Sağlıklı aile içi iletişim bireyin kişilik gelişiminde, kişisel, sosyal ve mesleki yaşamında başarı elde etmesini sağlamaktadır. İletişim sözlü veya sözsüz, yazılı veya sembolik veya jest ve mimikler gibi beden diliyle gerçekleşebilir. İletişimin olabilmesi için en az iki bireye ihtiyaç vardır. Bireyin iletişim becerisi aile içerisinde gelişmektedir.

Doğumla beraber temel bakım veren ile kurulan iletişim bebeğin büyümesi ile beraber sosyal kaynaklara yönelmektedir. Yürüyebilen, konuşabilen çocuk önce aile bireyleriyle sonrasında dahil olduğu sosyal gruplar içerisinde diğerleriyle iletişime başlar. Çocuğun iletişim modeli çoğunlukla rol model aldığı ailesinin iletişim modelidir.

İletişim becerileri gelişirken çocuğun yetiştirildiği ebeveyn tutumları, ailenin iletişim modeli, çocuğun mizacı etkili olmaktadır. Aynı zamanda çocuğun iletişim girişimlerine ailenin ve diğerlerinin verdiği tepkiler de çocuğun iletişim modelini şekillendirmektedir.

Aile içi iletişim nedir?

Aile içerisinde bir arada yaşamanın getirdiği tüm sözlü ve sözsüz diyaloglar aile içi iletişimi oluşturur. Ailede eşlerin birbirleriyle ilişkileri, ebeveynlerin çocuklarıyla ilişkileri ve kardeşlerin birbirleri ile ilişkileri iletişim becerisini etkiler. Ailede kurulan iletişim paylaşımcı, uzlaşmacı ve eşitlikçi ise aile içi iletişim demokratiktir. Böyle bir ailede demokratik-destekleyici ve hoşgörülü ebeveyn tutumu egemendir.

Ailede erkeğin sözü geçerliyse veya kararlarda bir kişinin otoritesi egemense bu ailede ilişkiler hiyerarşiye dayalı otoriter yapıdadır. Bu iletişim türü ilişkiyi zedeler ve sorunlu hale getirir. Bu tarz ailelerde baskın otorite figüründen diğer aile bireyleri çekinip, korkabilir. Yapıcı ilişkilerin olmadığı, sevginin koşullara bağlandığı, cezanın rol oynadığı bu tarz ailelerde sağlıklı iletişim gelişmez.

Böyle bir ailede birey cezadan korktuğu veya sevgiden mahrum kalacağı için kendini yeterince ifade edemez. Bunun sonucunda içe kapanık, çekingen, özgüvensiz bir birey gelişir. Daha da üzücü olan bireye en yakın olması gereken aile korkular nedeniyle en uzak noktaya itilir. Özellikle genç soru ve sorunlarını aileyle paylaşmaktan kaçınır. Genç kendini bulma yolunda riskli ilişkilere ve tecrübelere yönelebilir.

Ergenlikte Aile İçi İletişim Çok Daha Önemli Hale Geliyor

Çocukluktan gençliğe geçiş ve sonrası pek çok birey için zorlu bir dönemdir. Gencin anlayışa, ilgiye ihtiyaç duyduğu bu dönemde ev içerisinde yeterli iletişimin olmayışı bireyin gelişimini örseleyecektir. Babadan korkulan bir evde babayla iletişim çoğunlukla anne üzerinden olmakta ya da iletişim hiç kurulmamaktadır. Bazense buradaki baba rolü yerini anneye bırakmakta evde çekinilen figür anne olmaktadır.

Bu durum da yine aile içi iletişim ve ilişkilerin bozulmasına yol açar. İletişim bozukluğu ile baş etmenin tek yolu, aile içerisinde açık (doğrudan) iletişim kurabilmektir. Açık iletişim, kiminle konuşmak isteniliyorsa doğrudan o kişi ile iletişim kurmaktır. Aynı zamanda sağlıklı bir aile içi iletişim kurulabilmesi için her aile bireyinin evde rol ve sorumluluğunun olması gerekmektedir.

Anne ve babalık rol ve sorumlulukları çocuk ve genç rol ve sorumlulukları gibi. Her bir aile bireyi özelliklede eşler bireysel alanlarını korumalı, kendi hak ve sorumlulukları noktasında özgür olmalıdır. Eşlerin kendilerine çift olarak zaman ayırabilmesi kadar birey olarak da kendileriyle zaman geçirebilmeleri gerekmektedir. Ebeveynlerin birlikte ve ayrı ayrı çocuklarıyla zaman geçirmesi, kendi iletişim stillerini geliştirmeleri de oldukça önemlidir.

Ergenin Aile İçi İletişim Algısı Çocuklukta Şekillenmektedir

Aile içi iletişim stilleri bireyin iletişim diline çocuklukta yerleşmektedir. Dolayısıyla iletişim modelinde değişikliğe gitmek için ergenlik ve sonrası dönem oldukça geç kalınmış bir dönemdir. Çocukluktan itibaren ebeveynin çocuğuna vakit ayırması, açık iletişim kurması ve onunla karşılıklı etkileşimde olması gerekir. Çocukluktan itibaren ebeveyniyle sağlıklı iletişim geliştiren çocuğun özellikle ergenlikteki bocalamalarında ilk destek kaynağı ailesi olacaktır.

Çocuklukta sağlıklı aile içi ilişkiler gelişmezse ergenlikte bireyler aileden daha da uzaklaşabilmektedir. Aile ergenlik döneminde bireyin arkadaş ilişkilerine uzak kalmamalı ve mümkünse gencin arkadaşlarıyla tanışmaya açık olmalıdır. Hem genç hem de arkadaşları bu dönemdeki duygu, düşünce davranışları açısından eleştirilmemeli iletişim kanalları kapatılmamalıdır. Ceza vermek, yasaklamak, kısıtlamak yerine gence doğruyu bulma ve doğruya yönelme noktasında rehberlik edilmelidir.

Çocuk ve gençle ebeveyn arasında belli kuralların da eşlik ettiği bir arkadaşlık ilişkisi geliştirilebilmelidir. Çocuk ve gençlerin onay bulan davranışları mutlaka taktir edilmeli gerekirse ödüllendirilmelidir. Bu sayede davranışın kazanılması ve tekrarlanması sağlanacaktır. Bu durum çocuğun özsaygısının gelişmesine ve öz benlik kazanmasına yardımcı olacaktır. Bu kazanımlar ergenlik döneminde de gencin sağlıklı şekilde bireyleşmesini destekleyecektir.

Sağlıklı Aile İçi İlişki Nasıl Kurulur?

Sen Dili Değil Ben Dili Kullanılmalıdır

Etkili bir iletişim başlatabilmek ve iletişimi bu yönde sürdürebilmek için sen değil ben dili kullanılmalıdır. Sen dili karşı tarafı suçlayıcı bir konuşma tarzıdır. Sen dilini kullanan kişiler genellikle karşı tarafı eleştiren bir söylemde bulunurlar. Dolayısıyla iletişim içerisinde suçlanan kişi kendini savunmaya geçer. Savunma ve suçlamanın olduğu bir iletişim sağlıklı bir iletişim olmaktan uzaklaşır.

Sen dili ile iletişim kişinin hissettiklerinden çok kişiliğe yöneliktir. Bu nedenle sağlıklı bir aile içi iletişim kurabilmek için sen dili yerine ben dili kullanılmalıdır. Ben dilinde kişi iletişim kurarken ben ne hissediyorum? Ben ne düşünüyorum? Bunu karşımdaki kişiye en iyi nasıl aktarabilirim? Diye düşünür. Karşımızdaki kişiye kendimizi anlatmanın en iyi yolu ben dilini kullanmaktır.

İletişimde ben dili yaşanan bir durumun kişiye ne düşündürdüğünü ve ne hissettirdiğini karşı tarafa aktarır. Örneğin; sürekli bağırarak konuşan birine “çok kabasın” demek iletişimde sen dilini kullanmaya örnektir. “Bağırarak konuşuyor olmamız beni incitiyor, kaygı ve korku duyuyorum.” Demek ise ben diline örnektir. Burada kişi duygu ve düşüncelerini karşı tarafa yansıtmaktadır.

Yargılamadan veya suçlamadan duygu ve düşüncenin paylaşılmış olması karşı tarafın daha kolay empati kurmasını sağlayacaktır. “Saat kaç, niye geç kaldın?” kişinin gardını almasına ve kendini savunmaya geçmesine neden olacak bir sorudur. Sağlıklı iletişimi engelleyecektir. “Geç kalman beni oldukça endişelendi, kötü bir şey olmuş olabileceğini düşündüm. Gecikmen söz konusu olduğunda bana haber verebilir misin?” ise çok daha yapıcı bir iletişimi başlatacaktır.

Sağlıklı İletişimi Engelleyen Sözlü ve Sözsüz Mesajlardan Uzak Durulmalıdır

Sağlıklı aile içi iletişim beden dilini, kelimeleri, sözlü ve sözsüz mesajları doğru seçebilmeyi gerektirir. Göz kontağı kurmak, etkin dileme yapmak ve empati kurmakta iletişimin değerini güçlendirmektedir. Ancak ebeveynler bazen otorite kurabilmek bazen kolaya kaçmak bazense yanlış olduğunu bilmedikleri için iletişimi engelleyen mesajlar kullanabilmektedir. Emir vermek, gözdağı vermek, tehdit etmek, nasihat vermek sağlıklı bir iletişim şekli değildir.

Hata aramak, suçlamak, yargılamak ya da “ben anne-babayım” şeklinde otoriteyi kullanmak yapıcı iletişim değildir. Bireyin duygu ve düşüncelerini tahmin etmeye çalışma, sözünü kesme ya da tamamlama iletişim değildir. Konuşurken farklı şeylerle ilgilenme, alaycı imalarda bulunma, uygunsuz jest ve mimikler kullanma iletişimi olumsuz etkilemektedir.

Bireyin duygu ve düşüncelerini kestirip atma, konuyu değiştirme, çıkarsamada bulunma etkili iletişimi engellemektedir. Tüm bu hatalar tekrar ettiğinde bireyler arasındaki sağlıklı iletişim kanalı yok olmaktadır. Bu da beraberinde iletişimden kaçınmayı ya da yanlış anlaşılmaları veya çatışmaları getirmektedir.

İletişimde Etkin Dinlemenin Önemi Göz Ardı Edilmemelidir

İyi bir dinleyici, iletişim kurduğu kişinin yalnızca söylediklerini değil, beden dilinin, jest ve mimiklerinin verdiği mesajları da duyar. Bunu duyabilmek için göz kontağı kurmak, tüm bedenimiz, dikkatimiz ve farkındalığımız ile iletişimde olmak gerekir. İletişim anında burnumuz ile ayak uçlarımız dinlediğimiz kişiye doğru olmalıdır. Zihnimizde başka düşünceler olmamalı, elimiz başka şeylerle ilgilenmemelidir.

Telefonla, tabletle, gazete ve televizyonla ilgilenirken başka birini etkin dinleyebilmeniz mümkün değildir. Siz dinleyebilseniz bile karşınızdakine vereceğiniz mesaj “değersizim, söylediklerimin onun için bir önemi yok” olacaktır. Sağlıklı aile içi iletişim için karşınızdakine söylediklerini ilgiyle dinlediğinizi, merak ettiğinizi sözlü mesajlarla hissettirmeniz gerekir.

Başınızla onaylama, mimiklerinizle duyguya eşlik etme iletişimi güçlendirir. Ara ara “bunu mu söylemek istedin, doğru mu anladım” gibi teyit alma mesajlarını iletişime ekleyebilirsiniz.

Çocuğun Duygu, Düşünce ve Davranışları Ebeveyn Tarafından Çocuğa Geri Yansıtılmalıdır

Çocuğun veya gencin ailesi tarafından anlaşıldığını hissedebilmesinin bir diğer yolu da verdiği mesajların aile tarafından yansıtılmasıdır. Aile içi iletişimin etkili olabilmesi için iletişimde yansıtmalar kullanılmalıdır. Ağlayan bir çocuğa “canın yandı ve şu an ağlıyorsun”, “korktun ve ağlıyorsun”, “üzüldün ve ağlıyorsun” demek duygunun yansıtılmasına örnektir.

Çocuğun duygusunun ebeveynin kelimeleriyle çocuğa geri yansıtılması engelleme, kısıtlama veya bastırmadan daha etkilidir. “Yeter artık ağlama! bunda ağlayacak ne var? ağlama bak kızarım! ağlama üzülüyorum. Erkek adam ağlar mı? “Gibi müdahale ve engellemelerden çok daha etkili bir yöntemdir. Çocuğa “Şu an ben ağlıyorum ve ebeveynim neden ağladığımı anlıyor.” Duygusunu hissettirir.

Oyuncaklarını kıran bir çocuğa “hiçbir şeyin değerini bilmiyorsun, artık bunlarla oynamak yok.” Demek yerine “şu an çok öfkelisin, çok sevdiğin halde oyuncağına zarar verdin. Öfkenin nedenini konuşmak ister misin? Seni bu kadar kızdıran ne?” denilebilir.

Duygu, düşünce ve davranışın yapıcı dille geri yansıtılması sağlıklı aile içi iletişim için değerlidir. Bu yansıtmalar hem çocuğun olumsuz duygu, düşünce ve davranışını hafifletecek hem de çocuğa “anlaşıldım” hissini yaşatacaktır. Aile içi iletişim becerilerinizi geliştirmek ve çocuğunuzun sağlıklı gelişimine destek olmak için profesyonel destek alabilirsiniz. Aile danışmanlığı alabilir, çocuğunuzun iletişim becerilerini geliştirmek için oyun terapisini de değerlendirebilirsiniz.