Çocukluk depresyonu kolay fark edilmediği için çoğunlukla ihmal edilebilmektedir. Aileler çocuğun depresyona yönelik belirtilerini mizaç özelliği, kıskançlık ya da hırçınlık olarak nitelendirebilmektedir. Oysa tıpkı ergenler ve yetişkinler gibi çocuklarda da depresyon görülebilmektedir. Ailenin depresyon belirtilerini gözden kaçırmaması ve erken tanı ve tedavi için farkındalıklı olması gerekir.

Depresyon bebeklikte farlı, erken çocuklukta, çocuklukta ve ergenlikte farklı yoğunluk ve belirtilerde kendini gösterebilmektedir. Depresyon ailenin genetik mirasında varsa çocukta depresyon görülme olasılığı artıyor. Stres altında bulunan veya kayıp yaşayan çocuklar depresyon belirtileri daha kolay gösterebilir. Dikkat, öğrenme, davranış veya anksiyete bozukluğu olan çocukların depresyona yakalanma riski daha fazladır.

Çocuklarda Regresyon ve Nedenleri, Oyun Terapisi ve Çocukluk Çağı Problemleri ve Boşanmış Ailede Çocuk Olmak yazılarımızdan da faydalanabilirsiniz.

Çocukluk Depresyonu Nedenleri?

Çocukluk depresyonu ne kadar erken dönemde belirti verirse genetik faktörlerin etkisi o kadar fazla olmaktadır. Çocuklukta başlayan ve zamanında tedavi edilmeyen depresyon ilerleyen yaşlarda da devam etmektedir. Süre uzadıkça görülen belirtiler de artmakta ve yoğunlaşmaktadır. Fark edilmeyen çocukluk çağı depresyonu çocuğun duygusal, fiziksel, sosyal ve bilişsel gelişimine zarar vermektedir. Çocukta özgüven kaybı, içe kapanıklık, olumsuz duygu ve düşünceler artarak gelişmektedir.

Depresyon nedeniyle çocukta sosyal beceri eksikliği, anksiyete ve korkular baş gösterebilmektedir. Bu nedenle çocukluk depresyonunun erken fark edilmesi açısında anne-baba ve öğretmenlere büyük görevler düşmektedir. Özellikle çocuğun depresyon geliştirmesine neden olacak tetikleyici yaşam olayları söz konusu ise;

  • travmatik yaşam olayları,
  • erken dönemde anneden ayrılık,
  • Anne ile güvensiz bağlanma,
  • Aile içi şiddet,
  • anne-baba ayrılığı,
  • hatalı ebeveyn tutumları,
  • performansa yönelik gerçekdışı ebeveyn beklentileri,
  • uzun süreli, hastaneye de yatış gerektirebilen hastalık (çocuk kendisi hasta olabilir veya sevdiği bir aile bireyi de hasta olabilir)
  • yeni bir kardeş,
  • okula başlangıç,
  • sevilen birinin kaybı,
  • taşınma, şehir-yer değişikliği,
  • okul değişikliği gibi mutlaka çocuğa profesyonel destek sunulmalıdır.

Çocukluk Depresyonu Belirtileri Nelerdir?

Çocukluk depresyonu belirtileri aileler tarafından sıklıkla yanlış yorumlanabilmektedir. Çocuğun mizaç özelliği, şımarıklığı, hırçınlığı veya kıskançlığı olarak değerlendirilmektedir. Özellikle her iki ebeveynin çalıştığı ve çocuğun bir başkası tarafından bakıldığı durumlarda depresyon gözden kaçabilmektedir. Çocuklarda depresyon belirtileri sıklıkla aşağıda şekillerde kendini göstermektedir. Çocukların %3’ü ergenlerin ise %5-10’u depresyon belirtileri gösterebilmektedir.

  • Kolayca ağlama,
  • Uyku düzeninde bozukluk; zor uyuma, kolay uyanma veya sürekli uyuklama, uyumak isteme ve uzun süre uyuma görülebilir,
  • Kilo kaybı, iştahsızlık görülebilir. Ancak çocuklarda kilo kaybından ziyade gelişim ayına göre yeterli kilo almamada belirti kabul edilir.
  • Huysuzluk, hırçınlık,
  • İlgilerinde azalma, oyuncaklarına eskiden sevdiği şeylere ilgi göstermeme,
  • Kurallara karşı çıkma, bilinçli olarak uymama görülebilir,
  • Göz teması azalabilir, aileyle fiziksel temas azalabilir,
  • Sindirim sorunları, kabızlık, gaz problemleri yaşanabilir,
  • Suçluluk duyguları artabilir, çocuk kendisiyle ilgili olmayan konularda da kendisinde suç, kusur arayabilir,
  • Arkadaşlarıyla görüşmek istemeyebilir, oyunlara dahil olmak istemeyebilir,
  • Dikkati sürdürmekte ve odaklamakta güçlük yaşayabilir,
  • Öz değer algısı düşüktür, sevilmediğini ve sevgiyi hak etmediğini düşünebilir,
  • Öğrenme güçlüğü yaşayabilir,
  • Özgüven eksikliği yüksek olasılıkla görülmektedir,
  • Okul başarısızlığı görülebilir,
  • Performans gerektiren konularda aşırı, heyecan, stres, kaygı yaşayabilir,
  • Yalnız olduğunu düşünebilir,
  • İstenmediğini düşünebilir,
  • Aşırı alıngan olabilir,
  • Mutsuz bir yüz ifadesi, yavaş ve coşkusuz hareketler görülebilir,
  • Daha az konuşabilir, temel ihtiyaçlar dışında iletişime girmeyebilir,
  • Öz bakımını ihmal edebilir,
  • İntihar veya ölüm hakkında sıklıkla düşünmeye başlayabilir.
  • Korkular geliştirebilir.

Tüm bunlar çocukluk depresyonu belirtilerine örnektir. İhmal edildiğinde çocukluk çağı depresyonu çocukta gerilemelere neden olabilmektedir. Bilişsel, duygusal, fiziksel ve sosyal gelişim yavaşlayabilir veya gerileyebilir. Akranlarının gösterdiği gelişim özellikleri depresif çocuklarda geriden gelebilir. (Geç yürüme, geç konuşma, tuvalet alışkanlığını geç kazanma gibi.)

Çocukluk Depresyonu için Aileler Ne Yapmalı?

Aileler çocukluk depresyonunu fark etmekte güçlük yaşayabilir. Ancak biricik çocuklarımızın başa çıkmakta zorlandığı bu durum ancak bizlerin farkındalığı ile çözülebilmektedir. Bu nedenle aile çocuğunun duygularına, davranış ve düşüncelerine karşı daha ilgili olmalıdır. Bu ilgiyi gösterebilmek için çocuğa etkin zaman ayırabilmek ve çocuğu gözlemlemek gerekmektedir. Ebeveynler çocukla gün içerisinde yeterince vakit geçirmelidir.

Birlikte oyun oynamak, sohbet etmek, etkinlik yapmak çocuk için değerlidir. Çocuk yalnız olmadığını, duygu ve düşüncelerinin ebeveynleri tarafından önemsendiğini hissetmelidir.

Ev içerisinde huzursuzluk varsa, eşler arası tartışmalar çocuğun önünde yaşanıyorsa çocuk için depresyon nedeni olabilmektedir. Aile çocuğun yanında mümkün olduğunca çocuğu korkutacak fiziksel veya sözel saldırılardan uzak olmalıdır. Aile çocuğun önünde bir sorun yaşadıysa barışma da çocuğun önünde yapılmalıdır. Çocuk böylece sorunların nasıl çözüldüğünü bilecektir. Aile gereğinden fazla çatışıyorsa, hakaret, küfür kullanılıyorsa veya şiddet söz konusuysa mutlaka profesyonel destek alınmalıdır.

Çocukluk depresyonu belirtileri çoğunlukla aile tarafından önemsenmemekte ve düzelmesi için zamana bırakılmaktadır. Kimi zaman ise aile çocukta görülen belirtileri şımarıklık, ilgi çekme çabası olarak değerlendirebilmektedir. Ailenin depresif belirtilere bu açılardan bakması yanlış tepkilerin verilmesine neden olmaktadır.

Cezalandırma, kısıtlama, görmezden gelme veya sevgiyi esirgeme çocuğu daha da kırıklığa uğratmaktadır. Çocuk anlaşılmadığını hissettiği gibi en ihtiyaç duyduğu dönemde ailenin ilgi ve sevgisinden de mahrum kalmaktadır. Bu da çocuğun ev içerisinde kendini yalnız hissetmesine ve bu hissi her ortama taşımasına neden olmaktadır.

Uzun süre devam eden ve fark edilmeyen depresyon belirtileri aile tarafından yanlış yorumlandığında çocukta yıkıcı davranışlar gelişebilmektedir. İntihar, ölüm, kendine zarar verme düşünceleri çocukta gelişebilmektedir.
Aile depresyona yönelik belirtiler gözlemlediğinde mutlaka tedaviye yönelik profesyonel destek alınmalıdır. Çocuğa bu süreçte koşulsuz ilgi ve sevgi verilmeli, zaman ayırılmalıdır. Çocuk ailesi için değerli ve önemli olduğunu ailenin sözlerinden, davranış ve ilgisinden hissetmelidir.

Çocukluk Depresyonu Okul Başarısında Düşüşe Neden Olmaktadır, Ailenin Yaklaşımı Başarıyı Etkilemektedir

Çocukluk depresyonu belirtilerinden biride okul başarısızda görülen düşüştür. Aslında başarı düşmeye başladıysa çocuğun depresyon belirtilerinin ilerlediği de düşünülebilir. Çocukta derslere ve okula karşı ilgisizlik, sorumluluklarını aksatma görülebilir. Burada düşen başarıya ailenin nasıl tepki vereceği önemlidir.

Başarısızlığa tepki negatif olursa çocukta daha yoğun duygusal ve bilişsel baskı gelişebilir. Çocuğun yaşadığı zorlanıma ailenin olumsuz yaklaşımı eklendiğinde süreç daha da katlanılması zor bir hal almaktadır. Ailenin çocuğun yaşadığı durumun farkında olması gerekir. Dolayısıyla bu dönemde ailenin akademik başarıdan önce psikolojik iyi oluşu hedeflemesi gerekmektedir.

Aile çocuğa yönelik gerçekdışı akademik beklentilere girmemelidir. Çocuğun bu süreçte geri kaldığı dersler ve konular olacaktır. Tedavi sürecinde ekstra akademik destek sağlanarak çocuğun eğitim açığı tolore edilebilir.

Çocukluk Depresyonu İhmal Edildiğinde İleriye Dönük Sorunlara Neden Oluyor

Çocukluk depresyonu tedavi edilmesi gereken, ihmal edildiğinde büyük ve ileriye dönük sorunlara neden olan psikolojik bir hastalıktır. Tedavide sosyal destek ve aile desteği oldukça önemlidir. Tedavi sürecinde aile kadar öğretmenin ve çocuğun bakımıyla ilgilenen diğer kişilerin de desteği önemlidir.

Çocukluk depresyonu tedavi edilirken oyun terapisi, aile danışmanlığı, bireysel terapi, ilaç tedavisi, psikoeğitim kullanılmaktadır. Ayrıca çocukta depresyon gelişmesine neden olan ailenin farklı bireylerinde depresyon söz konusu ise diğer bireyler için de tedavi düzenlenmelidir.

Read More

Oyun çocuğun dilidir. Çocuk iç dünyasını oyunla dile getirir. Çocuk duygularını, düşüncelerini, korku ve kaygılarını, ihtiyaçlarını oyunla anlatır bizlere. Dolayısıyla oyun terapisi sayesinde çocukluk çağı problemleri ile çalışırken çocuğun dilini kullanır, onu anlayabildiğimizi gösterebiliriz. Oyun terapisi ancak bu alanda uzmanlaşmış bir terapist tarafından uygulanabilir.

Terapist oyun aracılığıyla çocuğun kendini ifade edebileceği, risk alabileceği, sosyal kuralları, sınırları öğrenebileceği ortamı oluşturur. Bu sayede çocuk yaşadığı sorunlar ile başa çıkabileceği, alternatif çözümler geliştirebileceği güvenli bir alana girer. Oyun terapisi özel olarak tasarlanmış bir odada terapist ve çocuk ile gerçekleşir. Terapi odasındaki oyuncaklar gerçek yaşamı temsil eden günlük hayattan eşyalar, insan ve hayvan figürleridir.

Oyuncaklar çocuğun ilgisini çekecek şekilde yıpranmamış, temiz ve yaşına uygun olmalıdır. Çocuk oyun içerisinde terapistiyle güven kurmaya başladıkça duygu, düşünce ve davranışlarını korkusuzca ifade etmeye başlar. Çocuk seanstan seansa oyuncakları ve hayal dünyasını kullanarak kendi oyununu kurar.

Çocuk kurduğu oyunlarda sözel olarak ifade etmekte zorlandığı duygularını özgürce yaşar. Oyun terapisti, çocuğun oyununu izler, sözlü ve sözsüz mesajlarını alır. Terapist objektif, yargısız, hoşgörülü ve koşulsuz şekilde çocuğa yaklaşır. Bu sayede çocuk ile terapist arasında terapötik ilişki kurulur.

Oyun terapisi nedir?

Oyun ve oyuncaklar aracılığıyla çocukların ihtiyaçlarını ifade etmelerine yoğunlaşan özel işleve oyun terapisi denir. Oyun terapistleri, çocuklar için güvenli bir ortam yaratmak üzere eğitim alırlar ve böylece çocukları istedikleri gibi oynamaya cesaretlendirirler. Terapi sırasında, duygusal problemleri ifade etmelerine yardımcı olan çeşitli oyuncaklar kullanılır ve çocukların hayal güçleri esas alınır.

Oyun çocuğun benliğini ve ruhunu rahatlatan ve hayata bakış açısını aydınlatan eğlenceli bir aktivitedir.

Oyun Terapisi Ne İşe Yarar?

Oyun çocuğun kendini ifade etme, kendini tanıma, kendini gerçekleştirme ve öz yeterliliğine destek olur. Oyun stres ve can sıkıntısı hissini hafifletir, çocuğu sosyal yaşam içerisinde etkileşimde olduğu diğerlerine olumlu bir şekilde bağlar. Yaratıcı düşünme ve keşfetmeyi teşvik eder, çocuğun duygularını düzenler ve özgüvenini güçlendirir.

Oyun sayesinde çocuk hayatta kalmak için gereken becerileri ve rolleri öğrenir. Korktuğu ya da merak duyduğu rollere giren çocuk korkusuyla yüzleşir, merakını giderir. Öğrenme ve gelişme en iyi oyun yoluyla teşvik edilir. Çocuklar, duygularını anlamlandırmada ya da konuşmada yetişkinlerden farklıdır. Bu yüzden yetişkinlerle yapılan terapi şekli çocuklara uymaz. Çocuğun alışkın olduğu oyun ortamı, çocuk yaşadıklarını ve duygularını ifade etmeyi kolaylaştırır.

Davranışlarını etkileyen kızgınlıklarını, korkularını, üzüntülerini, hayal kırıklıklarını anlayabilmek çocuk için oyunlar sayesinde mümkün olur. Oyun terapisi 2 ila 12 yaş aralığındaki çocuklarla uygulanabilmektedir. Çocuğun yaşı artıkça, oyunla ilişkisi azaldıkça oyun terapisinin de işlevi azalmaktadır. Dolayısıyla oyuna eklenen sözel iletişim ve çocuğa uygun diğer pedagojik teknikler terapi içerisinde oyunu destekler.

Oyun terapisi sayesinde çocuk hem içsel dünyasını hem de dış dünyasını terapi odasına ve terapistine yansıtır. Burada çocuğun duygu ve düşüncelerini görürüz. Sadece çocuğun duygu ve düşüncelerini değil oyun sayesinde ebeveyn tutumlarını, aile içi iletişimi ve çocuğun çevresini nasıl algıladığını da görürüz. Oyun ile çocuğun hem olumlu hem de olumsuz duygularını dinleriz.

Çocuk, öfkesini, kaygısını, korkusunu oyun aracılığı ile ifade edebilir. Bu sayede çocuk zarar görmeden ve yargılanmadan oyun içerisinde duygusal boşalım yaşar. Çocuk oyun içerisinde gerçek dünyayı prova eder, farklı rollere girer. Çevresiyle empati kurabilir. Merakını giderir. Çocuk dışa vurduğu iç dünyasındaki çatışmalarla oyun içerisinde korkusuzca yüzleşir.

Bu yüzleşme içerisinde kendi çözüm yollarını keşfeder, problemlerle nasıl daha yapıcı şekilde başa çıkabileceğini bulur. Tüm bu aşamalar çocuğun duygu ve düşüncelerini kabul etmesini, kendini daha kolay ifade etmesini sağlar. Oyun çocuğa cesaret verir, güven verir. Özgüvenini, özsaygısını ve otokontrolünü destekler.

Oyun Terapisinde Kullanılan Oyuncaklar

Oyun terapisinde kullanılan oyuncakları 3 gruba ayırabiliriz:

  1. Gerçek hayatı sembolize eden oyuncaklar, yani günlük hayattaki gerçek nesne ve kişilerin küçük boyuttaki benzerleri, Oyuncak ailesi, oyun evi, ev eşyaları, kuklalar, telefon, araba, uçak gibi.
  2. Yaratıcı oyuncaklar, sanat malzemeleri, kuklalar, oyun hamurları, boyalar, yapıştırıcılar, maske, boya kalemleri, legolar gibi hayal gücüne alan açan oyuncaklar
  3. Agresyonu açığa çıkaran oyuncaklar; kum torbası, hacıyatmaz, sinirli kuklalar, oyuncak silahlar, askerler gibi.

Oyun Terapisi İki Ayrı Dala ve Kendi İçinde Farklı Kollara Ayrılıyor

Yönlendirilmiş ve yönlendirilmemiş olarak iki farklı oyun terapisi modeli bulunuyor. Yönlendirilmiş oyun terapisi, ismindeki yönlendirmeden de anlaşılacağı gibi oyun içerisinde çocuğa direktif verilerek yapılıyor. Oyun terapistin yönlendirilmeleriyle ilerliyor.

Diğer bir oyun terapisi olan çocuk merkezli oyun terapisinde ise oyunun yöneticisi çocuktur. Terapist çocuğun oyununa çocuğun terapiste verdiği rollerle eşlik eder. Seansın gündemini çocuk belirler. Bu terapi modelinde terapistin görevi çocuğu takip etmek ve çocuğun duygu, düşünce ve davranışlarını yansıtmaktır. Böylece çocuk “anlaşıldım, fark edildim, duygu, düşünce ve davranışlarım kabul ediliyor” duygusunu yaşar.

Çocuk merkezli oyun terapisinin bir diğer uygulama alanı da ebeveynlere verilen psikoeğitim boyutudur. Filial terapi adını alan bu uygulamada aileler çocukları ile nasıl iletişime geçebilecekleri konusunda bilgi ve beceri kazanırlar. Filial terapinin de uygulama aralığı 2-12 yaş grubudur. 2-8 yaş grubunda alınan verim ise 8-12’ye göre çok daha yüksektir.

Bu teknikte aileler, oyun terapistleri tarafından Çocuk merkezli oyun terapisinin metodu hakkında eğitim alırlar. Psikoeğitimin yanı sıra terapist ailelere düzenli süpervizyon verir. Bu terapi şeklinde çocuk ve ailenin özel oyun saati ve bu saate özel kullanılacak oyuncakları vardır. 30 dakikalık bu oyun saati içerisinde oyunun kaptanı çocuk olacaktır.

Bu oyun içerisinde çocuk oyun alanında bulunan birçok oyuncakla dilediği birçok şekilde oynayabilecektir. Bu 30 dakikalık oyun seansları çocuğun özgüvenini destekler, karar alma becerisini geliştirir. Çocuk oyun içerisinde sorumluluk alır, insiyatif kullanır, problemleri çözmek için alternatif yollar düşünür. Çocuğun yönetici işlev becerileri gelişir. Ebeveyni ile iletişimi güçlenir. Güvenli bağlanma gelişir, ilişkilerdeki hasarlar tolere edilir.

Ebeveyn ve çocuk oyun içerisinde anda kalmaya odaklanır. Ebeveyn oyun sırasında tüm sorun ve sorumluluklarını, kaygılarını, yarının işini, dünün tasasını bir kenara bırakır. Yaptığı duygu, düşünce ve davranış yansıtmaları ile anda kalır. Çocuğun verdiği rollere girerek hem eğlenir hem de çocuğuyla kurduğu iş birliğinden keyif alır.

Bu oyun sırasında ebeveyn kendi çocukluğunu, ailesinden gördüğü ebeveyn tutumlarının ne kadarını çocuğuna uyguladığını da görür. Düzenli seanslar sonrası oyun odasından iyileşen bir çocukla, çok daha iyi hisseden bir ebeveyn çıkacaktır. Oyun terapisi türlerini kullanmak için spesifik sorunlar yaşanmasına gerek yoktur. Özgüven geliştirme, sosyal beceri kazanma, iletişimi güçlendirme gibi ihtiyaçlar için de çocukla herhangi bir oyun terapisi modeli oynanabilir.

Oyun Terapisi ile Hangi Çocukluk Çağı Problemleri Çalışılabilir?

Oyun terapisi ile çocuğun yaşı da dikkate alınarak tüm çocukluk çağı problemleri çalışılabilmektedir.

  • Çocukluk Depresyonu yaşayan çocuklar
  • Kardeş kıskançlığı yaşayan çocuklar
  • Takıntıları, tikleri olan çocuklar
  • Sosyal beceri eksikliği olan, arkadaşlık geliştiremeyen çocuklar
  • İştahsızlık, yeme problemleri yaşayan çocuklar
  • Uyku sorunları yaşayan, kabuslar gören çocuklar
  • Evlat edinilmiş veya terkedilmiş çocuklar
  • Ayrılık anksiyetesi yaşayan çocuklar
  • Rutin oluşturamayan çocuklar
  • Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşayan çocuklar
  • Fiziksel/Duygusal İstismara uğrayan çocuklar
  • Kaygı, Korku yaşayan çocuklar
  • Regresyon (gerileme davranışı gösteren çocuklar; parmak emme, alt ıslatma gibi)
  • Hatalı Ebeveyn Tutumlarına maruz kalan çocuklar
  • Konuşma bozukluğu olan çocuklar (kekemelik, tekrarlayıcı dil, bebek konuşması)
  • Dikkat eksikliği ve hiperaktivite (aşırı hareketlilik) bozukluğu olan çocuklar
  • Impulsivite/dürtüsellik
  • Okuma bozuklukları
  • Okul fobisi
  • Sosyal içe kapanıklılık
  • Sebebi anlaşılamayan baş ve karın ağrıları
  • Boşanma sonrası adaptasyon sorunları yaşayan çocuklar

Çocukluk Çağı Problemleri ile Başa Çıkmak için Oyun Terapisi ve Psikoeğitim

Çocukluk çağı problemleri ile başa çıkmak için ailenin desteği yeterli gelmiyorsa mutlaka psikolojik destek alınmalıdır.  Duygu, düşünce ve ihtiyaçlarını sözel olarak yeterince ifade edemeyen çocuklarla çalışırken oyun terapisi oldukça faydalıdır. Kimi zaman çocuk terapiye getirilmez ya da getirilemez.

Bu durumlarda da aileye verilecek psikoeğitim çocukluk çağı problemleri ile başa çıkılmasına yardımcı olur. Aile içi şiddet, geçimsizlik söz konusu ise çocukla çalışmanın ötesinde çift ve aile danışmanlığı alınması da yararlı olacaktır.

Aba psikoloji uzman kadrosu çocukluk çağı problemleri ile oyun terapisi eşliğinde çalışmaktadır. Ayrıca uyguladığımız IQ, EQ, dikkat, algı, yetenek ve kişilik testleriyle çocuk, genç ve yetişkin danışanlarımızın potansiyellerini keşfediyoruz. Kullandığımız alternatif psikoterapi yöntemleriyle danışanlarımızın hayat kalitesini artırmayı hedefliyoruz. Detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Kişinin kendine verdiği değeri ve güveni ifade eden özgüven kavramı sosyal ilişkilerimizi, yaşam kalitemizi, okul ve iş hayatımızı derinden etkiliyor. Manevi bir ihtiyaç olan özgüven, çocukluk dönemi olan 3-4 yaşlarında oluşan bir duygu. Bu nedenle özgüveni yeterince gelişmiş çocuklar yetiştirmek her zaman ebeveynlerinden en önemli görevlerinden biri olarak görülmüştür. 

Çocukların benlik algısına sahip olmaları, kendilerini ne çok değerli ne de çok değersiz görmeyip oldukları gibi kabullenmeleri, problemlerle başa çıkabilme gücünü gösterebilmeleri ve yaşamdan zevk alabilmeleri için özgüvenli bireyler olarak yetiştirilmeleri gerekiyor. Peki, ebeveynler özgüvenli çocuklar yetiştirmek için neler yapmalılar? Gelin bu sorunun cevabına hep birlikte bakalım. 

Önemseyin

Çocuğunuzun kendini rahatça ifade etmeyi ve fikirlerinin arkasında durmayı öğrenebilmesi için her şeyden önce onun düşüncelerine önem vermeniz gerekiyor. Bir konu hakkında çocuğunuzun da fikrini alarak ve onu çözümün bir parçası olarak hissettirerek söz ve tavırlarınızla kendine güvenmesini sağlayabilirsiniz. 

Hatalardan Korkmamayı Öğretin

Çocukların ileriki yaşlarında başarısızlıktan korkmayan, risk almayı bilen cesur bireyler olmaları için başarısız olma korkusunu yenmeleri gerekiyor. Bu nedenle çocuğunuzun herkesin hata yapabileceğini; ancak önemli olanın hatalardan ders çıkarmak olduğunu öğrenmesini sağlayın. 

Beklentilerinizi Makul Tutun

Çocuğunuzun yaş ve kapasitesinden ne az ne de çok bir beklenti içerisine girmeyin. Gereğinden fazla koruyucu olmak veya çocuğu tamamen kendi haline bırakmak yerine onun yavaş yavaş kendisini geliştirmesine izin vermelisiniz. 

Cesaretlendirin

Çocuğunuz sizin isteklerinizi tam olarak karşılayamasa bile gösterdiği çaba için onu takdir edin ve her koşulda onu desteklediğinizi gösterin. Çocuğunuzun sadece başarılarına odaklanmak yerine onun neleri yapabildiğini görmeğe çalışın.

Kıyaslamayın

Çocukları kardeşleri veya arkadaşları ile kıyaslamak onları hayatlarının her anında kıskanç ve mutsuz yapacaktır. Hayat bir yarış değildir. Kıyaslamalar sadece çocukların utanç duymalarına ve kendilerini yetersiz hissetmelerine neden olacaktır. 

Yeteneklerini Keşfetmesine Yardımcı Olun

Çocuğunuzun çeşitli etkinlik ve faaliyetlere katılmasını sağlayarak ilgi alanlarını bulması ve yeteneklerini keşfetmesini sağlayabilirsiniz. Farklı alanlarda başarılı olduğunu görmek çocuğunuzun sosyalleşmesini ve kendine olan güvenin artmasını sağlayacaktır.

Sorumluluk Verin

Sorumluluk duygusu ile çocuğun özgüven gelişimi birbirine bağlıdır. Çocuğunuzun kendi ihtiyaçlarını tek başına karşılamayı öğrenmesi ve bağımsız bir birey olması için ona sorumluklar vermeli ve onun başarılarını takdir etmelisiniz. 

Koşulsuz Sevin

Çocuğun özgüven kazanması ve kendini güvende hissetmesi için ebeveynlerinin sevgisini ona göstermesi gerekiyor. Onun varlığından duyduğunuz mutluluğu, başarısız olsa bile ona olan sevginizin değişmeyeceğini ve her zaman onun yanında olacağınızı dile getirmeniz son derece önemli. 

Kaynaklar

Read More

Oyun ve oyuncaklar, çocuklar için hem eğlence hem gelişim hem de iletişim araçlarıdır. Sağlıklı bir biçimde iletişim kuramayan çocuklar, bu ihtiyaçlarını oyuncaklar ve oyunlar aracılığıyla giderirler. Bunun farkına varılmasıyla da çocuklarla iletişimin bir yolu bulunmuştur ve saklı tuttuğu bazı konuları bile açığa vurması sağlanmıştır. Oyun terapisi bu iletişim yolunu kullanır.

Oyun Terapisi Nedir?

Çocuklar, yetişkinler gibi birçok ihtiyacı olan ve sorunlar yaşayan bireylerdir. Üstelik bu sorunlar giderilmediğinde içselleştirilerek tüm hayatlarını etkileyebilir. Sağlıklı bir iletişim becerileri de yetişkinlerle aynı olmadığı için de onlarla iletişim kurmada bazı farklı yöntemler kullanılır. Oyun terapisi de bu yöntemlerden biridir.

Oyun terapisi, çocukların oyun ve oyuncakları kullanarak kendilerini ifade etmesi ve bunun uzman bir kişi tarafından yorumlanması olarak tanımlanabilir. Bu süreçte terapi için kullanılan oyuncaklar özel olarak seçilir ve kendilerini güvenli hissedebileceği bir ortam sağlanır.

oyun terapisi

Oyun terapisinde yöntem çocuğun kendisini oyun terapistine açmasını sağlamaktır. Bunun için özel tasarlanmış bir oda kullanılır ve seanslara anne ve babalar katılmaz. Başlarda oyun terapisti sadece çocuğun güvenini kazanmayı hedefler. Çocuğun oyununa terapisti davet etmesiyle çocuk güvendiğini gösterir ve beraber süreç başlar. Bu süreçte kullanılan oyuncaklar, farklı anlamlar taşır. Örneğin vahşi hayvanlar, saldırganlık ve gücü ifade etmekteyken vahşi olmayanlar ise aile ve korunma gibi kavramları ifade eder. Bu tarz oyuncaklarla terapistle beraber oynamaya başlayan çocuklar da zamanla kendilerini terapiste açarak bazı durumların terapist tarafından yorumlanarak ortaya çıkmasını sağlar.

Oyun Terapisinin Faydaları Nelerdir?

Oyun terapisinin birçok olayın çözümünde ciddi kolaylıklar sağladığı biliniyor. Ailede yaşanan boşanma ve çatışma durumları, evlat edinilme durumu, aile içi şiddet ve sevdiği bir kişinin ölümü gibi atlatılması ve ifade edilmesi zor vakalar, bu yöntem sayesinde çözülebilir. Oyun terapisi sayesinde çocuklar, çeşitli duygularla tanışıp, sorunları çözüme ulaştırmanın ötesinde genel anlamda gelişim kaydeder. Bu faydalara da göz atacak olursak;

  • Oyun terapisi sayesinde çocukların ifade etmekte zorlandığı duygular daha rahat ifade edilir,
  • İnsanlarla olan ilişkilerinin daha sağlıklı olması sağlanır,
  • Yaşadıkları sıkıntıyla mücadele etme becerileri gelişir ve çözüm üretmeye yönelik olmaları sağlanır,
  • Kendilerine olan güvenleri artar ve bununla beraber sorumluluk almaya başlarlar,
  • Sınırların farkına varırlar ve bunları belirlerler,
  • Korkularını yenerler.

Oyun Terapisi ile İlgili Diğer Yazılarımız:

Read More