“Biliyorum ama sınavlarda yapamıyorum.” Bu cümleyi duyduğumuz çok sayıda öğrenci var. Bu ifade aslında öğrencilerin öğrenme yöntemlerine dair iki eksiği ortaya çıkarıyor. Birincisi öğrencilerin tekrarla öğrenmeye çok fazla bağlı olması, ikincisiyse öğrenme konusunda kendilerini değerlendirme konusunda yeterince başarılı olmamaları. Özellikle ikincisi metacognition öğrenmenin önemini ortaya koyuyor.
İlk eksikliğe kısaca bakacak olursak, tekrar ezberleme ve örüntü eşlemeyi amaçlayan pratik ya da tekrarlayan bir uygulamadır. Bu uygulamalar, yüzeysel öğrenmeye yol açar. Öğrenciler bilgileri alır ve benzer problemlerle karşılaştıklarında çözüm üretebilirler. ancak problem farklı göründüğünde sorun yaşarlar.
Bilgiyi yalnızca ezbere bilmek, bu bilgiyi kullanmak için yetersizdir. Örneğin, Almanca kelimeleri ve gramer kurallarını ezberleyebilirsiniz; ancak Almanca konuşmak bu bilgilerden daha fazlasını gerektirir. Yani, ezberlenen bilgi yetersizdir.
Kendi becerilerini doğru değerlendirmenin önemi
İkinci eksiklik olan kendini yanlış değerlendirme, eğitim süreci için son derece önemlidir. Çünkü kişiye uygun olmayan öğrenme yollarının kullanılmasıyla sonuçlanarak verimi düşürür. Öğrenciler, bilgiye sahip olmalarına rağmen sınavlarda başarısız olmaktan şikayet ederler. Peki, bilgiye sahip olduklarını nereden biliyorlar? Kendilerini doğru değerlendiriyorlar mı?
Bilgiyi edindiğine inanan öğrencilerin çoğu, aslında ödevlerini yaptığını, denemeler çözdüğünü, konu tekrarı yaptığını vs söylemek ister. Burada yanlış değerlendirilen nokta şudur: öğrenciler bu yöntemlerle genellikle kavramlara aşina olsa da bu kavramların nasıl kullanılacağını öğrenmezler. Öğrenciler, aşinalıkla öğrenmeyi karıştırabilir. Marilla Svinicki (2004) bunu Anlama Yanılsaması (Illusion of Comprehension) olarak adlandırır ve diğerleri buna akıcılığın yanılsaması demişlerdir.
Başa dönüp metacognition’a nasıl başlanmalı sorusuna cevap arayacak olursak, yukarıda sözünü ettiğimiz iki eksikliği odağımıza almak doğru bir karar olabilir. Metacognition, düşünme sürecimize dair bilgi ve düzenlemeyi ifade eder. Daha derin bir anlayış oluşturma stratejileri hakkındaki bilgimiz ve Anlama Yanılması’na dair farkındalığımız üstbilişsel (metacognitive) bilginin içeriklerini oluşturur.
Öğrencilerin üstbilişsel gelişimini nasıl destekleriz?
Düşüncemizi (öğrenme) düzenleme ve uygun öğrenme stratejileri uygulama yeteneğimiz, eleştirel olarak, özellikle üstbilişsel izleme ve değerlendirmede, öğrenme seviyemizin ve öğrenme süreçlerimizin doğru öz değerlendirmesine bağlıdır. Öyleyse, bu alanlarda öğrencilerimizin üstbilişsel gelişimini nasıl destekleyebiliriz?
Öğrencilerin daha geniş bir yelpazedeki öğrenme stratejilerini bilmelerine ve kullanmasına yardımcı olmak için bunları yeni stratejilerle tanıştırıp onlara bunları uygulama fırsatı verebiliriz. Daha derinlemesine öğrenmek için, öğrencilerin prova stratejilerinin ötesine geçmelerine yardım etmeliyiz. Daha derin bir öğrenme, bildiğimiz şeyleri genişletip birleştirmeyi gerektirir ve ayrıntılı ve örgütsel öğrenme stratejileriyle kolaylaştırılır.