Tam adıyla otizm spektrum bozukluğu, halk arasında bilinen adıyla otizm, bireyin doğuştan sahip olduğu ya da hayatının ilk yıllarında ortaya çıkan oldukça karmaşık bir nörogelişimsel bir bozukluktur.
Sebepleri Nelerdir?
Otizm, günümüzde ortalama 120 çocuktan birinde kendini gösteren, yaygın bir bozukluktur. Bu sebeple bilim insanları da bu bozukluğun psikolojik mi yoksa genetik sebeplerden ötürü mü görüldüğü üzerine yoğun araştırmalar yapmaktadırlar.
1943 yılında ilk kez Leo Kanner tarafından tanımlanan otizmin sebebi, o dönemlerde psikolojik faktörlere dayandırılıyordu. Ancak sonrasında yapılan çalışmalarda görüldü ki çoğu vakanın kaynağının belli değildi. Otizm tanısı konan bireylerin sadece yüzde 5 ila 10’unda kesin bir tıbbi neden teşhis edilebiliyordu.
İlerleyen zamanlarda otizmin, beyin hücrelerinin normal olmayan bir çalışma biçimine geçişten, hücreler arası iletişimin kurulamamasından kaynaklandığı belirlendi. Bu, genetik bozuklukların yol açabileceği bir durum olduğu gibi, çevresel etmenlerden de kaynaklanıyor olabilir. Bu sebeple araştırmacılar, tanı koydukları bireyler için her iki seçeneğe dair olasılıkları değerlendirmektedirler.
Belirtileri ve Tanısı
Otizm günümüzde kesin olmamakla birlikte henüz anne karnında teşhis edilebilen, genellikle erken çocukluk çağında tam tanısı konabilen, nadir olarak 2 yaşından sonra da belirtilerini gösterebilen bir bozukluktur. Bu belirtiler kendini sosyal yetersizlikler ve tekrar eden davranışlar olarak gösterir.
Sosyal yetersizlik belirtileri arasında; sözlü ve sözsüz iletişimde zorlanma, basit ifadeleri oluşturmada yetersiz kalma, yaşıtlarla ilişki kurmakta güçlük çekme, çevresindeki insanlarla duygu paylaşımında bulunamama, jest ve mimiklerin kullanımında yetersiz kalma ve bunları algılayamama, davranışlara ya da olaylara tepkisizlik ve ilgisizlik, sadece özel ilgi duyulan alana yönelme gösterilebilir.
Tekrar eden davranışlar ise; rutin olaylara sıkı sıkıya bağlı olma, tekrar eden ve kolay kolay vazgeçilmeyen motor hareketler ile beden hareketleri, değişkenlik gösteren hareketlere ve olaylara karşı aşırı tepkiler, nesnelere olan aşırı takıntı.
Amerikan Psikiyatri Birliği’ne göre otistik spektrum bozuklukları içinde yer alan otizmin kesin tanısı için bireyin sayılan belirtilerden en az altısını gösteriyor olması gerekmektedir. Ayrıca en az bir belirtinin en az 3 yıllık bir süre boyunca kendini göstermiş olması beklenir.
Otizm Tedavisi Nasıl Olur?
Otizm spektrum bozukluğunun kesin ve kalıcı bir tedavisi olmamakla birlikte doğru yaklaşım ve eğitimlerle, bireylerin hayat kalitesini artırmak mümkündür. Bu eğitim süreçlerinde ailenin çok iyi bir şekilde bilgilendirilmesi, kişiye özel eğitim programlarının seçilmesi, bu programların haftada en az 20-40 saatlik sürelerle uygulanması, psikiyatristler yardımıyla eğitim hedeflerinin belirlenip ona göre bir rota çizilmesi gerekmektedir.
Otizm dernekleri de tedavi aşamalarında ve eğitimlerde aileye ve otizmli bireye destek olabilmektedir. Ailelere yol haritası çizen bu dernekler otizmle yaşamanın nasıl bir şey olduğunu ve nasıl üstesinden gelinebileceğini öğretirler.
Birleşmiş Milletler, nisan ayını Otizm Farkındalık Ayı, 2 Nisan’ı da Otizm Farkındalık Günü ilan etmiştir ve bu günde, otizm konusunda toplumsal bilinçlendirme çalışmaları yapılmaktadır.
Kaynakça: