Ergenlikte yeme bozuklukları sıklıkla obezite, anoreksiya nevroza ve bulumiya nevrozadır. Ergenin yeme davranışı bilinçli şekilde takip edilmediğinde aile veya çevre tarafından yeme bozukluğu fark edilmeyebilir. Bu da tedavinin gecikmesine neden olabilmektedir. Erken teşhis için yeme davranışlarının hangilerinin bir yeme bozukluğu belirtisi olduğunu bilmek önemlidir.

Yeme bozukluklarının klinik başvuru sıklığı erkeklere oranla kadınlarda daha fazladır. Her yaş aralığında görülebilen yeme bozukluğu ile ergenlik çağında daha sık karşılaşılabilmektedir. Akran zorbalığı, toplumun ideal beden algısı, ince bir bedenin güzellikle bağdaştırılması yeme bozukluklarını tetiklemektedir. Sosyal medya, televizyon aracılığıyla da ideal beden mesajı vurgulanmaktadır. Bu da gençlerin zayıf olanın daha sevilebilir, güzel ve değerli olduğu yanılgısına kapılmalarına neden olmaktadır.

Aile içi ilişkiler, ebeveyn tutumları, karakteristik özellikler, çevre ve deneyimler de eklendiğinde bozukluk gelişebilmektedir. Yeme bozuklukları ergenin fizyolojik sağlığı kadar, psikolojisini, sosyal ilişkilerini ve akademik performansını da olumsuz etkilemektedir. Ergenlikte görülen yeme bozukluğu türleri nelerdir? Ergenlikte yeme bozuklukları neden gelişir? Aileler bu konuda ne yapabilir? Yazının devamında detaylarıyla paylaşacağız.

Ergenlikte Yeme Bozuklukları Kaça Ayrılır?

Yeme bozuklukları her yaşta görülebilir olsa da belirgin şekilde ergenlik yıllarında alışılmış bir davranış halini alır. Çünkü bu dönemde gencin odak noktası fiziksel imajı ve diğerlerinde bıraktığı izlenim üzerine kuruludur.

Genç başkaları tarafından beğenildiği sürece kendini beğenir. Ancak sevgi ihtiyacını yeterince tatmin edemeyen bireylerde aşırı yeme, yiyerek mutlu olma davranışları da sıkça görülür. Her şeyden önce beslenme fizyolojik bir ihtiyaçtır ve yemek yeme gereksinimi her birey için kaçınılmazdır. Yeme bozuklukları da ideal beden algısı ile fizyolojik beslenme ihtiyacı arasında kişinin yaşadığı stres sonucu gelişmektedir.

Ergenlikte yeme bozuklukları sıklıkla aşağıdaki 3 tipte görülmektedir;

Obezite

Dünya Sağlık Örgütü obeziteyi vücutta sağlığı bozacak oranda aşırı yağ depolanması olarak tanımlamaktadır. Obezite günümüzde dünya genelinde etkili olan önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Obezite çocukluk hatta bebeklik yıllarından itibaren başlayabilmektedir. Çocukluğunda obezite sorunu olanların 1/3’ü, ergenliğinde sorun yaşayanların ise %80’i yetişkinlikte obeziteye yakalanmaktadır. Bu nedenle erken teşhis son derece önemlidir, obezite oranlarını düşürmek için mutlaka çocukluktan tedaviye başlanılmalıdır.

Özellikle bebeklikte ve erken çocukluk yıllarında başlayan obezite çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimini olumsuz etkilemektedir. Ergenlikte fiziksel, bilişsel etkilerinin yanı sıra ciddi düzeyde özgüveni, benlik saygısını, sosyal iletişimi tahrip etmektedir. Ergenlik döneminde obezitenin varlığı ve süresi gencin psikolojik iyi halini de etkilemektedir.

Ergenlikte yeme bozuklukları çoğunlukla genetik kökenli olup, çevrenin ve kişiliğin etkisiyle de gelişebilmektedir. Obezitede de genetik yatkınlık oranı oldukça yüksektir. Dolayısıyla obezite ile mücadele eden ergenlerin ebeveynleri obeziteyi sorun olarak kabul etmezse tedavi gecikebilmektedir. Ergenlikte gelişen veya ergenliğe kadar süregelen obezite gencin hareketlerini sınırlandırmaktadır.

  • Rahat ve hızlı hareket edememe,
  • Çabuk yorulma,
  • Nefes nefese kalma, solunum güçlüğü,
  • Çarpıntı,
  • Her mevsim kolayca terleme,
  • Sürekli acıkma,
  • Dikkati sürdürme ve konsantrasyon güçlüğü,
  • Ergenliğin erken/geç başlaması,
  • Tüylenmede artış,
  • Tansiyon,
  • Cilt sorunları,
  • Sindirim sorunları görülebilmektedir.

Ergen obezitenin fizyolojik zorluklarıyla mücadele içerisindeyken çevrenin de alay etme, lakap takma, dışlama gibi yaklaşımları olduğunda süreç iyice zorlaşmaktadır. Çoğu durumda ergen kilo vermeyi arzu eder, ancak ilk motivasyon kaybında öğünler daha sık ve büyük porsiyonlar olarak geri döner. Şok diyetler, ağır sporlar obezite ile mücadelede tehlikeli ve kısa süreli etkiye sahiptir.

Uzun vadede sağlıklı sonuçlar alabilmek için mutlaka beslenme uzmanı ile yol almak gerekmektedir. Bu süreçte motivasyonun korunması ve obezitenin altında yatan psikolojik etmenler varsa tedavi edilmesi için psikologla da görüşülmesi önerilir.

Obezite, özellikle ergenlik dönemin devam ediyorsa destek alınması oldukça önemlidir. Aksi halde akran zorbalığı, aile için olumsuz iletişim gibi diğer faktörler de eşlik ettiğinde depresyon ve intihar girişimlerine kadar gidebilmektedir.

Anoreksiya Nevroza

Ergenlikte yeme bozuklukları denildiğinde ilk akla gelen anoreksiya nevrozadır. Anoreksiya nevroza sıklıkla ergenlik döneminde başlangıç gösterir. Anoreksiya yetişkinlikte de devam edebilir veya genetik, çevresel, psikolojik nedenlerle başlayabilir. Çok az beslenme, saplantılı denebilecek şekilde kalori hesaplama, yoğun egzersiz bu hastalığın belirgin belirtileridir. Bozukluğun ortaya çıkmasında asıl etken kişinin beden algısının bozulmasıdır.

Anoreksik bireyler ayna karşısına geçtiklerinde kendilerini olduklarından daha kilolu ve yapılı görürler. Ailelerinin veya arkadaşlarının aksini söylemeleri onlara yetmez. Öğünlerini düşük kalorili ve küçük porsiyonlar halinde tüketirler. Birkaç lokmada doyduklarını hisseder ve yeterli olduğunu düşünürler. Kilo almak değil gram artışları dahi onlar için yoğun stres nedenidir. Müdahale etmek için besinlerini daha da azaltır ve daha ağır sporlar yaparlar.

Psikolojik bir rahatsızlık olmasına rağmen besin alımındaki yetersizlik sonucu bireylerde ciddi sağlık sorunları açığa çıkar. Sindirim sorunları, ciltte bozulmalar, kurumalar, renk değişimi, saçlarda dökülme, kalp sorunları, dikkati sürdürme ve odaklanma güçlüğü görülür. Depresyon, depresif duygu durum, anksiyete, agresyon da anoreksiya sonucu gelişebilmektedir. Kızlarda hormonal denge bozulur ve adet kanamaları kesilebilir.

Ergenlikte yeme bozuklukları içerisinde yer alan anoreksiya tedavi edilmediğinde ölümcül olabilmektedir. Bu beslenme bozukluğu uzun süre sürdürüldüğünde tüm organlar süreçten olumsuz şekilde etkilenecektir.

Bulumiya Nevroza

Bulumiya nevroza örtük belirtiler vermesi nedeniyle çoğunlukla aile ve çevre tarafından geç fark edilmektedir. Yine çoğunlukla ergenlik yıllarında başlayan ancak yetişkinlikte de devam edebilen bir bozukluktur.

Bulumia nevrozada kişi belli bir süre içerisinde normalden fazla olacak şekilde beslenir. Öğünlerini genelde tıkınırcasına yer ve aldığı yüksek kaloriyi dengelemek için tekrarlayıcı sağlıksız davranışlarda bulunur. Kendini kusturur (boğazına parmağını sokar), idrar söktürücü veya bağırsak boşaltımını hızlandırıcı ilaçlar kullanır. Uzun süre aç kalma ve ağır fiziksel egzersizler de görülebilir.

Ergenlikte yeme bozuklukları içerisinde yer alan bulumia tedavi edilmediğinde;

  • Kadınlarda adet düzensizliğine,
  • Kusmaya bağlı gelişen vücuttaki tuz, su, mineral dengesinin bozulmasına,
  • Kusmaya bağlı yemek borusunda meydana gelen tahribatlara (tahriş, yırtık gibi),
  • Mide delinmesi, kanaması gibi mide sorunlarına,
  • Ağız içi sağlığının bozulmasına, dişlerde sorunlara,
  • Kalp-ritm bozukluğuna yol açabilir.

Anoreksiya nevrozadan farkı bu bireylerin normal veya normalin üzerinde bir kiloda olmalarıdır. Dolayısıyla da dışarıdan bir bozukluk olduğu kolay kolay fark edilmez. Bu bireylerde tıkınırca yemek yeme atakları vardır, sıklıkla yedikleri karbonhidrat, şeker ve yağ ağırlıklı besinlerdir. Bu besinleri yedikten sonra yoğun pişmanlık ve suçluluk duyarlar.

Beslenme şekillerine veya vücut ağırlıklarına yönelik çevrenin eleştirileri bulumiyanın gelişmesini pekiştirir. Kişi hem sevdiği sağlıksız besinlerden hem de hayalini kurduğu vücut imajından vazgeçemez.  Tıkınma atakları çoğunlukla kaygı, stres, üzüntü durumlarında artış gösterir. Anoreksiyada olduğu gibi bulumiya da en sık kadınlarda görülmektedir. Anoreksiya kadar olmasa da ölümle sonuçlanma riski de bulunmaktadır. Bulumiya, anoreksiyaya oranla tedaviye daha fazla yanıt vermektedir.

Ergenlikte Yeme Bozuklukları Neden ve Nasıl Gelişir?

Ergenlikte yeme bozuklukları genetik yatkınlık, çevresel ve psikolojik faktörler sonucu gelişebilmektedir. Ailede yeme bozukluğu öyküsü varsa risk artmaktadır. Özgüven eksikliği, düşük benlik saygısı, olumsuz beden algısı da bozukluk gelişimini tetiklemektedir. Baskıcı otoriter tutum ve aşırı korumacı ebeveyn tutumları da yeme bozuklukları üzerinde etkilidir. Hatalı ebeveyn tutumları ile yetişen bireyler aile içerisinde kendi duygu, düşünce ve fikirlerini paylaşamazlar.

Sorumluluk alamayan, sürekli kontrol altında tutulan gençler için beslenme şekillerini kontrol edebiliyor olmak iyi hissettirir. Depresif kişilikler, sosyal anksiyete yaşayanlar ve yaygın kaygı bozukluğu olanlar risk altında olabilir. Medyanın, sosyal iletişim kaynaklarının, modanın da zayıflıyı idealleştirmesi gençlerde yeme bozukluklarının gelişmesine neden olmaktadır. Cinsel istismar ve travmatik yaşantılar da yeme bozukluklarının gelişmesini tetikleyebilmektedir.

Streste yeme bozukluklarının gelişimini belirgin düzeyde etkilemektedir. Kimi bireyler stres altında porsiyonlarını çoğaltır ve yeme sıklığını artırır. Kimilerinde ise iştah kapanır ve yetersiz beslenme görülür. Burada önemli olan stresin gelişmesine neden olan duygu ve düşüncelerdir. Bu tarz davranışlar stres, kaygı, üzüntü sonucu neredeyse herkeste görülebilir.

Mükemmeliyetçi ve/veya takıntılı kişiliklerde de risk artmaktadır. Ancak ergenlikte yeme bozuklukları tanısı koyabilmek için bu davranışların sıklığına ve süresine bakılması gerekir. Tanı koyabilmek için kişinin son üç aydaki yeme davranışlarına bakılır. Belirtilerin en az haftada 1 olacak sıklıkta tekrar ediyor olması tanı için önemlidir.

Ergenlikte Yeme Bozuklukları ve Ailelere Öneriler

Yeme bozukluklarının tedavisinde aile oldukça önemli bir role sahiptir. Erken teşhis ve tedavi için ailenin yeme bozuklukları konusunda bilgi sahibi olması oldukça önemli. Aile çocuğun beslenme şeklinden şüphe duyuyorsa mutlaka bir uzmana başvuru yapmalıdır.

Ergenlikte yeme bozuklukları ile başa çıkmak için çocukluktan itibaren özgüvene ve benlik gelişimine destek olunmalıdır. İdeal aile içi iletişim ve ebeveyn tutumu ile çocuk ve erkene ihtiyacı olan güven ortamı sağlanmalıdır.

Beslenme Ödül veya Ceza Aracı Olmamalıdır

Aile erken yaşlardan itibaren çocuğun beslenmesinde etkin rol oynamalı ve ideal beslenme düzeni hakkında bilgi edinmelidir. Çocuğun sağlıklı gelişimi için ne sıklıkta ne kadar, hangi besinleri alacağı aile tarafından takip edilmelidir. Erken yaşlardan itibaren bilinçli ve sağlıklı beslenen çocuklarda ergenlikte yeme bozukluklarının gelişmesi daha düşük olasılıktır.

Çocukluktan itibaren beslenme düzeni ödül veya cezadan bağımsız olmalıdır. “Yaramazlık yaptığın için akşam yemeği yemeyeceksin veya “bugün uslu durduğun için meyve yiyebilirsin” gibi. Beslenme koşullara bağlı olmamalıdır. Beslenme her canlının ihtiyacıdır ve besinler üzerinden disiplin sağlanmamalıdır. Ayrıca çocuk sağlıksız besinlerle de ödüllendirilmemelidir. Ödüllerin sağlıksız gıdalarla verilmesi çocuğun sağlıklı besinlere ön yargıyla yaklaşmasına neden olabilmektedir.

Aile Kendi Beslenme Davranışı ile Çocuk ve Ergene Rol Model Olmalıdır

Aileler, çocuklarına doğru beslenme konusunda kendi beslenme davranışlarıyla da rol model olmalıdır. Ana öğünlerin yanı sıra ara öğünlerin de olması özellikle tıkınırcasına yeme davranışının açığa çıkmasını önlemektedir. Mutlaka beslenme ihtiyacının belirlenmesi için bir beslenme uzmanından destek alınmalıdır.

Çocuk ve/veya ergenin beslenme ihtiyacı cinsiyete, yaşa, boya ve günlük aktivite miktarına göre farklılık gösterebilmektedir. Bu nedenle yeterli ve ideal beslenme menüsünün bir uzman tarafından hazırlanması çok daha sağlıklıdır.

Ergenlikte Yeme Bozukluklarının Teşhis ve Tedavisinde Mutlaka Uzmanlardan Destek Alınmalıdır

İç Hastalıkları uzmanı (dahiliye), beslenme uzmanı ve psikolog/psikiyatrist tedavi sürecinde iş birliği içerisinde çalışmalıdır. Fizyolojik tedavi ve beslenmenin yeniden düzenlenmesinin yanında gence mutlaka psikolojik destek de sağlanmalıdır. Ancak bu sayede bozukluğun gelişimini tetikleyen çevresel ve psikolojik alt nedenler çalışılabilir.

Tedavi sürecinde psikolojik desteğin ihmal edilmesi sıklıkla hastalığın yeniden nüksetmesine yol açmaktadır. Tedavi sürecinde uygulanacak psikoterapi ve psikoeğitim ile hastanın psikolojik ve fizyolojik iyi hali dengelenebilmektedir.

Ergenlikte yeme bozuklukları genetik yatkınlık sonucu gelişiyorsa ailenin fark etmesi zorlaşabilmektedir. Aile bireyleri birbirlerinde gördükleri bu bozukluğu normal kabul edebilir ve olumsuz etkilerini inkar edebilir. Eğer bozukluk aile içi sorunlar ve ebeveyn tutumları kaynaklı gelişiyorsa mutlaka aile danışmanlığı da alınmalıdır. Ergenlikte Ebeveyn Tutumu Nasıl Olmalı? Yazımızdan da faydalanabilirsiniz. Detaylı bilgi ve psikolojik destek için Aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Eğer kendinizi sürekli aç hissediyorsanız, acıkan siz değil duygularınız olabilir. Peki günümüzün önce gelen hastalıklarından olan obeziteye de neden olan ve bir yeme bozukluğu olan duygusal açlık nedir? Nasıl yönetilir?

Yeme Bozukluğu Nedir?

Yeme bozukluğu, vücudun ağırlığı konusunda gereğinden fazla kaygılı olmadan doğan yeme alışkanlığıdır. Yeme bozukluklarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.

1.Binge Eating Disorder (Aşırı Yeme Bozukluğu-Duygusal Açlık): Sık sık ve büyük porsiyonlarla beslenme olarak özetlenebilir. Vücudun acıkmasına, yenilen şeylerin sindirilmesini beklemeden tekrar yeme isteğinin duyulmasına neden olan bir rahatsızlıktır.

  1. Anorexia (Anoreksiya): Kilo alma korkusunu travma haline getirmiş ve kilo almamak için çok az yeme ve sürekli kilo vermek için diyet yapan insanların sahip olduğu bir rahatsızlıktır.
  2. Bigoreksiya: Sağlıklı ve fit bireylerin hafta 3 kez 1-2 saat yaptığı sporu haftada 5 gün 3-4 saat yaparak sağlıklı olmaktan çok kas yapma eğilimi olan insanların sahip olduğu rahatsızlıktır.
  3. Bulimia: Aşırı yeme istediğinin yanında kusma isteği ile besini sindirmeden vücuttan atılmasına neden olan bir diğer yeme bozukluğudur.

Duygusal Açlık Nedir?

Psikolojik olarak yaşanılan veya hissedilen eksikliklerin yerini yemek ile doldurma istedi aslında tam olarak duygusal açlıktır. Fiziksel olarak acıkmanızın dahi mümkün olamayacağı zamanlarda kendinizi sürekli aç hissediyorsanız psikolojik bir probleme dayalı yeme bozukluğunuz olabilir.

Duygusal Açlığa Neden Olan Şeyler

Psikolojik nedenler: Travmatik çocukluk dönemleri, duygusal boşluklar, ergenlik dönemleri gibi genelde insanların duygusal zaaflarının yoğun olduğu dönemlerde daha çok hissedilir. Yaşadığımız duygusal boşluğu doldurmak için yemek yemeyi tercih ederiz. Bu da düzensiz yeme alışkanlığına dayanarak bizi yeme bozukluğuna iter.

Yalnızlık: Aslında yalnızlık başlığı ile duygusal açlık kısmı tamamen iç içedir. Bir birey duygusal açlık yaşıyor ve sürekli bir şeyler tüketiyor ise  kilo alır. Kilo aldıkça kendine olan özgüvenin de zedelenme olur. Zedelenme sonucu sosyal faaliyetlerini seyrekleştirir veya ara verir. Bu da bireye yalnızlığı doğurur. Yalnız kaldıkça da sürekli yeme istediği ortaya çıkar. Yalnızlık, yeme bozuklu olan duygusal açlığın en kritik ve kısır döngüsüdür.

Yeme Bozukluğu Tedavisi

Öncelikle yeme bozukluğuna sahip olduğunuzu kabullenmelisiniz. Tedaviye başlamadan önce ne tür bir yeme bozukluğunuz olduğunu saptamalı ve size bu hissi uyandıran duygu geçişlerini keşfetmelisiniz. Yeme bozukluğu sadece mutsuz, stresli veya kaygılı olduğunuz zamanlarda değil, mutlu olduğunuz ve kendinizi ödüllendirmek istediğiniz zamanda karşınıza çıkan bir seçenektir. Yeme bozukluğunuzu tetikleyen duygu geçişlerini keşfederken sadece yaşadığınız olumsuz durumları düşünmemelisiniz. Bununla barışmalı ve bunun tedavi edilebilir bir hastalık olarak görmelisiniz.

Yeme bozukluğu tedavileri kişinin yeme bozukluk duruma göre şekillenmekle beraber bazı hastalar yatarak tedavi olmalıdır. Ağır vakalarda hastane yatışı zorunlu olabilir. Eğer;

  • Hızlı kilo kaybı yaşıyorsanız,
  • Gün içinde sürekli kusuyorsanız,
  • Tıbbi bir beslenme rahatsızlığınız var ise,
  • Daha önce ayakta tedavi olup, sağlığınıza kavuşamadıysanız,
  • Psikiyatrik hastalıklar yaşıyorsanız,

Yatılı olarak tedavi görmeniz gerekmektedir. Uzman diyetisyenler aracılığıyla verilecek olan her türlü diyet, ilaç ve egzersize sadık kalmalısınız. Beslenme bozukluklarındaki tedavi süreçleri her zaman uzun vadede sonuç verir. Tedaviye başlamadan önce günlük alışkanlıklarınızı, beslenme alışkanlıklarınızı, size eski alışkanlıklarınızı hatırlatacak her türlü olgudan kurtulmalısınız. Zarar verdiğini düşünüyorsanız arkadaşlarınız veya işiniz dahil. Tedavi edilebilir olduğunu unutmayın! Sağlığınıza kavuştuktan sonra tekrar aynı alışkanlıkları edinmeden hayatını devam ettirebilmeniz dileğiyle.

Read More

Yeme Bozukluğu kısaca…

Yemek yeme bozuklukları yeme alışkanlıkları, egzersiz alışkanlıkları, vücut ağırlığı ve şekli ile ilişkilendirilip karakterize edilen bir mental rahatsızlık durumudur. Yemek yeme bozuklukları fiziksel, duygusal ve sosyal sonuçlara yol açabilir. Yeme bozuklukları aynı zamanda tüm psikiyatrik hastalıklar arasından en yüksek ölüm oranına sahiptir. Yeme bozuklukları hem kadınlarda hem erkeklerde hangi kültürel geçmişten geldiği fark etmeksizin etkileyebilir. Alanda yapılana araştırmalar nüfusun yüzde dokuzunun yeme bozukluklarından etkilendiğini göstermektedir.

Yeme bozukluğu Sebepleri ve semptomları 

Bir bireyin neden yeme bozukluğu gösterdiğinin spesifik tek bir nedeni olmamakla birlikte genlerin ve çevrenin bu konuda en önemli faktörler olduğu biliniyor. Günümüzde pek çok genç ideal vücut imajı için endişe etmekte ve kilo vermek için sağlıklı olmayan diyetler ve egzersizler denemektedir. Yemek yeme bozukluklarının kesin sebebi bilinmediğinden, genellikle biyolojik, psikolojik ve / veya çevresel anormalliklerin bir kombinasyonunun bu hastalıkların gelişmesine katkıda bulunduğuna inanılır.

Biyolojik faktörlere örnek olarak aşağıdakileri verebiliriz;

* Düzensiz hormon fonksiyonları

* Genetik (yeme bozuklukları ve bireyin genleri arasındaki bağ hala yoğun bir şekilde araştırılmaktadır, ancak genetiğin hikâyenin bir parçası olduğunu biliyoruz).

* Beslenme eksiklikleri

Psikolojik faktörlere örnek olarak 

* Negatif vücut görüntüsü

* Zayıf benlik saygısı

Yeme bozukluklarının oluşmasına katkıda bulunacak çevresel faktörlere örnek olarak ise;

* İşlevsel olmayan aile dinamiği

* Bale ve modelleme gibi ince ve kilo kaybına neden olan meslekler ve kariyer

* Estetik yönelimli sporlar, artan performans için yalın bir vücuda sahip olmaya önem verilmesi (kürek, güreş, jimnastik, dalış uzun mesafe koşu vb…)

* Aile ve çocukluk çağı travmaları: çocukluk çağı cinsel istismarı gibi ağır travmalar

* Arkadaşlarınız ve iş arkadaşlarınız arasında kültürel ve / veya arkadaş baskısı

* Stresli geçişler veya yaşam değişiklikleri

Yeme bozukluğunu anlayabilmek için bazı sinyaller; 

Birisinin yeme bozukluğu yaşayabileceğine dair bazı fiziksel ve davranışsal işaretler vardır.

Fiziksel işaretler 

* Önemli kilo kaybı veya hızlı kilo değişiklikleri

* Kadınlarda, adet dönemlerinin kaybı veya rahatsızlığı

* Soğuğa duyarlılık- çoğu zaman ılık ortamlarda bile soğuk hissetmek

* Uyuşukluk, yorgunluk

* Baş dönmesi, bayılma

* Konsantre olma yeteneğinde azalma.

Davranış işaretleri 

* Yağ miktarını sürekli olarak azaltmak, kalori saymak, öğün atlamak, bazı yiyecek gruplarını oruç tutmak ve bunlardan kaçınmak (örneğin süt ürünleri, et veya karbonhidratlar)

* Yemek yemekten kaçınmak için bahaneler uydurma

* Aşırı ve / veya zorunlu egzersiz

* Ortalama bir kişiden daha fazla vücut şekli, ağırlık ve görünüm ile meşgul olma

* Yoğun kilo alma korkusu

* Çarpık beden imgesi (ör., gerçekten sağlıklı bir kiloda ya da zayıf olduklarında şişman hissetme ya da şişman görünme şikâyeti)

* Yemek zamanlarında sıkıntı ve / veya öfke

References

  • https://www.eatingdisorderhope.com/information/eating-disorder
  • https://www.rch.org.au/kidsinfo/fact_sheets/Eating_disorders
Read More

Yeme Bozukluğu Nedir?

Yeme Bozuklukları en genel hali ile düzensiz beslenme alışkanlıkları, vücut ağırlığı veya şekli ile ilgili ciddi sıkıntı ve endişe ile karakterize edilen hastalıklar olarak tanımlanır. Yeme bozuklukları, bir bireyin sağlığına nihai olarak zarar verebilecek yetersiz veya aşırı gıda alımını içerebilir. Yeme bozukluklarının en yaygın biçimleri arasında Anoreksiya Nervoza, Bulimia Nervoza ve “binge eating” yani bir kerede çok fazla miktarda yemek yer alır. Her bir hastalık hem kadınlarda hem de erkeklerde meydana gelebilir.

 Yeme bozuklukları yaşamın herhangi bir aşamasında meydana gelebilir. Ancak genellikle genç yaşlarda veya ilk erişkinlikte görülür. Yeme bozuklukları artık günümüzde tıbbi bir hastalık olarak sınıflandırılır. Uygun tedavi yöntemleri ile yeme bozukluğu tiplerinin çoğunu tedavi etmek mümkündür. Bu durumlar tedavi edilebilir olsa da, semptomlar ve sonuçları ciddi bir şekilde ele alınmazsa zararlı ve ne yazık ki ölümcül olabilir. Yeme bozuklukları sıklıkla anksiyete bozuklukları, maddeleri kötüye kullanım ( uyuşturucu ve ilaçları amaçları dışında kullanmak) veya depresyon gibi diğer durumlarla bağdaşlaştırılır.

Yeme Bozuklukları ve Çocuklar 

Küçük çocuklar için yeme bozuklukları, çocukların o dönemlerinde hızlı gelişmelerini geriye çekebileceği veya durdurabileceği için özellikle tehlikelidir. Küçük çocuklar özellikle hayatlarının ilk 7 yıllarında dönem dönem hızlı büyüme gösterip dönem dönem büyümede ve gelişmede durağan karakteristikler sergiledikleri için bu yıllarda yeme bozukluğu teşhisi yapmak zor olabilir. Yeme bozuklukları, Otizm Spektrum Bozukluğu gibi diğer konulara bağlı olan yemek, yemek zamanında huysuzluk etme veya fiziksel olarak yeme zorlukları ile karıştırılmamalıdır.

Günümüzde ne yiyeceğine, nasıl egzersiz yapılacağına, “obezite krizine”, popüler kültüre dair sosyal medyada bulunan karışık mesajlar birçok çocuğun garip ve baskı altında hissetmesine sebep olabiliyor. Yapılan bir araştırma, yeme bozukluklarından etkilenen çocukların yüzde 20-25’inin erkek olduğu ve çocukluk çağı obezitesi ile ergenlik/yetişkinlikte oluşabilecek yeme bozukluğunun gelişimi arasında bir bağlantı olabileceğini göstermiştir.

Yaşlarına bakılmaksızın, yeme bozuklukları en temelde yemeğin altında yatan duygularla ilgilidir. Çocukta gıda ile meydana gelen davranış değişiklikleri, çocuğun duygusal-sosyal sorunlar, depresyon, alaycılık, zorbalık veya taciz gibi ciddi sorunlar yaşadığını işaret edebilir. Bir çocuğun yeme bozukluğu semptomları göstermesi genellikle hayatında bir şeylerin yolunda gitmediği anlamına gelir. Çocuk ise yemek üzerinden hayatında bir şeyleri kontrol edebilme arzusunu yani bir şeyler üzerinde söz sahibi olma isteğini tatmin etmeye çalışır. 

Nasıl önlenir? Birkaç öneri

  • Yiyecekleri rüşvet, ceza veya ödül olarak kullanmaktan kaçının
  • Yiyecekleri ‘iyi’ veya ‘kötü’ olarak etiketlememeye çalışın. Çünkü ‘kötü’ yiyecekler yenildiğinde çocukta suçluluk ve utanç duygularına yol açabilir.
  • Çocukları çeşitliliği kutlamaya teşvik edin ve belirli bir vücut tipini idealize etmeyin.
  • Çocuğunuzun aç olduklarında yemesine izin verin ve teşvik edin. Doyduklarında ise durmaları gerektiğini anlamalarına çalışın. Tabaklarındaki her şeyi yemeye zorlamayın. 

References

https://www.eatingdisorderhope.com/information/eating-disorder

https://kidshealth.org/en/kids/eatdisorder.html

https://www.eatingdisorders.org.au/eating-disorders/eating-disorders-children-teens-and-older-adults/eating-disorders-a-children

Read More