Çocuğunuz büyürken onu yönlendirmek ve yetiştirmek için öncelikle onu anlamanız gerekiyor. Onun ihtiyaçlarını fark etmek ve giderebilmek için çocuğunuzun kendine özgü bir karakteri olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Küçük yaşlarda kendini bir yetişkin gibi ifade edemezken bile, bu karakteri çözümlemek ve çocuğunuzu anlamak sizin ebeveyn olarak görevleriniz arasında yer alıyor.

Çocukları anlamanın en temel yolu gözlem yapmaktır. Çünkü çocuklar kendilerini sözel olarak tam anlamıyla ifade edemez ve duygularını, ihtiyaçlarını davranışları yoluyla dışa vururlar. Onları uyurken, yemek yerken ya da oynarken gözlemleyin. Sürekliliği olan davranışlarını araştırın. En çok nelerden hoşlanıyor, ne zaman sıkılıyorlar?

Çocuklarınızla sohbet edin

Gözlem yapmanın yanı sıra çocuklarınızla konuşmak için zaman ayırmak, onlar hakkında bilgi almak ve bakış açılarını öğrenmek için çok değerli. Onlara sorular sorarak sizinle duygu ve düşüncelerini paylaşmalarına yardımcı olabilirsiniz. Bu hem aranızdaki bağı güçlendirir hem de çocuğunuzu daha iyi anlamanızı sağlar.

Detaylı bilgi alabilmek için çok genel sorulardansa biraz daha detay sorabilirsiniz. Örneğin, bugün okulda ne yaptığını değil, resim dersinde nasıl bir resim çizdiğini sorabilir ve bu resimle ilgili konuşabilirsiniz.

çocuğu anlamak

Diğerleriyle iletişimini gözlemleyin

Çocuğunuzun bulunduğu ortamda nasıl davrandığı, mevcut duygu durumuna ve karakterine dair pek çok şey söyler. Bunun için akrabalarınıza, arkadaşlarına, öğretmenlerine, hayvanlara karşı nasıl davrandığını inceleyin. Örneğin, çocuğunuz bir arkadaşına karşı agresif tavırlar sergiliyorsa, bu agresif tavrın altında yatan asıl sebebi bulmaya çalışabilirsiniz. Böylece çocuğunuzun yetiştirirken ileri dönük fayda sağlayabilirsiniz.

Çocuğunuzun gelişimini ve kendine öğrenme yöntemini anladığınız zaman, ona daha iyi fırsatlar sunabilirsiniz. Gelişiminin bir sonraki aşamasına geçmede daha büyük katkılarda bulunabilir ya da bir özel desteğe ihtiyacı varsa erkenden fark edebilirsiniz. Bunların yanı sıra beklentilerinizi ve sınırları çocuğunuzla konuşabilmek için de bu bilgilere ihtiyacınız var.

Her ebeveyn çocuğunu en iyi şekilde yetiştirmek ister. Bu konuda her ne kadar genel önerilerde bulunabilsek de her çocuk kendine özgüdür. Anne ve babalara düşen ise, çocuğu anlamak ve ona uygun iletişimi geliştirmektir. Ancak bu şekilde çocuğunuzu en iyi şekilde yetiştirebilir ve tüm ihtiyaçlarını karşılayabilirsiniz.

Read More

Oyuncaklar, çocukların yalnızca iyi zaman geçirmesini sağlamıyor, aynı zamanda fiziksel ve zihinsel gelişimini de destekliyor. Farklı yaşlardaki çocukların farklı oyuncaklarla oynamasının sebebi bu. Yaşı ve gelişim seviyesi için uygun oyuncak seçimi ile, çocuğunuzun yaratıcılığını, motor becerileri ve el-göz koordinasyonunu öğrenmesini önemli oranda desteklemiş olursunuz.

Peki, hangi yaşlarda hangi oyuncak seçimi doğru karar?

6 ay – 2 yaş arasındaki çocuklar için oyuncak seçimi

Henüz pek az bilgi ve beceriye sahip olan 6 ay ile 2 yaş arasındaki çocuklarınız için doldurulmuş ayıcıklar, üst üste dizilen bloklar, basit yapbozlar, üzerine binilebilen oyuncaklar, müzikli oyuncaklar doğru oyuncak seçimi olacaktır. Bu oyuncaklar sayesinde entelektüel, dil, sosyal ve fiziksel gelişmeyi destekleyen aktiviteler yapabilirsiniz. Bu yaşlarda, çocuğunuzla birlikte oyun oynamanız ve ona rehberlik etmeniz büyük önem taşır.

3 – 6 yaş arasındaki çocuklar için oyuncak seçimi

Okul öncesi dönem olarak da tanımladığımız bu yıllarda çocuklar, rol yapma oyunlarını çok sever. Yumuşak ayıcıklar, oyuncak bebekler ve aksiyon figürleri ile rol oyunlarını keyifle oynayabilir. Bu yaşlarda sanatsal malzemeler de gelişimi önemli ölçüde destekler. Çocuklarınıza resim yapması ve oyun hamurlarıyla oynaması için gerekli malzemeleri sağlamaya önem verin.

oyuncak seçimi

Daha önce basınca ses çıkaran basit müzikli oyuncaklardan gerçek müzik aletlerine geçiş için de bu yaşlar ideal olacak. Belki profesyonel bir klavye değil ama her tuşunda farklı bir notayı duyacağı büyüklükte bir klavye müzik kulağının gelişimini destekler. Bunların yanı sıra 6 yaşına kadar çocuklarınızın; kum havuzu, oyun evi, salıncak gibi açık hava oyuncaklarıyla oynadığından emin olmanızı öneririz.

6 – 12 yaş arasındaki çocuklar için oyuncak seçimi

Bu yıllarda çocuğunuz okula ve akranlarıyla çok daha fazla zaman geçirmeye başlıyor. Çocuklar bu dönemde birbirlerine özenerek, bir anlamda birbirlerine reklam yapabilirler. Kontrolün sizde olduğunu çocuğunuzun bilmesi gerekiyor.

Oyuncak seçimi konusunda, önemli bir gelişim aşamasında olan 6 yaşın üzerindeki çocuklar için artık biraz daha yönünüzün değişmesi önemli. STEM (bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) alanında bilgi ve beceriler kazandıran oyunlar ve oyuncaklar tercih etmelisiniz. Teknoloji çağını bir avantaja çevirin ve dijital oyunlardan faydalanın. Artık sportif ve sanatsal etkinlere daha ciddi şekilde katılmasını desteklemeyi düşünün. Böylece çocuğunuzun geleceği için önemli bir adım atmış olursunuz.

Read More

Nasıl başarılı ve bilişsel becerilerini aktif olarak kullanan çocuklar yetiştirebileceğinizi biliyor musunuz? WISC-V, geleceğin kariyer sahibi bireylerinden biri olmak üzere çocuğunuzu yolun başında tanımanızı sağlayacak en önemli testlerin başında gelir. Bu test ile sağlanan stratejik yetenek yönetimi, çocuğunuzun öğrenme ve gelişme sürecini en iyi şekilde yönlendirmenize yardımcı olur.

The Wechsler Intelligence Scale for Children®–Fifth Edition, kısaltılmış adıyla WISC–V, çocukların yeteneklerine dair ayrıntılı bir harita çıkarmayı amaçlar. Uluslararası alanda güvenirliği kanıtlanmış yetenek ölçüm testlerinin sonuncusudur. Önceki versiyonlarından daha fazla esneklik, geniş alan kapsama ve daha fazla içerik imkânı sunan detaylı sonuçlar veren bir testtir.

Stratejik yetenek yönetimi ile öğrenme süreci güçlenir

Her yaştan çocuk için olası öğrenme güçlüğü problemlerinin keşfi ve bunların çözümünde en belirleyici analizleri sunan WISC-V ile çocuğunuzun stratejik yetenek yönetimini güvenli ve doğru yoldan yapmak elinizde. Bu test sonucunda çocuğunuzun görsel bulmaca, şekil ağırlıkları gibi detaylarla test edilen yatkınlıkları raporlanır. Bu sayede hem ebeveynler hem de eğitimciler, çocukların iç dünyası ile daha kolay ve hızlı bir şekilde tanışma fırsatı yakalar.

Uzman psikolog ve pedagoglar tarafından analiz edilen testler sözlü anlama, görsel uzam, akışkan zekâ, kısa süreli hafıza ve işleme hızı gibi bileşenlerden oluşur. Bu sonuçlara göre stratejik yetenek yönetimi şu faydaları sağlar:

stratejik yetenek yönetimi

Proaktif davranabilirsiniz

Stratejik yetenek yönetimi ile çocuğunuzu daha iyi tanıyıp yatkınlıkları ve potansiyel eksik kalacağı alanları önceden keşfederek bu alanlara yoğunlaşırsınız. Bu farkındalıkla gelecekteki olası problemlerin önüne geçmeniz kolaylaşır.

Bilişsel yetenekleri önceden ayrıntıları ile belirlenen çocuğunuzun önceden sahip olduğu becerileri geliştirmesine yönelik bir eğitim programı ile tanıştırılması başarılı bir gelişim sağlarken, ileride çeşitli alanlarda zorlanma riskini de azaltacaktır.

Doğru öğrenme yöntemini keşfedersiniz

Stratejik yetenek yönetiminin çocuğunuza en önemli faydalarından birisi de niceliksel akıl yürütme becerisi, görsel hafıza gücü gibi konular üzerine güncel tespitler yapmasıdır. Test sayesinde çocuğunuzun karşı karşıya kaldığı sorunları tespit etme şansına ulaşmış olursunuz.

Böylece çocuğunuz için uygun olan öğrenme yöntemini keşfedebilirsiniz. Çünkü her çocuğun kendine özgü bir öğrenme yöntemi vardır. Bunu erken yaşta fark ettiğinizde, çocuğunuzun öğrenme sürecini verimli hale getirebilirsiniz.

Potansiyeli gerçekleştirme şansı bulursunuz

WISC-V testi stratejik yeteneklerin yönetiminde dünya başarı ölçütlerine sahip, çocuklar hakkında güvenilir ve güçlü analizler sunan bir test. Kişiye özel olarak elde edilen veriler ile hazırlanan kişisel raporlarla sonucunda çocuğunuza becerilerini sağlıkla geliştirme şansı vermiş olursunuz.

WISC-V testi ile çocuğunuzun okuma, yazma ve matematiksel becerilerine yönelik bilişsel becerileri keşfedilir. Bu sayede bu alanlardan herhangi birinde öğrenme güçlüğü yaşadığı tespit edilen çocuklarda erken yaşta uygun eğitim programı hazırlanarak bu güçlüğün en iyi şekilde üstesinden gelmeleri sağlanmış olur.

Read More

Oyuncakların çocukların bedensel ve zihinsel gelişiminde önemli bir rol oynadıklarına şüphe yok. Üstelik farklı yaş gruplarına hitap eden envaı çeşit oyuncak var. Bu oyuncaklar çocukların keyifli zaman geçirmesinin yanı sıra onları yetişkinliğe hazırlayan eğitim araçları olarak da çok işlevsel. Peki, hangi oyuncaklar çocuğunuzun gelişimine yardımcı olur? İşte okul öncesi çocuklar için eğitici nitelikteki bazı oyuncaklar.

Legolar

Legolar çocuklar için vazgeçilmez oyuncaklardan biri. Çünkü legolar kendiliğinden sunulan tek biçimli oyuncakların yerine çocuklara yeni bir şeyler yaratma şansı verir. Parçaları sürekli takıp çıkarmak çocukların kaslarına hakim olmasına yardımcı olur, onları duyu ve hareket açısından geliştirir. Çeşitli biçimler ve modeller yaratmak, bir şey inşa etmek çocukların hayal gücünü çalıştırır. Legolar bu yüzden çocuklar için hem bedensel hem ruhsal açıdan faydalıdır.

Top Oyunları

Top, sıradan bir oyuncak olduğu kadar keyifli ve faydalıdır da. Elle veya ayakla topa vurmak çocuklara nesne hakimiyeti kurma becerisi verir. Spor yapmak çocukların kas gelişimini olumlu yönde etkiler.

Top oynamanın sosyal faydaları da önemlidir. Genelde gruplar halinde oynayan çocuklar oyunun kurallarına uymayı, sıranın kendilerine gelmesini beklemeyi öğrenir. Bu yüzden çocuklarınızın yakar top, voleybol, futbol gibi oyunlar oynamasını teşvik etmelisiniz.

oyuncak

Oyun Hamurları

Şekilden şekle giren yapılarıyla oyun hamurları tam da çocukların ihtiyacı olan türden bir oyuncaktır. Çocukları üretmeye teşvik eder. Herhangi bir kuralın olmaması çocukların iç dünyalarını diledikleri gibi ifade edebilmelerine yardımcı olur. Ayrıca oyun hamurları sayesinde eldeki kas yapısının gelişmesi, kalemi daha rahat bir şekilde tutmaya olanak verir. Böyle ince motor becerilerinin kazanımı da başta yazı yazma gibi pek çok önemli konuda çocukların işlerine yarar.

Yapbozlar

Yapbozlarla uğraşmak çocukların şekil tanıma, görsel hafıza, el-göz koordinasyonu ve ince motor becerilerini geliştirir. Bir sürü parçayı bir araya getirebilmek için hem bedenin hem de zihnin ortak çaba göstermesi gerekir.

Yapboz öğrenmenin bir diğer faydası da problem çözme becerisine katkıda bulunmasıdır. Çünkü yapbozlar belli bir amaca, bir şeyi tamamlamaya yönelik tasarlanmıştır. Çocuklar bu amacı başarmak için düşünme kapasitelerini etkili bir biçimde kullanmaya çalışırlar. Yetişkinlerin de önemli bir hobisi olan yapboz, çocuklar için de geliştiricidir.

Read More

Çocukluk fizyolojik ve psikolojik gelişimin en hızlı yaşandığı dönemdir. Çocukların iletişim kurma biçimleri doğal olarak yetişkinlerden farklıdır. Her çocuğun kendini ifade etme şekli yaşına, karakterine ve yetiştiği aile ortamına bağlı olarak değişebilir. Bu yüzden, ailelerin çocukların gelişimini ve yaşadığı çeşitli problemleri çocuk terapistleri eşliğinde takip etmesi çocuğun duygusal ve ruhsal gelişimi açısından oldukça faydalı olacaktır.

Terapinin çocuğa sağladığı faydalar

Çocuk terapisi, çocuğun gelişim sürecinde olağandışı bir durum söz konusu olmadığında bile çocuğa olumlu katkı sağlar. Terapide kendini iyi ifade edebilen çocuğun özgüveni yükselir. Terapi, çocuğun kurduğu insan ilişkilerindeki olası çatışmaları engeller. Çocuk daha kolay arkadaş edinir ve çevresiyle daha uyumlu bir birey olur. Çünkü etrafındaki insanlarla sakin ve sağlıklı bir şekilde iletişim kurmayı öğrenir.

Örneğin, bir çocuk kendini yeteri kadar ifade edemediği bir ortamdaysa, yakınları tarafından dinlenmediğini hissediyorsa derdini öfke patlamalarıyla anlatmaya çalışabilir. Çocuk terapisi bu noktada çocuğa duygularını ve düşüncelerini oyun, etkinlik gibi keyifli araçlarla ifade etme fırsatı tanır. Böylece olası öfke nöbetlerini dizginler. Aynı zamanda ailenin çocuğun tepkilerini tanıyıp sağlıklı biçimde değerlendirebilmesine de yardımcı olur.

cocuk-terapisi

Çocuk Terapisi Çocuğun kendini tanımasına yardımcı olur

Ailenin çocuğu tanımasından daha kritik olan nokta, çocuğun kendisini tanımasıdır. Kendi kendinde anlamlandıramadığı süreçleri terapi sayesinde fark etmeye başlayan çocuk, eski problemlerini belli bir mantık örgüsüne oturtarak kendi içinde çözme becerisi kazanabilir. Korkularını kendi içinde getirdiği mantıksal çözümlerle yenebilir.

Çocuk terapisiyle ayrıca, çocukların bazen farkında bile olmadan bilinçdışına itelediği travmatik deneyimlerin erken yaşta çözülmesi ve erişkinlik hayatına taşınmaması hedeflenir. Bu da ilerleyen yaşlarda görülme ihtimali artan olası psikolojik sorunları engeller.

Çocuk terapisinin bir diğer hayati önemi de ortaya çıkma potansiyeli olan gelişim problemlerinin fark edilmesini sağlamasıdır. Çocukta zeka geriliği, öğrenme güçlüğü, otizm gibi beklenmedik bir gelişim sorunu varsa bunun erken teşhis edilmesi hayat kurtarıcı olabilir. Terapide çizilen yola göre tedavi yöntemleri geliştirilebilir. Bu tarz özel durumların erken fark edilip tedaviye yönlendirilmesi terapinin çocuğun hayatında yapabileceği en hayati değişikliktir.

Read More

Doğumdan itibaren hızla gelişmeye başlayan bebekler, daha bir yaşına gelir gelmez el ve konuşma becerilerini büyük oranda tamamlarlar. Bununla birlikte davranışlarında da değişimler olur. Çocuklar her yaş döneminde farklı hareketler sergilerler. Okula başlayana dek çocukların gelişimini en iyi şekilde desteklemek hayat boyu fayda sağlamak anlamına gelir. 

Okul öncesi dönemde doğru adımları atmak için çocukların gelişim sürecini bilmek gerekiyor. Bu nedenle gelin önce çocukların farklı yaşlardaki gelişimine birlikte göz atalım.

Yaş aralıklarına göre çocuk gelişimi

Bir yaşını dolduran bebekler inatçı davranışlar göstermeye başlar. Örneğin, annenin yapma dediği şeyi bebek ciddiye almaz ve zevk alınacak bir aktivite olarak algılar. Ancak kararlılıkla olumsuz davranışı uyarmanızla bebeğiniz bunun önemli olduğunu anlar ve davranışını düzeltir.

Araştırmalara göre 3 ila 5 yaş aralıklarındaki çocukların öğrenme yeteneği bir profesörünkinden 2,5 kat daha hızlıdır. 3 yaşında bir çocuğun beyni ise bir yetişkinden 2,5 kat daha fazla çalışır. Bu noktada çocuğun en verimli olabileceği ve temelini oluşturacağı okul öncesi dönemini uygun değerlendirmek çok önemli.

Okul öncesi dönemde çocuklar ilköğretime, öğrenmeye, dayanışma ve sosyalleşmeye aileleri, çevreleri ve okul öncesi eğitim veren kurumlarla hazırlanır. Öğrenme potansiyellerinin en yüksek olduğu bu dönemde uygun fiziksel ve sosyal çevre koşullarına ulaştırılabilen çocuklar daha sağlıklı ve başarılı bir gelişim gösterir.

çocuk-gelişiminde-okul-öncesi

2,5 yaşına gelen çocuklar fizyolojik olarak hızla gelişmeye başlar. Bu yüzden bu dönemde çocuklarda dengesizlik, kararsızlık ve olumsuzluk görülür. Aslında tamamen kendi bağımsızlıklarını kurmaya çalıştıkları dönemdir. Her şeyi kendi başlarına yapmak isterler. Bu yaş döneminde çocuklar tuvalet eğitimi ile tanıştırılır. Ebeveynler için en iyi yardım ise bu dönemlerinde çocuklarına bol sevgi vermek ve sabretmek olacak.

3 ila 6 yaş aralığı çocukta pek çok gelişimsel değişimin yaşandığı aralıktır. Çocuk benlik duygusunu öğrenir, motor gelişimleri tamamlanmıştır. Bilişsel gelişimleri ise daha yoğun bir eğitime başlamaya hazır kapasiteye gelmiştir.

Çocuğu ilkokul eğitimine en iyi hazırlayan kurumlar; okul öncesi eğitim kurumları 3-6 yaş aralığında çok kritik ve önemli. Çocuğun soyut ve somut düşünme yetisini interaktif bir şekilde geliştirdiği, deneyerek öğrenmeyi gerçekleştirdiği yer olan bu kurumlarda eğitimlerini alan çocukların birinci sınıfta daha başarılı oldukları biliniyor.

Read More

Çocukların duygusal gelişimi, diğer bütün gelişimlerine eşlik ederek çocuğu yetişkinliğe hazırlar. Bir çocuğun kişisel duygularını yönetebilmesi, başkalarının duygu ve ihtiyaçlarını anlaması ve pozitif ilişkiler kurabilmesi için güçlü bir temel oluşturması gerekir. Sosyal ve duygusal gelişim; çocuğun doğuştan gelen mizacı, kültürel etkiler, çevresindeki model davranışlar, çevresindeki yetişkinlerle ilişkilerindeki güven seviyesi ve sosyal etkileşim fırsatlarına göre değişiklik gösterebilir. Bu nedenle çocuğa iyi bir rehber olmak ve çocuklara duyguları öğretmenin yollarını keşfetmek gerekir.

Duygular neden önemlidir?

Şaşkınlıktan utanca, gururdan empatiye varana kadar gün içinde çok sayıda duygu yaşarız. Bu duygulara yaklaşımımız 4 yaşındayken farklı, 14 yaşındayken farklı olacaktır. İlerleyen yaşlarda ise işler daha da değişir. Her geçen gün yaşadıkları farklı duygulara verdikleri tepkiler ve bu duyguları yorumlama biçimleri; çocukların seçimleri, davranışları ve yaşamla ne kadar iyi başa çıktıkları üzerinde önemli etkiye sahiptir.

 

Bebeklikten itibaren duygusal gelişim

Bebekler sevinç, öfke, üzüntü ve korku gibi temel duyguları hissetmeye başlarlar. Daha sonra, çocuklar benlik hissi geliştirmeye başlarken, utangaçlık, sürpriz, şaşkınlık, utanç, suçluluk, gurur ve empati gibi daha karmaşık duygular yaşar. Çok küçük çocukların duyguları çoğunlukla hızlı kalp atışı veya karnındaki kelebekler gibi fiziksel tepkilerden oluşur.

Çocuk büyüdükçe, duygularını tanıma yeteneği gelişir ve duyguları da giderek düşüncelerinden etkilenmeye başlar. Kendi duygularının farkına varırlar ve başkalarınınkilerini daha iyi tanıyıp anlarlar.

duygusal gelişim

Duygusal gelişim; duyguların neler olduğunu öğrenmek, bunların nasıl ve neden ortaya çıktığı anlamak, kendinin ve diğerlerinin hislerini tanımak ve bunları yönetmenin etkili yollarını geliştirmek anlamına gelir. Çocuklar büyüdükçe ve farklı durumlara maruz kaldıkça duygusal yaşamları da daha karmaşık hale gelir. Dolayısıyla, bir dizi duyguyu yönetmek için geliştirilen beceriler, uzun vadede çok önemlidir.

Duygusal gelişim, bebeklik döneminde başlayan ve erişkin yaşta devam eden karmaşık bir süreçtir. Duygusal gelişim, küçük birer çocukken şu adımlarla başlar:

  • Duyguların neler olduğunu öğrenmek
  • Nasıl ve neden gerçekleştiklerini anlama
  • Kendi duygularını ve diğerlerinin duygularını tanımak
  • Bunları yönetmenin etkili yollarını geliştirmek.

Çocukların duygusal gelişimini desteklemenin 4 yolu

Ebeveynler ve eğitmenler, çocukların duygusal gelişimlerini desteklemek için önemli bir role sahiptir. Rollerini ise; çocuğun duygularına etkili bir şekilde yanıt vererek, duygularını nasıl yönettiklerini örneklendirerek ve çocuklarla duygular hakkında konuşarak performe ederler. Benzer şekilde, okul personeli, çocukların duygusal gelişimine önemli destek sağlayabilir.

Çocukların duygusal gelişimini desteklemek için yapılabilecekler konusunda kısa bir liste sunarak yazımızı tamamlayalım.

  • Çocuğunuz için rol model olun

Kişileri zorlayan duygulardan kaçış mümkün değildir. Bu nedenle çocuğunuza böyle duyguların hayatın bir parçası olduğunu gösterin. Hayatı bir anlamda zorlaştıran duygularla nasıl baş ettiğinize tanık olmaları onlar için model olacaktır. Örneğin, “Çok yorgun hissediyorum, bugün erken yatsam iyi olacak,” demek kulağa çok sıradan gelse de çocuğunuz için büyük anlam ifade eder.

  • Çocuğunuzla duygularını konuşun

Duygularımız hayatımıza bir şekilde anlam katan parçalarımızdır ve onlarla ilgili konuşmaya alışmamız gerekiyor. Yetişkinler için bile duygulardan bahsetmek zor olabilirken, çocuklar için henüz yeterince duyguyu tanımlayamadığı için bu iş biraz daha karmaşık hale gelir. Bu nedenle çocuklarınızla gün içinde hangi duyguları yaşadığınızı, duygulara isim vererek konuşmaya çalışın. Böylece çocuğunuz kendi duygularını tanıması ve duygularıyla ilgili konuşmasını kolaylaştırabilirsiniz.

  • Olumsuz duyguları konuşarak ifade edin

Yetişkinlerin birçoğu olumsuz duygularını ifade ederken duygularından uzaklaşarak sadece öfkeli sözler söyler. Bunun yerine gerçekten size kötü hissettiren şeyden bahsederek ve bunu yüksek ses kullanmadan konuşarak çocuğunuza öfkeli anlar için rol model olmaya çalışın. Çocuğunuz öfkelendiği zaman rahatlamalarına yardımcı olmak için asıl konuya odaklanın. Yüksek sesle konuşmaya, bağırmaya ya da hatta çığlık atmaya başladıklarında, onları asıl konuya döndürerek mevcut konuya önem verdiğinizi gösterin.

  • Çocuğunuza şefkatle ve ilgiyle yaklaşın

Çocuklar olaylara ve duygulara nasıl tepki vereceklerini onlara yaklaşımlarınız üzerinden belirleyebilir. Bunun pek çok sebebi vardır. Çocuklarınız duygularına verdikleri tepkiyle bir davranışa başvurduğu zaman onlara sıcak, ilgiyle ve şefkatli şekilde davranmanız duygusal gelişim süreci için son derece faydalı olacaktır. Böylece sizin yanınızda baskı altında hissetmeyecekler ve onlara kendi duygularını fark etmek için bir alan açmış olacaksınız. 

Read More

Çocuk psikoterapisi, neredeyse yalnızca çocuğun duygusal ve sosyal refahı üzerine odaklanan terapötik bir ilişkinin kurulması anlamına gelir. Yetişkin tedavisinden belli başlı birkaç noktada ayrışır.

Terapinin odağı

Çocuk terapisi ileriye yöneliktir. Çocuklar yetişkinlerden farklı olarak çok hızlı değişirler. Bu nedenle terapi süresince geçmişe odaklanmak zaman zaman işlevsiz hale gelebilir. Çocuk terapistleri, çocuklara güçlü bir benlik duygusu, duygusal güç, iyi ilişkiler ve iyi iletişim kurma konusunda yardımcı olmaya odaklanır.

Terapinin dili

Çocuk terapisinin dili büyük ölçüde sözsüzdür. Çocuk terapistleri, çocuklarla iletişim kurmak için çeşitli etkinlikler ve oyunlardan faydalanır. Çocuklar, belli bir yaşa kadar eylemleri ya da duyguları kelimelere dönüştüremez. Bu nedenle terapistler, çocukların kendini rahatça ifade ettiği dili kullanır.

cocuk terapisi

Terapinin ortamı

Dünyanın bugünkü hali çocuklar için bazen çok karmaşık gelebilir ve kendilerine dair farkındalık kazanmaları için eleştiriden ve beklentilerden uzak bir ortama ihtiyaç duyarlar. Benliğin keşfi terapist ve çocuk arasında güven ilişkisi kurulduktan sonra başlayabilir. Keşif sürecinin başarılı olması, terapistin gelişime açık ve iç gözleme uygun bir ortam yaratma becerisiyle büyük ölçüde ilişkilidir.

Terapinin hedefleri

Mevcut sorunların çözümünün yanı sıra çocuk terapisinin öncelikli hedefi benlik saygısının geliştirilmesidir. Bunun yanı sıra iletişim becerisinin geliştirilmesi, gelişimin teşvik edilmesi, duygusal bilgi birikimi oluşturulması gibi hedefler de çocuk terapisinin başta gelen hedefleri arasında yer alır.

Çocuğumun terapiye ihtiyacı olduğunu nasıl anlarım?

Çocuğunuzun duygusal veya davranışsal bir sıkıntısı varsa, mümkün olan en kısa zamanda onu bir terapistle bir araya getirmelisiniz. Ancak henüz duygu ve düşüncelerini kelimelerle iyi ifade edemeyen çocukların terapiye ihtiyacı olup olmadığını anlamak her zaman kolay değildir. Bir çocuğun acilen terapi görmesi gerektiğini gösteren öncelikli üç semptomu, yeme bozukluğu, aile öyküsü ve kendine zarar verme olarak sıralayabiliriz.

Diğer taraftan boşanma, okul değiştirme ya da bir kardeşin doğumu gibi durumlarda mutlaka terapiye ihtiyaç vardır diyemeyiz. Böyle durumlarda çocuğunuzu gözlemlemeniz gerekir. Eğer uzun süren sorunlar yaşıyorsa ve bu durumlarla baş etmeye çalışırken zorlanıyorsa – yeme alışkanlıklarında bozukluk veya kendine/başkalarına zarar verme gibi – vakit kaybetmeden bir terapiste danışmanızı öneririz.

Read More

İleride oluşabilecek sorunların önüne geçmeyi hedefleyen gelişim takibi ve sağlıklı iletişim, çocuklarınızı bilinçli şekilde büyütmeniz anlamına gelir. Bu nedenle çocukların sağlıklı ve mutlu büyümesini desteklemek için anne ve babaların zaman zaman profesyonel destek alması gerekebilir.

Anne – babaların çocukları için psikolojik destek almanın zamanı geldiğinde bunun farkında olmaları büyük önem taşıyor. Bazen çocuklarımızın akıl ve ruh sağlığına ilişkin gözlem yapmakta zorlansak da problemleri ertelemeden doğru zamanda çocuk psikologu veya pedagog desteği almak çocuğunuzun geleceğini değiştirebilir! Bu tür problemler ertelendiğinde ise ciddi semptomlar ortaya çıkar.

Çocuğunuzu sürekli gözlemleyin

Ebeveynler için çocuklarının psikolog desteğine ihtiyaç duyması, kabullenmesi zor bir durum olabiliyor. Ancak, psikolojik sorunların diğer hastalıklardan hiçbir farkı olmadığını ve mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini unutmamak gerekiyor.

Ne zaman çocuk psikologuna gideceğinize karar vermek içinse çocuğunuzu sürekli olarak gözlemlemenizde fayda var. Hırçınlaşmak veya sessizleşmek bir şeylerin yolunda olmadığının habercisi olabilir. Özellikle 6 yaşına kadar, çocuklar kızdıkları, sevindikleri veya üzüldükleri şeyleri rahatça anlatmazlar ya da anlatamazlar. Kafalarından geçeni anlamak için davranışlarına ve tavırlarına odaklanmanız gerekir. Daha ileriki yaşlarda çocuklar nispeten daha sık anlatmaya başlasa da gözlem ihtiyacı devam eder.

Çocukların psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğu nasıl anlaşılır?

Çocuğunuz günlük hayatta karşılaştığı olaylara tepki verirken, büyük oranda özgün olsa da desteğe ihtiyaç olduğunu gösteren yaygın belirtilerden söz etmek mümkün. Örneğin, her zamanki yeme içme ya da uyuma düzeni bozulmuşsa, öfke patlamaları, konsantrasyon güçlüğü, kolayca korkma gibi durumlar ortaya çıkmışsa çocuğunuzun baş etmekte zorlandığı bir mesele olduğu sonucuna varabiliriz.

çocuk psikolojisi

Bu sorunu yaşadıkları yer neresiyse orada bulunmamayı isteyebilirler. Örneğin, okulda yaşanan bir olay okula gitmek istememeyle sonuçlanabilir. Bu tür değişimleri özenle gözlemlemelisiniz. Bir sorun olabileceğini düşünüyorsanız, çocuğunuza sizinle iletişim kurabileceği kapılar açmaya hiç olmadığı kadar önem gösterin. Onunla zaman geçirirken onu ne kadar önemsediğinizi belli edin. Sizinle konuşmakta zorlandığını düşünüyorsanız ya da fark ettiğiniz sorunlar belli bir süre devam ederse hiç beklemeden bir psikologla görüşün.

Çocuk terapisine başvurulan yaygın durumlar neler?

Çocukların her birinin hayatı ve psikolojisi farklı olsa da, genellikle çocuk terapisine başvuran ailelere baktığımızda ortak noktalar bulabiliyoruz. Bunlardan biri gelişim problemleri. Örneğin, çocuğunuzun yaşıtlarına göre öğrenmekte geciktiğini, konuşmada zorluk yaşadığını düşünüyorsanız mutlaka uzman desteği alın. Bir diğer sebep ise, travmalar. Çocukların deneyimlediği en sık travmalar aile içi şiddet ya da çocuk istismarı olarak yaşanıyor. Bu durumlarda ebeveynler ya da diğer yakın çevredense profesyonel destek şart.

Agresif davranışlar, uyku problemleri ve yeme bozuklukları ise çocuklarla ilgili en yaygın diğer semptomlar. Çocuğunuzda kendine veya (ısırma – vurma gibi yollarla) diğerlerine zarar verme eğilimi var mı? Aşırı sinirli ve kontrol etmekte zorlandığı bir öfkesi var gibi mi görünüyor? Kusma ya da mide bulantısından şikayet ediyor mu? Yemek yemede zorlanıyor ve yattıktan sonra uykuya dalamıyor mu? Sık sık gördüğü kabuslardan bahsediyor mu? Bir anda okula gitmek ve arkadaşlarını görmekten nefret etmeye mi başladı?

Tüm bu sorular, çocuğunuzu gözlemlerken size yol gösterebilir. Siz ne kadar ilgili ya da bilinçli yaklaşırsanız yaklaşın, çocuğunuzun da tıpkı yetişkinler gibi bir psikolojisi olduğunu unutmayın. Baş etmekte zorlandığı sorunları küçümsemeden ve tahmini yollarla çözmeye çalışmadan mutlaka bir psikolog desteği alın.

Read More

Duygusal zeka, beş temel alanı kapsar: öz farkındalık, duygusal kontrol, öz motivasyon, empati ve ilişki becerileri. Özellikle diğer insanlarla ve canlılarla iyi bir iletişim kurma açısından önemli olsa da öğrenme, akademik başarı ve profesyonel yaşamın da olmazsa olmazlarından biridir.

Duygusal zeka terimi, Daniel Goleman’ın Duygusal Zeka: Neden IQ’dan Daha Önemli adlı kitabıyla birlikte 90’lı yılların ortalarında popüler hale geldi. Kitap, duygusal zekayı, özbilinç, azim, dürtülerini frenleme, başkalarının duygularını paylaşabilme gibi özellikleri içeren bir zeka olarak tanımlıyor. Burada duygusal zekanın IQ’dan daha önemli olduğu yönündeki iddiası, psikologlar arasında bir tartışmanın kaynağı olmanın yanı sıra akademik başarıda bir faktör olabileceği şeklinde görünüyor.

Duygusal zekayı geliştirmek hayatınızda büyük değişikliklerin başlangıcı olabilir. Bunlara kısaca bir bakalım.

Aktif dinleme

Aktif dinleme becerisi, gerçekten iki yönlü iletişim kurmanın önemli bir parçasıdır – ve sadece karşıdakine dikkat etmekten çok daha fazlasıdır. Gerçekten diyalogu takip etmeyi ve kendi beden dilinizi kullanarak başkalarına yanıt vermeyi kapsar. Bunun sonunda alınan ana mesajların sözlü olarak özetlenerek anlaşıldığını göstermeyi içerir.

Duygular üzerine kelime haznesi

Araştırmacı Lisa Barrett, öğrencilerin duygu sözcük dağarcığını artırmalarına yardımcı olarak kişilerarası becerilerin geliştirilebileceğini belirtiyor.  Öğrendiğimiz her duygu ifadesi, duygusal zekayı geliştirmek için yeni bir araçtır. Hislerimize bir anlam vermek ve onları tanımak için onları adlandırmayı öğrenmemiz gerekiyor.

duygusal zeka

Özbilinci geliştirme

Benlik algımız, diğer insanlarla iletişimimizi önemli ölçüde etkiler. Kendimizi olduğumuz gibi tanımak, kabul etmek ve sosyal etkileşimlerimizi buna göre kurmak önemlidir. Bu durum akademik başarı için de geçerli. Araştırmacıların öğrencilere bir sınavda kendileriyle ilgili düşüncelerini sorduğu bir araştırmada öğrencilerin algıları gerçek sonuçlarıyla karşılaştırıldı. Çoğu öğrencinin yeteneğini olduğundan fazla tahmin ediyordu. Bu, Dunning-Kruger etkisi olarak bilinir ve eğitimde en yaygın düşünceler biri olarak öğrencilerde hayal kırıklığına sebep olabilir.

Empati gösterme

Empati, yargısal olmamakla birlikte başka birinin bakış açısını fark etme, duygularını tanıma becerisi olarak tanımlanabilir. Karşıdaki kişinin bakış açısını anlamak, bu kişinin anlaşılmasına yardımcı olur. Bu da işbirliğini güçlendirir. Yapılan çalışmalar, kitap okumanın bu beceriyi geliştirmenin harika bir yolu olduğunu gösteriyor.

Sonuç

Öğrencilerin kendilerini geliştirmesini desteklemek için özdenetimlerini, düşünce ve duygularını yönetme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmak en etkili yollardan biridir. Özellikle ergenlik yıllarında bu konuda büyük ölçüde zorluk yaşanabilir. Duygusal becerilerin de her şey gibi geliştirilebilir olduğunu öğrencilere hatırlatmak gerekiyor. Bu, genellikle zorlu ve sabır isteyen bir süreç olsa da sonunda akademik başarı getirmenin yanı sıra kişinin tüm hayatını olumlu yönde etkiler.

Read More