Yabancı dil konuşma korkusu küreselleşmeyle birlikte kaçınılmaz hale gelen ikinci dil gerekliliğiyle fobi haline geldi. Bu fobi ikinci bir dili bilmiyor olmak değil, bilip de konuşamamakla ilgilidir. Pek çoğumuzun duyduğu ya da söylediği bir cümledir “anlıyorum ama konuşamıyorum.” İşte bu fobi de tam olarak okuyabilen, anlayabilen ya da yazabilen ama konuşamayanların yaşadığı korkudur.
Yabancı dil konuşma korkusu önüne geçilmediğinde kariyer gelişimini büyük oranda olumsuz etkilemektedir. Çok uluslu şirketler başta olmak üzere artık neredeyse tüm iş verenler yabancı dil yetkinliği aramaktadır. Bunun en önemli nedeni dünyadaki gelişmeleri yakından takip edebilmek ve doğrudan iletişim sağlayabilmektir. Ülkeler arası yazışmalar, görüşmeler, ziyaretler, toplantılar dil bilinmediği sürece zorlaşmaktadır. Çevirmen ile iletişim kurmak hem sıcak ilişkilerin kurulmasını engellemekte hem de daha maliyetli hale gelmektedir.
İşverenin beklentisi ikinci kimi zaman üçüncü dili bilen adaylar arasından seçim yapabilmektir. İyi üniversiteler bitirmiş, mesleki bilgisi ve tecrübesi olan adaylar dil eksikliği nedeniyle geri planda kalabilmektedir. Peki yabancı dil eğitimi ülkemizde uzun yıllardır eğitim müfredatının içerisindeyken İngilizce konuşamıyor olmamızın nedeni nedir? Yazımızda yabancı dil konuşma korkusu neden gelişir ve kariyerinizin önüne geçmesin diye neler yapabilirsiniz paylaşacağız.
Yabancı Dil Konuşma Korkusu: Zenoglosofobi Nedir?
Ülkemizde yabancı dil öğrenmek artık bir lüks değil zaruri ihtiyaç haline gelmiştir. Artık okul öncesi dönemden başlayarak tüm okullarda yabancı dil eğitimi verilmekte, dil öğrenmenin önemi vurgulanmaktadır. Ancak buna rağmen bireylerin en çok zorlandığı konuların başında yabancı dil konuşma pratiği gelmektedir.
Öğrenciler dil sınavlarından ve imkanları olduğu halde dil ağırlıklı okulları tercih etmekten kaçınıyorlar. Yetişkinler dil beklentisi yüksek olan, yabancı dilde hazırlanmış iş ilanlarına başvurmaya çekiniyorlar. Ülkemizde zorunlu eğitimin içerisinde yoğunlaştırılmış yabancı dil eğitimi olduğu halde her yerde dil kursları var. İnsanlar okulda yabancı dil öğreniyor, yeterli gelmiyor kurslara gidiyor. Takviye kitaplar, online eğitimler alınıyor. Ancak yine de ülkece yabancı dil konuşma konusunda oldukça gerideyiz.
Zenoglosofobi yabancı dil konuşma korkusu demektir ama yabancı dili öğrenmekten değil öğrendiklerini konuşmaktan korkmak anlamına gelir. Ülkemizde yaygın olarak öğrenilmeye çalışılan ve okullarda da müfredat dersi olan yabancı dil İngilizcedir. Peki okul öncesi dönemden itibaren öğretilmeye çalışılan bu dili konuşma noktasında çekince yaşamamızın nedeni nedir?
Yabancı Dil Konuşma Korkusu Neden Gelişiyor?
Yabancı dil konuşma korkusu birden fazla nedene bağlı olarak açığa çıkabilir. Karakteristik özellikler, yüklenen anlamın büyüklüğü, performans kaygısı, başarısızlık korkusu, özgüven eksikliği, yetersiz bilgi neden olabilmektedir. Kültür, sosyo-ekonomik düzey ve eğiticinin rolü de konuşmaya yönelik tutumu etkilemektedir.
Karakteristik Özellikler Korkuyu Tetikliyor
Karakteristik özellikler bireylerin konuşma pratiği için girişimde bulunmalarını engelleyebilmektedir. Özellikle mükemmeliyet beklentisi yüksek olan kişiler kusursuz konuşabilmeyi arzu etmektedir. Ancak kusursuz konuşabilmek için bol pratik yapmak ve bol bol yabancı dile maruz kalmak gerekir. Akıcı konuşabilmek doğru telaffuz, geniş bir kelime haznesi ve her konuda konuşabilecek genel kültürü gerektirir. Bu gereklilikler kendi dilimiz için de geçerlidir.
Yeterli bilgiye sahip olmadığımız bir konuda akıcı ve detaylı konuşmamız güçtür. Kelime hazinemizi geliştirmez, yeni kelimeler öğrenmezsek ifade gücümüz azalır. Konuşmamız sıradanlaşır. Öyleyse yabancı dilde konuşabilmek için de konuşulan konuya hakim olmak gerekir. Bütün bunları sürekliliği sayesinde konuşma becerisi kazanılır. Ancak hata yapmaktan hoşlanmayan, mükemmeli arayan kişiler için bu süreç oldukça sancılı geçmektedir.
Yabancı dil öğrenen birçok kişi dili konuşurken stres, endişe ve kaygı yaşadıklarını belirtir. Yabancı dil konuşma korkusu yaşayanlar eleştirilmekten, yanlış ifade etmekten ya da anlaşılamamaktan endişe duyarlar. Bu kişiler çoğunlukla mükemmeliyetçi veya otoriter ebeveynlerce yetiştirilmiş ya da böyle bir öğretmenden eğitim almışlardır. Dolayısıyla konuşmaya veya öğrenmeye yönelik zihinlerinde bariyerler vardır ve bariyerleri aşmak onlar için kolay değildir.
Yabancı Dil Derslerine Yüklenen Anlam Korkuya Etki Ediyor
Yabancı dil öğrenmeye yüklenen anlam da dil öğrenimini zorlaştırabilmektedir. Yabancı dilin amacı farklı coğrafyalardaki diğer insanlarla aynı dili konuşabilmek ve iletişim kurabilmektir. Ancak yabancı dil konuşma safhasında ortaya çıkan kaygı durumu iletişimi daha başlamadan bitirmektedir. Bunun en büyük nedeni yabancı dil derslerinin müfredatta zorunlu bir ders olarak sunulmasıdır.
Öğrencilerin derslere yönelik algısı kalmak ve geçmek üzerinedir. Lise, üniversite sınavlarında başarılı olmak için gerekli olan bilgi araçları olarak görürler dersleri. Oysa yabancı dil öğreniminin amacı karneye etki edecek bir puandan çok daha ötedir. Öğrencilerin yabancı dil eğitimini yaşam ve etkileşim alanını genişletecek bir araç olarak görmesi sağlanmalıdır.
Horwitz ve arkadaşları yabancı dil kaygısının “akademik ve sosyal ortamlarda performansın değerlendirilmesi” ile ilgili olduğunu ifade ederek bunu üç tür kaygı ile bağdaştırmıştır. Bunlar; “iletişim korkusu”, “sınav kaygısı” ve “olumsuz değerlendirilme korkusu” dur.
Pratik Eksikliği ve Maruz Kalma Yetersizliği
Yabancı dil konuşma korkusu gelişimine etki eden bir diğer faktör ise günlük hayatta pratik yapamamalarıdır. Ülkemizde yabancı dil konuşma sıklığı ve ortamı oldukça azdır. Turistik bölgelerde dahi insanlar yabancılarla konuşmaya çekinmektedir. Konuşmak zorunda kaldıklarında da büyük stres yaşamakta cümle kurmaya çalışmak yerine beden dilini kullanmaktadırlar.
Diyalog bitip, güvenli alana geçtiklerinde ise kurabilecekleri alternatif cümleler zihinlerine hücum etmektedir. Ancak beklenmedik anda kendilerine soru yöneltilmesi, konuşma için yeterli pratiklerinin olmayışı ve hatasız cümle kurma beklentileri iletişim girişimlerini engellemektedir.
Okullarda dahi yeterli konuşma pratiği derslerde yapılmamaktadır. Yazma, okuma, dinleme alanlarında öğrenciler kendilerini geliştirebilse de konuşma için zorunluluk bulunmamaktadır. Sınavlarda dahi konuşmaya yönelik değerlendirme bulunmamaktadır.
Dil öğrenme ve konuşma bireyin onu pratiğe dökmesi gereken durumlar ortaya çıktığında mümkündür. Anadilimizde de konuşma öncesi dönemde kimse bize dilbilgisi öğretmez, mükemmel konuşmamız beklenmez. Kurallı konuşmayı ve yazmayı çoğunlukla okul çağında öğreniriz. Onun dışında edindiğimiz dil evde ve sosyal yaşam içerisinde maruz kalma sonucu gelişir.
Kapalıçarşı gibi turistik bölgelerde ya da tatil beldelerinde esnafın eğitimi olmadan akıcı konuşabilmesi buna örnektir. Kurallı konuşmaz, mükemmel cümle kurmaya çalışmazlar. Hedefleri doğru iletişim kurmak, karşı tarafın anlayabileceği şekilde kendilerini ifade edebilmektir.
Yetersiz Bilgi ve Performans Kaygısı Yabancı Dil Konuşma Korkusu Gelişimini Destekliyor
Yetersiz bilgi sahibi olduğumuz her konuda performans sergilememiz beklendiğinde kaygı yaşarız. Bu yabancı dil için de olağan bir durumdur. Okullarda yabancı dil müfredata dahil edilmiş bir ders olsa da her okulun yabancı dil eğitim kalitesi aynı değildir. Kimi zaman ise okulun eğitim kalitesi yüksekken öğrencinin dil öğrenmeye ilgisi yoktur. Bazen eğitim iyidir, öğrenci ilgilidir ama öğretmenin yaklaşımı öğrenciyi dersten uzaklaştırır.
Sonuç olarak nedeni her ne olursa olsun bilginin eksikliği kaygının gelişimini besler. Performans kaygısı ve başarısızlık korkusu da yabancı dil konuşma korkusu oluşmasına neden olmaktadır. “Başarısız olacağım. Yanlış telaffuz edeceğim. Alay edecekler. Herkes gülecek.” Bu tarz negatif duygu ve düşünceler kişinin baskı hissetmesine ve potansiyeli altında performans sergilemesine neden olmaktadır.
Oysa turistler bizimle Türkçe konuştuğunda hepimiz mutlu oluruz. Dilimizi konuşma çabalarını taktir ederiz. Onlarla alay etmez, aksine eksik yanlış kurmaya çalıştıkları cümleleri anlamaya çalışırız. Ve onlara yardımcı olabildiğimizde de mutlu oluruz.
Aynı şey bizim yabancı dil konuşma serüvenimizde de geçerlidir. Konuştuğumuz kişiler bizi dinlerken anlamaya çalışırlar. Telaffuz hatalarımızı bulmaya odaklanmazlar. Çabamızı taktir eder ve ortak bir dilde anlaşabiliyor olduğumuz için mutlu olurlar.
Yabancı Dil Konuşma Korkusu Nasıl Yenilir?
Okul Öncesi Dönemde Yapılabilecekler
Okul öncesi çağda henüz önyargıların oluşmadığı dönemde çocukların yabancı dile maruz bırakılması yararlıdır. Berrak zihinle hem daha hızlı hem de doğru öğrenmeleri mümkün olacaktır. Erken yaşlardan itibaren çocuklarda yabancı dil öğrenimine ilgi ve merak uyandırılmalıdır. Okuma kitaplar, aktiviteler, müzikler, çizgi filmlerle ilgileri desteklenmelidir. Mümkünse evde de çocukla yabancı dil konuşulmalıdır.
Yabancı dilini geliştirmesi için pratik yapabileceği akranlarıyla bir araya gelmesi desteklenmelidir. Hataları değil, doğruları pekiştirilmeli, çabası her daim taktir edilmelidir. Dil bilmenin temel amacı çocuğa anlatılmalıdır. Dil öğrenimini bir performans unsuru değil, sosyalleşme ve evrenselleşme aracı olarak görmesi sağlanmalıdır.
Okul Döneminde Neler Yapılabilir?
Okul dönemi artık İngilizcenin ders olarak anlatılmaya başlandığı dönemdir. Burada işin içerisine puanlama girdiği için performans kaygısının gelişmesi olasıdır. Kaygının olumlu düzeyde tutulabilmesi için öğretmenin öğrencilere yaklaşımı ve derse yönelik tutumu son derece önemlidir. Öğretmen öğrencilerinin hatalarını vurgulamak yerine çabalarını taktir etmeli, yanlışlarını rencide etmeden düzeltmelidir.
Sınıf içerisinde bol konuşma pratiği yapılmalı, mümkünse ders içerisinde ana dil konuşturulmamalıdır. Derse katılım, soru sorma, soruya cevap verme olağan hale gelmeli öğrenciler interaktif eğitimden keyif almalıdır. Okul dışında da İngilizce konuşmayı teşvik edecek çalışmalar yapılmalıdır. Konuşma kulüpleri kurulmalı, öğrenciler okul dışında da yabancı dil konuşacak şekilde sınıf içerisinde eşleştirilmelidir. Ders içerisinde öğrencilere konu anlatımı yaptırılabilir, yabancı dilde münazaralar düzenlenebilir.
Öğrenciler yabancı dil konuşma korkusu yaşamamak için okul dışında dil pratiklerini artırabilecekleri alanlar araştırmalıdır. Online programlarla konuşma pratiği yapabilir, online konuşma sınıflarına katılabilirler. Kitap okuyabilir, yabancı gazete ve dergileri takip edebilirler. Sosyal medya aracılığı ile yabancı ülkelerden akranlarıyla iletişime geçebilirler.
Üniversite eğitiminde yurtdışı öğrenci değişim programlarına katılabilir, başka bir ülkede eğitimlerini bir süreliğine devam ettirebilirler. Staj programlarını çok uluslu şirketlerde yapabilir, iş ortamında da yabancı dile maruz kalmalarını sağlayabilirler.
Yetişkinlikte Neler Yapılabilir?
Yetişkinlikte dil öğrenimi çocukluktaki kadar kolay değildir. Sıfırdan öğrenmek zor olsa da imkansız değildir. Hızlandırılmış ve yoğunlaştırılmış dil programlarına katılabilirsiniz. Mevcut bilgiyi geliştirmek ise çok daha kolaydır. Belli düzeyde İngilizce alt yapınız varsa destek alarak kısa sürede konuşabilir hale gelebilirsiniz. Burada amacınızı doğru belirlemeniz konuşma motivasyonunuz için oldukça önemlidir. Konuşmayı neden istiyorum, konuşmaya neden ihtiyacım var? Sorularını yanıtlamalısınız.
Cevap kariyerinizde yeni fırsatlar edinmek ya da tamamen globalleşebilmek olabilir. Farklı ihtiyaçlarınızda olabilir. Ancak özellikle eğitim alırken amacınızın belli olması önemlidir. İş İngilizcesi ile günlük İngilizce eğitimi birbirinden farklı olacaktır. Konuşma kulüplerine katılmak, bol diyalog, sesli okumalar, müzik dinleme, film-dizi izleme faydalı olmaktadır. Yurtdışı seyahatleri düzenlemek, dili yerinde kullanmakta kişilerin öğrenme ve konuşma isteklerini artırmaktadır.
Yabancı dil konuşma korkusu kariyerinizin önüne geçmesin. Tüm çabanıza rağmen kaygınız performansınızı düşürüyor, iletişim kurmanıza engel oluyorsa profesyonel destek alabilirsiniz. İkinci bir dil dahi bazı meslekler için yeterli değildir. Kariyerinizde başarı elde edebilmek, fark yaratmak ve evrensel düzeyde gelişmeleri takip edebilmek için yabancı dil becerinizi geliştirmelisiniz.