Otizm, nörolojik bir gelişimsel bozukluktur. Otizm spektrum bozukluğu olarak da bilinir. Genellikle yaşamın ilk üç yılı içinde ortaya çıkar ve hayat boyu devam eder. Otizmli bir birey; sosyal hayatta, göz teması kurmada, sözel ve sözel olmayan iletişimde sıkıntılar yaşar. Bunun yanı sıra dili kullanma ve anlama güçlüğü, arkadaş edinme konusunda sıkıntı yaşama, olaylar arasında ilişki kurma zorluğu da otizmli bireylerde görülebilecek diğer özelliklerdir. 

Otizmde Erken Teşhis ve Otizm Testi

Doğru uygulanan otizm testi, erken teşhis için çok önemlidir; buna bağlı olarak otizmli olduğu tespit edilen çocuklarda erken yaşlarda özel eğitime başlanır. Çocuğun gelişimiyle ilgili sıra dışı bir durum söz konusu olduğunda, çocuk erken müdahale için bir uzmana yönlendirilmeli ve durumu değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmeler m-chat gibi otizm teşhisine yönelik testleri de içermelidir. 

M-Chat (Otizm Testi) Nedir?

M-chat çocuk hakkında bilgi edinmek için, çocuğun ailesine yöneltilen soruların olduğu bir otizm testidir. 10-15 dakika sürer; 23 maddeden oluşur, çocuk 18 aylık olduktan sonra uygulanır. Soruların yanıtları çocuğun genel durumuna göre verilir. Çocuk o davranışı nadiren yapıyorsa yapmıyormuş gibi yanıtlanır. 

Sorulardan bazıları:

  • Çocuğunuz merak ettiği bir şeyi (sormak amacıyla) işaret parmağıyla gösterir mi?
  • Çocuğunuzla 1-2 saniyeden uzun süreli göz teması (gözünüzün içine bakması) kurabiliyor musunuz?
  • Çocuğunuz küçük oyuncakları (araba, lego gibi) ağzına almadan, fırlatıp atmadan veya elinde sallamadan (amacına uygun) oynar mı?
  • Çocuğunuz yüzünün önünde parmaklarıyla anlaşılmaz hareketler yaparak ellerini seyreder mi?
  • Çocuğunuz ismiyle çağırdığınızda size yanıt verir mi?
  • Çocuğunuz eşyalara (örneğin koltuk, kütüphane) ve benzeri şeylere tırmanmayı sever mi?
  • Çocuğunuz bazı şeyleri (eşyalar, oyuncaklar gibi) göstermek için size getirir mi?

gibi çocuğu tanımaya yönelik cevaplar arar. 

Otizm Testi Nasıl Uygulanmalı?

Ebeveynlerin soruları bir uzman (pedagog/ pdr uzmanı ya da psikolog) yardımıyla yanıtlamaları, otizm testinin kesin sonuç verebilmesi açısından daha faydalı olacaktır. Ebeveynler çocuklarını çok yakından tanıdıklarını düşünseler bile, bir uzmanın dışardan bakışı kişisel gözleme göre çok daha net bir sonuç verir.

Teşhis konulmamış olsa bile, 18-36 ay arası her çocuğun gelişimsel süreci rutin bir şekilde yakından takip edilmelidir. Otizm şüphesi olduğunda test yeniden uygulanmalı ve çocuğun sosyal hayattaki iletişim becerileri ve genel durumları gözlem altında tutulmalıdır.

Otizm Hakkında Kitaplarımız;

Kaynakça

Read More

Nitelikli üniversitelerin iyi bölümlerinde eğitim almak sadece öğrenciler için değil onların velileri için de çok önemlidir. Öğrenciler aldıkları eğitim ve çalışmaları ile neredeyse kreşten lise son sınıfa kadar üniversiteye giriş sınavında başarılı olmak ve hedeflerine ulaşmak için çalışıyorlar. Aileleri ile geçirdikleri stresli ve yoğun tempolu günlerin ardından girilen üniversite sınavı, üniversite macerasının son adımı olmuyor. Sınavdan sonra belki de en kritik ve üzerinde uzun uzadıya düşünülmesi gereken doğru tercih nasıl yapılmalı aşaması başlıyor. 

İstemediğiniz bir şehirde veya istemediğiniz bir bölümde okumak elbette çok zor olacak ve belki de sene kaybı yaşamanıza sebebiyet verecektir. Bu tür olumsuzluklarla karşılaşmamak adına birtakım noktaları göz önünde bulundurarak tercih yapılmalıdır. Peki, doğru tercih yaparak mevcut puanınızı en iyi şekilde değerlendirip severek devam edeceğiniz bir bölümü kazanmak için nelere dikkat etmeniz gerekmekte?  Bu sorunun cevabını aşağıda inceleyebiliriz.  

Doğru Tercih


  1. Gelecekteki “SEN”i Hayal Etmelisiniz

Her şeyden önce yapacağınız tercihin mezun olduktan sonraki iş bulma ve yıllar boyu yapacağınız mesleğin ilk basamağı olduğunu bilmelisiniz. Mutlu bir gelecek mutlu iş hayatıyla bağlantılıdır. Bu sebeple popüler meslekler yerine sizin seveceğiniz alanlara yoğunlaşmalısınız. Hangi alanlara ilginizin olduğunu öğrenmek adına stratejik yetenek yönetimi ve kariyer danışmanlığı gibi test paketlerinden oluşan uygulamalar ile kendinizi uzmanlar eşliğinde tanıyabilir ve kariyerinizi üniversite tercih döneminde şekillendirebilirsiniz. 


  1. Bölümlerin Geleceklerine Geniş Bir Perspektiften Bakmalısınız

Yaşadığımız global çağda dünyadaki meslek trendlerini ve gelişmeleri takip etmeniz de seçeceğiniz bölüm konusunda oldukça fikir verici olacaktır. Klasik ve ülke genelinde rağbet gören meslekler yerine dünya genelinde istihdamı olan iş kolları üzerine eğitim almak üniversite sonrası yaşantınızda önüne birçok fırsatın çıkmasını sağlayacaktır. Öte yandan avukatlık, doktorluk, öğretmenlik gibi kült meslekler ise her zaman ihtiyaç olan alanlar olacaklardır. 


  1. Üniversitelerin Akademik Koşullarını Öğrenmelisiniz

Puanınızı öğrendikten sonra tercih edebileceğiniz üniversiteleri uzmanların yardımıyla sıralayın.  Üniversitelerin akademik kadrosu ve seçeceğiniz bölüm bakımından ne kadar popüler olduğunun araştırılması son derede mühimdir. Akademik yetkinlik sizin donanımlı bir şekilde mezun olmanızı sağlayacaktır. Ayrıca seçmeyi planladığınız bölümde hangi üniversitelerde hangi derslerin verildiğini üniversitelerin resmi sitelerinden araştırmanız da sizin bölüm ve üniversite hakkında önemli fikirler edinmenizi sağlayacaktır. 


  1. Üniversite ve Şehrin İmkânlarını da Göz Önüne Almalısınız

Özel ve devlet üniversiteleri arasında öğrenciye sundukları imkânlar bakımından farklılıklar bulunmaktadır. Üniversitenin şehir merkezinde olması, üniversitenin sunduğu yabancı dil, yurtdışına öğrenci gönderme, kulüpler, sosyal hayat, kampüs ve yurt koşulları gibi ayrıntılar oldukça önemlidir. En az 4 yıl yaşayacağınız şehrin gelişmişliği ve imkânları da üniversite seçimi kadar önemli olan bir diğer detaydır. 

Tüm bunları düşünerek yapacağınız doğru tercihler başarılı ve eğlenceli bir üniversite hayatının ardından güzel bir kariyerin de kapılarını aralamanızı sağlayacaktır. 

Kaynaklar

Read More

Çocuklarda ve gençlerde olduğu gibi yetişkinlerde de görülebilen bir rahatsızlık olarak öğrenme güçlüğü, hayat kalitesini düşüren ve bireyin çevresiyle olan iletişimini kısıtlayan önemli bir sorundur. Öğrenme güçlüğünün belirtilerini özellikle çocuklarda gözlemlemek ve zamanında müdahale etmek önemlidir.

Öğrenme güçlüğü

Nedir?

Öğrenme güçlüğü, organik bir sebebe bağlı olmaksızın kişinin okuma, yazma, anlama, sosyal olguların farkına varma ve temel iletişim becerilerini geliştirme konusunda sorunlar yaşamasına neden olan nörolojik temelli bir bozukluktur. 

Kişinin sorun yaşadığı konuya göre öğrenme bozukluğu çeşitleri vardır. Halk arasında da yaygın olarak bilinen disleksi okuma sorunlarını, disgrafi yazma sorunlarını, diskalküli hesaplama yapma sorunlarını ve dispraksi de motor ve sosyal becerilerde yaşanan sorunları kapsar. Çocuklar ve gençler bu bozukluklardan sadece birini yaşayabileceği gibi tamamını da yaşıyor olabilirler.

Belirtileri Nelerdir?

Öğrenme güçlüğünün erken yaşta belirtilerini görmek mümkündür. 

Bunlar temel anlamda; konuşurken sorun yaşama, dil kullanımında kısıtlama, öğrenmede, kavramları algılamada zorlular çekme, sosyal öğrenme ve motor becerilerde yetersiz kalma şeklinde kendini gösterebilir.

Tanısı Nasıl Konulur?

Öğrenme bozukluğunun tanısı, en sağlıklı şekilde bir uzmanın klinik değerlendirmesi sonucunda yapılabilir. Belirtilerden en az birini taşıyan ve bu sorunu en az 6 aydır yaşayan çocuğun, gencin ya da yetişkinin öğrenme bozukluğuna sahip olduğuna kanaat getirilir. 

Bunun yanında öğrenme bozuklukları testi de ebeveynlerin kolaylıkla erişebilecekleri ve ilk tanıyı koymak adına destek alabilecekleri bir yöntemdir.

Nasıl Tedavi Edilir?

Öğrenme güçlüğü, nedeni bilinmeyen rahatsızlıklardan biridir. Çoğu zaman bir ömür boyunca sürebilmektedir. Bu yüzden kesin bir tedaviden söz etmek doğru olmasa da, bu bozukluklardan doğacak sorunları en aza indirgemek mümkündür. Bireyin yaşadığı duygusal problemleri tespit edebilmek, bu konuda kendisine destek sağlamak, zorlandığı alanlarda onu destekleyecek çalışmalar yapmak bu bozukluğun olumsuz etkilerini azaltmada ilk adım olacaktır. 

Tedavi süresince, ne kadar uzun sürerse sürsün, ebeveyn desteği büyük rol oynamaktadır. Hissedilen destek ne kadar sağlam olursa, kişinin okulda, işinde, özel ilişkilerinde ve toplum düzeninde başarılı olması da o derecede mümkün olabilir. 

Bu süreçte öğrenme bozukluğu dernekleri de ebeveynlere ve çocuklarına gerekli desteği verebilmektedir. Bu derneklerden anne babalara özel eğitimlere, panellere seminerlere erişim sağlanabilir.

Yaklaşım Nasıl Olmalıdır?

Bu hastalığa olan yaklaşımda en önemli nokta kesinlikle destektir. Ailelerin çocuklarının olumlu yanlarını ön plana çıkarmaları, bu konuda çocuklarını da bilinçlendirmeleri, spesifik başarılar üstünden sınırlandırma ve sınıflandırma yapmamaları, hayal kırıklığı yaşamamak adına beklentilerine hâkim olmaları, her çocuğun kendine has özgü olduğunu unutmamaları gerekmektedir. 

Kaynakça:

  1. https://ldaamerica.org/types-of-learning-disabilities/
  2. https://www.medicalpark.com.tr/ogrenme-guclugu-nedir/hg-1401
  3. http://disleksidernegi.org/
Read More

Psikoloji biliminin ortaya çıktığı günden beri, psikolojik testler de bu bilimle beraber varlığını sürdürmeye başlamış, ortaya atılan teorilerle birlikte gelişme kaydetmeye devam etmiştir. Günümüzde psikolojik testlerin kullanım alanları çok çeşitli olmakla birlikte aslında bireylere de fayda sağlamaktadır.

1. İlgi ve tutumlarınızı keşfetmenize yardımcı olur.

Psikolojik testlerin ilgi ve tutumlara yönelik olan testleri sayesinde eğilimli olduğunuz alanları fark edebilirsiniz, bu sayede kendinizi daha başarılı olabileceğiniz alanlara yönlendirebilirsiniz. Bu testler sayesinde aynı zamanda düşünme biçiminiz ölçülür, dünyayı algılama şekliniz ortaya konulur. (1)

2. Güçlü ve zayıf yönlerinizin farkına varabilirsiniz, kendinizi bu şekilde yönlendirebilirsiniz.

Bazı psikolojik testler kişisel yeteneklerinizi ve becerilerinizi ölçmektedir, bu testler sayesinde zayıf ve güçlü yönlerinizin analizi yapılır ve sonrasında tercihinize göre bu analizlere göre bir plan geliştirilir. Kişisel yeteneklerinizi bilmek size aynı zamanda meslek ve kariyer planlamasında da yardımcı olacaktır. (2)

3. Kariyer planında ve meslek seçiminde size yol gösterir.

İnsanların hayatlarını sürdürebilmesi ve kendilerini geliştirebilmeleri için bir kariyere sahip olması günümüzün vazgeçilmez gereksinimlerinden biridir. Meslek seçimi bireylerin hayatında zor ve kritik kararlardan biridir, ancak psikolojik testler sayesinde bireylerin ilgi alanları dâhilinde kendilerine uygun meslekleri bulabilmeleri mümkündür. Bu testlerle birlikte ilgi alanları ve kişisel yetenekler incelenir, başarılı bir hayata ulaşmak için bir plan yapılabilir. (2)

4. Bireylerin özel ihtiyaçlarını ortaya koyar.

Psikolojik testlerin bilimsel olarak ortaya çıktığı zamanlarda ilk amacı insanların farklılıklarını ortaya koymaktı. (3) Günümüzde ise hâlâ bu amaca uygun çalışmalara yardımcı olan psikolojik testler aktif olarak uygulanmaktadır. Bireylerin özel ihtiyaçları bu testler sayesinde belirlenir, bu ihtiyaçlara hizmet eden ya da tedavi edici yöntemler bu testlerle birlikte geliştirilebilmektedir. (4)

5. Geçerli ve bağlı oldukları için doğru sonuçları gösterme ihtimali yüksektir.

Bir psikolojik testin uygulanabilir olması için geçerlilik ve bağlılık değerlerinin yüksek olması gereklidir. (5) Geçerlilik bir testin uygulanmaya uygunluğunu temsil ederken bağlılık ise testin içinde kullanılan materyallerin ve maddelerin tutarlı ve güvenilir olması anlamına gelmektedir. Bu iki etmen ile birlikte testin doğru sonuçları gösterme uygunluğu ortaya konulmuştur.

6. Bilimseldir, bu yüzden araştırmalarda enstrüman olarak kullanılabilir.

Psikolojik testlerin geçerli ve bağlı olması bilimsel olduğu anlamına da gelmektedir. (5) Bu yüzden birçok bilimsel araştırmada, özellikle psikoloji alanında, psikolojik testler ölçmeye ve değerlendirmeye dayalı birer materyal olarak kullanılabilmektedir. Bu sayede psikolojik testler bilimsel araştırmalara da katkı sağlamaktadır.

Kaynakça

 (1): http://www.dbe.com.tr/Yetiskinveaile/tr/uygulanan-psikolojik-testler-ve-envanterler/ilgi-ve-tutum-testleri/

(2): http://www.assessment.com.tr/tr/testler/yetenek-testleri

(3): http://docs.neu.edu.tr/staff/gonul.tascioglu/psy331_3.pdf

(4): https://www.ets.org/disabilities

(5):https://www.pdr.gen.tr/pdr-yazilari/psikolojik-olcme-araclarinda-bulunmasi-gereken-teknik-ozellikler/

Read More

Öğrenme güçlüğü nörolojik temelli bir bozukluk olup çeşitli anlama ve kavrama gibi süreçlerde sorun yaşanmaktır. Genellikle çocuklarda ve gençlerde görüldüğü için erken yaşta belirtilerini görmek ve müdahale etmek mümkündür.

Erken Yaş Belirtileri

Bu belirtiler genelde 0-6 yaşlar arasında görülen ve bozukluğun tespit edilebilmesini kolaylaştıran belirtilerdir.

  • Konuşmaya başlamakta büyük oranda gecikme,
  • Kelimeleri telaffuzda, algılamada ve öğrenmede yavaşlık,
  • Motor becerilerde gerilik; bunlar taşırmadan boya yapamamak, ayakkabı bağcıklarını bağlayamamak, çatal kaşık tutamamak şeklinde görülebilir.
  • Renkleri, yönleri, benzerlikleri algılayamamak.

İlköğretim Dönemi Belirtileri

Bu belirtiler öğretim yıllarının başlangıcında kendini göstermeye başlar ve çocuğun okul hayatında, diğer çocuklarla olan iletişiminde, sosyal aktivitelerinde sorunlar yaşamasına neden olur. 

  • Derslerinde yaşına göre beklenenden daha geride kalma,
  • Okurken ve bazı harfleri telaffuz ederken güçlük çekme,
  • Yazım yanlışları yapma, çoğu zaman tersten yazma,
  • Alfabe ve çarpım tablosunu ezberlemede sorun yaşama,
  • Tarih ve zamanı algılamada zorluk çekme,
  • Yeni beceriler edinmede zorlanma,
  • Yüksek sesle okumaktan kaçınma,
  • Rutinlere uyum sağlamakta zorlanma,
  • Daha önce öğrenilenleri hatırlamada ve bunlardan sonuç çıkarmada güçlük çekme,
  • Yaşıtlarla geçinememe, onlara kaba ve ölçüsüz davranma.

Öğrenme Güçlüğü Belirti Tarama Testi

Öğrenme güçlüğü belirtileri çoğu zaman açık ve kolayca tespit edilebilir olsa da ebeveynlerin kolayca ulaşabilecekleri öğrenme güçlüğü tarama testleri de mevcuttur.

Bu testlerde çocuğun akademik başarısı, okuma, işitme, yazma ve görsel algı becerisi, aritmetik yetenekleri, yönelimleri, çalışma alışkanlıkları, motivasyon durumu vb. başlıklar altında sıralanmış sorularla ilk teşhis yapılabilir. Ancak bu testlerden kesin yargılar çıkarmamak, belirtileri gösteren çocukları uzman bir doktora, klinik değerlendirmeye yönlendirmek daha doğru olacaktır. 

Bu belirtileri gösteren, kesin teşhis konmuş çocuklara destek olmak çok önemlidir. Tarih, öğrenme güçlüğü yaşayan ve buna rağmen büyük isimlere dönüşmüş insanlarla doludur. 

Kaynakça:

Read More

Disleksi, zihinsel süreçlere bağlı olarak ortaya çıkan gelişimsel okuma bozukluğudur. Genellikle okul hayatının ilk yıllarında fark edilir, oldukça yaygın görülür. Doğum sırasında plesenta anormalileri, geçirilen ateşli bir hastalık ya da gebelik döneminde yetersiz ve dengesiz beslenme disleksiye sebep olabilmektedir. Ayrıca kalıtımsal olarak da disleksi ortaya çıkabilmektedir.  Disleksi bir zekâ geriliği değildir. Özel eğitim ve kaynaştırma yöntemiyle disleksi tanısı konulan çocuklar sınıf ortamına adapte edilebilir. Disleksi problemine aritmetik bozukluğu (discalculi), yazılı anlatım bozukluğu (discrafi), dikkat bozukluğu, hiperaktivite de eşlik edebilmektedir.

Disleksi ile İlgili İlk Görüşler

Disleksi ile ilgili ilk bulgular 1896 yılında Pringle Morgan adında bir İngiliz doktor tarafından keşfedilip British Medical Journey’de yayınlandı. Pringle Morgan makalesinde 14 yaşında Percy adında bir erkek çocuğundan bahsediyordu. Percy’nin sosyalleşme, akıl yürütme becerileri ve fiziksel gelişim konusunda yaşıtlarıyla eşdeğer olduğu görülüyordu ancak Percy okumada güçlük çekiyordu. Harflerin yerlerinin karıştırılması, benzer harflerin yanlış okunması ve tersten algılanmasıyla ilgili olarak başlarda disleksinin görme sistemine bağlı bir rahatsızlık olabileceği düşünüldü ve bu yönde tedaviler uygulandı. (1) Ancak daha sonra dil sistemiyle ilgili bir okuma bozukluğu olabileceği fikri öne atıldı. Son dönemlerde ise en çok kabul gören yaygın tanım ise merkezi sinir sisteminin işleyişiyle ilgili bir bozukluk olduğudur.

Disleksi Tanısı Konan Bir Çocuğun Davranışları

Disleksi problemine sahip bir çocuğun özellikleri şöyle sıralanabilir:

  • Eş anlamlı veya benzer anlamdaki kelimeleri birbiri yerine kullanma. (teyze-hala / halı-kilim vb.)
  • Harflerin öncelik ve sonralık sırasını karıştırma (kot-tok)
  • Zaman ve yön kavramlarını ayırt edememe (sağ-sol / dün-yarın)
  • Noktalama işaretlerini kullanımda zorlanma
  • Bir iş yaparken kullanılacak el konusunda belirgin bir seçim yapamama
  • Harfleri yazarken ters yazma (b/d) ve benzer sesleri ayırt etmede zorlanma, birbiri yerine kullanma (b/m)
  • Şekil ve sembolleri karıştırma (+/x)
  • Uzaklık ve derinlik kavramlarını algılamada zorlanma
  • Görsel ve işitsel hafızanın zayıflığı
  • Dikkat bozukluğu
  • Soyut kavramları algılamada problem yaşama

Disleksi Tanısı Konan Bir Çocuğa Nasıl Davranılmalı?

Disleksi tanısı konan bir çocuk uzmanlar tarafından özel eğitimle desteklenmeli, yaşıtlarına ve sınıf ortamına adapte edilmelidir. Disleksi sorunu yaşayan bir çocuk kendini yaşıtlarından geride görüp, anormal, yanlış ve eksik olduğunu düşüneceği için bu aşamada çocuğun özgüvenini sağlamlaştırmak adına yapamadıkları değil, yapabildikleri ve yetenekleri üzerinden hareket edilmeli, kıyaslama yapılmamalıdır. Bunun yanında, sosyal faaliyetlere yönlendirilmeli ve yapıldıkları takdir edilmelidir. Her koşulda disleksinin bir zekâ geriliği olmadığı unutulmamalı ve çözüm odaklı ilerlenmelidir.

Kaynakça

(1): https://www.bmj.com/content/313/7065/1096

https://www.zicev.org.tr/disleksimakale

http://akademidisleksi.com/uzman/disleksi-nedir/

http://www.wiki-zero.co/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRGlzbGVrc2k

 

Read More

Eğitim-öğretim döneminin yaklaşması ile birlikte pek çok veli çocuğu için ideal ilkokulu aramaya başladı. Ülkemizde hem devlet okulları hem de özel okullar velilere pek çok farklı imkân sunarken bu kadar çeşitli bir ortamda çocuğunuz için en doğru ilkokulu nasıl seçebileceğinizi 10 maddede inceleyelim. 

1 – Eğitim Anlayışı

Dünya’da çok farklı eğitim anlayışları ve sistemleri mevcut. Fakat her ekol velilere ve çocuklara farklı tarzlarda ve anlayışlarda eğitim sunmakta. Bu yüzden çocuğunuz için seçeceğiniz okulda bu ekollerden hangisine göre eğitim verildiğini araştırmanızda fayda var. Seçeceğiniz okulun köklü bir eğitim sisteminden gelip gelmediğini ve eğitime ne kadar yatırım yaptığını araştırmanız çocuğunuzu emin ellere teslim etmenizi sağlayacaktır. 

2- Dil Eğitimi

Psikologlar ve çocuk gelişim uzmanları ikinci ve üçüncü dil eğitiminin çok küçük yaşlardan itibaren çocuklara verilmesini öneriyorlar. Hatta geçtiğimiz aylarda BBC Türkçe’de yayımlanan bir habere göre, Amerikalı uzmanlar bir yabancı dili kusursuz konuşabilmek için yaş sınırının 10 olduğunu düşünüyorlar. Bu yüzden çocuklarınızı çift dille eğitim veren okullara göndermenizin onların dil gelişimine çok büyük yararı olacaktır. 

3- Teknolojik İmkânlar

Endüstri 4.0’ın, nesnelerin internetinin konuşulduğu bir çağda tabii ki çocuklarınızı eğitim ile teknolojinin birlikte yürütüldüğü, akıllı sınıfların olduğu bir okula göndermeniz, onları geleceğin dünyasına ve mesleklerine hazırlayacaktır. Ayrıca günümüzde pek çok okul kodlama eğitimini çok küçük yaşlardan itibaren vermekte. Çocuğunuzu böyle bir okula göndererek ona geleceğin dilini öğrenmesinde yardımcı olabilirsiniz. 

4- Öğretmen Kadrosu

Çocuğunuz için seçeceğiniz okulda alanında uzman, tecrübeli ve daha önce farklı yerlerde deneyimleri olmuş ve başarılı öğrenciler yetiştirmiş öğretmenlerin olmasına dikkat ediniz. 

5- Başarı

Seçeceğiniz okulun hatırı sayılır bir başarısının olup olmadığını ve mezunlarının hangi işlerle meşgul olduklarını muhakkak araştırınız. 

6- Geleneksel Değil, Modern

Seçeceğiniz okulun geleneksel eğitim sistemi yerine çağdaş ve öğrenci merkezli bir eğitim sistemi olmasına dikkat ediniz. Örneğin, bilgileri teoriyle değil daha çok deneyle ve pratikle öğreten, öğrenciye eleştirel düşünceyi aşılayan ve öğrencilere grup çalışmaları ile kendilerini daha iyi ifade etmesini sağlayan okulları listenizin en başına yazınız. 

7- Psikolojik Destek

Çocuklarınızın zihinsel ve davranışsal gelişimlerinin takip edilmesi ve arkadaşlarıyla yaşayabilecekleri sorunların kolayca çözülebilmesi için seçeceğiniz okulda güçlü bir psikolojik danışmanlık ve rehberlik servisi olmasına dikkat ediniz. 

8- Sağlık İmkânları

Çocuklar çok hareketli oldukları için okulda sık sık küçük kazalar yaşayabilirler veya hasta olabilir. Bu gibi durumlara anında müdahale için seçeceğiniz okulda sağlık servisi olup olmadığını muhakkak araştırınız. 

9- Kampüs ortamı

Seçeceğiniz okulda çocuğunuzun yararlanabileceği spor salonu, yüzme havuzu, kütüphane, müzik odası, laboratuvarlar, oyun odaları olmasına ve öğrencilerin doğayla buluşabileceği küçük de olsa bir yeşil alan olmasına dikkat ediniz.

10- Heterojen Sınıflar

Çocuğunuzun yaşadığı toplumu daha yakından tanıması için farklı sosyal çevrelerden gelen ailelerin gittiği okulları tercih edebilirsiniz. Ayrıca seçeceğiniz okulda yabancı öğretmenlerin veya öğrencilerin olması da çocuğunuzun farklı kültürleri ve ülkeleri tanımasına yardımcı olacaktır.

Kaynakça

http://ftp.iza.org/dp8371.pdf 

https://www.egitimpedia.com/bir-egitim-ortami-nasil-olmali/ 

https://www.sabah.com.tr/galeri/egitim/10-maddede-dogru-okul-secimi

https://alternatifanne.com/ilkokul-secerken-nelere-dikkat-ettim/ 

https://okul.com.tr/ilkokul/makaleleri/ozel-ilkokul-tercih-ederken-44 

https://www.teachthought.com/learning-models/the-characteristics-of-a-good-school-great-school/ 

https://www.thoughtco.com/characteristics-of-a-quality-school-8341 

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43963764 

Read More

Yoğun ve stresli bir sınav döneminin ardından pek çok öğrenci tercih yaparken de stres ve kaygı yaşamaya devam ediyor. Bir bölümü ve üniversiteyi tercih etmek öğrencilerin pek çok zaman kararsızlık yaşayabildikleri bir konu. Özellikle genç işsizliğinin artmaya başlamasıyla meslek seçiminde iş bulma kaygısı büyük rol oynuyor. Peki, gelecek kaygısı nasıl ortaya çıkar ve bunu gidermek için neler yapmak gerekir?

Gelecek Kaygısı Öğrencilerde Nasıl Ortaya Çıkar, Belirtileri Nelerdir?

Uzman Klinik Psikolog Aslı Özsoy’a göre, tercih döneminde bir üniversiteye ve bölüme karar vermek isteyen öğrenciler, kendilerini neyin beklediklerini bilmedikleri, belki farklı bir şehre üniversite okumaya gittikleri için ve seçtikleri mesleklerin iş dünyasında bir karşılığının olup olmadığını bilmediklerinden gelecek kaygısı yaşayabiliyorlar. (1)

Gelecek kaygısı tercih döneminden başlayıp üniversite son sınıfa kadar artarak devam eden bir sorun. Lisenin sonlarına doğru başlayan iyi bir üniversite kazanma beklentisi öğrencileri zaten büyük bir stres altında bırakırken, tercih dönemiyle birlikte tercih edilecek üniversite, bölüm, yeni bir ortam ve belki farklı bir şehir öğrencileri tekrar kaygıya sürüklüyor. 

Bu kaygı ve stres durumu da pek çok öğrencide dikkat dağınıklığına, uyku bozukluklarına, aşırı heyecana, özgüven problemine yol açabiliyor. 

Ebeveynler Gelecek Kaygısını Önlemek İçin Neler Yapmalı?

Öğrencilerin yaşadığı pek çok stres ve kaygı dönemi aslında çoğunlukla ebeveynler tarafından kaynaklanıyor. Aslı Özsoy’a göre, aileler çocuklarını kendi istedikleri üniversitelere ve bölümlere zorlayarak onların üzerinde büyük bir baskıya neden oluyorlar. 

Bunun yerine, aileler çocuklarının ne istediğine dikkat ederek tercihlerine saygı duymalılar. Kendi düşüncelerini en azından öneri olarak sunmalı ve onları anlamaya çalışmalılar. Eğer bu kararlarından dolayı başarısız olurlarsa “Ben demiştim.” demek yerine çocuklarının yanında yer alarak onlara bir şans daha tanımalılar. Ayrıca çocuklarını yaşıtlarıyla kıyaslamak yerine onları kendi ilgi ve yeteneklerine göre uygun mesleklere yönlendirmeliler.

Doğru Bölüme ve Doğru Üniversiteye Nasıl Karar Verilir?

Ailelerden başka, öğrenciler de geleceğe yönelik kaygılarını azaltmak için öncelikle ilgi ve yeteneklerini, gelecekte ne yapmak istediklerini bilmeliler. Tercih etmek istedikleri bölümün ve üniversitenin artılarını ve eksilerini öğrenerek ve gelecekte onlara nasıl kapılar açacağını bilerek tercih etmeliler. İmkân dâhilinde tercih etmek istedikleri üniversiteden mezun olmuş veya hâlâ okuyan kişilerle görüşebilir ve üniversite tanıtım günlerine katılabilirler. Tercih edilecek şehrin koşulları, hayat pahalılığı gibi konular da öğrencilerin dikkat etmesi gereken noktalardan biri. Üniversite eğitimine başladıktan sonra ise tercih ettikleri bölümlerle ilgili gönüllü çalışma/staj gibi faaliyetler yaparak ya da üniversite dışından eğitimlere ve sertifika programlarına katılarak üniversiteden sonraki hayatlarında da yön verebilirler. 

Kaynakça:

  1. https://www.haberturk.com/eskisehir-haberleri/62030995-sinav-bitti-kaygi-basladitercih-donemindeki-cocuklara-dikkatuzman-klinik-psikolog-asli

https://www.psikoaktif.com/tercih-donemi-stresi-bas-etme/ 

https://www.haberturk.com/eskisehir-haberleri/62030995-sinav-bitti-kaygi-basladitercih-donemindeki-cocuklara-dikkatuzman-klinik-psikolog-asli 

http://www.dualpsikoloji.com/cocuk-ve-ergen/kariyer-ve-gelecek-kaygisi.html 

Read More

Zorlu bir sınav sürecinin ardından üniversite tercih dönemi geliyor. Hayatlarının geri kalanında ne meslek yapacaklarını seçecek olan öğrenciler, bu süreçte de en az sınava hazırlanma dönemindeki kadar zorlanıyor. Seçilen mesleklere gidecek yolda büyük önem arz eden üniversite seçimi ise dikkatle düşünülüp verilmesi gereken bir karar. Biz de tercih döneminde istediğiniz meslek ve bu doğrultudaki üniversite seçimlerinizde nelere dikkat etmelisiniz?

Bölüm Tanıtım Videolarını İzleyin

İstediğiniz meslekle ilgili önünüzde yüzlerce üniversite seçeneği olacak. Puanınıza göre belirli bir grup üniversiteden tercih yapacak olsanız da bu üniversitelerden hangisinin listede kaçıncı sırayı alacağı çok önemli. Bu aşamada yapılacak en doğru hamle arasında kaldığınız üniversitelerin bölüm tanıtımlarını incelemek. Hatta ön sıralara koymadığınız üniversitelerin dâhi bölüm tanıtımlarını izlemek aklınızda hiç bulunmayan bir üniversitenin edinmek istediğiniz meslek için size katabilecek değerleri görmenizi sağlayacaktır. Bölüm tanıtımları üniversitelerin eğitim imkânlarına, mezunların ne iş yaptığına, okurken edinebileceğiniz ders dışı yetkinliklere ve birçok başka bilgiye ulaşabileceğiniz en kolay ve doğru yöntem. Mesleğiniz için üniversite seçmeden bölüm tanıtımlarını kesinlikle pas geçmeyin!

Üniversitelerin Bölüm Müfredatlarını İnceleyin

Bölümlerin üniversitelere göre müfredatlarının değiştiğini unutmamak gerek. Bir üniversitede alacağınız eğitimin diğer üniversitede alacağınız eğitimle örtüşmeyebilir ve bu durum kariyeriniz için önemli bir eksi ya da artı olabilir. Bu sebeple üniversitelerin internet sayfaları üzerinden edinebileceğiniz müfredat bilgisi kariyerinizi seçerken size büyük fayda sağlayacaktır.

Yüksek Lisans ve Doktora Olanaklarına Bakın

Edineceğiniz kariyer sadece lisansla sınırlı kalmayıp yüksek lisans ve doktora ile devam edecek bir kariyerse üniversitelerin lisans sonrası için sunduğu olanakları araştırmalısınız. Yüksek lisansa, lisans eğitimi aldığınız üniversitede devam edecek olsanız da başka üniversitede devam edecek olsanız da eksik bir ders ya da giriş şartlarının farklılığı kariyerinizin önünde engel olmasın istiyorsanız lisanstan ilerisi için de araştırma yapmalısınız.

Üniversitenin Staj Olanaklarını Araştırın

Bazı üniversiteler bölümlerine göre staj zorunluluğu koyuyor. Bu üniversiteler için firmalar zorunlu stajı olan stajyer öğrencilere ek stajyer kontenjanı açabiliyor. Bu da okurken mesleki pratik edinebilmek için önemli bir fırsat. Zorunlu stajı olan üniversiteler öğrencilerini staj yapması için destekleyerek öğrencilerin gelecek kariyerleri için CV’lerine yazabilecekleri deneyimler kazanma ve ileride çalışmak istedikleri yerler ve alanlar için network edinme imkânı sağlıyor.

Read More

Üniversite tercihleri birçok öğrenci için geri kalan hayatta büyük bir önem yaratacak, seçim yapması en zor süreçlerden biridir. Geçmişten günümüze çoğu öğrenci tercih sürecinde belli bir alanda çalışmaya karar verse de spesifik bir bölüm mü, yoksa üniversite mi seçeceğine karar veremiyor. Zorlu geçen tercih sürecini kolaylaştırabilmeniz için yetenek ve ilgileriniz dâhilinde size kılavuzluk edecek bir rehber hazırladık.

Öncelikle gelecekte ne yapmak istediğinizi hayal edin, buna göre bir plan çizmeye çalışın.

Bazı meslekler bütün ömrünüz boyunca sizin yaşam tarzınız haline gelen, üzerine emek ve gönül vermeniz gereken mesleklerdir. Örneğin doktor olduğunuzda bütün kariyer hayatınızı bu meslek etrafında geliştirecek, bir alanda spesifikleşip o alanda uzmanlık yapacaksınız. Üniversitedeki bazı bölümler ise çalışma alanlarınızda biraz daha esneklik sunabilen, kendinizi yönlendirme durumuna göre gelişebileceğiniz ya da akademik anlamda kendinizi yönlendirebileceğiniz bölümlerdir. (1) Bu yüzden, öncelikle gelecekte ne yapmak istediğinize ana hatlarıyla karar vermeniz, meslek seçecekseniz bu meslekler hakkında detaylı araştırma yapmanız önemlidir. Aynı şekilde seçeceğiniz üniversitedeki bölümün de sizin ilgi alanlarınızla uyuşmasına önem vermelisiniz.  

Seçmek istediğiniz üniversitelerin imkânlarını araştırın.

Bir üniversite, size salt eğitim veren ve sizi alanınızda yetkin hale getiren bir kurum olmaktan ziyade aynı zamanda içeride sosyalleştiğiniz, kendi ilgi alanlarınızı edindiğiniz, bir bakış açısı kazandığınız ve hayata dair fikir sahibi olabildiğiniz ortamlardır. Bu açıdan bir üniversitenin sahip olduğu kimlik, misyon ve vizyon, öğrenci ve akademik personel durumu size çok şey söyleyebilir. Aynı zamanda üniversitenin sahip olduğu fiziksel ve sosyal imkânlar hakkında fikir edinmek de doğru yerde olabilmenizi kolaylaştıracaktır. 

Tercih edeceğiniz üniversitenin size ilgi alanlarınıza dair neler sunabileceğini araştırmak, bu konuda sosyal faaliyetleri hakkında fikir edinmek işinizi kolaylaştıracaktır. Bunun için üniversitelerin tercih dönemlerindeki tanıtım günlerine katılmanız ya da üniversitenin internet ve sosyal medya sayfalarını incelemeniz buna yardımcı olabilir.

Bölümlerin müfredatına ve verilen derslere bakın, buna göre seçim yapın.

Üniversite departmanları genel olarak belli bir çizginin içinden çıkmasa da her üniversitenin kendine has bir sistemi ve yönetmeliği bulunmaktadır, bölümlerin müfredatları ve verilen dersler de üniversitenin sistemi etrafında şekillenir. Tercih yapacağınız üniversitenin seçmeli ders imkânlarına bakmalı, seçeceğiniz bölümün müfredatını ve hangi alanlarda uzmanlıkların olduğunu araştırmalısınız. Özellikle çeşitli alanlarda yetkinlik kazanmak istiyorsanız tercih edeceğiniz üniversitenin çift ana dal ve yan dal imkânlarını araştırmak size yol gösterici olabilir. Aynı şekilde, seçmeli ders imkânlarınızı, hangi dersleri alabileceğinizi öğrenmek de size doğru bir yol gösterebilir.

Kendi becerilerinize ve eğiliminize uygun bölüm ya da üniversite tercihi yapın.

Üniversite tercihleri zamanında, kendi kişiliğinizi, becerilerinizi ve kişisel yeteneklerinizi bilmek akademik planlama yapmanızı kolaylaştırır, böylece kariyer planınıza daha kolay ve sistemli bir şekilde yön verebilirsiniz. Uzman psikolog ya da psikolojik danışmanlar size bu tarz bilgilerinizi öğrenmeniz için psikolojik testler uygulayabilir ve kişilik analizlerini yapabilirler. Bu sayede kişisel yeteneklerinizi öğrenebilir, hangi kişilik tipine sahip olduğunuzu ve bu kişilik tipine uygun meslek ve kariyer planlarını görebilirsiniz. 

Read More