Yas süreci her türlü kayıp ve yitim duygusunun yaşandığı döneme verilen isimdir. Dolayısıyla yas sadece sevdiğimiz birinin ölümü değildir. İşten ayrılmak, şehir/ülke değiştirmek, mezun olmak, evcil hayvanın kaybolması, sevdiğiniz bir eşyanın kaybı da yastır. Bir alışkanlığı bırakılması, terk edilme, boşanma, emeklilik, ebeveyn için çocukların evden ayrılması da yasa örnektir. Şu an içerisinde bulunduğumuz pandemi süreci de bir yastır.
Dolayısıyla yas farkında olduğumuz veya olmadığımız pek çok deneyim içerisinde yer almaktadır. Yas tutma şekli, süresi ve kişide bıraktığı etkisi kişiden kişiye ve kaybın önemine göre değişiklik gösterir. Bireysel farklılıklar kadar kültürel farklılıklar da görülebilir. Kayıp ardından yapılan çeşitli ritüeller, anma törenleri, mezarlık ziyaretleri bireyi, kaybın geri gelmeyeceğine yönelik hazırlar.
Yasa verilen tepki yaşa, gelişim dönemine, cinsiyete göre de farklılık gösterir. Küçük bir çocuğun yas süreci ile bir ergenin veya yetişkinin süreci aynı değildir. Dolayısıyla yas döneminde bireylerin verdiği tepkiler ve yası yaşama şekilleri yadırganmamalı, tanılama veya etiketleme yapılmamalıdır. Her bireyin yasın bazı evrelerinden geçer.
Kimi bu evreleri tamamlarken kimisi yas içerisinde takılıp kalır. Bu noktada da çoğunlukla psikolojik desteğe ve başa çıkma yollarını öğrenmeye ihtiyaç doğar. Özelliklede söz konusu çocuklar ve ergenler olduğunda yasla başa çıkmayı bilmek daha önemli hale gelir. Çünkü yas tutan bir çocuğun veya ergenin davranışları, yasını yaşama şekli yetişkinden daha farklı olabilir.
Çocuk veya genç “o anlamaz” düşüncesiyle bu dönemde ihmal edilebilir. Ya da çocuğa veya ergene nasıl ulaşacaklarını bilmeyebilirler. Ölümü anlatmak, konuşmak ve sevdiğini kaybeden bir çocuğun/gencin yasını fark etmek yetişkin için zor olabilir. Yazımızın devamında Yasın aşamaları nelerdir? Çocuklara ölüm nasıl anlatılmalıdır? Çocuk ve Ergenlerde Yas süreci ile nasıl başa çıkılır? Ne zaman destek almak gerekir? detaylarıyla paylaşacağız.
Yas Süreci Sırasında Kişi Hangi Aşamalardan Geçer?
Kübler Ross yasın 5 aşaması olduğunu söylüyor. Çocuk, ergen ve yetişkinler de dahil olmak üzere herkes belli aşamalardan geçerek yas tutuyor. Aşamaların süresi ise kişiye, kaybın derecesine göre farklılaşıyor.
- Şok ve İnkar evresi: Yas ve üzüntü karşısında verilen ilk tepkidir. Olup biteni anlamakta güçlük çekilir. Her söylenenle, her gelenle ağlanır. “Bu nasıl olabilir? O gitmiş olamaz! Bir daha göremeyecek miyim?” Gibi sorgulamalar vardır. Kabullenmenin mümkün olmadığı evredir. Öfke, sinirlilik veya donukluk, şok hali eşlik edebilir.
- Kızgınlık: Kişi kendisine veya kaybettiği kişiye yönelik öfke duyar. “Beni nasıl bırakıp gittin!”, “Neden kemerini takmadın sanki!”, “o kadar sigara/alkol içme dedim, değdi mi!” gibi gidene kızgınlık. Veya “keşke daha erken gelebilseydim, keşke doktoru/ambulansı erken arasaydım, keşke yanında olsaydım. Keşke öyle demeseydim. Keşke onu ne kadar sevdiğimi söyleyebilseydim” gibi kişi kendine kızabilir. Çocuklar çoğunlukla kendilerini suçlarken, ergenler Tanrıyı veya diğerlerini suçlarlar.
- Pazarlık: Bu aşamada kişi yaratıcıyla pazarlığa girer. “Bundan sonra derslerimi çalışacağım, çok uslu olacağım, yeter ki anneme bir şey olmasın!”, “Kurban keseceğim, fakirleri doyuracağım yeter ki çocuğum iyileşsin.”, Bir daha ağzıma alkol sürmeyeceğim yeter ki o huzur içinde yatsın, mekanı cennet olsun!” gibi.
- Depresyon: Bu aşamada kişi artık gidenin gelmeyeceğini ve bu sonucun değişmeyeceğini kavrar. Çoğunlukla bu aşamaya depresyon veya kaygı bozukluğu eşlik eder.
- Kabullenme: Bu aşamada ise kişi artık ölümü ve öleni kabullenmeye başlar. Ölen kişiyle ilgili tekrarlayan düşüncelerini zihninden uzaklaştırmaya çalışır. Kalan hayatı için bir anlam arayışına girerek sorumluluklarına döner veya yeni uğraşlar edinir.
Her bireyin geçirdiği tüm bu aşamalar oldukça sağlıklı, olağan ve normaldir. Ancak herkes yas sürecini bu kadar net geçirmeyebilir. Kimi zaman yas tutulmayabilir veya yas uzayabilir. Zamanında yaşanmayan ve sonradan tetiklenen yas süreçleriyle gecikmiş yaslar yaşanabilir. Yas zamanında ve yeterince tutulmadığında depresyon, intihar, kaygı bozukluğu gibi psikolojik sorunlarla karşılaşılabilmektedir.
Çocuklarda Yas Süreci
3 yaşa kadar çocuklar ölümü anlamakta zorlanıyor. Çocukların ölüme verdiği tepki daha çok yetişkinlerin tepkileriyle paralel ilerliyor. 3-4 yaşlarındaki bir çocuk ölüme yönelik bazı şeyleri kavramaya başlıyor. “Ölüler hareket edemez, yemek yiyemez” gibi. Ancak ölümün bir son olduğunu anlayamıyorlar.4-5 yaş çocukları ölüm karşısında duygusal tepkiler veriyorlar. Ancak ölümün kaçınılmaz, herkes için geçerli yani evrensel olduğunu kavrayamıyorlar.
5-8 yaşlarında çocukların farkındalığı artıyor. Ölümü yaşamın sonu olarak kabul ediyorlar. Geri dönülmez, kaçınılmaz ve evrensel olduğunu idrak ediyorlar. 8-10 yaş aralığında çocuklar ölüm ve ölümden sonraki yaşamın felsefi boyutlarıyla ilgilenmeye başlıyorlar. Özellikle ergenlikte ölüm ve ölümden sonrasına yönelik merak artıyor.
Çocuklara Ölüm Nasıl Anlatılmalıdır?
Çocuklar da ölümü anlayabilirler. Ancak çocuklara ölüm anlatılırken mutlaka çocuğun yaşı, içinde bulunduğu gelişim dönemi, bilişsel seviyesi, sosyal çevresi ve geçmiş deneyimleri dikkate alınmalıdır.
Çocuğa ölüm anlatılırken oyunlaştırma yapılabilir. Ölümü konu alan masal, hikaye veya animasyonlardan faydalanılabilir. Bir bitkinin yetişmesi, bir ağacın çiçek açıp yaprak dökmesi gibi insanların doğumu ve ölümü anlatılabilir. Çalışan bir oyuncak ile bozulmuş bir oyuncak üzerinden ölüm tasvir edilebilir.
Çocuklara Ölüm Ne Zaman Anlatılmalı?
Çocuklara ölümü anlatmanın doğru bir zamanı yok. Tıpkı tüm diğer soruları gibi bu da çocuğun sorduğu zamanda cevaplanmalı. Burada önemli olan ölümü anlatmanın zamanı değil anlatmanın şekli. Çocuğun yaşına, gelişimine ve deneyimlerine uygun şekilde anlatıldığı sürece ölümü çocukla paylaşmakta hiçbir sakınca yok. Aksine ölüm çocuğa doğru şekilde anlatıldığında yas süreci daha kolay tamamlanıyor.
Çocuğa ölüm anlatılırken çocuğun yanlış çıkarımlarda bulunmasına yol açacak cümleler kurulmamalıdır. “O uzun bir seyahate çıktı.”, Derin bir uykuya daldı.”, “Melek oldu, Allah sevdiği kullarını yanına erken alır.” Ve benzeri sözleri çoğunlukla çocukları rahatlatmak için söyleriz. Ancak bunlar çocuk tarafından yanlış yorumlanabilir. Gidenin geri döneceğini, bir gün uyanacağını düşünebilir.
Çocuk eğer istiyorsa cenaze merasimine katılabilir, mezarlığa gidebilir. Çocuk ölüm haberini mutlaka tanıdığı, sevdiği, güvendiği bir kişiden almalıdır. Psikolog eşliğinde söylemek doğru değildir. Çocuğa ölüm olabildiğince erken haber verilmeli, çocuğunda cenaze sürecine dahil olmasına imkan tanınmalıdır.
Çocuğun düzeni bozulmamalıdır. Yine kendi evinde uyuması, öğünlerini atlamadan yemesi, en kısa sürede okula dönmesi sağlanmalıdır. Çocuğun ölümle başa çıkabilmesi için ailenin de davranışları bu yönde olmalıdır. Aile bireyleri sorumluluklarına en kısa sürede dönmeli, yemekler beraber yenmelidir.
Çocuklarda yas süreci uzuyorsa, okul başarısı, sosyal ilişkileri, kişisel yaşamı olumsuz etkileniyorsa destek alınmalıdır. Çocuklarla yas çalışılırken aile danışmanlığı ve oyun terapisi yöntemleri etkili olmaktadır.
Ergenlerde Yas Süreci
Ergenlerde yas tutma, çocuğun veya yetişkininkisinden daha farklı olabilmektedir. Ergenler içerisinde bulundukları gelişim dönemi kaynaklı dış dünyaya daha kapalı olabilirler. Bu dönemde ergen ölüm nedeniyle birilerini veya tanrıyı suçlama eğiliminde olabilir. Sessizliğe bürünebilir veya yardım taleplerini sert bir dille reddedebilir. Anlaşılmadığını düşünüp, yalnız kalmak isteyebilir.
Ebeveynlerinden birini kaybetmişse yoğun gelecek kaygısı duyabilir. “Şimdi ne olacak? Nasıl geçineceğiz? Benimle kim ilgilenecek?” gibi. Okul başarısı düşebilir. Ergenlerde yas süreci daha sancılı olabilmektedir. Başkalarının kendisine acıdığını, herkesin kendisiyle ilgili konuştuğunu düşünebilir. Riskli davranışlara, öz kıyıma yönelebilir.
Ergenin bu süreçle başa çıkabilmesi için sağlıklı sosyal ve duygusal desteğe ihtiyacı vardır. Ancak bu desteğin yas tutarken verilebilmesi için daha önceden kurulmuş sağlam ilişki bağlarının olması gerekir. Ergenlerde de yas tamamlanmamışsa, okul başarısı düşüyor, ilişkiler zayıflıyorsa, gecikmiş yas söz konusuysa destek alınmalıdır.
Çocuk ve Ergenlerde Yas Süreci ile Nasıl Başa Çıkılır?
Ölüm ve yas ile başa çıkmak için toplumsal, kültürel ve bireysel başa çıkma yöntemleri var. Herkesin başa çıkma ve yas tutma şekli kendine özgü. Ancak özellikle çocuk ve ergenlerde yas sürecinin daha sağlıklı geçirilebilmesi için aşağıdaki önerilerimizi deneyebilirsiniz.
Haber Verilmeli, Soruları Yaşına Uygun Şekilde Yanıtlanmalı
Yas tutan çocuk ve/veya ergene öncelikle mutlaka ölüm haberi gecikilmeden verilmelidir. Çocuk veya ergen sevdiğiyle vedalaşmak istiyorsa buna uygun koşullarda müsaade edilmelidir. Soruları varsa yaşına, gelişimine uygun şekilde cevap verilmelidir. Ölenin arkasından yapmak istediği bir ritüel, adak varsa yapmasına fırsat verilmelidir.
Bundan Sonra Ne Olacağına Yönelik Bilgi ve Güven Verilmeli
Çocuğa ve gence bundan sonraki süreçle ilgili bilgi verilmelidir. Bu süreçte yoğun gelecek kaygısı yaşayabilir ve sevdiği diğer kişileri kaybetmekten korkabilir. Kendisine bir şey olmasından da endişe duyabilir.
Böyle bir durumda mutlaka çocuk veya gence güven verilmelidir. “Şu an sağlıklısın, iyi durumdasın. İyi beslenir, tehlikelere karşı önlem alır ve dikkatli olursan önünde daha uzun bir hayat var.”, “Bundan sonra ben yanındayım ve birlikte yaşayacağız. Anneni/babanı (kaybettiği kişi kimse) özlediğinde onu düşünebilirsin. Resimlerine, videolarına bakabilirsin. Mezarlık ziyareti yapabilirsin. Ondan bahsedebilir, benimle, arkadaşlarınla onunla ilgili konuşabilirsin.”
En Kısa Sürede Rutine Geri Dönülmeli
Yas sürecinde çocuk veya gencin eski rutinine olabildiğince hızlı dönmesi ve sorumluluklarını yeniden üstlenmesi sağlanmalıdır. Vefatın ardından ilk bir iki gece düzen bozulsa da bunun daha fazla uzamasına fırsat verilmemelidir. Yine eskisi gibi evde sofra kurulmalı, kalan aile bireyleri bir arada yemek yemeli. Duş alma, öz bakım rutinleri yerine getirilmeli.
Çocuk eskisi gibi uyutulmalı, bir uyku rutini varsa yine uygulanmalı. Çocuk veya genç okula gidiyorsa mutlaka en kısa sürede okula dönmesi sağlanmalı. Çocuğun oyun oynamasına, gencin arkadaşlarıyla zaman geçirmesine fırsat verilmeli.
Roller Değişmemeli, Kimse Kimsenin Yerine Konmamalı
Evdeki kayıp kim olursa olsun kimse kimsenin yerine geçmemeli, kimseye ölenin görevleri yüklenmemeli. Annesini kaybeden bir genç kıza “Bu evin annesi artık sensin!” denilmemeli. “Kardeşi ölen bir çocuğa “artık bir tek sen varsın, onun yerine seni daha çok seveceğiz.” Denilmemeli. Bu çocuğun ve gencin üzerindeki yükü artırır. Herkes kendi, biricik rolünde kalmalı.
Ölen kişiye ait bir resim çocuk veya ergenin telefonuna, sık sık görebileceği bir yere konabilir. Ancak bu resim seçilirken kişinin her zaman göründüğü şekilde, doğal bir resmi olmalıdır. Yüzünün güldüğü, mutlu olduğu bir resim olmalı ve güncel bir resim olmalıdır.
Vesikalık resimler tercih edilmemelidir. Vesikalıklarda donuk, kişinin gerçeğini yansıtmayan bir ifade vardır. Bu tarz resimlerden kaçınılmalıdır. Ölenin eşyaları dağıtılacaksa da çocuk veya gencin kendi seçeceği birkaç manevi eşya bırakılmalıdır.
Yas Sürecinde Çocuk ve Gencin Güçlü Yönlerinden Destek Alınmalı
Herkesin zorluklarla başa çıkma yöntemleri vardır yasta bu zorluklardan biridir. Kimimiz yas sürecinde inançlarımızdan güç alırız. İbadet etmek, dua etmek, hayır işlemek bize daha iyi hissettirir. Kimimiz duygularımızı boşaltacak farklı kanallar ararız resim yapar, şiir yazar, ölenin ardından mektup yazarız. Kimimiz sosyal desteklerinden güç alır; arkadaşlarımızla dertleşir, onlarla zaman geçirir, benzer acılar yaşamış kişilerle konuşuruz.
Kimimiz araştırarak, bilgi toplayarak rahatlarız. Örneğin; kanser olduğunu ve az bir ömrü kaldığını öğrenen bir kişi kanserinin türünü, tedavi yöntemlerini araştırabilir. Ölüm ve sonrası için bilgi toplayabilir. Bu hastalıktan kaç kişinin öldüğünü, kaç kişinin kurtulduğunu akademik düzeyde araştırabilir.
Bir başkası ise hareket ederek yasını yaşayabilir. Yürüyüş, dans, meditasyon, yoga yapabilir. Dolayısıyla yas sürecinde çocuğa veya gence destek verirken onun rahatlama ve başa çıkma yöntemlerini bilinmelidir. Daha iyi hissetmesini sağlayacak yöntem bulunduğunda yasın tamamlanması kolaylaşacaktır. Yas danışmanlığı alınacaksa mutlaka kaybın ardından 40 gün geçmesi beklenmelidir.