Anne baba ile kurulan güven bağı bir çocuğun sağlıklı gelişimi için temel ihtiyaçtır. Güven bağı kişilik ve karakter gelişiminde en temel duyguların başında gelir. Çocuk için güven duygusu ilk önce temel bakım veren anne ve babadan gelir. Doğumla beraber anne ile bebek ilk ten tene teması kurar. Anne bebeğin ağlamalarından ihtiyaç sinyallerini alır ve bu ihtiyaçlara yanıt verir. Verilen yanıtın doğruluğu, yeterliliği ve süresi bağın gelişimini etkiler.

Bebeğin ihtiyaçları sadece fiziksel ihtiyaçlar değildir. Duygusal ihtiyaçlarının da anne baba tarafından doyurulması gerekir. Fiziksel temasın devam etmesi, sevgi sözcükleri, ilgi ve şefkat verilmesi bağı güçlendirir. Zamanla kurulan göz teması bu güven duygusunun yerleşmesine katkı sağlar. Bebeğin duygusal ve fiziksel olarak sağlıklı gelişimi aynı zamanda zeka gelişimini de destekleyecektir. Ebeveynlerle kurulan bu bağ yaşam boyu bireyin kişilik ve karakter gelişimine etki edecektir.

Anne baba ile kurulan güven bağı çocuğun güvenli bir temel oluşturmasını sağlar. Bu temel sayesinde çocuk kendini ve etrafını korkusuzca keşfeder. Ailenin ilgisi ve verdiği güven çocuğun özgüveninin gelişmesini destekler. Aynı zamanda bu güven aracılığı ile çocuk sosyal hayat içerisindeki diğerlerini de güvenli bulur. Aile ile kurulan bu bağ çocuğun sosyal, bilişsel ve davranışsal olarak gelişmesini sağlar. Çocuk büyüdükçe ebeveynlerinden aldığı güven temeli üzerine sağlam ve dayanıklı bir duygusal yapı inşa eder.

Anne Baba ile Kurulan Güven Bağı Başarıyı Nasıl Etkiliyor?

Özgüven Gelişiyor, Sevgi Başarı Koşuluna Bağlanmıyor

Anne baba güven bağı çocuğun sağlam bir özgüven geliştirmesini sağlıyor. Çocuk aile içerisinde hata yapmaktan korkmuyor aksine hatalarıyla tecrübe kazanıyor. Cezalandırılma ya da sevgiden mahrum kalma korkusu olmayan çocuk güven ortamında özgürce deneyim kazanıyor. Bu sayede problem çözme becerilerini geliştiriyor. Sorunlarıyla nasıl başa çıkabileceğinin yapıcı çözüm yollarını öğreniyor. Çocuk bu sayede eğitim hayatında da hata yapmaktan korkmuyor. Özgüveni ve cesareti ile girişken tavırlar sergiliyor. Derse daha çok katılıyor ve başarısız olduğunda kırıklığa uğramıyor. Bunun yerine hatasını fark edip bir sonraki sefer için düzeltme fırsatı ediniyor. Başarısız olmaktan korkmuyor çünkü başarısızlığı Anne baba ile kurulan güven bağı açısından risk kabul etmiyor. Çocuk, ailesi tarafından koşulsuz sevileceğini, başarı ya da başarısızlığın bunu etkilemeyeceğini biliyor.

Anne Baba ile Kurulan Güven Bağı Çocuğun Öğretmen Algısını Etkiliyor

Aile içerisinde gelişen güven bağı çocuğun dış dünyaya yönelik algısını, tutumunu ve beklentilerini de belirliyor. Okula başladığında öğretmenini de üçüncü bir ebeveyn modeli olarak kabul ediyor. Hatalarına, başarısızlığına ya da başarısına öğretmeninin vereceği tepkiyi anne-babanın tepkisi ile bir kabul ediyor. Dolayısıyla koşulsuz sevileceğini ve performansının bu bağa etki etmeyeceğini düşünüyor. Burada ailenin kurduğu güvenli temeli zedelememek adına öğretmenlere çok büyük görevler düşüyor. Özellikle de okulöncesi ve ilköğretim dönemi öğretmenlerinin çocuklarla sağlıklı iletişim kurabiliyor olması gerekiyor. Aksi halde aile ne denli güven inşa etse de okul yaşamında öğretmenlerin olumsuz yaklaşımları ile çocuklar zedeleniyor.

Gelecek Kaygısı ve Ayrılık Anksiyetesi Yaşanmıyor, Kariyer Fırsatları Değerlendiriliyor

Anne babayla kurulan bağ gençlerin sağlıklı şekilde aileden bağımsızlaşmasını sağlıyor. Birey olmanın, kendi hayat düzenini kurmanın aile ile bağını zedelemeyeceğini bilen çocuk özdenetim geliştiriyor. Bu çocuklar geleceğe daha umutla bakıyor, risk almaktan korkmuyor ve kariyer fırsatlarını değerlendiriyorlar. Anne babadan ayrılmayı kaygı nesnesi olarak algılamıyor, ayrılık anksiyetesi yaşamıyorlar. Bu sayede eğitim hayatlarında, meslek hayatlarında ve özel yaşamlarında özgürce seçimler yapabiliyorlar. Çocuklar farklı şehirlerde ya da ülkelerde eğitim ya da iş fırsatlarını değerlendirebiliyor.

Yaşamın getireceği rolleri biliyor, bu rollere ön hazırlık yapıyorlar. Aileyi otorite ya da karar mekanizması olarak görmüyorlar. Ancak ailenin fikirlerine, desteğine ve erken yaşam tecrübelerine önem veriyorlar. Duydukları saygı, güven ve verdikleri değer hayatlarıyla ilgili önemli konularda ailelerine danışmalarına imkan veriyor.

Anne baba ile kurulan güven bağı çocukların kariyer gelişimine ve başarıya yönelik algılarına etki ediyor. Anne-baba, çocuk ilişkinizi değerlendirdiğinizde güven bağı kurulamadığını hissediyorsanız psikolojik destek alabilirsiniz. Çocuğunuzun kariyer gelişimine destek olma istiyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz. Stratejik yetene yönetimi ile kariyer danışmanlığı hizmetimizden faydalanabilirsiniz. Kariyer gelişimi, psikoloji, aile ve çocuk konularında yazdığımızın diğer yazıları okumak isterseniz blog alanını inceleyebilirsiniz. Mutlu Aileler Başarılı Çocuklar Yetiştiriyor! ve Akademik Başarı ve Ailenin Etkisi ve benzeri yazılarımıza ulaşabilirsiniz.

 

 

Read More

Bağlanma sorunu ve otizm arasında bir bağlantının olduğuna dair birçok farklı bilimsel araştırma sonucu bulunmaktadır. Eskiden otizm spektrum sendromu belirtisi gösteren çocuklar için ebeveynlerin (özellikle annenin) tutumu sorumlu tutulurdu. Bunun nedeni çocuklarda bağlanmanın bakım verenle başlamasıdır. Bakım verenin tavırları sosyal ilişkiler üzerinde büyük belirleyicidir. Ancak söz konusu otizm spektrum bozukluk olduğunda bunun biyolojik bir rahatsızlık olduğunu gözden kaçırmamamız gerekir. Çocuk yalnızca annenin tutumundan dolayı otizm spektrum sendromu belirtileri göstermez. Ancak belirtilerin yoğunluğu konusunda annenin tutumu belirleyicidir diyebiliriz.

Bağlanma ve Otizm Arasındaki İlişki

Otizm ve bağlanma sorunu çeşitli benzerlikler göstermektedir. Bazı ortak davranış biçimleri güvensiz bağlanma olarak adlandırılan bağlanma stiliyle ortaklık göstermektedir. Atipik oyun, az sıklıkta iletişim kurma, duygu düzenleme sorunu gibi belirtiler hem bağlanma sorunlarında hem de otizm durumunda gözlemlenmektedir. Bağlanma sorunlarının nedeni annenin tutumu da olabilir. İhmalkar ebeveyn tutumu bağlanma sorunları için tetikleyici olarak algılanmaktadır. Ancak eğer çocukta otizm spektrumla ilgili diğer belirtiler mevcutsa ebeveyn ilgili tutumlarda bulunsa da bu gibi problemler görülebilir. Yalnızca otizm spektrum sendromu gözlemlenen çocuğa ebeveynin ilgisi destekleyici olacaktır. Otizm spektrumun yoğunluğunda azalmalar sağlayabilmektedir.

Bağlanma Sorunu ve Otizm: Bağlanma, Anne Baba Tutumu ve Otizm

Bağlanma sorunu ve otizm arasındaki bağıntıda anne babanın tutumunun değişiklikler yaratabileceğinden söz ettik. Bakım verenin özellikle 0-3 yaş döneminde çocuğa yaklaşımları çok önemlidir. Otizm spektrum sendromu sosyalleşme alanında sorun yaşanması temeline sahiptir. Bu sendromu gösteren bireyler sosyal iletişimde zorluk çeker ve tekil etkinlikler yapmayı tercih ederler. Anne babanın bağlanma döneminde çocukla konuşması ve göz teması kurması sosyal ilişki becerilerini geliştiren bir şeydir. Eğer çocuk genetik olarak otizm spektrum sendromunun izlerini taşıyorsa sosyal iletişime bir tık daha dikkat edilmeli diyebiliriz. Bu durumda çocukla iletişim kurarken telefona bakmak, çocuğu oyalamak adına sürekli televizyonu aracı olarak kullanmak sendrom için tetikleyici olabilir.

Bağlanma sorunu erken yaşta tespit edilirse otizm spektrum sendromu da erken yaşta tespit edilebilir. Yukarıda bahsettiğimiz atipik oyun, az iletişim kurma, duygu düzenlemede sorunlar bebeklik döneminde fark ediliyorsa otizm spektrum sendromunun bir belirtisi olabilir. Bağlanma stilleriyle alakalı yapılan uygulamalarda anne babanın odadan çıktığında çocuğun verdiği tepkiler göz önünde bulundurulur. Eğer bebeğiniz siz odadan gittiğinizde ağlama krizleri geçiriyor ve döndüğünüzde size sert davranıyor kızgınlık belirtileri gösteriyorsa bağlanma problemleri olabilir.  Hiç tepki göstermiyorsa da bu bir problemdir. Belli bir oranda bağlanma gerçekleşmeli ve size güvendiği için siz çıktıktan bir süre sonra rahatsızlık duyması gerekmektedir. Bu güvenli bağlanmanın göstergesidir. Ancak otizm spektrum sendromu belirtilerine sahip çocuklar hiç tepki göstermeme eğilimi göstereceklerdir.

Read More