Yaz ayları yaklaşırken siz de çocuklarınız için satranç kampı, sanat okulu, yemek kursları, tenis dersleri gibi pek çok seçenek arasında mı kaldınız? Belki de hepsine birden göndermeyi planlıyorsunuz. Nasıl olsa çocuğunuzun hiç olmadığı kadar zamanı var. Siz yine de karar vermekte çok acele etmeyin. Çünkü psikologlar, çocukların yaz tatilinde biraz boş zaman geçirmeye ihtiyacı olduğunu düşünüyor.
Yazın çocukların vaktini geçirmesi ve yeni şeyler öğrenmesi için pek çok kurs ve belki de siz işteyken onlarla ilgilenmek için pek çok okul var. Bu okulların pek çok açıdan faydalı olduğunu inkar etmek zor. Ancak yine de çocuklar için bir yaz planı yaparken, onlar için planlanmamış zaman ayırmanın önemi psikologlar tarafından ısrarla vurgulanıyor. Çünkü yoğun bir program hem yaz tatilindeki çocuğun ihtiyacı olmayan bir şey hem de bu yoğunluk onların kendini keşfetmesi önünde ciddi bir engel.
Ebeveynlerin bir çoğu bazen tüm fırsatları değerlendirmenin çok önemli olduğunu düşünebiliyor. Tüm fırsatları değerlendirmeye çalışmak belli bir odağın olmaması anlamına gelebileceği için dikkatli olmakta fayda var.
Ebeveynlerin görevi çocuklarını toplumda yer edinmeye hazırlamaktır. Bunu yaparken çocuklar için boş zaman yaratarak kendi sevdikleri şeyleri keşfetmelerine izin vermek gerekiyor.
Sıkılmak ile yaratıcılık arasındaki bağı fark edin
Sıkılarak geçirdiğimiz zamanın en önemli faydalarından biri de ‘iç uyaranları’ aktif hale getirerek yaratıcılığı geliştiriyor olması. Hiçbir şey yapmadan geçirdiğimiz zaman internetin hayatımıza girişiyle epey azalmış da olsa uzun zamandır boş zamanın önemi araştırılıyor. Adam Phillips’in de söylediği gibi ailelerin yapması gereken çocuklarının bir şeyle ilgilenmelerini sağlamaktan ziyade, ilgilenecekleri şeyi bulmaları için gerekli zamanı sağlamak.
Sıkılarak geçirilen zamanın boşa geçen zaman olmadığını fark etmek çok önemli bir adım. Sıkılmakta hiçbir sorun yok. Sıkıldıkça çocuklar bir şeyler yapmak için daha fazla motive oluyor. Pek çok konuda fikirlerinden hala faydalanılan düşünür Bertrand Russell, 1930 yılında ‘The Conquest of Happiness’ adlı kitabında şöyle der:
“Bir çocuk, genç bir bitki gibi, aynı topraklarda rahatsız edilmediğinde en iyi gelişir. Çok fazla seyahat, çok fazla sayıda izlenim, gençler için iyi değildir ve geliştikçe verimli monotonluğa katlanamamalarına neden olur.”