Ergenlikte cinsel gelişim ve cinsel eğitime yönelik çocuk ve gençlerin yeterli bilgisi yok. Bilgi eksikliğine karşılık bilgi ihtiyaçları ise oldukça fazla. Çocukların ergenlik döneminde bedenlerinde meydana gelecek değişiklikleri yeterince bilmiyor olmaları psikolojik ön hazırlık sürecini olumsuz etkiliyor. Bu da ergenlik döneminde gençlerin bedenlerini kabul etmekte zorlanmalarına, olumsuz beden algısı geliştirmelerine neden oluyor. Olumsuz beden algısı gençlerin özgüvenini de zedeleniyor.

Hormonal ve fiziksel değişimlerin yanı sıra gençlerde duygusal dalgalanmalar da yaşanıyor. Bu dönem gençler için pek çok açıdan önemli bir değişim ve gelişim evresini kapsıyor. Karşı cinse olan ilgi artarken, cinsel eğitim eksikliği karşı cinsten de korkmaya neden olabiliyor.

Ergenlikte cinsel gelişim dönemine hazırlanan çocuklar bedenlerinde nasıl bir değişim olacağını çoğunlukla bilmiyor. Tecrübe ettiklerinde ise bunun sadece kendilerine özgü olduğunu düşünüp başkalarıyla konuşmaktan çekinebiliyorlar. Çevrelerinde konuşulmayan veya daha önce kendilerine bilgi verilmeyen bu değişimi kabul etmekte zorlanıyorlar. Pek çok ergen bedenlerindeki değişimi kamufle etmeye çalışıyor. Bu dönem duygusal olarak da zorlayıcı.

Çoğunlukla hoşa gitmeyen bu fiziksel değişim aslında çocukluktan da ayrılıyor olmanın önemli bir belirtisi. Gençler artık çocuk olmadıklarını ama bir yetişkin kadar kendine yetebilir durumda da olmadıklarını biliyorlar. Ergenlerin hayatlarının bu döneminde hazırlanmaları gereken pek çok rol ve pek çok önemli seçim var. Karakterlerini oturtuyor, akademik başarı için çalışıyor, mesleklerini belirliyor ve kariyerlerine yön veriyorlar.

Tüm bunları yaparken de duygusal iniş çıkışlarla ve bedenlerindeki değişimle bir uyum yakalamaya çalışıyorlar. Bu zorlu dönemde çocuk ve ergenin hayatındaki en önemli duygusal destek aile. Aileler ise çocukluktan farklı olarak ergenlikte cinsel gelişim konusunda ciddi bir bocalama yaşıyor. Ergenlikte Ebeveyn Tutumu Nasıl Olmalı? Ve Fark Edilmeyen Ergenlik Sorunları Lisede Başarısızlık Nedeni Olabilir Yazılarımızdan da faydalanabilirsiniz.

Ergenlikte Cinsel Gelişim Çoğunlukla Aile ve Genç Arasında Konuşulmuyor

Ülkemizde genel kanı cinsel gelişim ve cinsellik üzerine konuşmanın ayıp olduğu yönünde. Bu görüş de ailelerin çocuklarıyla cinsellik hakkında konuşmalarını engelliyor. Aynı şekilde çocuklar da ailelerinin cinselliğe yönelik tabularını biliyor ve bu konuları aileyle konuşmaya çekiniyor. Ergenlikte cinsel gelişim aileyle konuşulamadığında genç ihtiyaç duyduğu bu bilgileri arkadaşlarından veya internetten ediniyor.

Kimi zaman ise sağlıklı bilgi alamadan ilk cinsel deneyimlerini yaşamış oluyorlar. Oysa çocuk ve genç için bu bilgilerin aileden alınabilmesi oldukça önemli. Aileyle bu konuların konuşulabilir olması çocuğun sağlıklı kaynaklardan bilgi edinmesini kolaylaştırıyor. Ayrıca aileyle açık iletişimin olması çocuğa güven veriyor ve cinsel tehditlerde de aile çocuğun sığınabileceği güvenli liman oluyor.

Peki ergenlikte cinsellik nasıl oluyor? Gençler ne tarz değişiklikler yaşıyor? Bu dönemde cinsel eğitim nasıl olmalı? Yazımızda detaylarıyla paylaşıyor olacağız.

Ergenlikte Cinsel Gelişim Nasıl Başlıyor, Gençler Ne Tarz Değişiklikler Yaşıyor?

Erkek ve kızlarda cinsel gelişim farklı yaş aralıklarında ve farklı şekillerde açığa çıkıyor. Dolayısıyla ergenlik döneminde cinsel kimlik daha belirgin hale geliyor. Kızlar ilk menstrüasyon (adet kanaması) başladığında, erkekler ise gece boşalmaları sırasında karmaşa yaşıyor. Bu önemli ergenlik belirtisiyle ön bilgi olmaksızın karşılaşmak ergenlerin bu dönemi kaygıyla karşılamasına neden oluyor.

Ergenlik dönemi kız ve erkeklerde büyüme atılımının görüldüğü dönemdir. Ancak kızlar bu döneme erkeklere kıyasla ortalama 1-2 yıl daha erken girmektedir. Ergenlik sürecinin her çocukta başlangıç zamanı için kesin bir değer vermek güçtür. Bedensel değişimler kızlarda 10-12 yaşları arasında, erkeklerde ise 12-14 yaşları arasında ortaya çıkmaktadır. Ancak her çocuk bu döneme diğerlerinden farklı, daha erken ya da geç girebilir.

Ergenlikte cinsel gelişim hakkında yetersiz bilgi aynı zamanda erken ve korunmasız cinsel ilişkiye zemin hazırlanıyor. Bu ilişkiden gençler hem fiziksel hem de duygusal açıdan büyük yaralar alabiliyor. Plansız gebelikler veya cinsel yolla bulaşan hastalıklar gençlerin travmatik cinsel deneyimler edinmelerine neden olabiliyor.

Toplumun evlilik dışı cinselliğe bakış açısı da pek çok gencin yardım arayışına girmeksizin kendi çözüm yolunu bulmasına neden oluyor. Şimdi kızlarda ve erkeklerde meydana gelen değişiklikleri ayrı ayrı ele alalım;

Kızlarda Cinsel Gelişim

Kızlarda ergenlik erkeklere oranla 1-2 yıl daha erken başladığından kızların boyu erkeklere kıyasla erken uzar. Dolayısıyla 10-12 yaşlarında kızlar erkeklerden daha uzun ve daha yapılı görünebilir. Bu görünüş farklılığı gençlerin birbirleriyle alay etmesine, hoş olmayan bedensel söylemlerde bulunmalarına yol açabilir. Kızlarda boy uzaması zamanla durur ve erkeklerin büyüme atılımı başlar, böylece farklılık dengelenmiş olur. Ancak gelişimsel farklılık boydan ibaret değildir.

Ergenlikte cinsel gelişim kızlarda şu belirtilerle görülmektedir; meme gelişimi, cinsel organlar çevresinde kıllanma, vücutta yağlanma ve adet kanamasıdır. Memelerde büyüme kanda kadınlık hormonlarının düzeyinin artması ile başlar. Memelerin gelişmeye başladığı en erken yaş 8-9, en geç yaş 13’tür. Sıklıkla gelişimin görüldüğü yaş ise 11 yaştır.

Memelerin gelişimiyle paralel olarak cinsel organın etrafında tüylenme başlar. İlk zamanlar ince ve seyrek olan tüyler zamanlar kalınlaşır ve yoğunlaşır. Bu kıllanma koltuk altında da olmaktadır. Ergenlikte kızlarda vücut hatları daha belirgin hale gelir, hormonal değişim vücutta yağlanmayı artırır.

Kilo artar ve kalçalar genişler. Adet kanaması kızların üreme sisteminin olgunlaştığının en önemli göstergesidir. İlk 1 yıl çoğunlukla adet düzensizlikleri görülse de bir yıldan sonra düzene girer. Girmemesi durumunda mutlaka jinekolojik muayeneye girilmelidir.

Erkeklerde Cinsel Gelişim

Ergenlikte cinsel gelişim erkeklerde ise şu belirtilerle görülmektedir; ilk olarak testislerin ve penisin büyümesi, cinsel organların çevresi ve bedenin kıllanmasıdır. Erkeklerde de gözle görülür farkların oluştuğu önemli bir büyüme atılımı olur. Özellikle yaz tatillerinde birbirlerini görmeyen çocuklar yeni okul döneminde birbirlerini tanımakta güçlük çekebilir. Boyun aniden uzaması, yüz hatlarının değişmesi, kıllanma ve sesteki değişim erkek ergenlerin farklı görünmesine neden olur.

Testisler, en erken 9,5 yaşında, en geç 13 yaşında, sıklıkla da 12 yaşında büyümeye başlar. Üreme sıvısı olan meninin ilk kez boşalması 13-16 yaş aralığında ve çoğunlukla farkında olmadan olur. Bu istem dışı boşalmalar sıklıkla uyku sırasında gerçekleşir. Bu nedenle gece boşalması ya da ıslak rüya adını alır.

Ani boy uzaması, ilk boşalma ve seste kalınlaşma dışında erkeklerde adem elması da belirgin hale gelir. Yüz hatları da tam olarak oturmasa da artık çocuksu değildir. Erkeklerde kıllanma kızlara oranla çok daha fazladır; kollar, bacaklar, kalçalar, göğüsler ve yüz kıllanmaya başlar. Yüzde çıkan bıyık ve sakalın belirgin hale gelmesi ise ergenliğin ilerleyen dönemlerini bulmaktadır.

Ergenlikte Cinsel Gelişimi Bilmek Kadar Cinsellik Eğitimi de Almak Gerekiyor

Cinsel gelişime yönelik bilgi edinmek gençlerin üzerindeki baskıyı ve kaygıyı olumlu derecede azaltıyor. Ancak cinsel gelişimi bilmek cinsellik hakkında yeterli bilgiye sahip olmak anlamına gelmiyor. Gençlerin erken, riskli, korunmasız cinsel tecrübeler yaşamaması için mutlaka cinsellik eğitiminin de verilmesi gerekiyor.

Aileden başlayarak cinsellik eğitimine okullarda da her kademede yaşa uygun şekilde yer verilmesi gerekiyor. Ancak cinsellik eğitimi çocuğun ve gencin hayatında bir kez bahsi geçen bir konu olarak kalmamalı. Cinsellikle ilgili soruların başladığı 3 yaş itibariyle çocuk yaşıyla uygun şekilde cinsellikle ilgili bilgilendirilmeli. Ancak bu bilgi alışverişi sağlanabildiğinde çocuk ve genç cinselliği rahatça konuşabilir ve sorabilir hale gelecektir.

Cinsel eğitimin çocuk ve/veya gencin hemcinsi tarafından verildiğinde daha sağlıklı bilgi aktarımı olmaktadır. Ancak çocuk veya gençten cinsellikle ilgili soru gelirse soru kime sorulduysa yanıt onun tarafından verilmelidir. İletişim kurarken ailenin hoşgörülü, yargısız, telaşsız ve açık iletişim kurabilmesi gerekir.

Çocuk ve genç için ailenin beden dilini okumak ve duygu, düşüncelerini tahmin etmek oldukça kolaydır. Ebeveyn rahatsız olduğunu, utandığını veya duygularını bastırmaya çalıştığını kolayca çocuğa hissettirebilir. Bu beden mesajları da çocuğa ailesinin bu konuları konuşmaya hazır olmadığını hissettirir.

Gençlere cinsel eğitim verirken önce ergenlikte cinsel gelişim detaylarıyla anlatılmalıdır. Ardından cinsel birliktelik ve korunma hakkında bilgi verilmelidir. Aile mutlaka cinsellikle ilgili kültürel değerlerini de gence anlatmalıdır. Çocuk ve genç istem dışı cinsel birliktelikten nasıl korunacağı özelinde de bilgilendirilmelidir. Aile genç için güvenli liman olmalı, genç yaşayabileceği olumsuzluklarda ailesine gelebileceğini hissetmelidir.

Mastürbasyon da gençlere bilgi verilmesi gereken önemli bir cinsel eğitim konusudur. Bebeklikte, çocuklukta ve ergenlikte görülebilen mastürbasyon oldukça doğal ve sağlıklıdır. Mastürbasyonun sıklığı artığında bir sorun olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Sıklıkla duygusal baskı altındaki bireylerde mastürbasyon sıklığı artış göstermektedir. Bu durumda bir uzmanla görüşüp, çocuk veya gencin destek alması sağlanabilir.

Ergenlikte Cinsel Gelişimin Dışında Cinsel İstismar ve Bulaşıcı Hastalıklar Konusunda da Gence Bilgi Verilmeli

Cinsel istismar ülkemizin kanayan yarası. Pek çok çocuk, genç ve aileleri bu konuda büyük yaralar alıyor. Çocuklar ve gençler çoğunlukla istismar katlanılması güç bir boyuta gelene kadar istismar edildiklerini fark etmiyor. Farkına varanlar yasal haklarını ve kendilerini nasıl koruyacaklarını bilmiyor.

İstismara uğrayan bireyler çoğunlukla kendilerini kurban konumunda değil de suçlu konumunda görüyorlar. Utanma ve saklama yaygın görülen tepkiler olarak karşımıza çıkıyor. Bunun önüne geçebilmek için çocukluktan başlayarak mahremiyet bilincinin kazandırılması gerekiyor. Aile çocuğa sakınması gereken vücut bölümlerini, ebeveynleri dışında kimsenin mahrem bölgelere dokunmaması gerektiğini öğretmeli. Dokunmaları halinde ne tepki vereceği ve mutlaka aileden yardım isteyebileceği çocuğa anlatılmalı.

Aile de çocuğun mahremine saygı duymalı ve kendi mahremine de çocuğun saygı göstermesini sağlamalı. Ergenlikte cinsel gelişimin sağlıklı olabilmesi için gençlerde de mahremiyet bilincinin geliştirilmesi gerekmektedir. Genç, hoşlanmadığı durumlarla karşılaştığında net olarak istemediğini belirtebilmelidir. Genç ailesinin desteğini ve güvenini hissetmeli, tehdit hissettiğinde mutlaka aileyle paylaşabilecek yakınlığı duymalıdır. Yeterince tanınmayan kişilerle kurulacak ilişkilerde dikkat edilmesi gerekenler ve alkol, madde kullanımı hakkında da bilgilendirilmelidir.

Gençlerin HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan diğer hastalıklara karşı da bilgili ve tedbirlik olması sağlanmalıdır. HIV, bağışıklık sistemine zarar vererek hastalığa yol açan virüstür. Mümkün olduğunca az sayıda kişi ile ilişki kurmak veya bu işi meslek olarak yapan kişilerle birliktelik kurmamak hastalık riskini azaltmaktadır. Virüs taşıyıp taşımadığından emin olunmayan kişilerle birlikte olunurken mutlaka korunulmalıdır.

Ayrıca manikür, pedikür, tıraş gibi işlemlerde kullanılan ürünlerin iyi dezenfekte edildiğinden emin olunmalıdır. Kan kardeşi olmak, ortak enjektör kullanmak ve benzeri kan yoluyla virüsün geçirilebileceği tüm durumlarda dikkatli olunmalıdır. Ergenlikte cinsel gelişim ve cinsel eğitim oldukça geniş kapsamlı bir konudur. Ailelerin çocuk ve gençle bilgi paylaşmadan önce yeterli bilgiye sahip olması gerekir. Varsa yanlış bilgilerinin ve önyargılarının da giderilmesi gerekmektedir.

 

Read More

Ergenlikte ebeveyn tutumu gencin nasıl bir yetişkin olacağını belirleyen son derece önemli bir etkiye sahiptir. Ergenlik dönemi gencin çocukluktan çıkıp yetişkinliğe hazırlık yaptığı ara dönemdir. Bu dönemin getirdiği pek çok değişim genç için yeni bir öğrenme sürecini ve uyum ihtiyacını doğurur. Ergenliğin getirdiği bilişsel, davranışsal, duygusal, hormonal değişim gencin adapte olmasını zorlaştırır.

Genç ergenliğin getireceği değişime ailesi tarafından ne kadar erken hazırlanırsa ve ailenin duygusal desteğini ne kadar hissederse adaptasyon da o kadar kolay oluyor. Genç için ailenin desteği ve varlığı ne kadar önemli olsa da ergenlikte akranlarla geçen zaman artıyor. Bu dönemde aileyle çatışmalar, anlaşmazlıklar yaşanabiliyor. Akranın gencin hayatındaki yönlendirici etkisi daha fazla olabiliyor.

Aileyle iyi ilişkiler varsa ergenlik dönemi tüm zorluklarına rağmen gencin aileyle iç içe olduğu dönemdir. Ancak aileyle ilişkiler zayıf olduğunda genç önemli ve güvenilir bir duygusal kaynağını kaybetmiş olur. Genç, yaşadığı sorunlarda yardım isteyecek sıcaklığı ailede bulamadığı gibi, hatalarında da yargılanmaktan korkabiliyor. Genç bu önemli dönemde aileyi yanında değil karşısında hissettiğinde yalnızlık hissi artıyor. Kendini daha güçsüz, savunmasız hissedebiliyor.

Oysa ergenlik gencin yetişkinlik rollerine hazırlandığı önemli bir dönem. Bu dönemde genç yeni rollerine hazırlanırken güvene, cesarete ve sağlıklı rol modellere ihtiyaç duyuyor. Zorlandığında, kırıklığa uğradığında yeniden motive olacak, cesaretlenecek gücü ise ailenin güven ortamında kazanmaya ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla ailenin çocuklukta olduğu gibi ergenlik döneminde de çocuğu koşulsuz sevmesi, destek vermesi, sağlıklı rol model sunması gerekiyor.

Ebeveynin hoşgörüsü, yeri geldiğinde demokratik yeri geldiğinde sıcak ve sevecen tavrı gence güven veriyor.

Ergenlikte Ebeveyn Tutumu Nasıl Bir Birey Yetişeceğini Belirliyor

Ergenlikte bireyin asıl ihtiyacı aileden tamamen kopmadan ama onlara bağımlı da olmadan yeni rollerini deneyimleyebilmek. Gençler bu dönemde kendi kararlarını alabilmek, sorumluluklarını genişletmek ve kısıtlanmak yerine cesaretlendirilmek istiyorlar. Yeri geldiğinde bir çocuk kadar savunmasız kalıp aileye koşabilmek, onların yanında huzur bulmak istiyorlar. Yeri geldiğinde tüm dünyayı karşılarına alacak kadar güçlü ve kararlı olabilmeyi arzu ediyorlar.

Gencin yaşadığı bu iki uçlu gelgitler genç kadar aileyi de yoruyor. Aile kimi zaman bu gelgitler karşısında endişeye kapılıp karşılarında hala küçük bir çocuk varmışçasına yasaklar, kısıtlamalar getirebiliyor, cezalar verebiliyorlar. Veya “madem bu kadar büyüdün ne istiyorsan yap ama başın sıkışınca gelme” diyerek gözdağı verebiliyorlar.

Ergenlikte ebeveyn tutumu olumsuz olduğunda ne aile ne de genç mutlu ve huzurlu olamıyor. Genç kendini sınırlandırılmış ve yalnız bırakılmış hissediyor. Genç ailesinin desteği olmadığında kaybedecek neyim var diye düşünebiliyor, daha riskli davranışlara yönelebiliyor. Veya aile desteğinin kaybı gencin özgüveninin zedelenmesine, içe kapanmasına neden olabiliyor.

Genç bu dönemde çocuklukta çizilen sınırları genişletmek istiyor. Gencin bu isteği ise aile tarafından sınırların tamamen kaldırılması gibi anlaşılabiliyor. Oysa genç “artık çocuk değilim, dolayısıyla tecrübe edinebilmem, hayatı öğrenebilmem için daha geniş sınırlara ulaşmama izin vermelisiniz” diyor. Ergenlik çağındaki bireyin hayatı deneyimleme, uyum becerilerini geliştirme, kendini ailesinden bağımsız bir birey olarak keşfetme ihtiyacı var.

Ailenin ise çocuğunun yeterince büyüyüp büyümediğine, bu süreci yönetip yönetemeyeceğine yönelik kaygıları var. Dolayısıyla bu iki uç düşünce çatışmaların açığa çıkmasına neden oluyor. Aile kaygı ve endişelerini çocuğa yansıtırken doğrudan düşüncelerini paylaşmak yerine güç gösterisine başlayabiliyor. İletişimin içerisine güç savaşı ve suçlayıcı bir dil girdiğinde iletişim çıkmaza giriyor.

Aile İçi İletişim Oldukça Önemli

Ergenlikte ebeveyn tutumu gencin iletişim becerilerini ve aile içi iletişimin yönünü de belirliyor. Özellikle “Sen dili”nin kullanımı gencin öfkesini artırabiliyor. Aynı şekilde ailenin de iletişimde ses tonu, beden dili ve tutumu değişiyor. Aile endişelerini anlatırken sen bunu istiyorsun ve bu isteyin bizim senin için endişelenmemize neden oluyor demek yerine “hayır yapamazsın, çünkü ben böyle istiyorum.” Demesi genci kızdırıyor.

Oysa iletişimde ben dilinin kullanımı iki tarafın çatışmak yerine birbiriyle empati kurmasını ve uzlaşmasını kolaylaştırıyor. Genç ailesine sınırlarını neden genişletmek istediğini anlattığında, aile neden kaygılandığını paylaştığında iletişim güzelleşiyor. Aile ile genç arasında açık ve doğrudan bir iletişim kurulamadığında genç yalan söyleme veya gerçeği hafifletecek şekilde değiştirerek aileyle paylaşma ihtiyacı duyuyor.

Açığa çıkacak çatışmadan, güç mücadelesinden kaçınmak için genç böyle bir yola başvurabiliyor. Oysa yalan veya gerçeğin saptırılması çok daha büyük risklere zemin hazırlayabiliyor. Yalan iki tarafın birbirine olan güvenini sarstığı gibi gencin karşılaşabileceği olası tehlikelerden ailenin haberdar olmamasına da neden oluyor. İletişim doğrudan, açık, empatik ve etkili olduğunda sorunlar çok daha kolay halledilebiliyor.

Etkin dinleme, empatik konuşma, sen yerine ben dilini kullanma, konuşma anında “şimdi ve burada” kalabilme, beden dilini ve ses tonu ile iletişimi destekleme ve iletişimde olumlu dili kullanma iletişimin kalitesini artırıyor. Aile İçi İletişim Eksikliği Nedenleri ve Sağlıklı Bir Birey Yetiştirebilmek İçin Aile İçi İletişim Nasıl Olmalı? yazılarımızı da okuyabilirsiniz.

Aile Gence Rol Model Olmalı ve Güven Vermeli

Sağlıklı benlik gelişimi için ergenlikte ebeveyn tutumu kadar ailenin sağlıklı rol model sunabilmesi de önemli. Gencin hayatından bebeklikten itibaren en etkili ve ilk model ebeveynler oluyor. Dolayısıyla ergenlikte ailenin problem çözme becerileri, iletişimi, özgüveni, sorumluluk bilinci gence model oluyor. Öfkesini yönetemeyen, stresle başa çıkamayan, iletişimi zayıf, sosyal becerileri eksik ebeveynler ise gencin benzer davranışlar geliştirmesine neden oluyor.

Gençler bu dönemde ailelerinden güven istiyor. Genç “Bana, karakterime, başarabileceklerime ve öğrettiklerinizi devam ettirebileceğime güvenin. Ancak bana güvenirken beni tamamen desteksiz, savunmasız da bırakmayın. Evet elimi tutmanıza gerek yok artık, desteğiniz olmadan da yürüyebilirim. Ama orada olduğunuzu, tökezlediğimde, düştüğümde elimden tutacağınızı bilmeye ihtiyacım var.” Diyor.

Ergenlikte ebeveyn tutumu hoşgörülü, demokratik, destekleyici tutum olmalı.

Ergenlikte Ebeveyn Tutumu Hatalı Olduğunda Ergenlik Dönemi Sorunları Şiddetleniyor

Olumsuz ebeveyn tutumları Baskıcı – Otoriter tutum, aşırı hoşgörülü- gevşek tutum, tutarsız tutum, mükemmeliyetçi tutum, İhmalkar tutum olarak ayrılabilmektedir. Çocuklukta ve gençlikte ebeveynlerin sergilemesi gereken en sağlıklı tutum ise hoşgörülü-demokratik-destekleyici tutumdur.

Ergenlikte ebeveyn tutumu hatalı olduğunda ergenlik belirtileri daha olumsuz ve şiddetli geçirilebiliyor. Depresyon riski artıyor, özgüven zedeleniyor. Genç ailesinden göremediği ilgi ve desteği akranlarında ve riskli arkadaşlıklarda arıyor. Akademik başarı düşüyor, olumsuz alışkanlıklara yönelim artıyor. Ergenlerde Depresyon: Aileler Nelere Dikkat Etmeli? Ve Fark Edilmeyen Ergenlik Sorunları Lisede Başarısızlık Nedeni Olabilir yazılarımızı da okuyabilirsiniz.

Ergenlikte Ebeveyn Tutumu Baskıcı – Otoriter Olduğunda Gençte Pasif Agresif Davranışlar Gelişiyor

Baskıcı Otoriter tutumda ebeveynlerin iletişim tarzı çoğunlukla güç odaklı oluyor. Aile otoriter, baskıcı ve cezalandırıcı tavırlarıyla gencin korkmasına ve geri çekilmesine neden oluyor. Böyle bir aile ortamında genç duygu ve düşüncelerini ailesiyle paylaşmaya çekiniyor. Kimi zaman ebeveynlerin ikisi birden veya birisi daha baskıcı olabiliyor.

Erkeğin baskın olduğu ailelerde çocuk kadar kadın da otorite figüründen çekinebiliyor. Bu durum otoriteye boyun eğmeye neden oluyor. Kendini ifade edemeyen duygu, düşünce ve isteklerini doğrudan paylaşamayan gençte pasif agresif davranışlar gelişiyor. Kimi zamansa genç ailede gördüğü otorite ve baskıcı tavırları kendi akran ilişkilerine ve romantik ilişkilerine yansıtıyor. Ergenlikte ebeveyn tutumu baskıcı otoriter olduğunda gençlerde akademik başarı büyük olasılıkla düşüyor.

Ergenin özsaygısı ve özgüveni azalıyor. İletişim becerileri ve sosyal beceriler gelişmiyor. Genç kariyerinde de kendini geliştirmekte zorlanıyor. Bu gençler çoğunlukla ailenin karar verdiği mesleğe yöneliyor. Hayatlarındaki pek çok konuda da ailelerinin kararları belirleyici oluyor.

Ergenlikte Ebeveyn Tutumu Aşırı Hoşgörülü ve Gevşek Olduğunda Genç Çocukluk Rolünü Bırakamıyor

Aşırı Hoşgörülü- Gevşek ebeveyn tutumunda ise çocuk ailenin merkezine konuluyor. Çocuğun her istediği gerçekleştiriliyor, kurallar çocuk tarafından şekilleniyor ve neredeyse sınırlar ortadan kalkıyor. Sorumluluk verilmeyen, her ihtiyaçları aile tarafından karşılanan bireyler gelişiyor. Bu çocuklar ergenlikte ve yetişkinlikte de çocukluk rollerini bırakamıyorlar.

Almaları gereken gelişimsel rollerin gerekliliklerini karşılamakta zorluk yaşıyorlar. Bu tarz ebeveyn tutumuyla yetişen çocuklar ailenin ilgisini, aşırı hoşgörüsünü ve koşulsuz kabulünü herkesten bekliyor. Ergenlikte genç, öğretmen, yönetici gibi diğer yetişkinlerden ve akranlardan aynı davranışı göremediğinde kırıklık yaşıyor. Genç yeni rollerine adapte olmakta güçlük yaşıyor, bağımsız hareket edemiyor, bireyselliğini kazanamıyor. Ailenin maddi, manevi ve fiziki desteğine ihtiyaç duyuyor.

Karşılaştığı sorun ve aksaklıklarda ailenin yardımına ihtiyaç duyuyor. İşleri kendi halletmeye çalışmak yerine ilk iş yardım çağrısında bulunuyor. Bu kişilerin yetişkin hayatta da problem çözme becerileri gelişmiyor. Kaldıramayacakları sorumlulukları alamıyor ve sorumluluklardan çekiniyorlar. Bu kişileri iş hayatında da yüksek kademelerde görebilmek mümkün olmuyor.

Ergenlikte Ebeveyn Tutumu Tutarsız Olduğunda Genç Duygularını Düzenlemekte Güçlük Yaşıyor

Ergenlikte ebeveyn tutumu tutarsız olduğundaysa ebeveynlerden biri veya ikisi duygu, düşünce ve davranışlarında tutarsızlık yaşıyor. Bir ebeveynin evet dediğine diğeri hayır diyebiliyor. Veya bu ebeveynler bir gün çocukla çok ilgiliyken başka bir gün oldukça ilgisiz davranabiliyorlar. Bir gün evet denilen ertesi gün hayır olabiliyor. Bir kez sevecen ve hoşgörü ile karşılanan durum başka bir sefer olumsuz karşılanabiliyor.

Bu da gencin ailesine ve ailesinin davranışlarına olan güvenini sarsıyor. Neye nasıl yanıt vereceklerini kestiremiyor olmak gencin aileyle olan iletişimini bir stres faktörü haline getiriyor. Genç ailede gördüğü bu tutarsızlığı kendi bireysel yaşamında tekrar edebiliyor. Arkadaşlık ilişkilerinde bir ilgili bir ilgisiz tavırlar görülebiliyor. Derslerinde ve sorumluluklarında bir gün çok disiplinli ve ilgili olan çocuk başa sefer sorumsuz olabiliyor.

Ergenlikte Ebeveyn Tutumu Mükemmeliyetçi Olduğunda Genç Daha Kaygılı Bir Birey Oluyor

Mükemmeliyetçi tutum sergileyen ebeveynler çoğunlukla gerçekdışı ve potansiyelin üzerinde beklentileri olan ebeveynler oluyor. Bu ebeveynlerde çoğunlukla kusurlara tolorans düşük oluyor. Ailenin çocuğa yönelik sevgi paylaşımı da koşullu oluyor. Sevgi ve ilgi için sorumlulukların yerine getirilmesi, başarılı olunması gerekiyor. Genç ailenin beklentilerini karşılayamadığında onların sevgisini kaybetme endişesi duyuyor. Genç mükemmellikten uzaklaştıkça yaşadığı kaygı ve stres azalıyor.

Sosyal anksiyete, sınav kaygısı, akademik başarısızlık, olumsuz beden algısı, depresyon ve benzeri gelişme olasılığı artıyor. Sınav Kaygısı Gençlerde Neden Oluşuyor? Yazımızı da okuyabilirsiniz.

Ergenlikte Ebeveyn Tutumu İhmalkar Olduğunda Gencin Özsaygısı Azalıyor

Ergenlikte ebeveyn tutumu ihmalkar olduğunda ise genç aile içerisinde kendini değersiz görüyor. Ailenin ihmal ettiği temel ihtiyaçlar gencin gelecek kaygısı geliştirmesine, özgüven kazanamamasına neden oluyor. Gençler riskli davranışlara, kötü alışkanlıklara, olumsuz arkadaşlıklara bu tarz ailelerde daha çok yöneliyor. Başarılı Bir Kariyer İçin Çocuk, Ergen ve Yetişkinlerde Duygu Düzenleme (Regülasyon) ve Mutlu Aileler Başarılı Çocuklar Yetiştiriyor! yazılarımızı da okuyabilirsiniz.

 

 

Read More

Fark edilmeyen ergenlik sorunları gencin akademik, sosyal, kişisel ve duygusal gelişimine olumsuz etki edebilmektedir. Lise dönemi bireyin kariyer gelişimine yön verdiği son derece önemli bir dönemdir. Bu döneme denk gelen ergenlik sorunları gencin üzerindeki duygusal baskıyı artırmaktadır. Henüz önceliği anı yaşamak, eğlenmek, mutlu olmak, sosyalleşmek olan gencin bu dönemde geleceğe yönelik büyük tasarılar yapması beklenmektedir.

Bu sorumluluğa hormonal ve fiziksel değişim, duygusal ve düşünsel gelişim de eklenmektedir. Genç için bu dönem çocukluğa veda edilerek yetişkinliğe atılan adımları temsil etmektedir. Çocukluktan yetişkinliğe giden bu süreçte gencin üzerindeki baskı yoğunlaşmaktadır. Genç çocukluktan sıyrılıp büyümek istese de yetişkin hayatın sorumluluklarını üstlenmeye de kendini hazır hissedemeye bilir. Bu dönemde aile ilişkileri hala öncelikli ve önemlidir.

Ancak ergen ile ebeveynleri arasında çatışmalar da çıkabilmektedir. Ailenin gencin yeni rollerine yönelik beklenti ve kaygıları gence yansıtıldığında anlaşmazlıklar yaşanabilmektedir. Bu nedenle bu dönemde gencin sosyal desteğe ve akran ilişkilerine olan ihtiyacı artmaktadır. Yanlış ebeveyn tutumları, aile içi negatif iletişim modeli ve cezalandırma çocuğun ergenlikte aile yerine arkadaşa yoğunlaşmasına neden olabilmektedir.

Fark edilmeyen ergenlik sorunları, aile içi problemler, ebeveyn tutumları ve gerçekdışı beklentiler akademik başarısızlığı getirmektedir.

Lisede Akademik Başarıyı Düşüren ve Fark Edilmeyen Ergenlik Sorunları

Ergenlik dönemi fiziksel ve hormonal olarak çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemidir. Yeni çalışmalar ergenlik yaşının 10’a kadar indiğini söylese de genel geçer kabul ergenliğin 12-21 yaş aralığında olduğudur. Erkeklerde ve kızlarda başlangıç – bitiş yaşları farklılık gösterebilmektedir. Dolayısıyla Lise eğitimi ergenliğin yoğun yaşandığı bir dönemdir. Üstelik ergenliğin yanı sıra bu dönemde gencin farklı sorumluluk ve gelişim alanları da vardır.

Kariyere yön vermek, akademik başarı edinmek, sosyal ağı geliştirmek gibi. Gencin bu dönemde başarı elde etmenin yanı sıra karakterini tanıması, kendini keşfetmesi gerekmektedir. Genç aileden ayrı çok daha fazla zaman geçirmektedir. Bu noktada genç arkadaşlık ilişkilerini ve etkileşimde olduğu ortamları seçerken daha bilinçli olabilmelidir. Genç bu dönemde aileden ayrı olarak da kendini korumayı, savunmayı ve ifade etmeyi öğrenmelidir.

Bu dönemde hızlı bedensel, ruhsal, sosyal değişiklikler meydana gelmektedir. Dolayısıyla bu değişime adapte olmak hem ergen hem de ergenin ailesi için zordur. Aile ergeni anlamakta güçlük çekerken, ergen “anlaşıldım” duygusunu tam olarak yaşayamadığını düşünür. Dolayısıyla aile ile genç arasında yeterli ilişki ve iletişim kurulamadığında fark edilmeyen ergenlik sorunları açığa çıkabilmektedir. Bu dönemde ergenlerin depresif duygu durumunda artış görülebilir.

Anlaşılmıyor olma hissi gencin öfke patlamalarına yol açabilmektedir. Beden algısı ve dış görünüş genç için önemli hale gelmektedir. Dolayısıyla özgüven bu dönemde zedelenebilmektedir. Özgüven eksikliği sosyal beceri gelişimini olumsuz etkileyebilmektedir. Sosyalleşmekte güçlük yaşayan genç arkadaşlık ihtiyacını karşılayamadığı için akran rollerini deneyimleyemeye bilmektedir. Bu dönemde karşı cinse merak ve karşı cinsle iletişim artmaktadır.

Gencin aile tarafından anlaşılmaması, kısıtlanması, arkadaşlık geliştirememesi, özgüven eksikliği gibi nedenler fark edilmeyen ergenlik sorunları gelişmesine yol açabilmektedir. Tüm bu problemlerin gencin hayatında etkilediği ilk alan performans alanı yani akademik başarısı olacaktır. Ailenin bu dönemde çocuğa yönelik farkındalığı yüksek olmalıdır. Çocuğun ihtiyaç duyduğu sevgi, ilgi ve destek aile tarafından karşılanmalıdır.

Fark Edilmeyen Ergenlik Sorunları Aile Desteği ile Azalmaktadır

Bu dönem hem çocuk hem de aile için oldukça çalkantılı bir dönem olabilmektedir. Aile çocuğunun büyüdüğünü kabullenmekte güçlük yaşarken genç ise kendisindeki fiziksel, duygusal, düşünsel değişikliklere uyum sağlayamayabilir. Aileyle çocuk arasında fikirler, beklentiler ve talepler noktasında anlaşmazlıklar yaşanabilir. Genç bu dönemde çocukluğa ait yaşam alanlarını, ailesinin çizdiği sınırları genişletme ihtiyacı duyacaktır. Ailenin bu ihtiyaca verdiği yanıt ilişkilerinin seyrini değiştirebilir.

Bu dönemde ebeveynin çocuğuyla ilgili kaygılarının artması, denetim sağlama cabası hatalı ebeveyn tutumları sergilenmesine neden olabilmektedir. Ailenin yüksek akademik beklentisi, mükemmeliyetçi yapısı ya da yüksek denetim ihtiyacı genci fiziksel ve duygusal olarak zorlayabilmektedir. Sosyalleşmek, yeni deneyimler edinmek ve ailenin egemenliğinin dışında kendini keşfedebilmek isteyen genç aileyle çatışabilir.

Ancak genç ve ebeveynleri arasındaki ilişki çatışmalı hale gelse de aile desteği genç için önemlidir. Genç, tıpkı çocukluktaki gibi hayatının bu yeni döneminde de ailenin desteğine, ilgisine, sevgisine ihtiyaç duyar. Fiziksel olarak büyümüş olması, pek çok noktada çevresindekilerle çatışıyor olması onun içinde yenidir. Çocukluktan yetişkinliğe doğru ilerlediği bu yeni hayat döneminde gencin rol modele ihtiyacı olacaktır.

Aile bu dönemi bebeklikteki, çocukluktaki ilk kazanımlar gibi görmelidir. Gençteki değişimi ilk adımlarını atan bir bebek gibi okula ilk kez başlayan bir çocuk gibi değerlendirilmelidir. Aile nasıl ki bebekliğe, çocukluğa ait ilk kazanımlarda çocukla beraber heyecanlandı, onu yüreklendirip, motive ettiyse bu dönem de böyle değerlendirilmelidir. Yetişkin hayatını prova eden, bağımsızlaşan, bireyleşen gencin bu yeni tecrübelerinde aile destekleyici olmalıdır.

Aile ile güçlü ilişkiler kurulduğunda fark edilmeyen ergenlik sorunları gelişmemekte ya da üstesinden gelinebilmektedir.

Genç Yeni Deneyimler Kazanırken Ailenin Koşulsuz Sevgisine ve Desteğine İhtiyaç Duyuyor

Onun yerine karar vermek, onun yerine eylemde bulunmak gencin gelişimini örseleyecektir. Bağımlı kişilik geliştirmemesi, kendi ayakları üzerinde durabilmesi için gence verilebilecek en büyük destek hoşgörü olacaktır. Hataları, başarısızlıkları ve bunların yol açtığı duygusal çıkışlar aile tarafından hoş görülmelidir. Cezalandırmak, sevgiyi koşullu vermek, kısıtlamak diğer gelişim dönemlerinde olduğu gibi bu dönemde de doğru değildir.

Ceza, baskıcı ebeveyn tutumu, sevginin daha az gösterilmesiyle fark edilmeyen ergenlik sorunları gelişebilir. Bunun yerine çocuğun neden- sonuç ilişkisini kurması ve hatalarından kendisini geliştirebileceği dersler çıkarması öğretilmelidir. Aile gence bu yeni dönemde yetişkinlik rolleriyle ilgili model oluşturmalıdır. Yetişkinler sorunlara nasıl yaklaşır, problemlerini nasıl çözer, iletişim dili nasıldır gence model olunmalıdır.

Aile Genç İçin Olumlu Bir Rol Model Oluşturmalı

Ebeveynler arası iletişim şekli, aile içi etkileşim, ailede sorunların nasıl çözüldüğü, ebeveynlerin sosyal ilişkileri önemlidir. Sorunlarını yapıcı şekilde çözemeyen, iletişimde güçlük yaşayan, sosyal ağı zayıf ebeveynlerin çocuğa sunacağı model yetersizdir. Aile çocuktan beklediği davranış, tutum ve kazanımları kendi hayatında da belli bir düzeyde gerçekleştirebilmelidir.

Genç Soru ve Sorunlarıyla İlgili Aileyle Konuşabilmeli

Fark edilmeyen ergenlik sorunları aile ile soru ve sorunlarla ilgili açık şekilde konuşulamadığında da gelişebilmektedir. Ailenin otorite kurma çabası çocuğun soru ve sorunlarını aileyle paylaşmasını engelleyebilmektedir. Bu dönemde gencin cinselliğe yönelik bilgi edinmeye ihtiyacı yüksektir. Gencin fiziksel ve hormonal değişimi cinselliğe yönelik daha gelişmiş bilgiye ihtiyaç duymasına neden olur.

Cinsellikle ilgili temel bilgiler aile tarafından çocukluk itibariyle çocuğa yaşına uygun şekilde aktarılmalıdır. Cinsellik çocukluktan itibaren ebeveynle konuşulabilir olduğunda genç yeni dönemde de soru ve sorunlarını ebeveynine açabilir. Artık gençler doğru bilgiyi internetten de edinebilmektedir. Ancak internetin genç tarafından nasıl kullanıldığı, maruz kaldığı bilginin doğruluğu cinselliğe yönelik algı ve tutumunu etkileyecektir.

Aile burada filtre görevi görebilmelidir. Cinsellik aile için çoğunlukla konuşması zor bir konu halini almaktadır. Ancak çocuğun bilgi ihtiyacını ailesinden de karşılayabiliyor olması kendini güvende hissetmesini sağlayacaktır. Bu sayede olumsuz cinsel deneyimler, istismar, suiistimal gibi travmatik yaşantılar aileyle çok daha rahat paylaşılabilmektedir.

Genç Kariyer Seçimi Yapmadan Önce Kendini Keşfetmelidir

Özgüven eksikliği, sosyal beceri eksikliği, sorumluluk alamama ve karar verememe durumları da gencin fark edilmeyen ergenlik sorunları içerisindedir. Özgüven eksikliği yaşayan gencin kendini grup içerisinde ifade etmesi, sosyal girişimde bulunması oldukça zor olacaktır. Özgüven ve sosyal beceri eksikliği gencin bu önemli yaşam döneminde geri planda kalmasına neden olacaktır. Kendini yeterince iyi ifade edemeyen, sorumluluk almaktan çekinen gencin sosyal ortamlarda kaygısı oldukça yüksektir.

Genç kariyerine yönelik seçim yaparken risk almamak için kendini zora sokmayacağı mesleklere yönelebilir. Sosyal yönü olmayan, topluluk içerisinde bulunmasını gerektirmeyen meslekleri öncelikli tercih edebilir. Gencin bir diğer davranışı ise sorumluluktan kaçmak ve risk almamak için seçimi aileye ya da okula bırakmasıdır. “Benim için en iyisini onlar bilir” mantığıyla çocuk kendini keşfetmeden yönlendirmeyle meslek seçebilir.

Tüm bunlar çocuğun hatalı seçim yapmasına neden olabilir. Doğru kariyer seçimi yapmak bireyin başarmaya yönelik motivasyonunu artıracaktır. Aynı zamanda gencin ilgi ve beceri alanına yönelik, karakteriyle örtüşen keyif alacağı bir mesleğe yönelebilmesi yaşam boyu doyum için gereklidir. Bu sayede genç başarılarından keyif aldığı kadar başarısızlıklarında da kendini yüreklendirebilir. Kariyer seçimi gencin kendisine ait bir seçim olmadığında motivasyon sağlamak zorlaşmaktadır.

Gencin kendini keşfetmesi, seçim yaparken kendi kararlarını verebilmesi ve sorumluluk alması gerekmektedir. Gencin seçimlerini olumsuz etkileyen özgüven ve sosyal beceri eksikliği mutlaka kariyer seçimi öncesinde geliştirilmelidir. Genç ilgi, beceri ve yetenek alanlarını keşfetmelidir. Okul Başarısı İçin Özgüven Nasıl Geliştirilir? Ve Kariyer Seçmeden Önce Özgüven Eksikliği ile Mücadele! yazılarımızı da okuyabilirsiniz.

Çocuklarda Sosyal Beceri ve Ailenin Etkisi yazımız da sizin için faydalı olabilir.

Fark Edilmeyen Ergenlik Sorunları Yaşamamak için Gencin Etkin Zaman Geçirmesi Desteklenmelidir

Bu dönemde gencin ilgisiz kalması, zamanını verimsiz geçirmesi daha fazla kendi içine dönmesine neden olabilmektedir. Özellikle bu dönemde genç için fiziksel görünüş ve akranları tarafından beğenilmek önemlidir. Genç zamanını verimli değerlendiremediğinde, meşguliyetleri olmadığında fark edilmeyen ergenlik sorunları çok daha kolay gelişebilmektedir. Gencin bir spor, sana, aktivite alanına yönelmesi hem zamanını keyifli geçirmesi hem de sosyalleşebilmesi için önemlidir.

Enerjisini fiziksel aktiviteyle atabilen genç bireysel ve akademik yaşamında daha pozitif olacaktır. Bu sayede çocuğun stresini yönetmesi, olumsuz duygu ve düşüncelerle baş etmesi kolaylaşacaktır. Olumsuz enerjisini sağlıklı şekilde boşaltabilen genç için dikkatini toplamak, derse kendini vermek daha kolay olacaktır.

Gencin Arkadaşları ile Aile İletişim Halinde Olmalı

Bu dönemde gencin hayatında arkadaşlıkları çok daha öncelikli hale gelmektedir. Genç bu dönemde her türlü kararında arkadaşlarının fikirlerini önemseyebilmektedir. Arkadaşların ilgileri, seçimleri, yaşam stilleri genç için yönlendirici olabilmektedir. Fark edilmeyen ergenlik sorunları kimi zaman yanlış arkadaşlık ilişkileriyle de gelişebilmektedir. Dolayısıyla aile çocuğunun sanal ve gerçek ortamda en çok vakit geçirdiği arkadaşlarını tanımalıdır.

Aile bu dönemde riskli gördüğü arkadaşlık ilişkilerine karşı çocuğu kısıtlayabilmektedir. Ancak kısıtlamalar gencin aileyle inatlaşmasına, ilişkilerini gizli olarak sürdürmesine neden olabilmektedir. Aile kısıtlamak yerine çocuğunun bu arkadaşlıktan neden keyif aldığını gözlemlemelidir. Gencin arkadaşlarıyla tanışmak, zaman geçirmek, onların fikirlerini, hayallerini dinlemek bağ kurmak için gereklidir. Genç ailesinin karşısına çıkardığı arkadaşlarının olumsuz yönlerini daha kolay fark edebilir.

Ailenin kısıtlaması ya da eleştirileri olmadığında genç arkadaşlık ilişkilerini daha objektif değerlendirebilmektedir. Ailesiyle arkadaşlarının olumlu yönleri kadar olumsuzluklarını da konuşabilen genç için aile hala en iyi arkadaştır. Bu sıralamanın değişmesi ailenin gence ve arkadaşlık ilişkilerine olan yaklaşımına göre değişiklik gösterebilmektedir. Problemli genç ve aile ilişkilerinde genç aile desteğine ihtiyaç duysa da beklentilerini geri plana itebilmektedir.

Aile gencin arkadaşları kadar arkadaşlarının ailesiyle de tanışabilir, aileler arasında güven ilişkisi geliştirilebilir.

Fark Edilmeyen Ergenlik Sorunları ve Kariyer Gelişimi İçin Destek Alabilirsiniz

Fark edilmeyen ergenlik sorunları akademik başarıyı düşürüyorsa mutlaka destek alınmalıdır. Aba psikoloji hem gençlerin psikolojik destek ihtiyacını hem de kariyer danışmanlığı ihtiyacını karşılayabilmektedir. Stratejik yetenek yönetimi ile kariyer planı çıkarmak gencin akademik hayatına ve kariyer gelişimine katkıda bulunmaktadır.

Read More

Erken Ergenlik Nedir?

Erkek ve kız çocuklarında yaş olarak farklılık gösterse de çocukluk döneminden yetişkinlik dönemine geçiş sürecine ergenlik denir. Çocukların büyüme hormonlarının çok hızlı çalıştığı ve bedenlerinde hızlı değişimlerin olduğu bir dönemdir. Bu süreç boyunca salgıladıkları hormon ile hem fiziksel olarak hem de cinsel üreme kapasitesi kazanılıyor.

Ergenlik ortalama 3 yıl sürer ve bu süreçte çocukların fiziksel olarak, duygusal olarak, bedensel olarak hem de hormonal olarak değişiklikler yaşar. Ergenlik sürecine giriş kız çocuklar için ortalama 8 yaşında başlarken erkek çocuklar için dokuz yaşında başlar. Kız ve erkek çocuklar için bu yaşlardan önde ergenliğe girilmesine erken ergenlik denir.

Kız çocuklarında ergenlik bulguları 10 yaşına takiben göğüslerin belirginleşmesiyle başlar. 12-13 yaş aralığında ise kız çocukları ilk adet kanamalarını yaşamaya başlar. 8 yaş ve 13 yaş arası kız çocukların ilk adet kanamalarını yaşaması normal olarak kabul ediliyor. Fakat kız çocuğunun sekiz yaşından önce meme gelişiminin başlaması, genital bölge veya koltuk altının tüylenmesi erken ergenlik(erken menarş)  olarak yorumlanmaktadır. Aynı zamanda bu belirtiler eğer 13 yaşına kadar görülmez ise buna da gecikmiş ergenlik denir.

Erkek çocuklarda ise 11 yaşından itibaren başlayan ergenlik değişimlerinde testis hacminde artış olmakla beraber genital bölgesinde ve koltuk altında tüylenme olarak gözlenmektedir.

Erken Ergenlik Belirtileri Nelerdir?

Son yapılan araştırmalarda erken ergenliğe giren çocukların sayısı git gide artmakta. Ülkemizde ise kız çocukları üzerinde yapılan araştırmalara göre ortalama adet görme yaşı 12-12,5 olarak belirtiliyor. Erkek çocuklar için yapılan araştırmalar ise dünya üzerinde yapılan araştırma sonuçlarına daha yakındır. Erkek çocukların ergenliğe girme yaşında bir değişiklik olmadığı sonucu ortaya çıkıyor.

Yapılan klinik araştırmalar sonucu erken ergenlik teşhisinin konulması için kız çocuklarının sekiz yaşında, erkek çocukların ise dokuz yaşında olması gerekiyor. Fakat erken ergenlik ikiye ayrılıyor. Eğer ergenlik sürecine girmiş kız veya erkek çocuğunuzun beynindeki hipofiz-hipotalamus bölgesinden kaynaklanan hormonlar ile ilgiliyse merkezi ergenlik fakat cinsiyet hormonları salgılayan organlarla ilgiliyse çevresel yani yalancı ergenlik olarak tanımlanıyor.

Erken ergenlikte çocuklarınız kimlik yaşına göre henüz çocuk sınıflandırması içinde olmasına rağmen bedensel olarak ergenliğe girmiş ya da bir yetişkin olarak görünebilir Bu da çocukların toplum içerisindeki beklentileri değiştireceğinden çocuklarınız için zor bir dönem olabilir. Erken ergenlik, çocuğunuzun duygusal, sosyal anlamda karmaşık duygular yaşamasına ve sosyal olarak dışlanmasına bile neden olabiliyor.

Çocuklarımız Neden Erken Ergenliğe Giriyor?

Aslında erken ergenlik değişen zamanla görülen hastalıklardan biridir. Buna coğrafi etkenler, sağlıksız beslenme biçimi, çevresel faktörler, obezite gibi etkenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Erken ergenliğe girme yaşı ne kadar düşükse araştırıldığı zaman altından çıkacak olan hastalık veya bir rahatsızlık o kadar fazla olur.

Erken Ergenlik Tedavisi Nasıl Yapılır?

Erken ergenlik yaşayan çocuklarda eğer var ise vücudunda bulunan tümör, kist veya altında yatan hastalıkların tedavisi ile sürece başlanır. Tedavi sırasında doktorunuzun tavsiyelerine uyulması ve onun yapacağı takvime göre değişmekle beraber aylık veya üç aylık periyotlarla düzenleniyor.  Enjeksiyonlar ile aydan aya veya üc ayda bir gonadotropin salgılatıcı hormonlar analoğu ismiyle bilinen ilaçlar uygulanıyor. Bu tedavinin amacı erken ergenliğe giren çocukların vucüdundaki hormon salgılanmasının ertelnmesi veya durdurulmasıdır. Tedavinin seyrine göre her ayda bir veya üç ayda bir çocukların vücudunda bulunan hormon düzeyi kontrol ediliyor ve çocukların kemik yaşlarına göre tedavinin sonlanması veya devam ettirilmesi öneriliyor.

Read More

Çağımızın getirdiği şartlar doğrultusunda akıllı telefon kullanımı insanların hayatında gereksinim haline gelmeye başlamıştır. Özellikle çocuklar için büyük riskler barındıran akıllı telefonları kullanım yaşı aileler için her zaman kafalarda bir soru işareti bırakmaktadır. Her ne kadar çağımızın ünlü düşünürleri ve teknoloji dünyasının devleri tarafından erken yaşta kullanımı önerilmese de (Örneğin, Bill Gates akıllı telefon kullanımının 14 yaşından önce olmaması gerektiğini savunmaktadır.) konuyla ilgili bilinen ve savunulabilecek kesin bir kullanım yaşı yoktur.

Gelişim uzmanları ve psikologlar teknolojik cihazların zekada, gelişimde ve özellikle sosyallikte sorunlar çıkardığını düşündüğü için, özellikle 6 yaş ve altı için direkt akıllı telefona maruz bırakılmamalarını önermektedir.  Maruz bırakılması durumunda da günde bir saatle sınırlandırılması ve eğitici programlar dahilinde kullanılması gerektiği savunulmaktadır.

Asıl üzerinde durulması gereken konu yaş değil telefonun “hangi şartlar altında” kullanıldığıdır.

Anne babalar çocuklarına ulaşmak ve çocukların çeşitli ihtiyaçlarında yardımcı olmak için çocuklarının telefon sahibi olmalarına ihtiyaç duyabilirler.  Akıllı telefon kullanmakla ilgili yapılan varsayımlar doğrultusunda insanlar özellikle çocuklar için akıllı telefonların zararlı olduğunu düşünmektedir. Fakat, aslında burada önemli olan telefonun nasıl ne için ve ne şekilde kullanıldığıdır.

Akıllı telefona sahip olan çocuklar için dikkat edilmesi gerekenler:

 

  • Çocuğunuzun izlediği içerikler kontrol altında tutulmalı ve yaşına uygun olarak seçilmelidir.
  • Belli koşullarda kullanılmaması kuralı olmalıdır. (Belli bir saatten sonra kullanmamak, yemek masasında kullanmamak, ödevler bitirilmeden kullanmamak vb.)
  • Günlük kullanım için anne babalar tarafından belirlenmiş saat sınırı olmalıdır.

Henüz akıllı telefonu olmayan küçük yaştaki çocuklar içinse anne babalar kendi akıllı telefonlarını kullandırma konusunda çocuklarına sınırlar koymalıdır:

  • Çocuğunuz her istediğinde akıllı telefonunuzu onunla paylaşmayın. Bazen çocuğunuza şu an veremeyeceğinizi sebebiyle birlikte açıklamalı ve bu tutumunuzdan ödün vermemelisiniz. Aksi taktirde çocuğunuz telefonu bir ihtiyaç haline getirip sizden her sıkıldığında, sürekli olarak telefonunuzu talep edebilir.
  • Eğitici içerikler seçiniz. Çocuğunuzun akıllı telefon yoluyla oynadığı oyunları ve izlediği filmlerin seçimini siz yapınız. Ne yazık ki internet üzerinden ulaşılabilecek yanlış bilgiler ve zararlı içerikler kaçınılmaz derecede fazla. Bu yüzden çocuğunuzun izlediği içerikleri çocuğunuza izletmeden önce izleyin ve sadece bu içerikleri izletmeye çalışın.
  • Gün içerisinde sınırlı sürede oynamasına izin verin. Bir günde birden fazla defa çocuğunuzun telefonunuza ulaşmasına izin vermemeye çalışın. Telefonu kullandığı zaman da saat sınırı çizin. Ona gün içerisinde telefonunuzla oynaması için sonsuz süre vermeyiniz.
  • Oyun indirmek, oyunu açmak ve telefonu kullanırken girebileceği alanları seçin ve kullanımla ilgili öğretici bilgiler verin. Çocuğunuzun yanlış içeriklere ulaşmaması ve kullanımda hatalar oluşmaması için çocuğunuzu bilgilendirin. Kullanım konusunda bildiklerinizi öğretin ve gireceği alanları bu yolla sınırlayınız.

 Konu ile ilgili daha fazla bilgi almak için Psikolog Merve Nuray’ın videosuna da göz atabilirsiniz. 

Read More