gerginliğiniz bedeninize yansımasını daha çok hissedeceksinizdir. Bedensel dinginlik sağlayacak aktiviteler bedeni dinlendirirken zihni de rahatlatacaktır.

Düşen Netlerinize Aldırış Etmeyin

Son hafta netlerinizde düşme gözlemleyebilirsiniz. Sakın buna aldırış etmeyin.  Netlerin son dönemde düşmesi YKS sınavına giren öğrencilerde sıkça rastlanan bir durumdur. Daha önce de söz ettiğimiz gibi sınava verdiğimiz değerden ötürü zaman kısıtlandıkça gerginliğimiz artıyor. Haliyle gerginliğimiz denemelerimize yansıyor. Burada yapmanız gereken net düşüşlerinin gerginlikten olduğunu kabul etmeniz ve gerginliğinizi azaltacak çalışmalara ağırlık vermeniz. “Sınav Kaygısı ile Nasıl Başa Çıkılır?” (https://abapsikoloji.com/sinav-kaygisi-ile-nasil-basa-cikilir/) adlı yazımızdan bu konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi elde edebilirsiniz.

Duygularınızı Paylaşın

Duygularınızı güvendiğiniz yakınlarınızla paylaşmanız hafiflemenizi sağlayacaktır. Bazen çözüm sadece anlatmaktadır. Birilerinin sizi anladığını hissetmeye ihtiyacınız olabilir. Yakınınızdakinin desteği hem içinizi ısıtacaktır hem de son günlerin yarattığı ağırlığı üstünüzden alacaktır.

Doğaya Karışın

Açık havada yürümek, varsa ormanlık, yeşillik alanlarda vakit geçirmek rahatlamanız için bire birdir. Toprağa yalın ayaklarınızla basın. Fazla basit gelebilir ama deneyince etkisini göreceksiniz. Buna topraklanmak adı verilmektedir. Topraklanmanın bedeni fiziksel ve zihinsel olarak dengelemek için doğayla bağ kurulmasıdır. Doğaya ait olmayan bir canlı yoktur. Biz bazen doğadan çok uzak kalıyoruz. Özellikle de böylesine yoğun zamanlarımızda. Yeşil bir alanda nefes almak ve küçük bir gezinti gerginliğinizi üzerinizden alacaktır.

Son Hafta Öğrenciler Ne Yapmalı?

Son hafta ne yapılmasının daha iyi olacağı en çok zihni kurcalayan soru işaretidir. Kafa karışıklığını gidermek için en faydalı olabilecek önerilerle yardımcı olmak isteriz. Yapılan bilimsel araştırmalara dayanarak yapmanız gerekenleri analiz ettik.

Dinlenmeyi İhmal Etmeyin

Yukarıda da değindiğimiz gibi fiziksel durumunuz da sınav performansınız üzerinde etkilidir. Bu nedenle son dönem hiç durmaksızın aralıksız çalışmanızı değil. Öncelikli olarak dinlenmeyi ihmal etmemenizi öneririz. YKS yalnızca bilginizi değil dikkatinizi de ölçen bir sınavdır. Dikkatli olabilmeniz için iyi dinlenmiş olmanız gerekir.

Denemelere Ağırlık Verin

Dinlenin diyoruz ama aynı zamanda kendinizi hırpalamadan günlük düzenli deneme çözümlerine ağrılık vermenizi öneririz. Hepimizin bildiği gibi YKS bir test sınavı. Bu yüzden son dönemlerde örnek denemeler çözmeniz en faydalısı olacaktır. Zihniniz böylelikle aktif kalacaktır.

Son Hafta Yeni Konular Öğrenmeye Çalışmayın!

Sınavın son haftası yeni konular öğrenmeye çalışmak iyi bir fikir değil. Yeni konular bildiğiniz bilgilerin karışmasına neden olabilir. Bildiğiniz konuları tekrar etmek ve yanlış yaptığınız soruların cevaplarını öğrenmeniz bu aşamada en faydalısı olacaktır.

Olumluya Çağrışım Yapın

Olumlunun gerçekleştiğini ve gerçekleşeceğini hayal etmek, başarıya inanmak son hafta için kritiktir. Son hafta netlerinin düşüş sebebi belirttiğimiz gibi sınava duyulan kaygı ve korku halidir. Bu korku ve kaygı haliyle baş etmenin en etkin yollarından biri de olumluyu çağırmaktır. Bol bol yatmadan önce başardığınızı hayal edin. Kendinize başaracağınızı söyleyin.

Kendinize Neye İhtiyacınız Olduğunu Sorun

Fiziksel ve zihinsel ihtiyaçlarınız karışmış durumda olabilir. Mantığınız ve kalbiniz farklı şeyler söylüyor olabilir. Gerçekten neye ihtiyacınız olduğunu bilmeniz, potansiyellerinizin farkında olmanız kendinizi gereksiz zorlamamanızı sağlayacaktır. Son dönem olaylara gerçekçi bakmamız gerekiyor. İhtiyacınıza ve potansiyelinize göre günlerinizi geçirin. Canınızın çalışmak istememesiyle başka şeyler yapmaya ihtiyaç duymak arasında fark vardır. Çalışmaya odaklanamayacak durumdaysanız o an çalışmanızın bir anlamı olmayabilir. Kontrollü şekilde bırakın ve biraz dinlendikten sonra çalışmaya dönün. Öte yandan saatlerce hiç durmadan çalışmanın sizi yorsa da gerekli olduğunu düşünmeniz mantıklı bir yaklaşım değil. Dinlenmek de bir ihtiyaçtır. Saatlerce aralıksız çalışmanız, boşu boşuna masa başında vakit geçirmeniz anlamına gelebilir.

Son Hafta Pişmanlıkların Zamanı Değil

Son hafta pişmanlıklar artabilir. Daha çok çalışabilmiş olmayı, daha çok soru çözmeyi diliyor olabilirsiniz. Fakat geçmiş pişmanlıkların zamanı değil. Elinizde olanlara odaklanmanız gereken sayılı günlerdeyiz. Elinizdekilerle yapabileceklerinizi iyi değerlendirerek cebinize topladığınız deneyimleri en etkili şekilde kullanmanın yollarını araştırın. Ne olursa olsun, kendinize elinizden geldiği kadar çalıştığınızı hatırlatın. Sınırlı zaman ve sınırlı süreli bir çalışmadan söz ediyoruz. Her şeyin bir sınırı var. İnsanın da sınırı olduğu gibi… Mükemmel olamayız. Daha fazla çalışsaydınız da bu süreçte gerektiği kadar çalıştığınızı hissetmeyecektiniz. Yüksek hedefler pişmanlık yanılgısına düşürebilir. Sınırları ve kusurları olan bir birey olduğunuzu aklınızda bulundurun.

Sınavın Ölüm Kalım Meselesi Olmadığını Kendinize Hatırlatın

Kabul ediyoruz: YKS öğrencilerimizin geleceğini belirleyen en önemli sınavlardan birisi. Ancak sınavın önemini bilirken gözde büyütmemek de önemli. Son günler sınavın değerini gözünüzde daha da büyütme eğilimi gösterebilirsiniz. Hiçbir şeyin sizden daha değerli olmadığına inanın. Kendi potansiyelinizin birkaç saate sığdırılmış bir anla ölçülemeyeceğini unutmayın. Başarısız olmanız sizi hayatın her alanında başarısız kılmayacaktır. Sınav başarısı dışında sizi siz yapan pek çok güzel özelliğiniz var.

Son Hafta Ailelere Düşen Sorumluluklar

Sınav performansı sadece öğrencinin değil ailelerin yaklaşımından da etkilenir. Sınava giren öğrencilerin kendileri kadar etrafındakilerin de performansları üzerinde etkisi olacaktır. Bu nedenle ailelerimizin de son hafta yapmaları gerekenleri blog yazımızda değinmek istedik.

Ebeveynlerin Stres Kontrolü Yüksek Olmalı

Yaşanılan kırılmaz bir döngü var. Ebeveyn stres yapınca gençlerimiz de stres altında hissediyor, gençlerimiz stres olunca ebeveyn de stres altında hissediyor. İkisi birden stres üreterek birbirlerinin streslerini arttırıyorlar. Bu nedenle gençlerimizin başarışı için ebeveynlerin stres yönetimleri sağlanmalı. Sizin korkmanız evladınızın da korkusunu tetikliyor. Endişelenmenizi anlıyoruz. Yalnızca özellikle sınava son bir hafta kala bu stresinizi ona olabildiğince yansıtmamaya çalışın.

Destekleyici Davranın

YKS öğrencilerinin yaşları gereği duygularını ifade etmekte zorluk çekebilirler ve en yakınları aileleriyle bile iletişim kurmakta zorlanabilirler. Bu noktada ebeveynlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Çocuğun ruhsal ihtiyaçlarını kontrol etmek son hafta sizin göreviniz. Onu dinlemeye ve anlamaya çalışın. Baskı altında hissettiğinde yanında olduğunuzu ve her ne olursa olsun yanında olacağınızı dillendirmekten çekinmeyin. Maddi, manevi imkanlarınızı ve desteğinizi doğru bir dille dile getirmeniz rahatlamasını kolaylaştıracaktır.

Baskıcı Davranmayın

Son haftalar öğrencilerimizin üstündeki baskı tavan yapmaktadır. Eğer çocuğunuzun çalışmadığını gördüğünüzde ya da  onu düzensiz bulduğunuzda zorlama eğilimi gösterirseniz stresi artacaktır. Bu bir hafta boyunca sınav konusunda karışmamaya çalışın. Onun yerine düşünmeyin. Kendi bildiğini yapması daha faydalı olacaktır bu dönem için. Siz yalnızca yardıma ihtiyacı olduğunda onun yanında olacağınızı gösterin.

Anne-Baba Olarak İş Birlikçi Davranın

Ebeveynlerin kafa kafaya vererek manevi ve maddi konuları konuşmasının tam zamanı şuan. Anne-baba olarak olabilecek aksilikleri tartışın. Çocuğunuzun heyecandan ya da dış faktörlerden sınavda beklediği performansı gösteremeyebileceğini kabullenerek B ve C planları yapın. Böyle bir durumda finansal olarak ne kadar destek olabileceğiniz konusunu ilk önce anne baba olarak çocuğu işin içine karıştırmadan kendi aranızda konuşmanız gerekir. Durum analizi yaptıktan sonra sınava son hafta kala çocuğunuzu rahatlatmak için desteğinizi dile getirmeniz etkili olacaktır.

Beklenmedik Durumlara Karşı Hazırlıklı Olun

Son günler beklenmedik sonuçlarda maddi olarak karşılayamayacağınız durumlar söz konusuysa çocuğunuza ikinci bir şans daha vermek üzerine düşünmenin tam zamanı. Şuan geçtiğimiz dönemin zor bir dönem olduğunu hatırlayarak anlayışlı davranın. Korona süreci hepimizi olduğu kadar çocuklarımızı da etkiledi. Evden, bu koşullarda çalışmak YKS öğrencilerimiz için kolay olmadı. Gerekirse çocuğunuza bir şans daha vermenizi öneririz. Bir yıllık tekrardan hazırlık büyük bir kayıp olmayacaktır. Eğer bunu kabul edebiliyorsanız  önce çocuğunuzun ebeveyni olarak kendi aranızda konuşun. Ardından eğer iki taraf için de uygunsa çocuğunuza desteğinizi gösterin. Ortak kararınız doğrultusunda  destek olduğunuzu ve bir kere daha hazırlanmak isterse yanında olduğunuzu sözlü olarak iletin. Bu çocuğunuza güvence verecek ve stresini azaltacaktır.

Daha fazla bilgi edinmek için YKS’nin son 21 gününün önemini anlatan Aba Psikoloji youtube kanalı videomuzu aşağıdan izleyebilirsiniz.

Read More

YKS sınav gününe çok az bir zaman kaldı. Kalan konuları yetiştirmek için uykusuz kalarak çalışmak çoğu öğrencinin vazgeçilmezidir.

“Daha fazla tekrar yapmam gerekiyor.”

“Uyursam yetiştiremem.”

“Acaba biraz uykusuz kalıp tamamlayamadığım konuları mı tamamlasam?”

YKS sınav öğrencilerinin yanıldıkları düşünce biçimlerine örnektir yukarıdaki cümleler. Bu düşüncelere uyarak hareket etmek faydadan çok zarara neden olacaktır.

YKS’ye son günler kala rehber niteliğinde “YKS’nin Son Haftası Nasıl Değerlendirilmeli?” blog yazımızda uykuya dikkat etmenin öneminden bahsetmiştik. Uykunun sınav başarısı için mühim olduğunu daha iyi anlatabilmek için ayrı bir blog yazısı yazmak istedik.

Uykusuzluğun özellikle son dönemde neden bu kadar zararlı olabileceğini maddeler halinde anlatmak istedik.

YKS Sınav Öncesi: Düzenli Uykunun Önemi

Konsantrasyon için Uyku

Daha fazla çalışabilmek için uykusuz kalmanız bildiğiniz şeyleri de yapamamanıza sebep olabilir. Sınavın yalnızca başarıyı ölçtüğünü düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Özellikle Türkiye eğitim sisteminin sınav formatında ölçülen yeteneklerden birisi de konsantrasyondur. Eğer yeteri kadar uyumazsanız dikkatsizlik hataları yapma oranınız artacaktır.

Odaklanmayı kolaylaştırmak adına yapılabilecek diğer uygulamalar için Aba Psikoloji kanalımızdaki “Sınav Döneminde Odaklanmayı Kolaylaştırma” adlı videomuza aşağıdan izleyebilirsiniz.

Anlamak için Uyku

Okuduklarımızı etkin bir şekilde anlayabilmemiz için uykumuzu iyi almış olmalıyız. Uykusuz kalarak vakit kazanmaya çalışırken tersine vakit kaybedebilirsiniz. Uykusuzluk yüzünden algınız düşecektir ve anlamak zorlaşmaya başlayacaktır. Bu da sizi sınavda ve çalışmalarınızda yavaşlatacaktır. Saatlerce uykusuz kalmak daha çok çalışmayı hayal ederken daha az, üstelik daha verimsiz, çalışmanıza neden olacaktır.

Bilgileri Pekiştirmek için Uyku

Araştırmalar sonucu uyku esnasında bildiklerimizin pekiştirildiği bulunmuştur. Bilgilerinizin zihninizde daha iyi oturması ve sınav esnasında bilgileri hatırlayabilmeniz için uykunuzu almış olmanız gerekir. YKS sınav öncesinde uykunun yeterli miktarda alınması son derece önemlidir.

Stres Kontrolü için Uyku

 Uyku fiziksel bir ihtiyaçtır. Uyumayarak ilkel beynimizi aktive ediyoruz. Öfke, sinir ve stresle bağlantılı olan beyin bölgesi amigdala uykusuz kalındığında aktive olur. Böylelikle bu duygularınız artar. Zaten var olan YKS sınav gerginliğini arttırmak için tetikleyici bir faktör olur uykusuz kalmak.

YKS Sınav Öncesinde Nasıl Bir Uyku Düzenine Sahip Olunmalı?

Uyuduğunuz miktar kadar uyuduğunuz saat de önemlidir. Kalan son günler boyunca kalkma ve uyunma saatlerinizin düzene girmesi sınav performansına yansıyacaktır. Özellikle akşam saatlerinde salgılanmaya başlayan vücut ritmimizi korumamızı sağlayan melatonin hormonu gece 2:00 ve 4:00 arasında tavan yapmaktadır. Aynı zamanda araştırmalar 8 saat uyumanın da beynimizin daha aktif çalışması için gerekli olduğunu söylemekte. Bu sebeple gün içerisinde daha aktif olabilmek için 11 gibi yatmanızda ve saat 7 gibi uyanmanızda fayda var. Son günlerde benzer saatlerde uyuyup benzer saatlerde kalkmanız ve vücudunuzu uykusuz bırakmamanız YKS sınav esnasındaki başarınızı yükseltecektir.

Read More

Sınav kaygısı YKS için son bir hafta kala ciddi anlamda görülebilen bir endişe hali. “Eyvah çocuğumun sınavı var!” Ebeveynler de sınav sürecinde çocukları kadar gergin. YKS için maratonun sonuna yaklaşıyoruz. Sınava sayılı günler kaldı. Gerginlik zaman daraldıkça artıyor. “YKS’de Son Hafta Nasıl Değerlendirilmeli?” blog yazımızda da ailelerin sergilemesi gereken tutumdan kısaca bahsetmiştik. Konunun daha ayrıntılı tartışılmasının gerekli olduğu kanısına vardık. Unutulmamalıdır ki sınav kolektif olarak değerlendirilmelidir. Evin içerisindeki frekans ve aile bireyleri öğrencilerin sınav performansı üzerinde etkilidir. Ebeveynleri olarak destekleyici tutumunuz çocuğunuzun sınav anındaki performansını arttıracaktır. İşte karşınızda anne ve babası olarak çocuğunuza karşı sergilemenizde faydalı olacak tutumlar:

Çıkan Sonuca Değil Çabaya Önem Verin

Çocukların sınav esnasında süreç yerine sonuca odaklanmaları başarılarını düşürecektir. Sürece tamamen konsantre olmak başarının en büyük anahtarlarından biridir. Haliyle sizin de sonuca değil sürece değer verdiğinizi göstermeniz ve onu bu yönde desteklemeniz içinin rahatlamasını sağlayacaktır. Ona her zaman gösterilen çabanın istediğimiz gibi sonuç veremeyebileceğini hatırlatarak bunun sizin için bir sorun olmadığını söyleyin. Önemli olanın gösterdiği çaba olduğunu ve çabasının farkında olduğunuzu dile getirin.

Sınav Kaygısı Sonucu Oluşan Stresi Normal Karşılayın

Çocuğunuzun stres oranı yükseldiğinde bu sizi korkutmasın. Daha mantıksal yaklaşmaya çalışın. Biliyoruz, ebeveyn olarak çocuğunuz bir duygu yaşadığında benzer duygular hissetmemek elde değil. Mutlaka üzülürsünüz ya da sizin de stresiniz artar. Fakat bu üzüntünüzü, stresinizi yansıtmamanız en mantıklısı olacaktır. Siz üzüldükçe ya da stres yaptıkça onun da stresi artma eğiliminde olacaktır. Onun yerinde olsaydınız sizin de benzer duygular içerisinde olabileceğinizi kabullenmeniz mantıksal yaklaşarak stresi normal karşılamanızı sağlayacaktır. Böylelikle çocuğunuzun da sınav stresi oranı düşecektir.

Günlük Ödüller Düzenleyin

Özellikle bu son dönemde öğrenciler motivasyona çok ihtiyaç duyarlar. Son dönem sınavın yaklaşmasıyla beraber öğrencilerin gerginlikleri ve stresleri artar, hatta tavan yapar. Ebeveyn olarak bu gerginliği azaltmak için günlük ödüllendirmeler yapabilirsiniz. Onun en sevdiği yemekleri yapmanız, arada bir rahatlaması için onu dışarı çıkarmanız basit ama etkili ödüllendirme yöntemleridir. Ödüllendirilen çocuklar bir yandan biraz olsun emeklerinin karşılığını aldıklarını hissederler.  Diğer yandan sizin verdiği emeğe saygı duyduğunuzu görmeleri de psikolojik olarak rahatlatıcı olacaktır.

Sınav Kaygısı Oluşmaması İçin Konuşmalarınızla Destek Olun

Zaten bildiğini düşünerek söylemediğiniz cümleleri çocuğunuzun duymaya ihtiyacı olabilir. “Senin yanındayım.” “Ben sana güveniyorum.” “Ne olursa olsun seni seviyorum.” Gibi cümleler rahatlamasını sağlayacaktır. Baba aynı zamanda finansal figür olarak görüldüğü için babanın maddi ve manevi olarak yanında olduğunu göstermesi sınav stresini azaltmak için çok ama çok değerlidir.

Duygularını Paylaşması için Çocuğunuza Fırsat Tanıyın

Ebeveyn olarak diğer göstermenizin faydalı olacağı tutum ise ona duygularını paylaşması için fırsat tanımaktır. Sınav öğrencileri zaman zaman yüksek streslerini aileleri üzülmesin diye yansıtamayabilir ya da bazı duygularını paylaşmakta zorluk çekebilirler. “Nasıl hissediyorsun?” “Stresli olmanı anlıyorum. Stresli olmakta çok haklısın” “ Neler seni zorluyor. Belki konuşmak iyi gelebilir sana da.” Gibi cümlelerle duygu paylaşımını kolaylaştırmanız ona huzur verecektir.

Ailelerin tutumu konusunda daha fazla bilgi almak için Aba Psikoloji youtube kanalımızdaki “Sınav Yaklaştıkça Artan Kaygıya Karşı Ne Yapmalıyız? Ailenin Yapması Gerekenler” videomuzu aşağıdan izleyebilirsiniz.

Read More

Sınav performansını etkileyen birçok faktör var bunlardan birisi de beslenme. Sınav anındaki başarının sadece çalışma miktarınızla ilgili olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bir çok dolaylı etken sınav performansınızı etkileyecektir.  Özellikle YKS’ye son hafta kala beslenmenin önemine değinmek istedik. Daha önce  “YKS’de Son Hafta Nasıl Değerlendirilmeli?” blog yazımızda da beslenmenin öneminden kısaca bahsetmiştik. Şimdi ise bu konuyu daha da detaylandırmak istedik. Beslenmenin sınav üzerindeki etkisini anlatmak ve son haftaya girmişken “Nasıl beslenmeliyiz ?” konusuna değinmek istedik.

Beslenme Neden Sınav Performansı Üzerinde Etkilidir?

Beyin hiç durmadan çalışan bir organizmadır. Uyurken bile beynimiz çalışmaya devam etmektedir.  Beynin bu yoğun temposunun üzerine onu daha da yoracak iş yükü bindirdiğinizi düşünün. Sınav öğrencilerimiz beyinlerini belki de normal bir insandan çok daha fazla kullanmaktadırlar. Özellikle YKS gibi önemli bir sınav için eminiz ki öğrencilerimiz beynin kullanabilir maksimum kapasitesini günlerce kullandılar.

Beyinin çalışabilmesi için yakıta ihtiyacı varıdır. Harcadığı enerji de arttıkça yakıt ihtiyacı artacaktır. Bu yakıtı da beslenme sağlamaktadır. Sınav esnasında beyninizin maksimum kapasitesini kullanacağınız için sınava yakın dönemdeki beslenmeniz, konsantrasyon ve beyninizi daha aktif kullanmanız için performansınızı etkileyecek en önemli etkenlerden biridir.

Sınav Dönemlerinde Hangi Besin Türlerine Ağırlık Vermeliyiz? 

Omega 3

 Omega 3 yağ asitleri unutkanlığı engelleyen ve beyin sinyalleri arasındaki iletişimi kuvvetlendirir. Beyin hücreleri arasındaki iletişimi arttırmaya yarar. Bu nedenle iki açıdan bu son hafta omega 3 içeren besinler tükenmek önemli.

  • Eski bilgilerinizi tazeleme dönemindesiniz. Sınav öncesi son tekrarlarınızı yaparken daha iyi hatırlamanızı sağlayacaktır.
  • Sınav esnasında bazen bildiğiniz halde hatırlamak zor olabiliyor bildiklerinizi daha rahat ve hızlı bir şekilde hatırlamak için etkili olacaktır.

Hatırlama konusundaki faydası bilim insanları tarafından kanıtlanan omega 3’ü beslenme planınıza dahil etmeniz sınav performansını olumlu etkileyecektir.

Yumurta

Beyniniz olduğundan daha fazla enerji yaktığı için sık sık acıkma ihtimaliniz artacaktır sınav döneminde. Bu nedenle tok tutan ve protein oranı yüksek bir beslenme düzeni oluşturmak beyninizin ve vücudunuzun ihtiyaç duyduğu enerjiyi almasını sağlayacaktır. Yumurta hem protein oranı açısından yüksek hem de oldukça sağlıklı bir besindir. Gerekli protein ihtiyacını karşılamanız için oldukça etkili olacaktır.

Muz

Muz içerisinde bol miktarda lif, triptofan ve potasyum barındırır. Muzun sınav öğrencilerinin beslenmesine 2 önemli katkısı vardır.

  1. Odaklanmanızı arttırır.
  2. Mutluluk hormonu salgılamanızı sağlayarak stresinizin ve gerginliğinizin azalmasına destek olur.

Beslenme İçin Magnezyum

Magnezyum beyni rahatlatırken gevşemeyi sağlar. Magnezyumun sınav performansı için 3 farklı önemi vardır.

  1. Sınavın getirdiği huzursuzluğa ve gerginliğe iyi gelecektir.
  2. Heyecan, stres ya da geceleri ayakta kalarak çalışma durumlarında oluşan uykusuzlukla savaşmakta bire birdir.

Beslenmenin beyine ve günlük hayata olan etkisinin oldukça fazla olduğu bilim tarafından da kanıtlanmıştır. Beslenmenizin hayat boyunca düzene girerse mental ve fiziksel sağlığınızı korumak çok daha kolay olacaktır. Aba Yayıncılık olarak yayınladığımız, editörlüğünü kurucumuz Doç. Dr. Gamze Sart’ın yaptığı  “30 Günlük Ketojenik  Arınma” adlı kitapla beslenmenizi hayat boyu düzene sokabilirsiniz. Aba Yayıncılık sayfasından kitabı temin edebilirsiniz.

Read More

Sınav başarısı yüzünden tercihlerim nasıl etkilenecek?”, “Ya başarısız olursam, o zaman iyi bir eğitim alamayacak mıyım?” gibi sorular da başarısızlık korkusunu tetikler. “YKS’de Son Hafta Nasıl Değerlendirilmeli?” blog yazımızda son günlerin gerginliğinden bahsetmiştik. Bu gerginliği arttıran etkenlerden birinin de sınav sonrasında öğrencilerin yanlış tercih yapma korkusu olduğunu biliyor muydunuz? Öğrenciler belli etmese de aslında puanlarının istedikleri gibi bir eğitim alamamalarına sebep olmasından çok korkmaktalar. Bundan ötürü bu blog yazımızda sınav başarınızın tercihinize olan etkisine değinmek istedik.

Sınavdan İstediğiniz Gibi Bir Sonuç Alamamanız Her Şeyi Kaybettiğiniz Anlamına Gelmez

Öğrenciler sık sık eğitim sürecinin tek yönlü olduğunu düşünürler. Yapılan tek bir hatanın her şeyi mahvettiği yanılgısına düşerler. Tek bir sınav başarısıyla geleceklerinin, hedeflerinin tamamen etkilendiğini düşünürler. Özellikle de söz konusu YKS yani üniversite sınavı olduğunda. Aslında durum pek de öyle değil. Sına

1.     Sınav Başarısı: Doğru Üniversite Seçimi

Seçeceğiniz alanda bilindik ve bolca imkan sağlayan üniversiteleri seçmenin avantajlı olacağı yadırganamaz bir gerçektir. Puanınız yetiyorsa tercihinizin bu yönde olması kariyerinize 1-0 önde başlamanızı sağlar. Fakat az önce de belirttiğimiz gibi eğer istediğiniz gibi bir puan alamadıysanız bu demek değildir ki kariyerinizde başarısız olacaksınız ve her şey bitti. Burada da yine stratejik davranarak seçeceğiniz alan doğrultusunda puanınızın yeterliliğine en uygun üniversiteyi seçmeniz faydalı olacaktır. Size göre düşük ve hakketmediğiniz bir puanı almanız

üniversite seçiminizi sandığınız kadar çok etkilememektedir. Hatta ortalama bir üniversitede iyi puanlar alıp yüksek ortalamayla mezun olmak çok daha kolay. Yüksek ortalamayla mezun olmak da sizi kariyer hayatında başarılı kılacaktır.

Bunun dışında istediğiniz gibi bir puan alamadıysanız bile doğru üniversite seçimi için bazı pratik yollar izlenebilir:

  • Örneğin sağlık alanında bir bölüm düşünüyorsanız yüksek puanlı olmayan fakat hastane bağlantısı olan okulları tercih edebilirsiniz. Bu yolla okul başarınızla birlikte o üniversitenin hastanesinde staj yapmak ve hatta ilerde çalışmak adına imkanlarınız artmış olacaktır.
  • Üniversitelerin öğretim üyelerine bakmak faydalı olabilir. Çok iyi bir üniversite olmadığı halde bazı iyi hocaların bulunduğu üniversiteler de var aslında. İstediğiniz bölümde başarılı hocalar bulunan ortalama düzeydeki üniversiteleri seçmeniz avantajdır. O hocalar hem size bir şeyler öğretecektir hem de ayrı bir bağ kurduğunuz sürece iyi bir referansa sahip olacaksınızdır. Kariyerinizde sıçrama yapmanızda hocalardan aldığınız referanslarda etkilidir.

2.     Doğru Bölüm Seçimi

Üniversite sizi 4-5 yıl etkilerken seçtiğiniz bölüm sizi hayatınız boyunca etkiler. Üniversite seçmekten ziyade sizi tanımlayan bölümleri tercih etmek çok daha önemlidir aslında. Sınavda başarısız olma durumu kurtarılmayacak bir durum değil. Diyelim ki puanınız hayal ettiğiniz gibi yüksek sıralamalı bir üniversiteye gitmeye yetmedi. İstediğiniz bölümü iyi seçtiğiniz taktirde üniversite hayatınız boyunca çeşitli seminerlere, eğitimlere katılarak, bol bol okuma yaparak kendinizi geliştirerek istediğiniz başarıyı yakalayabilirsiniz. Üniversiteden mezun olduktan sonra kişisel özellikleriniz ve kendi çabanızla iyi yerlere gelmeniz mümkündür. İstediğiniz alanı bilirseniz ve o yönde ilerlerseniz başarılı da olursunuz. Bölüm seçimi çok önemli çünkü seçtiğiniz bölüm sizin geleceğiniz konusunda yıllarca yapacağınız işi tanımlayacaktır.

Özetle düşük puan almanız akademik, eğitim ve kariyer hayatınızın sona erdiği anlamına gelmez. Sınav her şey değildir. Eğitim sürekliliği olan bir şeydir. Sizin gösterdiğiniz çaba ve tutkunuz sınav başarısı için çok büyük bir etkendir. Üniversite hayatınızda da etkili çalışarak araştırmalar yaparak başarılı olabilirsiniz.

Üniversite tercihiyle ilgili daha fazla bilgi edinmek için Aba Yurt Dışı Eğitim kanalımızdaki “Doğru Üniversite Nasıl Seçilir?” isimli videoya aşağıdan ulaşabilirsiniz:

Read More