LGS (Liseye Geçiş Sınavı) Etkili Zaman Yönetimi

“Zamanım olsaydı tüm soruları yapabilirdim”

Çoğu öğrenciden duyduğumuz bir cümledir. Fakat özellikle yerleştirme sınavlarının çoğunun ölçtüğü şey: Zaman yönetimidir.

Öğrencilerin çoğu sınava yanlış hazırlanmak ve sınav esnasında işlerine yarayacak stratejiler belirlemekte zorlanmaktadırlar. Hazırlanılan sınavın amacını iyi bilmek çoğu zaman göz ardı edinilen fakat sınav başarısını etkileyen en önemli faktörlerden biridir.

Bu nedenle size özellikle sınavların biçimine göre zamanı nasıl etkili şekilde kullanabileceğinize dair bir blog yazısı hazırlamak istedik.

Bu blog yazımızda özel olarak etkili zaman yönetimi için LGS’ ye nasıl hazırlanmanız ve sınav esnasında nasıl bir strateji izlemeniz gerektiğini anlatmak istedik:

LGS Sınavına Hazırlanırken Etkili Zaman Yönetimi için Nasıl Çalışmalısınız?

1.Sınav Biçimine göre Çalışmaya Özen Gösterin

Konuları biliyor olmanız değil sınav esnasında kağıda yansıtabilmeniz önemli olan. Bunu yapabilmek için sınavın biçimine göre çalışmak en mantıklı metottur.

Bazen öğrenciler konu anlatımına gereğinden fazla önem vermektedirler fakat LGS  test biçimine sahip bir sınavdır. Test sınavlarına hazırlanırken konu anlatımını bir kere dinledikten sonra hep test çözerek yapamadığınız soruların üzerinden gitmek daha büyük avantaj sağlayacaktır.  Ayrıca bolca pratik yaptığınız için sınav esnasında zaman sıkıntısı yaşama ihtimalinizi düşürecektir.

  1. Sınav Formatıyla Benzer Soru Çözümleri Yapın

LGS formatı 2 kitapçıktan oluşuyor. İlk kitapçıkta sözel ardından aradan sonra sayısal kitapçıklar dağıtılacak. Evde sınava çalışırken çoğu öğrenci derslerle ilgili ayrı ayrı testler çözmekte. Öğrenme sürecinde bu elbette yapılmalı fakat zaman zaman sınav formatına uygun deneme niteliğinde sınavlar çözmeniz sizi 10 adım öteye taşıyacaktır.

Geçek sınavda sözel bölümdeki Türkçe, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi,  İngilizce olmak üzere 4 farklı ders bulmakta.

İkinci kitapçık yani sayısal bölümde ise Matematik ve Fen Bilimleri olmak üzere iki farklı ders bulunmakta.

Aynı bu formata sahip denemeler çözmeniz daha iyi olacaktır çünkü sınavda bu farklı ders alanlarını bir arada çözmeniz beklenecektir.

  1. Hangi Dersin Ne Kadar Fazla Puan Getirdiğine Yönelik Çalışmalar Yapın

LGS puan ağırlıklarına göre size daha çok puan getiren derslere ağırlık vermeniz önemli. Elbette daha az puan getiren derslerde başarılı olabilirsiniz fakat istediğiniz gibi bir sonuç elde edebilmek için bu konuda stratejik davranmalısınız.

 

Matematik 1 soru netinin değeri: 4,9527

Fen Bilgisi 1 soru netinin değeri: 4,0725

Türkçe 1 soru netinin değeri: 3,6714

Din Kültürü 1 soru netinin değeri: 1,9407

İnkılap Tarihi 1 soru netinin değeri: 1,6849

Yabancı Dil 1 soru netinin değeri: 1,6320

Bu nedenle Matematik ve fen öncelikli olmak üzere ek olarak Türkçe’ ye diğer derslere göre daha çok ağırlık vermek size daha çok puan getirecektir.

Sınav Esnasında Zaman Yönetimi

1.İyi Olduğunuz Alandan Başlamayı Tercih Edin

Hangi dersten başlamalıyım? Her zaman tartışılan bir konudur. Bu konuda kesin bir şey    söylemek doğru değil. Öğrencinin bu anlamda kendisini tanıyarak kendine özgü bir metot belirlemesi akıl kârı olandır.

Sözel kitapçığında ya da sayısal kitapçığında hangi alanda iyiyseniz ondan başlamanız her zaman daha iyi bir taktiktir. İyi olduğunuz alanı çözmek genelde çok daha az zamanınızı alacaktır.

2.     Soruları Çözmeden Önce İnceleyin

Soruları kontrol ederek kolay olanları öncelikli olarak çözmeye çalışın. Kolay olan sorulardan başlamanız motivasyonunuzu yüksek tutmanızı sağlayacaktır. Mutlaka kolay bulduğunuz sorulara daha az vakit harcayacak ve rahatlıkla çözebileceksinizdir. Çözmüş olmanın verdiği his hem içinizi rahatlatacak hem de özgüveninizin ve motivasyonunuzu yüksek tutacaktır.

Kolayları çözerek aradan çıkarmanız ve ardından zor sorulara odaklanarak daha çok vakit ayırmanız stratejik olarak size zaman kazandıracak bir taktiktir.

3.     Sorulara Takılı Kalmayın

Soruları ilk denemede yapamadığınız zaman kabullenerek başka sorulara geçin. İlk anda yapamayabilirsiniz. Vakit kaybetmemek için başka sorulara geçin ve en sonunda boş bıraktıklarınıza geri dönerek uğraşın.

Size zor gelen bir soruyla uğraşarak (belki de hiç çözemeyeceğiniz bir soruyla) daha kısa zamanda çözebileceğiniz bir soruyu kaybediyor olabilirsiniz. Diğer soruları gördükten sonra geri dönmeniz başarınızın sınav sonucunuza daha iyi yansımasını sağlayacaktır.

4.     Başarılı Olduğunuz Derslerde Dikkatli Olun

Genellikle iyi olduğunuz alanlar “Nasıl çözemedim. Çözmem gerek!” diyerek hırs yapmanıza yol açabilir. Eğer başarılı olduğunuz alan o an size zor geliyorsa bilin ki herkese zor geliyor. Her ne kadar iyi olduğunuz bir alansa da sorulara karşı hırs yapmamaya çalışın. Hırs yapmanız zaman kaybettirecektir. Yapamadığınızda boş bırakın ve diğer soruları çözdükten sonra geri dönün.

 

Zeynep Bengisu Çetin

Read More

Sınav performansını etkileyen birçok faktör var bunlardan birisi de beslenme. Sınav anındaki başarının sadece çalışma miktarınızla ilgili olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bir çok dolaylı etken sınav performansınızı etkileyecektir.  Özellikle YKS’ye son hafta kala beslenmenin önemine değinmek istedik. Daha önce  “YKS’de Son Hafta Nasıl Değerlendirilmeli?” blog yazımızda da beslenmenin öneminden kısaca bahsetmiştik. Şimdi ise bu konuyu daha da detaylandırmak istedik. Beslenmenin sınav üzerindeki etkisini anlatmak ve son haftaya girmişken “Nasıl beslenmeliyiz ?” konusuna değinmek istedik.

Beslenme Neden Sınav Performansı Üzerinde Etkilidir?

Beyin hiç durmadan çalışan bir organizmadır. Uyurken bile beynimiz çalışmaya devam etmektedir.  Beynin bu yoğun temposunun üzerine onu daha da yoracak iş yükü bindirdiğinizi düşünün. Sınav öğrencilerimiz beyinlerini belki de normal bir insandan çok daha fazla kullanmaktadırlar. Özellikle YKS gibi önemli bir sınav için eminiz ki öğrencilerimiz beynin kullanabilir maksimum kapasitesini günlerce kullandılar.

Beyinin çalışabilmesi için yakıta ihtiyacı varıdır. Harcadığı enerji de arttıkça yakıt ihtiyacı artacaktır. Bu yakıtı da beslenme sağlamaktadır. Sınav esnasında beyninizin maksimum kapasitesini kullanacağınız için sınava yakın dönemdeki beslenmeniz, konsantrasyon ve beyninizi daha aktif kullanmanız için performansınızı etkileyecek en önemli etkenlerden biridir.

Sınav Dönemlerinde Hangi Besin Türlerine Ağırlık Vermeliyiz? 

Omega 3

 Omega 3 yağ asitleri unutkanlığı engelleyen ve beyin sinyalleri arasındaki iletişimi kuvvetlendirir. Beyin hücreleri arasındaki iletişimi arttırmaya yarar. Bu nedenle iki açıdan bu son hafta omega 3 içeren besinler tükenmek önemli.

  • Eski bilgilerinizi tazeleme dönemindesiniz. Sınav öncesi son tekrarlarınızı yaparken daha iyi hatırlamanızı sağlayacaktır.
  • Sınav esnasında bazen bildiğiniz halde hatırlamak zor olabiliyor bildiklerinizi daha rahat ve hızlı bir şekilde hatırlamak için etkili olacaktır.

Hatırlama konusundaki faydası bilim insanları tarafından kanıtlanan omega 3’ü beslenme planınıza dahil etmeniz sınav performansını olumlu etkileyecektir.

Yumurta

Beyniniz olduğundan daha fazla enerji yaktığı için sık sık acıkma ihtimaliniz artacaktır sınav döneminde. Bu nedenle tok tutan ve protein oranı yüksek bir beslenme düzeni oluşturmak beyninizin ve vücudunuzun ihtiyaç duyduğu enerjiyi almasını sağlayacaktır. Yumurta hem protein oranı açısından yüksek hem de oldukça sağlıklı bir besindir. Gerekli protein ihtiyacını karşılamanız için oldukça etkili olacaktır.

Muz

Muz içerisinde bol miktarda lif, triptofan ve potasyum barındırır. Muzun sınav öğrencilerinin beslenmesine 2 önemli katkısı vardır.

  1. Odaklanmanızı arttırır.
  2. Mutluluk hormonu salgılamanızı sağlayarak stresinizin ve gerginliğinizin azalmasına destek olur.

Beslenme İçin Magnezyum

Magnezyum beyni rahatlatırken gevşemeyi sağlar. Magnezyumun sınav performansı için 3 farklı önemi vardır.

  1. Sınavın getirdiği huzursuzluğa ve gerginliğe iyi gelecektir.
  2. Heyecan, stres ya da geceleri ayakta kalarak çalışma durumlarında oluşan uykusuzlukla savaşmakta bire birdir.

Beslenmenin beyine ve günlük hayata olan etkisinin oldukça fazla olduğu bilim tarafından da kanıtlanmıştır. Beslenmenizin hayat boyunca düzene girerse mental ve fiziksel sağlığınızı korumak çok daha kolay olacaktır. Aba Yayıncılık olarak yayınladığımız, editörlüğünü kurucumuz Doç. Dr. Gamze Sart’ın yaptığı  “30 Günlük Ketojenik  Arınma” adlı kitapla beslenmenizi hayat boyu düzene sokabilirsiniz. Aba Yayıncılık sayfasından kitabı temin edebilirsiniz.

Read More

“Derste çok iyi anlamıştım, şimdi hepsi aklımdan uçup gitti.”

“Dilimin ucunda cevap ama bir türlü gelmiyor aklıma.”

“Sınavdayken bir an aklıma gelmedi.”

Eğer aklınıza gelmiyorsa aslında tam olarak öğrenmemiş olabilir misiniz?

Öğrencilerin sıklıkla yaptığı hata derste çok iyi kavranan bir konunun öğrenildiğini zannetmek. Fakat ne yazık ki o an anlamış olmamız konuyu öğrendiğimiz anlamına gelmez.

Konuyu  gerektiğinde hatırlayabilmemiz için gerçekten öğrenmiş olmak, gerçekten öğrenmiş olmak için tekrar etmemiz gerekir.

Tekrar etmek = Öğrenmek

Bir bilgiyi kalıcı hale getirmek için tekrar etmemiz gerekir. Konuyu kavradığınızı düşünerek bir daha çalışmamak yapılacak en büyük hatalardan birisidir. İlk öğrenme sürecinde zihniniz edindiğiniz bilgileri sadece kısa süreli belleğe aktarmaktadır. Tekrarlar ise zihninizin o bilgiyi uzun süreli belleğe taşımasına ve kalıcı hale gelmesine imkan sağlayacaktır.

 

Öğrenme Sürecimizi Tekrarlar Yoluyla Nasıl Kolaylaştırırız?

  1. Not Tutmaya Özen Gösterin

Yazmak tekrar etmenin en etkili yollarından biridir. Yazarken yazdığımız bilgileri tekrar düşünmekteyiz. Bu da daha kolay öğrenmemizi sağlayacaktır.

  1. Laptoptan Not Almak Yerine Kağıt Kalem Kullanmayı Tercih Edin

Araştırmalar eski moda yöntemle, kağıt kalemle not almanın çok daha faydalı olduğunu söylüyor. Laptopa yazmak bir süre sonra elin otomatikleşmiş bir eylemi olacaktır. Aksine kağıda not alırken yazdığımız yazı üzerine düşünüyor ve odaklanıyoruz. Kısacası kalemle not almak bilgiyi daha sağlam ve kolay şekilde öğrenmenizi sağlayacaktır. Öğrendikleriniz daha rahat aklınızda kalacaktır.

  1. Kendi Not Alma Biçiminiz Olsun

Kendi cümlelerinizi kullanarak not almayı deneyin. Öğrendiklerinizi olduğu gibi defterinize geçirmek pek de işlevsel olmayacaktır. Kendi cümlelerinizle not almanız konuyu anlamanızı gerektirir. Bunu alışkanlık haline getirmek beyninizin bilgiyi daha iyi sindirmesini sağlayacaktır.

  1. 24 Saat İçinde Tekrar Edin

Bilgimiz ders esnasında not alarak ve dinleyerek kısa süreli hafızaya aktarıldı. Şimdi sıra onu uzun süreli hafızaya taşımakta. Bir bilginin uzun süreli hafızaya taşınması için bir günü aşmadan tekrar edilmesi önemlidir. Tekrar edilmeyen bilgiler maalesef unutulmaya mahkumdur.

  1. Gece Yatmadan Önce Tekrar Yapın

Gece yatmadan önce tekrar edilen bilgiyi zihniniz uyurken tekrar gözden geçirecektir. Bu nedenle gece yatmadan önce tekrar etmek daha rahat öğrenmenizi sağlayacaktır.

  1. Farklı Duyulara Hitap Edecek Şekilde Çalışın

Tekrarlarınızı sadece yazarak ya da okuyarak yapmak yerine farklı duyularınıza da hitap edecek şekilde yapmaya çalışın.

Bunlar dışında görselleştirerek tablo haline getirmek ya da çizmek, konuyla ilgili videolar izlemek birden fazla duyunuzu çalıştırmanızı sağlayacaktır. Birden fazla duyunun kullanılması hatırlamanızı ve bilginin kalıcılaşmasını kolaylaştıracaktır.

Zeynep Bengisu Çetin

Read More

Sınav başarısı yüzünden tercihlerim nasıl etkilenecek?”, “Ya başarısız olursam, o zaman iyi bir eğitim alamayacak mıyım?” gibi sorular da başarısızlık korkusunu tetikler. “YKS’de Son Hafta Nasıl Değerlendirilmeli?” blog yazımızda son günlerin gerginliğinden bahsetmiştik. Bu gerginliği arttıran etkenlerden birinin de sınav sonrasında öğrencilerin yanlış tercih yapma korkusu olduğunu biliyor muydunuz? Öğrenciler belli etmese de aslında puanlarının istedikleri gibi bir eğitim alamamalarına sebep olmasından çok korkmaktalar. Bundan ötürü bu blog yazımızda sınav başarınızın tercihinize olan etkisine değinmek istedik.

Sınavdan İstediğiniz Gibi Bir Sonuç Alamamanız Her Şeyi Kaybettiğiniz Anlamına Gelmez

Öğrenciler sık sık eğitim sürecinin tek yönlü olduğunu düşünürler. Yapılan tek bir hatanın her şeyi mahvettiği yanılgısına düşerler. Tek bir sınav başarısıyla geleceklerinin, hedeflerinin tamamen etkilendiğini düşünürler. Özellikle de söz konusu YKS yani üniversite sınavı olduğunda. Aslında durum pek de öyle değil. Sına

1.     Sınav Başarısı: Doğru Üniversite Seçimi

Seçeceğiniz alanda bilindik ve bolca imkan sağlayan üniversiteleri seçmenin avantajlı olacağı yadırganamaz bir gerçektir. Puanınız yetiyorsa tercihinizin bu yönde olması kariyerinize 1-0 önde başlamanızı sağlar. Fakat az önce de belirttiğimiz gibi eğer istediğiniz gibi bir puan alamadıysanız bu demek değildir ki kariyerinizde başarısız olacaksınız ve her şey bitti. Burada da yine stratejik davranarak seçeceğiniz alan doğrultusunda puanınızın yeterliliğine en uygun üniversiteyi seçmeniz faydalı olacaktır. Size göre düşük ve hakketmediğiniz bir puanı almanız

üniversite seçiminizi sandığınız kadar çok etkilememektedir. Hatta ortalama bir üniversitede iyi puanlar alıp yüksek ortalamayla mezun olmak çok daha kolay. Yüksek ortalamayla mezun olmak da sizi kariyer hayatında başarılı kılacaktır.

Bunun dışında istediğiniz gibi bir puan alamadıysanız bile doğru üniversite seçimi için bazı pratik yollar izlenebilir:

  • Örneğin sağlık alanında bir bölüm düşünüyorsanız yüksek puanlı olmayan fakat hastane bağlantısı olan okulları tercih edebilirsiniz. Bu yolla okul başarınızla birlikte o üniversitenin hastanesinde staj yapmak ve hatta ilerde çalışmak adına imkanlarınız artmış olacaktır.
  • Üniversitelerin öğretim üyelerine bakmak faydalı olabilir. Çok iyi bir üniversite olmadığı halde bazı iyi hocaların bulunduğu üniversiteler de var aslında. İstediğiniz bölümde başarılı hocalar bulunan ortalama düzeydeki üniversiteleri seçmeniz avantajdır. O hocalar hem size bir şeyler öğretecektir hem de ayrı bir bağ kurduğunuz sürece iyi bir referansa sahip olacaksınızdır. Kariyerinizde sıçrama yapmanızda hocalardan aldığınız referanslarda etkilidir.

2.     Doğru Bölüm Seçimi

Üniversite sizi 4-5 yıl etkilerken seçtiğiniz bölüm sizi hayatınız boyunca etkiler. Üniversite seçmekten ziyade sizi tanımlayan bölümleri tercih etmek çok daha önemlidir aslında. Sınavda başarısız olma durumu kurtarılmayacak bir durum değil. Diyelim ki puanınız hayal ettiğiniz gibi yüksek sıralamalı bir üniversiteye gitmeye yetmedi. İstediğiniz bölümü iyi seçtiğiniz taktirde üniversite hayatınız boyunca çeşitli seminerlere, eğitimlere katılarak, bol bol okuma yaparak kendinizi geliştirerek istediğiniz başarıyı yakalayabilirsiniz. Üniversiteden mezun olduktan sonra kişisel özellikleriniz ve kendi çabanızla iyi yerlere gelmeniz mümkündür. İstediğiniz alanı bilirseniz ve o yönde ilerlerseniz başarılı da olursunuz. Bölüm seçimi çok önemli çünkü seçtiğiniz bölüm sizin geleceğiniz konusunda yıllarca yapacağınız işi tanımlayacaktır.

Özetle düşük puan almanız akademik, eğitim ve kariyer hayatınızın sona erdiği anlamına gelmez. Sınav her şey değildir. Eğitim sürekliliği olan bir şeydir. Sizin gösterdiğiniz çaba ve tutkunuz sınav başarısı için çok büyük bir etkendir. Üniversite hayatınızda da etkili çalışarak araştırmalar yaparak başarılı olabilirsiniz.

Üniversite tercihiyle ilgili daha fazla bilgi edinmek için Aba Yurt Dışı Eğitim kanalımızdaki “Doğru Üniversite Nasıl Seçilir?” isimli videoya aşağıdan ulaşabilirsiniz:

Read More

Bireylere bildiklerini dahi unutturan sınav kaygısı, baş edilmesi gereken bir duygu durumudur. Bu kaygı, kişilerin sınavlara yeterince hazırlanamamış olmaları veya sınava yükledikleri aşırı anlam yüzünden ortaya çıkmaktadır. Aile ya da çevre baskısına maruz kalan bireylerde çok daha yüksek oranda görülen sınav kaygısı, mükemmeliyetçi kişiliğe sahip bireylerde daha yoğun olarak gözlenmektedir.

İlkokul çağından başlayan sınav maratonu, istenilen alanda istenilen mevkiye gelene kadar devam etmektedir. İnsan daha çok bilmediği şeyden korkmaktadır. Örneğin; aynı konuda daha önce sınava girmiş biri daha az kaygı duymaktadır. Gerekli durumlarda psikolojik destek almaktan çekinmemek gerekir. Aba psikoloji bünyesinde her türlü soru ve sorunda yanınızda olduğumuzu bilmenizi isteriz.

Sınav Kaygısı Yaşayan Bireylerde Gözlemlenebilen Etkiler Nelerdir?

Ruhsal etkiler yaşanabileceği gibi fizyolojik etkiler de görülebilmektedir. Bunlar; göğüs kafesinde daralma hissi, aşırı terleme, karın ağrısı, algı ve anlama düzeyinde bozukluk, çarpıntı gibi şikayetlerle kendini gösterebilmektedir. Ayrıca psikolojik anlamda da depresyon, anksiyete, dikkat dağınıklığı gibi problemlerle kendini gösterebilmektedir. Bu sorunu göz ardı etmemek ve çözüm yollarına başvurmak bireylerin gelecekleri için atılabilecek en doğru adımlardandır.

Olumsuz düşünceleri ortadan kaldırabilmek için aile desteği ve bireyin birlikte hareket etmesi uygun olacaktır. Sınav kaygısı nedenleri tam olarak belirlendiğinde sonuç almakta daha kolay olacaktır. Sınavdan neden korktuğunuzu bilmek ve olabilecek en kötü senaryoyu düşünüp bunlara karşı antitez üretmek oldukça büyük bir yol kat ettiğiniz anlamına gelir.

Sınav Kaygısıyla Baş Etme Hususunda Yapılması Gerekenler Nelerdir?

Öncelikli olarak düzenli çalışmak, olumsuz bir sonuç aldığınızda bunun hayatın sonu olmadığı bilmek gerekmektedir. Bu sınavın sizin hayattaki yerinizi belirlemediğini, sadece bir sınav olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız. Size sadece aldığınız başarılar sebebiyle değer veren insanların, zaten hayatınızda bir yeri olmaması gerektiğini aklınızdan çıkarmamak, kaygılarınızı azaltmak konusunda yardımcı olacaktır.

Sınav kaygısıyla başa çıkma yöntemleri konusunda yaptığımız öneriler tamamen araştırma verilerine uygun olduğu için, sonuç almanızda etken olacaktır. Bir diğer kaygı sebebi ise özgüven eksikliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişinin yapabileceğine olan inancının düşük olması, çevrenin bu anlamda “yapamayacaksın zaten” gibi olumsuz telkinleri buna sebep olabildiği gibi, kişinin kendini yetersiz görmesi de neden olabilmektedir. Yine bu kaygı sebepleri arasında suçluluk duygusu da önemli yer tutmaktadır.

Kişinin yeterince çalışmamış olması, çevrenin beklentilerinin yüksek olması buna sebep olabilmektedir. Tüm önerilere ve çabalarınıza rağmen bu duygudan arınamıyorsanız, uyku bozukluğu, depresyon veya anksiyete gibi belirtiler yaşıyorsanız, artık yardım almanız gerektiği anlamına gelmektedir. Aba psikoloji olarak, uzman danışmanlarımızla sizlere yardımcı olabileceğimizi ve bu sorunu birlikte aşabileceğimizi belirtmek isteriz.

Read More

YKS’ de Son Hafta Nasıl Değerlendirilmeli?adlı yazımızda son hafta boyunca gerginlikle nasıl baş edebileceğinizden bahsetmiştik. Bu blog yazımızda daha ayrıntılı şekilde YKS sınav stres kontrolü konusuna değinmek istedik.

 “Kaygılanma başaracaksın!” “Gereksiz stres yapıyorsun. Çalıştın zaten…”

Bu gibi sözler sınava hazırlanan öğrencilerimizde hiçbir etki yaratmaz. Sınav anında kaygı ve stres kaçınılmaz. Stres ve kaygı ortadan kaldırılamaz. Önemli olan kaygıyı ve stresi sınav performansını etkileyemeyecek şekilde kontrol edebilmek.

Kaygılanmak oldukça normaldir. Özellikle çocukların hayatını etkileyen YKS gibi böylesine önemli bir konuda kaygılanmak… Fakat kaygının gereğinden fazlası sorunlar yaratabilir.

Sınav Stresinin Ana Nedenleri

Sınav anında sınav sonucunuzu düşünmek performansınızı etkiler.

“Kısıtlı süreler içerisinde çözmeniz gereken soru kitapçığınız önünüzde. Siz ise “Acaba doğru mu yapıyorum? Denemelerdeki gibi iyi yapamadım sanki. Ya iyi bir şey alamazsam…” gibi düşüncelere kapılıyorsunuz. Önünüzdeki sorulara odaklanamazsanız nasıl doğru yapabilesiniz ki?”

Bu tip problemler yüksek oranda sınav stresi yaşayanlarda görülür. Çoğu birey aslında başarılıyken başarılarını sınav anında göstermekte güçlük çeker. Bunun sebebi çok fazla sonuç odaklı olmaları ve anda kalmakta zorlanmalarıdır. Oldukça anlaşılır bir durum aslında çünkü sınavın sonucuna göre üniversiteye ya da liseye yerleşimleri gerçekleşiyor. Onlar için bir hayli elzem. Yalnızca  sonuca odaklanırken sınav anında zaman kaybediyor ve gerçek performanslarını yansıtamıyorlar. Her yapamadıkları soruda hayal kırıklığına uğrayıp “Başarısız olacağım.” düşüncesine kapılıyorlar.

Sınav Stres Kontrolü İçin Çözümler

Faydalanmak isteyenler için ufak da olsa yazımızda yapabileceğiniz bazı sınav stres kontrolü yöntemlerinden bahsetmek istedik.

Anda Kalma Pratikleri Yapın

Belirttiğimiz gibi en büyük sıkıntı anda kalamamaktan doğuyor. Sınavın yaklaştığı bu dönemlerde anda kalma pratikleri yapmanın tamda zamanı.

Artık öğrencilerimizin bol bol deneme sınavları çözdüğü dönemlerdeyiz. Çözdüğünüz deneme sınavlarında soruları çözüp çözememek üzerine değil elinizden geleni yapmak üzerine odaklanmaya çalışın. Her sınav bitiminizde kendinize “Ben elimden geleni yaptım.” demeyi ihmal etmeyin.

Sınava hazırlanmak dışındaki etkinliklerinizde anda kalmayı bir pusula haline getirmekte fayda var:

  • Yaptığınız işlere kendinizi vererek ve tam konsantre olarak yapmaya çalışın.
  • Bir işi yaparken birden fazla iş yapmamaya çalışın.
  • Şuan dışarı çıkıp yürümek sık sık yapabileceğimiz bir şey değil fakat çıkabildiğiniz zamanlar farkındalıklı yürüyüşler yapmak etkili olacaktır. Yürürken etrafınıza odaklanarak yürüyün.

Sınav Stres Kontrolü: Olumluyu Düşünmek Olumluyu Çağırır

Kaygılanan çoğu öğrencimiz olumsuz düşüncelere kapılmakta, kendilerinin sürekli başarısız oldukları senaryoyu düşünmekteler. Fakat olumlunun olma ihtimali varken neden olumsuzu düşünerek kendimizi üzelim. Olumsuz düşünmek sınava 1-0 geride başlamaya neden olur. Başaramayacağınıza inanmanız başarısız olmanızı sağlar. Düşünceler performansımıza yansır.

  • Geceleri yatmadan önce kendinizi başarmış olarak hayal edin. Böylelikle sabahları uyandığınızda daha enerjik olacaksınız ve güne daha olumlu başlayacaksınız.
  • Evin duvarlarına ve aynalarına “Yaparsın sen! Her şey güzel olacak!” gibi olumlu yazılar yazın. İster istemez yazıları gördükçe kendinize olan güveniniz artacaktır.
  • Kendinize bu sınavın “ölüm kalım meselesi” olmadığını hatırlatın. Evet, YKS oldukça önemli fakat her şey gibi bu da gelip geçecek. Kadere inanmaya çalışın. Başınıza gelen kötü olarak yorumlanan olaylar aslında hayatınızın önemli parçaları ve sizin gelişmenizi sağlıyor. Sizi ilerideki siz yapmak için bazen işlerin istediğiniz gibi gitmemesi gerekebilir.
  • Hiçbir şeyin sizden değerli olmadığını unutmayın. Sınav her ne kadar önemli olsa da sizi tanımlayan tek olgunun sınav sonucu olmadığını hatırlayın. Birçok özgün, güzel ve özel özellikleriniz var. Sınavdan başarısız olmanız hayat boyu başarısız olacağınız anlamına gelmez.
  • Başarısız olacağınıza inandığınızda olumlu özelliklerinizi, geçmiş başarılarınızı aklınıza getirerek olumsuz düşüncelerinizden uzaklaşmaya çalışın.
Read More

İnsan yaşam boyu öğrenen bir varlık olduğu için, ders çalışma teknikleri bilmek yararınıza olacaktır. Gerekli hedefleri koyduğunuz, çalışmak için nedenleriniz olduğunu bildiğiniz halde ve aslında ders çalışma konusunda istekli olduğunuz halde, hala ders çalışma kısmına geçemiyorsanız, tekniklerinizde sorun var demektir. Yeterince istediğinizden ve neden istediğinizden emin olmalısınız. Çünkü bir şeyi ne kadar isterseniz, başarma konusunda sonuca o kadar yakın olursunuz.

Verimli Ders Çalışma Teknikleri Nelerdir?

  • Dikkat etmeniz gereken hususlardan biri, etkili ders çalışma yöntemlerini bilmekten geçmektedir. Bu durum düzenli bir program oluşturmayı gerektirir. Az da olsa her gün aynı saatte aynı şeyi yaparsanız, bir süre sonra zihniniz otomatik olarak sizi uyaracak ve programınıza uymanızı sağlayacaktır. Bu kural etkinliği araştırmalarla kanıtlanmış ve uyulması halinde olumlu sonuçlar alınmıştır.
  • Kendinize ulaşılabilir hedefler koymalısınız. Uzun vadede ki hedefler sizi amaca götürme konusunda uzun süreler gerektirdiği için, bir süre sonra bıkkınlık hissi yaşamanız doğaldır. Hedeflerimizi belirlerken, yakın ve uzak hedefler olarak ikiye ayırmalı ve ilk olarak yakın hedefi gerçekleştirmeye çalışmalıyız.
  • Ders çalışma programları hazırlarken, dikkatinizi dağıtacak şeylerden ortamı temizlemek gerekmektedir. Örneğin; karnınız açsa mutlaka bir şeyler atıştırmalı ve derse öyle oturmalısınız. Mümkünse telefonunuzu kapatmalı veya sessize almak da dikkatinizi toplamak konusunda size yardımcı olacaktır.
  • Aynı anda birden fazla ders düşünmek, konuyu anlamanızı zorlaştıracaktır. Bu sebeple sadece bir derse yoğunlaşıp, daha sonra diğer derse geçmek yararınıza olacaktır. Ayrıca başka bir yardımcı olarak, önce zorlandığınız dersi çalışmalı, daha sonra yorulduğunuzu ve artık anlamadığınızı fark ettiğinizde sevdiğiniz dersi çalışmaya devam edebilirsiniz.
  • Ders çalışma yöntemleri arasında kendine önemli bir yer edinen kurallardan birisi de, kendinize bir çalışma alanı oluşturmak ve bu alanı dikkatinizi dağıtacak her şeyden arındırmaktır. Ayrıca çalışma masanızın ve odanın derli toplu olması motivasyonunuzu artırma konusunda gerekli bir adımdır. Altın kurallardan birisi de masanın derli toplu olduğu gibi, zihni derleyip toparlama konusudur.
  • Verimli ders çalışma teknikleri arasında sayılan bir diğer konu ise not tutmaktır. Yazdığınız veya önemli gördüğünüz yerlerin altını çizmek, tekrar yaparken kolaylık sağlamaktadır.

Küçük Çocuklarda Ders Çalışma ve Çalıştırma Yöntemleri Nelerdir?

Çocuklarda ders çalışma yöntemi olarak kullanılabilecek kurallardan bir tanesi de önce ders sonra oyun kuralıdır. Çünkü bilimselliği kanıtlanmış bu kural, önce oyun oynayan sonra ders çalışan çocuk veya bireylerin, zihinlerinin hala oyunla meşgul olduğunu ve derse adapte olamadıklarını göstermektedir.

Dersin içine oyun katarak öğrenmesine yardımcı olabilirsiniz. Oyunlarla hatta müzikler eşliğinde öğrenmek, küçük çocuklarda daha kalıcı olmaktadır. Okulda bir sonraki gün işlenecek konunun evde önceden en azından göz gezdirilmesi, ders anlatılırken daha iyi anlamaya yardımcı olacaktır.

Bilimsel ders çalışma teknikleri kapsamında, çocuğa uzun süreler boyunca ders çalıştırmak verim almayı engelleyecek bir faktördür. Dikkat süresini tespit ederek belirli bir süre çalışıp aralar vererek yeniden çalışmaya başlamak, konuları daha iyi anlamasına yardımcı olacaktır. Ayrıca ders çalışılan ortamda, televizyon, telefon veya tablet gibi uyaranların olmaması, çocuğun adaptasyonunu olumlu yönde etkilemektedir.

Bunların yanı sıra bol bol kitap okumak gereklidir. Çünkü ne kadar çok okuma yapılırsa, algı o denli gelişir. Okuduğunu anlamak, problemleri çözme becerisini geliştirir. Okuma yapıldıktan sonra çocuğun anladığını anlatmasını istemek, belleğini güçlendirerek akıl yürütmesini ve hafızasının güçlenmesini sağlamaktadır.

Verimli Ders Çalışma Saatleri Nelerdir?

Sabah erken saatlerde zihnin uyanık olması sebebiyle yeni konular çalışmak anlamanıza yardımcı olacaktır. Gün sonunda beynin yorgunluğu ile beden yorgunluğu birleşerek yeni konu anlamakta zorluk çekmenize neden olacaktır. Bunun için uyumadan en az bir saat önce konu tekrarı yapmak daha güzel sonuçlar almanızı sağlayacaktır.

Read More

Her hareketli çocuğun hiperaktif olarak etiketlendiği günümüzde, konunun ne olduğu, nasıl tanı konulduğu gibi hususları sizler için açıklamaya çalışacağız. Aslında bir dürtü bozukluğu olan hiperaktivite çocuğun akranlarından çok daha fazla hareketli olması, tabir yerindeyse yoruldukça hareketlenmesi, düşünmeden davranması ve uzun süre bir işe adapte olamamasına denilmektedir.

Hiperaktif çocuğun zekası normal çocuklara oranla daha yüksek olduğu düşüncesi, yaygın bir kanıdır. Fakat zeka durumunun hiperaktif olma durumu ile alakası yoktur. Bazı hiperaktif çocukların zeki olmalarının hiperaktif olmaları ile ilişkilendirilmesi son derece yanlış bir kanaattir. Özellikle erkek çocuklarının çok daha fazla hareketli olması, daha çok yapıları gereğidir. Büyüme çağındaki çocukların vücudunda biriken enerjiyi atacak ortamları olmadığı taktirde, evlerde koltukların üstüne çıkan, yataklarda zıplayan çocuklar görmek mümkündür. Aynı şekilde okullarda özellikle erkek çocuklarının içlerinde biriken enerjiyi atamamaları sonucu koşmaları, hareketli olmaları da son derece doğaldır.

Psikoloji biliminde bu konuya ait bir çalışma alanı bulunmaktadır. Öncelikle bilinmelidir ki bir çocuğun aşırı hareketli olması tek başına o çocuğa hiperaktivite tanısı koymaya yetmez.

Hiperaktif Çocuk Nasıl Anlaşılır?

Hiperaktivite tanısı genellikle okul çağındaki çocuklarda konulmaktadır. Sınıf düzenini bozan, derse adapte olmayan çocuklar, rehberlik öğretmenleri tarafından veliler bilgilendirilmek suretiyle çocuk ve ergen psikiyatrisi alanına yönlendirilmektedir. Bu noktadan sonra, uzman hekim tarafından veli ve öğretmen gözlemleri de dikkate alınarak belirli testler yapılmaktadır. Ayrıca hiperaktif olan çocuklarla iletişim sırasında dikkat edilmesi gereken hususlar bulunmaktadır.

Hiperaktivite Tanısı Nasıl Konulur?

Çocuğun aşırı hareketli olması, dikkatini yaşıtlarına oranla daha kısa süre toplaması ve odaklanamaması, olur olmadık zamanlarda farklı hareketler yapması, düşünmeden konuşması gibi eylemler, hiperaktivite tanısı koymak için bazı ipuçları vermektedir. Burada dikkat edilmesi gereken konu, bu saydıklarımızın hepsi veya büyük çoğunluğunun bir çocukta toplanması durumudur. Sadece bir tanesi var, diğer belirtiler yoksa hiperaktiftir denilemez.

Genellikle hiperaktivite ve dikkat eksikliği birlikte görülmektedir. Hiperaktif çocuklar sevdikleri bir aktiviteyle ilgilenirken, uzun süre başında durabilmekte fakat sıkıldığı şeyleri yaparken çok daha kısa sürede başka bir şeyle uğraşmaya başlamaktadır. Yetişkinlerde de görülen sevmediği işle uğraşırken sıkılma durumu, hiperaktif çocuklar söz konusu olduğu zaman dürtüyü kontrol edememekten kaynaklanan bir dikkat dağınıklığı ile sonuçlanmaktadır.

Bu durumun kalıtsal olabileceği de göz ardı edilmemesi gereken konuların başında gelmektedir. Evde yapabileceğiniz dikkat süresi uzatma egzersizleri yetersiz kaldığında çocuğun ileriki dönemlerde başarısının etkilenmemesi için yardım almak gerektiğini unutmamak gerekir. Aba psikoloji olarak hiperaktivite nedir? Sorusuna cevap vermeye çalıştık. Daha fazla bilgi edinmek için kanılımızı takip edebilir ve Aba Psikoloji sosyal medya hesaplarından iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Genetik nedir sorusu merak edilen önemli konulardan bir tanesidir. İnsan davranışlarını etkileyen en önemli iki etmen genetik ve çevre faktörüdür. Burada en önemlisi epigenetik denilen kavramdır. Epigenetik; genlerin kendisinde bulunmadığı halde irsi olarak nitelendirilen, kalıtımsal genlerin normal genlerin üzerindeki baskısı sonucu, genin değişmesini inceleyen bilim dalıdır. Çocuğun gelişiminde kalıtımın etkisi konusunu tartışırken, sıklıkla bahsi geçen hamile annenin bebeğinin genlerinin üzerindeki etkisi gibi örnekler verebiliriz. Mesela, çok duygusal bir hamilelik geçiren annenin bebeği daha duygusal olmaktadır. Veya gebelikte depresyon geçirmiş ve bunun tedavisini almamış kişilerin bebeklerinde, doğumdan sonra aşırı huysuzluk ve huzursuzluk hali görülebilmektedir.

İnsanın genetik yapısı tam olarak çözülebilmiş değildir. Gen-çevre etkileşimi iç içe geçmiş iki kavramdır.  Bunu en belirgin şekilde ortaya koyan yine genetik bilimcilerdir. Çünkü genetik bilimciler, bu konuyu en fazla araştıran ve bu konuda en fazla bilgi sahibi olan kişilerdir. Ailelerden geçen genler (kalıtımsal) çözülmesi en fazla zaman alan ve bazı hastalıklar konusunda yön göstericiler olmaktadır. Aynı ailenin çocuğu olan iki kardeşin farklı yapılarda olması, hangisinin anne veya babasından aldığı geni taşıdığı oldukça karmaşık bir konudur. Genetik biliminin ilerlemesiyle hastalıklara çare olabileceği düşünülse de, genetik kodlarımız çözülememiş ve bu konuda hala kesin sonuçlar alınabilmiş değildir.

Genetik Nedir? Gelişimde Kalıtım Neden Önemlidir?

Bebeğin anne karnında maruz kaldığı hormonal ve kimyasal değişimler, çocuklarının ileride yaşayacağı problemlerin başlıca kaynağı olabilmektedir. Örneğin; alkol veya sigara kullanan bir annenin bebeğiyle, bu maddeleri hiç kullanmayan annelerin bebekleri arasında önemli sağlık farklılıkları ortaya çıkmaktadır. Veya annenin hastalıklarının gebelik döneminde bebeğe geçmesini sayabiliriz.

Çevresel faktörler olarak adlandırdığımız olgu, yalnızca bulunduğumuz içinde yaşadığımız ortamı değil, genlerin birbirleriyle olan ilişkilerini de kapsamaktadır. Kişilik gelişiminde genetik ve çevresel faktörlerin etkisi konusunu incelerken görülmektedir ki; Sosyal çevre veya toplumsal çevre kişinin davranışlarına kısmen müdahil olsa bile, genetik çevre çok daha önem arz etmektedir. DNA analizlerinde ortaya konulamayan epigenetik terimi ile adlandırılan kalıtımsal genler, kişilerin yaşamları boyunca hayatlarını etkilemekte olan en önemli faktörlerden biridir.

Gen-Çevre İlişkisi Kontrol Altına Alınabilir Mi?

En azından çevre konusu müdahale etme şansı olan bir alan olduğu için, değiştirilebilir faktörlerdir. Hamile annenin yiyip içtiklerine, kullandığı ilaçlara dikkat etmesi, bulunacağı ortamdaki stres gibi olumsuz faktörlerin azaltılabilmesi mümkündür. Bu anlamda kalıtımsal genlere karşı olmasa bile, çevre faktörüne müdahale edebildiğimiz için, bazı sorunların başlamadan çözülmesini sağlamak mümkündür.

Epigenetik kavramı dahilinde genetik çevreyi açıklamaya çalıştık. Sonuç olarak; genlerin ürettiği proteinler, genlerin maruz kaldığı diğer genetik baskılar gibi faktörlerin, kişinin yaşamı boyunca yanında olacağı ve hastalıklarında veya davranışlarında nasıl ilerleyeceğini ortaya koymaktadır. Genetik faktörlerin de etkilediği insan davranışları ve yetenekleri çocuklarda yapılan psikolojik testler sayesinde ortaya koyulmaktadır. Bu sayede stratejik yetenek yönetimi için gerekli olan veriler elde edilmektedir.

Read More

Dünyanın en güzel duygularından biri olan anne babalık sürecinde,  sağlıklı bir bebek beklerken, bedensel veya zihinsel kısıtlamaları olan bir çocukla karşılaşmak ebeveynler için yıkıcı olabilmektedir. Öncelik çocuğun tedavisine bir taraftan başlamakken bir taraftan da ebeveynleri desteklemek olmalıdır. Engelli bireylerin aileleri ilk başlarda ne yazık ki durumu kavrayabilmek ve kabullenebilmek anlamında büyük sorunlar yaşamaktadır. Engelli bireylere karşı davranışlarda dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır.

Engelli Bireylerin Aileleri ve Geçirdikleri Aşamalar Nelerdir?

Bu durumu ilk öğrendiklerinde aileler; doktorun uzmanlığını sorgulamak, suçlu olarak birilerini görmek gibi olağan tepkiler verebilmektedir. Daha sonra durumu kabullenmek ve tedaviye başlamak sırasıyla ilerleyen bu süreç, bazı ailelerde farklılık gösterse de en sık karşılaşılan tablo bu şekildedir. Ailelerin bu süreçte ilk öğrenmeleri gereken şeyse, beynin kendini tedavi etme ve normale dönmek için çabalayacağıdır.

Bu tarz özel bir çocuğa sahip ailelerin psikolojik destek almaktan çekinmemeleri gerekmektedir. Eğitim ve dış müdahalelerle çok daha iyi bir sonuç alınabileceğini unutmamak gerekir. Maddi ve manevi anlamda zorlu bir süreç olduğunun bilincindeyiz. Fakat şunu da unutmamak gerekir ki, hem devletin bu sorunları yaşayan ailelere desteği, hem de ebeveynlerin aileleri bu süreçte aileye destek veren en önemli iki unsurdur. Ne kadar ağır bir engel olursa olsun, eğitimin ve çocuğun alacağı psikolojik desteğin yardımıyla büyük bir yol kat etmek mümkündür.

Engelli Bir Bebeğe Sahip Ailelerin Yaşadığı Sorunlar Nelerdir?

Fiziksel ya da ruhsal engeli olan bir bebeğe sahip olacağını öğrenen ailelerde ilk olarak öne çıkan problem, eşlerin sık kavga etmeleri ve hatta boşanmaya kadar gidebilmeleri sayılabilir. Çevrenin verdiği olumsuz tepkilerle başa çıkmak, diğer tarafta çocuğun eğitimi ve bakımı gibi zorlu görevlerle ilgilenen aileleri daha fazla yıpratmaktadır. Böyle bir durumda rehberlik hizmeti veren özel veya kamu kuruluşlarından yardım almayı ihmal etmemek gerekmektedir. Ayrıca bunun dünyanın sonu olmadığını bilmek, rutin hayata devam edebilmek gerekir. Unutulmamalı ki, ebeveynler ne kadar güçlü olursa, çocukları o denli bu sorunla baş edebilmektedir.

Ayrıca özel bir çocuğa sahip olmak sizi olduğunuzdan daha da güçlendirecektir. Elbette bir sihirli değnek yok ve çocuğunuzun engeli ortadan kalkmayacak. Fakat gidilebilir en son noktaya ulaşmaya çalışmak için vazgeçilmemelidir. Ne kadar zor bir durumda olursanız olun, arada bir nefes almak için kendinize izin vermeniz gerekmektedir. Bu bir adım geri çekilip iki adım öteye atlamaya benzetilebilir.

Engelli bireylerin ailelerine yönelik rehberlik hizmeti veren Aba Psikoloji her türlü psikolojik problemde olduğu gibi, bu konuda da çocuklara ve ailelerine destek vermektedir. Ayrıca eşlerin engelli çocukları için aralarında nasıl bir problem olursa olsun, birlikte hareket edip doğru kararlar alabilmek için istişare etmeleri gerekmektedir. Engellilik ve aile tutumları çok daha geniş kapsamlı bir konu olsa da kısaca değinmeye çalıştık.  Daha fazla bilgi için Aba Psikoloji sosyal hesaplar veya iletişim numarasından bizlere ulaşabilirsiniz.

Read More