Yirminci yüzyılın ortalarından itibaren Avrupa ve Amerika’da yaygınlaşmaya başlayan sanat terapisi, profesyonel bir alan olarak tanımlanıyor ve geleneksel psikoterapiye bir alternatif olarak karşımıza çıkıyor. Bu iki terapi yöntemi de temelde danışanın farkındalığını ve içsel sorunlarının çözümünü hedefliyor. Ancak geleneksel terapiyle sanat terapisi arasında bazı temel farklar var.
Geleneksel Psikoterapi
Psikoterapi, konuya derli toplu yaklaşım tarzını ilk kez ortaya koyan Freud’dan beri yaygın biçimde kullanılıyor. Freud’un psikodinamik yaklaşımının en temel ürünü olan geleneksel psikoterapi genellikle danışan ve psikoterapistin diyaloglarına dayalıdır.
Terapist, güven ilişkisi içinde danışanı yönlendirerek onun ruhsal süreçlerini yürütmesine yardımcı olur. Bu durumda terapi süreci konuşma yoluyla gerçekleştirilir. Yani danışan, duygularını ve düşüncelerini tanımlayabildiği ölçüde doğrudan kelimelerle ifade edebilir.
Psikoterapistler de psikoterapinin biçimine göre yine konuşma yöntemiyle, bazen de ilaç takviyesiyle danışanın duygusal karışıklıklarını çözmesi yolunda tavsiyeler verebilir.
Sanat Terapisi
1940’larda uygulanmaya başlayıp 1960’lardan beri profesyonelleşmeye başlayan sanat terapisinde ise danışan üzerinde genellikle bir sanat eğitmeni ve terapist birlikte çalışır. Sanatın iyileştirici gücüne olan inanca dayanan bu yaklaşımda çoğunlukla resim, bazen de diğer plastik sanatlar kullanılır. Günümüzde sanat terapisinin ne ifade ettiğini daha önce paylaştığımız yazımızda daha detaylı görebilirsiniz.
Engelli çocuklara birtakım yaşamsal becerileri kazandırma amaçlı uygulanan bazı terapilerde müzik ve danstan da faydalanılabilir. Sanat terapisinde danışan, kendi iç dünyasını sanat araçlarıyla ortaya çıkarır. Böylece dışavurumcu bir terapi yöntemi uygulanmış olur. Sanat terapisinin konuşmanın aksine iletişimin soyut kanallarına yönelmesi, danışanın sözle ifade edemeyeceği bilinçdışı faktörleri ortaya çıkarabilir.
Özgür bir yaratım sürecine dahil olmak danışanın konuşarak halledemediği sorunlarının üstesinden gelmesine yardım edebilir. Ayrıca yaratım sürecinde zihnini meşgul eden sorunun kendisinden uzaklaşıp bir an için de olsa kişisel gücüne tekrar kavuşabilir.
Literatürde geleneksel psikoterapiyle ve onun çeşitli uygulanma biçimleriyle ilgili yapılan çalışmalar yöntemin köklü olması neticesiyle daha fazladır. Yaygın olarak başvurulan bir terapi çeşididir. Sanat terapisi ise, psikoterapideki en güncel yaklaşımlardan biridir. Bu nedenle sanat terapisi hakkındaki akademik çalışmaların sayısı da gün geçtikçe artıyor. Danışanın soyut süreçlerini merkeze alması özelliği dolayısıyla da git gide daha sık tercih edilmeye başlanan bir terapi yöntemidir.