Sınava yönelik olumsuz düşünceler başarısızlık nedeni olabilmektedir. Olumsuz düşüncelerinizin hazırlık sürecinizi ve sınav performansınızı olumsuz etkilememesi için önce sınav algınızı değiştirmeniz gerekiyor. Olumsuz düşünceler motivasyonu etkiliyor, çalışma temposunu düşürüyor ve konsantrasyon güçlüğüne neden oluyor. Tüm bu etkenler bir araya geldiğinde öğrenci çok başarılı olsa dahi potansiyelinin altında performans gösteriyor.

Öğrencilerin başarısızlıkla başa çıkabilmesi performanslarını etkileyen olumsuz düşüncelerini tespit etmesi gerekiyor. Sonrasında tespit edilen olumsuz düşüncelerin gerçeklik payının değerlendirilmesi gerekiyor. Kimi zaman bu düşünceler gerçekdışı iken kimi zamanda gerçeği yansıtabiliyor. Olumsuz düşünceler gerçekle uyumlu olduğunda mutlaka performans düşüklüğüne neden olan faktörlerin iyileştirilmesi gerekiyor.

Sınava Yönelik Olumsuz Düşüncelerinizi Tespit Ederek Sınav Algınızı Değiştirin

Sınava hazırlık süreci her öğrenci için zorlu bir dönemdir. Bu dönemin beraberinde getirdiği zorluklara yönelik her öğrencinin farklı başa çıkma mekanizması vardır. Kimi öğrenciler bu zorlu dönemi daha kolay geçirebilirler. Çoğu öğrenci için ise başa çıkma kaynakları yetersiz olabilmektedir. Bu dönemin koşullarıyla başa çıkmakta aile ile ilişki, sosyal destek, ilgi alanları ve öğrenme kabiliyeti etkilidir.

Ancak mükemmeliyetçilik gibi bazı mizaç özellikler ve sınava yönelik gerçekdışı beklentiler başarısızlığa neden olabilmektedir.  Aynı şekilde yetersiz sosyal destek, zayıf aile ilişkileri, ilgi alanının olmayışı, başarının sevgi koşulu olması olumsuz düşünceleri tetiklemektedir. Öğrenme güçlüğü, dikkat ve konsantrasyon güçlüğü gibi bilişsel faktörler de olumsuz düşüncelere neden olmaktadır.

Sınava yönelik olumsuz düşünceler sıklıkla şu şekildedir; “Ya başarısız olursam? ‟, “Çalışmalarım yeterli değil.”, “Yeterince iyi değilim.”, “Sınav süresi çok kısa, soru sayısı çok fazla.”, “Rakiplerim kadar iyi imkanlara sahip değilim.”, “Sınavda her şeyi unutacağım, bu kadar şeyi hatırlamam mümkün değil.”, “Rezil olacağım, insanlar benim yetersiz olduğumu düşünecek.”, “Ailemi hayal kırıklığına uğratacağım.”, “Başarısız olursam sınava yeniden hazırlanmam çok zor olacak.”

Öğrencilerin bu düşüncelerle başa çıkabilmesi için önce hangi düşünceleri olduğunu fark etmesi gerekir. Bu bilinçli farkındalık gerektiren bir süreçtir. Öğrencinin motivasyonunu düşüren, dikkatini dağıtan, geleceğine karamsar bakmasına neden olan tüm düşüncelerini belirlemesi gerekir. Bu düşünceleri yakalamak kolay olmayabilir. Özellikle yerleşmiş, benimsenmiş düşüncelerin fark edilmesi güçtür. Öğrenciler olumsuz düşüncelerini belirleyip mümkünse not etmesi gerekmektedir.

Sınava Yönelik Olumsuz Düşünceler Tespit Edildikten Sonra Gerçeklik Değerlendirmesi Yapılmalıdır

Olumsuz düşüncelerinizin artık neler olduğunu somutlaştırdınız. Şimdi sıra onlar üzerine gerçeklik değerlendirmesi yapmaya geldi. Performansınızı objektif bir gözle mi değerlendiriyorsunuz yoksa kendinize haksızlık mı ediyorsunuz buna bakmalısınız.

Gerçeklik değerlendirmesi yaparken kendinize soracağınız sorulara doğru cevaplar vermeniz oldukça önemli. Bunu kendi gözünüzle yapmakta zorluk yaşıyorsanız bu değerlendirmeyi sizin için daha objektif olabilecek birinin yapmasını rica edebilirsiniz. Ya da kendinizi başkasının gözünden değerlendirebilirsiniz.

Değerlendirme yaparken şu 3 soruyu kendinize sormanız size yardımcı olacaktı;

  1. Şu an Ne oluyor? (bu bir olay ya da bir düşünce, duygu, dürtü olabilir)
  2. Bu olan benim için tehlikeli mi?
  3. Peki bununla başa çıkabilir miyim?

Birinci soruda kişi olayı kendi algılayışına göre ele almalıdır. İkinci soruda bu olayın kendisi için tehlikeli olup olmadığını değerlendirmelidir. Üçüncü soruda ise tehlike söz konusu ise başa çıkmak için sahip olduğu kaynakları değerlendirmelidir. Burada sahip olunan fiziksel, sosyal, psikolojik çözme becerileri ve maddi başa çıkma kaynakları değerlendirilmelidir.

  1. Şu an Ne oluyor?
  • Önemli bir sınava hazırlanıyorum ve sınava yönelik olumsuz düşünceler taşıyorum. Başarısız olacağıma inanıyorum.
  1. Bu benim için tehlikeli mi?
  • Bu benim için çok önemli bir sınav. Başarılı olmak istiyorum. Ailem ve sevdiklerim benden başarılı olmamı bekliyor. Başarısız olmam durumunda eğitim hayatımın olumsuz etkileneceğine, akranlarımın eğitim fırsatlarının gerisinde kalacağına inanıyorum. Bu yüzden kendimi tehlikede hissediyorum. Sınav başarısı benim için önemli.
  1. Bu duygu, düşünce ve kaygılarla başa çıkmak için ne yapabilirim?
  • Kendime çok yükleniyor ve başarısız olacağımı düşünüyorum. Ancak bir yandan da özveriyle çalışıyor, öğrenmek için çok çaba sarf ediyorum. Öğrenmeyi ve başarmayı korkularıma rağmen çok istiyorum.
  • Ders çalışma tekniğimi gözden geçirebilir, daha iyi nasıl çalışabileceğimi öğrenebilirim. Zamanı verimli kullanma tekniklerini öğrenebilirim. Kaygımı azaltmak için meditasyon, nefes egzersizi çalışmaları yapabilirim. Eksik olduğum ve öğrenmekte zorlandığım konular için öğretmenlerimden ve arkadaşlarımdan yardım isteyebilirim. Ek ders alma imkanım olup olmadığını ailemle değerlendirebilirim. Önümde yeterince zaman var ve ben başarılı olmayı arzuluyorum. Öyleyse ben başarabilirim.

Bu tekniği, kaygı duyduğunuz her koşulda uygulayabilirsiniz. Sınava yönelik olumsuz düşünceler taşıyan arkadaşlarınıza da bu tekniği önerebilirsiniz.

Başarısızlığa Yönelik Gerçekçi Tespitler Fırsata Çevrilip Eksikler Giderilmelidir

Yukarıda yaptığımız çalışma ile sınava yönelik gerçekdışı ve gerçekçi düşüncelerinizi tespit etmiş olmalısınız. Şimdi ise sıra tespit ettiğimiz gerçekçi olumsuz düşünceler için önlem almaya geldi. Zamanı yönetmekte zorluk yaşıyor ve sıklıkla ödevlerinizi, çalışma konularınızı yetiştiremiyor olabilirsiniz. Bu da zaman baskısı yaşamanıza ve yetiştiremeyeceğim endişesi ile motivasyonunuzu kaybetmenize neden oluyor olabilir.

Zaman baskısı sınava yönelik olumsuz düşünceler edinmenizi de tetikleyecektir. Etkili zaman yönetimi tekniklerini öğrenmeniz bu olumsuz düşünceden kurtulmanıza yardım edecektir. Zaman Baskısı Yaşamamak İçin Etkili Zaman Yönetimi Teknikleri yazımızı okumanız da bu konuda size yardımcı olabilir.

Yeterince iyi çalışmadığınızı düşünüyor ve akranlarınızın gerisinde kaldığınıza inanıyor olabilirsiniz. Verimli ders çalışma tekniklerinin bilinmiyor olması bu düşüncenin gelişmesine neden olabilmektedir. Yine dikkat dağıtıcı faktörlere karşı koyamamak dijital uyaranlarla çok fazla zaman geçirmekte verimli çalışmayı etkileyebilmektedir.

Öğrenme Stiline Göre Akademik Başarıyı Yükseltecek Ders Çalışma Teknikleri yazımız size bu süreçte yardımcı olabilir. Sınava Hazırlık Sürecinde İnternet ve Teknoloji Bağımlılığı ile Başa Çıkma Önerileri yazımıza da bakabilirsiniz.

Ailenizin performansınıza yönelik gerçekdışı beklentileri olabilir. Bu beklentiyi sizi motive etmek için ya da sizin potansiyelinizi bilmedikleri için taşıyor olabilirler. Size destek olmak isterken olumsuz etkilediklerini fark etmiyor olabilirler. Ailenizle duygu ve düşüncelerinizi konuşmanız üzerinizde bu baskıyı taşımaktan çok daha iyi sonuçlar getirebilir.

Sınava yönelik olumsuz düşünceler kimi zaman hiç farkında olmadığımız eksikliklerimiz sonucunda da açığa çıkabilmektedir. Yeterli okuma alışkanlığınız yoksa ya da hızlı okuma becerisi üzerine çalışmadıysanız okuma süreniz de sınav performansınızı etkiliyor olabilir. Okuma Alışkanlığı Kazanmak Sınav Başarısı Getiriyor yazımızı bu eksikliğinizi geliştirmek için okuyabilirsiniz.

Sınava Yönelik Olumsuz Düşünceler ile Başa Çıkmak İçin Olumlu Kaynaklar Geliştirilmelidir

Sınava yönelik olumsuz düşünceler ile başa çıkmak için akademik çalışmaların dışında da kaynaklara ihtiyaç vardır. Sosyal ilişkilerinizi geliştirmeniz, okul ve ders çalışma süreleriniz dışında akranlarınızla vakit geçirmeniz size iyi gelebilir. Onların çalışma stillerini gözlemlemek, onların da kaygıları olduğunu görmek size yalnız değilim duygusunu yaşatacaktır. Kaygılarıyla daha kolay başa çıkabilen arkadaşlarınızla bir araya gelerek onların başa çıkma becerilerini öğrenebilirsiniz.

İlgi ve beceri alanlarınızı keşfedebilirsiniz. Bu alanlara yönelik yapacağınız okul dışı etkinlikler negatif enerjinizi atmaya destek olacaktır. Sınava hazırlık sürecinde ilgi alanlarına vakit ayırmaya devam eden öğrenciler sınavlarda daha başarılı olabilmektedir.

Nefes egzersizlerini öğrenmeniz, fiziksel aktiviteye vakit ayırmanız sınava yönelik olumsuz düşünceler ile baş etmeyi kolaylaştırır. Meditasyon ve olumlama çalışmaları yaparak da olumsuz düşünceler ile başa çıkabilirsiniz. Tüm bunlar hem fiziksel hem de zihinsel olarak rahatlamanızı sağlayacak psikolojik iyi oluşu destekleyecektir.

Mola sürelerinizi de planlı şekilde ayarlamalısınız. Sınava hazırlık sürecinde yapılan önemli hatalardan biriside ders çalışırken yeterince mola verilmiyor olmasıdır. Oysa dikkat süremiz bellidir ve bu sürenin üzerine çıkıldığında çalışmanın verimi düşecektir. Üstelik uzun süre mola vermeden çalışmak zihnen ve bedenen yorgunluğa neden olacaktır.

Yeterince mola yapılmadığında ders çalışmak keyifsiz hale gelecek ve ders çalışmaya yönelik olumsuz düşünceler gelişecektir. 25-30 dakikada bir 5 dakikalık molalar verebilirsiniz. Ayrıca 2-3 saatte bir 20-25 dakikalık uzun dinlenme araları planlanmalıdır.

Sınava yönelik olumsuz düşünceler ile başa çıkmak için önerilerimiz yeterli değilse mutlaka profesyonel destek almalısınız. Bizimle iletişim kurabilir, sınava hazırlık sürecinde hem psikolojik hem de kariyer odaklı destek alabilirsiniz. Sınav Kaygısı Sınav Başarısı İçin Faydalı Hale Nasıl Getirilir? yazımızı da okumanızı öneririz.

 

Read More

Sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için ailenin desteği son derece önemlidir. Öğrenciler sınav dönemlerinde kendilerini oldukça yoğun bir temponun içerisinde bulurlar. Hem okul başarılarını sağlamak hem sınava hazırlanmak için emek verirler. Bu yorucu tempoda bir de ergenlik sürecinin getirisi duygu, düşünce ve davranışlarla boğuşur yani bir yanda da büyümeye devam ederler. Tüm bu tempo içerisinde kendilerine yönelip alan seçimi yapmak, mesleğini belirlemek, motivasyonunu sağlamak ve tüm diğer beklentileri karşılamak kolay değildir. Bu dönemde ailenin desteğini alabilmek çocuk için adeta oksijen maskesi etkisi yapacaktır. Sınava hazırlanırken çocuğa alan tanımak, duygularını paylaşması için fırsat vermek çocuğun rahatlamasını ve ailesine kendini yakın hissetmesini sağlayacaktır.

Gençler tıpkı çocukluk döneminde olduğu gibi ergenlik döneminde de ailenin sınırlarını belirlemeye çalışırlar. Artık çocukluktan kalma sınırlar onlara yetmemektedir ve genişlemeye ihtiyaçları vardır. Aile ise bu dönemde çocukları kontrol etmekte zorlanır, iç dünyalarını bilememek ve olası tehlikelerden koruyamamak endişesiyle çocukları kısıtlarlar. Kısıtlamalar çocukların “anlaşılmıyorum, gelişimim desteklenmiyor, kabul görmüyorum” kanılarına varmalarına neden olur. Çocuklar aileleriyle aralarına mesafe koyabilir ve duygu, düşüncelerini onlarla paylaşmaktan kaçınabilirler. Aileler çocuklarının onlara en ihtiyaç duyduğu dönemde araya böyle bir mesafe girmemesi için ergenlik dönemine yönelik daha fazla bilgi edinmelidir. Belirsizlikler ve eksik bilgi sahibi olmak kaygılarımızı tırmandırırken bilgi sahibi olmak bizi rahatlatacak ve ilişkilerimizi olumlu etkileyecektir.

Aileler Sınava Hazırlanırken Motivasyon Artırmak İçin Çocuklarına Nasıl Destek Olabilir?

Her Çocuğun Övülecek Bir Davranışı Vardır

Her çocuğun övgü gerektirecek bir davranışı vardır. Sözlü övgü en doğal ve en kolay uygulanan ödüllendirmedir. Ancak sözlü övgü, çok fazla kullanıldığında etkisini kaybedebilir. Gerekirse küçük davranışları ödüllendirmeye başlayarak ilerleyebilirsiniz. Örneğin; “her gün okul dönüşü düzenli olarak derslerini tekrar ettiğini görüyorum, sorumluluklarını yerine getiriyor olmak çok güzel.” Övgüler zamanında ve doğru yerde verilmelidir. Ancak bu koşullar sağlandığında çocuklar için motive edici olacak ve performansa yansıyacaktır.

Sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için ödül düzenli verilirse sürekli beklenir, verilmediği zaman cezalandırma olarak algılanır. Buna karşılık sık verilerse kanıksanır ve ödüllendirme olarak görülmez. Aynı zamanda maddi ödüller dış motivasyon kaynağıdır. Öğrencilerin çalışma alışkanlıklarının ve motivasyonlarının devamlı olabilmesi için içsel motivasyona ihtiyaçları vardır. İçsel motivasyon; çalışmanın gerekliliğini öğrenmek, hedefe ulaşmak için araç olarak görmek sayılabilir. Maddi övgü ise dışsal motivasyondur. Etkili olabilmesi için her seferinde ödülün şiddeti artmalıdır. Ödül gelmediğinde ya da yeterli olmadığında öğrencinin motivasyonu olumsuz etkilenecektir.

Sınava Hazırlanırken Motivasyon Artırmak İçin Hedeflerini Belirlemesine Destek Olun

Hedef belirlemek sınavda başarılı olabilmek için yapılması gereken her şeyin başında gelir. Motive olmak, dikkatini toplamak, zamanı verimli kullanmak, verimli çalışmak, kaygıyı yönetebilmek için önce hedef belirlemek gerekiyor. Çünkü bir hedefi olmayan, bir amaç uğrunda hareket etmeyen hiç kimse motivasyon sağlayamaz, başarılı olmaya ihtiyaç duymaz.

İlgi alanı, karakteristik özellikler, beklentiler ve ihtiyaçlar doğrultusunda çocuğunuz için en uygun hedefleri belirlemeniz sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için önemlidir. Uzun vadeli hedefler kimi zaman kişinin sıkılmasına ya da yaşadığı zorluklar karşısında kırıklığa uğramasına neden olabilmektedir. Uzun vadeli hedefine varabilmek için belirleyeceği kısa hedeflerde motivasyon artırma unsuru olarak çocuğunuza destek olacaktır.

Hedef belirlemesine destek olunmalı, eğer kendi başına bunu halledemiyorsa mutlaka okul rehberli biriminden, öğretmenlerinden ya da mümkünse kariyer danışmanlığından destek alınmalıdır.

Neden-Sonuç İlişkisi Kurularak Motive Edilmelidir

Çocukların yaptıkları ile sonucunda olacaklar arasındaki bağlantıyı kurmaları hem davranışlarını olumlu yönde düzenlemelerini sağlayacak hem de başarmaya yönelik isteklerini artıracaktır. “Şu an yabancı dil öğrenmek senin için keyifli değil biliyorum. Okul derslerinle beraber götürmek zor oluyor olabilir ancak anadilin dışında diller öğrenmek ileride sana büyük avantajlar sağlayacak. Akademik hayatından, iş yaşamına kadar her alanda pozitif etkisi olacak. Çok uluslu işlerde rol edinebilir, yurt dışı çalışma fırsatı yakalayabilirsin. Dil bilmek başka ülkelerin insanlarıyla da tanışabilmeni, seyahatlerinde bağımsız hareket edebilmeni kolaylaştırır. Ayrıca dil bilerek iş arama sürecinde de rakiplerinin önüne geçme fırsatı bulacaksın.”

Sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için neden-sonuç ilişkisini kullanmak yapıcı düşünmelerini destekleyecektir. Bu sayede motivasyonları düştüğünde öğrenmeye çalıştıkları bilgilerin kendilerine sağlayacağı avantajları hatırlayarak ve çok daha kolay motivasyonları artacaktır. Günlük yaşam becerileriyle ilişkilendirme ya da gelecekteki faydalarından bahsetme de çalışmak istemedikleri ya da öğrenmekte zorlandıkları derslere ilgilerini artıracaktır. Öğrendiklerini günlük hayat içerisinde kullandırmak pratik yapmalarını sağlayacak ve öğrendiklerini pekiştirmeleri de onlar için öğrenmeyi daha keyifli hale getirecek.

Birey Olma Girişimlerini Destekleyin, Sofrada Onun da Sözü Olsun

Çocuğun öğrencilik rol ve sorumluluklarının da tıpkı bir meslek icra etmek gibi önemli olduğu göz ardı edilmemelidir. Anne ve baba günlerinin, işlerinin nasıl geçtiği üzerine sohbet ederken mutlaka çocuğa da sorular sormalıdır. Sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için onun da rol ve sorumlulukları ile ilgili günlük sohbet edilmeli, fikir alışverişi yapılmalıdır. Çocuk böylece kendini aile içerisinde değerli hissedecek ve günden güne sohbetlerde bahsedebileceği konular biriktirmeye çalışacaktır. Kendisine gelen soruları daha verimli yanıtlamak, taktir toplayacağı ya da fikir alabileceği paylaşımlarda bulunmak için yaptığı çalışmaları önemseyecektir. Bu onun için bir motivasyondur, çünkü artık o da sofrada günü konuşulan, dinlenilen, değer gören yetişkin olma yolundaki bir bireydir.

Başarısızlıklardan Ders Almak Öğretilmelidir

Sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için aile çocuğa başarısızlıktan korkmamayı öğretmelidir. Aksine başarısızlığın daha iyi öğrenme ve eksikleri bulmak için etkili bir öğrenme unsuru olarak görülmesini desteklemelidir. Herkesin hata yapabileceği, başarının asıl anahtarının bu hatalardan ders almayı bilmek olduğu çocuklara öğretilmelidir. Hatalar, düşük puanlar ya da başarısızlıklar karşısında aile olumlu tutum sergilemelidir. Beklentisi yüksek olan öğrenciler için başarısız olmak çok yönlü hayal kırıklığına neden olmaktadır. Hem çabalarının karşılığını alamadıkları için üzülürler, hem ailelerini ve kendisine güvenen öğretmenlerini hayal kırıklığına uğratmanın üzüntüsünü yaşarlar. Bu nedenle çocuğu utandırma, eleştirme, küçük düşürme, cezalandırma gibi olumsuz yaptırımlar uygulanmamalıdır.

Sınava Hazırlanırken Motivasyon İçin Kendi Kararlarını Verebilmeleri Desteklenmelidir

Kaç dakikada bir mola vermeli, önce hangi derse çalışmaya başlamalı, ne zaman çalışmalı, molalarını nasıl değerlendirmeli bu tarz kendiyle ilgili konularda karar vermesine fırsat verilmelidir. Hata yapabilir, bu durumda da hatalarıyla yüzleşmeyi öğrenecek ve alacağı yeni kararlarda tercih yaparken neden sonuç ilişkisini düşünerek seçimini yapacaktır. Böylece kendi kararı olan, sorumluluğun onda olduğu görevleri yerine getirmeye daha istekli olacaktır.

0lumlu Benlik Kavramı Geliştirmelerine Yardımcı Olun

Sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için öğrencilik rolü dışında da rolleri olduğunu ona hissettirin. Sevginizi başarı ya da görevlerini yerine getirmesi karşılığında vermeyin. Her koşulda sevildiğini, desteklendiğini ona hissettirin. Başkalarıyla kıyaslamayın. Sadece başarılarını değil başarmak üzere gösterdiği tüm çabalarını taktir edin. Sonuçtan çok sürece odaklanın. Aksi halde çocuk, emeğinin taktir edilmediğini düşünerek bir sonraki süreç için aynı özveriyi göstermesinin gereksiz olduğu yanılgısına kapılabilir. Olumlu yanlarını vurgulayarak, sonuçlar hakkında geri bildirim vermeniz ve sürece odaklanmanız çocuk için daha değerlidir.

“Sınavdan istediğin puanı almadın biliyorum, daha iyi olmasını istiyorsun. Ama sen de biz de biliyoruz ki bu sınav için oldukça iyi hazırlandın. Büyük özveride bulundun. Tekrarlarını yaptın, bol bol soru çözdün ve zorlandığın konularda destek alarak eksiklerini tamamladın. Sonucun bu şekilde gelmiş olması çalışmamanla ilgili değil. Sonuca bakarak kendini üzmek yerine bir sonrakinde daha iyi olmak için bu sınavdaki eksiklerini tespit edebilirsin. Zamanı yönetememek, dikkatli okumamak, başarısız olacağım kaygısı duymak ya da farklı bir neden de başarını düşürmüş olabilir.”

Böyle bir yaklaşım çocuğun çabasının görüldüğünü fark etmesini sağlayacak ve Sınava hazırlanırken motivasyon kaybı yaşamasının önüne geçecektir.

Öğrenme Stiline Göre Çalışmalarını Destekleyin

Öğrenme stilini bulmalarını ve ona göre çalışmalarını destekleyin. Herkes öğrenebilir ama hepimizin öğrenme şekli, methodu ve süresi birbirinden farklı olabilir. Öğrenci görsel, işitsel ya da kinestetik öğrenme stillerinden hangisine göre daha kolay öğrendiğini bulmalıdır. Bu süreçte öğretmenlerinden ve rehberlik biriminden destek alabilir, kendi öğrenme şekillerini değerlendirerek de bilgi toplayabilirler. Bu konuda profesyonel danışmanlık alarak da bilgi edinebilirler. Aynı zamanda sayısal, sözel zeka testlerine katılabilir. Hangi öğrenme türünün daha baskın olduğunu öğrenebilirler. Alan meslek seçimlerini buna göre yapabilir, ders çalışma stillerini de bu testlerden edinecekleri sonuçlara göre düzenleyebilirler.

Sınava Hazırlanırken Motivasyon Artırma Teknikleri yazımızı da okuyabilir, öğrencilerin bu süreçte motivasyonlarını artırmak için hangi teknikleri kullanabileceğini daha detaylı öğrenebilirsiniz.

Sınava Hazırlanırken Motivasyon Artırmak İçin Çocuğunuzun İç Dünyasının Farkına Varın

Motivasyon kaybı kimi zaman özgüven eksikliği, başarısızlık algısı ya da çekingenlik kaynaklı da olabilir. Okula yönelik sorunlar ve akran problemleri de motivasyon gelişimini engelleyebilir. Çocuğunuzla daha fazla iletişim kurmalı, beden dilini ve sözsüz mesajlarını iyi değerlendirmeli ve onun iç dünyasıyla ilgili olabildiğince çok bilgi edinmelisiniz.

Öğrenmeyi eğlenceli hale getirebilir özellikle çocuğunuzun çekingenliği varsa sınıf içerisinde performans göstermeden önce ayna karşısında çalışmasını teşvik edebilirsiniz. Size sunumlar yapabilir hatta birlikte konu anlatımı, soru cevap, münazara oyunları hazırlayıp içinde rekabetin de olacağı yarışmalar yapabilirsiniz. Ancak bu oyunların sonunda rencide etme, yetersiz bulma gibi üzücü sonuçlar olmamalıdır. Her yarışmacı birbirlerine kattıkları değerli bilgiler için birbirlerine teşekkür edebilmelidir. Oyunların odak noktası eğlenmek ve öğrenmek olmalıdır.

Sınava Hazırlanırken Motivasyon Artırmak İçin Bunları da Deneyebilirsiniz

Özellikle keyif alınmayan ders ve konulara çalışmak için enerjisinin yükse olduğu zamanlarda ve keyif aldığı mekanlarda çalışması için teşvik edilmelidir. Çalışılan ortamın ısısı, ışığı, ses, konfor, oksijen dengesi verimli çalışma için uygun olmalıdır. Çalışmaktan keyif alınmayan ortamlar ve fiziki olarak çalışmaya uygun olmayan koşullar motivasyonu düşürebilmektedir.

Ayrıca çocukların ders çalışırken mola vermesine fırsat verilmelidir. Çok çalışmak verimli çalışmak değildir ve ders ister sevilsin ister sevilmesin dikkatin verimli tutulabileceği süre sınırlıdır. Çalışma verimini artırmak için 25-30 dakikada bir 5’er dakikalık molalar ve 2-2,5 saatte bir 20 dakikalık molalar vermesi desteklenmelidir.

Uyku düzeni, egzersiz, beslenme konularında da çocuğa destek verilmelidir. Düzenli olarak uyku uyuması, uyumak ve uyanmak için geç saatlere kalmaması önerilmelidir. Beslenme menüsüne zeka gelişimini ve dikkati destekleyecek besinler eklenmeli 3 ana öğün ve ara öğünler ihmal edilmeden alınmalıdır.

Sınava Hazırlanırken Motivasyon Artırmak İçin Profesyonel Destek Alabilirsiniz

Sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için paylaştığımız tüm bu öneriler yeterli olmuyorsa profesyonel destek alabilirsiniz. Stratejik Yetenek Yönetimi ile çocuğunuzun kariyerini en uygun şekilde planlamak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Öğrenciler için sınava hazırlık süreci oldukça önemlidir. Kimi öğrenciler çalışmak için kolayca motive olabilirken, öğrencilerin büyük bir bölümü ise yeterince motive olamamaktan şikayet etmektedir. Çalışma verimini etkileyen motivasyon başarılı sonuçlar almak için gereklidir. Öğrenciler olumlu yönde motive olduklarında enerjileri artar, davranış için istekli hale gelirler, dikkat süreleri uzar, çeldiricilere karşı daha dayanıklı olurlar.

Peki motivasyon nedir? nasıl kazanılır? ve sınava hazırlanırken öğrencilere yardımcı olabilecek motivasyon artırma teknikleri nelerdir? Yazımızın devamında cevaplarını bulabilirsiniz.

Motivasyon nedir?

Doğada hiçbir nesne bir sebep olmadan kendi hareketsiz durumundan hareketli duruma geçemez. İnsanın eyleme geçme durumu da aynıdır ve hareket edebilmesi, davranışta bulunması için, doğa yasası gereği, birtakım sebepleri olmalıdır. Bu noktada motivasyon karşımıza çıkmaktadır. Motivasyon bireylerin belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere kendi arzu ve istekleri ile harekete geçmeleri, eylemde bulunmaları durumudur.

Öğrenciler için motivasyon, akademik hayattaki eylemlerinin türünü, şiddetini, kararlılığını ve amaçlarına ulaşmadaki hızı belirleyen en önemli güç kaynaklarından biridir. Yeterince motive olmamış bir öğrencinin derse konsantre olması, ders tekrarı için zaman ayırması ya da öğrenmek için arzu duyması beklenmemelidir. Yapılan araştırmalar, motivasyon ve başarı arasında pozitif yönlü güçlü bir ilişki olduğunu göstermektedir. Motivasyonu yüksek öğrencilerin öğrenme içeriğine, öğrenme ortamına, öğretene ve öğrenmeye yönelik algısı ve ilgisi pozitiftir. Motivasyonu yüksek olan öğrenciler güçlüklerle karşılaşıldığında, öğrenme içeriği zorlaştığında çalışma istikrarını ve öğrenme azmini daha uzun süre sürdürebilmektedirler. Çözüm odaklı problem çözme becerileri geliştirirler. Kolay öfkelenme, çabuk pes etme gibi ders başarısını olumsuz etkileyecek davranışlar motivasyonu yüksek öğrencilerde daha az görülmektedir.

Motivasyon Nasıl Sağlanır?

Öğrenciler sınav başarılarına ve öğrenme süreçlerine motivasyonlarını artırarak pozitif katkı sağlanmak istiyorlarsa, öncelikle nasıl motive olabileceklerine yönelik bilgi edinmeliler. Motivasyonu sağlayabilmek için ise öncelikle öğrenme ihtiyaçlarının altında yatan nedenler değerlendirilmelidir. Her öğrenci aynı gerekçe ile öğrenmeye yönelmez. Kimi öğrenci için öğrenme çabası negatif motivasyon içerirken başka bir öğrencinin öğrenme isteği pozitif motivasyon içeriyor olabilir. Örneğin; başarısız olunca cezalandırılmamak ya da sınıfta kalmamak gibi bireyi üzen, rahatsızlık verecek sonuçlardan kaçınmak negatif motivasyondur. Negatif motivasyon kişinin çalışmasında etkili olsa da öğrenme sürecinden keyif almasının önüne geçmektedir. Üstelik öğrenme sürecinde başarısızlık yaşaması halinde duygusal olarak çok daha olumsuz etkilenmektedirler.

Pozitif motivasyon ise, öğrencilerin çalışmalarının karşılığında elde edecekleri iyi, olumlu, haz veren sonuçların olmasıdır. Örneğin; başarılı olmak ve bir üst sınıfa geçmek. Başarılı bir gelecek inşa edebilmek için öğrenmek. Hedeflediği üniversiteye girebilmek için çalışmak. Terfi almak için çalışmak, başka diller de konuşabilmek için çalışmak. Günlük hayatta kullanabileceği yepyeni bilgiler kazanmak, kendini daha yeterli ve donanımlı hissetmek için çalışmak pozitif motivasyona örnek olarak verilebilir. Pozitif motivasyon kaygı, korku, kaçınma içermediği ve kişiye umut verdiği için etkisi daha uzun ve değerlidir.

Öğrencilerin motivasyon sağlayabilmesi için önce öğrenme güdülerinin altında yatan nedenleri tespit etmesi sonrasında ise motivasyonlarını pozitif yönde olacak şekilde değiştirmeye çalışmaları gerekmektedir. Aksi halde öğrenme ve sınavda başarılı olma noktasında yeterli enerjiyi, isteği ve azmi hissetmeleri mümkün olmayacaktır.

İçsel ve Dışsal Motivasyon Kaynakları

Öğrenme motivasyonunu etkileyen içsel ve dışsal faktörler bulunmaktadır. İçsel faktörler öğrenmeye yönelik tutumlarımız, ilgilerimiz, dikkat düzeyimiz ve kişilik özelliklerimiz gibi duygusal, sosyal ve fiziksel durumunuz ile ilgilidir.

Öğrenciler için içsel motivasyon öğrenmeye yönelik faaliyette bulunurken faaliyetin kendisini ilgi çekici bulması ya da faaliyetin kendisinden haz duymasıdır. Dışsal motivasyon ise öğrenme faaliyetini gerçekleştirmek ve bu faaliyetten doyum almak için arada motivasyonu sağlayan dışsal bir aracın olmasıdır. İçsel motivasyonda tatmin işin kendisinden kaynaklanmakta iken dışsal motivasyonda tatmin, maddi ve sözlü ödüller gibi dışsal bir aracıyla olmaktadır. Öğrencilerin kalıcı ve başarılı sonuçlar alabilmesi için içsel motivasyon kaynakları geliştirmeleri gerekmektedir. Sınava hazırlanırken motivasyon artırmak için de içsel kaynaklar geliştirmek gerekir. İçsel olarak motive olan birey, ödüllere veya baskıya ihtiyaç duymadan, özgürce ve kendi iradesiyle faaliyetleri gerçekleştirmektedir.

Sınava Hazırlanırken Kullanılabilecek Motivasyon Artırma Teknikleri Nelerdir?

Sınavlara Pareto Prensibi ile Çalışmak Motivasyon Sağlıyor

Pareto prensibi diğer bilinen adıyla 80’e 20 kuralı yaptığımız çalışmalardan gördüğümüz faydaların yüzde sekseninin, gösterdiğiniz çabanın yüzde yirmisinden kaynaklandığını belirtir. Bu prensip, kişisel, profesyonel ve sosyal başarılar dahil hayatın tüm alanlarında kullanılabilir. Sınava hazırlanırken pareto kuralıyla çalışmanız çalışmanızdan verim elde etmenizi ve ders dışı konulara da zaman ayırmanızı sağlar. Aşağıda Pareto kuralını motivasyon kazanabileceğiniz birkaç öneri ile örneklendirdik;

  • Ders çalışırken ve sınava hazırlanırken sizin için faydası olmadığını düşündüğünüz görevleri başkalarına devredebilirsiniz.
  • Gün içerisinde kendinizi ödüllendirmek ya da dinlenmek için ders çalışmak dışında sevdiğiniz şeylere zaman ayırabilirsiniz. Ancak ayırdığınız zaman ders çalıştığınız sürenin %20’sinden fazla olmamalıdır. Örneğin 100 dakikalık bir çalışma planladıysanız, 80 dakikasını çalışarak, 20 dakikasını mola vererek geçirebilirsiniz. Bu süreyi de 20 dakikada bir 5 er dakikalık molalar verecek şekilde bölebilirsiniz. Bu çalışma modeline ise pomodoro tekniği denilmektedir.
  • Zorlandığınız ya da yeni öğrendiğiniz konulara zamanınızın %80’inin ayırırken kolayca yapabildiğiniz dersler için %20’lik bir zaman ayırabilirsiniz.
  • Sınavda alanınızla ilgili olan, size daha fazla puan getirecek derslere az puan getireceklere oranla daha çok çalışabilirsiniz.
  • Boş zaman etkinliklerinizi öğrenmenize destek olacak konuları ekleyerek değerlendirebilir, öğrenmeye katkısı bulunmayacak faaliyetlere ayırdığınız süreyi kısabilirsiniz.
  • Sınav başarınıza destek olacak, motivasyonu yüksek, bilgi paylaşımı yapabileceğiniz arkadaşlarınızla ders başarınıza etkisi olmayacak arkadaşlarınızdan daha fazla zaman geçirebilirsiniz.

Enerjinizin En Yüksek Olduğu Saatlerde Çalışın

Enerjiniz düştüğünde, fiziksel ve zihinsel olarak yorulduğunuzda yapacağınız çalışmalardan verim alma olasılığınız da düşük olacaktır. Bunun yerine enerjinizin yüksek olduğu zamanlara ders çalışma planları yapmanız sağlıklı sonuçlar almanızı ve motivasyon kazanmanızı sağlayacaktır. Yorgun olduğunun zamanlarda ise ders dışı faaliyetlerle ilgilenebilir, kişisel zaman geçirerek motivasyonunuzu artırabilirsiniz.

Sabah Uyanır Uyanmaz ve Gece Uyumadan Önce Tekrar Yapın

Sabah dinlenmiş, berrak bir zihinle uyandığınızda ilk olarak öğrenmeniz gereken yeni bilgilere göz atmanız daha kolay öğrenmenizi sağlayacaktır. Yine günün sonunda yatmadan önce öğrendiklerinizi 30-40 dakika tekrar etmeniz öğrenmenizi kolaylaştıracaktır. Telefon, televizyon gibi uyarı bombardımanına maruz kalmadan uyumanız son bilgileri gece boyunca zihninizin işlemesini ve uzun süreli belleğe atmasını sağlayacaktır. Bu da öğrenmenizi, öğrendiklerinizi hatırlamanızı ve motivasyon kazanmanızı kolaylaştıracaktır.

Çalışmaya En Zoru ile Başlayın Motivasyon Kazanın

Eat The Frog tekniği olarak da karşılaşabileceğiniz bu teknik zorlanılan ve yapılmaktan kaçınılan işlerin günün ilk işi olarak yapılmasını önermektedir. Bu sayede güne başlar başlamaz gözünüzde büyüttüğünüz bir işi yapılacaklar listenizden çıkarmış olacaksınız. Günün geri kalanı ise diğer işlerinizi yapabilmek için rahatlamış olacak ve kafanızdaki “istenmeyen iş” etiketinden de kurtulmuş olacaksınız. Sürekli öteleyip, yapmaktan kaçındığınız işin getirdiği olumsuz enerjinin diğer işlerinizi gölgelemesine izin vermemek için önerilen bir tekniktir.

Zor ve Sevilmeyen Derslere Keyif Aldığınız Yer ve Zamanlarda Çalışın

Ders çalışma alanımızın sabit olması sevdiğimiz dersler için olumlu etki yaparken sevmediğimiz derslerde olumsuz etkiye neden olabilir. Ders çalışmak neredeyse tüm öğrenciler için olağanüstü keyifli bir etkinlik değildir. Hele ki ders sevilmiyor ve birde zorsa öğrencinin çalışmak için motivasyon sağlaması daha da zorlaşmaktadır. Bu yüzden sevilmeyen ya da zorlanılan derslere çalışılacağı zaman derse ve konuya sempati geliştirene kadar çalışma ortamı değiştirilebilir. Örneğin; zaman geçirmekten keyif aldığınız bir kafede sevdiğiniz bir kahve eşliğinde ya da açık alanda bir parkta, bahçede çalışabilirsiniz. Çalışırken günün keyif aldığınız zaman dilimlerinde de çalışma yapabilirsiniz.

Kısa ve Uzun Vadeli Hedeflerinizi Belirleyerek Motivasyon Sağlayın

Hedef belirlemek sınavda başarılı olabilmek için yapmanız gereken her şeyin başında geliyor. Motive olmak, dikkatinizi toplamak, zamanı verimli kullanmak, verimli çalışmak, kaygıyı yönetebilmek için önce hedef belirlemeniz gerekiyor. Çünkü bir hedefi olmayan, bir amaç uğrunda hareket etmeyen hiç kimse motivasyon sağlayamaz, başarılı olmaya ihtiyaç duymaz.

İlgi alanınız, karakteristik özellikleriniz, beklentileriniz ve ihtiyaçlarınız doğrultusunda sizin için en uygun hedefleri belirlemeniz motive olmanız için önemlidir. Uzun vadeli hedefler kimi zaman kişinin sıkılmasına ya da yaşadığı zorluklar karşısında kırıklığa uğramasına neden olabilmektedir. Uzun vadeli hedefinize varabilmek için belirleyeceğiniz kısa hedeflerde motivasyon artırma unsuru olarak size destek olacaktır.

Hedeflerinizi Görselleştirin ve Kendinize Sık Sık Hatırlatın

Hedef belirlemek motivasyon için oldukça etkili olsa da hedeflerimizi görülebilir hale getirmek motivasyon artırma noktasında çok daha etkili olacaktır. Kazanmak istediğiniz okulun bir resmini odanıza asabilir, telefonunuza, bilgisayarınıza arka plan görseli yapabilirsiniz. Okulları gidip ziyaret edebilir, o atmosferi soluyabilirsiniz. Sizi motive edecek görseller tasarlayabilir ya da bizzat hedefinizle tanışarak onu elde etmeye yönelik arzunuzu artırabilirsiniz.

Her sabah kalktığınızda ve gece yatmadan önce hedeflerinizi gerçekleştirdiğinizi hayal edebilir, enerjiniz düştüğünde ya da olumsuzluğa kapıldığınızda hedeflerinizi kendinize hatırlatabilirsiniz.

Motivasyon için Öğrenme Stilinize Göre Sınava Hazırlanın

Evet her öğrenci öğrenebilir, ama her öğrenci farklı öğrenme stillerinden faydalanarak öğrenir. Etkili ve verimli şekilde çalışabilmek, sınava hazırlanırken sizin için en kolay öğrenme sitilini bulabilmek için nasıl daha iyi öğrendiğinizi gözlemleyebilirsiniz. Görsel uyaranlarla mı, işitsel mi yoksa duyusal olarak mı daha iyi öğreniyorsunuz. Öğrenme stilinizi fark etmek, sınava çalışırken verimli çalışma teknikleri geliştirmenizi sağlar. Öğrenme Stiline Göre Akademik Başarıyı Yükseltecek Ders Çalışma Teknikleri Yazımızı okuyarak öğrenme stilleriyle ilgili detaylı bilgi edinebilir ve motivasyon için kullanabilirsiniz.

Dikkat Dağıtıcıları Ödül Olarak Kullanarak Motivasyon Sağlayın

Telefon, internet, sosyal medya, televizyon gibi ders çalışmaktan daha çok keyif aldığımız dikkat dağıtıcı faktörlere karşı koymak kolay olmayabilir. Ancak bu çeldiricilerin sınava hazırlanırken başarınıza destek olacak araçlar olmadığını siz de çok iyi biliyorsunuz. Pek çoğumuz teknolojik cihazlar karşısında harcadığımız vaktin ne kadar çok olduğunu fark etmiyor, farkına vardığımızda ise vicdan azabı çekiyoruz. Günümüzde teknolojiden, internetten ve sosyal ağlardan uzak kalmamız artık çok mümkün değil. Kimi zaman öğrenmek, kimi zaman eğlenmek ya da zaman öldürmek için değerlendiriyoruz.

Ancak sınav döneminde performansımızı gölgelemelerine ve zamanımızı boşa harcamalarına müsaade etmememiz gerekiyor. Bu nedenle çalışma alanlarınızda ve ders çalışma sürelerinizde bu tarz çeldiricileri bulundurmamanızı öneriyoruz. Dikkatinizi dağıtan telefon, tablet, televizyon gibi uyaranları ders dışı zamanlarda çabanızı ödüllendirmek için motivasyon artırma kaynağı olarak değerlendirebilirsiniz. Denediğinizde üzerinizdeki pozitif etkisini ve olumlu ders sonuçlarını göreceksiniz.

Sınava hazırlanırken motivasyon artırma tekniklerini uygulamakta zorlanıyor, hedef belirleyemiyor ya da kariyerinizi planlamakta zorluk yapıyorsanız profesyonel destek alabilirsiniz. Stratejik Yetenek Yönetimi ile kariyerinizi sizin için en uygun şekilde planlamak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Üniversiteye başlamak, bireyin hayatındaki diğer önemli dönüm noktaları gibi kaygı uyandırıcıdır. Çocukluktan ergenliğe geçen birey fiziksek, zihinsel ve duygusal farklılıklar yaşar, büyümenin de getirdiği artan sorumluluklar ile yeni bir döneme girilir. Bu yeni dönem kaygı uyandırır çünkü beraberinde pek çok bilinmezliği getirir. Birey tam bu yeni döneme alışmaya başlamışken bir yeni dönem daha başlar; meslek belirleme, kariyer sahibi olma. Bu yeni dönem de beraberinde alınması gereken yeni sorumlulukları getirir ve yepyeni bir belirsizlik süreci daha başlangıç gösterir. Gelecek kaygısı öğrenciler için önemli bir problemdir.

Başarılı olabilecek miyim, iş bulabilecek miyim, kendimi geçindirebilecek miyim? Bir aile kurabilecek, onların ihtiyaçlarını karşılayabilecek miyim? Bu yeni yaşam döneminde de sevilecek, değer görecek, “ben” olarak kabul edilebilecek miyim? Aslında yaşam döngüsünde yaşanan her önemli değişim bireye Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde sıraladığı ihtiyaçları karşılayıp karşılayamayacağının belirsizliğini yaşatır ve bu da kaygıyı doğurur. Tüm bu belirsizlikler ve geleceğin koşullarına yönelik beklentiler kişinin gelecek kaygısı içerisine girmesine neden olmaktadır.

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi (Maslow Teorisi) Nedir?

Maslow’un teorisine göre bireylerin içsel olarak karşılanmasına gereksinim duyduğu 5 temel ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçlar birey için büyük bir motivasyon kaynağıdır ve birey kendini hangi ihtiyaç basamağında hissediyorsa motivasyon kaynağı da o ihtiyacının karşılanıp karşılanmayacağına yöneliktir. Temel ihtiyaçlar karşılandıkça birey daha üst ihtiyaçların karşılığını aramaya başlar. Temel ihtiyaçlar karşılanmadığı durumda bireylerin daha yüksek ihtiyaçları karşılama çabaları ertelenmektedir. Maslow bireyin kişilik gelişiminin, bireyin içinde bulunduğu ihtiyaç kategorisinin niteliğine göre belirlendiğini söylemektedir. Yani birey için o an baskın olan gereksinimler hangi kategoriye ait gereksinimler ise kişinin kişilik gelişimi de bu kategorinin kişiye verebileceği yeterlilik düzeyinde olacaktır.

Örneğin; kıt kanaat geçinen bir ailenin üniversiteyi bitirmiş çocuğu, uzun dönem iş bulamamışsa bu kişinin önceliği iyi bir pozisyonda, yüksek maaş ve haklarla çalışacağı, saygınlık bekleyeceği üst düzey bir iş olmayacaktır. Bu birey hem geçimini sağlamak hem mesleki tecrübe edinebilmek için beklentilerini daha düşük tutarak iş arayışını sürdürecektir. Eğer arayış süreci uzun sürerse temel ihtiyaçlarının karşılanma ihtimali azalacağı için beklentisini değiştirerek belki de “ne iş olsa yapabilirim” beklentisine geçecektir. Buna karşılık mesleğini oturtmuş, belli bir tecrübeye ulaşmış kişi işinde motive olabilmek için maddi ya da pozisyona bağlı bir motivasyona ihtiyaç duyacak ve zam/pirim beklentisi ya da terfi arayışına girebilecektir.

Maslow’un belirlediği beş temel kişisel ihtiyaç aşağıdaki gibi sıralanabilir;

  1. Fizyolojik ihtiyaçlar (nefes alma, besin, yemek, su, cinsellik, uyku, sağlıklı metabolizma, boşaltım)
  2. Güvenlik ihtiyacı (beden, iş, kaynak, ahlak, aile, sağlık ve mülkiyet güvenliği)
  3. Ait olma, sevgi ihtiyacı (arkadaşlık, aile, cinsel mahremiyet)
  4. Saygınlık ihtiyacı (özsaygı, özgüven, başarı, başkalarına saygı duymak, başkaları tarafından saygı duyulmak)
  5. Kendini gerçekleştirme ihtiyacı (erdemli, yaratıcı, içten, problem çözücü, önyargısız ve hakikatleri kabul eder olmak)

Bireylerin üniversite mezuniyeti, ilk iş deneyimi, iş değişikliği, askerlik, evlilik, çocuk sahibi olma, emeklilik gibi önemli hayat döngülerinde de Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi gündeme gelmektedir. Bu yeni hayat döngüsü içerisinde temel ihtiyaçlarımı karşılayabilecek yeterlilikte olacak mıyım? sorusunun cevabına yönelik belirsizlik kişilerin gelecek kaygısı duymasına neden olmaktadır.

Peki Gelecek Kaygısı ile Başa Çıkmak İçin Ne Yapılabilir?

Öğrenciler için üniversiteyi kazandıktan sonra “kariyerimde ne yapacağım?” sorusunun cevabını bulamamak en büyük dert. Öğrencilerin büyük çoğunluğunun hayali üniversiteye gelene dek üniversiteyi kazanmak oluyor. Ama üniversiteyi kazandıklarında “biz şimdi ne yapacağız?” diyor ve adeta sudan çıkmış balığa dönüyorlar. Çünkü üniversiteye kadar sadece bu sınavı kazanmaya odaklanıyor sonrası için çoğunlukla bir plan yapmıyorlar.

Üniversiteyi kazanana kadar verilen emek ve yaşanan kaygı ne denli büyükse şu an gelece yönelik duydukları kaygının büyük olması da bir o kadar normal. Belli bir noktaya kadar bu kaygıyı hissetmek olumsuz değil aksine öğrenciler için oldukça faydalı. Kaygı her ne kadar bizi huzursuz eden bir duygu olsa da aynı zamanda bizi uyararak önlem almamızı ve hazırlık yapmamızı da sağlıyor. Kaygı hissettikçe bu duyguyu hafifletebilmek için çareler arıyoruz. Gelecek kaygısı hissedilmeye başlandığında da öğrenciler kaygıyla başa çıkmak için yöntemler geliştirirler. Aşağıda gelecek kaygısı yaşayan öğrencilerin bu duyguyla başa çıkmalarında yardımcı olacak önerilerimizi paylaşıyoruz.

Geleceğe Dair Somut Hedefler Belirlendikçe Gelecek Kaygısı Azalıyor

Üniversiteye hazırlanırken nasıl bir yol izlediniz? Örneğin; karakterinizle, ilgi alanlarınız, kişisel beklentileriniz ve yeteneklerinizle örtüşen, sevip mutlu olabileceğiniz bir meslek seçtiniz mi? eğer bu sorunun cevabı evet ise bugüne kadar oldukça başarılı bir strateji izlediğinizi söyleyebiliriz. Bundan sonrasında da benzer bir hazırlık yapmanız yani yeni dönem hedeflerinizi belirlemeniz sizin için son derece verimli olacak. Ancak bu süreci ilk başta bahsettiğimiz stratejiler ile geçirmediyseniz de endişe duymayın, iş hayatına yönelik şimdi yapabileceğiniz hazırlıklarla açığınızı olabildiğince kapatabilirsiniz.

Öncelikle üniversitenin ilk yılı balayı gibidir. Hedefine ulaşan ve istediği bir bölüm olsun olmasın artık bir üniversiteli olan öğrenciler yaşadıkları rahatlama ile bir rehavete kapılırlar. Üniversitenin ilk yılı çoğunlukla yeni ortamı keşfetme, arkadaş edinme, doğru yerde olup olmadığını değerlendirme ile geçmektedir. İkinci yılda ise farkındalık artar. İkinci yıl ayrışma yılıdır. Burada yöneleceğiniz alana göre ders seçmeye başlarsınız. Bu yıl aynı zamanda kariyerinizde fark yaratmak için ikinci bir yan dal da seçebileceğiniz bir yıl olmaktadır.

Özgeçmiş, Staj ve Yurtdışı Eğitim Fırsatları Önemli

Özgeçmiş yine ikinci yılın ikinci döneminde ağırlık verilmesi gereken yeni bir detay olarak çıkıyor karşımıza. Özellikle üçüncü sınıfın başında artık bir özgeçmiş oluşturmalısınız. Üçüncü sınıf çok kilit bir sınıf çünkü bu sınıf aynı zamanda üniversite yıllarının en verimli geçirilmesi gereken yılı. Dördüncü sınıf çok geç olduğu için üçüncü sınıfı öğrencilerin tabiri caizse dört karpuzu birden bir arada taşıması gereken bir yıl.

Üniversite yıllarınızda mutlaka her boşluğunuzu; yaz tatilleri, dönem tatilleri gibi stajlarla değerlendirmeye çalışın. Yapacağınız her staj mesleğinizi sürdürebileceğiniz çalışma alanlarını keşfetmenizi ve hangisinin size daha uygun olduğunu bulmanızı sağlayacak. Bu tecrübelerinizin sonucunda da kariyerinizin gelecek dönemini belirlemeye başlayacaksınız. Kariyer hedeflerinizi belirlemek ise gelecek kaygısı hissinizi hafifletecek.

Yine üniversite eğitiminiz içerisinde öğrenci değişim programlarını araştırabilir, eğitiminize yurtdışı eğitim tecrübesini de eklemeyi değerlendirebilirsiniz. Bu aşamada bütçe planlamaları da önemli hale gelecektir. Burs fırsatlarını da değerlendirebilirsiniz. Yurtdışı eğitim almak istiyor ancak gerekli hazırlıklar sürecinde nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız yurtdışı kariyer danışmanlığı alabilir ya da öğrenci ofisinizden destek talep edebilirsiniz.

Hedeflerinize Ulaşmak İçin Hazırlık Yapın Gelecek Kaygısı Yaşamayın

Hedefinizi belirginleştirdikten sonra artık bu hedefe erişmek için neler yapabileceğinizi araştırmak gerekiyor. Stajlarınızı verimli şekilde geçirdiyseniz staj yaptığınız yerlerde kendinize iyi referanslar toplamış olma ihtimaliniz çok yüksek. Burada iletişim becerinizin de iyi olması gerekiyor. Yine staj yaptığınız yerlerde mezuniyet sonrası istihdam olasılığınız olduğunu da unutmayın ve staj bağlantılarınızla ilişkilerinizi koparmayın.

İyi bir cv hazırlamak ve mülakat becerilerinizi geliştirmekte hedeflerinize ulaşmakta size yardımcı olacak. Olumsuz tecrübelerinizde motivasyonunuzu kaybetmeden nerede eksikleriniz olduğunu tespit edin. Eksiklerinizi iyileştirmeye odaklanmanız gelişmenizi daha da hızlandıracaktır.

Üniversitede eğitim aldığınız akademisyenlerle, asistanlarla, okul arkadaşlarınızla ve tabi ki staj yaptığınız bağlantılarla ilişkilerinizi sürdürmeye çalışın. Alanınızla ilgili seminerler, araştırmalar, konferanslara katılın ve network toplamaya odaklanın. Network ağınızın geniş olması iş bulma sürecinizi oldukça kolaylaştıracak.

Belirsizlikleri Netleştirmek Gelecek Kaygısı Duymanıza Engel Olacak

Öncelikle yeterli bilgi sahibi olmadığınız ve size kaygı veren her soru işaretini not edin. Sonrasında tüm sorularınızın cevaplarını arayın. Bu soruların mantıksız ya da gereksiz olduğunu düşünmeyin, eğer size kaygı veriyorsa sizin için mutlaka önemli detaylardır ve cevabını bulmanız da sizi rahatlatacaktır. İş bulma süreci, nerelere başvuru yapabileceğiniz, iş verenleri nasıl etkileyebileceğiniz, rakiplerinizin neler yaptığı, mesleki gelişim için sizden beklenenlerin neler olduğu gibi pek çok soruya yönelik cevapları araştırabilir araştırdıkça eksiklerinizi tespit ederek bir bir tamamlamaya çalışabilirsiniz. Yapacağınız tüm bu hazırlıklar gelecek kaygısı yaşamanızı engelleyecektir.

Etkili Problem Çözme Becerileri Geliştirmek Gelecek Kaygısı ile Başa Çıkmaya Yardım Ediyor

Ne kadar hazırlık yaparsak yapalım her şeyi erkenden kontrol etmemiz mümkün değil. Elbette ki hayatın akışı içerisinde karşımıza çıkacak yeni engeller, belirsizlikler ya da aksamalar olacaktır. Önemli olan karşılaştığımız güçlükler karşısında sergilediğimiz tutum ve onunla nasıl başa çıkmayı seçtiğimizdir. Eğer zorluklarla baş etmek için size uygun, yapıcı ve çözüm odaklı problem çözme becerileri geliştirebilirseniz bu becerileri mesleğinizde dahil olmak üzere tüm yaşam alanlarınızda kullanabilir hale gelebilirsiniz.

Gelecek Kaygısı Yaşamamak için Sorumluluk Almayı Öğrenin

Sorumluluk sahibi olmak bireylerin erken yaşam dönemleri itibariyle geliştirmeleri gereken önemli bir beceridir. Sorumluluk sahibi bireyler çok daha kolay özdenetim geliştirirler. Stresle daha rahat başa çıkar, görevlerini ve kendilerinden beklenenleri yerine getirebilmek için daha planlı ve programlı şekilde hareket edebilirler. Sorumluluk sahibi bireyler zamanı daha verimli kullanır, daha başarılı işler çıkarabilir, potansiyellerini gerçekleştirmekte daha az zorluk yaşarlar. Şimdiye kadar sorumluluk alma yönünüz çok fazla gelişmediyse bugünden itibaren sorumluluklarınız üzerine daha fazla eğilebilirsiniz. Sorumluluk sahibi bireyler işlerini başkalarına yaptırmak yerine bizzat kendileri yapan, sonuçlarıyla yüzleşen bireylerdir. Sorumluluk sahibi bireyler daha rahat karar verebilir, kendi hayatlarının kontrolünü ellerinde tutabilirler. Gelecek kaygısı yaşasalar dahi bu kaygıyı başa çıkabilecek düzeylerde tutabilirler.

Sosyal Destek ve Aile ile Pozitif İlişkiler Önemli

Gelecek kaygısı yaşayan bireyler için çevrelerinde onları destekleyen arkadaşlarının ve sıcak aile ilişkilerinin olması çok değerlidir. Geleceğin olumsuz yaşam ihtimalleri ve belirsizliği karşısında kaygılar ile başa çıkmada aile ve sosyal destek oldukça etkilidir. Sevildiğini ve desteklendiğini bilen, yalnızlık hissetmeyen bireyler başarmaya daha kolay odaklanır. Sevdiklerinin desteğiyle kendini gerçekleştirmeye yönelik inancı perçinlenir ve kendini bu süreçte daha güçlü hissedebilirler. Bu dönemde kaygılarınızı aileniz ve sosyal çevreniz ile paylaşmanız sizi hem rahatlatacak hem de size olan inanç ve desteklerini görmeniz size iyi gelecektir. Aynı zamanda benzer süreçlerden geçen arkadaşlarınızla etkileşim kurmanız da bu duyguların sadece size özel olmadığını gösterecek ve yaşadığınız kaygının olağan olduğunu fark etmek sizi daha da rahatlatacaktır.

Gelecek Kaygısı Yaşamamak İçin Kariyer Planınızı Erkenden Oluşturun

Eğer yaşadığınız gelecek kaygısı ve stres düzeyiniz işlevselliğinizi bozacak düzeyde ise psikolojik destek almayı düşünebilirsiniz. Üniversite dönemi başarılı bir kariyer için ön hazırlık yapmanızı gerektiren oldukça önemli bir süreçtir. Bu dönemde daha emin adımlar atmak, mesleğe daha iyi hazırlanmak ve başarılı sonuçlar edinebilmek için bizimle iletişime geçebilir stratejik yetenek yönetimi ile kariyer danışmanlığı hakkında detaylı bilgi edinebilirsiniz.

Read More

LGS’ye hazırlık sürecinde akran zorbalığı yaşayan öğrencilerde bilişsel, fiziksel ve duygusal gerilemeler görülebilmektedir. Ayrıca okula gitmekten korkma, devamsızlık yapma, daha sık hasta hissetme, okul değiştirmeyi düşünme gibi yaygın kaçınma belirtileri de görülebilir. Zorbalığa uğrayan öğrencilerin kendilerini okul ortamında güvende hissetmemesi ve aidiyet duygularının gelişmemesi okula yönelik algılarını negatif etkilemektedir.

LGS’ye hazırlık sürecinde akran zorbalığı yaşayan çocuklar, eğitim hayatlarının bu önemli döneminde akademik olarak da olumsuz etkilenmektedir. Dikkat eksikliği, konsantrasyon güçlüğü, öğrenmede zorluk, yoğun kaygı ve stres zorbalığa maruz kalan çocukların okul başarısını düşüren etkenlerdir.

Bu zor koşullar içerisinde zorbalığa maruz kalan çocuklar aile desteğine, rehberlik hizmetine, okulun önleyici önlemler almasına ihtiyaç duyar. LGS’ye hazırlık sürecinde akran zorbalığı yaşayan öğrenciler kalıcı ruhsal yaralar almamak için psikolojik destek almaya da yönlendirilmelidir.

Okullarda Akran zorbalığı 3 farklı şekilde karşımıza çıkıyor

  1. Fiziksel zorbalık: vurma, itme gibi kişinin canını yakmaya yönelik fiziksel temas yoluyla zarar veren davranışların olduğu zorbalık.
  2. Sözel zorbalık: Sözel olarak rahatsız etme, lakap takma, hakaret etme, alay etme gibi rahatsızlık verici sözlü saldırıları içeren zorbalık.
  3. İlişkisel zorbalık: hedef alınan kişinin arkadaşlık ilişkilerini bozma, kişiyi gruptan dışlama ve hakkında dedikodu çıkarma, görmezlikten gelme gibi kişinin sosyal konumuna, ilişkilerine ve ait olma duygusuna zarar verme amacıyla gerçekleştirilen zorbalık.

Akran zorbalığı kimi zaman bireysel, kimi zamanda sosyal bir grup içinde ortaya çıkabiliyor. Gruptaki öğrenciler doğrudan ya da dolaylı olarak zorbalığa katılıyor ya da zorbalıktan etkileniyor.

Z Kuşağı Cinsel ve Sanal Zorbalığa Daha çok Maruz Kalıyor!

Teknolojinin hızla ilerlemesi ve sosyal medyanın en sık kullanılan iletişim aracı haline gelmesi Z kuşağını oluşturan günümüz gençlerinin farklı zorbalık türlerine maruz kalmasına neden oluyor. Fiziksel, sözel ve ilişkisel zorbalığın dışında sanal zorbalık akranlar arasında yaygın olarak görülüyor. Özellikle günümüz pandemi koşullarında çocukların sosyal medyayı daha yoğun kullanması sanal zorbalığın bir eğlence aracı haline dönüştürülmesine neden oluyor.

Cinsel zorbalık ise etek kaldırma, eteğin altından fotoğraf çekme, pantolon indirme gibi kişinin mahremiyetini hiçe sayan zorbalık türü olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca cinsel zorbalıkta elde edilen görüntüler sanal zorbalığa taşınarak öğrencinin mahremi sosyal medya üzerinden de izni olmaksızın paylaşılabiliyor.

Bu Yaşlara Dikkat, Akran Zorbalığı En Çok 11-13 Yaş Aralığında Görülüyor!

Yapılan araştırmalar LGS’ye hazırlık sürecindeki 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin daha fazla zorbalık yaptığını göstermektedir. Ergenlik dönemi belirtilerinin yoğunlaştığı bu dönemde bireyin karakter geliştirme, benliğini keşfetme, hayatına yön verme, duygularını tanıma ve özerkleşme çabası içerisinde olduğu görülmektedir. Bu dönemde çocukluktan genç yetişkinliğe geçerken duygusal, bilişsel ve fizyolojik olarak önemli değişiklikler yaşanır. Çocuklar bu bireyleşme süreci içerisinde kendilerini daha iyi keşfedebilmek ve akranlarıyla benzer gelişim gösterebilmek için ailelerinden uzaklaşarak arkadaşlık ilişkilerine yönelme eğilimindedir.

Bu dönemde gençler ana-baba ve çevresine sıklıkla ters düşer, sınırları genişletebilmek kuralları zorlar ve toplumsal normlara sık sık baş kaldırır. Aile ilişkilerinin yapısına, sosyal çevrelerine ve karakteristik özelliklerine göre gençler kabul edilme ve toplumda saygın bir yer edinme ihtiyacıyla zorbalığa yönelebilirler.

Mağdurlar Akran Zorbalığına Neden Karşı Çıkmıyor

Akran zorbalığına maruz kalan çocukların kaygı, içe dönük öfke, çaresizlik, değersizlik, yalnızlık gibi olumsuz duyguları daha yoğun yaşadıkları görülmektedir. Zorbalık sonucu depresyon, anksiyete, düşük benlik saygısı görülen bu çocuklarda okula gitmek istememe ve düşük akademik başarı gibi sorunlar görülmektedir. Zamanla tekrar eden mağduriyet, bu duyguların şiddetlenmesine ve çocukların çaresizlik duygusu ile zorbalığa boyun eğmelerine neden olmaktadır.

Öğrencilerle yeterince ilgilenilemeyen kalabalık okullar, yetersiz rehberlik hizmetleri zorbalığın fark edilmemesine neden olmaktadır. Kalabalık ailede çocuk olmak, hatalı ebeveyn tutumu, aile için problemler ve ekonomik yetersizlikler de zorbalığa maruz kalma ihtimalini artırmaktadır. Bu koşullar içerisinde öğrenciler gerek okul içerisinde gerek ailede yardım arayışına girmemekte ve mağdur rolünü üstlenmektedir.

Cinsiyete Göre Zorbalık Türleri Değişiklik Gösteriyor!

Zorbalık davranışı kız ve erkek öğrencilerde ve her sınıf seviyesinde ortaya çıkabiliyor. Ancak görülen zorbalık davranışının türü cinsiyete ve sınıf seviyesine göre fark gösteriyor. Erkek öğrenciler fiziksel zorbalığı kız öğrencilere göre daha çok uygularken, kızlar sözel ve ilişkisel zorbalığı daha çok kullanıyor.

Akran Zorbalığının Temelleri Ev’de Atılıyor

Zorbalık eden çocukların ev yaşamlarında zorbalığa uğradığı ve benzer davranışları okul yaşamında da kendilerinden daha güçsüz olanlara uygulayarak boşalım yaşadıkları görülmektedir. Aile içinde şiddete tanık olan ve maruz kalan çocuklar hem daha faza akran zorbalığı yapıyor hem de daha fazla akran zorbalığına maruz kalıyor. Ebeveynlerin birbirlerine uyguladığı ya da evdeki diğer kişilere uygulanan zorbalık çocukların zorbalığa karşı çıkmamayı öğrenmelerine neden oluyor.

Ebeveyn Tutumu da Zorbalığı Nedeni Olabiliyor

Akran zorbalığı üzerine yapılan çalışmalar ebeveyn tutumlarının zorbalığı besleyen etkisi olduğunu gösteriyor. Bu doğrultuda çocuklarına sevgi göstermeyen, reddedici, katı, otoriter ve cezalandırıcı anne baba davranışlarının zorbalık olaylarına katılımda etkili olduğu söylenebilir.

Yapılan araştırmalar zorba çocukların otoriter anne babalarla yetişmiş olma olasılığının yüksek olduğunu ve babalarını annelerinden daha güçlü algıladıklarını göstermektedir. Yine zorba çocukların müsamahakâr, hoşgörülü annelere ve sert cezalar veren otoriter babalara sahip oldukları da araştırmalar sonucu görülmektedir. Zorba çocukların yetiştiği aile modellerinde yetiştirme tarzı olarak baskıcı otoriter tutumun egemen olduğu veya İlgisiz, ihmalkar, reddeden ya da aşırı kontrolcü ebeveyn tutumlarının yer aldığı görülmektedir.

Mağdurların Aileleri de Tutumlarını Gözden Geçirmeli

LGS’ye hazırlık sürecinde akran zorbalığına maruz kalan öğrencilerin de yetiştirildiği ebeveyn tutumları mağdur rolünü üstlenmelerine zemin hazırlayabiliyor. Mağdurlara baktığımızda özellikle erkek kurbanların anneleriyle olan ilişkilerinin daha yoğun olduğu ve anneleri tarafından aşırı koruyup kollandıkları görülüyor. Akran zorbalığına maruz kalan erkek çocukların daha baskıcı otoriter ebeveyn tutumları ile yetiştirilip, özgüvensiz, kendini ifade edemeyen, kaygılı, korkulu ve içe kapanık bir karakter geliştirmiş çocuklar oldukları da yapılan çalışmalarda görülmektedir.

Yine zorbalığa maruz kalanların da ev ortamında zorbalık gördüğü ve ses çıkaramadığı için okul ortamındaki zorbalığı normalleştirdiği görülmektedir. Ayrıca mağdur ebeveynlerinin, aşırı kontrolcü olması da çocukların sosyal ortamlarda pasif roller üstlenmelerine, girişken olmamalarına ve özerklik geliştirememelerine neden olmaktadır.

Doğru Ebeveyn Tutumu Çocukları Zarar Görmekten Koruyor

Demokratik – hoşgörülü ebeveyn tutumu ile yetişen çocukların akran zorbalığına maruz kalma olasılıkları daha düşüktür. Sevgi gören, ihtiyaçları karşılanan, söz hakkı olan, bireyliğine saygı gösterilen çocuklar zorbalığa karşı sessiz kalmıyor ve ailelerinden ya da okuldaki resmi makamlardan destek talep ediyorlar. Öyleyse aileye düşen en önemli görev çocuklarını hangi ebeveyn tutumuyla yetiştirdiklerini dürüstçe kabul etmek ve değiştirmeleri gereken ebeveyn davranışları var ise değiştirmek.

Aile İçinde Problem Çözme Becerileri Geliştirilmeli

Çocuklar bu dönemde ev içinde gördükleri rolleri sosyal yaşamda taklit ederek varlık gösterirler. Davranış ve tutumları, en önemlisi de problem çözme becerileri noktasında aile yapılarındaki gibi hareket ederler. Aile içinde şiddete tanık olan çocukların problemleri çözmek için şiddeti çözüm kabul etmesi zorbalığı doğurmaktadır. Ailelerin problem çözme becerilerini değiştirmesi ve çocuklarına doğru rol model olabilmeleri gerekir. Çatışmaların sağlıklı yollarla çözüldüğü bir ortamda büyüyen çocuğun karşılaştığı problemleri çözerken şiddete daha az başvurması beklenmektedir.

Akran Zorbalığı İle Mücadelede Aile, Öğretmen, Okul Yönetimi ve Rehberlik Biriminin İşbirliği Gerekir

İster zorba ister kurban olsun, akran zorbalığındaki roller çoğunlukla aile içerisinde öğrenilir. Öyleyse bu süreçte büyük pay aileye düşüyor. Ancak akran zorbalığı ile mücadelede okul yönetiminin, rehberlik biriminin ve öğretmenlerin de rolü büyük. Okullarda daha fazla farkındalık çalışmaları yapılmalı, öğrenciler akran zorbalığının olumsuz sonuçları üzerine bilgilendirilmeli, mağdurların kendilerini nasıl koruyabileceği öğretilmelidir. Öğrencilerin rehberlik birimi ile bir araya gelme sıklığı artmalıdır. Akran zorbalığı uygulayan öğrencilere de psikolojik destek verilmeli, zorbalık davranışının altında yatan nedenler araştırılarak iyileştirici çalışmalar yapılmalıdır.

Okullar kültür, sanat, bilim alanlarında daha faal olmalı, öğrenciler boş vakitlerini verimli geçirerek enerjilerini atabilecekleri pozitif etkileşim alanları bulabilmelidir.

LGS Başarısından Önce Psikolojik Sağlamlılık Hedeflenmeli

LGS’ye hazırlık sürecinde akran zorbalığı gören öğrencilerden sınav başarısı beklenilmemelidir. Aile tutumlarını değiştirmeli, çocuğunu daha çok dinlemeli ve çocuğundaki duygusal, davranışsal değişiklikleri takip etmelidir. Aileler pozitif etkileşimin ve paylaşımın daha fazla olduğu bir aile ortamı inşa etmelidir. Sınav başarısının elde edilebilmesi için önce zorbalık üzerine gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Öğrencilerin ihtiyaç duyduğu psikolojik destek ve kariyer danışmanlığı zaman kaybedilmeden karşılanmalıdır.

 

 

Read More

Sınava hazırlıkta ailenin rolü oldukça önemlidir. Özellikle anne ve babaların en çok zorlandıkları dönemlerin başında çocuklarının eğitim hayatı gelmektedir. Çocuklarının gelişim döneminden çok, eğitim dönemlerinde zorlanan ebeveynler için bu sürecin sağlıklı bir şekilde atlatılması gerekir. Çocuklarının iyi bir eğitim almasını isteyen her bir aile daha çocuklarının eğitimine başlamadan, gereken tüm yatırımları yapmaya başlamaktadır.

Ülkemizde eğitim denince akla gelen ilk şey sınavların varlığı olmaktadır. Diğer ülkelerdeki gibi bizim ülkemizde de pek çok sınav çeşidi bulunmaktadır. Özellikle ülkemizde sınavlara yüklenen anlamlarda oldukça fazladır. Sınava hazırlanan ve sınava girecek fert sayısı tek olmasına rağmen neredeyse tüm aile bireyleri stres olmaktadır. Sınava hazırlıkta ailenin rolü tamda bu noktada devreye girmektedir.

Sınav sürecini beraber geçiren ve yaşayan aile bireylerinin davranış ve tutumları süreç boyunca fazlasıyla önem arz etmektedir. Tahmin edildiği üzere her anne baba çocuğunun başarılı olması için gereken desteği göstermektedir. Ancak bu aşamada önemli olan verilen desteğin doğru olması ve başarıyı kamçılayıcı olmasıdır. Özellikle anne babalara düşen görev çocuğu hangi sınava girerse girsin bunun dünyanın sonu olmadığını hissettirmeleridir. Bu dönemde çocuklarının yanında olup desteklerini eksik etmeyen aileler oldukça yerinde bir hareket sergilemiş olacaklardır.

Sınava Hazırlıkta Ailenin Rolü: Çocuklarınızın Yanında Olduğunuzu Hissettirin

Sınava hazırlıkta ailenin rolü çocuklarda özellikle ruhsal anlamda önemli bir noktada yer almaktadır. Başarıya ulaşan çocuklar üzerinde yapılan araştırmalara göre, görüşmelerde çocukların ailelerinin hep yanlarında ve destekleyici oldukları sonucuna varılmaktadır. Özellikle öğrencilerin ruhsal anlamda zorlandıkları dönemlerde ailelerin yapıcı tutumları sayesinde öğrenciler kolaylıkla ve kısa sürede toparlanma göstermektedir. Yine ailelerin motive edici konuşmaları sayesinde sınava hazırlanan çocuklar kendilerini daha enerjik ve dinamik hissetmektedirler.

Sınava hazırlanma süreci tam anlamıyla bir takım oyunudur ve ailedeki her bir birey bu oyunun parçasıdır. Sınavlarda başarılı olmak yalnızca oturup ders çalışmayı gerektirmez. Bu süreç bir bütündür ve öğrenciler moral olarak yüksek tutulmak isterler. Bu aşamada görev ise anne babaya düşmektedir. Moral ve motivasyon desteği ilk olarak aile bireyleri tarafından çocuğa aşılanmalıdır. Çünkü sınava hazırlanma dönemi, öğrencilerin anne babaya en çok ihtiyaç duydukları evrelerden biridir.

Sınava hazırlıkta ailenin rolü çocuğa destek olma açısından fazlasıyla önemlidir. Bu dönem boyunca aileler çocuklarına onun yanında olduklarını ve her daim desteklediklerini hissettirmeleri gerekmektedir. Onu her anlamda anladığını belli edecek olumlu diyaloglar oluşturmalıdırlar. Başarı, aile içinde kurulan güçlü iletişimlerle inşa edilmektedir. Aile bireyleri tarafından kurulan bu güçlü iletişimler sayesinde sınava hazırlanan çocuk, kendini daha motivasyon sahibi hissedecektir.

Sınav Kazanılması Gereken Bir Savaş Değildir!

Sınava hazırlanan çocuğun başarılı olması için anne babalar her türlü fedakarlığı yapabilecek kapasitedir. Çocuğuyla beraber kendini sınava endeksleyen anne babalar, hatalı davranışlardan uzak durmaya özen gösterirler. Bu süreçte çocuklarının başarılı olması adına hep iyi niyetle yaklaşırlar. Ancak her anne babada olduğu gibi çocuklarının gelecekleri hakkında kaygıya kapılabilirler. Bu nedenle ebeveynlerin sınavlara yüklemiş oldukları anlamlarda çocukların başarıları üzerinde oldukça etkilidir. Sınava hazırlıkta ailenin rolü negatiflik barındırırsa eğer bu durum çocuğa fazlasıyla yansıyacaktır.

Öncelikle bilinmesi lazım ki her bireyin yeteneği ve kapasitesi birbirinden farklıdır. Anne babalar bu bilinçle yaklaşarak çocuklarını gözlemlemeli ve neye yatkın olduğunu sezmelidirler. Bu durumda yapılacak en büyük yanlışlardan biri ise çocukları çevresindekilerle kıyaslamak olacaktır. Anne babaların çocuklarının motivasyonunu artırma adına yapacakları bu kıyaslamalar tam aksine çocuğu olumsuzluğa sürükleyecektir.

Anne babalara bu evrede düşen en büyük görev, çocuklarına bunun yalnızca bir sınav olduğunun gerçeğine inandırmaları olmalıdır. Sınav kazanılması gereken bir savaş değildir ve sadece hayatlarının bazı noktalarında basamak olarak kullanacakları bir durumdur. Bu sayede çocuk kendini güvende hissedecek ve daha az kaygıyla sınava hazırlanacaktır. Sınava hazırlıkta ailenin rolü her zaman motive edici yönde ve etkide olmalıdır. Konu hakkında detaylı bilgi almak için aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Yurt dışında eğitim almak için gerekli olan sınavlar hakkında bilgi edinmek üzere aba Yurt Dışı Eğitim YouTube kanalına abone olabilirsiniz. Güncel konularda bilgilendirici videolara erişmek için Doç. Dr. Gamze Sart’ın YouTube kanalını takip edebilirsiniz. 

Read More

Üniversiteye hazırlık sürecinde çoğu öğrenci hem fiziksel hem de duygusal açıdan büyük güçlükler yaşamaktadır. Üniversite sınavına hazırlanma sürecinde özellikle lise son sınıfta olan öğrenciler çoğu sorumluluğu aynı anda göğüslemek zorunda kalmaktadır. Hem okul derslerinin yoğun olması ve okul sınavlarının olması hem de üniversite sınavlarına hazırlanma aşamasındaki ders çalışma yoğunluğu öğrencilerde panik havası oluşturmaktadır.

Okul sıralarında yoğun ders çalışma programlarını takip etmenin yanında, bir de sınavlara yönelik gelecek kaygısının olması da öğrencileri olumsuz anlamda etkilemektedir. Daha lise döneminde kendini göstermeye başlayan bu kaygılar, sınav dönemleri yaklaştıkça kendini daha fazla hissettirmektedir. Üniversiteye hazırlık yapan her bir öğrenci aslında aynı zamanda geleceğine yönelik önemli kararlar verme aşamasında olduğunun da farkındadır.

Sınava hazırlanan her bir birey, ileride hayatlarının en önemli parçası olacak meslek seçimini doğru bir şekilde yapmayı hedeflemektedir. Tüm bunları yaparken birey, aynı zamanda da psikolojik olarak güçlü kalmayı başarabilmelidir. Sınavlara hazırlık sürecinde nelerin gerekli olduğunun bilincinde olan öğrenciler, kendilerini psikolojik anlamda da dinamik hissedeceklerdir.

Üniversiteye Hazırlık Aşamasında Başarının Anahtarı: Motivasyon

Bilinçli olan her öğrenci hazırlık sürecinde başarı için nelerin gerekli olduğunu çok iyi bilmekte ve tahmin etmektedir. Başarının ilk anahtarı doğal olarak motivasyonu sağlamaktır. Bu motivasyonun yanında onu destekleyecek etkili bir ders çalışma rutininin de olması son derece önemlidir. Ayrıca motivasyona ek olarak, ders anlama kabiliyetini artırıcı yüksek bir dikkate sahip olmak da ders çalışma açısından oldukça etkilidir.

Üniversiteye hazırlık sürecinde özellikle çoğu öğrencinin yakındığı bir durum var ki, o da; ruhsal olarak kendilerini yorgun hissetmeleridir. Bu yorgunluğu ortadan kaldıracak en büyük silah ise; başarıyı olumsuz anlamda etkilemeyecek ama öğrencinin bir an önce harekete geçmesini sağlayacak ve onu ders çalışmaya itecek olan yeterli miktardaki kaygıdır. Bu küçük çaplı kaygı sayesinde öğrenciler ders çalışma adına azim göstererek, çalışma konusundaki kararsızlıklarını bertaraf edecek ve kaybettikleri motivasyonlarını tekrardan kazanacaklardır.

Öğrenciler kendilerine en uygun çalışma programlarını uzmanlar aracılığıyla oluşturdukları takdirde önlerini daha rahat görebilme imkanına sahip olacaktır. Düzenli ve disiplinli bir program sayesinde öğrenciler daha motivasyon sahibi bir şekilde çalışmaya başlayacaklardır. Çünkü bu disiplinli programlarla beraber öğrencilerdeki belirsizlikler azalmış olacak ve azalan belirsizlik durumu da motivasyonu arttıracaktır.

Üniversiteye Hazırlık Sürecinde Ailelerin Psikolojik Desteği Nasıl Olmalıdır?

Sınavlara hazırlanma yolunda olan her bir öğrenci için süreç az ya da çok zorlayıcı olmaktadır. Üniversiteye hazırlık uzun bir maraton olduğundan öğrenciler sık sık karamsarlığa düşmektedir. İşte tam da bu noktada aileler devreye girerek çocuklarının yanında olduklarını hissettirmelidirler. Ailelerin, özellikle öğrencilerin başarmalıyım, başarılı olmam lazım gibi kendilerine kurmuş oldukları baskıları hissetmeleri gerekmektedir. Bu durum sadece anne baba için geçerli olmamakta ailede bulunan her bir birey için dikkatli olunması gereklidir.

Çalışma saatlerinin anne ve babasına yeterli gelmediğini düşünen çoğu öğrenci hobilerine ya da sevdiği aktivitelere zaman ayıramamaktadır. Zaman bulsa bile zihninin hep bir köşesinde ders çalışmam lazım fikrinin varlığı ile hareket etmek zorunda kalan öğrenci için bu süreç ciddi anlamda zorlayıcı olmaktadır. Tüm bunlar göz önünde bulundurularak sınavlara hazırlanan öğrenciler için ailelerin daha ılımlı olması onları bu yolda oldukça rahatlatacaktır.

Gençlerin hissettikleri baskıların yanında ailelerde kendilerini baskı altında hissedebilirler. Çocuklarının hedeflerini gerçekleştirebilmeleri için maddi, manevi her türlü külfete katlanan aileler içinde baskı kaçınılmazdır. Üniversiteye hazırlık için gönderilen kurslar, aileleri mali yönden biraz zorlamaktadır. Maddiyatın yanında tekrardan hazırlanmayı düşünen öğrenciler ve aileleri için stresli dönemlerin yeniden başlayacak olması da baskının bir diğer yönü olmaktadır.

Kaygı, Yorgunluk ve Meslek Seçiminde Psikolojik Destek

Dünyanın her yerinde eğitimin olduğu gerçeği düşünülürse sıklıkla duyulan şey ‘sınav kaygısı’ kavramıdır. Sınava hazırlanan öğrencilerin sürekli karşılaştıkları bir durum olan tüm bilgilerin unutulması kaygısı ve sınav esnasında yaşanan boşluk hissi psikolojik desteklerle atlatılabilecek konulardandır. Ancak az da olsa sınava hazırlanan her öğrencide kaygının olması beklenen bir harekettir ve olması da gerekir. Çünkü öğrenciler sınava belirsizliklerle girerler ve bu belirsizliklerde kişide kaygıya yol açar.

Üniversiteye hazırlık sürecinde yaşanan bir diğer husus ise yorgunluktur. Yapılan araştırmalar ders çalışmanın bireyde yorgunluk oluşturacağı bir durumun olmadığını ispatlamaktadır. Zihin gün içerisinde yüklenen bilgilerden yorgun düşmemekte aksine daha zinde kalmaktadır. Yorgunluğun sebebi daha çok oturarak ders çalışmaktan kaynaklı kas ağrıları veya ders çalışmak yerine başka şeyler yapmayı tercih etme isteğinin zihinde bıraktığı duygusal yorgunluk olduğu ifade edilmektedir.

Sınava hazırlanan öğrencilerin zihinlerinde oluşturdukları pek çok geleceğe yönelik düşünceler bulunmaktadır. Bunların başında hangi üniversiteye yerleşeceğim sorusu gelmektedir. Bunun yanında gelecekte hangi mesleği seçmem gerekli gibi sorularla zihnini sürekli meşgul etmektedir. Özellikle öğrenciler emeklerinin karşılıklarını iyi bir meslek sahibi olarak ve para kazanarak almak istemektedir. Kısacası kişilerin meslek arayışları lise döneminden başlayarak hayatlarının her anında devam etmektedir.

Üniversiteye hazırlık aşamasında yaşanan tüm bu süreçler; kaygı, yorgunluk, meslek seçimi, aileler ile yaşanan çatışma, etkili ders planlaması gibi konular psikolojik destek almanın önemini de artırmaktadır. Bu psikolojik destekleri almak için tarafların psikolojik nöbetler yaşaması beklenmemelidir. Çünkü çoğu bireyde gizli yaşanan kaygı nöbetleri özellikle sınav dönemleri yaklaştıkça kendini göstermeye başlamaktadır. Bu durumda müdahale edilmesi zaman kısıtından ötürü fazla etkili olmayacaktır.

Üniversiteye hazırlık sürecinde neler yapılması gerektiği hakkında detaylı bilgi almak için aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Yurt dışında eğitim almak için gerekli olan sınavlar hakkında bilgi edinmek üzere aba Yurt Dışı Eğitim YouTube kanalına abone olabilirsiniz. Güncel konular hakkında özel olarak hazırlanmış videolara erişmek için Doç. Dr. Gamze Sart YouTube kanalını takip edebilirsiniz. 

Read More

Sınav esnasında stres ile mücadele etmek çoğu öğrenci için zorlayıcı olabiliyor. Stres, unutkanlık ya da odaklanma problemi gibi başarıyı etkileyen olumsuz durumlara yol açabiliyor. Peki; sınav esnasında stres ile nasıl mücadele edilir? Unutma sorunları ile nasıl başa çıkılır?

Sınav Esnasında Stres Kontrolü Nasıl Sağlanır

Sınavlarda başarı elde edebilmek için stres kontrolünün önemli olduğu zaten biliniyor. Ancak stresi kontrol altında tutmak özellikle de sınav esnasında her zaman mümkün olmuyor. Dikkat dağınıklığı, fiziksel rahatsızlıklar, unutkanlık gibi sorunlar öğrencinin sınav başarısının düşmesine sebep oluyor.

  • Sınav esnasında kaygınızın biraz olsun hafiflemesi ve sınavın genel olarak neleri içerdiğini görebilmeniz için eğer kağıt tabanlı bir sınavdaysanız ve mümkünse sınav kitapçığını gözden geçirin.
  • Kitapçığı gözden geçirdiğiniz sırada gözünüze çarpan kolay soruları çözerek işe başlamak enerjinizin ve motivasyonunuzun yükselmesine yardımcı olacaktır.
  • Sınava hazırlık sürecinde not alarak çalışmak hem bilgilerin hafızanızda daha kalıcı hale gelmesine yardımcı olacak hem de psikolojik olarak sizi rahatlatacaktır.​
  • Sınav sırasında başarısızlık korkusuna kapılmak ve olumsuz düşüncelere odaklanmak sınav başarınızı etkileyecektir. Bu nedenle kendinizden emin olun ve yapabileceğinizin en iyisini yapmak için odaklanın.
  • Sınav esnasında stres ile mücadele için küçük nefes egzersizlerine başvurabilirsiniz. Burnunuzdan yavaş ve derin nefesler alıp, birkaç saniye tutarak, ağzınızdan yavaşça nefes verebilirsiniz. Bu yöntem zihninizin ve vücudunuzun gevşemesine ve daha sakin hissetmenize yardımcı olur.
  • Sınav sırasında odaklanmakta zorluk yaşıyorsanız birkaç saniye için gözlerinizi kapatıp kendinizi iyi hissetmenize sebep olan bir yeri ya da bir şarkıyı düşünebilirsiniz. Bu yöntem kaygınızın azalmasını sağlayabilir. Ancak; elbette fazla zaman kaybetmeye özen göstermelisiniz.

Unutma Sorunları ile Başa Çıkmak Mümkün mü?

https://www.youtube.com/watch?v=7B4IaUoAffQ&t=6s

Sınavlar söz konusu olduğunda, unutma sorunları iki şekilde ortaya çıkabiliyor. Uzmanlara göre yoğun tempo ve stres unutkanlığı tetikleyebiliyor. Günlük hayatta maruz kaldığımız uyaranlar zaman zaman konsantrasyonumuzu etkileyebiliyor. Sınav stresi de benzer bir şekilde kafa karışıklığı ve unutkanlığa yol açabilen bir durum. Ancak; düzenli ve sağlıklı bir yaşam stresten kaynaklı unutmanın önüne geçilmesine yardımcı olabiliyor. Düzenli uyku, düzenli ve yeterli beslenme, günlük egzersizler, alkol ve sigara tüketiminden kaçınma hafızamızın canlı kalmasını sağlayabiliyor. Bunun yanı sıra bulmaca çözmek, düzenli kitap okumak gibi günlük aktiviteler hafızanın güçlenmesine yardımcı olabiliyor.

Sınavlar söz konusu olduğunda karşımıza çıkan bir diğer problem ise bildiğini unutma sorunu… Öğrenciler kimi zaman stres nedeniyle bildiğini unuttuğunu düşünse de durum biraz farklı olabiliyor. Bazen öğrendiğimizi düşündüğümüz bilgiler kısa süreli bellekte yer etmiş olabiliyor. Bunun çözümü ise sınava hazırlık sürecinde kendinizi sıkça test etmeninden ve bolca tekrardan geçiyor.

Sınav esnasında stres ve unutma sorunları ile ilgili daha detaylı bilgi için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sorularınız varsa ya da desteğe ihtiyaç duyuyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz. Eğitim ve psikolojiye dair daha fazla içeriğe ulaşmak için YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

Sınav stresine iyi gelecek nefes egzersizleri nelerdir? Sınav stresiyle nasıl başa çıkılır? Bu sorular öğrenciler tarafından sıkça sorulan sorular arasında yer alıyor. Pek çok öğrenci sınav dönemlerinde stresle mücadele etmek zorunda kalıyor. Stres başarıyı olumsuz anlamda etkilemenin yanı sıra fiziksel ve psikolojik problemlere de yol açabiliyor.

Sınav Stresi Belirtileri

https://www.youtube.com/watch?v=yArv87XfINo&t=3s

Sınav stresi genellikle bazı belirtilerle kendilerini gösteriyor. Karın ağrısı, halsizlik, terleme ya da üşüme, isteksizlik, mide bulantısı, baş ağrısı, baş dönmesi gibi belirtiler çoğunlukla stresin habercisi oluyor. Stres kontrolü sağlanamadığı zaman bildiğini unutma, odaklanamama, dikkat dağınıklığı, başaramama kaygısı gibi durumlar ortaya çıkıyor. Peki; sınav stresi ile mücadelede nefes ve beden egzersizleri işe yarar mı? Sınav stresine iyi gelecek nefes egzersizleri nelerdir? Birlikte göz atalım

Sınav Stresine İyi Gelecek Nefes Egzersizleri: Diyafram Nefesi

Sınavlara hazırlık sürecinde ya da sınav esnasında stres kontrolü sağlayabilmek için diyafram nefesinden faydalanabilirsiniz. Gün içerisinde birkaç kez uygulamanız halinde diyafram nefesi egzersizlerinin, uykusuzluk, isteksizlik, tansiyon, anksiyete, kalp problemleri gibi pek çok rahatsızlığa iyi geldiği biliniyor. Bu nefes egzersizlerini kendinizi rahat hissettiğiniz bir biçimde oturarak ya da uzanarak uygulayabilirsiniz.

  • Öncelikle burnunuzdan derin bir nefes alın. Nefes alma işlemini 3-4 saniyelik bir süreye yayın.
  • Nefesinizi 3-4 saniye kadar tutun.
  • Ardından nefesinizi yaklaşık 8 saniyeye yayarak ağzınızdan yavaşça verin.

Bu egzersizi birkaç kez tekrarlayın. Nefes alıp verirken başka bir şey düşünmemeye ve yalnızca nefesinize odaklanmaya çalışın. Birkaç tekrardan sonra hem daha rahat nefes alıp verdiğinizi hem de vücudunuzun gevşemeye başladığını hissedeceksiniz.

Sınav Stresine İyi Gelecek Nefes Egzersizleri: Dengeleme

Sınav stresine iyi gelebilecek bir diğer nefes egzersizi dengeleme olarak adlandırılıyor. Zihninizdeki olumsuz düşünceleri kontrol altına almak, çevreniz ve bedeninizle ilgili farkındalık sağlamak için bu egzersizden de faydalanabilirsiniz.

  • Rahat hissedeceğiniz bir pozisyonda oturun, ellerinizi ve ayaklarınızı serbest bırakın
  • Yavaşça ve derin nefesler alıp verin.
  • Bu sırada etrafınızda sizi rahatsız etmeyen ya da kaygı uyandırmayan beş objenin adını zihninizde tekrar edin
  • Bu sırada nefes alıp vermeyi sürdürün
  • Ardından duyduğunuz seslere odaklanın ve aynı şekilde kaygı hissetmenize sebep olmayan beş sesi zihninizden geçirin
  • Ardından hislerinize odaklanarak sizi daha iyi hissettiren ve kaygı uyandırmayan beş hisse odaklanın
  • Tüm bunları yaparken derin nefesler alıp vermeyi sürdürün

Dengeleme egzersizi hem anın farkına varmanıza hem de sizde olumsuz ve kaygı verici hisler uyanmasına neden olan obje, ses ve düşüncelerden uzaklaşmanıza yardımcı olacaktır.

Beden Egzersizleri

Bu egzersizlerin yanında beden egzersizlerinden de yardım alabilirsiniz. Diyafram nefesleriniz sırasında nefesinizi tuttuğunuz birkaç saniye içerisinde vücudunuzu kasıp serbest bırakarak gevşemesine yardımcı olabilirsiniz. Yumruklarınız, boynunuz ve bacaklarınızı kasıp nefes verişiniz sırasında hepsini aynı anda serbest bıraktığınızda bedeninizin gevşemeye başladığını hissedeceksiniz. Bu uygulamayı birkaç kez tekrar edebilirsiniz.

Sınav stresine iyi gelecek nefes egzersizleri ve sınav stresi ile mücadele yöntemleri hakkında daha detaylı bilgi edinmek için aba Psikoloji web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Sorularınız varsa ya da desteğe ihtiyaç duyuyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz. Eğitime ve psikolojiye dair daha fazla içeriğe ulaşmak isterseniz YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Read More

AP için hazırlanan öğrencilere verilecek tavsiyeler diğer sınav tavsiyelerinden biraz farklıdır diyebiliriz. AP öğrencilere üniversite hayatında büyük kolaylık sağlayan alternatif sınavlardan birisidir. Öğrencilerin yurtdışındaki üniversitelere kabul almalarını kolaylaştırırken üniversite hayatını rahat geçirmeyi ya da çift ana dal yapmayı kolaylaştıracaktır.

AP sayesinde  öğrenciler üniversiteden önce bazı dersler alarak onların sınavlarını verip o derslerden üniversitede muaf tutulabilmektedirler. Dolayısıyla bu ekstradan kolaylık sağlamak adına girilen sınavın öğrenciler üzerindeki psikolojik etkisi ve öğrencilerin sınava karşı yaklaşımları çok farklıdır.

AP’ye Hazırlanmak Bile Bir Kazançtır

AP sınavı için öğrencilere verilecek tavsiyeler arasından ilki ve en önemlisi sınava hazırlanmaya başlamanın bile size bir sürü kar getireceğidir. Diyelim ki sınavda başarılı olamadınız. Ardından üniversitede başarılı olamadığınız dersi tekrar almaya başladınız. İlk anda bu bir zaman kaybı gibi görünebilir. Ancak zaten konuya ve derse önceden aşina olduğunuz için diğer öğrencilere göre çok daha kolay gelecektir ders size.

Böylelikle az bir çalışmayla bile iyi notlar alabilir ve ortalamanızı o ders sayesinde yüksek tutabilirsiniz. İşte AP sınavına bu açıdan yaklaşılmalıdır. Zaten ekstra fayda sağlamak adına yaratılmış bir sınavdır. Başarısız olsanız dahi kazancınızın olacağını hep aklınızda bulundurun. Ayrıca bu sizin sınava daha rahat girmenizi sağlayacaktır. Çünkü her türlü çalışma sürecinin karını bilmek AP sınavının değil çalışma sürecinin daha önemli olduğunu düşünmeye itecektir.

AP Sınav Anı için Öğrencilere Verilecek Tavsiyeler

AP için sınav anı için ise öğrencilere verilecek tavsiyeler daha çok sınavın içeriğiyle alakalı tavsiyelerdir. Tüm soruları cevaplamak zorunda olmadığınız için soru seçme taktiğini kullanın. Önce soruları inceleyerek kolay olanları seçerek çözün. Zaman kaybettirecek uzun ve zor sorular yerine kolay sorulara öncelik vermek zamandan kazanmanızı sağlayacaktır. Bunun haricinde bir soruya çok fazla vakit harcadığınızı anladığınız an hemen onu bırakıp geçin.  Bırakıp geçebilmek çok önemlidir. Aksi taktirde yetiştiremeyebilirsiniz. Diğer soruların hepsini gördükten sonra o soruya geri dönebilirsiniz.

AP sınav anı için öğrencilere verilecek tavsiyeler arasında plan yapmak vardır. Tüm AP sınavlarında planlamak kolay olmayacaktır. Örneğin matematik için plan yapmak mümkün olmayabilir. Ancak essay kısmı olan AP sınavı için plan yapabilirsiniz. Ana fikir ve thesis dediğimiz sav/önerme kısmını hızlıca düşünüp ayarlayın. Bunu yapmazsanız yazınızın bir bütünlüğü olmayacaktır ve puan kaybedeceksinizdir. Heyecan yapmadan öncelikli olarak essay kısmı için plan yapmanız gerekir. Çok fazla heyecanlandığınızı hissederseniz her şeyi bırakıp gözlerinizi kapatıp  3 kere burundan nefes alıp ağızdan verin. Bu zaman kaybı olmayacaktır tersine sizi rahatlatacaktır.

Read More