Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS), gençler için sadece bir akademik yarış değil, aynı zamanda duygusal ve psikolojik açıdan oldukça zorlu bir süreçtir. Sınav sonrası yaşanan belirsizlik, stres ve hatta hayal kırıklığı, gençlerin sağlıklı kararlar almasını zorlaştırabilir. Tam da bu noktada psikolojik destek, süreci hem öğrenciler hem de aileler için daha sağlıklı bir hale getirebilir.
YKS Sonrası Dönemde Gençleri Neler Bekliyor?
Sınavın ardından öğrenciler, tercih süreciyle karşı karşıya kalırlar. Ancak bu sadece bir “bölüm seçme” süreci değildir; aynı zamanda bir kimlik, kariyer ve gelecek inşasıdır. Sınav sonucu ne olursa olsun, gençler genellikle şu psikolojik sorunlarla karşılaşabilir:
Başarısızlık hissi ve özgüven kaybı
Sosyal baskı ve karşılaştırılma duygusu
Geleceğe dair yoğun belirsizlik ve kaygı
Doğru tercihi yapamama korkusu
Psikolojik Destek Neden Bu Kadar Kritik?
Tercih döneminde alınan kararlar, bireyin yıllarca sürecek eğitim hayatını ve gelecekteki mesleğini etkiler. Bu süreçte duygusal dengeyi korumak ve doğru karar verme becerisini geliştirmek için profesyonel destek, büyük fark yaratır. Psikolojik destek sayesinde öğrenciler:
Kaygı ve stresle başa çıkmayı öğrenir,
Kendilerini daha doğru tanımlar,
Hedeflerini yeniden değerlendirme fırsatı bulur,
Dış etkilerden bağımsız karar alma becerisi kazanır.
ABA Psikoloji ile Bilimsel Yöntemlere Dayalı Kariyer Danışmanlığı
ABA Psikoloji, YKS sonrası süreçte gençlere yalnızca duygusal destek sunmakla kalmaz, aynı zamanda stratejik yetenek yönetimi ve bilimsel testlerle desteklenen kariyer danışmanlığı hizmetleriyle öne çıkar. Öğrencilerin ilgi alanlarını, kişilik yapılarını ve bilişsel becerilerini değerlendirerek bireysel kariyer haritaları oluşturur.
Uygulanan objektif test ve envanterler sayesinde gençler, kendilerine en uygun alanlara yönlendirilir. Bu sayede hem iç motivasyonları artar hem de uzun vadeli başarı şansları yükselir. ABA Psikoloji’nin uzman kadrosu, her öğrencinin benzersiz olduğunu bilir ve kişiselleştirilmiş bir yol haritası çizer.
Aileler için de Rehberlik
Sadece öğrenciler değil, veliler de bu dönemde yoğun bir stres altındadır. Çocuklarının geleceği için endişelenen aileler, bazen bilinçsizce baskı kurabilir. ABA Psikoloji, velilere yönelik bilgilendirici görüşmeler ve destek programları sunarak aile içi iletişimi güçlendirmeyi amaçlar.
Mesele Sadece Tercih Değil, Gelecek!
YKS sonrası hayatın bittiği değil, yeni bir yolculuğun başladığı dönemdir. Bu dönemi bilinçli, sakin ve stratejik adımlarla geçirmek, uzun vadeli mutluluğun ve başarının anahtarıdır. Eğer siz de bu süreçte profesyonel destek arıyorsanız, ABA Psikoloji uzmanları ile iletişime geçerek hem kendiniz hem de çocuğunuz için en doğru adımı atabilirsiniz.
Unutmayın: Bir sınav geleceği belirlemez ama doğru yönlendirme, o geleceği şekillendirebilir.
Üniversite hedefiyle yola çıkan birçok genç, DSAT gibi önemli sınavlar öncesinde sadece akademik değil, psikolojik açıdan da zorlu bir sürece giriyor. Bu süreçte en çok karşılaşılan sorunların başında sınav kaygısı ve dikkat dağınıklığı geliyor. Her iki durum da öğrencinin potansiyelini tam olarak yansıtamamasına neden olabilir. Peki bu psikolojik engeller nasıl fark edilir, nasıl çözülür?
Sınav Kaygısı Nedir ve Nasıl Anlaşılır?
Sınav kaygısı, öğrencinin bilgi eksikliğinden değil, sınavın sonucu hakkındaki endişelerden dolayı performansının düşmesiyle ortaya çıkar. Çarpıntı, terleme, odaklanma güçlüğü ve “başaramayacağım” düşünceleri en belirgin belirtiler arasındadır. Bu durum öğrencinin sadece DSAT başarısını değil, genel özgüvenini de olumsuz etkileyebilir.
Dikkat Dağınıklığı: Sadece Dalgınlık Değil
Özellikle yoğun içerikli sınavlara hazırlanırken yaşanan dikkat sorunları öğrencinin verimli çalışmasını engelleyebilir. Dikkat dağınıklığı; süreyi yönetememe, konudan kopma, soruları yanlış okuma gibi sonuçlara yol açabilir. Bu durum çoğu zaman gözden kaçırılır ya da “tembellik” ile karıştırılır. Oysa altında gelişimsel ya da çevresel sebepler yatabilir.
DSAT Sürecinde Stratejik Yetenek Yönetimi Neden Önemli?
Aba Psikoloji olarak öğrencilerimizin akademik başarılarını değerlendirmenin ötesine geçiyor, onların bireysel ilgi alanlarını, güçlü yönlerini ve potansiyellerini keşfetmelerine yardımcı oluyoruz. Stratejik Yetenek Yönetimi ve Kariyer Danışmanlığı yaklaşımımızla; öğrencinin sadece sınava değil, hayatına hazırlanmasını sağlıyoruz.
Bu sistem, öğrencilerin kendi becerilerini tanımasına, gerçekçi hedefler koymasına ve bu hedeflere ulaşmak için doğru stratejiler geliştirmesine imkân tanır. Kariyer testleri ve birebir danışmanlık görüşmeleriyle birlikte, gençlerin kendi yollarını bulmalarını destekliyoruz. Özellikle sınav sürecinde yaşanan kaygı ve dikkat sorunlarının temelinde yatan belirsizlikleri bu yöntemle netleştiriyoruz.
Rutin oluşturun: Her gün benzer saatlerde çalışmak, beyin için güvenli bir ortam oluşturur.
Nefes egzersizleri: Sınav öncesi nefes ve gevşeme teknikleriyle kaygıyı azaltabilirsiniz.
Gerçekçi hedefler koyun: Mükemmeliyetçi beklentiler yerine ulaşılabilir hedefler belirleyin.
Destek alın: Stratejik kariyer danışmanlığı ile öğrencinin geleceğine dair net bir vizyon oluşturulabilir.
Kendini tanı: Güçlü yönlerini keşfetmek, öğrencinin motivasyonunu artırır ve odaklanmayı kolaylaştırır.
DSAT Sadece Bir Sınav Değil, Bir Yolculuk
DSAT başarısı sadece konu çalışarak değil, aynı zamanda öğrencinin psikolojik dayanıklılığıyla da şekillenir. Aba Psikoloji olarak, her öğrencinin içindeki potansiyeli ortaya çıkarmak için sınav kaygısı ve dikkat sorunları gibi psikolojik engelleri Stratejik Yetenek Yönetimi ile ele alıyoruz. Çünkü inandığımız şey şu: Sağlıklı bir zihin, güçlü bir kariyerin temelidir.
Sınav dönemleri, birçok öğrenci için yalnızca akademik değil, aynı zamanda duygusal ve zihinsel bir meydan okumadır. Özellikle sınav kaygısı ve dikkat eksikliği gibi faktörler, öğrencilerin potansiyellerini tam olarak ortaya koymalarını engelleyebilir. Bu noktada, dikkat performansını objektif şekilde değerlendiren MOXO dikkat testi, DSAT gibi önemli sınavlara hazırlık sürecinde etkili bir araç olarak öne çıkmaktadır.
MOXO Testi Nedir?
MOXO testi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) başta olmak üzere dikkatle ilişkili sorunları tespit etmeye yarayan, bilimsel temellere dayalı bir bilgisayar testidir. Test süresince öğrenciye görsel ve işitsel dikkat görevleri verilirken, gerçek yaşamı taklit eden dikkat dağıtıcı uyaranlar kullanılır. Böylece öğrencinin gerçekçi bir ortamda odaklanma becerisi ölçülür.
DSAT ve Dikkat Performansı Arasındaki İlişki
DSAT (Digital SAT), dijital ortamda uygulanan, zaman yönetimi ve dikkat sürekliliği gerektiren bir sınavdır. Sınav süresince öğrencinin dikkatinin dağılması, kaygıya bağlı performans düşüşü ya da zaman kontrolündeki zorluklar, ciddi puan kayıplarına neden olabilir. Bu yüzden sınav öncesi dikkat performansını anlamak, öğrencinin nasıl desteklenmesi gerektiğini belirlemek açısından kritik öneme sahiptir.
MOXO Testi DSAT Sürecine Nasıl Katkı Sağlar?
Bireysel ihtiyaçların belirlenmesini sağlar: Öğrencinin dikkatini neyin dağıttığı, hangi alanlarda zorlandığı net olarak ölçülür.
Kaygı ve odaklanma sorunlarının erken fark edilmesini sağlar: Böylece sınav öncesinde uygun psikolojik destek planlanabilir.
Velilere somut veriler sunar: Karar alma süreçlerinde daha net bir yol haritası oluşturulmasını sağlar.
Takip ve gelişim analizi yapılabilir: Öğrenci, test tekrarlarıyla ilerlemesini objektif biçimde izleyebilir.
MOXO Testi Kimler İçin Uygundur?
MOXO testi, özellikle ortaokul ve lise çağındaki öğrencilerde dikkat sorunları, sınav kaygısı veya öğrenme güçlüğü şüphesi olan bireylerde kullanılabilir. DSAT, AP veya IB gibi yüksek odak gerektiren sınavlara hazırlanan öğrenciler için de oldukça etkili bir değerlendirme aracıdır.
aba Psikoloji Olarak Ne Sunuyoruz?
aba Psikoloji olarak öğrencilerimizin akademik başarılarının yanında psikolojik sağlamlıklarını da önemsiyoruz. MOXO testi uygulamalarımız, uzman psikologlarımız eşliğinde birebir yürütülür. Elde edilen veriler doğrultusunda öğrencinin ihtiyaçlarına özel psikolojik destek ve danışmanlık programları geliştirilir.
Günlük rutin oluşturun: Uyku, beslenme ve çalışma saatlerinde düzen önemlidir.
Tek oturumda uzun süre çalışmak yerine kısa molalarla öğrenmeyi destekleyin.
Kaygı azaltıcı nefes ve gevşeme egzersizleri öğrenin ve uygulayın.
Simülasyon ortamında deneme sınavları çözerek dikkat süresini artırın.
Gerekli görüldüğünde uzman desteği almaktan çekinmeyin.
DSAT gibi önemli bir sınav öncesinde öğrencinizin dikkat performansını bilimsel bir yöntemle ölçmek istiyorsanız, iletişim formumuzu doldurarak MOXO testi randevusu alabilirsiniz.
Üniversiteye başvuru süreci, gençler ve aileleri için hayatlarında önemli bir dönemeçtir. Ancak bu süreç, sadece akademik hazırlığı değil, aynı zamanda psikolojik hazırlığı da gerektirir. Başvuru süreçlerinde yaşanan stres, endişe ve belirsizlikle baş edebilmek, gençlerin hem duygusal sağlıkları hem de başvurularının başarıyla sonuçlanması açısından kritik öneme sahiptir. Bu yazımızda, üniversite başvuru sürecinde öğrencilerin psikolojik olarak nasıl hazırlanabileceğine, stres ve kaygı ile başa çıkma yollarına ve başvuru sürecinde duygusal dayanıklılığın nasıl geliştirileceğine dair pratik öneriler sunacağız.
1. Stres ve Kaygının Normal Olduğunu Kabul Edin
Üniversite başvuruları sırasında stresli hissetmek oldukça doğaldır. Yüksek beklentiler, değişen hayat koşulları ve geleceğe dair belirsizlikler, gençlerde kaygı seviyelerini artırabilir. Ancak, bu duyguların normal olduğunu ve herkesin benzer süreçlerden geçtiğini kabul etmek, kaygıyı azaltmaya yardımcı olabilir. Kendinize ve hislerinize karşı anlayışlı olmak, bu zorlu süreçte rahatlamanıza destek olur.
2. Başvuru Sürecini Adım Adım Planlayın
Başvuru süreci, birçok aşamayı içerir: üniversite araştırmaları, başvuru belgelerinin hazırlanması, sınavlar, kişisel beyan yazıları, referans mektupları ve daha fazlası. Bu süreçleri yönetmek zorlayıcı olabilir. Ancak, süreci küçük ve yönetilebilir adımlara ayırarak, kaygıyı azaltabilirsiniz. Belirli bir zaman çizelgesi oluşturmak, her adımı başarıyla tamamladıkça kendinize olan güveninizi artıracaktır. Bu şekilde, başvuru sürecini kontrol altına alabilir ve her adımda ne yapmanız gerektiğini bilerek daha huzurlu hissedebilirsiniz.
3. Mükemmeliyetçilikten Uzak Durun
Başvuru sürecinde gençlerin en çok zorlandığı konulardan biri, mükemmel olma çabasıdır. Ancak, “mükemmel” bir başvuru hazırlama baskısı, stresi artırabilir ve motivasyonu düşürebilir. Unutmayın ki her başvuru süreci kendine özgüdür ve “en iyi” başvuru, sizin kişisel özelliklerinizi ve potansiyelinizi en iyi şekilde yansıtan başvurudur. Mükemmeliyetçilik yerine, kendi güçlü yönlerinize odaklanın ve başvurunuzu özgün ve samimi bir şekilde hazırlamaya çalışın.
4. Destek Alın ve İletişimde Kalın
Üniversite başvuru süreci boyunca bir destek ağına sahip olmak, duygusal olarak daha güçlü hissetmenize yardımcı olabilir. Aileniz, öğretmenleriniz ve arkadaşlarınızla hislerinizi ve yaşadığınız zorlukları paylaşmaktan çekinmeyin. Özellikle duygusal desteğe ihtiyacınız olduğunda bir uzmandan veya danışmandan yardım almak, stresle baş etmede size yol gösterici olabilir. Ayrıca, başvurular hakkında bilgi almak, endişelerinizi azaltabilir ve sürecin kontrolünüz altında olduğunu hissetmenize yardımcı olabilir.
5. Kendi Güçlü Yönlerinizi ve Başarılarınızı Hatırlayın
Üniversite başvuruları, kişinin kendine dair olumlu bir öz değerlendirme yapması gereken bir süreçtir. Bu süreçte, kendi güçlü yönlerinizi, başarılarınızı ve ilgi alanlarınızı hatırlamak, kendinize olan güveninizi artırır. Kendinize güveninizi yeniden kazanmak için geçmişte başardığınız zorlukları ve bu başarıların sizi nasıl geliştirdiğini hatırlayın. Bu şekilde, başvuru sürecine daha olumlu bir bakış açısıyla yaklaşabilirsiniz.
6. Kendinize Zaman Ayırın ve Dinlenmeyi İhmal Etmeyin
Başvuru sürecinin yoğun temposu içinde kendinize dinlenme ve yenilenme fırsatları yaratmak çok önemlidir. Bu dönemde kendinize kısa molalar vermek, stresinizi azaltabilir ve motivasyonunuzu artırabilir. Hobilerinize vakit ayırmak, spor yapmak, doğada zaman geçirmek veya rahatlatıcı bir aktivite yapmak, zihinsel ve duygusal olarak dinlenmenizi sağlar. Unutmayın, enerjinizi yeniden kazanmak, sürece daha güçlü bir şekilde devam etmenizi sağlayacaktır.
7. Negatif Düşünceleri Yeniden Yapılandırın
Başvuru süreci, geleceğe dair belirsizlikler nedeniyle negatif düşünceleri tetikleyebilir. “Ya kabul edilmezsem?”, “Ya yeterince iyi değilsem?” gibi düşünceler, kaygıyı artırabilir. Bu tür düşünceleri fark etmek ve daha olumlu düşüncelerle değiştirmek önemlidir. Örneğin, “Bu başvuru süreci benim için yeni bir deneyim ve öğrenme fırsatı” gibi olumlu bir düşünceye odaklanarak, başvuruların stresini azaltabilirsiniz. Düşüncelerinizi pozitif bir çerçeveye oturtmak, sürecin sizin için daha anlamlı hale gelmesini sağlar.
8. Kendi Yolculuğunuza Odaklanın
Üniversite başvuruları sırasında diğer öğrencilerle kendinizi kıyaslamak, stres ve kaygıyı artırabilir. Başkalarının başarılarını takip etmek yerine, kendi hedeflerinize ve kendi yolculuğunuza odaklanın. Kendi güçlü yönlerinizi, ilgi alanlarınızı ve başarılarınızı keşfetmek, başvurularınızı daha özgün ve etkili hale getirecektir. Bu süreç, yalnızca akademik başarı değil, aynı zamanda kişisel gelişim süreci olarak da değerlendirilmeli. Kendinize özgü bu yolculuğun tadını çıkarın.
9. Sabırlı Olun ve Esnek Kalın
Üniversite başvuru süreci uzun bir süreçtir ve her adımda sabırlı olmak büyük önem taşır. Beklentileriniz ve hayalleriniz doğrultusunda ilerlemeye çalışırken, sürecin doğal dalgalanmalarını kabul edin. Kimi zaman beklenmeyen durumlarla karşılaşabilir veya planlarınızda değişiklikler yapmanız gerekebilir. Esnek ve uyumlu bir yaklaşım sergileyerek, bu sürecin sizin için bir gelişim fırsatı olduğunu hatırlayın.
10. Kendinizi Kabul Edin ve Sonuçları Olgunlukla Karşılayın
Başvuruların sonucunda her zaman istediğiniz üniversiteden kabul almanız mümkün olmayabilir. Ancak, sonuç ne olursa olsun, bu sürecin size kazandırdığı deneyim ve gelişim fırsatlarına odaklanın. Olumlu sonuçlar, çabanızın bir ödülü olabilirken, olumsuz sonuçlar ise bir öğrenme deneyimi olarak değerlendirilebilir. Kendinize değer verin ve başvuru sürecini bir başarı veya başarısızlık ölçütü olarak görmeyin; bu süreç, sizi hayallerinize bir adım daha yaklaştıracak bir aşamadır.
Üniversite başvuru süreci, hem akademik hem de psikolojik olarak hazırlık gerektiren bir süreçtir. Başarıya ulaşmak için sadece akademik çabanız değil, aynı zamanda psikolojik dayanıklılığınız da önemlidir. ABA Psikoloji olarak, gençlerin bu yoğun süreçte duygusal sağlıklarını korumalarına ve hedeflerine sağlıklı bir şekilde ulaşmalarına yardımcı olmak için destek sunuyoruz.
Unutmayın, üniversite başvuru süreci sadece bir sınav değil; aynı zamanda kendi potansiyelinizi keşfetme ve geleceğinize dair adımlar atma sürecidir. Kendinize inanarak, olumlu düşünerek ve başvuru sürecini bir gelişim fırsatı olarak görerek bu yolculuğu daha kolay ve verimli hale getirebilirsiniz.
Yurt dışında üniversite kabul süreci, öğrenciler için heyecan verici olduğu kadar stresli de olabilir. Bu süreç, hem akademik hem de kişisel olarak büyük bir hazırlık gerektirir. ABA Psikoloji olarak, bu süreci psikolojik olarak nasıl yönetebileceğinizi ve sınavlara nasıl hazırlanabileceğinizi sizler için derledik.
1. Planlama ve Zaman Yönetimi
Erken Başlayın
Yurt dışı üniversite başvuruları, detaylı ve zaman alıcıdır. Bu nedenle, başvuru sürecine erkenden başlamak önemlidir. Zamanında tamamlanan başvurular, stres seviyenizi önemli ölçüde azaltır. Hedeflerinizi belirleyin ve bir takvim oluşturun.
Aşamalı Çalışma
Büyük hedefleri daha küçük ve yönetilebilir aşamalara bölmek, motivasyonu artırır ve stresi azaltır. Her aşama için belirli zaman dilimleri ayırın ve bu plana sadık kalmaya çalışın.
2. Psikolojik Hazırlık
Kendinize Güvenin
Kendinize güvenmek, başarıya giden yolda en önemli adımdır. Başarılarınızı ve güçlü yönlerinizi hatırlayarak kendinize olan güveninizi artırın. Bu, zorlu süreçlerde motivasyonunuzu korumanıza yardımcı olacaktır.
Olumlu Düşünce
Olumlu düşünme teknikleri, sınav stresi ve başvuru sürecindeki kaygılarla başa çıkmanıza yardımcı olur. Olumlu düşünceleri benimseyin ve kendinizi motive eden cümleler kurun. “Başarabilirim” ve “Bu süreci en iyi şekilde yönetebilirim” gibi ifadeleri sık sık tekrarlayın.
Stres Yönetimi Teknikleri
Meditasyon, derin nefes egzersizleri ve yoga gibi stres yönetimi teknikleri, sınav öncesinde ve sürecinde rahatlamanıza yardımcı olur. Bu teknikleri düzenli olarak uygulayarak, zorlu süreçlerde daha sakin ve odaklanmış kalabilirsiniz.
3. Sınavlara Psikolojik Hazırlık
Düzenli ve Planlı Çalışma
Düzenli ve planlı çalışma, sınavlara hazırlık sürecinde en etkili yöntemdir. Her gün belirli saatlerde çalışarak bir rutin oluşturun. Bu, hem akademik performansınızı artırır hem de sınav stresinizi azaltır.
Deneme Sınavları
Gerçek sınav koşullarında deneme sınavları çözmek, sınav kaygısını azaltır ve performansınızı artırır. Deneme sınavları sayesinde sınav stratejileri geliştirebilir ve zaman yönetimi konusunda deneyim kazanabilirsiniz.
Uykunun Önemi
Yeterli ve kaliteli uyku, sınav başarısında kritik bir rol oynar. Sınav öncesinde düzenli uyumaya özen gösterin. Uykusuzluk, konsantrasyon ve hafıza problemlerine yol açabilir, bu da sınav performansınızı olumsuz etkiler.
4. Destek Sistemleri
Aile ve Arkadaş Desteği
Aile ve arkadaş desteği, bu zorlu süreçte moralinizi yüksek tutar. Duygusal destek almak, motivasyonunuzu artırır ve stres seviyenizi azaltır. Deneyimlerini paylaşarak sizi destekleyen kişilerle iletişimde olun.
Profesyonel Danışmanlık
Kariyer danışmanları ve psikologlar, yurt dışı üniversite başvuru sürecinde size rehberlik edebilir. Profesyonel destek almak, başvuru sürecini daha yönetilebilir hale getirir ve stresi azaltır. Aba Psikoloji olarak, bu süreçte yanınızdayız ve her adımda size destek sunuyoruz.
5. Kendinize Zaman Ayırın
Hobiler ve Aktiviteler
Hobiler ve ilgi alanlarına zaman ayırmak, zihinsel olarak rahatlamanızı sağlar. Spor yapmak, müzik dinlemek, kitap okumak gibi aktivitelerle stresinizi azaltabilirsiniz. Düzenli olarak hobilerinize vakit ayırın ve zihninizi dinlendirin.
Kısa Molalar
Yoğun çalışma ve başvuru süreçlerinde kısa molalar vermek, zihinsel yorgunluğu azaltır ve motivasyonunuzu artırır. Pomodoro tekniği gibi çalışma yöntemleri, verimliliğinizi artırmanıza yardımcı olabilir.
Yurt dışında üniversite kabul süreci, dikkatli planlama ve stratejik hazırlık gerektirir. Bu süreçte psikolojik olarak güçlü kalmak, başarıya giden yolda önemli bir adımdır. Aba Psikoloji olarak, öğrencilerin bu zorlu süreçte en iyi şekilde desteklenmeleri için buradayız. Başvuru sürecinde ve sınavlara hazırlıkta ihtiyaç duyduğunuz her an yanınızdayız.
Unutmayın, başarılı bir başvuru süreci sadece akademik performansla değil, aynı zamanda psikolojik dayanıklılıkla da şekillenir. Daha fazla bilgi almak ve destek hizmetlerimizden yararlanmak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Başarılı bir eğitim ve kariyer yolculuğu dileriz!
Sınav dönemleri, öğrenciler ve ebeveynler için stresli zamanlar olabilir. Kaygı, performansı etkileyebilecek ve gençlerin ruh sağlığı üzerinde uzun vadeli etkiler bırakabilecek bir faktördür. İşte hem gençler hem de ebeveynler için sınav dönemlerinde kaygıyla başa çıkmak için pratik öneriler ve Aba Psikoloji’nin bu süreçte nasıl destek olabileceğine dair bilgiler.
Gençler İçin Öneriler:
Düzenli Ara Verin: Uzun çalışma saatleri yerine, 25 dakika çalışıp 5 dakika ara vermek gibi zaman yönetimi tekniklerini kullanın. Bu, zihninizi taze tutar ve bilgiyi daha etkili bir şekilde özümsemenize yardımcı olur.
Aktif Öğrenme Yöntemleri Kullanın: Öğrendiklerinizi kendi cümlelerinizle yazmayı deneyin, konu özetleri çıkarın veya bilgi kartları hazırlayın. Aktif öğrenme, bilgiyi daha kalıcı hale getirir.
Yeterli Uyku Alın: Sınavlardan önce yeterli ve düzenli uyku, zihinsel ve fiziksel sağlık için çok önemlidir. Geceleri 7-9 saat arası uyumaya çalışın.
Sağlıklı Beslenin ve Hareket Edin: Düzenli egzersiz ve dengeli bir diyet, sınav kaygısını azaltmaya yardımcı olur. Omega-3 yağ asitleri açısından zengin gıdalar ve yeterli su tüketimi, konsantrasyonu artırabilir.
Ebeveynler İçin Öneriler:
Destekleyici Olun: Çocuğunuzun sınavlara hazırlık sürecinde onlara moral verin ve stresini azaltacak aktiviteler planlayın. Onların sadece notlarıyla değil, genel olarak iyilik halleriyle ilgilenin.
Ortamı Optimize Edin: Çalışma ortamını düzenleyerek, gürültüsüz ve düzenli bir çalışma alanı sağlayın. Bu, çocuğunuzun dikkatini artırır ve verimliliğini maksimize eder.
İletişim Kanallarını Açık Tutun: Çocuğunuzla düzenli olarak konuşarak, hissettiklerini ifade etmeleri için güvenli bir alan oluşturun. Duygularını paylaşmaları, stresle başa çıkmalarına yardımcı olur.
Rehberlik ve Destek İçin Uzmanlara Başvurun: Eğer çocuğunuz aşırı kaygı yaşıyorsa, profesyonel destek almayı düşünün.
Aba Psikoloji ile Nasıl Destek Alabilirsiniz?
Eğer çocuğunuz sınav kaygısı yaşıyorsa ve bu durum onların günlük yaşantısını olumsuz etkiliyorsa, Aba Psikoloji olarak biz buradayız. Deneyimli psikologlarımız ile çocuğunuzun kaygı yönetimi konusunda birebir çalışarak, sınav dönemlerini daha hafif ve başarılı geçirmelerini sağlamak için destek oluyoruz. Daha fazla bilgi ve randevu için bizimle
iletişime geçebilirsiniz. 0 (212) 287 86 06
Sınav dönemleri zorlu geçse de, doğru teknikler ve destekle, bu dönemleri başarıyla atlatabilirsiniz. Aba Psikoloji olarak, gençlerin ve ebeveynlerin yanında yer almaktan mutluluk duyarız.
Sınav kaygısı öğrencilerin başarılarını önemli ölçüde etkileyebiliyor. Kaygının ortaya çıkış nedeni değişiklik gösterse de kaygı düzeyi kontrol edilemediğinde olumsuz sonuçlarla karşılaşılıyor. Kaygı, psikolojik belirtilerle kendini gösterebileceği gibi fizyolojik belirtiler gözlemlenmesi de söz konusu olabiliyor. Bu noktada; ailelerin tutum ve davranışları da öğrencilerin kaygı seviyesinin artmasına sebep olabiliyor. Bu bilimsel araştırmalar sonucu ulaşılan bir veri olarak biliniyor. Aynı zamanda okul ortamı, arkadaşlık ilişkileri gibi farklı faktörler kaygının ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Çünkü öğrenciyi bulunduğu ekosistem içerisinde bütünsel anlamda değerlendirmek gerekiyor. Bu bütünün içindeki parçalardan her biri öğrenci üzerinde önemli bir rol oynuyor.
Sınav kaygısı, sınava hazırlık dönemlerinde, sınavın hemen öncesinde ya da sınav sırasında ortaya çıkabiliyor. Özellikle; sınav sırasında kaygı seviyesinin yükselmesi odaklanma problemlerini beraberinde getirebiliyor. Bu durum; öğrencinin sınav sonucunu doğrudan, negatif yönde etkiliyor.
Sınav stresinin psikolojik belirtileri genellikle; odaklanma problemleri, unutkanlık, telaş, gerginlik ve öfke olarak gözleniyor. Aynı zamanda stres seviyesinin yükselmesi fizyolojik belirtilerin ortaya çıkmasına da neden olabiliyor. Bu noktada; sinirim problemleri ya da yeme bozuklukları ile karşılaşılabiliyor. Ağız kuruluğu, çarpıntı, soluk alıp vermenin hızlanması görülebilen diğer belirtiler arasında yer alıyor. Baş ağrısı, yorgunluk, uyku düzeninin bozulması kaygı sonucu oluşan fizyolojik etkiler arasında gözleniyor. Aynı zamanda normalden fazla terleme ya da üşüme gibi durumlarla karşılaşılabiliyor.
Sınav Kaygısı Neden Ortaya Çıkıyor?
Öncelikle sınav kaygısının belirli bir düzeyde olması ve kontrol edilebilmesi zaman zaman olumlu etki yaratabiliyor. Kontrol edilebilen kaygı öğrencinin sınav motivasyonu üzerinde olumlu etki yapabiliyor. Böylelikle öğrenci sınava daha rahat odaklanabiliyor. Doğal olarak başarısı yükseliyor. Ancak belirli bir düzeyde tutulamayan kaygı hissi, olumsuz birçok soruna neden oluyor. Peki; sınav stresi hangi durumlarda ortaya çıkıyor? Kaygıyı tetikleyen faktörler neler olabiliyor?
Az önce de sözünü ettiğiniz gibi ailelerin tutum ve davranışları öğrencilerin sınav stresi üzerinde etkili olabiliyor. Bu noktada ailelerin baskıcı bir tutumdan kaçınmaları tavsiye ediliyor. Öğrencinin her koşulda desteklendiğini hissetmesi sınav kaygısı ile mücadelenin en önemli adımlarından biri oluyor. Bununla birlikte; öğrenciler zaman zaman arkadaş çevrelerinde kaygıya neden olacak faktörlerle karşı karşıya kalabiliyor. Aynı şekilde okul ortamında kaygıyı tetikleyecek tutumlara ya da zorbalığa maruz kalabiliyorlar. Bu noktada ailelerin devreye girerek öğrencinin yaşadığı negatif durumları minimize edecek çözümler üretebilmesi gerekiyor.
Mükemmeliyetçi yaklaşım kaygı seviyesini yükselten nedenlerden bir diğeri olarak görülüyor. Öğrenci adayının gireceği sınavı son şans olarak gördüğü durumlarda başarısız olma ihtimali kaygı nedeniyle artıyor. Öğrencilerin sınava yeterince hazır olmadıklarını ve eksikleri olduğunu hissettikleri durumlarda da kaygı seviyesinin arttığı gözlemleniyor. Tüm bunlar kaygıyı etkileyen farklı unsurlar olarak karşımıza çıkıyor.
Sınav Kaygısı ile Mücadele Etmek İçin Neler Yapılabilir?
Daha önce de bahsettiğimiz gibi öğrencilerin akademik olarak kendilerini yetersiz hissetmesi kaygı seviyesini artırıyor. Bu anlamda; sınava hazırlık döneminde belirli bir çalışma planı oturtmak gerekiyor. Stratejik bir çalışma programıyla düzenli şekilde sınava hazırlanan öğrenciler kendilerini çoğu zaman daha rahat hissediyorlar. Bu durum kaygı seviyesini kontrol altında tutmaya yardımcı oluyor. Çalışmaya yeterince erken başlamak eksikleri giderebilmek için yeterince zamanın sahip olmak öğrencileri rahatlatıyor.
Sınava hazırlık sürecinde ve sınav öncesinde yemek ve uyku düzenine de dikkat etmek gerekiyor. Sınav süreçleri boyunca öğrencilerin yeterli ve dengeli beslenmeye özen göstermeleri önem taşıyor. Uyku düzeninin de sınav kaygısı üzerinde aynı oranda rol oynadığı biliniyor. Çünkü sınav süreçlerinde bedenin ve zihnin yeteri kadar dinlenebilmesi gerekiyor. Böylelikle odaklanma problemi gibi başarıyı olumsuz etkileyen problemlerin önüne geçilebiliyor. Sınava hazırlık süreçlerinde Düzenli egzersiz yapmak da vücudu dinç tutmak konusunda öğrencilere yardımcı oluyor.
Bu noktada ailelere de önemli bir görev düşüyor. Daha önce de sözünü ettiğimiz gibi ailelerin tutum ve davranışları öğrencilerin stres seviyesini olumsuz etkileyebiliyor. Bu noktada; öğrencinin ailesinin desteğini hissetmesi büyük bir önem taşıyor.
Sınavın hemen öncesinde kaygı duyulması durumunda motivasyon tekniklerinden yararlanılması tavsiye ediliyor. Sınav motivasyonu öğrencilerin başarı oranını olumlu yönde etkiliyor. Bu durum bilimsel çalışmalar tarafından da kanıtlandığı biliniyor. Nefes egzersizleri ya da meditasyon tekniklerinden faydalanmak sınav motivasyonu üzerinde olumlu etki yaratıyor. Doğru orantılı olarak kaygı seviyesini azaltmaya yardımcı oluyor.
Sınava hazırlık döneminde öğrencilerimiz için neler yapıyoruz? Öğrencilerimize nasıl destek veriyoruz? Eğitim ve kariyer noktasında nasıl bir yönlendirme sağlıyoruz? Yaşadığımız yüzyılda eğitim ve kariyer seçimi yapmak birçok öğrenci için zorlayıcı olabiliyor. Çünkü oyunun kuralları sürekli değişiyor. Bu durum üzerinde teknolojik gelişmelerin büyük bir etkisi olduğu biliniyor. Elbette öğrencilerin önünde çok fazla farklı seçenek bulunması da kafa karışıklığına neden olabiliyor. Süreç planlı bir şekilde yürütülmediği zaman olumsuz durumlarla karşılaşmak söz konusu olabiliyor. Çünkü kariyer planlama sürecinin birçok farklı dinamiği bulunuyor. Bu anlamda; atılacak her bir adımın doğru planlanması önem taşıyor. Bu süreçte stratejik davranabilmek önemli bir noktayı oluşturuyor.
Sınava hazırlık döneminin öncesinde öğrencinin hangi alana yönelik bir hazırlık yapacağını belirlemek gerekiyor. Elbette bu noktada; öğrencinin ilgi alanları ve becerileri belirleyici rol oynuyor. aba Psikoloji sürecin ilk adımlarından biri olan bu noktada devreye giriyor. Öğrencilerin ilgi alanlarının tespit edilebilmesi için stratejik yetenek yönetimi ve kariyer testi uygulamalarına başvuruluyor. Bu noktada tek bir test yaparak karar vermek yeterli olmuyor. En az 5 farklı test uygulayarak ve elde edilen verileri değerlendirerek bir sonuca varmak gerekiyor. Stratejik yetenek yönetimi ve kariyer testi uygulamalarının güncelliği de önem taşıyor. Sürecin doğru yürütülebilmesi ve değerlendirilebilmesi uzmanlık istiyor. Bu noktada doğru kariyer danışmanlarıyla çalışmak önem taşıyor.
Sınava Hazırlık Dönemi Nasıl Yürütülmeli?
Öğrencilerin ilgi alanları ve yeteneklerinin tespit edilmesini ülke, okul ve bölüm seçimi süreci izliyor. Bu süreçte son derece dikkatli davranmak gerekiyor. Her üniversitenin farklı alanlarda uzmanlaştığını bilerek hareket etmek gerekiyor. Aynı zamanda kimi alanlar için bazı ülkelerin de daha ön planda olduğu görülebiliyor. Örneğin; moda tasarımı eğitimi almak isteyen bir öğrenci için İtalya uygun bir seçim olabiliyor. Benzer şekilde; Mühendislik eğitimi almak isteyen bir öğrenciyi Hollanda üniversitelerine yönlendirmek doğru bir karar olabiliyor. Bu noktada; üniversitelerin isimlerine ve popülerliğine odaklanmak yerine niteliklerini dikkate almak gerekiyor. Aksi halde dünyanın en iyi üniversitelerinden kabul alıp mutsuz olmak söz konusu olabiliyor.
Sınava hazırlık dönemi öncesinde bölüm seçimi yaparken geleceği öngörebilmek de önem taşıyor. Bir mezunun 40 – 60 yıl değer üretebileceği düşünülerek dünyanın o günkü konumunu öngörebilmek gerekiyor. Yani planlama sürecini yalnızca üniversiteye kabul alma noktasına kadar yapmak doğru bir yaklaşım olmuyor. 40 – 60 yıllık süreci planlayabilmek gerekiyor. Bu noktada; kariyer danışmanlığı alınması kesinlikle tavsiye ediliyor. aba Psikoloji’nin uzman kadrosu dünyanın bugünkü ve gelecekteki konumunu değerlendirerek gerekli yönlendirmeleri yapıyor. Dünyanın sosyo – ekonomik durumu, toplumsal gelişmeler ve problemler, teknolojinin varacağı noktalar bu süreçte değerlendiriliyor. Öğrencinin yeteneklerine ve beklentilerine en uygun okul, bölüm ve ülke seçimini yapması sağlanıyor.
Sınava Hazırlık Döneminde Nelere Dikkat Edilmeli?
Yurt dışı eğitim söz konusu olduğunda hangi sınavların alınması gerektiği de önem taşıyor. Üniversiteler için kimi sınavlar ve diploma programları daha fazla ön plana çıkıyor. SAT sınavları bu sınavların en önemlilerinden biri olarak biliniyor. Bu sınav öğrencilerin yalnızca akademik yeterliliğini ortaya çıkartmıyor. Aynı zamanda eleştirel düşünme, analiz gibi becerileri hakkında da ipuçları veriyor. Bu anlamda üniversiteler SAT sınavının mutlaka alınmasını talep ediyor.
Diploma programlarında ise AP ve IB programları ön plana çıkıyor. AP programının daha avantajlı olduğu kabul ediliyor. Çünkü AP programı daha fazla ülke tarafından kabul görüyor. Aynı zamanda AP programı veren liselerde okumayan öğrenciler de sınavları alabiliyor. Bu da akademik yeterliliği belgelendirmenin en önemli adımlarından biri oluyor. Elbette hem SAT hem de AP için sınava hazırlık dönemini titizlikle yürütmek gerekiyor.
Dil yeterliliği önem taşıyan bir başka konu olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada ise IELTS ve TOEFL sınavlarının alınması bekleniyor. Üniversiteler çoğunlukla her iki sınavı da kabul ediyor. Ancak bazı üniversiteler için bir sınav daha fazla ön plana çıkabiliyor. Bu noktada seçimi üniversitelerin başvuru şartlarını inceleyerek yapmak gerekiyor.
aba Psikoloji’nin tüm bu sınavlara hazırlık sürecinde öğrencileri desteklediği biliniyor. aba Academy bünyesinde sınavlara yönelik dersler yürütülüyor. aba Academy uzman kadrosu ile öğrencileri, en doğru öğrenme yöntemi ile destekliyor. Her öğrenci için farklı bir planlama ve çalışma sistemi uygulanıyor. Böylelikle her öğrenci kendine en uygun öğrenme biçimi ve öğrenme hızı ile sınava hazırlık yapma fırsatı bulabiliyor.
Sınavlara Psikolojik Olarak Hazırlanmak
Sınav süreçleri öncesinde akademik hazırlık kadar psikolojik hazırlık da önem taşıyor. Kariyer seçimi ve sınav dönemlerinde öğrencilerin sınav stresi gibi olumsuz durumlarla da mücadele etmesi gerekebiliyor. aba Psikoloji’de öğrenciler bu noktada da destek alabiliyorlar. Hatta bu destek öğrencilerle sınırlı kalmıyor. Aileler ve öğrencinin içinde bulunduğu ekosisteme yönelik çalışmalar da yürütülüyor. Motivasyonun artırılması ve stresin minimize edilmesine yönelik çalışmalar yürütülüyor. Bu sayede öğrencilerin başarı oranının artırılması sağlanabiliyor.
Kısacası öğrenciler aba Psikoloji tarafından hem psikolojik hem akademik olarak destekleniyor. Sınav alımları ve yerleştirmeleri konusunda uygun şekilde yönlendiriliyorlar. Okul, bölüm ve ülke seçimi konusunda yardım alabiliyorlar. İlgi ve yeteneklerin tespitinden sınavlara, stajlardan istihdam süreçlerine kadar her aşamada öğrenciler destekleniyor.
Sınav stresi başarıyı etkileyen en önemli unsurlardan biri olarak kabul ediliyor. Sınav kaygısı belirtileri fiziksel ya da psikolojik olarak ortaya çıkabiliyor. Peki; sınav stresiyle nasıl mücadele etmek gerekiyor?
Sınav öncesinde stres yaşamak son derece olağan bir durum olarak görülüyor. Ancak stres belirli bir seviyenin üzerine çıktığında başarıyı olumsuz etkileyebiliyor. Bu nedenle stres seviyesini kontrol altında tutabilmek önem taşıyor. Peki; sınav kaygısı belirtileri nelerdir? Stres, telaş, hızlı öfkelenme, ağız kuruluğu, odaklanma güçlüğü, unutkanlık gibi belirtilerle ortaya çıkabiliyor.
Bununla birlikte sınav stresinin; kalp çarpıntısı, sindirim sistemi sorunları, yeme bozukluğu gibi ciddi belirtileri de olabiliyor. Baş ağrısı, terleme, üşüme, yorgunluk gibi fiziksel belirtiler de sınav stresinden kaynaklanabiliyor.
Sınav Stresi Neden Ortaya Çıkar?
Sınav kaygısı nedenleri bireylere göre farklılık gösterebiliyor. Ancak hemen her öğrencinin sınav kaygısı ile mücadele ettiği biliniyor. Peki; sınav stresini tetikleyen unsurlar nelerdir? Nelere dikkat etmek gerekiyor?
Öncelikle; ebeveynlerin kıyaslamadan kaçınması gerekiyor. Öğrenci başkalarıyla kıyaslandıkça hissettiği baskı artıyor. Başarısız olma korkusu öğrencinin stres seviyesinin artmasına neden olabiliyor. Bu noktada ebeveynlerin tutumu önem taşıyor. Mükemmeliyetçi tavırlardan kaçınılması sınav stresiyle mücadelede önemli bir rol oynuyor. Başarısız olma ihtimalinin de var olduğunu ve bunun bir son olmadığını bilmek öğrencileri rahatlatıyor.
Bununla birlikte yetersizlik hissi kaygıyı tetikleyen nedenler arasında yer alıyor. Sınav kaygısı nedenleri arasında bulunuyor. Öğrencinin sınava dair kendini yetersiz hissetmesi stres seviyesini arttırıyor. Eksiklerini tamamlamak için yeterli zamanı kalmadığını düşünen öğrenci kaygıya kapılabiliyor. Hatta kaygı seviyesi olması gerekenin çok üstüne çıkabiliyor.
Sınav Stresi ile Mücadele Etmek İçin Neler Yapılmalı?
Peki; sınav stresiyle mücadele etmek için neler yapmak gerekiyor? Öncelikle düzenli ve yeterli çalışmak kaygının azalması konusunda öğrencilere yardımcı olabiliyor. Bu anlamda; bir çalışma programı yapmak ve bu programa sadık kalmak gerekiyor. Yeterli zaman varken çalışmaya başlamak, yetersizlik hissini ortadan kaldırmak için önemli bir adım olarak karşımıza çıkıyor. Zaman daraldıkça telaşa kapılan öğrencinin stres seviyesi de yükseliyor. Bu durum, bildiğini unutma, odaklanma problemi, kafa karışıklığı gibi sonuçlar doğuruyor. Bu anlamda iyi bir planlama stresle mücadelenin altın kuralları arasında yer alıyor.
Uyku düzeni ve yemek düzeni sınav stresi ile mücadelede önemli diğer unsurlar arasında yer alıyor. Sınav kaygısı ile başa çıkabilmek için yeterli uyku ve dengeli beslenmeye ihtiyaç duyuluyor. Uyku problemleri, dikkat eksikliği, odaklanma problemi gibi sorunları beraberinde getirebiliyor. Dengeli beslenmenin ise mental sağlık üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu biliniyor.
Düzenli egzersiz yapmak stres ile mücadele için önemli bir başka yol olarak karşımıza çıkıyor. Fiziksel aktivitenin mental sağlığı olumlu etkilediği biliniyor. Düzenli egzersiz yapmak, anksiyete, depresyon, panik atak gibi rahatsızlıkların önüne geçilmesinde önemli bir rol oynuyor. Stres seviyesini kontrol etme noktasında da önemli bir işleve sahip olduğu biliniyor.
Düzenli Yapılan Nefes Egzersizleri ve Meditasyon Stresi Azaltıyor
Sınav stresi ile mücadeleyi kolaylaştıran diğer unsurlar nefes egzersizleri ve meditasyon olarak karşımıza çıkıyor. Nefes egzersizleri veya meditasyon yapmak kaygı seviyesini kontrol altında tutma konusunda yardımcı olabiliyor. Böylelikle sınav kaygısının azalması da söz konusu olabiliyor. Nefes egzersizleri, kan basıncını dengelemeye yardımcı oluyor. Düzenli yapılan nefes egzersizleri, sindirim sisteminin düzene girmesini ve iç organların daha sağlıklı çalışmasını sağlıyor. Bu nedenle özellikle sınav öncesi süreçlerde nefes egzersizi ve meditasyondan yardım alınabiliyor.
Sınava odaklanmak başarı için büyük bir önem taşıyor. Ancak; küçük molalara ihtiyaç duyulabileceğini de unutmamak gerekiyor. Bu anlamda ders dışı aktivitelere zaman ayırmak kaygıyla mücadeleye yardımcı olabiliyor. Bazen ara verip, nefes almak; sınava odaklanmayı da daha kolay hale getirebiliyor.
Sınav kaygısı pek çok gencin mevcut potansiyelini performansa dökememesine neden oluyor. LGS, YGS gibi yılda bir kez olan ve öğrencilerin uzun soluklu çalışmalarını gerektiren sınavlara hazırlık sürecinde kaygı da beraberinde gelişiyor. Kariyer planı yapan, hedeflerine ulaşmak için özveriyle çalışan öğrenciler içsel veya dışsal faktörlerle kaygı yaşayabiliyor.
Sınava yönelik olumsuz düşüncelere kapılmak, gerçekdışı beklentilere girmek, mükemmeliyetçilik, hatalı ebeveyn tutumları sınav kaygısının gelişmesine zemin oluşturuyor. Hatalı ebeveyn tutumlarından baskıcı otoriter, aşırı korumacı veya mükemmeliyetçi ebeveynler kaygıyı besliyor. Ailenin, okulun, öğretmenlerin öğrenciye yönelik gerçek dışı beklentilere girmesi de öğrencinin kaygısını artırıyor. Sınav başarısını kişiliğe atfedilen bir değer olarak algılamak sınavın amacından sapmasına neden oluyor.
Sınav kaygısı yaşayan gençler için sınav sadece öğrenilen bilgileri ölçmüyor. Sınavda başarısız olduklarında başkaları tarafından olumsuz değerlendirileceklerine inanıyor, değer kaybı yaşamaktan endişe duyuyorlar. Başarılarını ispat ettiklerinde de toplum tarafından daha saygın ve değer gören kişiler olacaklarına inanıyorlar. Dolayısıyla sınavda başarısız olmak “dünyanın sonu, bir felaket” gibi nitelendirilebiliyor. Kaygı fark edilmediğinde gençlerin akademik başarısına ve sınav sonuçlarına olumsuz şekilde yansıyor.
İlerleyen aşamalarda depresyon, kaygı bozukluğu gibi diğer psikolojik sorunlara da zemin hazırlayabiliyor. Yazımızın devamında gençlerin sınav kaygısı yaşamasına neden olan içsel ve dışsal faktörleri detaylarıyla ele alacağız.
Hedef Belirlemeyen, Kariyer Planı Yapmayan Gençler Sınav Kaygısı Yaşıyor
Hedef belirlemek sınava hazırlık sürecinde gençlerin iç motivasyonunu sağlayabilmesi için oldukça önemli bir kaynak. İlgi alanlarına, karakterine, becerisine ve bilgisine hitap eden hedefi belirleyen gençler sınava önde başlıyor. Gencin kendisine uygun hedefi belirlemiş olması hedefe ulaşmak için daha istekli, planlı, motive çalışmasını sağlıyor. Kendi hedefini belirleyen genç karşısına çıkan zorluklarda da kolay kolay demoralize olmuyor.
Hedef belirlemek kadar kariyer planı yapmakta gencin sınav kaygısı yaşama riskini azaltıyor. Kariyer planı sayesinde genç kısa ve uzun vadeli hedeflerini ve bu hedeflere nasıl ulaşacağını belirliyor. Bu planlama gencin olası riskleri, avantaj ve dezavantajları da sürecin en başında görmesini sağlıyor.
Hedefi olmayan bireyler ise çalışmak, boş zamanlarından feragat etmek için bir amaç bulamıyor. Dolayısıyla zamanı etkin kullanamıyor, verimli ders çalışamıyor, dikkat dağıtıcılarla başa çıkamıyor. Çünkü tüm bunlar için motive olmasını gerektirecek bir amaç bulamıyor. Hedefi olmayan birey yeteri kadar çalışmıyor çünkü hedefine ulaşması için ne kadar çalışması gerektiğini hesaplayamıyor.
Alan, bölüm, meslek, okul seçimi yapamayan genç dolayısıyla istediği mutlu olacağı yer için kaç puana ihtiyacı olduğunu bilmiyor. Kimi zamanda genç ailesinin veya çevresinin yönlendirmesi ile kendine ait olmayan hedeflere yöneliyor. Ancak bu hedef bireyi yeteri kadar motive etmiyor.
Motivasyonu olmayan genç çalışmak için organize olamıyor ve çok daha kolay demoralize oluyor. Dolayısıyla da genç sınava girip bir performansa tabi olduğunda stres yaşıyor. Belli bir amacı olan, hedefini belirleyen, planlı ve programlı çalışan gençler ise bu stresi çok daha az yaşıyor. Hedefi olmayan bir birey kaygısını yönetmekte zorlanırken hedefleri olan bireyler kaygıyı sağlıklı düzeyde tutabiliyor. Erken Dönemde Kariyer Planı Yapmak Başarıyı Destekliyor ve Kariyer Planı Yaparken Sorumluluk Kimde Olmalı? Gençlerde mi Ailelerde mi? yazılarımızı da okuyabilirsiniz.
Sınava Yeterince Hazırlık Yapmayan Gençler Sınav Kaygısı Yaşıyor
Gençlerin sınav kaygısı yaşamasının önemli bir nedeni de sınava yeterince hazırlık yapılmamış olmasıdır. Genelde hazırlık yapılmamasının en büyük nedeni doğru hedefi belirleyememiş olmaktır. Hedefi olmayan gençler için zamanı yönetmek ve derslere konsantre olmak oldukça zordur. Dolayısıyla ihtiyaç duyulandan daha az çalışarak sınava hazırlanırlar. Yetersiz hazırlık sınav tarihi yaklaştığında zaman baskısını ve yetersizlik hissini artırır.
Sınavı hafife almak, sınava ve önemine yönelik yeterli bilgiye sahip olmamak da yetersiz hazırlığa neden olmaktadır. Sınav yaklaştığında denemelerden düşük puanlar alan gençlerin kaygısı yükselmektedir.
Hatalı Ebeveyn Tutumlarıyla Yetişen Gençler Sınav Kaygısı Yaşıyor
Ebeveyn desteği gençlerin sınav sürecinde en önemli duygusal ihtiyacı. Ebeveynleri tarafından sevilen, çabası görülen, doğru yönlendirilen, maddi manevi desteklenen gençler sınava daha rahat hazırlanıyor. Sınava hazırlık sürecinde ailenin gencin sırtını sıvazlaması, “çabanı görüyoruz, azmini takdir ediyoruz” demesi çok büyük motivasyon sağlıyor. Moral motivasyon kadar gence uygun çalışma ortamının sağlanması, varsa gencin üzerindeki iş yükünün hafifletilmesi gerekiyor.
Özellikle pandemi döneminde sınava hazırlık yapan gençler okul ve dershanelerden uzak kaldı. Dolayısıyla çalışmalarını çoğunlukla evde sürdürüyorlar. Küçük kardeşi olan veya evde kendine ait çalışma alanı olmayan gençler ev halkıyla bir aradayken derse konsantre olmakta zorlanıyor. Dikkat çok kolay dağılıyor. İhtiyaç duydukları sessizliği kolay kolay bulamıyorlar.
Burada ailenin daha özverili davranması ve gencin sınava hazırlık sürecini kolaylaştırmak için uygun ortamı sağlaması gerekiyor. Ailenin bu desteğinin yanı sıra kullandığı ebeveyn tutumlarında da yapıcı tutum sergilemesi gerekiyor. Hatalı ebeveyn tutumlarıyla yetişen gençler daha fazla sınav kaygısı yaşıyor.
Mükemmeliyetçi ve Rekabetçi Aileler Kaygıyı Besliyor
Mükemmeliyetçi aileler çocuklarıyla ilgili gerçekdışı beklentilere kapılabiliyor. Çocuklarını potansiyellerinin üzerinde performansa zorlayabiliyorlar. Bu durumda da çocuk ve gençlerde kaygı gelişiyor. Beklentileri karşılayamadığını gören genç yetersizlik hissine kapılıyor, başarısız ve kusurlu olduğunu düşünebiliyor. Gencin motivasyonu kırılıyor aile ise çocuğunun başarısız olduğunu düşünerek mutsuz oluyor. Burada gencin de ailenin de gerçekçi beklentilere girmesi gerekiyor.
Beklentileri gerçekçi tutabilmek için gencin potansiyelinin göz önünde bulundurulması gerekiyor. Baskın zeka alanı, öğrenme stili, ilgi alanları, karakteristik özellikleri, dikkat düzeyi, öğrenme ortamı ve öğrenme kaynağı bireyin kapasitesini belirliyor. Mükemmeliyetçi ailelerin gerçekdışı beklentiler dışında yaptığı bir başka hataysa motive etmek için genci başkalarıyla kıyaslamasıdır.
Kıyaslama içerisinde rekabeti de barındırmaktadır. Ancak kıyaslanmak veya başkalarıyla rekabet etmek her genç için uygun bir motivasyon şekli değildir. Kimi bireyler motive olmak için taktir edilmeye, alkışlanmaya, olumlu geri bildirimlere ihtiyaç duyar. Kimi ise rekabetten hoşlanır ve yarış içerisinde olduğunda daha disiplinli ve organize çalışabilir. Dolayısıyla ailenin çocuğunu iyi tanıması gerekir.
Duygusal yönü daha güçlü olan bir genç rekabet içerisinde zarar görebilir, demoralize olabilir.
Koşullu Sevgi Kaygıya Yol Açıyor
Çocuklar da gençler de ailelerinden sevgiyi koşulsuz alabilmek istiyor. Çünkü sevgi koşullara bağlandığında aile içi ilişkiler zayıflıyor, gencin aileye ve kendisine duyduğu güven azalıyor. Çocuk ve genç başarılarında olduğu kadar başarısızlıklarında da desteğe ihtiyaç duyuyor. Hatta başarısızlıklarda, hatalarda ailenin koşulsuz ilgisi ve sevgisini almak çok daha iyileştirici öneme sahip oluyor.
Genç ailenin desteğiyle hatalarından ders almayı, zorluklarla başa çıkmayı öğreniyor. Ailenin desteği olmadığında ve sevgi başarıya koşullandırıldığında ise genç kendini yalnız, değersiz hissediyor. Özgüven gelişmiyor, benlik değeri düşüyor. Dolayısıyla genç sınav başarısını kişiliğine atfedilen bir değer olarak algılıyor.
Aşırı Korumacı Tutum
Aşırı korumacı yetiştirilen gençler üniversiteyi kazanma, evlilik gibi aileden uzaklaşmayı gerektiren yaşam döngülerinde kaygı yaşayabilmektedir. Bunun en büyük nedeni ailenin gencin özerkleşmesine, sorumluluk almasına ve büyümesine yeterince izin vermemesidir. Gençlerin çocukluktan itibaren tüm büyüme sinyalleri de aile tarafından bastırılmıştır.
Aile “Sen yapamazsın, sen daha küçüksün, dur ben yardım edeyim, ben de seninle geleyim” müdahaleleri ile genci engellemiştir. Böylece gencin gerçek yaşam koşullarıyla karşı karşıya kaldığında yetersizlik hissetmesi kaçınılmaz olmaktadır. Aşırı korumacı yetişen gençlerde “başaramayacağım, yalnız yapamam” korkusu geliştirmektedir. Böyle bir aile yapısında yetişen çocuklar ailelerinden uzaklaşmak istememektedir. Dolayısıyla gençler ayrılığı öteleyebilmek için çeşitli mantığa uydurulmuş bahaneler geliştirebilmektedir.
Ayrılığın mecburi olduğu durumlardaysa bireyler derinden sarsılmakta depresyon, sosyal fobi gibi psikolojik rahatsızlıklar baş gösterebilmektedir. Aşırı korumacı ailede yetişen çocuklar dış dünyada yalnız kaldığında kendilerini korumasız ve tehditlere açık hisseder. Dolayısıyla bu gençler için sınav hem aileden ayrılma hem de ailenin yanında kalabilme ihtimallerini taşır.
Genç sınav sonucu yeterliyse ailenin yanında bir okul tercih edebilir. Puanı yetmez ise aileden uzaklaşması veya bir yıl daha sınava hazırlanması gerekebilir. Bu ihtimallerin farkında olan genç için sınav sadece performansı ölçmemektedir. Gencin sınava yüklediği bu iki uçlu anlam sınav kaygısı gelişmesine neden olmaktadır.
Ayrılık Anksiyetesi Yaşayan Gençler Sınav Kaygısı Yaşıyor
Güvenli bağlanma geliştiremeyen çocuklar dünyayı tehlikeli, beklenmeyen tehditlerle dolu bir yer olarak algılar. Çocuklar temel bakım veren kişiyle kurdukları bağın içeriğine göre kendilerini ve etkileşim içerisinde oldukları diğerlerini de güvenli ya da güvensiz olarak değerlendirirler.
Ebeveynleri ile güvenli bağ kuran çocuklar ergenlik ve yetişkinlikte daha az bağımlı kişilik özellikleri gösterir ve ayrılık anksiyetesi taşıma riskleri de azalır. Ancak aileyle güvenli bağ kuramayan, aileye aşırı bağımlı olan veya ailenin çocuğu merkeze koyduğu durumlarda ayrılık anksiyetesi gelişebilmektedir. Genç aileden uzakta kendi ayakları üzerinde duramayacak olmaktan endişe duyabilmektedir.
Aile ile güvenli bağ kuramayan genç dış dünyada diğerlerine de güvenmekte zorluk yaşayabilmektedir. Kimi zaman da ailenin karakteristik özellikleri, zor ve geç çocuk sahibi olma çocuğa aşırı bağımlı ebeveyn tutumu gelişmesine neden olabilmektedir. Dolayısıyla genç evden ayrılmanın aileyi çok üzeceğini bilmektedir. Aileyi üzecek olmak gencin tercihlerini etkileyebilmektedir. Genç nerede olursa olsun ailenin yanında kalabilmek için beklentilerini ve hedeflerini değiştirebilmektedir.
Ailede hasta, bakıma muhtaç birinin olması da ayrılık anksiyetesini ve seçimleri etkilemektedir. Tek ebeveynli ailede çocuk olmak da kalan ebeveyne bağımlılık geliştirmeye neden olabilmektedir. Dolayısıyla sınav kaygısı da aileden ayrılmak istemeyen gencin ayrılık anksiyetesinin sonucu olarak gelişebilmektedir. Genç için sınav sonucu oldukça önemlidir.
Özellikle büyük şehirlerde yaşayan gençler için ailenin yanında bir okula yerleşmek kolay değildir. Fazla talep gören üniversite ve bölümlere yerleşmek için gençlerin oldukça yüksek puanlar alması gerekir. Ayrılık Anksiyetesi Üniversite Seçimini Etkiliyor yazımızdan da faydalanabilirsiniz.
Zaman Yönetimi ve Hızlı Okuma Alışkanlığı Olmayan Gençler Sınav Kaygısı Yaşıyor
Sınava hazırlık sürecinde başarıyı doğrudan etkileyen iki önemli faktör zaman yönetimi ve hızlı okuma becerisidir. Zamanı verimli kullanabilen gençler sınava hazırlık sürecini çok daha verimli geçirirler. Sınava hazırlık sürecinde ders çalışmak kadar mola yapmak, bireysel ve sosyal hayata zaman ayırmak da gerekir. Kendine, dinlenmeye ve eğlenmeye de zaman ayırabilen gençler motivasyonlarını daha uzun süre sürdürebilirler.
Hızlı okuma alışkanlığı ise genci yine sınavda avantajlı konuma getirir. Sınavlarda çoğunlukla uzun paragraf soruları, mantık soruları yer almaktadır. Soruları hızlı ve doğru okumak, okuduğunu anlamak hızlı okuma alışkanlığı olan öğrenciler için daha kolaydır. Hızlı okuma alışkanlığı da zaman yönetimini kolaylaştırır. Kişiye zorlandığı veya emin olamadığı sorularda daha çok zaman geçirme avantajı sağlar.