Pedagog ve çocuk psikoloğu arasındaki farklar çoğu ebeveyn tarafından bilinmemektedir. Çocuk psikiyatri alanı da merak edilmektedir. Aileler özellikle çocuklarını bir uzmanla görüştürmeye ihtiyaç duyduklarında tercih yapmakta zorluk yaşamaktadır.

Aileler söz konusu çocukları olduğunda tüm seçimlerinde en iyiyi tercih etmeye özen gösterirler. Bu özen özelliklede söz konusu çocuğun hayatına doğrudan etki edecek konularda daha da ön plana çıkmaktadır. Okul, öğretmen, doktor, psikolog, psikolojik danışman gibi. Çünkü tüm bu saydıklarımız çocuğun gelişiminde aile ve kimi zaman aileden çok daha büyük etkilere sahiptir.

Çocuğun gelişiminin doğru yönlendirilmesinde, varsa yaşadığı zorlukların üstesinden gelinmesinde, doğru teşhis ve tedavinin uygulanmasında doğru kişilerle çalışmak oldukça önemlidir. Bu nedenle aileler çoğunlukla seçim yaparken zorlanmakta, referans aramakta bu süreçte de kimi zaman geç kalabilmektedirler. Oysa çocuklarla ilgili pek çok konu ihmal sonucunda tedavi süresinin uzamasına neden olmaktadır.

Tedavinin uzamasının yanı sıra çocuğun çocukluk yılları da pek çok alanda zorlanım yaşadığı yıllara dönüşmektedir. 2 yaş itibariyle çocukların benlik gelişimi başlamaktadır. 2 yaş sendromu, tuvalet eğitimi, kardeş kıskançlığı, okul fobisi ve benzeri çocukluk çağı sorunları görülmektedir. Bu nedenle ailelerin çocuk psikolojisi üzerine bilgi edinme ihtiyacı artmaktadır.

Pedagojik kitaplar, deneyimli başka ailelerin önerileri bir noktaya kadar ailelerin ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Ancak başa çıkmakta ve yönetmekte zorluk yaşanan çocukluk çağı problemlerinde ailelerde profesyonel destek ihtiyacı doğmaktadır. İhtiyaç halinde ise ailelerin sorduğu ilk soru “çocuğumu hangi uzmana götürmeliyim?” olmaktadır.

Peki çocuğun yaşadığı ve ailenin farkına vardığı bu sorunu bir pedagog mu, çocuk psikoloğu mu yoksa çocuk psikiyatristi mi çözebilir? Bu 3 ayrı branş birbirinin işini yapabilir mi veya hangi noktalarda birbirlerinden ayrılır? Uzman seçerken aileler en çok nelere dikkat etmelidir? Yazımızda tüm bu konularla ilgili merak ettiklerinize ulaşabilirsiniz.

Pedagog, Çocuk Psikoloğu ve Çocuk Psikiyatristi Kimdir?

Halk arasında sıklıkla birbirinin yerine kullanılsa da pedagog ve çocuk psikoloğunun iş tanımı aynı değildir. Dolayısıyla yaptıkları iş gibi aldıkları lisans eğitimleri de birbirinden farklıdır. Çocuk psikiyatristleri de çocukla çalışmasına rağmen görev, yetki ve uygulama açısından oldukça farklıdır.

Pedagog Kimdir, Ne İş Yapar?

Pedagog, kelime anlamı itibariyle eğitim bilimcidir. Ülkemizde 1982 yılı öncesinde üniversitelerde Pedagoji bölümü yer almaktaydı ve buradan mezun olanlara pedagog unvanı verilmekteydi. Bu unvan günümüzde hala kullanılsa da 1982’de çıkan yasa ile artık pedagoji mezunu verilmemektedir. Dolayısıyla çocuk eğitim bilimcisi anlamına gelen bu unvana sahip bireyler bir psikolog veya psikiyatrist değildir. Çocuklarda görülen psikolojik problemlerle çalışma yetkileri yoktur.

Günümüzde pedagog olmak için doğrudan eğitim alınabilecek bir lisans programı bulunmamaktadır. Öncelikle üniversitelerin Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik veya Çocuk Gelişimi bölümlerinden lisans derecesi ile mezun olunmalıdır. Ardından psikoloji bölümünde yüksek lisans veya doktora yapılması gerekmektedir.

Pedagoglar okul ortamında psikolojik danışman ve rehber olarak çalışabilirler. Öğrencilerin eğitim süreçlerinin daha verimli olması için çalışmalar yaparlar. Uyguladıkları test ve envanterlerle öğrencilerin bilişsel gelişimlerini takip edebilirler. Dikkat dağınıklığı, uyum ve davranış sorunları, çocukluk çağı sorunlarıyla ilgili tespitlerini aile, öğretmen ve okulla paylaşabilirler. Böylece tanı ve tedavi için aileyi erkenden yönlendirebilirler.

Ailelere, öğretmenlere çocukla nasıl iletişim kurulması gerektiğiyle ilgili rehberlik yapabilirler. Okul çağı sorunlarına yönelik çocukla çalışabilirler. Bireysel çalışmaların yanı sıra grup çalışmaları yapabilirler. Eğitim materyallerini, kitapları, afişleri, öğrencilere sunulan basılı veya dijital tüm içerikleri pedagojik açıdan değerlendirebilirler. Resmi kurumlar için rapor hazırlayabilirler. Okul öncesi eğitim kurumlarında, özel sektörde, okullarda ve KPSS’ye girerek devlet kurumlarında çalışabilirler.

Çocuklara ve ailelere danışmanlık yapabilir, eğitimler verebilirler. Sertifikasyonuna katıldıkları testlerin uygulayıcısı olabilirler. Çocuklarda Mahremiyet Eğitimi, Çocuklarda Sosyal Beceri ve Ailenin Etkisi, Çocuklarda Regresyon ve Nedenleri ve Başarılı Çocuklar Yetiştirmek İçin Ödüllendirme Nasıl Olmalı? yazılarımızdan da faydalanabilirsiniz.

Çocuk Psikoloğu Kimdir, Ne İş Yapar?

Pedagog ile çocuk psikoloğunun sıklıkla karıştırılması gibi çocuk psikoloğu ile çocuk psikiyatristleri de karıştırılmaktadır. Çocuk psikoloğu ile psikiyatristi eğitim alt yapıları, yetki ve uygulama alanları açısından farklılık göstermektedir.

Çocuk psikoloğu olmak için üniversitelerin Eğitim veya Fen Edebiyat fakültelerinden mezun olmak gerekir. Ardından mutlaka çocuk gelişimi ve gelişim psikolojisi üzerine yüksek lisans ve/veya doktora yapmak gerekmektedir. Psikiyatristler ise tıp fakültesinden mezun olmaktadır ve bu noktada da en önemli ayrışma sağlanmaktadır. Çocuk psikoloğu tanı koymaz veya tedavi amacıyla ilaç yazamaz. Tanılama ve ilaç tedavisi çocuk psikiyatrisinin yetkisindedir.

Çocuk psikologları bireysel görüşme, aile görüşmesi yapabilir. Oyun terapisi, resimlerle çalışma, kum terapisi, test ve envanter uygulamaları ile çocukla çalışabilir. Kukla, masal terapi gibi yardımcı çalışmalardan faydalanabilir. Psiko eğitim ve psikoterapi uygulamaları yapabilirler. Bu nedenle çocukla ilgili tüm psikolojik süreçlerde aileler çocuk psikoloğu ile görüşebilir. Eğer psikiyatrik bir tedavi gerekliyse psikolog, psikiyatrist yönlendirmesi yapacaktır.

Aynı şekilde psikiyatristler de çoğunlukla tanılama sonrasında ilaç tedavisi ile birlikte psikoterapi için çocuk psikoloğuna yönlendirme yapacaktır.

Çocuk psikoloğu hangi konular üzerine çalışır;

  • Bağlanma sorunları,
  • Ayrılık anksiyetesi,
  • Okul fobisi,
  • Alt ıslatma sorunları (Enürezi, Enkoprezi)
  • Kardeş kıskançlığı,
  • Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite,
  • Öğrenme güçlükleri,
  • Uyum ve davranış problemleri,
  • Kaygı ve korkular,
  • Yas,
  • Sözel, fiziksel, duygusal ve cinsel İstismar,
  • Benlik gelişimi, özgüven, özsaygı üzerine çalışmalar,
  • Psikolojik konuşma bozuklukları,
  • Tikler,
  • Yeme bozuklukları,
  • Uyku bozuklukları,
  • Boşanmış aile ve çocuk,
  • Hatalı ebeveyn tutumları,
  • Aile içi iletişim kazaları ve şiddet,
  • Travma,
  • Akran zorbalığı,
  • Sosyal anksiyete,
  • Tırnak yeme,
  • Depresyon,
  • Okul başarısızlıkları,
  • Gelişim dönemlerine yönelik sorunlar, 2 yaş sendromu, tuvalet eğitimi, memeyi bırakma, yatak ayırma gibi. Çocuklarda Tuvalet Eğitimi ve Ailelere Öneriler, Kıyaslama ve Rekabet Çocukları Nasıl Etkiliyor? Yazımızdan da faydalanabilirsiniz.

Sınav kaygısı gibi bebeğe, çocuğa ve ergene yönelik tüm konularla çocuk psikoloğu çalışabilir. Bu konuların büyük bir kısmı pedagog eşliğinde de çalışılabilir. Ancak peadagogların çalışma alanı danışmanlık ve eğitim üzerinedir. Psikolojik teşhis ve tedavi için mutlaka çocuk psikoloğu ile çalışılmalıdır. İlaç tedavisi ise sadece psikiyatrlar tarafından yapılabilmektedir.

Çocuk psikologları okul öncesi eğitim kurumlarında, okullarda, hastanelerde çalışabilmektedir. Rehberlik ve araştırma merkezlerinde, rehabilitasyon merkezlerinde ve çocuk esirgeme, sosyal hizmetler gibi devlet kurumlarında çalışabilmektedirler. Kendi danışmanlık merkezlerini açabilir, bir psikiyatrist eşliğinde de çalışabilirler.

Oyun Terapisi ve Çocukluk Çağı Problemleri ve Çocukluk Depresyonu İhmal Edilmemeli!, Fiziksel, Duygusal, Sözel Şiddete Maruz Kalmak Çocuğun Dünyasını Nasıl Etkiliyor? Yazılarımızdan da faydalanabilirsiniz.

Çocuk Psikiyatristi Kimdir, Ne İş Yapar?

Pedagog ile çocuk psikiyatristi arasında oldukça büyük farklar bulunmaktadır. Çocuk psikiyatristi tıp eğitimini tamamlamış ve ardından çocuk-ergen ruh sağlığı alanında uzmanlaşmış kişidir. Çocuğun ruhsal, bilişsel, akademik ve sosyal alanlardaki tüm zorlukları çocuk psikiyatrisinin kapsamındadır. Çocuk psikologları da bu kapsamda çalışmaktadır ancak psikiyatristin en önemli farkı gerekli olması halinde reçete yazabilecek yetkiye sahip olmasıdır.

Tanı koyma ve ilaç yazma yetkisi sadece psikiyatriste aittir. Çocuk psikiyatri doktoru aynı zamanda tanı koymak için klinik gözlemin dışında kan tahlili, radyolojik tetkik ve görüntüleme talep edebilir. Hastanede yatış kararı alabilir. Çocuğun eğitim şekline veya alması gereken raporlara yönelik resmi yazı yazabilir, yönlendirme yapabilir. Psikiyatrist psikoterapi eğitimi alması halinde tanı ve ilaç tedavisinin yanı sıra psikoterapi de uygulayabilir.

Psikiyatristlerin tanı koyduğu ve sıklıkla çalıştığı konular aşağıdaki gibidir. Gerekli durumlarda çocuk psikoloğu ile ortaklaşa çalışmaktadırlar.

  • Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu
  • Otizm
  • Teknoloji ve internet de dahil olmak üzere tüm bağımlılık türleri
  • Depresyon
  • İntihar düşünceleri ve girişimleri
  • Kaygı (sosyal anksiyete, sınav kaygısı gibi)
  • Yalan söyleme hastalığı
  • Travma
  • Fobiler
  • Psikosomatik şikayetler
  • Uyum ve Davranış Bozuklukları
  • Öğrenme bozuklukları (Disleksi vb)
  • Obsesif kompulsif bozukluk (takıntılar)
  • Tik bozukluğu
  • Okul fobisi
  • Kişilik sorunları
  • Uyku sorunları
  • Gelişimsel gerilik
  • Alt ıslatma, dışkı kaçırma, organik olmayan kronik kabızlık (Enkoprezis, Enürezis)
  • Yeme problemeleri (Anoreksiya, bulimia gibi)
  • Konuşma bozuklukları (Kekemelik, geç konuşma vb)
  • Akran zorbalığı
  • Cinsel gelişim ve cinsel kimliğe yönelik, cinsellikle ilgili sorunlar
  • Dissosiatif bozukluk
  • Zeka geriliği
  • Üstün zekalılık
  • Psikoz (şizofreni vb) ve bipolar bozukluklar
  • Genetik kökenli psikolojik rahatsızlıkların takibi ve teşhisi

 

Düşük Akademik Başarının Nedeni Öğrenme Güçlüğü Olabilir, Öğrencilikte Obsesif Kompulsif Bozukluk yazılarımızı da okuyabilirsiniz.

Pedagog, Psikolog ve Psikiyatrist Seçiminde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Özellikle büyük şehirlerde çocuklar apartman dairelerinde akranlarından uzakta sınırlı sosyal etkileşim içerisinde büyümektedir. Çoğunlukla anne ve babanın çalışıyor olması, çocuklarla beraber geçen zamanın azalmasına neden olmaktadır. Aileyle yeterli zamanı geçiremeyen, akranlarıyla sosyalleşemeyen, teknoloji ve dijital kaynakların etkisi altında kalan çocukların psikolojik destek ihtiyacı duyması kaçınılmazdır. Bu nedenle ailelerin erken yaşlardan itibaren çocuklarına psikolojik destek sunması önemlidir.

Bir çocuğun psikolojik destek alması için büyük sorunlarının, uyum ve davranış problemlerinin, travmalarının olması gerekmez. Çocuğun güçlü ve zayıf yönlerinin belirlenmesi, ilgi, beceri alanlarının keşfedilmesi, gelişiminin desteklenmesi için de gereklidir. Kimi zaman ailenin karakteristik özellik olarak ele aldığı davranışlar psikolojik sorunların belirtisi olabilir.

Ailenin gözünden kaçan pek çok konu psikolojik destek sonrası açığa çıkabilmektedir. Bu nedenle ihtiyaç olsun veya olmasın çocukların düzenli olarak psikolojik danışmanlık hizmetinden faydalandırılması önerilmektedir. Bu doğrultuda okul öncesi kurumlarda ve okullarda yer alan psikolojik danışman ve psikologlardan destek alınabilir. Belediyelerde, özel hastanelerde, devlet hastanelerinde, özel danışmanlık merkezlerinde görev alan pedagog ve/veya psikologlardan destek alınabilir.

Ancak aileler mutlaka bir uzman seçerken uzmanın eğitim geçmişine, çalışma alanlarına ve mesleki tecrübesine bakmalıdır. İyi bir pedagog, psikolog veya psikiyatrist iyi bir eğitimin dışında danışanına güven veriyor olmalıdır. Özellikle ücretli danışmanlık alınacaksa mutlaka uzmanla ön görüşme yapılmalı ve çocuğun problemi onun çalışma alanını kapsıyor mu öğrenilmelidir. Bu ön görüşme maddi kayıp yaşamamak ve zaman kaybetmemek için önemlidir.

Ayrıca çocuğun da birden fazla kişiyle görüşmesinin, tekrar tekrar aynı sürece maruz kalmasının önüne geçilir. Her uzmanın çalışma konusu ve çalışma grubu farklı olabilir. Bir pedagog ağırlıklı okul öncesi grubuyla çalışırken diğeri okul çağı çocuklarına yönelik daha deneyimli olabilir. Dolayısıyla bilgi sahibi olmak tedavi sürecinde yetkin olmak için yeterli değildir.

Pedagog, psikolog veya psikiyatrist arayışı içerisindeyseniz ön görüşme için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Aba Psikoloji olarak uzman kadromuzla danışanlarımıza ihtiyaç duydukları konularda psikolojik destek sağlıyoruz. Uyguladığımız IQ, EQ, dikkat, algı, yetenek ve kişilik testleriyle çocuk, genç ve yetişkin danışanlarımızın potansiyellerini keşfediyoruz. Kullandığımız psikolojik yöntemlerle danışanlarımızı daha iyi akademik sonuçlar alabilecekleri şekilde yönlendiriyoruz.

Read More

Duygusal beden kişinin duygusal algısıyla alakalı bir kavramdır. Çocukluk döneminde fiziksel beden birinci basamak olarak sayılır. Fiziksel beden kişinin somut olarak fiziksel var oluşu algılamasıyla alakalıdır. Burada somut bir düşünce söz konusudur. Ancak duygusal beden farklı olarak kişinin soyutluk algısıyla alakalıdır. Somut algıdan daha sonra oluştuğu için ikinci basamak olarak sayılmaktadır. Fiziksel dünyayla ruhani dünyamızı birleştiren basamaktır.

https://www.youtube.com/watch?v=pLWTnYhnZX0

Duygusal Beden Neleri İçerir?

Duygusal beden kişinin karakterini ve iç dünyasını içerir diyebiliriz. Kişinin duygu durumu ve genel hislerini bu bedenle tanımlayabiliriz. Çocuklar belli bir yaşa kadar kendilerini tanımlayamazlar. Ancak kendimiz üzerinden düşünürsek iç dünyamızın farkındalığına yetişkin olarak belli oranda sahip olduğumuzu anlayabiliriz. Size nasıl birisi olduğunuzu sorarlarsa aşağı yukarı kendi davranışlarınızı tanımlayabilir ve karakteriniz üzerinde yorum yapabilirsiniz. Yani duygusal dünyanızı tanımlamak size zor olmayacaktır. Fakat bir çocuk sinirli mi uysal mı, hareketli mi sessiz mi olduğunu tanımlayamayabilir. Aynı şekilde hislerle algılanan daha ruhani şeyleri belli bir yaşa kadar anlayamaz. Örneğin tanrı ve ölüm gibi soyut kavramları kavramak çocuk için belli bir yaşa kadar pek mümkün değildir.

Dengesizlikte Ortaya Çıkan Sorunlar

Duygusal beden konusunda sıkıntı yaşandığında bazı problemler ortaya çıkabilir. Duygusal olarak kendimizi huzursuz hissettiğimiz zamanları hepimiz az çok biliriz. Eğer genel olarak duygusal bedeni dengelemek konusunda bir takım sorunlar yaşıyorsanız iç huzurunuz sık sık sarsılıyor demektir. Güven problemleri, kaygılar, takıntılı düşünceler hep duygusal beden ile ilgili dengesizliklerin sonucunun da bir tür getirisidir. Herkesin zihni kriz anında olumsuz düşünceler üretir. Önemli olan o düşüncelere karşı koyabilmektir. Bu da kişinin kendini avutabilme yeteneğiyle ilgilidir. Kendini avutmakta yani duygusal beden dengesini kurmakta sorun yaşayanlar genellikle negatif düşüncelerde boğuluyor gibi hissederler.

Duygusal Beden Dengeleme

Bu bedenin dengede tutulması duygu dünyamızı düzenleyebildiğimiz anlamına gelir. Aslında çocukluktan kazanılan bir beceridir. Bakım verenin çocuğu kendini sakinleştirme ve avutma imkanı tanıması bu beceriyi geliştirecektir. Bu nedenle uzmanlar belli bir yaştan sonra ağlayan çocuğu bir süre kendi haline bırakmayı önerirler. Kendini sakinleştirmeyi öğrenebilmesi adına yapılan bir uygulamadır. Olumsuz olarak nitelendirilen duygular hayatın bir parçasıdır. Çocuğa bunlarla yaşayabilmeyi öğretmek kendini sakinleştirmeyi öğretmekten geçer. Bu nedenle duygusal bedeni dengelemek yaşanan olaya sükûnetle karşılık verebilmek kabul edebilmek ve şefkat göstermekle alakalıdır. Bu da bakım verenin tutumuyla ilgilidir. Bakım veren ne kadar çocuğun yaşadığı kriz durumlarını bu üç özellik özelinde karşılayabilirse  çocukta bunu ondan öğrenecektir. İlerleyen hayatı için olumlu yönden etkili olacaktır.

Read More

Çocuklarımızın karamsar ve huysuz olduğu zamanları her anne baba hatırlar ve anlamaya çalışır ve merak eder; “Bu çocuk neden bu şekilde davranıyor”. “kötü ebeveynler miyiz biz, neden üstesinden gelemiyoruz” düşüncelerle birçok anne baba karşılaştırmıştır. Her yetişkin birey de olduğu gibi çocuklarda da ruh hali değişimleri vardır. Anne babalar olarak çocukların bu dünyada olan biten birçok şeyi ilk kez keşfettiklerini unutmamalıyız. Basit birkaç örnek vermek gerekirse; saatlerce süren ev ödevi, oyuna giremediği için hayal kırıklığı yaşayan bir çocuk, rekabet içinde oldukları ortamlar ve daha bir sürü karmaşık durumlar.

Ani değişiklikler gelişimsel olarak çok normaldir.

Duygu durum dalgalanmaları, küçük çocuklar ve genç yaşlar da olduğu gibi, bazı belirli gelişimsel süreçlerde de normal bir karakteristiktir ve bu reçetesi olan bir durum değildir. Sonuçta, onlar hala çocuklar ve kendilerini ifade etmek konusunda yetişkin bireyler kadar becerikli değiller. Dolayısıyla yaşadıklarını ifade etmek için duygusal yollara başvurmaları kadar doğal bir şey yoktur.

Mümkün olduğunca anlayışlı olun.

Ebeveynler için en önemli kural, çocuklarımızın duygularının ne seviyede olduğunu ve davranışlarının gerisinde nasıl motivasyonlar olduğunun anlaşılmasıdır. Ani değişiklikler karşısında hem ona hem de kendinize kızmak yerine sadece yanında olarak destek gösterebilirsiniz.  Onlara neler yaşadıklarıyla ilgili sorular sorun, ancak sorunlarını sizinle paylaşmak istemiyorlarsa zorlamayın. Sadece onların duygularını tanıdığınızı ve her zaman yanında olduklarını bilmelerini sağlayın.

Fazla eleştirel olmayın ve sakin kalmaya çalışın

Çocuklarınızın ruh hali hızlı iniş çıkışlar gösterdikçe sizin de sabrınız zorlanacak ve bu tür durumların asla sona ermeyeceğini düşünüyor olabilirsiniz. Bu tür düşüncelere direnin çünkü eğer çocukları fazla eleştirirseniz kendinizden uzaklaştırmış olursunuz. Unutmayın, onlar da her birey gibi kendi yollarını bulmaya çalışan insanlar. Ayrıca, sinirli davranışlar göstermek aranızda bir güç çekişmesi yaratabilir. Ve çocuklar her zaman haklıdır! Bu yüzden sakin kalabilmek çok önemlidir. Bu noktada bir ebeveyn olarak sizi tetikleyen durumları belirleyip bunların üstüne çalışmak herkes için daha faydalı olabilir.

Çocuğunuzla oyun oynayın

Kötü bir ruh halindeyken, eğlenceli bir oyun oynamasını önerebilir ya da siz bir oyun kurabilirsiniz. Bu onların rahatlamalarına ve sakinleşmelerine yardımcı olacaktır. Ayrıca, birlikte oynamak çocuklarınızla bağ kurmanıza yardımcı olabilir. Ancak ortada ciddi bir kriz hali var ise çocuğun dikkatini oyunla dağıtmak yerine duygularını aynalayabilir ve yanında olduğunuzu hissettirebilirsiniz.

References

. 

Read More