Disleksi, zihinsel süreçlere bağlı olarak ortaya çıkan gelişimsel okuma bozukluğudur. Genellikle okul hayatının ilk yıllarında fark edilir, oldukça yaygın görülür. Doğum sırasında plesenta anormalileri, geçirilen ateşli bir hastalık ya da gebelik döneminde yetersiz ve dengesiz beslenme disleksiye sebep olabilmektedir. Ayrıca kalıtımsal olarak da disleksi ortaya çıkabilmektedir.  Disleksi bir zekâ geriliği değildir. Özel eğitim ve kaynaştırma yöntemiyle disleksi tanısı konulan çocuklar sınıf ortamına adapte edilebilir. Disleksi problemine aritmetik bozukluğu (discalculi), yazılı anlatım bozukluğu (discrafi), dikkat bozukluğu, hiperaktivite de eşlik edebilmektedir.

Disleksi ile İlgili İlk Görüşler

Disleksi ile ilgili ilk bulgular 1896 yılında Pringle Morgan adında bir İngiliz doktor tarafından keşfedilip British Medical Journey’de yayınlandı. Pringle Morgan makalesinde 14 yaşında Percy adında bir erkek çocuğundan bahsediyordu. Percy’nin sosyalleşme, akıl yürütme becerileri ve fiziksel gelişim konusunda yaşıtlarıyla eşdeğer olduğu görülüyordu ancak Percy okumada güçlük çekiyordu. Harflerin yerlerinin karıştırılması, benzer harflerin yanlış okunması ve tersten algılanmasıyla ilgili olarak başlarda disleksinin görme sistemine bağlı bir rahatsızlık olabileceği düşünüldü ve bu yönde tedaviler uygulandı. (1) Ancak daha sonra dil sistemiyle ilgili bir okuma bozukluğu olabileceği fikri öne atıldı. Son dönemlerde ise en çok kabul gören yaygın tanım ise merkezi sinir sisteminin işleyişiyle ilgili bir bozukluk olduğudur.

Disleksi Tanısı Konan Bir Çocuğun Davranışları

Disleksi problemine sahip bir çocuğun özellikleri şöyle sıralanabilir:

  • Eş anlamlı veya benzer anlamdaki kelimeleri birbiri yerine kullanma. (teyze-hala / halı-kilim vb.)
  • Harflerin öncelik ve sonralık sırasını karıştırma (kot-tok)
  • Zaman ve yön kavramlarını ayırt edememe (sağ-sol / dün-yarın)
  • Noktalama işaretlerini kullanımda zorlanma
  • Bir iş yaparken kullanılacak el konusunda belirgin bir seçim yapamama
  • Harfleri yazarken ters yazma (b/d) ve benzer sesleri ayırt etmede zorlanma, birbiri yerine kullanma (b/m)
  • Şekil ve sembolleri karıştırma (+/x)
  • Uzaklık ve derinlik kavramlarını algılamada zorlanma
  • Görsel ve işitsel hafızanın zayıflığı
  • Dikkat bozukluğu
  • Soyut kavramları algılamada problem yaşama

Disleksi Tanısı Konan Bir Çocuğa Nasıl Davranılmalı?

Disleksi tanısı konan bir çocuk uzmanlar tarafından özel eğitimle desteklenmeli, yaşıtlarına ve sınıf ortamına adapte edilmelidir. Disleksi sorunu yaşayan bir çocuk kendini yaşıtlarından geride görüp, anormal, yanlış ve eksik olduğunu düşüneceği için bu aşamada çocuğun özgüvenini sağlamlaştırmak adına yapamadıkları değil, yapabildikleri ve yetenekleri üzerinden hareket edilmeli, kıyaslama yapılmamalıdır. Bunun yanında, sosyal faaliyetlere yönlendirilmeli ve yapıldıkları takdir edilmelidir. Her koşulda disleksinin bir zekâ geriliği olmadığı unutulmamalı ve çözüm odaklı ilerlenmelidir.

Kaynakça

(1): https://www.bmj.com/content/313/7065/1096

https://www.zicev.org.tr/disleksimakale

http://akademidisleksi.com/uzman/disleksi-nedir/

http://www.wiki-zero.co/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRGlzbGVrc2k