Çocuklarla sağlıklı iletişim kurabilmek ebeveynlerin ve çocukla çalışan profesyonellerin ihtiyacı ve isteğidir. Çocuklarla keyifli ve uyumlu zaman geçirebilmek ebeveyn için mutluluk kaynağıdır. Ancak iletişim hataları, çocuğun verdiği mesajları yanlış okumak çoğunlukla birlikte geçen zamanı zorlaştırır. İnatlaşan, her şeye hayır diyen, istenilenleri yapmayan, sık sık ağlayan veya zorluk çıkaran çocukların verdiği önemli bir mesaj vardır.

Yeterince ilgi görmediklerini ve fark edilmediklerini hisseder, kendilerini göstermek için olumsuz davranışlara girişirler.  Pek çok çocuğun bu olumsuz davranışlarının altında anlaşılmama duygusu yatar. Kimi zamansa çocuklar ebeveynlerinin iletişim tarzlarını taklit ederler. Bağırarak konuşan, şiddet uygulayan veya küserek istediklerini elde eden ebeveyn veya kardeşler olumsuz rol model olurlar.

Aile bireylerinin birbirleriyle ve çocukla sağlıklı ilişki ve iletişim kuramaması çocuğun özbenliğini ve özdeğerini zedeler. Böyle bir ortamda çocuk sağlıklı kişilik oluşturmakta zorlanır. Çocuklarla sağlıklı iletişim kurabilmek çocuğun benlik değerini, özgüvenini artırır. Her ailenin problem çözme becerileri, iletişim tarzları, ebeveynlik stilleri ve stresle başa çıkma yöntemleri farklıdır.

Çocuk ailenin sahip olduğu bu kaynaklardan beslenerek sorun çözme becerilerini, iletişim tarzını geliştirir. Dolayısıyla ebeveynlerin çocukla kurduğu iletişimin kalitesi ve niteliği çocuğun iletişimine, kendine ifade ediş biçimine yansımaktadır.

Aile içerisinde sürekli bastırılan, görmezden gelinen veya söz hakkı verilmeyen çocuğun davranışlarında agresyon vardır. Bu agresyon çoğunlukla pasif olarak açığa çıkar. Anneye veya babaya doğrudan kızamayan çocuk eşyalarını fırlatabilir. Söz hakkı olmayan çocuk kendini ifade edebilme ihtiyacını karşılamak için kendisinden istenilenleri yapmamakta direnebilir. Aile içerisinde büyük ölçüde şekillenen çocuk sosyal yaşamda ve eğitim hayatında da benzer davranışlar sergiler.

Çocuklarla sağlıklı iletişim kurmak çocuğun hem bugününe hem de geleceğine yapılacak önemli bir yatırımdır. Kimi zamansa ebeveynlerin çocukla iletişimi oldukça iyidir ancak birlikte geçirdikleri zaman çok sınırlıdır. Yoğun koşullarda çalışan ebeveynler çocuklarına ayırabilecek yeterli zamanı yaratmakta zorlanabilir. Ancak yeterince ve kaliteli zaman geçirmemek çocuğun ebeveynine duyduğu özlemi artırır. Çocuk özlemini ifade etmek için ağlama, surat asma, öfkelenme, kapris yapma gibi davranışlar sergileyebilir.

Çocuklarla Sağlıklı İletişim Kurmak İçin Deneyebilecekleriniz

Çocuklarla sağlıklı bir iletişim geliştirmek ve sağlıklı bir model sunabilmek için aşağıdaki önerilerimizi dikkate alabilirsiniz. Çocuklarda Öfke Nöbeti Nedenleri? Yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

1.     İletişim Sırasında Çocuğun Boyuna, Göz Seviyesine İnin

Basit bir uygulama ile başlayalım. Bunu evde çocuğunuzla veya diğer aile bireyleriyle deneyebilirsiniz. Siz yere oturun ve karşınızdaki kişi ayakta dikilsin. Ayakta olan kişiden bir şey isteyin veya gününüzün nasıl geçtiğini anlatın. Ayakta duran kişi de sizinle iletişimi sürdürsün. Birkaç dakika sonra durun ayağa kalkın ve bu deneyimin size neler hissettirdiği üzerine konuşun.

Aynı uygulamayı karşı tarafı oturtup, siz ayakta kalarak da deneyimleyebilirsiniz. Çoğunlukla bu uygulamada oturan yani iletişim kurduğu kişinin aşağısında kalan kişi rahatsızlıkla anlatır. Kendini küçük, önemsiz, güçsüz ve çaresiz hissettiklerini ifade ederler. Çocuğunuza fark etmeden bu hisleri her gün yüklüyor ve çocuklarla sağlıklı iletişim kurmaktan uzaklaşıyor olabilirsiniz. Hele ki öfkelendiğinizde ve bağırarak konuştuğunuzda çocuğunuzun yaşayacağı duygular çok daha negatif olacaktır.

İletişimde eşit boy ve göz teması önerilir. Yani çocuğunuzla iletişim kurarken onun boyuna eğilebilir veya dizlerinizin üzerine çökebilirsiniz. Bunu yaptığınızda iletişim her ikiniz içinde daha keyifli olacaktır. Göz temasını sürdürme kişiye dinlendiğini ve önemsendiğini, şu an sadece onunla ilgilenildiğini hissettirir. Bu nedenle sağlıklı bir iletişim için karşımızdakinin boyuna inmek ve göz teması kurmak oldukça önemlidir.

2.     Konuşurken Sadece Ona Odaklanın

Sıklıkla yaptığımız hatalardan bir diğeri de iletişim kurarken birden fazla şeyle ilgilenmemizdir. Oysa ilgimiz farklı bir noktadayken etkin dinleme yapmamız, çocuklarla sağlıklı iletişim kurmamız mümkün değildir. Çocuğunuz sizinle konuşmaya çalıştığında mümkünse işlerinize ara verip ona odaklanmalısınız. Boyuna inmeli, göz teması kurmalı ve farklı bir şeyle ilgilenmeden onu dinlemelisiniz.

Mimikleriniz ve beden dilinizle iletişiminizi kuvvetlendirmeli ve bu iletişimden keyif aldığınızı, etkilendiğinizi ona hissettirmelisiniz. Tabi her zaman işimizi bırakmamız ve çocukla etkin iletişim kurmamız mümkün olmayabilir. Böyle bir durumda dinliyormuş gibi yapmak, duymazdan gelmek veya kızmak doğru değildir. Bunun yerine çocuğunuza ilgilendiğiniz şeyin önemini, aciliyetini anlatabilir, işinizi bitirir bitirmez onu dinleyeceğinizi söyleyebilirsiniz.

Bunu yaparken yine boyuna inmeniz, göz kontağı kurmanız, sarılıp, öpmeniz olumlu duyguları pekiştirir. Çocuk geçiştirildiğini düşünmeden ebeveyninin müsaitliğini bekler. Ancak kimi zaman verilen sözler unutulabilmekte ve çocuklar hayal kırıklığına uğramaktadır. Çocuğunuza verdiğiniz sözü unutmamalı, verdiğiniz geri dönüş süresine sadık kalmalısınız. Çocuklarla sağlıklı iletişim kurmak için konuşurken telefon, televizyon, bilgisayar ve benzeriyle oyalanmamak da oldukça önemlidir.

Eğer verdiğiniz söze sadık kalamamanıza neden olacak bir durum olduysa bunu mutlaka çocuğunuzla paylaşın. Yeni bir iletişim randevusu planlayın ve bu sefer kesinlikle randevunuza sadık kalın. Ertelediğiniz süreye bağlı olarak iletişim sürenizi de artırabilirsiniz.

3.     Beden Diliniz ve Cümlelerinizle Onu Dinlediğinizi Hissettirin

Çocuğunuzla iletişiminizi iyileştirmeye başlamadan önce iletişiminizdeki hataları tespit edin. Örneğin; konuşurken çocuğunuzu ne kadar dinliyor ne kadar dinliyormuş gibi yapıyorsunuz? Çocuğunuz “seni duydum” demenize rağmen tekrar tekrar aynı şeyleri söylüyor mu? Onu dinlemediğinizi düşünüp size sitem ediyor veya öfkeleniyor mu? Eğer bunlardan herhangi biri varsa çocuğunuz onu gerçekten dinlediğinizi hissetmiyor.

Konuşurken göz teması kurmanızı, bedeninizi onun olduğu yöne doğru yöneltmenizi istiyor. Anlattığı şeyler karşısında duygularınızı görebilmek istiyor. Bu nedenle beden dilinizi ve mimiklerinizi değerlendiriyor. Eğlendiğinizi, üzüldüğünüzü veya kızdığınızı ifadelerinizde görmeye çalışıyor. Ancak ifadeleriniz belirsiz olduğunda veya konuyla ilişkisiz olduğunda samimiyetiniz çocuğa geçmiyor. Çocuklarla sağlıklı iletişim kurabilmek için beden dili ve cümle seçimleri doğru uygulanmalıdır.

4.     Sen Dili Değil, Ben Dili Kullanın

Yine yetişkinler olarak sıklıkla yaptığımız bir hata iletişimde çokça sen diline yer vermektir. Çocuklarsa olumsuz örneklere maruz kalmadıkça iletişimde ben dilini kullanırlar. Örneğin; “yine odanı toplamamışsın, yeter artık sorumsuzluğun!” tamamıyla sen diliyle kurulmuş bir cümledir. Sen toplamamışsın, sen sorumsuzsun. Bu ifadeler yargı, eleştiri, memnuniyetsizlik içermektedir. Sen dili çoğunlukla suçlayıcı bir mesaj barındırır.

Suçlanmak ise karşı tarafı kendini aklamak ve korumak yönünde tetikler. Suçlanan bir birey veya çocuk kendini korumaya alır ve tüm kaynaklarını kullanarak savunur. Dolayısıyla bu noktada mantığa bürüme, yalan söyleme gibi istemediğimiz davranışlar görülebilir. Bunun yerine iletişimde ben dilini kullanmaksa empatiyi artırır ve çocuklarla sağlıklı iletişim kurmayı destekler.

Örneğin; “Odanı toplamadığını gördüm. Odanı böyle görmek beni üzüyor. Her gün odanı toplamak için çok uğraşıyorum; bu beni yoruyor ve üzüyor. Odanı toplarken bana yardımcı olman veya oyunun bittiğinde oyuncaklarını toplaman daha az yorulmamı sağlar. Bu davranışın beni çok mutlu eder.” Bu konuşmada ise yargı yok, duygu ve düşüncelerin sağlıklı bir şekilde paylaşımı var.

“Üzülüyorum.”, “Toplamak için uğraşıyorum.”, “Yoruluyorum.”, Yardımcı olman beni mutlu eder.” Bu cümlelerse kişinin kendi duygu ve düşüncelerine yöneliktir. Yargı, kinaye, eleştiri barındırmaz. Çocuk kendini savunmak veya korumak yerine ebeveyniyle empati kurar. Böylece iletişim daha sağlıklı hale gelir.

5.     Öfke Anında Dikkat Dağıtma Tekniği ile Odağını Değiştirin

Çocuğunuz öfkelendiğinde onun iletişim dalgasına kapılmak yerine tam tersi ilişki kurabilirsiniz. Çocuklarla sağlıklı iletişim kurmak için sakin, dingin ve akıcı bir konuşma ile onu dinleyin. Öfkesinin nedenlerini öğrenmeye çalışın. Eğer bu işe yaramıyorsa yine sakin, dingin ama çocuğun dikkatini çekecek bir biçimde çocukla konuşarak dikkatini farklı bir yöne yönlendirebilirsiniz.

Örneğin; mağazada oyuncak almak için tutturan çocuğun dikkatini dağıtmak için farklı bir mağazanın vitrinini gösterebilir, etraftaki insanlara dikkatini vermesini sağlayabilirsiniz. Böylece çocuğun dikkati dağılır, öfkelenmesine yol açan konuya yönelik olumsuz düşünceleri azalır. Sakinleşir ve farklı şeylerle ilgilenmeye başlar. Bu teknik yetişkinlerde de işe yaramaktadır.

6.     Çocuklarla Sağlıklı İletişim Kurmak için Konuşma Ritminizi Düzenleyin

Çocukların öfkeli ve bağırarak konuşmasına ebeveynler çoğunlukla sinirlenir ve benzer tepkiler gösterirler. Aslında çocuğun öfkeli konuşması ve kendini bağırarak ifade etmesi iletişimi bu şekilde model almış olmasındandır. Dolayısıyla çocuğunuz sizinle veya başkalarıyla bağırarak konuşuyorsa kızmadan önce kendi iletişiminize bakın.

Siz de konuşurken kendinizi duyurmak veya ifade etmek için bağırma ihtiyacı duyuyor musunuz? Konuşurken sık sık bağırdığınızı fark ediyor veya bu konuda geribildirim alıyor musunuz? Öyleyse şimdi çocuğunuzun ve kendinizin düzensiz iletişim ritmini düzene sokmalısınız. Size bağırdığında bağırarak karşılık vermek yerine sakin ve düşük tondan konuşabilirsiniz. İletişimin en önemli kurallarından biri birbirine uyumlanmaktır.

Sizin sakinliğiniz ve dingin ses tonunuzla çocuğunuzun da öfkesi yatışacak, sesi alçalacaktır. Bunu başarabildiğinizde kısa sürede çocuğunuz sizin iletişim ritminize uyumlanır.

7.     Çocuklarla Sağlıklı İletişim Kurmak için İçeriği Yaşına Uygun Düzenleyin

Çocuklar iletişimi yaşlarına, gelişimlerine, ihtiyaçlarına ve ilgilerine göre oluşturulduğu zaman en iyi şekilde öğrenirler. İyi nitelikli ve verimli iletişim çocuk gelişiminin temellerini, bu gelişimi ve öğrenmeyi nasıl besleyeceğimizi anlamakla başlar. Yaşın ilerlemesiyle çocuklar daha karmaşık içeriği, bağlamları ve biçimleri hem anlayabilir hem de talep edebilir hale gelir. Her bir yaş grubunun kendine has özellikleri, bu özelliklerin gerektirdiği iletişim ihtiyaçları bulunmaktadır.

Sadece aile içi veya sosyal iletişimde de değil, medyada maruz kalınan içeriklerde de çocuğun yaşına ve ihtiyaçlarına uygunluk aranmalıdır. Çocuğun yaşının altında kalan içerikler gelişimini ketleyebilir veya çabuk sıkılmasına, dikkatini kaybetmesine neden olabilir. Yaşından büyük içeriklerse çocuğun kendini yetersiz hissetmesine, anlamakta zorlanmasına, ilişkilendirememesine neden olabilir. Ayrıca yaşına uygun olmayan içerikler çocuğun duygusal ve psikolojik olarak olumsuz etkilenmesine de neden olabilir.

Çocuklarla Sağlıklı İletişim Kurmak için Profesyonel Destek Alabilirsiniz

Aile içinde sağlıklı iletişim kurabilmek, stresle başa çıkmayı ve problem çözme becerilerini etkin kullanabilmek gerekir. Bu gereklilikler sağlandığında çocuklarla sağlıklı bir iletişim kurmak mümkün olur. Çocuğunuzla veya diğer aile bireylerinizle kurduğunuz iletişimi beğenmiyor ve daha iyisini arzu ediyor olabilirsiniz. Daha iyisinin olabileceğine yönelik inancınız zor durumlarla başa çıkmanızı da kolaylaştırır.

Eğer aile içerisinde veya çocuğunuzla olan iletişiminizde pürüzler olduğunu düşünüyorsanız profesyonel destek alabilirsiniz. Alacağınız destek çocuğunuz veya sizin için bireysel destek veya genel olarak aile terapisi şeklinde de olabilir. Çocuklarla çalışırken oyun terapisi teknikleri etkin olarak kullanılmaktadır. Çocuğunuz veya kendinizle ilgili destek ihtiyacınız varsa detaylı bilgi için bizi arayabilirsiniz.

Aba Psikoloji olarak çocuklarla sağlıklı iletişim kurulmasını önemsiyor, aile içi iletişimin karakter gelişimini etkilediğini biliyoruz. Kullandığımız terapi ve danışmanlık modellerimizle danışanlarımıza ihtiyaç duydukları hizmetleri sağlıyorum.

Read More

Oyun ve oyuncağın önemi çocuk psikolojisinde oldukça büyük. Çünkü oyun çocuğun dili. Bir yetişkin nasıl kendini kelimelerle ifade ediyor, beden dilini kullanarak kelimelerine bambaşka anlamlar yüklüyor çocukta bunu kurduğu oyun ve kullandığı oyuncaklarla yapıyor. Oyun aracılığı ile yetişkin çocuğun duygu ve düşüncelerini duyuyor. Çocuk oyun içerisinde her türlü role girebiliyor. Girdiği rollerle hayatı keşfediyor, empati becerisini geliştiriyor ve öğreniyor.

Aynı zamanda oyun çocuğun içsel çatışmalarını çözmesini, olumsuz duygularını ifade etmesini, negatif enerjisini boşaltmasını sağlıyor. Çocuk oyun aracılığı ile rahatlıyor, duygusal dengesini buluyor. Oyun ve oyuncağın önemi aile ve çocukla iletişim kurmak isteyen diğer yetişkinler tarafından da bilinmeli.

Çocuk için oyuncağın türü, çeşitliliği, kalitesi yaşına, ilgilerine ve ihtiyaçlarına göre değişiklik gösteriyor. Bu nedenle yazımızın devamında oyun ve oyuncak nasıl seçilmeli, aileler nelere dikkat etmeli detaylarıyla paylaşacağız.

İletişim, Öğrenme ve İfade Unsuru Olarak Oyun ve Oyuncağın Seçimi Yaşlara Göre Farklılaşıyor

Oyun ve oyuncağın önemi yeni doğandan başlayarak çocuğun ilgisine, ihtiyacına ve yaşına göre değişiklik gösteriyor. Çocuk için oyuncağın maddi değerinden çok onunla nasıl oynayabileceği, nelere dönüştürebileceği önem arz ediyor. Hele bu oyuncak ebeveyniyle oynayabilmesini sağlıyorsa o çok daha değerli hale gelmiş oluyor.

Yeni doğanın İlk 6 Ayında Oyun ve Oyuncağın Önemi

Yaşamın ilk 6 ayı bebeğin dünyası bizim için çok küçük onun için ise oldukça geniştir. Dünyaya merhaba diyen yeni doğan için henüz oyun ve oyuncağın önemi yoktur. Yeni doğan bir bebeğin ilk oyunu annesinin yüzü, elleri, mimikleridir.

Annesinin onunla iletişime geçmesi, gülümsemesi, dokunması, sevmesi, beslemesi bebeğin haz duymasına ve keyif almasına yardım eder. Dolayısıyla yeni doğan için ilk oyun annesinin ilgisini tanımak, davranışlarını takip etmek ve onunla bir arada olmaktır. Yani çocuğun ilk oyuncağı da annesidir. Çocuk annesinin düzenli ilgisini, bakım ve sevgisini aldıkça fiziksel olduğu kadar duygusal ve bilişsel açıdan da gelişmektedir.

Çocuk anne ile kurduğu iletişim aracılığıyla güvenli bağlanma geliştirecek, diğer insanları, kendini ve dünyayı anlamlandıracaktır. İlk 6 ay temel oyun da oyuncak da ebeveynlerdir. Dolayısıyla burada çocuğa oyuncak almak yerine ebeveynin sesinin, dokunuşunun, mimiklerinin yer aldığı oyunlar kurulmalıdır.

https://youtu.be/QCNE-vuczmE

Ebeveyn bebeğe şarkı söyleyebilir, masal anlatabilir, ce -ee oynayabilir. Taklit yapılabilir. Çocuğa düzenli duş aldırılması, masaj yapılması da vücudunu fark etmesi ve duyularının gelişmesi için önemlidir.

6-12 Ayda Oyun ve Oyuncağın Önemi

6 aydan sonra çocuk destekle oturabilmeye başlar, ek gıda süreci devreye girer. Bu dönemde çevreye de ilgi artar. Çıngıraklar, bez kitaplar, pelüş küpler, yumuşak toplar ve diş kaşıyıcılar bebeğin ilgisini çekecektir. Dişler çıkmaya hazırlanırken çocuk dişlerini kaşımak ve de keşif yapabilmek için her şeyi ağzına sokmak isteyecektir. Bu da çocuğa verilecek oyuncakların yumuşak, yutamayacağı ve zarar görmeyeceği şekillerde olmasını gerektirir.

Her türlü oyuncak ağıza alınarak keşfedileceği için oyuncağın temizliği, sağlığa zararı olmayan materyallerden olması önemlidir. Ancak çocuk için oyun ve oyuncağın önemi hala bir yetişkinle oynandığı sürece daha keyiflidir. Renkli, sesli, farklı dokularda oyuncaklar çocuğun ilgisini çekecektir. Oyun halısında oynatabileceğiniz uzanmasını, sürünmesini, boynunu kaldırıp etrafına bakınmasını destekleyecek oyunlar da önerilmektedir.

Bu dönemde çocuğun iletişim becerilerini geliştirmek ve ilk kelimelerine hazırlık yapmak için ebeveynler çocukla konuşmalıdır. Neyi neden yaptığınızı anlatmak, nesnelerin, yiyeceklerin adını söylemek, duyguları isimlendirmek çocuğun dil gelişimini destekler. Etkileşim kurmak, sesinizi tanıtmak, iletişimi öğretmek ve kelimeleri tanıtmak için onunla bol bol konuşmalısınız.

“Şimdi seni yıkıyorum. Vücudunu köpüklüyorum. Saçlarını tarıyorum. Bu bir tarak. Şimdi sana krem sürüyorum. Kollarına masaj yapıyorum.” Gibi. Çocukla sözel iletişim doğumla beraber başlamalı ve hatta daha anne karnındayken de çocukla doğrudan iletişim kurulmalıdır. İsmiyle hitap etmekte çocuk için önemlidir.

1-3 Yaş Arası Oyun ve Oyuncağın Önemi

1 yaşla beraber yürümeye başlayan ve dünyayı keşfetmek isteyen çocuk her şeye ellemek ister. Bu keşif yürümeye başlamadan önce emekleme ve tutunarak adımlama sürecinde de aktiftir. Ebeveynden bağımsız hareket edebilen çocuk için bu beceri olağanüstü heyecan vericidir. Artık oyun alanı ve oyuncak çeşitliliği de genişlemiştir.

Bu dönemde aile çocuğa çeşitli oyuncaklar almakta ve ilgisini çekmeye çalışmaktadır. Oysa çocuk için etraftaki her şey bir oyundur ve her nesne oyuncağa dönüşebilir. Dolayısıyla bu dönemde oyun ve oyuncağın önemi kadar çevrenin güvenli hale getirilmesine de önem verilmelidir.

Çekmeceleri açıp kapatabilir, koltuğa çıkıp inebilir, eşyaları eline alıp istediği yere bırakabilir. Prizleri merak edebilir, parmağını veya bulduğu nesneleri boş deliklere sokmaya çalışabilir. Bu dönemde güvenlik önlemleri artırılmalı çocuğun zarar görebileceği sivri köşeler korunaklı hale getirilmelidir. Prizlere çocuk kilidi, cam eşyalar ve pencereler için önlem alınmalıdır. Çocuğun kendisine zarar verebileceği eşyaların olduğu çekmeceler çocuk kilidi ile güvenli hale getirilmelidir.

Parmağının sıkışabileceği ağır çekmeceler, kapılar için de önlem alınmalıdır. Çocuk yürümenin ve etrafı keşfetmenin heyecanına varınca oyuncaklar biraz daha ilgisini çekmeye başlayacaktır. Özellikle 2 yaş itibariyle dil gelişimindeki artık çocuğun karşılıklı sözlü iletişime girebilmesini sağlayacaktır. Bu dönemde çocuk oyun kurmaya, oyuna ebeveyni davet etmeye başlayacaktır. Çocuk henüz kurallı oyunlara katılmayı veya oyununa kural koymayı bilmez. Oyun ve oyuncağın önemi henüz hala ben merkezlidir.

Paylaşım yoktur, tek taraflı oynayacak, oyunu istediği gibi yönetecektir. Yetişkin rollerine yönelik taklit oyunları, su kum oyunları, hamur, boya kalemleri, bebekler ilgisini çekecektir. Renkleri, sayıları, hayvanları öğrenmek, çevresindeki her nesnenin ismini öğrenmek onun için başka bir oyundur. Sorular sorabilir, her şeyin nedenini, ismini sorabilir. Deve cüce, büyük küçük oyunları oynayabilir. Saklambaç, yakalamaca oynamaktan keyif alabilir.

Ebeveyn hala en iyi oyun arkadaşı konumundadır. Salıncak, kaydırak, parkta vakit geçirmek, denge oyunları da ilgisini çekecektir. Diğer çocukların farkına varsa da henüz onlarla iletişim ve oyun kurmaya ihtiyaç duymaz. Onları uzaktan gözlemler, görünüşleri, oyuncak ve aksesuarları ilgisini çeker.

3 Yaş ve Sosyalleşme ile Oyun ve Oyuncağın Önemi Farklılaşıyor

Üç yaş çocuğun sosyalleşme yaşıdır. Bu yaşa kadar akranlarıyla iletişime geçmeyen ve oyunlarında yalnız olmayı seçen çocuğun beklentileri değişmiştir. Artık kendi yaşıtı ve özellikle kendi cinsinde oyun arkadaşı arayacaktır. Bu dönemde özellikle akranı olmayan çocuğun oyun arkadaşı hala aile olacaktır. Ancak gününün büyük çoğunluğunu oyunla geçiren çocuk için ailenin kısıtlı arkadaşlığı yeterli hazzı vermemeye başlar.

Oyun ve oyuncağın önemi bu dönemde sosyal ilişkiyi destekleyici nitelikte olmalıdır. Çocuk artık daha kurallı oyunlar oynayabilir. Oyuna kurallar koyup uyulmasını isteyebilir veya kurallı oyunlara dahil olabilir. Bir oyuncakla oynama süresi uzamıştır. Yaratıcılığı ile materyalleri bambaşka şekillerde kullanabilir.

-Mış gibi yapmak oldukça yaygındır. Sizin için kumanda olan onun için direksiyon veya telefon olabilir. Bu nedenle bu dönemde çocuğun elindeki oyuncağa çocuk bir isim vermeden etiket yapılmaması önemlidir. “o elindeki kumanda mı?” demek yerine “ a elinde bir şey görüyorum, bu nedir?” diyerek onun isimlendirmesi beklenmelidir.

Aksi halde çocuğun tepkisi “hayır o bir araba” olabilir. Üstelik çocuk oyununa dahil olmadığınız için size bozulabilir. Yap-bozlar, evcilik oyunları, bebekler, kutu oyunları, aktivite kitapları, boya kalemleri, sticker kitapları ilgisini çeker. Legolarla ihtiyacı olan oyuncakları kendisi tasarlayabilir.

Kitaplar yaşamının ilk yılından itibaren çocuğun rutinine katılmalıdır. Bebeklikten itibaren kitap okuma saati olan bir çocuğun 2 yaş sonrası kitaplara ilgisi artacaktır. Okumak istediği kitapları kendi seçebilir, okuduklarınızı aklında tutup o da gün içerisinde bir köşeye geçip kitap okuyormuş gibi yapabilir. Kendisi hikayeler uydurabilir, size masallar anlatabilir.

Ev işlerindeki rollerinizi taklit edebilir size mutfakta, temizlikte yardım etmek isteyebilir. Evciliklerinde anne-baba rollerini sık sık canlandırabilir.

Hayali Arkadaşla Oynanan Oyun ve Oyuncağın Önemi

Bu dönemde çocuğun dünyasına hayali arkadaş da eklenir. Bu oldukça sağlıklıdır. Ebeveynler endişe etmemelidir. Çocuk ailenin tepkisini çekmemek için olumsuz duygularını, hatalarını, korkularını hayali arkadaşı üzerinden ebeveynine anlatabilir. “Arkadaşım Eylül’ün kardeşi var ama o onu hiç sevmiyor. Geri gitmesini istiyor.” Gibi. Aile çocuğun hayali arkadaşının söylediklerini iyi dinlemelidir. Çünkü bu çocuğun iç sesinin ta kendisidir.

İç ses yargılanmamalı, ayıplanmamalı, cezalandırılmamalıdır. Çocuk sonuna kadar dinlenmeli, duygusunu boşaltmasına fırsat verilmeli, ilgi ve şefkat gösterilmelidir. Oyun ve oyuncağın önemi kadar sizin çocuğun oyununa ve hayal dünyasına yaklaşımınız da önemlidir. Çocuk için bu dönemde kurallı oyunlar başlasa da sizin kurallarınızı değil kendi kurallarını koyabilmeyi ister. Dolayısıyla onun oyununa istediğiniz gibi dahil olamaz, istediğiniz gibi oyunu yönlendiremezsiniz.

Size tepki gösterebilir, “anne-baba sen git! kapıyı çalacaksın, ben sana kim o? diyeceğim. Sen de bana komşuluğa geldim diyeceksin.” Gibi sizi yönlendirebilir. Bu nedenle çocuğun oyununa katılırken “Peki ben şimdi ne diyeyim?”, “Ben kim olayım?”, “Ben ne yapayım?” diye çocuğa sormalısınız.

Böylece ona oyunun sahibi olduğunu, onun kurallarına ve kararlarına saygı duyduğunuzu gösterebilirsiniz. Çocuğunuzun öz benlik gelişimine, özgüvenine oyundaki bu tutumunuzla destek olacaksınız. Çocuklarda Özgüven Nasıl Gelişir? Ve Okul Öncesi Dönemde Kariyer Planı Yapmak: Küçük Ayaklar Geleceğe Büyük Adımlar Atsın yazılarımızı da okuyabilirsiniz.

Okul Çağında Oyun ve Oyuncağın Önemi

3 yaş sonrasında da oyun ve oyuncağın önemi ihtiyaca, yaşa ve ilgilere göre farklılaşarak devam ediyor. Kurallı oyunlar, akranla ve grupla oynanan oyunlar artıyor. Çocuk ev içerisinde hala ebeveynle zaman geçirmeye ve oyun oynamaya ihtiyaç duyuyor. Ancak çocuk oyun ihtiyacını çoğunlukla okulda arkadaşlarla karşılıyor.

Burada aileyle geçirilen zamanın artık duygu, düşünce ve kaliteli zaman paylaşmaya yönelik olması gerekiyor. Birlikte film izlemek, kitap okumak, kutu oyunları oynamak, yarışmalar yapmak, yemek yapmak, ev dışında da vakit geçirmek, sohbet etmek gibi. Ancak birlikte geçirilen zaman her nasıl değerlendirilse değerlendirilsin anda kalabilmek gerekiyor.

Oyun ve Oyuncağın Önemi Kadar Anda Kalabilmek de Önemli

Ebeveyn için günün yorgunluğunun ardından çocukla uzun süreler oyun oynamak zor olabilir. Aslında çocuğun kurallarına uymak, onun verdiği replikleri tekrar etmek ebeveyn için de kolaydır. Şimdi ne söylemeliyim veya oyuna ne eklemeliyim diye düşünmesine gerek kalmaz. Hem çocuk daha mutlu olur hem ebeveyn rahat etmiş olur. Ancak çocukla oyun oynarken “şimdi ve burada, tamamen onunla olabilmek” gerekir.

Çocukla yan yana olmak ama zihnen bambaşka işlerle meşgul olmak çocuğunuzla kaliteli zaman geçirmek değildir. Çocuklar ebeveynlerinin duygularını hemen fark eder. Sıkıldığınızı, orada olmadığınızı hemen anlarlar. Ona özel ayıracağınız 30 dakika bile birlikte verimsiz geçireceğiniz saatlerden daha değerlidir.

Dolayısıyla çocuk için Oyun ve oyuncağın önemi kadar ebeveyniyle aynı anda kalabilmek de önemli. Mindfulness: Bilinçli Farkındalık Nedir? yazımız ile anda kalmanın önemini ve uygulayabileceğiniz pratik yöntemleri öğrenebilirsiniz. Anda kalmakta zorlanıyor, çocuğunuzla iletişiminizde zorluklar yaşıyorsanız profesyonel destek için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Oyun Terapisi ve Çocukluk Çağı Problemleri yazımızdan da destek alabilirsiniz.

Read More

Aile ne kadar önemli?” sorusu özellikle çocuk psikolojisi söz konusu olduğunda önemini arttırıyor. Nöroplastisite dediğimiz beynin esnekliği ilk altı yıl daha etkin olduğu bilimsel araştırmalarda gözlemlenmiştir. Yani beyin gelişimi için ilk altı yıl önemlidir. İlk altı yılda aileyle olan iletişimimizin en fazla olduğu dönemdir. Bu dönem ailenin etkisi bizi çok yüksek noktalara taşıyabilecek hassas bir dönemdir. Beynimiz gelişime ve değişime çok açıktır. Bu dönemde çocuklar kolay hasar alabilecekleri gibi kolay güçlendirilebilir ve geliştirilebilirler. Davranış biçimlerinin oturmadığı dış dünyanın yeni tanınmaya başlandığı bu dönemde değişimin gerçekleşmesi daha kolay olacaktır. Bu periyotta aile en çok iletişimde olunan sosyal çevre olduğundan ailenin çocuk psikolojisindeki önemi yadsınamaz.

Çocuk Gelişiminde Aile Ne Kadar Önemli?

Aile ne kadar önemli noktasında beyin araştırmalarının bulgularından da faydalanarak önemini anlayabiliriz. Peki nöroplastisite bu kadar aktifken erken çocukluk döneminde neler yapılmalı bu dönemi ebeveynler nasıl değerlendirmeli? Ailelerin en büyük hatalarından birisi “Çocuksun anlamazsın.” Düşüncesidir. Yetişkinler olarak sıklıkla kullandığımız çocuk gibi ağlama, çocuk gibisin terimleri çocuğa küçümseyici yaklaşımımızı gösterir. Halbuki çocuk sandığımızdan çok daha fazlasıdır. Anlamaz diye yanınızda konuştuklarınızı da anlar, siz içerdeyken konuştuklarınıza kulak kabartarak da dinler. Bazı konularda soru yağmuruna tutuşturduğunda sizi “Sonra anlatırım.” Dediğinizde oyalamış olmazsınız. O sonranın hep gelmesini bekler. Öncelikli olarak çocuk yetiştirirken çocuğun da bir birey olduğunu kabul ederek davranış biçimi sergilemeniz önemlidir.

Ailenin Çocuk Gelişimine Etkisi

Aile ne kadar önemli konusunda ailenin önemini bilen ebeveynler bazen bu konuyu yanlış anlayabilmektedirler. Çocuğu üzmemek adına çoğu şeyi çocuktan saklama eğilimi göstermek bir yanlış aile tutumudur. Çocuk siz sakladıkça daha çok merak edecektir. Önemli olan uygun bir dille anlatılmasıdır. Örneğin konu boşanma gibi zor bir konu olsa bile çocuğun psikolojisi etkilenmesin diye susmak doğru bir davranış biçimi değildir. Bu noktada çocuk psikolojisinde ailenin önemi ve etkisi ailenin bunu paylaşmadan atlatmasıyla alakalı değildir. Tersine ailenin bunu nasıl paylaştığı asıl meseledir. Çünkü siz paylaşmasanız bile çocuk bir terslik olduğunu anlayacaktır. Bunun yerine doğru açıklama dilini kullanmak önemlidir.

Çocuk psikolojisinde aile ne kadar önemli noktasında aileler çocukları terapiye götürmeyi zaman zaman bir ihtiyaç olarak görememektedir. Ya da çocukta büyük bir psikolojik rahatsızlık olmadığını öne sürerek aileler çocukları psikoloğa götürmekten sakınabiliyorlar. Ancak bu basit iletişim sorunlarını ve özellikle boşanma, kardeş, ölüm, cinsellik gibi konular için bir danışana görünmek değerlidir. Uzman görüşleri çocuğunuzun sağlıklı bir gelişim çağından geçmesini sağlayacaktır.  Çocuğunuzla ilgili danışmanlık almak için Aba Psikoloji olarak her zaman yanınızdayız. Sayfamızın iletişim kısmından bize ulaşabilirsiniz. Farklı psikoloji konularında bilgilendirici videolara ulaşmak için aba Psikoloji YouTube kanalına abone olabilirsiniz. 

Read More