Moxo testi, dikkat, hiperaktivite, zamanlama ve dürtüsellik performansını ölçen online bir testtir. Uzmanlar tarafından düzenlenen bu test; çocuk, genç ve yetişkin testi olarak 2’e ayrılmaktadır. Test 8 aşamadan oluşmaktadır. Yetişkinlerde 18 dakika, çocuklarda ise yaklaşık 15 dakika sürmektedir. Moxo testi, kişinin çevresel koşullar altındaki dikkat performasını çeldiricilerle objektif bir şekilde ölçmeyi hedefleyen bir testtir. Görsel ve işitsel olmak üzere iki çeldiriciden oluşan testin bir bölümünde çeldirici bulunmazken, bir diğer bölümde bulunmasıyla, kişinin dikkati, zamanlaması ve dürtüselliği ölçülmektedir. Özellikle 6-12 yaş grupları için hazırlanan bir testtir.
Eğer çocuğunuzda bu belirtiler varsa;
Derslerinde çalışmasına rağmen başarılı olamıyorsa
Dikkat sorunu yaşıyorsa
Sınavlarda zamanlama sorunu yaşıyorsa
Yerinde duramıyor, sık sık yaralanıyorsa
Okula hep geç gidiyorsa ve evden hep geç çıkıyorsa
Moxo testi bu belirtilerde olan çocuklarda uygulanması en sağlıklı testtir. Küçük yaşta hiperaktif olan ve yukarıda belirtilen durumları olan çocuklar, genellikle velileri tarafından ilkokul çağında fark edilmektedir. Erken yaşta fark edilip müdahale edilmesi önemlidir. Aksi halde çocukların ergenlik dönemleri ile birlikte ileriki yaşlarında sorunlarla karşılaşmasına neden olabilmektedir.
Genç ve Yetişkinlerde şu belirtiler varsa;
Okulda dersleri dinlemekte zorlanıyorsa
Sınavlarda stres yapıyor ve zamanlama sorunu yasıyorsa
İş hayatında istenen başarıyı sağlayamıyorsa
Toplantılarda dikkati dağılıyorsa
Trafikte dikkatini toplayamaması sebebiyle kaza yapıyorsa
Bu gibi belirtilerin yanında yoğun ve dikkat isteyen işlerde çalışan kişilerin de Moxo testini yaptırması önerilir. Örneğin; bankacılık, pilotluk, borsacılık, iş makineleri operatörlüğü gibi mesleklerde çalışanlara kesinlikle tavsiye edilmektedir.
Moxo testi ile ilgili daha fazla bilgi almak için YouTube videomuza göz atabilirsiniz.
Çocuklar oyun oynarken boş zamanlarını geçirir ve eğlenirler. Bir çok kişi tarafından oyun oynamalarının başka hiçbir işlevi yok gibi görünebilir fakat durum farklı. Oyun oynamak dünyayı öğrenmeleri ve beyin gelişimleri için oldukça önemlidir. Oyun onlar için gerçek hayatın bir simülasyonudur. Özetle gerçek hayatta işlerine yarayacak günlük bilgiler oyun yoluyla pekiştirilerek öğrenilmektedir.
Beyni çalıştıran oyunların kazandırdığı bazı yetenekler:
Analitik düşünme
Anlama
Kavramsal öğrenme
Yaratıcılık
Problem çözme yeteneği
Kritik düşünme
Dili kullanma da ve algılamada gelişim
Çocuğun oyun oynamasında yaşın bir önemi var mı?
Çocuğunuzun yaşı oynanan oyunlar konusunda belirleyici olacaktır. Her oyun her yaş için uygun değildir. Çocuğunuzun yaşını ve gelişimsel sürecini göz önünde bulundurmak önemlidir.
İşte uygun oyun yaş aralıklarını belirterek önerdiğimiz zeka geliştirici oyunlar:
1. Blok ve Lego Oyunları
(2 yaş ve üzeri için uygundur)
Herkes tarafından bilinen klasikleşmiş bir oyundur Lego ve bloklarla oynamak. Bu basit görünen oyuncağın aslında çocuğunuzun zeka gelişimine ne kadar çok katkı sağladığını biliyor muydunuz?
Renkleri tanımak, cisimlerin büyüklüklerini ve küçüklüklerini öğrenmek ve yaratıcılığı yüksek oranda geliştirecektir.
2-4 yaş aralığındaki çocuklar için sadece renkleri eşleştirme ve dizme gibi oyunlar oynamanız bile büyük fayda sağlar. Hem çocuğunuzun motor becerisi gelişir hem de renkleri öğrenmiş olacaktır. Yaş büyüdükçe yine bloklar ve lego yoluyla daha yaratıcı ve kompleks oyunlara geçilebilir.
2.Simon Diyor Ki… Oyunu
(5-12 yaş için uygundur)
Simon diyor ki… bir Simon seçilerek odadakilere komutlar verildiğinde odadakilerin bu komutları uyguladığı oyundur. Sırayla herkes Simon olur.
Çocuğunuzun dil becerisini yüksek oranda geliştirecek bir oyundur. Hem cümle kurma da hem de verilen cümleyi çabuk algılayıp kavrama da büyük gelişim sağlayacak bir oyun türüdür.
Ayrıca hep birlikte, ailecek oynamanız çocuğunuzla iletişiminizi kuvvetlendirecektir!
3.Puzzle
(2 yaş ve üzeri için uygundur)
Yalnızca çocukların değil herkesin zekasını geliştirdiği bilimsel olarak kanıtlanmış puzzle!
Çocuğunuzun görsel algısını, problem çözme yetisini, bilişsel becerilerini geliştirecektir.
Hafife almayın satranç gibi zekayı yüksek oranda çalıştıran aktivitenin basitleştirilmiş versiyonu gibidir. 8 yaşa kadar puzzle ile oynayan çocukların 8 yaşından sonra satrançla tanışması zihin gelişimine oldukça büyük katkılar sağlayacaktır.
4.Engel Aşma Oyunu
(2 yaş ve üzeri için uygundur)
Engel aşma oyunu ev içerisinde basit engeller kurarak yapılacağı gibi daha kompleks hale de dönüştürülebilir. Yastıkların üstünden atlamaktan tutun yere çizilen bir çizginin üzerinde yürümeye kadar bir çok alternatif engel yaratılabilir.
Çocuğunuzun kaba motor, motor planlama, görsel algılama, problem çözme ve kritik düşünme becerilerini geliştirecektir.
2-5 yaş arası daha basit engeller kullanırken 5 yaşın üzerindeki çocuklar için daha yaratıcı hatta parkurlar kurarak oyun oynanabilir.
5.Filler Asla Unutmaz – Hafıza Oyunu
(5-12 yaş için uygundur)
“ Tatile gidiyorum yanıma …. aldım.”
“Masanın üzerinde … var.”
Gibi içinde obje geçen cümleler kurun. Objenin olduğu yeri boşluk bırakın ve sizden sonraki kişinin noktalı kısmı tamamlamasını isteyin. Herkes bir öncekilerin de söylediklerini sırayla tekrar ettikten sonra kendi objesini sona eklemeli.
Topluca oynanan hem eğlenceli, hem yaratıcı hem de hafızayı geliştiren bir oyun. Hem de istediğiniz her yerde oynayabilirsiniz!
6.Bilgisayar Oyunlarına Alternatif
Bilgisayarla oynamak faydalı olmakla birlikte kontrol altına alınmadığında bağımlılık yaratan ve zeka gerilemesine sebep olmaktadır. Fakat kabul etmeliyiz ki bilgisayar oyunları yeni çağ çocuklarının vazgeçilmezidir.
Aba Yayıncılığın bilgisayar oyunlarını yaratıcı ve faydalı hale getirmek için tasarlanmış Resmi Scratch Jr Kitabı’nı sizlerle tanıştırmak isteriz.
Bu uygulama 4-6 yaş aralığındaki çocuğunuzun kodlama öğrenmesini sağlayacak! Ücretsiz olan uygulamayı kullanmak için el kitabından faydalanarak çocuklara karakterleri hareket ettirmeyi, zıplatmayı, onlara şarkı söyletmeyi ve dans ettirmek için kod bloklarını birleştirerek programlamayı öğretebilirsiniz.
Hem psikoloji biliminin katkıları hem de gündelik hayatta yaşadıklarımız öğrenme ile unutmanın birbirini takip ettiğini kanıtlıyor. Beynimizin herhangi bir tetikleme olmadığı müddetçe öğrendiğimiz yeni bilgileri hızlıca unuttuğunu biliyoruz.
Peki, neden unutuyoruz? Öğrendiğimiz bilgileri unutmamak mümkün mü?
Unutma taktiği
Yakınlarda Neuron dergisinde Blake Richards ve Paul Frankland imzasıyla yayımlanan bir makale, unutmaya dair doğru bildiklerimizi sorguluyor. Richards ve Frankland’a göre hafıza yalnızca bilgileri depo etmiyor, yeni edinilen bilgilerin gereksiz olanlarını eleyerek optimum bir karar alma süreci de işletiyor. Dolayısıyla unutmayı bilgilerin yavaş yavaş silinip gitmesine yol açan bir süreç olarak değil, hafızamızın arka planında sürekli işleyen evrimsel bir taktik olarak düşünmek gerekiyor. Yazarlar, unutmanın hafızanın bir arızası olmadığını, aksine unutarak hatırlama becerimizi en ideal şekilde güçlendirmeye çalıştığımızı vurguluyorlar.
Gelgelelim, içinde yaşadığımız bilgi çağının talepleri bu evrimsel taktikle uyum göstermiyor. Bu durum, özellikle de hafızalarına sürekli yeni bilgiler depolaması gereken öğrencileri ve onlara kendi bilgilerini aktaran öğretmenleri ilgilendiriyor. Hafızamızı daha etkili kullanmamızı sağlayan yöntemler benimsemek, öğrencilerin öğrenme deneyimlerini daha işlevli hale getiriyor.
Daha az unutmak mümkün
Akran çalışması, bu etkili hatırlama yöntemlerinden biri. Yeni öğrendikleri bilgileri arkadaşlarına açıklayan öğrenciler hem aktif bir öğrenme sürecine giriyorlar hem de yeni öğrendikleri bilgileri tekrar edip pekiştiriyorlar. Benzer şekilde, öğrendikleri konulara dair sık sık pratik testler yapan öğrenciler, rekabet kaygısı olmadan yeni bilgileri içselleştirme fırsatı buluyorlar. Bu nedenle uzmanlar, öğretmenlere not değerlendirmesi yapacakları sınavların yanı sıra gündelik hayata ya da oyunlara dayalı pratik testler düzenlemelerini öneriyor.
Konuları art arda bitirmektense uzun süre boyunca geri dönüşlerle yeniden ele almak, öğrencilere belirli bir konuyu birçok kere gözden geçirmek imkanı verdiği için unutma ihtimalini azaltıyor. Ders anlatımına görsel materyalleri dahil etmek, öğrencilerin yeni bilgiler edinirken yalnızca yazılı ya da sözel değil görsel hafızalarını da çalıştırdığı için öğretmenlerin uygulayabileceği yöntemler arasında gösteriliyor.
Araştırmalar beynimizin daha etkili çalışma gösterebilmek için unutmaya devam edeceğini söylüyor. Yine de, öğrencilerin hatırlama yetilerini geliştirmek, kendileri için gerekli bilgileri unutmalarını engellemek, bu yolla daha işlevli bir öğrenme deneyimi edinmelerini sağlamak çeşitli yöntemlerle mümkün.