Sağlıklı aile içi iletişim bireyin kişilik gelişiminde, kişisel, sosyal ve mesleki yaşamında başarı elde etmesini sağlamaktadır. İletişim sözlü veya sözsüz, yazılı veya sembolik veya jest ve mimikler gibi beden diliyle gerçekleşebilir. İletişimin olabilmesi için en az iki bireye ihtiyaç vardır. Bireyin iletişim becerisi aile içerisinde gelişmektedir.

Doğumla beraber temel bakım veren ile kurulan iletişim bebeğin büyümesi ile beraber sosyal kaynaklara yönelmektedir. Yürüyebilen, konuşabilen çocuk önce aile bireyleriyle sonrasında dahil olduğu sosyal gruplar içerisinde diğerleriyle iletişime başlar. Çocuğun iletişim modeli çoğunlukla rol model aldığı ailesinin iletişim modelidir.

İletişim becerileri gelişirken çocuğun yetiştirildiği ebeveyn tutumları, ailenin iletişim modeli, çocuğun mizacı etkili olmaktadır. Aynı zamanda çocuğun iletişim girişimlerine ailenin ve diğerlerinin verdiği tepkiler de çocuğun iletişim modelini şekillendirmektedir.

Aile içi iletişim nedir?

Aile içerisinde bir arada yaşamanın getirdiği tüm sözlü ve sözsüz diyaloglar aile içi iletişimi oluşturur. Ailede eşlerin birbirleriyle ilişkileri, ebeveynlerin çocuklarıyla ilişkileri ve kardeşlerin birbirleri ile ilişkileri iletişim becerisini etkiler. Ailede kurulan iletişim paylaşımcı, uzlaşmacı ve eşitlikçi ise aile içi iletişim demokratiktir. Böyle bir ailede demokratik-destekleyici ve hoşgörülü ebeveyn tutumu egemendir.

Ailede erkeğin sözü geçerliyse veya kararlarda bir kişinin otoritesi egemense bu ailede ilişkiler hiyerarşiye dayalı otoriter yapıdadır. Bu iletişim türü ilişkiyi zedeler ve sorunlu hale getirir. Bu tarz ailelerde baskın otorite figüründen diğer aile bireyleri çekinip, korkabilir. Yapıcı ilişkilerin olmadığı, sevginin koşullara bağlandığı, cezanın rol oynadığı bu tarz ailelerde sağlıklı iletişim gelişmez.

Böyle bir ailede birey cezadan korktuğu veya sevgiden mahrum kalacağı için kendini yeterince ifade edemez. Bunun sonucunda içe kapanık, çekingen, özgüvensiz bir birey gelişir. Daha da üzücü olan bireye en yakın olması gereken aile korkular nedeniyle en uzak noktaya itilir. Özellikle genç soru ve sorunlarını aileyle paylaşmaktan kaçınır. Genç kendini bulma yolunda riskli ilişkilere ve tecrübelere yönelebilir.

Ergenlikte Aile İçi İletişim Çok Daha Önemli Hale Geliyor

Çocukluktan gençliğe geçiş ve sonrası pek çok birey için zorlu bir dönemdir. Gencin anlayışa, ilgiye ihtiyaç duyduğu bu dönemde ev içerisinde yeterli iletişimin olmayışı bireyin gelişimini örseleyecektir. Babadan korkulan bir evde babayla iletişim çoğunlukla anne üzerinden olmakta ya da iletişim hiç kurulmamaktadır. Bazense buradaki baba rolü yerini anneye bırakmakta evde çekinilen figür anne olmaktadır.

Bu durum da yine aile içi iletişim ve ilişkilerin bozulmasına yol açar. İletişim bozukluğu ile baş etmenin tek yolu, aile içerisinde açık (doğrudan) iletişim kurabilmektir. Açık iletişim, kiminle konuşmak isteniliyorsa doğrudan o kişi ile iletişim kurmaktır. Aynı zamanda sağlıklı bir aile içi iletişim kurulabilmesi için her aile bireyinin evde rol ve sorumluluğunun olması gerekmektedir.

Anne ve babalık rol ve sorumlulukları çocuk ve genç rol ve sorumlulukları gibi. Her bir aile bireyi özelliklede eşler bireysel alanlarını korumalı, kendi hak ve sorumlulukları noktasında özgür olmalıdır. Eşlerin kendilerine çift olarak zaman ayırabilmesi kadar birey olarak da kendileriyle zaman geçirebilmeleri gerekmektedir. Ebeveynlerin birlikte ve ayrı ayrı çocuklarıyla zaman geçirmesi, kendi iletişim stillerini geliştirmeleri de oldukça önemlidir.

Ergenin Aile İçi İletişim Algısı Çocuklukta Şekillenmektedir

Aile içi iletişim stilleri bireyin iletişim diline çocuklukta yerleşmektedir. Dolayısıyla iletişim modelinde değişikliğe gitmek için ergenlik ve sonrası dönem oldukça geç kalınmış bir dönemdir. Çocukluktan itibaren ebeveynin çocuğuna vakit ayırması, açık iletişim kurması ve onunla karşılıklı etkileşimde olması gerekir. Çocukluktan itibaren ebeveyniyle sağlıklı iletişim geliştiren çocuğun özellikle ergenlikteki bocalamalarında ilk destek kaynağı ailesi olacaktır.

Çocuklukta sağlıklı aile içi ilişkiler gelişmezse ergenlikte bireyler aileden daha da uzaklaşabilmektedir. Aile ergenlik döneminde bireyin arkadaş ilişkilerine uzak kalmamalı ve mümkünse gencin arkadaşlarıyla tanışmaya açık olmalıdır. Hem genç hem de arkadaşları bu dönemdeki duygu, düşünce davranışları açısından eleştirilmemeli iletişim kanalları kapatılmamalıdır. Ceza vermek, yasaklamak, kısıtlamak yerine gence doğruyu bulma ve doğruya yönelme noktasında rehberlik edilmelidir.

Çocuk ve gençle ebeveyn arasında belli kuralların da eşlik ettiği bir arkadaşlık ilişkisi geliştirilebilmelidir. Çocuk ve gençlerin onay bulan davranışları mutlaka taktir edilmeli gerekirse ödüllendirilmelidir. Bu sayede davranışın kazanılması ve tekrarlanması sağlanacaktır. Bu durum çocuğun özsaygısının gelişmesine ve öz benlik kazanmasına yardımcı olacaktır. Bu kazanımlar ergenlik döneminde de gencin sağlıklı şekilde bireyleşmesini destekleyecektir.

Sağlıklı Aile İçi İlişki Nasıl Kurulur?

Sen Dili Değil Ben Dili Kullanılmalıdır

Etkili bir iletişim başlatabilmek ve iletişimi bu yönde sürdürebilmek için sen değil ben dili kullanılmalıdır. Sen dili karşı tarafı suçlayıcı bir konuşma tarzıdır. Sen dilini kullanan kişiler genellikle karşı tarafı eleştiren bir söylemde bulunurlar. Dolayısıyla iletişim içerisinde suçlanan kişi kendini savunmaya geçer. Savunma ve suçlamanın olduğu bir iletişim sağlıklı bir iletişim olmaktan uzaklaşır.

Sen dili ile iletişim kişinin hissettiklerinden çok kişiliğe yöneliktir. Bu nedenle sağlıklı bir aile içi iletişim kurabilmek için sen dili yerine ben dili kullanılmalıdır. Ben dilinde kişi iletişim kurarken ben ne hissediyorum? Ben ne düşünüyorum? Bunu karşımdaki kişiye en iyi nasıl aktarabilirim? Diye düşünür. Karşımızdaki kişiye kendimizi anlatmanın en iyi yolu ben dilini kullanmaktır.

İletişimde ben dili yaşanan bir durumun kişiye ne düşündürdüğünü ve ne hissettirdiğini karşı tarafa aktarır. Örneğin; sürekli bağırarak konuşan birine “çok kabasın” demek iletişimde sen dilini kullanmaya örnektir. “Bağırarak konuşuyor olmamız beni incitiyor, kaygı ve korku duyuyorum.” Demek ise ben diline örnektir. Burada kişi duygu ve düşüncelerini karşı tarafa yansıtmaktadır.

Yargılamadan veya suçlamadan duygu ve düşüncenin paylaşılmış olması karşı tarafın daha kolay empati kurmasını sağlayacaktır. “Saat kaç, niye geç kaldın?” kişinin gardını almasına ve kendini savunmaya geçmesine neden olacak bir sorudur. Sağlıklı iletişimi engelleyecektir. “Geç kalman beni oldukça endişelendi, kötü bir şey olmuş olabileceğini düşündüm. Gecikmen söz konusu olduğunda bana haber verebilir misin?” ise çok daha yapıcı bir iletişimi başlatacaktır.

Sağlıklı İletişimi Engelleyen Sözlü ve Sözsüz Mesajlardan Uzak Durulmalıdır

Sağlıklı aile içi iletişim beden dilini, kelimeleri, sözlü ve sözsüz mesajları doğru seçebilmeyi gerektirir. Göz kontağı kurmak, etkin dileme yapmak ve empati kurmakta iletişimin değerini güçlendirmektedir. Ancak ebeveynler bazen otorite kurabilmek bazen kolaya kaçmak bazense yanlış olduğunu bilmedikleri için iletişimi engelleyen mesajlar kullanabilmektedir. Emir vermek, gözdağı vermek, tehdit etmek, nasihat vermek sağlıklı bir iletişim şekli değildir.

Hata aramak, suçlamak, yargılamak ya da “ben anne-babayım” şeklinde otoriteyi kullanmak yapıcı iletişim değildir. Bireyin duygu ve düşüncelerini tahmin etmeye çalışma, sözünü kesme ya da tamamlama iletişim değildir. Konuşurken farklı şeylerle ilgilenme, alaycı imalarda bulunma, uygunsuz jest ve mimikler kullanma iletişimi olumsuz etkilemektedir.

Bireyin duygu ve düşüncelerini kestirip atma, konuyu değiştirme, çıkarsamada bulunma etkili iletişimi engellemektedir. Tüm bu hatalar tekrar ettiğinde bireyler arasındaki sağlıklı iletişim kanalı yok olmaktadır. Bu da beraberinde iletişimden kaçınmayı ya da yanlış anlaşılmaları veya çatışmaları getirmektedir.

İletişimde Etkin Dinlemenin Önemi Göz Ardı Edilmemelidir

İyi bir dinleyici, iletişim kurduğu kişinin yalnızca söylediklerini değil, beden dilinin, jest ve mimiklerinin verdiği mesajları da duyar. Bunu duyabilmek için göz kontağı kurmak, tüm bedenimiz, dikkatimiz ve farkındalığımız ile iletişimde olmak gerekir. İletişim anında burnumuz ile ayak uçlarımız dinlediğimiz kişiye doğru olmalıdır. Zihnimizde başka düşünceler olmamalı, elimiz başka şeylerle ilgilenmemelidir.

Telefonla, tabletle, gazete ve televizyonla ilgilenirken başka birini etkin dinleyebilmeniz mümkün değildir. Siz dinleyebilseniz bile karşınızdakine vereceğiniz mesaj “değersizim, söylediklerimin onun için bir önemi yok” olacaktır. Sağlıklı aile içi iletişim için karşınızdakine söylediklerini ilgiyle dinlediğinizi, merak ettiğinizi sözlü mesajlarla hissettirmeniz gerekir.

Başınızla onaylama, mimiklerinizle duyguya eşlik etme iletişimi güçlendirir. Ara ara “bunu mu söylemek istedin, doğru mu anladım” gibi teyit alma mesajlarını iletişime ekleyebilirsiniz.

Çocuğun Duygu, Düşünce ve Davranışları Ebeveyn Tarafından Çocuğa Geri Yansıtılmalıdır

Çocuğun veya gencin ailesi tarafından anlaşıldığını hissedebilmesinin bir diğer yolu da verdiği mesajların aile tarafından yansıtılmasıdır. Aile içi iletişimin etkili olabilmesi için iletişimde yansıtmalar kullanılmalıdır. Ağlayan bir çocuğa “canın yandı ve şu an ağlıyorsun”, “korktun ve ağlıyorsun”, “üzüldün ve ağlıyorsun” demek duygunun yansıtılmasına örnektir.

Çocuğun duygusunun ebeveynin kelimeleriyle çocuğa geri yansıtılması engelleme, kısıtlama veya bastırmadan daha etkilidir. “Yeter artık ağlama! bunda ağlayacak ne var? ağlama bak kızarım! ağlama üzülüyorum. Erkek adam ağlar mı? “Gibi müdahale ve engellemelerden çok daha etkili bir yöntemdir. Çocuğa “Şu an ben ağlıyorum ve ebeveynim neden ağladığımı anlıyor.” Duygusunu hissettirir.

Oyuncaklarını kıran bir çocuğa “hiçbir şeyin değerini bilmiyorsun, artık bunlarla oynamak yok.” Demek yerine “şu an çok öfkelisin, çok sevdiğin halde oyuncağına zarar verdin. Öfkenin nedenini konuşmak ister misin? Seni bu kadar kızdıran ne?” denilebilir.

Duygu, düşünce ve davranışın yapıcı dille geri yansıtılması sağlıklı aile içi iletişim için değerlidir. Bu yansıtmalar hem çocuğun olumsuz duygu, düşünce ve davranışını hafifletecek hem de çocuğa “anlaşıldım” hissini yaşatacaktır. Aile içi iletişim becerilerinizi geliştirmek ve çocuğunuzun sağlıklı gelişimine destek olmak için profesyonel destek alabilirsiniz. Aile danışmanlığı alabilir, çocuğunuzun iletişim becerilerini geliştirmek için oyun terapisini de değerlendirebilirsiniz.

Read More

Çocuklarda iletişimi engelleyen unsurlar her çocuk için farklı olabileceği gibi bazen yetişkinlerin tutumundan da kaynaklı olabilir. Hatta yetişkinin kurduğu iletişim şekli iletişimi engelleyen unsurlardan en etkili olanı diyebiliriz. Yetişkinlerin davranış biçimleri çocuğun iletişim kurma isteğinde artışa ya da azalışa neden olabilir. Bir yetişkin neyi yanlış yapar da çocuk iletişim kurmaktan kaçar?  Yetişkinlerin konuşma jargonu çocuklardan çok farklı olabiliyor. Çocuğun dilinden anlamak ayrı bir meziyettir.

Çocuklarda İletişimi Engelleyen Unsurlar: Yetişkinin ve Çocuğun İletişim Farkı

İletişimi engelleyen unsurlar arasında belirttiğimiz gibi yetişkinin iletişim tarzının çocuktan çok farklı olması olabilir. Çocuklar özellikle erken çocukluk döneminde henüz gelişimini tamamlamadığı için şaka, ironi ve gerçek olmayan varlıklar konusunda yetişkinlerden farklı düşünür. Siz hareket ettirdiğiniz için cansız bir objeyi canlı sanabilir, söylenenlerin şaka olduğunu düşünmez ve inanır. Bu nedenle sözel şakalardan uzak durulması gerekir. Bu çocukları korkutabilir ve iletişimden uzaklaştırabilir. Ayrıca iletişim konusunda çocukların size tatlı gelen bir özelliği bir söylemi, bir davranışı konusunda onlara güldüğünüz zaman çocuk bunla dalga geçtiğinizi düşünebilir. Böyle bir durumda çocuk içine kapanabilir ve iletişim kurmaktan vazgeçebilir. Özetle çocuklarla olan iletişimde yetişkinlerin en çok yaptığı hata çocuğun anlamayacağını düşünerek daha rahat davranmalarıdır. Diğer yaygın davranışta tam  aksine yetişkinlerle kurulan iletişimin aynısını çocuktan beklemektir.

Çocuğun Kendi İçinde Yaşadığı Problemler

İletişimi engelleyen unsurlar arasında çocuğun bir problemi etkili olabilir. Çocuklar yine yetişkinlerden farklı olarak problemlerini de bizden farklı yansıtırlar. Sözel olarak problemlerini belli etmek yerine çocuklarda bazı uyum ve davranış bozuklukları problemin göstergesidir. Örneğin geceleri altına yapma, tırnak yeme, saldırgan davranışlar çocuğun kaygısından ortaya çıkabilecek davranış biçimlerindendir. Böyle durumlarda genelde ebeveynler iletişim problemi yaşarlar. Çocuğun sorununu anlamadıkları için gözden kaçırabilirler. Çocuk doğrudan sözlü iletişim kurmak yerine bu gibi yollarla mesaj verebilir. Ebeveynlerin bunların bir tür uyum ve davranış problemi olduğunu biliyor olması sorunu fark edip buna göre davranabilmesinde etkili olacaktır.

Çocuğa Karşı Sabırsız Davranmak

İletişimi engelleyen unsurlar arasından bir diğeri ise çocuğa karşı sabırsız davranmak sayılabilir. Çocuklar dünyayı yeni tanımaya başladığında yetişkinler için zor bir döneme giriliyor denilebilir. Konuşmaya ilk başladıkları dönem çok fazla soru sorarak her nesneyi size sorabilirler. Bu beklenen bir şeydir. Çocuk yabancı olduğu dünyayı anlamaya ve tanımaya çalışıyordur. Ancak biz yetişkinler onlar kadar heyecanlı olamayabiliriz. Dolayısıyla da buna sabır gösteremezsek ve çocuğa kızarak baskılarsak ya da ilgisizlik gösterirsek çocuk için problemli bir hal ortaya çıkıyor. Onu anlamak ve biraz olsun anlayış, sabır gösterebilmek çocukla sağlıklı iletişim için çok değerlidir. Siz de dünyaya ilk geldiğinizde onun gibiydiniz bunu unutmamakta fayda var. Çocuklarla İletişimi engelleyen unsurlar ve farklı konularda videolara erişmek için aba Psikoloji YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Read More

Çocukla kurulan iletişimde doğru iletişim yollarını kullanmak adına her ebeveynin bilgiye ihtiyacı vardır. Doğru iletişim nedir? Çocuk söz konusu olduğunda nasıl bir dil kullanmalıyım? Gibi sorular yıllardır tartışılmaktadır. Bilimsel verilere göre çocukların zihinlerinin bizden farklı çalıştığı saptanmıştır. Onların beyin gelişimi devam ettiğinden ötürü beynin ön tarafındaki prefrontal korteks dediğimiz mantık bölgesi gelişmeyi sürdürmektedir. Bu nedenle yetişkinlerin istekleri ve bunu dile getirişi çocuklardan çok daha farklı olabiliyor. Bu doğrultuda çocuğun farklılıkları konusunda bilinçli olarak onun anlayacağı dilden kırmadan ve şefkatle yaklaşmanın yolları araştırılmalıdır. Çoğu ebeveynin yaptığı iletişim hatalarına değinerek bu iletişim hatalarını gidermek üzerine önerilerde bulunmak istedik.

1.    Şaka Yapmak Konusunda Dikkat

“Bu benim olsun mu?”, “Senin annen artık benim annem olsun. Artık benim bana ne!” gibi şakalarla çocukla iletişim kurmak doğru iletişim biçimi değildir. Çocukların daha mizah anlayışları gelişmediği için çocuklar bunu gerçek anlayacaktır. Gerçekten aldığınız şeyin ya da kişinin artık sizin olduğunuzu zannediyor çocuklar. Bu şakalardan sakınılmalı ve iletişime dahil edilmemelidir. Çocuğa çaktırmadan yanına gidip yakaladım seni deyip gıdıklamak gibi aktiviteler çocuk için uygun şakalardır. Bu durumda bile çocuk “Gıdıklama beni istemiyorum!” derse çocuğu serbest bırakmak gerekir.

2.    Çocuğunuzla Doğru İletişim: Kullanılan Cümlelerin Yapısına Dikkat

Çocukla konuşurken doğru iletişim için kullanılan dile dikkat edilmelidir. Çocuğu küçümsemek ve üsten bakacak bir dil kullanmak onu geri çekecektir ve sizinle bir şeyler paylaşmaktan sakınacaktır. Çocukların da yetişkinler gibi özel hissetmeye, dikkate alınmaya ve önemsenmeye ihtiyacı vardır. Onun sorunlarını küçümsemek olumsuz etkileyecektir. Onu yaşı kaç olursa olsun ciddiye almanız gerekir. Onun yaşlarındayken siz de aynı şeylere üzülebilir ve önemseyebilirdiniz. Çocuğu bu anlamda anlayabilmek gerekir. Ayrıca belli bir yaşa kadar çocuk olaylara daha duygusal yaklaşımlar sergileyebilir. Ergenlikten sonra oluşan beyin değişimiyle beraber yaklaşımı da değişecektir. Ergenlik dönemi bitene kadar sizin kadar mantıklı yaklaşımlarda bulunmasını beklememek gerekir.

Doğru iletişim için çocuğa sık sık onu anladığınızı belirtmeniz gerekir. İletişim kurarken göz temasıyla beraber kafa sallamak ve onaylamak bile küçük görünen ama önemli yaklaşımlardır. Onu anladığınızı ve onun yerinde olsaydınız kendinizin de buna üzüleceğinizi, benzeri hisler taşıyacağınızı belirtmek çocuğa iyi gelecek bir iletişim şeklidir. Bazen çocuklar tıpkı bizler gibi sorunları çözmek için değil yalnızca paylaşmak için anlatırlar. Ancak söz konusu annelik ve babalık olduğunda ebeveynler fazla kişisel algılayarak kendileri de aynı hisleri paylaşabilir ve durumu çözmek odaklı davranabilir. Ne olursa olsun ebeveyn olarak doğru iletişim adına çocuğun anlattıklarını size neden anlattığını anlamaya çalışın. Sorunu çözmek için mi derdini paylaşmak için mi? “Senin için ne yapabilirim?” demek mi gerekir yoksa “Anlıyorum.” Demek yeterli midir? İhtiyacı olan şeyi belirleyerek ona göre yaklaşımda bulunmak doğru iletişim için kritiktir. Doğru iletişim ve diğer konularda hakkında videolara erişmek için aba Psikoloji YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Read More

Çocuklarla doğru iletişim kurmak oldukça önemlidir. Peki; bunu nasıl yapacağız? Öncelikle şu soruyu yanıtlayarak başlayalım; “iletişim nedir?”. İletişim, bir şehrin su kaynağı gibidir. Su kirlendiğinde, o kaynaktan beslenen şehir nasıl etkilenirse, doğru iletişim kurulmadığında ilişkiler de öyle zedelenir. Yani kısaca iletişim, insanların birbirine bilinçli veya bilinçsiz olarak iletmek istedikleri duygu ve düşüncelerini aktardıkları bir süreçtir.

Sağlıklı İletişimin En Önemli Koşulu: Empati

Sağlıklı iletişim için en önemli koşulun empati olduğunu söyleyebiliriz. Empati, bir anlamda karşınızdakinin duygu ve düşüncelerini yargılamadan ona onun penceresinden bakmaktır. Başarılı bir iletişim için, karşımızdaki kişilere saygı duymak, onların varlığını kabul etmek, önemli ve değerli olduklarını hissettirmek oldukça önemlidir. Bunlara ek olarak, iletişim kurarken doğal davranmak ve abartıdan uzak olmak dikkat edilmesi gereken bir noktadır.

Çocuklarla Doğru İletişim: En Sağlıklı İletişim Yöntemlerinden Biri Etkin Dinleme

Çocuklarla doğru iletişim kurmanın en önemli öğelerinden biri dinlemektir. Etkin dinleme en sağlıklı iletişim yöntemlerinden biridir. Çocuğunuz kendisini dinlediğinizi gördüğünde, önce kendisine değer ve önem verdiğinizi, kabul edildiğini ve buna bağlı olarak sevildiğini düşünür. Aynı zamanda çocuğunuz, duygularını ifade etme olanağı bulduğu için anlaşıldığını düşünür ve rahatlar. Böylece çocuğunuzun hem benlik saygısı artar, hem de size karşı yakınlık duyar. Bu sağlıklı mesaj akışı çocuğunuzun sizinle olan etkileşimini ve bağını güçlendirir. Çocuklar, dinlenmemeleri ve ciddiye alınmamaları konusunda oldukça hassastırlar. Dinlenmediklerini kolaylıkla fark ederler. Çocuğunuzun sözlerine özenle kulak vermeniz, onun duygusal gelişimi için oldukça önemlidir.

Çocukların ilk sosyalleşmesi, bebek ile anne arasındaki ilk iletişimle başlar. Bu da dokunmadır. Annenin sevgi ve şefkatle bakması iletişimi ve bebeğin sosyalleşmesini kolaylaştırır. Bebeğin ilk sosyalleşme tepkisi ise gülümsemesidir. Bebekle kurulan iletişimde jest ve mimikler bu bağlamda çok önemlidir. Bebekler, sizin onlara söylediklerinizden daha ziyade göstermiş olduğunuz jest ve mimiklere dikkat ederler.

Çocuklar Nasıl İletişim Kuracaklarını Ailede Öğrenir

Çocukların gelecekte nasıl iletişim kuracağını öğrendiği nokta ailedir. Aile içi ilişkiler çocuğun diğer insanlarla iletişimi üzerinde etkilidir. Aile içi ilişkiler ne derece sağlıklı olursa, çocuğunuzun başkalarıyla kurduğu ilişki de aynı ölçüde sağlıklı olacaktır. Örneğin, ev içinde sürekli fiziksel ve duygusal şiddet yaşayan çocuklar bu iletişimi sürdürür ve çevresindekiler ile de bu şekilde anlaşır.

Çocuklarla Doğru İletişim Kurmak İçin Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Peki; çocuklarla doğru iletişim kurmak için nelere dikkat etmeliyiz? İlk olarak, duyguyu reddetmek yerine duyguyu isimlendirmeniz oldukça önemlidir. Duyguya bir anlam verdiğinizde çocuğunuzun daha kötü etkileyeceğinden korkmak doğru bir yaklaşım değildir. Onu daha çok üzülmekten korumaya çalışırken çocuğunuz aslında anlaşılmadığı duygusuna kapılabilir. Oysa çocuklar, yaşadıklarını sözcükler halinde duyduğunda rahatlar.

İkinci olarak, açıklama ve mantık yerine çocuğunuza istediklerini bir hayal dünyasında sunmak doğru değildir. Çocuğunuz elde edemeyeceği bir şey istediği zaman, mantıklı kanıtlarla çocuğunuza neden bu şeye ulaşamayacağını anlatmaya çalışmak yerine hayal dünyalarını anladığınızı göstermeniz oldukça önemlidir. Son olarak, sorular ve öğütler yerine bir sözcükle onaylamanız onun için destekleyicidir. Suçlanan çocuklar, olumlu ve yapıcı düşünemezler. Basit bir onaylama sözcüğü çocuğunuzun kendi duygularını keşfetmesine olanak sağlar.

Günlük yaşamda anne baba çocuk üçgeni içinde yer yer anlaşmazlıklar ve çeşitli mücadeleler yaşanabilir. Çocuğunuza sert bir geri bildirimde bulunmanız işleri daha kötü hale getirebilir.  Burada önemli olan kendinizi çocuğunuzun yerine koymanızdır. Sorunu çocuğunuzun anlayabileceği bir dilde anlatmak, çocuğunuz ile karşılıklı olarak duygularınızı yansıtarak iş birliği içinde olmanız önemlidir. Buna ek olarak; çok fazla sözcük ile sorunu tanımlamak yerine, basit sözcükle durumu özetlediğinde daha etkili iletişim kurabilirsiniz.

İletişim biçimleri ve çocuklarla doğru iletişim kurma yolları hakkında daha detaylı bilgi edinmek için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilir, YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More