Sınav stresi nasıl yenilir ?” sınava girmek isteyen öğrencilerinin çoğunun cevabını aradığı sorudur. IELTS söz konusu olduğunda ise stresle baş etmek çok önemlidir. IELTS kısıtlı sürede cevap verilmesi gereken alt bölümlere ayrılmış bir sınavdır.  Sınav stresi tetiklendiği an bir bölümde çıkan sıkıntı tüm bölümleri etkileyecektir. Stres anında sınava odaklanma problemleri, özgüvende azalma ve endişeden kaynaklı elin ayağın birbirine dolaşması gibi yan etkiler ortaya çıkabilir. Kişinin baştan sınav stresini yenmesinin en etkili çözüm olmasıyla beraber sınav anında beklenmedik stres olma durumunda da kontrolün sağlanması önemlidir. Bu nedenle bugünkü blog yazımızda IELTS sınav stresini nasıl yenebileceğimizden bahsedeceğiz.

 

Sınav stresini yenmek için altında yatan sebeplerin bulunması gerekir. IELTS () konusunda sizi stres olmaya sürükleyen faktörün ne olduğunu anlamak için üzerinde düşünmeniz gerekir. “Neyden korkuyorsunuz?” sorusu bu noktada etkili bir soru olabilir. Sınav stresi nasıl yenilir  sorusunun cevabına en kolay yoldan ulaşmamızı sağlayan bizi kaygılandıran ya da korkutan faktörü bulabilmektir. IELTS konusunda strese girmenizin nedeni yüksek ihtimalle sınavın kendisinden değil sonucundan korkmanızdır. İyi bir sonuç alamazsanız istediğiniz hedefe ulaşamamak ya da insanların ne düşüneceği sizi etkiliyor olabilir. Böyle durumlarda sonucu düşünmenin sınav performansını daha da olumsuz etkilediğini bilmek ve sınav anına odaklanabilmek gerekir.

 

Sınav stresi nasıl yenilir denilince akla bazı bilişsel yöntemler gelir. Sınav konusunda sizi kaygılandıran nedenleri bir kağıda yazın. Ardından kaygılarınıza karşılık antitezler bulun. Örneğin “IELTS’den 6.5 alamazsam istediğim üniversiteye kabul alamayacağım.” Negatif yargısı üzerinden tartışalım. Bu yanlış bir bilgi değil. Evet dil koşulu olarak IELTS’ten  6.5 isteyen bir üniversiteye 6.5 alamazsanız kabul alamazsınız. Ancak eğer sürekli buna odaklanıyorsanız sıkıntı yaşarsınız. Sürekli 6.5 almalıyım diye düşünmeniz daha çok stres yaparak sınav anında performansınızın düşmesine neden olacaktır. Dolayısıyla antitez olarak kağıda “6.5 alamasam da bu başarısız biri olduğumu göstermez.” Yazabilirsiniz. “ Sınav anında beklenmedik durumlardan dolayı da 6.5 alamamış olabilirim.”, “Bir anlık performansım genel başarımı belirlemez.” gibi yönergeler rahatlamanızı sağlayacaktır.

Sınav Stresi Nasıl Yenilir? Stres Yaşayan Ne Yapmalı?

Sınav stresi yaşayanların ihtiyacı olan şey: Rahatlamaktır. IELTS’e karşı duyulan sınav stresi nasıl yenilir sorusunun bir diğer cevabı da rahatlamayı sağlayan aktiviteler yapmaktır. Sınavı gereğinden fazla önemsemeniz sizi kaygılandırıyor olabilir. Sınavı ölüm kalım meselesi haline getirirseniz stresiniz artacaktır. Stresinizi azaltmak ve rahatlamak için sınava çalışma sürecinizde günlük boş zaman aktivitelerine zaman ayırmanız iyi gelecektir. Özellikle fiziksel aktivite rahatlamanızı sağlayacaktır. Stresli durumlarda sempatik sinir sistemi dediğimizi bizi tehlikede olduğumuzda tetikte tutan sistem aktifleşir. Tersine yönelik, bizi rahatlama noktasına getiren parasempatik sinir sistemimizi aktifleştirmek sınav konusunda sakinleşmemizi sağlayacaktır. Özellikle yoga, meditasyon ve nefes egzersizleri parasempatik sinir sistemini aktifleştirdiği bilimsel olarak kanıtlanmış uygulamalardır. Düzenli olarak yapılan bu tür aktiviteler kişinin stresli anlarında kontrolünü sağlamasında etkilidir. IELTS sınav stresi için de etkili olacaktır.

Read More

Bugün içinde yaşadığımız dünya çok sayıda dikkat dağıtıcı unsuru barındırıyor. Başarılı olmak için bu unsurlardan sıyrılmak ve yapılan işe odaklanmak büyük önem taşıyor. Profesyonel veya akademik çalışmalar, başarılı sonuçlar doğurmak için pratik ya da stratejik becerileri gerektiriyor. Gelin bu becerilere birlikte göz atalım.

Odaklanma ve konsantrasyon becerisi

Son yıllarda meditasyona verilen önemin artmasının sebebi, büyük ölçüde artan dikkat dağıtıcı unsurlar. Çünkü böyle bir dünyada başarılı olmak için, odaklanmak ve yapılan işe bütün konsantrasyonu vermek gerekiyor. Bunun yolu, en iyi odaklanma ortamını ve zamanını keşfetmekten geçiyor. Bu süreçte meditasyon, dağılan zihnin toparlanmasına yardımcı oluyor.

Problem çözme becerisi

Eldeki işe baktığında, çözülmesi gereken problemleri hızla fark edebilen kişiler çok daha başarılı oluyor. Bu zamanın iyi yönetilmesi ve enerjinin verimli kullanılması için çok önemli. Problem çözme becerisinin, diğer kişilerle birlikte çalışma ve işbirliği geliştirmeyi de kapsadığını da hatırlatalım. Her şeyi kendiniz çözmek zorunda değilsiniz. Elinizdeki problemi çözmek için yetkin kişileri tespit etmek de problem beceriniz olduğunu gösterir.

basari-beceri

Kaliteli bilgiyi tanıma becerisi

Teknoloji çağında, bilgi önem kazandı. Ancak, kaliteli olmayan bilgiler de büyük bir hızla dolaşıma girdi. Başarılı olmak için zaman yönetimi çok önemli ve zamanı iyi yönetmek için de kaliteli bilgiyi görünce tanımayı öğrenmeniz gerekiyor. Elinizdeki işi tamamlamak için hangi bilgilere ihtiyacınız olduğunu bilirseniz, bilgiye ulaşmanız da daha kolay olur.

Bilgiyi sentezleme becerisi

Farklı kaynaklardan elde edeceğiniz bilgileri, mevcut bilgilerinizle nasıl sentezleyeceğinizi biliyorsanız başarılı olmanız o kadar mümkün. Çünkü bilgiler birbirinden bağımsız şekilde salınırken bir çıkarım sağlamaz. Çıkarımı sağlayacak ve bu bilgileri belli bir bakış açısına göre değerlendirecek olan sizin senteziniz olacak. Bunun için detayların birbiriyle nasıl ilişkilendiğini görmeye çalışın.

Eleştirel düşünce becerisi

Eleştirel düşünme, yeni bir ürün ya da fikir elde etmek için olmazsa olmaz bir beceridir. Geçmişteki ortaya konmuş bilgileri edinmek ne kadar önemli olsa da, başarılı olmak için kendi bakış açısınızı katmanız gerekir. Bu, verilen bilgiyi olduğu gibi almak ve kabul etmek değil, bu bilginin neden kabul edilebilir olduğunu araştırmak anlamına gelir. Uzun süreli öğrenme için, “nedir?” sorusuna cevap aramanın ötesinde “neden?” sorusuna da bir cevap bulmak önemlidir.

Read More

Meditasyon hakkında yanlış algıların hala yaygın olduğunu görüyoruz. Ancak meditasyonun insan psikolojisine ve sağlığına olumlu etkileri artık bilimsel olarak da ortaya konuyor. Bunun yanı sıra meditasyon algılanandan öte öyle yalnızca ‘belirli bir sınıf’ insanın yapabildiği bir şey de değil. Herkes için her yerde meditasyon mümkün!

Günlük hayatımızın hızlı seyrinde bir nefes almak kadar yakın ve faydalı bir yerde duruyor. Belki ilk adım olarak bu yargıları kırarak başlayabiliriz. Yine de, ancak içselleştirerek süreci kendimize ait hissettiğimiz bir iç dünya yolculuğu haline getirebiliriz.

Bilim meditasyonunun faydalarını onaylıyor

Meditasyonun faydalarına dair bilimsel birçok araştırma var. Meditasyon popülerleştikçe Harvard Tıp gibi önemli kurumlarca meditasyonun faydalarını anlamak için birçok bilimsel araştırmalar yapıldı. Yapılan araştırmalarda meditasyonun;

  • stresi azalttığı,
  • strese bağlı yaşlanmayı yavaşlattığı,
  • mutluluk seviyesini yükselttiği,
  • öğrenme ve hafızayı geliştirdiği,
  • kalp sağlığı ve yüksek tansiyonu olumlu yönde etkilediği kanıtlandı.

Yapılan bu araştırmalarda meditasyonun anksiyete ve depresyon bölgelerinde onarıcı etkisinin olduğu hemen hemen her araştırmada görülüyor.

meditasyon

Meditasyonun gündelik hayata etkileri

Peki bu olumlu etkiler ve onarıcı etki gündelik hayatta insana nasıl yansıyor? Güçlenen anatomimiz ve onarılan hasarlarımız gündelik motivasyonumuzu nasıl şekillendiriyor?

Yapılan araştırmalara bakılırsa, meditasyonun etkileri hem bilincimiz açıkken hem de uyku sırasında bilincimiz kapalıyken onarıma devam ediyor. Meditasyonun etkileri biz uykudayken günlük yaşamımızı temelden etkileyen ‘Farkındalık’ ve ‘Hedef Koyma’ bölgelerine direkt etki ediyor. Meditasyon yapan ve yapmayan insanlar arasında ‘Empati’ ile ilgili beynin bölgelerindeki farklılık bize meditasyonun hayat motivasyonumuzu en derinden nasıl etkileyebileceğini gösteriyor.

İnsanlara ve olaylara karşı tahammül seviyemizi yükseltmek istiyor, hayatı daha iyi anlamak istiyorsak meditasyon yapmalıyız. Ayrıca meditasyon yapan insanlarda alfa dalgalarındaki yüksek oran hayata karşı bakış açımızın pozitif olmasını sağladığını gösteriyor. Yaşamı, insanları, olayları daha pozitif bir yerden kendimize zarar vermeden yorumlamak istiyor kısacası bardağın dolu tarafından hayata bakmak istiyorsak meditasyon yapmalıyız sonucunu net bir şekilde görüyoruz.

Daha önceki yazılarımızda meditasyonun gri bölgeyi azalttığından bahsetmiştik. Gri bölgesi azalan beyin; zihnimizi daha mutlu, stressiz, dinamik ve güçlü yönelendirecektir. Günlük motivasyonumuzda grilerin yerini renklere vermek istiyorsak bu iç yolculuk fırsatını kaçırmamız gerekiyor.

Read More

Daha mutlu bir dünya mümkün mü? Bu soru pek çok kişinin aklını kurcalayadursun, UC Berkeley’in Greater Good Magazine’i mutluluk sırlarını uzmanlara sordu. Bilimsel temellere dayanan mutluluk pratiklerini anlatan bilim insanları ve araştırmacıların verdikleri yanıtlar, mutluluğun pek çok yolu olduğunu bize gösteriyor.

Jane Dutton, Michigan Üniversitesi’nde işletme ve psikoloji profesörü:

En sevdiğim araştırma temelli mutluluk pratiğim, gün boyunca diğer insanlarla yaptığım yüksek kaliteli bağlantılara karşı tetikte olmaktır. Bir yabancı olsa bile, etkileşimde canlılık ve yaşam belirtisi hissettiğimde yüksek kaliteli bir bağlantı olduğunu hissediyorum. Benim uygulamam, içimde beni güçlendiren vitaminler gibi çalışan bu bağlantıları farketmek, tatmak, detaylandırmak ve hatırlamak.

Laurie Santos, Yale Üniversitesi’nde psikoloji ve bilişsel bilim profesörü:

Şefkat meditasyonu. Bu meditasyon türünü diğer, nefes tabanlı meditasyonlardan çok daha kolay buluyorum ve ne zaman beni nasıl dengeli hissettirdiğini fark etsem şaşırıyorum. Ayrıca bu uygulamanın insanlarla etkileşimlerimde ve kendi zayıf yönlerime karşı sabrımdaki etkilerini de görmeyi çok seviyorum.

Judson Brewer, Massachusetts Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde doçent:

Şefkat! Bu pratiğin ne kadar tatlı olduğunu fark etmek yıllarımı aldı. Psikiyatri uzmanlık eğitimim sırasında, tam anlamıyla iş başındayken öğrendim: Bisikletle işe giderken önüme çıkan şoförlere nezaket göstererek başladım ve hastaneye gittiğimde, bu şoförlere öfkeli olmak yerine, huzurlu ve mutlu olduğumu keşfettim. Hayatı değiştiren uygulama.

Kristin Layous, East Bay, California State Üniversitesi’nde psikoloji profesörü:

Memnuniyet pratikleri. Memnuniyet ifadeleri çok etkili olabilir, ama aynı zamanda hayatınızda neyin iyi olduğuna dair not almanın oldukça güçlü olduğunu düşünüyorum (mutluluk saymak gibi). Ben mutluluklarımın bir günlüğünü tutmuyorum, ama bazen aklım karıştığında ya da negatif yönde ilerlediğinde, hayatımdaki güzel şeylere yeniden odaklanmaya çalışıyorum ve bu da benim kötü tarafta kalmamama yardımcı oluyor.

mutluluğun sırrı

Elizabeth Dunn, British Columbia Üniversitesi’nde psikoloji profesörü:

Egzersiz. Gerçekten meşgul olsam bile, koşmak, yüzmek, bisiklete binmek veya yoga yapmak için her gün bir saatimi ayırırım. İlgili araştırmaları okumanın yanı sıra, kendi ruh halimi izledim ve bu uygulamanın benim mutluluğum için büyük bir fark yarattığını keşfettim.

Hedy Kober, Yale Üniversitesi’nde psikiyatri ve psikoloji profesörü:

Meditasyon, memnuniyet, fiziksel egzersiz. Birlikte, beni esnek ve güçlü tutarlar. Zihnimi açık, kalbimi açık ve vücudumu etkin tutuyorlar.

Michael Norton, Harvard Business School’da işletme yönetimi profesörü:

Chris Hsee’nin aşırı edinim konusundaki araştırmaları, zevk almayı unutacak kadar birikime saplantılı olduğumuzu gösteriyor. Çoğu zaman bunu aklımda tutuyorum ve yaşamda biriktirme değer olanın ne olduğunu ve ne olmadığını düşünüyorum.

Tim Kasser, Knox Kolej’de psikoloji profesörü:

Araştırmalar kişisel gelişim, bağlılık ve toplum duygusu için içsel hedefleri takip eden insanların para, görüntü ve statü için dışsal hedeflere odaklananlardan daha sağlıklı olduğunu gösteriyor. Bu yüzden piyano çalmak, bahçede çalışmak, eşimle ve çocuklarla sohbet etmek, gönüllülük yapmak gibi şeylere daha çok ve alışveriş yapmaya veya diğer insanların hakkımda ne düşündükleri konusunda endişelenmeye daha az zaman ayırıyorum.

Read More

Günümüzde insanlar, hayatlarını yaşarken daha aktif ve gerçekten ‘orada’ olmak istiyor. Teknoloji ve modernitenin ortasında sıkışmış hissetmek ve sürekli bir yere koştururken hayatı ıskalamamak için mindful bir zihne sahip olmayı önemsiyorlar. Yoga ve meditasyonun gördüğü ilginin artışı, mindfulness kelimesinin hayatımıza girişi bile yaşanan farkı ortaya koymaya yetiyor. Çünkü mindful zihne sahip olmak, hayatı bizim için daha yaşanabilir hale getiriyor. Kendi hayatımız üzerinde söz hakkımız olmasını sağlıyor.

Peki, mindful insanlar diğerlerine göre neleri farklı yapıyor?

1 – Çevrede olan bitene ilgiyle yaklaşmak

Mindfulness ile birlikte, insanlar çevrelerinde olan bitenlere farklı bir pencereden bakmayı öğreniyor. Mindfulness pratiği yapan kişiler, genellikle sanki hayatlarında ilk kez bir şeyle ilgileniyormuş gibi hissettiğini söylüyor. Duş alırken suyu hissetmek, yemeğin kokusunu hissetmek gibi gündelik şeylerden bahsediyoruz.

Mindfulness’ın böyle bir fark ortaya koymasının temel sebebi, yeni nöral bağlantılar yaratmasıdır. Çevremizde yaşanan olaylara karşı ilgi duyduğumuz zaman, her günden daha fazla keyif alabiliriz.

mindfulness

2 – Kendilerini kolay affetmek

Hayatın engebeli yollardan oluştuğunu herhalde inkar edemeyiz. Bazen hedeflerimize ulaşır, bazen kendi kendimizi hayal kırıklığına uğratırız. Aslında mindfulness pratikleri de bu iniş çıkışlardan nasibini alır. Bazen pratik yapmak için zaman bile ayırmayız, bazen ne kadar uğraşsak da odaklanamayız.

Yine de de mindfulness pratikleri sayesinde yaptıklarımız beklentilerimizi karşılamadığında bunun hata anlamına gelmediğini öğreniriz. Yalnızca o sırada beklediğimiz gibi davranmamışızdır ve kendimize kızmaya değil, kendi bedenimizi ve zihnimizi dinlemeye ihtiyacımız vardır. Bu da kişisel gelişimin önemli bir parçasını oluşturan ‘kendini affetme’ anlamına gelir.

3 – Güzel zamanlara minnet, kötü zamanlara şefkat duymak

Herhangi bir duyguya dikkat ettiğiniz zaman, bu duygunun hareket halindeki bir enerji olduğunu fark edersiniz. Duygular doğası gereği gelir, gider, gezinir, dolaşır. Hareket halindeki duyguyu itip kakmadan izlemek, onları daha kolaylıkla yaşamanıza yardımcı olur. Böylece zor zamanlarda kendinizi sıkışmış hissetmek yerine, bir süreçten geçtiğinizi fark edersiniz.

Mindfulness pratikleri sayesinde, güzel zamanları sahiplenmek kadar olumsuz duyguları da sahiplenmek gerektiğini öğrenirsiniz. Olumsuz duygular içindeyken nelere ihtiyaç duyduğunuzu bilir ve kaybolmadan bu süreci atlatabilirsiniz.

Read More

Meditasyonun etkileri büyük oranda sorgulanmaya devam ededursun, bilim dünyası da büyük değişim yarattığı iddia edilen bu pratiği incelemeye başladı bile. Çok kolay olduğunu söyleyemesek de basit bir pratik olarak çok sayıda insanın ilgisini çelen meditasyonun etkilerini yaşam pratiklerinin yanı sıra beyinde görmek dahi mümkün. Bu etkileri konuşmaya başlamadan önce gelin, meditasyonun ne olduğunu bir açıklığa kavuşturalım.

Meditasyon nedir?

Meditasyon genel anlamda nefes, bedendeki hisler, bir nesne gibi belli bir şeye odaklanarak zihnin en sade şekilde karmaşık düşüncelerden çıkmasına yardımcı olur. Bu aşamada etrafınızda ve bedeninizde olan bitene müdahale etmeksizin var oluşlarını izlemek gerekir. Düzenli olarak yapılması önerilen meditasyon bir noktadan sonra bir alışkanlık haline gelerek, zihin kaybolduğu yollara girdikçe ona yol gösterecek kapasiteye ulaşır.

Meditasyonun beyinde yarattığı etkiler

Meditasyonun etkileri bir ölçüde kolayca kabul edilebilir durumdaydı. Ancak modern teknolojinin ilerleyişiyle birlikte yapılan araştırmalar, meditasyon sonucunda beyinde gerçekleşen değişimlere dair detayları görmemizi sağladı. Sonuçlar çoğu kişiyi şaşırtacak düzeyde oldu.

Gerçekleşen temel değişim, beynin normalde olduğu kadar aktif bir şekilde bilgi üretmeyi durdurmasıydı. Çünkü 20 dakikalık meditasyonun bile, beyindeki beta dalgalarını önemli ölçüde azalttığı ortaya çıktı. Şimdi meditasyon sonrası beyinde gerçekleşenlere daha detaylı bakalım:

meditasyonun beyne etkisi

Ön lob: Bu kısım beynin en çok evrim geçiren bölümü olarak mantık, planlama, duygular, öz-bilinç farkındalığından sorumludur. Meditasyon sırasında ön korteks bir anlamda çevrimdışı oluyor.

Yan lob: Beynin bu kısmı, bedenimizi çevreleyen dünyayla ilgili duyusal bilgiyi bizi zaman ve mekanda yönlendirmek üzere işler. Meditasyon sırasında yan lobun aktivitesi yavaşlar.

Talamus: Duyular için gözetim görevlisi olan bu organ, bazı duyusal verileri beynin derinliklerine inerek ve izindeki diğer sinyalleri durdurarak dikkatinizi yoğunlaştırır. Meditasyon ise, gelen bilginin akışını yavaşlatır.

Retiküler oluşum: Beynin nöbetçisi olarak, bu yapı gelen uyarıları alır ve beyni yanıt vermeye hazırlanması için uyarı verir. Meditasyon uyaran sinyalini geri çevirir.

Kısacası, meditasyon yaptığımız zaman nöral bağlantıyı zayıflatırız. Bu da her zamanki gibi güçlü tepkiler vermeyeceğimiz anlamına gelir. Bu negatif anlamda bir bağlantı kopuşu değildir. Meditasyon sonunda olumsuz duyguların etkisi altına girmektense onları belli bir mesafeden izleyebiliriz. Böylece mantıklı tepkiler verme olasılığımız ve dolayısıyla yaşam kalitemiz artar.

Read More

Meditasyonun ve mindfulness adı verilen yöntemin öğrenme üzerine etkisinden daha önce de bahsetmiştik. Bu kez Harvard Medical School’dan nörobilimci Sara Lazar’ın bu konudaki bulgularından yola çıkarak, bu iki metodun beyin hücrelerine olan etkisinden bahsedeceğiz. Bu iki metot benzer yollardan giderek bir sonuca ulaştığı için zaman zaman birbirinin yerine kullanılabiliyor.

Meditasyonun, rahatlatıcı ve sakinleştirici etkisini artık herkes biliyor. Diğer taraftan mindfulness sayesinde kişilerin kendi zamanını ve duyguları üzerine kontrolü artıyor. Böylece, kendini tanımak ve kendinin farkında olmak, kişisel gelişimi en iyi şekilde tamamlamak için doğru adımları atmak mümkün hale geliyor.

Bilişsel süreci durdurarak beyninizi dinlendirin

Şaşırtıcı olan ise Sara Lazar’ın meditasyonun beyin hücrelerini değiştirecek kadar güçlü olduğuna dair bulguları. Mindful olduğumuz zamanlarda odağımızı nefesimize, içinde bulunduğumuz ana çekeriz ve bilişsel sürece kısa bir ara veririz. Böylece duyularımız daha aktif hale gelir.

Sara Lazar kendi araştırmasına nasıl başladığını şöyle anlatıyor: “İlk çalışmada, bir kontrol grubu ile uzun zamandır meditasyon kişileri inceledik. Uzun zamandır meditasyon yapan kişilerin insula ve duyu bölgelerinde, işitme ve duyu korteksinde artan miktarda gri maddeye sahip olduklarını tespit ettik,” ve devam ediyor; “ Ayrıca frontal kortekste daha fazla gri madde bulunduğunu gördük. Bu işler bellek ve yönetimsel karar verme ile alakalı kısım.

Normal şartlarda yaşımız ilerledikçe korteksimizde küçülme görülür. Yaşlandıkça bir şeyleri hatırlamamızı zorlaştıran şey de budur. Ancak 50 yaşındaki meditasyon yapan kişilerin, tıpkı 25 yaşındakilerle aynı miktarda gri maddeye sahip olduğu görülüyor.

Meditasyon ve mindfulness pratikte nasıl bir fark yaratır?

Uzun zamandır bu konu üzerine çalışan ve kendisi de 20 yıldır meditasyon yapan Lazar; “Mindfulness tıpkı egzersiz gibi. Gerçekten zihinsel bir egzersiz biçimi olduğunu söyleyebiliriz. Nasıl ki egzersiz sağlığımızı güçlendiriyor, o da stresle daha iyi baş etmemize yardımcı olur ve ömrü uzatır. Meditasyon da benzer şekilde etki eder.”

Bilimsel olarak henüz ne sıklıkla meditasyon yapılması gerektiğine dair bir kesinlik yok. Yine de her gün en az 10 dakika meditasyonun yapmak ciddi anlamda fark yarattığı biliniyor.

Read More