Yeme Bozukluğu kısaca…

Yemek yeme bozuklukları yeme alışkanlıkları, egzersiz alışkanlıkları, vücut ağırlığı ve şekli ile ilişkilendirilip karakterize edilen bir mental rahatsızlık durumudur. Yemek yeme bozuklukları fiziksel, duygusal ve sosyal sonuçlara yol açabilir. Yeme bozuklukları aynı zamanda tüm psikiyatrik hastalıklar arasından en yüksek ölüm oranına sahiptir. Yeme bozuklukları hem kadınlarda hem erkeklerde hangi kültürel geçmişten geldiği fark etmeksizin etkileyebilir. Alanda yapılana araştırmalar nüfusun yüzde dokuzunun yeme bozukluklarından etkilendiğini göstermektedir.

Yeme bozukluğu Sebepleri ve semptomları 

Bir bireyin neden yeme bozukluğu gösterdiğinin spesifik tek bir nedeni olmamakla birlikte genlerin ve çevrenin bu konuda en önemli faktörler olduğu biliniyor. Günümüzde pek çok genç ideal vücut imajı için endişe etmekte ve kilo vermek için sağlıklı olmayan diyetler ve egzersizler denemektedir. Yemek yeme bozukluklarının kesin sebebi bilinmediğinden, genellikle biyolojik, psikolojik ve / veya çevresel anormalliklerin bir kombinasyonunun bu hastalıkların gelişmesine katkıda bulunduğuna inanılır.

Biyolojik faktörlere örnek olarak aşağıdakileri verebiliriz;

* Düzensiz hormon fonksiyonları

* Genetik (yeme bozuklukları ve bireyin genleri arasındaki bağ hala yoğun bir şekilde araştırılmaktadır, ancak genetiğin hikâyenin bir parçası olduğunu biliyoruz).

* Beslenme eksiklikleri

Psikolojik faktörlere örnek olarak 

* Negatif vücut görüntüsü

* Zayıf benlik saygısı

Yeme bozukluklarının oluşmasına katkıda bulunacak çevresel faktörlere örnek olarak ise;

* İşlevsel olmayan aile dinamiği

* Bale ve modelleme gibi ince ve kilo kaybına neden olan meslekler ve kariyer

* Estetik yönelimli sporlar, artan performans için yalın bir vücuda sahip olmaya önem verilmesi (kürek, güreş, jimnastik, dalış uzun mesafe koşu vb…)

* Aile ve çocukluk çağı travmaları: çocukluk çağı cinsel istismarı gibi ağır travmalar

* Arkadaşlarınız ve iş arkadaşlarınız arasında kültürel ve / veya arkadaş baskısı

* Stresli geçişler veya yaşam değişiklikleri

Yeme bozukluğunu anlayabilmek için bazı sinyaller; 

Birisinin yeme bozukluğu yaşayabileceğine dair bazı fiziksel ve davranışsal işaretler vardır.

Fiziksel işaretler 

* Önemli kilo kaybı veya hızlı kilo değişiklikleri

* Kadınlarda, adet dönemlerinin kaybı veya rahatsızlığı

* Soğuğa duyarlılık- çoğu zaman ılık ortamlarda bile soğuk hissetmek

* Uyuşukluk, yorgunluk

* Baş dönmesi, bayılma

* Konsantre olma yeteneğinde azalma.

Davranış işaretleri 

* Yağ miktarını sürekli olarak azaltmak, kalori saymak, öğün atlamak, bazı yiyecek gruplarını oruç tutmak ve bunlardan kaçınmak (örneğin süt ürünleri, et veya karbonhidratlar)

* Yemek yemekten kaçınmak için bahaneler uydurma

* Aşırı ve / veya zorunlu egzersiz

* Ortalama bir kişiden daha fazla vücut şekli, ağırlık ve görünüm ile meşgul olma

* Yoğun kilo alma korkusu

* Çarpık beden imgesi (ör., gerçekten sağlıklı bir kiloda ya da zayıf olduklarında şişman hissetme ya da şişman görünme şikâyeti)

* Yemek zamanlarında sıkıntı ve / veya öfke

References

  • https://www.eatingdisorderhope.com/information/eating-disorder
  • https://www.rch.org.au/kidsinfo/fact_sheets/Eating_disorders
Read More

Disleksiyi teşhis edebilecek tek bir test yoktur. Bir dizi faktör göz önünde bulundurulur, örneğin; Çocuğunuzun gelişimi, eğitim sorunları ve tıbbi geçmişi. Doktor muhtemelen size bu alanlar hakkında sorular soracak ve herhangi bir aile üyesinin öğrenme güçlüğünün olup olmadığı da dahil olmak üzere ailenin diğer üyeleriyle ilgili bilgi sahibi olmak isteyecektir.

Ev hayatı da göz önünde bulundurulacak faktörlerden biri. Doktor, evde kimin yaşadığı ve evde herhangi bir sorun olup olmadığı da dahil olmak üzere aileniz ve ev yaşamınızın açıklamasını isteyebilir.

Görme, işitme ve beyin (nörolojik) testleri; bunlar, başka bir bozukluğun olup olmadığını saptamak için oldukça önemli testlerdir. Çocuğunuzun zayıf okuma kabiliyeti varsa bu testler sebepleri saptamakta kullanılabilinir. 

Okuma ve diğer akademik becerilerin test edilmesi. Çocuğunuz bir dizi eğitim sınavına girebilir ve bu testler bir okuma uzmanı tarafından test edilir.

Disleksi nedir ne değildir?

Disleksi,  bir insanın okuma ve yazma yeteneğine olan etkisiyle bilinen bir hastalıktır. Birçoğumuz, disleksik bir insanın okumaya ya da yazmaya çalıştığında yaşadıklarını, harfleri dışarı fırlamış veya tersi gibi gördüklerini tanımladıklarını görmüş ya da duymuşuzdur.

Disleksi, specific learning disability (SLD) olarak adlandırılır. Böyle adlandırılması disleksik insanların düşük zekalı oldukları anlamına gelmiyor. Aksine disleksik olan insanlar da genel olarak nüfusun geri kalanı ile aynı IQ aralığına sahiptir. Ek olarak, disleksi olmak basılı kelimeleri görmekle ilgili bir sorun değildir; kör olan kişilerin de Braille alfabesini okurken harfleri tersine çevirdikleri bilinmektedir. 

Tedavi

Disleksiye neden olan altta yatan beyin anormalliklerini düzeltmenin bilinen bir yolu yoktur; disleksi yaşam boyu süren bir problemdir. Ancak, belirli ihtiyaçları ve uygun tedaviyi belirlemek için erken teşhis ve değerlendirme söz konusu kişinin başarısını artırabilir.

Disleksik olan insanlarla iletişim kurarken…

Her disleksik insanın farklı olduğunu anlamak çok önemlidir. Bazıları için semptomları o kadar kötü değilken diğerleri için çok şiddetli olabilir. 

  • Sabırlı olun; zaman sinirleriniz bozulmaya ve sabrınız daralmaya başlarsa nefes almak için birkaç dakikanızı ayırın. Unutmayın bu durum o kişi için çok daha sinir bozucu ve tüm hayatı boyunca bununla yaşamak ve baş etmek zorunda
  • Söylemeyin gösterin; Disleksik insanlar genellikle çok görseldir, bu yüzden onlara bir şeyi nasıl yapacağımızı gösterirseniz, genellikle hemen toparlayabilirler.
  • Dinleyin ve sorular sorun; her disleksi vakası farklıdır ve eğer biri size disleksik olduğunu söylerse, bu genellikle bunun hakkında konuşmaya açık oldukları anlamına gelir. Soru sormak rahatsız edici değildir. Sorular sorarak bu konudaki bilginizi genişletebilir o kişiyle daha yakından iletişim kurabilirsiniz.

References

Read More

Çocukların okulöncesi yaşları gelip çattığı zaman birçok ebeveyn çocukların anaokuluna kaydettirmenin doğru karar olup olmadığını sorgulamaya başlıyor. Çocukların, erken çocukluk döneminde çevrelerindeki dünya hakkında çok şey öğrendiklerini artık birçok bilimsel araştırma kanıtladı. Bu dönemler çocukların potansiyellerinin zirvede olduğu ve birçok yönden gelişmeler gösterdiği dönemlerdir. Bu bakımdan, anaokuluna gitmek çocukların zihinsel, fiziksel ve sosyal duygusal olarak büyümesine büyük katkı sağlamaktadır.

Çocuğunuzun öğrenme sürecinden zevk almasını istiyorsanız, anaokuluna göndermek kesinlikle doğru yoldur. Elbette bütün bu süreçte çocuğun kendi gelişim yoluna saygı duymak ve anlayış göstermek de bir o kadar önemlidir. Çocuğunuzu anaokuluna alıştırırken öğretmenlerde birlikte oryantasyon (alıştırma) planı yapmanızı tavsiye ederiz. Çünkü bu okul çocuğunuzun hayatındaki ilk okul kavramı olacak. 

Bütün anne babalar evde öğrenme sevgisini geliştirmek için ellerinden geleni yaparlar. Ancak okulöncesi çocuğu için en iyi öğrenme yeri anaokuludur. Bu nedenle çocuğa anaokulunun eğlenceli, bol oyunlu, bol gülmeli bir yer olduğunu göstermekte fayda var. Alıştırma planı yapmanın diğer bir faydası da okul fobisinin önüne geçmektir. 

Anaokullarında ise öğretim daha yaratıcı yollarla gerçekleşir. Okulöncesi dediğimiz aman aklımıza gelen ilk şey oyun olmalıdır. Çocuklar oyun yoluyla hayatın provasını alır, çeşitli rollere bürünerek birçok farklı duygu durum ve ifadeleri tecrübe ederler. Anne babaların dikkat etmesi gereken en önemli nokta da aslında budur; çocuğu mümkün olduğunda oyunda tutmak, onu oyunda gözlemlemek, oyun yoluyla öğrenmesini sağlamak. 

Küçük çocuklarla beraber olmak…

Küçük çocuklar diğer öğrenciler gibi değildir. Onların ihtiyaçları eşsizdir ve bunun farkında olmalısınız. Küçük bir çocuğun kendi ailesinin dışında etkileşime girdiği ilk yetişkinlerden biri anaokulundaki öğretmenidir. Bu yüzden anne babalar öğretmen ile karşılıklı güven, sevgi ve saygıya dayalı ilişkiler kurmaya özen göstermeli. Ebeveynlerinden başlangıçta ayrılmak zor olabilir ve bir öğretmen bu geçiş sürecinde onlara yardım etmelidir. Aynı şekilde anne babalar da sabırlı olmalı ve öğretmene güvenmeli. 

Çocuk anaokulunda daha çok vakit geçirdikçe öğretmene bağlanmaya, ve aralarında bir bağ oluşmaya başlar. İyi öğretmenler çocukların duygusal geçişlerine iyi adapte olabilen öğretmenlerdir. 

Anaokulu çocuğunuzun yaratıcılığını artırır.

Daha önce de belirtildiği gibi, anaokulları her zaman ilginç ve yaratıcı oyunların olduğu, yaparak yaşayarak öğrenmenin olduğu bir yerdir. Ancak, hepsi bu değil. Çocuklar anaokullarında okulda olduğundan çok daha rahat ve özgür hissederler. Bunun nedeni, resimden bloklara, bahçede oynamaktan kendi işlerini kendi başlarına yapmaya kadar çeşitli ifade araçlarını kullanmalarına izin verilmesidir. Bu etkinlikler, çocukların ilgilendikleri bir şeyi bulmalarına ve yaratıcı düşünmelerini teşvik etmelerine yardımcı olur.

References

Read More

Hayatın dönüm noktalarından biri de hangi mesleği yapacağına karar verme aşamasıdır. Meslek kişinin hayatını belli bir standartta sürdürebilmesi için yaptığı ve maddi getirisi olan bir faaliyettir. Ancak yalnız başına maddi kazanç kişiye her zaman manevi doyum olan mutluluğu getirmeyebilir. Yaptığı işte mutlu olmayan kişiler yoğun stres altında mutsuz bir yaşam döngüsü içerisinde olduklarından ruh halleri de olumsuz bir hal içerisindedir. 

Hayatın daha en başında üniversite ve eğitim alınacak bölüm seçimi yapılırken aslında ilerideki potansiyel mesleğimizi de belirlemiş oluyoruz. Tam da bu noktada yetenek ve ilgi testi uygulamalarından faydalanabiliriz. Yetenek testlerinin amacı hangi meslek dalına daha yatkın olduğunuzun belirlenmesi olarak ifade edilebilir. Bireysel yetenek ve ilgi alanlarının ölçüldüğü bu testler, sayısal, sözel gibi alanlardaki becerilerinizin ve akabinde bu alanlarda kendinizi geliştirebileceğiniz mesleklerin ayrıntılı bir analizinin ortaya çıkmasını sağlıyor. İlgi ve yetenek testleri çerçevesinde tasarlanan bir gelecek ise iş yaşamında birçok avantajı da beraberinde getiriyor. 

1. Motivasyon

İş yaşamında amaçlara ulaşmak için her şeyden önce güçlü bir motivasyon gereklidir. Yapılan işten alınan zevk ve işi sevmek motivasyonun devam etmesini sağlayan yegâne noktalar olarak sayılabilir. Mesleki ilgi testleri ile yeteneklerinize uygun bir iş seçimi yapıldığında motivasyonunuz da azalmayacağından başarı kaçınılmaz olacaktır.

2. Mutlu Bir İş Hayatı

Etrafımız “iş yerine giderken ayaklarım geri geri gidiyor” diyenler, “yarın yine iş var” diye sürekli sızlanan insanlarla dolu. Bu durumun işin zorluğu, mesafelerin uzunluğu veya maaşın yetersizliği gibi birçok nedeni olabilir. Bunlar haricinde akla getirilmesi gereken bir diğer önemli neden de kişilerin yaptıkları işi sevmemeleridir. Üretmekten ve her gün yeni bir şeyler denemekten mutlu olduğumuz işler aynı zamanda ilgilerimize hitap eden ve bizi manevi yönden doyuran işlerdir.

3. Yüksek Performans

Negatif ve motivasyonun düşük olduğu bir iş ortamında yüksek performans beklemek boşuna olacaktır. Oysa ki kişiler beceri ve meraklı olduğu alanlarda çalışsalar sonuçlar hem çalışan hem de iş veren için bir hayli mutlu edici olacaktır. Mühendis, öğretmen, avukat, mimar, eczacı hangi mesleği yapıyor olursak inovatif ve yüksek performanslı olmak her zaman kendimize uygun mesleği seçmekle doğru orantılıdır.

4.  Özel Yaşamda Huzur

Yetenek ve ilgi alanı testleri yardımıyla belirlenen kişiye uygun meslekler aynı zamanda özel yaşamdaki dengenin kurulmasına da etki edecektir. Günün büyük bir bölümünün geçirildiği iş yerinde sıkıntıdan uzak, kendine bir şey katabilen ve mutlu olan bireyler iş dışındaki ilişkilerinde de yapıcı olacaklardır. 

Kaynaklar

 

Read More

Çocuklar ve gençler, yalnız baş edemeyecekleri sorunları olduğunda terapiye ihtiyaç duyarlar.

Ya da sorunlar; ne kadar iyi olduklarını, hissettiklerini veya hareketlerini etkilediğinde yardıma ihtiyaç duyarlar. Eğer işler kendiliğinden iyileşmezse, çocuklar terapiye ihtiyaç duyabilir. Bazen tüm ailelerin iletişim kurmaya, öğrenmeye ve sınır oluşturmaya çalışırken desteğe ihtiyaçları vardır.

Çocuklarda akıl hastalığı nasıl tedavi edilir?

Ruh sağlığı sorunları olan çocuklar için yaygın tedavi seçenekleri şunlardır;

Psikoterapi: Konuşma terapisi ya da davranış terapisi olarak da bilinen psikoterapi, bir psikolog ile konuşarak zihinsel sağlık sorunlarını ele almanın bir yoludur. Psikoterapi sırasında, bir çocuk kendi durumu, ruh hali, duyguları, düşünceleri ve davranışlarını öğrenebilir. Psikoterapi, bir çocuğun sağlıklı başa çıkma becerilerine sahip zorlu durumlara nasıl tepki vereceğini öğrenmesine yardımcı olabilir.

İlaç: Çocuğunuzun doktoru akıl sağlığı durumunu tedavi etmek için uyarıcı, antidepresan, anti-anksiyete ilaçları, antipsikotikler veya duygudurum düzenleyiciler gibi bazı ilaçları almasını tavsiye edebilir.

Bazı çocuklar yaklaşımların birleşiminden yararlanır. Çocuğunuz için en iyi neyin işe yaradığını belirlemek için çocuğunuzun doktoruna danışabilirsiniz. 

Aile danışmanlığı: Ailenin ve ailenin diğer üyelerinin tedaviye dahil edilmesi, ailelerin bir çocuğun bireysel zorluklarının ebeveynler ve kardeşlerle olan ilişkileri nasıl etkileyebileceğini ve bunun tersini anlamasına yardımcı olabilir.

Ebeveynler için destek: Eğitimleri ve diğer ebeveynlerle konuşma fırsatını içeren bireysel ya da grup oturumları, bir çocuğu desteklemek ve zor davranışları olumlu yönde yönetmek için yeni stratejiler sağlayabilir. Terapist ayrıca, okullarla nasıl başa çıkılacağı konusunda ebeveynlere yardımcı olabilir.

Çocuğumun akıl hastalığı ile başa çıkmasına nasıl yardımcı olabilirim?

Çocuğunuzun desteğinize artık her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardır. Çocuğa bir ruh sağlığı bozukluğu teşhisi konulmadan önce, ebeveynler ve çocuklar genellikle çaresizlik, öfke ve hayal kırıklığı duyguları yaşarlar. Çocuğunuzun doktorundan çocuğunuzla etkileşim şeklinizi ve zor davranışların nasıl üstesinden gelineceğine dair tavsiyelerde bulunmasını isteyin.

Rahatlamak ve çocuğunuzla eğlenmek için yollar arayın. Onun güçlü ve yeteneklerini övün. Stresli durumlara nasıl sakin bir şekilde tepki vereceğinizi anlamanıza yardımcı olabilecek yeni stres yönetimi tekniklerini keşfedin.

Aile danışmanlığı veya destek gruplarının yardımını da düşünün. Siz ve sevdikleriniz için çocuğunuzun hastalığını ve duygularını anlamanız ve çocuğunuza yardımcı olmak için neler yapabileceğinizi bilmek önemlidir.

Çocuğunuzun okula başarılı olmasına yardımcı olmak için, çocuğunuzun öğretmenleri ve okul danışmanına zihinsel sağlık durumu hakkında bilgi verin. Gerekirse, çocuğunuzun ihtiyaçlarını karşılayan bir akademik plan geliştirmek için okul personeli ile çalışın.

Çocuğunuzun ruh sağlığından endişe ediyorsanız, tavsiye alın. Çocuğunuz için utanç veya korkudan yardım almamaktan kaçının. Uygun desteğiyle, çocuğunuzun bir akıl sağlığı durumu olup olmadığını ve ona yardımcı olmak için tedavi seçeneklerini araştırıp keşfetmediğini öğrenebilirsiniz.

Kaynak:

https://www.mayoclinic.org/healthy-lifestyle/childrens-health/in-depth/mental-illness-in-children/art-20046577 

https://kidshealth.org/en/parents/finding-therapist.html 

 

Read More

WISC Testi (Çocuklar için Wechsler Zekâ Ölçeği) okullar veya psikologlar tarafından 6-16 yaş arası çocuklara uygulanan IQ testidir. Sınavın amacı, bir çocuğun yetenekli olup olmadığını anlamak ve aynı zamanda öğrencinin bilişsel olarak güçlü ve zayıf yönlerini belirlemektir. WISC Testinin içinde bulunan alt testlerle birlikte testin uygulanma amacı çocuğunuzun değerlendirilme nedenine göre çevrimiçi olarak veya birebir görüşme şeklinde gerçekleştirilebilir. WISC-V’de 10 birincil alt test ve 6 ek alt test vardır. WISC–V, sözlü anlama, görsel uzam, akışkan zekâ, kısa süreli hafıza ve işleme hızı bileşenlerinden oluşan bir değerlendirmeyi kapsıyor. Genel olarak, tam sınav, verilen birincil ve ikincil alt testlerin sayısına bağlı olarak 65-80 dakika sürer. Wisc-v testi güvenilirliliği ve geçerliliği kanıtlanmış, sonuçları genellenebilen, birçok farklı örneklemde denenmiş ve istikrarlı sonuçlar veren dünyaca tanınmış testlerden biridir. WISC-V, zihinsel engellilik, üstün zekâlılık, öğrenme yetersizlikleri, uzmanlık programlarına yerleştirme ve klinik müdahalenin tanımlanması amacıyla kullanılabilir. 

Ek olarak Wısc-v testinin beşinci versiyonu danışan çocuk ve klinisyen arasında özel olarak yapılır. Bu işlem klasik olarak kâğıt kalem kullanılarak yapılır. Bazı durumlarda tablet de kullanılabilir. Wisc-v testinin son versiyonu toplamda 16 alt test içerir, ana başlıklarla sunduğu test sayısı ise 7’dir. 

Wechsler Çocuklar İçin Zeka Ölçeğinin Güvenilirliği

Bu test, kanıtlanmış güvenilirliği sayesinde çocuklar için entelektüel değerlendirme söz konusu olduğunda altın standartlara sahip bir testtir. Güvenilirlik çok önemli bir belirleyicidir. Belirleyiciliğini daha iyi anlamak açısından bir örnek vermek gerekirse; örneğin bir sınava giren katılımcının bu sınava her girdiğinde birbirine yakın, benzer puanlar aldığını düşünün. Bu şu anlama gelir; bu ölçek artık kendi içinde ( testleri ve alt testleri kastediyoruz) tutarlılığını kanıtlamıştır. 

Birçok araştırma bu testin beşinci versiyonunun güvenilirliğini güçlü bulgular ile kanıtlamıştır; bu, bir çocuğun alt testlerden aldığı puanların ve bu testin indeks ölçeklerinin güvenilir göstergeler olduğunu göstermektedir.

WISC-V testi ile çocuğu gelecekteki akademik başarısı ve potansiyeli öngörülebilir. Bu test, çocukla ilgili entelektüel kapasiteyi ölçerek ıQ’sunun ne seviyede olduğunu söyleyen testlerden biridir. Elde edilen sonuçlar çocuğun becerilerini ve yeteneklerini olumsuz etkileyen problemleri bulmanıza yardımcı olur. Böylelikle, erken müdahale programları geliştirmede uzmanlara ve anne-babalara yol gösterir. Erken müdahale bir çocuğun ilerde akademik ve sosyal olarak birçok sorunla baş edebilmesini kolaylaştırır.

REFERENCES

Read More

Günümüzde, okul başarısı, okul başarısızlığı, zeka puanları, dikkat, öğrenme güçlüğü gibi bir çok ifade ile sıkça karşılaşmaktayız. Bu değerlendirmeler sayesinde, bireyin okul performansına etki eden bilişsel işlem alanlarının nasıl çalıştığı, güçlü ve zayıf yönleri hakkında bilgi edinip ihtiyaçlar doğrultusunda planlamalar yapılarak performansın ileriye taşınması hedeflenir. 

Zamanında uygulanan psikolojik testler eğitimle ilgili kararlar alırken daha öngörülü olmanıza yardımcı olur. birçok zeka testi artık geleceği daha iyi yönlendirmek adına veliler ve eğitmenler tarafından sıkça kullanılmakta. Hayatımıza daha iyi şekilde devam edebilmek daha verimli yaşamak için her zaman yeni teknolojiler arıyoruz. bu durum konu eğitim olduğunda da özellikle önem arz etmektedir. eğitimde kullanılan değerlendirme ölçekleri, bir çocuğun öğrenme potansiyelini tanımlamaya yardımcı olurken ve bunları başarmasını engelleyen faktörleri de ortadan kaldırmayı sağlar.

WISC-R Testi: Daha Başarılı Bir Akademik Başarı İçin

WISC-R ölçeği bir çocuğun akademik ilerlemesini ve potansiyelini değerlendirmek için kullanılan en yaygın ve güvenilir testlerden biridir. güvenilirliği ve tutarlığı birçok örnekleme üzerinden genelleme yapılarak kanıtlanmıştır. Bir çocuğun öğrenme potansiyelinin sınırlarının daha kapsamlı bir resmini sağlamak için yeniden birçok kez değerlendirilen Wisc-R testi, yeniden revize edildi. gösterilememiş yetenekleri, fark edilmemiş becerileri ortaya çıkarmamızı sağlar Wisc-r testi. eğitimden daha verim alabilmek adına günümüzde birçok eğitimci ve ebeveynler tarafından kullanılmaktadır.

6- 16 yaş arasındaki çocuklara bireysel olarak uygulanan Wisc-r testi, çocuğun sözel, performans alanları ve tüm zeka kapasitesi ile ilgili bilgi verir. Testin yapılması 90 ila 120 dakika arasında sürüyor. Çocuğunuzun genel entelektüel kapasitesini ve bilişsel yeteneğini tespit eden Tam Ölçekli IQ sonucu üretir. Sonuçlar, çocuğunuzun öğrenme yeteneğini etkileyen sorunları tanımlamaya yardımcı olur. sonuç olarak ileriye dönük en iyi erken müdahale yöntemlerini belirleyip gelecek adına daha başarılı kararlar alabilirsiniz. Alanda yapılan bazı araştırmalar ve çalışmalar da bunu kanıtlamaktadır. Yapılan bir araştırmada, zeka ve sosyoekonomik geçmiş karşılaştırıldığında gelecekteki başarıyı öngörmede zekanın daha belirleyici bir faktör olduğu kanıtlandı. Geleneksel söylem bize ‘ne biliyorsanız osunuzdur’ derken şunu kastetmektedir; kariyer başarısı söz konusu olduğunda sosyal geçmişiniz ve profesyonel ağlarınız yetenekleri aşmaktadır. Oysa ki doğru bağlantıları yapmak sadece ayağınızı o kapıdan içeri sokmanızı sağlar. Gelecekteki başarınız tamamen size bağlıdır. Bu araştırma Tel Aviv Üniversitesi’nin akademisyenlerinden Yoav Ganzach tarafından yapılmıştır.

Read More

Dikkat eksikliği bozukluğu (ADD), eğitime katılma zorluğu, okul çalışmalarına odaklanma, ödevlere devam etme, talimatları takip etme, görevleri tamamlama ve sosyal etkileşim gibi çeşitli davranış sorunlarına neden olan nörolojik bir hastalıktır. ADD ayrıca davranış problemleriyle birlikte hiperaktivite içerebilir. ADD’li öğrencilerin öğrenme güçlüğü olabilir bu durum okulda fark edilip anlayışla karşılanmadığı taktirde çocuk için başka sosyal sorunlara da sebebiyet verebilir. Ne yazık ki yetişkinler ve akranlar, bu tür öğrencilerin verilen yönergelere dikkat etmemeleri ve ödevlerini yerine getirmemelerinin sebeplerini tembel oldukları için yapmadıklarını düşünürler. ADD son derece yaygın olsa da, hastalıkla ilgili yanlış algılar kabul görüp yerleştiği için tanı koyması ve fark edilmesi zor olabiliyor.

Hiperaktivite içermeyen dikkat eksikliği

Hiperaktivite bileşeni olmayan ADD’li çocuklar sınıf etkinliklerinde sıkılmış veya ilgisiz görünebilir. Hayal etmeye ya da unutkanlığa yatkın olabilir, yavaş tempoda çalışabilir veya işlerini eksik bir şekilde tamamlayabilirler. Yaptıkları ödevleri de tıpkı masaları ve kullandıkları diğer alanlar gibi düzensiz görünebilir. Okulda, evde veya okul çalışmalarında materyal ya da kişisel eşyalarını kaybedebilir ve ödevlerde başarısız olabilirler. Bu, öğretmenleri, ebeveynleri sinirlendirebilir ve çocuğun sınıfta kötü not almasına neden olabilir.

Teşhis aşaması

Eğer çocuğunuzun hiperaktivite içeren ya da içermeyen bir ADD olduğundan şüpheleniyorsanız, uygun tedavi için çocuğunuzun okul danışmanı, öğretmeni veya hekimi ile en kısa zamanda konuşmalısınız. Herhangi bir endişeniz varsa, en iyisi bunu en kısa sürede masaya yatırmaktır.

Tedavi

ADD bazen Ritalin gibi uyarıcı ilaçlarla tedavi edilir. Bazı durumlarda, uyarıcı ilaçlar ADD’li öğrencilerin görev başında kalmasına ve odaklanmasına yardımcı olabilir. Bununla birlikte, bazı uyarıcı ilaçlar ciddi yan etkilerle ilişkilendirilmiştir. Sonuç olarak, birçok ebeveyn, ADD’yi tedavi etmek için Ritalin, Adderall veya diğer ilaçları kullanmaktan çekinmektedir. Çoğu doktor ve çocuk psikoloğu ilaç kullanmayı tercih etsin ya da etmesin ebeveynlere çocuklara adaptif davranış becerilerini öğretmeyi ve istenmeyen davranışları azaltmak için bir davranış müdahale planı geliştirmelerini tavsiye eder. Peki bu durumu önlemek mümkün mü? Tıp bilimi henüz ADD’i önlemenin bir yolunu bulamadı. ADD genetik olarak ebeveynden çocuğa bulaşan ve tüm çocukların% 10-15’inde mevcut olan insan ırkının en sık görülen kalıtsal hastalıklarından biridir. ADD’li çocuklar ve yetişkinler de dahil olmak üzere birçok kişi, rahatsızlıklarının ciddiyetine bağlı olarak, dikkatsizliklerini ve düzensizliklerini bir dereceye kadar kontrol edebilmektedir.

References

  • https://www.psychologytoday.com/intl/blog/suffer-the-children/201502/30-ways-prevent-adhd
  • https://www.helpguide.org/articles/add-adhd/attention-deficit-disorder-adhd-in-children.htm/
Read More

Ailelerin İş Stresleri ile Çocuk ve Ergenlerin Psikolojik Uyumlanmaları

Ebeveyn çalışma stresinin aile bireyleri arasındaki etkileşimde olumsuz etkileri olabilir. Dolayısıyla çocukların ve ergenlerin durumlarında da etkileri gözlemlenebilir.  Etkiler direkt olduğu gibi dolaylı yoldan da çocuklara ulaşabilir. İş stresi ebeveynlerin aşırı yüklenmiş ve tükenmiş hissetmesine sebep olabilir. bu durum da daha sonra ebeveyn cocuk ilişkisini olumsuz etkiler. Daha az geçirilen zaman, daha az kaliteli çocuk-ebeveyn etkileşimi, daha negatif tutumlar olarak örnekler verebiliriz.

Ebeveyn iş stresi, çocukların psikolojik işleyişini doğrudan etkiliyor gibi görünmemektedir. Daha ziyade, ebeveynlerin iş deneyimleri, çocukların davranışlarını, ebeveynlerin işle ilgili hisleri üzerinden etkilemektedir.

Anne Babaların Stresi Çocukları Nasıl Etkiler?

Ebeveynler, çocuklarını evde ne kadar göründüklerine ve onları gerçekten dinledikleri konusunda yanılabilirler. Çocuğu olumsuzluklardan ve yetişkinlerden kaynaklanan problemlerden korumak için ebeveynin doğal içgüdüsüdür. Amerikan Psikoloji Derneği’nin Amerika’daki Stres araştırmasına göre, artan stres oranı yetişkinleri fiziksel ve zihinsel sağlıklarını etkilediğini bildirmektedir. Yetişkinlerin üçte biri ya da yüzde 33’ü uyku alışkanlıklarındaki değişiklikleri rapor ederken, yüzde 32’si baş ağrısını rapor ediyor ve yüzde 27’si stres nedeniyle konsantre olmadığına işaret ediyor.  Bunların genel olarak sebebi ise stres. Sadece bununla da kalmıyor, yetişkinlerin yüzde 47’si eşiyle ilişkilerinde sabrını kaybettiğini ve bağırdığını bildiriyor. yüzde 46’sı ise stres nedeniyle çocuklarıyla benzer şekilde ilişki kurduğunu söylüyor.

 Stres artık ne yazık ki hayatımızın bir parçası. Her aile farklı zamanlarda ve farklı nedenlerle farklı derecelerde stres yaşarlar. Bununla birlikte, bu durumun üstesinden gelmek ve daha iyi başa çıkmak için ebeveyn stresini tetikleyen faktörlerden haberdar olunması önemlidir. Stres kaynaklarına ve çeşitlerine örnek vermek gerekirse; Zamansal sıkıntılar Finansal stres, Kariyer stresi Medeni / ilişkisel stres, Kişisel sağlık sorunları, Ailenizi etkileyen sağlık sorunları, Ebeveynlik sorumluluklarının paylaşılmaması, Kendinden şüphe ve belirsizlik. Tetikleyicilerinizi tanımak kadar önemli olan diğer bir şey ise ergenlerde ve çocuklarda stresin nasıl tezahür ettiğini anlayabilmektir. Bağırmak ve bunalmış hissetmek genelde ebeveynler sınırlarının sonuna geldiklerinde ortaya çıkan yüzeyse belirtileridir.

Semptomları iyi bilmek en doğru müdahaleyi bulmamızı sağlar. Fiziksel belirtiler: baş ağrısı, sindirim sorunları, sık veya uzun süreli soğuk algınlığı, yarış kalp, göğüs ağrısı veya baş dönmesi. Bilişsel belirtiler: yarış düşünceleri, hafıza problemleri veya yoğunlaşan zorluklar. Duygusal belirtiler: sürekli endişe, sinirlilik veya sarhoş hissetme, bunalmış veya izole. Davranışsal belirtiler: yeme alışkanlıklarındaki değişiklikler, uyku bozukluğu, sosyal etkileşimden kaçınma veya erteleme

Referanslar

https://health.usnews.com/wellness/for-parents/articles/2017-04-21/how-parental-stress-negatively-affects-kids

http://www.psy.miami.edu/faculty/dmessinger/c_c/rsrcs/rdgs/peers_social_general/Crouter_workstress_childdjust.curdir2001.pdf

Read More

Kardeşlik İlişkileri Neden Önemlidir?

Kardeşler çoğu zaman hayat boyu ilişkilerimiz olan tek insanlardır. Birçok insan için yaşam boyunca kaybolmayacak olan en iyi arkadaş anlamına gelir. Kardeşler çoğu zaman hayat boyu ilişkilerimiz olan tek insanlardır. Arkadaşlıklar sahci olabilir ama gelip geçebilir de, oysa ki kardeşlerin ilişkisi daimidir. Kardeş bağları birçok insan için hayatındaki en uzun ilişkilerden biri olarak kalır. Kardeş ilişkileri otantiktir. kardeşler genellikle aynı çevrede büyürler, aynuı ebeveynlere sahiptirler aşağı yukarı aynı deneyimlerden geçerler. Elbette günün sonunda birbirinden çok farklı bireyler haline gelirler. Kardeşlerimiz bizim aile ağacımızdır. Onlar bizim kim olduğumuzun yadsınamaz bir parçasıdır. Kardeşlerin arasındaki paylaşılmış olan ortak tarih onların ilişkilerinin biricikliğini yaratır.

Sağlıklı Kardeşlik İlişkileri Sürdürmek için Ebeveynler Neler Yapabilir?

Kardeşlikle ilgili düşüncemelerimşz kulaga ve kalbe çok hoş gelir elbette. Peki sağlıklı bir kardeş ilişkisi için neler yapabiliriz, neleri destekleyebiliriz? Bir çocuk kardeşi olacağını ögrendiğinden geride bırakılmış hissetmesin, kardeşiyle arasında sağlıklı bir bağlanma olsun diye neleri teşvik edebiliriz. Öncelikle bu fikre alıştırmaya erken başlayın. Ebeveynler, kardeşler arasındaki saygıyı her zaman özendirmelidir. Kardeşler arasındaki çatışmalarda olumsuz ve zararlı davranışları tolere etmeyin. Çocuklarınızın sizinle kaliteli zaman geçirmeleri için gerekli zamanı sağlayın. Kardeşler arası rekabet olmasını önlemek için ikisine de özel oldugunu ve onları çok sevdiğinizi hissettirin. 

Çocuklardan birini kayırmaktan, diğer bir deyişle favorileştirmekten kesinlikle kaçının. Kardeşlerin küskünlüğünün en yaygın sebeplerinden birisi budur. Çocuklarınızın her birine bire bir zaman ayırmayı sevdiğinizi ve her birine değer verdiğinizi bilmelerini sağlayın. Aile toplantıları için planlar yapın. Aylık veya haftalık… tüm ailenin bir araya gelip kaygılarını, duygularını ve düşüncelerini paylaşması herkese iyi gelecektir. Kardeşler arasında sağlıklı iletişimi teşvik edin. Anlaşmazlık varsa, onların sağlıklı bir şekilde çalışmasına izin verin. Onlara nasıl orta yolu bulabileceklerini, uzlaşabileceklerini ve nasıl kazan-kazan çözümleri bulabileceklerini öğretin.

Çocuklar büyüdükçe beraber bir şeyler yapmaları konusunda onları daha çok teşvik edin. 

Kardeşler Nasıl Davranabilir?

Kardeşler arasındaki en büyük kırgınlık kaynağı, bir ebeveynin diğer çocuğu daha çok sevdiğinin düşünülmesidir. Böyle bir durumda kardeşler birbirlerinin bakış açılarına önem vermeli ve dinlemelidir. Özel bir alana konuldugu düşünülen çocuk için de her şey göründüğü kadar kolay değildir. Kardeşinizle konuştuğunuzda, siyaset, din, hatta travmatik çocukluk anılarını yeniden canlandırmak gibi çekişmeye sebep olan  hiçbir şeyi masaya sohbet konusu olarak getirmeyin.Bazı konuların limit dışı olacağını kabul edin.

 

References 

https://www.psychologytoday.com/us/blog/teen-angst/201404/healthy-sibling-relationships

Read More