Beyin gelişimi konusu oldukça merak edilmektedir. Reşit olma yaşının 18 olması, yalnızca hukuki bir belirleme değildir. Bu durumun biyolojik bir arka planı da bulunmaktadır. İnsan beyninin çok önemli bir özelliği vardır. Bu özellik şudur; insan beyni, gelişimini, doğumdan sonra da uzunca bir süre devam ettirmektedir. Bu durum; insanları, diğer insan dışındaki varlıklardan farklılaştıran önemli noktalardandır. Aslında, “öğrenmenin yaşı olmaz.” derken bu konuya vurgu yapılmaktadır. Kişinin gelişebilir olması, esnek olması ve gelişimini sosyal etkiler altında sürdürebilmesi insanın özellikleri arasında yer almaktadır. Bu sosyal etkilerin başlıcalarını; doğumdan itibaren anne ile olan ilişkisi oluşturmaktadır. Sonrasında baba, ebeveynlerin yetiştirmesi, daha sonrasında ise; okul öncesi eğitim ve okul eğitimi ile sürmektedir.
Beyin Temel Gelişimi Hangi Yaşa Kadar Devam Etmektedir?
Beyin ana gelişim sürecini 18 yaşına kadar sürdürmektedir. Bu nedenle, reşitlik yaşının 18 olma nedeni yalnızca hukuki olmamaktadır. Bu durumun insan gelişimi ile de ilgisi bulunmaktadır. Davranışlarımızı organize etmek, onlardan sorumlu olmak, özgür iradenin gelişmiş olması, beyindeki bazı bölgelerin olgunlaşmasının 18 yaşına kadar olgunlaşması gibi nedenler bu süreçte etkili olmaktadır. Burada önemli olan noktalardan bir tanesi; eğitimin, beyin temelli bir eğitime dönüştürülmesini sağlamaktır. İnsanın temel hedeflerinden biri bu olmalıdır.
Bunun anlamı ne demektir? Bunun anlamı; kişilerin özelliklerine uygun, beynin genel çalışma prensiplerine yatkın bir eğitim yöntemi geliştirilmesidir. Eğitim yöntemlerini daha rafine bir hale getirmek gerekmektedir. Bu husus, yoksa eğitim bilimlerini nörolojik bilimlere indirgemek değildir. İnsan robot gibi bir makine olmadığından dolayı durum böyledir. Bunun yanı sıra insan biyolojik bir varlık da değildir. İnsan sosyal bir varlıktır. İnsan etkileşimsel bir varlık olduğu için; biyolojik, sosyal ve diğer unsurlardan etkilenmektedir. Bu nedenle eğitim sırasında kullanılacak tekniklerin, insan beyninin nasıl öğrendiğinin bilgisi ile birleşmesi, çok olumlu sonuçlar doğuracaktır. Eğitim yöntemleri, insan beyninin öğrenme şekline göre belirlenmelidir.
Öğrenme ve Nörobilim
Önümüzdeki dönemlerde beyin temelli öğrenme ve beyin temelli öğretme konuları önemli bir konuma ulaşacaktır. Bu, eğitimsel nörobilimin konusu olacaktır. Beyin üzerine olan bilgilerimiz arttıkça, diğer bilgileri anlamsız kılmak değil, diğer bilgileri daha anlamlı ya da verimli kılmak için bize bir yol haritası çizecektir. Nörobilim yani sinir bilim, sinir sisteminin bilimsel olarak faaliyet göstermesidir. Bu alan çok disiplinli bir sistemi içinde barındırmaktadır. Sinirlerin ve sinirsel devrelerin temel özelliklerini ve ortaya çıkış özelliklerini anlamaya çalışmaktadır. Eğitim yöntemleri ile birleştirilmesi, öğrenmenin daha verimli bir şekilde gerçekleşmesini sağlayacaktır. Bu durum çocukların gelişimi ve eğitimi için de son derece önemlidir.