Öğrenciler, öğretmenlerini sevdiklerinde ve onlara güvendiklerinde daha iyi öğrenirler. Bu nedenle her bir öğrenciyle iletişim kurmak büyük bir önem taşır. Bu durumun ebeveynler için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Bir çocuk, anne ve babasına ne kadar çok güvenirse fikirlerine ve önerilerine de o kadar çok değer verir.

Onları iyi yönlendirmek ve gençlere hedef belirlemede destek olmak için eğitmenlerin ve ailelerin dikkatli olması gerekiyor. Peki, onlara size en çok ihtiyaç duydukları dönemde en iyi desteği sağlamak için neler yapabilirsiniz?

Hedef belirlemek motivasyonu arttırır

Stanfordlu psikolog William Damon; bir hedefe sahip olmayı, hayatta bir numaralı motivasyon kaynağı olarak görüyor. Bunun için de belirlenmesi gereken öncelikli iki konu var: birincisi kendisi için neyin önemli olduğu ve ikincisi ise çalışmaları sonucunda nasıl bir hayat yaşamak istediği. Buna karşılık lise öğrencilerinin büyük kısmı yalnızca kendine söyleneni yerine getiriyor ve gerçek dünyadan koparılmış gibi bir hayat sürüyor.

hedef belirleme

Başarılı olmak isterken, başarılı olmanın tanımını kendi için tam olarak yapmamış çocuklar istenmeyen sonuçların ya da başarıya giden yolun verdiği stresle baş etmekte zorlanabiliyor. Diğer taraftan gençlerin hedef belirleme konusunda da pek rahat olmadıklarını biliyoruz. Bu aşamada ebeveynlerin ve eğitmenlerin yapabileceği en iyi şey tutarlı bir esneklik sağlamak.

Gençlerin kendine güvenini arttırın

İçinden çıkamadıklarını düşündükleri anlarda çeşitli aktivitelerle sahip oldukları becerilerin ve güçlerin farkına varmalarına destek olmak da gençleri desteklemenin en iyi yöntemleri arasında sayılabilir. Öğrencilerinizin ya da çocuklarınızın size ve özellikle de kendilerine güvenmeye ihtiyacı var. Böylece kendileri için anlam taşıyan alanları keşfederken, kişisel tercihlerini görmezden gelmeyecekler.

Öğrencilerin kim oldukları, ne yöne gitmek istedikleri ve hedeflerini nasıl başaracakları hakkında düşünmelerine yardımcı olmak onlara ne yapmaları gerektiğini söylemekten çok daha motive edicidir. Böylece, yalnızca kariyer anlamında değil, genel olarak hayattan beklentilerini fark ederler ve ayakları yere daha sağlam basar. Bu da belli bir hedef için yol alırken çevresel faktörleri en doğru şekilde değerlendirmelerine, dikkat dağıtıcı unsurları devre dışı bırakmalarına yardımcı olur.

Read More

Günümüzde eğitmenler, okulların dersler dışında dikkat etmesi ve katkıda bulunması gereken şeyler olduğu konusunda bir uzlaşı içerisindeler. Ancak yine de bu “şeyler”in ne olduğu biraz karmaşık bir mesele olmaya devam ediyor. Çünkü karakter, cesaret, bilişsel olmayan beceriler gibi çok sayıda kavram işin içine giriyor.

Son yıllarda sosyal ve duygusal beceriler büyük önem taşımaya ve sorgulanmaya başladı. Temel olarak standart testlerle öğrencilerin becerilerini belirlemenin ve bunları bir puanla ölçmenin çok doğru bir yöntem olmadığına dair görüşün yaygınlaşması sonucunda empati ve bakış açısı edinmenin önemi hakkında çaba gösteren eğitmenler sık sık karşımıza çıkıyor.

Sosyal ve duygusal yeterlik öğrenmeyi destekliyor

Her geçen gün öğretmenler, sosyal ve duygusal yeterliğin önemini daha çok ön plana taşımaya başlıyor. Çünkü öğrenme sürecine neyin dahil edileceği ve neyin dışarıda bırakılacağı genellikle uzlaşması zor bir konu olarak karşımızda duruyor. Buna sosyal ve duygusal beceriler de dahil.

sosyal ve duygusal beceriler

Genel olarak baktığımızda 21. yüzyılda eğitim ve öğrenme dediğimiz zaman, eleştirel düşünce, iş birliği, iletişim ve yaratıcılıktan bahsediyoruz. Yaşam ve kariyer anlamındaysa, en önemli beceriler arasında bilgi, medya ve teknoloji becerileri geliyor. Bir diğer yaklaşıma göreyse asıl önemli olan ve üzerine çalışılması gereken şey, öğrencilerin güçlü yanları: cesaret, motivasyon, iyimserlik, öz kontrol, sosyal zeka ve merak. Burada en önemli konu, belli bir karakteri iyi ve diğerini kötü ya da yetersiz olarak etiketlemeksizin; bu kavramlar ve karakter özellikleri üzerine düşünmek.

Her türlü beceri pratikle geliştirilebilir

Bu noktada “growth mindset”ten mutlaka bahsetmeliyiz. Çünkü bu terim, pratik yaparak olumlu becerilerin (zeka da bunlara dahil) geliştirilebileceğine işaret ediyor. Sosyal ve duygusal beceriler de, geliştirilebilir beceriler kapsamının içinde ve özellikle öğrenme becerisinin en önemli destekçilerinden biri olarak görülüyor. Güvenli bir ortamda ve güvenilir ilişkiler kurduklarında ögrenciler öğrenmek için hazır hale gelirler.

Çocuklar ve gençler davranışsal olarak bir başarı elde ettiklerinde kendi davranışlarını kontrol edebildiklerini ve daha iyi seçimler yapabileceklerini fark ederler. Böylece becerilerini geliştirmek için belli bir motivasyona sahip olurlar.

Read More

Anne ve babalar; sürekli rekabetçi, talepkar ve sorumluluklarla dolu bir hale gelen dünyada çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmek konusunda kaygılanabiliyor. Bu kaygı zaman zaman çocuğun üzerine çok fazla düşmeyle sonuçlanabiliyor. Üstelik, günümüzde geçmiş yıllara kıyasla çok daha fazla aşırı korumacı ebeveynle karşılaşıyoruz. Diğer taraftan akademik ve sosyal olarak destek vermek için yapılması gereken en önemli şey sağlıklı duygu durumuna sahip çocuklar yetiştirmek.

Çocuklarınızı her şeyden koruyan bir kalkanın içinde yetiştirirseniz ileride sorunlarla baş etmekte zorlanma olasılıkları epey yüksek. Çocuklarının attığı her adımı kontrol etmeye çalışan anne ve babalar, çocuklarına yalnız yürümeyi öğretmek konusunda başarılı olamayabiliyor. Çocukların kendi fikirlerinin işlevsel ve değerli olduğunu bilmeye ihtiyacı var.

Uzmanlara bakılırsa, çocukları mücadeleden uzak tutmak verimsiz bir girişim olabilir. Bunun yerine, içinden çıkamadığınız bir konu varsa çocuğunuzun fikrini sormayı deneyebilirsiniz. “Böyle bir durumda kalsaydın ne yapardın?”, “Böyle bir sorun yaşıyorum, sence ne yapabilirim?” Böylece hem harika fikirler edinebilir hem de çocuğunuza sorunlara nasıl yaklaşması gerektiğini öğretmiş olursunuz.

Dirençli çocuklar yetiştirmek önemli

Zor durumlarınız için çocuğunuza danışmak; hataların, başarısızlıkların gizlenecek bir şey olmadığını, böyle durumlarda yardım istemenin iyi bir fikir olabileceğini uygulamalı olarak gösterir. Onların fikirlerine önem verdiğinizi hissettirirsiniz. Hayatının en önemli kahramanlarından biri olarak çocuğunuza sorunlarınızdan bahsettiğinizde ve bunu yaparken sakinliğinizi koruduğunuzda “Herkes zaman zaman sorun yaşar ve bu son derece normaldir” mesajı vermiş olursunuz. İşler her zaman istediğimiz gibi gitmeyebilir ve bu zamanlarda sevdiklerimizin desteği hayatımızı kolaylaştırır.

Bütün çocuklar bazı sorunlarla karşılaşır. Bazen beklediklerinden düşük bir not, bazen bir oyuna kabul edilmeme… bu sorunlar çokça çeşitlenebilir. Bu nedenle çocukların sorunlarla baş etmeyi, problemler karşısında dirençli olmayı öğrenmesi gerekiyor.

 

Çocuğunuzun fikrini aldığınız konuyu dikkatli seçin

Bu aşamada çocuklarınızın sorumluluk duygusu altında ezilmemesi için gündelik ve daha basit sorunlarla başlamanız gerekiyor. Çocuğunuz büyüdükçe, onların fikirlerini daha ciddi konularda da alabilirsiniz ama küçük bir çocuğa gerçekten hayatınızın zor kararlarını vermek üzere bir sorumluluk hissettirmeyin. Bu kararlar yetişkinler için bile zorlayıcı olabiliyor!

 

Read More

Bütün ebeveynler çocuklarının hayatta başarılı olmasını ister. Bu nedenle de onlara amaçlarına nasıl ulaşabileceklerini öğretmeye çalışırlar. Onlara pek çok tavsiyede bulunur ve kaçınmaları gereken şeyleri iyice kafalarına sokmak için ellerinden geleni yaparlar. Ancak son araştırmalar bu yönlendirmelerin bazılarının yanlış olduğunu ortaya koyuyor.

Geleceğe değil, içinde bulunduğun ana odaklan

Çocuklarımıza genellikle geleceğe, hedeflerine odaklanmasını ve beklediği ödülü kazanmak için çalışmasını söylüyoruz. Ancak geleceğe odaklanmak çok sayıda negatif duyguyu açığa çıkarır. Sürekli en iyi notları almaya veya en iyi üniversiteye kabul almaya odaklanan bir zihin endişe ve korkuyla dolar.

Küçük stresler motivasyonu arttırsa da, uzun dönemli kronik stres sağlığımızı ve dikkat ve hafıza gibi zihinsel becerilerimizi zayıflatır. Bu nedenle ana odaklanmayı, içinde bulundukları anın tadını çıkarmayı öğrenen çocuklar hem daha iyi performans gösterir hem de daha mutlu hisseder. Üstelik, çalışmalar mutluluğun %12 daha üretken olmayı sağladığını gösteriyor.

Stresin üstüne gitmek yerine sakinleşmenin yollarını keşfet

Dersler, sosyal ortamdaki hiyerarşiler, ailelerin beklentileri, kendi hayalleri derken çocuklar gittikçe daha küçük yaşta kaygıyla tanışmaya başlıyor. Çocuklara, stresin hayatın kaçınılmaz bir parçası olduğunu söylemek ne yazık ki pek işlevsel sayılmaz. Çocuklara antidepresan ilaçlar, uyku hapları, kahveyi azaltmak gibi tavsiyelerde bulunmaktansa, onlara stresli bir olayla karşılaştıklarında neler yapabileceklerini öğretmek daha doğru bir karar olacak.

Hayatımızı, yaşadıklarımızı her zaman değiştiremesek de stresli olaylar karşısında kendimizi sakinleştirmek için meditasyon, yoga, nefes teknikleri gibi birçok teknik yardımımıza koşar. Bu teknikleri çocukken deneyimlemelerini sağlamaksa, çocuğunuz için yapacağınız en iyi şeylerden biri olacak.

Sürekli meşgul olmaktansa boş zamanların tadını çıkar

Çocuklarınız için bitmek bilmeyen programlar, kurslar, planlar yapmaktan vazgeçmelisiniz. Araştırmalar, beynimizin odaklanmadığı zamanlarda muhteşem fikirler ürettiğini gösteriyor. Bu nedenle çocuğunuzu tıklım tıklım bir program çizmektense, onlara boş zaman verin. Bırakın, evde boş otururken kendi eğlenceli ve yaratıcı oyunlarını üretsinler.

Üstelik böyle zamanlarda çocuğunuzun ilgi ve becerilerini keşfetmeniz çok daha kolaylaşır. Çünkü kendi haline kalan çocuğunuz büyük olasılıkla yapmaktan en çok keyif aldığı şeye yönelir.

Read More

Başarı ve mutluluk gibi duygu durumumuz üzerinde önemli etkisi olan kavramlar, günümüzde son derece somut çerçeveler dahilinde tanımlanabiliyor. Çevremizde gerçekleşen olaylar, geçmişten gelen bilgiler bu tanımları içselleştirmemizde önemli bir rol oynuyor. Bu durumda, yaştan ya da durumdan bağımsız olarak biz de kendimizi içselleştirdiğimiz tanımlara göre eleştiriyoruz.

Belli ölçüde özeleştiri, çocukların ya da yetişkinlerin kendi davranışlarını değerlendirmesinde ve şekillendirmesinde olumlu bir etki yaratıyor. Diğer taraftan, önyargıya dönüşen bilgiler, zaman zaman kendimizi acımasızca eleştirmemize de ortam yaratabiliyor. İşte bu tür bir özeleştiri, başarıyı desteklemek yerine kaygı, endişe, korku gibi olumsuz olarak kategorize edebileceğimiz duygu durumlarına yol açıyor.

Çocukların kendini sevmeyi öğrenmesi çok önemli

Çocuklar başta olmak üzere tüm insanların kendisiyle kurduğu ilişki, tıpkı çevresindekilerle kurduğu ilişki gibi çok önemli. Bunun için anne ve babaların çocuklarına eleştirel yaklaşırken kendilerini yetersiz ve hatta suçlu hissettirecek şekilde davranmaması gerekiyor. Sürekli olarak yanlış bir şey yaptığını düşünen çocuk, sonunda kafasında bir genellemeye giderek başarısız biri olduğu kanaatine varma eğiliminde olur. Bu da kendine olan güvenini azaltır.

Peki, çocuklarınıza kendini sevmeyi nasıl öğretebilirsiniz? İçselleştirilmiş negatif deneyimler, kişilerin kendini eleştirirken acımasızlaşmasına neden olabilir. Bu nedenle, mindfulness bütün bir bakış açısını değiştirmeye yardımcı olabilir. Yanlış bir şey yapıldıysa buna doğru demek yerine, insanların bazen hata yapabileceğinden ve bunun son derece doğal olduğundan bahsedebilirsiniz. Yapılan hatanın bir kişiyi tanımlamayacağını, yalnızca bir yaşantı olduğunu çocuğunuza en iyi şekilde anlatmalısınız.

Başarı ile kendini sevmek arasındaki ilişki

Geçen haftaki yazımızda motivasyonun başarıya olan etkisinden bahsetmiştik. İşte, kendini sevmek direkt olarak motivasyonu etkilediği için başarıya da destek olur. Kendini sevmek için, kişinin kendini belli bir ölçüde eleştirmesi ve olumlu ya da olumsuz yönlerini keşfetmesi gerekiyor. Olumsuz yönlerine karşılık, olumlu yönlerinden duyacağı memnuniyet kişinin kendine dönük sevgisini arttırıyor. Bu da başarılı olabileceğine dair inancını güçlendiriyor.

Kendine güvenen, daha iyisini yapabileceğini ve hak ettiğini düşünen çocuklar potansiyellerini sonuna kadar kullanma eğiliminde oluyor. Böylece, dozunda özeleştiri ve kendini sevmek sonunda çocukları – kendi tanımları çerçevesinde – başarılı birer yetişkin haline getiriyor.

Read More

Her çocuk kendine özgü beceri ve eğilimlere sahiptir. Her yaşta ve her koşulda geçerli olan bir değişken olarak farklı öğrenme biçimleri karşımıza çıkıyor. Bu nedenle eğitimcilerin pek çok öğrenme ve öğretme modelinden her bir çocuk için uygun olanını seçmesi gerekiyor.

Ancak iş eğitmenlerle bitmiyor; anne ve babaların da çocuklarının kendine has öğrenme yöntemini keşfetmesi büyük önem taşıyor. Çünkü ona özel yöntemi keşfettiğiniz zaman akademik başarısını desteklemenin yanı sıra özgüvenini ve motivasyonunu arttırmasına yardımcı olabileceksiniz.

Çocukları öğrenme güçlüğü çeken aileler, zaman zaman paniğe kapılabiliyor. Bu durum önemli bir sorunun habercisi olabileceği gibi, yalnızca çocuğunuzun farklı bir öğrenme yöntemi olduğunu gösteriyor da olabilir. Bu nedenle, paniğe kapılmadan önce çocuğunuzu anlamaya çalışın ve ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız profesyonel destek almaktan çekinmeyin.

Çocuğunuzu sürekli olarak gözlemleyin

Çocuklar duygularını genellikle mimik ve jestleri aracılığıyla belli ederler. Bu nedenle onları gözlemlemek çocuğunuzu tanımanız için size büyük oranda yardımcı olur.

Bazı çocuklar öğrenme sürecinde daha fazla harekete ihtiyaç duyar. Dokunarak, parmaklarıyla sayarak öğrenenleri bu gruba dahil edebiliriz. Bazıları için sesli bir şekilde çalışmak, diğerleri içinse okumak en iyi yöntem olabilir. Ebeveynler, çocuklarını bir şeyler öğrenmeye çalışırken müdahale etmeksizin gözlemlemeli ve kendi yollarına izin vermelidir.

Öğrenme yönteminin keşfi için ebeveynlere çocuklarının 6 ya da 7 yaşına gelmesini beklemeyi öneririz. Ancak bu uzun bir süreç olacak, çocuğunuz büyüdükçe eğilimleri de değişecek. Bu değişimlere açık olun ve kendini bulması için onu yeterince özgür bıraktığınızdan emin olun.

Uygun öğrenme koşulları sağlamaya çalışın

Her çocuğun kendine has bir öğrenme yöntemi olduğu gibi, ideal öğrenme ortamı da vardır. Bazı çocuklar için sokaktan gelen bir inşaat sesi öğrenmeyi imkansız hale getirebilecekken diğerleri bu sesin farkına bile varmayabilir. Kimi zamanda ortam sıcaklığı ve hatta ışığın rengi bile önemli birer değişken olarak karşımıza çıkıyor.

Çok soğuk ve çok sıcak ortamlarda yeterince odaklanamayan çocukların öğrenme performansı düşüyor. Farklı ışıklandırmalar dikkat dağıtıcı bir etki yaratabiliyor.

Çocuğunuzu tanımanız hem onun hayatını kolaylaştıracak hem de aranızdaki ilişkiyi güçlendirecek kadar önemli. Ona da kendinize de bu şansı tanımak için, öğrenmekte zorlandığı veya kolayca öğrendiği konuları, çalışma yollarını ve çalışma ortamlarını gözlemleyin. Onunla konuşarak neler hissettiğini, neyi neden yaptığını anlamaya çalışın.

Read More