Üniversite öğrencileri için yorucu bir maratonu tamamladık şimdi sıra üniversite bölümleri hakkında bilgi sahibi olmakta. ÖSYM’nin sitesinde belirttiği tarihe göre sınavın sonuçlarının açıklanmasına bir aydan az bir süre var (28 Temmuz). Çocukların geleceğini yüksek oranda etkileyen üniversite bölüm seçimi üzerinde düşünülerek yapılmalıdır. Daha önce “Sınav Başarısı, Doğru Üniversite ve Doğru Tercihi Ne Kadar Etkiler?” adlı yazımızda  önce bölüm tercihinin yapılarak bölüme göre üniversite seçilmesinin daha verimli olacağından bahsetmiştik. Sınav sonuçlarının açıklanmasında kalan kısıtlı süreyi göz önünde bulundurarak öğrencilerin daha iyi seçimler yapması için bu konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgiler vermek istedik. Bu blog yazımızda üniversite bölümleri seçerken göz önünde bulundurulması gerekenler üzerinde durduk.

Üniversite Bölümleri Meslekler Araştırılarak Seçilmeli

Bölüm seçmek aslında düşünüldüğünden çok daha önemli bir aşamadır. Bölüm seçimi, gelecekte kişinin hayatı boyunca yapacağı mesleği üzerinde etkilidir.. Bundan ötürü önce meslek seçimi yapıp ardından bölüm seçilmelidir. Kişinin karakterine uygun meslekler analiz edildikten sonra karaktere uygun üniversite bölümleri araştırılarak seçilmelidir.  “Hangi bölümü bitirince hangi mesleğe sahip olunuyor?” sorusunun cevabını bilmek gerekir. Doğru seçim yapmak için bölümlerle ilgili araştırmalar yapılarak bölümlerin mesleklerle olan bağlantısı çözülmelidir.

Bölümler Kişinin Karakterine Göre Seçilmeli

Üzerine basa basa söylenmelidir ki aslında bölümünüzü seçerken mesleğinizi seçiyorsunuz. Bu nedenle karakterinize uygun üniversite bölümleri tercih edilmelidir. Size uymayan bir bölümde okumanız hem sıkılmanıza neden olacaktır hem de geleceğinizi kötü etkileyecektir. Bölüm seçimi için kendinizi tanımanız gerekir. Örneğin bir mühendislik bölümü ve tıp arasında fark vardır. Mühendislik bölümlerinden birini seçmeyi düşünenler hesap yapmaktan hoşlanmalıyken tıp alanındakilerin sosyal ilişkilerinin güçlü olması ve insanlara yardım etmekten hoşlanmaları gerekir. Eğer bazı bölümler kafanızı karıştırıyorsa hangi karakterlere ait kişilere hangi bölümler uygundur konusunda bilgi edinmeye çalışın.

Üniversite Bölümleri Üniversiteler Araştırılarak Seçilmeli

İstediğiniz bölümdeki tüm okulları tercih listenizde sıralamanız sizi doğru seçim yapmaktan uzaklaştıracaktır. Genelde bir bölümü bitiren öğrencilerin farklı meslek seçenekleri vardır. Bu meslek seçeneklerine göre üniversiteler de kendilerine eğilim belirlemektedirler. Üniversitesinden üniversitesine değişen, eğitim verirken odaklanılan farklı dersler ve alanlar vardır. Örneğin bir üniversitede mühendislik bölümleri daha çok Ar-Ge çalışmaları üzerinde dururken diğerinde akademik bir eğitim vermeye odaklanmış olabilir. Bir başka örnek olarak, bir üniversitede psikoloji bölümü klinik psikoloji üzerineyken diğerinde daha çok beyin araştırmaları yapmaya odaklanmış olabilir. Özetle üniversite bölümleri seçimi üniversiteden bağımsız düşünülmemelidir. “Daha çok akademik yoldan mı ilerlemek istersiniz yoksa uygulamalı bir alanda mı olmak istersiniz?” bu sorunun cevabını keşfederek daha sağlıklı seçimler yapabilirsiniz.

Read More

In addition to Fiscal Policy, Monetary Policy is another macroeconomic action to stimulate the economy during a recession. It is also a way to initiate an economic slowdown for an overheating economy. Since central banks are able to act quickly to use monetary policy tools, it is an easy and a common policy to implement. Thus, monetary policy has an important role during the coronavirus recession

Monetary Policy Strategies And Responses

Monetary policy essentially involves changing interest rates and controlling the money supply. There are three common tools of monetary policy. The first one is open market operations, in which the central bank buys and sells government-issued securities. These actions increase or decrease liquidity in the market and affect the interest rates. This change in the interest rates affects the aggregate demand in the country. For example if a central bank buys government-issues securities, the money supply in the market increases. This decreases the cost of borrowing and, thus, decreases the interest rates. In macroeconomy, a decrease in the interest rates also leads to a rise in aggregate demand. 

Second and Third Monetary Policy Tools

The second monetary policy tool is changing the reserve requirements, in which the central bank regulates the minimum amount of reserve that a commercial bank must hold. Through regulating the reserves, this policy also changes the money supply in the market like the open market operations. The third tool is the discount rate, which is the interest rate that the banks are charged to borrow from the central bank. All these tools can either be applied as expansionary or contractionary depending on the business cycle. 

Which Monetary Policies Did The Countries Adopt During The Coronavirus Pandemic?

In their article for Financial Times, Ben Bernanke and Janet Yellen stated that to avoid permanent economic damage, “it is important to ensure that credit is available for otherwise sound borrowers who face a temporary period of low income or revenues”1. Thus, until now central banks in many countries adopted policies that drastically lowered the interest rates. This policy mainly aimed to stabilize the markets and support affected businesses, along with slightly stimulating the aggregate demand. 

There have also been rumors that FED may try negative interest rates, a policy that seriously encourages lending to boost businesses and consumer spending. Previously Japan and countries in Europe tried negative interest rates and faced mixed results2. Since “there’s no clear finding that it actually does support economic activity on net, and it introduces distortions into the financial system,” Jerome Powell said the FED will not cut the interest rates to negative3

Another Possible Policy: Yield Curve Control

Yield Curve Control is another policy that can be implemented. With this policy, the central bank targets a longer-term interest rate and pledges to buy or sell bonds to achieve that target. Bank of Japan has been pursuing this policy since 2016 in their fight against deflation. Especially during the recovery period, since many businesses are severely affected, pledging lower interest rates for a longer time might be effective for recovery. According to Brookings, the experience in Japan “demonstrates that credible YCC policy can be more sustainable for central banks than a quantity-based asset purchase program.”4. The effectiveness of such a policy changes from country to country. There are many factors that must be considered if such a policy will be effective such as the level of spending and the debt burden in a country.

Read More

Üniversite Bölümleri Neye Göre Seçilmeli?” adlı bloğumuzda bölüm seçiminin meslek seçimi üzerindeki etkisinden bahsetmiştik. Bölümünüzü seçerken mesleğinizi seçme yolunda ilk adımlarınızı atıyorsunuz. Bu nedenle üniversite seçim döneminde kaygılarınızın ve tedirginliklerinizin artması çok normaldir. Fakat endişelenmeyin eğer üzerinde düşünerek seçimler yaparsanız süreci doğru yöneterek gelecek yolunda doğru adımlar atmış olursunuz. Bu kritik seçim sürecinde Aba Psikoloji olarak destek olmak istedik. Öğrenciler meslek seçimi nasıl yapacakları konusunda sık sık kafa karışıklığı yaşadığı için yol gösterici nitelikte bir blog yazısı yazmak istedik.

Meslek Seçimi için Yetenek Analizi

Yeteneklerinizi analiz etmeniz meslek seçimini kolaylaştıracaktır. Biz insanların yetenekli olduğumuz işlerde başarılı, başarılı olduğumuz işlerde yetenekli olma eğilimimiz vardır. Başarılı oldukça da mutluluğunuz ve hayat kaliteniz artacaktır. Kendi sınırlarınızı ve yeteneklerinizi bilmeniz meslek seçimi için önemlidir.

Karakter Analizi

Sadece yetenekleriniz değil karakteriniz de meslek seçimi için gözden geçirilmelidir. Kendine, karakterine uymayan tercihler yaparak seçtikleri alandan pişman olan öğrencileri sıkça duymuşsunuzdur. Bunu engellemek için kişinin kendisini iyi tanıması gerekir. Fakat üniversite tercihlerinin yapıldığı dönem kişiliğin yeni oturduğu 18 yaş dönemine denk gelir. Gençler kendilerini yeni keşfetmeye başlarken aynı zamanda bu zorlu kararı vermeleri istenir. Yaşın verdiği kendini betimlemekte zorlanma yakınların tanımlarıyla daha da netleşebilir. Öğrencilerin etrafındaki kişilerin “Nasıl biridir?” sorusuna cevap vermeleri meslek seçimi konusunda öğrenciye yol gösterici olabilir. Öğrencilerin kendileri üzerinde düşünerek başkalarının da düşüncelerini objektif değerlendirmeyi başararak üniversite tercihlerinde etkili olan meslek seçimini başarıyla gerçekleştirebilirler.

Meslek Seçimi için Acele Etmeyin

Meslek seçimi yapmak üniversite tercihi için önemli desek de mesleğinizin her ayrıntısını seçin demiyoruz. Genel hatlarıyla sahip olmak istediğiniz mesleklere karar vererek seçim yapın. 15 adım ötesini henüz düşünmenin zamanı değil. Bazı öğrenciler kendilerini kısıtlayarak çok spesifik alanlara yönelebiliyorlar. Fakat özellikle 21. yüzyılda geleceğiniz için bunu yapmak pek de mantıklı olmayacaktır. Örneğin elektrik mühendisi mi yoksa inşaat mühendisi mi olmak istediğinizi seçmeniz gerekir bu aşamada. Ancak inşaat mühendisi olup hangi sektörde çalışacağınızı ayrıntılı şekilde belirlemeniz sizi şuan için sınırlayacaktır.

Mesleklere daha genel bir bakış açısıyla yaklaşmaya özen gösterin. Genel hatlarıyla alanın sizin ilginizi çekmesi, o alanda yapılan mesleklerin hoşunuza gitmesi üniversite seçim aşamasında beklenen meslek seçimidir. Örneğin avukat olmayı seçebilirsiniz. Bu seçimi yapmak için de adaleti sağlamaktan hoşlanmanız ve okumaktan hoşlanmanız yeterli olabilir ama ticaret hukuku üzerinde ilerleyen bir avukat olmayı seçmek için çok erken. Alanda derin kararlar almak için daha çok yolunuz var. Bazı şeyler de okurken şekillenecektir. Mesleğin ya da bölümün içerisindeki yöneliminiz bölümünüzü seçtikten sonra süreç içerisinde, üniversite hayatındaki deneyimlerinizle şekillenecektir. 21. Yüzyılda tek bir alana yoğunlaşmak pek de akıllıca olmayacaktır. Gelecek kendi alanını yaratanlarındır. Birden farklı alanla kendinizi beslemeniz her zaman için faydalı olacaktır. Fakat acele etmeyin. Farklı alanlara yoğunlaşabilmek için genelden özele doğru gitmek gerekir. Seçtiğiniz alanın yanında kendinizi nasıl geliştireceğiniz, ne konuda spesifik olarak ilerleyeceğiniz okurken şekillenecektir. Acele etmeyin.

Okul, üniversite seçimi veya meslek seçimi için aklınız karışıksa, kendinizi tanımakta zorluk çekiyorsanız Aba Psikoloji ekibi olarak danışanlarımızın yanındayız. Stratejik yetenek, IQ ve EQ testleri yoluyla mesleki yöneliminizi öğrenebilir; eğitim ve kariyer danışmanlığı yoluyla geleceğinize emin adımlarla şekil verebilirsiniz.

Read More

Disleksi hastalığı ve öğrenme bozuklukları günümüzde oldukça önemli bir konu. Bunun önemi ise şöyle; Öğrenme bozukluğu olan öğrenciler ile uğraşmak normal öğretimin bir parçasıdır. Ayrıca bu hastalığa sahip kişilerin sayısı sanıldığından çok daha fazla.

Ama gördükleri ilgi ve farkındalık bu düzeyde değil. Hatta belki de toplum tarafından ve devlet tarafından en az tanınan engellerden bir tanesi diyebiliriz. Peki, öğrenme güçlüğü bizlere ne ifade ediyor? Öğrenme güçlüğü olan çocukların normal bir zekası olmakta. Fakat okumayı, yazmayı ve hesaplama yetisinin yeterli olmadığı görülmekte.

Disleksi Hastalığı ve Öğrenme Bozukluğu Aynı Şeyler Mi?

Öğrenme bozuklukları ve genellikle disleksi ile karıştırılır. Disleksinin öğrenme bozukluklarının tamamını kapsadığı düşünülür. Fakat disleksi hastalığı sadece okuma sorununa verilen bir isimdir. Ayrıca yazı bozukluğuna disgrafi ya da agrafi, hesap yapma bozukluğu olan kişilere ise diskalkuli isimleri kullanılmaktadır.

Bunlara ek olarak da sözel olmayan öğrenme bozukluğu, ince motor koordinasyon bozukluğu da öğrenme bozuklukları arasında gösterilen hastalıklardan diğerleridir. Ama bu hastalıkların büyük bir kısmı okuma zorluğu yani disleksi sıkıntısını yaşar.

Disleksi Hastalığı Tanısında Kültürel Özelliklerin Etkisi

Türk dili için yapılmış okuma bozukluğu tanımlaması henüz yüksek bir seviyede maalesef değil. Halbuki Türkçe dili diğer dillere göre çok daha farklı bir dil yapısına sahiptir. Ayrıca diğer dillerde görülen okuma bozukluğu sorunları ya da biçimleri Türkçe ’de daha farklı biçimler alabilmekte.

Dolayısıyla bu alanda hep araştırmalar yapılması gerekiyor hem devlet tarafından bu çocukların sorunlarına önlem alınması gerekiyor hem de toplum farkındalığının arttırılması gerekmekte. Çünkü okuma ve yazma becerileri uygar bir birey olmanın en önemli unsurlarından birini oluşturmakta.

Okuma Güçlüğü Kendini Nasıl Belli Eder?

Bu hastalık genel olarak çocukların okuduğunu anlayamaması, gördüğü sözcükleri sese dönüştürememesi, imza hatası tarzında, B’yi D’yi P’yi karıştırma tarzında, bazen küçük yaşlarda ayna yazısı denilen yazıları tersten yazma olarak, okunulamaz derecede yazı yazmak, kağıdı düzgün kullanamamak, harf hataları yapmak, harflerin söylenmemesi veya ek olarak başka harfler eklenmesi gibi birçok şekilde karşımıza çıkmakta.

Öğrenme Güçlüğünün Popüler Niteliği

Öğrenme güçlüğü toplum tarafından oldukça korkulan ve çocuklara çok yanlış bakılmasına sebep olan bir hastalık gibi görünmektedir. Fakat dünya üzerinde bu hastalık ile tarihe adını yazdırmış pek çok sanatçı, devlet adamı ya da bilim adamı bulunmaktadır.

Bu isimlerden ilk akla gelen ise dünyaca ünlü bilim adamı olan Albert Einstein, İtalyan ressam Leonardo Da Vinci, Amerikalı sevilen ve başarılı oyuncu Tom Cruise gibi pek çok isim bu hastalığa sahip kişilerdir. Ayrıca ünlü İmparator Jul Sezar’da bu hastalığa sahip kişilerdendir.

Bu tarihi kişiler bu hastalıkları anlatarak kendilerini kanıtlamışlardır. Fakat her insan bu saydıklarımız ve benzerleri kadar şanslı olmayabilir. Disleksi hastalığı ya da öğrenme bozukluğu yaşayan bir çocuk farklı ve kendisini anlayan bir öğretmen ile karşılaşınca harikalar yaratabilir.

Read More

Otizm hastalığı son dönemlerde tüm dünya üzerinde oldukça artmış bir durumda. Hatta birçok araştırmacı bu duruma oldukça şaşırmış durumda. Otizm zamanında on binde 1 olan bir hastalıktı. İlerleyen yıllarda iki bin beş yüzde 1 oldu. Fakat günümüzde ise her 68 kişiden birinde olabilecek bir hastalık durumuna gelmiş durumda.

Bu konu ile ilgili birçok tartışma bulunmakta. Bilim adamları ve araştırmacılar bu konu üzerinde bölünmüş durumdalar. Bu görüşlerde bir tanesi endüstriyelleşmenin, gıdalarda kullanılan katkı maddelerinin, aşıların, hava kirliliğinin ve bazı vitaminlerin yetersiz alınması sonucu bu hastalığın arttığı görüşüdür.

Fakat yapılan araştırmalar daha çok bu hastalığa ait duyarlılığımızın artmış olması ve bu hastalığın tanınma kriterlerinin gevşemiş olması ile daha bağlantılı olduğunu göstermekte. Otizm hastalığı 1940’lı yıllarda tanımlanmış bir hastalıktır. Fakat tarihi bulgular bu hastalığın daha da önceden olduğunu bize göstermektedir.

Dolayısıyla biz tanıdıkça daha önce zihinsel yetersizlik ya da zihinsel gerilik olan çocuklarda bile bu tanı içerisine girmekteler.

Otizm Hastalığı Artması

Bu konuda bazı uzman kişiler ise bu hastalık ile ilgili daha farklı düşünmekte. Görev söz konusu olduğunda beyindeki bir hastalığı ortaya çıkarmak ya da görünebilir olması daha olanaklıdır. Örnek verilecek olursa disleksi adı verilen okuma sorunu olan bir çocuğu okuma ile alakalı bir görev vermeseniz bu kusur ortaya çıkmayacaktır.

Modern yaşamın sosyal içeriklerinde karmaşıklık, ince nüanslar, getirdiği bazı sorumluluklar artık hafif otizm belirtileri olan kişileri de tanımamıza yol açmıştır. Bu da otizmin son zamanlarda artmasına neden olan olaylardan bir tanesidir.

Geç Yaşta Baba Olmak Otizm Sebebi Olur Mu?

Bu artışlara sebep olan bir diğer konun da artan baba yaşı olarak gösteriliyor. Bu konuda yapılan araştırmalar yaşlı babalarda kaliteli sperm sorunları olmasından dolayı kaynaklanabildiğini belirtmekteler.

Fakat bu konuyla alakalı da karşıt bir görüş bulunmakta. Geç yaşta evlenen erkekler belki otizmi genelini taşıyan, karşısındaki kişi ile ilişki kurma konusunda sıkıntı taşıyan ve bu sıkıntıları yıllar içerisinde tamamlayabildikleri için evlenmiş olan kişiler olabilir.

Dolayısıyla zaten otizm genini hali hazırda taşıyor olabilirler. Ama evlenebiliyor olmaları bununda aktarılıyor olmasına ve bu sayının artmasına neden olabilir.

Farklı Kültürler Arası Evlilikler Otizm Sebebi Olur Mu?

Otizmin artmasına sebep olarak gösterilen bir diğer sebep ise değişik uluslardan olan insanların evlenmesi. Bu durum ise şöyle açıklanıyor. Kendi kültüründe otizm özellikleri ile cazip görünmeyen ya da tuhaf gözükebilen bir kişi başka kültüre ait birisine daha olduğu gibi bir kişi olarak gözüne çarpabilir. Bu yüzden otizmli çocukların doğmasına olanak sağlayan bir sebep olarak gösterilebiliyor.

Otizm Hastalığı İçin Sebep Olan Diğer Etkenler

Otizm ile ilgili yıllardır yapılan araştırmalar bizlere pek çok sonuç çıkarmıştır. Bunun yanı sıra birçok çevresel faktör de yine otizme sebep olduğu bu araştırmalar ile ortaya çıkmış bir durum olarak karşımıza çıkıyor.

Özellikle bağışıklık sistemindeki hasarların otizm belirtilerine yol açtığı bulunmuştur. Enfeksiyonlar da aynı şekilde bu hastalığa sebep olmakta. İlerleyen yıllarda gelişen teknoloji ve elde edilen bilgiler bu hastalığın araştırılması için daha önemli bir hale geliyor.

Otizm Sıklığı

Otizm hastalığı sıklığı ilerleyen zamanlarda daha da artabilir. Bu artış belki de ilerleyen yıllarda her üç kişiden 1’i olarak bile değişebilir. Bu durum aslında hastalığın tanımının belirsizleşmesi ile alakalı bir durum.

Örneğin normal olarak nitelendirdiğimiz insanlar içerisinde bile otizm belirtileri gösteren insanlar bulunmakta. Bu yüzden bu alanda araştırmalar yapan önemli araştırmacılardan bir tanesi otizm spektrum bozukluğu yerine otizm spektrum durumları gibi bir yorum ortaya atmıştır.

Bu yorum otizm hastalık olarak değil bir durum olduğunu ifade etmektedir. Bu ve bunun gibi sebeplerden dolayı otizm hastalığı ilerleyen yıllarda güncelliğini daha da koruyacak bir durum olacaktır.

Otizm sıklığı hem genetik yanlarıyla hem de sosyal sonuçları nedeni ile tüm dünyada üzerinde sıkça durulacak bir konu. Bu yönde yapılan araştırmalar bizlere ilerleyen yıllarda daha farklı ve daha kesin bilgiler ulaştıracaktır.

Read More

Kariyer danışmanlığı birçok kişi tarafından iş hayatına başlamadan önce alınması gereken bir danışmanlık olarak bilinmektedir. Aslında üniversiteye başlamadan önce kariyer danışmanlığı alınması gerekir. Sıklıkla üniversite öğrencileri seçtikleri bölümden ve iş imkanlarından memnuniyetsizlik duymaktadır. Bunu önlemek için üniversiteye gitmeden önce danışmanlık alınmalıdır. Doğru eğitimle doğru zamanda danışmanlık alarak geleceğinizi kendinize uygun yönde şekillendirmek hayat kalitenizi ve mutluluğunuzu arttıracaktır.

Kariyer Danışmanlığı ne Zaman Alınmalıdır?

Kariyer yönetimi lise 1’den itibaren alınması gereken bir danışmanlıktır. Özellikle Lise iki süreci ve lise üçe başlarken ki dönem oldukça önemli. Öğrencilerin kendilerine uygun alan seçimini gerçekleştirmesi gerekiyor. Bu süreçten itibaren öğrencinin kendi yetenekli olduğu alanları tespit etmekle beraber mesleki eğilimini biliyor olması gerekir. Bunun için ise kariyer yönünden danışmanlık gereklidir.

Geç kaldıysanız da ne kadar erken o kadar iyi düşüncesiyle yaklaşmak gerekir. Kariyer yönetimi her zaman alınabilecek bir danışmanlıktır. Eğer üniversite seçim dönemindeki bir öğrenciyseniz de kariyer danışmanlığı almanız bu kritik seçim döneminizde daha sağlıklı tercihler yapmanızı sağlayacaktır.

Meslek Seçimi için Kariyer Danışmanlığı

Kariyer danışmanlığının asıl işlevi kişilerin kendilerini tanımalarını sağlayarak kendilerine uygun mesleği seçmelerini kolaylaştırmaktır. Daha önceki “Üniversite Seçiminden Meslek Seçimine Giden Yol” blog yazımızda mesleğin nasıl seçilmesi gerektiğinden bahsetmiştik. Çoğu kişi kendilerini ve yeteneklerini analiz etmekte zorlanır. Bunun için kişilerin destek alması mühimdir. Bu süreç aslında çeşitli testler ve incelemeler yoluyla yani kariyer için alınan danışmanlık ile kolaylaşabilir.

Üniversite Seçimi için Danışmanlık

Kariyeri etkileyerek bir diğer faktör ise mezun olduğunuz üniversitedir. Çok sevdiğiniz bir alanda okusanız bile üniversitenin eğitim yapısı ve sosyal çevresi geleceğinizi etkileyecektir. Eğer okuduğunuz üniversite karakterinize ve ilgi alanlarınıza uygun değilse mesleki başarınızı etkileyen üniversite başarınız olumsuz etkilenecektir. Doğru üniversiteyi seçmek çevre tarafından tanınan üniversiteyi seçmek değildir. Doğru üniversiteyi seçmek size uygun alanlarda çalışan akademisyenlerin ve kadronun olduğu, üniversite sisteminin karakterinize uygun olduğu üniversiteyi seçmektir. Bu anlamda kariyer yönetimi işinizi kolaylaştıracaktır. Lise döneminde kariyer danışmanlığı alanlar için kariyer danışmanları size uygun olan üniversiteleri de tespit etmektedirler.

Geleceğin Mesleklerine göre Kariyer Danışmanlığı

Kariyer için danışmanlık sadece size uygun olanı seçmekte destek olmaz aynı zamanda geleceğin teknolojisi ve yönelimine uygun seçimler yapmanızı sağlar. Hangi alanda yetenekli olursanız olun eğer ki seçtiğiniz meslek tipi geleceğin yapısına uygun değilse işsiz kalma olasılığınız olacaktır. Teknolojinin hızla ilerlediği dönemlerdeyiz. Birçok insan gücüyle yapılan iş daha şimdiden robotlar yoluyla yapılmaya başladı. Bundan dolayı eğer teknolojinin yönelimini öngörüp eğitim ve kariyer seçimleri yapmazsanız iş bulma sıkıntısı yaşayabilirsiniz. Kariyer danışmanlığı üniversiteden önce size gelecek 30 yılı öngörerek çıkarımlarda bulunur. Böylelikle lisede daha ilerlemek istediğiniz alanı seçmeden geleceğin yöneliminin karakterinizle harmanlanmasıyla doğru, size uygun seçimler yapabilirsiniz. Bu yüzden de üniversiteden önce kariyer danışmanlığı almak geleceğinizi yüksek oranda etkileyecektir.

Read More

LGS (Liseye Geçiş Sınavı) Etkili Zaman Yönetimi

“Zamanım olsaydı tüm soruları yapabilirdim”

Çoğu öğrenciden duyduğumuz bir cümledir. Fakat özellikle yerleştirme sınavlarının çoğunun ölçtüğü şey: Zaman yönetimidir.

Öğrencilerin çoğu sınava yanlış hazırlanmak ve sınav esnasında işlerine yarayacak stratejiler belirlemekte zorlanmaktadırlar. Hazırlanılan sınavın amacını iyi bilmek çoğu zaman göz ardı edinilen fakat sınav başarısını etkileyen en önemli faktörlerden biridir.

Bu nedenle size özellikle sınavların biçimine göre zamanı nasıl etkili şekilde kullanabileceğinize dair bir blog yazısı hazırlamak istedik.

Bu blog yazımızda özel olarak etkili zaman yönetimi için LGS’ ye nasıl hazırlanmanız ve sınav esnasında nasıl bir strateji izlemeniz gerektiğini anlatmak istedik:

LGS Sınavına Hazırlanırken Etkili Zaman Yönetimi için Nasıl Çalışmalısınız?

1.Sınav Biçimine göre Çalışmaya Özen Gösterin

Konuları biliyor olmanız değil sınav esnasında kağıda yansıtabilmeniz önemli olan. Bunu yapabilmek için sınavın biçimine göre çalışmak en mantıklı metottur.

Bazen öğrenciler konu anlatımına gereğinden fazla önem vermektedirler fakat LGS  test biçimine sahip bir sınavdır. Test sınavlarına hazırlanırken konu anlatımını bir kere dinledikten sonra hep test çözerek yapamadığınız soruların üzerinden gitmek daha büyük avantaj sağlayacaktır.  Ayrıca bolca pratik yaptığınız için sınav esnasında zaman sıkıntısı yaşama ihtimalinizi düşürecektir.

  1. Sınav Formatıyla Benzer Soru Çözümleri Yapın

LGS formatı 2 kitapçıktan oluşuyor. İlk kitapçıkta sözel ardından aradan sonra sayısal kitapçıklar dağıtılacak. Evde sınava çalışırken çoğu öğrenci derslerle ilgili ayrı ayrı testler çözmekte. Öğrenme sürecinde bu elbette yapılmalı fakat zaman zaman sınav formatına uygun deneme niteliğinde sınavlar çözmeniz sizi 10 adım öteye taşıyacaktır.

Geçek sınavda sözel bölümdeki Türkçe, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi,  İngilizce olmak üzere 4 farklı ders bulmakta.

İkinci kitapçık yani sayısal bölümde ise Matematik ve Fen Bilimleri olmak üzere iki farklı ders bulunmakta.

Aynı bu formata sahip denemeler çözmeniz daha iyi olacaktır çünkü sınavda bu farklı ders alanlarını bir arada çözmeniz beklenecektir.

  1. Hangi Dersin Ne Kadar Fazla Puan Getirdiğine Yönelik Çalışmalar Yapın

LGS puan ağırlıklarına göre size daha çok puan getiren derslere ağırlık vermeniz önemli. Elbette daha az puan getiren derslerde başarılı olabilirsiniz fakat istediğiniz gibi bir sonuç elde edebilmek için bu konuda stratejik davranmalısınız.

 

Matematik 1 soru netinin değeri: 4,9527

Fen Bilgisi 1 soru netinin değeri: 4,0725

Türkçe 1 soru netinin değeri: 3,6714

Din Kültürü 1 soru netinin değeri: 1,9407

İnkılap Tarihi 1 soru netinin değeri: 1,6849

Yabancı Dil 1 soru netinin değeri: 1,6320

Bu nedenle Matematik ve fen öncelikli olmak üzere ek olarak Türkçe’ ye diğer derslere göre daha çok ağırlık vermek size daha çok puan getirecektir.

Sınav Esnasında Zaman Yönetimi

1.İyi Olduğunuz Alandan Başlamayı Tercih Edin

Hangi dersten başlamalıyım? Her zaman tartışılan bir konudur. Bu konuda kesin bir şey    söylemek doğru değil. Öğrencinin bu anlamda kendisini tanıyarak kendine özgü bir metot belirlemesi akıl kârı olandır.

Sözel kitapçığında ya da sayısal kitapçığında hangi alanda iyiyseniz ondan başlamanız her zaman daha iyi bir taktiktir. İyi olduğunuz alanı çözmek genelde çok daha az zamanınızı alacaktır.

2.     Soruları Çözmeden Önce İnceleyin

Soruları kontrol ederek kolay olanları öncelikli olarak çözmeye çalışın. Kolay olan sorulardan başlamanız motivasyonunuzu yüksek tutmanızı sağlayacaktır. Mutlaka kolay bulduğunuz sorulara daha az vakit harcayacak ve rahatlıkla çözebileceksinizdir. Çözmüş olmanın verdiği his hem içinizi rahatlatacak hem de özgüveninizin ve motivasyonunuzu yüksek tutacaktır.

Kolayları çözerek aradan çıkarmanız ve ardından zor sorulara odaklanarak daha çok vakit ayırmanız stratejik olarak size zaman kazandıracak bir taktiktir.

3.     Sorulara Takılı Kalmayın

Soruları ilk denemede yapamadığınız zaman kabullenerek başka sorulara geçin. İlk anda yapamayabilirsiniz. Vakit kaybetmemek için başka sorulara geçin ve en sonunda boş bıraktıklarınıza geri dönerek uğraşın.

Size zor gelen bir soruyla uğraşarak (belki de hiç çözemeyeceğiniz bir soruyla) daha kısa zamanda çözebileceğiniz bir soruyu kaybediyor olabilirsiniz. Diğer soruları gördükten sonra geri dönmeniz başarınızın sınav sonucunuza daha iyi yansımasını sağlayacaktır.

4.     Başarılı Olduğunuz Derslerde Dikkatli Olun

Genellikle iyi olduğunuz alanlar “Nasıl çözemedim. Çözmem gerek!” diyerek hırs yapmanıza yol açabilir. Eğer başarılı olduğunuz alan o an size zor geliyorsa bilin ki herkese zor geliyor. Her ne kadar iyi olduğunuz bir alansa da sorulara karşı hırs yapmamaya çalışın. Hırs yapmanız zaman kaybettirecektir. Yapamadığınızda boş bırakın ve diğer soruları çözdükten sonra geri dönün.

 

Zeynep Bengisu Çetin

Read More

Sınav performansını etkileyen birçok faktör var bunlardan birisi de beslenme. Sınav anındaki başarının sadece çalışma miktarınızla ilgili olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bir çok dolaylı etken sınav performansınızı etkileyecektir.  Özellikle YKS’ye son hafta kala beslenmenin önemine değinmek istedik. Daha önce  “YKS’de Son Hafta Nasıl Değerlendirilmeli?” blog yazımızda da beslenmenin öneminden kısaca bahsetmiştik. Şimdi ise bu konuyu daha da detaylandırmak istedik. Beslenmenin sınav üzerindeki etkisini anlatmak ve son haftaya girmişken “Nasıl beslenmeliyiz ?” konusuna değinmek istedik.

Beslenme Neden Sınav Performansı Üzerinde Etkilidir?

Beyin hiç durmadan çalışan bir organizmadır. Uyurken bile beynimiz çalışmaya devam etmektedir.  Beynin bu yoğun temposunun üzerine onu daha da yoracak iş yükü bindirdiğinizi düşünün. Sınav öğrencilerimiz beyinlerini belki de normal bir insandan çok daha fazla kullanmaktadırlar. Özellikle YKS gibi önemli bir sınav için eminiz ki öğrencilerimiz beynin kullanabilir maksimum kapasitesini günlerce kullandılar.

Beyinin çalışabilmesi için yakıta ihtiyacı varıdır. Harcadığı enerji de arttıkça yakıt ihtiyacı artacaktır. Bu yakıtı da beslenme sağlamaktadır. Sınav esnasında beyninizin maksimum kapasitesini kullanacağınız için sınava yakın dönemdeki beslenmeniz, konsantrasyon ve beyninizi daha aktif kullanmanız için performansınızı etkileyecek en önemli etkenlerden biridir.

Sınav Dönemlerinde Hangi Besin Türlerine Ağırlık Vermeliyiz? 

Omega 3

 Omega 3 yağ asitleri unutkanlığı engelleyen ve beyin sinyalleri arasındaki iletişimi kuvvetlendirir. Beyin hücreleri arasındaki iletişimi arttırmaya yarar. Bu nedenle iki açıdan bu son hafta omega 3 içeren besinler tükenmek önemli.

  • Eski bilgilerinizi tazeleme dönemindesiniz. Sınav öncesi son tekrarlarınızı yaparken daha iyi hatırlamanızı sağlayacaktır.
  • Sınav esnasında bazen bildiğiniz halde hatırlamak zor olabiliyor bildiklerinizi daha rahat ve hızlı bir şekilde hatırlamak için etkili olacaktır.

Hatırlama konusundaki faydası bilim insanları tarafından kanıtlanan omega 3’ü beslenme planınıza dahil etmeniz sınav performansını olumlu etkileyecektir.

Yumurta

Beyniniz olduğundan daha fazla enerji yaktığı için sık sık acıkma ihtimaliniz artacaktır sınav döneminde. Bu nedenle tok tutan ve protein oranı yüksek bir beslenme düzeni oluşturmak beyninizin ve vücudunuzun ihtiyaç duyduğu enerjiyi almasını sağlayacaktır. Yumurta hem protein oranı açısından yüksek hem de oldukça sağlıklı bir besindir. Gerekli protein ihtiyacını karşılamanız için oldukça etkili olacaktır.

Muz

Muz içerisinde bol miktarda lif, triptofan ve potasyum barındırır. Muzun sınav öğrencilerinin beslenmesine 2 önemli katkısı vardır.

  1. Odaklanmanızı arttırır.
  2. Mutluluk hormonu salgılamanızı sağlayarak stresinizin ve gerginliğinizin azalmasına destek olur.

Beslenme İçin Magnezyum

Magnezyum beyni rahatlatırken gevşemeyi sağlar. Magnezyumun sınav performansı için 3 farklı önemi vardır.

  1. Sınavın getirdiği huzursuzluğa ve gerginliğe iyi gelecektir.
  2. Heyecan, stres ya da geceleri ayakta kalarak çalışma durumlarında oluşan uykusuzlukla savaşmakta bire birdir.

Beslenmenin beyine ve günlük hayata olan etkisinin oldukça fazla olduğu bilim tarafından da kanıtlanmıştır. Beslenmenizin hayat boyunca düzene girerse mental ve fiziksel sağlığınızı korumak çok daha kolay olacaktır. Aba Yayıncılık olarak yayınladığımız, editörlüğünü kurucumuz Doç. Dr. Gamze Sart’ın yaptığı  “30 Günlük Ketojenik  Arınma” adlı kitapla beslenmenizi hayat boyu düzene sokabilirsiniz. Aba Yayıncılık sayfasından kitabı temin edebilirsiniz.

Read More

“Derste çok iyi anlamıştım, şimdi hepsi aklımdan uçup gitti.”

“Dilimin ucunda cevap ama bir türlü gelmiyor aklıma.”

“Sınavdayken bir an aklıma gelmedi.”

Eğer aklınıza gelmiyorsa aslında tam olarak öğrenmemiş olabilir misiniz?

Öğrencilerin sıklıkla yaptığı hata derste çok iyi kavranan bir konunun öğrenildiğini zannetmek. Fakat ne yazık ki o an anlamış olmamız konuyu öğrendiğimiz anlamına gelmez.

Konuyu  gerektiğinde hatırlayabilmemiz için gerçekten öğrenmiş olmak, gerçekten öğrenmiş olmak için tekrar etmemiz gerekir.

Tekrar etmek = Öğrenmek

Bir bilgiyi kalıcı hale getirmek için tekrar etmemiz gerekir. Konuyu kavradığınızı düşünerek bir daha çalışmamak yapılacak en büyük hatalardan birisidir. İlk öğrenme sürecinde zihniniz edindiğiniz bilgileri sadece kısa süreli belleğe aktarmaktadır. Tekrarlar ise zihninizin o bilgiyi uzun süreli belleğe taşımasına ve kalıcı hale gelmesine imkan sağlayacaktır.

 

Öğrenme Sürecimizi Tekrarlar Yoluyla Nasıl Kolaylaştırırız?

  1. Not Tutmaya Özen Gösterin

Yazmak tekrar etmenin en etkili yollarından biridir. Yazarken yazdığımız bilgileri tekrar düşünmekteyiz. Bu da daha kolay öğrenmemizi sağlayacaktır.

  1. Laptoptan Not Almak Yerine Kağıt Kalem Kullanmayı Tercih Edin

Araştırmalar eski moda yöntemle, kağıt kalemle not almanın çok daha faydalı olduğunu söylüyor. Laptopa yazmak bir süre sonra elin otomatikleşmiş bir eylemi olacaktır. Aksine kağıda not alırken yazdığımız yazı üzerine düşünüyor ve odaklanıyoruz. Kısacası kalemle not almak bilgiyi daha sağlam ve kolay şekilde öğrenmenizi sağlayacaktır. Öğrendikleriniz daha rahat aklınızda kalacaktır.

  1. Kendi Not Alma Biçiminiz Olsun

Kendi cümlelerinizi kullanarak not almayı deneyin. Öğrendiklerinizi olduğu gibi defterinize geçirmek pek de işlevsel olmayacaktır. Kendi cümlelerinizle not almanız konuyu anlamanızı gerektirir. Bunu alışkanlık haline getirmek beyninizin bilgiyi daha iyi sindirmesini sağlayacaktır.

  1. 24 Saat İçinde Tekrar Edin

Bilgimiz ders esnasında not alarak ve dinleyerek kısa süreli hafızaya aktarıldı. Şimdi sıra onu uzun süreli hafızaya taşımakta. Bir bilginin uzun süreli hafızaya taşınması için bir günü aşmadan tekrar edilmesi önemlidir. Tekrar edilmeyen bilgiler maalesef unutulmaya mahkumdur.

  1. Gece Yatmadan Önce Tekrar Yapın

Gece yatmadan önce tekrar edilen bilgiyi zihniniz uyurken tekrar gözden geçirecektir. Bu nedenle gece yatmadan önce tekrar etmek daha rahat öğrenmenizi sağlayacaktır.

  1. Farklı Duyulara Hitap Edecek Şekilde Çalışın

Tekrarlarınızı sadece yazarak ya da okuyarak yapmak yerine farklı duyularınıza da hitap edecek şekilde yapmaya çalışın.

Bunlar dışında görselleştirerek tablo haline getirmek ya da çizmek, konuyla ilgili videolar izlemek birden fazla duyunuzu çalıştırmanızı sağlayacaktır. Birden fazla duyunun kullanılması hatırlamanızı ve bilginin kalıcılaşmasını kolaylaştıracaktır.

Zeynep Bengisu Çetin

Read More

Sınav başarısı yüzünden tercihlerim nasıl etkilenecek?”, “Ya başarısız olursam, o zaman iyi bir eğitim alamayacak mıyım?” gibi sorular da başarısızlık korkusunu tetikler. “YKS’de Son Hafta Nasıl Değerlendirilmeli?” blog yazımızda son günlerin gerginliğinden bahsetmiştik. Bu gerginliği arttıran etkenlerden birinin de sınav sonrasında öğrencilerin yanlış tercih yapma korkusu olduğunu biliyor muydunuz? Öğrenciler belli etmese de aslında puanlarının istedikleri gibi bir eğitim alamamalarına sebep olmasından çok korkmaktalar. Bundan ötürü bu blog yazımızda sınav başarınızın tercihinize olan etkisine değinmek istedik.

Sınavdan İstediğiniz Gibi Bir Sonuç Alamamanız Her Şeyi Kaybettiğiniz Anlamına Gelmez

Öğrenciler sık sık eğitim sürecinin tek yönlü olduğunu düşünürler. Yapılan tek bir hatanın her şeyi mahvettiği yanılgısına düşerler. Tek bir sınav başarısıyla geleceklerinin, hedeflerinin tamamen etkilendiğini düşünürler. Özellikle de söz konusu YKS yani üniversite sınavı olduğunda. Aslında durum pek de öyle değil. Sına

1.     Sınav Başarısı: Doğru Üniversite Seçimi

Seçeceğiniz alanda bilindik ve bolca imkan sağlayan üniversiteleri seçmenin avantajlı olacağı yadırganamaz bir gerçektir. Puanınız yetiyorsa tercihinizin bu yönde olması kariyerinize 1-0 önde başlamanızı sağlar. Fakat az önce de belirttiğimiz gibi eğer istediğiniz gibi bir puan alamadıysanız bu demek değildir ki kariyerinizde başarısız olacaksınız ve her şey bitti. Burada da yine stratejik davranarak seçeceğiniz alan doğrultusunda puanınızın yeterliliğine en uygun üniversiteyi seçmeniz faydalı olacaktır. Size göre düşük ve hakketmediğiniz bir puanı almanız

üniversite seçiminizi sandığınız kadar çok etkilememektedir. Hatta ortalama bir üniversitede iyi puanlar alıp yüksek ortalamayla mezun olmak çok daha kolay. Yüksek ortalamayla mezun olmak da sizi kariyer hayatında başarılı kılacaktır.

Bunun dışında istediğiniz gibi bir puan alamadıysanız bile doğru üniversite seçimi için bazı pratik yollar izlenebilir:

  • Örneğin sağlık alanında bir bölüm düşünüyorsanız yüksek puanlı olmayan fakat hastane bağlantısı olan okulları tercih edebilirsiniz. Bu yolla okul başarınızla birlikte o üniversitenin hastanesinde staj yapmak ve hatta ilerde çalışmak adına imkanlarınız artmış olacaktır.
  • Üniversitelerin öğretim üyelerine bakmak faydalı olabilir. Çok iyi bir üniversite olmadığı halde bazı iyi hocaların bulunduğu üniversiteler de var aslında. İstediğiniz bölümde başarılı hocalar bulunan ortalama düzeydeki üniversiteleri seçmeniz avantajdır. O hocalar hem size bir şeyler öğretecektir hem de ayrı bir bağ kurduğunuz sürece iyi bir referansa sahip olacaksınızdır. Kariyerinizde sıçrama yapmanızda hocalardan aldığınız referanslarda etkilidir.

2.     Doğru Bölüm Seçimi

Üniversite sizi 4-5 yıl etkilerken seçtiğiniz bölüm sizi hayatınız boyunca etkiler. Üniversite seçmekten ziyade sizi tanımlayan bölümleri tercih etmek çok daha önemlidir aslında. Sınavda başarısız olma durumu kurtarılmayacak bir durum değil. Diyelim ki puanınız hayal ettiğiniz gibi yüksek sıralamalı bir üniversiteye gitmeye yetmedi. İstediğiniz bölümü iyi seçtiğiniz taktirde üniversite hayatınız boyunca çeşitli seminerlere, eğitimlere katılarak, bol bol okuma yaparak kendinizi geliştirerek istediğiniz başarıyı yakalayabilirsiniz. Üniversiteden mezun olduktan sonra kişisel özellikleriniz ve kendi çabanızla iyi yerlere gelmeniz mümkündür. İstediğiniz alanı bilirseniz ve o yönde ilerlerseniz başarılı da olursunuz. Bölüm seçimi çok önemli çünkü seçtiğiniz bölüm sizin geleceğiniz konusunda yıllarca yapacağınız işi tanımlayacaktır.

Özetle düşük puan almanız akademik, eğitim ve kariyer hayatınızın sona erdiği anlamına gelmez. Sınav her şey değildir. Eğitim sürekliliği olan bir şeydir. Sizin gösterdiğiniz çaba ve tutkunuz sınav başarısı için çok büyük bir etkendir. Üniversite hayatınızda da etkili çalışarak araştırmalar yaparak başarılı olabilirsiniz.

Üniversite tercihiyle ilgili daha fazla bilgi edinmek için Aba Yurt Dışı Eğitim kanalımızdaki “Doğru Üniversite Nasıl Seçilir?” isimli videoya aşağıdan ulaşabilirsiniz:

Read More