Stresin çalışmaya olan motivasyonumuzu arttırdığını söylesek şaşırır mıydınız?

Stresli olmak sanıldığı gibi olumsuz bir şey değildir. Hayatımızda bizi zorlayan ve kısıtlayan durumlara verdiğimiz tepkiye stres denir. Bu tepkinin hayatımız için önemli bir işlevi vardır. Yeterli kadarı bizim yaptığımız işi önemsediğimizi ve o işle ilgili endişelerimiz olduğunu gösterir. Hatta bu duyulan endişe bizi daha iyi çalışmaya yöneltir. Fakat çoğu kişi stresin gereğinden fazlasını yaşar. Böyle bir durumda stres hayatımız için faydalı bir etkenken hayatımızın işleyişini engelleyen olumsuz bir tepkiye dönüşür. Bu olumsuzlaşan duyguyu yönetmek özellikle profesyonel hayatımız için oldukça önemlidir. İş hayatında başarıyı sağlayan insanların çoğu sanıldığı gibi stres oranı az olan insanlar değil stres yönetimi güçlü olan insanlardır.

İş hayatında stresle başa çıkmanın yollarını konuşmadan önce iş hayatındaki stres olmamızın sebeplerini bilmek önemli:

  • Uzun çalışma saatleri
  • Kısıtlı son teslim tarihleri
  • Görev değişiklikleri
  • Sıkıcı işler
  • İşe karşı yeteneğe sahip olmamak ya da yetersiz hissetmek
  • Uygunsuz iş ortamı
  • İş arkadaşlarıyla iletişim problemleri

Yukarıda verilen sorunlarla başa çıkmak için aşağıda listelediğimiz bilişsel-davranışsal terapi yöntemlerini uygulamanın büyük faydasını göreceksiniz.

Gevşeme Teknikleri: Gereğinden fazla stres hissettiğiniz durumlarda “ savaş ya da kaç” içgüdünüz uyanacaktır. Bu oldukça ilkel bir içgüdüdür. Beynin sizi olası tehdit durumlarından korumak için devreye soktuğu bir tepkidir. Fakat günlük hayatımızdaki stres kaynakları genellikle yüzleşmemiz gerekenlerdir. İşinizi yapmadan işten kaçmanız günümüz şartları için uygun bir çözüm değildir. Savaşmak bir çözüm olabilir fakat doğru yönetildiğinde. Savaşma içgüdüsü doğru yönetilmediğinde panikle hareket ederek işin hakkını veremeyip işleri berbat edebilirsiniz. Bu içgüdünün modern hayat biçimimize uyarlanması ve doğru bir şekilde yönetilmesi için üretilen teknikler “gevşeme teknikleri” dir.

Örneğin progresif kas gevşetme tekniği stresin getirdiği kas ağrılarını azaltmak için üretilen bir tekniktir.

Ayaklarınızı yukarı kaldırın. 10 saniye gergin, 20 saniye gevşek tutarak kaslarınızı sistematik olarak gerin ve gevşek bırakın. Kaslarınızı her gevşettiğinizde içinizden kendinize “sakin ol” deyin. Kaslarınızı gererken nefes alırken kaslarınızı gevşetirken nefes vermeye başlayın.

Bu uygulama ve buna benzer gevşeme teknikleri endişe, kaygı ve stresinizi azaltmanıza katkı sağlayacaktır.

Problem Çözme: Problem çözme tekniği kullanmak stresle etkili baş etme yöntemlerinden biridir. Size zorluklarla karşılaştığınızda hangi adımları atmanız gerektiğini öğretecek bir tekniktir.

Bu yöntem problemi tanımlamaktan başlayıp beyin fırtınasıyla potansiyel çözüm   yollarını bulmaya yöneltir. Daha sonra aksiyon planı ve seçilen çözümü test etmeyle devam eder.

  • Sizi strese sokan problemi tanımlayıp yazın
  • Çözüm yolları düşünün
  • Çözüm yollarını sıralayarak listeleyin
  • Çözüm yollarını problem çözülene kadar sırasıyla deneyin

Sorunlar aklımızda dolanırken gözümüzde büyümektedirler. Bunları yazılı hale getirip çözümle ilgili planlar yapıp ardından planları aksiyona dökmek stresinizi azaltacak ve sizi rahatlatacaktır..

Mindfulness:  Mindfulness anda kalabilmek, şu ana odaklanabilmek anlamına gelmektedir. Stres gelecek ya da geçmiş odaklıdır. Geçmiş odaklı streste, geçmişte yaşadığınız bir deneyim yüzünden şuan yaşanan problem size çözülmesi zor gelmektedir. Gelecek odaklı streste ise gelecekte ne yapacağınızı düşünerek şuana odaklanamazsınız ve ne yapacağınızı düşünmekten sorunu çözmek için herhangi bir aksiyonda bulunmazsınız.

Mindfulness becerisi sizin bu anda kalamama alışkanlığınıza ket vuracaktır. Mindfulness becerinizi pratik yaparak güçlendirebilirsiniz. Bir rehber eşliğinde meditasyonlar yapmak ve yaptığınız eylemlerin farkına vararak yapmak (farkındalıklı bir şekilde yürüyüş yapmak gibi) sizi bu konuda geliştirecektir. Ayrıca bu konuda bir çok telefon uygulaması bulunmaktadır ya da mindfulness’la ilgili uzmanlaşmış hocalardan destek alabilirsiniz.

Aba Psikoloji olarak uyguladığımız mindfulness odaklı terapide ise depresyon ve anksiyete semptomlarınızı azaltmaya yönelik uygulamalar gerçekleştirmekteyiz.

Olumsuz düşünceleri tekrar gözden geçirmek: Stres ve endişesi kronikleşmiş kişi otomatik olarak olayları negatif yorumlamaya meyillidir. Kişi herhangi bir kanıt olmadığı halde olumsuz sonuçlara varabilir (“Patronum yetersiz olduğumu düşünüyor”) ve gerekenleri yerine getiremediği zaman gerçekleşecek olumsuzlukları düşünebilir (“Bu işi yeterince iyi yerine getiremezsem kovulurum.”).

Gerçekleşmemiş varsayımlarda bulunduğunuzun farkına varın. Olumsuzlukların gerçekleşme ihtimali varken neden olumluların da gerçekleşme ihtimali olmasın? Olumlu olasılıkları da düşünün ve gözden geçirin. Her şeyin olabileceğini ama bunun sizden bir şey kaybettirmeyeceğinin farkına varmaya çalışın.

Herhangi bir durumda yaşadığınız stresi kontrol edemiyor ve panik atağa dönüştüğünü hissediyorsanız, YouTube videomuzu izlemenizi tavsiye ederiz.

 

 

Read More

Motivasyonunuzu güçlü tutmanız için bazı pratik stratejilere geçmeden önce bilmeniz gereken önemli bir şey var.

Nasıl ki bir ev sağlam temelleri olmayan bir araziye yapılırsa uzun süre dayanmayacağı gibi hedefiniz belli olmazsa izleyeceğiniz yöntemin hiçbir anlamı olmayacaktır. Motivasyonu yüksek tutmakla ilgili yöntemler uygulamadan önce ulaşmak istediğiniz hedefler konusunda net ve kararlı olmanız gerekmektedir. Aksi taktirde uygulanan yöntemlerin size hiçbir faydası olmayacaktır.

Önceliklerinizle bağlantılı hedefler seçip bu hedeflere ulaşmak için izleyeceğiniz yolları belirlemeye çalışın. Kendinize birkaç soru sorarak hedefleriniz konusundaki kararlılığınızı kendinize kanıtlayabilir, yanlış seçimler yapmadığınız konusunda ikna olabilirsiniz.

Sorular

Neden bu hedef sizin için doğru ya da iyi bir hedef?

Neden bu hedefe ulaşmalısınız?

Bu hedefe ulaşmak neden önemli ya da ilgi çekici?

 

Şimdi hedeflerinizi sağlam temellere dayandırdığımıza göre hedefe ulaşma süreciniz boyunca motivasyonunuzu yüksek tutmanın yollarına geçelim:

 

1. Hedeflerinizi Yazıya Dökün

Ne istediğinizi tanımlayın ve yazın. Bu konuyla ilgili hem somut (ölçülebilen, hesaplanabilen) hem de soyut (duygusal) beklentilerinizi yazın. Bu beklentileriniz ve hedefiniz doğrultusunda yapmanız gerekenleri not edin. Düşünceler havada kalır. Duygularınızı ve beklentilerinizi kağıda dökmek iyi gelecektir. Planlarınızı yazmak  uygulamanızı kolaylaştıracaktır.

 

2. Dikkatinizi Kontrol Altına Alın

Dikkatimiz dağıldığı zaman ilerlemekte zorlanır ve yerimizde saymaya başlarız. Günlük yapılacak işleri organize etmek dikkatimizi daha rahat toplayabilmemizi sağlayacaktır. Hedefinize giden yolda ilerlemenizin durduğunu fark ettiğiniz her an kendinizi gözlemleyin. Neden yerinizde saydığınızı inceleyin. Sizin düzeninizi bozan dikkatinizi dağıtan faktörü tespit edip buna engel olun. Öncelikleriniz doğrultusunda oluşturduğunuz hedefinizi düşünerek motivasyonunuzu tekrar eski haline getirebilirsiniz.

3. Potansiyel Zorlukların Farkında Olun

Hedefe doğru ilerlerken elbette bazı bedeller ödememiz gerekmektedir. Bizi yoran yollar ve tırmanması zor yokuşlar mutlaka karşımıza çıkacaktır. Önemli olan bu zorluklara karşı pes etmemek. Pes etmemek için motivasyonumuzu yüksek tutmamız şart. Eğer potansiyel zorlukların yola çıkmadan önce farkına varırsanız pes etmemeniz kanısına daha rahat varırsınız.

 

Potansiyel zorlukları bir yere not edin. Not ettikten sonra kontrol edemeyeceğiniz zorluklara ayrı bir işaret koyun. Bazı şeyler potansiyelimizi aşabilir. İşaret koyduğunuz zorlukların sizin kontrolünüz dışında olduklarını fark edince onlar üzerinde durmamaya çalışın. Savaşamayacağınız ve değiştiremeyeceğiniz şeyler için boşa enerji harcamayıp yolunuza devam edin. Böylelikle motivasyonunuz kırılmayacaktır.

 

4. Pozitifi Kucaklayın

Kendinizle pozitif konuşun. “Ben başarılıyım, ben elimden geleni yapıyorum, hedefime ulaşma gücüne sahibim.” demek sizi daha güçlü kılacak ve motivasyonunuzu taze tutacaktır.

 

Sizi mutlu eden aktivitelere zaman ayırmayı ihmal etmeyin. Mutlu olmak motivasyonumuzu zinde tutacaktır. Unutmayın kendimizle olan olumsuz konuşmalar ve gereğinden fazla kendimizi eleştirmeniz hedefinizi gerçekleştirmeye olan motivasyonunuzu düşürecektir. Bu sebeple onun yerine kendinizle pozitif konuşmalar yapın ve kendinize karşı geliştirici eleştiriler de bulunun.

 

5. Kendinizi Ödüllendirin

Ödüller insanı mutlu eder. Üzerimizde pozitif etki yaratması için ödüllerin illaki büyük ödüller olması gerekmez. Bazen yoğun temponuz arasında mola vermek bile ödül olabilir. Kendinize tatlı yeme ödülü vermek, sevdiğiniz bir aktiviteyi yaparak ödüllendirmek vb. motivasyonunuzun yüksek kalmasını sağlayacaktır. Hedefinize giden yolu göründüğünden daha az yorucu ve eğlenceli hale getirecektir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Read More

Hobi edinmek sadece çocukların değil aynı zamanda ebeveynlerin de ruhsal gelişimlerine ve fiziksel sağlığına da katkı sağlamaktadır. Bireylerin kendilerini keşfetmesine ve sınırlarını keşfetmesine katkı sağlar. Rutin hayatın stresini azaltırken günlük motivasyon artışına da katkı sağlamaktadır.

Hobi Edinmenin Yararları

Kendini Tanımak

Hobiler sadece zaman geçirmek için değil, kişinin nelerden hoşlanıp hoşlanmadığını keşfetmesine yol açar. Kişinin kendini ifade etmesinin bir farklı yolu da hobi edinmek ve bunu gerçekleştirmektir. Kendi zevklerinize ait edineceğiniz hobiler üretme arzunuzu ortaya çıkarabilir. Bazı zamanlarda sözel olarak ifade edemeyeceğimiz duygu ve düşünceleri edindiğimiz hobiler aracılığıyla ifade edebiliriz. Aynı zamanda bizi huzursuz ve mutsuz eden şeylerden uzaklaşmak için de hobilerimizi kullanabiliriz. Bir resim yaparken kimseye anlatamadığınız iç dünyanızı anlatabilirisiniz. Rahatsız olduğunuz ve sizi huzursuz eden bir konu hakkında çektiğiniz fotoğraflar sizin içinizdeki düşünceleri dışa aktarmaya neden olarak duygularınızı konuşmadan da ifade edebilirsiniz. Çektiğiniz fotoğrafta gördüğünüz farklı bir ayrıntıdan bile çıkacak olan anlam sizi farklı hobi edinmeye itebilir veya farklı keşiflerin kapısını aralayabilir.

Stresle Başa Çıkmak

Çalışma hayatında veya eğitim hayatındaysanız günlük rutinlerinizi ve sorumluluklarınızı tamamladıktan sonra kendinize ayıracağınız vakti kalite geçirmek zihinsel olarak bireyin kendini daha iyi hissetmesine neden olacaktır. Bireyin farklı aktiviteler yapıyor olması sahip olduğu sorumluluklara ayırdığı vakitlerde daha rahat odaklanmasına sebep olduğu için daha verimli bir eğitim hayatı veya daha verili bir iş hayatı geçirmesine katkı sağlar.
Depresyonu ve psikolojik çoğu rahatsızlığı tetikleyen olgu strestir. Günlük rutinine hobiyi etkileyemeyen bireyler okul veya iş hayatını sadece sorumluluk veya zorunluluk olarak gördüğü için bulunduğu durumdan git gide uzaklaşır, mutsuzlaşır ve soğur. Bu durum bireylerin ruh sağlığını daha sonrasında ise fiziksel sağlığına olumsuz etki etmektedir. Fakat hobiler, vücutta bulunan bulunan stresi azaltması ve bunu pozitif strese çevirmesiyle gerekli motivasyonu edinmemizi sağlıyor.

Yaratıcılığı Ön Plana Çıkarmak

Kişinin edindiği hobiyi gerçekleştirirken kendi sınırlarını keşfetmesi, genişletmek için farklı şeyler yapması yaratıcılığını geliştirmesine fayda sağlayacaktır. Kendi yaratıcılığını genişletmesi de eğitim hayatında bir şey öğrenirken daha farklı düşünmesine, daha pratik kavramasına ve problemleri çözerken ki düşünce yapısının farklılaşmasına sebep olmaktadır. Bu da bireyin daha farklı düşünmesini etkiler.
Eğer keyif aldığınız ve sizin yeteneğiniz olan bir hobi keşfederseniz kendi sınırlarınızı, neyi ne kadar iyi yapabildiğinizi de görebilirsiniz. Herhangi bir spor veya sanat dalıyla ilgilendiğiniz takdirde bedeninizin ve hayal gücünüzün marifetlerini keşfetmek hem daha öz güvenli hem de daha sağlıklı bir hayat sürmek için fazlasıyla önemli.

İş ve Okul Hayatındaki Başarıya Katkısı

Dünyaca ünlü girişimciler veya CEO’lar çalışanları için oluşturduğu iş ortamına aynı zamanda kaliteli zaman geçirmeleri için salıncaklar, oyun konsolları, masa tenisi, yüzme havuzları veya aktivite odaları bulundurur. Eğitim kurumlarında da bulunan aktivite alanları aslında bireylerin başarıya giden yolda hobilerini sürdürebilmelerinin ne kadar önemli olduğunu anlatmaktadırlar. İş dünyasının önde gelen liderleri, kariyer koçları iş hayatındaki krizi fırsata çevirmenin önemini vurguluyor. Dünyanın en genç girişimcilerinden biri olan Mark Zuckerberg, şirketine dahil olacak potansiyel bireylerin sadece öz geçmişine değil aynı zamanda edindiği hobilere de önem veriyor. Hobileri veya spesifik alanları olan insanların diğer insanlara göre bakış açılarının ne kadar farklı olabileceğini biliyor. Hobi edinmek, sadece zaman geçirmek değildir. Sizi sosyal alanda, eğitim alanında ve iş hayatında diğer çalışma arkadaşlarınızdan farklı kılmak için edinmeniz gereken bir aktivitedir.

Read More

Meditasyon hakkında yanlış algıların hala yaygın olduğunu görüyoruz. Ancak meditasyonun insan psikolojisine ve sağlığına olumlu etkileri artık bilimsel olarak da ortaya konuyor. Bunun yanı sıra meditasyon algılanandan öte öyle yalnızca ‘belirli bir sınıf’ insanın yapabildiği bir şey de değil. Herkes için her yerde meditasyon mümkün!

Günlük hayatımızın hızlı seyrinde bir nefes almak kadar yakın ve faydalı bir yerde duruyor. Belki ilk adım olarak bu yargıları kırarak başlayabiliriz. Yine de, ancak içselleştirerek süreci kendimize ait hissettiğimiz bir iç dünya yolculuğu haline getirebiliriz.

Bilim meditasyonunun faydalarını onaylıyor

Meditasyonun faydalarına dair bilimsel birçok araştırma var. Meditasyon popülerleştikçe Harvard Tıp gibi önemli kurumlarca meditasyonun faydalarını anlamak için birçok bilimsel araştırmalar yapıldı. Yapılan araştırmalarda meditasyonun;

  • stresi azalttığı,
  • strese bağlı yaşlanmayı yavaşlattığı,
  • mutluluk seviyesini yükselttiği,
  • öğrenme ve hafızayı geliştirdiği,
  • kalp sağlığı ve yüksek tansiyonu olumlu yönde etkilediği kanıtlandı.

Yapılan bu araştırmalarda meditasyonun anksiyete ve depresyon bölgelerinde onarıcı etkisinin olduğu hemen hemen her araştırmada görülüyor.

meditasyon

Meditasyonun gündelik hayata etkileri

Peki bu olumlu etkiler ve onarıcı etki gündelik hayatta insana nasıl yansıyor? Güçlenen anatomimiz ve onarılan hasarlarımız gündelik motivasyonumuzu nasıl şekillendiriyor?

Yapılan araştırmalara bakılırsa, meditasyonun etkileri hem bilincimiz açıkken hem de uyku sırasında bilincimiz kapalıyken onarıma devam ediyor. Meditasyonun etkileri biz uykudayken günlük yaşamımızı temelden etkileyen ‘Farkındalık’ ve ‘Hedef Koyma’ bölgelerine direkt etki ediyor. Meditasyon yapan ve yapmayan insanlar arasında ‘Empati’ ile ilgili beynin bölgelerindeki farklılık bize meditasyonun hayat motivasyonumuzu en derinden nasıl etkileyebileceğini gösteriyor.

İnsanlara ve olaylara karşı tahammül seviyemizi yükseltmek istiyor, hayatı daha iyi anlamak istiyorsak meditasyon yapmalıyız. Ayrıca meditasyon yapan insanlarda alfa dalgalarındaki yüksek oran hayata karşı bakış açımızın pozitif olmasını sağladığını gösteriyor. Yaşamı, insanları, olayları daha pozitif bir yerden kendimize zarar vermeden yorumlamak istiyor kısacası bardağın dolu tarafından hayata bakmak istiyorsak meditasyon yapmalıyız sonucunu net bir şekilde görüyoruz.

Daha önceki yazılarımızda meditasyonun gri bölgeyi azalttığından bahsetmiştik. Gri bölgesi azalan beyin; zihnimizi daha mutlu, stressiz, dinamik ve güçlü yönelendirecektir. Günlük motivasyonumuzda grilerin yerini renklere vermek istiyorsak bu iç yolculuk fırsatını kaçırmamız gerekiyor.

Read More

Daha mutlu bir dünya mümkün mü? Bu soru pek çok kişinin aklını kurcalayadursun, UC Berkeley’in Greater Good Magazine’i mutluluk sırlarını uzmanlara sordu. Bilimsel temellere dayanan mutluluk pratiklerini anlatan bilim insanları ve araştırmacıların verdikleri yanıtlar, mutluluğun pek çok yolu olduğunu bize gösteriyor.

Jane Dutton, Michigan Üniversitesi’nde işletme ve psikoloji profesörü:

En sevdiğim araştırma temelli mutluluk pratiğim, gün boyunca diğer insanlarla yaptığım yüksek kaliteli bağlantılara karşı tetikte olmaktır. Bir yabancı olsa bile, etkileşimde canlılık ve yaşam belirtisi hissettiğimde yüksek kaliteli bir bağlantı olduğunu hissediyorum. Benim uygulamam, içimde beni güçlendiren vitaminler gibi çalışan bu bağlantıları farketmek, tatmak, detaylandırmak ve hatırlamak.

Laurie Santos, Yale Üniversitesi’nde psikoloji ve bilişsel bilim profesörü:

Şefkat meditasyonu. Bu meditasyon türünü diğer, nefes tabanlı meditasyonlardan çok daha kolay buluyorum ve ne zaman beni nasıl dengeli hissettirdiğini fark etsem şaşırıyorum. Ayrıca bu uygulamanın insanlarla etkileşimlerimde ve kendi zayıf yönlerime karşı sabrımdaki etkilerini de görmeyi çok seviyorum.

Judson Brewer, Massachusetts Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde doçent:

Şefkat! Bu pratiğin ne kadar tatlı olduğunu fark etmek yıllarımı aldı. Psikiyatri uzmanlık eğitimim sırasında, tam anlamıyla iş başındayken öğrendim: Bisikletle işe giderken önüme çıkan şoförlere nezaket göstererek başladım ve hastaneye gittiğimde, bu şoförlere öfkeli olmak yerine, huzurlu ve mutlu olduğumu keşfettim. Hayatı değiştiren uygulama.

Kristin Layous, East Bay, California State Üniversitesi’nde psikoloji profesörü:

Memnuniyet pratikleri. Memnuniyet ifadeleri çok etkili olabilir, ama aynı zamanda hayatınızda neyin iyi olduğuna dair not almanın oldukça güçlü olduğunu düşünüyorum (mutluluk saymak gibi). Ben mutluluklarımın bir günlüğünü tutmuyorum, ama bazen aklım karıştığında ya da negatif yönde ilerlediğinde, hayatımdaki güzel şeylere yeniden odaklanmaya çalışıyorum ve bu da benim kötü tarafta kalmamama yardımcı oluyor.

mutluluğun sırrı

Elizabeth Dunn, British Columbia Üniversitesi’nde psikoloji profesörü:

Egzersiz. Gerçekten meşgul olsam bile, koşmak, yüzmek, bisiklete binmek veya yoga yapmak için her gün bir saatimi ayırırım. İlgili araştırmaları okumanın yanı sıra, kendi ruh halimi izledim ve bu uygulamanın benim mutluluğum için büyük bir fark yarattığını keşfettim.

Hedy Kober, Yale Üniversitesi’nde psikiyatri ve psikoloji profesörü:

Meditasyon, memnuniyet, fiziksel egzersiz. Birlikte, beni esnek ve güçlü tutarlar. Zihnimi açık, kalbimi açık ve vücudumu etkin tutuyorlar.

Michael Norton, Harvard Business School’da işletme yönetimi profesörü:

Chris Hsee’nin aşırı edinim konusundaki araştırmaları, zevk almayı unutacak kadar birikime saplantılı olduğumuzu gösteriyor. Çoğu zaman bunu aklımda tutuyorum ve yaşamda biriktirme değer olanın ne olduğunu ve ne olmadığını düşünüyorum.

Tim Kasser, Knox Kolej’de psikoloji profesörü:

Araştırmalar kişisel gelişim, bağlılık ve toplum duygusu için içsel hedefleri takip eden insanların para, görüntü ve statü için dışsal hedeflere odaklananlardan daha sağlıklı olduğunu gösteriyor. Bu yüzden piyano çalmak, bahçede çalışmak, eşimle ve çocuklarla sohbet etmek, gönüllülük yapmak gibi şeylere daha çok ve alışveriş yapmaya veya diğer insanların hakkımda ne düşündükleri konusunda endişelenmeye daha az zaman ayırıyorum.

Read More

Meditasyonun etkileri büyük oranda sorgulanmaya devam ededursun, bilim dünyası da büyük değişim yarattığı iddia edilen bu pratiği incelemeye başladı bile. Çok kolay olduğunu söyleyemesek de basit bir pratik olarak çok sayıda insanın ilgisini çelen meditasyonun etkilerini yaşam pratiklerinin yanı sıra beyinde görmek dahi mümkün. Bu etkileri konuşmaya başlamadan önce gelin, meditasyonun ne olduğunu bir açıklığa kavuşturalım.

Meditasyon nedir?

Meditasyon genel anlamda nefes, bedendeki hisler, bir nesne gibi belli bir şeye odaklanarak zihnin en sade şekilde karmaşık düşüncelerden çıkmasına yardımcı olur. Bu aşamada etrafınızda ve bedeninizde olan bitene müdahale etmeksizin var oluşlarını izlemek gerekir. Düzenli olarak yapılması önerilen meditasyon bir noktadan sonra bir alışkanlık haline gelerek, zihin kaybolduğu yollara girdikçe ona yol gösterecek kapasiteye ulaşır.

Meditasyonun beyinde yarattığı etkiler

Meditasyonun etkileri bir ölçüde kolayca kabul edilebilir durumdaydı. Ancak modern teknolojinin ilerleyişiyle birlikte yapılan araştırmalar, meditasyon sonucunda beyinde gerçekleşen değişimlere dair detayları görmemizi sağladı. Sonuçlar çoğu kişiyi şaşırtacak düzeyde oldu.

Gerçekleşen temel değişim, beynin normalde olduğu kadar aktif bir şekilde bilgi üretmeyi durdurmasıydı. Çünkü 20 dakikalık meditasyonun bile, beyindeki beta dalgalarını önemli ölçüde azalttığı ortaya çıktı. Şimdi meditasyon sonrası beyinde gerçekleşenlere daha detaylı bakalım:

meditasyonun beyne etkisi

Ön lob: Bu kısım beynin en çok evrim geçiren bölümü olarak mantık, planlama, duygular, öz-bilinç farkındalığından sorumludur. Meditasyon sırasında ön korteks bir anlamda çevrimdışı oluyor.

Yan lob: Beynin bu kısmı, bedenimizi çevreleyen dünyayla ilgili duyusal bilgiyi bizi zaman ve mekanda yönlendirmek üzere işler. Meditasyon sırasında yan lobun aktivitesi yavaşlar.

Talamus: Duyular için gözetim görevlisi olan bu organ, bazı duyusal verileri beynin derinliklerine inerek ve izindeki diğer sinyalleri durdurarak dikkatinizi yoğunlaştırır. Meditasyon ise, gelen bilginin akışını yavaşlatır.

Retiküler oluşum: Beynin nöbetçisi olarak, bu yapı gelen uyarıları alır ve beyni yanıt vermeye hazırlanması için uyarı verir. Meditasyon uyaran sinyalini geri çevirir.

Kısacası, meditasyon yaptığımız zaman nöral bağlantıyı zayıflatırız. Bu da her zamanki gibi güçlü tepkiler vermeyeceğimiz anlamına gelir. Bu negatif anlamda bir bağlantı kopuşu değildir. Meditasyon sonunda olumsuz duyguların etkisi altına girmektense onları belli bir mesafeden izleyebiliriz. Böylece mantıklı tepkiler verme olasılığımız ve dolayısıyla yaşam kalitemiz artar.

Read More

İleride oluşabilecek sorunların önüne geçmeyi hedefleyen gelişim takibi ve sağlıklı iletişim, çocuklarınızı bilinçli şekilde büyütmeniz anlamına gelir. Bu nedenle çocukların sağlıklı ve mutlu büyümesini desteklemek için anne ve babaların zaman zaman profesyonel destek alması gerekebilir.

Anne – babaların çocukları için psikolojik destek almanın zamanı geldiğinde bunun farkında olmaları büyük önem taşıyor. Bazen çocuklarımızın akıl ve ruh sağlığına ilişkin gözlem yapmakta zorlansak da problemleri ertelemeden doğru zamanda çocuk psikologu veya pedagog desteği almak çocuğunuzun geleceğini değiştirebilir! Bu tür problemler ertelendiğinde ise ciddi semptomlar ortaya çıkar.

Çocuğunuzu sürekli gözlemleyin

Ebeveynler için çocuklarının psikolog desteğine ihtiyaç duyması, kabullenmesi zor bir durum olabiliyor. Ancak, psikolojik sorunların diğer hastalıklardan hiçbir farkı olmadığını ve mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini unutmamak gerekiyor.

Ne zaman çocuk psikologuna gideceğinize karar vermek içinse çocuğunuzu sürekli olarak gözlemlemenizde fayda var. Hırçınlaşmak veya sessizleşmek bir şeylerin yolunda olmadığının habercisi olabilir. Özellikle 6 yaşına kadar, çocuklar kızdıkları, sevindikleri veya üzüldükleri şeyleri rahatça anlatmazlar ya da anlatamazlar. Kafalarından geçeni anlamak için davranışlarına ve tavırlarına odaklanmanız gerekir. Daha ileriki yaşlarda çocuklar nispeten daha sık anlatmaya başlasa da gözlem ihtiyacı devam eder.

Çocukların psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğu nasıl anlaşılır?

Çocuğunuz günlük hayatta karşılaştığı olaylara tepki verirken, büyük oranda özgün olsa da desteğe ihtiyaç olduğunu gösteren yaygın belirtilerden söz etmek mümkün. Örneğin, her zamanki yeme içme ya da uyuma düzeni bozulmuşsa, öfke patlamaları, konsantrasyon güçlüğü, kolayca korkma gibi durumlar ortaya çıkmışsa çocuğunuzun baş etmekte zorlandığı bir mesele olduğu sonucuna varabiliriz.

çocuk psikolojisi

Bu sorunu yaşadıkları yer neresiyse orada bulunmamayı isteyebilirler. Örneğin, okulda yaşanan bir olay okula gitmek istememeyle sonuçlanabilir. Bu tür değişimleri özenle gözlemlemelisiniz. Bir sorun olabileceğini düşünüyorsanız, çocuğunuza sizinle iletişim kurabileceği kapılar açmaya hiç olmadığı kadar önem gösterin. Onunla zaman geçirirken onu ne kadar önemsediğinizi belli edin. Sizinle konuşmakta zorlandığını düşünüyorsanız ya da fark ettiğiniz sorunlar belli bir süre devam ederse hiç beklemeden bir psikologla görüşün.

Çocuk terapisine başvurulan yaygın durumlar neler?

Çocukların her birinin hayatı ve psikolojisi farklı olsa da, genellikle çocuk terapisine başvuran ailelere baktığımızda ortak noktalar bulabiliyoruz. Bunlardan biri gelişim problemleri. Örneğin, çocuğunuzun yaşıtlarına göre öğrenmekte geciktiğini, konuşmada zorluk yaşadığını düşünüyorsanız mutlaka uzman desteği alın. Bir diğer sebep ise, travmalar. Çocukların deneyimlediği en sık travmalar aile içi şiddet ya da çocuk istismarı olarak yaşanıyor. Bu durumlarda ebeveynler ya da diğer yakın çevredense profesyonel destek şart.

Agresif davranışlar, uyku problemleri ve yeme bozuklukları ise çocuklarla ilgili en yaygın diğer semptomlar. Çocuğunuzda kendine veya (ısırma – vurma gibi yollarla) diğerlerine zarar verme eğilimi var mı? Aşırı sinirli ve kontrol etmekte zorlandığı bir öfkesi var gibi mi görünüyor? Kusma ya da mide bulantısından şikayet ediyor mu? Yemek yemede zorlanıyor ve yattıktan sonra uykuya dalamıyor mu? Sık sık gördüğü kabuslardan bahsediyor mu? Bir anda okula gitmek ve arkadaşlarını görmekten nefret etmeye mi başladı?

Tüm bu sorular, çocuğunuzu gözlemlerken size yol gösterebilir. Siz ne kadar ilgili ya da bilinçli yaklaşırsanız yaklaşın, çocuğunuzun da tıpkı yetişkinler gibi bir psikolojisi olduğunu unutmayın. Baş etmekte zorlandığı sorunları küçümsemeden ve tahmini yollarla çözmeye çalışmadan mutlaka bir psikolog desteği alın.

Read More

Bütün ebeveynler çocuklarının hayatta başarılı olmasını ister. Bu nedenle de onlara amaçlarına nasıl ulaşabileceklerini öğretmeye çalışırlar. Onlara pek çok tavsiyede bulunur ve kaçınmaları gereken şeyleri iyice kafalarına sokmak için ellerinden geleni yaparlar. Ancak son araştırmalar bu yönlendirmelerin bazılarının yanlış olduğunu ortaya koyuyor.

Geleceğe değil, içinde bulunduğun ana odaklan

Çocuklarımıza genellikle geleceğe, hedeflerine odaklanmasını ve beklediği ödülü kazanmak için çalışmasını söylüyoruz. Ancak geleceğe odaklanmak çok sayıda negatif duyguyu açığa çıkarır. Sürekli en iyi notları almaya veya en iyi üniversiteye kabul almaya odaklanan bir zihin endişe ve korkuyla dolar.

Küçük stresler motivasyonu arttırsa da, uzun dönemli kronik stres sağlığımızı ve dikkat ve hafıza gibi zihinsel becerilerimizi zayıflatır. Bu nedenle ana odaklanmayı, içinde bulundukları anın tadını çıkarmayı öğrenen çocuklar hem daha iyi performans gösterir hem de daha mutlu hisseder. Üstelik, çalışmalar mutluluğun %12 daha üretken olmayı sağladığını gösteriyor.

Stresin üstüne gitmek yerine sakinleşmenin yollarını keşfet

Dersler, sosyal ortamdaki hiyerarşiler, ailelerin beklentileri, kendi hayalleri derken çocuklar gittikçe daha küçük yaşta kaygıyla tanışmaya başlıyor. Çocuklara, stresin hayatın kaçınılmaz bir parçası olduğunu söylemek ne yazık ki pek işlevsel sayılmaz. Çocuklara antidepresan ilaçlar, uyku hapları, kahveyi azaltmak gibi tavsiyelerde bulunmaktansa, onlara stresli bir olayla karşılaştıklarında neler yapabileceklerini öğretmek daha doğru bir karar olacak.

Hayatımızı, yaşadıklarımızı her zaman değiştiremesek de stresli olaylar karşısında kendimizi sakinleştirmek için meditasyon, yoga, nefes teknikleri gibi birçok teknik yardımımıza koşar. Bu teknikleri çocukken deneyimlemelerini sağlamaksa, çocuğunuz için yapacağınız en iyi şeylerden biri olacak.

Sürekli meşgul olmaktansa boş zamanların tadını çıkar

Çocuklarınız için bitmek bilmeyen programlar, kurslar, planlar yapmaktan vazgeçmelisiniz. Araştırmalar, beynimizin odaklanmadığı zamanlarda muhteşem fikirler ürettiğini gösteriyor. Bu nedenle çocuğunuzu tıklım tıklım bir program çizmektense, onlara boş zaman verin. Bırakın, evde boş otururken kendi eğlenceli ve yaratıcı oyunlarını üretsinler.

Üstelik böyle zamanlarda çocuğunuzun ilgi ve becerilerini keşfetmeniz çok daha kolaylaşır. Çünkü kendi haline kalan çocuğunuz büyük olasılıkla yapmaktan en çok keyif aldığı şeye yönelir.

Read More