Çocuğunuzu ne kadar iyi tanıdığınızı düşünüyorsunuz? En sevdiği yemekler, en çok izlediği filmler ya da en iyi arkadaşları gibi konularda hemen cevap verebilir, onu tanıdığınızı söyleyebilirsiniz. Ancak WISC-V testi ile kişisel seçimleri, geleceğe dair beklentileri ya da en çok zorlandığı derslerin ötesinde çocuğunuzu tanıyabilirsiniz. Bilişsel becerilerini tanıyıp zayıf yönlerinin üzerine giderek çocuğunuzu gerçek anlamda tanıma şansı elde edersiniz.

Her çocuk kendine özgüdür

Her çocuk özeldir ve birbirinden eşsiz özelliklere sahiptir. Çocuğunuzun algı, kavrama ve öğrenme, matematiksel düşünme gibi bilişsel yeteneklerinin farkında mısınız? Çocuk gelişimi evrensel süreçler içerir, her beceri farklı yaşlarda kazanılır. Ancak çocuğunuz ebeveyn olarak sizin bile gözden kaçırdığınız bilişsel beceri eksikleri yaşayabilir.

Anlaşılmamak bu durumun en büyük problemi olarak karşımıza çıkar. Örneğin soyutlama yapabilmesi, konuşması, espri yeteneği gibi beceriler farklı yaşlarda gelişim gösterirken, tam tersine beklenilenden daha yavaş bir seyirde gelişim gösterebilir. Diğer taraftan bazı özellikleri çok güçlü olabilir ve güçlü yönlerinden mümkün olan en fazla faydayı sağlamak için desteğinize ihtiyaç duyabilir.

çocuğunuzu tanıyor musunuz WISC-V

WISC-V ile bilişsel özelliklerini keşfedin

Çocuklar yaşlarına göre, sürekli bir gelişim halindedirler. Çocuklara dünya çapında güvenirliğe sahip WISC-V testi ile bilişsel beceri, zeka ve anlama gelişimlerini, analitik düşünebilme becerilerini detaylı bir şekilde görebilirsiniz.

WISC testlerinin en sonuncusu olan WISC- V; çocuğunuzun bilişsel becerilerinin ölçümlerini en güvenilir şekilde ölçen, kapsamlı bir testtir. Bu test ile çocuğunuzun ihtiyacı olan eğitim desteğini keşfedebilir, nokta atışı eğitimlerle becerilerini aktif hale getirebilirsiniz. Bu noktada da ebeveynlere büyük görev düşüyor. Çocuğunuzun matematiksel, okuma ve yazma, anlama gibi bilişsel becerilerini önceden ölçerek ileride karşılaşacağı büyük problemlerin önüne geçmiş olursunuz.

WISC-V şimdiye kadarki en güçlü ve güvenilir bilişsel yetenek ölçüm testi olarak 6-16 yaş arasındaki bir çocuğun bilişsel düzeydeki performansını, yetenek ve becerilerini ortaya çıkarmak üzere yapılandırılmıştır. Bu test sonucunda çocuğunuzun sizin bile farkında olmadığınız önemli bilişsel problemlerini erkenden tespit edebilir ve daha hızlı bir şekilde çözüme geçebilirsiniz. Elde edeceğiniz detaylı analiz sayesinde çocuğunuzu en doğru şekilde yönlendirebilirsiniz.

Read More

Günümüz çocukları, birçoğumuzdan farklı şekilde sürekli çok sayıda ekrana maruz kalıyor. Özellikle tatil zamanlarında bilgisayar, tablet ya da televizyon başında geçen saatler artabiliyor. Böyle zamanlarda çocuklar yeni oyunlar ve uygulamaların heyecanını yaşayadursun anne ve babalar, durumla nasıl baş edeceklerine dair kaygılanabiliyor. Bu yazıyı tam da bu nedenle hazırlamaya karar verdik.

Çocukların teknolojiyle ilişkisi sıklıkla araştırmalara ve çalışmalara konu oluyor. Böyle çalışmalar ebeveynlerin karar verme süreçlerine destek olacak sonuçlar ortaya çıkarıyor. Bu sonuçlara birlikte bakalım.

Teknoloji fırsatları ve riskleri birlikte getiriyor

UNICEF yakın zamanda dünyanın her yerinden çocukların ve gençlerin online deneyimlerine dair bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Sonuçlar gösteriyor ki, ergenlik dönemindekiler ve gençler en çok online olan jenerasyonuyken 18 yaşın altındaki çocuklar dünyada internet kullanıcılarının 3’te 1’ini oluşturuyor. Bunun illa kötüye işaret olması gerekmiyor. Çünkü dijital kaynaklar eğitimin de önemli bir bölümünde yer alıyor.

çocuk-teknoloji

Ancak yine de cinsel tacizden akran zorbalığına kadar çok sayıda ciddi zararın da internetten gelebileceğini unutmamak gerekiyor. Günümüzde internet kullanımı ile kaygı ve depresyon gibi ruh sağlığı sorunları arasında direkt bağlantı olduğu kanıtlanmış durumda. Ancak, yalnızca bu bilgiye odaklanarak çocuğunuzu teknolojiden azade yetiştirmek yerine ebeveyn kontrolü olan cihazlar sunmaya çalışmak gerekiyor.

Çocuğunuzun çağı yakalaması önem taşıyor. Bu nedenle, online olduğu sıralarda çocuğunuzun ne yaptığını bilmek için önleminizi alın ve teknolojiyi faydalı şekilde kullanması için onu yönlendirmeye çalışın.

Çocuklarda sorunlu biçimde teknoloji kullanımı

Çocukların teknolojiyle kurdukları ilişkinin sorunlu olup olmadığını değerlendirmek her zaman çok kolay olmayabilir. Bu nedenle uzmanlar ebeveynlere yardımcı olmak için bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırma kapsamında 4 ila 11 yaşları arasında çocukları olan ebeveynlerle çocuklarının medya ve genel ruh sağlıkları üzerine görüşmeler yapıldı.

Verilen cevaplar arasında sıklıkla şunlar yer aldı:

  • “Çocuğumu ekranın karşısından kaldırmak neredeyse imkansız.”
  • “Çocuğum kötü bir gün geçirdiği zaman internet daha iyi hissetmesine yardımcı olabilen tek şey.”
  • “Çocuğumun ekran karşısında geçirdiği zaman ailemiz için sorunlara sebep oluyor.”
  • “Çocuğumun ekran karşısında geçirmek istediği süre sürekli artıyor.”
  • “Çocuğum gizli gizli online mecraları kullanıyor.”

Siz de çocuğunuz için bu ifadelerden bazılarını kullanıyorsanız, çocuğunuzun teknolojiyle ilişkisinde sorun olma olasılığı yüksek görünüyor.

Read More

Doğumdan itibaren hızla gelişmeye başlayan bebekler, daha bir yaşına gelir gelmez el ve konuşma becerilerini büyük oranda tamamlarlar. Bununla birlikte davranışlarında da değişimler olur. Çocuklar her yaş döneminde farklı hareketler sergilerler. Okula başlayana dek çocukların gelişimini en iyi şekilde desteklemek hayat boyu fayda sağlamak anlamına gelir. 

Okul öncesi dönemde doğru adımları atmak için çocukların gelişim sürecini bilmek gerekiyor. Bu nedenle gelin önce çocukların farklı yaşlardaki gelişimine birlikte göz atalım.

Yaş aralıklarına göre çocuk gelişimi

Bir yaşını dolduran bebekler inatçı davranışlar göstermeye başlar. Örneğin, annenin yapma dediği şeyi bebek ciddiye almaz ve zevk alınacak bir aktivite olarak algılar. Ancak kararlılıkla olumsuz davranışı uyarmanızla bebeğiniz bunun önemli olduğunu anlar ve davranışını düzeltir.

Araştırmalara göre 3 ila 5 yaş aralıklarındaki çocukların öğrenme yeteneği bir profesörünkinden 2,5 kat daha hızlıdır. 3 yaşında bir çocuğun beyni ise bir yetişkinden 2,5 kat daha fazla çalışır. Bu noktada çocuğun en verimli olabileceği ve temelini oluşturacağı okul öncesi dönemini uygun değerlendirmek çok önemli.

Okul öncesi dönemde çocuklar ilköğretime, öğrenmeye, dayanışma ve sosyalleşmeye aileleri, çevreleri ve okul öncesi eğitim veren kurumlarla hazırlanır. Öğrenme potansiyellerinin en yüksek olduğu bu dönemde uygun fiziksel ve sosyal çevre koşullarına ulaştırılabilen çocuklar daha sağlıklı ve başarılı bir gelişim gösterir.

çocuk-gelişiminde-okul-öncesi

2,5 yaşına gelen çocuklar fizyolojik olarak hızla gelişmeye başlar. Bu yüzden bu dönemde çocuklarda dengesizlik, kararsızlık ve olumsuzluk görülür. Aslında tamamen kendi bağımsızlıklarını kurmaya çalıştıkları dönemdir. Her şeyi kendi başlarına yapmak isterler. Bu yaş döneminde çocuklar tuvalet eğitimi ile tanıştırılır. Ebeveynler için en iyi yardım ise bu dönemlerinde çocuklarına bol sevgi vermek ve sabretmek olacak.

3 ila 6 yaş aralığı çocukta pek çok gelişimsel değişimin yaşandığı aralıktır. Çocuk benlik duygusunu öğrenir, motor gelişimleri tamamlanmıştır. Bilişsel gelişimleri ise daha yoğun bir eğitime başlamaya hazır kapasiteye gelmiştir.

Çocuğu ilkokul eğitimine en iyi hazırlayan kurumlar; okul öncesi eğitim kurumları 3-6 yaş aralığında çok kritik ve önemli. Çocuğun soyut ve somut düşünme yetisini interaktif bir şekilde geliştirdiği, deneyerek öğrenmeyi gerçekleştirdiği yer olan bu kurumlarda eğitimlerini alan çocukların birinci sınıfta daha başarılı oldukları biliniyor.

Read More

Hem yetişkinler hem çocuklar için mindfulness, hayatı değiştiren bir pratik olarak günümüzün dikkat çeken yöntemlerinden biri halini aldı. Yetişkinler mindfulness’ın faydalarının farkında olarak kendilerini bu konuda alışkan kazanmaya ikna edebilirken, çocuklar için durum oldukça farklı. Bu nedenle çocuklara mindfulness alışkanlığı kazandırmak için onlara destek olmak ve motive etmek gerekiyor.

Mindfulness’ın çocuklara 5 önemli faydası

  • Özgüvenlerini ve motivasyonlarını arttırır.
  • Empati, duygusal kontrol ve iyimserlik gibi olumlu davranışları teşvik eder.
  • Akademik öğrenmeyi destekler ve bilişsel kontrolü geliştirir.
  • Anksiyete ve depresyon belirtilerini azaldır, zihin sağlığını güçlendirir.
  • Akran baskısını azaltır ve çelişkileri çözme becerisi kazandırır.

Peki, bir çocuk bu alışkanlığı nasıl kazanabilir? Aşağıdaki 12 adımı, çocuklarınızın mindfulness ile hayatlarını değiştirmesine destek olmak için kullanabilirsiniz.

Örnek olun

1. Adım: Kendiniz de bu alışkanlığı edinin

Eğer mindfulness sizin günlük rutininiz içinde yer alırsa çocuğunuzun bu davranışı kazanması çok daha kolay olacaktır.

2. Adım: Kısa süreli odaklarla başlayın

Yetişkinler için bile uzun süre odaklanmak zorken, çocuğunuzun uzun seanslara odaklanmasını beklemeyin. Bir – iki dakikalık farkındalık çalışmaları iyi bir başlangıç olacak.

3. Adım: Basit alıştırmalar yapın

Küçük çocuklar için mindfulness anlaması ve uygulaması zor bir pratiktir. Bu nedenle etrafta neler olduğunun farkında olmak ve hislerini fark etmek üzere basit konuşmalarla başlayın.

4. Adım: Tüm aileyi işin içine katın

Mindfulness’ın gereklerinden biri de kendi duygularını fark etmektir. Çocuğunuza bu beceriyi kazandırmak için her gün akşam yemeğinde her bir aile bireyin o gün hissettiği güzel bir duyguyu paylaşmasını alışkanlık edinebilirsiniz.

Mindful oyunlara giriş

5. Adım: Yaratıcı olun

Çocuklarınızı resim yapmaya, dikiş dikmeye, üretmeye teşvik edin. Kumaşlarla mı, boyalarla mı yoksa Legolarla mı oynamak istediğini sorun.

6. Adım: Aktif olun

Çocuğunuzdan zıplamasını ve sonrasında ellerini kalbinin üstüne koymasını isteyin. Kalbi nasıl atıyor, nefes alış ve verişi nasıl? Bu basit ve aktif oyun bedenini tanımasına yardımcı olur.

7. Adım: Dinleyin

Bir zil çalın ve çocuğunuzdan bunu dinlemesini isteyin. Sesi artık duymak istemediğinde ise ellerini havaya kaldırmasını söyleyin. Zil sesini kapatınca ortamın sesini bir dakika boyunca dinleyin. Sonunda neler duyduğunuzu ve nasıl hissettirdiğini konuşun.

çocuklar için mindfulness

Evde günlük mindfulness pratiği

8. Adım: Dokunun

Çocuğunuzun sevdiği eşyalar ve nesneler hakkında konuşun. En sevdiği oyuncak nasıl bir his veriyor? Parmak boyası ve kum çizimi gibi aktiviteleri de bu adıma dahil edebilirsiniz.

9. Adım: 30 saniyede kuru üzüm yiyin

Kuru üzümü yemeden önce çocuğunuzdan üzümün şekli, rengi, kokusu ve dokusunu incelemesini isteyin. Peki tadı nasıl? Çiğnerken nasıl bir his veriyor?

Dışarıda mindful anlar

10. Adım: Koklayın

Çocuğunuza çimlerin, çiçeklerin ya da sokakların nasıl koktuğunu sorun. Bu koku hoşuna gidiyor mu yoksa gitmiyor mu? Her bir nefeste nasıl hissettiklerini düşünmeye teşvik edecek sohbetler edin.

11. Adım: Mindful turlar düzenleyin

Yürüyüş yaparken farklı dış etkenlerle karşılaştığınız, manzaralı, farklı sesler duyabileceğiniz ya da kokular alabileceğiniz rotalar oluşturmayı deneyin.

12. Adım: Mindfulness ile çocuğunuzu sakinleştirmeyi deneyin

Yalnızca rutin aktiviteler olarak değil, işlevsel duygu kontrolü için de mindfulness yöntemini kullanın. Örneğin, öfkelendiği zaman çocuğunuzdan öfkeliyken vücudunda nasıl değişiklikler olduğunu görmesini isteyin. Kalbi ne hızda çarpıyor? Elleri nasıl hissediyor? Yüz kaslarını sıkmış mı yoksa serbest mi? Sorduğunuz sorularla zihnini bedenine döndürmesine yardımcı olun.

Read More

Çocukların da yetişkinler gibi duygularını yaşamaya ihtiyacı vardır. Ancak bazen bu duyguların ağırlığından çıkamayabilirler. Öfke bu duyguların başında gelir. Gözle görülür şekilde öfkeli oldukları zaman ebeveynlerin harekete geçip onları rahatlatması gerekir. Bazen sözlerle bazen de bir kucaklamayla. Ama en önemlisi çocuklara kendi kendilerine sakinleşmeyi öğretmektir.

Stresle, öfkeyle, hayal kırıklığıyla ya da anksiyeteyle baş etmek belli başlı beceriler gerektiriyor. Bu noktada ebeveynlerin devreye girmesi ve çocuklarının bu becerileri edinmesine yardımcı olması büyük önem taşıyor. Akademik ve atletik becerilerin önemi çok büyük olsa da, çocuğunuz duygularıyla baş etmeyi öğrenmedikçe başarıya ulaşmakta zorluk çekebilir.

Gelin iki farklı yaş grubuna göre çocuğunuza öfkeyle baş etmeyi nasıl öğretebileceğinize bir bakalım:

Okul öncesi: “Dur ve pizzayı kokla”

Yavaş ve derin nefesler vücudu rahatlatarak öfke duygusunu azaltır. Okul öncesi yaşlardaki çocuğunuza nefes egzersizi yaptırmak için bu sözleri kullanmak pek işinize yaramayabilir. bu nedenle ona durup pizzayı ya da o sırada kolayca ulaşabileceğiniz ne varsa onu koklamayı öğretebilirsiniz.

Çocuğunuzu karşınıza alın ve sanki pizza kokluyormuş gibi burnundan nefes almasını isteyin. Daha sonra pizzayı soğuktan için ağzından yavaşça nefes vermesini söyleyin. Bu nefes egzersizini birkaç kez tekrarlamak bile büyük fark yaratacaktır.

Okul çağı: “Kanalı değiştir”

Çocuğunuza 30 saniye boyunca bir beyaz bir ayıyı düşünmesini isteyin, ister bir kutup ayısı ister pelüş bir ayıcık. Sessiz kalarak çocuğunuzun hayal etmesine izin verin. Zaman dolunca durmasını ve sonraki saniye boyunca beyaz ayı dışında herhangi bir şeyi düşünmesini isteyin. Sonrasında neler düşündüğünü sorun. Genellikle çocuklar, beyaz ayıyı akıllarından çıkarmakta zorlandığını söylerler. Eğer beyaz ayıyı aklından çıkarabilmişse nasıl yaptığını konuşabilirsiniz.

Sonrasında çocuğunuzu tamamen oyalayacak bir görev verin. Örneğin, iskambil kartlarının tamamını küçükten büyüğe doğru sıraya dizmek olabilir. Görevin sonunda bu işle uğraşırken beyaz ayıyı hiç düşünüp düşünmediğini sorun.

Peki, tüm bu alıştırmalar ne işe yarıyor?

Eğer çocuğunuz öfkeli ya da gerginse, zihnini farklı bir uğraşla meşgul etmek daha iyi hissetmesini sağlayabilir. Sizden bunu neden yaptığınızı açıklamanızı isterse, şöyle anlatabilirsiniz: televizyon izlerken sıkıldığımız bir program karşımıza çıkarsa kanalı değiştiririz. Hayatta da bizi sıkan şeyler olduğunda kanalı değiştirmeyi öğrenmek için bu alıştırmaları yapmak faydalı olabilir.

Read More

Akran zorbalığına maruz kalmak, yaşa veya cinsiyete bakılmaksızın herkesin başına gelebilir. Akran zorbalığı, çoğu zaman ergenlerin kim olduklarını keşfettikleri, kendilerini tanımlamaya çalıştıkları bir dönemde ortaokul ve liseler dahil olmak üzere okul çağında gerçekleşir.

Akran zorbalığı, ya da diğer bir kullanımıyla okul zorbalığı; bir ya da birden çok öğrencinin kendilerinden daha güçsüz öğrencileri kasıtlı ve sürekli olarak rahatsız etmesiyle sonuçlanan ve kurbanın kendisini koruyamayacak durumda olduğu bir saldırganlık türü olarak tanımlanabilir.

Akran  zorbalığı, genellikle göründüğünden daha ciddi bir sorun olarak önüne geçilmesi zorunludur. Bu şiddet biçimi maruz kalan kişinin baş etmekte zorlanacağı seviyede utanç duygusu yaşamasına sebep olabiliyor. Ne yazık ki, bunun sonucunda duygulanımsal bozukluklar ve hatta intihar girişimleri ortaya çıkabiliyor. Bu aşamada yapılması gereken en önemli şey zorbalığa uğrayan çocukların yanında olmak ve onları suçlamadan sevgiyle ve şefkatle desteklemektir.

Akran zorbalığı türleri nelerdir?

Zorbalık akrana psikolojik, duygusal, fiziksel ve hatta zihinsel taciz uygulamak şeklinde gerçekleşebilir. Günümüz toplumunda en yaygın görülen akran zorbalığı çeşitlerini anladığımız zaman zorbalığı uygulayan ve zorbalığın hedefi olan kişileri tespit etmek de daha kolay hale geliyor. Özellikle internetin ve teknolojilerin yaygın kullanımı sonunda daha da çeşitlenen ve artan akran zorbalığını fark etmek için ciddi bir çaba sarf etmek gerekebiliyor.

akran zorbalığı

Genel hatlarıyla akran zorbalığı şu şekilde kategorize edilebilir:

FİZİKSEL ŞİDDET: İtme, dürtme, tekmeleme, tükürme, vurma, ısırma, kulak çekme, tekme atmak ya da çelme takmak, kesici ya da delici aletlerle saldırma, ateşli silahlarla korkutma, oturacağı yere sivri bir cisim koyma, cisim fırlatma, vs.

SÖZEL ŞİDDET: Boy, kilo, diş yapısı, ten rengi gibi bedensel özellikleriyle alay etme; giysi ve gözlük gibi dış görünüş özellikleriyle alay etme; peltekliğiyle, kekemeliğiyle, aksanıyla ya da şivesiyle alay etme; küçük düşürücü lakaplar takma, kaba ve çirkin sözlerle (manyak, geri zekalı, ezik, vb.) hitap etme; sözlü olarak tehdit etme, vs.

SOSYAL ŞİDDET: Dışlama, oyunlara almama, grup dışında bırakarak yalnızlığa itme, görmezden gelme, konuşmama, diğer öğrencilerin de o öğrenciyle konuşmasını engelleme, diğer öğrencileri o öğrenciye karşı kışkırtma, hakkında dedikodu ve söylenti çıkarma, iftira atma, haksız şikayetlerde bulunma, çeşitli yerlere çirkin yazılar yazma.

CİNSEL ŞİDDET: Cinsel amaçlı dokunma, elle ya da sözle sarkıntılık yapma, cinsel çağrışımlı sözcükler kullanarak imalarda bulunma, giysilerini (etek, eşofman) kendi isteği dışında kaldırma ya da çıkarma, hakkında cinsel içerikli söylentiler yayma, tecavüz, vs.

EŞYALARA ŞİDDET: Eşya ya da yiyecekleri zorla alma, para ya da eşyaları çalma, haraç alma, zorla bir şeyler ısmarlatma, defter ya da kitaplarını karalama, eşyalarını izinsiz kullanma, vs.

Akran zorbalığı konusunda ebeveynler nasıl davranmalı?

Çocuğunuz zorbalığın maruz kalanı da olabilir, uygulayanı da. Her iki durumda da çocuğunuzla iyi bir iletişim geliştirerek bu sorunla ilgili onları yönlendirmeli ve destek olmalısınız. Yapabileceğiniz başlıca şeyleri aşağıda görebilirsiniz.

Çocuğunuza örnek olun

Çocuğunuz istediğinin gerçekleşmesi için saldırgan davranışlar gösterirse boyun eğmemelisiniz. Ancak bu noktada boyun eğmemeye çalışırken, duygusal, psikolojik, fiziksel vb şiddet uygulamadığınızdan emin olmanız gerekir. Çünkü çocuklar söylediklerinizden çok yaptıklarınızı taklit ederek öğrenir. Böyle durumlarda çocuklarla konuşarak, davranışlarını düzeltilmeye çalışmak yapılabilecek en iyi şeydir.

Çocuğunuza güvenli alan sağlayın

Ebeveynlerin çocuklarla eleştirel, saldırgan ya da aşağılayıcı bir şekilde konuşmaktan kaçınması gerekiyor. Çocuğun özgüven duygusunun gelişmesi büyük önem taşıdığından, çocukları dikkatli bir şekilde dinlemeli ve çocuğun yaşadığı sorunlara çocukla birlikte, konuşarak çözüm aramalısınız. Çocuğu sürece dahil edin, ona sorununu anlatmak için fırsat verin. Yarattığınız güvenli ortamda yalnız olmadığını hissetmesini sağlayın.

Çocuğunuz için doğru seçimler yapın

Günümüzde çocukların internete erişimlerinin artışı ile çocukların nelere maruz kaldığını kontrol etmek de zorlaştı. Yine de bu yapacak bir şey olmadığı anlamına gelmiyor. Çocukların eğilimleri konusunda da ebeveynlerin dikkatli olması önem taşıyor. Anne ve babalar çocukların izlediği televizyon programları, okudukları kitaplar ve oynadıkları bilgisayar oyunları konusunda seçici davranması gerekiyor.

Çocuğunuzun öğretmenleriyle iletişimde olun

Çocuğunuzun okuldaki davranışlarıyla evdeki davranışları farklılık gösterebilir. Uzun zaman geçirdiği, çok sayıda insanla bir araya geldiği okuldaki hal ve hareketleriyle ilgili bilgi almak için çocuğunuzun öğretmenleriyle sık sık görüşmeye çalışın. Dikkatinizi çeken bazı konular varsa, bunlarla ilgili öğretmenlere danışarak birlikte sorunlara karşı önemler alabilirsiniz.

Read More

Çocukların duygusal gelişimi, diğer bütün gelişimlerine eşlik ederek çocuğu yetişkinliğe hazırlar. Bir çocuğun kişisel duygularını yönetebilmesi, başkalarının duygu ve ihtiyaçlarını anlaması ve pozitif ilişkiler kurabilmesi için güçlü bir temel oluşturması gerekir. Sosyal ve duygusal gelişim; çocuğun doğuştan gelen mizacı, kültürel etkiler, çevresindeki model davranışlar, çevresindeki yetişkinlerle ilişkilerindeki güven seviyesi ve sosyal etkileşim fırsatlarına göre değişiklik gösterebilir. Bu nedenle çocuğa iyi bir rehber olmak ve çocuklara duyguları öğretmenin yollarını keşfetmek gerekir.

Duygular neden önemlidir?

Şaşkınlıktan utanca, gururdan empatiye varana kadar gün içinde çok sayıda duygu yaşarız. Bu duygulara yaklaşımımız 4 yaşındayken farklı, 14 yaşındayken farklı olacaktır. İlerleyen yaşlarda ise işler daha da değişir. Her geçen gün yaşadıkları farklı duygulara verdikleri tepkiler ve bu duyguları yorumlama biçimleri; çocukların seçimleri, davranışları ve yaşamla ne kadar iyi başa çıktıkları üzerinde önemli etkiye sahiptir.

 

Bebeklikten itibaren duygusal gelişim

Bebekler sevinç, öfke, üzüntü ve korku gibi temel duyguları hissetmeye başlarlar. Daha sonra, çocuklar benlik hissi geliştirmeye başlarken, utangaçlık, sürpriz, şaşkınlık, utanç, suçluluk, gurur ve empati gibi daha karmaşık duygular yaşar. Çok küçük çocukların duyguları çoğunlukla hızlı kalp atışı veya karnındaki kelebekler gibi fiziksel tepkilerden oluşur.

Çocuk büyüdükçe, duygularını tanıma yeteneği gelişir ve duyguları da giderek düşüncelerinden etkilenmeye başlar. Kendi duygularının farkına varırlar ve başkalarınınkilerini daha iyi tanıyıp anlarlar.

duygusal gelişim

Duygusal gelişim; duyguların neler olduğunu öğrenmek, bunların nasıl ve neden ortaya çıktığı anlamak, kendinin ve diğerlerinin hislerini tanımak ve bunları yönetmenin etkili yollarını geliştirmek anlamına gelir. Çocuklar büyüdükçe ve farklı durumlara maruz kaldıkça duygusal yaşamları da daha karmaşık hale gelir. Dolayısıyla, bir dizi duyguyu yönetmek için geliştirilen beceriler, uzun vadede çok önemlidir.

Duygusal gelişim, bebeklik döneminde başlayan ve erişkin yaşta devam eden karmaşık bir süreçtir. Duygusal gelişim, küçük birer çocukken şu adımlarla başlar:

  • Duyguların neler olduğunu öğrenmek
  • Nasıl ve neden gerçekleştiklerini anlama
  • Kendi duygularını ve diğerlerinin duygularını tanımak
  • Bunları yönetmenin etkili yollarını geliştirmek.

Çocukların duygusal gelişimini desteklemenin 4 yolu

Ebeveynler ve eğitmenler, çocukların duygusal gelişimlerini desteklemek için önemli bir role sahiptir. Rollerini ise; çocuğun duygularına etkili bir şekilde yanıt vererek, duygularını nasıl yönettiklerini örneklendirerek ve çocuklarla duygular hakkında konuşarak performe ederler. Benzer şekilde, okul personeli, çocukların duygusal gelişimine önemli destek sağlayabilir.

Çocukların duygusal gelişimini desteklemek için yapılabilecekler konusunda kısa bir liste sunarak yazımızı tamamlayalım.

  • Çocuğunuz için rol model olun

Kişileri zorlayan duygulardan kaçış mümkün değildir. Bu nedenle çocuğunuza böyle duyguların hayatın bir parçası olduğunu gösterin. Hayatı bir anlamda zorlaştıran duygularla nasıl baş ettiğinize tanık olmaları onlar için model olacaktır. Örneğin, “Çok yorgun hissediyorum, bugün erken yatsam iyi olacak,” demek kulağa çok sıradan gelse de çocuğunuz için büyük anlam ifade eder.

  • Çocuğunuzla duygularını konuşun

Duygularımız hayatımıza bir şekilde anlam katan parçalarımızdır ve onlarla ilgili konuşmaya alışmamız gerekiyor. Yetişkinler için bile duygulardan bahsetmek zor olabilirken, çocuklar için henüz yeterince duyguyu tanımlayamadığı için bu iş biraz daha karmaşık hale gelir. Bu nedenle çocuklarınızla gün içinde hangi duyguları yaşadığınızı, duygulara isim vererek konuşmaya çalışın. Böylece çocuğunuz kendi duygularını tanıması ve duygularıyla ilgili konuşmasını kolaylaştırabilirsiniz.

  • Olumsuz duyguları konuşarak ifade edin

Yetişkinlerin birçoğu olumsuz duygularını ifade ederken duygularından uzaklaşarak sadece öfkeli sözler söyler. Bunun yerine gerçekten size kötü hissettiren şeyden bahsederek ve bunu yüksek ses kullanmadan konuşarak çocuğunuza öfkeli anlar için rol model olmaya çalışın. Çocuğunuz öfkelendiği zaman rahatlamalarına yardımcı olmak için asıl konuya odaklanın. Yüksek sesle konuşmaya, bağırmaya ya da hatta çığlık atmaya başladıklarında, onları asıl konuya döndürerek mevcut konuya önem verdiğinizi gösterin.

  • Çocuğunuza şefkatle ve ilgiyle yaklaşın

Çocuklar olaylara ve duygulara nasıl tepki vereceklerini onlara yaklaşımlarınız üzerinden belirleyebilir. Bunun pek çok sebebi vardır. Çocuklarınız duygularına verdikleri tepkiyle bir davranışa başvurduğu zaman onlara sıcak, ilgiyle ve şefkatli şekilde davranmanız duygusal gelişim süreci için son derece faydalı olacaktır. Böylece sizin yanınızda baskı altında hissetmeyecekler ve onlara kendi duygularını fark etmek için bir alan açmış olacaksınız. 

Read More

Bugün anne-baba olanların çocukluğunda sosyal medya diye bir şey yoktu. İstisnalar olsa da pek çok anne ve baba, sosyal medyayı gençler kadar yoğun kullanmıyor ya da bu mecralar hakkında yeterince bilgiye sahip değil. Bu nedenle ebeveynler, sosyal medya konusunda çocuklarına nasıl yaklaşması gerektiği konusunda daha da zorlanabiliyor.

Çocuklarımızın online oldukları sırada neler yaptıklarını bilmemiz gerekiyor. Çünkü internet, olumlu katkılarının yanında olumsuz pek çok unsurla kontrol edilmesi zor bir alan haline geliyor. Diğer taraftan çocuklarımızı kontrol etmeye çalışırken onların bize olan güvenini yerle bir etmememiz önemli. Peki bunu nasıl yapacağız?

Her şeyden önemlisi ortalama 13-14 yaşından önce sosyal medyaya kendi başlarına girmeleri ve kendilerine ait bir hesap açmalarını engellemek. Sonrasında ise sosyal medya konusunda çocuklarımızı bilinçlendirmek yapabileceğimiz en önemli ve işlevsel şeylerin başında geliyor. Bunun için çocuğunuza sosyal medyayı kullanırken dikkat etmesi gereken şeyleri öğrenmekle işe başlayabilirsiniz.

Nazik ve saygılı olmak

Kötü ve acımasız davranışlar gerçek dünyada nasıl iyi karşılanmazsa, sanal dünya da durum aynı. Bu nedenle çocuğunuza sosyal medyada kuracağı iletişimin her türünde saygılı ve nazik olmaları gerektiğini hatırlatın. Örneğin, diğer insanlara zarar verici ya da onları utandırıcı mesajlar atmamaları gerektiğini söyleyin. Aynı şekilde, diğer insanların da onlara aynı nezaketi ve saygıyı göstermesinin önemli olduğunu belirtin. Baş edemedikleri durumlarda sizden yardım isteyebileceklerini bilmelerini sağlayın.

sosyal medya çocuklar

Paylaşmadan önce iki kere düşünmek

Sosyal medyada bazı insanların kişisel yaşamına dair pek çok ayrıntıyı paylaştığını görüyoruz. Sosyal medya paylaşımları, yetişkinler için bile büyük bir sorunken, çocuklar ve gençler için daha büyük sorunlara yol açabilir. Örnek vermek gerekirse, sosyal medyada ev adresi, bulundukları yerin adresi, telefon numaraları gibi bilgileri paylaşmamaları konusunda onları uyarabilirsiniz. 

Gizlilik ayarları kullanmak

Gizlilik ayarları önemlidir ve bu önemi çocuğunuza hatırlatın. Paylaştıklarını bütün dünyaya açmak yerine sadece arkadaşlarının görebileceği şekilde ayarlamak iyi bir adım olabilir. Diğer taraftan şifrelerini diğer insanlarla paylaşmamalarında fayda var.

Yabancılarla arkadaş olmamak

Gençlerin %17’si sosyal medyada tanımadıkları insanlarla arkadaş olduğunu ve bazen bu durumun onları tedirgin ettiğini söylüyor. Sosyal medyayı yalnızca gerçekten tanıdığı insanlar sınırında kullanmak önemli ölçüde güvenli alan sağlayabilir. Bu yüzden “Eğer bu kişiyi tanımıyorsan, onunla sosyal medyada arkadaş olma” demek basit, sade ve güvenli bir tavsiye olacak. Bu aşamada çocuklara, kendilerini tedirgin hissettiren kişilerle iletişimde kalmamanın önemini bir kez daha hatırlatıp, sosyal medyada da bunun aynı olduğunu söylemenizde fayda var.

Bilgisayar kullanımını ortak alanlarla sınırlamak

Evinizde çocuğunuzun kullandığı bilgisayarın sadece evin ortak alanlarında kullanılmasını sağlayın. Tek başına odasına çekilip internette gezinmesi güvenilir olmayan kişilerle iletişime geçmeleri, girmemeleri gereken sitelere girmeleri için harika bir ortam olabilir! Elinizden geldiğince böyle ortamların oluşmasına engel olun.

Read More

Çocuk psikoterapisi, neredeyse yalnızca çocuğun duygusal ve sosyal refahı üzerine odaklanan terapötik bir ilişkinin kurulması anlamına gelir. Yetişkin tedavisinden belli başlı birkaç noktada ayrışır.

Terapinin odağı

Çocuk terapisi ileriye yöneliktir. Çocuklar yetişkinlerden farklı olarak çok hızlı değişirler. Bu nedenle terapi süresince geçmişe odaklanmak zaman zaman işlevsiz hale gelebilir. Çocuk terapistleri, çocuklara güçlü bir benlik duygusu, duygusal güç, iyi ilişkiler ve iyi iletişim kurma konusunda yardımcı olmaya odaklanır.

Terapinin dili

Çocuk terapisinin dili büyük ölçüde sözsüzdür. Çocuk terapistleri, çocuklarla iletişim kurmak için çeşitli etkinlikler ve oyunlardan faydalanır. Çocuklar, belli bir yaşa kadar eylemleri ya da duyguları kelimelere dönüştüremez. Bu nedenle terapistler, çocukların kendini rahatça ifade ettiği dili kullanır.

cocuk terapisi

Terapinin ortamı

Dünyanın bugünkü hali çocuklar için bazen çok karmaşık gelebilir ve kendilerine dair farkındalık kazanmaları için eleştiriden ve beklentilerden uzak bir ortama ihtiyaç duyarlar. Benliğin keşfi terapist ve çocuk arasında güven ilişkisi kurulduktan sonra başlayabilir. Keşif sürecinin başarılı olması, terapistin gelişime açık ve iç gözleme uygun bir ortam yaratma becerisiyle büyük ölçüde ilişkilidir.

Terapinin hedefleri

Mevcut sorunların çözümünün yanı sıra çocuk terapisinin öncelikli hedefi benlik saygısının geliştirilmesidir. Bunun yanı sıra iletişim becerisinin geliştirilmesi, gelişimin teşvik edilmesi, duygusal bilgi birikimi oluşturulması gibi hedefler de çocuk terapisinin başta gelen hedefleri arasında yer alır.

Çocuğumun terapiye ihtiyacı olduğunu nasıl anlarım?

Çocuğunuzun duygusal veya davranışsal bir sıkıntısı varsa, mümkün olan en kısa zamanda onu bir terapistle bir araya getirmelisiniz. Ancak henüz duygu ve düşüncelerini kelimelerle iyi ifade edemeyen çocukların terapiye ihtiyacı olup olmadığını anlamak her zaman kolay değildir. Bir çocuğun acilen terapi görmesi gerektiğini gösteren öncelikli üç semptomu, yeme bozukluğu, aile öyküsü ve kendine zarar verme olarak sıralayabiliriz.

Diğer taraftan boşanma, okul değiştirme ya da bir kardeşin doğumu gibi durumlarda mutlaka terapiye ihtiyaç vardır diyemeyiz. Böyle durumlarda çocuğunuzu gözlemlemeniz gerekir. Eğer uzun süren sorunlar yaşıyorsa ve bu durumlarla baş etmeye çalışırken zorlanıyorsa – yeme alışkanlıklarında bozukluk veya kendine/başkalarına zarar verme gibi – vakit kaybetmeden bir terapiste danışmanızı öneririz.

Read More

Çocukların okula gitmek istememesi son derece yaygın bir durum ve bunun birçok sebebi olabilir. Yapılan araştırmalara göre, okul çağındaki 10 çocuktan 3’ü bu sorunu yaşıyor. Genel olarak okula gitmek söz konusu olduğunda huzursuz oluyorlar ve gitmemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Peki, çocuğunuz okula gitmek istemiyorsa ne yapmanız gerekir?

Yakın ilişki kurmak

Okula gitmek istemeyen çocukların genellikle bir nedeni vardır. Bu nedeni keşfetmek için çocuğunuzla yakın ilişki kurmalısınız. Bazen çocukların kendileri de okula giderken onları huzursuz eden şeyi tanımlamakta zorlanabilir. Bu sorunu birlikte aşmak için onun yanında olduğunuzu bilmesi ise uzun vadede olumlu sonuçlar almanızı sağlar.

Suçlamadan anlamaya çalışmak

Okula gitmek istemeyen küçük bir çocuk ya da ergenlik çağında bir genç, kendi başına çözmekte zorlandığı bir sorun yaşıyor olabilir. Bu nedenle onu suçlamadan, sıkıntısını anlamaya çalışın. Peşinen ona okulun ne kadar önemli olduğuna dair bir konuşma yapmadan önce, karşılıklı bir konuşma ortamı yaratın. Sizinle konuşurken onu anladığınızı ve önemsediğinizi gösterin.

çocuğunuz okula gitmek istemiyorsa

Gözlem yapmak

Yakın ilişki kurmak ya da sorunu ortaya çıkaran bir konuşma yapmak her zaman kolay olmayabilir. Bu nedenle çocuğunuzu sürekli olarak gözlemleyin ve sorunu anlamaya çalışın. Okula gitmemek için yalanlar söylüyor mu? Bazı çocuklar hasta olduklarını öne sürerek bir bahane yaratmaya çalışırlar. Gözlem yaparken kendini kapana kısılmış gibi hissetmediğinden emin olun. Sizinleyken güvende olduğunu ve eleştirilmeyeceğini bilmesi çok önemli.

Denge kurmak

Çocuğunuz okula gitmemek için bir bahane uydurup evde kalıyorsa bunu bir ödüle dönüştürmemeye çalışın. Elbette bir çocuğun evinde rahat hissetmesi gerekiyor. Ancak, hasta olduğu için okula gitmek istemezse doktora gitmesi, televizyon ya da bilgisayar oyunlarıyla kendini yormaması ve belki çok da sevmediği çorbaları içmesi gerektiğini biliyor olması gerekiyor. Kulağa biraz zalimce gelebilir, ancak ev ile okul arasında denge kurmaya özen gösterin. 

Destek almak

Çocuğunuzun okula gitmeme isteği dönemsel bir sorun olabileceği gibi çok uzun sürebilir. Devam eden bir huzursuzluk ve isteksizlik olması durumunda psikolojik ya da çocuğun özgüvenini yerine getirecek şekilde yeteneklerini keşfetmeyi sağlayacak destek almak gibi yöntemlerden faydalanılabilir.

Read More