Nöropsikoloji, beyin ve sinir sistemi ile zihinsel işlevler arasındaki ilişkiyi inceleyen bilim dalıdır. Bu alandaki çalışmalar, beyin fonksiyonlarının insan davranışları üzerindeki etkilerini anlamamıza yardımcı olur. Peki, nöropsikolojik değerlendirme nedir ve neden önemlidir? İşte bu soruların cevapları ve daha fazlası!

Nöropsikolojik Değerlendirme Nedir?

Nöropsikolojik değerlendirme, kişinin zihinsel işlevlerini ve olası bozukluklarını beyin temelli olarak açıklamaya çalışan bir süreçtir. Bu değerlendirme, çeşitli testler ve görüşmeler aracılığıyla gerçekleştirilir. Amaç, kişinin bilişsel olarak güçlü ve zayıf yanlarını keşfetmek ve beynin çalışma mekanizması hakkında bilgi edinmektir.

Nöropsikolojik testler ve görüşmelerle yapılan bu değerlendirme, kişinin semptom ve şikayetlerine çözüm bulmak için önemli bir adımdır. Özellikle nörolojik hastalıklar, beyin travmaları, öğrenme bozuklukları ve psikiyatrik rahatsızlıklar gibi durumlarda büyük fayda sağlar.

Nöropsikolojik Değerlendirmenin Amaçları

Nöropsikolojik değerlendirmenin ana amacı, danışanın tüm zihinsel işlevlerini kapsamlı bir şekilde değerlendirmektir. Bu işlevler arasında şunlar bulunur:

  • Dil ve Konuşma: Kişinin dil becerileri, konuşma yetenekleri ve dilsel işleme kabiliyeti değerlendirilir.
  • Akademik Beceriler: Okuma, yazma ve aritmetik gibi akademik yetenekler incelenir.
  • Bilişsel Yetenekler: Düşünme, öğrenme, hatırlama ve anlama gibi zihinsel süreçler değerlendirilir.
  • Görsel-Mekansal Yetiler: Kişinin görsel ve mekansal algısı, nesneleri tanıma ve yerleştirme yetenekleri analiz edilir.
  • El-Göz Koordinasyonu: Motor beceriler ve el-göz koordinasyonu test edilir.
  • Gnostik İşlevler: Nesneleri tanıma ve anlama yetenekleri değerlendirilir.
  • Praksik Yetenekler: Kişinin hareket planlama ve gerçekleştirme yetenekleri incelenir.
  • Dikkat ve Bellek: Dikkat süresi, dikkat dağınıklığı ve hafıza yetenekleri değerlendirilir.
  • Muhakeme: Kişinin mantıklı düşünme, problem çözme ve karar verme yetenekleri analiz edilir.
  • Kortikal Görme ve İşitme: Beynin görsel ve işitsel bilgileri işleme kapasitesi incelenir.
  • Motor Gelişim: Kişinin motor becerileri ve fiziksel gelişimi değerlendirilir.

Nöropsikolojik Değerlendirme Süreci

Nöropsikolojik değerlendirme süreci, detaylı bir öykü alma, çeşitli nöropsikolojik testlerin uygulanması ve sonuçların yorumlanmasını içerir. İşte bu sürecin adımları:

  1. Öykü Alma: İlk adım, kişinin geçmiş sağlık durumu, eğitim ve iş geçmişi, mevcut semptomlar ve yaşam tarzı hakkında bilgi toplamaktır.
  2. Nöropsikolojik Testler: Kişinin bilişsel işlevlerini değerlendirmek için bir dizi standart test uygulanır. Bu testler, yukarıda belirtilen zihinsel işlevlerin her birini ölçmeyi amaçlar.
  3. Görüşmeler: Testlerin yanı sıra, kişinin semptomlarını daha iyi anlamak için birebir görüşmeler yapılır.
  4. Sonuçların Değerlendirilmesi: Toplanan veriler analiz edilir ve kişinin bilişsel profili oluşturulur. Bu profil, kişinin güçlü ve zayıf yönlerini ortaya koyar.
  5. Raporlama ve Tavsiyeler: Değerlendirme sonuçları bir rapor halinde sunulur ve gerekli görülen tedavi veya müdahale önerileri yapılır.

Nöropsikolojik Değerlendirmenin Önemi

Nöropsikolojik değerlendirme, birçok farklı durum ve hastalığın tanı ve tedavisinde kritik bir rol oynar. Bu değerlendirme, beyin fonksiyonlarının detaylı bir şekilde anlaşılmasına olanak tanır ve bireylerin günlük yaşamlarında karşılaştıkları zorluklara yönelik çözümler sunar. Özellikle aşağıdaki durumlar için önemlidir:

  • Nörolojik Hastalıklar: Alzheimer, Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkların tanısında kullanılır.
  • Beyin Travmaları: Kaza veya yaralanma sonucu ortaya çıkan beyin hasarlarının değerlendirilmesinde etkilidir.
  • Öğrenme Bozuklukları: Disleksi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi öğrenme bozukluklarının tanısında yardımcı olur.
  • Psikiyatrik Rahatsızlıklar: Depresyon, anksiyete ve diğer psikiyatrik rahatsızlıkların bilişsel etkilerini değerlendirmek için kullanılır.

Aba Psikoloji ile Nöropsikolojik Destek

Aba Psikoloji olarak, nöropsikolojik değerlendirme ve danışmanlık hizmetleri sunmaktayız. Uzman ekibimiz, beynin ve zihinsel işlevlerin detaylı bir şekilde incelenmesini sağlayarak, semptomlarınıza yönelik en uygun çözümleri sunar.

Nöropsikolojik değerlendirme ve daha fazla bilgi almak için bizimle iletişime geçin. (0212) 287 86 06 numaralı telefonu arayarak randevu alabilirsiniz.

Read More

Nöropsikoloji nedir? Nöropsikoloji, beynin ve sinir sisteminin diğer kısımlarının bir kişinin bilişini ve davranışlarını nasıl etkilediğiyle ilgilenen bir psikoloji dalıdır. Davranışın ve bilişin beyin işlevinden nasıl etkilendiğini anlamayı amaçlayan ve nörolojik bozukluklar ve bunların davranışsal ve bilişsel etkilerinin tanı ve tedavisi ile ilgilenen hem deneysel hem de klinik bir psikoloji alanıdır. Daha da önemlisi, bu psikoloji dalındaki profesyoneller genellikle beyindeki yaralanmaların veya hastalıkların bilişsel işlevleri ve davranışları nasıl etkilediğine odaklanır.

Klasik nöroloji, sinir sistemi patolojisine odaklanır; klasik psikoloji ise büyük ölçüde ondan ayrılmışken, nöropsikoloji, nörolojik bozukluklar ve bunlara sahip olan hastaları inceleyerek beynin zihinle nasıl bir ilişki kurduğunu keşfetmeye çalışır. Bu noktada zaman zaman nöropsikolojik testler devreye girebilir. Bulguları, kavramları ve endişeleri nöropsikiyatri ve genel olarak davranışsal nöroloji ile paylaşır.

Nöropsikoloji Nedir? Nöropsikolojinin Tarihi

Nöropsikoloji nedir?” sorusunu yanıtladık. Peki; nöropsikoloji kavramı ne zamandır kullanılıyor? Nöropsikoloji, psikoloji alanında diğerlerine oranla yeni bir disiplin sayılabilir. Bu alanı tanımlayan ilk ders kitabı, Kolb ve Whishaw tarafından “İnsan Nöropsikolojisinin Temelleri” adıyla 1980 yılında yayınlandı. Tarihe bakıldığında; toplumların farklı organların işlevlerini ne zaman değerlendirmeye başladığına dair çok fazla tartışma olduğu görülmektedir. Yapılan birçok araştırma, antik dönemden itibaren yüzyıllar boyunca beynin gerçek işlevinin ne olduğunun anlaşılamadığı, işe yaramadığının düşünüldüğü ve genellikle otopsiler sırasında incelenmediğini göstermektedir. Yüzyıllar boyunca beyin bedenin merkezi olarak görülmemiştir. Beynin, insan bedeniyle ve davranışlarıyla olan ilişkisinin anlaşılması yüzlerce yıllık çalışmalar neticesinde anlaşılabilmiştir.

Deneysel Nöropsikoloji

Deneysel nöropsikoloji, sinir sistemi ile bilişsel işlev arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmak için deneysel psikolojiden yöntemler kullanan bir yaklaşımdır. Araştırmacıların küçük bir kısmı hayvan deneyleri yapabilse de, çalışmaların çoğu laboratuvar ortamında sağlıklı insanları incelemeye yönelir. Deneysel nöropsikoloji alanındaki bu araştırmalar genellikle; nöroanatomi ve psikolojik işlev arasında bağlantılar kurmak için sinir sisteminin belirli özelliklerinden yararlanır.

Klinik Nöropsikoloji

Klinik nöropsikoloji, nöropsikolojik bilginin, nörobilişsel sorunlara neden olan hastalık veya yaralanma yaşayan kişilerin değerlendirilmesine yönetimine ve rehabilitasyonuna uygulanmasıdır. Özellikle, bu tür bir hastalık ve yaralanmanın psikolojik faktörleri nasıl etkileyebileceğini ve bunlardan nasıl etkilenebileceğini anlamak için tedaviye psikolojik bir bakış açısı getirirler.

Nöropsikoloji Nedir? Bilişsel Nöropsikoloji

Bilişsel nöropsikoloji ise hem klinik nöropsikoloji hem de deneysel nöropsikolojinin tamamlayıcı yaklaşımlarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Beyin hasarı veya nörolojik hastalık geçirmiş insanları inceleyerek zihni ve beyni anlamaya çalışır. İyileştirilmiş nörogörüntüleme tekniklerinden yararlanarak fonksiyonel ilişkilerin araştırılması ve sinir sisteminin incelenmesi gibi konularla ilgilenir.

Nöropsikoloji nedir?” sorusu hakkında daha fazla bilgi edinmek, nöropsikoloji ve nöropsikolojik testler hakkında farklı içeriklere ulaşmak için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Psikolojiye dair daha fazla içerik için YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

Dikkat eksikliği bozukluğu (ADD), eğitime katılma zorluğu, okul çalışmalarına odaklanma, ödevlere devam etme, talimatları takip etme, görevleri tamamlama ve sosyal etkileşim gibi çeşitli davranış sorunlarına neden olan nörolojik bir hastalıktır. ADD ayrıca davranış problemleriyle birlikte hiperaktivite içerebilir. ADD’li öğrencilerin öğrenme güçlüğü olabilir bu durum okulda fark edilip anlayışla karşılanmadığı taktirde çocuk için başka sosyal sorunlara da sebebiyet verebilir. Ne yazık ki yetişkinler ve akranlar, bu tür öğrencilerin verilen yönergelere dikkat etmemeleri ve ödevlerini yerine getirmemelerinin sebeplerini tembel oldukları için yapmadıklarını düşünürler. ADD son derece yaygın olsa da, hastalıkla ilgili yanlış algılar kabul görüp yerleştiği için tanı koyması ve fark edilmesi zor olabiliyor.

Hiperaktivite içermeyen dikkat eksikliği

Hiperaktivite bileşeni olmayan ADD’li çocuklar sınıf etkinliklerinde sıkılmış veya ilgisiz görünebilir. Hayal etmeye ya da unutkanlığa yatkın olabilir, yavaş tempoda çalışabilir veya işlerini eksik bir şekilde tamamlayabilirler. Yaptıkları ödevleri de tıpkı masaları ve kullandıkları diğer alanlar gibi düzensiz görünebilir. Okulda, evde veya okul çalışmalarında materyal ya da kişisel eşyalarını kaybedebilir ve ödevlerde başarısız olabilirler. Bu, öğretmenleri, ebeveynleri sinirlendirebilir ve çocuğun sınıfta kötü not almasına neden olabilir.

Teşhis aşaması

Eğer çocuğunuzun hiperaktivite içeren ya da içermeyen bir ADD olduğundan şüpheleniyorsanız, uygun tedavi için çocuğunuzun okul danışmanı, öğretmeni veya hekimi ile en kısa zamanda konuşmalısınız. Herhangi bir endişeniz varsa, en iyisi bunu en kısa sürede masaya yatırmaktır.

Tedavi

ADD bazen Ritalin gibi uyarıcı ilaçlarla tedavi edilir. Bazı durumlarda, uyarıcı ilaçlar ADD’li öğrencilerin görev başında kalmasına ve odaklanmasına yardımcı olabilir. Bununla birlikte, bazı uyarıcı ilaçlar ciddi yan etkilerle ilişkilendirilmiştir. Sonuç olarak, birçok ebeveyn, ADD’yi tedavi etmek için Ritalin, Adderall veya diğer ilaçları kullanmaktan çekinmektedir. Çoğu doktor ve çocuk psikoloğu ilaç kullanmayı tercih etsin ya da etmesin ebeveynlere çocuklara adaptif davranış becerilerini öğretmeyi ve istenmeyen davranışları azaltmak için bir davranış müdahale planı geliştirmelerini tavsiye eder. Peki bu durumu önlemek mümkün mü? Tıp bilimi henüz ADD’i önlemenin bir yolunu bulamadı. ADD genetik olarak ebeveynden çocuğa bulaşan ve tüm çocukların% 10-15’inde mevcut olan insan ırkının en sık görülen kalıtsal hastalıklarından biridir. ADD’li çocuklar ve yetişkinler de dahil olmak üzere birçok kişi, rahatsızlıklarının ciddiyetine bağlı olarak, dikkatsizliklerini ve düzensizliklerini bir dereceye kadar kontrol edebilmektedir.

References

  • https://www.psychologytoday.com/intl/blog/suffer-the-children/201502/30-ways-prevent-adhd
  • https://www.helpguide.org/articles/add-adhd/attention-deficit-disorder-adhd-in-children.htm/
Read More