Pek çok şeyde olduğu gibi başarılı olmak için de önce psikolojik hazırlık yapılmalıdır. Psikolojik hazırlık sürecinde bireyin başarmaya duygusal anlamda hazır olması gerekir. Ancak bu hazır oluş karşısına çıkabilecek olumsuzluklar karşısında da hazırlıklı olabilmeyi gerektirir. Ayrıca bireyin başarma yolculuğunda duygu, düşünce ve isteklerini doğru bir şekilde ifade edebilmesi gerekmektedir. Başarılı olmak için bireyin kendi problem çözme becerilerini geliştirmesi ve kendi çözüm yollarını üretmesi gerekir.
Gelişmiş bir duygusal zeka, empatik iletişim becerisi de başarı için gereklidir. Ayrıca başarmak için meraklı ve istekli olmakta bireyin sahip olması gereken psikolojik hazırlık envanteri içerisindedir. Başarı için özgüven, girişimcilik, sorumluluk alma ve karar verebilme becerileri de oldukça önemlidir.
Başarılı Olmak İçin Hedeflerinizi Belirleyin Sizi Olumsuz Etkileyen Belirsizlikleri Ortadan Kaldırın
Başarının en büyük engellerinden biridir belirsizlik ve hedefsizlikte geleceğe yönelik bir belirsizliktir. Başarmaya yönelik planlı bir hedefi olmayan birinin başarmak için yeterli psikolojik hazırlığı yoktur. Bu süreçte öncelikle geleceğe yönelik planlı hedefler belirlemeniz gerekir. Hedefleriniz sizi yansıtmalı, kişiliğiniz, ilgi ve yetenekleriniz ve sonuca yönelik beklentilerinizle uyumlu olmalıdır. Hedefler belirlendikten sonra bu hedeflerin karşınıza çıkarabileceği potansiyel olumsuzluklar ve riskler belirlenmelidir.
Başarılı Olmak İçin Gerçekçi Hedefler Belirleyin
Başarılı olmak için hedef belirlemek yetmez, belirlenen hedefin erişilebilir olması gerekir. Potansiyelinizi göz önünde bulundurarak çıkabileceğiniz en yüksek performansı hedeflemelisiniz. Ancak bu performans gerçekçi olmalıdır.
Matematikle arası iyi olmayan birinin matematik ağırlıklı bir meslekte başarılı olması gerçekçi bir hedef değildir. İş hayatına yeni atılmış birinin 1 yıl içinde yöneticiliğe terfi etmeyi hedeflemesi gerçekçi değildir. Düzenli çalışmayan, gerekli ön hazırlıkları yapmayan bir öğrencinin üniversite sınavında derece yapmayı hedeflemesi gerçekçi değildir. Dolayısıyla bir hedef belirlerken bu hedefin performansımız, potansiyelimiz ve belirlediğimiz süre açısından gerçekçi olması gerekiyor.
Başarılı Olmak için Motivasyon Kaynaklarınızı Belirleyin
İyi bir psikolojik hazırlık olumsuzluklarla başa çıkabilmek için iç ve dış motivasyonlara sahip olmayı gerektirir. Başarmaya yönelik isteğiniz ve başaracağınıza yönelik inancınız iç motivasyonunuz olmalıdır. Elde edeceğiniz gelir, yaşam standartlarınızdaki artış, terfi gibi maddi kazançlar ise dışsal motivasyonlar olacaktır. Başarılı olmak için motivasyon kaynaklarınızı belirlemelisiniz.
Başaracağınıza İnanın ve Başardığınızı Hayal Edin
Başarılı olmak için başarmanın hayalini kurmak da iyi bir psikolojik hazırlık methodudur. Düzenli olarak hayal kurmak ve özellikle yorulduğunuz, motivasyonunuzu kaybettiğiniz zamanlarda hayal kurmak başarı için sizi güdüleyecektir. Başarmak istediğiniz hedeflerinizi resmedebilir, kendinize hayal panosu oluşturabilirsiniz. Başarı için sizi motive edecek yazılar yazabilir bu yazıların çıktılarını alabilirsiniz. Tüm bunları telefonunuza, bilgisayarınıza arka plan yapabilir ya da odanızda kolaylıkla görebileceğiniz bir yere asabilirsiniz.
Problem Çözme Becerilerinizi Güçlendirin
Başarılı olmak için olumsuzluklarla mücadele edebilmek gerekir. Bu olumsuzluklar performansınızda meydana gelen düşüşler de olabilir başarıya ulaşmanızı yavaşlatan aksilikler de. Bu süreçte problemlerle karşılaşabilir, stres yaşayabilir ve hatta umutsuzluğa kapılabilirsiniz. Ancak psikolojik hazırlığınızı iyi yaptığınızda tüm bu olumsuzluklarla kolayca başa çıkabilirsiniz.
Başaracağınıza yönelik inancınız karşınıza çıkabilecek tüm olumsuzluklardan daha büyük olmalı. Olumsuzlukların sizi yıldırmasına fırsat vermeden başarısızlıklardan ders çıkararak başarmaya doğru ilerleyebilirsiniz. Bu yolculukta kimi zaman adımlarınız yavaşlayacak kimi zamansa hızlanacak. Önemli olan adım atmaya devam etmek için isteğinizi kaybetmemenizdir.
Başarılı Olmak İçin Başarı Hikayeleri Okuyun
Hiçbir başarı kolay elde edilmiyor. Bugün pek çoğumuzun bildiği başarılı isimlerin, markaların hikayelerine bakıldığında başarmanın emek istediği görülüyor. Başarı satın alınmıyor, başarı kimseye hediye edilmiyor.
Başarılı isimlerin hikayeleri bize başarılı olmak için ayrıcalığa gerek olmadığını gösteriyor. Bu hikayelerde gerçekten istediğinizde imkansızlıklar içerisinde de başarıyı yakalayabileceğinizi görüyorsunuz. Siz de model aldığınız kişilerin başarı hikayelerini okuyabilir emeğinizin sonunda başarabileceğinize daha çok inanabilirsiniz.
Başarılı Olmak İçin Kariyer Danışmanlığı Edinebilirsiniz
Aba Psikoloji olarak, danışanlarımıza daha iyi bir akademik yol izleyebilmeleri için yardımcı oluyoruz. Uyguladığımız IQ, EQ, dikkat, algı, yetenek ve kişilik testleriyle çocuk, genç ve yetişkin danışanlarımızın potansiyellerini keşfediyoruz. Kullandığımız psikolojik yöntemlerle danışanlarımızı daha iyi akademik sonuçlar alabilecekleri şekilde yönlendiriyoruz. Danışanlarımızın akademik eksiklerini tespit ederek gideriyor, dünyanın en seçkin kurumlarında eğitim almalarını sağlıyoruz.
Dijital çağda ebeveyn olmak çocuklarımızı dijitalleşmenin olumsuz etkilerinden koruma becerilerini geliştirmeyi gerektiriyor. Dijitalleşme küçükten büyüye hepimizin hayatında kolaylaşma sağlasa da özellikle çocukların gelişiminde negatif etkilere neden oluyor. Bu da ailelerin çocuklarına dijital kaynakları sunarken daha bilinçli olmasını, farkındalıkla gereken önlemleri almasını gerektiriyor. Aileler çocuklarının bilişsel, fiziksel, duygusal ve davranışsal gelişimini geriletmeyecek şekilde dijital kaynakları denetlemesi gerekiyor. Yani dijital çağda ebeveyn olmak çocuklara güvenli, etkili ve verimli dijital kaynak kullanımını öğretmeyi gerektiriyor.
Bu yazıda ailelere dijitalleşmenin olumsuz etkilerinden çocuklarını koruma önerilerini paylaşacağız. Aynı zamanda dijital kaynaklar nasıl daha faydalı hale getirilebilir değerlendireceğiz.
Peki Dijital Çağ Nedir ve Dijital Kaynaklar Neleri Kapsamaktadır?
Yaşadığımız yüzyıl aynı zamanda Dijital çağ olarak anılmakta başka bir deyişle bilgi çağı olarak da ifade edilmektedir. Dijital tüm bilgilerin yazılımlar aracılığı ile dijital ortama taşındığı çağdır. Günlük hayatımızdan başlayarak, eğitim, sağlık, kurumsal hayat gibi her alanda dijitalleşmenin hakimiyeti bulunmaktadır.
Dijital ortama taşınan tüm bu bilgilerin insana ulaşması ise dijital ekranlar aracılığı ile olmaktadır. Bu da beraberinde gün içerisinde sınırsız dijital uyarana maruz kalmamız anlamına gelmektedir. Dijital kaynaklar bilgiye edinmek için kullandığımız tüm teknolojik cihazlardır. Televizyon, tablet, telefon, bilgisayar, akıllı saat, kitap okuyucu gibi pek çok cihaz dijital kaynaklarımızdır.
Ebeveyn olmak büyük sorumlulukları beraberinde getirir. Ancak dijital çağda ebeveyn olmak sorumluluklar noktasında çok daha bilinçli olmayı gerektirmektedir. Dijital kaynaklara maruz kalma oranımız oldukça yüksektir ve kullanımı denetlenmediğinde hepimiz için yıkıcı etkileri olabilmektedir.
Çocukların teknoloji bağımlılığı geliştirmemesi ve dijitalleşmenin çocukları olumsuz etkilememesi için aileler çocuklarına farkındalık kazandırmalıdır. Dijital kaynaklar bilinçli kullanıldığında yararları oldukça fazladır. Aileler çocuklarının bu kaynakları bilinçli kullanmayı öğrenmesine yardımcı olmalıdır. Aileler çocukların öz denetim becerisini pekiştirmeli ve çocuklarına teknoloji kullanımı açısından sağlıklı rol model olmalıdırlar.
Dijital Çağda Ebeveyn Olmak Anne Babalar İçin Nelere Dikkat Etmeyi Gerektiriyor?
Günümüz anne babalarının kendi çocukluk deneyimleri ile çocuklarının çocukluk deneyimi birbirinden çok farklı. Bugünün ebeveynleri çocukluğunda bilgiyi daha çok deneyerek öğreniyordu; sokakta oyun oynuyor akranlarıyla sosyalleşiyordu.
Televizyonlar yine vardı ama bu kadar fazla ve çeşitli içerik onların çocukluk döneminde yoktu. Her evde bilgisayar yoktu. Telefonlar bu kadar gelişmemişti. İnternet çok daha maliyetli ve sınırlıydı. Dolayısıyla fiziki ilişkiler devam ediyor, dijital kaynaklar bugünkü kadar yoğun kullanılmıyordu. Kısaca dijital çağda ebeveyn olmak ile çocuk olmak birbirinden oldukça farklı.
Bugünün çocukları ise dijital çağın içerisine doğuyorlar. Doğdukları an itibariyle an be an fotoğrafları çekiliyor video kayıtlarına alınıyorlar. Her hareketleri dijital bir kareye dönüşüyor.
Çoğu evde gün içerisinde yoğun olarak telefonla konuşuluyor, televizyonlar izlenmese dahi açık bırakılıyor. Dolayısıyla çocuklar teknolojiyle el ele büyüyor ve teknolojiden arındırılmış bir yaşamın nasıl olduğunu bilmiyorlar. Ancak bu noktada ebeveynin tutumu da çocuğun dijitalleşmeye bakış açısını etkiliyor.
Dijital Çağda Ebeveyn Olmak Yerine Dijital Çağda Bilinçli Ebeveyn Olmak Gerekiyor
Dijital çağda ebeveyn olmak ile dijital çağda bilinçli ebeveyn olmak birbirinden oldukça farklı. Dijitalleşmenin yeni dönemlerinde aileler dijital uyaranların insan üzerindeki negatif etkisini henüz bilmiyordu. Özellikle çocukların bilişsel, duygusal, fiziksel ve davranışsal gelişiminde yol açtığı tahribatlardan pek çoğumuz habersizdik.
Bu dönemde çocuklar kontrolsüzce dijital kaynaklara maruz bırakıldı. Televizyon karşısında saatlerce oturtulan bebekler, tabletle yemek yedirilen, seyahat boyu elinde televizyon tablet olan çocuklar yetiştirildi. Bu çocuklarda zamanla dikkat dağınıklığı, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik görülmeye başlandı.
Okulda dersi dinlemekte zorlanan, okumaktan sıkılan ya da okuduğunu anlamakta güçlük çeken çocuklar büyüdü. Yapılan çalışmalar sonucunda teknolojinin ve dijital uyaranlara kontrolsüz maruz kalmanın olumsuz etkileri üzerine ebeveynler bilgilendirildi. Şimdi aileler çok daha bilinçliler. Ancak çocuklara sınır koymak, öz deneyim kazandırmak özelliklede teknoloji bağımlılığı geliştiren çocuklarda kolay değil.
Ebeveynler Çocuklarına Sınır Koyabilmeli
Çocuklara iki yaşından önce televizyon izletilmemeli, telefon, tablet gibi dijital kaynaklar ellerine verilmemelidir. 2 yaşından sonra ise kısıtlı sürelerle ve ebeveynin belirlediği içeriklerle kullanım hakkı tanınmalıdır. Çocukların teknolojik ürünlerle yoğun etkileşimi bilişsel gelişim üzerinde olumsuz etkilere yol açmaktadır. Dolayısıyla dijital çağda ebeveyn olmak çocuklara bilinçli sınır koyabilmeyi gerektirmektedir.
Okul öncesi dönemde çocukların beyni hızlı bir gelişim sürecindedir. 7-8 yaşına kadar çocukların zeka gelişiminin neredeyse tamamı oluşmaktadır. Bu nedenle küçük çocuklar yaşamın ilk yıllarını dijital kaynaklardan olabildiğince uzak geçirmelidir. Çok renkli, çok sesli, uyaran fazlalığı olan oyuncaklar da çocukların uzun süreli kullanımına bırakılmamalıdır. Çocuklar teknolojik cihazlar yerine kitaplar, eğitsel materyaller, oyuncaklar, hamurlar gibi yaşına uygun materyallerle kaynaştırılmalıdır.
Çocuk mümkün olduğunca akranlarıyla vakit geçirmeli, fiziksel enerjisini koşarak, oynayarak, eğlenerek boşaltmalıdır. Evde hareketsiz kalan, sürekli ekran karşısında tek yönlü uyaranlara maruz kalan çocukta negatif enerji birikir. Bu çocuklar daha öfkeli, dürtüsel, saldırgan ve tahammülsüz olabilirler. Ekranda maruz kaldıkları renk patlamaları, hızlı görsel geçişler bu tempoya zihinlerinin alışmasına neden olur.
Bir süre sonra çocuk okunan kitaptan keyif duymaz. Renkler cansız, konular keyifsiz gelmeye başlar. Üstelik dikkati kolayca dağılır. Çocuğunuza sınır koymanız, 2 yaşından sonra yaşına uygun sürelerle dijital kaynakları kullanmasına müsaade etmeniz önerilmektedir. İçerikleri mutlaka öncesinde siz uygunluk açısından değerlendirmelisiniz. İçerik çocuğun yaşına uygun mu? verdiği mesaj nedir? çocuk bu içerikle ne kazanabilir ebeveynler değerlendirmelidir.
Çocuğunuza Keyifli Alternatifler Bulun ve Ona Zaman Ayırın
Dijital çağda ebeveyn olmak oldukça zor. Eskiden aileler çocuklarının arkadaşlık ilişkilerini takip eder, gittiği sosyal ortamların güvenilirliğini kontrol ederdi. Şimdi ise çocuklar fiziken evde ve yalnız olsalar da sanal dünya sayesinde diledikleri herkesle sosyalleşebiliyor her ortamda bulunabiliyorlar. Bu durum ailelerin çocuklarını denetlemesini zorlaştırıyor.
Çocuğun tehlikelere karşı bilinçli farkındalık geliştirebilmesi için ise aileyle daha sıcak ilişkilerin kurulması gerekiyor. Çünkü ailede sevgiyi, ilgiyi, güveni bulan çocuk sanal dünyada ya da dışarıda bu arayışlara girmiyor. Çocuk ailesine kendini yakın hissettiğinde hatalarıyla yüzleşmekten ya da zorlandığında ailesinden destek almaktan çekinmiyor.
Çocukların iç dünyasını bilebilmek ve denetlemeye gerek kalmaksızın onların nasıl bir dünyada yaşadığını öğrenebilmek için iyi ilişkiler geliştirmek gerekiyor. Bunu sağlayabilmenin ilk koşulu ise çocukla etkin zaman geçirebilmek. Ancak çocukla zaman geçirirken etkin iletişim kurabilmek ve keyif alabilmek gerekiyor. Bu nedenle de beraber vakit geçirirken karşılıklı doyum alabilmek için ebeveynlerin dikkat etmesi gereken hususlar var.
Öncelikle ebeveynlerin çocuğuyla vakit geçireceği zamanlara farklı iş planları koymaması gerekiyor. Fiziken, ruhen, zihnen ebeveynin çocuğuyla birlikte olması gerekiyor. Ebeveynin çocuğuyla iletişim kurarken parmak uçları ile burnunun aynı yöne bakması gerekiyor. Çocuğuna “ben şu anda şimdi ve burada seninleyim” mesajını ebeveynin davranışlarıyla çocuğa hissettirmesi gerekiyor. Dijital çağda ebeveyn olmak kendi duygu ve düşüncelerin üzerinde daha fazla denetim sağlamayı gerektiriyor.
Ebeveynin çocuğuyla zaman geçirirken gündelik işlerine, sorumluluklarına, dış dünyada olup bitenlere zihnini kapatması gerekiyor. Ertesi gün yapacağı yemeği ya da işyerindeki bir sunumu düşünen ebeveyn şimdi ve burada çocukla birlikte olamıyor.
Çocuklar ise duygu kapanı; ebeveynin beden dilinden, ses tonundan o an kendisiyle olup olmadığını anlıyor. Bu durum birkaç kez tekrar ettiğinde çocuk kırıklığa uğruyor. Bir süre sonra ebeveyninden uzaklaşıyor, oyun tekliflerini reddediyor ve çocuk pasif agresif davranışlar sergiliyor. İlgi ve sevgiyi beklediği şekilde alamayan çocuk temin edemediği ihtiyaçlarını farklı ortam ve kişilerde arıyor.
Dijital Çağda Ebeveyn Olmak Bilinçli Rol Model Olmayı Gerektirir
Günümüz ebeveynleri medya kullanımı göz önünde bulundurulduğunda 3 gruba ayrılmaktadır. Medya odaklı ebeveynler günlerinin büyük bir bölümünü medya araçları karşısında geçirmektedir. Bu ebeveynlerde günün yaklaşık 11 saati ekran karşısında geçmektedir. Dolayısıyla yemek yerken, ailecek sosyalleşirken, iş yaparken ya da dinlenirken ekrana maruz kalmaya devam ederler.
Ortalama medya kullanan ebeveynler ise günde 4-5 saatlerini ekran karşısında geçirirler. Bu aileler medya merkezli ailelere göre ekran kullanımını daha denetimli hale getirmektedirler. Ancak yine de ekran karşısında geçen zaman onlar için keyiflidir.
Sınırlı medya kullanıcısı ebeveynler ise ekran karşısında ortalama 1-2 saat geçirmektedir. Bu da onların ekran odaklı olmadığını ve günlerinin büyük çoğunu ekran dışı etkinlik ve uğraşlarla geçirdiğini göstermektedir. Dijital çağda ebeveyn olmak zamanın farkına varılmaksızın geçmesini sağlayan dijital kaynakları bilinçli kullanabilmeyi gerektiriyor.
Zamanı verimli geçirmek için ebeveynlerin çocuklarla birlikte teknolojiden uzak etkinlikler yapmaya özen göstermesi gerekiyor. Ancak bunu yapabilmek için ilk önce kendileri ekran kullanımına ayırdıkları zamanı denetlemelidir. Çocuklar en iyi model alarak öğrenirler. Ebeveynlerinin televizyon, tablet, telefon karşısında saatlerce vakit geçirdiğini gören çocuğun dijital kullanımını kısıtlamak kolay değildir.
Ebeveynlerinin elinde sürekli telefon gören çocuk için telefon ilgi çekicidir. Ebeveyninin elinde sürekli kitap gören bir çocuk için ise kitap daha ilgi çekicidir. Hayat Boyu Başarı İçin Çocuklarınıza Okumayı Sevdirin yazımız çocuklarınıza okuma alışkanlığı kazandırmanıza yardımcı olabilir.
Öyleyse ailelerin kendi dijital kaynaklarını ve bu kaynaklara ayırdıkları zamanı düzenlemesi gerekir. Ebeveynleri aynı düzeni çocuklarının kullanım alışkanlığı üzerinde de yeniden sağlaması gerekir.
Ancak dijital kaynakları yasaklamak ya da herhangi bir açıklama yapmadan çocuğu ekrandan uzaklaştırmak çözüm değildir. Dijital çağda ebeveyn olmak çocuğa ekran karşısında geçireceği vakit yerine yine keyif alabileceği alternatifler sunmayı gerektiriyor. Günün hangi saatlerinde ve ne kadar süreyle dijital kaynakların kullanılabileceği çocuğa en başından söylenmelidir. Sınırların belirli olması, bilinçli rol model olunması ve alternatifler sunulması çocuğunda bilinçli farkındalık kazanmasını sağlayacaktır.
Dijital Kaynaklar ve Dijital İçeriklerle İlgili Bilgi Edinin
Ebeveynlerin çocuklarını dijital kaynaklarla tanıştırmadan önce hangi yaşta ne tarz içerikler izlenebileceğini araştırması gerekir. İçeriklerin yaşa uygunluğu, kalitesi ve eğiticiliği değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme sadece izleyeceği film ve çizgi diziler için değil oyunlar ve dijital aktiviteler için de yapılmalıdır. Çocuğun hangi yaşta hangi kaynakları ne kadar süreyle kullanabileceği de öğrenilmelidir.
Bazı oyunlar çocuklar görsel-işitsel dikkat sürelerini, aritmetik becerilerini, dil gelişimlerini geliştirmektedir. Ancak bu oyunlara fazla maruz kalmak olumlu kazanımların yerini pek çok gelişim alanında gerilemelere bırakabilmektedir. Bu nedenle dijital çağda ebeveyn olmak çocuklara sunulan teknolojik ürünler hakkında bilgili olmayı gerektirir.
Özellikle okul döneminde çocuğu olan aileler çocuklarının gelişimlerini destekleyecek dijital içerikler konusunda uzmanlardan destek alabilir. Dijital içerikleri belirlerken çocuğun baskın zeka alanı da değerlendirilmelidir. Bir çocuğun ilgisini çeken oyun, aktivite başka bir çocuğa sıkıcı gelebilir. Yine içeriklerin mutlaka çocuğun yaşına, gelişimine uygun olarak seçilmesi çocuğun olumsuz etkilenmemesi için önemlidir.
Çocuk zorlandığı bir oyunda hem ilgisini kaybedecek hem de başarısızlığın getirdiği yetersizlik duygusunu pekiştirmiş olacaktır. Tüm bunlar sağlandığında dijital çağda ebeveyn olmak çok daha kolay ve keyifli hale gelebilmektedir.
Dijital çağda öğrenci olmak Z kuşağı bireyleri için hiç kolay değil. Çünkü dijital çağ bu kuşağın doğrudan içine doğduğu çağ. Z kuşağı hayata gözlerini açtığı günden bu yana teknolojiyle ve dijital kaynaklarla birlikte büyüyor. Adeta el ele gelişiyor ve değişiyorlar. Dolayısıyla dijital dünya içerisinde büyüyen bu çocukların en iyi bildiği şey teknoloji ve dijital kaynaklar.
Onlar daha emeklemeden, konuşmaya başlamadan teknolojik cihazları kullanıyor dijital içeriklere maruz kalıyorlar. Öyleyse dijital çağda öğrenci olmak eğitimin, öğretimin ve öğrenme kaynaklarının da dijital çağa uyması gerekiyor. Sadece eğitim methodları ya da kullanılan kaynaklar değil, eğitim veren öğretmenler de dijital çağı yakalayabilmeli.
Eğitim, kullanılan kaynaklar ve eğitimciler dijital çağa ayak uyduramadığında dijital çağda öğrenci olmak zorlaşıyor.
Dijital Çağda Öğrenci Olmak Z Kuşağı İçin Neden Zor
Bilim ve teknoloji hızla ilerlese de henüz eğitim sistemimiz, eğitim kaynaklarımız dijital çağın hızını yakalayamadı. Nüfus ve eğitim alan öğrenci sayısının yüksekliği, ekonomik refah düzeyi eğitimde dijital kaynakların kullanılabilmesini sınırlandırıyor.
Özel okullar ve büyükşehir okulları bu konuda biraz daha iyi durumdalar. Ancak özellikle kırsal bölgelerde, sanayileşmenin olmadığı şehirlerde eğitim kaynakları yeterli değil. Dijital kaynakların sınırlı olması zaman yönetimi, dikkat süresi açısında bu öğrencilerin başarısına katkı sağlıyor. Fakat dijital öğrenme sistemlerinden mahrum kalmaları mevcut potansiyellerini göstermelerinin önüne geçebiliyor.
Öğretmenlerin dijital çağ yaşı da öğrenmeyi etkiliyor. Dijital çağ yaşı ne demek? Genç öğretmenler teknoloji ve dijital kaynakları kullanma konusunda daha yatkın olabiliyorlar. Ancak teknolojinin içerisine doğmayan, dijital kaynaklarla büyümeyen Z kuşağı dışında kalan diğer kuşaklar bu konuda zorlanabiliyorlar. Tabi burada asıl belirleyici olan öğretmenlerin hangi kuşağa ait olduğu değil.
Emekliliğine yaklaşmış bir öğretmen de pek tabi ki dijital kaynakları kolayca kullanabilir. İşte dijital çağ yaşı da bu noktada devreye giriyor. Teknoloji ve dijital kaynaklarla ilgilenilen süre kişinin dijital yaşını belirliyor.
Dijital çağa geçiş döneminde doğmuş bir birey imkansızlıklar ya da ilgi eksikliği nedeniyle dijital alanda kendini geliştirmemiş olabilir. Daha ileri yaşlarda biri ise teknolojiyle geç tanışmasına rağmen ilgisi ve merakı sayesinde kendini geliştirebilir. Dolayısıyla dijital çağda başarılı öğrenciler yetiştirebilmek için dijital çağı yakalamış öğretmenler gerekiyor.
Dijital Çağda Öğrenci Olmak Akademik Başarı İçin Pek Çok Alanda Özveride Bulunmayı Gerektiriyor
Günümüzde hala sınavlar kağıt kalem ile yapılıyor. Dolayısıyla dijital çağda öğrenci olmak dijital alışkanlıklara rağmen geleneksel bilgi ölçme yöntemlerine uyum sağlamayı gerektiriyor. Bunu başarmak kolay olmasa da başarılı olmak isteyen öğrencilerin bu uyum için çabalaması gerekiyor.
Sadece sınavlar değil derslerin de büyük bölümü dijital kaynaklarla sürdürülmüyor. Eğitim de henüz hala yeterince interaktif değil. Oysa bu dönemin öğrencilerinin dikkatlerini sürdürebilmesi için interaktif anlatıma ihtiyacı var. Tüm bu eksiklikler nedeniyle dijital çağda öğrenci olan bireylerin dikkat sürelerini geliştirmeye ihtiyacı var. Aksi halde derslerde kolaylıkla dikkatleri dağılabilir, okuduklarını ya da dinlediklerini takip etmekte zorlanabilirler.
Bunu yapabilmek için dijital kaynakların kullanım sürelerini düzenlemek gerekiyor. Yine dijital kaynaklar kadar kitap, dergi, defter gibi matbu kaynakların kullanımına da önem verilmeli.
Sosyal medya, oyun konsolları, ilgi çeken internet sayfaları keyifli vakit geçirmenizi sağlıyor. Ancak kimi zaman dijital kaynaklarla geçirdiğimiz zamanın büyüklüğünün farkına varamıyoruz. Zamansa en değerli kaynağımız. Zamanı verimli kullanmaya özellikle öğrencilik yıllarımızda çok ihtiyacımız var. Çünkü bu yıllar sadece eğitim aldığımız, yeni bilgiler edindiğimiz yıllar değil. Öğrencilik yıllarımız aynı zamanda yaşam standartlarımızı belirleyecek kariyer gelişimimize yatırım yaptığımız yıllardır.
Dijital Kaynakları Bilinçli ve Verimli Kullanmak Başarıyı Destekliyor
İnternet ve teknoloji ile aranıza mesafe koymanız güç olabilir. Ancak bu kaynakları daha bilinçli ve işlevsel şekilde kullanabilirsiniz. Online eğitimlere katılabilir, zorlandığınız derslerle ilgili videolar izleyebilirsiniz. Online deneme sınavlarına katılabilir performansınızı gözlemleyebilirsiniz. Arkadaşlarınızla online birbirinize iyi olduğunuz konularda ders anlatabilirsiniz. Mesajlaşmalarınızda soru cevaplar yapabilir, sohbet ederken öğrendiklerinizi pekiştirebilirsiniz.
Dijital çağda öğrenci olmak hareketsizliği de beraberinde getiriyor. Özellikle pandemi sürecinde çok fazla evlerde kaldık ve dijital kaynaklarla geçirdiğimiz süre de artı. Çünkü eğitim de online ilerliyor. Evde zaman geçirecek yeterli aktivite alanımız olmadığı için hareketsiz ve ekran karşısındayız. Ancak hem bilişsel hem fiziksel gelişim çağında olmanız hareket etmenizi gerektiriyor.
Fiziksel egzersiz yapan, temiz havada yürüyen, nefes çalışmaları yapan öğrenciler negatif enerjilerini kolaylıkla atıyorlar. Uyku ve beslenme düzenine dikkat eden, egzersizi de hayatından eksik etmeyen çocuklar çok daha kolay öğreniyor ve daha başarılı oluyorlar.
Dijital Çağda Öğrenci Olmak Geleceğin Meslekleri ve Mesleklerin Geleceğini Bilmeyi Gerektiriyor
Dijital çağda öğrenci olmak kısa ve uzun vadeli hedefler belirlemeyi gerektiriyor. Hedef belirleyebilmek ise bireyin kendini iyi tanımasını, ilgi ve beceri alanlarını keşfetmesini gerektiriyor. Ayrıca bireyin sosyo-ekonomik koşullarını da göz önünde bulundurması gerekiyor. Bulunduğumuz yüzyılda kariyer fırsatları ayağımıza gelmiyor. Çok iyi eğitimlerle bezenmiş, olağanüstü özgeçmişler dahi işverenlerin dikkatini çekmeyebiliyor.
Gelecekte bu rekabet daha da artacak ve iş bulmak zorlaşacak. Kariyer fırsatlarını yakalayabilmek için iyi bir eğitimin dışında, doğru mesleği seçmek, kişisel ve mesleki gelişime önem vermek gerekiyor.
Bu noktada öğrencilerin geleceğin mesleklerini ve mesleklerin geleceğini bilmesi gerekiyor. Bu bilgi sayesinde hedefledikleri mesleğin gelecekteki potansiyelini değerlendirmiş oluyorlar. Kolay iş bulabilir miyim? Mesleğimde yükselebilir miyim? Kariyer fırsatlarını yakalamak için şimdiden neler yapabilirim? Sorularının olası yanıtlarını değerlendirmiş oluyorlar. Kimi zamanda öğrencinin mesleki hedefi gelecekte rolü olmayacak bir mesleğe yönelik oluyor. Bu durumda da öğrenciye hedefiyle paralel niteliklerde yeni hedefler ve meslek planları çıkarılabiliyor.
Dijital Çağda Öğrenci Olmak Kariyer Danışmanlığı ile Çok Daha Kolay
Aba Psikoloji olarak, danışanlarımıza daha iyi bir akademik yol izleyebilmeleri için yardımcı oluyoruz. Uyguladığımız IQ, EQ, dikkat, algı, yetenek ve kişilik testleriyle çocuk, genç ve yetişkin danışanlarımızın potansiyellerini keşfediyoruz. Kullandığımız psikolojik yöntemlerle danışanlarımızı daha iyi akademik sonuçlar alabilecekleri şekilde yönlendiriyoruz. Danışanlarımızın akademik eksiklerini tespit ederek gideriyor, dünyanın en seçkin kurumlarında eğitim almalarını sağlıyoruz.
Dijital çağda öğrenci olmak artık çok daha bilinçli kariyer hedefleri belirlemeyi gerektiriyor. Stratejik yetenek yönetimi ile uyguladığımız kariyer danışmanlığı bulunduğunuz çağın beklentilerini karşılamanızda size destek olacaktır. Detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilir kariyerinize bilinçli yön verebilirsiniz.
Dikkat çeken bir Cv hazırlamak mülakatlara davet edilme olasılığını artırıyor. Özgeçmiş hazırlarken verdiğiniz bilgilerin çeşitliliği ve kalitesi ise işe alım sürecinizi olumlu etkiliyor. Ancak etkili bir özgeçmiş hazırlamak çokta kolay değil. Özgeçmişinizin etkileyici olabilmesi için bilgi, ilgi, beceri ve yetkinlik alanlarınızın yeterince donanımlı olması gerekiyor.
Başarılı bir özgeçmiş hazırlamak işe alım için gerekli olan ilk basamaktır. Unutulmamalı ki Cv’niz başvuru yaptığınız yere sizden önce ulaşacak. Dolayısıyla Cv’nizi değerlendiren kişilerde iyi biz izlenim bırakabilmeniz için iyi bir Cv’ye ihtiyacınız var. Çağımızın en genç bireylerini kapsayan Z kuşağı cv hazırlama konusunda oldukça yaratıcı.
Yazılı bir özgeçmişten ziyade artık gençler videolu başvurular yapıyor. Pek çoğunun LinkedIn, youtube gibi networklerini geliştirebileceği hesapları var. Bu hesaplar aracılığı ile ilgi ve beceri alanlarına yönelik kendilerini dijital ortamda ifade ediyorlar. Ancak etkili bir Cv’nin önemini henüz fark edememiş olan da pek çok genç ve yetişkin var.
Yazının devamında dikkat çeken bir Cv hazırlamak için kişisel ve mesleki gelişim önerilerine yer vereceğiz.
Dikkat Çeken Bir Cv için Kişisel Gelişim Önerileri
İşe alım sürecinde mesleki tecrübelerin ön planda olduğu düşünülür. Ancak adaylar arasında işe alım için ayırıcı etkiyi bireyin kişisel gelişimi belirlemektedir. Artık yeni mezunlar da dahil olmak üzere iş arama sürecindeki pek çok adayın cv’si akademik alanda donanımlıdır.
Mülakata davet edilmek için bitirilen üniversite, bölüm, bilinen diller önemlidir. Ancak mülakatta kişinin fark yaratabilmesi, diğer adayları eleyebilmesi için kişisel gelişimine de önem vermesi gerekiyor. Kişisel gelişim alanları Cv’de paylaşılırken mümkün olabildiğince başvurulacak ilanın beklentisini karşılayacak şekilde ifade edilmeli. Bu sayede iş veren Cv’yi değerlendirirken bireyin kişisel yetkinliklerinin organizasyona nasıl bir katkısı olacağını değerlendirebilir.
Dikkat çeken bir cv iş verenin ilk 20-30 saniyede ilgisini çekebilecek işlevselde içeriğinin olmasını gerektirir. Bu nedenle cv hazırlarken kronolojik sıradan ziyade iş veren neyi görmek istiyorsa o alanlar vurgulanmalıdır.
Ancak her zaman kişisel gelişim alanlarınızı ilanın beklentileriyle uygun hale getiremeyebilirsiniz. En başta da yeni mezunlar için bunu başarabilmek kolay değildir. Bu durumda profesyonelleştiğiniz kişisel gelişim alanlarınız varsa bunlara da CV’nizde yer verebilirsiniz. Özellikle de dereceleriniz, ödülleriniz varsa Cv’nizde paylaşmanız ilgi çekici olacaktır. Başvurulan işle alakası olmasa da kişisel gelişim alanınız iş verene uzun süre bir alana ilgi duyabildiğinizi gösterir.
İş veren için özgeçmişini değerlendirdiği aday bir yabancıdır. İlk etapta adaylar bir resim ve isim-soy isimden ibarettir. Özgeçmişte yer verilen bilgiler detaylandırıldıkça iş veren için aday daha anlamlı hale gelecektir. Kişisel gelişim gösterdiğiniz ilgi ve beceri alanlarınız iş verenin sizinle ilgili detaylı bilgi edinmesini sağlar. Bu nedenle ilgi, beceri ve yetkinlik alanlarınızı özgeçmişinizde belirtmekten çekinmemelisiniz.
Ancak üzerinden uzun yıllar geçmiş, becerilerinizin köreldiği faaliyet alanlarınıza özgeçmişinizde yer vermeyin. Aynı şekilde çok kısa süreli olan, henüz tutarlı bir şekilde ilgi göstermediğiniz alanları da yazmak için yazmayın. Aldığınız iki üç günlük kısa eğitimleri de pratikte kullanmıyorsanız özgeçmişinizde paylaşmamalısınız. Doldurmak için doldurulmuş bilgiler iş verende dikkat çeken bir cv olmaktan ziyade amatörlük izlenimi yaratacaktır.
Kişisel gelişim derken ne kastedilmektedir ve adaylardan ne beklenmektedir?
Kişisel gelişim kişilerin rutin çalışma alanları ve sorumlulukları dışında ilgilendikleri eğitim, etkinlik, performans alanlarından edindikleridir. Gelir elde etme amacı olmaksızın yapılan, keyif alınan uğraşlar olarak da değerlendirilebilir. Kişisel gelişim faaliyetleriyle bireylerin boş zamanlarını değerlendirmesi; duygusal, bilişsel, sosyal ve davranışsal becerilerini geliştirmesi amaçlanır.
Kişisel gelişim alanları kulüplere katılmak, spor, dans, sanatla ilgilenmek, dijital içerik üretmek, fotoğrafçılık gibi örneklendirilebilir. Bu etkinlikler aracılığı ile bireyler boş zamanlarını verimli geçirmekle kalmaz farklı kazanımlar da elde ederler. En başta sosyal ilişkilerini ve iletişim becerilerini geliştirir, network elde ederler. Kişisel uğraşları sayesinde zamanı verimli kullanma, çok yönlü düşünme gibi iş hayatına etki edecek kazanımlar da elde ederler.
Dikkat çeken bir cv hazırlayabilmek için kişisel gelişim alanlarının etkili bir şekilde ifade edilmesi gerekir. İş verenler adaylardan kişisel gelişimlerine önem vermelerini beklemektedir. Bunu özgeçmiş üzerinden değerlendirebilmeleri için cv’de kişisel gelişim alanları iyi ifade edilmelidir. Yapılacak işin türüne göre adayın kişisel gelişim alanlarını işe katkı sağlayacak şekilde ifade etmesi de önemlidir.
Örneğin; sürekli seyahat gerektirecek bir işe başvuracak bir adayımız olsun. Adayın özgeçmişinde seyahat bloğu yazdığını paylaşması, özgeçmişine bloğun incelenmesi için link eklemesi dikkat çekici olacaktır. Seyahat her çalışanın kabul edeceği bir kriter değildir. Dolayısıyla seyahat etmeyi seven, bununla ilgili blog yazan bir aday seçim sürecinde öne çıkabilecektir.
Dikkat Çeken Bir Cv İçin İlgi Alanlarınızın Size Kattığı Farkındalığı İş Verene İfade Edebilmelisiniz
Kişisel gelişim alanlarımızı etkinliklerimiz, hobilerimiz, eğitimlerimizle anlatmaya çalışsak da kişisel gelişimden beklenen deneyimlerimizden kazandığımız farkındalıktır. İşverenlerin adaylardan bekledikleri ise daha duygu, davranış ve düşünce odaklı kazanımlardır. Aşağıda kişisel gelişimle elde edebileceğiniz kazanımlara yönelik örnekler bulabilirsiniz. Dikkat çeken bir cv hazırlamak için sahip olduğunuz bu ve benzeri kazanımları özgeçmişinize ekleyebilirsiniz.
Stresle başa çıkabilme
Zor insanlarla iletişim kurabilme
İkna becerisi
Zorlu çalışma koşullarına adapte olabilme
Analitik düşünme
Takım içerisinde verimli çalışabilme
Yaratıcılık
Özgüven ve öz değer geliştirme
Empati yapabilme
Krizi yönetebilme
Zamanı verimli kullanma
Dikkati sürdürebilme
Diksiyon
Etkili beden dili kullanımı
Kişisel gelişim alanlarınızdaki faaliyetlerin bu becerileri kazandığınızı iş verene ifade etmesi gerekir. Satranç oynamayı seven, bununla ilgili kurslara, müsabakalara giren birisi analitik yönünün güçlü olduğunu göstermiş olur. Gönüllü olarak kitap seslendirmesi yapan birisi için diksiyonunun iyi olduğu düşünülür. Sosyal sorumluluk projelerinde görev alan biri empati yönünü vurgulayabilir. Dijital platformlara kendi fotoğraf ve videolarıyla içerik üreten biri özgüvenini gösterebilir.
Bu örnekleri kendi ilgi ve becerilerinizden yola çıkarak olabildiğince uzatabilirsiniz. İş veren için önemli olan tek yönlü olmamanızdır. İş dışında da ilgi ve beceri alanlarınıza yatırım yapıyor olmanız iş verenler için önemlidir. Ancak bazı meslekler doğası gereği kişisel aktivitelere ayırdığınız zamanları kısıtlayabilir.
Özellikle sabit gün ve saatlerde müsait olmanızı gerektiren etkinlikleriniz varsa bazı işler için tercih edilmeniz zorlaşabilir. Sık seyahat gerektiren, mesaisi ve nöbetleri olan, esnek çalışma saatleri içeren işler sizin için uygun olmayacaktır. Böyle bir mesleğiniz varsa mutlaka ilgi alanlarınızı da çalışma koşullarınıza adapte etmelisiniz. Dikkat çekici bir cv hazırlamak için çoğu zaman göz ardı edilen bu koşulu dikkate almalısınız.
Dikkat Çeken Bir Cv İçin Mesleki Gelişim Neden Önemli?
İş dünyası artık yerinde duran, kendini yenilemeyen, geliştirmeyen çalışanlar istemiyor. Küreselleşme ile beraber ne şirketlerin ne de bireylerin gelişim için imkansızlıkları öne sürme opsiyonu kalmadı. Artık pek çok bilgiye ve gelişim fırsatına internet aracılığı ile erişim sağlanabiliyor. Uzaktan eğitim imkanı ile bugün Türkiye’de yaşayan biri dünyanın başka bir ülkesinden eğitim alabiliyor.
Teknolojinin, bilimin hızlı gelişimi kendimizi daha kolay geliştirebileceğimiz alanları da beraberinde getiriyor. Ancak bu gelişmeler bir yandan da istihdam oranlarımızın düşmesine neden oluyor. Artık pek çok işi bilgisayar programları, makineler yapıyor. Bu da İş arayan sayısına kıyasla işe alıma yönelik ihtiyacı düşürüyor. Tüm bunların sonucunda bireyler istihdam edilebilmek için kıyasıya rekabet ediyor, mesleki gelişime ciddi yatırımlar yapılıyor.
Bugün iki üniversite mezunu, çift dil bilen, iyi üniversitelerden iyi derecelerle mezun olmuş gençler işsiz. İş verenlerin beklentilerinin çok üzerinde özgeçmişler uzun süredir iş arama sürecindeler. Bu nedenle günümüz koşullarında yerinde durana, kendini geliştirmeyene hayal ettiği iş fırsatlarının verilmesi mümkün değil. Mesleki gelişimin önemi de tam olarak burada karşımıza çıkıyor. Dikkat çekici bir cv için mesleki gelişim alanlarını yeterli yatırımın yapılması gerekiyor.
Dikkat Çeken Bir Cv İçin Mesleki Gelişim Önerileri
Mesleğinizi en iyi şekilde yapabilmeniz için mümkün olan en iyi üniversitelerden eğitim almaya çalışın. Eğitim hayatınızı en verimli şekilde değerlendirin. Üniversite döneminde networkünüzü geliştirin. Akademisyenlerinizle ilişkilerinizi iyi tutun ve mesleğinize olan ilginizi gösterin. Onlardan iş arama sürecinde size yardımcı olacak referans mektupları toplamaya çalışın.
Mesleğinizdeki gelişmeleri yakından takip edin. Ücretsiz eğitimler de dahil olmak üzere mesleğinize yönelik eğitimleri kaçırmayın. Mesleğinizle ilgili sempozyumları, kongreleri yakından takip edin. Konuşmacı olarak katılma olanağınız varsa katılın. Dikkat çeken bir cv hazırlamak için mesleki bilgilerinizin güncelliğini koruyabilmeniz gerekir.
Her yıl için en az bir staj tecrübeniz olsun ve mesleğinizin çalışma alanlarını daha öğrenciyken tecrübe edin. Staj yaptığınız alanlarda devam etme isteği duyarsanız mutlaka iş vereninizle irtibatınızı sürdürün. Çoğu kurum ihtiyaç halinde bünyesinde staj yapan adayları işe alım sürecinde öncelikli tercih etmektedir. Aynı şekilde staj yapacağınız alanların mesleki gelişiminize katkı sağlayacak donanımda olmasını da önemseyin.
Mümkün olduğunca mesleğinizde size yeni fırsatlar açabilecek dilleri öğrenmeye çalışın. Örneğin; bu meslekte kolaylıkla iş bulabilmeniz için İngilizce bilmeniz gerekiyorsa dilinizi ileri düzeye çıkarmaya çalışın. Başka bir ülkede sürdürebileceğiniz bir işiniz varsa ilk fırsatta o ülkenin dilini öğrenmeye başlayın. Mesleğinizi sürdürmek için ehliyet sahibi olma, spesifik bilgisayar programları kullanabilme gibi koşullar gerekebilir. Öğrencilik yıllarından itibaren bu ihtiyaçları tamamlamanız iş hayatına hızlı atılmanızı sağlayacaktır.
Sosyal medyayı ve network geliştirebileceğiniz sosyal ağları meslek odaklı kullanın. Mesleki bilgilerinizi paylaşabileceğiniz platformları aktif kullanmanız bilgi birikiminizi iş verene sunabileceğiniz bir portföy etkisi oluşturacaktır. Dikkat çeken bir cv hazırlamak için dijital dünya ile bağınızı koparmamaya özen gösterin.
Dikkat Çeken Bir Cv için Kariyer Danışmanlığı Alın
Öğrencilik yıllarınızdan başlayarak hayatınızın her döneminde kariyerinizi geliştirmek için danışmanlık alabilirsiniz. Kariyer danışmanlığı sayesinde sizin için ilgi, beceri, ihtisas alanlarınıza uygun kariyer planları oluşturulur. Bu planlar bugünün koşulları dışında gelecek 10,20,30 yılın kariyer fırsatları göz önünde bulundurularak hazırlanır. Bir anlamda alacağınız danışmanlık hizmetiyle size mesleğinizin geleceği, geleceğin de meslekleri gösterilir.
Aba psikoloji olarak kariyer danışmanlığının bireylerin mesleki gelişimlerindeki rolünü çok önemsiyoruz. Siz de kariyerinizi önemsiyor ve rekabet koşulları içerisinde ön sıralarda yer almak istiyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Dikkat çeken bir cv hazırlayabilmek için bizimle iletişime geçtiğinizde güçlü ve gelişime açık yönlerinize odaklanırız. Zayıf yönlerinizin başarınızın önünde engel oluşturmaması için neler yapabileceğinize yönelik çalışmalar yaparız. Aba psikoloji olarak kariyer danışmanlığı sunarken Stratejik yetenek yönetimi ile kişiyi çok yönlü değerlendiririz. Sadece mesleki gelişiminize değil, mesleğinizden alacağınız doyum sayesinde hayat boyu elde edeceğiniz kazanımlara yatırım yaparız.
Çocukların ilgi ve beceri alanları erken çocukluk dönemi itibariyle gelişmeye başlar. Çocuğun bu alanlarda yetkinlik kazanabilmesi için ailelerin çocuklara deneyim kazabilecekleri çeşitlilikte oyun alanı sunması gerekir. Çünkü çocuğun gelişim alanları desteklenmezse ilgi ve beceri alanlarına yönelik potansiyeli zamanla kaybolacaktır.
İlgi ve beceri alanlarının zamanında ve doğru şekilde keşfedilmesi oldukça önemlidir. Bu alanlardaki kazanımlar okul öncesi dönemden başlayarak çocuğun öğrencilik ve meslek hayatına kadar etki eder. Sadece eğitim ve mesleği de etkilemez; sosyal hayat becerilerini, iletişim şeklini, yaşam standartlarını da belirler.
Aileler İçin Çocukların İlgi ve Beceri Alanları Neden Önemli?
Anne babalar için günden güne çocuklarının yeteneklerine yönelik ilgi ve farkındalık artıyor. Artık ebeveynler çok daha bilinçli ve sadece akademik eğitimin başarı için yeterli olmadığını biliyorlar. Bu nedenle çocuklarının yetenekli olduğu alanları görmek ve geliştirmek istiyorlar. Ancak ebeveynler çoğunlukla çalışıyor ve çocukla geçirebildikleri zaman daha sınırlı oluyor. Bu da yeterli gözlemi yapamadıklarını, gelişimlerini takip etmekte zorlandıklarını düşünmelerine neden oluyor. Aileler çocuklarının ilgi ve beceri alanları konusunda daha bilinçli yönlendirme almaya ihtiyaç duyuyorlar.
Kimi çocuklar için ilgi ve becerisi olan alana yönelim kendiliğinden gerçekleşiyor. Kimi çocukta ise çocuğun neye yeteneği olduğunu bulabilmek için çocuğa destek vermek gerekiyor. Eskiden ebeveynler ilgi ve beceri alanlarını keşfedebilmek için çocuklarını spor ya da sanat dallarına yönlendiriyordu. Şimdi ise çocukların yönlendirilebileceği alanlar çok daha geniş; sanat ve spor dallarındaki çeşitlilik artı. Hem de yeni ilgi ve beceri alanları ortaya çıktı; kodlama, robotik gibi.
Aileler için çocuklarının sağlıklı ve çok yönlü gelişimi, zamanlarını mutlu ve keyifli geçirmeleri çok önemli. Eskiden anneler çoğunlukla evde çocukla vakit geçiriyordu. Çocuklar kalabalık aileler içinde sosyalleşerek büyüyor ya da mahalle kültürü içerisinde akranlarıyla oyunlar oynuyordu. Şimdi ise mahalle kültürü kalmadı, kalabalık aileler çekirdek aileye döndü.
Çocuklar apartmanlarda, televizyon, tablet, telefon karşısında vakit geçiriyor, ihtiyaçları olan fiziksel ve duygusal boşalımı sağlayamıyorlar. Koşmaya, zıplamaya, hayal gücünü geliştirmeye, keşfetmeye ihtiyacı olan çocuklar için yeni yaşam düzeni çokta uygun değil. Aileler kendi çocukluklarından referans alarak çocuklarının imkanlar içerisinde yaşadıkları bu imkansızlığa üzülüyor.
Bu da çocuklarının ilgi ve beceri alanları ile daha yakından ilgilenmelerini pekiştiriyor. İlgi ve becerilerin keşfi için bol çeşitlilik içerisinde çocuğa deneyim imkanı sunulması gerekiyor. Ancak her ailenin bu çeşitliği sağlayabilecek bütçesi olmayabilir. Günümüzde bu alanlara yönelik ilgi artsa da maliyetler oldukça yüksek.
Çocukların İlgi ve Beceri Alanları Nasıl Ortaya Çıkarılır?
Öncelikle aileler her çocuğun kendine özel ilgi ve becerileri olduğunu ve fırsat verildiğinde geliştirilebileceğini unutmamalıdır. Hiçbir şeye ilgisi ya da becerisi olmayan çocuk yoktur. İlgi ve beceri alanları desteklenmeyen çocuk vardır. Çoklu Zeka modeline göre çocukların ilgi ve becerileri de baskın zeka alanlarına göre farklılaşmaktadır. Aileler çocuğun baskın zeka alanını tespit ederek ilgi ve beceri alanları açısından çocuklarını destekleyebilirler.
Zeka Alanına Göre İlgi ve Beceri Alanları Ortaya Çıkarılabilir
Çocukların baskın zeka alanı ilgi ve becerilerini keşfetmek için bize somut ipuçları verir. Bu nedenle çocuğunuzu oyun oynarken iyi gözlemlemeniz zeka alanını belirlemenizi kolaylaştırır. Çocuğun hangi oyuncakları seçtiği, oyuncakları oyun içerisinde nasıl kullandığı zeka alanı açısından belirleyicidir. Oyun çocuğun kelimeleridir, oyun çocuğun duygu ve düşüncelerinin ifadesidir. Dolayısıyla oyuncakları kullanış şekli çocuğun zekasının yansımasıdır.
Her çocuk bir arabayla ya da bebekle oyun oynar. Ancak farkı ortaya çıkaran oynayış şekilleridir. Bir çocuk araba ile oynarken onu parçalara ayırıp yeniden birleştirmeye çalışabilir. Tamirci olduğunu ve onu tamir ettiğini söyleyebilir. Başka bir çocuk arabaları ambulans, itfaiye aracı olarak düşünüp başkalarına yardım etmek için kullanabilir. Çocukların ilgi ve beceri alanları farklılaştıkça oynadıkları oyuncaklar aynı olsa bile oyun oynama şekilleri farklılaşacaktır.
Bir çocuk oyuncak bebeğini hasta olarak düşünebilir ve doktoru olarak onu iyileştirebilir. Başka bir çocuk oyuncak bebeğine kıyafetler tasarlayıp onu süsleyebilir. Kimi çocuklar ise Legolarla, yapbozlarla ilgilenmekten daha çok keyif alır. Başka bir çocuk el becerisi gerektiren oyunlara yönelir ya da oyuncaklarını farklı ritimler çıkarmak için kullanır.
Gardner’ın Çoklu Zeka Kuramına Göre İlgi ve Beceri Alanları Üzerinde Etki Eden 8 Zeka Bölümü Vardır;
Gardner’a göre çocuklar baskın olan zeka bölümlerine göre farklı ilgi ve beceri alanları sergileyebilirler. Bu alanlar;
Mantıksal – Matematiksel
Sözel – Dilsel
Görsel – Mekansal,
İçsel – Kişiye Dönük
Sosyal – Kişiler Arası
Müziksel – Ritmik
Bedensel – Kinestetik
Doğa
Sözel-dilsel zeka alanı kuvvetli olan bir çocuğun kelimelerle arası daha iyidir. Kelime haznesi akranlarına göre daha yüksektir ve kelimeleri kullanış biçimi de daha başarılıdır. Bu çocuklar kendisine söylenenleri ve dinlediklerini unutmazlar, oldukça iyi bir hafızaları vardır. Okumaya, yazmaya ve kitaplara ilgi duyarlar. Okuma-yazma bilmedikleri dönemlerde dahi kitapları eline alıp okuyormuşçasına hikaye anlatabilirler. Yazamasalar da kağıda karalamalar yapıp yazı yazdıklarını söyleyebilir, yazdıklarını size okuyabilirler.
Görsel zekaya sahip bir çocuk görerek çok daha kolay öğrenir. Bir şey öğretmek istediğiniz de en iyi ona göstererek öğretebilirsiniz. Sözel bilgilerdense gözlemleyerek edindiği bilgileri daha kolay öğrenir. Kitap okurken yazılardan çok resimler ilgisini çeker. Kitap seçerken hikayesi kadar görsellerinin de ilgi çekici olacağı kitaplar seçmek gerekir. İlgi ve beceri alanları dikkate alınarak yönlendirilen çocuklar daha mutlu ve başarılı olacaktır.
Bedensel zekaya sahip bir çocuk dokunarak, bedensel olarak keşfederek öğrenir. Bu çocuklar her şeye dokunma ihtiyacı duyan, sürekli hareket eden, enerjisi yüksek çocuklardır. Kum oyunları, parmak boya, oyun hamuru gibi dokunarak kendilerini ifade edebilecekleri materyaller bu çocuklar için uygundur.
Anne Babalar Çocukla Oyun Oynayarak Çocuklarının İlgi ve Beceri Alanlarını Keşfedebilirler
Çocuklarla oyun oynarken ya da oyunlarını izlerken iç dünyaları, ilgi ve beceri alanları hakkında çokça bilgi edinebilirsiniz. Aslında zeka alanını belirlerken dikkat etmeniz gereken noktalar beraber oyun oynarken de geçerlidir. Birlikte oynarken müdahale etmeden oyununa dahil olun. Hangi oyuncakları seçiyor, oyuncaklarla ne tarz oyunlar kuruyor dikkat edin. Sizi oyuna nasıl dahil ediyor, size nasıl rol ve sorumluluklar veriyor gözlemleyin. Çocuğunuzu izlerken şu soruların cevaplarını bulmaya çalışın;
Oyun oynarken sıklıkla hangi oyuncakları tercih ediyor ve onlarla ne tarz aktiviteler yapıyor?
Uzun süre sıkılmadan vakit geçirdiği oyuncaklar, aktiviteler neler?
Oyun oynamadığı zamanlarda neler yapıyor, nelerle ilgileniyor?
Seçenek Çeşitliliği İlgi ve Becerileri Bulmaya Yardım Ediyor
Çocukların ilgi ve beceri alanları onlara yeterince çeşitlilik sunarak belirlenebilir. Çocuğunuzun sanata, spora, bilime, sosyal alanlara ilgi ve becerisi olabilir. Ancak bu alanların her biri kendi içinde ayrı ayrı dallara bölünür. Bir çocuğun spora ilgili olmasını bulmak yeterli değildir. Hangi spor dalına ilgi ve becerisi var önemli olan bunu bulabilmektir.
Atletizm ile spor alanına giriş yapan bir çocuğun keyif almaması spora ilgisi olmadığı anlamını taşımamalıdır. Çocuğun yine spor içerisinde yüzme, voleybol, basketbol, tırmanma, cimlastik gibi farklı alanlara da ilgisi olabilir. Bunu tespit edebilmek için çocuğu olabildiğince çok farklı dallarda tecrübe edinmeye yönlendirmek gerekir.
Kurstan kursa, etkinlikten etkinliğe koşmak aileler için de çocuklar için de zor olabilir. Bu hem zaman, emek hem de maddiyat gerektirecektir. Ancak çocuğun zeka alanı tespit edildiğinde, becerileri, ilgi alanları takip edildiğinde yönlendirme daha kolay olacaktır.
Bazen aileler çocuklarını kendi ilgi ve beceri alanlarına göre yönlendirmeye çalışabilmektedir. Kendi keyif aldığı faaliyetlerden çocuğunun da keyif alabileceğini düşünmeleri normaldir. Ancak zekanın önemli bir bölümü kalıtımsal olsa da herkesin ilgi ve beceri alanı özneldir.
Önemli olan sizin tercihleriniz değil onun tercih ettiği ilgi ve beceri alanlarının değerlendirilmesidir. Kendi ilgi ve becerilerini deneyimleyebilen bir çocuğun geleceğe yönelik kazanımları da büyük olacaktır.
Çocukların İlgi ve Beceri Alanları Keşfedilirken Özgürlük, Sorumluluk ve Seçim Hakkı Verilmesi Gerekiyor
Çocukların ilgi ve beceri alanları keşfedilirken doğru tespitler yapabilmek için onlara özgürlük tanınmalıdır. Hata yapmasına müsaade edilmeli, oynamak istediği oyun ve oyuncakları seçmesinde fırsat tanınmalıdır. Çocuklar deneye yanıla, düşe kalka öğrenir.
Yanında olmanız, ihtiyaç duyduğunda ve talep ettiğinde destek vermeniz kendini güvende hissetmesi için önemlidir. Ancak müdahaleler ve kısıtlamalar ilgi ve beceri alanlarını bulmalarını engelleyecek ve baskılayacaktır. Çocuklara özgürlük tanımak özgüvenlerini geliştirmelerine de destek olacaktır.
Çocuklar ilgi ve beceri alanları ile uyumlu sorumluluklar almaktan daha çok keyif duyarlar. Çocuğunuzun kolayca sorumluluk aldığı, görev gibi değil de oyun gibi yerine getirdiği sorumluluklarını gözlemleyin. Hatta bu tespitlerinizi not almanız da ilgi ve becerileri belirlemekte yararlı olabilir. Sorumluluk becerisi keyif alınan alanlarda kazanılmaya başlandığında farklı alanlara yönelik sorumluluk geliştirmek daha kolay olacaktır.
Çocuklara seçim hakkı sunulması karar verme becerilerini geliştirmek için önemlidir. Çocuklar oynayacağı oyun ve oyuncakta dahil olmak üzere kendileriyle ilgili her konuda karar verebilmeye yönlendirilmelidir. Karar verebilen, fikirlerini özgürce ifade eden çocuklar daha girişken, özgüvenli ve özdeğeri yüksek bireyler olacaktır.
Aileler Çocukların İlgi ve Beceri Alanları İçin Stratejik Yetenek Yönetimi Desteği Alabilirler
Aileler çocuklarının ilgi ve beceri alanlarını gereken özveri, çeşitlilik ve zamanı ayırsalar da tespit edemeyebilirler. Bazı çocukların mizaç özellikleri ilgi ve beceri alanlarının belirlenmesini zorlaştırabilir. Ya da aile çocuğun kararlarına, yönelimlerine fırsat tanımakta zorluk yaşıyor, istemeden müdahale ediyor olabilir. Aynı şekilde ailelerin çocuklarıyla ilgili beklentileri çocuğun potansiyelinin dışında kalabilir. Ailenin gerçek dışı beklentisi ilgi ve beceri alanlarının fark edilmesini zorlaştırabilir.
Kimi zaman aileler çocuklarını kendi çocukluklarında deneyimlemek isteyip de deneyimleyemedikleri alanlara yönlendirir. Bu da çocuk için doğru bir yönlendirme değildir; keyif almamasına ve mutsuz olmasına neden olacaktır. Dolayısıyla aileler çocuklarını yönlendirirken objektif olmakta zorlanabilir. Çocuğun ise kendisi için en iyisini gerçekleştirebilmesinde objektif bir yönlendirmeye ihtiyacı olacaktır.
Çocuğun ilgi ve beceri alanları doğru tespit edildiğinde okul öncesi dönemden başlayarak performansında yükseliş olacaktır. Doğru yönlendirme sayesinde çocuk eğitim hayatında, meslek yaşamında ve sosyal ilişkilerde de daha başarılı olacaktır. Çocuğun meslek seçimini ilgi ve beceri alanına göre yapması kolaylaşacaktır. Bu seçim çocuğun mesleğinden keyif almasını, daha kaliteli işler ortaya çıkarmasını sağlayacaktır.
Çocukların ilgi ve beceri alanları keşfedildiğinde tüm hayatına etki edecek bir farkındalık kazanılmış olur. Eğer bu keşif sürecinde ebeveynler olarak zorlanıyor ya da tespitlerinizin doğruluğundan emin olamıyorsanız destek alabilirsiniz.
Aba psikoloji olarak stratejik yetenek yönetimi ile kariyer danışmanlığı veriyoruz. Bu yöntemle çocukların ilgi ve beceri alanları belirleniyor, kariyerlerine çocukluk yıllarından itibaren başarıyla yön vermeleri destekleniyor. Detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Yazılarımızı paylaştığımız Blog sayfamızdan ve Youtube kanalımızdan da içeriklerimizi takip edebilirsiniz.
Ebeveynler Çocuklarının hayat boyu başarı elde edebilmesi için ilk önce çocuklarına okumayı sevdirmelidir. Çocukların öğrencilik yıllarından başlayarak akademik ve mesleki hayatlarında başarılı olabilmesi için okuma alışkanlığı edinebilmesi gerekir. Bu nedenle anne ve babalara sıklıkla “Çocuklarınıza Okumayı Sevdirin” demekteyiz.
Okuma sevgisi yani kitap okuma alışkanlığı bireylerin erken yaşlardan itibaren kazanması gereken bir beceridir. Çünkü hayat boyu başarı için kazanılması gereken en önemli beceri okuma alışkanlığıdır. Hangi bölümü seçerseniz seçin, hangi mesleğe yönelirseniz yönelin hayatınız boyunca okuma alışkanlığının faydalarını görebilirsiniz.
Okuma alışkanlığı öğrencilik yıllarında derslerde daha başarılı olmaya yardım eder. Böylece öğrenciler okuduğunu daha kolay anlar, dersleriyle ilgili okuyarak daha fazla bilgi edinirler. Sınavlarda okuma alışkanlığı olan öğrenciler okuma alışkanlığı olmayanlara oranla daha hızlı okurlar ve okuduklarını daha çabuk anlarlar.
Meslek hayatında da iyi bir okur olarak mesleki gelişmeleri yakından takip edebilirler. Kelimeleri mesleğinde daha iyi kullanır kendilerini çok daha başarılı ifade edebilirler.
Kitap okuma alışkanlığı iyi bir okur olmayı da sağlar. Sadece ilgiye ve mesleğe yönelik değil gündeme dair konularda da iyi bir okuyucu olmayı sağlar. Dünyadaki gelişmeleri yakından takip edebilir ve fırsatları ya da riskleri daha kolay değerlendirebilirler. Hayat boyu başarı için okuma alışkanlığı ne kadar erken kazanılırsa etkisi o kadar fazla olacaktır.
Elbette çocuklar okumayı sökmeden kitap okuyamazlar ama kitap okuma alışkanlığını çok küçük yaşlarda kazanabilirler. Her döneme uygun kitaplar bulunmaktadır.
Hayat Boyu Başarı İçin Çocuklara Okuma Sevgisi Nasıl Kazandırılabilir?
Aileler çoğunlukla eğer ilgileri varsa çocuklarının okuma sevgisini kendiliğinden kazanacağını düşünürler. Oysa erken çocukluk döneminde çocukların tüm ilgi ve beceri alanları ailenin bilinçli yönlendirmeleri ile güçlenir. Dolayısıyla okuma sevgisi ve alışkanlık kazanımı için aileye önemli bir rol düşer.
Kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için çocuklara öncelikle kitapları sevdirmek gerekir. Sevilmeyen, zoraki yapılan hiçbir etkinlik çocukta ilgi uyandırmaz. Aileler çocuklarının okuma ilgilerini geliştirebilmek için farklı içeriklerde kitaplar temin etmelidir. Kitapların çocuğun yaşıyla uyumlu olması ilgisini çekebilmesi için oldukça önemlidir. Ailelerin çocuklarına alışkanlık kazandırabilmek için kendilerinin de bu alışkanlığı edinmesi gerekir. Çocuklar en iyi rol model alarak alışkanlık geliştirirler.
Evde okuma saatleri yapmak, uyku öncesi kitap okuyarak günü sonlandırmak çocuk için keyifli olacaktır. Okunacak kitapları seçerken çocuğun karar vermesini desteklemekte kitaplara duyacağı ilgiyi artıracaktır. Kitap üzerine sohbet etmek, resimlerini değerlendirmekte kitap okuma sürelerini eğlenceli bir aktiviteye dönüştürecektir. Kitaplar çocuğun ilgisini çekmediğinde farklı içerikte kitaplar denenmelidir.
Kitap okuma saatleri çocukla ebeveyni arasındaki duygusal bağı da güçlendirecektir. Hayat boyu başarı için ebeveynle güvenli bağ kurma kitap okuma alışkanlığından çok daha önceliklidir. Bu nedenle düzenli olarak çocukla birlikte kitap okumaya zaman ayırılmalıdır.
Okuma Alışkanlığı Kazanmanın Çocuk İçin Faydası Nedir?
Okuma alışkanlığı geliştirmek çocuğun bilişsel, sosyal ve psikolojik gelişimine katkıda bulunur. Kitaplar sayesinde çocuğun yaratıcılığı gelişir. Dikkat süresi uzar, kelime hazinesi genişler. Kitap okumayı seven bir çocuk edindiği gelişmiş dil becerisi ile kendini çok daha iyi ifade eder. Çocuğun hayal gücü kitaplar aracılığı ile gelişir. Farklı dünyalara misafir olur, hiç bilmediği tecrübeleri kitaplar aracılığı ile deneyimler.
Duygularını kitaplar aracılığı ile tanır, kabullenir ve duygusal boşalım yaşar. Bazı kitaplar ise bilgi odaklıdır ve çocuğun bilgi birikimine katkı sağlar. Çocuklar doğayı, tarihi, dünyayı, meslekleri ve benzeri kitaplarla öğrenebilirler.
Çocuk kitaplar aracılığı ile tanıştığı karakterler üzerinden kendini tanır, anlamlandırır. Sadece kendini değil başkalarına yönelik farkındalığını da geliştirir, empati kazanır. Çocuk kitap aracılığı ile sorumluluk almayı, dürüstlüğü, yardımlaşmayı, çalışkanlığı ve daha fazlasını öğrenir. Çocuk doğru ve yanlışları ayırt etmeyi, neden-sonuç ilişkisini kurmayı da yine kitaplar sayesinde öğrenecektir. Hayat boyu başarı için özellikle empati, sorumluluk becerisi ve neden sonuç bağını kurabilme önemlidir.
Kitaplar sayesinde çocuklar, farklı hayatlara misafir olur. Başka çocukların dünyasını ve yaşam koşullarını görür. Başka kültürleri, dilleri ve inançları tanır. Okuma sevgisi çocuklara kendisiyle aynı duygu, düşünce ve tutumlara sahip çocukları gösterir. Yalnız olmadığını, böyle hissetmesinin normal olduğunu anlamlandırmasına yardımcı olur. Mutlu sonlar çocuğun zorluklarla başa çıkarken çabasının sonucunda kazanımının olacağı inancını aşılar.
Ancak her zaman mutlu sonla biten kitaplar okunmamalıdır. Kıssadan hisse kendine pay çıkarabileceği, ders alabileceği kitaplara da mutlaka okuma sürelerinde zaman ayırılmalıdır. Bu sayede çocuğun problem çözme becerileri gelişir. Kitap okumak çocuğun güvenli bir ortamda gerçek dünyaya hazırlanmasını sağlar.
Okuma sevgisi edinen bir çocuk için kitaplarla geçirilen vakit boş zaman etkinliği değildir. Çocuk okumaya yeterli ve düzenli şekilde zaman ayırmak ister ve bunu başaramadığında kendini eksik hisseder. Hayat boyu başarı için kitap okuma alışkanlığı önemli bir kişisel gelişim alanıdır.
Hayat Boyu Başarı İçin Okul Öncesi Dönemde Okuma Sevgisi Nasıl Kazandırılmalı?
“Ağaç yaşken eğilir” atasözü hayat boyu etkisini sürdürmesini istediğimiz her şey için geçerlidir. Bir çocuğa okuma sevgisi henüz okumayı bilmediği yıllardan başlayarak kazandırılabilir. Okuma sevgisini kazandırmak için çocuğunuzun anne karnında olduğu dönemlerden başlayarak kitap sevgisini filizlendirebilirsiniz. Anneler, babalar gebelik sürecinde bebeğe gün içerisinde sesli okumalar yapabilirler.
Doğumdan sonra gün içerisinde özellikle uyku vakitlerinde çocuğa ninniler söylenip masallar anlatılabilir. Biraz daha büyüyüp kitapları anlayabilir hale geldiğinde çocukla birlikte kitap okunabilir. Çocuk için ilk etapta önemli olan resimler olacaktır. Dikkat çekici görsellerle hikayeyi resimlerden keşfedebileceği kitaplar ilk olarak tercih edilebilir.
Çocukların dikkat süreleri kısadır ve dikkatleri kolayca dağılır. Bu nedenle ilk aşamalarda kısa kitaplar seçilmelidir. Zamanla dikkat süreleri de gelişecek ve kitap okuma alışkanlığı bu gelişimi destekleyecektir. Hayat boyu başarı için kariyere yönelik temeller çok erken yaşlarda atılmalıdır.
Çocuğunuza kitap okurken ses tonunuzu, mimiklerinizi kullanmanız kitaba ilgisini artıracaktır. Kukla gösterileri ve oyuncak figürlerle hikayelerin canlandırılması da çocuğun ilgisini çekecektir. Çocuğun kitaba ilgisini sürdürmek için okuma sırasında sesinizin ritmini ve tonlamasını değiştirebilirsiniz. Sayfalar üzerinde sorular sorarak, kitabın devamında farklı neler olabileceğine yönelik beyin fırtınası yapabilirsiniz.
Çocuğunuz henüz konuşmuyor olabilir ancak konuşmuyor olması sizi anlamadığı anlamına gelmemelidir. Kitap okuyarak çocuğunuzun dil gelişimine de katkıda bulunursunuz. Kitaptaki renkleri, objeleri gösterebilir, isimlerini sesli olarak telaffuz edebilirsiniz. Henüz dile getiremese de neyin ne olduğunu öğrenmesinde ona büyük katkısı olacaktır.
Alışkanlık kazandırabilmek için her gün belirli saatlerde okumaya zaman ayırın. Kitap okurken çocuğunda kitabı tutmasına, sayfalarını değiştirmesine fırsat verin. Mümkünse gün içerisinde fırsat bulamıyorsanız bile uyku öncesinde mutlaka kitap okuyun.
Okul Döneminde Okuma Sevgisi Nasıl Kazandırılmalı?
Okul öncesi dönemde okuma alışkanlığı kazanmış bir çocuk için okul döneminde alışkanlığını sürdürmek kolay olacaktır. Üstelik okumayı öğreniyor olması kitaplara yönelik ilgisini de perçinleyecektir. Kitap sevgisi sayesinde çocuğun okumayı öğrenme süreci daha keyifli olacaktır. Üstelik çocuğun okuma kaygısı yaşama olasılığı da azalacaktır.
Okuma alışkanlığını örseleyen en büyük etkenlerden biri teknolojik aletlerin çocuğun kullanımına bırakılmasıdır. Okul çağına gelmesiyle beraber “artık büyüdü” düşüncesiyle aileler teknolojik cihazların kullanımına izin verebilmektedir. Ancak buradaki renkli dünya, uyaran çeşitliliği çocuğun dikkat süresini olumsuz etkileyecektir. Bilişsel gelişim, dikkat ve dil becerisi olumsuz etkilenecektir. Çünkü teknoloji aracılığı ile maruz kalınan içerikler tek yönlüdür.
Televizyon, tablet, telefon gibi cihazlarda interaktif içerikler çoğunlukla yoktur. Ayrıca çocuk bu kaynaklardan aldığı uyaranlara yanıt veremez. Çocuğun dil gelişimi, hayal dünyası, yaratıcılığı olumsuz etkilenir. Anne baba ile okuma sürelerinde geçirilen birliktelikte zamanla azalır. Teknoloji kullanımı denetlenmediğinde çocukların kitap sevgisi yaralanacak, onarılması güç hasarlar oluşacaktır. Hayat boyu başarı için dikkat dağıtıcı teknolojik uyaranlara çocukluk yıllarında olabildiğince az zaman ayırılmalıdır.
Kitapların ev içinde çocukların ulaşabileceği yerlerde olması oldukça faydalıdır. Mümkünse odalarında ya da evdeki bir kitap köşesinde çocuğun kitaplarına da alan açılmalıdır. Bu kitaplara olan heveslerini ve okuma sevgilerini artıracaktır. Kitap almak için kitapçıya birlikte gitmeli, farklı kitapları incelemesine ve kendi seçimini yapmasına izin vermelisiniz.
Kitap seçerken çocuğun seçim yapmasına fırsat tanımak önemlidir. Ancak doğru içerikler seçebilmesi için kitapları önce sizin değerlendirmeniz sonrasında birkaç seçenek belirleyip kararı çocuğa bırakmanız faydalı olacaktır. Çocuğunuzun farklı kültürleri tanımasını istiyorsanız dilimize çevrilen hikaye kitaplarına da kitaplığınızda yer vermelisiniz.
Kitap Okuma Alışkanlığı Kazandırmakta Zorlanıyorsanız Önerilerimizi Deneyebilirsiniz
Çocuğunuza kitap okuma alışkanlığı kazandırmakta zorluk yaşıyor olabilirsiniz. Daha önce ilgisi varken bu ilgiyi kaybetmiş ya da hiç ilgi göstermemiş olabilir. Bu ne kadar üzücü olsa da altında yatan nedenleri öğrenmek yeniden denemek için size ipucu verebilir. Aksi halde hayat boyu başarı için çocuğunuz önemli bir kaynağı kaybetmiş olacaktır.
Çocuğunun okuma alışkanlığı kazanamamasından üzüntü duyan ebeveynlere öncelikle kendi okuma alışkanlıklarını gözden geçirmelerini önermekteyiz. Eğer az kitap okuyor, kolaylıkla yarım bırakıyor, kitaplara ilgi duymuyorsanız çocuğunuzun sizi model alması olasıdır. Çocuğunuzla birlikte siz de kitap okuma alışkanlığı edinmek için çabalayabilirsiniz.
Birlikte kitap alışverişine çıkabilir ilginizi çekecek kitapları seçerek işe başlayabilirsiniz. Düzenli olarak okuma saatleri belirleyebilir, bu saatler içerisinde tüm aile bireyleri birlikte kitap okuyabilirsiniz. Okuduğunuz kitapları birbirinize anlatabilir, üzerine sohbet edebilirsiniz.
Okuma alışkanlığı kazandırırken zorlama, kıyaslama gibi çocuğunuzu olumsuz etkileyecek yaklaşımlarda bulunmamalısınız. Küçükte olsa çabalarını desteklemeniz kitaplara ilgi duymasını destekleyecektir.
Telefon gibi dikkati kolayca dağıtan uyaranlarla fazla vakit geçiriyorsa özellikle uyku saatlerine yakın kullanımı kısıtlayabilirsiniz. Hayat boyu başarı için dikkat dağıtıcı unsurlara karşı koyabilmek önemli bir kazanımdır. Okumayı sevebilmesi için ilgi alanları ile uyumlu kitaplar tercih etmesine fırsat tanımasınız. Örneğin karikatürleri, bilmece kitaplarını seven bir çocuk yaşıyla örtüşen içerikleri tercih edebilir. Bilimi seven bir çocuk bilim temalı kitaplar alabilir.
Okumayı öğrense de okuma seanslarınıza devam etmeniz önemlidir. Bir sayfayı onun başka bir sayfayı sizin okumanız gibi. Zamanla okuma alışkanlığı gelişecek ve okuma hızı artıkça bireysel okumalar yapmaya yönelik talebi de artacaktır.
Hayat Boyu Başarı İçin Okuma Alışkanlığını Engelleyen Riskleri Erkenden Belirleyin
Çocuğunuz tüm çabalarınıza rağmen okumaya ilgi duymuyor olabilir. Bunun altında yatan birden çok neden olabilir. Dikkat eksikliği ve hiperaktiviye, özgül öğrenme güçlüğü bu nedenlerden bir kısmıdır. Okumaya yönelik performans kaygısı ya da korkuları da çocuğun okuma alışkanlığını etkileyebilir. Bu nedenle çocuğunuzun okuma alışkanlığını engelleyen fiziksel, bilişsel, psikolojik nedenlerin tespit edilmesi oldukça önemlidir.
Aba psikoloji olarak yaptığımız test, uygulama ve değerlendirmeler ile çocuğunuzun ilgi ve ihtiyaçlarını belirleyebilmekteyiz. Hayat boyu başarı için önlem almayı ihmal etmemelisiniz. Erken teşhis ve müdahale için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Her bireyin bir potansiyeli vardır ve bu potansiyel doğru kullanıldığında başarıyı getirmektedir. Ancak herkes mevcut potansiyelinin farkında değildir. Başarılı olduğumuz alanlar çoğunlukla yatkınlığımızı fark edip üzerine gittiğimiz alanlardır. Kimi zaman ise potansiyelimizi başkaları fark eder ve yönlendirir. Kariyerinde fark yaratmak isteyenler için mevcut potansiyellerini ortaya çıkarmak ve geliştirmek başarı için gereklidir. Swot analizi de tam olarak bu ihtiyaca hizmet eder.
Peki farkında olmadığımız ama başarı potansiyelimiz olan diğer alanları tespit etmemiz mümkün mü? Ya da başarılarımızı engelleyen zayıf yönlerimizin farkına varmak? Potansiyelinizin farkına varmak için önce güçlü ve zayıf yönlerinizi keşfetmeniz gerekir. Ardından karşınıza çıkabilecek fırsatların farkına varmanız ve olası tehditleri görmeniz oldukça önemlidir.
Swot analizi yapmak güçlü ve zayıf yönleriniz ile olası fırsat ve tehditleri belirlemenizde size destek olur. Üstelik henüz farkına varmadığınız gelişim ve potansiyel başarı alanlarınıza yönelikte farkındalık kazandırır. Aynı şekilde zayıf yönlerinizin de farkına varmanızı ve başarınızı engellemeyecek şekilde yeniden düzenlemenizi sağlar.
Swot analizi nedir?
SWOT kelimesi, 4 İngilizce kelimenin baş harflerinden oluşmaktadır. Bunlar; Strengths (güçlü yönler), Weaknesses (zayıf yönler), Oppurtunities (fırsatlar), Threats (tehditler) kelimeleridir. Swot analizi bireyin başarısını etkileyen iç ve dış faktörleri ele almaktadır. Bu doğrultuda bireyin güçlü ve zayıf yönleri iç faktörler; fırsatlar ve tehditler ise dış faktörlerdir. Kariyerinde fark yaratmak isteyenler iç ve dış faktörleri belirleyip buna göre strateji belirlemelidir.
SWOT Analizini kullanarak öğrenciyseniz mesleki yöneliminizi ve diğerlerinden farklı olarak neler yapabileceğinizi keşfedebilirsiniz. Çalışan bir bireyseniz sizi kariyerinizde meslektaşlarınızdan ayıracak şekilde kendinizi geliştirebilirsiniz. Özetle kendinize yönelik farkındalığınızı artırmak; kişisel hedeflerinize ulaşmanız için ihtiyaç duyduğunuz yetenekleri anlamanıza yardımcı olacaktır.
SWOT analizi sayesinde güçlü ve zayıf yanlarımızı tanır, olası fırsatları ve tehditleri değerlendirebilirsiniz. Bu sayede kariyeriniz için atılması gereken en doğru adımları atabilirsiniz. Ayrıca bu method ile güçlü yönleri ortaya çıkartırken zayıf yönlerinizi de giderebilirsiniz. Aynı zamanda kariyer fırsatlarını tespit ederek ilerlemenizi desteklersiniz. Tehditleri belirleyebilmek ise olası başarısızlıklara karşı ön hazırlık yapmayı riskleri daha küçük zararlarla atlatmayı sağlar.
SWOT analizi yaparken güçlü ve zayıf yanlarınızı belirlemelisiniz. Ancak değerlendirme yaparken her bölümü kendi içerisinde fırsatlarla tehditleri de göz önünde bulundurarak değerlendirmelisiniz. Başarılı bir sonuç alabilmek için özellikle güçlü ve zayıf yönleri çıkarırken objektif değerlendirme yapmalısınız.
Kariyerinde fark yaratmak isteyenler İçin Swot Analizi Nasıl Yapılır?
Kariyerinde fark yaratmak isteyenlerswot analizi yaparken öncelikle kendilerini objektif değerlendirebilmelidir. Değerlendirme yaparken mutlaka yazarak çalışılmalıdır. Değerlendirmelerinizi yazıya dökmeniz analizi geniş açıdan görebilmenizi ve çok yönlü değerlendirebilmenizi kolaylaştıracaktır. Kağıt-kalem alarak ya da dijital ortamda değerlendirmelerinizi not edebilirsiniz. Değerlendirme yapmak ilk etapta kolay olmayabilir. Bu nedenle size yardımcı olabilecek örnek soruları aşağıda bulabilirsiniz. Böylece analizi yapmanız çok daha kolay olacaktır.
(S) Strenghts : Güçlü Yönlerinizi Belirlemek İçin Sorulabilecek Sorular
Öncelikle soruları cevaplarken objektif, gerçekçi olmaya odaklanın. Başkalarının size yönelik değerlendirmesini alın ya da onların sizi nasıl görüyor olabileceğini düşünerek değerlendirme yapın. Sorulara yanıt vermek sizin için zor olabilir. Böyle bir durumda sorularını bir kenara bırakıp sizin için olumlu olan 7 özelliğinizi yazın. Kariyerinde fark yaratmak isteyenler güçlü yönlerini belirlerken mütevazı olmaya çalışmamalı ama gerçekçilikten de uzaklaşmamalıdır.
Mesleğinizde, okuduğunuz alanda ya da öğrenciyseniz aynı bölüm ve okulda sizle eşdeğer kişileri düşünün. Sizi bu kişilerden farklı kılan yetenek ve yetkinlikleriniz neler? Becerileriniz, eğitimleriniz, tecrübeleriniz, sertifikalarınız, networkünüz açısından değerlendirebilirsiniz.
Herkesten çok daha iyi yaptığınızı düşündüğünüz ya da başkalarından geribildirim aldığınız şeyler var mı? Varsa neler?
Öğretmenleriniz, yöneticiniz gibi sizi objektif değerlendirebilecek kişilere güçlü yönleriniz sorulduğunda verecekleri olası cevaplar neler?
Beraber vakit geçirdiğim insanlar, en çok hangi konular hakkında bana danışırlar?
Kendinizle ilgili gurur duyduğunuz yönleriniz, özellikleriniz var mı? varsa neler?
(W) Weaknesses: Zayıf Yönlerinizi Belirlemek İçin Sorulabilecek Sorular
Kariyerinde fark yaratmak isteyenler için başarılı bireylerin ve işletmelerin sıklıkla kullandığı swot analizi oldukça faydalıdır. Ancak bu faydanın alınabilmesi bireylerin zayıf alanlara yönelik soruları cevaplarken olabildiğince yansız olmasına bağlıdır. Özellikle zayıf yönlere yönelik değerlendirme yaparken objektif olabilmek zorlaşmaktadır. Aşağıdaki sorulara yanıt vermek sizin için zor olabilir. Böyle bir durumda soruları bırakıp sizin için olumsuz olan 7 özelliğinizi kelime kelime yazın.
Kendinize güvenmediğiniz ve yapmaktan, performans sergilemekten kaçındığınız sorumluluklarınız var mı?
Öğretmenleriniz, yöneticiniz gibi sizi objektif değerlendirebilecek kişilere zayıf yönleriniz sorulduğunda verecekleri olası cevaplar neler?
Olumsuz çalışma alışkanlıklarınız neler? Dikkatini kolay kaybetme, odaklanamama, stresle başa çıkamama, geç kalma, zamanı yönetememe, işleri vaktinde yetiştirememe gibi.
Kariyerinde fark yaratmak isterken seni engelleyen kişilik özelliklerin neler? Utangaçlık, özgüven eksikliği, topluluk önüne çıkmaktan kaçınma, diksiyon, beden dili ve benzeri.
Kariyerinde fark yaratmak isteyenler özellikle dış faktörleri cevaplarken kariyer alanlarıyla ilgili ön hazırlık yapmalıdır. Bu soruları gelişiminize katkı sağlayacak şekilde cevaplamak için ciddi bir araştırmaya ihtiyacınız olduğunu unutmayın. Başarılı bir swot analizi için ön hazırlığın yapılması oldukça önemlidir. Bu nedenle sektörünüzle ilgili konferanslara katılabilir, değişiklik ve gelişmelerle ilgili eğitimler alabilirsiniz.
Başarılı bulduğunuz kişilerin çalışmalarını takip ederek kendinizi daha farklı nasıl geliştirebileceğinizi de değerlendirebilirsiniz. Bir kişiyi kendinize rol model alabilirsiniz. Alanınızla ilgili yasal düzenlemeleri de takip etmelisiniz. Tüm bunlara üniversite eğitiminiz içerisinde başlamış olmanız kariyer gelişiminiz için büyük fark yaratacaktır. Aşağıdaki sorulara cevap bulmaya çalışmanız da fırsatları değerlendirmenizde yardımcı olacaktır.
Seçtiğiniz ya da seçeceğiniz mesleğin gelişimi ve geleceği nasıl? Bu alan kendini gösterebileceğin zemine sahip mi? Kendini çoktan tamamlamış bir alanda fark yaratmakta çok daha zordur.
Fırsatları fark etmen, değerlendirmen ve uygulayabilmen için sana danışmanlık verecek kişi veya kurumlar var mı? Stratejik Yetenek Yönetimi ile kariyer danışmanlığı fırsatlar noktasında size büyük destek verebilir.
Şimdiye kadar aldığın eğitimleri ve tecrübelerini düşündüğünde kendini diğerlerinden ayıracak şekilde bunlardan nasıl yararlanabilirsin?
Rakiplerinin yeterince iyi yapamadığını fark ettiğin bir açıkları var mı? Varsa senin bu alanda kendini gösterme ihtimalin nedir?
Kariyerinde fark yaratmak isteyenler için tehditleri belirlemek kendini korumak ve karşı hamle yapabilmek için gereklidir. Swot analizi yaparken tehditleri belirleyebilmek tıpkı fırsatlar gibi iyi bir ön hazırlık gerektirir.
Kariyerinde ve mesleğinde seni bekleyen olası engeller neler?
Küreselleşme, teknoloji ve bilimin gelişimi mesleğinin geleceğini tehdit ediyor mu? Mesleğin gelişim ve değişime ayak uydurabilir mi?
Zayıf yönlerinizden herhangi biri uzun ya da kısa vadede senin için tehdide yol açabilir mi?
Kariyeriniz ya da meslek grubunuz için pasta metaforu kullanalım. Bu pastadan pay alacak kişi sayısı çok mu? Rekabete girişebilecek yeterliliğiniz var mı?
Olası rakiplerinin özellikleri neler; eğitimlerini, tecrübelerini, projelerini ve benzeri değerlendirdiğinde onlarla rekabet edebilir misin?
Kişilik özelliklerin, sağlığın ya da fiziksel özelliklerin kariyerini kısa ya da uzun vadede negatif etkileyebilir mi?
Tüm bu soru örneklerinden yola çıkarak siz de zaman içerisinde kendi sorularınızı üretebilirsiniz. Bu sayede kariyerinde fark yaratmak isteyenler kendilerine daha tepeden objektif bir gözle bakabilirler.
Kariyerinde Fark Yaratmak İsteyenler İçin Swot Analizi Nasıl Bir Fayda Sağlıyor?
Swot analizi oldukça kolay, işlevsel ve iş dünyasında sıklıkla kullanılan bir methoddur. Bu methodu biliyor olmanız karşınıza çıkan fırsatları daha hızlı değerlendirmenizi ve olası tehditleri elimine etmenizi sağlayacak. Bu method sayesinde kendi potansiyelinizi fark etmenin dışında rakiplerinizi de yakından takip edebileceksiniz. Diğerlerini değerlendirirken artık nelere dikkat etmeniz gerektiğini çok daha iyi biliyor olacaksınız.
Kariyerinde fark yaratmak isteyenler için swot analizi tekniği yeterli değil ise mutlaka kariyer danışmanlığı alınmalıdır. Öğrencilik yıllarınızdan başlayarak kariyerinizin ihtiyaç duyduğunuz herhangi bir noktasında kariyer danışmanlığı alabilirsiniz. Destek için Aba psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz.Stratejik Yetenek Yönetimi ile kariyer planlama hizmetimizden faydalanarak kariyerinizde çok daha başarılı olabilir, fark yaratabilirsiniz.
Stratejik yetenek yönetimi küreselleşmenin etkisiyle günümüzde oldukça önemli bir çalışma konusu haline geldi. Bilim, teknoloji alanındaki gelişmeler, artan nüfus ve azalan istihdam iş dünyasında çalışanlardan beklentiyi artırdı. Artık iş dünyasında “az eleman çok iş” felsefesi egemen hale geldi. Teknoloji ve internetin sağladığı kolaylıklar kullanıcılar için sevindiriciyken insan gücüne ihtiyacın azalması pek çok mesleği yaraladı.
Tüm bunların sonucunda bireylerin kendilerini durmaksızın geliştirmesi ve yenilemesi ihtiyacı açığa çıktı. Ancak gelişimi ve değişimi takip etmek çokta kolay değil. Tam bir yeniliğe alışıyorken onu sindiremeden yeni bir tanesi karşımıza çıkıyor. Dijital dünya ile ilişkisi zayıf olanlar için değişime ayak uydurmak daha da zor hale geliyor. Bu nedenle de iyi bir kariyer planlamaya yönelik ihtiyaç artık çok daha fazla.
Stratejik Yetenek Yönetimi Kariyer Gelişiminde Nasıl Bir Fayda Sağlıyor?
Küresel yaşamın sonucu olarak meydana gelen değişimler iş dünyasının adaylardan beklentilerini de farklılaştırdı. Günümüzde çok iyi üniversitelerden mezun olmuş, donanımlı nice genç işsizlikle mücadele ediyor. Bunun en büyük nedeni iyi bir kariyer için iyi bir üniversite bitirmenin belirleyici kriter olmayışı. Artık iş verenler işe alım sürecinde çok daha kapsamlı değerlendirmeler yapıyor. Adeta adaylar geniş bir kriter filtresinden süzülerek seçiliyor.
Mezun olunan okul, okunan bölüm, stajlar, iş deneyimleri, yabancı dil kriterleri hala önemli. Ancak kişilerin güçlü ve zayıf yönleri, ilgi alanları, yetenek ve yetkinlikleri belirleme noktasında çok daha önemli hale geldi. Çünkü artık neredeyse herkes üniversite mezunu. Herkesin bir diploması hatta birden çok diploması var. Yabancı dil bilmemek günümüzde büyük eksiklik.
Adayların okul yıllarından itibaren farkındalığı eskiye oranla çok daha yüksek. Artık staj yapmak, boş vakitleri mesleki tecrübe edinerek geçirmek önemli. Dolayısıyla tüm bunlar zaten adaylardan temel olarak beklenen donanımlar. Stratejik Yetenek Yönetimi ile Kariyerinizde Fark Yaratın yazımızı okumakta size yardımcı olabilir.
Farkı ortaya çıkaransa bireyin çok yönlü oluşu, çeşitliliği. Bu durum da iş verenlerin ya da adayların kariyer planlarını yaparken stratejik davranmalarını gerektiriyor. Kişilerin başarılı olmak için en başında kendileriyle örtüşen bir meslek seçmesi gerekiyor. Sonrasında bu meslek için en iyi eğitimi alabileceği üniversiteleri belirlemesi ve kazanmak için çalışması gerekiyor. Dolayısıyla stratejik yetenek yönetimi ile kariyer danışmanlığı almak kişiye büyük fayda sağlıyor.
Ayrıca öğrencilerin üniversite eğitimini verimli geçirmesi, network geliştirmesi ve stajlarla tecrübe kazanması gerekiyor. Bitmiyor, öğrencilerin tüm bunları yaparken çalışma süreleri dışında da aktif bir hayat inşa etmesi gerekiyor. Bir sanat dalıyla, sporla ya da sosyal sorumluluk projesiyle ilgilenmek gibi.
Stratejik Yetenek Yönetimi Diğer Kariyer Danışmanlık Alanlarından Nasıl Farklılaşıyor?
Tüm bu bilgiler kariyer planlama sürecinde olan gençlere okullarda da sunuluyor. Stratejik yetenek yönetimi ile kariyer planlandığında ise bu bilgilere ek son derece önemli bilgiler veriliyor. 2,5 saatlik bir çalışmanın ardından kişi geniş bir yelpazede ele alınıyor. İlgi alanları, yetenekleri, ihtisası, karakteristik özellikleri, zeka türü, öğrenme stili yapılan uygulamalarla belirleniyor.
Elde edilen verilerle kişinin kültürü, tutumu, sosyo-ekonomik düzeyi de göz önünde bulundurularak meslek alternatifler belirleniyor. Ancak en büyük fark bu uygulama ile bireylere geleceğin mesleklerinin ve mesleklerin geleceğinin anlatılıyor olması. Bu sayede 20-30-40 yıl sonrasında da popüler olacak ve gelir getirecek meslekler öğrenilmiş oluyor. Kişiye, seçeceği meslekte karşılaşacağı olası zorluklar anlatılıyor ve nasıl önlemler alabileceği noktasında da danışmanlık veriliyor.
Gerek meslek seçecek gençler gerekse aileler için gelecekte de önemli olacak bir mesleğin seçilmesi önemli. Yıllarınızı vereceğiniz eğitiminiz, emeğiniz ve hayalleriniz düşünüldüğünde hataya çok yer olmayan bir seçim sürecindesiniz. Alacağınız bu kapsamda bir danışmanlık hizmeti aile ile öğrenci arasındaki kariyer belirleme çatışmalarını da gideriyor. Stratejik Yetenek Yönetimi ile Üniversite Sınavına Hazırlanmak Başarıyı Artırıyor yazımız da sizin için yararlı olabilir.
Stratejik Yetenek Yönetimi ile Size Yakışan Mesleği Giyinin
Kariyerinizi bir kostüme benzetirsek Stratejik Yetenek Yönetimi sizin terzinizdir. Üzerinize göre dikilmiş, renginden, boyuna, kumaşından, dikişine her detayıyla size uyan elbiseyi sizinle birlikte tasarlarız. Bu elbise başkalarının size ödünç verdiği ya da size danışmadan giydirilmeye çalışılan giysiler gibi değildir.
Stratejik yetenek yönetimi ile başından sonuna kadar sizi dinleyerek bir plan oluşturulur. Bu planı çıkarırken ilgileriniz, ihtisasınız, becerileriniz ve en önemlisi karakteristik özellikleriniz göz önünde bulundurulur. Bu sayede süreç içerisinde alacağınız riskler azalır ve hayal kırıklığı yaşama olasılığınız ortadan kalkar.
Yanlış bir mesleğe yönelmenin kişilerin hayatındaki etkisi sadece kariyer ve performans odaklı değildir. Mesleğinde doyum yaşamayan, mutlu olmayan bir kişi zamanla bu mutsuzluğu ailesine de yansıtır. Sosyal ilişkiler zayıflar ve kişi günden güne yaşam alanlarını kısıtlar. Özgüven zedelenir. Üstelik mesleğe başladıktan sonra köklü bir değişime gitmekte çok mümkün değil. Yeniden eğitim almak, sınavlara hazırlanmak ve gelir elde edeceğiniz süreyi birkaç yıl daha uzatmak gerekiyor. Stratejik yetenek yönetimi ile kariyer planlandığında ise tüm bu negatif gelişmeler minimuma indirilmiş olur.
Başarılı olabilmek için öğrencilik yıllarından itibaren bireylerin kendilerini meslek alanlarında gösterebilmesi gerekiyor. Öne çıkabilmek, farkını gösterebilmek için ise bireylerin işe olabildiğince erken koyulması gerekiyor. Bu rekabette avantajlı olan grup kariyer planlamanın önemini erken fark edenler. Profesyonel bir kariyer danışmanlığı alan öğrenciler sürecin başından sonuna kadar bilinçli ilerliyor. Hayallerini hedefe çeviriyor, hedeflerine ulaşabilmek için gerçekleştirmesi gereken amaçları bir bir gerçekleştiriyor.
Stratejik Yetenek Yönetimi ile Kariyer Danışmanlığı Nasıl Yapılıyor?
Stratejik yetenek yönetimi testinde başta WISC-V olmak üzere 8 farklı psikolojik test uygulanır. Yapılan bu testlerin sonucunda kişiye özel bir stratejik plan oluşturulur. Tüm değerlendirmelerden sonra bireylere kısa ve uzun vadeli hedefler çıkarılır. Bu hedeflerin 3, 6, 12, 24 aylara yayılarak düzenlenmesi ihtiyaç halinde hedeflerin değiştirilmesini de kolaylaştırır.
Stratejik yetenek yönetimi ile kariyer planlamak bireylerin kendi kariyerlerini kontrol altına almaları için oldukça önemlidir. Bireylerin kişisel kariyer hedefleri belirledikten sonra talep edildiğinde kariyer gelişimleri de düzenli olarak takip edilir.
Stratejik yetenek yönetimi, bireylerin kariyerlerini planlarken güçlü ve zayıf yanlarını, tutumlarını, değerlerini belirlemelerine yardım eder. Kişinin kendisine yönelik değerlendirme yapılmasının dışında seçilecek mesleğe ait piyasa değerlendirmesi de yapılır. Bu sayede bireylerin dışarıda onları bekleyen tehditleri ve fırsatları da öğrenmesi sağlanır. Burada bireysel SWOT analizi yapabilmek gerekiyor.
Her sağlıklı birey, yaşının ve içinde bulunduğu koşulların desteklediği biçimde kendini gerçekleştirebilmek ister. Ancak bireyin, kişiliğine, öz benliğine uymayan bir mesleğe yönelmesi, bireyin doğal gelişiminin olumsuz yönde etkiler. Sevilmeyen bir işte başarılı ve mutlu olmak güç olduğu gibi sevilen bir işte çalışmak kişinin daha verimli, başarılı ve mutlu olmasını destekleyecektir.
Geleceğinize yapacağınız en değerli yatırım Stratejik Yetenek Yönetimi ile kariyer danışmanlığı alarak kariyerinize yön vermektir.
Meslek seçmeden önce tüm yönlerinizle kendinizi keşfedin. Bu sayede yaşam boyu mutlu ve başarılı olabilmek için atılması gereken ilk adımı atmış olacaksınız. Kendinizi keşfetmeniz karakterinizi fark etmenizi, güçlü ve zayıf yönlerinizi bulmanızı sağlayacaktır. İlgi alanlarınız, yetenek ve yetkinliklerinizi keşfetmeniz mesleğinizi çok daha başarılı, verimli ve mutlu geçirmenizi sağlayacaktır.
Kariyerinizle ilgili beklentilerinizi belirlemeniz de meslek seçmeden önce kendinizle uyumlu bir yönelim belirleyebilmeniz için gereklidir. Seçim yapmadan önce kendinizle ilgili çok yönlü değerlendirme yapabilmeniz için aşağıdaki önerilerimize göz atabilirsiniz. Kişilik Özellikleri ile Uyumlu Meslek Seçimi Yapmak yazımız da sizin için faydalı olabilir. Ayrıca Duygusal Zeka Meslek Seçimi İçin Önemli mi? yazımıza da bakabilirsiniz.
Meslek Seçmeden Önce Karakteristik Özelliklerinizi Tanımalısınız
Karakteristik özelliklerinizi bildiğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Ancak pek çoğumuz karakteristik özelliklerimizi ele alırken olumluları düşünür, olumsuzları baskılarız.
Oysa etkileşimde olduğumuz insanlar bizi olumlu ve olumsuz tüm özelliklerimizle görür. Bize geribildirim verirken her ikisini de baz alarak verirler. Geribildirim özellikle mesleğimizi yaparken sıklıkla karşımıza çıkar. Çalışma arkadaşlarımız ya da yöneticilerimiz bizimle geribildirimlerini paylaşabilirler. Geribildirim bilinçli şekilde değerlendirildiğinde gelişmemizi ve ilerlememizi sağlar. Ancak karakteristik özelliklerimizle barışamazsak geribildirimleri de yapıcı şekilde ele alamayabiliriz.
Karakteristik Özelliklerimi Fark Etmemin Sağlayacağı Kolaylık Ne?
Karakterinizi keşfettiğinizde bir mesleği verimli şekilde sürdürebilmek için ihtiyacınız olan özelliklerin sizde olup olmadığını değerlendirebilirsiniz. Doğru seçim yapabilmek için meslek seçmeden önce mutlaka karakteristik özelliklerinizi değerlendirmelisiniz. İçe dönük bir mizacınız varsa sosyal ilişkilerin ön planda olduğu, göz önünde olunan işler sizin için uygun olmayacaktır. Yine dışa dönük bir karakteriniz varsa da masa başı yürütülen, başkalarıyla etkileşimin olmadığı işler size göre değildir.
Paylaşmayı sevmiyor ya da liderlik özellikleri taşıyorsanız takım üyesi olmak sizin için uygun olmayacaktır. Bunun yerine ekip yönetme, liderlik yapabileceğiniz meslekler size daha uygun olabilir.
Duygularınız ön planda ve kararlarınızı, tutum ve davranışlarınızı etkiliyorsa objektif olmanız gereken işler sizi zorlayabilir. Soğukkanlı, stresle başa çıkabilen bir bireyseniz zor koşullar altında çalışmaktan keyif alabilirsiniz. Doktorluk, Hakimlik, Avukatlık gibi meslekler sizi mutlu edebilir. Yeni deneyimlere açık biriyseniz sürekli gezeceğiniz ya da çalışma alanınızın değişeceği işler sizin için uygun olabilir.
Peki karakteristik özelliklerimizi keşfetmek için neler yapabiliriz?
Öncelikle olumlu karakteristik özelliklerinizi belirlemekle başlayabilirsiniz. Olumlu yönleri düşündükçe olumsuzlar da kolaylıkla fark edilmeye başlayacak. Çevrenizde sıklıkla iletişim halinde olduğunuz bireylere, arkadaşlarınıza ve ailenize de öne çıkan karakteristik özelliklerinizi sorabilirsiniz. Daha objektif bir değerlendirme istiyorsanız yöneticiniz ya da öğretmenlerinizle de konuşabilir, onlardan da geribildirim isteyebilirsiniz.
Karakteristik özelliklerinizi belirginleştirmekte zorluk yaşıyor ya da gerçekle örtüşmediğini düşünüyorsanız kişilik envanterine katılabilirsiniz. Meslek seçmeden önce katılacağınız bir kişilik envanteri ile daha doğru seçimler yapabilirsiniz. Ancak danışmanlık ya da rehberlik almadan kişilik envanterine katılmanız, sonuçları meslek seçimiyle birleştirmeniz açısından zor olabilir. Aba psikoloji olarak meslek seçiminde kişilik testleri ve klinik değerlendirmeler ile size yardımcı oluyoruz.
Meslek Seçmeden Önce Güçlü Yönleriniz Neler Belirlemelisiniz
Güçlü yönlerinizi biliyor olmanız yine meslek seçimi sürecinde size geleceğe dönük kolaylık sağlayacaktır. Bir bireyin güçlü yönlerini bilerek yapacağı meslek seçimi sürdürmekten keyif alacağı bir mesleği seçmesini sağlar. Aynı şekilde kişi bu sayede potansiyelinin çok üzerinde bir işe kalkışmamış olacaktır. Bireyin güçlü yönlerini göz önünde bulundurarak seçim yapması mesleğinde ilerleyebilmesi, başarılı ve mutlu olabilmesi için önemlidir.
Analiz yeteneği, empati, ayrıntılara önem verme, iş ahlakı gibi güçlü yönler seçim yapmadan önce belirlenmelidir. Bu yönlerin meslek seçiminde etkisinin ne olacağı değerlendirilmelidir. Örneğin; plan, program seven kişiler yönetici asistanlığı, sekreterlik yapabilirler. Detaylarla uğraşması seven kişiler arşivleme, dosyalama gerektiren işlerle ilgilenebilirler. Disiplin seven kişiler avukat, asker olabilir. Empati becerisi yüksek kişiler danışmanlık, rehberlik yapabilirler.
Meslek seçmeden önce güçlü yönlerin belirlenmesi doğru seçimi yapabilmek için oldukça önemlidir. Aksi halde bireyler başarısız ve mutsuz olacakları seçimler yapabilirler. Örneğin; mükemmeliyetçi yani güçlü olan birini düşünelim. Kişi zaman baskısı yaşayacağı bir işte oldukça stres yaşayacak hem başarılı hem de mutlu olamayacaktır. Üstelik gerçek potansiyelini de asla gösteremeyecek bu da iş vereni ve arkadaşları tarafından negatif değerlendirilecektir.
Meslek Seçmeden Önce Zayıf Yönleriniz Hakkında Objektif Değerlendirme Yapmalısınız
Zayıf yönlerimizle yüzleşmek sanıldığından daha zor olabilir. Öyle ki varlığını inkar dahi edebiliriz. Aslında bu kaçınma davranışı bir anlamda zayıf yönlerimizin açığa çıkabileceği durumlardan uzak durduğumuzu da gösterir. Bu iyi bir stratejidir. Bu sayede meslek seçerken zayıf yönlerimizin ön plana çıkacağı alanlara yönelirken riskleri iyi analiz edebiliriz. Eğer yönelmek istediğimiz alanda ısrarcıysak zayıf yönlerimizi güçlendirmek için çalışabiliriz.
Meslek seçmeden önce hatalı bir yönelim yapmamak için mutlaka zayıf yönlerle yüzleşmeli gerekliyse üzerine gidilmelidir. Odaklanma güçlüğü, sabırsızlık, tahammülsüzlük, zayıf zaman yönetimi, stresle başa çıkamama ve benzeri zayıf yönlerimiz olabilir. Örneğin çok hareketli bir bireyin monoton, hareketsiz işler yapması zor olacaktır. Konuşmayı seven ama dinlemekten keyif almayan birinin terapist, psikolog olması mutsuzluğa ve başarısızlığa yol açacaktır. Konforu seven birinin sürekli ayakta olmasını ya da aktif olmasını gerektiren işler zor olacaktır. Konuşmayı ve insanlarla etkileşim kurmayı sevmeyen birisi öğretmen, terapist olmamalı insan kaynakları alanına yönelmemelidir.
Meslek Seçmeden Önce İlgi Alanlarınızı Bulmalısınız
Bireyin ilgi alanlarını bilerek mesleğini seçmesi doğru seçim yapma olasılığı artıracaktır. Meslek seçmek sadece kişinin gelir elde edeceği dalı seçmesi değildir. Bir meslek seçtiğimizde gelecekteki yaşam şeklimizi de seçmiş oluruz. Yaptığımız bu seçim sosyal çevremizi, arkadaşlıklarımızı, yaşam kalitemizi belirler. Doğru ya da yanlış bir seçim yapmak hayatımızın tüm alanlarına etki eder.
Doğru seçimin etkisi ne kadar pozitif olacaksa hatalı seçimin sonucu da o kadar yıkıcı olacaktır. İlgi alanlarınızla örtüşen bir meslek seçimi yaptığınızda mesleğinizden keyif alma olasılığınız artacaktır. Mesleğiniz adeta hobiniz gibi olacak ve aldığınız doyum da daha fazla olacaktır.
Örneğin; hayvanlarla ilgilenmeyi çok seven ve sayısal zekası da iyi olan bir birey veterinerlik düşünebilir. İnsan anatomisine ilgi duyan, biyolojiyi merak eden birisi genetik ya da tıp alanına yönelebilir. Beslenme alışkanlıklarına önem veren, kalori hesabı yapmayı seven bu alanda ileri araştırmalar yapan birisi beslenme uzmanı olabilir. Okumayı seven, kitaplara ilgi duyan birisi editörlük yapabilir.
Meslek seçmeden önce ilgi alanınızı belirlemiş olmanız kariyerinizde atılımlar yapabilmenizde size destek olacaktır. Sevgiyle yapılan her iş gibi mesleğin de sevgiyle yapılmasının sonucu güzel olacaktır.
Meslek Seçmeden Önce Yetenek ve Yetkinliklerinizi Öne Çıkarın
Bireyin sahip olduğu yetenekler uygulamalar, geliştirme yoluyla yetkinliğe dönüşürler. Bireyin yetenek ve yetkinliklerinin bilincinde olarak meslek seçimi yapması oldukça önemlidir. Yetenek ve yetkinliklerin biliniyor olması kariyerde başarılı bir şekilde ilerlemek ve yükselmek için önemlidir. Ancak yükselmeden daha önemli bir rolü vardır ki o da iş arama sürecindeki olumlu etkisidir.
Özgeçmişinizde yetenek ve yetkinliklerinizi doğru şekilde ifade edebilmeniz mülakata davet edilme olasılığınızı artırır. Mülakat sırasında yetenek ve yetkinliklerinizi etkili ifade etmeniz diğer adaylardan farklı olarak öne çıkmanızı sağlayacaktır. Fazladan sahip olacağınız bir tek yetkinlik bile işe kabul için ya da terfi almanız için yeterli olabilir. Örneğin bildiğiniz yabancı diller, kullandığınız bilgisayar programları, kullanabildiğiniz araç ve ekipmanlardaki tecrübeniz ve benzeri.
İş arama sürecinde mesleğinizle ilgili ilanlarda mesleki yetkinlik kriterleri dikkatinizi çekecektir. İlanlarda bu kriterleri karşılamayan kişilerin özgeçmişlerini dikkate almayacağını belirten ibareler de görebilirsiniz. Özellikle yeni mezunlar için tüm kriterleri karşılamak kolay değildir. Ancak sahip olacağınız ayrıştırıcı yetkinlikler sizi öne çıkaracaktır. Seçmek istediğiniz mesleğin gerektirdiklerini araştırarak ön hazırlık yapmanız sizin için faydalı olacaktır.
Çok uluslu bir şirkette çalışma hayaliniz varsa şimdiden ikinci, üçüncü dil için yoğun çalışmalısınız. Dil biliyor olmanız çok uluslu bir şirket için ayırıcı özellik olarak değerlendirilecektir. Meslek seçmeden önce yetenek ve yetkinliklerinizi belirlemeniz ve geliştirmeye odaklanmanız başarı olasılığınızı artıracaktır.
Meslek Seçmeden Önce Kariyer Beklentilerinizi Sıraların
Kariyerinizden beklentileriniz de size özel olmalıdır. Dolayısıyla bu da kendinizi ve beklentilerinizi keşfetmenizi gerektirir. Meslek seçmeden önce kariyer beklentilerinizi belirlemeniz kendinize yönelik değerlendirmeniz gereken önemli bir süreçtir. Nasıl bir çalışma ortamı hayal ediyorsunuz? Gelir beklentiniz ne? Çalışma şartlarınız ve olmak istediğiniz konum ne? 40-50 yıl boyunca sürdüreceğiniz işe yönelik beklentilerinizi belirlemeli ve seçiminizi bu beklentilere göre yapmalısınız.
Vardiyalı çalışma düzeni size göre değilse nöbet tutmanız gereken bir iş tercih etmemelisiniz. Kurumsal çalışma düzenim olsun, giyim kuşam önemli olsun gibi beklentileriniz olabilir. Bu durumda da şantiye, maden, üretim bandı, mutfak, atölye gibi çalışma alanları tercihiniz olmamalıdır.
Meslek Seçmeden Önce Baskın Zeka Alanınızı Keşfedin
Meslek seçimi söz konusu olduğunda bireyin baskın zeka alanını biliyor olması oldukça önemlidir. Ülkemizde meslek seçimi için özellikle okullarda çoklu zeka kuramı baz alınarak mesleki yönlendirmeler yapılmaktadır. Çoklu zeka kuramı Nöro-Psikolog Howard Gardner tarafından geliştirilmiştir. Gardner bir kişinin kesinlikle bir zekâ bölümü ile etiketlenmemesi gerektiğini savunur.
Gardner, zekanın birden çok alanda ölçülebileceğini düşünmektedir. Ona göre zeka çok yönlüdür, doğuştan kalıtımla getirilmiştir ve geliştirilebilmektedir. Bu doğrultuda her insanın 8 farklı zekâ bölümü bulunmaktadır. Bu zeka bölümlerinden bir kısmı daha baskınken bir kısmı daha zayıftır. Meslek seçmeden önce bireylerin baskın ve zayıf zeka bölümlerini bilmesi faydalı olacaktır.
Gardner’a göre 8 zeka bölümü şu şekilde sıralanmaktadır;
Mantıksal – Matematiksel
Sözel – Dilsel
Görsel – Mekansal,
İçsel – Kişiye Dönük
Sosyal – Kişiler Arası
Müziksel – Ritmik
Bedensel – Kinestetik
Doğa
Bir örnek ile açıklayacak olursak içsel-kişiye dönük zekayı ele alabiliriz. Bu kişiler duygu ve düşüncelerini tanır, motivasyon kaynaklarını bilirler. Kendilerini çok iyi tanırlar, kendi kendilerine yetebilir ve kendileriyle yalnız kalmaktan da keyif duyarlar. Kendilerini motive edebilir, güçlü ve zayıf yönlerini kontrol edebilirler. Bu kişilerden çok iyi terapistler, danışmanlar, yazarlar çıkar. Meslek seçmeden önce çoklu zeka kuramını detaylı araştırabilir baskın zeka alanlarınızı keşfedebilirsiniz. Ayrıca bu konuda bizimle iletişime geçebilir zeka testlerimize de katılabilirsiniz.
Meslek Seçmeden Önce Kariyer Danışmanlığı Alarak Kendinizi Keşfedin
Meslek seçimi söz konusu olduğunda iyi bir kariyer planlaması yapabilmek gerekir. İşsizliğin artığı, rekabetin kızıştığı bu dönemde başarılı bir kariyer gelişimi için değerlendirilmesi gereken çok kriter var. Meslek grupları çok çeşitli ve henüz az bilinip gelecek yıllarda revaçta olacak meslekler de çok. Seçimlerinizde hayal kırıklığı yaşamamanız, bir ömür mesleki doyum arayışında olmamanız için kariyer danışmanlığı almanızı öneriyoruz.
Meslek seçmeden önce kariyer danışmanlığı almanız geleceğe yönelik kendinize yapabileceğiniz en iyi yatırımdır. Aba psikoloji ile iletişime geçerek stratejik yetenek yönetimi ile kariyer danışmanlığı hakkında bilgi alabilirsiniz.
Anne baba ile kurulan güven bağı bir çocuğun sağlıklı gelişimi için temel ihtiyaçtır. Güven bağı kişilik ve karakter gelişiminde en temel duyguların başında gelir. Çocuk için güven duygusu ilk önce temel bakım veren anne ve babadan gelir. Doğumla beraber anne ile bebek ilk ten tene teması kurar. Anne bebeğin ağlamalarından ihtiyaç sinyallerini alır ve bu ihtiyaçlara yanıt verir. Verilen yanıtın doğruluğu, yeterliliği ve süresi bağın gelişimini etkiler.
Bebeğin ihtiyaçları sadece fiziksel ihtiyaçlar değildir. Duygusal ihtiyaçlarının da anne baba tarafından doyurulması gerekir. Fiziksel temasın devam etmesi, sevgi sözcükleri, ilgi ve şefkat verilmesi bağı güçlendirir. Zamanla kurulan göz teması bu güven duygusunun yerleşmesine katkı sağlar. Bebeğin duygusal ve fiziksel olarak sağlıklı gelişimi aynı zamanda zeka gelişimini de destekleyecektir. Ebeveynlerle kurulan bu bağ yaşam boyu bireyin kişilik ve karakter gelişimine etki edecektir.
Anne baba ile kurulan güven bağı çocuğun güvenli bir temel oluşturmasını sağlar. Bu temel sayesinde çocuk kendini ve etrafını korkusuzca keşfeder. Ailenin ilgisi ve verdiği güven çocuğun özgüveninin gelişmesini destekler. Aynı zamanda bu güven aracılığı ile çocuk sosyal hayat içerisindeki diğerlerini de güvenli bulur. Aile ile kurulan bu bağ çocuğun sosyal, bilişsel ve davranışsal olarak gelişmesini sağlar. Çocuk büyüdükçe ebeveynlerinden aldığı güven temeli üzerine sağlam ve dayanıklı bir duygusal yapı inşa eder.
Anne Baba ile Kurulan Güven Bağı Başarıyı Nasıl Etkiliyor?
Özgüven Gelişiyor, Sevgi Başarı Koşuluna Bağlanmıyor
Anne baba güven bağı çocuğun sağlam bir özgüven geliştirmesini sağlıyor. Çocuk aile içerisinde hata yapmaktan korkmuyor aksine hatalarıyla tecrübe kazanıyor. Cezalandırılma ya da sevgiden mahrum kalma korkusu olmayan çocuk güven ortamında özgürce deneyim kazanıyor. Bu sayede problem çözme becerilerini geliştiriyor. Sorunlarıyla nasıl başa çıkabileceğinin yapıcı çözüm yollarını öğreniyor. Çocuk bu sayede eğitim hayatında da hata yapmaktan korkmuyor. Özgüveni ve cesareti ile girişken tavırlar sergiliyor. Derse daha çok katılıyor ve başarısız olduğunda kırıklığa uğramıyor. Bunun yerine hatasını fark edip bir sonraki sefer için düzeltme fırsatı ediniyor. Başarısız olmaktan korkmuyor çünkü başarısızlığı Anne baba ile kurulan güven bağı açısından risk kabul etmiyor. Çocuk, ailesi tarafından koşulsuz sevileceğini, başarı ya da başarısızlığın bunu etkilemeyeceğini biliyor.
Anne Baba ile Kurulan Güven Bağı Çocuğun Öğretmen Algısını Etkiliyor
Aile içerisinde gelişen güven bağı çocuğun dış dünyaya yönelik algısını, tutumunu ve beklentilerini de belirliyor. Okula başladığında öğretmenini de üçüncü bir ebeveyn modeli olarak kabul ediyor. Hatalarına, başarısızlığına ya da başarısına öğretmeninin vereceği tepkiyi anne-babanın tepkisi ile bir kabul ediyor. Dolayısıyla koşulsuz sevileceğini ve performansının bu bağa etki etmeyeceğini düşünüyor. Burada ailenin kurduğu güvenli temeli zedelememek adına öğretmenlere çok büyük görevler düşüyor. Özellikle de okulöncesi ve ilköğretim dönemi öğretmenlerinin çocuklarla sağlıklı iletişim kurabiliyor olması gerekiyor. Aksi halde aile ne denli güven inşa etse de okul yaşamında öğretmenlerin olumsuz yaklaşımları ile çocuklar zedeleniyor.
Gelecek Kaygısı ve Ayrılık Anksiyetesi Yaşanmıyor, Kariyer Fırsatları Değerlendiriliyor
Anne babayla kurulan bağ gençlerin sağlıklı şekilde aileden bağımsızlaşmasını sağlıyor. Birey olmanın, kendi hayat düzenini kurmanın aile ile bağını zedelemeyeceğini bilen çocuk özdenetim geliştiriyor. Bu çocuklar geleceğe daha umutla bakıyor, risk almaktan korkmuyor ve kariyer fırsatlarını değerlendiriyorlar. Anne babadan ayrılmayı kaygı nesnesi olarak algılamıyor, ayrılık anksiyetesi yaşamıyorlar. Bu sayede eğitim hayatlarında, meslek hayatlarında ve özel yaşamlarında özgürce seçimler yapabiliyorlar. Çocuklar farklı şehirlerde ya da ülkelerde eğitim ya da iş fırsatlarını değerlendirebiliyor.
Yaşamın getireceği rolleri biliyor, bu rollere ön hazırlık yapıyorlar. Aileyi otorite ya da karar mekanizması olarak görmüyorlar. Ancak ailenin fikirlerine, desteğine ve erken yaşam tecrübelerine önem veriyorlar. Duydukları saygı, güven ve verdikleri değer hayatlarıyla ilgili önemli konularda ailelerine danışmalarına imkan veriyor.
Anne baba ile kurulan güven bağı çocukların kariyer gelişimine ve başarıya yönelik algılarına etki ediyor. Anne-baba, çocuk ilişkinizi değerlendirdiğinizde güven bağı kurulamadığını hissediyorsanız psikolojik destek alabilirsiniz. Çocuğunuzun kariyer gelişimine destek olma istiyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz. Stratejik yetene yönetimi ile kariyer danışmanlığı hizmetimizden faydalanabilirsiniz. Kariyer gelişimi, psikoloji, aile ve çocuk konularında yazdığımızın diğer yazıları okumak isterseniz blog alanını inceleyebilirsiniz. Mutlu Aileler Başarılı Çocuklar Yetiştiriyor! ve Akademik Başarı ve Ailenin Etkisi ve benzeri yazılarımıza ulaşabilirsiniz.